Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1994 CUMA
HABERLER
lyidoğan'ın sivil
yargı önerisi
• İstanbul Haber Servisi -
"Zorunlu Askerliğe Hayır"
kampanyası çerçevesinde,
"halkı askerlikten
soğuttuğu" gerekçesiyle
tutukJanıp Sağmacılar ve
Mamak Askeri Cezaevi'nde
hapis yattıktan sonra serbest
bırakılan. eski İstanbul Savaş
Karşıtlan Derneği Başkanı
Arif Hikmet İyidoğan, dün
düzenlediği basm
toplantısında Mamak Askeri
Cezaevi'ndeki izlenimlerini
anlattı. İyidoğan Türkiye'de
"keyfı" biçimde
uygulandığmı öne sürdüğü
askeri yargınjn ortadan
kaldınlması ve sivil yargının
söz sahibi olması gerektiğini
savundu.
TKKMB'den
savunma
• ANKARA (Cumfauriyet
Bürosu)- Tanm Kredi
Kooperatifleri Merkez
Birliği(TK.KMB) Genel
Müdürii Cemil Akın,
hakkındaki yolsuzluk
iddialanna yanıt vermek için
düzenlediği basın
toplanüsında DYP Antalya
Milletvekili Hayri Doğan'ı
kendisine baskı yapmakla
suçladı.
HADff'ten sağlık
projesine tavır
• ANKARA (ANKA)-
Halkın Demokrasi Partisı
(HADEP), hükümetin
Doğu ve Güneydoğu'ya
geçici görevli uzman
hekim göndermesini
içeren sağlık projesine
tepki gösterdi. HADEP
Genel Sekreten Bahattin
Günel, projenın ara seçim
karan nedeniyle yapılan
bir oy avcılığı olduğunu
söyledı.
279 tutuklu
Gaziantep'e
naklefMldi
• DİYARBAKIR (AA) -
Diyarbakir (E) Tipi
Cezaevi'nde, bır
tutuklunun ölümü ve 45
tutuklunun yaralanması
olayından sonra,
direnişçilerin etkisiz hale
getirilerek Gaziantep
Cezaevi'ne nakledildikleri
bildiriîdi. Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığı
yetkilileri, cezaevindeki
olaylarla ilgili olarak
bugün AA muhabırine
aynntılı açıkfamalarda
bulundular. Olayın, bin
350 kişinin barındığı (E)
tipi cezaevinde, bölücü
örgüte yardım, yatakhk
etmek suçundan tutuklu
bulunan Sıtkı Bozan'ın
koğuşta iple boğulması
olayının ardından, bu işi
üstlenen Erdoğan Dinçer
adlı tutuklunun ifadeye
çağnlması ûzerine
başladığı belirtildi.
ESKİ BEYOGLU'nda
PtYANÎŞTLİDYA.
İHSAN-ÜNSAL'dan
doyasıya dans müziği
OTTI
ResMurant
Cafe - &u
2510000
PBX 251 5105
[a&zanar-m
"İÇKİ IÇr.RKEN SANAT ve
POLtTlKA KOHVŞMAYIN"
Ogu/. ARAL
UD & SAZ
RUŞEN RU^RR
Ana (et) yemeği
öl'NTRölZ İCKİ
Rez:246 44 18
MEIS
CAFE&BAR
POP MÜZÎK
ÜMİT-ENDER
LEVENT
bugün ve her cuma
(Ezginin gunluğu artik
her çarşamba sizlerie)
Buyukparmakkapı Sok No. 7/8
Beyoğlu (Hayal Kahvesı yanı)
Tel 252 78 53
İşkenceyle öldürülen Sıddık Bilgin olayının ikinci tanığı 9 yıl aradan sonra konuştu
Gnayet, eğlenceyle kııÜniKİıOlayın ikinci görgü tanığı
şöyle konuştu: Işkencede
öldürülen Sıddık Bilgin'in
cesedi, daha önceki
operasyonlarda bulunan bir
sığınağın yakınında, ateş
etmemiz için sırtı bize dönük
olarak yere bırakıldı. Bize
yemin ettirildi, ben yeminin
tersini söyledim ve birkaç
arkadaşımla fark ertirmeden
havaya ateş ettim. Yüzbaşı,
"Akşam bunu kutlanz' dedi.
BÜLENTSARIOĞLU
ANKARA - Öğretmen Sıddık
Bilgin'in Bingöl'ün Suveren kö-
yünde işkenceyle öldürülmesi
olayı, 9 yıl aradan sonra ikinci
birtanıgınaçıklamalan ilecina-
yeti bir kez daha gündeme getir-
di. Olay sırasında görevli olan
birasker, "Sıddık Bilgin'iıi cese-
di, daha önceki operasyonlarda
bulunan bir sığınağın öniinde
sırn bize dönük olarak bırakıldı
ve ateş edildi. Ceset çu vala konu-
larak karakolun arkasındaki
arazrye gömüldü" dedi. Sıddık
Bilgin'in amcasımn kızı olan ve
davanın avukatlığını üstlenen
Müjgan Bilgin, anlatılanlann,
mahkemede verilen ifadelerle
aynı olduğunu belirterek, "Yar-
gı ve işkenceciler, ne bizim ticda-
nımızda, ne kamu vicdanında
aklanmadılar" dedi.
Sıddık Bilgin'in işkence ya-
pılarak öldürüldüğü olayını, Es-
kişehirli er Fikret Birge'nin ar-
dından, bir başka tanık daha, 9
yıl aradan sonra açıklığa kavuş-
İşkence kabul edildi, sanıklarberaat etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sıddık
Bilgin'in işkenceyle öldürüldüğü sa\ıyla
açılan davada, Yargıtay, işkence olduğunu
kabul etti, ancak 'ölümün işkenceden mi,
kaçarken mi olduğu beürlcnemediğinden'
sanıklar. 'adam öldürmek' suçuyla hüküm
giymekten kurtuldular. Sıddık Bilgin'in
işkenceyle öldürüldüğü, 'Kaçarken vumldıT
gerekçesiyle yetkılıfertarafından uzun süre
kabul edilmedi. İşkence savlannın ardından
tekrar otopsi yapılmak üzere mezanndan
çıkanlan cesette, Bilgin'in, ayaklan bağlı
olarak gömüldüğü ortaya çıktı. Ankara 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde 6 yıl sonra sonuçlanan
davada, Sıddık Bilgin 'i işkenceyle
öldürmekten sanık Binbaşı AliŞahin,
astsubaylar Mehmet Acar ve İbrahim
Yıktızgörür ile Onbaşı Suat Akova, birer yıl
ağır hapis ve 3'er ay memuriyetten men
cezasına mahkum edildiler. Cezalar, 1993
vılında Yargıtay tarafından bozuldu. Sanıklar.
'kasten adam öMürmek'suçundan beraat etti,
'işkenceyapmak' suçu ile ilgili bölümünün de
zamanaşımına uğradığı için düşmesine karar
verildi. Uyelerin oybirliğiyle alınan kararda
vurgulanan bir nokta da, Sıddık Bilgin'in yer
göstermek için götürüldüğü arazide kaçmaya
çalışırken öldürüldüğü ve bunun da görev
gereği normal olduğuydu. Ölüm olayına
kanşanlar hakkında açtıklan davadan sonuç
alamayan Sıddık Bilgin'in yakınlan, Avrupa
lnsan Haklan Komisyonu'na başvurdular.
turdu. Adı Cumhuriyet'tc saklı
bulunan tanık. "Beraat ettikleri
davadan tckrar vargılanmayabi-
lirler, ancak hiç olmazsa olayın
gerçek yüzünü kamuoyuna bir
de benim ağzımdan ulaştırmak
istiyorunT diyerek, olayı şöyle
anlattı: "Biz,öldürülmeolayın-
dan bir gün önce Genç ilçesine
bağlı Suveren Karakolu'na grtik.
Orada iki kişiyi yakalanmış, ola-
rak gördiik, bunlardan biri de
kadındı. Yüzbaşı Ali Şahın, ka-
dına ağza alınmayacak küfürler
ile hakaret edivordu. Bu kadın
Sıddık Bilgin'in eşiymiş, sonra
ögrendik. Daha sonra Sıddık Bil-
gin'in amcasımn muhtar olduğu
Doğanlı Köyü'ne gittik ve bura-
da okulda gece bu insanlara iş-
kence yapıldı, dövüldü. Bunlan
yapanlar, 'Şöyle dövdük, böyle
dövdük' drve ballandıra ballan-
dıra anlattılar. Ben ve bazı arka-
daşlannı çok üzüldük, ancak eli-
mizden bir şe> gelmivordu. Sa-
bah kalktık, öğJene kadar bekle-
dik ve burada Sıddık Bilgin'i dı-
şan çıkardılar, fenalaşmış. İğne
yapalım diye operasyondaki
doktor içeriye alınmasını söyiedi
ve birkaç dakika sonra öldüğü-
nü ögrendik. Köylülerc evlerine
gjrmeleri söylendi. Biz \ola ko-
yulduk. Suvervn ile Doğanlı Kö-
yü arasında bulunan, daha önce
sığınak olarak kuilanılan ve as-
kerier tarafindan bulunarak kul-
lanılmaz hale getirilen eski bir
operasyonda görmüş olduğum
sığınağın yakınında bir yere gö-
türdüler. Ben o zaman olayı an-
ladım. Kaçarken vunıkJuğiı izle-
nimi verilmek isteniyordu. Biz-
den 30-40 metre ileriye sırtı bize
dönük şekilde yere bırakıldL Biz-
lere ellerimiz silahlann üstûnde
yemin ettirüdL Ben hep yeminin
aksini söyledim ve birçok arka-
daşun da sanırun böyle yapmış-
tır.
Yüzbaşı: Akşam kutlanz
Çünkü askerierin hepsi bu
olaya çok kıznuştı. Birerli kol sı-
raya geçirilirken, ben ateş etme-
yeceğimi söyledinı. Bana 5-6 ar-
kadaşım o anda katıldılar. An-
cak belli olmaması için hedefe ni-
şan alır gibi yapıp, siiahianmızı
kaldınp havaya ateş edecektik.
Sıranın sonunda olduğumuz için
bizi farketmeleri çok zordu ve
bunu başardık. Iki Adanab, bir
Zonguldaklı ve birkaç arkada-
şımla birlikte ateş etmedik.
Olayın tanığı asker, cinayet
sonrasım şöyle anlattı:
"Burada, o zamanın savcısı,
VeS ve öğretmenlerden 'Eğitime Katkı Payı'na tepki
İstanbul Haber Servisi - Okullarda öğrencilerden, "Eğitime
Katkı Payı" adı aJtında para istenmesi, öğretmen ve velilerce
protesto edildi. Dün Kadıköy iskele meydanında toplanan çok
sayıda öğretmen ve veli. öğrencilerden zorla para toplanmasına
duyduklan tepkiyi, pankart ve sloganlarla dile getirdiler.
Protesto eyleminde Eğit-Sen 2 Nolu Şube adına bir açıklama
yapan başkan Alaartin Dinçer, şunlan söyledi: "Zor ekooomik
koşullar altında yaşamını surdürmeye çaltşan insanlarnnız, eğitim
veöğretimde yaşanan bu uygulama ile daha çok so\gun ve
sömürüye uğrav acaktır. Biz eğitim emekçileri; halkımı/a oynanan
soygun ve sömürüye anlayışına alet olmav acağız. İşkolumuzda
başlatılan bövlesi anti-demokratik uygulamalara karşı
duracağımızı \e halkunızm yanında olacağımızın bilinmesini
istiyonız."(Fotoğraf: KAÂN SAĞANAK.)
doktoru ve bazı görevliler gelip
kontrol yaptılar ve kendilerine
göre bazı şeyler yazdılar
(31.07.1985 tarihli otopsi tuta-
nağı). Daha sonra Sıddık Bil-
gin'in cesedini bir çuvala koydıt-
lar. Yüzbaşı, 'Akşam bunu kut-
lanz'şeklinde bir söz söyledi.
Herhalde bir eğlence yapacak-
lardı. Çuvala konan cesedi, Suve-
ren Karakolu'nun arkasındaki
arazive o şekilde gömdüklerini
gördüm. lşkenceyi yapan asker-
ler bu yaptıklanndan çok piş-
man olmuşlardı, yüzlerinden
okunuyordu. ancak iş işten geç-
mişti.Öniarda yüzbaşıya hoş gö-
riinmek için yaptıkiannın bura-
va ulaşacağını sanınm hiç akılla-
nna getirmemişlerdi. 'A.Y.'
adında bir asker de bu olaya ka-
nştL Ancak onun adı geçmiyor,
çünkü askerliğini bitirdikten
sonra kazada ölmüşfü. Sanırun
mahkeme kayıtlannda bu yok-
tur. Kendisi öldüğü için ben bu
kişinin ailesini düşünerek açıkla-
mak istemiyorum.
Ben bu olayı açıklamak ister-
ken, benden önce Eskişehirli bir
arkadaşım olayı acıkladı. Olayın
en kötü yanlanndan biri de, 'Ka-
çarken vuruldu' denmesi. Düşü-
nün ki,operasyon böyle ve bir ki-
şiyi bir yere götüriiyorsunuz, el-
leri kelepçeli, arkasında en azın-
dan 50 asker var. Ve bu kişi kaç-
mayı düşünecek, böyle bir şey
olamaz."
Avukaü: Vicdanlarda
aklanmadılar
Sıddık Bilgin'in amcasımn kı-
zı olan ve davanın avukatlığını
üstlenen Müjgan Bilgin, ikinci
tanığın anlattıklannın. mahke-
me kayıtlanyla bağdaştığını v ur-
gulayarak, "Ne benim vkdanım-
da, ne da kamunun vicdanında
işkenceyi yapanlar \e onları ko-
ruyan yargı aklanmıştır" dedi.
Bilgin, Güneydoğu Anadolu'da
yaşanan sürecin, Bilgin'in öldü-
rüldüğü Suveren Köyü'ndekiy-
le aynı olduğunu savunarak,
Cumhuriyet'e şunlan söyledi:
"Cesedin, elbiseler çıkanlma-
dan, ayaklan bile çözülmeden
otopsi yapıldığı iddia ediliyor. İş-
kence yapıldığını herkes kabul
etti. Savcı da mütalaasında bu
görüşe yer verdi. Ancak, hala sü-
regelen işkence olay larının ön-
lenmesi için yasal düzenlemeler
yapılmıyor. Adeta devlet politi-
kası haîine gctirildL Avrupa'da
zordurunıdaolmamızın.ekono-
mik >e siyasi pek çok sorunun al-
tında insan haklan ve Güneydo-
ğu politikası yarıyor. İşkence
olaylannın gerçek olduğu konu-
sundaki bazı şeyleri içimize sin-
diremiyoruz, bunlan kabullen-
mek gerekiyor.
Su\'eren Köyü, aynı zamanda
bizim de köyümüzdü. Sıddık
Bilgin'in öldürülmesinin ardın-
dan yaşanan baskılar nedeniyle
ilk boşalan köy bizimki oldu. O
yıllarda 'Hepinizin sonu bu
olur'diye gözdağı verildi. Bütün
aileler, evlerini boşalttılar.
Güneydoğu'nun diğer yerierin-
de daha sonra yaşanan geliş-
meier de bununla aynı yönde ol-
du."
BIRBAKIMA
Meral: Türidye'nm umudu EcevitANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - DSP Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit. hükümeti, "özeBeş-
tirmeyi yolsuzluk kapısı olarak
kullanmak"la suçladı.
Ecevit, koalisyonun, işçilere
vaat ettiği haklan "fiilen verme-
diğuıi" belirtirken Türk-lş Baş-
kanı Bayram Meral. "Bütün
Türkive'nin umudu Ecevit" de-
di.
Türk-lş Başkanı Bayram Me-
ral başkanlığında bir heyet, dün
DSP Genel Merkezi'ni ziyaret
ederek sorunlan Ecevit'e iletti.
DSP Genel Başkanı'nın makam
odasında bir süre başbaşa değer-
lendirme yaptıktan sonra basına
açık olarak düzenlenen toplantı-
da konuşan Meral; Ecevit'in, ik-
tidarda olduğu dönemde çalış-
ma yaşamına damgasını vurdu-
ğunu ve o dönemde emekçilere
verilen haklann 12 Eylül'lealın-
dığını söyledi.
Hükümetin, meydanlarda ver-
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit,
özelleştirmenin, hükümetin elinde yolsuzluk
kapısı açtığını savundu. Bayram Meral,
Ecevit'i ziyaretinde, hükümetin
meydanlardaki sözlerini yerine getirmek
yerine "kendisiyle uğraşır hale geldiğini"
belirtirken "Işçilerin umudu Ecevit mi"
sorusuna, "Bütün Türkiye'nin umudu
Ecevit" yanıtını verdi.
diği sözleri yerine getirmediği-
ni ve "kendisiyle uğraşır halegel-
diğuti" belirten Meral. şunlan
söyledi: "Bugünküözelleştirme,
sat-kapat-kurtul mantığını orta-
ya koymaktadır. Böyle giderse,
ülke sosyal bunabmİaria karşı-
laşacaktır. Ülkemiz ve halkımız
için bugüne kadar kısıtlı bütçe-
mizden fedakarüklar yaptık.
Ama bizim yaptığunız fedakar-
lıklar, birilerine bafik banka vur-
gunlanyla verildi. Sorunlar, ara
seçime gitmekle çözülemez, ya-
pılması gereken şey,erken seçime
gjtmektir."
DSP lideri Ecevit de 1982
Anayasasf nın çalışan toplum
kesiminin haklannın karşısında
büyük engel oluşturduğuna dik-
kat çekerek şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"Hükümet, anayasayı tama-
men uygulama cesareti bulsa,
bütün grevler önlenebilir. Buna
cesaret edemiyoriar. fakat toplu-
sözleşme sonrası işten çıkarma-
lar ve taşeronlaşma ile işçi hak-
lan fiilen engelleniyor. Hükümet,
toplusözieşme sürecinde, 'Enf-
Diyarbakır <da tutuklu yakınlanndan açlık grevi
DtYARBAKIR (Cumhuriyet)-
Diyarbakır E Tipi cezaevinde çıkan ve 1
kişinin ölümü 45 kişinin de
yaralanmasıyla sonuçlanan olaylan
protesto amacıyla utuklu aileleri açlık
grevı yapmaya hazırlanıyor.
Diyarbakır E tipi siyasi cezaevinde
18,25,27 ve 31. koğuşlarda 4 ekim günü
çıkan olaylar nedeniyle dün Cumhuriyet
Savcılığı bir açıklama yaptı. Savcılık
açıklamasında 10 eylül tarihinde koğuşta
çamaşır ipi ile boğulmuş olarak bulunan
Sıtkı Bozan'ı öldürdüğünü ceiaevi
ıdaresine verdiği bir yazı ile bildiren
Erdoğan Dinçer'in DGM Savcılığf nda
ifadesi alınmak üzere götürülmek
istendiği ancak Dinçer'in koğuştan
çıkmadığı ve diğer tutuklu ve hükümlüler
tarafından da korunduğu belirtildi.
Açıklamada şöyle denildı:
"Tüm uyanlara karşın direniş arttınlmış
ve koğuş kapıannın arkasına çelik
dolaplar yerleştirilerek sanık verilmek
istenmemiştir. Daha sonra havalandırma
avlusunda yatak-yorgan gibi malzemeler
ateşe verilmiştir. ıtfaiye ekiplerinin yangın
söndürme çahşmalanna karşı konulması
üzerine, yangın büyümüş ve 150'şer
kişilik iki grup kapı kilitlerini kırmak
suretiyle bir araya gelmiş ve eylemi
sürdürmüştür"
Avukatiann açlık grevi
Devrimci Sol'un Fransa'da tutuklanan
lideri Dursun Karataş'ın avukatları Murat
Demir ve Ahmet Düzgün Yüksel ile iki
müvekkilin Ankara'da gözaltına alınarak
savunma belgelerine el konulmasını
protesto etmek için avukatlarca yapılan
açlık grevi 8. gününde sona erdi.
Avukatlar Ulutan Gün, Metin Naria,
Mustafa Çoban, stajyer avukat Sedat Taş
ve büro çalışanlan Ayten Çelik \e Efkan
Bolaç. "Avukatlar arasında yeterii
duyaıiıhğın sağlandığı"nı belirterek dün
eylemlerine son verdiler. Eylemlerinin 8.
gününde 30 avukat tarafından ziyaret
edilen açlık grevindeki avukatlar. Adalet
Bakanlığı'na "Meslektaşlanmn yasadışı
bir şekilde gözaltına aünmasına sessiz
kahndığı" için protesto telgraft çektiler.
Avukatlar, yaptıklan açıklamada,
Ankara'da gözaltına tutuian iki avukat ve
iki müvekkilin işkence altında olduğunu
ileri sürdüler. Gözaltı emrini veren Ankara
DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın
"Örgüt operasyonu var" biçimindeki
açıklamasını. Karataş'ın Türkiye'ye iade
edilmemesiyle ilgili savianma belgelerinin
Fransa'ya gönderilmesini engellemek
amacıyla söylediğini ileri süren avukatlar,
Demir, Yüksel ve iki müvekkilin serbest
bırakılmasını istediler.
lasyon farkını ödeyeceğiz'diye
söz veriyor, bunun altında Baş-
bakan ve bakaniann imzası var.
Ancak bu sözünü tutmuyor. Bu
durumda işçiler mahkemeye
başvursalar, yiiz biniercesi, ayn
ayn da>a açmak zonında kala-
caklar."
Ecevit. Başbakan Tansu Çil-
ler'in, yolsuzlukları önleme
yöntemi olarak özelleştirmeyi
gösterdiğini anımsatarak özel-
leştirme sürecinin de "hükümet
için yolsuzluk kapısı açtığı-
nı"kaydetti. Ecevit. "Politikacı-
lar nedeniylezarar eden KİT'ler,
çok küçük bedellerle, arsa fiya-
tının da altında satıbyor. Bu da
bir yolsuzluktur'" dedi.
Ortağına büe danışmıyor
DSP'nin bütün enerjisıni er-
ken seçim için kullanacağını
vurgulayan Ecevit ara seçim ka-
rannı eleştirirken şöyle konuştu:
"Bu tür konularda partilera-
rası uzlaşma sağlanır. Ancak Sa-
ym Çiller'in, bu olumlu devletge-
leneğinden haberi yok. Poütika-
da yeni olduğu için herhalde. Bt-
rakın başka partilerie konuşma-
yı,ortağına ve kendi gmbuna bi-
le danışmıyor. Herkesi peşinden
sürüklüyor."
Ecevit, demokratikleşme ça-
hşmalanna değinirken de de-
mokrasinin önündeki en büyük
engelin 1982 Anayasası olduğu-
nu belirterek "Anayasa değişik-
liği gündeme getirilmeden de-
mokrasi eksiklikleri nasıl gideri-
tecek? Dünyanın hiçbir yerinde,
örgütlü kesimlerin TBMM'de
temsil edilmesi \asağı görülmez"
dedi.
Türk-tş Başkanı Meral, ziya-
retin ardından bir gazetecinın,
u
Ecevit'i, işçilerin umudu olarak
mı göriiyorsunuz" sorusuna,
"Bütün Türkiye'nin umudu
Ecevit" yanıtını verdi.
SERVER TANtLÜ
Milli Eğitim Bakam'na
Açık Mektup
Sayın Bakan,
Hürriyet gazetesinin, geçtiğimiz 2 Ekim günlü Avrupa
nüshasında, önemli bir konuda sizinle ilgili bir haber
vardı. Gazetede, "SeçimliK imam hatipler" başlığı altın-
da, özetle şunlar söyleniyordu: "Bakanlığı sırasında hiç
imam hatip lisesi açmamakla ünlenen Ayaz, gerek par-
tisinin muhafazakar kanadından, gerekse diğer çevre-
lerden gelen baskılara direndi. Ancak, Ayaz'ın gerek
bakanlık bünyesinde yaptığı atamalar, gerek eğitim po-
litikası DYP'nin muhafazakar kanadından tepki gördü.
Son olarak, ara seçimin gündeme gelmesiyle birlikte,
sol yelpazeden bir bakan gibi çalışıyor1
diye şikâyet edi-
len Ayaz'ın bakanlıktan alınması için Başbakan Tansu
Çiller'e başvurular oldu. Küstürülen parti içi muhafaza-
kar kanadin gönlünü almak ve imam hatip liseleri onay-
lanmadığı için tepki gösteren çevrelerin oylannı topla-
mak için, Ayaz'ın, onay bekleyen 81 imam hatip lisesini
4 Aralık ara seçimleri öncesinde onaylayacağı öğrenil-
di." Habere, "Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan olumlu ra-
por aldığmız" da ekleniyordu.
Ben de, bu mektubumu, işte bu haber üzerine yazıyo-
rum size.
Sayın Bakan, imam hatip okullarının hangi amaçla ku-
rulduğunu, sonra bu amaçtan nasıl saptırıldığını, size
hatırlatmanın gereği yok. Gazete haberinde geçen "di-
reniş"\n\z, çok şey anlatıyor.
Siz de biliyorsunuz ki, bu okullar, ülkenin imam gerek-
sinmesini karşılamak, üstelik bunu "aydın din adamı"
-olmaz ya!- yetiştirerek yerine getirmek amacıyla ve bir
meslek okulu olarak kurulmuşlardı. Bana göre, bu bile
laik devlet anlayışına aykırıydı ve bir sapmaydı. Orda
kalsa iyi, daha sonra başka sapmalar eklendi buna: is-
lam, kadından imamı kabul etmediği halde -niçin diye
tartışmıyorum!-, imam hatip okulları kızlara açıldı; 12
Eylül döneminde de, bu kuruluşlar bir meslek okulu ol-
maktan çıkarılarak, yüksek öğrenimin kapıları açıldı
genç imamlarımıza.
Bütün bunların, Cumhuriyet'imizin temel harcı arasın-
da bulunan Tevhid-i Tedrisat, yani Öğrenim Birliği Ka-
nunu'na, giderek ilkesine ne denli aykırı gelişmeler
olduğunu da size açıklamak anlamsız kaçar.
Başka önemli gözlemler de var: İmam hatip okullarını
bitiren yüzbinlerce gençten Diyanet işleri Başkanlığı'-
nda görev alanlar, devede kulaktır; geri kalanı kayma-
kam, vali, savcı, yargıç, polis müdürü olmanın arkasın-
dadır, bir süreden beri de subay. Öte yandan, imam
hatip okullarındaki öğrenci artışı, genel liselere ve mes-
lek liselerine oranla kat kat fazla olduğu halde, Diyanet
İşleri Başkanlığı'nda imam hatipliler yerine çalışan ilko-
kul çıkışlılarmın sayısı, yabana atılacak bir rakam değil-
dir.
Bu gerçeklere bakıp öteden beri sorulan şu sorular,
ağırlıklarını bugün de sûrdürüyor: imam hatipliler, din
adamı olarak çahşmayacaklarsa, neden art arda imam
hatip okulları açılıyor? Neden bu okullardaki öğrenci sa-
yısı her yıl bu denli artıyor? imam hatip okulu mezunları
neden yetiştirildikleri alanlar dışındaki işlerde görevlen-
diriliyor? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim
tasarısını kimler planlıyor?
Sayın Bakan, bu soruların yanıtlarını siz biliyorsunuz;
bilmeseydiniz, direnmezdiniz bugüne değin. Yine de
söyleyelım hep beraber: Şeriatçılık, onun örgütlenişi
adınadır bütün bu çağdışılıklar. Ve öyle görünüyor ki,
böylesi bir gericiliğin partinizin çatısı altında da hayli
güçlü destekçileri var; seçimdi, parti çıkarıydı, işin baha-
nesi sadece. Bir Cumhuriyet çocuğu olarak, bu tür bir
gelişme karşısında ürpermediğinize inanamam.
Ne yapacaksınız o halde? Ne yapmaltsınız?
Direnişinizi sürdüreceksiniz, sürdürmelisiniz!
Bu 81 imam hatip okulunu açmayacaksınız. Sizi safdı-
şı edecekler, etsinler, tarihe geçersiniz; partinizin -günü
birlik- çıkarlarına değil, Cumhuriyefin -nice özverilerle
yoğrulmuş- ilkelerine bağlı kalınız.
Asıl onur budursizin için!
Mücadelenizi yakından izleyeceğim; ve şeriatçı geri-
ciliğin -partinizin içindeki ve dışındaki- ortaklarına karşı,
kalemimin bütün gücü ile savunacağım sizi.
Başarı dileklerimle, selamlarımla.-.
Karar oy birliğiyle alındı
istanbul DGM'den
Cumhuriyet'e aklama
İstanbul Haber Servisi -
Gazetemiz imtiyaz sahibi
Berin Nadi ve eski yaziişleri
müdürümüz Aydın
Engin hakkında. geçen yıl
yayımlanan "PKK'den
Hürriyet'etehdit" başlıklı
haber nedeniyle açılan davada
mahkeme, beraat kararı \erdi.
İstanbul 1 No'Iu Devlet
Güvenlik Mahkemesi nde
dün yapılan karar
duruşmasında savunma yapan
avukat Fikret İlkiz. da\a
açılmasına neden olan ve
gazetemizde 27 Ekim 1993
tanhinde yayımlanan yazının
'haber niteliğinde'olduğunu
belirtti. Bu haberin Terörle
Mücadele Kanunu'nun 6.
maddesi çerçevesinde
değerlendirilemeyeceğini
savunan İlkiz, Nadi ve Engin
haklannda beraat karan
verilmesini istedı. Mahkeme
de suçun unsurlan
3 kisi tutuklandı
oluşmadığından Berin Nadi
ve Aydın Engin'in oybirliği
ile beraatlerine karar verdi.
Dava. "PKK'den Hürriyet'e
tehdh"başlıklı haberde"
"PKK'nin Hürriyet gazetesini
konu alan ve tehdit eden
bildirisinin belirli
bölümlerinin
yayunlanması"suçlamasıyla
açılmıştı. Berin Nadi
savunmasında,
Cumhuriyetin Atatürk ilke
\e devrimlerini savunan bir
gazete olduğunu, yayımlanan
yazının haber niteliğinin
bulunduğunu belirtmişti.
Aydın Engin ise haberin
yayımlandığı günlerde
PKK'nin gazetecilerin
çalışma özgürlüğünü
kısıtladığını, bir grup
gazeteciyi dağa kaldırdığını
anlatarak bu nedenle haberin
yayımlanmasının önemli
olduğunu söylemişti.
Denizli'de gözaltmda
işkence iddiası
DENİZLİ (Cumhuriyet)-
lstanbul'daki De\rimci Sol
operasyonunda öldürülen
Fuat Erdoğan'ın mezannda
pankart açarak and içtikleri
ve slogan attıklan savıyla
gözaltına alınan 23 kişiden
üçü tutuklandı, diğerleri
tutuksuz yargılanmak üzere
serbest bırakıldı. Gözaltına
alınanlar emniyette işkence
gördüklerini ve falakaya
yatınldıklannı söylediler. 4 gün
boyunca sorgulanan, Tuncay
Yamaç, Sevgi Yamaç, Birgül
Coşkun, Günay Oğrener,
IVI.Rüştü Topçu, Aziz Ögayik,
Senem Şeker, Cemil Maden,
Kemal Aksu, Mustafa Tokur,
Hatke Zengin, Eray Taştan,
Zeki ÇaUı. Doğan Çelik, Şahin
Yılmaz, H. Ahmet Akkaya,
Mehmet Yddınm, Avukat
Huriye Çoban, Öner Sevinç,
Şüleyman Urkay, Hüseyin
Öztürk, Yurttan Göksel
veAhmet Kansız. kendilerine
işkence yapıldığını, ele geçen
dokümanlann kendilerine ait
olmadığmı söylediler.