23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1994 CUMA HABERLER lyidoğan'ın sivil yargı önerisi • İstanbul Haber Servisi - "Zorunlu Askerliğe Hayır" kampanyası çerçevesinde, "halkı askerlikten soğuttuğu" gerekçesiyle tutukJanıp Sağmacılar ve Mamak Askeri Cezaevi'nde hapis yattıktan sonra serbest bırakılan. eski İstanbul Savaş Karşıtlan Derneği Başkanı Arif Hikmet İyidoğan, dün düzenlediği basm toplantısında Mamak Askeri Cezaevi'ndeki izlenimlerini anlattı. İyidoğan Türkiye'de "keyfı" biçimde uygulandığmı öne sürdüğü askeri yargınjn ortadan kaldınlması ve sivil yargının söz sahibi olması gerektiğini savundu. TKKMB'den savunma • ANKARA (Cumfauriyet Bürosu)- Tanm Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği(TK.KMB) Genel Müdürii Cemil Akın, hakkındaki yolsuzluk iddialanna yanıt vermek için düzenlediği basın toplanüsında DYP Antalya Milletvekili Hayri Doğan'ı kendisine baskı yapmakla suçladı. HADff'ten sağlık projesine tavır • ANKARA (ANKA)- Halkın Demokrasi Partisı (HADEP), hükümetin Doğu ve Güneydoğu'ya geçici görevli uzman hekim göndermesini içeren sağlık projesine tepki gösterdi. HADEP Genel Sekreten Bahattin Günel, projenın ara seçim karan nedeniyle yapılan bir oy avcılığı olduğunu söyledı. 279 tutuklu Gaziantep'e naklefMldi • DİYARBAKIR (AA) - Diyarbakir (E) Tipi Cezaevi'nde, bır tutuklunun ölümü ve 45 tutuklunun yaralanması olayından sonra, direnişçilerin etkisiz hale getirilerek Gaziantep Cezaevi'ne nakledildikleri bildiriîdi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri, cezaevindeki olaylarla ilgili olarak bugün AA muhabırine aynntılı açıkfamalarda bulundular. Olayın, bin 350 kişinin barındığı (E) tipi cezaevinde, bölücü örgüte yardım, yatakhk etmek suçundan tutuklu bulunan Sıtkı Bozan'ın koğuşta iple boğulması olayının ardından, bu işi üstlenen Erdoğan Dinçer adlı tutuklunun ifadeye çağnlması ûzerine başladığı belirtildi. ESKİ BEYOGLU'nda PtYANÎŞTLİDYA. İHSAN-ÜNSAL'dan doyasıya dans müziği OTTI ResMurant Cafe - &u 2510000 PBX 251 5105 [a&zanar-m "İÇKİ IÇr.RKEN SANAT ve POLtTlKA KOHVŞMAYIN" Ogu/. ARAL UD & SAZ RUŞEN RU^RR Ana (et) yemeği öl'NTRölZ İCKİ Rez:246 44 18 MEIS CAFE&BAR POP MÜZÎK ÜMİT-ENDER LEVENT bugün ve her cuma (Ezginin gunluğu artik her çarşamba sizlerie) Buyukparmakkapı Sok No. 7/8 Beyoğlu (Hayal Kahvesı yanı) Tel 252 78 53 İşkenceyle öldürülen Sıddık Bilgin olayının ikinci tanığı 9 yıl aradan sonra konuştu Gnayet, eğlenceyle kııÜniKİıOlayın ikinci görgü tanığı şöyle konuştu: Işkencede öldürülen Sıddık Bilgin'in cesedi, daha önceki operasyonlarda bulunan bir sığınağın yakınında, ateş etmemiz için sırtı bize dönük olarak yere bırakıldı. Bize yemin ettirildi, ben yeminin tersini söyledim ve birkaç arkadaşımla fark ertirmeden havaya ateş ettim. Yüzbaşı, "Akşam bunu kutlanz' dedi. BÜLENTSARIOĞLU ANKARA - Öğretmen Sıddık Bilgin'in Bingöl'ün Suveren kö- yünde işkenceyle öldürülmesi olayı, 9 yıl aradan sonra ikinci birtanıgınaçıklamalan ilecina- yeti bir kez daha gündeme getir- di. Olay sırasında görevli olan birasker, "Sıddık Bilgin'iıi cese- di, daha önceki operasyonlarda bulunan bir sığınağın öniinde sırn bize dönük olarak bırakıldı ve ateş edildi. Ceset çu vala konu- larak karakolun arkasındaki arazrye gömüldü" dedi. Sıddık Bilgin'in amcasımn kızı olan ve davanın avukatlığını üstlenen Müjgan Bilgin, anlatılanlann, mahkemede verilen ifadelerle aynı olduğunu belirterek, "Yar- gı ve işkenceciler, ne bizim ticda- nımızda, ne kamu vicdanında aklanmadılar" dedi. Sıddık Bilgin'in işkence ya- pılarak öldürüldüğü olayını, Es- kişehirli er Fikret Birge'nin ar- dından, bir başka tanık daha, 9 yıl aradan sonra açıklığa kavuş- İşkence kabul edildi, sanıklarberaat etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sıddık Bilgin'in işkenceyle öldürüldüğü sa\ıyla açılan davada, Yargıtay, işkence olduğunu kabul etti, ancak 'ölümün işkenceden mi, kaçarken mi olduğu beürlcnemediğinden' sanıklar. 'adam öldürmek' suçuyla hüküm giymekten kurtuldular. Sıddık Bilgin'in işkenceyle öldürüldüğü, 'Kaçarken vumldıT gerekçesiyle yetkılıfertarafından uzun süre kabul edilmedi. İşkence savlannın ardından tekrar otopsi yapılmak üzere mezanndan çıkanlan cesette, Bilgin'in, ayaklan bağlı olarak gömüldüğü ortaya çıktı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6 yıl sonra sonuçlanan davada, Sıddık Bilgin 'i işkenceyle öldürmekten sanık Binbaşı AliŞahin, astsubaylar Mehmet Acar ve İbrahim Yıktızgörür ile Onbaşı Suat Akova, birer yıl ağır hapis ve 3'er ay memuriyetten men cezasına mahkum edildiler. Cezalar, 1993 vılında Yargıtay tarafından bozuldu. Sanıklar. 'kasten adam öMürmek'suçundan beraat etti, 'işkenceyapmak' suçu ile ilgili bölümünün de zamanaşımına uğradığı için düşmesine karar verildi. Uyelerin oybirliğiyle alınan kararda vurgulanan bir nokta da, Sıddık Bilgin'in yer göstermek için götürüldüğü arazide kaçmaya çalışırken öldürüldüğü ve bunun da görev gereği normal olduğuydu. Ölüm olayına kanşanlar hakkında açtıklan davadan sonuç alamayan Sıddık Bilgin'in yakınlan, Avrupa lnsan Haklan Komisyonu'na başvurdular. turdu. Adı Cumhuriyet'tc saklı bulunan tanık. "Beraat ettikleri davadan tckrar vargılanmayabi- lirler, ancak hiç olmazsa olayın gerçek yüzünü kamuoyuna bir de benim ağzımdan ulaştırmak istiyorunT diyerek, olayı şöyle anlattı: "Biz,öldürülmeolayın- dan bir gün önce Genç ilçesine bağlı Suveren Karakolu'na grtik. Orada iki kişiyi yakalanmış, ola- rak gördiik, bunlardan biri de kadındı. Yüzbaşı Ali Şahın, ka- dına ağza alınmayacak küfürler ile hakaret edivordu. Bu kadın Sıddık Bilgin'in eşiymiş, sonra ögrendik. Daha sonra Sıddık Bil- gin'in amcasımn muhtar olduğu Doğanlı Köyü'ne gittik ve bura- da okulda gece bu insanlara iş- kence yapıldı, dövüldü. Bunlan yapanlar, 'Şöyle dövdük, böyle dövdük' drve ballandıra ballan- dıra anlattılar. Ben ve bazı arka- daşlannı çok üzüldük, ancak eli- mizden bir şe> gelmivordu. Sa- bah kalktık, öğJene kadar bekle- dik ve burada Sıddık Bilgin'i dı- şan çıkardılar, fenalaşmış. İğne yapalım diye operasyondaki doktor içeriye alınmasını söyiedi ve birkaç dakika sonra öldüğü- nü ögrendik. Köylülerc evlerine gjrmeleri söylendi. Biz \ola ko- yulduk. Suvervn ile Doğanlı Kö- yü arasında bulunan, daha önce sığınak olarak kuilanılan ve as- kerier tarafindan bulunarak kul- lanılmaz hale getirilen eski bir operasyonda görmüş olduğum sığınağın yakınında bir yere gö- türdüler. Ben o zaman olayı an- ladım. Kaçarken vunıkJuğiı izle- nimi verilmek isteniyordu. Biz- den 30-40 metre ileriye sırtı bize dönük şekilde yere bırakıldL Biz- lere ellerimiz silahlann üstûnde yemin ettirüdL Ben hep yeminin aksini söyledim ve birçok arka- daşun da sanırun böyle yapmış- tır. Yüzbaşı: Akşam kutlanz Çünkü askerierin hepsi bu olaya çok kıznuştı. Birerli kol sı- raya geçirilirken, ben ateş etme- yeceğimi söyledinı. Bana 5-6 ar- kadaşım o anda katıldılar. An- cak belli olmaması için hedefe ni- şan alır gibi yapıp, siiahianmızı kaldınp havaya ateş edecektik. Sıranın sonunda olduğumuz için bizi farketmeleri çok zordu ve bunu başardık. Iki Adanab, bir Zonguldaklı ve birkaç arkada- şımla birlikte ateş etmedik. Olayın tanığı asker, cinayet sonrasım şöyle anlattı: "Burada, o zamanın savcısı, VeS ve öğretmenlerden 'Eğitime Katkı Payı'na tepki İstanbul Haber Servisi - Okullarda öğrencilerden, "Eğitime Katkı Payı" adı aJtında para istenmesi, öğretmen ve velilerce protesto edildi. Dün Kadıköy iskele meydanında toplanan çok sayıda öğretmen ve veli. öğrencilerden zorla para toplanmasına duyduklan tepkiyi, pankart ve sloganlarla dile getirdiler. Protesto eyleminde Eğit-Sen 2 Nolu Şube adına bir açıklama yapan başkan Alaartin Dinçer, şunlan söyledi: "Zor ekooomik koşullar altında yaşamını surdürmeye çaltşan insanlarnnız, eğitim veöğretimde yaşanan bu uygulama ile daha çok so\gun ve sömürüye uğrav acaktır. Biz eğitim emekçileri; halkımı/a oynanan soygun ve sömürüye anlayışına alet olmav acağız. İşkolumuzda başlatılan bövlesi anti-demokratik uygulamalara karşı duracağımızı \e halkunızm yanında olacağımızın bilinmesini istiyonız."(Fotoğraf: KAÂN SAĞANAK.) doktoru ve bazı görevliler gelip kontrol yaptılar ve kendilerine göre bazı şeyler yazdılar (31.07.1985 tarihli otopsi tuta- nağı). Daha sonra Sıddık Bil- gin'in cesedini bir çuvala koydıt- lar. Yüzbaşı, 'Akşam bunu kut- lanz'şeklinde bir söz söyledi. Herhalde bir eğlence yapacak- lardı. Çuvala konan cesedi, Suve- ren Karakolu'nun arkasındaki arazive o şekilde gömdüklerini gördüm. lşkenceyi yapan asker- ler bu yaptıklanndan çok piş- man olmuşlardı, yüzlerinden okunuyordu. ancak iş işten geç- mişti.Öniarda yüzbaşıya hoş gö- riinmek için yaptıkiannın bura- va ulaşacağını sanınm hiç akılla- nna getirmemişlerdi. 'A.Y.' adında bir asker de bu olaya ka- nştL Ancak onun adı geçmiyor, çünkü askerliğini bitirdikten sonra kazada ölmüşfü. Sanırun mahkeme kayıtlannda bu yok- tur. Kendisi öldüğü için ben bu kişinin ailesini düşünerek açıkla- mak istemiyorum. Ben bu olayı açıklamak ister- ken, benden önce Eskişehirli bir arkadaşım olayı acıkladı. Olayın en kötü yanlanndan biri de, 'Ka- çarken vuruldu' denmesi. Düşü- nün ki,operasyon böyle ve bir ki- şiyi bir yere götüriiyorsunuz, el- leri kelepçeli, arkasında en azın- dan 50 asker var. Ve bu kişi kaç- mayı düşünecek, böyle bir şey olamaz." Avukaü: Vicdanlarda aklanmadılar Sıddık Bilgin'in amcasımn kı- zı olan ve davanın avukatlığını üstlenen Müjgan Bilgin, ikinci tanığın anlattıklannın. mahke- me kayıtlanyla bağdaştığını v ur- gulayarak, "Ne benim vkdanım- da, ne da kamunun vicdanında işkenceyi yapanlar \e onları ko- ruyan yargı aklanmıştır" dedi. Bilgin, Güneydoğu Anadolu'da yaşanan sürecin, Bilgin'in öldü- rüldüğü Suveren Köyü'ndekiy- le aynı olduğunu savunarak, Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Cesedin, elbiseler çıkanlma- dan, ayaklan bile çözülmeden otopsi yapıldığı iddia ediliyor. İş- kence yapıldığını herkes kabul etti. Savcı da mütalaasında bu görüşe yer verdi. Ancak, hala sü- regelen işkence olay larının ön- lenmesi için yasal düzenlemeler yapılmıyor. Adeta devlet politi- kası haîine gctirildL Avrupa'da zordurunıdaolmamızın.ekono- mik >e siyasi pek çok sorunun al- tında insan haklan ve Güneydo- ğu politikası yarıyor. İşkence olaylannın gerçek olduğu konu- sundaki bazı şeyleri içimize sin- diremiyoruz, bunlan kabullen- mek gerekiyor. Su\'eren Köyü, aynı zamanda bizim de köyümüzdü. Sıddık Bilgin'in öldürülmesinin ardın- dan yaşanan baskılar nedeniyle ilk boşalan köy bizimki oldu. O yıllarda 'Hepinizin sonu bu olur'diye gözdağı verildi. Bütün aileler, evlerini boşalttılar. Güneydoğu'nun diğer yerierin- de daha sonra yaşanan geliş- meier de bununla aynı yönde ol- du." BIRBAKIMA Meral: Türidye'nm umudu EcevitANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit. hükümeti, "özeBeş- tirmeyi yolsuzluk kapısı olarak kullanmak"la suçladı. Ecevit, koalisyonun, işçilere vaat ettiği haklan "fiilen verme- diğuıi" belirtirken Türk-lş Baş- kanı Bayram Meral. "Bütün Türkive'nin umudu Ecevit" de- di. Türk-lş Başkanı Bayram Me- ral başkanlığında bir heyet, dün DSP Genel Merkezi'ni ziyaret ederek sorunlan Ecevit'e iletti. DSP Genel Başkanı'nın makam odasında bir süre başbaşa değer- lendirme yaptıktan sonra basına açık olarak düzenlenen toplantı- da konuşan Meral; Ecevit'in, ik- tidarda olduğu dönemde çalış- ma yaşamına damgasını vurdu- ğunu ve o dönemde emekçilere verilen haklann 12 Eylül'lealın- dığını söyledi. Hükümetin, meydanlarda ver- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, özelleştirmenin, hükümetin elinde yolsuzluk kapısı açtığını savundu. Bayram Meral, Ecevit'i ziyaretinde, hükümetin meydanlardaki sözlerini yerine getirmek yerine "kendisiyle uğraşır hale geldiğini" belirtirken "Işçilerin umudu Ecevit mi" sorusuna, "Bütün Türkiye'nin umudu Ecevit" yanıtını verdi. diği sözleri yerine getirmediği- ni ve "kendisiyle uğraşır halegel- diğuti" belirten Meral. şunlan söyledi: "Bugünküözelleştirme, sat-kapat-kurtul mantığını orta- ya koymaktadır. Böyle giderse, ülke sosyal bunabmİaria karşı- laşacaktır. Ülkemiz ve halkımız için bugüne kadar kısıtlı bütçe- mizden fedakarüklar yaptık. Ama bizim yaptığunız fedakar- lıklar, birilerine bafik banka vur- gunlanyla verildi. Sorunlar, ara seçime gitmekle çözülemez, ya- pılması gereken şey,erken seçime gjtmektir." DSP lideri Ecevit de 1982 Anayasasf nın çalışan toplum kesiminin haklannın karşısında büyük engel oluşturduğuna dik- kat çekerek şu görüşleri dile ge- tirdi: "Hükümet, anayasayı tama- men uygulama cesareti bulsa, bütün grevler önlenebilir. Buna cesaret edemiyoriar. fakat toplu- sözleşme sonrası işten çıkarma- lar ve taşeronlaşma ile işçi hak- lan fiilen engelleniyor. Hükümet, toplusözieşme sürecinde, 'Enf- Diyarbakır <da tutuklu yakınlanndan açlık grevi DtYARBAKIR (Cumhuriyet)- Diyarbakır E Tipi cezaevinde çıkan ve 1 kişinin ölümü 45 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaylan protesto amacıyla utuklu aileleri açlık grevı yapmaya hazırlanıyor. Diyarbakır E tipi siyasi cezaevinde 18,25,27 ve 31. koğuşlarda 4 ekim günü çıkan olaylar nedeniyle dün Cumhuriyet Savcılığı bir açıklama yaptı. Savcılık açıklamasında 10 eylül tarihinde koğuşta çamaşır ipi ile boğulmuş olarak bulunan Sıtkı Bozan'ı öldürdüğünü ceiaevi ıdaresine verdiği bir yazı ile bildiren Erdoğan Dinçer'in DGM Savcılığf nda ifadesi alınmak üzere götürülmek istendiği ancak Dinçer'in koğuştan çıkmadığı ve diğer tutuklu ve hükümlüler tarafından da korunduğu belirtildi. Açıklamada şöyle denildı: "Tüm uyanlara karşın direniş arttınlmış ve koğuş kapıannın arkasına çelik dolaplar yerleştirilerek sanık verilmek istenmemiştir. Daha sonra havalandırma avlusunda yatak-yorgan gibi malzemeler ateşe verilmiştir. ıtfaiye ekiplerinin yangın söndürme çahşmalanna karşı konulması üzerine, yangın büyümüş ve 150'şer kişilik iki grup kapı kilitlerini kırmak suretiyle bir araya gelmiş ve eylemi sürdürmüştür" Avukatiann açlık grevi Devrimci Sol'un Fransa'da tutuklanan lideri Dursun Karataş'ın avukatları Murat Demir ve Ahmet Düzgün Yüksel ile iki müvekkilin Ankara'da gözaltına alınarak savunma belgelerine el konulmasını protesto etmek için avukatlarca yapılan açlık grevi 8. gününde sona erdi. Avukatlar Ulutan Gün, Metin Naria, Mustafa Çoban, stajyer avukat Sedat Taş ve büro çalışanlan Ayten Çelik \e Efkan Bolaç. "Avukatlar arasında yeterii duyaıiıhğın sağlandığı"nı belirterek dün eylemlerine son verdiler. Eylemlerinin 8. gününde 30 avukat tarafından ziyaret edilen açlık grevindeki avukatlar. Adalet Bakanlığı'na "Meslektaşlanmn yasadışı bir şekilde gözaltına aünmasına sessiz kahndığı" için protesto telgraft çektiler. Avukatlar, yaptıklan açıklamada, Ankara'da gözaltına tutuian iki avukat ve iki müvekkilin işkence altında olduğunu ileri sürdüler. Gözaltı emrini veren Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın "Örgüt operasyonu var" biçimindeki açıklamasını. Karataş'ın Türkiye'ye iade edilmemesiyle ilgili savianma belgelerinin Fransa'ya gönderilmesini engellemek amacıyla söylediğini ileri süren avukatlar, Demir, Yüksel ve iki müvekkilin serbest bırakılmasını istediler. lasyon farkını ödeyeceğiz'diye söz veriyor, bunun altında Baş- bakan ve bakaniann imzası var. Ancak bu sözünü tutmuyor. Bu durumda işçiler mahkemeye başvursalar, yiiz biniercesi, ayn ayn da>a açmak zonında kala- caklar." Ecevit. Başbakan Tansu Çil- ler'in, yolsuzlukları önleme yöntemi olarak özelleştirmeyi gösterdiğini anımsatarak özel- leştirme sürecinin de "hükümet için yolsuzluk kapısı açtığı- nı"kaydetti. Ecevit. "Politikacı- lar nedeniylezarar eden KİT'ler, çok küçük bedellerle, arsa fiya- tının da altında satıbyor. Bu da bir yolsuzluktur'" dedi. Ortağına büe danışmıyor DSP'nin bütün enerjisıni er- ken seçim için kullanacağını vurgulayan Ecevit ara seçim ka- rannı eleştirirken şöyle konuştu: "Bu tür konularda partilera- rası uzlaşma sağlanır. Ancak Sa- ym Çiller'in, bu olumlu devletge- leneğinden haberi yok. Poütika- da yeni olduğu için herhalde. Bt- rakın başka partilerie konuşma- yı,ortağına ve kendi gmbuna bi- le danışmıyor. Herkesi peşinden sürüklüyor." Ecevit, demokratikleşme ça- hşmalanna değinirken de de- mokrasinin önündeki en büyük engelin 1982 Anayasası olduğu- nu belirterek "Anayasa değişik- liği gündeme getirilmeden de- mokrasi eksiklikleri nasıl gideri- tecek? Dünyanın hiçbir yerinde, örgütlü kesimlerin TBMM'de temsil edilmesi \asağı görülmez" dedi. Türk-tş Başkanı Meral, ziya- retin ardından bir gazetecinın, u Ecevit'i, işçilerin umudu olarak mı göriiyorsunuz" sorusuna, "Bütün Türkiye'nin umudu Ecevit" yanıtını verdi. SERVER TANtLÜ Milli Eğitim Bakam'na Açık Mektup Sayın Bakan, Hürriyet gazetesinin, geçtiğimiz 2 Ekim günlü Avrupa nüshasında, önemli bir konuda sizinle ilgili bir haber vardı. Gazetede, "SeçimliK imam hatipler" başlığı altın- da, özetle şunlar söyleniyordu: "Bakanlığı sırasında hiç imam hatip lisesi açmamakla ünlenen Ayaz, gerek par- tisinin muhafazakar kanadından, gerekse diğer çevre- lerden gelen baskılara direndi. Ancak, Ayaz'ın gerek bakanlık bünyesinde yaptığı atamalar, gerek eğitim po- litikası DYP'nin muhafazakar kanadından tepki gördü. Son olarak, ara seçimin gündeme gelmesiyle birlikte, sol yelpazeden bir bakan gibi çalışıyor1 diye şikâyet edi- len Ayaz'ın bakanlıktan alınması için Başbakan Tansu Çiller'e başvurular oldu. Küstürülen parti içi muhafaza- kar kanadin gönlünü almak ve imam hatip liseleri onay- lanmadığı için tepki gösteren çevrelerin oylannı topla- mak için, Ayaz'ın, onay bekleyen 81 imam hatip lisesini 4 Aralık ara seçimleri öncesinde onaylayacağı öğrenil- di." Habere, "Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan olumlu ra- por aldığmız" da ekleniyordu. Ben de, bu mektubumu, işte bu haber üzerine yazıyo- rum size. Sayın Bakan, imam hatip okullarının hangi amaçla ku- rulduğunu, sonra bu amaçtan nasıl saptırıldığını, size hatırlatmanın gereği yok. Gazete haberinde geçen "di- reniş"\n\z, çok şey anlatıyor. Siz de biliyorsunuz ki, bu okullar, ülkenin imam gerek- sinmesini karşılamak, üstelik bunu "aydın din adamı" -olmaz ya!- yetiştirerek yerine getirmek amacıyla ve bir meslek okulu olarak kurulmuşlardı. Bana göre, bu bile laik devlet anlayışına aykırıydı ve bir sapmaydı. Orda kalsa iyi, daha sonra başka sapmalar eklendi buna: is- lam, kadından imamı kabul etmediği halde -niçin diye tartışmıyorum!-, imam hatip okulları kızlara açıldı; 12 Eylül döneminde de, bu kuruluşlar bir meslek okulu ol- maktan çıkarılarak, yüksek öğrenimin kapıları açıldı genç imamlarımıza. Bütün bunların, Cumhuriyet'imizin temel harcı arasın- da bulunan Tevhid-i Tedrisat, yani Öğrenim Birliği Ka- nunu'na, giderek ilkesine ne denli aykırı gelişmeler olduğunu da size açıklamak anlamsız kaçar. Başka önemli gözlemler de var: İmam hatip okullarını bitiren yüzbinlerce gençten Diyanet işleri Başkanlığı'- nda görev alanlar, devede kulaktır; geri kalanı kayma- kam, vali, savcı, yargıç, polis müdürü olmanın arkasın- dadır, bir süreden beri de subay. Öte yandan, imam hatip okullarındaki öğrenci artışı, genel liselere ve mes- lek liselerine oranla kat kat fazla olduğu halde, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda imam hatipliler yerine çalışan ilko- kul çıkışlılarmın sayısı, yabana atılacak bir rakam değil- dir. Bu gerçeklere bakıp öteden beri sorulan şu sorular, ağırlıklarını bugün de sûrdürüyor: imam hatipliler, din adamı olarak çahşmayacaklarsa, neden art arda imam hatip okulları açılıyor? Neden bu okullardaki öğrenci sa- yısı her yıl bu denli artıyor? imam hatip okulu mezunları neden yetiştirildikleri alanlar dışındaki işlerde görevlen- diriliyor? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim tasarısını kimler planlıyor? Sayın Bakan, bu soruların yanıtlarını siz biliyorsunuz; bilmeseydiniz, direnmezdiniz bugüne değin. Yine de söyleyelım hep beraber: Şeriatçılık, onun örgütlenişi adınadır bütün bu çağdışılıklar. Ve öyle görünüyor ki, böylesi bir gericiliğin partinizin çatısı altında da hayli güçlü destekçileri var; seçimdi, parti çıkarıydı, işin baha- nesi sadece. Bir Cumhuriyet çocuğu olarak, bu tür bir gelişme karşısında ürpermediğinize inanamam. Ne yapacaksınız o halde? Ne yapmaltsınız? Direnişinizi sürdüreceksiniz, sürdürmelisiniz! Bu 81 imam hatip okulunu açmayacaksınız. Sizi safdı- şı edecekler, etsinler, tarihe geçersiniz; partinizin -günü birlik- çıkarlarına değil, Cumhuriyefin -nice özverilerle yoğrulmuş- ilkelerine bağlı kalınız. Asıl onur budursizin için! Mücadelenizi yakından izleyeceğim; ve şeriatçı geri- ciliğin -partinizin içindeki ve dışındaki- ortaklarına karşı, kalemimin bütün gücü ile savunacağım sizi. Başarı dileklerimle, selamlarımla.-. Karar oy birliğiyle alındı istanbul DGM'den Cumhuriyet'e aklama İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz imtiyaz sahibi Berin Nadi ve eski yaziişleri müdürümüz Aydın Engin hakkında. geçen yıl yayımlanan "PKK'den Hürriyet'etehdit" başlıklı haber nedeniyle açılan davada mahkeme, beraat kararı \erdi. İstanbul 1 No'Iu Devlet Güvenlik Mahkemesi nde dün yapılan karar duruşmasında savunma yapan avukat Fikret İlkiz. da\a açılmasına neden olan ve gazetemizde 27 Ekim 1993 tanhinde yayımlanan yazının 'haber niteliğinde'olduğunu belirtti. Bu haberin Terörle Mücadele Kanunu'nun 6. maddesi çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini savunan İlkiz, Nadi ve Engin haklannda beraat karan verilmesini istedı. Mahkeme de suçun unsurlan 3 kisi tutuklandı oluşmadığından Berin Nadi ve Aydın Engin'in oybirliği ile beraatlerine karar verdi. Dava. "PKK'den Hürriyet'e tehdh"başlıklı haberde" "PKK'nin Hürriyet gazetesini konu alan ve tehdit eden bildirisinin belirli bölümlerinin yayunlanması"suçlamasıyla açılmıştı. Berin Nadi savunmasında, Cumhuriyetin Atatürk ilke \e devrimlerini savunan bir gazete olduğunu, yayımlanan yazının haber niteliğinin bulunduğunu belirtmişti. Aydın Engin ise haberin yayımlandığı günlerde PKK'nin gazetecilerin çalışma özgürlüğünü kısıtladığını, bir grup gazeteciyi dağa kaldırdığını anlatarak bu nedenle haberin yayımlanmasının önemli olduğunu söylemişti. Denizli'de gözaltmda işkence iddiası DENİZLİ (Cumhuriyet)- lstanbul'daki De\rimci Sol operasyonunda öldürülen Fuat Erdoğan'ın mezannda pankart açarak and içtikleri ve slogan attıklan savıyla gözaltına alınan 23 kişiden üçü tutuklandı, diğerleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Gözaltına alınanlar emniyette işkence gördüklerini ve falakaya yatınldıklannı söylediler. 4 gün boyunca sorgulanan, Tuncay Yamaç, Sevgi Yamaç, Birgül Coşkun, Günay Oğrener, IVI.Rüştü Topçu, Aziz Ögayik, Senem Şeker, Cemil Maden, Kemal Aksu, Mustafa Tokur, Hatke Zengin, Eray Taştan, Zeki ÇaUı. Doğan Çelik, Şahin Yılmaz, H. Ahmet Akkaya, Mehmet Yddınm, Avukat Huriye Çoban, Öner Sevinç, Şüleyman Urkay, Hüseyin Öztürk, Yurttan Göksel veAhmet Kansız. kendilerine işkence yapıldığını, ele geçen dokümanlann kendilerine ait olmadığmı söylediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle