Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25EKİM1994SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İ2mir, İstanbulveAnkara'da özlük haklannın iyileştirilmesi ve çağdaş bir üniversiteiçin hareketegeçtiler
OğretimüyeleritoplueylemdeHaber Merkezi - İzmir, İstanbul ve
Ankara'da baa üniversitelerin öğre-
tim üyeleri, özlük haklannjn iyileştiril-
mesi, demokratik ve çağdaş bir üni-
versite oluştumlması için eyleme geçti-
ler. Dokuz EyJiil Üniversitesi'ne bağJı
Mühendislik Fakültesi öğretim ele-
manlan, Bornova'da Atatürk heykeli-
ne çelenk koydu. İstanbul'da ise Mar-
mara Üniversitesi, İktisadi ve Idari Bi-
limler Fakültesi, İktisat Bölümü öğre-
tim elemanlan. üç gün sürecek "derse
ginnenıe" eylemi başlatü. Ankara'-
daki üniversite öğretim elemanlan
dernek ve sendikalan da İstanbul ve
Izmir'de başlatılan eylemlere destek
verilip verilmemesi konusunda karar
verilrnesi için bugün olağanüstü topla-
nacak.
tzmir Ege Büromuz'un haberine gö-
re Dokuz Eylül. Üniversitesi öğretim
elemanlan Bornova"da Atatürk hey-
keline çelenk koyduktan sonra yaptık-
lan açıklamada, "Vurdumduymazlık-
• Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı bazı • îstanburda Marmara Üniversitesi'nin
öğretim elemanlan, Bomova'da Atatürk çeşitli bölümlerinde üç gün sürecek "derse
heykeline çelenk koydu. girmeme'' eylemi başladı.
İnan'dan oluşan Eylem Komitesi adı-
na ortak açıklama yapıldı.
Ankara şimdilik seyirci
lar sabnmızın suııriannı zorluyor.
Üniversitelerin ve öğretim elemanlannın
sonuılanna ivedi çözûmler getirilmedi-
ği takdirde değişik eylem türleriyle sesi-
mizi kamuoyuna duyurmaya devam
edeceğiz"dedi]er.
Doç. Dr. Erim. amacı özgün araştı-
rma ve yükseköğretim olması gereken
kimi üniversitelerde "Gizh'ce ya da açı-
ktan laik cumhuriyet ve Atatürk düş*
manlığı yapan kadroların giderek ege-
men olmava başladıklarını" ıziediklen-
ni kaydetti.
Figen Atalay'ın haberine göre İstan-
bul'da ise Marmara Üniversitesi, İkti-
sadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat
Bölümü öğretim elemanlan. üç gün
sürecek "derse ginneme" eylemi baş-
latü. Marmara Universitesi'nin Bah-
çelievler'deki binasında bulunan İkti-
sat Bölümü'nde görevli öğretim ele-
manlan derse girmeyerek ya odala-
nnda oturuyor ya da sınıfta öğrenci-
lerle sohbet edip eğitim sorunlannı
tarüşıyorlar. Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Taroer İşgüden "eylem"in hiçbir öğre-
tim elemanını bağlayıcı olmadığını, is-
teyenlerin katıldığını vurguladı. İşgü-
den şöyle devam etti:
"Tûrkiye'nin eğitim sonınları orta-
öğretimden başlayarak giderek ağırlaş-
makta, nitelik ve nicelik olarak değer
kaybetmektedir. Bunlann arasında üni-
versite öğretim elemanlannın özlük
hakları sonınları her geçen gün ağırlas-
nuktadır."
Bu bölümde öğretim üyesi olarak
görev yapan Prof. Dr. Rona Turanlı.
geçim sıkıntısı çeken öğretim eleman- Ankara Büromuzun haberine göre
lannın verimli olamadığını. özerk ve İstanbul ve İzmir üniversitelerinde öz-
demokratik üniversiteden önce bu so- lük haklannın iyileştirilmesi ve özerk
runun çözümlenmesi gerektiğini söy- üniversite ortamının sağlanması için
ledi. Araştırma görevlileri de ekono- öğretim elamanlannca başlatılan ey-
mik sorunlann her şeyin üzerine lemleri dışandan gözlemiemekle yeti-
çıktığını vurgulayarak "Ortalama 7.5 nen Ankarah öğretim elemanlan, bu-
milyon lira maaş alıyomz. Kira. elekt- gün ODTÜ'de toplanarak ortak bir
rik, su, ulastm vb masraflarıvla başa karar alacaklar.
çıkmak mümkün değil. Ek işler yap- ODTÜ Öğretim Üyeleri Derneği
mak zorunda kalıyoruz, verim düşüyor. Başkanı İnci Gökmen. öğretim ele-
Büim adına yapmamız gerekenleri ya- manlanrun ücretlerinden çok üniversi-
pamıyoruz" diye konuştular. telerin saygınlığının yeniden kazanıl-
İstanbul Üniversitesi Orman Fakül- ması gerektiğini söyledi. Gökmen, her
tesi öğretim elemanlan da boykot ka- ilde bir bina ve bir rektörle üniversite
ran aldı. Prof. Dr. Burhan Aytuğ, kurulduğunu anımsatarak üniversite-
Prof. Dr. Ertuğnıl Acun, Prof. Dr. Ka- lerde verilen eğitimin lise ve ortaokul
dir Erdin. araştırma görevlisi Aynur düzeyine düşürüldüğünü öne sür-
Aydın ve araştırma görevlisi Mesut dü.
YOK Başkanı Prof. Mehmet Saglam:
'Hükümet, bizi oyalıyor'
EMtVEKAPLAN
ANKARA - Yüksek öğretim Kurulu (YÖK)
Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam. Başbakan
TansuÇiller'in "yasamaydısonaermedenöğre-
tim ekmanlan maaşlanna zam yapılacağı" vaa-
dine karşın, hükümetin çeşitli gerekçeler göste-
rerek öğretim üyelerini oyaladığını söyledi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Sağlam. Cumhuri-
yet'e yaptığı açıklamada, hükümeti, yıllardır
verilen vaadleri tutmamakla suçladı. Öğretim
elemanlannın eylemierini onaylamadığmı, an-
cak gerekçelerini de haklı bulduğunu belirten
Prof. Dr. Sağlam. sözlerini şöyle sürdürdü:
"Arkadaşlarımız haklıdır. Geçen yüdan beri
üniversitelerin açıuşlannda maaşlarına zam
yapılacağı sözleri verikü.V erilen sözJer bir rürlü
yerine getirümedi. Ancak bunu protesto etmek
içinde cüppelerle sokağa dökülmeyi >e eylem
yapmayı da uygun bulmuyorum."
Başbakan Tansu ÇiIIer'in, akademik öğretim
yih başında rektörlere verdiği yemekte, "Yasa-
ma yüı bitmeden öğretim elemanlannın maaş-
lanna zam yapümasına yönelik tasan TBMM'-
den geçecektir" sözü verdiğini anımsatan Sağ-
lam, Meclis gündeminin ilk sıralannda yer alan
tasannın. "yeni hazırüklar yapıldığı" gerekçe-
siyle görüşmeye açılmadığını vurguladı. DYP
Ankara Milletvekili Baki Tuğun teklifinin
TBMM Milli Eğitim Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu"ndan geçtiğini ve TBMM
Genel Kurulu gündeminin birinci maddesinde
yer aldığını anlatan Sağlam. "tlk önce başba-
kanlık yeni bir çalışma yapıyor. 'Bu lasan Mec-
lis'te görüşülmesin" dendi. Bize bir haftalık süre
tanındı. Aradan bir süre geçtikten sonra başba-
kanlığın teklifî Plan Bütçe Komisyonu'na geldi.
Komisyon üyelerinin toplanmaması ve komisyon
başkanuun olmaması nedeniyle bir rürlü görüşü-
leniedi. Bu biçimde sürekli bizi oyalıyorlar."
BAŞBAKAN ÇILLER'E RAPOR SUNULDU
Öğretimüyelerineisdyovl
ANKARA (Cumhuriyet Bû-
rosu) - Yüksek Öğretim Kurulu
(YÖK). Başbakan Tansu Çil-
ler'e verdiği raporda, var olan
sorunlan dile getirerek acil çö-
zümler istedi. Raporda, öğre-
tim elemanlannın ücretlerinin
bir an önce arttınlması talep
edilirken. üniversitelerin tasar-
ruf önlemlerinin dışmda tutul-
ması önenldı.
Raporda belirtilen istekler
şöyle:
- öğretim elemanlannın üc-
retlerinin arttınlması Ue ilgili
beklenti had safhaya ulaştı. Ha-
lenTBMM'de beklemekteolan
yasa tasansının bir an önce ya-
salaştınlması.
- Yükseköğretim üst kuru-
luşlan ile yükseköğretim ku-
rumlannın, yalnızca yeni açmış
olduklan veya açacaklan bi-
rimleri değil, tamamının perso-
nel ve maîi konularda tasarruf
önlemleri dışına çıkanlmasının
sağlanması.
- Üniversitelerde idari kadro-
lardan boş olaniar ile herhangi
bir nedenle boşalacak olanlara
açıktan atama yapılmasına ve
boş bulunan kadrolara naklen
eleman alınmasına izin verilme-
si.
- İkili öğretim için 5 bin idari
kadro verilmiş, bunlann 1500'ü
yükseköğretim kurumlanna
tahsisednmiştir. Ancak bugüne
kadar bu kadrolara kullanma
izni verilmedi. Halen ikili öğre-
timde 40 bin dolayında öğrenci
öğrenim görüyor. İkili öğreti-
me tahsis edilen ve halen kul-
lanma izni verilmeyen 1500
kadroya, ikili öğretim yapan
üniversitelerce öncelikle kulla-
nılma izni verilmesi.
- 527 sayılı yasa hükmünde
kararname ile yardımcı hizmet-
ler sınıfında istihdam edilecek
personei sayısının, kuruluşa tah-
sis edilen kadrolann en fazla
yüzde 5'i ile sınırlandınlmasınm,
yükseköğretim üst kurulusJan
ile yükseköğretim kunımlanna
uygulanmamasınuı temin edil-
mesi.
- Yurtdışında öğretim elema-
nı yetiştirme uygulamasına de-
vam edilmesi.
ÜnîversitecinayetindeMHPli4isim
Fen Edebiyat Fakültesi araştırma görevlisi Nagehan Polat'ın tecavüz edilerek öldürülmesi olayında çinayet sanığı
olarak tutuklanan sanık Orhan Dinç'in ifadesi doğrultusunda yakalanan üç kişinin de MHP'li olduklan belirlendi
• Emniyet yetkililerinin,
'sapık bir katilin adi
cinayeti' diye
nitelendirdikleri Polat
cinayetinde ortaya çıkan
üç isimden Aydemir
Arslan'ın, Orhan Dinç'in
evinde bulunan silahı veren
kişi olduğu öğrenildi.
Arslan, MHP'nin 27 Mart
ara seçimlerinde Süloğlu
belediye meclisi adayıydı.
ZAFER AKNAR ~
Trakya Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi araştırma
görevüsi Nagehan Polat'ın teca-
vüz edilerek öldürülmesi olayı-
na kanşan sanık Orhan Dinç'in
MHP'li olduğu belirlendi.
Dinç'in ifadeleri doğrultusunda
yakalanan üç kişinin de MHP'li
olduklan ve kaçakçılıktan hır-
;sızlığa kadar birçok sabıkası
•bulunduğu ortaya çıktı. Cina-
• yetin ardından ele geçen kişile-
rin, hırsızlıktan, kaçakçılığa
! kadar çeşitli suçlanmn bulun-
ması, ülkücülerden kurulu bir
; mafyanm varlığını gündeme ge-
;tirdi.
' 11 ekim akşamı evden ekmek
' almak için çıkan ve 12 ekim sa-
;bahı Selimiye Camii'nin arka-
sındaki tarihi mezarlıkta cesedi
bulunan Nagehan Polat'ın ci-
nayet sanığı Orhan Dinç, geçen
günlerde Çorlu'da yakalanmış-
ü. Gazetelerde yer alan haberle-
re ve yetkililerin yaptığı açıkla-
malara göre olay, "sapık bir
katflin adi bir cinayeti"ydi. An-
cak yapılan araştırmalar çeşitli
kuşkulan da beraberinde getir-
di. Nagehan Polat, çeyresinde
çalışkan ve demokrat kişiliğiyle
tanınıyordu. Cinayet sanığı
Dinç'in aktif bir MHP'li olması
ve ifadelerine dayanılarak ya-
kalanan üç kişinin de ayru parü
içinde yer alması cinayete deği-
şik bir boyut kazandırdı. Cina-
yeti işleyen Orhan Dinç'in ifa-
deleri sonucu yakalanan üç
kişi, kaçakçıhk yapan ülkücü
bir örgütlenmenin varlığını or-
taya çıkardı.
Yakaiananlar kimler?
Edirne Emniyet Müdürlüğü
Asayiş Şubesi'nin yapüğı yazılı
açıklamaya göre cinayet sanığı
Orhan Dinç'in ifadeleri sonu-
cunda yakaiananlar şunlar:
Kani Canıdar, Ayhan Kulaklı ve
Aydemir Arslan.
Dinç'le birlikte yakalanan
dört sanık da Edirne'nin Süloğ-
lu ilçesinde ikamet ediyor. Ay-
demir Arslan, emniyet açıkla-
masına göre Orhan Dinç'in
Nagehan Polat'ın. cesedinin bulunduğu mezarlığa on metre uzaklıkta kamyon ve minibus durağı
var. Selimiye Camii'nin arkasındaki bu yerde yatsı namazı sırasında meydana geldiği belirtilen
olayı hiç kimsenin görmemiş olması, kafalarda bir soru işareti oluşturuyor. Süloğlu halkı. politik
kinilikle tanınan cinayet sanığı Orhan Dinç'in "sapık bir eğilimi" olduğuna ise inanmıyor.
evinde yakalanan silahı veren
kişi. Arslan. 27 Mart seçimle-
rinde, Milliyetçi Hareket Partisi
(MHP) Süloğlu ilçesi belediye
meclisi kontenjan adayı. Sü-
loğlu'da seçim çalışmalannı
Orhan Dinç'le birlikte yürüten
Arslan, sıkı bir MHP'li olarak
biliniyor.
Kani Canıdar: Süloğlulular
onu 27 Mart seçimlerinde ya-
kından tanıma fırsatı buluyor.
Sahibi olduğu lokantayı, seçim
bürosu olarak kullanılrnası için
MHP'ye veren kişi. Seçim çahş-
malannda Canıdar da canla
başla MHP için oy isteyenler-
den.
Ayhan Kulaklı yine bir
MHP'li olarak tanınıyor. Sü-
loğlu'daki MHP'lilerin en hızlı-
sı olarak biliniyor. Cinayet
sanığı Orhan Dinç'i ise Süloğlu
sakinleri öfkeyle anıyor. İlçede
kiminle konuşsanız mutlaka
Dinç'le ilgili bir şeyler biliyor.
Ünü neredgn geliyor?
Orhan Dinç'in ilçede tanın-
masını sağlayan en önemli olay,
seçim öncesi MHP Genel Baş-
kanı Alparslan Türkeş'in Havsa
mitingi sırasında yaşanıyor.
Dinç, Genel Başkanı Türkeş'in
mitingine >oğun katılım sağla-
mak için Süloğlu ilçesinde, şöy-
le bir propaganda şekli uygulu-
yor: "PKK tarafından iki asker
şehit edilmiş, Havsa'da onlaruı
cenazesi kalkacak, füm Sü-
loğlu'nu bu cenazeye bekh'yo-
Trakya halkjrun şehit cenaze-
lerine hassasiyetini bilen Dinç,
bu duyuruyu bir de belediye ho-
parlöründen yaptırtıyor. Sü-
loğlu halkı otobüslere binerek
Havsa'ya gidiyor, ancak kandı-
nldıklannın farkına, iş işten
geçtikten sonra vanyor. Vahşi
cinayetin sanığı, işte bu olaydan
sonra ilçede ünleniyor. 27 Mart
seçimlerinde ele verdiği arka-
daşlanyla MHP için yaptığı ca-
lışmalar ise sadece ününe ün
katıyor. Tecavüz edildikten
sonra boğularak öldürülen
Nagehan Polafın CHP İl
Yönetim Kurulu üyesi ağabeyi
Serkan Polat'ın, olayla ilgili
anlattıklan. cinayetin içeriği
konusundaki kuşkulan arttın-
yor. 11 ekim akşamı 18.30 sı-
ralannda işten eve gelen
Nagehan, 19.00 sıralannda
ekmek almak için dışanya
çıkıyor. Gerisini ağabeyi
Serkan Polat şöyle anlatıyor:
"Nagehan uzun bir süre eve
dönmeyince annemler beni ara-
dı. Edirne'de gidebileceği her
yeri aradun. Sonra polise gitrik.
Poüs 'endişelenmememizi' söy-
ledi. Sabaha kadar uyumadık.
Sonra eşim, bize gelirken mezar-
lığın yanında bir kalabalık gör-
müş. Polislere durumu sormuş,
'bir kadın cesedi bulundu' de-
mişler. İsmini sormuş, kardeşim
olduğunu öğrenmiş, koşarak eve
geldi. Durumu bana anlattı, olay
yerine gittik. Kardeşim korkunç
bir dunundaydı..."
Polat'ın buraya kadar anlat-
tıklannda olağanüstü bir du-
rum yok. Ancak Nagehan Po-
lat, Edirne'nin en merkezi ye-
rinde ve yatsı namazı sırasında
tecavüz edilip öldürülüyor. Bu
saatlerde olay yeri kalabalık de-
ğil miydi; tarihi mezarhk küçük
ve yoldan geçen herkes neler
olup bittiğini görebilir, üstelik
bazı evlere de iki-üç metre uzak,
boğuşma anında hiç ses
çıkmadı mı? Mezarlığa 10 met-
re uzaklıkta kamyon ve mini-
büs durağı bulunuyor. olayı bi-
rilerinin görmesi gerekmez mi?
Dinç, Nagehan'ı alışverişten
dönerken öldürdüğünü söylü-
yor, ancak oesedin yanında,
hiçbir şey bulunamadı, neden;
olay hırsızlık için yapılmış ol-
saydı, Nagehan'ın cüzdanı-
ndan niye para çahnmadı?
Tüm bu sorulann ardından,
yetkililer olayı bir sapığm adi
bir cinayeti olarak nitelendirdi.
Ancak ikamet ettiği yer olan
Süloğlu'da Dinç'in böyle bir
özelliği olduğunu kimse bilmi-
yor. Hele homoseksüel bir eğili-
mi olduğuna ise Süloğlu halkı
kesinlikle inanmıyor.
Sağlık Bakanlığıyolsuzluk batağında
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Eski Tef-
tiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdo-
ğan'ın faili meçhul bir cinayete kurban gitme-
sinin ardından bir dizi yolsuzluk savına hedef
olan Sağlık Bakanhğı'nda yaşanan iç tartı-
şmalann arkası kesilmiyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Tur-
han Göven, Sağlık Bakanı Doğan Baran'ın is-
temi üzerine incelemelerde bulunduklan ba-
kanlık için "Orası çok kan^k, tuhaf işler oiu-
jw" değerlendirmesini yapü. Güven, soruş-
turulan bazı dosyalann "lüzum-u muhake-
me" istemiyle Danıştay'a gönderilmek üzere
olduğunu açıkladı. Yolsuzluklan denetleye-
cek müfettişîerin de "jobuzluk" savlanna he-
def olan Sağlık Bakanlığı "marya" bağlantılj
jolsuzluk batağında. Sağlık Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdo-
ğan'ın, Ankara'da "faili meçhul" bir cinayete
kurban gitmesi üzerine tekrar gündeme gelen
mafya bağlanülı yolsuzluk sav ve dosyalan,
Teftiş Kurulu BaşkanbğYna vekaleten bakan
Bülent Edinc'in görevden affını istemesiyle
yeni bir boyut kazandı.
Edinç, Milliyet gazetesinde dün yayımla-
nan demecinde, bakanbk içindeki siyaset ve
menfaat odaklanndan duyduğu rahatsızbğı
dile getirdi. Bülent Edinc'in, sıyasi çıkar
odaklannın "teftiş kurulu" içinde etkili olma-
ya başladığına ilişkin açıklamalan, dikkatle-
ri, bakanlıkta etkin olmak için yoğun çalı-
şmalar yürüten "ülkücülere" çevirdi.
"Teftiş Kurulu'nun ele geçirilmesi şeklinde
gelisen bu olaylar, bakanuğunızın birçok kesi-
minde de uygiılanmakta ve bu durum çok va-
him boyutlara gelmektedir" dıyen Edinç, gö-
revden atTınj istedi.
Yoğun yolsuzluk savlanna hedef olan
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu'ndaki iç çe-
kişmeler üzerine yeni Bakanı Doğan Baran,
dosyalann Başbakanlık Teftiş Kunılu'nca
incelenmesini istedi.
Gelişmelere ilişkin olarak Cumhuriyet'in
sorulannı yanıtlayan Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu Başkanı Turhan Güven. bakanlık mü-
fettişleri arasında yaşanan iç tartışmalara
dikkat çekerek, "Bir olayı soruşturuyorlar,
sonra birbirleri hakkında sağa sola şikayet di-
lekçeleri yazmaya başlıvoriar" dedı. Sağlık
Bakanhğı'nda koalisyon hükümetinin iktida-
ra gelmesinin ardından da ınceleme başlattı-
klannı anımsatan Güven, yakın zamanda.
Sağlık Bakanı Baran'ın istemi üzerine dörde
yakın dosyanın kendi müfeltişleri tarafından
incelendiğini belirtti. Güven,sonuçlanan bazı
dosyalann "lüzum-u muhakeme' istemivle
Danıştav'a gönderilmek üzere olduğunu ıfa-
de ederek, şu bılgilen verdi: "Orası çok
kanşık, tuhaf işler oluyor. Bize neredeyse her
gün ihbarda bulunuvoriar. Sağlık Bakanlığı'-
nın müfettişieri kendi aralarında tartışıyorlar.
Bu bakanlık hakkında çok fazla iddia var re
sürekli venileri eklenivor."
Türk-îş'tenHarb-îş'e
geçici ihraçcezası
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Türk Harb-İş Sendikası'na,
Türk-İş'i küçük düşürücü tarz-
da davramşlarda bulunduğu ge-
rekçesiyle. 6 ay süreyle konfede-
rasyon üyeliğinden geçici ihraç
cezası verildi.
Türk-İş Disiplin Kurulu ta-
rafından venlen karar henüz
açıklanmadı.
Türk Harb-İş Genel Başkanı
İzzet Çetin, Disiplin Kurulu ka-
ran alınırken, bir üyenin (Tez-
köop-İş Sendikası İzmir Şuhe
Başkanı Mustafa Boncuklu)
toplantıdan haberdar edilmedi-
ğine dikkat çekerek "Sakat bir
karara tabi olmamız mümkün
değil. Yargı yoluyla mücadele
edeceğiz. Bir üye, kasten kararın
ahndığı toplantıya çağnlmamış-
hr" dedi.
İzmir büromuzun haberine
göre. Milli Savunma Bakanhğı'-
yla Türk Harb-İş arasında ba-
ğıtlı toplu iş sözleşmesi uyannca
1 eylülde ödenmesi gereken
zamlann uygulanmaması karşı-
sında bin 500 işçi bakanlık hak-
kında dava açu. Türk Harb-fş
İzmir Şube Başkanı Ahmet Kal-
fa. haklar ve özgürlüklerin insa-
nın onuru olduğunu belirterek,
"Ülkeyi hukuksuz, adaletsiz yö-
nebneye çahşanlara işçi sınrfı ge-
rekli cevabı verecektir" dedi.
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Emeğin Gaspı
Son on yılın "yükselen", ya da yoğun bir beyin yıkama
ile "yükseltilen" değerleri arasında, beni en çok rahat-
sız edenlerden biri, (hangi yolla olursa olsun) "köşe
dönmenin" yüceltilmesi.
Bu "yüceltme", bir sürü "yüz kızartıcı" suçu, suç ol-
maktan çıkartıp, neredeyse "marifet" haline getiren
özal dönemi yönetimlerinin eseri. "Ekonomiksuçun ce-
zası da ekonomik olur" anlayışının egemen kılınmak is-
tenmesiyle başlayan bir garip süreç içinde, her şey "mu-
bah". Tek koşul yakalanmamak. Zaten yakalandığınza-
man da pek bir sorun çıkmıyor. Artık o başka...
Ama birileri "köşe dönerken"; e! konulan, çarpılan,
çalınan, gaspedilen şey hep fukara kesimden oluyor.
Hep "emeğin /7aWc/"gaspediliyor.
Geçenlerde YA-PA Yayınlan'nın Genel Müdürü Sayın
Turhan özduru'dan bir mektup aldım. Turhan özduru'-
yu hiç tanımam, nasıl bir insandır bilmem. YA-PA Yayın-
ları'nı Ayşegül'e bir şeyler bakınırken tanımıştım. Güzel
şeyler yapmaya çabalıyorlar.
Turhan özduru mektubunda, çok önemsediğim bir ya-
raya parmak basmış. Şöyle diyor:
"Kitap okurunun ve satışının az olduğu ülkemizde, biz
yaymciların kayıt dışı rakipleri bulunmakta, bu illegal fa-
aliyetler bir türlü önlenememektedir. Hiçbir bedel öden-
meksizin oluşan bu sektör, biz yaymciların gelişiminde
en büyük engeli oluşturmaktadır.
Büyük zahmet ve özveri ile yayımladığımız kitaplar
bazen tamamen, bazen kısmen fotokopi makinesı ile
çoğaltılmakta, profesyonel çalışmalarımız bilhassa özel
okullar tarafından sanki kendilerince hazırlanmış gibi
öğrencilere ve velilere sunufmaktadır."
Turhan özduru, mektubunun son bölümlerinde çok
doğru değerlendirmeler yapmış:
"... Çocuklarımıza başkalarının hukukuna saygılı ol-
mayı öğretmek durumunda olan öğretmenlerimizden
bazıları; yayıncı ve ona bağlı yazar, çizer, matbaacı, cilt-
çi haklarını ve varlığını açıkça gasp etmektedirler.
Yayınevi olarak yıllardır yaptığımız ahlaki duyuruları-
mız soruna hiçbir çözüm getirmemiştir. Temiz toplum,
doğruluk ve dürüstlük kavramlannın çok yoğun biçimde
tartışıldığı bu günlerde, ahlak erozyonunun tohumlan-
nın böyle ufak ve önemsiz görülen haksızlıklarla atıldığı-
nı ifade etmekte yarar görüyoruz..."
Çok doğru saptamalar ve değerlendirmeler bunlar.
Bizim okulun çevresinde de bir sürü "fotokopici" pey-
dahlandı. içerigirdiğinizzaman raflardaçevrefakültele-
rin not ve kitaplarının sıra sıra dizilmiş olduğunu görü-
yorsunuz. Ders kitaplarının "Önemlibölümleri" be\\T\en-
miş. Sorular oralardan geliyormuş...
Ama iş bu kadarla sınırlı da değil. Buralarda sadece
kitabın yazarının ve yayımcısının değil, öğrencilerin
emeği de gasp ediliyor. Derse davam eden ve iyi nottu-
tan bir öğrencinin ders notu, kırk kişinin elinde. Zaten
bunlann çoğunun amacı öğrenmek falan da değil. "50
notu nasıl kıvırırım?" peşindeler. Hoş, zaten iktisat, siya-
set ilmi, uluslararası ilişkiler vb. gibisinden toplumsal
bilimlerde "doğruyubilmek" insanın başına dert de ola-
biliyor En iyisi bu işlerle fazla uğraşmamak galiba...
Birkaç gün önce bir araba vapurunda, Türkiye Deniz-
ciler Sendikası üyesi kimi arkadaşlarla karşılaştım. Sen-
dikadan gelen yazıları gösterdiler. Ocak 1995'te devle-
tin, ellerine tutuşturduğu bono bedellerini almak için her
türlü yargı haklarından vazgeçtiklerini beyan etmeleri
isteniyormuş. Olacak şey değil. Devlet, işçisinin hakları-
na el koyuyor ve bu durumu gönüllü olarak kabul etme-
leri için baskı yapıyor.
"Hocam sendikamız bizi satıyor mu?" diye sordular.
Işçiyi satan sendika çok. Ama Türkiye Denizciler Sendi-
kası'nın benim tanıdığım yöneticileri, işçiyi satmamak
için sağ ellerini verirler. Hoca'nın hikayesinde olduğu
gibi, "Bizim köyde köpeklerisalmışlar, taşları bağlamış-
lar." Sendika yönetimlerinin de elleri kolları bağlı.
Duyduğum kadarıyla kimi sendika yöneticileri bu du-
rumdan yararlanarak "dünyalığını düzüyor" ve gününü
gün ediyormuş. Kimileri ise bir yandan "kahrediyor",
bir yandan da mücadelelerine devam ediyörlar.
Ama, emek kesiminin ekmeği gitgide ufalıyor. "Işini
bilmeyen" memurun ve işçinin alınteri ve göz nuru sü-
rekli gaspediliyor. Ve kimileri hala "emekten yana" ol-
duklarını ileri sürüyor...
Mesai ücretlerimiz ödensin'
Protesto gösterisine 120'ye yakın işçi katıkiı.
Itfaiye işçilerinden
Erdoğan'a uyarı eylemi
İstanbul Haber Semsi- İstan-
bul Büyükşehir Beledıyesi'nin.
aylık 70 saate ulaşan fazla mesai
ücretlerini kesinleşmiş Yargıtay
karanna rağmen kendılerine
ödemeyerek gaspettiğini belir-
ten Belediye-İş Sendikası'na üye
İstanbul ttfaiyesı işçileri düzen-
ledikleri uyan eylemiyie Refah
Partili Başkan Recep Tayjip Er-
doğan'ı protesto ettiler. Sürdü-
rülen toplu iş sözleşmesi görüş-
melerinin anlaşmazhkla sonuç-
lanması üzerine ise Beykoz ve
Ümraniye ilçe belediyelerinde
greve gidileceği açıklandı.
Belediye-İş Sendikası tara-
fından düzenlenen protesto gös-
tenlerinde yaklaşık bin 500 itfai-
ye çalışanı adına bir konuşma
yapan İstanbul 1 Nolu Şube
Başkanı Halil Meriç, Yargıtay
9. Hukuk Dairesi BaşkanlığT-
nca 19 Temmuz 1993 tarihinde
alınan kesinleşmiş karara dik-
kat çekerek şu görüş ve uyanla-
ra yer verdi.
"Aylık 70 saate ulaşan fazla
mesai ücretlerimizin gaspı üzeri-
ne Bakırköy İş Mahkemesi'ne
açtığunız davaya ait karar, V ar-
gıtav'da temyize gitti. Yargıtay
temyiz karannda fazla mesai üc-
retlerinin İstanbul İtfaiye Mü-
dürlüğü iscilerine ödenmesi ka-
ranna vardı. Ancak şündiye ka-
dar herhangi bir sonuç alamadık.
RPTi yönetim fazla mesai ücret-
lerinûzi Yargıtay karanna rağ-
men gaspehneye devam ediyor.
Eylemlerimiz haklanmızı elde
edinceye kadar çeşitli biçimlerde
devam edecek. Belediye bu hu-
kuk tanımazlığa umanz son ve-
rir."
Bu arada Belediye-İş Sendi-
kası ile İstanbul'un Beykoz ve
Ümraniye ilçe belediyeleri ara-
sında bir süredir devam eden
toplu iş sözleşmesi görüşmele-
rinde antaşma sağlanamadı.
Belediye İş Sendikası Toplu
İş Sözleşmesi Genel Sekreteri
Yaşar Ayça, 17 ayn maddede
uzlaşma7İığa düşüldüğünü be-
lirtti.
İzlenen prosedür gereği Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı'na bağlı İstanbul Bölge
Müdürlüğü'nün görüşmelere
ilişkin arabulucu raporunun
beklendiğıni ve grev karan için
ongörülen sürenin Beykoz'da 1,
Ümraniye'de ise 3 kasımda do-
lacağını kaydeden Ayça. "İş-
veren kesiminde görüşırieJerin de-
>amına yönelik bir tunan de-
ğişikliği olmazsa bu tarihlerde
greve gidec^ğiz" şeklinde konuş-