Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1994 PERŞEMBE
14 KULTUR
Refah'a karşm çağdaş caz (lizisi
Rava/Lovano Beşlisi'nin konseriyle başlayacak olan dizi Burhan Öcal, Steve Lacy ve Don Byron'a dek uzanıyor
CEVl YEGÜL
Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nda bır vılı aş-
kın suredır buyuk ozverı\le çalışan Aydın Gun.
bıldığınız gıbı ıkı ıkı hafta kadar once \enı beledı-
>e yonetımının ıdeolojık dayatmalanna boyun eğ-
memek ıçın gorevınden avrıldı Sayın beledıye
başkanımtz. bu benzersız salonun buyuk zorluk-
larla gerçekleştırılen yıllık programının yaptığı
çağrışımlan duşunerek olsa gerek. salonun mescı-
dını geçen gunlerde hızmete açtı Beledıye başka-
nımız Sayın Tayyip Erdoğan'ın, sanatın belırlı bır
ıdeolojı ıle harmanlanamayacağını bılmedıgı. bu-
nun da otesinde sanatın ne olduğunu bılmedıgı her
ıcraatından anlaşılıyor Kendısıyle bu konuda tar-
tışmanın da anlamsız olacağını duşunuyorum
çunku mensubu olduğu partının tum sozculerı gıbı
sıkı bırdemagojı eğıtımınden geçtığı anlaşılıyor
Saym Tayyıp Erdoğan'ın ve mensubu olduğu sı-
yası partının temsıl ettığı ıdeolojının Cemal Reşıt
Rev bunyesınde gerçekleştırılen kultürel faalıyet-
ler tıpı etkınlıklerden korkmalan \e bu etkınlıkle-
rın yapıldığı mekan ve kurumlan hedef almalarını
normal karşılamak gerekır Bu tıp etkınlıkler ın-
sanları yenı bır bılınç duzeyme taşırlar Bu yenı bı-
lınç duzeyı. duşunce otesıdır ve oralarda dogmala-
ra ver yoktur Onun ıçın beledıye başkanlığı go-
revlerını askıva alarak mısyonerlığe soyunan Sa-
yın Tayyıp Erdoğan \e onun gıbılere venlecek en
buyuk ders, bu dızı gıbı etkınlıklerı madden \e
manen desteklemek ve bu ıdeolojının yaratmaya
çaliştığı monokrom topluma geçıt vermemektır
Profesyonel olgunluk ve sevginin sonucu
Şımdı gelelım dızıye Evet, şımdılık Cemal Re-
şıt Rey Konser Salonu ve Pozıtıf'ın ortaklaşa ha-
zırladıklan caz konserlen dızısı devam edıyor Dı-
zı 25 kasım cuma gunu Rava/Lovano Beşlisi'nin
konserı ıle açılacak Lovano, gunumuzun tenor
saksofon ustalanndan bırı 2 <\kbank Caz Festıva-
lı dolayısıyla 2 yıl once ulkemıze gelen ve Dovvn-
beat dergısıne festıvalle ılgılı ovgu dolu bır eleştırı
>azan dergının saygın eleştırmenlerınden Hovvard
Mandel, Joe Lovano'nun son zamanlarda vakaladı-
ğı ıvmeyı şu sozlerle anlatıvor "Gec gelen. ancak
tamamıyla hak edilmiş bir başannın, profesvonel
olgunluğun ve sevginin kaçınılmaz sonucu."Lova-
no gunumuzun en gozde caz muzısyenlerı arasın-
da ver alıyor
Her ne kadar son gunlerde lıderlığı altında yap-
tığı çalışmalar on plana çıksa da Joe Lovano, 9O'lı
yıllarda Paul Motian. Joe Scoffeld, Charlie Haden,
Mıchel Petrucianni gıbı caz dunyasının yaratıcı
ısımlerının aradıgı ıstıkrarlı bır eşlıkçı olarak gun-
demde kaldı Istanbul'da yann akşam vereceklerı
konserde Joe Lovano'nun eşlıkçılen şovle Tronı-
pette Enrico Rava, davulda Pheeroan AkJafT, başla
Mark Helias ve gıtarda John Schroeder.
Dızının ıkıncı konuğu hepımızın yakından tanı-
dığı Turk caz muzısyenı Burhan Ocal.Vurmalı ve
yavlı çalgılar ustası Burhan OcaL etnık unsurları
caz ıle harmanlayan Avrupalı muzısyenlerın başın-
da gelıyor Ocal. Kırklarelı doğumlu Muzığıyle
kulturler arasmdakı banyerlen yıkmavı hedefleyen
Ocal'ın bunda oldukça başanlı olduğu soylenebı-
lır Eğıtımını geleneksel ve klasık Turk muzığı
uzerıne almış olan Ocal bugune kadar Nana \a$-
concelos, Bobby \Vatson, Steve Swallov\. Trilok
Gurtu. Werner Ludi gıbı buyuk ısımlere eşlık et-
de klarnetın en buvuk \ ırtuozlcrınden bırı
Byron'ın genç vaşına rağmen çağdaş muzıgın bu-
yuk ıstmlen David Murray, Steve Coleman, Ant-
honv Braxton ve Gunther Schuller gıbı ustalarla
sayısız çalı^ması bulunuyor Byron'ın, klarnctı
kendı kompozısyonlarından Ellıngton aranjmanla-
nna, Schumann'a ve "swıng e kadar oldukça genış
bır yelpazeye yaydığını behrtmekte fayda var
Byron a istanbul'da trompette James Zollar, pıya-
noda Edsel Gomez, basta Andv Gonzales, ddvulda
Ben VVithman ve vurmalı çalgılarda Don Alias eş-
lık edecekler
BreaKa'nın en önemli pıyanisti
Günümüzün tenor saksofon ustalanndan Joe Lovano'nın konseri vann akşam CRR'de.
mesı>le de tanını>or Bugunlerde \\eather Re-
port'un kuruculanndan Joe Zavvinul ıle he>ecanlı
projelere sovunan Burhan Öcal a Istanbul'da bas-
ta Jamaaladeen Tacuma \e Vienna Art Orchest-
ra'nın kuruculanndan VVolfgang Pushnig eşlık
edecekler Caz konserlen dızısının yenı >ildakı ılk
konuğu ıse bundan once ıkı kez ulkemıze farklı
tormasyonlarda gelmış olan Steve Lacy Lacy bu
kez dortlusuyle Istanbul da olacak Sidnev Bec-
het'ten sonra unutulmaya yuz tutan caz tarıhının
bu en hor gorulmuş enstrumanını ustun teknığı ve
yumuşak stılı ıle tekrar gundeme getırerek dırıiten
Lac>"nın tonal esneklığı. kendısını caz tanhının en
buyuk ısımlerı arasına yerleştınyor
Dizinin en sıra topluluğu: Don Byron
Coltrane'ın de Lacv'nın soprjnosundan çok et-
kılenerek bu enstrumanı, elıne aldıgı caz tanhının
sır olmaktan çıkrnış sırları arasında anılır
Lacy'nın karıyerının donum noktalarından bırı
caz tanhının en çok ız bırakan pıyanıstlennden bı-
n olan 'free jazz'm mımarlanndan Cecil Tajlor'ın
topluluğuna katıldığı 1956 yılıdır Taylor'ın yanın-
da kendını aşan Lacy'nın en çok etkılendığı mu-
zısyenlerın başında da yıne caz tanhının bır başka
çığır açan pıyanisti. Thelonious Monk gelır Be-
bop'un bu en onemlı pıvanıstının etkılennı Steve
Lacv'nın kendı bestelerınde ve Monk a atfedılen
plaklannda gormek mumkundur
Karıverı boyunca soprano saksofondakı ustalı-
ğını yaratıcı bestecıhğı ıle pekıştıren \e sonunda
1992'de çağdaş muzık alanındakı en sjvgın odul
kabul edılen MacArthur'a layık gorulen Steve
Lacy, bugun pek çok farklı tormattakı çalışmalan-
nı surdumyor Lacy nın Istanbul da bırlıkte sahne
alacagı mu/ısyenler şoyle Vokal \e kemanda Ire-
ne Aebi. dav ulda John Betsch \ e basta Jcan Jacqu-
es Avenel.
Dızının en sıradışı topluluğu ve kışisel fdvorım
ıse Don Byron. Don Byron ntmık. dokıısu zengın
melodık ve tamamen kendıne ozgu vorumuyla caz
klarnetın yenı dehasi kabul edilıvor 1992 yılında
Tuskegee E\periments adh ılk albumuy'le çok
olumlu eleştınler alan Don Byron kendı kuşağı-
nın en yaratıcı muzısvenlerınden bırı olduğunu
yaptığı çalışmalarla kdnıtlıyor Son uç Mİdır
Dovvnbeat dergısının eleştırmenler jnketınde bır
numaralı klarnetçı seçılen Don Byron. gerçekten
Dızının bu yılkı konuklarındah bırı de Brezıl-
ya"dan Brezılya'nın en onemlı caz pıvanıstı kabul
edılen F.liane Elias, Amilton Godoy ve Amaral \V
eria gıbı dunva çapında hocaların yanında klasık
muzık eğıtımını tamdmladıktan sonra. 13 yıl once
cazın kalbının dttığı New York a yerleşmış Juıllı-
ard'dakı ozel hocalan sayesinde de bugunku stılı-
nın temelınde vatan farklı yaklaşımı perçınleyen
Ella.s'm. Chopın, Bach, Ravel vc Mlla Lobos gıbı
muzık tdrıhının farklı noktdUrınd dokunan olduk-
ça genış bır repertuvarı var Istanbul'dakı konser-
lerınde Elıas'ın yanı sıra basta \Iarc Johnson ve
davulda Satoshi Takeishi'yı ızleme şansına sahıp
olacağız
Aydın Esen de proıelerınden btrıyle dızının ko-
nukldrı arasmda ycr alacak Esen'ı hepımız tanı-
yoruz. ama kısa da olsa ozgeçmışını yınelemekte
yarar var Istanbul Beledıye Konservatuvarı'nda
pıyano ve armonı. Istanbul Devlet Konservatuva-
rı'nda da kompozısyon ve ılerı armonı uzerıne
egıtım goren Aydın Esen daha sonrakı yıllarda
Royal Academy of Music ve Nontegian State
Academy of Musk'te de çalışmalar yaptı 1983 y ı-
lından başlavarak da sırasıyla Berklee School of
Music. Ne\> Englaıtd Conservatory ve Juilliard'dd
ılerı pıyano ve kompozısyon eğıtımı aldı 1989'da
Parıs tc yapılan dun\anın her tarafından bınlerce
pıyanıstın katıldığı Martıal Solal lluslararası Pi-
yano \anşması'nda bırıncılık alan Esen'ın. dızı
kapsamında ver alacak surprız projesını merakla
beklıvoruz
Caz Konserlen Dizisi'nin son konuğu
farklı bir miizis\en: Tim Berne
1994-95 ( az Konserlen Dızısı nın son konuğu
da tarklı muzısven Tim Berne ıçın muzıgın başlan-
gıç noktasını Julius Hemphiirın Dogon \ D adlı
albumunu dınledıgı an olarak alabılırız 1974'te
Nevv York'a yerleşen Berne Hemphıll ı bulduktan
sonra aralarında bır usta-oğrencı ılışkısı başlamış
1979 da kendı plak şırketını kuran Berne (Empı-
re) kendı lıderlığı altında. aralarında Paul Motian,
Bill ErieseL Herp Robertson, Joey Baron ve John
Zorn'un da bulunduğu muzısyenlerle pek çok ka-
yıt gerçekleştırmış I989'da pek çok elcştırmcn ta-
ratından vılın en ıvı caz plağı olarak nıtelenen
"Fractured Fairy Tales"albunıuyle Berne sakso-
fondakı vırtuozluğunun vanı sira bestelerıvle de
tanınıyor artık gunumuzde Tim Berne'e Istan-
bul'dakı konserlerınde tenor saksofon \e klarnette
Chns Speed, basta Michael Formanek ve,dav ulda
Jim Black eşlık edeı-ekler Işte C RR de son
durum bövle Bu dızıyı bır sanatsever olarak ol-
masa bıle bır kcntlı olarak desteklemek zorun-
dasınız kanımca
'Türk Bedri, Batı'ya
meydan okuyor'
Kultur Servisi - Ingılız 'The
Guardian' gazetesının cumartesı
ekınde Bedri Bavkam'la ılgılı
bır yazı ver aldı •Yerinde say-
maktansa daha ileriye' başlığını
ve Patrick \Vright ımzasını taşı-
yan yazıda Baykam'ın kotü ya-
pılmı> bır şempanze resmını
(akdır cden ancak Batılı olma -
Ozal'ın başbakanlığı donemın-
de konuk olarak ulkemıze gelen
ve ^nıtkabır'.ı zıyaret etmeyı
reddeden Iran Başbakanı'nı ya-
tıştınnak uzere semazenlen gor-
mesı ıçın Konya'ya gondermesı
karşısında dehşete duştuğunu
anlatıyor Kendısını sosval de-
mnlra! ı p k'pma) ıı,t nlpral fa-
van sanatçılara hıç yer verme-
_ypn Amerıkan oalprı ststeminı,
eleştırdıgı belınıîıyor
Bu sonbahar yenı sergısının
u Pans'e gıden Ba>-
k ü l
nımldvan Baykam Sıvas'td radı-
kal dmcıler tarafından dırı dırı
kam hıçbır şeyın. 'küratorler ve
muhafızlar tarafından yonetilen
ölu bir alan'olarak nıteledığı Ba-
tı dakı tıpık sanat galerısı kadar
sıkıcı olamayacağını soyluyor
1963 yılında 'V\ashington
Post' gazetesı Baykam ıçın
'Turk genci sanat dunyasını şa-
şırrtı' başlığını kullanırken i>-n
yaşlarındayken 'London Eve-
ning Standard'ın onu 'ikinci
Matisse'; 'L'Aurore'un ıse'res-
min Mozart'ı olarak nıteledığı
anımsatılan yazıda sanatçının
bugunku Batı sanat dunyasına,
"Avant-garde sanati nasıl şaşkın-
uğa, neşeye ve bağımsızlığa güve-
nini vitirdı"sorusunu yonelttığı
belırtrfıyor Baykam. Avrupalı
ve Amerıkalı çağdaş sanatçılann
Batı dışındakı sanat dunyasına
çok şey borçlu olduğunu vurgu-
luvor ve "Bugunku çağdaş sanat
dünyasında olsa olsa siz bizim
toprağımızdasınız ve size oyna-
ma hakkı veriyoruz. Bunun tersı
değu"" dıyor
Bır dâhı çocuk olarak Sorbon-
ne'dan master derecesı aldıktan
sonra Batı'da 'Tıirk Bedri' ola-
rak seyahat eden. 1987 yılında
Calıfornıa'dan Turkıye'ye gerı
gelen Bedri Baykam turgut
yakılan 37 ay^dTndan ve oldüru~
len Kemalıst gazetecılerle polıtı-
Vazıda Turkıyede yenı kuşak
ıçınde yapıtlarından elde ettığı
gelırle yaşayabılen ılk ender sa-
natçılardan bın olan Baykam ın
laık devlet ılkelerını korumak
ıçın savaş verdığı Taban Ope-
rasyonu'nun kurucusu olarak uç
sosyal demokrat partıye bırleş-
melerı ıçın baskı yaptığı ıfade
edılıyor Laıklığı korumak ıçın
televızyonu ve kendı ununu kul-
lanarak. 'kideleri etkilevecek' bır
sanat gelıştırmek uzere yola çı-
kan Baykam une kışısel değıl
polıtık nedenlerle gereksınım
duvduğunu soyluvor
'Livart' adını verdığı canlı
enstalasyon sergısının kaynağı
da yıne bu polıtık mısvon Gale-
rının. mızah. cınsellık ve laık
demokrasının sevınçlenyle dolu,
bekçılerce korunmayan ve ızle-
yıcıyle ıçlı dışlı olan bır ver ol-
masını ıstemış Yazıda "Bu ser-
givle karşı karşıya gelecek Batüı-
lar bedava rakı içecekler ve ol-
dukça rahatsız olarak Turk Bed-
ri'nin erotızme ılgisinin. pornog-
rafinin pınltısını Batılı Doğu uz-
manlannın go/Jennin onune ser-
me gibi politik bir amaçla sınırlı
olmadığını fark edecekler" voru-
mu yapılıyor
Bu romanda Teslime de var,
Gökçek de
Kıiltıir Servisi - İnci
Aral'ın son romanı "Yeni V'a-
lan Zamanlar". Ozgur Yayıne-
vı tarafından geçtığımız gun-
lerde yayımlandı Bır oncekı
İnci Aral'ın "Yeni Yalan Zamanlar"ında
gerçekle gerçeküstü iç içe
Frkpk Kuşlar
1992 Yunus Nddı Roman
Odulu'nu kazanan Aral'ın. bı-
reyT onun en özel dîTnyasını
anlatırken bıle. bellı bır top-
lumsal thşkıler butunu
kavrayan bır yazar olduğu. ye-
nı romanıyla, bır kez daha or-
taya çıkıyor
"Veni Yalan Zamanlar".
yalnız ve ruhsal yonden ço-
kuntu ıçındekı bır gazetecının.
yazacağı romanın kahramanı
olmak uzere yarattığı antıkacı
aykın bır kadınla yaşadığı çız-
gıdışı aşkı eksen alıyor ve ga-
zetecı yazarın "Kendisiyle,
kendisi için tasariayıp kurduğu
kımlık arasmdakı gelış gıdışleri
içinde olanaksız bir romanın
yazılış seruvenini" ırdeler go-
runüyor Gerçekte, asıl anlatı-
lan. gunumuzde "yukselen de-
ğerler" olarak adlandınlan ve
çeşıtlı gorunumler ıçınde. bı-
reye ve topluma sunulan seçe-
nekler arasında bocalarken,
değışık boyutlarda ve bıçım-
lerde kımltk yıtımıne uğramış
olan ınsanlar
Dinciler iktidarda
Romandakı zaman, gunu-
muzden bırkaç yıl sonrasıdır
Seçımle gelmış dıncı bır partı
ıktıdardadır Bu baskıcı yone-
tım, bunaltıcı bır ortamda
bır kadın yuzünden. ıntıharın
eşığındekı bır gazetecıden.
merkezdekı sorguculardan ve
Metin adlı arkadaş:yla onun
tarıkatçı-punk sevgılısınden
vola çıkarak "alacakaranlıkta
çizilmiş, az rcnkli. buguiu, bu-
>ucek bir pe>zaj" yaratır Ya-
TaTrn~romanına katarak ya-
şamlannı altust ettığı ınsanlar,
İ.Qjedonucu. ılkesız bır fotog^
rafçı dınsel oğtetı ve baskıyla
yetışmış ensest kurbanı bır
genç kadın tutunamamış. kı-
nlgan bır gazetecı. eskı bır ış-
kencecı ve ajan. edılgen. hasta
bır anne gıbı toplumsal proto-
tıplerdır Ancak derınlemesı-
ne ışlenmiş son derece ınan-
dırıcı ve gerçek tıpler aynı za-
manda
Aral'ın son yapıtında zaman, gununıuzden bir kaç yıl sonrasıdır.
adım adım şerıatçı darbeye
doğru ılerlerken duygusal
ekonomık ve kımlık sorunlan
ıçınde sıkışıp kalnıış roman
kışılen de. karabasan boyutu-
na varmış karmaşa ortamı
ıçınde, kendı varoluş ve olu-
şum seruvenlennı yenıden
gozden geçırme ve sorgulama
zorunluluğunu duyarlar
"Engels'in daktilosunu çal-
makla*' suçlanan ve eskı bır
şaır olan Kerim. yakalandık-
tan sonra. ulkedekı sanat duş-
manı yonetım yuzünden artık
yaratamaz uretemez duruma
gelmış sanatçılann toplanarak
yenıden çahşmaya yoneltıldık-
lerı gızlı bır merkeze goturu-
lur Burada eğlencelı. zararsız
bır roman yazmaya zorlanır
Kerım, gızemlı bır tablodakı
Tuzaklara dikkat
Aral romanında. tekduze
bır anlatım yenne değışık an-
latım teknıklennı denıyor An-
lattıği kışılere uygun dılı başa-
nyla kullanıyor sağlam bır ro-
man yapısı ve kurgusu ıçınde
surukleyıcı kolav okunur. ama
okurundan yıne de dikkat ve
katılım ısteyen bır roman ger-
çeklıgı yaratıyor Çok boyutlu.
ıronık, duşundurucu tuzaklar-
la dolu bır roman "Venı Yalan
Zamanlar " Gerçekle gerçe-
kustu, yalanla doğru acıklıyla
gulunç ıçıçe Belkı de "Bu
romandaki hiçbir şcy kesinlik
taşımıyor ve aynı zamanda hiç-
bir şevin gerçekliğinin tartışıl-
ması gerekmiyor..."
Diyalog gemisinden 'Sözciik Rönesansı MeHiezi'ne
Kultür Servisi - Karadenız, Ege ve
Baltık Denızı'ne kıyısı olan yaklaşık 30
ulkeden 400'u aşkın ozan. yazar ve
çevırmenın "World Renaıssance" adlı
Yunan gemısıyle Karadenız ve Ege'de
yaptıkları gezı, salı gûnu Pıre'de sona
erdı Aynı gun Defne'ye geçen grup. bır
bıldın hazırladı
Bıldırıde yazarlar. ılk defa bır diyalog
gemısınde bır araya gelmelennın.
LNESCO'nun, bazı ulkelenn
hukumetlennın ve ozel kuruluşlann
comertlığının yanı sıra pek çok ulkeden
yazar orgütlennın ve temsılcılennın
çabalarıyla gerçekleştığını vurguladılar
Gezının, kendılenne. sınırlar, ekonomık
ve polıtık standartlar onemlı olmaksızın
yansız bır bıçımde edebıyat tartışmalan
gerçekleştırme, ıfade ozgurluğu, çev ın
sorunlan. azınlık dıllen ve kultürel
kımlık gıbı konulan ele alma olanaklan
sağladığına dikkat çektıler Odesa,
Kostence Varna. Istanbul Izmırve
Pıre'yı zıyaret eden yazar, ozan ve
çevırmenîer Karadenız, Ege ve Baltık
Denızı'ne kıyısı olan ulkelenn onemlı
ve eşıt bır yer kapladıkları geleceğın
Avrupası'nı gordüklerını ve bunu 1985
yılında o zaman Yunanıstan Kultur
Bakanı olan Melina Mercouri
tarafından kurulan "Avrupa'nın Kıiltür
Kentleri" kurumuyla paylaşmaktan
duydukları mutluluğu dıle getırdıler
Bu gezının gerçekleşmesınde 1997
vılında Avrupa'nın kultur başkentı
olacak Selanık kentı beledıyesının
comert katkılannın rolune değınen
yazarlar, pratık yontemlerle kulturu
yaygınlaştırmay ı ve tanıtmayı
amaçlayan yazın adamlannın ılk kez bır
araya geldıklennı, bunun da gelecek
açısından cesaret vencı bır ışaret
olduğunu vurguladılar
Gezının sonunda Defne'de topianan
yazarlar kurmuş olduklan dıyaloğun
Avrupa nın bırleşmesı ve ulusal
kultürel kımlık konulanna yenı bır
boyut katmak uzere surmesı gerektığı
yolundakı ınançlannı dıle getınyorlar
Dunyada suren savaşlardan yaşanan
azınlık sorunlarına dek uzuntu vencı
bu polıtık dunımun değışerek ıyıye
gıtmesi gerektığını vurgulayan yazarlar,
"Dogu ve Batı Av rupa arasında sürege-
len bolunmenin. dunyamızın kuzevi ile
günevi arasında giderek buyuyen
ekonomik farklılığın kultur ve banş ıçın
sureklı bır tehdit oluşturduğunun
farkındayız" ıfadesıne yer verdıler
Bıldırıde bundan sonrakı hedeflermın
Ege Denızı va da Karadenız'de. 1992
yılında Isveç ın Gotland Adası'nda
kurulan Baltık Denızı kıyısındakı
butun ulkelere açık olan "Yazarlar ve
Çevirmenler Merkezi' gıbı, *Word
Renaıssance Center-Sozcuk Rönesansı
Vlerkezi' adını taşıvan yenı bır merkez
kurmak olduğunu belırttıler
Yenı Avrupa du^uncesım sımgeleyecek
ve temsıl edecek olan bu merkez,
"Karadeniz'in Dalgalan" projesıne
zemın hazırlayan serbest diyalog
karşılıklı anlayış ve hoşgorü hedeflerını
paylaşan butun yazar \e çevırmenlere
açık uluslararası bağımsız bır kuruluş
olacak
Ote vandan Isveı, Yazarlar Bırlığı
Başkanı PeterCurman. Yunanıstan
Yazarlar Bırlığı nden Thanassis
Valtinos. Isveç Yazarlar Bırlığı Başkan
Yardımcısı Benkt-Erik Hedin, Baltık
Denızı Bolgesı Yazarlar Konsevı'nden
Uvve Fnesel Israıl \a7drhr Bırlığı"nden
Samı Michael Saınt Petersburg
\azarlar Bırlığı Başkanı Mikhail
Choulak. Moldavya PEN Kulubu
Sekreterı Andrei Burac Ukravna
Yazarlar Bırlığı nden Yuri Pokalchuk.
Romanya \azarlar Bırlığı Başkanı
I-aurcntiu Llki Bulganstan Ozgur $ıır
Derneğı nden Rumen Leonidovve Turk
PEN Kulubu'nden Suat Karantay,
Cumhurbaşkanı Sulevman Demirel ve
Başbakan Tansu Çiller'e bır mektup
gonderdıler Mektupta Turkıye'de
Kunlerın durumuna ılışkın haberlen
endışevle ızledıklerını. Kurtlerın de
butun dığer halklar ve azınlık grupları
gıbı kendı kımlıklerı kulturlerı ve
dıllerıyle yaşama hakkına sahıp
olduklarına ınandıklarını belırten yazar
orgutlerı temsılcılen. Kurt sorununa
ınsanı bır çozum bulunmasını
Kurtlerın kulturlennın ve bırevsel
haklannın korunmasmı ıstedıler
FELSEFE YOLUNDA
ARSLAN KAYNARDAG
Eğîtimde Önemli Bir
Koşul ve Bir Dergi
Eskı Yunanca ve Latınceye klasık dıller dıyoaız. Uygar
ulkeler bu dıllerın oğretımıne buyuk onem vermışlerdır
Batı'da klasık kulturu benımseyenler yalnrz Fransızlar
Italyanlar, Ingılızler, Almanlar değıldır Akdenız çevresın-
den çok uzakta bulunan ulkelenn de bu kulturu benım-
sedıklerı gorulmektedır
Bız bu dıllere ve onlarla ılgılı kavramlara uzun zaman
yabancı kaldık Turkçenın Hınt-Avrupa kokenlı bır dıl ol-
maması durumun açıklanmasına yetmez Macarları, Fın-
lert, hatta Japonları klasık dıllenn oğrenımıyle ılgılendıren
nedenlerın bızım ıçın de geçerlı olduğunu duşunmelıyız
Klasık dıllerle daha sıkı bag kurmamızı gerektıren baş-
ka nedenler de var
Turkıye bır Akdenız ulkesıdır Yunan uygartığının teme-
lını oluşturan lon kulturu topraklarımızda doğmuştur Şu-
nu da unutmamalıyız kı gelışmesınde buyuk etkımız
olan Islam duşuncesının Platon'a Aristoteles'e ve He-
lenıstık donemın bıhmıne dayanması bızı yıne klasık kul-
turle karşılaştırmaktadır
Tanzımat'tan bu yana ıçınde bulunduğumuz Batılılaş-
ma akımını beslemek ve sağlam dayanaklara yerleştır-
mek ıçın, Batılı'nın sahıp olduğu bılımsel, estetık, etık
eğıtıme yonelmek zorundayız Klasık dıllerın oğrenımı bu
yolda oylesıne onemlıdır kı ondan vazgeçılemez
Turkıye'de humanıst eğıtım 1940'ta Dıl Tanh ve Coğ-
rafya Fakultesı'nde Klasık Fılolojı kursusunun kurulma-
sıyla ılk derslenne başlamıştı Eskı Yunan ve Latın dıllerı-
nın oğretımı az sonra Istanbul Edebıyat Fakultesı'nın
programlarına da alındı
O yıllarda klasık dıllerın oğretıldığı bır lıse modelı de
onerılmıştı Boyle bır lıse açılamadıysa bıle 197O'lı yılların
ortalarına kadar kımı lıselenn programlarında Latınce
dersıne yer verıldı
Resmı alandakı ılgı yazık kı bu kadarla kaldı Klasık fı-
lolojı eğıtımı şu anda yalnız Ankara ve Istanbul fakultele-
rındekı fılolojı kursulerınde yapılabılıyor
Bu kursulerdekı hocalar yazılarını 1940'tan bu yana Dıl
Tarıh ve Coğrafya Fakultesı dergısı, Tercume ve Klasık
Fılolojı gıbı surelı yayınlarda yayımladılar, ınceleme kıtap-
ları hazırladılar, çevırı yaptılar Ozellıkle Hasan Ali Yü-
cel'ın bakanhk donemı onların çalışmalarına hız kazan-
dırdı Çalışmalar daha sonra yavaşladı, ama durmadı
istanbul Unıversıtesı Klasık Fılolojı bolumlerındekı öğ-
retım uyelerı geçen yıl Lucerna adında bır dergı yayım-
lamaya başladılar
Lucerna, Latınce fener demektır Bu yıl yayımlanan ye-
nı sayısında on dort yazı var Yazılar yalnız dılcılerı değıl,
felsefecılerı, edebıyatçıları, tarıhçılerı ve sanatçıları da ıl-
gılendırecek nıtelıktedır
Bızde felsefenın gecıkmesındekı başlıca nedenlerden
bırı klasık fılolojı çalışmalarıntn olmamasıdır Istanbul
Unıversıtesı'ne 1943 yılında VValter Kranz gıbı eskı Yu-
nanca uzmanı bır felsefecının gelıp ders vermesı, onun
Suat Yakup Baydur gıbı bır yetenekle ışbırlığı yapması
Turkıye'de felsefenın ufkunu bırden genışletmış, çok şey
kazandırmıştı
Lucerna'nm yenı sayısını 1953'te genç yaşında yıtırdı-
ğımız değerlı fılolog Suat Yakup Baydur'un adına arma-
ğan etmesı benı duygulandırdı Baydur'u unutturmamak
ıçın boyle bır olanaktan yararlanmak değerbılırlık olmuş
Erendiz ÖzbayoğluYıun dergıdekı yazısı "klasık kultur
lıselerının açılması" uzennde duruyor Şoyle dıyor yazı-
sında
"Eskı Yunanca Anadolu da yaklaşık 2500 yıl, Latınce
de yaklaşık 800 yıl konuşma dılı olarak kullanılmıştır En
zengm arkeolojı ve tanh eserien Turkıye'de bulunmakta-
dır Osmanlı tanhı ıle ılgılı Latınce kaynakların sayısı az
değıldır Butun bunlar goz onunde tutulursa Turkıye'nın
arkeolog, tanh ya da dıl araştırmacıları getıren bır ulke
değıl, gonderen bır ulke olması gerekır Bu nedenle kla-
sık dıllerın oğretıldığı bırkaç lısenın açılması yararlı ola-
caktır "
Içınde yaşadığımız ortamda Mıllı Eğıtım Bakanlh
ğı'ndan boyle bır şey beklenemeyeceğı soylenebılır. O lı-
selerı bakanlık açmasa bıle başkalan bır şey apamaz
mı? Nıtekım Ozbavoglu vazısında ozel gırışımın bu ko-
nudakı nıyetlerınden soz edıyor
Felsefe. bılım ve demokrası yolunda ılerlemenın başlı-
ca koşullarından^birının eğTfJmde Masik diilere yer \/er-
mek olduğunu bılelım Bunun taklıtçılıkle zerre kadar ılgı-
-st yoktur-akitta, akttetJtkte-tlgtst vafdw—• —
Sait Faik anıldı
• İSTA\BLL(\A)-Saıt Faık dogumunun 88 yılındaanıldı
Istanbul II Halk Kutuphanesı'nde duzenlenen "Dogumunun
88 •*> ılındd Saıt Faık" konulu panelde konuşan tıvatro ve
sınema sanatçısı Mucap Ofluoğlu. Saıt Faık ın butun
gerçeklen duşlerı ve acılanyla Istanbul u ve Istanbul'un
ınsanlannı anlatan duygulu ve ıçlı bır yazar olduğunu belırttı
Yazarla ılgılı anılannı da aktaran Ofluoğlu, Orhan \elı ıle
romanı uzerınde konuşurken Saıt Faık'ın "O nedır" dıye
sorması uzerıne Orhan Velı'nın "Bu bır roman yanı senın
yapamadığın şey" dıyeyanıt verdıgını. Saıt Faık'ın ıse "O
kadar uzun yazıyı kım okur' Oysa benım yazdıklarımı
ınsanlar defalarca okuvor" dedığını belırterek. Faık'ın
oykulennın sevılerek ve detalarca okunduğunu soyledı
Nobel ödüllü yazar Fransa'ya kaçtı
• PARİS (AA) - Nobel edebıyat odülu sahıbı Nııeryalı yazar
Wole Soyınka Fransa'ya kaçtı Arkadaşlan tarafından Pans'te
yapılan açıklamada, 1993 Hazıran ayında yonetıme el koyan
asken rejım tarafından pasaportu elınden alrnan ve ulkeden
çıkışı yasaklanan Soyınka'nın bırkaç gun once komşu ulke
Benın"e geçtığı. Fransa vızesı aldığı ve geçen hafta sonu
Pans e geldığı belırtıldı Soyınka'nın LNESCO Genel
Sekreten Fedenco Mayor'la goruştuğu bıldınldı 1986'da
Nobel edebıyat odulu alan Soyınka, bu odulu alan ılk Afnkalı
yazar olmuştu
Özdemir Altan'dan 'Kassel Resimleri'
• Kultur Servisi - Ressam Ozdemır Altan ın "Kassel
Resımlen" adlı sergısı 17 aralığa kadar Mıne Sanat
Galensf nde ızlenebılır Mımar Sınan Unıversıtest Guzel
Sanatlar Fakultesı oğretım uyelennden Prof Özdemir Altan'ın
sergısıne bu adı vermesının bır oykusu var Sanatçı ıkı yıl
once Almanya nın Kassel kentınde açılan bır sergıye 30 kadar
yapıtını gondermış Sergıden bır sure sonra ıse yapıflann
tumunun esrarengız bır bıçımde kaybolduğu soylenmış
kendısıne Uzennden bu kadar uzun zaman geçtıkten sonra
ancak geçtığımız aylarda bır depoda bulunan yapıtlar
Turkıye ye gondenlmış Başından bunca macera geçen
çalışmalar "Kassel Resımlen" adı altında sergılenıyor
Altan'ın çalışmalannın kurgusu "20 yuzyılın sanatında her
şev malzemedır ' goruşune dayamyor (345 64 40)
lUasretlin Hoca ve Eşeği'
• Kultur Servisi - Bızım Tıyatro 1983-94 donemınde f
sergıledığı 'Nasrettın Hoca ve Fşeğı" adlı muzıklı çocuk
oy ununu yenı bır anlay ışla sergılemeye başladı Zafer Dıper'ın
yazıp yonettığı. Nasreddın Hoca'nın kımı fıkralarından yola
çıkılarak gerçckleştınlen oyunda, toplumun hemen hemen
vo?laşan tum vonlerı, ezılenle ezen, haklıyla haksız zaman
zaman Hoca'nın evrenselleşmış kışılığınde, zaman zaman da
eşcğının davranışlarında ortaya çıkıyor