Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bumnunı • ı_
14 KULTUR
TBMM Bütçe-Plan Komisyonu'nda Devlet Opera ve Balesi'nin prodüksiyon bütçesi yok edildi
'Sanatçdar evde oturup örgii mü örsün
HANDAN ŞENKÖKEN
Türkiye gerçekten garip bir ülke!
1934 yılında Atatürk, ilk kez Türkiye
Cumhuriyeti'ni ziyarete gelecek lran
Şahı ıçin apar topar operalar besteleti-
yor. Çünkü, 'sunulacak en güzel tem-
sil Bab'ya dönük, uluslararası dili ko-
uısan bir ülke olarak kendimizi tanı-
tacagunız bir opera temsili olacaknr'.
BöyleceAhmet Adnan Saygun'un ve
Necil Kazım Akses'in tek perdelik
operalarıyla Türk müzık tarihi ilk
operalannı kazanıyor. 1994 Türkiye-
si'nde ise TBMM Bütçe Planlama
Komisyonu'nda opera ve balenin 'ne
i)e yaradıgY tartişılıyor...
'Altin yü'da bfitçe sıfiriandı
Ardından da Devlet Opera ve Bale-
si Genel Müdürlüğü'nün bütçesi 's-
firbuuyor'. Nasıl mı? Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü'nün 1 tril-
yon 44 milyar lira olarak öngörülen
bütçesine DYP, ANAP, MHP ve RP'lı
mılletvekılleri itiraz ediyor. 'Bir dalrî-
ka içinde' kabul edilen önergeyle 44
milyar lira HAGEM'e (Halk Kültür-
lerini Araştırma ve Gelıştirme Genel
Müdürlügü) ve 'tarihi Türk evferinin
restorasyonu'na aktarılıyor. Gerıye
kalan 1 trilyon lira ise çahşanlann bir
yıllık maaşı yani personel gideri. 44
milyarlık prodüksiyon bütçesi de 'bir
dakikada' yok edilip, Devlet Opera
ve Balesi sanatçılanna 'siz maaşlan-
nızı ahn, uslu uslu oturun, bir şey üret-
menize gerek yok1
denıyor ve sanatçı-
lann 'eü koiu bağUnıyor.'
Yaşamları boyunca bir kez bile
opera ya da baleye gitmediklen belli
olan bu milletvekilleri herhalde ko-
misyona girmeden önce gerekli araş-
hrmayı yeterince yapmamışlardı.
Devlet Opera ve Balesi'nin nere-
deyse '«Itın yıh'nı yaşadığı bu dönem-
de 'ne iş yapıkiığını' sormak ve 'khn-
senin bunlan seyretmediğı'nı iddia et-
mek; açıkça 'yapıcı' değıl, 'yıkıcı'
eleştirinin amaçlandığının somut gös-
tergesıydi.
Yurtdışındaki büyûk bayın
Istanbul Devlet Opera ve Balesi ilk
kez yurtdışı turnesi yaparak, Danı-
marka'da 'Turandot' operasını başa-
DEVIET OPERA VE
BALESİ'NİN DÖRT
YILLIK KARNESİ
zihniyetin, opera ve baleyle ilgili
'çağdışı' düşüncede olan insanların
yeni görüşleri olmadığını vurguluyor.
Ülkenin gelişmesine, çağdaşlaşması-
na, uygarlaşmasına karşı olan bu zih-
niyetin hedefinin 'sanat'olduğunu be-
lirten Sağlar, "Bu ahniyet, firsat bul-
duğu anda sanatı yok etmek için elin-
den gelen herşeyi yapacak ve vapmak-
ta. Bizim dönemimizde de çok firsat
aramışlardı ancak bunda başanlı ola-
manuşlardı"dıyor.
Gününıüzde sanatın gerekliliği
fiaerinde tartışmak ' ç k d '
1994Türkiyesi'nde
TBMM Bütçe Planlama
Komisyonu'nda opera ve
balenin 'ne işe yaradığı'
tartışıhyor... Ardından da
Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü'nün
bütçesi 'sıfırlanıyor'.
rıyla sahnelemiş, 'Avnıpa'nın sınırla-
nnın Türkiye'de bitmediğini' kanıtla-
mış, büyük ilgi toplamış, dış basında
övgüyle karşılanmıştı. Bu turne,
İDOB Müdür ve Genel Sanat Yönet-
meni Yekta Kanı ite Devlet Opera ve
Bales: Genel Müdürü Rengim Gök-
men'in inanılmaz çabalanyla son da-
kikada 'mudzevi' gerçekleşmiş, Kül-
tür Bakanlıgı nedense sorunlara ve
güçlüklere 'sejirci' kalmayı yeğlemiş-
ti. 'Modern Dans Topluluğu'nun tsra-
il'de yaptığı turne de yine aynı caba-
larla gerçekleşmiş, çok olumlu yankı
uyandırmıştı.
Komisyon üyeleri opera ve bale iz-
leyicisi olmasalar bile, acaba hiç mi
basını 'dikkatJe' ızlemıyorlar?
Devlet Opera ve Balesi Genel Mü-
dürlüğü'nün prodüksiyon bütçesinden
yoksun kalması, öncelikle 'mümkfln
olursa' komısyonda telafi edilmeye
çalışılacak, yoksa genel kurulda veri-
lecek önergeyle 44 milyarın geri ve-
rilmesı istenecek. Bütçeden 44 milyar
lira başka yere aktanlırken. neden bu
önergeyi veren komisyon üyelerine,
'artık opera ve balenin yeni yapıtiar
üretmesinin olanaksız hale geidiği'ge-
reğınce anlatılamadı?
Kültür Bakanı Tımurçin Savaş, sa-
bahtan akşama dek süren komisyonda
üyelerın önce bakanlıgı uzun uzun
övdüklerinden belinerek, bu önerge-
nin kısa sürede gündeme geldiğini,
hem Kültür Bakanlığı'nın hem de
Maliye Bakanlığı'nın karşı çıkmasına
karşın karann geçtığini söylüyor. An-
cak Bakan Savaş, umutlu. Çünkü
DYP'li üyelennin daha sonra gelıp,
'böyle bir önergeyi fazLa incelemeden
imzaladıklanm, en kısa sürede düzelt-
mek için ne gerekiyorsa yapacaklan-
nı'söylemelerinı sevındırici buluyor.
Böylece sorunun genel kurula kalma-
dan kısa sürede düzeltılebıleceğtnı sa-
vunuyor:"Opera ve balemizin 95'te
yoğun programı var. Llkemizde de, dı-
şarda da özellikle Danimarka'da başa-
nyla temsil etti; tereciye tere sattık,
büyük övgü topladı. Komisyonda ho-
şumuza gitmeyen otavlar oldu. 'Sanata
Evet' demekle ne kadar haklıymışız.
Bu kampanyayı operada da basjataca-
ğız şimdi-."
Kültür Bakanlıgı dönemınde Dev-
let Opera ve Balesi Genel Müdürlü-
f;ü'nün 4.yerleşik müdürlüğünü
çel'de(Mersin) kuran. beşincisini
Samsun'da sonra da Van ile Gazıan-
tep'te de planlayan, aynca modern ve
çağdaş dans topluluklan kurulan Fik-
ri Sağlar zamanında, opera ve balenin
başarı grafigı her geçen yıl yüksel-
mışti.( Elbette, o zamanda da Sam-
sun'da, Van'da opera ve balenin ne işı
olduğunu soranlarolmuştu.)
Eskı Kültür Bakanı Fikri Sağlar. bu
Devlet Opera ve Balesi Genel Mü-
dürü Rengim Gökmen de opera ve
balenin bütçesinin 'sfirianmasrnı sa-
nata karşı planlı bir hareketin, bir zih-
niyetin parçası olduğunu vurguluyor.
Üstelık Devlet Opera ve Balesi'nin
tarihindeki en büyük aktiviteye ulaştı-
ğı, en çok gündemde olduğu. atılım
yaptığı, ızleyici, basın, dış basın ve
dış çevrelerde yoğun ilgi gördüğü bir
dönemde: "Devlet Opera ve Balesi,
Danimarka'da, İsrail'de çok başanlı
turneler yapmış. Uluslararası Opera-
lar Birliği jönetim kuruluna seçümiş,
Opera National dergisi Türkiye'deki
tüm operalara 6 sayfalık yer ayırnuş,
aynca Mısır'ın Kahire Operası'ndan
davet almıştı. Bütün bu etkinlikJerin
gerçekleştiği Devlet Opera \e Bale-
si'nin son derece gündemde ve atılım
yaptığı bir yılda böyle bir durumla
karşı karşıya kalması son derece üzü-
cü, layık olmadığı bir yaklaşım."
Rengim Gökmen. günümüzde sa-
natın gerekliliği üzerınde tartışmayı
da 'çok çağdışı'olarak nitelendıri-
yor: "Opera ve bale, Atatürk'ün dü-
şüncelerinin simgesi bir kurum. lran
Şahı'nın ziyareti öncesinde çok kısa
sürede operalar besteleten Atatürk,
bunun gerekliliğini biliyordu. Bunun
gerekliliğini görebilmek için bireysel
olarak Atatürk kadar dahi olmak la-
zım. O yıllarda opera yoktu, oysa sa-
nat bu denli geliştikten sonra bunun
gerekliliği üzerine tartışmak gerçekten
çok çağdışı bir rutum.
Milletsekillerimiz Turizm Ba-
kanlıgı >a da Bayındırlık Bakanlıgı
gibi bakanlıklarda çok duyarlı dav-
ranıyoıiar. Kültür Bakanlığı'na ge-
lince 'sanat ne işe yarar?" diye sorabi-
liyoriar. Parasız, yolsuz yaşanamaz da,
sanatsız yaşanır zannediyorlar. Oysa
sanat olmayınca soluksuz kalınıyor,
akciğerieri sökülmüş bir topluma dö-
nüşülüvor. Galiba öyle bir dönüştürü)-
me gerekçesiyle. Atatürk devrimleriy-
le kurumsallaşmış bu sanadara böyle
dolaylı olumsuz yaklaşılıyor. Türk sa-
natının özellikle opera ve balenin bu
yolda yapmış olduğu aşamalardan
sonra bunu çok talihsiz olarak görüyo-
rum. Zannediyorum yanlışlığı en kısa
sürede anlaşüacaknr."
Atatürk Kültür Merkezi'nın kapalı
olması nedenıyle güçlükle repertuvan
uygulayabılmek için 'mekan'lar araş-
tıran, gündelik çozümlerle hiç aksat-
madan programını sürdüren Istanbul
Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Ge-
nel Sanat Yönetmeni Yekta Kara da
varolabılmek ıçın bu koşullarla sava-
şırken, bir de üstüne opera ve balenin
ödeneğının kesılmesıne ılişkin tepki-
sini çok açıkça ıfade ediyor: "Bir tril-
yon ödediğiniz personele yapacak iş
gösteremiyorsunuz. Sahneleri boş bı-
rakıyorsunuz, sanatçılar evlerinde
oturup örgü örüyoıiar. Yapıian kesin-
tinin sonucu bu."
Sanatçılar oturup örgü mü örsün?
Yekta Kara, Devlet Opera ve Bale-
si'nin bordrosunun bir trilyona yakın
olduğunu, bunun ödendiğini ama bu-
nun yırmıde binnden az olan milyann
ödenmesinden 'kaçınıldığını' vurgulu-
yarak çarpıcı bir ömek venyor:"Bir
fabrika kurmak, işcisini, mübendisini
istihdam etmek ama elektrik parası
fazla gelîyor diye motoıian çalıştırma-
mak ne kadar basiretli bir davranış
sayilırsa, bu kesintiyi yapmak da o ka-
dar basiretli bir da\ranış. Sanınm bu
bir yanlış anlamadan kaynaklanıyor
\e kisa zamanda düzeltilir."
Devlet Tıyatrolan'nca aylar önce
başlatılan 'Sanata Evet'kampanyası
önce 'Sanata hayır diyen mi var?' tep-
kısiyle karşılaşmıştı. Oysa yaşadığı-
mız şu günler, sanatın gerekliliğini,
sanata yapıian yatınmlann tartışma
konusu yapılamayacağını savunan ve
bunu gündeme getırmeye çalışan bu
kampanyanın ne denli haklı olduğunu
gösteriyor.
Seyircilerle 'ay'ın
yüzeyinde yolculuk
''•t~
BÜTÇE
CÖRUSMELERINDEN
Kültür Servisi - Quentin
Tarantino rejime gırmiş. Şim-
diden herkese 11 kilo kaybet-
tiğini ilan ediyor. Çıplak ayak-
ları, kırmızı şortu ve penye-
siyle Hollyvvood'un batısında-
ki iki odalı sıradan daıresinde,
Fransız Premıere dergısi yaza-
n Jean-Paul Chaiilet'nin soru-
larını yanıtlıyor. Odanın her
tarafmda yerlere atılmış video
kasetler ve diskler dikkati çe-
kiyor. Duvarda, Japonya'da
yayımlanan "Rezervuar Kö-
pekleri" afişi... Şöminenin
üzerinde bir John Travolta be-
beği, ve çeşitli uluslararası
Festivallerde kazandığı ödül-
ler... Tarantino, tam anlamıyla
bir geveze.
Röportaj sırasında onun ge-
vezeliği öyle boyutlara vanyor
ki arada soruyu unuttuğu bile
oluyor! Tarantino. Godard'ın
"Kral Lear'ıılmınde rol al-
mış. Bu film üzerine yapıian
-ycytU löportajlan, gtt7clp.lcrde
yayımlanan yazıları özenle
saklıyor. Tarantino birden gü-
^teretc' "Hayır, bu yanhî. Be-
nim oyuncu olmak istediğim
dönemde, kariyerimi zengin-
leştirmem gerekiyordu. Dikkat
çekmek için Krâl Lear'da rol
aldım. Ancak Godard'la hiç
karşılaşmadım" diyor.
yardımcı olabilecek öğeleri
bulmayı çok seviyorum. "Re-
zervuar Köpekleri" ve "Tnıe
Romance"dan farklı olarak
"Pulp Fiction"ı yazarken ka-
famda bazı oyuncular vardı.
Bu noktada tehlike, onlarla
çok uzun süre yaşamış olmam
ve bir film çekme isteğını bir
tarafa bırakmam oldu.
Bruce VViIlis bence olaga-
nüstü bir oyuncu. önceleri o
başka bir karakteri canlandır-
mak istiyordu, ama senaryoyu
Butch'm gözünden okuduktan
sonra benim yüzde yüz haklı
olduğumu aniadı. Travolta'yı
"Cumartesi Gecesi Ateşi"ni
gördükten sonra çok sevdım.
Onu bir oyuncu olarak başm-
dan beri çok cıddiye alıyor-
dum. De Palma'nın çekecegi
"New York Prensi''nde rol ala-
caktı, sonradan o film kadar
RADIO 34 REPERTÜVAR DEĞİ8TÎRDİ!
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Kültür Bakanlığı'nın 1995
bütçe yasa tasansı görüşmelerinde
her yıl olduğu gibi hayli ilginç ve dü-
zeysiz görüşlere dile getirildi.
SHP Tunceli Milletvekili Sinan
Yerlikaya. RP bclediyelerin kültür
politikalannı eleştirip. Melih Gök-
çek'in 'sanat anlayışına' dikkat çe-
kınce. RP Bitlis Milletvekili Zeki
Ergezen. sanatın içine tükürülmesini
doğru bulmadı ama sanat adına *ah-
laksızlığı teşvik edenleri de nokta
nokta yapmak' gerekliliğini savun-
du. RP Kayseri Milletvekili Abdu^
lah Gül'e göre ise, Türkiye'de 'resmi
kültür'dayatılmak ısteniyordu, *bas-
lucı otoriter ve beyin yıkamava daya-
h' bir kültür anlayışı egemendi:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı
okunda belirtilen ilkelerin hiçbiriv'
halkın rızası ile gerçekleşmemişöt
Halkıiiı/ Kurtuluş Sa>aşı"nın yalnız-
ca kuru bir toprak parçası için degil,
inançlan uğruna yapmışür." Yine
RPh M f Ü İ d 66 ril
ses getiren "BJow Oufta bır-
likte çalıştılar. Bu film ger-
ıları az olan kw-
ç ğ
RPh Mustafa Ünaİdı. lynn li
ralık
mediler arasında hemen sivril-
rneyi başardı.
• HOUYWOOD:
"Hız Tuzağı"nı çekmemi
teklif etti. Ancak o dönemde,
çekeceğim filmın "Pulp Ffcti-
on" olacağından son derece
emindim. Kararımı çoktan
• Ben tam anlamıyla özgûr bir yönetmenim. Çekmek
istediğim fılmin senaryosunu yazarım ve bu filmde
oynamasını istediğim oyuncularla çalışınm. Bir öykü
anlatmaya girişiyorum ve o öyküde adı geçen karakterler
için ciddi biçimde endişeleniyorum.
• CANNES:
Altın Palmiye'yi kazanmak
gerçekten büyük bir olay. Bu,
fılmi tüm dünyada tanıtabil-
mek için büyük bir avantaj
sağlıyor. Bu, benim fılmlerim
için Amerika kadar önemli bir
pazar olan Avrupa için de ge-
çerli. Her yerde tanınıyor ol-
mamın nedenlerinden biri de
dolaşarak pek çok ülkede
"Rezervuar Köpeklerin
ni ta-
nıtmış olmam. Bu yıl, festival-
den sonra, Paris'te birkaç gün
geçirmeyi planladım. John'un
(Travolta) da kendi kullandığı
uçağıyla gezdirebileceğini
söyledi. Onun kullandığı bir
uçakta gezmek tam bir çılgın-
lıktı!
• PULP FICTION:
Bu filmin senaryosunun bü-
yük bölümünü Amsterdam'da
yazdım. O sırada Amster-
dam'da Howard Hawks film-
leri toplu gösterimi vardı. Bel-
ki de bu filmlerin etkisiyle,
yeni bir film çekme isteği
duydum. 8 milyon dolarlık bir
bütçemiz vardı.Çektiğim fılm-
lerde üç farklı türü denemek
istedim. "Rezervuar Köpekle-
ri'' bir anlamda "yeni dalga"
döneminde çekilen gangster
filmlerine benziyordu ve bir
grup serserinin ilişkilerini ir-
deliyordu. "Pnlp Fiction"da
üç cinayet öyküsü, bir boksö-
rün öyküsü ve tehlikeli ve ro-
mantilc bir üçgen var.
• OYUNCULAR:
Onlarla çalışmayı, onları
gözlemlemeyı, onlara filmde
vermiştim. Her yıl stüdyolar-
da kendilerini kanıtlamalanna
yetecek kadar güzel film çeki-
yorlar. Tabii ki aralannda beş
para etmez fılmler de oluyor.
Bu da onların ellerinde tuttuk-
lan güçle ilgili bir durum. Bu
bağlamda, ben hiç kimseye
bağımlı değilim ve özgürüm.
Çekmek istediğim filmin se-
naryosunu yazarım ve bu
filmde oynamasını istediğim
oyuncularla çalışınm. Pek çok
oyuncuyla çahşmak istiyorum
ve bıliyorum ki onlann çoğu
da benimle çahşmak istiyor.
Bir öykü anlatmaya girişiyo-
rum ve o öyküde adı geçen
karakterler için ciddi biçimde
endişeleniyorum. Benim du-
rup durup hep aynı öyküyü
anlattığımı söyleyebilirler,
ama ben böylece sizi 'ay'ın
yüzeyinde bir yolculuğa çıka-
nyorum.
• GELECEK:
Bir yıl içinde hiçbir şey yap-
mayı planlamıyorum. Aklım
hâlâ "Pulp nction"da. iapon-
ya ve Avrupa'da filmin tanıtı-
mını yapacağım. Sonra bol bol
fılm izlemeyi ve seyahat etme-
yi düşünüyorum. Kendime bir
defter aldım ve hiçbir amaca
yönelmeden yazmaya başla-
dım. Kafamdaki düşünceleri
stokluyorum. Kamera arkasın-
da olmamak benim için büyük
bir trajedi degil. Daha gençken
Fassbinder gibi 10 yılda 42
film çevirmek isterdim. İki
film çevirdıkten fikrimi değiş-
tirdim.
1^93den buyanarFÎ-rFrekansT-96.8 Mhz'den—-
Jstanhul içinde yabancı müzik yayını yapan Radyo 34,
dinleyicilerden gelen yoğun istek sonucunda
repertuvar değiştirdi. Pekçok radyoda asla
çalınmayan ancak milyonlan ardından sürükleyen
Fantazi Müzik, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk
Müziği parçalanndan oluşacak olan bu yeni
repertuvan ile Radyo 34, yine eskisi gibi "Doğru
Türkçe ile Tarafsız Yayın" ilkesini koruyacak
Yeni stili ile Radyo 34'ün, gerek daha geniş kitlelere
yayılacağına, gerekse benzertürde müzik yayını
yapan radyolar arasında ilkeli yayınlan ile farklı bir ses
olacağına inanıyoruz.
Beraberii|imizin Radyo 34'de perçinlenmesi
dileğiyle..
ARTIK FANTAZİ MÜZİĞİN PREIVSİ
Kültür Bakanlıgı bütcesinde
vp haleye I trilyon aynlmasını
da bir türlü anlayamıyor, "Kâçldşi
yararlanıyor bu paradan" diye soru-
Kültür Bakanlığı'nın bütçe görüş-
mclerının 'geleneksel muhalifı'
ANAP Ankara Milletvekili Nedim
Budak ise herkesçe bilinen ama bir
türlü çözümlenemeyen 'yaraya' par-
mak basıyordu ama fazlasıyla abar-
tarak: "Bakanlıkta bin kişi hiç ku-
rumlanna uğramadan maaş alıyor."
Budak bu arada gerekçesını belırt-
meden Müjde Ar'ın "porno filmler-
de' oynamasını da önererek, bale sa-
natçısı Lale Mansur'u hedef alıyor-
du. Komisyon üyelerine bir Hafta
Sonu gazetesinde yer alan Lale
Mansur'un rol aldığı filmin sevişme
sahnelerini gösteren yazıyı gösterip,
(görsel etkiyi yeterince sağiadığına
emin olarak)önce bu filmlerde nasıl
oynandığın» anlamadığını sonra da
bakanlığın buna nasıl izin verdiğini
merak ettiğini söylüyordu. tşte böy-
le bir sanatçı da "hiç kuruma uğra-
madan bankamatikten para ah-
yor"du. /
Kültür Bakanfna
tazminat davası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Devlet Tiyatrolan eski Genel
Müdürü Bozkurt Kuruç,
görevinden alınmasına ilişkin
"yüriitmeyi durdurma" kararlannı
uygulamadığı gerekçesiyle Kültür
Bakanı Timurçin Savaş hakkında
100 milyon liralık tazminat davası
açtı.Avukat Metin Günday
tarafından hazırlanan dava
dilekçesinde, Bozkurt Kuruç'un
genel müdürlük görevinden
alınmasının ardından, Danıştay 5.
Ceza Dairesi'nin "görevine iade ve
yürütmenin durdurulması" karannı
verdiği, ancak 15 günlük geçici
görevlerle Antalya ve Diyarbakır'a
gönderilmesi nedeniyle bu karann
uygulanmadığı kaydedidi.
Dilekçenin son bölümünde, verilen
yargı kararlannı uygulamayarak
Kuruç 'u manevi zarara uğrattığı
gerekçesiyle Kültür Bakanı
Savaş'tan 100 milyon lira manevi
tazminat istendi.