Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA C ViHURlYET 25 KASIM 1994 CUMA
12 DIZI-YAZI
.eformizmi terk ederek 'düzenlemeci'
partiler haline gelen sosyal demokrat
partiler, 1970'lerinbaşında 'kapitalizmin
global krizi' ile bir krize girdiler ve
yeniden değişmeye başladılar. Kriz,
Keynesgil politikalar ve bunlara 'uygun
araçlann' ve kurumlann sermaye
birikimini düzenlemekte artık etkisiz
hale geldiğini gösterdi.
2.
Ergin Yıldızoğlu
• Dünya Savaşı sonrası döneme
'reformizmi' terk etmiş olarak başlayan
sosyal demokrat partiler, giderek 'işçi
sınıfına düşman ekonomik ve sosyal
politikalan' benimsemek durumunda
kaldılar. İşçiler dışındaki sınıflardan üye
ve oy desteklerinin artması ile belki bir
süre güçlendiler, ama krizle birlikte bu
istikrarsız taban dağıldı.
Düzenlemeci anlayışın çıkmazı
S
osyal demokrat par-
tilerin reformizmi
'de facto' terk etme-
leri ile başlayan sü-
reç, 2. Dünya Sava-
şı sonrasındaki yıl-
larda bu partilerin tüzük ve isim-
lerinde yapılan değişikliklerle
'de jure' bir hale dönüştü. Sos-
yal demokrat partiler, 2. Dünya
Savaşı sonrasında, 'kapitalizmin
eleştirisi ve aşıiması nkrini bıra-
karak' bunun yerine, kapitaliz-
min en akılcı sistem olduğu ve
hükümetlerin de bu sistemin iş-
leyişini 'düzenleyebilecekleri'
(ve düzenlemeleri gerektiğı) fik-
rini benimsediier.
a- 8avaş sonra» gelişme
ve değişme:
Düzenlemeci sosyal demok-
rat partiler, 2. Dünya Savaşı son-
rası dönemde 1960'lann sonuna
kadar giderek azalan bir hızda
da olsa oylannı arttırdılar ve
güçlendiler. Bu arada da değiş-
meye devamettiler. Düzenleme-
ci sosyal demokrat partilerin sa-
vaş sonrası dönemde değişme-
sinde ve gelişmesinde rol oyna-
yan belli başlı ekonomik ve po-
litik etkenler şöyle özetlenebilir:
(E) Avrupa'da sanayi sektörünün
gerileyerek hizmet sektörünün
dolayısı ile beyaz yakalı işçile-
rin ağırlığı arttı, işçi sınıfının ya-
pısı değişti; (N) ekonomik geliş-
me ve büyüme, yüksek ücret dü-
zey i ve yumuşak sendikal bir or-
tamın oluşmasına olanak sağla-
dı; (Ö) tekelleşmenin ve merke-
zileşmenin etkisi altında ekono-
mik kontrol ile mülkiyet aynl-
ması egilıminin güçlenmeye de-
vam etmesi ile bir işletmeci-bü-
rokrat (managerial) tabaka oluş-
tu. Bu tabakanın alt ucu beyaz
yakalılardan, üst ucu ise yüksek
jücretli müdürlerden oluşuyordu.
jBu politik tercıhlen çok sik de-
gişen bir tabaka idi; (Ü) devlet
büyük bir işveren olarak ortaya
çıktı. Düzenlemeci sosyal de-
mokrat partiler, hükümet olduk-
lannda bu devlet işletmelerini,
ister istemez kâr ve üretkenlik,
bütçe gelirleri kaygısı ile kapita-
list işletmecilere benzer bir şe-
kilde yönetmek zorunda kaldı-
lar. Böylece sendika ve işçilerle
aralanndaki güven ilişkısi gide-
rek zedelendi. (a) Bu dönemin
politik koşullanna uygun olarak
sosyal demokrat partiler, ABD
hegemonyasının altında soğuk
savaşın içinde belirgin bir anti-
komünist tutum Denımseaıler,
NATO ve Bırleşmış Mılletlerde
Kapitalizmin krizi, 1968-73 arasında şiddetli bir sınıf miicadelesi dalgası ile açıldı. Toplumsal muhalefet hızla sola kaydı, 'yeni sol'
denen radikal bir kabanş ortava çıktı ve sosyal demokrat partileri de etkiledi. onlann ideolojik yapılannı sarstı.
ftep tm tnceye göre uavranOHar.
Fransız Sosyalist Partisi'nın
yaptığı gibi jjosyaj demokratla-^
nn zaman zaman somurgecı po-
litikalan da destekledikleri oldu.
b-Kaprtafemin krizi
ve değişme:
Reformizmi terk ederek 'dü-
zenlemeci' partiler haline gelen
sosyal demokrat partiler,
1970'lerin başında 'kapitalizmin
global krizi' ile bir krize girdiler
ve yeniden değişmeye başladı-
lar. Kriz, Keynesgil politikalar
ve bunlara 'uygun araçlann'
(planlama, kamu işletmeciliği,
gelir. fiyat politikalan vb) ve ku-
rumlann (büyük sendika konfe-
derasyonlan, uzun süreli ve iş-
kolu düzeyinde toplusözleşme,
sosyal yardım kurumlan vb, kı-
saca refah devleti) sermaye biri-
kimini düzenlemekte artık etki-
siz hale geldiğini, hatta kârlılığın
ve yeniden yapılanmanın önün-
deengel teşkil ettiğinı gösterdi.
Sermaye sınıfı, Keynesgil po-
litikalara alternatif olarak, Key-
nes öncesi klasik yaklaşıma dö-
nerek, liberal-monetarist birara-
yış içine girdi. Ne var ki bu be-
raberinde hem genel olarak işçi hareketine hem
de sosyal demokrat partilenn temsıl ettiği ve prog-
ramlannı oluşturan düzenleme sistemlerine (refah
devleti, kamu işletmeleri) ve ücret ilişkisine (sen-
dikal haklar. sağhk ve sosyal güvenlik sistemle-
ri) bir saldınyı getiriyordu. Yukanda anlattığım
değişiklikleri yaşamış ve artık düzenlemeci birer
parti haline gelmiş olan sosyal demokrat partiler,
kısa bir direnişten sonra, kendi politikalannın ser-
maye birikim sürecini istikrara kavuşturmadığını
görerek, hızla liberal monetarist politikalan be-
nimsemeye başladılar.
1970'lerin sonunda orta sınıf seçmeninin (yö-
netici-bürokrat tabakanın), beyaz yakalılann ve
özellikle yeni gelişmekte olan elektronik. haber-
leşme ve mikroelektronik sektörlerindeki vasıflı
işçilerin bir kısmının muhafazakâr partilere kay-
İngiltere'de sosyal demokratlar iktîdan arayışında
işçi Partisimuhafazakârlaşıyor
Ingiliz işçi Partisi (İP)
1992'de seçimleri. 'nere-
deysekazanacakken' kay-
bedince lideri Neil Kin-
nock ıstifa etti, yerine
John Smith geldi. Neil
Kinnock partiyi içindeki
solculardan temizlemiş,
jjiyasa ekonomisi ve özel
Tnülkiyetin 'önemini kav-
ramış', 'patron gazetesi'
olarak bilinen Fiancial Tı-
mes tarafından 'Thathc-
herizmin insani yüzü' ola-
rak övgüye layık görijlen
bir liderdı. Yeni liderlik
(modernleştıriciler) Kin-
nock'un seçimleri kaybet-
mesıni orta sınıflara yete-
rince hitap etmemiş -yanı
sağa kaymamış- olması-
na bağladı \e bu eksikli-
ği gıdermek için üç konu-
da adım atmaya karar
verdi. Birincisı, İP sendi-
kalarla organik bağlannı
koparmalı ve bagımsız
İngiltere'de sosyal demokratlar özel sektörün önemini kavradı.
•İngiltere'de İşçi Partisi'nin bugün yükseliyormuş
gibi gözüken popülerliği. gerçekte geniş kitlelerin
muhafazakâr partilerderı duyduklarr
Blaır bugün muhafaza-
kârlann toplumsal muha-
lefetten korktuklan için
söylemeye çekindiği he-
men her şeyi kolayca
söylüyor. Blair. sokaklar-
da ve okullarda sert-katı
birdisiplinin uygulanma-
sından yana. "Bugün İn-
giltere'de suç ve kanun-
suzluktan daha büyük
bir sorun yoktnr" derken
muhafazakâr hükümetin
Içışleri Bakanlığı'nın.ar-
tan hırsızlıklariaartan iş-
sizlik arasındaki bağlan-
tıya ışaret eden bulgula-
nnın bile gerisıne düşü-
yor. lP'nin liderliğınin ne
sa\ unma harcamalannda
kesintı yapmak ne de mu-
hafazakârların ortadan
kaldırdığı sendikal hak-
lan gen getırmekten yana
olduğunu ise hemen he-
men herkes artık öğren-
mi5 duriimdfl Rlflii* hıı-
joeireiten kaynaklanıyor. Bu kosullarda İP'nin
tap eden 'bir aşiret parti-
si' olmaktan çıkmalıydı.
Nihayet üçüncüsü, İP tîF
züğünün 4. maddesini (üretim araçlannın,
dolaşımın ve bölüşümün ortak mülkiyete
geçirilmesi) kaldırmalıydı.
Smith'in inisiyatifi ile başlayan aslında
Kinnock'un bıraktığı yerden devam eden
bu hareket, Smith'in ani ölümünden sonra
yerine geçen Tony Blair'in lıderlığınde tüm
şiddetiyle ileri atıldı ve o hızla bu yıl kong-
rede birçok konuda Muhafazakâr Parti 'nin
bile sağına düşüverdi. Muhafazakâr The
Economistdergisi. "Artık İngiltere'de mu-
hafazakâr hükümetin güvenüir ve arzu edi-
lir bir alternatif] oluşuyor" dıyerek bu du-
rumu memnuniyetle karşılayacaktı.
İP'ninkinden bir hafta sonra toplanan
MuhafazakâfParti kongresinde. Başbakan
John Major "Gelecek seçimlerde bürün
partiler bizim görüşlerimizle yarışacaklar.
Ama seçmen kimin gerçekten samimi oMu-
ğunu görmektezorlukçekmeyecektir'' söz-
leriyle İP'nin aslında bir kandırmaca için-
de olduğuna işaret ederek taraftarlannın
moralini yükseltiyordu. Major. iP'nin bu
konudaki kararlılığını azımsamanın ceza-
sını gelecek seçimlerde çekecek gibi görii-
nüyor.
seçimleri kazanması, Ingiltere^e
krizini derinleştırecek^gibi
aün "Thatcher dönemin-
JeJıiseiJ
uyor.
Birçok yorumcu bugün Muhafazakâr
Parti hükümetinin birçok 'reform' yapmış.
çalışan sınıflann gelirlerine ve genel ola-
rak yaşam düzeylerine büyük ölçüde zarar
\ermış olmasına rağmen 'refah devleti'nı
esas olarak yıkamamış olduğunu düşünü-
yor. İşte, bu işin Blair liderliğindeki İP ta-
rafından tamamlanacağı oldukça yaygın
bir kanı.
Blair'in vaatleri
Blair'in ekonomik politikasının belke-
mığini "vergileri 'Tory'lerden daha fazla
arttırmamak"ılkesi oluşturuyor. Dığerta-
raftan kamu harcamalarında artış \aat eden
lP'nin elinde, daha fazla borçlanmaya da
karşı olduğuna göre. sosyal harcamalan
kesmekten başka silah kalmıyor. Zaten
Blair, "Biz çalışan bir İngiltere'den yana-
yız" derken aslında günün sıyasi gramen
içinde işsizlik harcamalannı kesmeyi vaat
ediyor. Daha hükümet olmadan sendika
bürokrasisi ile görüşüp asgari ücret için bir
sınırtanımak vaadindengizlice vazgeçme-
si. Blair'in gelecekte nasıl bir tutum için-
de olacağını da gösteriyor sanınm...
yebiliyor.
Muhafazakâr basının
yaptıgt kamuoyu yo
malan Blair'in popülaritesinin sürekli art-
tığını gösterirken lP'nin saflannda tam bir
moral bozukluğu ve siyasete ilgisizlik ha-
kim. Parti adeta muhafazakârlann kendi-
liğinden düşmesini bekliyor. Muhafazakâr
hükümetten son derece nefret eden parti
kadrolan. görüşleriyle anlaşmasalar bile
liderlığe karşı tutum almadıklan için siya-
setten soğuyorlar, pasifleşiyorlar. Bu yüz-
den lP'nin. seçimleri her şeye rağmen yi-
ne kaybedebileceğini düşünen gözlemcile-
rin sayısı hıç de az değil.
Özetle İP'nın bugün yükseliyormuş gi-
bi gözüken popülerliği. gerçekte geniş kit-
lelerin muhafazakâr partilerden duydukla-
n hoşnutsuzluktan ve nefretten kaynakla-
nıyor. iP'ye verilen desteğin çok büyük bir
bir kısmı -ki bunun ne kadannın gerçek. ne
kadannın parti liderliğini daha fazla sağa
itmek için basının yarattığı bir izlenim ol-
duğunu bilmek olası değil- aktif, partinin
reform vaatleri ya da yarattığı yüksel mo-
ral ve umuttan kaynaklanan bir destek de-
ğil. Bu kosullarda lP'nin seçimleri kazan-
ması. İngiltere'de sosyal demokrasinin kri-
zini derinleştirecek gibi gözüküyor.
Reformist bir işçi partisi ola-
rak sosyal demokrat parti. hem
işçi sınıfının blok haljjıde oy ver-
diği bir partiydi hem de bu par-
tinin örgütlenmesı tüm ışçileri
kapsayan, günlük yaşamlarının
çeşitli anlannda ve alanlarında
var olan bir 'dayanışma kolekti-
fi'olarak şekillenmişti. Böylece
sosyal demokrat partiler, ikı iş-
levi yerine getirebiliyordu.
Birincisı geniş bir dayanışma
kolektifi gibi işleyen örgütlen-
mesi ile işçi sınıfını sıkı sıkıya
kucakiıyor, ondan etkıleniyorve
onun da seçimlerde blok halinde
sosyal demokrasiye oy vermesi-
nigaranti ediyordu. Bir dayanış-
ma kolektifi olması ise işçi hare-
ketinin demokratik bir ıç siyasi
yaşama sahip olmasının yanı sı-
ra 'özgün veayn'çıkarlannın ıfa-
de edılmesine, bunların dığer sı-
nıflara karşı korunmasında sos-
yal demokrat partinin günlük ya-
şam içinde ve anında bir tepki
gösterebilen bir parti olmasına
olanak sağlıyordu.
Geleneksel sosyal demokrat
parti, mavi yakalı işçilerin en va-
sıflı kısmı üzerinde yükseliyor-
du. Bupartideaydınlardavardı.
ancak geleneksel sosyal demok-
rasi içinde, örnegin Almanya \e
lsveç'te bu aydınlar. çoğunlukla
partinin dayanışma kuruluşlan-
nın mekanizmalan tarafından iş-
çi hareketi içinde yetiştıriliyor-
lardı. Sosyal demokrat partilerin
oy ve seçmen tabanını ağırlıklı
olarak bu işçi ve aydınlar oluştu-
ruyordu. Düzenlemeci partilere
dönüşme sürecinde bu değişti.
Mülk sahibi sınıflardan bu par-
tiye giriş, özellikle beyaz yaka-
lıların ve işletmeciler tebasının
oluşmasından sonra arttı. Örne-
ğin Alman Sosyal Demokrat
Partisi içinde mavi yakalı ışçile-
no oranı 1905-1906 arasında
yözde 90 dan 1930'da yüzde
75'e. I958'de yüzde 55'e ve
I982'de yüzde 21.5'e düşmüştü.
Devlet memurlannın ve beyaz
yakalılann oranı ise I958'de
yüzde 21'den I982'de yüzde
33.1'e çıktı. Fransız Sosyalist
Partisi içinde işçilerin payı
1951'de yüzde 44'ten 1973'te
yüzde I9'adüştü. Işletme sahibi
olanlarla serbest meslek sahibi
oianlann oranı ise aynı dönem-
de yüzde 3 'ten yüzde 20"> e yük-
seldi.
işçi smıfmdan uzaklaşma
Reformist-devnmcı a>nmının
ardından sosyal demokratların
bölünmesı hızlandı. bir tarattan
parlamento gruplan ile partinin
geıı kalanîarasındaktfafkttttkla-
n arttı, parlamento gruplarının
kompozjsyonu partiden farklı
maya başlamasında bu değişiklikler de önemli rol
oynadı.
Böylece sosyal demokrasi, programlanndan
kamu ışletmeciüğine, ekonomiye müdahaleye ve
ücret ilişkisini belirlemeye yönelik maddeleri bir
bir çıkarmaya. sendikalarla arasına mesafe koy-
maya başladı. Özetle ekonomik kriz, hızla sosyal
demokrasinin krizine dönüşünce sosyal demok-
rasinin tepkisi ise giderek daha sağa kaymak ve
yeni düzenleme sistemleri arayışı içinde muhafa-
zakâr partilere yaklaşmak oldu.
Kapitalizmin krizi. 1968-73 arasında şiddetli
bir sınıf mücadelesi dalgası ile açıldı. Toplumsal
muhalefet hızla sola kaydı, 'yeni sol' denen radi-
kal bir kabanş ortaya çıktı ve sosyal demokrat
partileri de etkiledi. ideolojik yapılannı sarstı,
partilerde kişilik sorunu yarartı, hatta krize uygun
olarak tutum almalannı bir ölçüde geciktirdı.
Bu sosyal hareketliliği 'yeni toplumsal muha-
lefet' hareketleri izledi. Bunlann içinde en etkili-
si olan 'çevreciler', Avrupa"nın birçok yerinde sos-
yal demokratlann taraftarlannı kendilenne çekti-
İer. Bu sürecin içinde SD partiler, bir taraftan sağ-
liberal politikalara yönelmeye çalışırken diğer ta-
raftan içlerinde yeni fraksiyonlann oluştuğunu ve
partiye sık sık. özellikle seçimlerde 'baş ağnsı'
verdiğıni gördüler
c-Bazıyapjsaldeği?ikliWer
Sosyal demokrat partilerin reformist-işçi par-
tisi olma özelliklerinı kaybedip işçilerden de oy
alan düzenlemeci partilere dönüşmeleri sırasında,
bu partilerin yapılannda \e oy tabanlannda da
gözle göriilür değişiklikler yaşandı.
olarak üst sınıflardan oluşmaya
başladı. Diğer taraftan da en ra-
dikal işçiler, komünist partilere
gitmeye başladılar Giderek sos-
yal demokrat partilerin üye kom-
pozisyonu ve oy tabanı içinde de
işçilerin oranı gözle göriilür bir
şekilde geriledi. SD partilerle
sendikalar arasındaki kurumsal
bağlarda önemli ölçüde zayıfla-
dılar, hatta İngiltere'de sonunda
koptular.
2. Dünya Savaşı sonrası döne-
me 'reformizmi'terk etmiş parti-
ler olarak başlayan sosyal de-
mokrat partiler, 1970'lerin ba-
şında ekonomik gelişme sona
erip de ekonomik-politik bir kriz
başladığında giderek 'işçi sınıfı-
na düşman ekonomik ve sosyal
politikalan' benimsemek duru-
munda kalmışlardı. Sosyal de-
mokrat partiler. reformizmi terk
ettikten sonra işçilerin sınıf ola-
rak değil, birey ler olarak oy \er-
dikleri çok sınıflı, halk partilen
haline gelmişlerdir. İşçi sınıfı dı-
şındaki sınıflardan üye ve oy des-
teklerinin artması ile sosyal demokrat partiler.
belki bir süre (ekonomik gelişme döneminde)
güçlenmişler, ama krizle birlikte bu ara tabakalar-
dan oluşan istikrarsız taban dağılmış, muhafaza-
kâr ve liberal partilere kaymıştır. Ek olarak işçi ta-
banı da istikrarsızlaşmış ve sosyal demokrat par-
tiler, sosyal ve ideolojik olarak akışkan ve hızla
sağa kaymaya devam eden, en olumlu ıfade ile
'sosyal işlevi ve konumu şüpheli' partiler haline
gelmişlerdir. Bu partilere hâlâ sosyal demokrat
demeye devam etmek, -bu kavram tarihsel olarak
anlam yüklü olduğu için- gittikçe daha imkansız
bir hale gelmektedir.
Yarın: Sosyal demokrasi bunalımdan
çıkabilir mi?
10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN
İFSAKl Gösterı: Gültekin Çizgen
"Turkish Style"
Fransız Kiiltür Merkezi / Taksim
Saat: 18.30 ve 19.30
ANKARAANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Peki Biz Onları
Neyle Suçlayacağız?
Başkentliler konserlere, opera, bale galalanna büyük
ilgi gösteriyor artık. Kimi çevrelere tepkilerini vurgular
gibi. Inadına smokin giyiyorlar, sanatçıları coşkuyla al-
kışlıyor, çiçeklerle selamlıyorlar. Orfeo ve Eurodice ope-
rası da başka bir coşku verdi sanatsevertere. Gluch'un
müziği, güzel danslar, güzel sesler ötesinde Hikmet
Şimşek nedeniyle. 40. sanatyılını bu operayla kutladı,
orkestrayı o yönetti, orkestranın değişik kuşaktan çal-
gıcılarıyla kucaklaşarak. Kimi arkadaşı, kimi oğrencisi.
Perde kapandıktan sonra oluşan sahnelerde de Hikmet
Şimşek'in şarkısını dinledik bence. Müzik yaşamında
kırk yılın şarkısını. Atatürk'ün müzik devrimi doğrultu-
sunda yaşayan bir sanatçımız Hikmet Şimşek. Onun
için en güzel yazılarımı yazmadım her zaman, ama çok-
sesli müzik sevgisinin gelişmesinde, çağdaşTürk bes-
tecilerinin dünyaya tanıtılmasında olumlu çabaları var.
Onlan desteklemekten de geri kalmadım. Orkestra Der-
gisi'nin özel sayısında da yer alıyor o çabalar. Aydın
Gün, ilhan Usmanbaş, Rengim Gökmen, HalukTar-
can, Tuğrul Göğüş'ün seslenişleriyle kırk yılın şarkısı
güzel boyutlanıyor. Sahnede çiçekler, plaketler sunu-
lurken hayli duygusal konuşmalar oluyor, Hikmet Şim-
şek de Atatürk'e yönelıyor coşkuyla. O olmasaydı, bu-
rada olamazdık, bu geceyi yaşayamazdık, diyor. Der-
ken Kültür Bakanı çıkıyor sahneye, neşeli degil, nede-
ni anlaşıldı: Biz Orfeo'nun şarkılannı, aşk danslarını iz-
lerken Bütçe Komisyonu'nda da geriye dönüş dansla-
n yapılıyor! Refah, ANAP ve DYP'lilerin verdiği bir öner-
geyle elli sekiz milyar kesiliyor Devlet Cpera ve Bale-
si'nin bütçesinden. Galaya katılanlar arasında Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Milli Savunma
Bakanı Mehmet Gölhan ve eşleri de var. Genel Müdür
Rengim Gökmen'in odasında DYP'li bakanla karşılaş-
tık. O da üzüntüsünü belirtti, çoksesli müziği seviyor,
vakit bulunca Hikmet Şimşek'in hafta sonu program-
lannı da izliyor ama, kimi DYP'liler, operadan, baleden
onun kadar hoşlanmıyor anlaşılan. O elli sekiz milyar
için başka tasanları olmalı. izleyeceğiz, göreceğiz. Is-
tanbul'da Cemal Reşit Rey Salonu'nun durumunu gör-
dünüz mü? Çağdaş bir sanatçımızın resmi altına "Tu-
valete G/der"yazısı asılıyor! Çağdaş yaşamı destekle-
yenlare büyük görevler düşüyor bence. Çağdaşlığa ya-
nıt vermek görevi. Çağdışılığın amacını, içeriğini sergi-
lemek görevi. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında dev-
let bütçesinin olanakları çok sınırlı. Ama müzik devri-
mini yaşama geçirmek amacı gerçekleşiyor. Dar bütçe
zorlanıyor, çağdaşlaşma çabaları yoğunlaşıyor. Oysa
2000'li yıllara gelince çağın gerisine dönme çabaları yo-
ğunlaşıyor. Üstelik parlamentoda! Ancak orası bir umut
kapısı değil artık. Toplumdaki beklentilere duyarsız bir
kurum görüntüsü alıyor giderek. Eleştırınce nerdeyse
parlamento düşmanlığıyla suçluyorlar; peki biz onlan
neyle suçlayacağız? Toplumun hayli gerisindeler; bıra-
kalım ülkenin sorunlarını, parlamento, parti içi sorunla-
ra da çözüm bulamıyor, ancak laf üretiyorlar. Tehlike
çanlarına sağır kalıyorlar. Seçim olsa ne olur, neyi de-
ğiştirir bu kosullarda? Asıl seçimi özümüzde yapmalı-
yız artık, öz sınavımızı başarmalıyız. Yerimizi, yönümü-
zü iyi saptamalıyız. Bu karmaşa içinde nerdeyiz, nasıl
bir savaşta yer alacağız kesin karar vermeliyiz.
Son günlerde yaşanan olay da bu bence. Insanlar
tepkilerini belirtmekten geri kalmıyor artık. Coşkusunu
dışa vuruyor, geri bir eyleme karşı tepkisinı ileri bir ola-
yı alkışlayarak belirtiyor. Bütçe Komisyonu'nda Devlet
Opera ve Balesı bütçesinden elli sekiz milyar kesildiği
akşam Büyük Tiyatro'da yaşanan coşku da güzel bir
örnek buna. Trilyonluk bütçede elli sekiz milyar kesin-
ti, o kesintiyi yapanların boyunu da kesmiyor mu aca-
ba? Kimi sahnedekiler kuşak kuşak boyveriyor, kimile-
ri de giderek boyut yitiriyor, cüceleşiyor değil mi?
• • •
Hikmet Şimşek bir öğretmen olmanın sevincini gü-
zel özetledi 40. yıldönümünde. Yıllar boyunca kaç ku-
şağa ders veriyor, müzik sevgisi duyuruyor. TV'deki
programını da güzel bir öğretmenlik olayı diye düşünü-
yorum ben. Çoksesli yapıtlar, konçertolar, operalar, ba-
jejerdinletiyor. Güzel yapıtlar, güzel ustalaria eğitiyorTV
izleyicilerini. Bizi de CevafWemdinTATSf1
tn konuşrrBF=
ları, Protorius'un konserlen eğittı vaktiyle.
tt,fleredef*oeröye,
denle geldiğimizi düşününce önemini daha derinden
hissediyor insan. Toplumumuz için çağdaş Batı uygar-
lığına ulaşmayı amaçlayanları da, çağdışı yöntemleri uy-
gulayanları da daha iyi tanıyor. Şu Milli Eğitim Bakanlı-
ğı'ndan kimler geldi, kimler geçti, kaç bakan.. ama han-
gi bakanı anımsıyorsunuz? Belleklerde bir Hasan Âli
Yücel var sanınm. Köy Enstitülerinin başmiman. Baş-
mimarı da arkadaşlarını da saygıyla selamlıyorum Öğ-
retmenlerGünü'nde. Tüm öğretmenlerimi şevgiyleanı-
yorum. Göztepe Taşokulu'ndaki Feriha Öğretmen'i,
Ankara Kız Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenim Nahit
Hanım'ı Gazetecilığim boyunca gittiğim yerlerde, ilçe-
lerde, köylerde rastladığım güzel öğretmenleri; kimi Köy
Enstitüsü çıkışlı, güçlü soluklanyla yüreklendirdiler beni.
Hepsine selam.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Eskiden kullanılan ve
o zamarun yirmi kuruşu
değerinde olan gümüş
sikke. 2/ Un. et ve bamya
ile yapılan bir yemek...
Yürürken dayanmak için
kullanılan kalın sopa. 3/ g
Büyük çağlayan... Birvü-
zey ölçüsü birimi. 4/ Ki- 6
naye... Yerine koyma. j
yerine kullanma. 5/ Yok
olma... Evcil bir geyik. 6/ 8
Mezopotamya'da kurul- g
muş en büyük sitelerden
biri... Bütün kutsal Hint metinleri-
nin başında ve sonunda yinelenen
mistik hece. 7/ Kastamonu'nun
bir ilçesi. 8/ Duman lekesi... Biçil-
miş ekin ya da ot destelerinı araba-
ya yüklemek için kullanılan üç
parmaklı aygıt. 9/ Metal parlat-
maya yarar aygıt.
YUKÂRIDAN AŞAĞIYA:
1/ Erkeğin toplumsal bakımdan
kadına egemen olduğu ve bu ne-
denle efendilik ayncalıklannı hak
ettiği düşüncesine dayanan ideolpji... Nişan. 2/ Mantık... Kâr,
menfaat. 3/ Yurdumuzda kurulmuş yirmi bir köy enstitüsün-
den biri. 4/ Uluslararası Kalkınma Birliği'nin simgesi... Ağaç-
larda mantarlann oluşturduğu bir tür çürüme başlangıa. 5/
Kanıt... Lütfi Ö. Akad'ın bir fılmi. 6/ İlave... Yumurta biçimin-
de olan. söbe. 7/ Şaşma belirten bir ünlem... Büyük ve güçlü
donanma. 8/ Yeniçerilerin kayıtlı olduklan kütük defteri... Eski
Yugoslavya'nın plaka işareti. 9/ Boğa güreşi yapılan alan... Bir
cetvel türü.