04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 DIZI-YAZI Başlangıçta sosyal banş ve istikrar adına hükümetlere giren sosyal demokrat partiler süreç içinde birer düzen partisi haline geldiler Hoşçakal Kapitalizmi reformlar yolu ile aşmak için yola çıkan reformist partilerin Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan iktidar yolculuğu, onlan sosyalizmden ve buna bağlı olarak reformizmden uzaklaştınyor ve kapitalizmi düzenlemek için faaliyet gösteren, 'düzenleme partileri' haline gelmeleri ile sona eriyordu. sosyalizm,yaşasın düzen! S osyal demokrat'sosyalist partilere göre kapitalizm; özel mülkiyete, anarşık ka- rakterli bir pazar ekonomısı- ne ve emeğin sömürüsü üze- rine dayandığı için akıl dışı (irrasyo- nel)veadaletsizbirsistemdi. Butespi- tin mantıksal sonucu olarak da sosyal demokrasi, kapitalizmın yerine sosya- lizmi getirmek üzere özel mülkiyete ve pazar ekonomisınin anarşik karakteri- ne toplumsal mülkiyet ve merkezi plan- lama ile son veımek gerektiğini savu- nuyordu. 'Reformist partiler', bu süre- cin birbırini ızleyecek reformlarla ta- mamlanacağını savunurken 'devrimci partiler' önce kapitalist sınıfın iktida- nnın yikılması, işçi iktidannın kurul- ması. devletin parçalanması ile işe baş- lamak gerektiğini savunuyorlardı. Dev- rimci ve reformist aynmının özü bu- dur. Söz konusu olan reformlar, sosya- lizme geçiş sorunsalı içinde düşünül- müş reformlardır. Herhangi bir hayatı iyıleştirme talepleri dizisi değıl. 1. Dünya Savaşı'nın ardından, Avru- pa'da toplumsal istikrar büyük bır sar- sıntı geçirdı. Genel grev. fabrika işgal- leri, ayaklanma denemelen, sık sık pat- layan protesto gösterileri vb ortalığı ka- sıp kavuruyordu. Muhalefet üzennde en fazla etki sahibi olan sosyal demok- rat partilerin katkısı olmadan istikrar sağlanamayacaktı. Sosyal demokrat partiler, yeteri kadar sandalye sayısına sahip olmadıklan halde, birçok ülkede azınlık hükümetleri kurmaya ya da hü- kümetlere katılmaya davet edildiler. Sosyal demokratlardan beklenen sos- yal banşı getirmek ve ekonomik, krize bir çare bulmaktı (Sermaye bınkim sü- recını istikrara ka\uşturmaktı). Sosyal demokrattar yol aymmmda Bu konuma duşcn sosval demokrat partiler, çok önemli bir seçenekle kar- şı karşıya geldiler. Hükümet olma ım- kanlan vardı. Ancak 'devletleştirmeve planlama' türünden tedbirlen hayata geçırmek için meclislerde yeterli ço- ğunluklan «Dktu. Reformlan kararna- melerle yapacak olsalar, hemen hükü- metten düşeceklerdi. Bu koşullarda ya hükümete katılacaklar ve hemen bu olanaklan kullanarak çoğunluğu elde etme olasılığı olan bir erken seçım için faaliyete girişeceklerdi yada hükümet- te kalarak kendilerinden bekleneni ye- rine getireceklerdı. Sosyal demokrat partiler. 1924'te Ramsey Mac Do- nald'ın dediği gibi ülkeyi bir erken se- çim kargaşasının kucağına atmak yeri- ne "Hükümeti çaltştırmak için alaca- ğız" diyerek tercihlenni yaptılar. 'Devterteştirme ve planlama' böyle- ce gOndeıııdeıı kalkıııid geıide. ne kal- dı' 7 Sosyal demokrat partiler, bir taraf- tüm digcf partilcr gibı davrnnarak. denk bütçe, vergı polıtıkalan. altın stan- dardı çerçevesinde parasal istikrar sağ- "Tamâ vb türuhdeh poîffikalar uyguî ken diğer taraftan, bunların izin verdi- ği oranda, kendi oy tabanlannı hoşnut kılacak bazı tedbirler (toplu konut in- şaatı, asgari ücretin getirilmesi, işsizlik tazminatı, emeklilik vb) almaya çalış- tılar Relornriar erteteniyor Ne var ki bu tedbirler, bir zamanlar, Disraili (tngiltere) ve Bismarck (Al- manya) tarafından işgücünün yeniden üretim koşullannı geliştirmek/iyileştir- mek için uygulamaya konulan polıtı- kalanndan nitelik olarak farklı değildi. Bu tedbirler. bir nihai hedefe ulaşmak için birbin arkasından uygulanacak re- formlar sürecinin parçası degillerdı. Sosyal demokratlar. hükümete geldik- leri yerlerde 'gerçek reformist politika- lan' uygulamayı (şimdilik kaydıyla) er- telediler. Ancak pratikte reformizmden bu şekilde vazgeçmelerine rağmen. te- orik olarak sosyalizme ulaşma hedefi- ni koruduklan için hâlâ reformist par- tiler olmaya devam ediyorlardı. Bundan da vazgeçmeleri çok uzun sürmeyecek- ti. Büyük durgunluk başladığında, sos- yal demokrat partilerin, gerek hükü- mette gerekse de muhalefette ellerinde. 'devletleştirme ve planlama'dan başka kitleler ve sermaye kesimlerine suna- cak birpolitik altematifleri yoktu. Bun- lann ise geçerliliğinın olmadığını. şim- dilik kaydı ile ertelendiğini biliyorlar- Reformizmden düzenlemeci partilere dönüşme sürecinde birçok sosyal demokrat partinin sınıf yapısı da değtsti. Par- tilerin oylarında 1970 ve 80'lerde bir düşme yaşanırken aynı zamanda oylaruı içinde işçilerin oranı da azakİL İşçi sınıfiyla aynlan yollar Ingiliz İşçi Partisi'nın üye sayısı 1952'de bir milyonun üzerindeyken 1981 'de 300.000"ın altına düştü. Fransız Sosyalist Partisi'nde üye sayısı 355.000'den 1964'te 70.000'e düştü, sonra arttı, ancak 1979'da 170.000'de kaldı ve sonra tekrar düşmeye başladı. Danimarka'da sosyal demokratlann üye sayısı da 1960"ta 259.459 clan 1980'lerin başında 125.000'e geriledı. Norveç'te de düşüş sürdü, 1960ta 165.000'den 1974'te 130.489"a indi, daha sonra parti 1970'lerdebiraz toparlandı ve üye sayısı 1979'da 158.000'e çıktı \e sonra tekrar düşmeye başladı. Alman \e Isveç sosyal demokrat partılerinde ıse üye sayısı 1970'lerve 1980'lerde istikrarlıydı. Söz konusu dönemde, yani reformizmden düzenlemeci partilere dönüşme sürecinde birçok sosyal demokrat partinin sınıf yapısı ve iyi tabanı da değiştı. Örneğin 1951 'de Fransız Sosyalist Partisi'nin üyelerinın yüzde 44'ü işçi, yüzde 3'ü serbest meslek sahibi ve ışverendı Buoranlar 1973'te yüzde 19 işçi \e yüzde 61 işveren, serbest meslek sahibi olarak değişecekti. Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin de üye kompozisyonunda gözle görülür bir değışiklik oldu. Ma\ i yakalı ışçilenn payı 1958'de yüzde 55'ten 1982'de yüzde 21.5'e düştü. Bevaz vakalılann ve memurlann oranı ıse yüzde 21 "den yüzde 33'e yükseldı. Hollanda'da Sosyal Demokrat Parti"nın 1978 kongresine katılan deiegelenn vüzde 9O'ı orta ve yukarı sınıf kökenlıydi. Yüzde 47'si kamu sektöninde çalışıyordu, yüzde 58'i yükseköğretim görmüştü. Sosyal demokrat partilerin oy oranlannda da 1970 ve 1980'lerde bir gerileme yaşanırken aynı zamanda oylann içinde ışçilenn oraru azaldı. Sosyal demokrat partiler. Ingiltere örneğınde en açık bir şekilde görüldüğü gibi bazı yerlerde muhafazakâr partilere, Fransa örneğinde olduğu gibi bazı yerlerde de aşın sağ partilere işçi oylarını kaptırdı. ./Veynesgil ekonomıyi benimseyen sosyal demokratlar reformizmden hızla uzaklaştılar. Reformist stratejinin birinci ayağı olan 'planlama', devletin ekonomiyi düzenlemek için yaptığı müdahalelere dönüştü. Planlamamn amacı artık pazar ekonoınisiııi uı tadan ve sadece özel sermayenin ekonomik ve siyasi sebeplerden girmediği ya da gıremedığı kamu mallan ve hizmetleri alanlanna uygulanacak bır mülkiyet ol- duğu fikrini kabul ettiler. Koktu değişfln Böylece devlet mülkiyeti, özel mül- kiyete alternatif olmuyor. aksıne ulusal sermaye birikim sürecinin. pıyasa eko- nomisi ve uluslararası rekabet koşulla- nnda karşılaştığı istikrarsızlıkların et- kisini azaltacak bir şekilde ışleyen, özel mülkiyete destek ve güç veren bır mül- kiyet biçimi haline geliyordu Bu değışiklik ilk anda görüldüğün- den çok daha derin ve radikal bir kopuş- tu. Sosyal demokratlann polıtıkaların- daki bu dönüşme ile birlikte işçıler ve yoksullar yaranna alınacak tedbirler. birtakım demokratik haklar v b tümü ile yeni bir eksene oturuyor. 'sosyalizme geçiş sürecinin değU',bir başka sürecın parçası oluyorlardı. Sosyal demokrat partiler, kapitalizmi reformlar yolu ile tedricı bir şekilde ortadan kaldırmak \e sosyalizme geçmek strajesıni terk edi- yorlardı. Böylece sosyal demokrat par- tiler, reformist partiler olmaktan çıktı- lar. Bunun yerine kapitalizm knzine ça- re bulmaya çalışan, politik ıstikran kol- layan (bunu işçilerin destegını alarak ve sendikalarla özel bir ilışkı kurarak yapabilme yeteneğine sahip) partıler haline geldiler. Sosyal demokrat parti- lerin yenı konumlan, sermaye bınkim sürecinin düzenlenmesi için ilerı sürü- len alternatıflerden birini temsıl etmek oldu. Kapitalizmi reformlar yolu ile aş- mak için yola çıkan reformıst partile- rin bu yolculuğu. kapitalizmi düzenle- mek için faaliyet gösteren. 'düzenleme partileri' haline gelmeleri ile sona eri- yordu. Partilerde kurumsal değişim Savaş bıttikten sonra sosyal demok- rat partilerde bir seri kurumsal değışik- lik başladı. Almanya'da bu degışim 1958 Stuttgart ve 1959 Bad Godesberg konferanslannda kabul edilen prog- ramlarla gerçekleşti. Eski programdan kapitalizmin eleştirisi çıkanldı ve Batı Almanya'nın birpazarekonomisi oldu- ğu kabul edildi. Hollanda'da Sosval Demokrat Parti 1946'da partinin adını. diğer sınıflara da yönelebilmek için İşçi Partisi olarak değıştirdi.piyasaekonomisinınveözel sektörün degennı ve önemını kabul et- ti. Isveç'te de 1960 programı. ekono- mik mülkiyet. gelır\e zenginlikeşıtli- gı gibi kavramlan programın ücra kö- şelenne sürdü ve merkeze. ekonomi- nin demokratik yönetımi ilkesıni getır- -dr kaldırmak degil, pazarın sarsıntılanna çare bulmaktı. İneiltere'de İşçi Partisi'nin 1928'de abûî cttUi. kamumûlkivetı ve demok- Büyük bunalıma politikasız yakalanan sosyal demokratlar bü- yük bir umutla Keynes'i keşfettiler. Yveformist söylemde. pazar ekonomisınin temelini oluşturan özel mülkiyete alternatif, onun yerini alacak, böylece de planlamayı tamamlayarak kapitalizmin ortadan kalkmasmı sağlayacak olan 'devlet mülkiyeti' ise artık sosyal demokrat partiler için, sadece 'kamu mallan ve hizmetleri'ni kapsayan bir mülkiyet haline geldi. ratik yönetım olarak tanf ettığı bır sos- yalizmi amaç olarak saptayan TV. Mad- ^ T 9 d G t 1 î î d k d dı. Kısacası politikasızdılar. 'Keynesgil devrim' (sosyal demokra- si açısından bir karşı devrim dense da- ha doğru olur sanınm) tam bu sırada başladı. Keynesgil yaklaşımının ve önenlennın detaylanna burada girmek için yerim yok (bu konuda bir özet için Bkz: Ergin Yıldızoğlu "Peygamberin İkinci Gelişi' Iktisat Dergısi'. Sayı 340. 1993), ancak konumuz açısından, bır iki önemli yeniliğin altını çizelim. Keynes, (klasik iktisadın ınancımn aksine) pazarlann kendi kendini temiz- leyerek dengeye gelmeyeceğini, bunun gerçekleşmesi ıçın devlet müdahalesi gerektiğini söylüyordu. O sırada gün- demdeki en önemli sorun işsizlikti. Keynes, işsizlik ile toplamtalep arasın- da bir ılişki kurarak kamu harcamala- nnın işsizliği azaltmak için kullanılabi- leceğini ileri sürdü. Keynes, genel ola- rak kapitalizmin dalgalanmalanna kar- şı (counter cyclical) gerekli politikala- n bulmuş gözüküyordu. Sosyalizm ve refortnizme elveda Keynesgil yaklaşımlar. sosyal de- mokrat partilerin gereksınimi olan te- ori ve hükümet politikalan açığını ka- patacak özellıkler taşıyordu: Devlet müdahalesi ve işsizliğe karşı politika- lar... Sosyal demokrat partiler. hemen bu tedbirleri benimsediler \e böylece de nihai hedef olarak sosyalizmi terk et- tiler. Bunun yerine, kapitalizmin kriz- lerini atlatma ve işçilerin yaşam koşul- lannı düzeltme politikalannı yaşama geçirmeye başladılar. Reformist stratejinin iki ayağı vardı. Biri 'planlama' diğeri de 'devlet mül- kiveti'. Bunlardan birincisı olan 'plan- lama'. devletin ekonomıyi düzenlemek için yaptığı müdahalelere dönüştü. Planlamanın amacı artık pazar ekono- misini ortadan kaldırmak değil, paza- rın sarsıntılara >ol açan özelliklerini kontrol etmeye çalışarak istikrarsızlığı asgariye indirmektı. îkincısı 'devlet mülkiyeti', reformist söylemde, pazar ekonomısinin temeli- ni oluşturan özel mülkiyete alternatif, onun yenni alacak böylece de planla- mayı tamamlayarak pazar ekonomısi- nin ortadan kalkmasını sağlayacak bir politikaydı. Keynesgil politikalann be- nimsenmesi ile sosyal demokrat parti- ler için devlet mülkiyeti, sadece 'kamu mallan ve hizmetleri'ni kapsayan bir mülkiyet haline geldi. Yani sosyal de- mokratlar. devlet mülkiyetınin sadece leri tarafından partinin diğer sınıflar- dan oy almasını engellediği gerekçesi ile saldın altına alındı. Ancak parti ıçın- deki sol muhalefetler sürekli buna di- rendiler. İngilız İşçi Partisi içinde sü- rekli bir sol muhalefetin olması ve par- tinin sosyalizm hedefınden kolay kolay vazgeçmemesi ile Ingiliz işçi sınıfının sınıf şekıllenmesinın Avrupa'ya göre daha dayanıklı olmasının bir ilişkisi ol- sagerekır. Fransız Sosyalist Partisi içinde gele- neksel sosyal demokrat fikirler, sık sık saldın altına girmesine rağmen 1980'lenn başında hükümet olana ka- dar varlıklannı sürdürmeye devam et- tiler. Hızlı değişiklıkler, bundan sonra başladı. ltalyan Sosyalist Partisi de va- vaşdeğışen partilerdendi. '1%3Mani- festosu' hâlâ planlamayı sosyalizme ge- çışin bir aracı olarak sunuyordu. Fran- sız ve ltalyan sosyal demokrat partile- rinin bu kadar yavaş değişmesi, bu iki ülkedekı sınıf şekillenmesinin yüksek- liği ve ltaiyan, Fransız komünist parti- lerinin Avrupa komünizmini benimse- yerek 'geleneksel sosyal demokrat par- tilere' benzemeye başlamalan ve bu- nun sosyal demokrasi üzenndeki ba- sıncı ile bır dereceye kadar açıklanabı- lir sanınm. Yann: Düzenlemeci anlayışın krizi ve Ingiliz İşçi Partisi ILAN T.C. İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo: 1989 772 Metin Yavuz-Gülten Demir vekılleri Av. E. Fatma Kulaç tara- fından "Bağımsızlık ve Demokrasi Mücadelesinde Devrimci Genç- lik" isimli derginin isim imü'yazı için yapılan başvurunun reddine ilış- kin İstanbul Valibği'nin 21.10.1988 tarihli ışleminın ıptali ısıemiyle Istanbul Valıliğı'ne karşı acılan dava sonucunda. dava konusu işle- min iptal edilmesine ilişkın 26.12.1991 tanh ve E: 1989 772 K: 1991 1952 sayılı karanmızın davalı ıdarece temyız edilmesı üzerine karar ve temyiz dilekçesı davacı \ekiline "İnebev Mah. Koşubey Sok. Me- tak Han No. 22 13 Aksaray-İstanbul" adresinde tebliğ edilememış olup, temyiz dilekçesinin ilanen tebliğine karar verildığınden. ışdu ila- nın gazetede neşn tarihinden itibaren yasal süre içinde davacı vekili Av. E. Fatma Kulaç'ın mahkememize müracatla karar ve temyii di- lekçesini almaması yahut adresini bildirmemesi halinde karar ve tem- yiz dilekçesinin tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 11.11.1994 Basın: 44025 İLAN T.C. ALİAĞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DUYL RULUR Davacı İsmet Akbulut vekili tarafından davablar Mehmet Özkan ve Mustafa Özcan aleyhlenne açılan. 15.5.1994 günü saat 18.30 sıra- lannda. Mehmet Özkan'a ait 64 DC 940 plakalı kamyon sürücüsü Mustafa Özcan'ın idaresinde ıken İsmet Akbulut'a ait 35 BLP 53 pla- kalı Mazda marka hususi otova çarpması sonucu meydana gelen kaza nedeniyle açılan tazmınat davasının mahkememizde yapılan vargılamasında venlen ara karan uyannca, Davalı Mehmet Özkan'ın adresi tespit edilemediğinden. ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiş olup. davalının mahkememızın 1994,398 esassa>ıhdos>asının 20.12.1994 günü saat 10.30'da vapıla- cak duruşmaya gelmesi veya kendismi bir vekille temsıl ettırmesi, aksı takdirde duruşmalara yokluğunda devam olunacağı hususu ilan olu- nur. 15.11.1994 Basın: 44009 İLAN T.C. ADANA ASLİYE ALTINCI HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dos>aNo: 1994 238 Davacı AGF Garanti Sigorta AŞ vekili Av. Necati Törekara ta- rafından davalılar Hüseyin Şanal. Mustafa Arıkan ve Ahmet Bulut aleyhine açılan alacak davasının mahkememizdeki yargılaması sıra- sında venlen ara karan gereği: Dav alılar Hüseyin Şanal ve Ahmet Bulut'un bilınen Ankan tesisle- n Pozantı adresine çıkanlan davetiyeler teblığsız lade edilmiş. adres- len emni>etçe de tespit edilemediğinden. dava dilekçesinin ilanen teblığine karar venlmiş olduğundan. duruşma günü olan 19 01.1995 günü saat 09.00'da davalılann bızzat duruşmada hazır bulunmalan >a da kendılerini bir vekille temsil etfirmelerı. bızzat duruşmada bu- lunmadıklan veya kendilennı bir vekille temsil ettınnediklen takdir- de yargılamaya yokluklannda devam olunarak karar venleccğı hususu. dava dılekcesi teblıği yenne geçerlı olmak üzere davalılar Hüsevın Şanal ve Ahmet Bulut'a ilanen tebliğ olunur Basın 4409-1 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCI Cumhurîyeti Kim Koruyacak? Prof. Şahin Yenişehirlioğlu, Ankara'da TUBITAK'taki ko- nuşmasını yaptıktan sonra, Almanya'ya gıtti. Orada, Atatürk- çü Düşünce Derneğı Başkanı Dursun Atılgan ın çağrılısı olarak, Tevfik Kızgınkaya ile birlikte konuşmalar yaptı. İki konuşmacı oradan Herford'a geçtıler, orada fabrıkada Türk işçılerıne laıklığı, Atatürk'ü anlattılar. Şahın Yenişehirlioğlu, Ankara'dakı konuşmasında Tür- kıyede arabesk bır tragedyanın oynandığını söylüyordu. Eski Grek tragedyası değıl de, Hınt modelı arabesk bır tra- gedya. Bu tragedyayı özellikle, siyasetdünyası oynamaktay- dı. - Çünkü, diyor Yenişehi rl loğlu, siyasal partiler, şu anda Türkiye'de laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin iki binli yıllardakı geleceğıni düşunemiyorlar. Yani Türkiye'de demokrasi şu anlamda yok! dıyor, şöyle sürdürüyor konuş- mayı: "Partiler oligarşisi var. Partiler oligarşisi demokrasi de- mek değildir. Dolayısıyla Türkiye'de bu yanlış gelışmeden dolayı, her zaman askeri darbeler olur. Her zaman Türkiye'- de, kısacası zinde güçler, gerek üniversiteden bir kesim ge- rek yüksek bürokrasiden bir başka kesim ve ordunun içinden bir kesimle birleşerek darbe yaparlar. Neden? Nedeni açık: Çünkü, 70 milyon civarında dönen bu insan nufusu -ki çeşitli gelenek, göreneklerden, dillerden, dinlerden derken her şeyden oluşan- bu cumhur, küme, insan kümesi, insan birlik- teliği ki 'cumhurıyef, insan birlikteliği demek. Arapçada ', kumların getırdığı tepecıkler' değil ama, insan birlikteliğini o partiler oligarşisi yonetemez. Ki, oligarşi yönetemeyince karşımıza br sorun çıkar. Hangi demokrasi? Hangi cumhuri- yet? Hangi sivil toplum? Hangi bürokrasi? Hangi teknokrasi ve hangi üniversite? Neden bunları söyledim? Bunları zorun- lu olarak soylüyorum. Bir kere hepimiz belli bir eğitimden geçmişiz, düşünce gücüne sahibiz. Gerçekleri irdeleme an- layışına sahibiz. Neden? Çünkü biz yurttaşız, köle değiliz. Tabii değiliz. Burası sultanlık değil. Kraliyet de değil. Yurt- taşlık hakları üzerine kurulu, İnsan Hakları Bildirgesi'nden hareketle ortaya çıkan, evrenselleşen birey, yurttaş, kendine bağlı insanla ilgili. Biz de o ınsanız yani. Onun için bizleri, ki- şilerin ne rengi ne konuştuğu dil ne inandtğı tanrı ne inanma- dığı tanrı ilgilendiriyor. Bizleri evrensel haklar ilgilendiriyor. Bu haklar çerçevesinde laik, demokratik, modern, çağdaş bir ülke olmanın ve bir insan olmanın niteliği ilgilendiriyor. Onun için bunları söyluyorum. 1923 Cumhuriyeti'ni yaratan Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti korumayı üniversiteye, üniversite gençliğine emanet edıyor." Prof. Şahin Yenişehırlıoğlu'nun açıkladıkları ilgınçtı. Bu- nun belgesıni ıstedım; getirdı. Atatürk, 9 Nisan 1934 günlü Milliyet gazetesınde çıkan konuşmasında şoyle dıyordu: "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün an- lam ve biçımleriyle uygar birfoplum haline geticmektir. Dev- rimlerimizin başlıca ilkesi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri tarumar etmek zaruridir. Şimdiye kadar milletin dimağını paslandıran, uyuşturan, bu zihniyette bulunanlar olmuştur. Herhalde zıhnıyetlerde mevcut hurafeler de bütü- nuyle tart olunacaktır. Onlar çıkarılmadıkça dimağa gerçek nurları sokabilmek imkânsızdır Gözlerımızi kapayıp soyut bır dunyada yaşadığımızı farze- demeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile ilgi- siz yaşayamayız. Tam tersine, ilerlemıs bir ulus olarak uygarlık alanının uzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak bi- lim ile, fenle olur. Bilım ve fen nerede ıse oradan alacağız ve ulusun her ferdinin kafasına koyacağız. Bılim ve fen için kayıt ve şart yoktur. Hiçbir mantıkı delıle dayanmayan birtakım geleneklerin. ınanç bağlarının muhafazasında ısrar eden ulusların ılerlemesi çok güç olur, belki de hiç olmaz. llerle- mede kayıtları ve şartlan aşamayan uluslar. hayatı pratik ve mantıklı bır gozle goremez; hayat felsefesi engın ulusların egemenliği altına ve tutsaklığa gırmeye mahkûmdurlar. , Henüz kurtulmuş değiliz, atılan adımlar. bundan sonra atıl- ması gereken adımların başlangıcıdır. İnsan daha başlan- gıçta ıken sonuca vardığını ıddia ederse dunyanın en derin gafleti içine düşup gitmiş sayılır. Biz daha çok adımlar atmak zorundayız. Bu adımlar, hem çok hızlı hem de çok uzun ol- malıdır. Bu yüzden de bu adımlan doğru ve belirli bir yöne doğru atabilmek için kendi mukadderatımıza kendımiz sahip olmak zorundayız. Acılar gördük. Bunun sebebı, dunyanın durumunu anla- madığımız içindir. Fıkrimiz, zihnıyetimiz uygar olacaktır... Şunun bunun sozune onem vermeyeceğiz. Uygar olacağız. Artık duramayız. Muhakkak ilerı gıdeceğız, gerıye ise hıç gi- demeyız. Çunkü ilerı gitmeye mecburuz. Ulus açıkça bilmeli- dır ki, uygarlık oyle kuvvetli bir ateştir ki ona kayıtsız kalanla-' rı yakar ve mahveder. işaret ettığim ilkeleri Turk gençlığinin dimağında ve Türk nlıi.tıjnun bilincinde daima canlı bir halde tutmak, ünıversite- lenmize ve yuksekokullarımıza duşen başlıca görevdir.' (Milliyet, 9 Nısan 1934) Proî. Şatıin Yenişetirrîîognj, 'İşte^en, o görev rt&teniyte - buradayım"dıye ekledı. Şöyle sürdürdü konuşmasını: 'ÜzellıkJe kusura bakmayın beyefendiler; b k ü i k y üniversiteye bırakıyorum bunu korumayı, üniversite koruya- caktır bu cumhuriyeti, rahat koruyacaktır' diyor. Çunkü Türk toplumu normaldır; her toplumun en yüksek düzeyınde eğıtil- mış kışısı, bılgılenen kişısidir Bunu manavdan beklemek yanlış. Manav, iyı bır manav olsun, görevını yapsın, ona izın verırız. Dürüst olsun, bıraz da bılgili olsun. Ama üniversite hocasından, öğrencisinden kesinlikle korumasını bekliyo- rumcumhuriyeti' diyor..." ••• Günlerdir "ŞeriatNasıl Önlenebilir?" dıye yazıp çizerken, Refah Partisi Genel Başkanı Necmetün Erbakan. salı günü akşamüstü, saat 19.30'da iran Dışışleri Bakan Yardımcısı Abbas Meliki ile Tahran Caddesı'ndekı İran Elçıüği'nde gö- rüştü mü? Ne görüştü? Abbas Melıkı, Dışışleri Bakanı'nın eğitimden sorumlu yardımcısı. Ülkeme şerıatı yaymak ıçın çırpınan iran'ın tüm yönetıcilerınin kafalarına sokmaları ge- reken bır gerçek var: - Türkiye İran olmayacak 1 Erbakan da böylece bılsın... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ "Yakalama, tutma" anlamında argo sözcük. 2/ Tropikal Afrika'da ye- tişen ve üstün kaliteli odunu olan bir ağaç... Bir müzik türü. 3/ Takımlar grubu. küme... Eti lezzetli bir balık. 4/ Mitoloji... Uğraş. 5/ Söz. konuşma. 6/ Dolma yapmak için hazırlanan kanşım... Is- panya'nın para birimi. 7/ Özel bir maya mantanyla keçı ya da inek sütünün mayalanmasıyla hazırlanan içecek... Sevinçli. neşeh. 8/ Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin otur- duğu baş köşe... Alevi-Bektaşi şa- irlerinin tarikatlanyla ilgili şiirleri- ne verilen ad. 9/ Olta ya da tuzağa konulan yem... Pozisyon. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Siyasal. bilimsel ya da yazınsal konulardaki sert tartışma. 2/ Ley- leğe benzer bir kuş... Ordu dışı. si- lahlı küçük birlik. 3/ Türk müzi- ğinde bır makam... Sıcak ve kuru bir rüzgar. 4/ Yemek... As 4 ve Afrika'nın tropikal bölgelerinde yaşayan, kısa hortumlu bir hayvan. 5/ Bir konuyla ilgili bilgi vermek amacıyla düzenlenen toplantı. 6/ Yunan mitolojisinde savaş tannsı... Bir nota. 7/ Klavyeli birçalgı... Zincirdenyularyadaayakkösteği.8/Hintli kadınlann ulusal giysısi... Cehennem. 9/ Tekkelerde ayinden önce tören hazırlığı yapmakla görevli kişi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle