Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT1994PAZARTESİ
12 DUNYADAN
Meksika'da Salinas hükümeti, halkın büyük sempatisini kazanan Zapatistalarla görüşme masasına oturuyor
Zapatistalaryüreklerifethetti
M
eksika'nm güneyinde yılbaşı
giinü çiftçi gerillalann baş-
lattığı ayaklanma, Başkan
Cartos Salinas'ın hükümetini, 5 yıldır
sürmekte olan yönetimi sırasında hiç-
bir olayın sarsrnadığı denli sarstı. I
ocak tarihinde gerçekleşen ayaklan-
madan bu yana Salinas, kabinesinde
yeniden görev dağıtımı yapmak, bir
eyalet valisini görevinden almak, bü-
yük boyutlu siyasal reformlann gerek-
lerini kabul etmek ve enflasyonla başa
çıkmaya ayarlanmış ekonomik siyase-
tin odağını. büyümeyi destekiemeye
çevirmek zorunda kaldı.
Salinas'ın görev başına geldiği ara-
lık 1988 tarihinden bu yana ilk defa
Kurumsal Devrimci Parü'nin 65 yıldır
sürdürdüğü iktidar sallanmaya başla-
dı. Ellerinde çok az sayıda silah bulu-
nan birkaç bin gerillanın bu denli bü-
yük bir siyasal zarara yol açabümesi
hükümet tarafmdan yürütülen siya-
sete karşı önceden birikmiş hoşnutsuz-
luğun kanıü olarak görülüyor. Kendi-
lerine Zapatista Ulusal Bağımsızlık
Ordusu adını veren gerillalar, demok-
ratik değişiklik ve azınlık durumdaki
Kızılderili nüfusa daha iyi muamele
edilmesini istedikleri için ve pazar yan-
lısı ekonomik reformlara getirdikleri
eleştirilerle çoğunluğun sempatisini
kazandılar.
Önde gelen araştırma enstitülerin-
den biri olan Colegio de Mexico"da si-
yaset bilimi profesörü olarak görev
yapan Sergio Aguayo, "Zapatistalar
sadece çoğu Meksikalmuı isteklerini di-
le getiriyor. Bu denli büyük bir etkiye
sahip olmalarınuı nedeni bu" dedi. Este
Pais dergisi tarafından yapılan bir an-
ketin sonuçlanna göre Meksikalılann
yüzde 61*i Zapatistalara sempati besli-
yor.
Bir hükümet yetkilisinin bildirdiği-
ne göre. ayaklananlarla hükümet ara-
smda yapılacak görüşmeler bu hafta
başlayacak. Hükümet, büyük olasılık-
la toprak, okul ve yol için daha çok
para vermenin yanı sıra bazı yerel siya-
setçileri Zapatistalann kabul edeceği
kişilerle değiştirmeyi teklifedecek. Bu
tür ayncahklann hala silahlı olan asi-
leri yeniden sivil topluma kaulmaya
ikna edip edemeyeceği henüz belirsiz.
Hükümetin uzlaşmacı tavn. yerlı \e
yabancı yatınmcılann geçen kasım
ayında Kuzey Amerika Serbest Tica-
• Zapatistalar, beş yıldır
iktidarda olan Salinas
hükümetine ciddi bir darbe
indirdi. Hükümet, sonunda
siyasal reformlara duyulan
gereksinimi kabul etti.
• Uzmanlar, ayaklanmanın
böylesine siyasal bir zarara
yol açmasını, hükümete
karşı duyulan ve giderek
biriken hoşnutsuzluğun
açığa çıkmasına bağhyor.
ret Antlaşması'nın onaylanmasının
ardından darbe alan ekonomiye yeni-
den güvenmelerine yardımcı oldu.
Ancak Zapatistalarla bir uzlaşmaya
vanlsa bile, ayaklanmanın sonuçlan-
nın bu yılki başkanlık seçimlerinin ana
konusu olmaya devam edeceğine ke-
sin gözüyle bakılıyor. Ayaklanma, nü-
fusun yaklaşık beşte birinin içinde bu-
lunduğu yoksulluğu ve yönetimdeki
partinin ülkenin pek çok bölgesinde
sürdürmekte olduğu otoriter yöneti-
mi, siyasal tartışmalann önde gelen
konulan haline getirdi. Bu konular,
sol görüşlü Demokratik Devrim Par-
tisi'nin adayı olan Cuauhtemoc Carde-
nas'ın kampanyasının en önemli un-
surlanru oluşturuyor.
Zapatistalann şiddet yanlısı yön-
temleriyle arasına başanlı bir şekilde
mesafe koyan Cardenas, isyancılann
ortaya çıkardığı ihtilaflan kendi ya-
ranna kullanıyor. Kamuoyu yokla-
malan, Cardenas'ı destekleyenlerin
oranının yüzde 20'ye yükseldiğini gös-
teriyor.
Ortalama ücret düzeyi, Salinas'ın
başkanhğı sırasında biraz arttıysa da
aslında hala 80'lerin başlannda oldu-
ğundan daha düşük. Geçtiğjmiz on yıl
içinde ülkedeki zenginler ve yoksullar
arasındaki uçurum daha da genişledi.
Hükümetin Chiapas eyaletindeki
banş görevlisi, bölgedeki sorunlann
çözülmesinin en önemli koşullanndan
birinin seçim sisteminde yapılacak re-
formlar olduğunu belirtiyor. Carde-
nas'ın partisi ise siyasal reformlann
gerçekleştirilmemesi ve ağustostaki se-
çimlerde düriist yöntemlerin kullanıl-
maması halinde ülkenin büyük bir ke-
siminin ayaklanmalarla sarsılacağı
şeklinde uyanda bulunuyor. Carde-
nas'ın yardımcılanndan biri olan Ri-
cardo Pascoe, "Hükümet, reformlan
gerçekJeştirmezse işler çok daha kötü-
ye dönecek. Yeniden kavgaya haztr ha-
le gdeceğiı" diyor.
Financial Times
'Hissettiğimiz
kadar suçluyuz'
araybosna'da erkekler, ter, kin döngüsüne kapıiıriar.
kadınlar, çocuklar acı çe- Bu acı saptama gerçek sorum-
kiyor ve ölüyor. Tarih lulan gizlememelidir. So-
boyunca, daha önce de insanlar rumluluk, Miloseviç ve taraf-
acı çekti, öldürüldü ancak bu- tarlannındır. Saraybosna'da
s
gün bütün bu görüntüier her
akşam televizyon aracılığıyla
evlerimize dek ulaşıyor. Olen
çocuklann, katilleri lanetleyen
analann aalanru paylaşma-
mak olası mı? Hissettiğimiz ka-
dar suçluyuz. Kurbanlara
yardım sözü verdik ama sözü-
müzü tutamıyoruz.
Avrupa'nm ve Birleşmiş Millet-
ler'in, Saraybosna için eünden
geleni yaptığına inanmıyorum.
fletişim araçlan yoluyla az da
olsa etkili olan herkes, başlat-
madıklan ama son vermeyi de
başaramadı-
klan bu cana-
varlıktan so-
rumluluk du-
yuyorlar. En
çok da aydı-
nlar. Medya
olaylan
kanştınyor. Aydınlar bir şey
yapmazlarsa aldırmazlık ve
bencillikle suçlanıyorlar. Olay-
lann üzerine fazla giderlerse, bu
kez, olaylan çıkarlan için kul-
Saraybosna'da yaşanan
lardan ,en çok aydınlar
kendilerini sorumlu
hissediyor.
ölenler ve öldürenler var. ku-
şatılanlar ve kuşatanlar. On-
lan aynı kefeye koymak ola-
naksız. Kurbanlann tarafını
tutmamak, onlann kurtanla-
bilecek her şeylerini kurtar-
maya çalışmamak olanaksız.
Yeni yayınlanan iki güzel
kitap Bosna'daki olaylann
gelişimini tutkuyla \e doğru-
lukla anlatıyor. Jacques Julli-
ard ve Juan Goytisoİo'nun kı-
taplan, Birinci Dünya Sa-
vaşı'nın çıkış noktası olan
Balkan Yanmadası'nda mil-
Hyetçiliğin ve
dini nefretin
tırmanışını
açıkça gö-
rebilmek
amaayla
okunmaya
değer yapı-
tlar. Bosna'daki olaylarla ilgi-
li doğru bilgi edinmek isteyen
herkes bu iki kitabı okumalı.
En kötüsü şu ki bu kadar
kuşkulu ve nazik olan banşın
Ancak ırk, dil ve din temel-
lerine dayanarak kalıa olabi-
lir. Eğer gerçekleşirse öfkeden
kudurmuş toplumlan karşı
karşıya bırakacaktır. Aydı-
nlann görevi adaleti ve gerçe-
ği savunmak olduğu kadar
banşı ve hoşgörüvü de savun-
-* ' ± ' IVU3KU1U Vfc IldZJK. KJiail L
lanmış oluyorlar. Ispanya Sa- kendisi de acı olacaktır.
vaşı nın anılan çoğu aydmın
kafasını kurcalıyor. \1alraux -
nun ve Heming»ay'in hayalet-
leri onlara yalvarmaya geliyor.
Haksızlık dünyaya egemen ol-
muş, aydınlar dünyaoın sonu-
nun sahnelendiği tiyatrodan dı-
şlanmak üzereler.
Aydının görevi nedir? önce-
likle kendi olanaklanyla gerçe-
ği söylemeye ve adaleti ayakta
tutmaya çahşmak. Aydmlann
ikilemi, kendileri rahat, ayn-
calıklı izleyiciler konumunday-
ken gerçekçi davranmak ve al-
çakgönüllü konuşmak zorunda
olmalandır.
Bosna'daki olaylar ve taraf-
lann sorumluluğu üzerine nere-
deyse her şey söylendi. Bunun
gibi bir savaşta hiç kimse tü-
müyle suçsuz değildir, ne tam
kara vardır ne de tam ak. Ta-
raflar birbirlerinin ölmesini is-
Bugün, banş ve hoşgörüye
giden yol, Saraybosna'daki
kuşatmanın kaldınlmasından
geçmektedir. Ama, henüz
olası görünmeyen, bu mutlu
olay bile her şeyin sonu olma-
yacaktır.
Ortadoğu'da olduğu gibi
Bosna'da da amaç farklı dille-
ri, kültürleri, dınleri olan in-
sanlann birarada yaşayabil-
melerini sağlamaktır.
Jean d'Ormesson
LeFigaro
Nazjlevden kaçan YahıuHlev
Saraybosnah dosîhın ınuıtmadı
Saraybosnalı Müs-
lüman sığınmacı
Zayneba Hardaga.
eski bir dostunun 53
yıllık borcunu öde-
mesi sonucunda
İsrail'e yerleşti.
İkinci Dünya Sa-
vaşı sırasında Yu-
goslav asıllı Harda-
ga ailesi. Yahadi
komşulanru Nazi
katliamından kur-
tarmak için hayatla-
nnıtehlikeyeatmıştı.
4 kişilik ailenin İsra-
il'e kaçmasına
yardımcı olan Har-
dagalar, toplama
kampına yiyecek
sokmayı da başardı.
Babalan, Nazi işbir-
likçileri tarafından
başka bir Yahudi ai-
leye koruma sağla-
ma suçundan idam
edilen Hardagalann
kahramanlıklan ha-
yatlannı kurtardı-
klan aile tarafından
hiçbir zaman unu-
tulmadı.
Geçtiğjmiz hafta
İsrail Dışişleri Ba-
kanı Şünon Peres'in
de müdahalesinden
sonra ^yneba! kızı,
Sırph damadı ve to-
runu Saraybosna'-
dan aynlarak Jsrail'-
deki yeni yuvalanna
kavuştu.
12 şubatta Ku-
düs'e ulaşan Zayne-
ba(76), İkinci Dünya
Savaşı'nda olduğu
gibi Saraybosna sa-
vaşında da dostlann
birbirine yardım etti- Zayneba, Nazilerden kaçmasına yardım ettiği GreenbergTe Kudüs'te buluştu.
ğıni ve sevginın her
zaman için korkudan üstün geldiğini belirtti. Kudüs havaalanına
ulaştığında Zayneba'nın yanında kızı Ayda, Sırph damadı Brani-
mir Peçanac. 10 yaşındaki torunu Stella ve İsrail hükümeti tarafı-
ndan kendilerine gönderilen ülkeye yerleşmelerine ilişkin bir da-
vetiye vardı. Şu anda 36 yaşında olan Ayda. "Büyükbabam, Ya-
hudilere yardım ettiği için öldürüldü, ancak biz hiçbir zaman
karşılık beklemcdik"
diyor. Hardaga ailesi
tarafından kurtanlan
Yahudi ailesinin son
üyesi olan Tova Gre-
enberg. Zayneba ve
ailesini karşılamak
üzere Ben-Gurion
havaalanında hazır
bulunuyordu.
Tova, Hardaga-
lann kötü durumuv-
la ilgilenmeye baş-
ladıktan sonra Sa-
raybosna'nın Yahu-
di topluluğu tarafı-
ndan kendisine yi-
yecek ve ilaç yardımı
yapıldı. Geçtiğimiz
ocak ayında israil
Dışişleri Bakanı Şi-
mon Peres de, Bos-
nah meslektaşmdan
Hardagalann kentı
terketmelerine izin
vermesi talebinde bu-
lundu. Zayneba ve
ailesi Saraybosna'da
marketin bombalan-
masından yalnızca
yanm saat önce bir
yardım konvoyu ta-
rafından dışan
çıkanldı. Yahudi ku-
ruluşlar aile üyelerini
İsrail'e kaçırdı.
Hardaga ailesini
havaalanında karşı-
layan Tova. aile üye-
lerine medya ve bü-
rokratik işlemlerle
başa çıkmalannda
yardımcı oldu. Gaze-
tedler tarafından
kendisine yöneltilen
Sara> bosna'da banş
sağlandığı takdirde
geri dönüp dönmeye-
ceği sorusunu Zay-
neba ^öyle yanıtladı:
"Geri dönmemin tek koşulu var. O da farklı dinlere mensup insan-
lann birükte yaşamasına izin verilmesi." Almanlar. Sara> bosna'yı
işgal ettiğinde üç yaşında olan Tova'nın hatırladığı tek şey annesi
ve Zayneba ile çıktıklan bir yürüyüşte bir sokak fotoğrafçısı ta-
rafından fotoğraflannın çekilmesi. Eric Silver
The European
Burma'dacuntanıngüleryüzlümaskesi düştü
YasaveDüzeni Koruma
Konseyi'nin gerçekleri
yabancılardan gizleme
çalışmalan yetersiz kaldı ve
Burma'nın acı dolu gerçek yüzü,
tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.
B
elki hiçbir şey sinirleri, sevimli görünme-
ye çalışan bir despottan daha fazla yıpra-
tamaz. Gülümseyişler, her nasılsa gözle-
rinize ulaşmaz. Bütün hoş davranma çabalan,
işler tersine gitmeye başladı mı rahatsız edici bo-
yutlara ulaşır. Burma'da olanlara bir bakın...
Burma'daki, kendilerini Yasa ve Düzeni Ko-
ruma Konseyi ("askeri yetkih'ler" sözcüklerin-
den bile daha soğuk geliyor kulağa) adını takan
askeri yetkililer ABD'li kongre üyelerinin bu
hafta, muhalefet lideri Aung San Suu Kyi'yi ziya-
ret etmelerine izin verdi. Kararülığı ve güzelli-
ğiyle rejim kurbanlanrun simgesi haline gelen
Suu Kyi'nin, beş yıldır tutuklu bulunduğu evine
iki oğlu ve kocasından başka ziyaretçi kabul et-
mesine izin verilmiyordu.
Öyle görünüyor ki, 1988'de yüzlerce demok-
rasi yanlısını katlettiği günden beri Burma'nın
askeri cuntasında pek bir şey değişmedi. Göste-
riden 10 ay sonra Suu Kyi'yi tutukladılar. Üste-ı
lik 1990"da serbest seçimler düzenleyecek kadar
da aptalca davrandılar. Kyi'nin yokluğunda.
partisiDemokrasiiçin Ulusal Birlikefazlaşans
tanımıyorlardı. Tabii seçimleri Ulusal Birlik ka-
zandı ve üyeleri ya tutuklandı ya ülke dışını çı-
kanldı.
Rejim, Burma'nın adı bağımsızlıkla özdeş
kahramanı Aung San'ın Nobel Banş ödülü sahi-
Ticari yokm reklammı yapmak isteyen cunta, prangah mahkumlann görüiebüeceğinj düşünmemişti.
bi kızına bu denli vahşi davranabiliyorsa, o ka-
dar ön plana çıkmayan. tanmmamış muhalifle-
re, demokrasi yanlılanna nasıl davrandıgını
vann siz düşünün.
Rangoon'daki evındeki gözaltında tutulan
Suu Kyi, yetkililerden para kabul etmediği için
elinin altındaki eşyalan satarak gereksinimlerini
karşıhyor ve hiç de rahat olmayan bir yaşam sü-
rüyor. Ancak, başına gelenler ve geleceklerle
uluslararası bir ilgiyi hiç kaybetmiyor. Oysa si-
yasal suçlulann tutulduğu hapishanelere atılanla-
nn başına gelenleri kestirmek hiç kolay değil.
Burma. öteden beri içe dönük bir ülkeydi. An-
cak I962'de iktidara gelen Ne Win (Güneş kadar
parlak). ülkeyi bütün dünyadan yalıttı. Kendi
kendıne yeterlilik adı altında ithalat ve ihracat
durduruldu. General Win. kendini astroloji ve
nümerolojiye kaptırdı. Birastroloğun 26 yıl son-
ra iktidardan çekileceği sözlerine karşı. adamlan
büyüyü bozmak için ellerinden geleni yaptı. Ge-
neral. darbeden tam 26 yıl sonra. 1988'de görev-
den aynldı.
1990 seçimlerinin ertelenmesinden sonra. ül-
keye akan Batı yardımı da durduruldu. Şimdi,
iktidar kendine meşruiyet kazandırabilmek için
dışbasını "meclis" toplantılanna çağınyor ama
bu bile istenmeyen sonuçlar doğuruyor. Deie-
gasyonlar, gazeteciler yanlanna yanaşmaya ça-
Iışırken ko'şaradım uzaklaşıyor. askeri yönetime
karşı laf edenlerde hapse tıkılıyor. Çoğunlukta-
ki Budist Burmalılarla. Müslüman ve Hıristiyan
azınlık arasındaki sürtüşmeieri önlemek için or-
taya atılan "birlik" çağınsına karşın, ülke ayak-
lanmalara, kanşıklıklara sahne oluyor.
Ve tüm bunlara rağmen hükümet, sevimlilik
maskesini yüzünden bir türlü çıkarmıyor. Ara-
lık ayında. Taylandlı ve Batılı seriivencilerden
oluşan bir konvoyun Tayland'tan Çin'e Burma
üzerinden geçmesine izin verdi. Amaç, ülkede
açılan yeni ticaret yolunun reklamını yapmaktı.
Tabii ki, köle işçilerin izleri bile görülmeye-
cekti. Yolda çalışan prangalı mahkumlar, kon-
voy gelmeden iki gün önce geri çekildi, ancak
manzara kendi başlanna seyahat eden bazı kişi-
lerin gözlerinden kaçmadı. Muray White isimli
fotoğrafçının aracı, önüne çıkan bir kaya yığını
yüzünden duruncâ çevresini su. yiyecek ve para
isteyen prangalar içindeki "yaratıklar" sardı.
Tutuklulan yabancılardan ayırmak için silah-
lı gardiyanlar geldi hemen ama White'ın fotoğ-
raf çekmesini önleyebilecek kadar hızlı davrana-
m a d l l a r
RaymondVVhitaker
The Independent
POLTI1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Güneydoğu Oyküleri...
Eskiden eşkıya türküleri vardı. Bir yerde bir eşkıya tü-
redi mi ardından bir türkü yakılırdı. Güneydoğu'da olay-
]ar oluyor; ölenler var, öldürenler var. Bunların da bir
turküsü olacaktır, diye düşünüyordum. Türküsü derken
öyküsü geldi.
Suzan Samancı, "Reçine Kokuyordu Helin"de öykü-
lerini toplamış, bana, "Gözyaşlarımızın çiçek açacağı
güzel günler adına" diyerek göndermiş. Kitap, Güney-
doğu olaylarının öyküsüdür. Yurdun güneydoğusuna
yaygın böylesi dramatik olaylar olacaktı da bunların öy-
küsü olmayacak mıydı? ileride destanı da yazılır. Kitapta
15 kısa öykü var. Öyküler, Güneydoğu insanlarını anlatı-
yor. öykülerde, sade bir dil, inandırıcı konular yer alıyor.
Yaşanmış olanları yaşatıyor.
Öykü anlatılmaz, şiir olmadığı için de ezberlenmez.
Ya ne olacak? Öykünün tadını veren satırlar bulunacak.
öyküde herkes yerli yerini alacak. Bir liseli sığırtmacı
anlatmaya çafışalım.
"... İki kitabım, değneğini alıp azık torbasını boynuna
astı; tepeyi aşan sığırlara doğru koşarken ıslık çalıp ba-
ğırıyordu. Akşam çalıştığı konulan kafasmda toparla-
maya çalıştı; isimler, tarihler kafasmda dans ediyordu.
Osmanlılar... Karlofça... Pasarofça... Birinci ve ikinci
dünya savaşlan... Nagazaki... Fransız Devrimi... Yun
Gagarin...
Yerdeki çakıl taşlarını dereye attı...
Kitabın arasından bir kağıt çıkarıp kayık yaptı... Emile
Zola, Jean-J.Rousseau, Aristo, Sokrates, Freud, Ziya
Göfcalp, Mehmet Raut Eylül..
Ders mi çalışıyordu? Hayır.
Kitaplarda gördüklerini gö'zden geçihyordu.
Azık torbasını fırlatıp kitapları çiğnediler... Soruştur-
mayı yapan tombul, pembe, tüysüz parmaklarıyla jopu
ayucunda döndürüyor, ince sesi ortalığı çınlatıyordu.
Önüne geleni tekmelerken, kasketlerinin altında kavruk
tenlileri kıpırtısız bekletiyordu. Elindeki listeden adları
okumaya başladı. Herkes korkuyordu. Köy muhtarıyla
birlikte altı kişi korku dolu adımlarla yaklaştılar. Sözcük-
ler dişlerine çarparak dolanıyordu:
- Hepinizi tepe aşağı asanm... Hepinizi sallandınrım...
İtdölleri!.. Devlete hainlik, eşkıyaya yataklık, öyle mi?
Çocuk, sorgulayanla sorgulanan arasında çevirmen-
lik yapıyordu. Korucular altı kişiyi köylülerin arasından
aldılar, dövmeye başladılar. Kalabalıktan en ufak bir çı-
tırtı gelmiyordu.
Sığırtmaç çocuk, yerde yatan amcasının kanlı yüzüne
bakıyordu. Acıyla yutkunau, gözyaşlarınt tuttu. Dişlerini
gıcırdattı.
Bir öyküde ne varsa, ötekilerde de onlar vardı. Bir kez
güven kopmuş, korku çevreyi sarmış, iki düşman gibi
olmuşlardı. Döven inanmıyor, dövülen de.
Ve sonra...
Çekip giderlerken, ta uzaklardan gelen silah sesleriy-
le birlikte parlak yıldızlar gibi kayan uçaklar dingin ovayı
titretiyor. köyde yakılan üç dört evin yalımlan göğe ağı-
yor, tütsü, yanık et kokusu göz yaşartıp mide bulandırır-
ken, kuytu köşelerde ürkek gölgeler telaşla fısıldayıp
ağlaşıyor, on beşlik bir kadın ilk çocuğunu doğuruyor,
köpekler delice ürüyordu."
Asiye'nin göçünü nasıl anlatayım. Otobüsten inerken
başı dönüyordu. Kirec gibi bembeyaz oldu, "Hadinedu-
ruyoruz, Diyarbakır'a gidelim" dedi. Ta, tepelerinde
Dicle incecik akıyordu.
öyküler, artık buraların öyküsüydü.
BULMACA
1 2SOLDAN SAĞA:
1/ Bazı mali kuruluşlann
başkanlanna verilen ad.
2/ Avcının,av beklemek
için taş yığınlanndan
yaptığı pusu... İlgi çekicı
ve değişik kimse. 3/ Bir
senedi ciro eden kimse. 4/
Güzel kadın... Dışa akış-
sız çöküntü alanı. 5/ Bir
soru sözü... Edirne'nin
bir ilçesi. 6/ Atletin yanş
sırasında attığı adımlar-
dan her biri... "Beni der-
dinle yeter — ettin Yok
mu insafın a zalim sövle" (Fitnat
Hanım). 7/ Cın ve vermutla yapı-
lan içki. 8/ Leh, Sırp. Hırvat. Rus.
Bulgar ve Çek halklanna dillerin-
deki yakınlık nedeniyle verilen or-
tak ad. 9/ Tanklarda zırhla dona-
tılmışdönerkule... Havayadagaz
akımlan oluşturmakta kullanılan
aygıt.
YTKARIDAN AŞAĞ1YA
1/ Tavşan yavrusu... Ankara'daki
özel bir tıyatronun kısa yazılışı. 2/
Birleşmiş Milletler'e bağîı bir kuruluş... Bir nota. 3/ Bir kalenin
ya da berkitilrruş bir yerin teslimi... Çıkar yol. çare. 4/ Sıkıntı
verme. üzme... Ekleme. ulama. 5/ Çiftçi. 6/ Içine sulu şeyler ko-
nulan kap... Boru sesi. 7/Öleceği kesinlikle bilinen birhastanın,
acılannı dindirmek için doktor tarafından öldürülmesi. 8/ En-
donezya'nın plaka ışaretı... Damlataş Mağarası'yla ünlü ilçe-
miz. 9/ Eldiven yapımında kullanılan birçeşit domuz derisi.
Türkiye'nin neresinde olursanız olun
Evinizde kendi kendinizi yetiştirin...
GELECEĞİNİZİ KENDİNİZ YARATIN..
INGILIZCE
ILERI İNCILIZCE
ALMANCA
FRANSIZCA
BİLGİSAYAR
ELEKTRONIK
ELEKTRIK n 2 s.n.f»
KOZMETİK
MUHASEBE
Gem; bılgı ıçın kjcretstz b'osurûrruzij aşaflKJ3hı
kUDonu dotdura'
i
ak vaya tele'onla ıslsyımz
BAŞARILI OLMANIZ İÇİN
FONO
AÇIK ÖCRETİM KURSLARI
42 yıl ıçınde 300 OOO'ı aşkın kışınır
yararlandığı FONO kurslanndan sız de
varartanabtttrstntz Mes/ek sahıbrysenız
ışınizde, oörencysenız okulunuzda
başanlı olmanız ıçın FONO kursları
SfZm de hızmetmızdedır
Evınızdekı rahat ortamda. ıstedıflınız
gıbı ve ıstedtğtnız zaman çahşıp oğre-
nerek MILLI EGITJM BAKAhlUĞrnHan
ONIAYLI DIPLOMA alıp yaşant'nıza
yeni ufuklar açabıhrsmız
UIUIESITIM
OZEl
FFONOAfik Öğretim Kurumu
9
No 49 Mertet 34016
Islandu
Tel (0?1J)64?9900
Fa» 102121 sat 27 42
r
ÂdfSovacfı:
Adres:
Yafş
i almak
N^es lek
Istedıginlz
II- Tt»l- '
kıır>îlar J