Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 1994 SALI
12 DIZIYAZI
SUNUŞDevletimizin oluşumu "Cumhuriyet"le üç önemli nitelik
kazandı. Ülkemizin adı "Memaliki Osmaniye" lOsmanlı
Mülkleri) iken, "Türkiye"olarak belirlendi. Yurttaş.
"Osmanlı "vken, tarihin erken çağındaki adı olan
"Türk"lüğünekavuştu. Egemenliğin kaynağı da "padişah
iradesi"nden "ulus iradesi"ne dönüştü. Bir devletin üç temel
dayanagı olan çağdaş kimliği saptandı veadı "Türkiye
Cumhuriyeti" oldu.
Mustafa Kemal ülkemki bu mutlu sona inançlı bir avıtç
arkadaşıyla ulaştırdı. "Yurt" komısunda ondan öncegöriiş
belirtenler olmuştu. "Vatan "ı \amık Kemal de biliyordu.
Ama ona göre "yurt" neresiydi? Söz gelimi "irade-i
seniyye"(padişah buyruğuyla) uğruna Yemen'de can verenler
vatan için mi dövüşmüşlerdi?
Ziya Gökalp de "Vatan ne Türkiye'dir Türkler'e ne
Türkistan, vatan büyük ve müebbet (sonsuz) bir ülkedir
Turan (eski İranlılarm Türk ülkelerine verdikleri ad) "
diyordu ama, bu sözlerden deyurdun neresi oldıığu
anlaşılamıyordu!
CiTTnlıirTTyet'i
kuranlar
anlatıy
-J. J "S ıt fJiıJîıiı
Oysa Mustafa Kemal, "Misak-ı Milli sınırlan içindekiyer
vatandır " diyor ve somut biçimde Türkiye gerçeğini ortaya
koyuyordu. Türkiye Cumhuhyeü nden önce ulusumuz, çagdaş
dünvanm yarurlandığı tüm olanaklardan voksundu. Devletin
ordu, ekonomi ve dış siyasasında strutejisiyoktu. "Dil"ın
bağımsızlaşması gereğıvle güzel sanatlar ve eğitımın
yerleştirilip geliştirilmesi zonınluluğundcın huberdar bile
değildi.
"Cumhuriyet" hepsini lek lek ele aldı ve ulusu çağdaş
ıtvgarlık düzenine ulaştırmayı amaç edindi. Yapı temelden
bozuk olduğu için onarım ıtzıtn siinlü. Örneğin 193H
Tiirkivesi nde ilkokul 4-5. sınıflarda okutulan aritmetik-
geometri dersinin adı "hesap-hendese"ydi. Öğretmen minicik
yavntlara "Bir müsellesin mesahası kaidesiyle iriifaıntn
hasılı zarbımn nısftna müsavidir" diyeders anlaürdı. Bu
tümcenin "bir " difindaki tüm sözcükleri Arupçaydı; Türkçesi.
"Bir üçgenin alanı, tabanıyla yûksekliği çarpımının
yansına eşittir" demekti.
Cumhuriyet vönetim\ "ekonomi"ye, banka kurup halkın
parusmı yabancıların elinden kurtararuk,
u
dil"ineAvrupalı
öğretmen yerine Türkü koyarak, sanatı ve zenaati azınlığın
elinden alarak, edebiyatçtsına da (geçim derdine düşmeyip
üretsinler diye) milletvekili ve büyükelçi kimlikleri
kazandınıruk sahip çıktı.
Bu dizide Cumhuriyet 'e oy verenlerie, çorbada onlar ölçüsünde
tıcu bulunanların anlattıİdarını okuyacaksınız.
Gazi, 'Devletin biçiminisaptamak gerekir'diyor...
-1-
özümü, "Cumhuri-
yetin ilanı"yla nok-
talanan sorun, hükü-
, met bunalımından
kaynaklanmıştı. Bu-
nalımı körükleyen-
ler Suyük Millet Meclisı çatısı
altındaki "sahanat yanhsT mu-
halefet grubu ve kendilerine ts-
tanbul'dan destek veren birkaç
gazetenin aynı kafa yapısındaki
köşe yazarlanydı. Sancısı aylar
öncesine dayanan çıkmaza 29
Ekim 1923 Pazartesi günü yak-
laşık on saat süren görüşme \e
tartışma sonucu çare bulunacak
ve halkın her svnıf temsilcisin-
denoluşan TBMM'den "Türki-
ye Cumhuriyeti" çıkacaktı.
Halk Partısi Grup Yönetim
Kurulu, anılan gün saat
10.00'da. Başbakanlıktan iki
gün önce istifa eden başkan Fet-
hiOkyaryönetımınde Meclis'te
toplandı. Parti Genel Başkanı
Mustafa Kemal Paşa. o sırada
konutundaydı. O dönemde Çan-
kaya'daki bağ evine sesli ya da
görüntülü naklen yayın yapıla-
madığından, Gazi Paşa toplantı-
da olup bitenlerden özel kalem
müdürüne telefonda aktanlan
bilgilerle haberdarolabiliyordu.
Gelen haberler kaynayan ka-
zan görünümünü çağrıştınyor-
du.
Fethi Okyar'ın, yeni kurula-
cak hükümetın başkanlığına Ge-
neral Ali Fuat Cebesoy'un geti-
rilmesınin düşünüldüğünü açık-
lamasına ılk tepki. İzmır Millet-
vekili Celal Bayar'dan gelmişti.
Kurulacak hükümette kendisi de
lktısat Bakanlığı'nadeğef görü-
len Mahmut Celal Bey, gelecek-
lerin gideceklerden daha güçlü
olmalarının önemine değınmiş.
değişıkhk için acele davranılma-
masını salık vermişti. Kozan
Milletvekili Saip Bey, Meclis
Başkanlığı'na Fethi Okyar'ın.
Başbakanlığa da İsmet Paşa'nın
(Inönü) seçilmelerinı önermiş.
Rize Milletvekili Ekrem Rize,u
Başkan Paşa HazretlerPnin
konuya ılişkin görüşlerinı öğ-
renmek istemışti. Bolu Millet-
vekili Vtchmet Vasfı Nuhoğlu,
sık yapılan hükümet değişikli-
ğinin ülkeyi ve ulusu zor duru-
ma düşüreceğini belirtmiş, şim-
dıki istem hakkında gerekçe
açıklanmasını önermısti. Tekir-
dağ Milletvekili FaikOztrakıse
sorunun yönetim kurulunda de-
gil, grupta çözümlenmesini sa-
vunmuştu. Saruhan (Manisa)
Milletvekili VasıfÇınar'la tzmir
Milletvekili Mustafa Necati
Uğural, Başkan Paşanın konu
hakkında kendilerini aydınlat-
ması çağnsında bulunmuşlar.
Ertuğrul Milletvekili DT. Fikret
Bey'le Kütahya Milletvekili Re-
cep Peker de kendilerine katıl-
mıştı. Istanbul Milletvekili Ab-
durrahman Şeref Be>''le Konya
Milletvekili EyüpSabri Ha>ırh-
oğju da arkadaşlannınkine ben-
zergöriişbildirmişlerdi. Başkan
Okyar. görüşmelerin yeterliği is-
teminden olumlu sonuç alınca
Sınop MilleKekili Kemalettin
Sami Paşa'nın önergesinı oya
sunmuş ve Gazi Paşa'nın Çan-
kaya'dan çagnlması kararlaştı-
nlmıştı.
'Ben'değl/öncesiz'
"Ya ben, ya ben"den önce
"Ulusun dediği olur" ilkesine
yürekten bağh "karionatik ön-
der' milletin vekillerinin çağrı-
sına uydu ve Meclis'e geldi.
Gruba girdı ve doğnı kürsüye
çıktı. "Efendiler" dedi ve ekle-
di: "Bakanlar Kurulu seçiminde
görüş aynlığına düşüldüğüanla-
şdmıştır. Bana bir saat kadar sü-
re tanıyın. Bulacağım çöziimü
sizlere sunarun.
n
Yönetim kurulu istemi be-
nimseyince odasma çekildi ve
gerekli gördüğü milletvekiUeri-
ni tek tek yanına çağırarak dün
gece İsmet Paşa'yla birlikte ha-
zırladıklan yasa tasansı taslağı-
nı kendilerine gösterdi.
Taslakta 1921 Anayasasf nm
1. maddesinin sonuna "Türkiye
devletinin hükümet biçimi cum-
huriyettir'' tümcesinin eklendi-
ği, 3. maddesinin "Türkiye dev-
teti TBMM'ce yönetilir. Meclis,
hükümet çahşmalanndan so-
nımludur" biçiminde değiştiril-
diği göriildü. Taslakta anayasa-
nın temel ögelerinden olan 8 ve
9. maddelerinin de değiştirile-
rek açıklık kazandınldığı, bir
madde ekiyle şu biçimleri aldı-
gı anlaşıldı:
Hükümet görüşmelerinin tıkanması üzerine Meclis'e çağnlan Mustafa Kemal, kürsüye çıkarak \ekillerden bir saat süre istedi.
İstem benimsenince odasma çekildi ve gerekli gördüğü mületvekillerini tek tek çağırarak bir gece önee İsmet Paşa'\la birlikte ha-
arladıkları yasa taslağını kendilerine gösterdi. Taslakta 1921 Anayasasf nın 1. maddesinin sonuna "Türkive Dev leti'nin hükümet
biçimi cumhuriyettir" dendiği ve 3. maddeye "Türkiye devleti TBMM'ce yönetiür" tümcesinin eklendiği görülüyordu.
Çocuğun adı konuyor:
'Türkiye Cumhuriyeti'"Madde- Türkiye Cumhur-
başkanı TBN1M Ğenel Kuru-
lu'nca \c kendi üyeleriarasından
birseçim dönemiiçin seçilir. Baş-
kanlık görevi yeni cumhurbas-
kanının seçihnesine dek sürer.
Eski başkan yeniden seçilebilir.*'
"Madde- Türkive cumhur-
başkanı devletin başkanıdır.
Bu kimliğiyle gerek gördükçe
Meclis'e ve Bakanlar Kuru-
lu'na başkanhk eder."
"Madde- Başbakan, cum-
hurbaşkanınca \e Meclis üye-
leri arasından seçilir. Öteki
bakanlar da gene Meclis üye-
leri arasından seçildikten son-
ra hükümet cumhurbaşkanın-
ca Meclis'in onayına sunulur.
Meclis toplantıda değilse onay
ahnması için toplanacağı güne
eıtelenir."
Taslaktabu maddelere ek ola-
rak "dü" ve "din" konulannda
birer madde daha vardt ve mil-
lervekilleri bu maddeyı komıs-
yonda \e Meclis'te görüşülür-
ken öğrenmışlerdi.
Milletvekillerince elden ele
gezdirilen taslak, kulisi yoğun-
laştırdı.
Grupta tartışıhyor
Halk Partisi grubu saat
13.30'da toplandığında başkan-
lık kürsüsünde gene Fethi Ok-
yar oturuyordu. Ilk sözü Genel
Başkan Mustafa Kemal aldı ve
şöyle konuştu:
"Sayin arkadaşlar, çözümün-
degüçlüğe uğradığımız sorunun
nedeni %e hastalığı tüm arkadaş-
larca belirtenmiştir kanısında*
yım. Eksiklik ve elverişsizlik, uy-
gulamakta olduğumuz yöntem
ve biçimdedir.Gerçekten anaya-
samıza göre bir bakanlar kuru-
lu oluşturmaya giriştiğûniz za-
man tüm arkadaşlann her biri
bakanlar ve bakanlar kurulunu
seçmezorunluğundabulunuyor.
Genel kurulumuzun bakanlar
kurulu seçûninde zorunlu olma-
mızda görülen güçlüğün çözünt-
lenmesi zamanı gelmiştir. Geçen
dönemde de aynıgüçlüklere rast-
lanıyordu. Görülüyor ki bu yön-
tem, bazan bir çok karışıklığı
başlauyor. \üksek kurulunu/ bu
güçlüğün aşılması için benî gö-
re\lendirdi. Ben dc bu sundu-
ğum kanıdan esinlenerekdüşün-
düğüm biçimi saptadım. Onu
önereceğim. Önerim kabul buy-
rulursa ku\"\etti ve dengeli bir
hükümet kurulması olanağı do-
ğacaktır. Devletimizin biçim \e
niteliğini saptayan bazımaddele-
ri açıklığa kavus.turmak gerekli-
dir."
"Öneri'" anayasasınınbelırtı-
len ilgili maddelerindeki yeni-
liklerle
v4
Cumhuriyetinilanı''nın
benimsenmesı, "cumhurbaşka-
nı seçilmesi" \e "başbakanın
yerine Meclis Genel Kurulu'nun
açık oturumunda ele alınmalıy-
dı. Ulusun yaşamıylaılgılı yasa-
lann grupta çıkanlmasına kesın-
lıkle karşıydı. Çünkü yasalar bu-
rada görüşüldükten sonra açık
bırleşimlerde kimse konuşamı-
yordu; bu gibı konular dınleyıci
önünde görüşülebılmeliydi.
Hazım Bey'e yanıt, hukukçu.
ekonomist, gazeteci ve BMM
Komısyonu Başkanı"ndan geldı.
Menteşe Mılletv ekilı Yunus Na-
di'ye göre. ülkeler ılk kez anaya-
sa yapacakları zaman önce bir
kurucu meclis oluştururlardı.
Bizde ıse bövlesi durumlarda
.eclis'teki uzun tartışmalara,
Galatasaray Lisesi emekli
öğretmenlerinden, îstanbul Milletvekili
rahmetli Abdurrahman Şeref Bey noktayı
koyuyordu: 'Egemenlik kayıtsız koşulsuz
ulusundur' dedikten sonra, kime
sorulursa sorulsun bunun adı
'Cumhuriyet'ti. Doğan çocuğun adıydı.
Ama bu ad bazılanna hoş gelmezmiş;
varsın gelmesindi...
cumhurbaşkanrnca atanmasıy-
dı.
Önerinin içeriği ûzerinde tar-
tışma başladı.
Özel öğrenimli eski Erzurum
valisi. Ziraat Bankası Yönetim
Kurulu üyesi, çiftçi. Erzincan
Milletvekili SabitSağıroğlu,hü-
kümetin kuruluş biçimini be-
nimsiyordu. Ancak anayasanın
değiştirilmesi önerisiyle bugün-
kü bunalımın giderilemeyeceği
görüşündeydi. Öncelikle başba-
kan seçilmeli. anayasa değişik-
liği sonra düşünülmeliydi.
Gene özel öğrenimli. eski
Trabzon valisi, yazar, Niğde
Milletvekili Ebubekir Hazım
Tepeyran, anayasanın parti gru-
bunda değıştırilemeyeceği kanı-
sındaydı. Milletvekillerinin böy-
le bir yetkisi varsa konu, grup
aynca bir meclis kurulması ge-
reğiaçıkçabelirtilmemişti. Biz-
de her dönemde bu gibi değişik-
likler olmuştu. \. TBMM de bu
yolda yürümüştü. 2. Meclis'in
de böyle bir yetkiye sahip oldu-
ğundan kuşku yoktu. Şimdi hü-
kümet bunahmının çözümü
Başkan Paşa Hazretleri'ne bıra-
kılmış, odabuöneriyi getinmiş-
ti. Bu öneride gösterilen yolu
tüm milletvekilleri ayn ayn dü-
şünmüşlerdi. Şimdı bunu sapta-
mak gereklıydı. Önerilen bıçim
zaten vardı; durum açıkça yeni-
den belirlenecekti.
Siyasal Bilgiler Fakültesini
bitiren yönetici, eski Çatalca
Sancakbeyi. eski Milli Eğitim
Bakanı Karesi Milletvekili Meh-
met Vehbi Bolak, şimdiye dek
görüsüldüğü duyulan anayasa-
dan haberdar değıldı. Gerçı ga-
zetelerde görmüştü ama. bu >e-
terli mıydı? Dolayısıyla konu bir
bütün olarak daha sonra günde-
me getırilmelı, öncelikli olarak
hükümet bunalımı çözümlen-
melıydı.
Bu Meclis yasaldır
Medrese öğrenimli. çıftçı. Or-
du Milletvekili Halil Srtki, ana-
yasanın değiştinlmesi ya da ye-
nıden yapılmasına Meclis'in.
yetkısı olduğu kanısındaydı. An-
cak bu değışıklık gerçekten yun
\e ulusun mutluluğuna yol aça-
cak mıydı, bunu söylemek ge-
rekliydi. Açıklamayı hukuk uz-
manı üyeleryapmalılardı. Konu
açıklığa kavuşmadıkça sorunun
hemen çözümlenmesinden yana
değildi.
Eğitimci ve diplomat, eski öğ-
retim üyesi, eski Milli Eğitim
Bakanı, İstanbul Milletvekili
Hamdullah Suphi Tanrıöver söz
aldı. Konuşmasına, ayn ayn se-
çimlerin zararlannı dört yıl ön-
ce söyledığini belirterek başladı.
Bugün de aynı durum başgös-
termişti. Gazi Paşa'nın önerisi
yeni değıldı. Dört yıl önce yapı-
lan bir yasanın daha açık bir bı-
çimde anlatımıydı. Dolayısıyla
bunun karşıtı görüş taşıyanlar
gelip düşüncelerini belirtsinler-
di. Fakat sürenin uzun uzadıya
beklemeye sabn yoktu.
İstanbul Üniversitesı eski öğ-
retim üyelerinden, Adalet Baka-
nı, tzmir Milletvekili rahmetli
Seyit Bey kürüsye geldi. Öneri-
len biçım yeni değildi. YürüT-
lükteki anayasanın açıklığa ka-
vuşturulup saptanmasından iba-
retti. Yasalar, gereksinımden
doğardı. Süreç ve olaylar her şe-
ye egemendi. Anayasada deği-
şiklik yapılması ulus ve ülke ya-
ranna olacaktı.
Sıra dava\ekıli. eski Uşak
Savcısı ve eski Dıyanet İşleri
Başkanı Konya Milletvekili
Eyüp Sabri Hayırlıoğlu'ndaydı.
Gazi Paşa Hazretlen'ni hakem
yapmışlardı. Anayasayı değiştir-
meye yetkileri olmadığını söyle-
mek, yasadışı olduklannı belge-
leme anlamı taştrdı. Meclis'in
anayasayı değiştirme yetkisi
açıktı. Hükümet biçimi mutlaka
cumhuriyete dönüşecekti.
demişlerkl
Batı Cephesi Komutanı Ge-
nelkurmay ve eski Dışişleri Ba-
kanı.TBMM hükümetinin Lo-
zan Başdelegesı Malatya Millet-
vekili İsmet Inönü, parti başka-
nının önerisini benımseme ihtı-
yacının kesın olduğu kanısın-
daydı. Dünya kendilerinın bir
hükümet biçimi görüştüklerinı
biliyordu. Bu görüşmeleri bir so-
nuca bağlay ıp anlatamamak, da-
ğılma, parçalanmayı hedefle-
mekten başka bir şey değildi.
Deneyımhydı, biliyordu A\m-
pah diplomatlar (Lozan'da) bu
konuda kendisıni uyarmışlardı.
"Devletinizin başkanı yok; var
olan Meclis başkanıdır. Demek
ki siz bir başka başkan bekli>or-
sunuz"demişlerdi. A\rupalılann
düşüncesi i>te buydu. Oysa ken-
dileri böyle düşünmü>orlardı.
Ulus egemenliğine, yazgısına,
eylemıvle el koymuştu. Öyleyse
bunun hukuksal yanı sÖNİenıl-
mekten nıye çekınılıvordu?
Cumhurbaşkanı bulunmadan
başbakan seçımı önerisi yasadı-
şı olurdu. Bunda kuşkuya yer
yoktu Başbakan atanmasını ya-
sal ve olanaklı kılabılmek için.
Gazi Paşa Hazretleri'nin önen-
sinin yasallık kazanması gerek-
lıydı. Güçsüzlük görünümünü
sürdürmek anlamsızdı. Partinın
tüm ulusa karsı yüklendiğı so-
rumluluk gereklenne göre dav -
ranmak zorunluydu.
Osmanlı dönemi senatörü.
Galatasaray Lısesı emekli öğret-
menlerinden İstanbul Milletve-
kili rahmetli Abdurrahman Şe-
ref Bey görüşlennı açtkladı. Hü-
kümet bıçımının tartışılması ge-
reksizdi. '"Egemenlik kayıtsız
koşulsuz ulusundur" dedikten
sonra, kıme sorulursa sorulsun
bunun adı "cumhuriyeftı; do-
ğan çocuğun adıydı. Ama bu ad
bazılanna hoş gelmeyebilırdı.
varsın gelmesindi! Medrese öğ-
renimli adliyeci \e eski Din iş-
leri Bakanı. Eskişehir Milletve-
kili Abdullah Azmi Torun yerın-
den. "Bu işin önemi açıktır. go-
rüşmeler sürsün" diye bağırdı.
Oylamaya geçıldı. grup görüş-
melerinin yeterliliği benimsen-
di.
"Yaşasın Cumhuriyet" ve al-
kış seslerinin küçücük Meclis
bınasının duvarlanndayankılan-
masına bir adım kalmıştı.
Cumhuriyet ve
cumhurbaşkanı
Türkiye'nın kurucusu Gazi
Mustafa Kemal. bu son 'adım'ı
da olaydan dört yıl sonra 15-27
ekim tarihleri arasında Anka-
ra'da toplanan Cumhurıvet Halk
Partisi'nin (CHP) İkıncı Kurul-
tayı'nda şövle anlatacaktı:
"Efendiler, grup görüşmeleri-
ne son verildi ve hemen arkasın-
dan MeclisGenel Kurulu toplan-
dL Saat 18.00'di. Taslak Anaya-
sa Komisyonu'nca usulen göz-
den geçirilerektasannın tutana-
ğı hanrlanırkcn. Meclisbaşka iş-
lerie uğraştı. Sonundabaşkanhk
divamnda bulunan Başkan>eki-
li İsmet Be> (Eker- Çorum Mil-
letvekili) Meclis'e şu bilgivi ver-
di: 'Anayasa Komisyonu anaya-
sanın değiştirilmesine ilişkin ta-
sannın öncelik ve ivedilikle gö-
rüşülmesinı öneriyor.' 'Kabul'
sesleri üzerine tutanak okundu.
Öneri etraflıca görüşüldü. So-
nunda yasa, birçok milletvekiU-
nin "Yaşasm Cumhuriyet'sesle-
riyle ve alkışlanan konuşmala-
nyla benimsendi.
Ondan sonra cumhurbaş-
kanı seçimi için milletvekille-
rinin oylarına başvuruldu.
Oylama sonucunu İsmet Bey,
Genel Kurul'a şöyle bildirdi:
Türkiye Cumhurbaşkanlığı
için yapılan seçim oylamasına
158 kişi katılmış ve cumhur-
başkanlığına 158 üye oybirli-
ğiyle Ankara Milletvekili Ga-
zi Mustafa Kemal Paşa Haz-
retleri'ni seçmişlerdir."
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
KAYNAKÇA. l- Nuıuk- Atalürk.
Gazi Kiustafa Kemal - Titrk De\rım
Tarihı Ensıtiitüsü Yav Mıllı Eğitim
Basımevi-ht. 1962 2-Mıllenekille-
rımn özgeçmışieri TBMM Albümü-
Ûıliırk. Kazım-Ankara IV73.
Yann: İnönü anlatiyor
Sabiha Sertel'in Drarr^ı: (3)
Bir Yurtseverin Olîımü...
Sertel'ler, çeşitli Avrupa ülkelerini arşınladıktan sonra
Bakü'ye -bir çeşit- yerleşmeye karar verirler. içleri Türki-
ye'yeözlemledoludur. Pasaportlanyenilenmediği için bir
türlü yenisini alamazlar. Türk yazarlan Moskova'ya gelin-
ce, heyecanlanıriar, Sabiha Sertel, bu yüzden kalp krizi
geçirir! Yıldız Sertel, "Annem Sabiha Sertel Kimdi, Ne-
ler Yazdı" kitabında anlatiyor işte:
"Annem için Bakü'nün dışına çıkmak, Karadeniz ve
Baltık kıyısında tatiller geçirmek bir tür soluk almaktı. Bu
tatillere babamla beraber gıder, oradan neşelenmiş, ra-
hatlamış döneherdi. Annem sıcaktan pek hoşlanmadığı
için bir süre Baltık ülkelerine dadandılar. Sdtsık Riga'ya
gittiler. Riga'yı beğeniyor, 'Orası Avrupa, her şey pırıl pı-
nl, çok güzel çiçek bahçelerı var. Yaşam da biraz daha iyi,
ama halk Rusları sevmiyor' dıyoriardı.
Bu gezılere çıktıklannda Moskova'dan geçer, oradaki
dostlarla görüşür, biraz tatmin olurlardı. Asya Afrika Ens-
titüsü'ndeki Türkologlar, anneme önem veriyor, O'nunla
ilginç konuşmalar yapıyorlardı. Ama, Nazım'/n yaraüığı
boşluğu kimse dolduramıyor, Türkiye'den uzak olmanın
acısını hiçbirşey gideremiyordu. Birdefa da Moskova'da
bulunduğumuz bir sırada, bir grup Türk yazannın geldi-
ğini duyduk. Aziz Nesin, Oktay Akbal, Yaşar Kemal,
Melih Cevdet, F. H. Dağlarca Moskovadaydılar. Annem
bu haben alınca, o kadar heyecanlandı ki kalp krizi ge-
çirdi ve düşüp bayıldı. Bu kıymetlı mısafır/eri, otel oda-
sıncfa yatağında karşılamakzorunda kaldı. Bu, ondakisı-
lanın ne kadar dennlere gıttiğinin güzel bir örneğiydi.
Birdefa da Bakü'yüzıyaret eden llhan Selçuk, ev/mi-
ze gelip bizimle kahvaltı ettiğinde, annem belki hepimiz-
den çok mutlu olmuş ve O'na, yeni basılmış olan Tevfik
Fikret' kıtabını hediye etmıştı. Dışardan gelenler, bizim için
bu tür zıyaretierın ne tür önemli olduğunu bilemezlerdi.
Onlar hepimize sankı vatanı getiriyor ve ağzımızın tadıy-
la Türkçe konuşmak, Türkiye'nin sorunlarını tartışmak
olanağını veriyorlardı. Bu temasların verdiği heyecan, an-
nemi kalp khzine kadargö'türmüştü. Doktotiar tekrareden
bu khzlerin önemsiz olduğunu söylüyohardı ama, arka-
sından basımıza korkunç bir kanser hıkayesi çıkacaktı..."
Sabiha Sertel, yaşama gözlerını 1968 yazında, Sovyet-
ler'e vardıktan beş yıl sonra yumar. Yıldız Sertel, annesi-
nin acıklı ölümünü, saynlığından ölümüne değın geçen acı
günleri "Ardımdaki Yıllar" başhklı anılarında aynntılarıyla
anlatır. Çok ilginç, Sabiha Sertel, yaşamı boyunca bir ya-
zı masası olmadığından yakınır. -Söz aramızda, benim de
yazı masam yok. Sonunda, konuklara ayrılan odadaki
masaya elkoydum. bu yüzden yıllardır evde, bir masaya
otump birlikte yemek yiyemiyoruz-. Yıldız Sertel, "Bera-
ber yaşadığımız o günler, annemın kişilığinı ve karakteri-
ni belirtmekaçısından da önemliydı" dıyor, kendını kitap
yazmaya veren Sabiha Sertel'ı şöyle anlatiyor:
"Benım odamdakı yazı masasına oturuyor, sigarasını
tellendirerek anılannı yazıyordu. Oysa kronik bronşıti var-
dı. Doktor sigarayı yasaklamıştı. Babam sigarayı çoktan
bırakmıştı, ben de çok az içiyordum. Bütün ısrarlanmıza
rağmen, O'nu sigara ıçmekten vazgeçiremiyorduk. Bir
seferinde bana, 'Ölümüm sıgaradan oisunl'ded/. Bir se-
ferbanyoda, gızli sigara içerken yakaladım, 'Bu kitap bit-
sin, bırakacağım' dedi. Dört elle yazmakta olduğu 'Ro-
man Gibi' kitabına sanlmıştı. Canını sıkan şeyler olduğun-
da daha da çok içiyordu. Çok faal olmaya, daima Türki-
ye ıçın bir şeyler yapmaya alışmıştı. Annemın bir özelliği
de cesur ve fedakar olmasıydı. Bütün hayatında 'Ailem
için, vatanım için, davam için'dem/ş, fedakarlıklaryapmış,
kendını tehlikelere atmıştı. Vaşına göre canlı ve diriydi.
Bakü 'dekı durgun hayatı O 'nu boğuyordu. Bunun da acı-
s/ gene sıgaradan çıkıyordu...
... Bakü şehrinin bir büyük kusuru da petrol şehri ol-
masıydı. Çevresi ve deniz baştan aşağı petrol kuyusuy-
du. Radyoaktivite çokyüksekti. Bu gerçek de halktan giz-
leniyordu."
Sabiha Sertel öldükten sonra Zekeriya Sertel, yurduna
dönmek için kıvrandı. O yıl, 1968, Milliyet'ten on dokuz
bin lıra tutan tazmınatımı almış, arkadaşım Sait Başa-
ran'la birlikte, "Tüm" adlı haftalık gazeteyi çıkarmaya
başlamıştık. Fırtına gıbı bir gazeteydi. Yazarlan arasında
Çetin Altan, Behice Boran, Sadun Aren, Mümtaz Soy-
sal, llhan Selçuk, Minnetullah Haydaroğlu. ozan Fazıl
Hüsnü Dağlarca da vardı. Gazete, dört sayı çıkmıştı. Fa-
zıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiirinden dolayı, 25 yıla değin
hapsi istenmış, uzun süren duruşmalardan sonra aklan-
mıştı. Şiirin konusu, Çorlu'da, Amerikan askerlerinin ayak-
yolunun Mehmetçikçe temızlenmesi üstüneydi. Son du-
ruşmada Fazıl Hüsnü, yargıca:
- Efendim, bu helalan ben temizleyeyim, ama Mehmet-
çik'e temizletmesinler dedi.
Gazeteyi, Bakü'de yaşayan Zekeriya Sertel de görmüş,
yazdığı mektupta, "Türkıye'de sosyalizmi sizlerkuracak-
sınız" gibi övücü sözlerle yüreklendirmişti. Sertel, bu ara-
da, eşi Sabiha Sertel'in öldüğünü bildiriyor, Bakü'de kal-
masının bir anlamı kalmadığını, yurda dönebilmek için
neler yapabıleceğimi soruyordu. Mektuplakarşılıkverdim.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile konuştum. Dışişleri sözcü-
sü bir büyükelçi:
- Mustafa Bey, Zekeriya Sertel'in yurda gelmesi ımkan-
sızdır. Biliyor musunuz, o Bulganstan'da Sofya'da bir
gün cumhurbaşkanı gibi karşılandı demişti...
Dışişleri'nde o yıllar egemen olan, belli ki polis kafasıy-
dı...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Deniz bahklannı taşı- ^
maya yarayan sepet. 2/
Bitkisel ya da hayvansal 2
maddelerin etkili özü... o
Taş ya da maden çıkan-
lan yer. 3/ Keten tohu- 4
mu. 4/ Tanmda kullanı- c
lan azotlu gübre... Pey-
gamberleri Hud'u dinle- 6
medikleri için Tann -j
tarafından yok edilen ka-
vim... Radyumun simge- 8
si. 5/ Bir tür deniz taşıma- g
cıhğı... Müzikte armoni
kurallanna göre üst üste bindiril-
miş sesler. 6/ Yontma işlerinde
kullanılan ucu sivri araç... Bir no-
ta. 7/ İtalya'ran en uzun ırmağı...
Yemek... İşlenmemiş toprak. 8/
106 taşla oynanan bir oyun... Al-
bert Camus'nün bir romaru. 9/
Yayla ya da bahçe kulübesi... Ha-
mur tahtası.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ İri gövdeli ve kısa sapU bir halk
sazı... Yanhşhk, hata. 2/ Kâfı gel-
meyen... XVIII. yüzyılda Fransa'da moda olan bir bezeme bi-'
çemi. 3/ Vezirler... Fenike mitolojisinde en büyük tann. 4/
Tanntanımaz... Önemli tarihsel olgu. 5/ Şaşma belirten bir ün-
lem... Hayat arkadaşı. 6/ Yatkınlık. ahşkanlık... Bir bağlaç. 7/
Güzel kadın... Olta ya da tuzağa konulan yem. 8/ Yükseklik
korkusu. 9/ Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri...
Ağn Dağı'na verilen bir başka ad.