29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 1994 SALI 12 DIZIYAZI SUNUŞDevletimizin oluşumu "Cumhuriyet"le üç önemli nitelik kazandı. Ülkemizin adı "Memaliki Osmaniye" lOsmanlı Mülkleri) iken, "Türkiye"olarak belirlendi. Yurttaş. "Osmanlı "vken, tarihin erken çağındaki adı olan "Türk"lüğünekavuştu. Egemenliğin kaynağı da "padişah iradesi"nden "ulus iradesi"ne dönüştü. Bir devletin üç temel dayanagı olan çağdaş kimliği saptandı veadı "Türkiye Cumhuriyeti" oldu. Mustafa Kemal ülkemki bu mutlu sona inançlı bir avıtç arkadaşıyla ulaştırdı. "Yurt" komısunda ondan öncegöriiş belirtenler olmuştu. "Vatan "ı \amık Kemal de biliyordu. Ama ona göre "yurt" neresiydi? Söz gelimi "irade-i seniyye"(padişah buyruğuyla) uğruna Yemen'de can verenler vatan için mi dövüşmüşlerdi? Ziya Gökalp de "Vatan ne Türkiye'dir Türkler'e ne Türkistan, vatan büyük ve müebbet (sonsuz) bir ülkedir Turan (eski İranlılarm Türk ülkelerine verdikleri ad) " diyordu ama, bu sözlerden deyurdun neresi oldıığu anlaşılamıyordu! CiTTnlıirTTyet'i kuranlar anlatıy -J. J "S ıt fJiıJîıiı Oysa Mustafa Kemal, "Misak-ı Milli sınırlan içindekiyer vatandır " diyor ve somut biçimde Türkiye gerçeğini ortaya koyuyordu. Türkiye Cumhuhyeü nden önce ulusumuz, çagdaş dünvanm yarurlandığı tüm olanaklardan voksundu. Devletin ordu, ekonomi ve dış siyasasında strutejisiyoktu. "Dil"ın bağımsızlaşması gereğıvle güzel sanatlar ve eğitımın yerleştirilip geliştirilmesi zonınluluğundcın huberdar bile değildi. "Cumhuriyet" hepsini lek lek ele aldı ve ulusu çağdaş ıtvgarlık düzenine ulaştırmayı amaç edindi. Yapı temelden bozuk olduğu için onarım ıtzıtn siinlü. Örneğin 193H Tiirkivesi nde ilkokul 4-5. sınıflarda okutulan aritmetik- geometri dersinin adı "hesap-hendese"ydi. Öğretmen minicik yavntlara "Bir müsellesin mesahası kaidesiyle iriifaıntn hasılı zarbımn nısftna müsavidir" diyeders anlaürdı. Bu tümcenin "bir " difindaki tüm sözcükleri Arupçaydı; Türkçesi. "Bir üçgenin alanı, tabanıyla yûksekliği çarpımının yansına eşittir" demekti. Cumhuriyet vönetim\ "ekonomi"ye, banka kurup halkın parusmı yabancıların elinden kurtararuk, u dil"ineAvrupalı öğretmen yerine Türkü koyarak, sanatı ve zenaati azınlığın elinden alarak, edebiyatçtsına da (geçim derdine düşmeyip üretsinler diye) milletvekili ve büyükelçi kimlikleri kazandınıruk sahip çıktı. Bu dizide Cumhuriyet 'e oy verenlerie, çorbada onlar ölçüsünde tıcu bulunanların anlattıİdarını okuyacaksınız. Gazi, 'Devletin biçiminisaptamak gerekir'diyor... -1- özümü, "Cumhuri- yetin ilanı"yla nok- talanan sorun, hükü- , met bunalımından kaynaklanmıştı. Bu- nalımı körükleyen- ler Suyük Millet Meclisı çatısı altındaki "sahanat yanhsT mu- halefet grubu ve kendilerine ts- tanbul'dan destek veren birkaç gazetenin aynı kafa yapısındaki köşe yazarlanydı. Sancısı aylar öncesine dayanan çıkmaza 29 Ekim 1923 Pazartesi günü yak- laşık on saat süren görüşme \e tartışma sonucu çare bulunacak ve halkın her svnıf temsilcisin- denoluşan TBMM'den "Türki- ye Cumhuriyeti" çıkacaktı. Halk Partısi Grup Yönetim Kurulu, anılan gün saat 10.00'da. Başbakanlıktan iki gün önce istifa eden başkan Fet- hiOkyaryönetımınde Meclis'te toplandı. Parti Genel Başkanı Mustafa Kemal Paşa. o sırada konutundaydı. O dönemde Çan- kaya'daki bağ evine sesli ya da görüntülü naklen yayın yapıla- madığından, Gazi Paşa toplantı- da olup bitenlerden özel kalem müdürüne telefonda aktanlan bilgilerle haberdarolabiliyordu. Gelen haberler kaynayan ka- zan görünümünü çağrıştınyor- du. Fethi Okyar'ın, yeni kurula- cak hükümetın başkanlığına Ge- neral Ali Fuat Cebesoy'un geti- rilmesınin düşünüldüğünü açık- lamasına ılk tepki. İzmır Millet- vekili Celal Bayar'dan gelmişti. Kurulacak hükümette kendisi de lktısat Bakanlığı'nadeğef görü- len Mahmut Celal Bey, gelecek- lerin gideceklerden daha güçlü olmalarının önemine değınmiş. değişıkhk için acele davranılma- masını salık vermişti. Kozan Milletvekili Saip Bey, Meclis Başkanlığı'na Fethi Okyar'ın. Başbakanlığa da İsmet Paşa'nın (Inönü) seçilmelerinı önermiş. Rize Milletvekili Ekrem Rize,u Başkan Paşa HazretlerPnin konuya ılişkin görüşlerinı öğ- renmek istemışti. Bolu Millet- vekili Vtchmet Vasfı Nuhoğlu, sık yapılan hükümet değişikli- ğinin ülkeyi ve ulusu zor duru- ma düşüreceğini belirtmiş, şim- dıki istem hakkında gerekçe açıklanmasını önermısti. Tekir- dağ Milletvekili FaikOztrakıse sorunun yönetim kurulunda de- gil, grupta çözümlenmesini sa- vunmuştu. Saruhan (Manisa) Milletvekili VasıfÇınar'la tzmir Milletvekili Mustafa Necati Uğural, Başkan Paşanın konu hakkında kendilerini aydınlat- ması çağnsında bulunmuşlar. Ertuğrul Milletvekili DT. Fikret Bey'le Kütahya Milletvekili Re- cep Peker de kendilerine katıl- mıştı. Istanbul Milletvekili Ab- durrahman Şeref Be>''le Konya Milletvekili EyüpSabri Ha>ırh- oğju da arkadaşlannınkine ben- zergöriişbildirmişlerdi. Başkan Okyar. görüşmelerin yeterliği is- teminden olumlu sonuç alınca Sınop MilleKekili Kemalettin Sami Paşa'nın önergesinı oya sunmuş ve Gazi Paşa'nın Çan- kaya'dan çagnlması kararlaştı- nlmıştı. 'Ben'değl/öncesiz' "Ya ben, ya ben"den önce "Ulusun dediği olur" ilkesine yürekten bağh "karionatik ön- der' milletin vekillerinin çağrı- sına uydu ve Meclis'e geldi. Gruba girdı ve doğnı kürsüye çıktı. "Efendiler" dedi ve ekle- di: "Bakanlar Kurulu seçiminde görüş aynlığına düşüldüğüanla- şdmıştır. Bana bir saat kadar sü- re tanıyın. Bulacağım çöziimü sizlere sunarun. n Yönetim kurulu istemi be- nimseyince odasma çekildi ve gerekli gördüğü milletvekiUeri- ni tek tek yanına çağırarak dün gece İsmet Paşa'yla birlikte ha- zırladıklan yasa tasansı taslağı- nı kendilerine gösterdi. Taslakta 1921 Anayasasf nm 1. maddesinin sonuna "Türkiye devletinin hükümet biçimi cum- huriyettir'' tümcesinin eklendi- ği, 3. maddesinin "Türkiye dev- teti TBMM'ce yönetilir. Meclis, hükümet çahşmalanndan so- nımludur" biçiminde değiştiril- diği göriildü. Taslakta anayasa- nın temel ögelerinden olan 8 ve 9. maddelerinin de değiştirile- rek açıklık kazandınldığı, bir madde ekiyle şu biçimleri aldı- gı anlaşıldı: Hükümet görüşmelerinin tıkanması üzerine Meclis'e çağnlan Mustafa Kemal, kürsüye çıkarak \ekillerden bir saat süre istedi. İstem benimsenince odasma çekildi ve gerekli gördüğü mületvekillerini tek tek çağırarak bir gece önee İsmet Paşa'\la birlikte ha- arladıkları yasa taslağını kendilerine gösterdi. Taslakta 1921 Anayasasf nın 1. maddesinin sonuna "Türkive Dev leti'nin hükümet biçimi cumhuriyettir" dendiği ve 3. maddeye "Türkiye devleti TBMM'ce yönetiür" tümcesinin eklendiği görülüyordu. Çocuğun adı konuyor: 'Türkiye Cumhuriyeti'"Madde- Türkiye Cumhur- başkanı TBN1M Ğenel Kuru- lu'nca \c kendi üyeleriarasından birseçim dönemiiçin seçilir. Baş- kanlık görevi yeni cumhurbas- kanının seçihnesine dek sürer. Eski başkan yeniden seçilebilir.*' "Madde- Türkive cumhur- başkanı devletin başkanıdır. Bu kimliğiyle gerek gördükçe Meclis'e ve Bakanlar Kuru- lu'na başkanhk eder." "Madde- Başbakan, cum- hurbaşkanınca \e Meclis üye- leri arasından seçilir. Öteki bakanlar da gene Meclis üye- leri arasından seçildikten son- ra hükümet cumhurbaşkanın- ca Meclis'in onayına sunulur. Meclis toplantıda değilse onay ahnması için toplanacağı güne eıtelenir." Taslaktabu maddelere ek ola- rak "dü" ve "din" konulannda birer madde daha vardt ve mil- lervekilleri bu maddeyı komıs- yonda \e Meclis'te görüşülür- ken öğrenmışlerdi. Milletvekillerince elden ele gezdirilen taslak, kulisi yoğun- laştırdı. Grupta tartışıhyor Halk Partisi grubu saat 13.30'da toplandığında başkan- lık kürsüsünde gene Fethi Ok- yar oturuyordu. Ilk sözü Genel Başkan Mustafa Kemal aldı ve şöyle konuştu: "Sayin arkadaşlar, çözümün- degüçlüğe uğradığımız sorunun nedeni %e hastalığı tüm arkadaş- larca belirtenmiştir kanısında* yım. Eksiklik ve elverişsizlik, uy- gulamakta olduğumuz yöntem ve biçimdedir.Gerçekten anaya- samıza göre bir bakanlar kuru- lu oluşturmaya giriştiğûniz za- man tüm arkadaşlann her biri bakanlar ve bakanlar kurulunu seçmezorunluğundabulunuyor. Genel kurulumuzun bakanlar kurulu seçûninde zorunlu olma- mızda görülen güçlüğün çözünt- lenmesi zamanı gelmiştir. Geçen dönemde de aynıgüçlüklere rast- lanıyordu. Görülüyor ki bu yön- tem, bazan bir çok karışıklığı başlauyor. \üksek kurulunu/ bu güçlüğün aşılması için benî gö- re\lendirdi. Ben dc bu sundu- ğum kanıdan esinlenerekdüşün- düğüm biçimi saptadım. Onu önereceğim. Önerim kabul buy- rulursa ku\"\etti ve dengeli bir hükümet kurulması olanağı do- ğacaktır. Devletimizin biçim \e niteliğini saptayan bazımaddele- ri açıklığa kavus.turmak gerekli- dir." "Öneri'" anayasasınınbelırtı- len ilgili maddelerindeki yeni- liklerle v4 Cumhuriyetinilanı''nın benimsenmesı, "cumhurbaşka- nı seçilmesi" \e "başbakanın yerine Meclis Genel Kurulu'nun açık oturumunda ele alınmalıy- dı. Ulusun yaşamıylaılgılı yasa- lann grupta çıkanlmasına kesın- lıkle karşıydı. Çünkü yasalar bu- rada görüşüldükten sonra açık bırleşimlerde kimse konuşamı- yordu; bu gibı konular dınleyıci önünde görüşülebılmeliydi. Hazım Bey'e yanıt, hukukçu. ekonomist, gazeteci ve BMM Komısyonu Başkanı"ndan geldı. Menteşe Mılletv ekilı Yunus Na- di'ye göre. ülkeler ılk kez anaya- sa yapacakları zaman önce bir kurucu meclis oluştururlardı. Bizde ıse bövlesi durumlarda .eclis'teki uzun tartışmalara, Galatasaray Lisesi emekli öğretmenlerinden, îstanbul Milletvekili rahmetli Abdurrahman Şeref Bey noktayı koyuyordu: 'Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur' dedikten sonra, kime sorulursa sorulsun bunun adı 'Cumhuriyet'ti. Doğan çocuğun adıydı. Ama bu ad bazılanna hoş gelmezmiş; varsın gelmesindi... cumhurbaşkanrnca atanmasıy- dı. Önerinin içeriği ûzerinde tar- tışma başladı. Özel öğrenimli eski Erzurum valisi. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi, çiftçi. Erzincan Milletvekili SabitSağıroğlu,hü- kümetin kuruluş biçimini be- nimsiyordu. Ancak anayasanın değiştirilmesi önerisiyle bugün- kü bunalımın giderilemeyeceği görüşündeydi. Öncelikle başba- kan seçilmeli. anayasa değişik- liği sonra düşünülmeliydi. Gene özel öğrenimli. eski Trabzon valisi, yazar, Niğde Milletvekili Ebubekir Hazım Tepeyran, anayasanın parti gru- bunda değıştırilemeyeceği kanı- sındaydı. Milletvekillerinin böy- le bir yetkisi varsa konu, grup aynca bir meclis kurulması ge- reğiaçıkçabelirtilmemişti. Biz- de her dönemde bu gibi değişik- likler olmuştu. \. TBMM de bu yolda yürümüştü. 2. Meclis'in de böyle bir yetkiye sahip oldu- ğundan kuşku yoktu. Şimdi hü- kümet bunahmının çözümü Başkan Paşa Hazretleri'ne bıra- kılmış, odabuöneriyi getinmiş- ti. Bu öneride gösterilen yolu tüm milletvekilleri ayn ayn dü- şünmüşlerdi. Şimdı bunu sapta- mak gereklıydı. Önerilen bıçim zaten vardı; durum açıkça yeni- den belirlenecekti. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitiren yönetici, eski Çatalca Sancakbeyi. eski Milli Eğitim Bakanı Karesi Milletvekili Meh- met Vehbi Bolak, şimdiye dek görüsüldüğü duyulan anayasa- dan haberdar değıldı. Gerçı ga- zetelerde görmüştü ama. bu >e- terli mıydı? Dolayısıyla konu bir bütün olarak daha sonra günde- me getırilmelı, öncelikli olarak hükümet bunalımı çözümlen- melıydı. Bu Meclis yasaldır Medrese öğrenimli. çıftçı. Or- du Milletvekili Halil Srtki, ana- yasanın değiştinlmesi ya da ye- nıden yapılmasına Meclis'in. yetkısı olduğu kanısındaydı. An- cak bu değışıklık gerçekten yun \e ulusun mutluluğuna yol aça- cak mıydı, bunu söylemek ge- rekliydi. Açıklamayı hukuk uz- manı üyeleryapmalılardı. Konu açıklığa kavuşmadıkça sorunun hemen çözümlenmesinden yana değildi. Eğitimci ve diplomat, eski öğ- retim üyesi, eski Milli Eğitim Bakanı, İstanbul Milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver söz aldı. Konuşmasına, ayn ayn se- çimlerin zararlannı dört yıl ön- ce söyledığini belirterek başladı. Bugün de aynı durum başgös- termişti. Gazi Paşa'nın önerisi yeni değıldı. Dört yıl önce yapı- lan bir yasanın daha açık bir bı- çimde anlatımıydı. Dolayısıyla bunun karşıtı görüş taşıyanlar gelip düşüncelerini belirtsinler- di. Fakat sürenin uzun uzadıya beklemeye sabn yoktu. İstanbul Üniversitesı eski öğ- retim üyelerinden, Adalet Baka- nı, tzmir Milletvekili rahmetli Seyit Bey kürüsye geldi. Öneri- len biçım yeni değildi. YürüT- lükteki anayasanın açıklığa ka- vuşturulup saptanmasından iba- retti. Yasalar, gereksinımden doğardı. Süreç ve olaylar her şe- ye egemendi. Anayasada deği- şiklik yapılması ulus ve ülke ya- ranna olacaktı. Sıra dava\ekıli. eski Uşak Savcısı ve eski Dıyanet İşleri Başkanı Konya Milletvekili Eyüp Sabri Hayırlıoğlu'ndaydı. Gazi Paşa Hazretlen'ni hakem yapmışlardı. Anayasayı değiştir- meye yetkileri olmadığını söyle- mek, yasadışı olduklannı belge- leme anlamı taştrdı. Meclis'in anayasayı değiştirme yetkisi açıktı. Hükümet biçimi mutlaka cumhuriyete dönüşecekti. demişlerkl Batı Cephesi Komutanı Ge- nelkurmay ve eski Dışişleri Ba- kanı.TBMM hükümetinin Lo- zan Başdelegesı Malatya Millet- vekili İsmet Inönü, parti başka- nının önerisini benımseme ihtı- yacının kesın olduğu kanısın- daydı. Dünya kendilerinın bir hükümet biçimi görüştüklerinı biliyordu. Bu görüşmeleri bir so- nuca bağlay ıp anlatamamak, da- ğılma, parçalanmayı hedefle- mekten başka bir şey değildi. Deneyımhydı, biliyordu A\m- pah diplomatlar (Lozan'da) bu konuda kendisıni uyarmışlardı. "Devletinizin başkanı yok; var olan Meclis başkanıdır. Demek ki siz bir başka başkan bekli>or- sunuz"demişlerdi. A\rupalılann düşüncesi i>te buydu. Oysa ken- dileri böyle düşünmü>orlardı. Ulus egemenliğine, yazgısına, eylemıvle el koymuştu. Öyleyse bunun hukuksal yanı sÖNİenıl- mekten nıye çekınılıvordu? Cumhurbaşkanı bulunmadan başbakan seçımı önerisi yasadı- şı olurdu. Bunda kuşkuya yer yoktu Başbakan atanmasını ya- sal ve olanaklı kılabılmek için. Gazi Paşa Hazretleri'nin önen- sinin yasallık kazanması gerek- lıydı. Güçsüzlük görünümünü sürdürmek anlamsızdı. Partinın tüm ulusa karsı yüklendiğı so- rumluluk gereklenne göre dav - ranmak zorunluydu. Osmanlı dönemi senatörü. Galatasaray Lısesı emekli öğret- menlerinden İstanbul Milletve- kili rahmetli Abdurrahman Şe- ref Bey görüşlennı açtkladı. Hü- kümet bıçımının tartışılması ge- reksizdi. '"Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur" dedikten sonra, kıme sorulursa sorulsun bunun adı "cumhuriyeftı; do- ğan çocuğun adıydı. Ama bu ad bazılanna hoş gelmeyebilırdı. varsın gelmesindi! Medrese öğ- renimli adliyeci \e eski Din iş- leri Bakanı. Eskişehir Milletve- kili Abdullah Azmi Torun yerın- den. "Bu işin önemi açıktır. go- rüşmeler sürsün" diye bağırdı. Oylamaya geçıldı. grup görüş- melerinin yeterliliği benimsen- di. "Yaşasın Cumhuriyet" ve al- kış seslerinin küçücük Meclis bınasının duvarlanndayankılan- masına bir adım kalmıştı. Cumhuriyet ve cumhurbaşkanı Türkiye'nın kurucusu Gazi Mustafa Kemal. bu son 'adım'ı da olaydan dört yıl sonra 15-27 ekim tarihleri arasında Anka- ra'da toplanan Cumhurıvet Halk Partisi'nin (CHP) İkıncı Kurul- tayı'nda şövle anlatacaktı: "Efendiler, grup görüşmeleri- ne son verildi ve hemen arkasın- dan MeclisGenel Kurulu toplan- dL Saat 18.00'di. Taslak Anaya- sa Komisyonu'nca usulen göz- den geçirilerektasannın tutana- ğı hanrlanırkcn. Meclisbaşka iş- lerie uğraştı. Sonundabaşkanhk divamnda bulunan Başkan>eki- li İsmet Be> (Eker- Çorum Mil- letvekili) Meclis'e şu bilgivi ver- di: 'Anayasa Komisyonu anaya- sanın değiştirilmesine ilişkin ta- sannın öncelik ve ivedilikle gö- rüşülmesinı öneriyor.' 'Kabul' sesleri üzerine tutanak okundu. Öneri etraflıca görüşüldü. So- nunda yasa, birçok milletvekiU- nin "Yaşasm Cumhuriyet'sesle- riyle ve alkışlanan konuşmala- nyla benimsendi. Ondan sonra cumhurbaş- kanı seçimi için milletvekille- rinin oylarına başvuruldu. Oylama sonucunu İsmet Bey, Genel Kurul'a şöyle bildirdi: Türkiye Cumhurbaşkanlığı için yapılan seçim oylamasına 158 kişi katılmış ve cumhur- başkanlığına 158 üye oybirli- ğiyle Ankara Milletvekili Ga- zi Mustafa Kemal Paşa Haz- retleri'ni seçmişlerdir." ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇI KAYNAKÇA. l- Nuıuk- Atalürk. Gazi Kiustafa Kemal - Titrk De\rım Tarihı Ensıtiitüsü Yav Mıllı Eğitim Basımevi-ht. 1962 2-Mıllenekille- rımn özgeçmışieri TBMM Albümü- Ûıliırk. Kazım-Ankara IV73. Yann: İnönü anlatiyor Sabiha Sertel'in Drarr^ı: (3) Bir Yurtseverin Olîımü... Sertel'ler, çeşitli Avrupa ülkelerini arşınladıktan sonra Bakü'ye -bir çeşit- yerleşmeye karar verirler. içleri Türki- ye'yeözlemledoludur. Pasaportlanyenilenmediği için bir türlü yenisini alamazlar. Türk yazarlan Moskova'ya gelin- ce, heyecanlanıriar, Sabiha Sertel, bu yüzden kalp krizi geçirir! Yıldız Sertel, "Annem Sabiha Sertel Kimdi, Ne- ler Yazdı" kitabında anlatiyor işte: "Annem için Bakü'nün dışına çıkmak, Karadeniz ve Baltık kıyısında tatiller geçirmek bir tür soluk almaktı. Bu tatillere babamla beraber gıder, oradan neşelenmiş, ra- hatlamış döneherdi. Annem sıcaktan pek hoşlanmadığı için bir süre Baltık ülkelerine dadandılar. Sdtsık Riga'ya gittiler. Riga'yı beğeniyor, 'Orası Avrupa, her şey pırıl pı- nl, çok güzel çiçek bahçelerı var. Yaşam da biraz daha iyi, ama halk Rusları sevmiyor' dıyoriardı. Bu gezılere çıktıklannda Moskova'dan geçer, oradaki dostlarla görüşür, biraz tatmin olurlardı. Asya Afrika Ens- titüsü'ndeki Türkologlar, anneme önem veriyor, O'nunla ilginç konuşmalar yapıyorlardı. Ama, Nazım'/n yaraüığı boşluğu kimse dolduramıyor, Türkiye'den uzak olmanın acısını hiçbirşey gideremiyordu. Birdefa da Moskova'da bulunduğumuz bir sırada, bir grup Türk yazannın geldi- ğini duyduk. Aziz Nesin, Oktay Akbal, Yaşar Kemal, Melih Cevdet, F. H. Dağlarca Moskovadaydılar. Annem bu haben alınca, o kadar heyecanlandı ki kalp krizi ge- çirdi ve düşüp bayıldı. Bu kıymetlı mısafır/eri, otel oda- sıncfa yatağında karşılamakzorunda kaldı. Bu, ondakisı- lanın ne kadar dennlere gıttiğinin güzel bir örneğiydi. Birdefa da Bakü'yüzıyaret eden llhan Selçuk, ev/mi- ze gelip bizimle kahvaltı ettiğinde, annem belki hepimiz- den çok mutlu olmuş ve O'na, yeni basılmış olan Tevfik Fikret' kıtabını hediye etmıştı. Dışardan gelenler, bizim için bu tür zıyaretierın ne tür önemli olduğunu bilemezlerdi. Onlar hepimize sankı vatanı getiriyor ve ağzımızın tadıy- la Türkçe konuşmak, Türkiye'nin sorunlarını tartışmak olanağını veriyorlardı. Bu temasların verdiği heyecan, an- nemi kalp khzine kadargö'türmüştü. Doktotiar tekrareden bu khzlerin önemsiz olduğunu söylüyohardı ama, arka- sından basımıza korkunç bir kanser hıkayesi çıkacaktı..." Sabiha Sertel, yaşama gözlerını 1968 yazında, Sovyet- ler'e vardıktan beş yıl sonra yumar. Yıldız Sertel, annesi- nin acıklı ölümünü, saynlığından ölümüne değın geçen acı günleri "Ardımdaki Yıllar" başhklı anılarında aynntılarıyla anlatır. Çok ilginç, Sabiha Sertel, yaşamı boyunca bir ya- zı masası olmadığından yakınır. -Söz aramızda, benim de yazı masam yok. Sonunda, konuklara ayrılan odadaki masaya elkoydum. bu yüzden yıllardır evde, bir masaya otump birlikte yemek yiyemiyoruz-. Yıldız Sertel, "Bera- ber yaşadığımız o günler, annemın kişilığinı ve karakteri- ni belirtmekaçısından da önemliydı" dıyor, kendını kitap yazmaya veren Sabiha Sertel'ı şöyle anlatiyor: "Benım odamdakı yazı masasına oturuyor, sigarasını tellendirerek anılannı yazıyordu. Oysa kronik bronşıti var- dı. Doktor sigarayı yasaklamıştı. Babam sigarayı çoktan bırakmıştı, ben de çok az içiyordum. Bütün ısrarlanmıza rağmen, O'nu sigara ıçmekten vazgeçiremiyorduk. Bir seferinde bana, 'Ölümüm sıgaradan oisunl'ded/. Bir se- ferbanyoda, gızli sigara içerken yakaladım, 'Bu kitap bit- sin, bırakacağım' dedi. Dört elle yazmakta olduğu 'Ro- man Gibi' kitabına sanlmıştı. Canını sıkan şeyler olduğun- da daha da çok içiyordu. Çok faal olmaya, daima Türki- ye ıçın bir şeyler yapmaya alışmıştı. Annemın bir özelliği de cesur ve fedakar olmasıydı. Bütün hayatında 'Ailem için, vatanım için, davam için'dem/ş, fedakarlıklaryapmış, kendını tehlikelere atmıştı. Vaşına göre canlı ve diriydi. Bakü 'dekı durgun hayatı O 'nu boğuyordu. Bunun da acı- s/ gene sıgaradan çıkıyordu... ... Bakü şehrinin bir büyük kusuru da petrol şehri ol- masıydı. Çevresi ve deniz baştan aşağı petrol kuyusuy- du. Radyoaktivite çokyüksekti. Bu gerçek de halktan giz- leniyordu." Sabiha Sertel öldükten sonra Zekeriya Sertel, yurduna dönmek için kıvrandı. O yıl, 1968, Milliyet'ten on dokuz bin lıra tutan tazmınatımı almış, arkadaşım Sait Başa- ran'la birlikte, "Tüm" adlı haftalık gazeteyi çıkarmaya başlamıştık. Fırtına gıbı bir gazeteydi. Yazarlan arasında Çetin Altan, Behice Boran, Sadun Aren, Mümtaz Soy- sal, llhan Selçuk, Minnetullah Haydaroğlu. ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca da vardı. Gazete, dört sayı çıkmıştı. Fa- zıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiirinden dolayı, 25 yıla değin hapsi istenmış, uzun süren duruşmalardan sonra aklan- mıştı. Şiirin konusu, Çorlu'da, Amerikan askerlerinin ayak- yolunun Mehmetçikçe temızlenmesi üstüneydi. Son du- ruşmada Fazıl Hüsnü, yargıca: - Efendim, bu helalan ben temizleyeyim, ama Mehmet- çik'e temizletmesinler dedi. Gazeteyi, Bakü'de yaşayan Zekeriya Sertel de görmüş, yazdığı mektupta, "Türkıye'de sosyalizmi sizlerkuracak- sınız" gibi övücü sözlerle yüreklendirmişti. Sertel, bu ara- da, eşi Sabiha Sertel'in öldüğünü bildiriyor, Bakü'de kal- masının bir anlamı kalmadığını, yurda dönebilmek için neler yapabıleceğimi soruyordu. Mektuplakarşılıkverdim. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile konuştum. Dışişleri sözcü- sü bir büyükelçi: - Mustafa Bey, Zekeriya Sertel'in yurda gelmesi ımkan- sızdır. Biliyor musunuz, o Bulganstan'da Sofya'da bir gün cumhurbaşkanı gibi karşılandı demişti... Dışişleri'nde o yıllar egemen olan, belli ki polis kafasıy- dı... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Deniz bahklannı taşı- ^ maya yarayan sepet. 2/ Bitkisel ya da hayvansal 2 maddelerin etkili özü... o Taş ya da maden çıkan- lan yer. 3/ Keten tohu- 4 mu. 4/ Tanmda kullanı- c lan azotlu gübre... Pey- gamberleri Hud'u dinle- 6 medikleri için Tann -j tarafından yok edilen ka- vim... Radyumun simge- 8 si. 5/ Bir tür deniz taşıma- g cıhğı... Müzikte armoni kurallanna göre üst üste bindiril- miş sesler. 6/ Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri araç... Bir no- ta. 7/ İtalya'ran en uzun ırmağı... Yemek... İşlenmemiş toprak. 8/ 106 taşla oynanan bir oyun... Al- bert Camus'nün bir romaru. 9/ Yayla ya da bahçe kulübesi... Ha- mur tahtası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri gövdeli ve kısa sapU bir halk sazı... Yanhşhk, hata. 2/ Kâfı gel- meyen... XVIII. yüzyılda Fransa'da moda olan bir bezeme bi-' çemi. 3/ Vezirler... Fenike mitolojisinde en büyük tann. 4/ Tanntanımaz... Önemli tarihsel olgu. 5/ Şaşma belirten bir ün- lem... Hayat arkadaşı. 6/ Yatkınlık. ahşkanlık... Bir bağlaç. 7/ Güzel kadın... Olta ya da tuzağa konulan yem. 8/ Yükseklik korkusu. 9/ Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Ağn Dağı'na verilen bir başka ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle