08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1994 CUMA DIZIYAZI DOöJllf Isveç Merkez Bankası Yön. Kur. Başkanı Prof. Linder beklentilerini Cumhlirİyet 'e yazdı Dünya daha iyiolacak"lyimserler kötü yazarlar." Paul Valery'nin di- le getirdiği bu vecizeye inanırsak biçem geliştir- meye yarayan kötümserliği seçmek için pek çok nedenimiz var demektir. Bununla birlikte, gelecek hakkında birtakım yorumlarda bulunma tehlikesini de göze alıyo- rum. Zihinsel ve tahminsel olarak olaylann güç- lü yönlerini ele almalıyız ve bu da bize önümüz- deİci Üçüncü Binyıl'ın en azından ilk yansının daha iyi bir dünya sunacagı anlamına gelmekte- dir. Peki ya ondan sonra? "Cumhuriyet" bile kim- seyi bu denli ileriyi görmekle görevlendirip, za- man içerisinde engellenemez biçimde değişecek olan birtakım vahşi tahminlerde bulunmasanı bekleyemez. Gelişmenin kaynaklan, her şeyden önce tekno- lojik gelişme, komünizmın yok olması, sosyaliz- min düşmesi, ideolojik ve ekonomik olarak Do- ğu Asya'daki büyük ekonomik atılımın küresel et- kisidir. Hızlı teknolojik gelişimler yalnızca gelecekte- ki yatınmlann ve büyümenin temelini oluştur- maz, aynı zamanda uluslararası gerilimleri de yu- muşatırlar. Modern teknoloji, kaynaklann tasar- rufunu öngörür. Bilinen doğal kaynak rezervleri petrolün önemi nedeniyle her geçen gün azalmak- tadır. Fakat petrol krallığı kendi çöküşünün to- humlannı, fiyatı -ve aynı zamanda doğal olarak gücü- artarken ekecektir. Ömek: Fiyat dengelen- meleri için teşviklerin verilmesi. Aynca su ve hava gibi sahibi olmayan ve kay- nak koruma bedeli ödenmeyen serbest kaynaklar vardır ama bunlar da giderek kıtlaşmakta ve mo- dern kaynak sorunu durumuna dönüşmektedir. Bu, değişmek zorundadır fakat bu noktadaki zor- luk. sıstemi kullanıcılar için bedelli duruma geti- rebilmektedir. Doğal kaynak tasarrufu aynı zamanda, eski Yu- goslavya ve eski Sovyetler Birliği'nin bazı bö- lümleri dışında, kabile toplumlannda görülen bel- li bölgelere egemen olabilmek için verilen antik mücadelelerin artık var olmadığını gösterdi. Ya- şam alanı için verilen mücadele gelişmiş toplum- larda tam zıttı olan 'böJgesel sorunlar' durumunu aldı. Örnek: Nüfusun az olduğu bölgelerde uygun yaşam standardının ekonomik etkinliğin azaltıla- rak sağlanabılmesı. •ihinsel ve tahminsel olarak ; olaylann güçlü yönlerini ele ! aldığımızda, önümüzdeki Üçüncü Binyıl'ın en azından ilk yansının bize daha iyi bir dünya sunacagı görülmektedir. Gelişmenin kaynaklan, her şeyden önce teknolojik gelişme, komünizmin yok olması, sosyalizmin düşmesi, ideolojik ve ekonomik olarak Doğu Asya'daki büyük ekonomik atılımın küresel etkisidir. 'Fetih' piyasalann fethedilmesi dışında artık geçmişte kalmış bir kavram, fakat burada da ka- zanan sayısı birden fazla. Türk firmalan yabancı piyasalan fethederken bazı yabancı firmalar da Türk piyasasını fethetmekte. Piyasa sistemi iç pi- yasa kuruluşlannda istikrar ve iki ülke arasında banşı gerektirir. Jirinovski gibi kimseler piyasa ekonomilerine hiç de yakışmazlar. Çağdaş dram, eski Batı'da değil yeni Doğu'da -Doğu Asya ve Batı Avrupa'da- yaşanmaktadır. Avrupa ve Kuzey Amerika bir ölçüde karmaşadan uzaktır. Avrupa ve Kuzey Amerika birliği pek çok değişikliğe neden olacaksa ve güç merkezleri bu- ralarda konumlanmışsa da gelecekteki gelişmeler oldukça kolay bir biçimde tahmin edilebilmekte- dir. Avrupa'daki yüksek işsizlik biçimindeki za- yıflık, Amerika'nın suç oranındaki yükseklik, te- levizyonun bir sürü gereksiz ve önemsiz konuy- la üzennde egemenlik kurduğu toplum kültürü, kirlilik ve benzeri konular sistemi etkisiz duruma getiremeyecektir. Japonya'nın büyümesi uzun süre özel bir olay olarak görüldü. Fakat Tayvan, Güney Kore, Hong Kong ve Singapur, yanlış bir biçimde mucize ola- rak nitelendiriîen bu olayın tekrarlanabileceğini kanıtJayınca güçlü bir gösteri etkisi yarattılar. Siyasacılar ve bilim adamlanndan oluşan ve gi- derek büyüyen bir grup, serbest piyasa ekonomi- sinin planlı ekonomiden üstün, iç ve dış ticarette düşük vergilerin avantajh, teşviklerin sübvansi- yonlardan daha etkin olduğunu ve hükümetlerin serbest girişimciliği düzenlemekten çok teşvik et- mesinin gerektiğini ve açık sistemierin büyüme ve adaleti geliştirdiğini kabul etmektedir. Uygu- lanan siyasalar piyasa ve iş koşullannı zorlayıcı türde olmamalıdır ve birtakım ayncalıklar elde edebilmek için siyasal sistem üzerinde baskı öğe- si oluşturabilecek çıkar gruplanna hizmet etme- melidir. Geçen günlerde yayımlanan "Doğu Asya Mu- dzes" başlıkh Dünya Bankası raporu -her ne ka- dar gerçekleştirilen başanlar tekrârlanamayacağı Prof. Linder Doğu AvnıpaŞla ilgili şu değerlendirmeji vapıvor: Özellikle 1917'den beri komünizmin yönlendirdiği Doğu Avrupa ülkeleri önüne geçikmez uzun bir ekonomik zoriuklar süreci yaşayacaklardır. Fakat ulaşümak istenen hedef olanaksız değildir. Portre Ekonomist, yönetici ve siyasetçi 1931 dogumlu, ekonomist. 1986'dan beri Stockholm Ekonomı Okulu dekaru. Londra ekonomi okulundan mezun olduktan sonra California OniveTsitesi'nde ve Yale Üniversitesi'nde çahşmalar yaptı ve 1961 yılında Stockholm Ekonomi Okulu'nda doktora yaptı. Çeşitii Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde konuk profesör olarak ders verdi. 1976-1978 ve 1979-1981 yıllan arasında Ticaret Bakanhğı yaptı. 1970-1981 yıllan arasında Muhafazakar Parti Başkan Yardımcılığrnı ûstlendi. 1969- 1986 yıllan arasında milletvekili seçildi. 1983-1991 yıllan arasında Stockholm Borsası Başkanlığı görevini yürûttü. 1991 yıhndan beri de Isveç Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yûrütmektedir. Aynca 1993'ten bu yana Philips'in lskandinavya bölümü yönetim kurulu başkanhğını sürdürmektedir. Kitaplan arasında Japonca ve tspanyolcaya da çevrilen "Ticaret ve Değişim Üzserine Bir tnceleme"( 1961), "GeHşim tçin Tkaret ve rıcarE* Siyasaa" (1967),-Pasifik YüzyılT(1986) sayılabilir. Prof. Steffan Burenstam Linder varsayılarak kullanılan mucize kelimesi yanlış ol- sa da- aynntılı ve oldukça ilginç bir belgesellik özelliği taşımakta. Fakat gerçekleştirilen bütün bu olaylar ve mu- cize olarak nitelendiriîen olaylar tekrardan ger- çekleştirilebilir ve gerçekleştirilmektedir de. Güneydoğu Asya ülkeleri ortadaki örneği ilk taklit edenler. piyasa ekonomisi kuranlar ve hem iç hem de dış ticaretin eski yapısını bozanlar ol- du. Sonuçlar ise gerçekten görülmeye değerdi. Kıta Çin'deki liderler içi kof bir canavar olmak ile reformlar yapmak arasında seçim yapmak du- rumunda kaldılar. Pekin'de. Tayvan'daki ve Hong Kong'daki Çinlilerin, Tayland, Malezya ve Endo- nezya'daki Çin azınlığın bu denli büyük ekono- mik başanlara ımza atarken Çin'in neden bu den- li az gelişme gösterdiği sorulması gereken bir so- ruydu. Artık reformlann iyi etkileri, buradan öte- ki ülkelere piyasa sisteminin güçlü yönlerini ser- gilemekte. IDoğu Asya'nm yaratöğı etki Japonya'daki ve onu taklit eden diğer ülkeler- deki ilerleme sadece büyümede bir çığır açmadı, aynı zamanda makro seviyede politik bir değişi- me neden oldu. Haklı olarak "High-tec" (*) üze- rine çok konuşuluyor. Fakat gerçekte devTİm ola- rak kabul edilmesi gereken, yaslı Batı'yı zengin kılan ve dünya çapında yaşanan karmaşık ekono- mik sısteme geçiş, yanı "High-ec"tir. (**') Doğu Asya'nın yarattığı gösteri etkisi, artık müdahaleci ve bürokratik yapısını yeniden göz- den geçiren Hindistan'ı da etkiledi. Yeni reform- lar ise yolda ve arkası da gelecek. Eğer Hindistan var olan yoksulluğundan kurtulabilirse -ki yaşa- nan değişimler sonucu Hindistan'ın gelişmiş böl- gelerinin daha şimdiden önemli bir sanayi güç durumunu aldığı gözardı edilmemelidir- bu, önü- müzdeki yüzyıllarda değişimin en temel öğesi olacaktır. Aynı biçimde Latin Amerika'da da ye- ni birtakım yaklaşımlar ve yöntemler başanyla uygulanmaktadır. Doğu Asya'nın Batı Avrupa'da yarattığı reka- bet, yararlı bir rekabet ortamı yaratacaktır. Avru- pa Birliği'nin kuruluşu, Almanya ile Fransa ara- sında bir kez daha bir savaşı olanaksız kılmak için duyulan arzudan kaynaklanmıştır. Bu aynca, Av- rupa'yı Amerika ve Sovyetler Birliği ile rekabet edebilir bir duruma gerirmek için yapılan büyük birplandı. Evet, eğer unutmadıysanız, 50"lerde in- sanlann Sovyetler Birliği'nden korkmalannın ne- deni sadece uygulanan insanlık dışı siyasalar de- ğil, uygulanan beş yıllık ekonomik planlar sonu- cu son derece güçlü yeni bir Almanya'nın doğa- cağından kaygı duyulmasıydı. On yıl içerisinde Fransız-Alman çelişkisinin oluşması olanaksız gibi gözüküyordu ve hem Amerika hem de Sovyetler Birliği ile rekabet ol- dukça yönetilebilir gibi geliyordu. Birliğinyolaç- tığı baskı azaldı ve ortak tanm siyasalan gibi bü- rokratik işlemlere dönüştü. Fakat Doğu Asya'nın yol açtığı rekabet, birlik sürecini ve ticaret engel- lerinin kaldınlmasını yalnızca Avrupa'da değil, aynı zamanda Kuzey Amerika'da da hızlandırdı. Bütün bu yaşananlar, komşu ülkelerde istisnai olarak serbest piyasa ekonomisinin nimetlerin- den yararlanan Rus azınlıklan yaşamadığı için Rusya'ya Çin'den de sonra ulastı. Bu tür zor so- rular akıllara daha önce gelmedi. Çin'de ise reform çabalanna karşı engelleme- ler olacaktır Fakat eski sistem kredisini yitirmiş- tir ve gerçek tehdit ulusçuluktan kaynaklanmak- tadır. Reformlar olmazsa tehdit altında yaşanıla- cak bir dönem başlar. Yine de savaşma gücünde bir azalma olacak. Askeri malzemeler pas tut- makta. Umanm füzeler de paslanır ve insanoğlu için baştan çıkancı bir durum olmaktan çıkar. Rusya'da reformlann uygulanması ise Çin'den çok daha zor olacaktır. Sovyetler Birliği'nin bas- kı düzeni ülkeyi ve ekonomiyi son derece zayıf ve savunmasız bir duruma getirmiştir. Daha az ge- lişmiş bir ülkede sosyalizmden serbest piyasa eko- nomisine geçiş, bürokratik sınıflann ortadan kal- dınlması dışında fazla bir değişim gerektirme- mektedir. Bununla birlikte Sovyetler Birliği'nde inanıl- maz sayıda yanlış yapılmış yatınm bulunmakta- dır. Schumpeter'in "Yaraöcı Vıkım" adlı yapıtı, işlemekte olan bir büyüme sürecini inceler. Yeni gelene yer açmak için sürekli yinelenen bir yara- tıcı yıkıma dikkati çeker. Sovyet sisteminde sürek- li katlanarak büyüyen ise sadece yapılan hatalar- dı. Ekonomi, Avrupa'daki tanmcılık ya da Türki- ye'deki kömür madenciliği gibi hatalı yöntemle- re dayandınlmıştı. ± etih; piyasalann fethedilmesi dışında artık geçmişte kalmış bir kavram, fakat burada da kazanan sayısı birden fazla. Türk firmalan yabancı piyasalan fethederken bazı yabancı firmalar da Türk piyasasını fethetmekte. Piyasa sistemi iç piyasada istikrar ve iki ülke arasında banşı gerektirir. Jirinovski gibi kimseler piyasa ekonomilerine yakışmazlar. Tanzanya gibi yıllarca öz kaynaklannın büyük birbölümünü sosyalizmin uygulanabilmesi uğru- na harcayan yoksul ülkelerde, reformlar aracılı- ğıyla ekonomik büyüme süreci hızla baslatılabi- lir. Gerçekte gidilmesi gereken yol çok uzundur, fakat bu yol rufulduğunda daha başında büyüme sürecinin başlayacağı gözlemlenecektir. Özellik- le 1917'den beri komünizmin yönlendirdiği Do- ğu Avrupa ülkeleri önüne geçilemez uzun bireko- nomik zorlukJar süreci yasayacaklardır. Fakat ula- şılmak istenen hedef olanaksız değildir. Bununla birlikte serbest ticaret yoluyla üretimin daha iyi değerlendirilmesi durumunda bu süreç daha az sı- kıntı çekilerek geçirilebilir. Oretimin, özellikle de tanm ürünlerinin büyük bir bölümü depo, ulaşım ve ticaret sıkıntılan nedeniyle yok edilmektedir. Doğu Avrupa'daki ekonomik reformlar acı ve- rici ve siyasal olarak tehlikeli olacaktır. Fakat re- formlar uygulamada. Özellikle Çekoslovakya, Macaristan, Polonya, Litvanya ve Estonya gibi ülkeler başanya ulaştıklannda yeni sistemin zen- ginlik getirdiğini göstermeye başlayacaklar ve gösteri etkisi yaratacaklar. Dünya daha iyi olacak. (*) Yüksek teknoloji (**) Yüksek ekonomi Yaruı: Nobel Fizik Odülü sahibi Prof. Melvin Schtcartz Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E* A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z İSKENDERUN1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 1994,214 Davalı: Mustafa Kösenli-adresi meçhul Davacı Cemre Inş. Tah. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı Öz- han Kıbç, Hacı Hüseyin Ölker, Mustafa Kösenli, Ray Sigorta A.Ş. aleyhine açılnuş bulunan tazminat davasının yapılan duruşması so- nunda: Adınıza çıkartılan davetiyede tanınmadığınızdan bahisle iade edıl- mış olması üzerine yapılan zabıta tahkikatında da adresiniz meçhul kaJdığından ilanen duruşma gününün teblığıne karar verilmiş, duruş- ma 17.11.1994 gününe ertelenmistiı. Mezkur gûn ve saatte gelmeniz. gebnediğiniz veya bir vekille de temsıl eturilmediğiniz takdirde dava- nın yokluğunuzda bitirileceği davetiye yerine kaim olmak üzcre ila- nen tebliğ olunur. 23.9.1994 Basın: 51382 tLAN T.C. BARTIN1. ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ Sayı: 1993,507 Es. Mahkememizde davaa Ahmet Baştan vekili Av. Nilgün Saban tarafından davalı Muammer Çoban aleyhine ikame olunan tazminat davasının yapılan açık yargılamalan sonucunda verilen ara kararı gereğince, Davalı Muammer Çoban'ın zabıta araşurmalanna rağmen adresi tebligata yarar bir şekilde tespit edilemediğinden adı gecen şahsın 4. 11.1994 günü duruşma için mahkemede hazır bulunması. aksı takdir- de HUMK'nin 243 2. maddesi gereğince yokluğunda dunışmaya devam edileceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basm: 51388 BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI GÜMRÜKLER BAŞMÜDÜRLÜĞÜ SAYI:B.07.0GÜM.l. 10.00-09 HİK. 10'2-(84)7709 K0NU: NURETTİN AKTAN Istanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1983863 E. 198691 K. sayılı 16.5.1986 günlü karan uyannca idaremize 40.561.456.-TL. para cezası ödemeye hükümlü Nurettin Aktan kararda belirtilen ad- resinde bulunamadığından mezkûr para cezası tahsil edilememekte- dir. Tebligata esas olacak başkaca bir adresi bilinmediğinden 7201 s yılı Tebügat Kanunu'nun 28. ve 29. maddelerine göre ilanen tebliği karar verildi. Tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. Basın: 36879 sa- ne MÜŞERREF HEKİMOĞLU Sıfır Noktası Bergama'da Emir ailesinin bahçesinde bir çay sofrası. Başta Feral Emir, genç ve güzel kadınlar var çevresinde. Mürvet Emir'in patlıcanlı börekleriyle çay içiyoruz. Renk renk çiçekler arasında kedi yavrularıyla hayvanlar gününü kutluyoruz! Kimi yeşil yeşil bakıyor, kimi maviş maviş. Ki- mi kuyruğunu sallıyor, kuyruk değil ipek çilesi. Içeride baş- ka bir ipek bahçesi var, Avni Emir'in sandığı, çocukluğun- dan bu yana bıriktirdiği çevreler, kuşaklar, bohçalar, yeme- niler. Bergama kadınlannın elleri, gözleri konuşuyor hep- sinde, birbirinden güzel çiçek bahçeleri. Sandığı kapadık, bahçeye döndük. Dünden bugüne, Akropol'den siyanür mezanna! Eurogold temsilcilerine halı satmayan Bergama- lılan kucaklıyorum sevgiyle. Halıcılıkla yaşıyor ama, siya- nür oyaşamı solduracak, gecikmeden gösteriyor tepkisi- ni. Ardından SHP'den sözediyoruz. Konuklardan biri SHP Kadın Komisyonu Başkanı. Ayla Akbal da bizimle birlik- te, kadın sorunlanna eğilmeyi, bir kadın bakanhğı kurul- masını çok savundu vaktiyle, Kadın Komisyonu Başkanı'nı da ilgiyle dinliyor. Bergamalı başkan siyasal yaşamdaki tı- kanıklıktan yakınıyor, 27 Mart seçimlerinden sonra Ege'de, SHP örgütünde solan bir şeyler olduğunu söylüyor hüzün- le. Ben her zamanki iyimserliğimle hüznü dağıtmaya çalt- şıyorum. Siyasal yaşamdaki olumsuz gelişrnelerle çok şey yitirdik, srfır noktasına geldik ama, sıfırdan sonrası da ola- cak, bir tırmanış başlayacak elbet. Umutsuzluk, umudun itici gücü bence. Soluk umutlaya- şayamaz halkımız; umut yeniden yeşerecek, kök yeniden sürecek. Kıyılarda dolaş/rken, kahvelerde konuşurken bu umudu daha çok duyuyorum ben. DSP büyük kongresi toplanıypr Ankara'da, Körfez kahvelerinde gözler TV'de, Ecevrt'i izliyor. Vaktiyle umutla, coşkuyla seyrettiği Kara- oğlan'ı. Yorumlar başlıyor sonra: Yine Ecevit diyor yalnız, ben diyor, DSP'liler demiyor, biz demiyor, biz demeden de- mokrasi olur mu? Karaoğlan'ı bırakıyor, Assos'un mavisine dalıyorum bir- den, derin sularda yüzerek denizi yaşamak çok hoş, son- suzluğa kulaç atar gibi.. karşıda Midilli, Safo'nun dizele- rini yakalamaya çalışıyorum belleğimde. Oysa kulağımda Mümtaz Soysal'ın sözleri çınlıyor. Yüreğimde de o söz- lerin gerçeğini yaşamak özlemi. O özlemle bir demet çi- çek derledim, başkente dönüşte birilerine vereceğim! As- sos çiçekleri, turkuvaz sularda parlayan renk renk taşlar, doğanın fırçası ve yontusuyla şaşılası biçimlere dönüşü- yor. Anadolu uygarlıklanndan, antik kentlerden, tapınak- lardan bir soluk gibi. Kıyıdaki lokantada kimse yok, motel odalan da bomboş, bekçi de öteki otele gitmiş, eşiyle ko- nuştuk biraz. Balıkesir'in Dursunbey kazasından genç bir kadın. İki yıl önce gelmişler buraya. İki yılda nerden nere- ye gelmiş bu genç kadın, sözlüğü nasıl zenginleşmiş, bek- çi eşi değil turizm uzmanı neredeyse. Okuyabilseydi şim- di nerede olurdu acaba? Yüreğinin ışığıyla deliyor karan- lığı, şeriat özleyenlere gerçek bir yanıt. Radyo haberlerı de Cumhurbaşkanı Demirel'in üniversitelerin açılış törenle- rinde yaptığı konuşmaları yayımlıyor o aralık! llkokulu da okumayanlara karşın üniversite sayısını çoğaltmakla övü- nüyor cumhurbaşkanımız. Behramkale'den Babakale'ye giderken genç bir adam gördük yolda. Tertemiz elbisesi, beyaz gömleği, renkli kra- vatıyla çiçek gibi bir genç adam, kalbim çarptı. - Bu bir öğretmen, dedim. Durduk, yolu sorduk, sevgiyle selamladık genç öğret- meni. Babakale yollarında kuş uçmuyor, ama genç bir öğ- retmen kanatlanmış gibi yürüyor. Güneydoğu'da kanadı kınlanları düşünüyorum. Anadolu yanmadası Babakale'de sona eriyor, kara biti- yor, deniz başlıyor Bababurun'da. Vaktiyle Aziz Nesin 3e gelmiştik buraya. Tepede bir kahvede oturup bir öğret- menle konuşmuştuk. Bir de genç kaptan vardı kahvede. Haydar Kaptan yine orada. O günü anımsıyor. Dar so- kaklarda yürüdük biraz, köşede başka bir kahvede yaşlı kaleliler oturuyor. Başta Aydın'dan gelen Germiyanoğul- ları, Anadolu'nun birçok kentinden gelen tutuklular yapı- yor Babakale'yi- Özgürlüğe kavuşuyor, buraya yerleşiyor sonra. Kahvedekileronlann çocuklan. Kimi bıçakçılığı sür- dürüyor, kimi balıkçılıkla geçiniyor. Kalede oluşan Anado- lu mozaiği kahvede de siyasal bir mozaik oluşturuyor. Be- yaz sakallı kimi kaleliler de Tansu Çiller'i desteklediğini söylüyor bana. Kadın Başbakan'ı ilgiyle izliyorlar. Belki de Anadolu'nun batı ucunda yaşadıklan için Refah'tan söz et- miyor, Tansu diyoriar. • • • Midilli'ye yüzebilirdik Babakale'den. Ben de belediye başkanını kutlardım. Altına saldıranlara karşı açılan savaş- ta Körfezli yerel yöneticileri destekliyor Yunan başkan. Ki- mi kişiler miyopluktan ya da çıkarsal körleşmeden gerçe- ği göremiyor ama, altıncılara karşı duyarlık giderek geniş- liyor. Almanya'nın büyük tirajlı Süddeutsche Zeitung'da geniş yer aldı bu olay, Bild dergisinde, FIAN'ın (Uluslara- rası Insan Haklan Kuruluşu) haftalık dergisinde uyarı yazı- lan yayımlandı. Spiegel TV'den birekip geldi Bergama'ya. Türk basınında da neler yazıyor? Gazetemiz olayı baş- tan sona izliyor, uyan görevini yapıyor ama, Çevre Bakan- lığı'nın sağırlığı sürüyor. Ölüm kentine turlar düzenleniyor! Bilim adına da neler söylenebiliyor. Elbet nedeni var. Kör- fez'de Körfezli kimi kadınlar altın takılardan da annmak ey- lemine başlarken, kimi kişiler, gruplar da yaşamlannı altın- la partatmak sevdasında. Sözün kısası srfır noktasına yaklaştık artık. Siyanürde bo- ğulmadan soluğumuzu tazelemek saati geldi. BULMACA 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Burdur ilinde, Ana- dolu'nun Yenitaş ve Ba- kırtaş dönemlerini aydın- latan en önemli merkez olan höyük. 2/ Osmanlı- lar'da gece bekçisi... Eldi- ven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumu- şak deri. 3/ Hayvanı avcı- 6 lığa alıştırma işi... Kısa j saplı odun baltası. 4/ Yapma,etme...Oylumlu. 8 5/ Zırhlı araçlara karşı n yakın savaş sırasında kul- lanılan hafıf silah... Hicap. 6/ Öğü- tülmüş tahıl... Ergime durumun- daki madenlerin yüzeyinde topla- nan madde. 7/ Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Iran'da tarihi bir kent. 8/ Makine yağı... Şiirde iki ya da daha çok dızeden oluşan birim. 9/ Vilayet... BLızlık zan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ 1278-1918 yıllan arasında Av- rupa'da, özellikle Avusturya'da saltanat süren hanedan. 2/ Üstün bir yetkinin gücünü simgele- yen değnek... Tıp dilinde idrar salgısının azalmasına verilen ad. 3/ Bir meyve... Saçı dökülmüş olan. 4/ Sahip... Dünyanın en es- ki ve en kutsal sayılan kentlerinden biri. 5/ Kumaş üzerine yapı- lan işleme. 6/ Lütfi Ö. Akad'ın bir filmi... Yemek... Bir bağlaç. 7/ Yalvaran, rica eden... Orta Asya'da yaşayan Şamanist Türk- ler arasında çeşitli şeylerden anlam çıkartarak bakılan fal. 8/ Geminin saatteki hîzını anlamak için kullanılan aygıt. 9/ "— olduysa millet şanına noksan gelir sanma" (Namık Kemal).. Taraf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle