25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 1994 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Devletin dini olamaz-2- "Din ve dünya işlerinin birbi- rinden aynlmasında", dın fikir- lerinin siyaset alanı dışına sürül- mesi.kılit sorundur. Çünkü siya- sal iktidar, kültür, ekonomi ve topluma hükmetme olanağı ve- riyor. Dinin dünyadan çıkanl- ması için. öncelikle devlet mev- zilerinden atılması gerekiyor. Dahası din, siyasal alanda mu- halefet olarak da kalmamalıdır. Kemalistler, laikliği tanımlar- ken, dinin siyaset alanı dışına çı- kanlmasını, "din ve deviet işlerv- nin aynhnası" diye ifade etmış- lerdir. Kuşkusuz, herhangi bir ide- oloji, ancak bir toplumsal sınıf- la var olabilir. Bu nedenle siya- set alanmdan uzaklaştınlan, as- lmda din fikirleri değil, o fikir- lerin sahibi olan sınıftır, ortaça- ğin hakim sınıfıdrr. 1921 Anayasası'nda, "devle- tin dini" belirtilmiyordu. 1924 Anayasasfnın 2. maddesine, "Türkiye dev letinin dini, din-i İs- lamdır" hükmü konmuştu. Bu hüküm,9NisaTi 1928 günü 1222 sayılı yasayla yapılan değişik- likle anayasadan çıkanldı. As- lında devletin dinden anndınl- ması süreci. Kurtuluş Sava- şı'nda TBMM Hükümetı'nin kurulmasıyla başlamıştı. 1 Ka- sım 1922'de Saltanatın kaldınl- ması, 29 Ekim 1923 te Cumhu- riyet'in ilanı. 3 Mart 1924'te Ha- lifeliğe son venlmesi, bu sürecin belli başlı kilometre taşlanydı. La* devlet «rte Igüenmez Devletin dini olamazdı, çünkü devlet. u nıaddikişi" değil. "ma- nevi kişi"ydi. Inanmak, bıreyle- re özgeydi. Tüzel kişılerin inançlan olmazdı. Yine devlet, dinin farzlannı ve vecıbelerini yerine getiremezdi. Ömeğin na- maz kılamaz, oruç tutamazdı. Laik de\ let, dinin dışındadır. ne dindardır. ne de dinsiz; ne Müs- lümandır, ne de Hıristiyan. "La- ik devlet,... şu >eya bu dinin hii- kümleriyle ilgilenmez"dı (9) Laikliğın Amentüsü sayılabi- lecek bu tavn, Kemalizm de pay- laşır. Ancak Cumhuriyet Devri- mi'nin "din ve devlet işlerini bir- birity<ten" ayırması, devlet ve 1 dıp-jdij^^ıir^irinden özerk iki alân yaratrnaz. Devlet, burada Kemalist Devrim'in devletidir. Dın ise. Osmanlı hâkim sınıfıdır. Devrim, zaten bu hâkim sınıfı yıkmak ve tasfiye etmek için ya- pılmıştır. Mahmut Esat Boz- kurt'un 1925 yılı sonunda yaz- dığı Medeni Kanun Gerekçesi, Cumhuriyet Devrimi ile dın ara- sındakı çelişmenin, aslında çag- lar ve sistemler arasında oldu- ğunu çok gûzel anlatır. Kuru bir yasa gerekçesı değil, bir yazın şaheseridir bu metin. Özetle, gökten inen yasalar. toplumlan ilkel devirlere bağlarlar. Dinin değişmez hükümlerinden esin- lenen ve ilahi güçlerle ilişkili ka- nunlar, geli$menin önündeki en- geldir. Çıkarlan gereği yenilik- lerin karşısında olan zümreler, halkı din adına yoldan saptırmış ve fesat sokmuşlardır. Sorun, milletin yeteneksizliği degil. DOĞU PERİNÇEK \ • Laikliğin Amentüsü sayılabilecek tavır şuydu: Devletin dini olamazdı, çünkü devlet, "maddi kişi" değil, "manevi kişi"ydi. İnanmak, bireylere özgeydi. Tüzel kişilerin inançları olmazdı. Yine devlet, dinin farzlannı ve vecibelerini yerine getiremezdi. Örneğin narnaz kılamaz, oruç tutamazdı. Laik devlet, dinin dışındadır, ne dindardır, ne de dinsiz; ne Müslümandır, ne de Hıristiyan. da çetin bir mücadele kopar. Di- nin emirleri ve devletin vasalan birbirine avkın düşer. birbirini kovalar. Bu av kınlık,Türkive'de son haddine varmıştır. İslanvda cihad kutsaklır ve Allah'ın emri- dir. İman, vicdanın evinden çı- kıp da eylem ve hareket haline gelmedikçe var mıdır, yok mu- dur bilinmez." Görüldüğü gibi, iman sahiple- ri, imanın "vicdan evinde" kilit- li kalmasına razı olmuyorlar. "Allah ile kul arasmdaki ilişki- ye" iman denemez. İman, eyle- me dönüs,tüğü zaman, vardır. Doğrudur, her ideoloji ancak eyleme dönüştüğü zaman, ide- olojidir. Toplumsal ilişkilere yön verme iddiasından vazgeçen bir ideoloji olamaz. Şertatçtfara vicdan Mustafa Kemal ve arkadaşlan açısından Halifeliği kaldırnıak, aslında iki devlet iki iktidar arasındaki tarihsel mücadelenin bir parçasıdır. Bu nedenle Kemalist Devrim, din ve devleti birbirinden ayırnıanın ötesinde, toplumdaki biitiin iktidar odaklannda, dinci güçleri ctkisiz hale getirmeye yönelir. Devrimci devlet, Osmanlı hâkim sınmnın ideolojisi olan dinin etkisini kıraeakOr. onu gereksiz bir şekilde kuşatan ortaçağ kurumlan. din kitaplan ve kurulu^landır. Dinin hüküm- leri. padişahların. derebeylerin. güç sahıplennın keyıf ve ıstek- lerini tatmın eden bir araç ol- muştur. Çözüm ihtilaldedir ve millet onüç yüzyıldır kendisinı kuşatan yanliş alışkanlıklardan \e boşluklardan kurtulacaktır Ketnalizm-Osntanh hesaplaşması tki sınıf. ıkı ıdeoloji karşı kar- şıya gelmiş v e bir hesaplaşmaya girmiştır. Dın, bu hesaplaşma- nın dışında ve üstünde değil, içindedır: hesaplaşan güçlerden binnin ideolojisidir. Kemalizm açısından din, devirdiğı hâkim sınıfın meşrulaştiıma aracıdır. Nitekim Atatürk, Halifeliğin devlet olduğunu. idare etmek ve yönetmek anlamına geldiğini, bizzat Halifeliği savunanların sözleriyle kanıtlar. (10) Halifeliği kaldırmak, aslında iki de\let, iki iktidar arasındaki tarihsel mücadelenin bır parça- sıdır. Bu nedenle Kemalist Dev- rim. din ve devleti birbirinden ayırmanın ötesinde, toplumdaki bütün iktidar odaklannda. dinci güçleri etkisiz hale getirmeye yönelir. Bu gerçekler karşısında, "Ke- malizm, dine niçin devletten ba- gımsız ve özerk bir alan tanıma- dı" sorusu anlamsız kalıyor. Bu soru. yaşanan sürecin doğasına, devrim gerçeğine. gerçeğın ken- disine avktrıdır Dinin vicdana hapsediknesi Devrimci devlet. Osmanlı hâ- kim sınıfının ideolojisi olan di- nin etkisini kıracak, örgütlenme- sini dağıtacak ve denetim altına alacaktır. Olayın doğasına uy- gun olan, kaçınılmaz olan bu- dur. Kemalizm. toplumsal gerçek ile siyaset düzlemlerinde, siya- set gereği iki ayn din teorisi kur- muştur. Amaç. tarihte toplumsal ve si- yasal olan dini. toplumsal ve si- yasal olmaktan çıkararak, bire- yın vicdanına hapsetmektır. 1925 yılı sonunda yazılan Me- deni Kanun Gerekçesi, Kemaliz- min bu tavnna görece tutariı bir açıklama getiren enderbelgeler- den bıridir. Mahmut Esat Boz- kurt. orada dinlerin tarih boyun- ca toplumsal ve siyasal tahak- küm aracı olduğunu çarpıcı söz- lerle anlatır. Ve din hükümleri- nın değişmemek zorunda oldu- ğunu v urgular. O zaman tek bir çözüm bulunmaktadır: "Diııler sadece bir vicdan işi olarak kala- caktu-." Eski uygarlıktan kopa- rak yeni uygarlığa geçiş, başka deyışle devrim, dinleri toplum- sal olmaktan çıkarmakta, bire- yin mane\ i dünyasına sürmekte- dir. "Çağdaş devlet" bu çözü- müyle."insanlığı tarihin bu kan- ü felaketinden kurtarmış ve dine gerçek ve sonsuz bir taht olan vic- danı sunmuştur' Vicdan tahtı ve gepçeklik lşte ideolojik kaydırma bura- da başlar. Aslında Kemalizm ta- rafından dinin tnpıshanesı ola- rak düzenlenen bıreysel \ ıcdan, "gerçek ve sonsuz bir tahfola- rak sunulur. Oysa din, hâkim sınıfın hege- monya aracı olduğu zaman. "gerçek'V, padişahlann ve dere- beylerin otoritesıni meşrulaştır- dığı ve topluma nizam verme id-- diasını taşıdığı zaman "ger- çek-ti. Dine, vicdandaki köşesinde tahtlar ve taçlar sunan, yalnız Mahmut Esat Bozkurt değildır. Atatürk, daha 1923 yılında. dini siyasetin dışına sürerken. bunu dinin "arınnıası ve yücelmesi" olarak takdim eder. lnanç ve vıc- danlanmızı. "Kanşıkvekavpak olan ve her türlii çıkar ve intira- sın göründüğü sahnc olan sivasi- yattan bir an evvel ve kesinlikte kurtarmak.. zorunlulukrur." (11) Bu ta\ır, CHF'nin 1927 Ni- zamnamesıne de gırmiştir La- iklik. "İnançlanvevkdanlansi- vasetten ve siyasetin çeşitli bozul- malarından kurtaracaktır." (12) Din güçlerinin rtirazı Ancak bır de karşıt cephe \ aı Kemal izmin, "gerçek ve sonsuz bir taht", "el değmemiştertemiz, yüce bir mekan" olarak sundu- ğu v ıcdan. dinci güçlerin gözün- debırmezardır. Bıreyın vicdanı- na gömülen dın, artık yaşamıyor demektır. Çünkü din. bıreysel değil toplutmaldır: bireyin de- ğil. cemaatındır ve devletindir; siyaset dışı değil. sıyasaldır; ide- oloji dışı değil, ıdeolojiktir; eko- nomi dışı değil, ekonomiktir. ni- metlere elkovmak içindir. Oysa "Allah ile kul arasındaki ilişki- de" ne toplum vardır. ne siyaset; ne ideoloji vardır ne de nimetle- rin bölüşümü. Din güçleri. Kemalizmin ken- dilerine yönelttiği ölüm tehdidı- ni elbette hemen saptadılar. Prof. Ali Fuat Başgil'ın "Din Hürri- yeti" başlıklı itiraznamesi, laık- lik karşıtı cephenin mantığını açıklar. Başgil özetle der ki. "Din, sırfbir inançtan ibaret de- ğildir. Avnı zamanda pratik bir ha>at yolu; emirler ve vasaklar içeren bir kanundur. Dinin kanu- nuna itaat etmeven kimse, din nazannda suçludur. Dindar in- saru avnı zamanda devletin va- tandaşıdır. Din ve devlet birleşik olduğu zaman,sorun yoktur. An- cak avnldıklan zaman, aralann- Dinci güçler, bu nedenle itiraz etmışlerdir. Demişlerdir ki, si- yasete, topluma, kültüre yön vermeyecekse, bizim dinimız imanımız ne işe yarayacaktır? Örneğin, bütünüyle pratiğe yö- nelik olan, Allah'ın cihad emn- ne uvmayacaksak. "vicdanlarda kalan" bır Allah ınancının ne au- lamı vardır'1 Dının bır cüzzamlı gıbi. toplum hayatının dışına sü- rülmesi, ölüme yollanması değil de nedır' "Öldiir daha iyi" de- miştir seriatçılar. Hele lslamıyet açısından bu itiraz, daha yakıcıdır. Çünkü Is- lamiyet. çok erkenden dev let ik- tıdarını kurdu. Islamıyetın, Hı- rıstiyanlık gibi devletin dışında ve dev letin ezdıği uzun bir mu- halefet dönemi olmadı. Islami- yet. kısa süre içınde iktidar ola- rak, toplum hayatına yenı bir nı- zam verdı. Dahası, İslamiyet, devlete sıçramanın ideolojisidir. Hırıstiyanlık, kurulmuş olan devletlerin ideolojik hegemon- ya aracı haline gelmışken, Islam. devletin eşiğındekı bedevi toplu- munu devlete geçirmıştir. Hıristiyan topiumlar. kapita- lizmin gelişme yatağına daha önce girmışlerdir. Böylece Hı- ristiyanlığın devlet dışına bürül- mesinin toplumsal temeli daha önce oluşmuştur. Demokratık- laik hareket, bu temelden ku\ vet alarak. şiddetli sınıf mücadelele- rinden sonra, kiliseyi kapitalıst toplumdaki geri mevzilerine it- miş ve "vicdanlardaki yerine" oturtmuştur. Ne var kı. tarihsel süreçlerdeki fark. daha sonra özellıkle Batıcı burjuva teons- yenleri tarafından. dinlenn ken- disındekı fark olarak tahlil edil- mıştir. Notlar: 9- Atatürk, Nutuk, 11, s. 704 vd. 10- Atatürk"ün Söylev ve De- meçlen, I. s. 330 vd. 11- Bkz. Mete Tunçay. Türki- ye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Vönetimi (1923-1931). Ankara. 1981. s. 382. 12- Ah Fuat Başgil. "Din Hürriyetf. Belgelerle Türk Ta- rihı Dergısı Atatürk, Dın ve La- iklik özel yavını. S. 2. s. 33-58. Yann: Vicdan özgürlüğü ve hoşgörü BAŞSAĞLIĞI Bodrum bayimiz, değerli insan HARUN YILMAZ veeşı ÇİLER YILMAZ'ı elim bir trafık kazası sonucu kaybetmiş bulunuyoruz. Merhum ve merhumeye Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve tüm basın camiamıza başsağlığı dileriz. YAYSAT Yayın Satış Pazarlanıa ve Dağıtım AŞ İSTANBUL 3. ASLİYE HUKL K MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994 31 Davaa Maliye Hazinesı vekili tarafından davalı gaipler, Tüm- min, Nurten. Ahmet. Mesut ve Tellufer aleyhlerine mahkememize acılan gaiplik ve tescil davasmda; Eminönü, Mercanağa Mah. Uzuncarşı Sokak'ta kain 339 ada, 236 parsel sayıb 9.50 m2 dükkânın nevi İ Haremeyni, Şerefeyl Cibayeti Sani ve Haremeyni Muhtarameyn Vakıflara ıcazeli olup, 612 pay Tümmin, 3,12pa> Numan, 1,12 pay Ahmed. 1 12 pay Mesut ve 1;12 pay Tellufer adlanna 1943 tarihinde kadastro tespiti ile kayıtlı ıken bir daha kendilerinden haber ahnarnamış. sağ ya da ölü olduklanna dair bilgi edinilememektedir. Gayrimenkullerin'idaresi için de kay- yım ta>in edilmiştir. Yukanda adlan geçen şahıslann ha>atla olup, olmadıklan. hayav- ta iseler adreslerini bilenlerin mahkememize başvurmalan ilanen teb- liğolunur. 27.10.1994 Basın: 42019 ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994,58 Davacı Malik Özen vekili Av. Faruk İlter tarafından davah Ümmüzade Denizer aleyhine acılan ızalei şüyu davasının yapılmakta olan duruşmasında verilen ara karan gereğince: Dava konusu Antalya Merkez Kışla Mah. Arapalanı mevkü 1501 ada, 25 parselde kayıth bulunan taşınmazda malik bulunan davalı Ümmüzade Denizer'in bir türlü bulunamadığı. yapılan vapılan tebli- gatın iade edildiği, yapılan savcılık tahkikatında davalı Ümmüzade Denizer'in Norveç'te bulunduğu. açık adresı bilinmedığinden mah- kemece ilanen tebligat yapılmasına karar verilmış bulunduğundan. davalının 6.12.1994 günü saat 8.30'da Antalya 2. Sulh Hukuk Mah- kemesi'nde bizzat hazır bulunması. ve>a kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirde >okluğunda karar verileceğı. usulün 509. 510. maddeleri gereğince davahya meşruath dava dilekcesi yerine kaim ol- mak ü^ere ilan olunur 21.10.1994 Basın: 52236 İLAN T.C. SARIYER ASLİYE 2. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994 442 Maliye Hazinesi'ni temsilen İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekib tarafından mahkememızde ikame olunan gaipbk davasına; Sanyer, Mırgün Mahallesi. Boyaaköy maslağı ve Sezaıbey So- kagı'nda kain 43 pafta,,145 ada. 3 parsel sayıb taşınmazda hıssedar İskantob oğullan Tafori ve Koslanti'nin mallannın Sanyer Sulh Hu- kuk Mahkemesi'nın 977 %2 esas 979 134 sayıb karan ile kayyımla idare edildiğini. kayyımla idarerun 10 yılı aştığını İskantob oğlu Tafo- n ile İskantob oğlu kontantı"nın gaipliğine karar verilmesini istemiş olduğundan işbu ılandan itibaren 1 yıl ıçensinde yukanda adı geçen kişiler hakkında bilgisi olanlann veya bizzat bu kişilerin hâkimliğimi- zin 1994 442 esas sayılı dava dosyasma müracaat etmeleri gerektigi aksi halde İskantoli oğullan Tafori ve Kostantı'nin gaipliğine hük- medilecekür. İlan olunur Basın: 42015 İLAN BOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN KADASTRO MAHKEMESİ SIFATIYLA Davacı Maliye Hazinesı vekilleri tarafından Elmalık köylüleri kırçocuğu Fatma Gören, Sevıt kızıNezahat. Baüroğlu Yahya. Yah- aleyhine acılan kadastro tespiüne itiraz davalan nedenıyle mahkeme- v a oğlu Salimet aleyhlerine. Bolu Elmalık köyü 1076 parsel sayılı, mizin: 12- 1993 1294 esas sayılı dosyasmda; Bolu Elmalık köyünden İs- 1-1993 1293 esas sayıb dosyasında: Bolu Elmalık köyünden Ishak mail çocuklan Müzejyen Çakar. Adnan Güney, Şaban Günev. Fe- Sankamış aleyhine. Bolu Elmabk köyü 1080 parsel sayıb. ruzan Tan alevhlerine. Bolu Elmabk köyü 1048 parsel sayıb, 2-1993 1301 esas sayıb dosyasmda; Bolu Elmalık köyünden Mus- 13- 1993-1303 esas sayılı dosyasında. Bolu Elmalık köyünden İs- tafa kıa Safıye Hoşkara aleyhine, Bolu Elmabk köyü 1078 parsel mail çocuklan, Müzeyyen Çakar, Adnan Güney, Şaban Güney ve sayılı, Feruzan Tan aleyhlerine, Bolu Elmabk köyü 1051 parsel sayıb. 3- 1993 1314 esas sayıb dosyasında: Bolu Elmabk köyünden Os- 14- 1993 1310 esas sayıb dosyasında; Bolu Elmabk kövünden Ca- man Ancı aleyhine, Bolu Elmabk köyü 1057 parsel sayılı, misapkızı Bedia Yücel. Kamilçocuklan, Sevcan Yavuz, Nural Kara- 4- 1993 1315 esas sayılı dosyasında; Bolu Elmabk köyünden Mus- bulut. Nesrin Çağlıoğlu. Hayriye kabibç alevhlerine, Bolu Elmabk tafa kızı Hanife Hoşkara aleyhine, Bolu Elmabk köyü 1060 parsel köyü 1046 parsel sayıb. sayıb, Taşınmazlarla ilgili olarak 6831 sayıb O.K.'nun 2,b maddesi hü- 5- 1993 1297 esas sayılı dosyasında; Bolu Elmahk köyünden Ka- kümlenne göre yapılan çalışmalar sırasında dava konusu taşınmazla- mil çocuklan Kemal Onal ve Bahri Önal M ustafa aleyhlerine, Bolu nn orman sınırlan dışına çıkartıbp Hazine adma tespitlerinın yapıldı- Elmabkköyü 1009 parsel sayıb, ğmı, ancak: dava konusu taşınmazlann tespit tutanaklannın aynı 6-1993 1299 esas sayılı dosyasmda; Bolu Elmalık köyünden Mu- haklar. şemler ve beyanlar hanesinde- davablann zilyet olduklanna harrem eşiy Fikret Kurtaran ve Muharrem Kıa Tülay Çakar aleyhle- dair şerh \ erildiği. Kadastro Komısyonu'nun, taşınmazlann zilvetle- rine, Bolu Ebnabk köyü 1024 parsel sayıb, ri adına şerh verilmesı yolundaki işlemlerin hukuka aykın olup. dava- 7-1993 1309 esas sayıb dosyasında: Bolu Elmalık köyünden Zehra blann taşınmazlar üzennde bir zilyetbklerinin de söz konusu olmadı- Yücel, Nadir çocuklan Ali Yücel. Fazilet Yücel aleyhlenne Bolu El- ğından bahisle, dava konusu parsellerin beyanlar hanesındekı davab- malık köyü 1045 parsel saydı, ların zilyetlığine ibşkin şerhın iptaline karar verilmesı talebıyle acılan 8- 1993 1307 esas sayıb dosyasmda; Bolu Ebnabk köyünden Mu- davalarda; rat çocuğu İsmet Yüdız, Niyazi çocuklan, Engin Yıldız, Erdal Yıldız Yukanda açık kimlik ve eski adresleri yazıb bulunan davablara ve Ersm Yıldız aleyhlerine. Bolu Elmabk köyü 1042 parsel sayılı, dava dilekcesi tebliğ edilememiş olup tebligata yarar yeni adresleri 9- 1993 1284 esas sayıb dosyasmda; Bolu Ebnabk köyünden Or- zabıta tahkıkaü sonucunda da tespitlenemediğinden, dava dilekçesi- han kızı Seher Durak. Atılla çocuklan. Alper Durak ve Ayça Durak nin özeti ile duruşmanın 26.1.1995 günü saat 9.00"da Bolu Asliye aleylenne, aleyhlenne. Bolu Elmabk köyü 1069 parsel sayılı, Hukuk Mahkemesı salonunda vapılacağı. adı geçen davablann du- 10- 1993' 1288 esas sayıb dosyasmda; Bolu Elmabk köyünden Ah- ruşmada kendılerini bizzat ya da bir vekille temsil ettırmeleri, aksi met çocuğu Şeref Kurtaran, Kamil çocuklan Şinasi Kurtaran, Rıza takdirde davalann yokluklannda devam ettirilip neticelendirileceği Kurtaran. Fatma Kurtaran ve Gürcan Kurtaran, Bolu Elmalık köyü hususu 7201 sayılı Tebligat Kanuınu'nun 28. ve müteakip maddelen 1023 parsel sayıb, gereğince ilanen tebliğ olunur. 11- 1993ı 1291 esas sayıb dosyasında: Bolu Elmalık köyünden Be- Basın: 52225 POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Baba Bana Bağırma... Şiirde alıterasyon diye birtürün bulunduğunu ilkin Ca- hit Srtkı Tarancı'dan duydum. Duydum diyorum, Cahit Sıtkı'da düzyazı hemen hemen yok gibidir. Ne söylemiş- se şiırle... Aliterasyona ben Cahit Sıtkı'da rastladım, o da Baudelaire'de okumuş, Baudelaire de Edgar Allen Poe'da görmüş. Böylece yayılmış, gitmiş. Cahit Sıtkı'nın verdiği dize şöyle: "Bir büyük boşlukta bozuldu büyü." Rahmetli Cahit, öteki yeniciler gibi kuraldışı olmamış- tır, ölçülü, uyaklı dizeler de yazmıştır. Düzyazılarına örnek olarak "Ziya'ya Mektuplar" gösterilebilir. Bu mektuplar- da Ziya'ya içıni dökmüştür. Bir gün bunlann ortaya dökü- leceğini biliyormuş gibi, Cahit söylemış, Ziya da saklamış. Şairler böyledir, günün birinde her türlü döküntülerinin ortaya çıkacağını, değer bulacağını bilirler. Akgün Akova adı uyaklı, kitabının adıysa biraz alite- rasyonlu: "Baba Bana Bağırma." Belli gülmeceyi çok se- viyor. Akgün küçümencik bır çocukken sorarlarmış, "Büyüyünce ne olacaksın?" "Ayı oynatıcısı, (yani ayıcı)..." Ama ayı oynatıcıların elindeki "fefin bir işkence aracı olarak kullanılacağını çok geç öğrenmiş. Ayılara işkence de "tef" ilen... Ayıların falakası da "tef"... "Tef çalarak oynatmak." Safa değil, cefadır. Akgün Akova için haritalarda göçmen kuşların gittiği yerler çok uzaktır. Bunlan geç öğrenıyor. Giden mektup- lar yerine varmıyor, adresleri bilinmiyor, her şey yok olu- yor, yitiyor. Canı sıkılıyor mektuplar yerine varmayınca, kuşlar gökte durmayınca... Bu durumda kendini okuma- ya veriyor. Okumak ne güzel şey!.. Ver elini okuma... Geb- ze üsesini, Hacettepe Universitesi Kimya Mühendisliği ve istanbul Universitesi Işletme iktisadı Enstitüsü'nü bitiri- yor. Birileri bir tanesini baş edemezken bizimki fakültele- ri, enstıtüleri sırtı sıra dizıyor. Aldığı diplomalar ne olacak, onları da duvarlara asıyor. Dedik ya gülmeceyi seviyor. llk şiirini 1984 yılında "Millıyet Sanat Dergisi"r\öe yayımlıyor. Çok cinayet işliyor. Her şiir bir cınayet değil midir? Elini kan yerine şiıre buluyor. Okuyup etkilendiği şairleri, etki- lendiği dizelen bır bır öldürüyor. "Can alıcı gelmiş canım almaya." Birkaç şıır kıtabı daha var ama sonuncusu: "Baba Bana Bağırma." Baba bağırsın. Ana ağlasın. Şairler gülsün. "Insanları Seveceksin" Erich Maria Remarq'ın kitabı... Insanları severken kendini dağıtacak mısın? Kendini da- ğıtırken parçaları nasıl toplayacaksın? Gazetede benim oda arkadaşlarımdan biri de Kemal Gökhan Gürses'tir. Akgün Akova ile ikisi bir kuşaktan... Hem oda, hem mo- da arkadaşı... İkisi de 100 metre rekortmeni ama kaç sa- niyede bitirdiklerini bilmiyorum. Onlar da söylemiyor. Cumhuriyet Bayramf nda Değırmendere Beledıyesi'nin şiıryarışmasındaydık. llkokul, ortaokul, lıse öğrencilerı la- ik cumhuriyet için yarışıyorlardı. Laik cumhuriyet sorunu ortaöğretim öğrencilerine kalmıştı. Değirmendere'ye bir saatte gıdılıyor, bır saatte geüniyordu. Sanki Etiler-Cağa- loğlu arası... Iş bir aracın olsun, bir de gideceğin yer, öte- si kolay!.. "Arkasını ezilenlerin yaladığı bır posta puludur dünya bır karadelık yutana kadar uzayda bizi asansör boşluğuna ıtılen bır kedısin söylemenin tam sırası ülkeyi bu duruma senin oy verdiğin partiler getirdi". BULMACA SOLDAN SAĞ A: 1 2 3 4 5 1/ Üzerinde yaşam olan yeryüzü bölgesi. 2/ İnce ve düzgün dokunmuş pa- muklu kumaş... Merca- nada. 3/ Denizcılikte bir serene ya da ağaca acılan 4 delik. 4/ Bir gezegen... Tuzağa düşürülen şey. 5/ Buzul yüzeyi üstünde yükselen çoğunlukla sivri kayalık tepeler. 6/ Para- mızı simgeleven harfler... Akım şiddeti birimi kilo- amperin simgesi... "Gök- yüzünde İsa ile Tur Dağı'nda Musa ile Elindeki — ile Çağıra- yım Mevlam seni'" O'unus Emre). 7/ İstek. arzu... Eski Türklerde do- ğaüstü güçlerle iletişim kurma ye- teneği olduğuna inanılan din adamı. 8/ Cıhz. zayıf, hastahklı... Japon lirik dramı. 9/ Haysiyet... İstek ve tutkularda ölçülü davran- maerdemi. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Argoda bir şeyi değennden çok yükseğe satma işine venlen ad. 2/ Kalın bükülmüş sidm.. Bil- yeli yatak. 3/ Vakup Kadri Kanıosmanoğlu'nun bir romanı... Vüce. 4/ İmkân... Yunanistan'ın plaka işareti. 5/ Kimi giysile- rin yaka. kol. cep gibi yerlerini süslemekte kullanılan işlemeli şerit. 6/ Ordu'nun bir ilçesi... Hatıra. 7/ Anadolu'da kurulmuş eski uygarhk... Dönerek ya da ileri geri hareket ederek, kendine dayanan bir parçarun beh'rli bir hareketi yapmasını sağlayan mil. 8/ Yapraklan salata gibi yenen kokulu bir bitki... Zan. 9/ İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç. KADRİYEBUĞAN HASANDAĞLI nişanlandık. 5.11.1994Kırklareli T.C. KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994 39 Davaa Mehmet Temur vekili tarafından davalılar Salih Güzel ve arkadaşlan aleyhine acılan Kırşehir ıli Aşıkpasa Mahallesi Bozte- pe yolu mev kiinde kain 2018 ada 3 parselde kayıtlı 4298 m2 genışliğin- deki taşmmazın umum arasında satılarak ortaklığının gıderilmesi davasının yapılan duruşması sırasında; Bu ıtibarla aşağıda ısimlen yazılı tapu maliklerinin adresleri bibne- mediğinden kendilerine dava dilekcesi ilanen tebliğ edilmesi gerek- miştır. Bu nedenle tapu malikleri Erkan Canıtez. Ibrahim Canıtez, Seyfetün Akan. Ömer Gökbulut. Mustafa Cosar, Raşit Güzey, Şera- fettin Denizcı. Ali Anur, Zahir Kaya. Abdülkadir Aşkın, Mehmet Metin, Mehmet Güzel. Ayşe Kürlü. Hüsnü Merdeşe, Ayşe Güveli. Miktad Ekici"nin duruşmanın bırakıldığı 29.11.1994 günü saat 09. 35'te mahkememizde bizzat hazır bulunmalan veya kendılerini bir vekille temsil ettırmeleri. aksi takdirde duruşmanın yokluklannda sürdürüleceği HUMK'mn 509. maddesi gereğince dava dilekcesi ye- rine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 22.7.1994 Basın: 52300 AU-PAIR PAKET PROGRAM Kasım Ayında sOrpriz indirim 10(212)258 53 42 261 43 86-87 Romanlannızve Ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:5540804
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle