04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1994 PERŞEMBE 14 KULTUR Refah'a karşm çağdaş caz (lizisi Rava/Lovano Beşlisi'nin konseriyle başlayacak olan dizi Burhan Öcal, Steve Lacy ve Don Byron'a dek uzanıyor CEVl YEGÜL Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nda bır vılı aş- kın suredır buyuk ozverı\le çalışan Aydın Gun. bıldığınız gıbı ıkı ıkı hafta kadar once \enı beledı- >e yonetımının ıdeolojık dayatmalanna boyun eğ- memek ıçın gorevınden avrıldı Sayın beledıye başkanımtz. bu benzersız salonun buyuk zorluk- larla gerçekleştırılen yıllık programının yaptığı çağrışımlan duşunerek olsa gerek. salonun mescı- dını geçen gunlerde hızmete açtı Beledıye başka- nımız Sayın Tayyip Erdoğan'ın, sanatın belırlı bır ıdeolojı ıle harmanlanamayacağını bılmedıgı. bu- nun da otesinde sanatın ne olduğunu bılmedıgı her ıcraatından anlaşılıyor Kendısıyle bu konuda tar- tışmanın da anlamsız olacağını duşunuyorum çunku mensubu olduğu partının tum sozculerı gıbı sıkı bırdemagojı eğıtımınden geçtığı anlaşılıyor Saym Tayyıp Erdoğan'ın ve mensubu olduğu sı- yası partının temsıl ettığı ıdeolojının Cemal Reşıt Rev bunyesınde gerçekleştırılen kultürel faalıyet- ler tıpı etkınlıklerden korkmalan \e bu etkınlıkle- rın yapıldığı mekan ve kurumlan hedef almalarını normal karşılamak gerekır Bu tıp etkınlıkler ın- sanları yenı bır bılınç duzeyme taşırlar Bu yenı bı- lınç duzeyı. duşunce otesıdır ve oralarda dogmala- ra ver yoktur Onun ıçın beledıye başkanlığı go- revlerını askıva alarak mısyonerlığe soyunan Sa- yın Tayyıp Erdoğan \e onun gıbılere venlecek en buyuk ders, bu dızı gıbı etkınlıklerı madden \e manen desteklemek ve bu ıdeolojının yaratmaya çaliştığı monokrom topluma geçıt vermemektır Profesyonel olgunluk ve sevginin sonucu Şımdı gelelım dızıye Evet, şımdılık Cemal Re- şıt Rey Konser Salonu ve Pozıtıf'ın ortaklaşa ha- zırladıklan caz konserlen dızısı devam edıyor Dı- zı 25 kasım cuma gunu Rava/Lovano Beşlisi'nin konserı ıle açılacak Lovano, gunumuzun tenor saksofon ustalanndan bırı 2 <\kbank Caz Festıva- lı dolayısıyla 2 yıl once ulkemıze gelen ve Dovvn- beat dergısıne festıvalle ılgılı ovgu dolu bır eleştırı >azan dergının saygın eleştırmenlerınden Hovvard Mandel, Joe Lovano'nun son zamanlarda vakaladı- ğı ıvmeyı şu sozlerle anlatıvor "Gec gelen. ancak tamamıyla hak edilmiş bir başannın, profesvonel olgunluğun ve sevginin kaçınılmaz sonucu."Lova- no gunumuzun en gozde caz muzısyenlerı arasın- da ver alıyor Her ne kadar son gunlerde lıderlığı altında yap- tığı çalışmalar on plana çıksa da Joe Lovano, 9O'lı yıllarda Paul Motian. Joe Scoffeld, Charlie Haden, Mıchel Petrucianni gıbı caz dunyasının yaratıcı ısımlerının aradıgı ıstıkrarlı bır eşlıkçı olarak gun- demde kaldı Istanbul'da yann akşam vereceklerı konserde Joe Lovano'nun eşlıkçılen şovle Tronı- pette Enrico Rava, davulda Pheeroan AkJafT, başla Mark Helias ve gıtarda John Schroeder. Dızının ıkıncı konuğu hepımızın yakından tanı- dığı Turk caz muzısyenı Burhan Ocal.Vurmalı ve yavlı çalgılar ustası Burhan OcaL etnık unsurları caz ıle harmanlayan Avrupalı muzısyenlerın başın- da gelıyor Ocal. Kırklarelı doğumlu Muzığıyle kulturler arasmdakı banyerlen yıkmavı hedefleyen Ocal'ın bunda oldukça başanlı olduğu soylenebı- lır Eğıtımını geleneksel ve klasık Turk muzığı uzerıne almış olan Ocal bugune kadar Nana \a$- concelos, Bobby \Vatson, Steve Swallov\. Trilok Gurtu. Werner Ludi gıbı buyuk ısımlere eşlık et- de klarnetın en buvuk \ ırtuozlcrınden bırı Byron'ın genç vaşına rağmen çağdaş muzıgın bu- yuk ıstmlen David Murray, Steve Coleman, Ant- honv Braxton ve Gunther Schuller gıbı ustalarla sayısız çalı^ması bulunuyor Byron'ın, klarnctı kendı kompozısyonlarından Ellıngton aranjmanla- nna, Schumann'a ve "swıng e kadar oldukça genış bır yelpazeye yaydığını behrtmekte fayda var Byron a istanbul'da trompette James Zollar, pıya- noda Edsel Gomez, basta Andv Gonzales, ddvulda Ben VVithman ve vurmalı çalgılarda Don Alias eş- lık edecekler BreaKa'nın en önemli pıyanisti Günümüzün tenor saksofon ustalanndan Joe Lovano'nın konseri vann akşam CRR'de. mesı>le de tanını>or Bugunlerde \\eather Re- port'un kuruculanndan Joe Zavvinul ıle he>ecanlı projelere sovunan Burhan Öcal a Istanbul'da bas- ta Jamaaladeen Tacuma \e Vienna Art Orchest- ra'nın kuruculanndan VVolfgang Pushnig eşlık edecekler Caz konserlen dızısının yenı >ildakı ılk konuğu ıse bundan once ıkı kez ulkemıze farklı tormasyonlarda gelmış olan Steve Lacy Lacy bu kez dortlusuyle Istanbul da olacak Sidnev Bec- het'ten sonra unutulmaya yuz tutan caz tarıhının bu en hor gorulmuş enstrumanını ustun teknığı ve yumuşak stılı ıle tekrar gundeme getırerek dırıiten Lac>"nın tonal esneklığı. kendısını caz tanhının en buyuk ısımlerı arasına yerleştınyor Dizinin en sıra topluluğu: Don Byron Coltrane'ın de Lacv'nın soprjnosundan çok et- kılenerek bu enstrumanı, elıne aldıgı caz tanhının sır olmaktan çıkrnış sırları arasında anılır Lacy'nın karıyerının donum noktalarından bırı caz tanhının en çok ız bırakan pıyanıstlennden bı- n olan 'free jazz'm mımarlanndan Cecil Tajlor'ın topluluğuna katıldığı 1956 yılıdır Taylor'ın yanın- da kendını aşan Lacy'nın en çok etkılendığı mu- zısyenlerın başında da yıne caz tanhının bır başka çığır açan pıyanisti. Thelonious Monk gelır Be- bop'un bu en onemlı pıvanıstının etkılennı Steve Lacv'nın kendı bestelerınde ve Monk a atfedılen plaklannda gormek mumkundur Karıverı boyunca soprano saksofondakı ustalı- ğını yaratıcı bestecıhğı ıle pekıştıren \e sonunda 1992'de çağdaş muzık alanındakı en sjvgın odul kabul edılen MacArthur'a layık gorulen Steve Lacy, bugun pek çok farklı tormattakı çalışmalan- nı surdumyor Lacy nın Istanbul da bırlıkte sahne alacagı mu/ısyenler şoyle Vokal \e kemanda Ire- ne Aebi. dav ulda John Betsch \ e basta Jcan Jacqu- es Avenel. Dızının en sıradışı topluluğu ve kışisel fdvorım ıse Don Byron. Don Byron ntmık. dokıısu zengın melodık ve tamamen kendıne ozgu vorumuyla caz klarnetın yenı dehasi kabul edilıvor 1992 yılında Tuskegee E\periments adh ılk albumuy'le çok olumlu eleştınler alan Don Byron kendı kuşağı- nın en yaratıcı muzısvenlerınden bırı olduğunu yaptığı çalışmalarla kdnıtlıyor Son uç Mİdır Dovvnbeat dergısının eleştırmenler jnketınde bır numaralı klarnetçı seçılen Don Byron. gerçekten Dızının bu yılkı konuklarındah bırı de Brezıl- ya"dan Brezılya'nın en onemlı caz pıvanıstı kabul edılen F.liane Elias, Amilton Godoy ve Amaral \V eria gıbı dunva çapında hocaların yanında klasık muzık eğıtımını tamdmladıktan sonra. 13 yıl once cazın kalbının dttığı New York a yerleşmış Juıllı- ard'dakı ozel hocalan sayesinde de bugunku stılı- nın temelınde vatan farklı yaklaşımı perçınleyen Ella.s'm. Chopın, Bach, Ravel vc Mlla Lobos gıbı muzık tdrıhının farklı noktdUrınd dokunan olduk- ça genış bır repertuvarı var Istanbul'dakı konser- lerınde Elıas'ın yanı sıra basta \Iarc Johnson ve davulda Satoshi Takeishi'yı ızleme şansına sahıp olacağız Aydın Esen de proıelerınden btrıyle dızının ko- nukldrı arasmda ycr alacak Esen'ı hepımız tanı- yoruz. ama kısa da olsa ozgeçmışını yınelemekte yarar var Istanbul Beledıye Konservatuvarı'nda pıyano ve armonı. Istanbul Devlet Konservatuva- rı'nda da kompozısyon ve ılerı armonı uzerıne egıtım goren Aydın Esen daha sonrakı yıllarda Royal Academy of Music ve Nontegian State Academy of Musk'te de çalışmalar yaptı 1983 y ı- lından başlavarak da sırasıyla Berklee School of Music. Ne\> Englaıtd Conservatory ve Juilliard'dd ılerı pıyano ve kompozısyon eğıtımı aldı 1989'da Parıs tc yapılan dun\anın her tarafından bınlerce pıyanıstın katıldığı Martıal Solal lluslararası Pi- yano \anşması'nda bırıncılık alan Esen'ın. dızı kapsamında ver alacak surprız projesını merakla beklıvoruz Caz Konserlen Dizisi'nin son konuğu farklı bir miizis\en: Tim Berne 1994-95 ( az Konserlen Dızısı nın son konuğu da tarklı muzısven Tim Berne ıçın muzıgın başlan- gıç noktasını Julius Hemphiirın Dogon \ D adlı albumunu dınledıgı an olarak alabılırız 1974'te Nevv York'a yerleşen Berne Hemphıll ı bulduktan sonra aralarında bır usta-oğrencı ılışkısı başlamış 1979 da kendı plak şırketını kuran Berne (Empı- re) kendı lıderlığı altında. aralarında Paul Motian, Bill ErieseL Herp Robertson, Joey Baron ve John Zorn'un da bulunduğu muzısyenlerle pek çok ka- yıt gerçekleştırmış I989'da pek çok elcştırmcn ta- ratından vılın en ıvı caz plağı olarak nıtelenen "Fractured Fairy Tales"albunıuyle Berne sakso- fondakı vırtuozluğunun vanı sira bestelerıvle de tanınıyor artık gunumuzde Tim Berne'e Istan- bul'dakı konserlerınde tenor saksofon \e klarnette Chns Speed, basta Michael Formanek ve,dav ulda Jim Black eşlık edeı-ekler Işte C RR de son durum bövle Bu dızıyı bır sanatsever olarak ol- masa bıle bır kcntlı olarak desteklemek zorun- dasınız kanımca 'Türk Bedri, Batı'ya meydan okuyor' Kultur Servisi - Ingılız 'The Guardian' gazetesının cumartesı ekınde Bedri Bavkam'la ılgılı bır yazı ver aldı •Yerinde say- maktansa daha ileriye' başlığını ve Patrick \Vright ımzasını taşı- yan yazıda Baykam'ın kotü ya- pılmı> bır şempanze resmını (akdır cden ancak Batılı olma - Ozal'ın başbakanlığı donemın- de konuk olarak ulkemıze gelen ve ^nıtkabır'.ı zıyaret etmeyı reddeden Iran Başbakanı'nı ya- tıştınnak uzere semazenlen gor- mesı ıçın Konya'ya gondermesı karşısında dehşete duştuğunu anlatıyor Kendısını sosval de- mnlra! ı p k'pma) ıı,t nlpral fa- van sanatçılara hıç yer verme- _ypn Amerıkan oalprı ststeminı, eleştırdıgı belınıîıyor Bu sonbahar yenı sergısının u Pans'e gıden Ba>- k ü l nımldvan Baykam Sıvas'td radı- kal dmcıler tarafından dırı dırı kam hıçbır şeyın. 'küratorler ve muhafızlar tarafından yonetilen ölu bir alan'olarak nıteledığı Ba- tı dakı tıpık sanat galerısı kadar sıkıcı olamayacağını soyluyor 1963 yılında 'V\ashington Post' gazetesı Baykam ıçın 'Turk genci sanat dunyasını şa- şırrtı' başlığını kullanırken i>-n yaşlarındayken 'London Eve- ning Standard'ın onu 'ikinci Matisse'; 'L'Aurore'un ıse'res- min Mozart'ı olarak nıteledığı anımsatılan yazıda sanatçının bugunku Batı sanat dunyasına, "Avant-garde sanati nasıl şaşkın- uğa, neşeye ve bağımsızlığa güve- nini vitirdı"sorusunu yonelttığı belırtrfıyor Baykam. Avrupalı ve Amerıkalı çağdaş sanatçılann Batı dışındakı sanat dunyasına çok şey borçlu olduğunu vurgu- luvor ve "Bugunku çağdaş sanat dünyasında olsa olsa siz bizim toprağımızdasınız ve size oyna- ma hakkı veriyoruz. Bunun tersı değu"" dıyor Bır dâhı çocuk olarak Sorbon- ne'dan master derecesı aldıktan sonra Batı'da 'Tıirk Bedri' ola- rak seyahat eden. 1987 yılında Calıfornıa'dan Turkıye'ye gerı gelen Bedri Baykam turgut yakılan 37 ay^dTndan ve oldüru~ len Kemalıst gazetecılerle polıtı- Vazıda Turkıyede yenı kuşak ıçınde yapıtlarından elde ettığı gelırle yaşayabılen ılk ender sa- natçılardan bın olan Baykam ın laık devlet ılkelerını korumak ıçın savaş verdığı Taban Ope- rasyonu'nun kurucusu olarak uç sosyal demokrat partıye bırleş- melerı ıçın baskı yaptığı ıfade edılıyor Laıklığı korumak ıçın televızyonu ve kendı ununu kul- lanarak. 'kideleri etkilevecek' bır sanat gelıştırmek uzere yola çı- kan Baykam une kışısel değıl polıtık nedenlerle gereksınım duvduğunu soyluvor 'Livart' adını verdığı canlı enstalasyon sergısının kaynağı da yıne bu polıtık mısvon Gale- rının. mızah. cınsellık ve laık demokrasının sevınçlenyle dolu, bekçılerce korunmayan ve ızle- yıcıyle ıçlı dışlı olan bır ver ol- masını ıstemış Yazıda "Bu ser- givle karşı karşıya gelecek Batüı- lar bedava rakı içecekler ve ol- dukça rahatsız olarak Turk Bed- ri'nin erotızme ılgisinin. pornog- rafinin pınltısını Batılı Doğu uz- manlannın go/Jennin onune ser- me gibi politik bir amaçla sınırlı olmadığını fark edecekler" voru- mu yapılıyor Bu romanda Teslime de var, Gökçek de Kıiltıir Servisi - İnci Aral'ın son romanı "Yeni V'a- lan Zamanlar". Ozgur Yayıne- vı tarafından geçtığımız gun- lerde yayımlandı Bır oncekı İnci Aral'ın "Yeni Yalan Zamanlar"ında gerçekle gerçeküstü iç içe Frkpk Kuşlar 1992 Yunus Nddı Roman Odulu'nu kazanan Aral'ın. bı- reyT onun en özel dîTnyasını anlatırken bıle. bellı bır top- lumsal thşkıler butunu kavrayan bır yazar olduğu. ye- nı romanıyla, bır kez daha or- taya çıkıyor "Veni Yalan Zamanlar". yalnız ve ruhsal yonden ço- kuntu ıçındekı bır gazetecının. yazacağı romanın kahramanı olmak uzere yarattığı antıkacı aykın bır kadınla yaşadığı çız- gıdışı aşkı eksen alıyor ve ga- zetecı yazarın "Kendisiyle, kendisi için tasariayıp kurduğu kımlık arasmdakı gelış gıdışleri içinde olanaksız bir romanın yazılış seruvenini" ırdeler go- runüyor Gerçekte, asıl anlatı- lan. gunumuzde "yukselen de- ğerler" olarak adlandınlan ve çeşıtlı gorunumler ıçınde. bı- reye ve topluma sunulan seçe- nekler arasında bocalarken, değışık boyutlarda ve bıçım- lerde kımltk yıtımıne uğramış olan ınsanlar Dinciler iktidarda Romandakı zaman, gunu- muzden bırkaç yıl sonrasıdır Seçımle gelmış dıncı bır partı ıktıdardadır Bu baskıcı yone- tım, bunaltıcı bır ortamda bır kadın yuzünden. ıntıharın eşığındekı bır gazetecıden. merkezdekı sorguculardan ve Metin adlı arkadaş:yla onun tarıkatçı-punk sevgılısınden vola çıkarak "alacakaranlıkta çizilmiş, az rcnkli. buguiu, bu- >ucek bir pe>zaj" yaratır Ya- TaTrn~romanına katarak ya- şamlannı altust ettığı ınsanlar, İ.Qjedonucu. ılkesız bır fotog^ rafçı dınsel oğtetı ve baskıyla yetışmış ensest kurbanı bır genç kadın tutunamamış. kı- nlgan bır gazetecı. eskı bır ış- kencecı ve ajan. edılgen. hasta bır anne gıbı toplumsal proto- tıplerdır Ancak derınlemesı- ne ışlenmiş son derece ınan- dırıcı ve gerçek tıpler aynı za- manda Aral'ın son yapıtında zaman, gununıuzden bir kaç yıl sonrasıdır. adım adım şerıatçı darbeye doğru ılerlerken duygusal ekonomık ve kımlık sorunlan ıçınde sıkışıp kalnıış roman kışılen de. karabasan boyutu- na varmış karmaşa ortamı ıçınde, kendı varoluş ve olu- şum seruvenlennı yenıden gozden geçırme ve sorgulama zorunluluğunu duyarlar "Engels'in daktilosunu çal- makla*' suçlanan ve eskı bır şaır olan Kerim. yakalandık- tan sonra. ulkedekı sanat duş- manı yonetım yuzünden artık yaratamaz uretemez duruma gelmış sanatçılann toplanarak yenıden çahşmaya yoneltıldık- lerı gızlı bır merkeze goturu- lur Burada eğlencelı. zararsız bır roman yazmaya zorlanır Kerım, gızemlı bır tablodakı Tuzaklara dikkat Aral romanında. tekduze bır anlatım yenne değışık an- latım teknıklennı denıyor An- lattıği kışılere uygun dılı başa- nyla kullanıyor sağlam bır ro- man yapısı ve kurgusu ıçınde surukleyıcı kolav okunur. ama okurundan yıne de dikkat ve katılım ısteyen bır roman ger- çeklıgı yaratıyor Çok boyutlu. ıronık, duşundurucu tuzaklar- la dolu bır roman "Venı Yalan Zamanlar " Gerçekle gerçe- kustu, yalanla doğru acıklıyla gulunç ıçıçe Belkı de "Bu romandaki hiçbir şcy kesinlik taşımıyor ve aynı zamanda hiç- bir şevin gerçekliğinin tartışıl- ması gerekmiyor..." Diyalog gemisinden 'Sözciik Rönesansı MeHiezi'ne Kultür Servisi - Karadenız, Ege ve Baltık Denızı'ne kıyısı olan yaklaşık 30 ulkeden 400'u aşkın ozan. yazar ve çevırmenın "World Renaıssance" adlı Yunan gemısıyle Karadenız ve Ege'de yaptıkları gezı, salı gûnu Pıre'de sona erdı Aynı gun Defne'ye geçen grup. bır bıldın hazırladı Bıldırıde yazarlar. ılk defa bır diyalog gemısınde bır araya gelmelennın. LNESCO'nun, bazı ulkelenn hukumetlennın ve ozel kuruluşlann comertlığının yanı sıra pek çok ulkeden yazar orgütlennın ve temsılcılennın çabalarıyla gerçekleştığını vurguladılar Gezının, kendılenne. sınırlar, ekonomık ve polıtık standartlar onemlı olmaksızın yansız bır bıçımde edebıyat tartışmalan gerçekleştırme, ıfade ozgurluğu, çev ın sorunlan. azınlık dıllen ve kultürel kımlık gıbı konulan ele alma olanaklan sağladığına dikkat çektıler Odesa, Kostence Varna. Istanbul Izmırve Pıre'yı zıyaret eden yazar, ozan ve çevırmenîer Karadenız, Ege ve Baltık Denızı'ne kıyısı olan ulkelenn onemlı ve eşıt bır yer kapladıkları geleceğın Avrupası'nı gordüklerını ve bunu 1985 yılında o zaman Yunanıstan Kultur Bakanı olan Melina Mercouri tarafından kurulan "Avrupa'nın Kıiltür Kentleri" kurumuyla paylaşmaktan duydukları mutluluğu dıle getırdıler Bu gezının gerçekleşmesınde 1997 vılında Avrupa'nın kultur başkentı olacak Selanık kentı beledıyesının comert katkılannın rolune değınen yazarlar, pratık yontemlerle kulturu yaygınlaştırmay ı ve tanıtmayı amaçlayan yazın adamlannın ılk kez bır araya geldıklennı, bunun da gelecek açısından cesaret vencı bır ışaret olduğunu vurguladılar Gezının sonunda Defne'de topianan yazarlar kurmuş olduklan dıyaloğun Avrupa nın bırleşmesı ve ulusal kultürel kımlık konulanna yenı bır boyut katmak uzere surmesı gerektığı yolundakı ınançlannı dıle getınyorlar Dunyada suren savaşlardan yaşanan azınlık sorunlarına dek uzuntu vencı bu polıtık dunımun değışerek ıyıye gıtmesi gerektığını vurgulayan yazarlar, "Dogu ve Batı Av rupa arasında sürege- len bolunmenin. dunyamızın kuzevi ile günevi arasında giderek buyuyen ekonomik farklılığın kultur ve banş ıçın sureklı bır tehdit oluşturduğunun farkındayız" ıfadesıne yer verdıler Bıldırıde bundan sonrakı hedeflermın Ege Denızı va da Karadenız'de. 1992 yılında Isveç ın Gotland Adası'nda kurulan Baltık Denızı kıyısındakı butun ulkelere açık olan "Yazarlar ve Çevirmenler Merkezi' gıbı, *Word Renaıssance Center-Sozcuk Rönesansı Vlerkezi' adını taşıvan yenı bır merkez kurmak olduğunu belırttıler Yenı Avrupa du^uncesım sımgeleyecek ve temsıl edecek olan bu merkez, "Karadeniz'in Dalgalan" projesıne zemın hazırlayan serbest diyalog karşılıklı anlayış ve hoşgorü hedeflerını paylaşan butun yazar \e çevırmenlere açık uluslararası bağımsız bır kuruluş olacak Ote vandan Isveı, Yazarlar Bırlığı Başkanı PeterCurman. Yunanıstan Yazarlar Bırlığı nden Thanassis Valtinos. Isveç Yazarlar Bırlığı Başkan Yardımcısı Benkt-Erik Hedin, Baltık Denızı Bolgesı Yazarlar Konsevı'nden Uvve Fnesel Israıl \a7drhr Bırlığı"nden Samı Michael Saınt Petersburg \azarlar Bırlığı Başkanı Mikhail Choulak. Moldavya PEN Kulubu Sekreterı Andrei Burac Ukravna Yazarlar Bırlığı nden Yuri Pokalchuk. Romanya \azarlar Bırlığı Başkanı I-aurcntiu Llki Bulganstan Ozgur $ıır Derneğı nden Rumen Leonidovve Turk PEN Kulubu'nden Suat Karantay, Cumhurbaşkanı Sulevman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller'e bır mektup gonderdıler Mektupta Turkıye'de Kunlerın durumuna ılışkın haberlen endışevle ızledıklerını. Kurtlerın de butun dığer halklar ve azınlık grupları gıbı kendı kımlıklerı kulturlerı ve dıllerıyle yaşama hakkına sahıp olduklarına ınandıklarını belırten yazar orgutlerı temsılcılen. Kurt sorununa ınsanı bır çozum bulunmasını Kurtlerın kulturlennın ve bırevsel haklannın korunmasmı ıstedıler FELSEFE YOLUNDA ARSLAN KAYNARDAG Eğîtimde Önemli Bir Koşul ve Bir Dergi Eskı Yunanca ve Latınceye klasık dıller dıyoaız. Uygar ulkeler bu dıllerın oğretımıne buyuk onem vermışlerdır Batı'da klasık kulturu benımseyenler yalnrz Fransızlar Italyanlar, Ingılızler, Almanlar değıldır Akdenız çevresın- den çok uzakta bulunan ulkelenn de bu kulturu benım- sedıklerı gorulmektedır Bız bu dıllere ve onlarla ılgılı kavramlara uzun zaman yabancı kaldık Turkçenın Hınt-Avrupa kokenlı bır dıl ol- maması durumun açıklanmasına yetmez Macarları, Fın- lert, hatta Japonları klasık dıllenn oğrenımıyle ılgılendıren nedenlerın bızım ıçın de geçerlı olduğunu duşunmelıyız Klasık dıllerle daha sıkı bag kurmamızı gerektıren baş- ka nedenler de var Turkıye bır Akdenız ulkesıdır Yunan uygartığının teme- lını oluşturan lon kulturu topraklarımızda doğmuştur Şu- nu da unutmamalıyız kı gelışmesınde buyuk etkımız olan Islam duşuncesının Platon'a Aristoteles'e ve He- lenıstık donemın bıhmıne dayanması bızı yıne klasık kul- turle karşılaştırmaktadır Tanzımat'tan bu yana ıçınde bulunduğumuz Batılılaş- ma akımını beslemek ve sağlam dayanaklara yerleştır- mek ıçın, Batılı'nın sahıp olduğu bılımsel, estetık, etık eğıtıme yonelmek zorundayız Klasık dıllerın oğrenımı bu yolda oylesıne onemlıdır kı ondan vazgeçılemez Turkıye'de humanıst eğıtım 1940'ta Dıl Tanh ve Coğ- rafya Fakultesı'nde Klasık Fılolojı kursusunun kurulma- sıyla ılk derslenne başlamıştı Eskı Yunan ve Latın dıllerı- nın oğretımı az sonra Istanbul Edebıyat Fakultesı'nın programlarına da alındı O yıllarda klasık dıllerın oğretıldığı bır lıse modelı de onerılmıştı Boyle bır lıse açılamadıysa bıle 197O'lı yılların ortalarına kadar kımı lıselenn programlarında Latınce dersıne yer verıldı Resmı alandakı ılgı yazık kı bu kadarla kaldı Klasık fı- lolojı eğıtımı şu anda yalnız Ankara ve Istanbul fakultele- rındekı fılolojı kursulerınde yapılabılıyor Bu kursulerdekı hocalar yazılarını 1940'tan bu yana Dıl Tarıh ve Coğrafya Fakultesı dergısı, Tercume ve Klasık Fılolojı gıbı surelı yayınlarda yayımladılar, ınceleme kıtap- ları hazırladılar, çevırı yaptılar Ozellıkle Hasan Ali Yü- cel'ın bakanhk donemı onların çalışmalarına hız kazan- dırdı Çalışmalar daha sonra yavaşladı, ama durmadı istanbul Unıversıtesı Klasık Fılolojı bolumlerındekı öğ- retım uyelerı geçen yıl Lucerna adında bır dergı yayım- lamaya başladılar Lucerna, Latınce fener demektır Bu yıl yayımlanan ye- nı sayısında on dort yazı var Yazılar yalnız dılcılerı değıl, felsefecılerı, edebıyatçıları, tarıhçılerı ve sanatçıları da ıl- gılendırecek nıtelıktedır Bızde felsefenın gecıkmesındekı başlıca nedenlerden bırı klasık fılolojı çalışmalarıntn olmamasıdır Istanbul Unıversıtesı'ne 1943 yılında VValter Kranz gıbı eskı Yu- nanca uzmanı bır felsefecının gelıp ders vermesı, onun Suat Yakup Baydur gıbı bır yetenekle ışbırlığı yapması Turkıye'de felsefenın ufkunu bırden genışletmış, çok şey kazandırmıştı Lucerna'nm yenı sayısını 1953'te genç yaşında yıtırdı- ğımız değerlı fılolog Suat Yakup Baydur'un adına arma- ğan etmesı benı duygulandırdı Baydur'u unutturmamak ıçın boyle bır olanaktan yararlanmak değerbılırlık olmuş Erendiz ÖzbayoğluYıun dergıdekı yazısı "klasık kultur lıselerının açılması" uzennde duruyor Şoyle dıyor yazı- sında "Eskı Yunanca Anadolu da yaklaşık 2500 yıl, Latınce de yaklaşık 800 yıl konuşma dılı olarak kullanılmıştır En zengm arkeolojı ve tanh eserien Turkıye'de bulunmakta- dır Osmanlı tanhı ıle ılgılı Latınce kaynakların sayısı az değıldır Butun bunlar goz onunde tutulursa Turkıye'nın arkeolog, tanh ya da dıl araştırmacıları getıren bır ulke değıl, gonderen bır ulke olması gerekır Bu nedenle kla- sık dıllerın oğretıldığı bırkaç lısenın açılması yararlı ola- caktır " Içınde yaşadığımız ortamda Mıllı Eğıtım Bakanlh ğı'ndan boyle bır şey beklenemeyeceğı soylenebılır. O lı- selerı bakanlık açmasa bıle başkalan bır şey apamaz mı? Nıtekım Ozbavoglu vazısında ozel gırışımın bu ko- nudakı nıyetlerınden soz edıyor Felsefe. bılım ve demokrası yolunda ılerlemenın başlı- ca koşullarından^birının eğTfJmde Masik diilere yer \/er- mek olduğunu bılelım Bunun taklıtçılıkle zerre kadar ılgı- -st yoktur-akitta, akttetJtkte-tlgtst vafdw—• — Sait Faik anıldı • İSTA\BLL(\A)-Saıt Faık dogumunun 88 yılındaanıldı Istanbul II Halk Kutuphanesı'nde duzenlenen "Dogumunun 88 •*> ılındd Saıt Faık" konulu panelde konuşan tıvatro ve sınema sanatçısı Mucap Ofluoğlu. Saıt Faık ın butun gerçeklen duşlerı ve acılanyla Istanbul u ve Istanbul'un ınsanlannı anlatan duygulu ve ıçlı bır yazar olduğunu belırttı Yazarla ılgılı anılannı da aktaran Ofluoğlu, Orhan \elı ıle romanı uzerınde konuşurken Saıt Faık'ın "O nedır" dıye sorması uzerıne Orhan Velı'nın "Bu bır roman yanı senın yapamadığın şey" dıyeyanıt verdıgını. Saıt Faık'ın ıse "O kadar uzun yazıyı kım okur' Oysa benım yazdıklarımı ınsanlar defalarca okuvor" dedığını belırterek. Faık'ın oykulennın sevılerek ve detalarca okunduğunu soyledı Nobel ödüllü yazar Fransa'ya kaçtı • PARİS (AA) - Nobel edebıyat odülu sahıbı Nııeryalı yazar Wole Soyınka Fransa'ya kaçtı Arkadaşlan tarafından Pans'te yapılan açıklamada, 1993 Hazıran ayında yonetıme el koyan asken rejım tarafından pasaportu elınden alrnan ve ulkeden çıkışı yasaklanan Soyınka'nın bırkaç gun once komşu ulke Benın"e geçtığı. Fransa vızesı aldığı ve geçen hafta sonu Pans e geldığı belırtıldı Soyınka'nın LNESCO Genel Sekreten Fedenco Mayor'la goruştuğu bıldınldı 1986'da Nobel edebıyat odulu alan Soyınka, bu odulu alan ılk Afnkalı yazar olmuştu Özdemir Altan'dan 'Kassel Resimleri' • Kultur Servisi - Ressam Ozdemır Altan ın "Kassel Resımlen" adlı sergısı 17 aralığa kadar Mıne Sanat Galensf nde ızlenebılır Mımar Sınan Unıversıtest Guzel Sanatlar Fakultesı oğretım uyelennden Prof Özdemir Altan'ın sergısıne bu adı vermesının bır oykusu var Sanatçı ıkı yıl once Almanya nın Kassel kentınde açılan bır sergıye 30 kadar yapıtını gondermış Sergıden bır sure sonra ıse yapıflann tumunun esrarengız bır bıçımde kaybolduğu soylenmış kendısıne Uzennden bu kadar uzun zaman geçtıkten sonra ancak geçtığımız aylarda bır depoda bulunan yapıtlar Turkıye ye gondenlmış Başından bunca macera geçen çalışmalar "Kassel Resımlen" adı altında sergılenıyor Altan'ın çalışmalannın kurgusu "20 yuzyılın sanatında her şev malzemedır ' goruşune dayamyor (345 64 40) lUasretlin Hoca ve Eşeği' • Kultur Servisi - Bızım Tıyatro 1983-94 donemınde f sergıledığı 'Nasrettın Hoca ve Fşeğı" adlı muzıklı çocuk oy ununu yenı bır anlay ışla sergılemeye başladı Zafer Dıper'ın yazıp yonettığı. Nasreddın Hoca'nın kımı fıkralarından yola çıkılarak gerçckleştınlen oyunda, toplumun hemen hemen vo?laşan tum vonlerı, ezılenle ezen, haklıyla haksız zaman zaman Hoca'nın evrenselleşmış kışılığınde, zaman zaman da eşcğının davranışlarında ortaya çıkıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle