29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25EKİM1994SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER İ2mir, İstanbulveAnkara'da özlük haklannın iyileştirilmesi ve çağdaş bir üniversiteiçin hareketegeçtiler OğretimüyeleritoplueylemdeHaber Merkezi - İzmir, İstanbul ve Ankara'da baa üniversitelerin öğre- tim üyeleri, özlük haklannjn iyileştiril- mesi, demokratik ve çağdaş bir üni- versite oluştumlması için eyleme geçti- ler. Dokuz EyJiil Üniversitesi'ne bağJı Mühendislik Fakültesi öğretim ele- manlan, Bornova'da Atatürk heykeli- ne çelenk koydu. İstanbul'da ise Mar- mara Üniversitesi, İktisadi ve Idari Bi- limler Fakültesi, İktisat Bölümü öğre- tim elemanlan. üç gün sürecek "derse ginnenıe" eylemi başlatü. Ankara'- daki üniversite öğretim elemanlan dernek ve sendikalan da İstanbul ve Izmir'de başlatılan eylemlere destek verilip verilmemesi konusunda karar verilrnesi için bugün olağanüstü topla- nacak. tzmir Ege Büromuz'un haberine gö- re Dokuz Eylül. Üniversitesi öğretim elemanlan Bornova"da Atatürk hey- keline çelenk koyduktan sonra yaptık- lan açıklamada, "Vurdumduymazlık- • Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı bazı • îstanburda Marmara Üniversitesi'nin öğretim elemanlan, Bomova'da Atatürk çeşitli bölümlerinde üç gün sürecek "derse heykeline çelenk koydu. girmeme'' eylemi başladı. İnan'dan oluşan Eylem Komitesi adı- na ortak açıklama yapıldı. Ankara şimdilik seyirci lar sabnmızın suııriannı zorluyor. Üniversitelerin ve öğretim elemanlannın sonuılanna ivedi çözûmler getirilmedi- ği takdirde değişik eylem türleriyle sesi- mizi kamuoyuna duyurmaya devam edeceğiz"dedi]er. Doç. Dr. Erim. amacı özgün araştı- rma ve yükseköğretim olması gereken kimi üniversitelerde "Gizh'ce ya da açı- ktan laik cumhuriyet ve Atatürk düş* manlığı yapan kadroların giderek ege- men olmava başladıklarını" ıziediklen- ni kaydetti. Figen Atalay'ın haberine göre İstan- bul'da ise Marmara Üniversitesi, İkti- sadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim elemanlan. üç gün sürecek "derse ginneme" eylemi baş- latü. Marmara Universitesi'nin Bah- çelievler'deki binasında bulunan İkti- sat Bölümü'nde görevli öğretim ele- manlan derse girmeyerek ya odala- nnda oturuyor ya da sınıfta öğrenci- lerle sohbet edip eğitim sorunlannı tarüşıyorlar. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Taroer İşgüden "eylem"in hiçbir öğre- tim elemanını bağlayıcı olmadığını, is- teyenlerin katıldığını vurguladı. İşgü- den şöyle devam etti: "Tûrkiye'nin eğitim sonınları orta- öğretimden başlayarak giderek ağırlaş- makta, nitelik ve nicelik olarak değer kaybetmektedir. Bunlann arasında üni- versite öğretim elemanlannın özlük hakları sonınları her geçen gün ağırlas- nuktadır." Bu bölümde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Rona Turanlı. geçim sıkıntısı çeken öğretim eleman- Ankara Büromuzun haberine göre lannın verimli olamadığını. özerk ve İstanbul ve İzmir üniversitelerinde öz- demokratik üniversiteden önce bu so- lük haklannın iyileştirilmesi ve özerk runun çözümlenmesi gerektiğini söy- üniversite ortamının sağlanması için ledi. Araştırma görevlileri de ekono- öğretim elamanlannca başlatılan ey- mik sorunlann her şeyin üzerine lemleri dışandan gözlemiemekle yeti- çıktığını vurgulayarak "Ortalama 7.5 nen Ankarah öğretim elemanlan, bu- milyon lira maaş alıyomz. Kira. elekt- gün ODTÜ'de toplanarak ortak bir rik, su, ulastm vb masraflarıvla başa karar alacaklar. çıkmak mümkün değil. Ek işler yap- ODTÜ Öğretim Üyeleri Derneği mak zorunda kalıyoruz, verim düşüyor. Başkanı İnci Gökmen. öğretim ele- Büim adına yapmamız gerekenleri ya- manlanrun ücretlerinden çok üniversi- pamıyoruz" diye konuştular. telerin saygınlığının yeniden kazanıl- İstanbul Üniversitesi Orman Fakül- ması gerektiğini söyledi. Gökmen, her tesi öğretim elemanlan da boykot ka- ilde bir bina ve bir rektörle üniversite ran aldı. Prof. Dr. Burhan Aytuğ, kurulduğunu anımsatarak üniversite- Prof. Dr. Ertuğnıl Acun, Prof. Dr. Ka- lerde verilen eğitimin lise ve ortaokul dir Erdin. araştırma görevlisi Aynur düzeyine düşürüldüğünü öne sür- Aydın ve araştırma görevlisi Mesut dü. YOK Başkanı Prof. Mehmet Saglam: 'Hükümet, bizi oyalıyor' EMtVEKAPLAN ANKARA - Yüksek öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam. Başbakan TansuÇiller'in "yasamaydısonaermedenöğre- tim ekmanlan maaşlanna zam yapılacağı" vaa- dine karşın, hükümetin çeşitli gerekçeler göste- rerek öğretim üyelerini oyaladığını söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Sağlam. Cumhuri- yet'e yaptığı açıklamada, hükümeti, yıllardır verilen vaadleri tutmamakla suçladı. Öğretim elemanlannın eylemierini onaylamadığmı, an- cak gerekçelerini de haklı bulduğunu belirten Prof. Dr. Sağlam. sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlarımız haklıdır. Geçen yüdan beri üniversitelerin açıuşlannda maaşlarına zam yapılacağı sözleri verikü.V erilen sözJer bir rürlü yerine getirümedi. Ancak bunu protesto etmek içinde cüppelerle sokağa dökülmeyi >e eylem yapmayı da uygun bulmuyorum." Başbakan Tansu ÇiIIer'in, akademik öğretim yih başında rektörlere verdiği yemekte, "Yasa- ma yüı bitmeden öğretim elemanlannın maaş- lanna zam yapümasına yönelik tasan TBMM'- den geçecektir" sözü verdiğini anımsatan Sağ- lam, Meclis gündeminin ilk sıralannda yer alan tasannın. "yeni hazırüklar yapıldığı" gerekçe- siyle görüşmeye açılmadığını vurguladı. DYP Ankara Milletvekili Baki Tuğun teklifinin TBMM Milli Eğitim Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu"ndan geçtiğini ve TBMM Genel Kurulu gündeminin birinci maddesinde yer aldığını anlatan Sağlam. "tlk önce başba- kanlık yeni bir çalışma yapıyor. 'Bu lasan Mec- lis'te görüşülmesin" dendi. Bize bir haftalık süre tanındı. Aradan bir süre geçtikten sonra başba- kanlığın teklifî Plan Bütçe Komisyonu'na geldi. Komisyon üyelerinin toplanmaması ve komisyon başkanuun olmaması nedeniyle bir rürlü görüşü- leniedi. Bu biçimde sürekli bizi oyalıyorlar." BAŞBAKAN ÇILLER'E RAPOR SUNULDU Öğretimüyelerineisdyovl ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK). Başbakan Tansu Çil- ler'e verdiği raporda, var olan sorunlan dile getirerek acil çö- zümler istedi. Raporda, öğre- tim elemanlannın ücretlerinin bir an önce arttınlması talep edilirken. üniversitelerin tasar- ruf önlemlerinin dışmda tutul- ması önenldı. Raporda belirtilen istekler şöyle: - öğretim elemanlannın üc- retlerinin arttınlması Ue ilgili beklenti had safhaya ulaştı. Ha- lenTBMM'de beklemekteolan yasa tasansının bir an önce ya- salaştınlması. - Yükseköğretim üst kuru- luşlan ile yükseköğretim ku- rumlannın, yalnızca yeni açmış olduklan veya açacaklan bi- rimleri değil, tamamının perso- nel ve maîi konularda tasarruf önlemleri dışına çıkanlmasının sağlanması. - Üniversitelerde idari kadro- lardan boş olaniar ile herhangi bir nedenle boşalacak olanlara açıktan atama yapılmasına ve boş bulunan kadrolara naklen eleman alınmasına izin verilme- si. - İkili öğretim için 5 bin idari kadro verilmiş, bunlann 1500'ü yükseköğretim kurumlanna tahsisednmiştir. Ancak bugüne kadar bu kadrolara kullanma izni verilmedi. Halen ikili öğre- timde 40 bin dolayında öğrenci öğrenim görüyor. İkili öğreti- me tahsis edilen ve halen kul- lanma izni verilmeyen 1500 kadroya, ikili öğretim yapan üniversitelerce öncelikle kulla- nılma izni verilmesi. - 527 sayılı yasa hükmünde kararname ile yardımcı hizmet- ler sınıfında istihdam edilecek personei sayısının, kuruluşa tah- sis edilen kadrolann en fazla yüzde 5'i ile sınırlandınlmasınm, yükseköğretim üst kurulusJan ile yükseköğretim kunımlanna uygulanmamasınuı temin edil- mesi. - Yurtdışında öğretim elema- nı yetiştirme uygulamasına de- vam edilmesi. ÜnîversitecinayetindeMHPli4isim Fen Edebiyat Fakültesi araştırma görevlisi Nagehan Polat'ın tecavüz edilerek öldürülmesi olayında çinayet sanığı olarak tutuklanan sanık Orhan Dinç'in ifadesi doğrultusunda yakalanan üç kişinin de MHP'li olduklan belirlendi • Emniyet yetkililerinin, 'sapık bir katilin adi cinayeti' diye nitelendirdikleri Polat cinayetinde ortaya çıkan üç isimden Aydemir Arslan'ın, Orhan Dinç'in evinde bulunan silahı veren kişi olduğu öğrenildi. Arslan, MHP'nin 27 Mart ara seçimlerinde Süloğlu belediye meclisi adayıydı. ZAFER AKNAR ~ Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi araştırma görevüsi Nagehan Polat'ın teca- vüz edilerek öldürülmesi olayı- na kanşan sanık Orhan Dinç'in MHP'li olduğu belirlendi. Dinç'in ifadeleri doğrultusunda yakalanan üç kişinin de MHP'li olduklan ve kaçakçılıktan hır- ;sızlığa kadar birçok sabıkası •bulunduğu ortaya çıktı. Cina- • yetin ardından ele geçen kişile- rin, hırsızlıktan, kaçakçılığa ! kadar çeşitli suçlanmn bulun- ması, ülkücülerden kurulu bir ; mafyanm varlığını gündeme ge- ;tirdi. ' 11 ekim akşamı evden ekmek ' almak için çıkan ve 12 ekim sa- ;bahı Selimiye Camii'nin arka- sındaki tarihi mezarlıkta cesedi bulunan Nagehan Polat'ın ci- nayet sanığı Orhan Dinç, geçen günlerde Çorlu'da yakalanmış- ü. Gazetelerde yer alan haberle- re ve yetkililerin yaptığı açıkla- malara göre olay, "sapık bir katflin adi bir cinayeti"ydi. An- cak yapılan araştırmalar çeşitli kuşkulan da beraberinde getir- di. Nagehan Polat, çeyresinde çalışkan ve demokrat kişiliğiyle tanınıyordu. Cinayet sanığı Dinç'in aktif bir MHP'li olması ve ifadelerine dayanılarak ya- kalanan üç kişinin de ayru parü içinde yer alması cinayete deği- şik bir boyut kazandırdı. Cina- yeti işleyen Orhan Dinç'in ifa- deleri sonucu yakalanan üç kişi, kaçakçıhk yapan ülkücü bir örgütlenmenin varlığını or- taya çıkardı. Yakaiananlar kimler? Edirne Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi'nin yapüğı yazılı açıklamaya göre cinayet sanığı Orhan Dinç'in ifadeleri sonu- cunda yakaiananlar şunlar: Kani Canıdar, Ayhan Kulaklı ve Aydemir Arslan. Dinç'le birlikte yakalanan dört sanık da Edirne'nin Süloğ- lu ilçesinde ikamet ediyor. Ay- demir Arslan, emniyet açıkla- masına göre Orhan Dinç'in Nagehan Polat'ın. cesedinin bulunduğu mezarlığa on metre uzaklıkta kamyon ve minibus durağı var. Selimiye Camii'nin arkasındaki bu yerde yatsı namazı sırasında meydana geldiği belirtilen olayı hiç kimsenin görmemiş olması, kafalarda bir soru işareti oluşturuyor. Süloğlu halkı. politik kinilikle tanınan cinayet sanığı Orhan Dinç'in "sapık bir eğilimi" olduğuna ise inanmıyor. evinde yakalanan silahı veren kişi. Arslan. 27 Mart seçimle- rinde, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Süloğlu ilçesi belediye meclisi kontenjan adayı. Sü- loğlu'da seçim çalışmalannı Orhan Dinç'le birlikte yürüten Arslan, sıkı bir MHP'li olarak biliniyor. Kani Canıdar: Süloğlulular onu 27 Mart seçimlerinde ya- kından tanıma fırsatı buluyor. Sahibi olduğu lokantayı, seçim bürosu olarak kullanılrnası için MHP'ye veren kişi. Seçim çahş- malannda Canıdar da canla başla MHP için oy isteyenler- den. Ayhan Kulaklı yine bir MHP'li olarak tanınıyor. Sü- loğlu'daki MHP'lilerin en hızlı- sı olarak biliniyor. Cinayet sanığı Orhan Dinç'i ise Süloğlu sakinleri öfkeyle anıyor. İlçede kiminle konuşsanız mutlaka Dinç'le ilgili bir şeyler biliyor. Ünü neredgn geliyor? Orhan Dinç'in ilçede tanın- masını sağlayan en önemli olay, seçim öncesi MHP Genel Baş- kanı Alparslan Türkeş'in Havsa mitingi sırasında yaşanıyor. Dinç, Genel Başkanı Türkeş'in mitingine >oğun katılım sağla- mak için Süloğlu ilçesinde, şöy- le bir propaganda şekli uygulu- yor: "PKK tarafından iki asker şehit edilmiş, Havsa'da onlaruı cenazesi kalkacak, füm Sü- loğlu'nu bu cenazeye bekh'yo- Trakya halkjrun şehit cenaze- lerine hassasiyetini bilen Dinç, bu duyuruyu bir de belediye ho- parlöründen yaptırtıyor. Sü- loğlu halkı otobüslere binerek Havsa'ya gidiyor, ancak kandı- nldıklannın farkına, iş işten geçtikten sonra vanyor. Vahşi cinayetin sanığı, işte bu olaydan sonra ilçede ünleniyor. 27 Mart seçimlerinde ele verdiği arka- daşlanyla MHP için yaptığı ca- lışmalar ise sadece ününe ün katıyor. Tecavüz edildikten sonra boğularak öldürülen Nagehan Polafın CHP İl Yönetim Kurulu üyesi ağabeyi Serkan Polat'ın, olayla ilgili anlattıklan. cinayetin içeriği konusundaki kuşkulan arttın- yor. 11 ekim akşamı 18.30 sı- ralannda işten eve gelen Nagehan, 19.00 sıralannda ekmek almak için dışanya çıkıyor. Gerisini ağabeyi Serkan Polat şöyle anlatıyor: "Nagehan uzun bir süre eve dönmeyince annemler beni ara- dı. Edirne'de gidebileceği her yeri aradun. Sonra polise gitrik. Poüs 'endişelenmememizi' söy- ledi. Sabaha kadar uyumadık. Sonra eşim, bize gelirken mezar- lığın yanında bir kalabalık gör- müş. Polislere durumu sormuş, 'bir kadın cesedi bulundu' de- mişler. İsmini sormuş, kardeşim olduğunu öğrenmiş, koşarak eve geldi. Durumu bana anlattı, olay yerine gittik. Kardeşim korkunç bir dunundaydı..." Polat'ın buraya kadar anlat- tıklannda olağanüstü bir du- rum yok. Ancak Nagehan Po- lat, Edirne'nin en merkezi ye- rinde ve yatsı namazı sırasında tecavüz edilip öldürülüyor. Bu saatlerde olay yeri kalabalık de- ğil miydi; tarihi mezarhk küçük ve yoldan geçen herkes neler olup bittiğini görebilir, üstelik bazı evlere de iki-üç metre uzak, boğuşma anında hiç ses çıkmadı mı? Mezarlığa 10 met- re uzaklıkta kamyon ve mini- büs durağı bulunuyor. olayı bi- rilerinin görmesi gerekmez mi? Dinç, Nagehan'ı alışverişten dönerken öldürdüğünü söylü- yor, ancak oesedin yanında, hiçbir şey bulunamadı, neden; olay hırsızlık için yapılmış ol- saydı, Nagehan'ın cüzdanı- ndan niye para çahnmadı? Tüm bu sorulann ardından, yetkililer olayı bir sapığm adi bir cinayeti olarak nitelendirdi. Ancak ikamet ettiği yer olan Süloğlu'da Dinç'in böyle bir özelliği olduğunu kimse bilmi- yor. Hele homoseksüel bir eğili- mi olduğuna ise Süloğlu halkı kesinlikle inanmıyor. Sağlık Bakanlığıyolsuzluk batağında ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Eski Tef- tiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdo- ğan'ın faili meçhul bir cinayete kurban gitme- sinin ardından bir dizi yolsuzluk savına hedef olan Sağlık Bakanhğı'nda yaşanan iç tartı- şmalann arkası kesilmiyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Tur- han Göven, Sağlık Bakanı Doğan Baran'ın is- temi üzerine incelemelerde bulunduklan ba- kanlık için "Orası çok kan^k, tuhaf işler oiu- jw" değerlendirmesini yapü. Güven, soruş- turulan bazı dosyalann "lüzum-u muhake- me" istemiyle Danıştay'a gönderilmek üzere olduğunu açıkladı. Yolsuzluklan denetleye- cek müfettişîerin de "jobuzluk" savlanna he- def olan Sağlık Bakanlığı "marya" bağlantılj jolsuzluk batağında. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdo- ğan'ın, Ankara'da "faili meçhul" bir cinayete kurban gitmesi üzerine tekrar gündeme gelen mafya bağlanülı yolsuzluk sav ve dosyalan, Teftiş Kurulu BaşkanbğYna vekaleten bakan Bülent Edinc'in görevden affını istemesiyle yeni bir boyut kazandı. Edinç, Milliyet gazetesinde dün yayımla- nan demecinde, bakanbk içindeki siyaset ve menfaat odaklanndan duyduğu rahatsızbğı dile getirdi. Bülent Edinc'in, sıyasi çıkar odaklannın "teftiş kurulu" içinde etkili olma- ya başladığına ilişkin açıklamalan, dikkatle- ri, bakanlıkta etkin olmak için yoğun çalı- şmalar yürüten "ülkücülere" çevirdi. "Teftiş Kurulu'nun ele geçirilmesi şeklinde gelisen bu olaylar, bakanuğunızın birçok kesi- minde de uygiılanmakta ve bu durum çok va- him boyutlara gelmektedir" dıyen Edinç, gö- revden atTınj istedi. Yoğun yolsuzluk savlanna hedef olan Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu'ndaki iç çe- kişmeler üzerine yeni Bakanı Doğan Baran, dosyalann Başbakanlık Teftiş Kunılu'nca incelenmesini istedi. Gelişmelere ilişkin olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Başbakanlık Teftiş Ku- rulu Başkanı Turhan Güven. bakanlık mü- fettişleri arasında yaşanan iç tartışmalara dikkat çekerek, "Bir olayı soruşturuyorlar, sonra birbirleri hakkında sağa sola şikayet di- lekçeleri yazmaya başlıvoriar" dedı. Sağlık Bakanhğı'nda koalisyon hükümetinin iktida- ra gelmesinin ardından da ınceleme başlattı- klannı anımsatan Güven, yakın zamanda. Sağlık Bakanı Baran'ın istemi üzerine dörde yakın dosyanın kendi müfeltişleri tarafından incelendiğini belirtti. Güven,sonuçlanan bazı dosyalann "lüzum-u muhakeme' istemivle Danıştav'a gönderilmek üzere olduğunu ıfa- de ederek, şu bılgilen verdi: "Orası çok kanşık, tuhaf işler oluyor. Bize neredeyse her gün ihbarda bulunuvoriar. Sağlık Bakanlığı'- nın müfettişieri kendi aralarında tartışıyorlar. Bu bakanlık hakkında çok fazla iddia var re sürekli venileri eklenivor." Türk-îş'tenHarb-îş'e geçici ihraçcezası ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türk Harb-İş Sendikası'na, Türk-İş'i küçük düşürücü tarz- da davramşlarda bulunduğu ge- rekçesiyle. 6 ay süreyle konfede- rasyon üyeliğinden geçici ihraç cezası verildi. Türk-İş Disiplin Kurulu ta- rafından venlen karar henüz açıklanmadı. Türk Harb-İş Genel Başkanı İzzet Çetin, Disiplin Kurulu ka- ran alınırken, bir üyenin (Tez- köop-İş Sendikası İzmir Şuhe Başkanı Mustafa Boncuklu) toplantıdan haberdar edilmedi- ğine dikkat çekerek "Sakat bir karara tabi olmamız mümkün değil. Yargı yoluyla mücadele edeceğiz. Bir üye, kasten kararın ahndığı toplantıya çağnlmamış- hr" dedi. İzmir büromuzun haberine göre. Milli Savunma Bakanhğı'- yla Türk Harb-İş arasında ba- ğıtlı toplu iş sözleşmesi uyannca 1 eylülde ödenmesi gereken zamlann uygulanmaması karşı- sında bin 500 işçi bakanlık hak- kında dava açu. Türk Harb-fş İzmir Şube Başkanı Ahmet Kal- fa. haklar ve özgürlüklerin insa- nın onuru olduğunu belirterek, "Ülkeyi hukuksuz, adaletsiz yö- nebneye çahşanlara işçi sınrfı ge- rekli cevabı verecektir" dedi. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Emeğin Gaspı Son on yılın "yükselen", ya da yoğun bir beyin yıkama ile "yükseltilen" değerleri arasında, beni en çok rahat- sız edenlerden biri, (hangi yolla olursa olsun) "köşe dönmenin" yüceltilmesi. Bu "yüceltme", bir sürü "yüz kızartıcı" suçu, suç ol- maktan çıkartıp, neredeyse "marifet" haline getiren özal dönemi yönetimlerinin eseri. "Ekonomiksuçun ce- zası da ekonomik olur" anlayışının egemen kılınmak is- tenmesiyle başlayan bir garip süreç içinde, her şey "mu- bah". Tek koşul yakalanmamak. Zaten yakalandığınza- man da pek bir sorun çıkmıyor. Artık o başka... Ama birileri "köşe dönerken"; e! konulan, çarpılan, çalınan, gaspedilen şey hep fukara kesimden oluyor. Hep "emeğin /7aWc/"gaspediliyor. Geçenlerde YA-PA Yayınlan'nın Genel Müdürü Sayın Turhan özduru'dan bir mektup aldım. Turhan özduru'- yu hiç tanımam, nasıl bir insandır bilmem. YA-PA Yayın- ları'nı Ayşegül'e bir şeyler bakınırken tanımıştım. Güzel şeyler yapmaya çabalıyorlar. Turhan özduru mektubunda, çok önemsediğim bir ya- raya parmak basmış. Şöyle diyor: "Kitap okurunun ve satışının az olduğu ülkemizde, biz yaymciların kayıt dışı rakipleri bulunmakta, bu illegal fa- aliyetler bir türlü önlenememektedir. Hiçbir bedel öden- meksizin oluşan bu sektör, biz yaymciların gelişiminde en büyük engeli oluşturmaktadır. Büyük zahmet ve özveri ile yayımladığımız kitaplar bazen tamamen, bazen kısmen fotokopi makinesı ile çoğaltılmakta, profesyonel çalışmalarımız bilhassa özel okullar tarafından sanki kendilerince hazırlanmış gibi öğrencilere ve velilere sunufmaktadır." Turhan özduru, mektubunun son bölümlerinde çok doğru değerlendirmeler yapmış: "... Çocuklarımıza başkalarının hukukuna saygılı ol- mayı öğretmek durumunda olan öğretmenlerimizden bazıları; yayıncı ve ona bağlı yazar, çizer, matbaacı, cilt- çi haklarını ve varlığını açıkça gasp etmektedirler. Yayınevi olarak yıllardır yaptığımız ahlaki duyuruları- mız soruna hiçbir çözüm getirmemiştir. Temiz toplum, doğruluk ve dürüstlük kavramlannın çok yoğun biçimde tartışıldığı bu günlerde, ahlak erozyonunun tohumlan- nın böyle ufak ve önemsiz görülen haksızlıklarla atıldığı- nı ifade etmekte yarar görüyoruz..." Çok doğru saptamalar ve değerlendirmeler bunlar. Bizim okulun çevresinde de bir sürü "fotokopici" pey- dahlandı. içerigirdiğinizzaman raflardaçevrefakültele- rin not ve kitaplarının sıra sıra dizilmiş olduğunu görü- yorsunuz. Ders kitaplarının "Önemlibölümleri" be\\T\en- miş. Sorular oralardan geliyormuş... Ama iş bu kadarla sınırlı da değil. Buralarda sadece kitabın yazarının ve yayımcısının değil, öğrencilerin emeği de gasp ediliyor. Derse davam eden ve iyi nottu- tan bir öğrencinin ders notu, kırk kişinin elinde. Zaten bunlann çoğunun amacı öğrenmek falan da değil. "50 notu nasıl kıvırırım?" peşindeler. Hoş, zaten iktisat, siya- set ilmi, uluslararası ilişkiler vb. gibisinden toplumsal bilimlerde "doğruyubilmek" insanın başına dert de ola- biliyor En iyisi bu işlerle fazla uğraşmamak galiba... Birkaç gün önce bir araba vapurunda, Türkiye Deniz- ciler Sendikası üyesi kimi arkadaşlarla karşılaştım. Sen- dikadan gelen yazıları gösterdiler. Ocak 1995'te devle- tin, ellerine tutuşturduğu bono bedellerini almak için her türlü yargı haklarından vazgeçtiklerini beyan etmeleri isteniyormuş. Olacak şey değil. Devlet, işçisinin hakları- na el koyuyor ve bu durumu gönüllü olarak kabul etme- leri için baskı yapıyor. "Hocam sendikamız bizi satıyor mu?" diye sordular. Işçiyi satan sendika çok. Ama Türkiye Denizciler Sendi- kası'nın benim tanıdığım yöneticileri, işçiyi satmamak için sağ ellerini verirler. Hoca'nın hikayesinde olduğu gibi, "Bizim köyde köpeklerisalmışlar, taşları bağlamış- lar." Sendika yönetimlerinin de elleri kolları bağlı. Duyduğum kadarıyla kimi sendika yöneticileri bu du- rumdan yararlanarak "dünyalığını düzüyor" ve gününü gün ediyormuş. Kimileri ise bir yandan "kahrediyor", bir yandan da mücadelelerine devam ediyörlar. Ama, emek kesiminin ekmeği gitgide ufalıyor. "Işini bilmeyen" memurun ve işçinin alınteri ve göz nuru sü- rekli gaspediliyor. Ve kimileri hala "emekten yana" ol- duklarını ileri sürüyor... Mesai ücretlerimiz ödensin' Protesto gösterisine 120'ye yakın işçi katıkiı. Itfaiye işçilerinden Erdoğan'a uyarı eylemi İstanbul Haber Semsi- İstan- bul Büyükşehir Beledıyesi'nin. aylık 70 saate ulaşan fazla mesai ücretlerini kesinleşmiş Yargıtay karanna rağmen kendılerine ödemeyerek gaspettiğini belir- ten Belediye-İş Sendikası'na üye İstanbul ttfaiyesı işçileri düzen- ledikleri uyan eylemiyie Refah Partili Başkan Recep Tayjip Er- doğan'ı protesto ettiler. Sürdü- rülen toplu iş sözleşmesi görüş- melerinin anlaşmazhkla sonuç- lanması üzerine ise Beykoz ve Ümraniye ilçe belediyelerinde greve gidileceği açıklandı. Belediye-İş Sendikası tara- fından düzenlenen protesto gös- tenlerinde yaklaşık bin 500 itfai- ye çalışanı adına bir konuşma yapan İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Halil Meriç, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi BaşkanlığT- nca 19 Temmuz 1993 tarihinde alınan kesinleşmiş karara dik- kat çekerek şu görüş ve uyanla- ra yer verdi. "Aylık 70 saate ulaşan fazla mesai ücretlerimizin gaspı üzeri- ne Bakırköy İş Mahkemesi'ne açtığunız davaya ait karar, V ar- gıtav'da temyize gitti. Yargıtay temyiz karannda fazla mesai üc- retlerinin İstanbul İtfaiye Mü- dürlüğü iscilerine ödenmesi ka- ranna vardı. Ancak şündiye ka- dar herhangi bir sonuç alamadık. RPTi yönetim fazla mesai ücret- lerinûzi Yargıtay karanna rağ- men gaspehneye devam ediyor. Eylemlerimiz haklanmızı elde edinceye kadar çeşitli biçimlerde devam edecek. Belediye bu hu- kuk tanımazlığa umanz son ve- rir." Bu arada Belediye-İş Sendi- kası ile İstanbul'un Beykoz ve Ümraniye ilçe belediyeleri ara- sında bir süredir devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmele- rinde antaşma sağlanamadı. Belediye İş Sendikası Toplu İş Sözleşmesi Genel Sekreteri Yaşar Ayça, 17 ayn maddede uzlaşma7İığa düşüldüğünü be- lirtti. İzlenen prosedür gereği Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı'na bağlı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nün görüşmelere ilişkin arabulucu raporunun beklendiğıni ve grev karan için ongörülen sürenin Beykoz'da 1, Ümraniye'de ise 3 kasımda do- lacağını kaydeden Ayça. "İş- veren kesiminde görüşırieJerin de- >amına yönelik bir tunan de- ğişikliği olmazsa bu tarihlerde greve gidec^ğiz" şeklinde konuş-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle