27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA C ViHURlYET 25 KASIM 1994 CUMA 12 DIZI-YAZI .eformizmi terk ederek 'düzenlemeci' partiler haline gelen sosyal demokrat partiler, 1970'lerinbaşında 'kapitalizmin global krizi' ile bir krize girdiler ve yeniden değişmeye başladılar. Kriz, Keynesgil politikalar ve bunlara 'uygun araçlann' ve kurumlann sermaye birikimini düzenlemekte artık etkisiz hale geldiğini gösterdi. 2. Ergin Yıldızoğlu • Dünya Savaşı sonrası döneme 'reformizmi' terk etmiş olarak başlayan sosyal demokrat partiler, giderek 'işçi sınıfına düşman ekonomik ve sosyal politikalan' benimsemek durumunda kaldılar. İşçiler dışındaki sınıflardan üye ve oy desteklerinin artması ile belki bir süre güçlendiler, ama krizle birlikte bu istikrarsız taban dağıldı. Düzenlemeci anlayışın çıkmazı S osyal demokrat par- tilerin reformizmi 'de facto' terk etme- leri ile başlayan sü- reç, 2. Dünya Sava- şı sonrasındaki yıl- larda bu partilerin tüzük ve isim- lerinde yapılan değişikliklerle 'de jure' bir hale dönüştü. Sos- yal demokrat partiler, 2. Dünya Savaşı sonrasında, 'kapitalizmin eleştirisi ve aşıiması nkrini bıra- karak' bunun yerine, kapitaliz- min en akılcı sistem olduğu ve hükümetlerin de bu sistemin iş- leyişini 'düzenleyebilecekleri' (ve düzenlemeleri gerektiğı) fik- rini benimsediier. a- 8avaş sonra» gelişme ve değişme: Düzenlemeci sosyal demok- rat partiler, 2. Dünya Savaşı son- rası dönemde 1960'lann sonuna kadar giderek azalan bir hızda da olsa oylannı arttırdılar ve güçlendiler. Bu arada da değiş- meye devamettiler. Düzenleme- ci sosyal demokrat partilerin sa- vaş sonrası dönemde değişme- sinde ve gelişmesinde rol oyna- yan belli başlı ekonomik ve po- litik etkenler şöyle özetlenebilir: (E) Avrupa'da sanayi sektörünün gerileyerek hizmet sektörünün dolayısı ile beyaz yakalı işçile- rin ağırlığı arttı, işçi sınıfının ya- pısı değişti; (N) ekonomik geliş- me ve büyüme, yüksek ücret dü- zey i ve yumuşak sendikal bir or- tamın oluşmasına olanak sağla- dı; (Ö) tekelleşmenin ve merke- zileşmenin etkisi altında ekono- mik kontrol ile mülkiyet aynl- ması egilıminin güçlenmeye de- vam etmesi ile bir işletmeci-bü- rokrat (managerial) tabaka oluş- tu. Bu tabakanın alt ucu beyaz yakalılardan, üst ucu ise yüksek jücretli müdürlerden oluşuyordu. jBu politik tercıhlen çok sik de- gişen bir tabaka idi; (Ü) devlet büyük bir işveren olarak ortaya çıktı. Düzenlemeci sosyal de- mokrat partiler, hükümet olduk- lannda bu devlet işletmelerini, ister istemez kâr ve üretkenlik, bütçe gelirleri kaygısı ile kapita- list işletmecilere benzer bir şe- kilde yönetmek zorunda kaldı- lar. Böylece sendika ve işçilerle aralanndaki güven ilişkısi gide- rek zedelendi. (a) Bu dönemin politik koşullanna uygun olarak sosyal demokrat partiler, ABD hegemonyasının altında soğuk savaşın içinde belirgin bir anti- komünist tutum Denımseaıler, NATO ve Bırleşmış Mılletlerde Kapitalizmin krizi, 1968-73 arasında şiddetli bir sınıf miicadelesi dalgası ile açıldı. Toplumsal muhalefet hızla sola kaydı, 'yeni sol' denen radikal bir kabanş ortava çıktı ve sosyal demokrat partileri de etkiledi. onlann ideolojik yapılannı sarstı. ftep tm tnceye göre uavranOHar. Fransız Sosyalist Partisi'nın yaptığı gibi jjosyaj demokratla-^ nn zaman zaman somurgecı po- litikalan da destekledikleri oldu. b-Kaprtafemin krizi ve değişme: Reformizmi terk ederek 'dü- zenlemeci' partiler haline gelen sosyal demokrat partiler, 1970'lerin başında 'kapitalizmin global krizi' ile bir krize girdiler ve yeniden değişmeye başladı- lar. Kriz, Keynesgil politikalar ve bunlara 'uygun araçlann' (planlama, kamu işletmeciliği, gelir. fiyat politikalan vb) ve ku- rumlann (büyük sendika konfe- derasyonlan, uzun süreli ve iş- kolu düzeyinde toplusözleşme, sosyal yardım kurumlan vb, kı- saca refah devleti) sermaye biri- kimini düzenlemekte artık etki- siz hale geldiğini, hatta kârlılığın ve yeniden yapılanmanın önün- deengel teşkil ettiğinı gösterdi. Sermaye sınıfı, Keynesgil po- litikalara alternatif olarak, Key- nes öncesi klasik yaklaşıma dö- nerek, liberal-monetarist birara- yış içine girdi. Ne var ki bu be- raberinde hem genel olarak işçi hareketine hem de sosyal demokrat partilenn temsıl ettiği ve prog- ramlannı oluşturan düzenleme sistemlerine (refah devleti, kamu işletmeleri) ve ücret ilişkisine (sen- dikal haklar. sağhk ve sosyal güvenlik sistemle- ri) bir saldınyı getiriyordu. Yukanda anlattığım değişiklikleri yaşamış ve artık düzenlemeci birer parti haline gelmiş olan sosyal demokrat partiler, kısa bir direnişten sonra, kendi politikalannın ser- maye birikim sürecini istikrara kavuşturmadığını görerek, hızla liberal monetarist politikalan be- nimsemeye başladılar. 1970'lerin sonunda orta sınıf seçmeninin (yö- netici-bürokrat tabakanın), beyaz yakalılann ve özellikle yeni gelişmekte olan elektronik. haber- leşme ve mikroelektronik sektörlerindeki vasıflı işçilerin bir kısmının muhafazakâr partilere kay- İngiltere'de sosyal demokratlar iktîdan arayışında işçi Partisimuhafazakârlaşıyor Ingiliz işçi Partisi (İP) 1992'de seçimleri. 'nere- deysekazanacakken' kay- bedince lideri Neil Kin- nock ıstifa etti, yerine John Smith geldi. Neil Kinnock partiyi içindeki solculardan temizlemiş, jjiyasa ekonomisi ve özel Tnülkiyetin 'önemini kav- ramış', 'patron gazetesi' olarak bilinen Fiancial Tı- mes tarafından 'Thathc- herizmin insani yüzü' ola- rak övgüye layık görijlen bir liderdı. Yeni liderlik (modernleştıriciler) Kin- nock'un seçimleri kaybet- mesıni orta sınıflara yete- rince hitap etmemiş -yanı sağa kaymamış- olması- na bağladı \e bu eksikli- ği gıdermek için üç konu- da adım atmaya karar verdi. Birincisı, İP sendi- kalarla organik bağlannı koparmalı ve bagımsız İngiltere'de sosyal demokratlar özel sektörün önemini kavradı. •İngiltere'de İşçi Partisi'nin bugün yükseliyormuş gibi gözüken popülerliği. gerçekte geniş kitlelerin muhafazakâr partilerderı duyduklarr Blaır bugün muhafaza- kârlann toplumsal muha- lefetten korktuklan için söylemeye çekindiği he- men her şeyi kolayca söylüyor. Blair. sokaklar- da ve okullarda sert-katı birdisiplinin uygulanma- sından yana. "Bugün İn- giltere'de suç ve kanun- suzluktan daha büyük bir sorun yoktnr" derken muhafazakâr hükümetin Içışleri Bakanlığı'nın.ar- tan hırsızlıklariaartan iş- sizlik arasındaki bağlan- tıya ışaret eden bulgula- nnın bile gerisıne düşü- yor. lP'nin liderliğınin ne sa\ unma harcamalannda kesintı yapmak ne de mu- hafazakârların ortadan kaldırdığı sendikal hak- lan gen getırmekten yana olduğunu ise hemen he- men herkes artık öğren- mi5 duriimdfl Rlflii* hıı- joeireiten kaynaklanıyor. Bu kosullarda İP'nin tap eden 'bir aşiret parti- si' olmaktan çıkmalıydı. Nihayet üçüncüsü, İP tîF züğünün 4. maddesini (üretim araçlannın, dolaşımın ve bölüşümün ortak mülkiyete geçirilmesi) kaldırmalıydı. Smith'in inisiyatifi ile başlayan aslında Kinnock'un bıraktığı yerden devam eden bu hareket, Smith'in ani ölümünden sonra yerine geçen Tony Blair'in lıderlığınde tüm şiddetiyle ileri atıldı ve o hızla bu yıl kong- rede birçok konuda Muhafazakâr Parti 'nin bile sağına düşüverdi. Muhafazakâr The Economistdergisi. "Artık İngiltere'de mu- hafazakâr hükümetin güvenüir ve arzu edi- lir bir alternatif] oluşuyor" dıyerek bu du- rumu memnuniyetle karşılayacaktı. İP'ninkinden bir hafta sonra toplanan MuhafazakâfParti kongresinde. Başbakan John Major "Gelecek seçimlerde bürün partiler bizim görüşlerimizle yarışacaklar. Ama seçmen kimin gerçekten samimi oMu- ğunu görmektezorlukçekmeyecektir'' söz- leriyle İP'nin aslında bir kandırmaca için- de olduğuna işaret ederek taraftarlannın moralini yükseltiyordu. Major. iP'nin bu konudaki kararlılığını azımsamanın ceza- sını gelecek seçimlerde çekecek gibi görii- nüyor. seçimleri kazanması, Ingiltere^e krizini derinleştırecek^gibi aün "Thatcher dönemin- JeJıiseiJ uyor. Birçok yorumcu bugün Muhafazakâr Parti hükümetinin birçok 'reform' yapmış. çalışan sınıflann gelirlerine ve genel ola- rak yaşam düzeylerine büyük ölçüde zarar \ermış olmasına rağmen 'refah devleti'nı esas olarak yıkamamış olduğunu düşünü- yor. İşte, bu işin Blair liderliğindeki İP ta- rafından tamamlanacağı oldukça yaygın bir kanı. Blair'in vaatleri Blair'in ekonomik politikasının belke- mığini "vergileri 'Tory'lerden daha fazla arttırmamak"ılkesi oluşturuyor. Dığerta- raftan kamu harcamalarında artış \aat eden lP'nin elinde, daha fazla borçlanmaya da karşı olduğuna göre. sosyal harcamalan kesmekten başka silah kalmıyor. Zaten Blair, "Biz çalışan bir İngiltere'den yana- yız" derken aslında günün sıyasi gramen içinde işsizlik harcamalannı kesmeyi vaat ediyor. Daha hükümet olmadan sendika bürokrasisi ile görüşüp asgari ücret için bir sınırtanımak vaadindengizlice vazgeçme- si. Blair'in gelecekte nasıl bir tutum için- de olacağını da gösteriyor sanınm... yebiliyor. Muhafazakâr basının yaptıgt kamuoyu yo malan Blair'in popülaritesinin sürekli art- tığını gösterirken lP'nin saflannda tam bir moral bozukluğu ve siyasete ilgisizlik ha- kim. Parti adeta muhafazakârlann kendi- liğinden düşmesini bekliyor. Muhafazakâr hükümetten son derece nefret eden parti kadrolan. görüşleriyle anlaşmasalar bile liderlığe karşı tutum almadıklan için siya- setten soğuyorlar, pasifleşiyorlar. Bu yüz- den lP'nin. seçimleri her şeye rağmen yi- ne kaybedebileceğini düşünen gözlemcile- rin sayısı hıç de az değil. Özetle İP'nın bugün yükseliyormuş gi- bi gözüken popülerliği. gerçekte geniş kit- lelerin muhafazakâr partilerden duydukla- n hoşnutsuzluktan ve nefretten kaynakla- nıyor. iP'ye verilen desteğin çok büyük bir bir kısmı -ki bunun ne kadannın gerçek. ne kadannın parti liderliğini daha fazla sağa itmek için basının yarattığı bir izlenim ol- duğunu bilmek olası değil- aktif, partinin reform vaatleri ya da yarattığı yüksel mo- ral ve umuttan kaynaklanan bir destek de- ğil. Bu kosullarda lP'nin seçimleri kazan- ması. İngiltere'de sosyal demokrasinin kri- zini derinleştirecek gibi gözüküyor. Reformist bir işçi partisi ola- rak sosyal demokrat parti. hem işçi sınıfının blok haljjıde oy ver- diği bir partiydi hem de bu par- tinin örgütlenmesı tüm ışçileri kapsayan, günlük yaşamlarının çeşitli anlannda ve alanlarında var olan bir 'dayanışma kolekti- fi'olarak şekillenmişti. Böylece sosyal demokrat partiler, ikı iş- levi yerine getirebiliyordu. Birincisı geniş bir dayanışma kolektifi gibi işleyen örgütlen- mesi ile işçi sınıfını sıkı sıkıya kucakiıyor, ondan etkıleniyorve onun da seçimlerde blok halinde sosyal demokrasiye oy vermesi- nigaranti ediyordu. Bir dayanış- ma kolektifi olması ise işçi hare- ketinin demokratik bir ıç siyasi yaşama sahip olmasının yanı sı- ra 'özgün veayn'çıkarlannın ıfa- de edılmesine, bunların dığer sı- nıflara karşı korunmasında sos- yal demokrat partinin günlük ya- şam içinde ve anında bir tepki gösterebilen bir parti olmasına olanak sağlıyordu. Geleneksel sosyal demokrat parti, mavi yakalı işçilerin en va- sıflı kısmı üzerinde yükseliyor- du. Bupartideaydınlardavardı. ancak geleneksel sosyal demok- rasi içinde, örnegin Almanya \e lsveç'te bu aydınlar. çoğunlukla partinin dayanışma kuruluşlan- nın mekanizmalan tarafından iş- çi hareketi içinde yetiştıriliyor- lardı. Sosyal demokrat partilerin oy ve seçmen tabanını ağırlıklı olarak bu işçi ve aydınlar oluştu- ruyordu. Düzenlemeci partilere dönüşme sürecinde bu değişti. Mülk sahibi sınıflardan bu par- tiye giriş, özellikle beyaz yaka- lıların ve işletmeciler tebasının oluşmasından sonra arttı. Örne- ğin Alman Sosyal Demokrat Partisi içinde mavi yakalı ışçile- no oranı 1905-1906 arasında yözde 90 dan 1930'da yüzde 75'e. I958'de yüzde 55'e ve I982'de yüzde 21.5'e düşmüştü. Devlet memurlannın ve beyaz yakalılann oranı ise I958'de yüzde 21'den I982'de yüzde 33.1'e çıktı. Fransız Sosyalist Partisi içinde işçilerin payı 1951'de yüzde 44'ten 1973'te yüzde I9'adüştü. Işletme sahibi olanlarla serbest meslek sahibi oianlann oranı ise aynı dönem- de yüzde 3 'ten yüzde 20"> e yük- seldi. işçi smıfmdan uzaklaşma Reformist-devnmcı a>nmının ardından sosyal demokratların bölünmesı hızlandı. bir tarattan parlamento gruplan ile partinin geıı kalanîarasındaktfafkttttkla- n arttı, parlamento gruplarının kompozjsyonu partiden farklı maya başlamasında bu değişiklikler de önemli rol oynadı. Böylece sosyal demokrasi, programlanndan kamu ışletmeciüğine, ekonomiye müdahaleye ve ücret ilişkisini belirlemeye yönelik maddeleri bir bir çıkarmaya. sendikalarla arasına mesafe koy- maya başladı. Özetle ekonomik kriz, hızla sosyal demokrasinin krizine dönüşünce sosyal demok- rasinin tepkisi ise giderek daha sağa kaymak ve yeni düzenleme sistemleri arayışı içinde muhafa- zakâr partilere yaklaşmak oldu. Kapitalizmin krizi. 1968-73 arasında şiddetli bir sınıf mücadelesi dalgası ile açıldı. Toplumsal muhalefet hızla sola kaydı, 'yeni sol' denen radi- kal bir kabanş ortaya çıktı ve sosyal demokrat partileri de etkiledi. ideolojik yapılannı sarstı, partilerde kişilik sorunu yarartı, hatta krize uygun olarak tutum almalannı bir ölçüde geciktirdı. Bu sosyal hareketliliği 'yeni toplumsal muha- lefet' hareketleri izledi. Bunlann içinde en etkili- si olan 'çevreciler', Avrupa"nın birçok yerinde sos- yal demokratlann taraftarlannı kendilenne çekti- İer. Bu sürecin içinde SD partiler, bir taraftan sağ- liberal politikalara yönelmeye çalışırken diğer ta- raftan içlerinde yeni fraksiyonlann oluştuğunu ve partiye sık sık. özellikle seçimlerde 'baş ağnsı' verdiğıni gördüler c-Bazıyapjsaldeği?ikliWer Sosyal demokrat partilerin reformist-işçi par- tisi olma özelliklerinı kaybedip işçilerden de oy alan düzenlemeci partilere dönüşmeleri sırasında, bu partilerin yapılannda \e oy tabanlannda da gözle göriilür değişiklikler yaşandı. olarak üst sınıflardan oluşmaya başladı. Diğer taraftan da en ra- dikal işçiler, komünist partilere gitmeye başladılar Giderek sos- yal demokrat partilerin üye kom- pozisyonu ve oy tabanı içinde de işçilerin oranı gözle göriilür bir şekilde geriledi. SD partilerle sendikalar arasındaki kurumsal bağlarda önemli ölçüde zayıfla- dılar, hatta İngiltere'de sonunda koptular. 2. Dünya Savaşı sonrası döne- me 'reformizmi'terk etmiş parti- ler olarak başlayan sosyal de- mokrat partiler, 1970'lerin ba- şında ekonomik gelişme sona erip de ekonomik-politik bir kriz başladığında giderek 'işçi sınıfı- na düşman ekonomik ve sosyal politikalan' benimsemek duru- munda kalmışlardı. Sosyal de- mokrat partiler. reformizmi terk ettikten sonra işçilerin sınıf ola- rak değil, birey ler olarak oy \er- dikleri çok sınıflı, halk partilen haline gelmişlerdir. İşçi sınıfı dı- şındaki sınıflardan üye ve oy des- teklerinin artması ile sosyal demokrat partiler. belki bir süre (ekonomik gelişme döneminde) güçlenmişler, ama krizle birlikte bu ara tabakalar- dan oluşan istikrarsız taban dağılmış, muhafaza- kâr ve liberal partilere kaymıştır. Ek olarak işçi ta- banı da istikrarsızlaşmış ve sosyal demokrat par- tiler, sosyal ve ideolojik olarak akışkan ve hızla sağa kaymaya devam eden, en olumlu ıfade ile 'sosyal işlevi ve konumu şüpheli' partiler haline gelmişlerdir. Bu partilere hâlâ sosyal demokrat demeye devam etmek, -bu kavram tarihsel olarak anlam yüklü olduğu için- gittikçe daha imkansız bir hale gelmektedir. Yarın: Sosyal demokrasi bunalımdan çıkabilir mi? 10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN İFSAKl Gösterı: Gültekin Çizgen "Turkish Style" Fransız Kiiltür Merkezi / Taksim Saat: 18.30 ve 19.30 ANKARAANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Peki Biz Onları Neyle Suçlayacağız? Başkentliler konserlere, opera, bale galalanna büyük ilgi gösteriyor artık. Kimi çevrelere tepkilerini vurgular gibi. Inadına smokin giyiyorlar, sanatçıları coşkuyla al- kışlıyor, çiçeklerle selamlıyorlar. Orfeo ve Eurodice ope- rası da başka bir coşku verdi sanatsevertere. Gluch'un müziği, güzel danslar, güzel sesler ötesinde Hikmet Şimşek nedeniyle. 40. sanatyılını bu operayla kutladı, orkestrayı o yönetti, orkestranın değişik kuşaktan çal- gıcılarıyla kucaklaşarak. Kimi arkadaşı, kimi oğrencisi. Perde kapandıktan sonra oluşan sahnelerde de Hikmet Şimşek'in şarkısını dinledik bence. Müzik yaşamında kırk yılın şarkısını. Atatürk'ün müzik devrimi doğrultu- sunda yaşayan bir sanatçımız Hikmet Şimşek. Onun için en güzel yazılarımı yazmadım her zaman, ama çok- sesli müzik sevgisinin gelişmesinde, çağdaşTürk bes- tecilerinin dünyaya tanıtılmasında olumlu çabaları var. Onlan desteklemekten de geri kalmadım. Orkestra Der- gisi'nin özel sayısında da yer alıyor o çabalar. Aydın Gün, ilhan Usmanbaş, Rengim Gökmen, HalukTar- can, Tuğrul Göğüş'ün seslenişleriyle kırk yılın şarkısı güzel boyutlanıyor. Sahnede çiçekler, plaketler sunu- lurken hayli duygusal konuşmalar oluyor, Hikmet Şim- şek de Atatürk'e yönelıyor coşkuyla. O olmasaydı, bu- rada olamazdık, bu geceyi yaşayamazdık, diyor. Der- ken Kültür Bakanı çıkıyor sahneye, neşeli degil, nede- ni anlaşıldı: Biz Orfeo'nun şarkılannı, aşk danslarını iz- lerken Bütçe Komisyonu'nda da geriye dönüş dansla- n yapılıyor! Refah, ANAP ve DYP'lilerin verdiği bir öner- geyle elli sekiz milyar kesiliyor Devlet Cpera ve Bale- si'nin bütçesinden. Galaya katılanlar arasında Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan ve eşleri de var. Genel Müdür Rengim Gökmen'in odasında DYP'li bakanla karşılaş- tık. O da üzüntüsünü belirtti, çoksesli müziği seviyor, vakit bulunca Hikmet Şimşek'in hafta sonu program- lannı da izliyor ama, kimi DYP'liler, operadan, baleden onun kadar hoşlanmıyor anlaşılan. O elli sekiz milyar için başka tasanları olmalı. izleyeceğiz, göreceğiz. Is- tanbul'da Cemal Reşit Rey Salonu'nun durumunu gör- dünüz mü? Çağdaş bir sanatçımızın resmi altına "Tu- valete G/der"yazısı asılıyor! Çağdaş yaşamı destekle- yenlare büyük görevler düşüyor bence. Çağdaşlığa ya- nıt vermek görevi. Çağdışılığın amacını, içeriğini sergi- lemek görevi. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında dev- let bütçesinin olanakları çok sınırlı. Ama müzik devri- mini yaşama geçirmek amacı gerçekleşiyor. Dar bütçe zorlanıyor, çağdaşlaşma çabaları yoğunlaşıyor. Oysa 2000'li yıllara gelince çağın gerisine dönme çabaları yo- ğunlaşıyor. Üstelik parlamentoda! Ancak orası bir umut kapısı değil artık. Toplumdaki beklentilere duyarsız bir kurum görüntüsü alıyor giderek. Eleştırınce nerdeyse parlamento düşmanlığıyla suçluyorlar; peki biz onlan neyle suçlayacağız? Toplumun hayli gerisindeler; bıra- kalım ülkenin sorunlarını, parlamento, parti içi sorunla- ra da çözüm bulamıyor, ancak laf üretiyorlar. Tehlike çanlarına sağır kalıyorlar. Seçim olsa ne olur, neyi de- ğiştirir bu kosullarda? Asıl seçimi özümüzde yapmalı- yız artık, öz sınavımızı başarmalıyız. Yerimizi, yönümü- zü iyi saptamalıyız. Bu karmaşa içinde nerdeyiz, nasıl bir savaşta yer alacağız kesin karar vermeliyiz. Son günlerde yaşanan olay da bu bence. Insanlar tepkilerini belirtmekten geri kalmıyor artık. Coşkusunu dışa vuruyor, geri bir eyleme karşı tepkisinı ileri bir ola- yı alkışlayarak belirtiyor. Bütçe Komisyonu'nda Devlet Opera ve Balesı bütçesinden elli sekiz milyar kesildiği akşam Büyük Tiyatro'da yaşanan coşku da güzel bir örnek buna. Trilyonluk bütçede elli sekiz milyar kesin- ti, o kesintiyi yapanların boyunu da kesmiyor mu aca- ba? Kimi sahnedekiler kuşak kuşak boyveriyor, kimile- ri de giderek boyut yitiriyor, cüceleşiyor değil mi? • • • Hikmet Şimşek bir öğretmen olmanın sevincini gü- zel özetledi 40. yıldönümünde. Yıllar boyunca kaç ku- şağa ders veriyor, müzik sevgisi duyuruyor. TV'deki programını da güzel bir öğretmenlik olayı diye düşünü- yorum ben. Çoksesli yapıtlar, konçertolar, operalar, ba- jejerdinletiyor. Güzel yapıtlar, güzel ustalaria eğitiyorTV izleyicilerini. Bizi de CevafWemdinTATSf1 tn konuşrrBF= ları, Protorius'un konserlen eğittı vaktiyle. tt,fleredef*oeröye, denle geldiğimizi düşününce önemini daha derinden hissediyor insan. Toplumumuz için çağdaş Batı uygar- lığına ulaşmayı amaçlayanları da, çağdışı yöntemleri uy- gulayanları da daha iyi tanıyor. Şu Milli Eğitim Bakanlı- ğı'ndan kimler geldi, kimler geçti, kaç bakan.. ama han- gi bakanı anımsıyorsunuz? Belleklerde bir Hasan Âli Yücel var sanınm. Köy Enstitülerinin başmiman. Baş- mimarı da arkadaşlarını da saygıyla selamlıyorum Öğ- retmenlerGünü'nde. Tüm öğretmenlerimi şevgiyleanı- yorum. Göztepe Taşokulu'ndaki Feriha Öğretmen'i, Ankara Kız Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenim Nahit Hanım'ı Gazetecilığim boyunca gittiğim yerlerde, ilçe- lerde, köylerde rastladığım güzel öğretmenleri; kimi Köy Enstitüsü çıkışlı, güçlü soluklanyla yüreklendirdiler beni. Hepsine selam. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Eskiden kullanılan ve o zamarun yirmi kuruşu değerinde olan gümüş sikke. 2/ Un. et ve bamya ile yapılan bir yemek... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 3/ g Büyük çağlayan... Birvü- zey ölçüsü birimi. 4/ Ki- 6 naye... Yerine koyma. j yerine kullanma. 5/ Yok olma... Evcil bir geyik. 6/ 8 Mezopotamya'da kurul- g muş en büyük sitelerden biri... Bütün kutsal Hint metinleri- nin başında ve sonunda yinelenen mistik hece. 7/ Kastamonu'nun bir ilçesi. 8/ Duman lekesi... Biçil- miş ekin ya da ot destelerinı araba- ya yüklemek için kullanılan üç parmaklı aygıt. 9/ Metal parlat- maya yarar aygıt. YUKÂRIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erkeğin toplumsal bakımdan kadına egemen olduğu ve bu ne- denle efendilik ayncalıklannı hak ettiği düşüncesine dayanan ideolpji... Nişan. 2/ Mantık... Kâr, menfaat. 3/ Yurdumuzda kurulmuş yirmi bir köy enstitüsün- den biri. 4/ Uluslararası Kalkınma Birliği'nin simgesi... Ağaç- larda mantarlann oluşturduğu bir tür çürüme başlangıa. 5/ Kanıt... Lütfi Ö. Akad'ın bir fılmi. 6/ İlave... Yumurta biçimin- de olan. söbe. 7/ Şaşma belirten bir ünlem... Büyük ve güçlü donanma. 8/ Yeniçerilerin kayıtlı olduklan kütük defteri... Eski Yugoslavya'nın plaka işareti. 9/ Boğa güreşi yapılan alan... Bir cetvel türü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle