Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 KASIM 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
CRR Konser Salonu, üçyeni kompakt disk ile Ayhan Baran-Zehra Yıldız ve Idil Biret konserleri
EVtN İLYASOĞLU
Cemal Reşit Rey Salonu, sanat dünyamızı ve
K
asınımızı meşgul etmeye devam ediyor. Salona
_ıhip çıkmak, sanat dünyamızın gelenekselleş-
miş bir merkezinde kaliteyi düşürmeden sanatçı
ve sanatseverleri bir arada yaşatabilmek ve her
ortamda bunu gerçekleştirebilmek zorundayız.
Cemal Reşit Rey Salonu, bir sanat merkezi
kadar sanatsallığa ilişkin bir sosyal etkinlıkler
merkezi olarak da düşünülmelidir. Örneğin he-
nüz üç-dört yıldır yerleşmeye başlayan konserli
kutlama törenlerinde büyüİc kuruluşlar, banka-
lar vb. yıldönümlerini, yılbaşı kutlamalannı. bir
konser ve ardından verdikleri resepsiyon ile
kutluyorlar.
Bu uygulama, Cemal Reşit Rey Salonu ile
yerleşti. Hiç konsere gitmemiş kişiler, böyle bir
fırsat ile konser dinlemiş oldu. Böylece hem
maddi açıdan konser salonuna gelir sağlandı
hem de sanata destek verildi. Bu geleneğin böy-
lece sürüp gitmesi. içinde yaşadığımız toplu-
mun bir zenginligidir. Bu zengınlıği, yannlara
daha sağlam açılımlar yapabılmek adına koru-
mak zorundayız. Dileğimiz, Türkiye'nin bir hu-
kuk devleti olduğunu hiç kimsenin unutmaması
ve bütün anayasal kurumlann bu konuda duyar-
lılık göstermesi.
Uç yeni kompakt disk üstüne
Bu hafta sonu kendi evimde harika iki konser
ve iki resital dinledım. Kültür Bakanlığı'nın
destek olduğu. L'mar Prodüksiyon'un kompakt
diskleri ile. Bunlardan birincısi Gürer Aykal yö-
netimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest-
rası eşliğinde Ayşegül Sanca'nın çaldığı Beet-
hoven'ın üç ve dört numaralı piyano konçertola-
Salon Gürer Aykal yönetimindeki C'SO eşliğinde Ayşegül Sarıca. Beethoven'in üç >e dört numaralı pivano konçertolannı seslendirdi.
(lislderhııiz ve konserlerîıniz üstünerı. Bestecinin ateşli coşkusunu. kahramanlık
duygulannı uyandırışını dile getiren; klasik dö-
nemden romantik döneme geçişin birer simgesi
halindeki konçertolar
Gerek Sanca'nın Beethoven anlayışı gerekse
Aykal yönetimindeki CSO'nun incelikleri ay-
nmsayan, her çalgı topluluğunun aynntılan gö-
zeten yonımu, eserleri bütünleştırmiş. Dördün-
cü konçertonun nazik ve zarif başlangıcıyla fi-
nalinin ritmik gerilimi çok iyi dengelenmiş. Ay-
nca ses kayıt kalıtesi de son derece net ve den-
geli. Dansı diğer Beethoven konçertolannın ba-
şına! Umarız bu dizı, aynı ekiple tamamlanır.
Sanca'nın tuşlannda Schubert'in ve Rahma-
ninof un 'Müziksel Anlar'ını (Moments Musi-
caux) dinlemek ayrı bir keyif. Sanatçımız, başlı-
başına bir kompakt disk üstünde Schubert'in
op. 94 sensindeki Rahmaninof un op. 16 seri-
sindeki 'Müziksel Anlar' adlı mozaık parçacık-
larını işlemiş. 'Çalmış' demekten çok 'işle-
miş*tlemek daha doğru olacak. çünkü Sarı-
ca'nfnydrufrlunda.SchuBert'iri o içVdöhÜk çü-
cuksu utangaçlığc romantizmin acıyla coşkuyu
kaynaştırdığı şıin, Rahmaninofun yer yer baş-
kaldıran. yer yer karanlıklar dünyasına dalan
karakten gerçekten de ince ince ışlenmiş.
Ayşegül Sanca-Ayla Erduran ikilısinin Greek,
Debussy \e Franck sonatlanndan oluşan yonım-
lan da üçünca kompakt diskte yer alıyor. Franck
sonatın kaydında, piyano-keman dengesi yer
yer değişıkiikler geçirmiş. Ancak Debussy ve
Greek sonatlannda yerleşik bir denge, Erdu-
ran'ın içinden gelen şarkıyı söylemesi, kendine
özgü tamperamanını sergıleyişı ve Sarıca'nın
tr'temmel eşliği, bu kompakt diski de keyifle
.ültür
Bakanlığı'nın destek
olduğu, Umar
Prodüksiyon'un
kompakt disklerinin
birincisi Gürer Aykal
yönetimindeki
Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası
eşliğinde Ayşegül
Sanca'nın çaldığı
Beethoven"in üç ve
dört numaralı piyano
konçertolan. Gerek Sanca'nın Beethoven anlayışı gerekse Aykal
yönetimindeki CSO'nun incelikleri aynmsayan, her çalgı topluluğunun
aynntüan gözeten yorumu, eserleri bütünleştirmiş.
Baran ve Yıldız şan resitalinde 18. ve 19. yüzyıl arvalarını sundular.
dinlenir hale getiriyor. Doğal kı bu diskın tarihi
bir özellıği de Sanca-Erduran gıbı cumhuriyet
tanhimizin yetiştirdiği değerli iki yorumcumu-
zu bunca yıl sonra ilk kez bir arada kayda geçir-
miş olması.
Genelde bakanlıklarla yapılan bu tür projeler,
bir gün önemlı kişilere dağıtılmak üzere kimse-
lerin ulaşamadığı odalarda saklanır. Belki de ilk
kez Kültür Bakanlığı'nın bu projesi ile Umar
Prodüksiyon'un kompakt dısklenni her istediği-
niz müzik dükkanında, her plakçıda bulabıle-
ceksiniz. Yılbaşı için harika armağanlar'
Geçen hafta tek izleyebildiğim konser, Cemal
Reşit Rey Saloıuı'nda yer alan Baran-Yıldız şan
resitali oldu Kendılcrine pıyânoda Judith Uluğ
eşlik etti. 18 ve 19. yüzyıl aryalarından seçıl-
miş bir demet sundu sanatçılar. Her şeyden ön-
ce böylesi ikilı resıtaller. dınleyicimizin çok ıl-
gisini çekiyor. Üstelık onca > ılın denevimı ile
gıttıkçe şan yapma sanatının tüm sırlannı elde
etmeyi başaran değerli sanatçımız Ayhan Baran
ve pınl pınl sesiyle bu dinletıyı paylaşan Zehra
Yıldız olunca, ıvice etkileyıcı bir sonuç çıkı>or
ortaya. Doğal kı bu aryalann pek çoğunu hep
orkestra eşliğinde duymaya alışmışız; belki de
piyano, çalgı olarak aynı ses yoğunluğunu ver-
mediğınden yadırgıyoruz. Gönül ıster kt Avru-
pa-Amenka televizyonlannda izledığımız gıbı,
orkestra eşliğinde bu tür konserler yapıKın. ar-
dından da bunlardan kompakt dıskler üretilsin.
Idil Biret'in son etkinlikleri
Son günlerde Idil Biret'in yoğun etkinlikleri
peş peşe: Her ay bir sanatçıv ı "ayın sanatçısı' se-
çen Radyo Francc. ekım ayı sanatçısı olarak
seçtığı Idil Biret'in bir ay boyunca her akşam
yarım saatlik programlarla Chopin plaklanm
yayımlamış.
Aynca sanatçıyla söyleşiler \e sonunda bir de
canlı konser düzenlemiy C'anlı konserde idil
Biret'ın "Bis olarak ne çalmamı istersini/" şek-
lindeki sorusu. dınleyıcılen son derece etkıle-
miş. Geçen hafta İzmır De\let Senfoni Orkest-
rası ile iki ayrı vapıt bırden seslendırmesmı
(Falla'nın ispanyol Bahçelen'nden ve Ravel'ın
Sol El Konçertosu) ardından üç tane bırden bis
çaldıgını televizyondan ızledik. Mustafa Nevzat
Ilaç Şirketi ile yapmakta olduğu Anadolu turne-
sını de Antalya. İzmır. Ankara \e Trabzon'dan
sonra. bu ay içinde Bursa \e izmıt'te çalarak ta-
mamlayacakmış.
Bu hafta Cemal Reşit Rey Salonu'nda vere-
ceği üç resitalin her birisi ayn bir başlık taşıyor:
23 kasımda *Prelüdler": 26 kasımda "Piyano
l varlamaları": 28 kasımda 'Çeşitlemeler \e
Etütler' başlığı altında yapıtlan demetleyecek
Cemal Reşit Rey Salonu'nun eski bir uygula-
ması olan kalabalık konserlerde ındirim yapıl-
mamasına karşılık. Idil Bıret sahneye sandalye-
ler konmasını ve öğrencilenn onun çe\resinde
konseri dinleme olanağı bulabilmesini öneriyor.
Karikatürcüler
—yazılı^eminat
Kültür Servisi - tstanbul Büyükşehir Bele-
diyesi. Istanbul Karikatür ve Mizah Müze-
si'nin kapatılmayacağına dair K.arikatürcüler
Derneğı yöneticilerine yazılı teminat verdi.
Müze 18 kasım tarihinde Kütüphaneler ve Mü-
zeler Müdürü Yakup Kuloglu imzası ile kapa-
tılmış. 21 kasım tarihinde ise Kütüphaneler ve
Müzeler Müdürlüğü'nden gelen yeni bir yazı
ile kapatma karan durdurulmuştu. Bu yazıda
22 kasım-30 aralık tarihleri arasında düzenlen-
mesi planlanan "Şehremaneti'nden Büyükşe-
hir'e Istanbul" adlı serginın da müzede açıla-
bileceği bildirilmişti.
Ancak Karikatürcüler Derneği Başkanı Se-
mih Balcıoglu,yönetim kurullannın bu yazıyı
yeterli görmeyerek sergiyi açmama ve müzeye
gitmeme karan aldıklannı bildirdi. Bunun üze-
rine önceki gün Karikatürcüler Derneği'ne
gönderilen, Istanbul Büyükşehir Belediyesi
Emlak ve Istimlak Dairesi Başkanı Hakkı tur-
can'ın imzası ve Kültür Daire Başkanı Şeıtol
Demiröz'ün onayını taşıyan yazıda. Karikatür
v ^ Mizah Müzesi'nin çalışmalanna eski statü
ikerinden aynen devamına karar verildiği be-
lirtiliyordu.
Bu yazılı temınatı alan Karikatürcüler Der-
neği müzeye gitmeye karar verdi, ancak Şeh-
remaneti'nden Büyükşehir'e Istanbul ser-
gisinin açılışı, sergi hazırlıklan kapatılma
karan nedeniyle yanm kaldığından 13 Aralık
1994 tarihine ertelendi.
İtalyan yönetmen Ninna Moretti, son filmi 'Sevgili Günlük'te kendisini oynuyor
ıııı Karısıııii
Kültür Servisi - Bu yıl Cannes Film Festiva-
li'nde çok beğenilen 'Caro Diario-Sevgili Gün-
lük' fılmiyle en iyi yönetmen ödülüne değer
görülen Nanni Moretti ttalya'nın son zamanlar-
dakı en ilgınç yönetmenlerinden biri olarak ka-
bul edilıyor.
Yönetmenliğin yanı sıra senaryo yazarlığı,
prodüktörlük ve oyunculuk da yapan 41 yaşın-
daki Moretti, savaş sonrası italyan sinemasının
üçüncü kuşak yönetmenlerinden. Başka deyişle,
faşizm sonrası Italya'da doğup, komünizrmn va-
atlerine kuşkuyla bakan kuşaktan geliyor.
Moretti ve çağdaşlan: Maurizio Nkhetti, Gi-
anni Ameüo ve Daniele Luchetti. Rosellini, Vis-
conti ve Fellini gibı kendılenne •maestro' dıye
hitap edilmesini beklemiyorlar. 6O'lı yıllarda
ortaya çıkan bazı yönetmenler gibı Marks'ın ya
da Freud'un kölesı olmayı reddedıyorlar. Aynca
bırlikte çalışacaklan yıldızlar, filmlerinin fı-
nansmanı ya da seyircileri için gözlerini yurtdı-
şına dikmiş de değiller.
16 yaşlannda sutopu ve sinemaya merak sa-
ran Moretti, okulu bıraktıktan sonra kendinf
çektiği filmlerle ifade etmeye karar vermiş.
1976 yılında çektiği ve kendisinin de ('Kramer
Kramer'e Karşf filminden üç yıl önce) bekâr
bir babayı canlandırdığı 'Lo Sono L'n Autarc-'
hk>' adlı film Italya'da yeni filızlenmeye başla-
yan feminıst hareketin temsilcileri tarafından il-
giyle karşılanmıştı. Bundan sonra kendisine bu-
günkü saygınlığını kazandıran 'Ecce Bombo'
filmını çekti. Doğaçlama yöntemiyle çekildiği
her halinden belli olan bu filmde, orta sınıftan
İtalyan yönetmen Nanni Moretti
bir karakteri. dünyada olup bitenler yüzünden
kafalan kanşmış, anne babalanndan uzaklaşmış
bir serseri grubunun bir üyesinı canlandırıyor-
du Tican açıdan başan kazanan ve tartışmalara
yol açan bu film yeni İtalyan gençlığinin psiko-
lojik durumunu yansıtıyordu.
Bu filmden sonra Moretti hep "Michele" adlı
karakterieri canlandırdı. 'Golden Dre-
ams'(1981) filminde bır film yönetmeninı. 'Bi-
anca'da (1984) oir katili, "The Mass is Oer'da
(1985) bir rahil.ı. Palombella Rossa'da (1989)
bir sutopu maçı süresince geçmişinı yenıden ın-
şa etmeye çalışan. bellek yitimine ugramış bir
Komünist Partı görevlisıni oynuyordu. Bu ka-
rakterlerinin hepsinin de adı Michele'di.
Moretti "Michele ben değflim, ama benim ba-
zı karakteristiklerimi. vanılsamalanmı ve öfke-
mi taşıyan, benden doğmuş bir karakter" diyor.
Moretti, 1986 yılında kendisıyle aynı zihnıye-
ti taşıyan çağdaşlannın ve kendisinin filmlerini
üretebilmek için Sacher adlı bir şırket kurdu.
Carlo Mazzacurti ve Daniele Luchetti ilk film-
lerini Sacher için yönettiler Luchetti'nın gırtla-
ğına kadar yolsuzluğa batmış İtalyan politik ya-
şamı üzerine bir hıciv olan 'II Portaborse'1
adlı
üçüncü uzun metrajlı filminde, Moretti, mesle-
ğinde ılerlemek için her şeyi göze alan bir ada-
mı canlandınyordu.
Moretti'nın "Sevgili Günlük' adlı fılmı. ger-
çekle kurmacanın kanşımı. Yönetmen bu film-
de kendisini oynuyor. Film, üç bölümden oluşu-
yor. ilk bölümde Moretti, Vespasıyla ağustos
ayında bır pazar Roma'da dolaşıyor. Ikinci bö-
lümde 30 yıl telev ızyondan uzak kaldıktan son-
ra ucuz televizyon filmlerinin müptelası olan
entelektüel bır arkadaşıyla Lepari'yı. Strombo-
lı'yi ve diğer İtalyan adalannı dolaşıyor.
Son bölümde ise Moretti akciğer kanserine
yakalandığının doktorlar tarafından ancak bir
yıl sonra anlaşılmasının öyküsünü anlatıyor.
Eluuı Berk'ten erotik resimler
İlhan Berk 10 yıl aradan sonra sanatseverle buluşuyor.
Kültür Servisi - İlhan
Berk'in resim çalışmalan, 10
yıl aradan sonra ilk kez sanat-
severlerle buiuşuyor. 2- 31 ara-
lık tarihleri arasında Milli Re-
asürans Sanat Galerisi'nde açı-
lacak sergide, Berk'in
-
nü" re-
simlen, yağlıboya çalışmaları,
siyah zemin üzerine çızdiği be-
vaz erotik desenleri ve aynca
Istanbul haritalan sunulacak.
Mıllı Reasürans Sanat Gale-
risi, sergi dolayısıyla bir İlhan
Berk kitabı gerçekleştirdı. İl-
han Berk'in resimleri ile dize-
leri, böylece aynı kitap içinde
buluşmuş oluyor. Kitapta ayn-
•2- 31 aralık tarihleri arasında Milli Reasürans
Sanat Galerisi'nde açılacak sergide, Berk'in "nü"
resimleri, yağlıboya çalışmalan, siyah zemin
üzerine çizdiği bevaz erotik desenleri ve aynca
Istanbul haritaları sunulacak.
ca. Abidin Dino'nun İlhan
Berk ıçın kaleme aldığı bir ya-
zı da sunuluyor.
İlk resim sergisıni 20 yıl ön-
ce Galerı Baraz'da açan. son
olarak da 10 yıl önce Galeri
Nev'de çalışmalarını sergileyen
İlhan Berk. "Yazmak benim
için büyük bir mutsuzluktur...
Bu yeryüzünü olduğu gibi gör-
meme engel olan ve bana ver-
yüzünü cehennem eden bu yaz-
mak eylemindcn kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var:
Resim yapmak. Aşkın, vaşamın
ta kendisi gibi geliyor bana."
diyor.
Bulduğu her çeşit kağıt par-
çası üzerine resimler "çiziktiri-
yor" İlhan Berk. Resim yapar-
ken bütün önyargılardan, he-
saptan. kitaptan soyunduğunu
ve resmin karşısına çırılçıplak
çıktığını belırten Berk. "Nesne
ile aramıza hiçbir şey girmez.
Resim yapmak öğrenilir, ben
öğrenmek istemem" diyor ve
eklıvor. "Kağıt, elin altında
binbir kılığa girmiştir, üstüne
çay, kahve, içki dökülmüşlür.
Bu kağıdın üstünde elim gider
gelir çi/iktiririm, boyarım. Ben
resim yapayım diye hiçbir za-
man ofurmadım. elime kaleıni,
fırçayı almadım. Resim beni
çağırmıştır. o zaman yapmışım-
dır."
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Açık Öğretim Gerçeği•••
Olaylara yüzeysel yaklaşımı bır alışkanlığa dönüştür-
menin en zararlı yanı, hiç kuşkusuz nice olumlu girişim-
lerin değerini yadsıma, böylece de aslında desteklenme-
si gereken adımları engelleme gibı sonuçlara yol açılma-
sıdır. Bilır-bilmez konuşmaların retorik düzeyde sergilen-
mesinin genellikle bilgi çağnşımları yaratabildığı ülke-
mizde de durum, bundan farklı olmamaktadır. Böyle bir
tutum, bilgi temelinden yoksun bulunması nedeniyle ne
yapıcı ve yol gösterici bir eleştiri yerine geçebilmekte, ne
de kafalarda biriken sorulara doğru yanıtlann verilebile-
ceği bir zemin oluşturabılmektedir.
Basında kimi zaman magazin söylemlerinin sınırını aş-
mayan .tümcelerle değınilen açık öğretim gerçeği de
Türkiye'nin, taşıdığı büyük öneme karşın, ne yazık kı en
"hafife alınan" gerçeklennden biridir. Bu hafifliğin temel
kaynağı ise. 1982 yılından bu yana, Eskışehir Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nce gerçekleştıril-
mekte olan bu eğitime ılışkin bir şeyler söylemek ıste-
yenlerin, yalnız Türkiye'de değil, ama Batı'nın bütün iler-
lemiş ülkelerinde çok özel bır nitelik taşıyan bu öğrenim
biçimini daha yakından tanıma, amaçları ve yöntemlerı
üzerinde durma gereksınımını duymamalarıdır. Gerçı
Türkıye gibı, üniversite öğretim elemanları kadrolarında
henüz büyük eksiklerin bulunduğu, buna karşılık yeni
üniversite vaatlerinin bütun seçim ve sıyasal konuşma
meydanlarında eşarp dağıtılırcasına dağıtıldığı bır ülkede
açık öğretim gibi önemli bır konuya gereken ciddıyetle
yaklaşılmasını beklemek, belki de boşunadır. Ama yine
de en azından bazı çevrelerin konuya daha özenle yak-
laşmalarını istemek, düşsel bir beklenti sayılmaz...
Bu bağlamda özellikle bilinmesı gereken nokta. gerek
Batı'da, gerekse Türkiye'de açık öğretımın bir tür diplo-
ma fabrikası niteliğinı taşımadığıdır. Başka deyişle, açık
öğretim, içinde yaşadığımız ve görünüşe bakılırsa adını
önümüzdeki yüzyıla da devredecek olan bilgi çağında,
geniş kitleleri böyle bir çağın gerekleri doğrultusunda
bilgiyle donatmayı hedefleyen bir öğrenim sistemıdır.
Kendine özgü yapısıyla anılan sistem. geleneksel univer-
sıtelere başarısızlıkları nedeniyle gırememış ünıversıte
adaylarına daha kolay yoldan dıploma sağlamayı değıl,
fakat örneğın yaşları ve uğraşları ne olursa olsun. günlük
yaşamlarının akışı ıçersınde ünıversıteye devam ıçın za-
manlarının çoğunu ayırabılecek konumda olmayanlara.
çok özgül, doğrudan uygulamalara yönelik alanlarda
üniversite düzeyinde öğrenim görmeyı ısteyenlere. bir
mesleğe gırdikten sonra o mesleğın ılerkı aşamalarında
belli bır formasyon gereksınımını ıçtenlikle duyanlara hız-
met götürmeyı amaçlar. Bır kuruluşun muhasebe bölü-
münde yardımcı eleman olarak ışe başlayan bır gencın
daha sonra işletme öğrenimı yapmak ıstemesı. ya da
farklı bır alanda da üniversite öğrenımi yapma ısteğıni
duyan biri gibi, çoğaltılabıleçek örnekler. uzerınde dik-
katle düşünüldüğü takdırde. konunun onemını göster-
meye yeterlidir.
Ote yandan açık öğretim. hiç de gösterilmeye çalışıldı-
ğı kadar kolay bir öğrenim değıldır. Bır açık öğretim öğ-
rencisinin normal üniversite öğrencisıne göre tek farkı,
değişik saatterde ve kendı mekântnda öğrenim görmesi-
dir. Buna karşılık daha kolay dıploma alabılmesı, kesın-
lıkle söz konusu değıldır. Türkiye'de her yıl açık öğretımı
başarıyla tamamlayabilenlerın sayısı gözdan geçırıldiği
takdirde, bu gerçek hemen ortaya çtkacaktır.
Bir başka gerçek, açık öğretimın örneğin "diplomalı
işsızler" yetıştirme gibı bir durumla hıçbır ilintisinin bu-
lunmayışıdır. Çünkü açık öğretim öğrencılennın büyük
çoğunluğunu henüz hiçbir mesleğe girememış olanlar
değıl, ama halen çalışmakta olan ve mesleklerınde daha
ilerı aşamalara varmak isteyen kımseler oluşturmaktadır.
Eğitım seferberliğinın gereklilığinden her fırsatta -haklı
olarak- söz edıldiğı bır ülkede. ülkede ve ülke dışında
yaklaşık yediyüz bın öğrencıye hızmet vermekte olan bir
kurumun yine her fırsatta hafife alınmasını anlayabilmek.
gerçekten pek kolay değıldır. Aslında üniversiteyle ılgıli
her konuda olduğu gibi, açık öğretim bağlamında da ya-
pıcı tutum. bu önemli konuyu başka konular adına har-
camak değil. ama bağımsız ele alarak nasıl daha verimlı
kılınabileceği üzerinde içtenhkle kafa yormaktır. Bundan
farklı bir tutum, günümüzde gerek araçlar, gerekse yön-
tsmlof bağlamında en ılerı düzoydo ilerden biı
gerçekleştırmekte olan Anadolu Üniversitesi Açık Öğ-
retim Fakültesi'ne ağır bır haksızlık yapmaktan
bır sonuç doğurmaz...
Sessiz ve Yavaş'
• Kültür Servisi - Özel bır telev ızvon kanalı için hazırlanan
"Sessiz ve Yavaş" adlı dizinın çekimleri devam ediyor.
Yönetmenlığini Mehmet Sövlerin gerçekleştırdığı ve 4 bölüm
olarak çekılen dizinin başrolünü Dılek Pamırtan ovııuvor
Sessiz ve Yavaş'ta diğer önemli rollen ise Engin İnal.
Müzehher Calışkan. Ayça Bağana. Cem \ıldız. Ebru Bıvık.
Selin Bağcı ve Saygınhan Cdik paylaşıyor. Senaryosunu Nejat
Çelik'in yazdığı dizıde anne ve baba arasindaki bitmek
tükenmek bilmeyen kavgalar yüzünden önce aılesınden sonra
da arkadaş çevresinden kopan üniversite öğrencisi geııç bir
kızın. zaman içinde uyuşturucu bağımlısı biri haline gelmesi
anlatılıyor.
Dünya Kitap'ın kasım sayısı
• Kültür Servisi - Dünya Kitap. kasım savısında. vıl bovunca
süren Yılın Kitabı ve 2 Şiir Ödülü etkinliklerinin sonuçlannı
okurlarına duvuruyor. Dergi bu kapsamda 2 Şiir Ödülü'nün
sahibi Gazanfer Eryüksel'le bir söyleşıye de ^avfala^nda yer
veriyor. Orhan Pamuk, "hayattaki ve Yeni Hayat'taki
bayı toplantılannı" anlatıyor. ayrıca
TÜYAP yöneticileri Deniz Kavukçuoğlu. Bülent Ünal.
Ümıt İyem'le yapılmış söyleşilerın yanı sıra Onur Yazan
Adalet Ağaoğlu da Dünya Kitap sayfalarında veralıyorlar.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlıı ile yapılan
söyleşi ve Tarih Kurumu kitaplannın tanıtımlan. Hüsnü
Terek'in Frankfurt Kitap Fuan'nı anlatan yazısı. Kenzabure
Oe'nin kazandığı Nobel Edebivat Ödülü iİe ılgıli Osman
İkiz'ın isveç'ten yazdıkları. Osman Şahin sö>leşisi.
Almanya'da Kapalıçarşı üzerine yapılmış bir çahşmanın renkli
Kapalıçarşı haritalanyla desteklenen tanıtımı.yer alıyor.
Açık Plato Kültürpark' kısa
film öykü yarışması
• İZMİR(AA)-İzmır Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat
Etkinlikleri AŞ (İFSAŞ), sinema sanatının 100. yılı dolayısıyla
"Açık Plato Kültürpark" adıyla kısa film öykü yanşması
düzenledi. Sinema ve T\ sektöriinün genç kuşaklara
tanıtılması amacıyla düzenlenen yanşmaya katılacak lise
öğrencilerinin yazacağı 10 öykü, Dokuz Eylül Onıversitesi
Giizel Sanatlar Fakültesı Sinema-TV Bölümü
tarafından kısa film olarak çekilecek. İzmır'in en veşıl
alanlarından Kültürpark'ın konu olacağı yarışmayla ilgıli
bilgiler. bugün Belediye Meclıs Salonu'nda yapılacak
toplantıda verilecek. Toplantıya yazar Feride Ciçekoğlu da
katılacak. Aliağa Beledi>esi'nce düzenlenen "Sinema
Günleri". cuma günü başlıyor. Atatürk Kültür Merkezi'nde 18
aralıea kadar sürecek etkınliklerde, şu filmler gösterilecek:
"İyi Evlat" 25, 26, 27 kasım, "Evde Tek Başına" 2, 3,4
aralık: "Mavı Sürgün" 9. 10, 11 aralık; "Şahmaran" 16, 17 ve
18 aralık. Filmler cuma günü 19.00, cumartesi ve pazar günlen
ıse saat 14.30 ve 19.00'da ücretsiz ızlenebılecek.