Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25KAS1M1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Yavuz Özkan bereketinin son ürünü sinemalarda: Yengeç Sepeti
Aîle boyuşiddetYcdı dalda sekız Altın Portakal ^en
1yi fılm, en ıyı yönetmen - Yavuz Oz-
kan, erkek oyuncu - Mehmet Aslantuğ,
yardımcı erkek oyuncu - Sadri Alışık,
yardımcı kadın oyuncu - Derya Alabo-
ra, montaj - Sedat Karadeniz ve labora-
.tuvar - Şafak Fılm) odülü toplayan
"Yengeç Sepeti". bu hafta malum pazar-
tesı vızitemızın ana gündemını oluştu-
ruyordu. Warner Bros'un dağıtımcılı-
ğıyla nıcedır çok sayıda sınemada bır-
den gösterıme çıkanlabılen ılk Türk fıl-
mi dıyebılecegımız "Yengeç Sepeti",
Yeşılçamlı olsun olmasın, herkesın ağız
bırlıgıyle sadece kuru sıkı laf urettığı
bır ortamda, her yıl ne yapıp edıp film
y/apabılmenın üstesınden gelen Yavuz
Ozkan'ın. son dönemde "lki Kadın" ve
"Bir Sonbahar Hikâvesi"vle başlayan
çık\şını doruğa tırmandıran, ödül re-
kortmenı bır fılm Büyiik kentın hırgü-
ründen kaçıp go) kenannda, sakın, hu-
zurlu bır yaşama sığınmış. çocuklannın
mürüvvetını görmüş, vaşlılığın keyfını
süren, \arlıkh, kocamış bır anne-babay-
la (Macide Tanır-Sadri Alışık). ıkı oğul-
la ikı ktzdan oluşan çocuklannın (Meh-
met Aslantuğ, Okta> Kaynarca, Şahika
Tekand, Sedef Ecerj, gelınlerının (Der-
ya Alabora, Berna Tunafa). damatlannm
(Ege Avdan) ve torunlarının bır hafta
sonu tatılınde bır araya gelmelennın hı-
kâyesını anlatıyor "Yengeç Sepeti."Ön-
celen her şey güllük gulıstanlıkken. gı-
derek aıle bıreylerının kışısel sorunla-
nyla çeşıtlı yetersızlıklennın patlak ver-
dığı, herkesın bırbınyle, seslı-sessız ça-
tıştığı ve kaçınılmaz şekılde. tahnp edı-
ci, aıle boyu bır şıddetın gemı azı>a al-
dığı "gergin ve hüzünlü bir besapiaşma
sürecrnde odaklanıyor film.
Ununu elemış. eleğını asmış, haylı
gün görmüş. yaşlı anne-babanın >etış-
tirmekle övünüp gönendığı çocuklann-
dan büyük kızı (Ş. Tekand). şıddete ve
bağnazhğa gıttıkçe daha bır tut^ak \e
teslım olan dünyamızın kotu gıdışıne
ilışkın, makınelı tüfek tarakalanyla, ır-
Yengeç Sepeti'nde Sadri Alışık. Macide Tanır, Mehmet Aslantuğ, Şahika Tekand başrolde oynuyorlar.
kıltıcı. kanlı görüntülerle doluşturul-
muş, Realıty Shovv \ an haber program-
Jarı >apan aynldığı kocasinın çocuk ge-
rekçesıyle sureklı rahatsız ettığı. mut-
suz. serbest bır kadın Büyük oğluysa
(M Aslantuğ), ışkence yaptığı sorgu sı-
rasında. telefondakı anne-babasına sev-
gı ve saygıda hıç kusur etmeyen, oysa
öfkesını dizgınleyemeyen. saldırgan ve
şiddet duşkunü, kansını da aldatan bır
polıs. Kuçük kız. solcu davalan üstlen-
mekten de kaçınmayan, genç ve özgür
bır aydın Henüz başında kavak yellen
esen. bır baltaya sap olmamış, sevgılısı-
nı de hafta sonu, büyük aıle tablosuna
dahıl eden, ünıversıtelı küçük oğulsa.
her duruma bır esprı patlatan, aılenın
neşe kaynağı. bir palyaço. Cıvıl cıvıi
çocuk seslenyle bır anda mutluluktan
geçılmeyen. şen şakrak bır büyük aıle
panoraması. fılmın ılk yarısını doldu-
rurken. kendılenyle pek de banşık ol-
mayan aıle bıreylen. yıkıcı ve sarsıcı bır
çatışmanm göbeğıne doğru dört nala
koşturup herkesın kendı kabalığını ve
şiddet boşalımını sergılemekten ürkece-
gı, ardından da ıster ıstemez sevgı ve
banş arayışına yöneleceğı bır ıkıncı yan
ızlıyoruz "Yengeç Sepeti"nde
Büyük oğulun, öç almayı kafasına
takmış, aldatılmaktan ötürü sınırlen bo-
zuk kansıyla (Derya Alabora), aıledekı
"potansiyel şiddetin" ortalığa saçılması-
na ve bır anlamda bütün gızh pıslıklenn
deşılmesıne yol açan "aşağdandıkça al-
çaklaşan" eskı damadın (Ege Avdan)
neden olduğu aıledekı büyük hasar. po-
lıs oğulun "Adalet yoktıir, dûzen var-
dır", "Memleketi bıi hale medya getir-
di" gıbısınden saçtığı ıncılerle renklenı-
>or. Yaşanılan tatsız ve asap bozucu
sahnelerden dolayı tüm aıle bıreylennın
gıderek bırbırlerını suçlayıp sorumlu
tuttuğu fılmın. ılk bakışta bütün pısligın
ustune yıkıldığı. kötü karakten, H
tahrip
bombası gibi" büyük oğulun olumsuz-
luğu, küçükken babasından epeyı dayak
yemesme bağlanıyor "Armut dibine dû-
şer" mısalı. Büyük aıle evının yangın
yenne dönmesınden sonra olan-bıten-
den yorgun düşmüş, hatta hıçbır şey
duymamak ıçin kulağındakı ışıtme cı-
hazını çekıp çıkarmış, yaşlı babanın (S.
Alışık), gözlüklennı çıkarttınp bır kez
daha tokatladığı oğulun. "Hayabmızın
toplamının ne anlama geldiğini bilmek
isterdim!''sorusunu babasına yönelttığı
gıbısınden oturaklı ve dokunaklı sahne-
lenn de akılda kaldığmı belırtmelı.
Yerel ve evrensel özünden mekan-
çevre düzenlemesıne; görüntü, ışıklan-
dırma ve çerçevelemelennden montajı-
na ve oyunculuğuna kadar ılgıyle sey-
rettığım "Yengeç Sepeti", hassas denge-
sı bozulmuş bır aılede patlamaya hazır
bır şiddet boşalımı temasını, dede-nıne-
torunlar ılışkılennde özelhkle belıren
bıraz halım selim bır yaklaşımla ele al-
masına karşın, son yıllarda venmlı bır
üretıme gırdığı gözlenen yönetmen Ya-
vuz ozkan'ın, tümünü ne yazık kı sey-
redemedığım fılmlennden. başanlı ve
ılgınç bır örnek kanımca. "Aile cehen-
nemdir!" gıbısınden keskin bir algıla-
mayla belleğımıze kaydettıgımız fılmın,
ödüllü oyunculan (öncelıkle Derya Ala-
bora, Mehmet Aslantuğ ve yıllann de-
neyimini bu kez ölçülû-bıçılı, aşırıya
kaçmadan sergıleyen Sadn Alışık) ve
ödülsüz Ege Aydan'la Sedef Ecer'ı ol-
dukça göz doldunıyor.
Capra'yı çağnştıran yeni Coen kardeşler filmi, Cannes'ın açılışını yapmıştı
Bir başka safkeriz Amerikan kahramanıBundan 30-35 yıl kadar önce gunumu-
zün aerobık. step vb salgın 'Amerikan
çdgınukiarT gıbı butun dünyavı saran bır
oyun çıkmıştr Hulahup. Daha çok çocuk-
lara yönelık bır oyun ve oyuncakken gı-
derek yedıden yetmışe herkesı etkısıne
alan hulahup, plastık bır çembenn belde
yere düşürülmeden döndürülmesı esasına
dayanıyordu, bel yenne ayak, omuz ya da
bovun da olabılırdı.
Önemlı olan. bütün bedenle çemberın
uyumlu bır şekılde kurulan beraberlığıy-
dı, süreklı olarak ılenye, genye ve vanla-
ra doğru. her yerde, uzun sure yapılabılen
tek kışılık dans, sportıf bır eylem ve ke-
>ıflı bır oyundu Hulahup (Insanı bır başı-
na oyalayıp eğlendıren bu oyunun ardın-
dan Amerıkalılar bır de ıkı va da daha
çok ınsanın. genış arazıde. açık havada
oynayabıleceğı fhzbıyı keşfedıp yaygın-
1** ^tıracaklardı sonradan).
•,-tmerikan Rüvası'nı gerçekleştirmek
Işte bu Hulahupun hayalı mucıdı olan
(tabıı senaryo yazarlan Coen bıraderlere
ve Sam Raîmı'ye ğöreı ve New Yo
'Amerikan Rüvası'nı gerçekleştirmek
\\7Cic gehnti; (ForrestGump kadar
Bir Şirket Komedisi (The Hudsucker Proxy) Yönetmen: Joel Coen /
Senano: Ethan Coen, Joel Coen, Sam Raimi / Kamera: Roer Deakins/
Müzik: Carter Bunvell / Chuncular: Tim Robbins, Paul Nevvman, Charks
Dunıing. Jennifer Jason Leigh, Bruce Cambell, Jim True, John Mahoney,
Sleve Buscemi, \nna Nicole (Smith). Peter Gailagher /1994 ABD (Star^
I fılm), B.Bevoğlu, Ş|li Site, F.P>rami<L B. A\şar'diL
salak olmasa da) epeyı saf. masum, ıyı
nıyetlı ve toy bır taşralı gencın eğlendıncı
öyküsunü anlartyor, AmentcarrsTneTnasT^
nın artık 4O'lı yaşlara yol alas ama hâlâ
genç. sıstem dışı "harika çocukları' sa-
vılan Coen kardeşlerın son fılmı
w
The
Hudsucker Proxy-Bir Şirket KomedisL"
Coen kardeşler, ılk kez buyuk stüdyo
(WB) hesabına çalışmışlar. Hem de Joel
Silver'la.
•Bır Şırket K.omedıS)'. 1958'i 59'a
bağlayan yılbaşı gecestndekı sanıyelerce
süren. etkıleyıcı bır düşüş sahnesıyle açı-
lıyor. Büyük Hudsucker şırketının aılesız
ve v asıyetnamesız patronu Charles Dur-
nıng 44 kattan aşağı atlıyor ve çakıldıgı
kaldınma bol kırmızılı, soyut bır resım
gıbı yayüıyor. Zırveye çıkması 50 yıl,
düşmesı ıse 30 sanıye süren patronun ar-
dından şırketın üstüne oturup ıç etmek
ıçın kolları sıvayarak fınans dünyasına
özgü entnkalar çevıren, 'kötü' Paul New-
tnan, şırkete yenı gırmış ayak ışlenne ko-
şuşturulan saf. ganban taşralı Tim Rob-
bins*! şırketın başına geçınyor kukla mü-
kazık atan. sonra da yardımcı olan Jenni-
fer Jason Leigh de, Pulıtzer Ödülü avcısı
tıraj meraklısı, hırslı bır gazetecı kız ro-
lünde ortalarda boy göstenyor.
Bir beceri gösterisi
Bu vılın Cannes Festıvalı'nın açılış fil-
mi olan 'Bır Şirket Komedısf, şımdıden
efsaneleşmış bu Amenkalı sınemacı kar-
deş ıkilinın bu kez büyük stüdyo tezgâ-
hında kotardıklan, büyük bütçelı bır be-
ceri göstensı. Genelde kara fılm türünün
tutkunu \e uzmanıyken, bu kez 1940'la-
nn (özellıkle Frank Capra'nın) o bırta-
kım toplumun umutlarını yeşerterek
renklı umutlar saçıp göklere uçuran,
ıyımser masallannın pembe mırasma sa-
hip çıkan, neşelı, eğlencelıkh bır fabl ha-
zırlamış Coenler özene bezene. Bıraz da
savaş sonrasınm kasvetlı ortamından ötü-
rü yoğun ılgı gören Bay Smıth, Deeds ya
da John Doe gıbı, adlan değışse de özü,
kımltğı değışmeyen, saf, dürüst, inançlı
olumlu kahramanlann perı masallannı"
üntûleyen Capra'nın çızgısını sürdûre-
dür olarak. Ne var kı 'gerzek' Tim Rob-
bıns'ın. tekerleğı yenıden ıcat edercesıne
büyük ılgı gören buluşu (Hulahup). sa-
vaştan farksız, acımasız finans-kapitalin
oyunlannı bozacak ve masalımız mutlu
sonla noktalanacaktır.. Katherine Hep-
burn'ün daha hızlı konuşanı ve matrak
bır kopyası olarak, kahramanımıza önce
rek bu türü 1990'larda yorumlamaya gin-
şen Coenler'ın ıncıklı boncuklu bıçımcı-
f e parta* görsel ustahktâTr yTnctraff
safhada.
afBır_§ırket Kojnedışı'v 'Barton
Fink' şöyle dursun bır "Raısıng Anzona'
bıle değıl.
Capravari, başı halelı, kanath melekler-
den mucizevı durumlara kadar, türün bazı
klasık motiflerıne. eskı bıldık kalıplara
özgün soluklar üfüren fılmın plastık
zevklenne, teknık ustalığına, hanka dü-
şüşler, büyük şirket tasvın ya da Amen-
kan fanatızmıyle mceden ınceye dalgasmı
geçen, başanlı sahnelenne ve ünlü oyun-
culanna doğrusu pek dıyecek yok. Ama
fılm süresınce bır yapaylık ve.zorlama
duygusu da hıç eksık olmuyor.
Esprüi diyak)0aria anlanlımş
Coenler'ın kendıne özgü, abartılı bır
dünya kurup göğe uzanan ışıl ışıl gökde-
lenlerden bütünlenen, çok renklı bir New
York dekorunda geçen, şenlıklı bır masal
atmosfen yarattıklan 'Bir Şirket K.omedı-
sı'nın ABD'de ıkı seksen yatmasını Paul
Nevvman. Tim Robbins, Jennifer Jason
Leigh gıbı ünlüler de engelleyemetnış.
tvâ
AÇIK TEHLİKE Bugün
gösterime gıren "Clear and
Present Danger/Açık Tehli-
ke
n
adlı film, daha önce si-
nemalarda gösterilen "The
Hunt for Red October/Kızıl
Ekim" ve "Patriot Ga-
mes/Tehlikeli Oyunlar'Man
sonra Jack Ryan karaktennı
bır kez daha perdeye getırı-
yor. Tom Clancy'nın roma-
nından uyarlanan bu fılmle-
rın sonuncusunda da Jack
Ryan'ı tabıı kı Harrison
Ford canlandınyor.
Philip Noyce'un yönettiği
filmde Jack Ryan artık
CIA'ın lstıhbarat Mudür Yar-
dımcılığına terfî ettırilmıştır.
K.endini uyuşturucu savaşı-
" X l î ¥ 7 â f T ^nın y
nın ıçınde bulan kahramanı-
mi7 hpr 7amankı gihı karma-
şık bır ılışkıler ağı içindedir
ve şu soruya yanıt vermek
zorundadır- "Beyaz Saray'ı
ve yıllardır hîzmet ettiği ku-
nımu incitmemek için sessiz
mi kalrnalı? Yoksa kendi
mesleğini ve itibannı, aynca
başkanlığı tehlikeye atacak,
VV'atergate ve tran contra
olaylannda olduğu gibi tüm
ülkevı kanşOracak bir şey mi
yapmahdır?" Filmde Ford'a
Willem Dafoe ve Anne Arc-
her eşlik ediyor.
Fılm, Beyoğlu Fitaş, Mas-
lak Möevenpick. Etiler Ak-
merkez, Altunizade Capıtol,
Harbıye As, Kartal Kartal,
Bakırköy Avşar, Ankara
Metropol, Bursa Dünya ve
Adana Gallerıa'da gös-
tenliyor.
Bozkırdaki çekirdek ya da Cengiz Han'ın torunları
Mogolıstan'ın uçsuz -bucaksız
steplenndekı yurdunda doğayla
uyum içınde. aılesıyle yaşayan
Moğol ko>'un yetıştıncısı, çoban
Gombo'nun (Bayartu) öyküsü
Uygarhğın uzağından teğet geç-
tığı. teknolojının nımetlerınden
ırak, zorlu yaşam koşullannın
hüküm sürdüğü bozkırda, halın-
den memnun, mutlu Gombo'nun
tek derdı, şehırden aldığı kansı
Pagma'yla (Badema) dıledıgınce
sev ışememesı Çünkü yasalara
göre yasak olan dördüncü bır ço-
cuk doğurmak ıstemıyor çok bıl-
mış kansı. Zaten, bın daha kun-
dak bebesı. üç çocukları var
Gombo'nun yaşlı annesı (Babuş-
ka) gelınıyle yün eğınr. becenklı
gelını evı (yanı çadın) çekıp çe-
vınr. Gombo anında ustalıkla bır
koyunu kesıp densıni yüzer, ten-
-erede pışecek hale getırıverır.
Tvüçük kızı şehırdekı dostlan pı-
yanıst-rahıpten öğrendığı akor-
deon çalmasıyla, aılenın basıt
yaşantısına müzığı sokarken.
şımdıden babasına yardımcı ol-
maya çahşan küçük ogtuna dün-
yayı fethetmış ataları Cengiz
Han'ın ve rüzgârla yanşan atla-
rının efsanelerını de anlatır
Gombo.
Malum gelın-kaynana çekış-
mesının. çocuk v ıyaklamasıyla
kedı mıvavlamasının eksık ol-
madığı obanın erkeğı. bızım ses-
sız kovboyumuz Gombo. günün
bınnde sınırdakı yol ınşaatında
çahşan. çakırkeyf kamyon sürü-
cüsü Sergey'ı düştüğü zor du-
rumdan çekıp kurtanyor Ve
farklı kültürlerden gelen bu ıkı
ınsan arasında sıkı bır dostuk
kuruluyor Çocuk ruhlu. opera
tutkunu, coşkulu Rus Sergey
(Vladımır Gostukhın). gördüğü
konukseverlıkten şaşkın, ılkel.
ürkek ama ıçten davranışlanyla
hâlâ Cengiz Han çağının değer-
lerıyle yaşayan (sadece çocuk
olur korkusuyla kansıyla sevış-
mekten mustanp). evlı barkh,
munıs bozkır kovboyu Gom-
bo'nun temsıl ettiğı kültürün
varlığını keşfedıyor.
'Siyah Gözler'
uluslararası ünkazanmış
"Aşk KötesP. "Mekanik Pi>a-
no tçin Bitmemiş Bir Parça".
"Beş Akşam". "Oblomov" gıbı
ılk fılmlenyle Sınematek'te, Sı-
nema Gunlen'nde keşfettığımız
**Si\ah Gözter^le uluslararası ün
Urga/ Yönetmen: Nıkita Mikhalkov' Senaryo: N. Mıkhalkov,
Roustam lbrahımbekov/ Kamera: Villenn Kaluta/ Müzik:
Edouard Artemiev/ Oyuncular: Bayartu. Badema, Vladimir
Gostukhin, Babuşka, Larissa Kuznetsova, Bao Yangyan,
Wurinil, Baoyinhexige, Wang Zhiyong' 1991 Rus-Fransız
ortak yapımı (İFA) Beyoğlu Alkazar Sinemasında.
kazanmış, uzun süredır Amen-
kan sinemasında çahşan tanın-
mış yönetmen Andrey Mılkhal-
kov Konçalovskı'nın kardeşi
olan. oyuncu ve yönetmen Nıkı-
ta Mıkhalkov, son dönemde Rus
sınemasınm önemlı ustalanndan
bın, belkı de bınncısı artık. Bu
sadece bızım değıl. Stalin döne-
mıne ilışkın çarpıcı bır başyapıt
nıtelığmdekı son fılmı "Aldancı
Güneş"ı görenlenn de ortak ka-
nısı. Sınemadan farklı tatlar bek-
leyenlenn alkışını alan, cılvelı-
şaşırtmacalı. klasık bır yapıda
kurulmuş, sıcak, canlı karakter-
len, dozunda duygusallığı ve ya-
lın, şıırsel anlatımıyla unutul-
mazlaşan "Aldatıcı Güneş"ten
önce çektığı "Lrga"da, doğaya,
hayvana. bıtkıye, böceğe saygılı
Gombo ve aılesıyle, hayat çarkı-
nın süratlı bır tempoda döndüğü
modern çağın temsılcısı Ser-
gey'ın ılışkılenne yönelen Mık-
halkov'un kamerası unutulmaz
görüntüler saptıyor Mutlu, canlı.
daha saflığını yıtırmemış tnsan
portrelen, duru. mavı gökkubbe-
nın fanus gıbı üstünü örttüğü.
gözalabıldığıne uzanan, ıssız ve
yabanıl bozkır manzaralan, altın
başakların rüzgârla dans ettığı
tarlalar, gamsız cırcır böceklen-
nın bıtevıye sürüp gıderek kırsal
senfonıye dönüşen müzıkal vı-
zıltısı. havada süzülen kartallar,
şafağın alacasında, konuğun hor-
lamasının çadır dışında çıkardığı
çıftımızın, zevk şapırtılarıyla
dışleyerek yedığı kütür kütür bır
elmanın zevkı, şehırdekı derme
çatma lunaparkta gıdenlen uçma
heyecanı, eczaneden prezervatıf
alamamanın utancı ya da bam-
başka bır alemin kapılannı açan
dısko sahnesı vs. vs... En çok
hoşuma gıdenı de TV tahnbı
sahnesı oldu! Gombo'nun arma-
ğanlarla kentten obasına dönü-
şünde. yolda görduğü hayalınde-
kı, kudretlı Cengiz Han'ın düş-
sel savaşçıları tarafından, Baş-
kan Bush'la Gorbi'yı ekranına
sığdırmış bır televızyon aygıtını
mızraklarla parçaladıkları bu
sahneden doğrusu çok keyıf al-
dım! Bozkır ruhunun üstümüze
doğru yoğun bıçımde estığı "Ur-
ga"da, ttalyan aygın Sylvester
Stallone afışını, Amenka'dakı
kardeşım dıye yutturan, atından
hıç ınmez, her dem demlenen,
gönlü yüce, palavracı komşu gı-
bı daha ne tıpler var. Bıraz uza-
tılmış fınalıne karşın, son dö-
nemde, ülke olarak "ağabevlik
yapmava niyetlendigimiz" >örc-
ye (kökenlenmıze) doğru, hüma-
nıst ve natüralıst bır sınemasal
yolculuk vaat ediyor "Urga".
Zaten bugün Beyoğlu Alkazar
Sıneması'nda göstenlmeye baş-
lanan bu pastoral fılmın yolunu
tutanlar, 1991 Venedık Festivalı
jünsının, büyük ödül Altın As-
lan'ı "Urga"ya boşuna vermedı-
ğını de görüp anlayacaklardır sa-
nınz.
Nerdeyse her karesınde bozkır
yaşamının yalın ntmının attığı,
geçmışın ve günümüzün değer-
lennı sergıleyerek dünden gelen
kımı köklü gelenek-göreneklerle
kültürel çelışkılerı vurgulayan
fılm, özel bır dostluk ılışkısı ek-
senınde, uygarlıkla doğayı karşı
karşıya getınyor. Mıkhalkov'un
belgesel tadındakı klasık ama
sağlam anlatımı. zengın ıçenğı,
şıırlı-pastoral bıçemı ve kulağı-
mıza çok yakın gelen nefıs mü-
zığıyle, Kurosava ustanın "Der-
su Üzala"sından da daha ılgınç
\e başanlı bulduk "Urga"yı. Ve
Cengiz Han'ın torunlanna ım-
rendik yer yer. Bızım gıbı kükürt
sülfür solumuyor Gombo, en
azından. Tam tersine, enerjik,
dopdolu bır oksıjen tankerı gıbı
doîanıyor bozkırda. Su, elektnk
kesıntısı gıbı dertlen de yok. Yo-
ğun trafıkte sınır hastasına da
dönüşmüyor. Çünkü bozkırda
dörtnala at sürmcnın tadını da
almış bır kere Gombo Hayvan
yakalamaya yarayan, sevışmenın
ve cınsellığın de sembolü sayı-
lan, ucu kementh. urga denılen
sopasıyla kansının sürekli peşm-
de, "saf bozkır çocuğu" kahra-
manımız...
Kısaca "l)rga"yı seyredın,
bızden söylemesı. Fılmden çı-
karken kendınıze sorabılırsınız:
Acaba büyükbabanızın babası-
nın adını bılıyor musunuz sız
bakahm?
YEDIRENK
UGUR KOKDEN
Lise Edebiyat Kitapları
Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca liseler ıçın, kredıli sisteme
uygun olarak ders kitabı kabul edılen Edebiyat I, II, III ve
IV; üstünde uzun uzun durulmaya değer özellikler taşı-
makta. Çokyazarlı ve çokkurullu, ancak çızgisı belirsiz
bir resmı ıdeolojinin sözcüsü bu kitaplar. Dört ayrı kuru-
lun ortak ürünü, her şeyden önce: Üst kurul, yürütme
kurulu, yazarlar kurulu ve danışma kurulu. Kaldı kı yazar-
lan da bir ya da iki kişıden oluşmuyor. Birincı cildin ya-
zarlan yediyken üçüncü on dokuz, dördüncü yirmi sekız
imzadan oluşuyor. Kimın hangi bölümü üstlendiği, onca
değişik bölüm arasında eşgüdümün nasıl gerçekleştıril-
diği, cevabı güç sorular.
Bununla birlıkte, dört ciltlik bu diziye asıl damgasını
vuran kurumun Gazı Üniversitesi olduğu; bu arada her
kitabın oluşumunun akademik zincire uygun ve bağlı bi-
çimde gerçekleştiği anlaşılıyor.
Düşünsel düzlemde belli bir özgürlük yansrtmadığı gi-
bı, bıçımsel olarak da özenli değil, söz konusu krtaplar;
baskı, renk ayırımı, düzeltme, yazımsal bütünlük ve tu-
tarlılık gibi açılardan da ortalamanın çok altında ürünler
olduğu kuşku götürmez.
Aynca, genellikle kıtaplann dili eski, titizlikten uzak ve
rastgele; belirli bir karmaşa ve tutarsızlığı da yanı sıra ta-
şımakta. Çoğu yerde Osmanlıca sözcükler, karşılıklar
kullanılırken; kimi yerde de Batt dillerinden terimler alın-
dığı görülmekte. Dahası, aynı kavramın yeni sozcüklerle
karşılandığı örnekler de hıç yok değil. Sözgelımı "ne-
s/r"dendığı gıbı "duzyazı "da denıyor, rahathkla.
Dılımızde yaygın bır kullanım alanı bulan Türkçe söz-
cukler bile Osmanlıcasıyla verılmekte: Muhteva, kütüp-
hane, kelıme, unsur, hazım, hassas, zevk, tarz, nitabet,
ifade, kıstas, âhenk, hâtırat, hikâye gibi...
Öte yandan çok sayıda ve değişik yerde "şapka "ya
yer verilmesi, öğrencıler ıçın sorun yaratacak bır kargaşa
ortamı doğuruyor. Örnek vermek gerekirse hâlde, edebî,
klâsik, ıslâmî, dinî, şahsî, edâ gibi sözcükler sayılabılir.
Dilde eskiye düşkünlük o düzeyde kı, Batı dillerinden
seçilen parçalann çevınsınde kullanılan dıl bile eskı. Işte
buna özen göstenlmış özellıkle.
Bu arada, kendisinden parçalar alınmış yazarlar hak-
kında her cilde kısa birer özgeçmiş eklemekle yazar-
okur ya da yazınsal metin-öğrenci arasında yaıarlı bir
köprü kurulabilirdi. Oysa, Edebiyat I, II, III ve IV'te böyle
bir uygulamaya hiç rastlanmıyor. Buna karşılık Nurer
Uğurtu Edebiyat't ile Y. Sönmezoğlu/B. Yavuz Imzalı
Türk Dili ve Edebiyatı-2'de yazar özgeçmışlerıne yer ve-
rilmiş.
MEB'nin çokyazarlı edebiyat kitaplan, 2370 sayılı Teb-
liğler Dergisi uyannca beş bölumden oluşmakta: "Edebi-
yat/lnsan/Toplum; Turk Edebıyatında Devirler; Edebıyat-
ta İfade Tarzlan; Manzum Eserler"ve son olarak da
"Mensur Eserler." Üçüncü cılt, XIX. yüzyıla aynlmış, Türk
ve Dünya Edebiyatı olarak. Aynca, Tanzımat'tan Ülusal
Bağımsızlık Dönemı'ne dek bütün bir zaman dilımine
egemen olan edebıyatımız da verilmiş. Son cilt, kırklı yıl-
lardan gunümüze Cumhuriyet Donemi Türk Edebiyatı'nı
tanıtıyor. Bır de Türkiye dışındakı Çağdaş Türk Edebiya-
tı.
Tanım, konu, içerik ve yontemden soz eden bırinci cil-
din ilk bölümü, Prof. Mehmet Kaplan'ın Kultur ve Dil
başlıklı denemesıyle başlıyor. Aynı denemeden bir başka
bölüm de kitabın sonuna konmuş. Bir çeşıt program-ya-
zı, besbelli. Ya da ana ılkelerı ıçinde barındjran bir anah;x
tar-yazı. Kaplan, denemesmı, destek düşünce niteliğin-ı
de olmak üzere Heidegger'den benimsenmiş düşünce-
ler ve Zrya Gökalp'tan alıntılarla zengmleştirmiş, güçlen-
dirmiş. Ama Prof Kaplan'ın şu yargısının ötesındp acaba
hangı düşünce ya da suçlama bannıyor: "Dil konusunda
en çok yanılanlar, dılı tanhten, kültürden, toplumdan, bir
kelimeyle insandan ayıran dilcilerdir?"
"Türk Edebıyatında Devirler"e gelince, bunlar üç bö-
lüm: "Islâmıyet öncesi (0-11. yüzyıl) T.E.; Islâmî Devir
(11-19 yy.jT.E.ve Batı.
Böyle bir sıralama, öncelıkle şu soruyu gündeme geti-
riyor: Bağımsız bir Türk Edebiyatı hiç olmayacaK mı? As-
lında, "Batı etkısinde" nıtelemesini Tanzımat'tan bu yana
gelen tüm donemlerı kapsayacak bıçımde kullanmamak
gorek. Batı'dan birtakım yazınsal türler almak, bunları
kullanmak başka, katıksız etkı altında olmak başka. Kal-
^ ^ ^ h ctmiş tok bir örnek l
Aynca, sorunun tçinden çıkan bır başka soru da şu:
Hangi Batı, kastedilen? Batı sözcüğü, "Batı Uygariığı"
anlamında mıTcullanılmakta?
Öte yandan, bakanlığın söz konusu Edebiyat ders ki-
taplannda, belırlı bir eşzamanlılık içinde, Batı Edebiya-
tı'yla karşılaşttrmalı bir gelışme çizgisi izlenebılirdı. Gerçi,
SönmezoğluA'avuz ımzalı ders kitabının ıkinci cildinde
eşzamanlı örnekleme sergilenıyor. Ama, burada da XIV.
ve XV. yy Dünya Edebiyatı atlanmış; XIII. yüzyıla gelince,
o da yok sayılabılir. Alınan parçalar hem yetersız, hem
temsil edıci bır karakter taşımıyor. Sözgelımı, XIII. yy yal-
nız Sadi'yle smırlı tutulmuş. Nerede Enveri ve Şirazî?
Ya Dante, Petrarca, Boccacio ve Chaucer nerede?
Son iki cildi, özellıkle dördüncüyü, gelecek cuma ınce-
leyelım.
Walt Disney zarardan kâra geçti
• BURBANK (AA) - Walt Disney şırketı. 30 eylülde sona
eren malı yılın son çeyreğınde kâra geçti. Geçen yılın aynı
döneminde 77 7 mılyon dolar zararda olan Walt Disney. bu
mali yılın son çeyreğınde 225.9 mılyon dolar kâr ettı Walt
Disney'in geçen mali yıl genelınde 299.8 milyon dolar olan
kân, bu yıl 1 milyar 110 milyon dolara yükseldi. Dünyanın en
büyük gösteri şirketlennden olan Walt Disney, gelırlennı de bu
malı yılın son çeyreğmde geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 24 oranında arttırarak 2.7 milyar dolara yükselttı.
Şırketın geçen mali yılın dördüncü çeyreğındekı gelın 2.2
milyar dolar olmuştu. Şırketın kâra geçtıgının açıklanmasının
ardından, New York Menkul Kıymetler Borsasf nda Walt
Disney hısseleri 62.5 sent artarak 43 dolara yükseldi. Öte
yandan Walt Disney'ın Frank VVells'in nısan ayında bir
helıkopter kazasında ölmesiyle boşalan yönetım kurulu
başkanlığına, Amenkalı ünlü sıyahı aktör Sıdney Poıtıer
getınldı
Belçika'da Türk el sanatları sergisi
• BRÜKSEL (AA) - Belçıka'nm Brabant eyaletı
Kultur Servısı ıle Arkadaşlık, Dayanışma ve
Aydınlar Kulübü (ADAK) tarafından ortak
düzenlenen "Türk El Sanatlan Sergisi", 2 aralıkta
Brüksel'de açıhyor "Maison Puccini"de 10 aralık tarihine
kadar açık kalacak sergıde, Belçıka'dakı Türk
vatandaşlanndan toplanan çeşitlı Türk sanat eserleri
sunulacak. Öte yandan etkınlıkler çerçevesinde Çınuçen
Tannkorur, Murat Selım Tokaç ve Fahrettın Şükrü Yarkın. 7
aralık tarihınde, Brüksel Kralıyet K.onservatuvan'nda bır
klasik Türk müzığı konseri verecekler
Madonna'nın filmi sansüre takıldı
• DUBLİN (AA)- Pop müzik sanatçısı Madonna ıle Harvey
Keıtel'ın başrolünü oynadıklan "Dangerous Game" (Tehlıkelı
Oyun) adlı ftlm Irlanda sansürüne takıldı. Insh Tımes
gazetesınin haberine göre fılmın vıdeo kasetinm dağıtımı
yasaklandı Haberde, sansür karannın her zaman hakli
olmayabıleceği kaydedildı Ancak Tehlıkeli Oyun filmindeki
tecavüz sahnesınin, fılmın vıdeo kasetınin dağıtımını
yasaklayan karann almmasında ağır bastığı kaydedıldi.