25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1994 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Ölümsüz ve ödünsüz '24 Kasım'lara... Hüznümüz giderek derinleşse de umudumuzu yitirmeyelim. Bunu eğitim adma, y-annlanmız adına, 2000'li yıllar adına dileyelim ve bekleyelim.. NEŞE DOSTER Yazın öğretmeni C umhuri\et"in ilk yılla- nnda cönemin Milli Eğitim Bakam Mustafa Necati, Kırşehir Vali- si'ne telgraf çekerek "llinize öğretmen gön- deriyorum, onu karşılayınu" der. Ög- retmen gerçeğinı ve öğretmsnın geldi- ği yeri bu telgraftan daha anlamlı ne vurguLayabilir? 1991 'den bu yana 82 öğretmenin öl- dürüldüğü. 1993 Eylüli'nden bu yana 40 öğretmenin şehit ediidığı. 3500 oku- lun kapalı oldugu. 4322 öğretmenin çe- şitli nedenlerle atandığı okuia gitmedi- gi/gidemediğı günümûzde öğretmen gerçeğinı \e öğretmenin geldığı yeri. bu sayılardan daha açık ne v urgulaya- bilir? 60 milyonluk nüfusuna karşın gaze- te tirajı 3-4 mihonu aşımavan, değer- ler sisteminın altüst oldağui>ir toplum- da; inandıgı dogrulann. ev rensel ve çağdaş eğitimin savunuculuğunu ya- pan, ikıli-üçlüögretim .ebırleştırılmış sınıflarda öğretmenlık savaşımı veren kişilerı ve onların dün\asını bu sorun- lardan dahagerçekçi ne anlatabılır? 25 Ekim 1993 günü Bısmil'ın Ça- vuşlu Köyü'nde 25 gunlük öğretmen Neş'e Alten, 21 yaşında, e\ınin çürük kapısı makınelı tüfek kabzasıyla kırı- larakbabasıylabırliktevuruldu. Neş'e öğretmen ne öldürülen ilk ögretmendi ne de son... Kara çalınmak istenen ül- kesinin ak adına kara çaldırmayan, öğ- retmen gibı öğreımenlıgin. aydın gibi aydınlığın, kısaca ınsan olmanın agır yükünü yüreklilik ve yetkınlikle taşı- yan bınlerce öğretmenden biriydi. An- cak mesleğinın ve yurtseverliğinin fa- turasını 21 yaşında genç bir fidanken ödedı... Öğretmen gerçeğinı ve öğretmenin geldigi yeri, Neş'e öğretmenin acıma- sız yazgısından daha açık ne anlatabı- iir? Diyarbakır"a bağlı Bismil'Babaes- ki'de öldürülen Ayşeve Numan Konak- çı öğretmenlerın geride kalan 6 aylık kızları Mahinur'a bu hesabı kim vere- bılir? Bıths'e bağlı Ahlat Düzköy'de öldü- rülen Yasemin-Bayram Tekin'in ve kız- ları Betiil'ün. ayak bıleklerine kadar ça- mura batarak okullarına giden bu genç ve idealist öğretmenlerin. ceplerındeki mendille öğrencilerinin burunlarını sı- len bu eğitimcilerin, sobası yanmayan dersliklerini sevgıleriyle ısıtan bu can- ların acı yazgıları karşısında kaç kişi lokmalarını yutup rahat uykulara dala- bilir? Tunceli'ye ba|lı Pertek ilçesinın Pi- rinçli Köyü llköğretım Okulu'ndan Ünal Atlı, Taşkın Senger, Orhan Bakır, Veysi Katar, 9 Ekım 1993 tarihinde öl- dürüldüler. 12 Eylül 1994"te, Tunce- lı'nin Mazgırt ilçesıne bağlı Darı- kent'ın öğretmenleri lojmanlarındaöl- dürüldüler. Amaçlan aydınlatmak. si- lahları tebeşır ve karatahta olan bu al- tı canın. okullann açıldığı ilk gün vu- rulmalarına hangi yürek dayanabılir? 11 Ekim 1994'te Erzurum'da öldürü- len dört öğretmenin anıları ve acıları öylesine sınırsız ve büyük ki gelin pay- laşalım: Onlar ve tüm öldürülenler ba- kın ne diyor: "Ben Unal Atlf yım/Ben Taşkın Sen- ger'im/Ben Orhaıi Bakırım/BİZ KL- BİLAY'IZ.../Ben Veysi Katar'ım/Ben Ayşe Konakçı'yım/Ben Ergin Ko- mut'um/BİZ MUSTAFA KEMAL'tZ.J Biz demokrasinin gelişmesinin. laik- liğin güçlenmesinin, insan baklarının yaygınlaşmasının, halk kültürünün fi- İizlenmesinin öncüleriyiz. Laiklik uğ- runa Menemen'de/Sıvas'ta ölenleriz. Biz bu yurdun asıl ve asil e\latları\ız. Biz Anadolu'\uz. Biz Türkiye'yiz. Biz, kaybımızla yüreklere ve belfeklere acı- nın plaketlerini asanlarız." Biz de diyoruz ki: Anılarınıza nice taze çiçek dalları sunuyor sızı ve emek- lerınızı yüreğımize gömüyoruz. 2000'lı yılların plan \e projelennın yapıldığı bu günlerde göre\ı başında ve görevi dışında yıtırdığımiz tüm mes- lektaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Se- lam onlara. saygı onlara... Cumhuriyeti. devleti gençliğe ema- net eden Atatürk, gençliği de öğretme- ne emanet etmiştir. Türkiye Cumhuri- yeti'nin temellerini oluşturan; Atatürk- çülüğü, laik cumhuriyeti ve çağdaş eği- tim i bu öğretmenden öğrenecektir gençlik. Bu nedenle öğretmen. Gazi Ke- mal'i ve O'nun ilkelerini en iyi bilen. en korkusuz savunan kişi olmuştur, ola- cakbr veolmakzorundadır. Bu nitelık- lerı yetkinlıkle taşıyacak ve yüreklılık- le savunacak tüm öğretmenler. selam sıze, sevgı size, saygı size... Mesleğini geçim değil.-seçim sayan. mesleğin gereklerinı ve onurunu her şeye karşın. ön planda tutan. kalemıy- le, tebeşirıyle bilgısiyle yüreklere be- yinlere seslenen. öğrencilerinin belle- ğindeızbırakan vebılımin sevirdefte- rıne alnının akıyla, bileğinin hakkıyla adını yazdıran, gerçek eğitimcilıgin hoşgörü ve onurunu vetkinlikle taşıyıp. kalıcı saygıyı hak eden öğretmenler; selam sıze, sevgı sıze, saygı sıze... Öğrencilerini. ailelerinin varsıllığına ve konumuna göre değil. insan olarak değerlendiren, eğitim ve öğretim ku- rumlannda özveriyle görev yapan. bil- gisini arttırarak ve aktararak katkıda bulunan, bilimsel \e evrensel tüm artı- lanna karşın onur belgesi, ödül ve teşek- kür alamavan; bunu, başının gölgesini önüne düşürmeden, ancak sızım sızım sızlayan yüreğinde duyan onuıiu ve ki- şilikii öğretmenler; yüreğimizin derin- iiğinden se\gi size, saygı size... Mutlulukla mutsuzluğu hep yan ya- na yaşayan. yaşamla ölümü birbirine çok yakın olan; acılarını. hastalığını, gözyaşlarını sınıfın dışında bırakan. bı- rakabilen öğretmenler: sayıları giderek azalsa bile yüreklerı Atatürk ilke ve devnmlerıyleçarpan, içlerı sevgidolu, a\dın sorumluluğu \e bılinci taşıyan yurtsever öğretmenler; mesleğımin ve meslektaşlarımın yüzakları: gönüller dolusu iyi dilekler sıze... Sınıflarda, kürsülerde. okullarda ve salonlarda emeğini, birikimini, gençli- ğini ve coşkularını bırakan; mesleğini biçimlemek \e biçimlendirmek olarak algılayan; yazgısı sürgünler. tavinler ölümler olan: sorgulanan, yargılanan. öldürülen \e tüm bunları mesleğinin. seçiminin, vurtseverliğinin bedeli ola- rak ödeyen veardında onuıiu bir >aşam bırakan, bırakabilen öğretmenler; say- gı ve sevginin en yücesi size... Kasetler. bılgısayarlar, videolar. hız- la gelışen teknik ve araçlar... Zaman bütün bu eğitim araçlarını bir yandan eskıtıp unuttururken, kuşkusuz bir yan- dan da yenilerıni yaratacaktır. Fakat uy- garlık devam ettıkçe karatahta. tebeşır ve öğretmen aşılamayacaktır. Öğretme- nin amacı, insanı eğitmektir. Öğretme- nin amacı. kendisini aşan öğrenci ye- tıştirmektir. Yeryüzünde hıçbır erdem. bu uğraşa ve özveriye ulaşamaz... Na- sıl öğrenmenin sınırı ve yaşı yoksa, öğ- retmenin de emeklisi ve emekliliği ol- maz. Çünkü o. yaşadığı sürece içinde bulunduğu toplumun düşünen beynı. konuşan dili ve aydınlatan önderı ol- muştur. olacaktır ve olmak zorundadır. Selam onlara, saygı onlara... 2000'li yıllara hazırlandığımız bu günlerde kendini toplumundan sorum- lu sayan gerçek eğitimcinin sorunları hafıfe alma, görmezden gelme lüksü yoktur ve olamaz. Amaç. mesleğe ger- çek yaşamsallığını, saygınlığını ve et- kinliğıni kazandırmak olmalıdır. Ister yönetımsel, ıster eğitsel her başarısız- İıkta fatura eğitimcilere kesilmektedir. Bizler mesleğe ve onuruna sahip çık- tıkça, yol gösterici, tutarlı \e bırikımlı oldukça eğitim tüm kurum ve kuralla- rıyla sağlıklı olarak işler. Bu mesleğin onuru da büyüktür, sorumluluğu da... Gelın nıtelıği ve güzelliklerı yarıştıra- lım, gelin dünyaya ve ülkemize ilkelı bir hoşgörü merceğinden bakalım. ge- lin mesleğimıze, okullarımıza ve genç- lenmize sahip çıkalım. Gerçek eğitım- cı olmanın yükü ve bedeli ağırdır. Ge- lin bu onuru vazgeçılmez bir kımlık kartı gıbı yüreklerinde taşıyan meslek- taşlarımızı saygıyla selamlayalım, iyi kı varsınız dıyelım. Gelin mesleğimı- ze. gençlenmıze ve yannlarımıza umutla bakalım. Sevincimizi de, umu- dumuzu da tüm meslektaşlarımızla paylaşalım. Hüznümüz giderek derinleşse de umudumuzu yitirmeyelim. Bunu eğitim adına, yarınlanmız adına, 2OOO'lı yıllar adına dileyelim ve bek- leyelim... TARTIŞMA lusal olmuştu. bayramlarda, Bu tür gezilerde halk arasına televizyonlardan kanşan büyük insan, genellikle kurtuJuşla ilgili alkışlanıyor. sevgi ve saygı "' ' ' ' iletişimi gözlerdeki sevinçle beüriyor ve gönülden gönüle akjpgidiyor. Alkışlarıçten ve zanf, her'kesin yüzünde beliren tebessümler mütevazı ve güzel mi güzel! Büyüklerin elini öpmek geleneklerimizde var, lcarşılay anlara elini büyükler de k üçüklerin öptürmüyor. Bir gezi sırasında, yanağından öperler. hatta yanhş anımsamn orsak Günümûzde ise bir moda yaşlıca bir kişi elini öpmeye giderek yaygınlaşıyor: Devlet kalkrruş. fakat Mustafa Kemal büyükleri gezileri sırasında, elini çekerek ona engel kendilerinı karşılayan halka Ufilmleri izleriz. o günlerde sinemanın yerinegetirdiği bu görev bizi mutlu eder. Herhalde dikkatinizden kaçmamıştır. Mustafa KemaJ gezileri sırasında kendisini Atatürk el öptürmezdi ellerini bol bol öptürüyorlar, büyük küçük demeden bir el öpmeeylemi hızla uygulanıyor. Büyüklerimiz el öpen kişinin yüzünü bile görmüy or. yanağından öperek bir çıft tatlı söz edilemiyor. Adeta otomatik şişe kapaklama makinesi gibi birşey. Banttayürüyenelepat diye bir öpücük konduruluyor. bir daha.bir daha... El öptürenleracaba bundan ganp birzevk mi alıyor, bu eylem acaba birmoral tazeleme mi veya insanlan körü körüne egemenliği altına alma tutkusu mu? Saygı tazeleme mi? El etek öptürmek ve körükörüne saygınlık eösterilerinin çok eskilerde kalmış olmasını beklerken ortaya yadırganan bir geri dönüş izlenimi sergilemiyor muyuz? Aklı başında kişiler bu gibi durumlardaki davranışı yaltaklanma olarak kabul ediyor M.HuIusi Erdem PENCERE Sıçra PireL ARADABIR HASAN SAGLAM Eski Milli Eğitim Bakanı Öğretmenlen Atatürk İle... Ülkemizin çağdaş çizgide kurulmasında ve yeniden yapılanmasında degerlı katkıları, ülkenin temelinde har- cı olan öğretmenler bugün, yüce Atatürk ile buluşuyor, onun yönünde olmanın huzur ve güvenini duyuyor. Ge- leceğe bakan umutlar ve içilen antlarla güç buluyor ve de başöğretmeninin manevi huzurunda birbirleriyle iç- tenlikle kucaklaşıyortar. Öğretmenin başlıca özlemi, Ata- türkçülüğü oluşturan müspet bilim ve teknoloji temeli- ne oturan çağdaş, laik ve özgür demokratik yaşam ve devlet düzenidir. Güçlii, istikrarlı, güven ve huzur dolu, her alanda gelişmiş Türkiye'nin yaratılmasıdır. Hodoflonen bu bağlamda, 24 Kasım'da öğretmenler Atatürk ile bütünleşmiş, onun görüş, düşünce ve hedef- lerinde buluşmuşlardır, Kaldı kiJtavramsal hu olıjşıım, eğitim ve öğretim düzeyinde, Milli Eğitim Temel Kanu- nu'nun Genel Amaçlan (Mad. 2) ve Temel Ilkeleri (Mad. 4-17) hükümTerT açık ifadeterte yer atmıştır. Durum bu iken, Türk Milli Eğitim sisteminin genel ya- pısını ve çağdaş nıtelikli felsefesini çağdışına taşımak, Öğretim Birliği Yasası'nı, ilkelerini ve uygulamalannı hi- çe saymak olanak dışıdır. Türk öğretmeni ters kanatta yer alamaz ve başöğretmeninden ayrılamaz, 24 Ka- sım'da içtiği andı da unutamaz. Atatürk'ün direktifi ile millet mektepleri açılır. Latin kö- kenli yeni Türk harfleriyle bütün yurtta büyük heyecan içerisinde okuma-yazma seferberliği sürdürülür. Bu sı- rada Atatürk'e başöğretmenliği kabul etmesi önerilir. Millet mektepleri başöğretmenliğini memnuniyetle ka- bul eden Atatürk, görüşünü şöyle belirtir: "Başöğret- menlik unvanının tevdi olunması ile bana rütbelerin en yücesi verilmiş oluyor." O'nun öğretmene ve öğretmen- liğe bakış açısını, duyduğu sevgi ve saygıyı, bu söyle- yişin içeriğinde görmek mümkündür. Derin anlam taşıyan başka bir deyişi de, "Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir" diyen ses- lenişidir. Öğretmenleri, millet olmanın yüceliğinde de görevli ve etkin kişi sayan şu sözü ne kadar anlamlıdır: "Öğret- menlerden yoksun bir millet, henüz millet olma istida- dını kazanamamıştır." Kaldı ki yıllar geçtikçe, özellikle 1950'lerden sonra, gö- rülüyordu ki o cefakâr ve vefakâr öğretmenlerin toplum- daki saygın yerleri, Atatürk'ten sonra kaybolmuş; eko- nomik, sosyal, kültürel ve mesleki sorunları artmıştır. Türk milli eğitimini laiktabanaoturtan, bunun çağdaş ve modern çatısını kuran Atatürkçülüktür. Ülkemizin öğ- retmenleri her zaman, Atatürkçülüğün bilinçli, inançlı, sadık, cesur ve heyecanlı savaşçıları olmaktan onur duymuşlardır. Ne var ki ülkemizdeki ağır bunalımlara dö- nüşen güvensizlik, istikrarsızlık ve huzursuzlukların te- melinde; çağa ayak uyduramayan, yetersiz, sistemsiz ve siyasal içerikli yönlendirilen eğitim-öğretim ve kültü- rel sorunlaryatmaktadır. Oysa Atatürk'ün Türkiye Cum- huriyeti'ni emanet ettiği gençlik, bugün en yetkili ve so- rumlu üst makamlarda (TBMM, hükümet, yargı organ- lan, tüm liderler, siyasal partiler vs.) görev başındadır- lar. Üniversitelerimiz, medya ve daha nice kurum ve ku- ruluşlar bu gidişten hiç mi sorumlu değillerdir? Milli eğitimin temel sorunlan, uzun ve orta vadeli plan ve programlarla çağdaş ölçülerde çözüme kavuşturu- lamadığı, Atatürkçü çizgide eğitim sistemi köklü deği- şikliklere yöneltilmediği sürece, değişik boyutlu buna- lımlar her dönemde Türkiye'nin yakasına yapılaşacak- tır. Bu oluşum içinde, 2000 yılına yaklaşırken Türkiyemi- zi, yüce Atatürk'ün amaçladığı ölçüde, çağdaş uygar- lığa doğru taşımak zorunda olduğumuzu nasıl unutabi- liriz? Ayrıca 60 milyonluk genç nüfusu ve atılımları ile dinamik, geleceğe açık ve üstün sezi gücü ile bilinçli Türk halkına ne yanıt verebiliriz? havatındaFactofinans iş hayatınızın en önemli faktörü finansman konusuna getirdiği doğru ve çağdaş alternatifleri ülkemizin önde gelen sanayi ve ticaret merkezlerine taşımaya devam ediyor. Bilgin, laboratuvarında önemli deneyler yapıyor; bir pi- reyi cımbızla tutup mikroskobun altına koyuyor; sonra yüksek sesle bağırıyor: - Sıçra pire!.. Pire sıçrıyor. Daha sonra bilgin yine cımbızla pireyi yakalayıp neş- terle bacaklarını kesiyor, tekrar mikroskobun altına yer- leştirip bağırıyor: - Sıçra pire!.. Pire yerinden kımıldamıyor; bilgin deneyin sonucunu defterine yazıyor: Pire, bacakiarı kesildiğinde işitme du- yusunu yitiren bir yaratıktır. • Yukardaki öykü kendisini neden-sonuç ilişkisine çok kaptıranları uyarmak için uydurulmuş. Bu konudaki çe- kinceleri korumakla birlikte, ortalığı kasıp kavuran neoli- beralizmin ya da gün geçtikçe insafsızlaşan kapitalizmin toplum kirliliğiyle ilişkilerini düşünmekte yarar var. Dünyanın "örnek" diye gösterilen ülkelerinde pislik sal- gını başladı. Avrupa'nın uygarlık bahçelerinde olanbiten- ler nedir?.. Italya'da "temiz eller operasyonu" diye bili- nen seferberlik, yürürlükteki düzenin karnını deşti, bağır- saklarını dışarıya döktü; bir koku, bir koku, tüm dünya- nın burnunun direği kırılacak!.. Fransa, ingiltere, vb. daha mı temiz!.. Gün geçmiyor ki bir rezalet ortaya çıkmasın!.. Işadamları, politikacılar ile mafya arasında kurulan ilişkiler, o biçim kadınların da oyuna karışmasıyla 32 kısım tekmili birden ekranlara dö- külüyor. Düzenin kokuşmuşluğu, sarayları da döküntüye çevirdi. Prenses Diana ile kocası Charles'ın aile içi ve dışı ilişkileri, en bayat Yeşilçam filmlerine rahmet okuta- cak kadar bayağı, güdük, sevimsiz ve sığ!.. insan ilişki- lerinde aşkın, sevdanın, tutkunun gizemli çekimine say- gı duyulur; ama, Prens ile Prenses'in halleri evlere şen- lik!.. Batı, soylularıyla ve soysuzlarıyla mide bulandırıcı bir bunalımın pisliğinde kıvranıyor; son yıllarda "yükselen değerler" insanlığın dışkılarıyla eşdeğerli bir çukura gö- mülmek üzere... Ya "Yeni Dünya Düzenı"?.. Neoliberalizmin türevinde kurulacak düzen, üç beş yıl- da dökülüp tirfillendi. • Ülkemiz de bu dünyanın enlem ve boylamları arasın- daki yerini alıyor. Bizim toplum "karma ekonomi" döne- minde bugüne oranla lavanta çiçeği kokuyordu; "Neoli- beralizm" moda olalı, ülkeyi yönetenler altı aydan beri yı- kanmamış bir çift elin on parmağındaki tırnak kirine dö- nüştüler. Soysuzların egemenliği, siyasal iktidarların "hat- tı öâ/â"sını oluşturuyor; yeni yetme işadamı, dipten dol- ma mafya, görgüsüz zengin, çıkarcı politikacı ve hızlı vur- guncu ittifakının marifetleri, medyanın ekranlannda bir görünüp bir kayboluyor. Üstelik bızimki ttalya gibi değil... Herkesin ağzındaki laf: - Bize de bir savcı di Pi- etrogerek... Özentiye bak sen!.. Hep Batı'ya özeniriz; biz Avrupa'ya hayran, sen ca- ma tırman, ne demişti Al- man: - Berlin 'de yargıçlar var!.. Şimdi moda değişti: - Roma'da savcılar var!.. Lafı mı olur?.. Bizde öyle savcılar var ki alimallah milletvekillerini pariamentonun kapısından armut gibi toplayıp içeri tıkı- yor, Italya'da var mı böyle- si?.. • Neoliberalizmle düzen kirlenmesi arasındaki bilim- sel bağıntıyı saptamak iste- yen, mikroskop altında pire deneyimini yapmalıdır: ba- Yurtiçi ticaret yapıyor, vadeli piyasalarda çalışıyor ve TL kaynağına yoğun ihtiyaç duyuyorsanız, FactoFinans ile tanışın. N a k i t a k ı ş ı n ı z a h ı z . r e k a b e t g ü c ü n ü z e g ü ç k a t ı n . F a c t o F i n a n s o n a y l a n m ı ş v a d e l i a l a c a ğ ı n ı z ı p e ş i n ö d e r , s i z i t a h s i l a t s ı k ı n t ı s ı n d a n k u r t a r ı r , i ş h a c m i n i z i g ü v e n l e b ü y ü t m e n i z i s a ğ l a r . IZMlR • BURSA • DENÎZLÎ FACTO na kalırsa, bacakiarı kesilen saöır deöil, topal olur: bizim gibi hem kel, hem fodul olmaz. ÇATIDA CUMARTESİ ETKİNLİKLERİ ÖZLEM-FERZAN- TL'ĞRUL 15.00-17.00 ARASI Canh. müzikh'. dansb matine 150.000 TL. Bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutlanz. Cafe - Bar 2510000 PBX251510S İNBİLTERE'de AU-PAIR yerleştirmede sûrat ve flOVENCE (0212) 256 53 42 T a m f i n a n s m a n . a l a c a k l a r ı n ı z a % 1 0 0 g a r a n t i . İstanbul ıO212ı 274 66 66 - 274 7158-2741111 • ü û m ıO312ı 417 99 80 • İaıir 10232, m 92 01 Bur§a (0224)255 70 80 • DenizH (0258) 26514 73 Adana |0322) 458 27 84 • Gazuntep 10342i 220 78 50 Başak Sigorta AŞ Acentesi Itimat Sisorta Ltd. Şti'ye an 5315651 531566, 528431, 528432 Başak Konut ile 2008479 no'lu trafîk poli^leri kayboldu, hükümsüzdür. Ehliyetimi ve nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMETAÜ TOPUZ Nüfus cüzdanımı. SSK kartunı, YıldızTeknik Ün. 3. sınıf kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. BERİSBAYR.4KTAR Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:5540804
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle