19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1994 CUMA DIZIYAZI Senegalli sosyolog Fatou Sow, Kara Kıta'nın geleceğini Cumhuriyet'e yazdı Afrika meydanokumalı 21. Yüzyıl Afrikası, tüm kıtayı yeni uygarlıklara doğru iten önemli meydan okumalar- dan oluşuyor. Özgürlükleri- ni ve girişimlerini yine ka- zanma yoluna gitmeleri, Afrika devletlerini ve toplumlannı uluslararası olaylar karşısında zor duruma sokmuştur. Afrika'da ekonomik ve hu- kuksal açıdan başanlı bir hükümetin başa getiril- mesi ve ınsanogluna saygı ve özgürlük isteyen toplumlann acilı ve yavaş gelişmesine ya da sö- mürgeciliğe karşı süren çatışmalara benzer kar- gaşalar, tarih boyunca olabilirdi. Tüm bu ani ha- reketlenmeler, medya aracılığı ile kamuoyu yok- lamalanna konu oluyor. Kamuoyu yoklamalan, bu hareketlenmelerin şiddetini kanıtlıyor. Meydan okumalarla başetme,t zorluklar üzeri- ne yapılan kısa ve öz yorumlar bir yana, bu bin- yılın dönemecinde bilincini korumak ve temel olan ıle ilgilenmek daha doğru olur. Sınırlann yok edildiği bir dünyada, Afrikalılann kim ol- duklannı bilmeleri mi gerekir? Kendilerini han- gi kimliğe uygun görüyorlar? Bu amacı gerçek- leştirmek için, Afrika nasıl olmalı ve ne yapma- lı? Bu kıtayı, insanlan ve kaynaklan aracılığıyla dünyada sözü geçebilecek bir güç durumuna na- sıl getırebiliriz? Bu toplumlan meydan okumaya çağıran olaylar, nasıl ortaya çıkanlır? Kanlı ihti- lallerin ve dikta düzenlerinin siyasal ve ekonomik çöküşlerin kıtası; kültürlerin, kurumlann, pazar- lann tüm dünyada birleştiği bir zamanda dışlan- mış bir Afrika, felaketlerin ve karamsarlığın hü- küm sürdüğü Afrika, nasıl tekrar ayağa kaldınlır? IAfrika bunalımı: NeyatHlmah? Ekonomik açıdan konuşursak; Afrika kıtası, Güney Afnka hariç, bir felaket sonucu yok olur ise dünyaya hiçbir etkisi olmaz diye uluslararası kalkınma uzmanlan tüm ciddiyeti ile Fransızla- nn günlük gazetesi Le Monde'a açıklıyor. Tüm gazetelerin başsayfalan "Afrika karamsarlığı'' başlıgını taşıyor. Tüm haberler Afrika'nın parça- landığı. yıpranmış Afrika ekonomisinin özel ya- tınmlan engellediği ve de Batı ülkelerinin dün- yaya açıldığı sırada Afrika'nın dışlandığı yolun- da. Gazetelerde, yöneticilerin çok özel hesaplan, hatır ve rüşvetler ile çökertilmiş uluslararası iş- birliğinin başansızlığı ortaya çıkanlıyor. Bağım- sızlıklardan sonra doğmuş yeni kuşak yazarlann- dan Axeüe Kabou, "Afrika'nın kendi getiştnesini bilinçli olarak mı reddettiğini*<kendi3ine soruyor. Damlayı tasıran, "Afrika, Bir Kıtanın Baöşı" başlıklı L'Express dergisinin haberi idi. Bu sayı, Senegal dışında birçok Afrika başkentinde ya- saklandı. Bu sayıda, Yann de l'Ecotais, şaşırtıcı birkaç cümle ile durumu özetliyordu: "Gözlerimizin önünde, bir kıta ölüyor. Siyah Afrika. umutsuz bir felakete doğru ilerliyor. Sah- ra'nın güneyinde çöl, senede 4 km. ilerliyor. Aç- lık boy gösteriyor. Gecekondu adının bile yakış- madığı yerlerde insanlaryaşıyor. Salgın hastalık- lar, özellikle AIDS, hızh bir biçimde yayılıyor. Ekonomik durum gittikçe daha da kötüleşiyor. Dışsatım oranı gittikçe azalıyor, dış borç artıyor, dogum oranı yükseliyor. Oysa para, iğrendirici görüntüsü ile her yerde her kapıyı açıyor. Dikta hükümetleri sırasında her seyi çözümleyen rüşvet, yağ lekesi gibi ortaya çıkıyor. Gözlerimizin önünde mi sorusuna cevap ver- me cesaretini gösterelim: Bağımsızlıklardan be- ri, Fransız suç ortaklığı rüşvetin gelişmesini sağ- ladı." 26 Mart 1990 tarihli "Genç Afrika" dergisin- de Philippe Gaillard ve Afrikalı arkadaşlannın belirttiği gibi, son yıllarda kıtayı sadece doğal fe- laketler zinciri olarak görmeye okuyuculan alış- tırmışlardı. Acımasız dikta düzenlerine karşı ger- çekleştirilen az çok kanlı darbeler, AIDS, açlık, kuraklık, sel, gazete yazılannı oluşturuyor! Artık olağandışı durumlar güncel haberlerde olağan olarak ele alınmaktadır. Eğer rastlantı sonucu ya- pıcı bir izlenim verilmiş ise gökten düşen iyi bir işbirliği ya da yabancı bir ülkeden alınan yardım olarak nitelendirilir. IAfrikah 96PÇ6ği gopepek çözüm aramah 21. yüzyılın eşiğinde, bu bunalımlar karşısın- da Afrikalılar, kendilerine karşı dürüst olmalı ve durumun yüzyıhn sonunda korkunç olduğunu ka- bul etmeliler. Yabancı basından kuşkulanma ola- nağı olsa da aşağılanmaya ya da iftiraya, hatta ırkçılığa ve usulsüz basitleşmeye giden Afrika için Afrikalılar, çevrelerindeki gerçeklerin far- kında olan Afrikalılar, bu durumun ciddiyetini anlayabilirler. Öte yandan, değiştirilmiş, hatta ap- talca, en azından dengesiz haberlerin verdiği üs- rünkörü açıklamalan kabul etmeleri güç. Burada bilinçli bir meydan okuma olmaktadır. Demokrasinin kazanma ya da yitirme uğruna sürdürdüğü girişim, bu yüzyılın bitiminde bir baş- ka meydan okuma biçimi. Güney Afrika'da öz- gürlük kavgalan sürerken tehlikeye giren Afri- ka'da, yöneticiler artık dikta düzenlerle uygula- dıkJan baskıyı gizlemek için Pretoria düzeni ya da toplumlann özgürlükleri gibi şaşırtmalara gi- demeyecekler. Irk aynmının yok edilme girişimi ve Nelson Mandela'nın salıverilmesi örneğinde olduğu gibi daha da ilerlemeyi istiyoruz. Bugün oylama sonucu. Afrika topluluklan resmi olarak bu düzeni yok etmiş ve Mandela'yı kıtanın en zengin ülkesinin başına getirmiştir. Bu deneyimin ardından, Afrika, farklılık ve çoğunluk felsefesi- ni göze alan demokratik meydan okumayı kabul- leniyor. Uzun süre kalıcı olarak görülen yönetimlerin tümüne bunalımlar zarar verdi. Fildişi sahili ve Senegal, geçiş dönemleri yaşıyorlar. Birbirleri ile hem bağdaştnayan hem de zor dönemler bunlar. Kentsel isyanlann ve ayaklanmalann sonucu ül- kede konferanslar düzenlenmeye başlandı. Zor kullanarak Nijerya, Benin, Kongo gibi ülkelerde başa gelen devlet başkanlan, ülkeden çıkışlan için pazarlığa oturdular. Ötekileri, örneğin Zaire Dakar Cheikh Anta Diop Ünhersitesi, Afrika Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çaJışan Senegal- li Sosyolog Fatou Sow, Afrikalı kadınlarla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: Yaşamlannı ve üretimlerini denetim altında tutmalan, Afrikalı kadınlann en önemli meydan okuma biçimi- dir. Toplumsal ve ekonomik bunalımlar. göçler ve askersel anlaşmazhklar, kadınlann sorumJu- luklannı artormış ve ailenin >önetilmesinde onlara yeni roller kazandırnuşür. ve Gabon, kavğadan sıynlmaya ve bir yolunu bu- lup olaylann dıçında kalmaya bakıyorlar. Ülkeye rahat vermeyen iki öğe var: - Toplum ayaklanmalan - Borçlanmalanna ve soyulmalanna neden ol- duklan ülkelerin yaşamlannı ellerinde tutan ser- maye sahıpleri hiç rahat vermiyor. Latin Amerika'da ve Batı Avrupa'da olduğu gi- bi Somali ve Etiyopya'da da kendilerini ebedi baş- kan olarak adlandıran devlet başkanlan, ya orta- dan kayboldular ya da iç savaş yüzünden yıkılan ülkelerini terk ettiler. lngiltere'yi tehdit altına alan, Yugoslavya'yı parçalayan ulusçuluğun hort- laması, Liberya, Ruanda ve Burundi'ye de zarar veriyor. Bir zamanlar safari cennetleri olarak bi- linen Güney ve Doğu Afrika'dan bir şey kalma- mış. Kuzey Afrika hükümeti artıkyobaz dinciler- le uğraşıyor. Bunun sonucunda da Afrika hükümeti için hak- ka, hukuka dayalı sabit devlet gündeme geliyor. fınanse ettigi Marshall Plaru'nı yürürlüğe koyma- yı ve 'yeni' Batı cumhuriyetlerinı ele almayı ön- gören, 1992 Avrupa iyi Niyet Bildırisi, Afrikalı yöneticileri meraklandırmaktadır. Dış ülkelerin etkisi altındaki Afrikalı yönetici- ler, şu son otuz yılda yapılan yardımlann azaltı- lacağından korkuyor. Sanki artık büyümenin, kendini toparlamanın, kazanmayı öğrenmenin za- manı gelmemiş gibi. 121. yüzyda meydan okuyanlan saptamak Bu yüzyılın sonunda, 30 yıllık özgürlük dene- yiminin bilançosunu yapmak gerekir. Afrikalıla- nn tümünün yaşadığı; ama bir çoğunun siyasal, ekonomik, kültürel sahneden yok olma korkusu ile saptayamadığı meydan okumalarla dolu 30 yıl. 6O'lı yıllar, beklenti yıllan oldu. Akıtılan kan- Myasal meydan okuma, öncelikle tek parti sistemini ve Afrika bütüncülcü devletini parçalamaktır. Tek parti sistemi, demokratik geçiş dönemi sırasında somut olarak yok edilmiş olsa da, halen etkileyebileceği bir çevreye sahip. îktidann düzenlenmesi için daha çok eşitlik, farklılık ve özgürlük savunucuları olan çoğunluklan kabul etme ve tanıma yoluna gidilmelidir. 'ugün ekonomik meydan okuma, iflasın eşiğinde olan 30 yıllık işbirliği sisteminin kurduğu ekonomilerin yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Afrika'nın hizmet, kentsel, sınai, tanm sektörlerinde kesin ve verimli ekonomik sistemleri tekrar kurması gerek. Bu meydan okuma, yaratıcılığı destekleyen olumlu siyasal çevreler olmadan gerçekleşemez. la ya da siyasal açıdan pazarlıkla elde edilen öz- gürlük yıllanydı. O yıllarda gelişmeyi sadece is- tikrarlı güçlerin, yani antidemokratiklerin teşvik edebileceği öne sürüldü. Bağımsızlıklann verdi- ği rahatlığın ardında, bütüncülcü (totaliter) dev- letin başa getirilmesinin arkasından ortaya çıkan ekolojik felaketleri ve enerji bunalımı ile 70'li yıllar, ekonomik duraksamanın ve siyasi baskıla- nn yıllandır. 80'li yıllar, bunalım ve neye harcan- dığı hala bilinmeyen borç yıllandır. Afrika'nın yoksulluk ve değer yitirme yıllandır. Petrol, ka- kao, bakır, üretici ülkelerin gelirlerinin çöküşü ve geçici ödentilerinin cebe atılması, onlan çok yok- sullaştırdı. 199O'lı yıllar. borçlann ve yapısal düzenleme- lerin tekrar sıraya konulduğu yıllardır. Ormanla- nn yok olması, hava kirliliği, su, sağlık, enerji si- yasalannda önlem alınmaması, ekolojik felaket- lerin ortaya çıkardığı karşıtlıklar, bunalımı geçen Dünyanın gözünde, Afrika'dakı siyasi çalkan- tılann İcökenindeki nedenler, Sovyetler Birliği'ni dağıtan, Batı Avrupa haritasmı değiştiren olayla- nn aynısıdır. Toplumsal ihtilallerin bu olaylann ürünü olması hiç önemli değildir. Özgürlük hiç- bir zaman bölünmez. Demokratik haklar rüzgan, Batı Avrupa'nın üzerine esti ve 70 yıllık bütüncülcü düzeni sildi süpürdü. Berlin Duvan yıkıldı. dikta "düzenleri yok oldu. önce Kızıl Meydan'da >-uhalanan Gor- baçov,daha sonra bir darbeye kurban gitti. Isteni- len, özgür seçimlerdir. lşçi sınıfı adı altında bir- leşen uyruklar, mekanı ve gücü yine kazanmak için iç savaş başlattılar. Afrika kıtasının kalbinde soğuk savaşın sonu ve bir siyasanın çöküşü yan- kılanıyor. Bugün, Afrika toplumlannın kendi evrimleri- ne katkıda bulunmalan ve daha demokratik olma yollannı bulmalannı istiyonız. imar Bankası'nın on yılda daha da şiddetlendirdi. Afrikalılar, gü- nümüzde yaşanan bu felaketlere karşı, bugün da- ha bilinçliler ve nasıl meydan okuyacaklannı da- ha iyi biliyorlar. Bilimsel ve teknolojik meydan okuma, çevre ile dengeli bir sanayileşmeye bağlıdır. Bunu uygula- mak Afrikalılara kalıyor. Hem elit sınıfın hük- metmesi hem de çevremizin zenginliklerini yö- neten kadınlar ve insan topluluklannın yardımı sayesinde bilimsel yetenekler ve becerilerortada. Dünyada ve Afrika'da değişik kültürlerin çoğal- ması, kültürel meydan okumayı oluşturuyor. Kül- türel meydan okuma, çoğunlukla bunalım nede- niyle doyumsuz kalmış elit sınıfın yönlendirdiği her türde ve her ınançtaki yobazlann yol açtığı sürtüşmelere karşı gelmektir. Ortadoğu'da bu yo- bazlıklar, insanlan kasıp kavunıyor. Bu yobazlık- lan Afrika'da Sahra'nın güneyinde ve kuzeyinde, hatta Avrupa'da bile görebilirsinız. Bu ülkeleri; zenci ve Arap karşıtı, ırkçılığı ve Yahudi düşman- lığını, dinsel ya da ulusçu etnik temizliği isteyen şeytanlar ele geçirmişler. Bosna'da ya da Azerbaycan'da etnik temizlik, Orta Avrupa'yı parçalayan kanlı dövüşler ya da Katolık ve Protestan Irlanda'yı bölen ölümcül kavgalar kadar dikkatlice sorgulanmaktadır. Ne 1993 'te Noenaziler tarafından Almanya'da yakı- lan Türk aileleri ne de 1994 Martı'nda başörtü takmadıklan için boğazlan kesilen Cezayirli kız- lan unutabilinz. Fransa'yı ikiye bölen ve ırkçı aşın sağcılann söylevlerini yine alevlendiren başörtüsü sorunu, daha önceki örneklere nazaran fazla trajik değil- dı. Bir zamanlar az sayıda başörtülü öğrencisi olan Dakar Cheikh Anta Diop Üniversitesi'nde 1990-1994 yıllan arasında başörtülü öğrenci sa- yısı iki kat artmıştır. Bugün kimsenin dikkate al- madığı bu olayın sonu ne olacak? A f rika kültür- lerinin kadınlanna tanıdığı özgürlük giderek kı- sıtlanıyor. Dogmalann çöküşü ile birlikte düşünsel ve ide- olojik meydan okuma, en önemli veri durumuna geldi. Yobazlar, kıtada seslerinı duyuruyorlar. Kendilerinden daha hoşgörülü bir lslam görüşü ile savaşıyorlar. Ideolojik meydan okuma; gelış- menin buyruklannı, toplumlann haklannı ya da ulusal birlik adına yasaklanamayacak insan hak- lannın kazanılması ya da tekrar kazanılmasıdır. 121. yüzyıldaki meydan okumalap Kadınlann dûnyasını köleleştiren bir dünyada cinsel eşitliğin ortaya çıkardığı meydan okuma, gözardı edilemez. Kadınlar, insanoğlunun öbür yansıdır. Bu değişim. 1993 Haziram'nda Viya- na'daki tnsan Haklan Konferansı'nda kullanıl- mıştır. Özellikle insan haklannın kadınlann birin- cil derecedeki gereksinimlerini dikkate almadığı- nı, Afrika'daki deneyimler gösteriyor. Yaşamla- nnı ve üretimlerini denetim altında tutmalan, Af- rikalı kadınlann en önemli meydan okuma biçi- midir. Toplumsal ve ekonomik bunalımlar, göçler ve askersel anlaşmazhklar, kadınlann sorumlulukla- nnı arttırmış ve ailenin yönetilmesinde onlara ye- ni roller kazandırmıştir. Kazançlan, işleri, eği- timleri olmadan nasıl bu sorumluluklarla başede- biliyorlar? Çıkarlannı koruyabilmeleri için, önemli kararlann alındığı çevrelerde kendilerini göstermeleri gerekiyor. Bu, konumlannı önemli ölçüde etkileyecektır. Oylannı iyi kullanmalan, dışlanmalannı en- gelleyecektir; ekonomi siyasasından dışlanmala- n ve araç, kredi, toprak sahibi olmalan konusun- daki zorluklar. Toplumlann ne yazık ki sabit siyasa ve siyasa mekanizmalan; kadınlann vücutlan, cinsellikle- ri ve doğurganlıklan ile ilgili temel haklan hak- kında sonuçlar uyandınyor insanda. Ama onlar- da eş ya da anne rollerini değerli kılan ideolojik, dinsel ve ahlaksal değerler, tam anlamıyla kadın haklanyla ilgilenmelerini engelliyor. Cinsellik ve doğum konusunda koşullandınlıyorlar ve kadın- lara seçme özgürlüğü pek tanınmıyor. Uluslara- rası \e ulusal toplum siyasalan, doğum oranını yükseltmek ya da düşürmek konusunda, bu ço- cuklan dünyaya getirenlerin yaşam koşullannı düzeltmek konusuyla daha çok ilgileniyorlar. lYdatanAfPika'yı I yeniden kurmak Kadın vücutlan. sanki sadece sermaye sahip- lerinin sıyasalanna, devlet amaçlanna toplumsal değerlere göre çalışan "uterus" ve tüpler olarak algılanıyor. Öte yandan, demografik nedenlerin dışında kaynaklann kötü işletilmesi ya da talan edilmesi, dünya ticaretinin eşitsizliği, borçlanma, eğitim düzeysizliği ve siyasal sefaleti de öne sü- rebiliriz. Afrika'da, Orta Asya'da ve Asya'da milyonlar- ca kadın, cinsel tacize uğruyor. Bu tacizlerin yok edilmesi, bunun için de hukuki cezalandınlmaya gidilmesi gerekir. Bugün eskimiş olan değerleri, zaman içinde kendi akışına bırakamayız. Erken evlilikleri ve doğumlan kaldtrmak, fiziksel ve manevi şiddeti kabul etmemek, kadınlann fizik- sel ve manevi dokunulmazlıklannı konımanın bi- çimidir. Afrika, bu sorunlann çözümünün yansını bir yana bırakarak 21. yüzyılda meydan okuyamaz. u Kadınlann" görevleri ve haklan toplum bilimi- nin meydan okumalan arasında yer almalı ki, Vi- yana'daki gibi mutlu bir görüntü sergileyebilsin- ler. Haklannın vazgeçilmez olduğunu kanıtlamak için kadınlar. Viyana'ya toplu halde geldiler. Bu kadın topluluğu, Avrupalıydı, özellikle Kuzey Amerikalı. Uluslararası hukuk mekanızmalan arasında kadın haklannı da sokmalan, onlara başan kazandırdı. Bu başan tüm kadınlara aitti. Ama Afrikalılara özgü haklar, uluslararası gün- deme ne zaman çıkacak? Chinua Achebe adlı Cezayirli yazan tekrar- lamak için: Yıkılan Afrikayı tekrar inşa ermek, hepimiz için 21. yüzyılda en büyük meydan okumadır. ANKARA...ANKA MUŞERREF HEKIMOGLU Bayram Coşkusu Cumhuriyet Bayramı büyük coşkuyla kutlanıyor bu yıl. Halkın katkısıyla, yurdun her yanında görkemli program- larla. Bu coşku bir tepkiyi de içeriyor kuşkusuz. Cumhu- riyetimizin ilkelerine karşı davranışları yıldönümünü coş- kuyla kutlayarak yanıtlıyor halkımız. Benim kuşağım güzel yaşadı bayram sevincini. Cum- huriyet ilkelerini yaşamında hissederek, devrimlerin ama- cına içten yönelerek, yüklenerek. Ulusal marşları söyler- ken güçlenirdi soluğumuz. Acı ama gerçek, giderek sol- du sevincimiz. Cumhuriyet bayramlarında inanmadan konuşan devlet adamlan dinledik, törenlere bir protokol görevi diye katılanlar, katılmayanlar. Yetişen kuşaklar bay- ramın bilincine varamadı, dinsel eğitim yaygınlaştı, Ata- türk'e .devrimlere karşı kuşaklarda Cumhuriyet düşman- lığı, şeriat özlemi oluştu neredeyse. Ankara Palas salonlarında Cumhuriyet balosu var ya- nn akşam, vals orkestrası eşliğinde dans edecek başkent- liler. Atatürk'ün de sevdiği bir dans vals. Acıyla gülümsü- yorum, Ankara Palas'ın devlet bakanlığına dönüştüğü dönemi anımsıyorum. Atatürk'ün locasının önünde ib- rikler ve nalınlar, namaz seccadelerı, aşağıda mescit! Da- hası bu uygulamaya karşı tepki değil duyarsızlık var! An- kara Palas'ın Dışişleri Bakanlığı'na bağlanarak devlet ko- nukevine dönüşmes/ni bayram gibi kutladık sonra. Ev- ren Paşa'ya teşekkür ettik, ama sonra neler oldu! Laik- lik ilkesi nasıl zedelendi, Atatürk devrimlerinin doğrultu- su nasıl değişti anayasada, o anayasa da hâlâ degişme- di değil mi? Değiştirme çabaları önleniyor durmadan, ama önlenemeyecek, toplumdaki beklentilere ters düşen- lerin siyasal yaşamı uzun sürmüyor. Sıfır noktasından sonra tırmanış başlıyor! Bayramı coşkuyla kutlamak ka- rarı da duyarsızlara bir uyarı, sağlıklı bir tepki, bir özlem bence. ••• Çok yaşayanlar neler görüyor. Lisede üniversitede öğ- renciyken ilk konser dinlediğim, ilk opera izlediğim Hal- kevi Sahnesi'nde Cumhuriyet haftası nedeniyle düzenle- nen bir konser dinledim pazartesi akşamı. Haftada yer alan etkinlikler ODTÜ-Bilkent üniversiteleri, UNESCO, Inönü Vakfı işbirliği ve Vakıfbank desteğiyle gerçekleşi- yor. Eski halkevi şimdi Resim ve Heykel Müzesi, tiyatro- su da onarıldı, Cumhuriyet haftasında ilk konserin bu sa- londa verilmesi güzel bir olay bence. Yaşlı ve orta kuşak başkentlilerin belleğinde neler canlandı kimbilir. Bilkent Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrası eşliğinde Mo- zart'ın keman konçertosunu çaldı Suna Kan. Laik cum- huriyetimizi, kadın ve müzik devrimlerini simgeleyen bir olay bu. Cumhuriyet Bayramı'nda BASO'nun konser ver- mesi de güzel bir olay bence. Yeni kurulan bir orkestra ama sesini güzel kanıtlıyor. Suna Kan'ı ortak bir sevgili diye selamlıyor başkentliler. Hızını, soluğunu yitirmeyen bir sanatçımız, kimi zaman ağır ışçilere benzetiyorum onu, Istanbul'da Aya Irini'de Nadir Bey'i anma konserin- den sonra izmir'de konser mevsimini açtı. Bu haftaya yi- ne Mozart çalarak başladı, yarın akşam CSO eşliğinde Erkin'in konçertosunu çalıyor, sonra Japonya, ardından Kıbrıs konserleri. Sahnede anıt gibi dikiliyor, Cumhuriye- timizin güzel bir kadını olarak yerleşıyor yaşamımıza. Konserden sonra Inönü Parkı'ndan geçerek döndüm eve. Inönü'yü de selamladım. Bir ekim gecesinde, Çan- kaya yollarında kısa bir buluşma. Ama o kısa buluşma- dan neler anımsıyor insan. Bir tarih canlanıyor gözümde, Inönü'nün yaşamından bölümler, Lozan Antlaşması'ndan bugüne geliyorum, bugünden nereye diye düşünüyor, hüzünleniyorum birden. Eve gelince hüznüm dağıldı, TV'yi açtım, piyango ya- nşmaları, seks filmleri, göbek havaları ve dinsel söyleşi- ler derken, Kurtuluş filmi çıktı karşıma. Kaç kez gördüm, hâlâ aynı coşkuyla izliyorum. Gözlerim yaşarıyor, yüreğim- de çiçekler açıyor yeniden. Koltukta dikiliyor, umutlanı- yorum birden. Cumhuriyetimizin 71. yılını kutlayanlar bu savaşçılann çocukları değil mi? Yeni savaşları da başaracaklar hiç kuşkusuz. Bayramın coşkusu yeni savaşların itici gücü olacak. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Çoban ya da avcılann .. kullandığı meşin torba. 2/ Bir haber ajansının 2 süngesi... Karşı koyan, o karşı çıkan. 3/ Bir öğre- nim kurumu... Madagas- 4 kar'da yaşayan bir maymun cinsi. 4/ Ha- mam... Bütün kutsal Hint metinlerinin başın- da ve sonunda yinelenen mistik hece. 5/ Suudi 8 Arabistan'ın başkenti. 6/ g Eli ya da ayağı sakat olan kimse... Aynı ahır adına koşan ya- nş atlanna verilen ad. 7/ Kahpta pişen bir tür meyveli pasta... Bir gösterme sıfaü. 8/ Açık duran baş- parmağm ucundan, gösterme par- mağının ucuna kadar olan uzak- lık... Tümsek biçimindeki yığın. 9/ İsrail'in plaka işareti... Pamuk ipli- ğini sarmaya yarayan el çıknğı. YUKARIDAN AŞAĞIYA0 1/ Güzel bir görünüş, bir düşünce karşısında kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma... Bir nota. 2/ Eski Mısırhlann kutsal saydıklan öküz... Artbur Hailey'in tanınmış bir romanı. 3/ Bir keler türü. 4/ Osmanh devletinde sadrazamla saray arasındaki yazılı haberleşmeyi sağlayan kalemin başı... Satürn gezegeninin bir uydusu. 5/ Yüz, çehre... Kuran'ın her tümcesi. 6/ Hedeften şaşmak... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 7/ Karak- ter... Tahıl yığınlan üzerine, çalınmasıru önlemek amaayla vu- rulan damga. 8/ "Kaba saba, görgüsüz" anlamında argo söz- cük... Anadplu Selçuklulan'nın üsluplaşürdıklan dolaşık süsle- me. 9/ Bir İslam devletinin uyruğundaki gayrimüslirn vatan- daş... Bir gıda maddesi. Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e C ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z İLAN T.C. PERTEK KADASTRÖ MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1974/692 Davacı Doğan Taşkale tarafından mahkememizde davalılar aleyhine açılmış bulunan tapulama tespitine itıraz davasının yapılan açık duruşması sonunda: Tespit malıki Alı llbeyi mirasçılanndan Hatice tlbeyi adına çıkarılan kararın adresi meçhul olduğundan teblıgat yapılamamış, tüm aramalara ragmen adresi tespit edilemediğinden ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş olmakla, Pertek ilçesı Yenıköy Akbayır mevkiinde bulunan 1686 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davacının davasının reddine, parselın Doğan Taşkale adına tesciline dair verilen 20.6.1991 tanh ve 1974/692 esas, 1991/47 karar sayılı karann kendisine teblıgat yapılamayan Hatice llbey adına ilanen tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yoluna başvurul- madığı takdirde karann kesınleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 51968
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle