29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»YFA CUMHURİYET 25 EKİM 1994 SAU DIZIYAZI Araştırmacı Goodall insan ve doğa ilişkileri üzerine görüşlerini Cumhuriyet'e yazdı Bencillikten küresel topluma»-ııj fm^mAcT hakkında edınılebilecek M T her türlü bilgiyı öğrenmek amacıyla ^ L 1960 yılındaTanzanya'nın Gombe ^^k Ulusal Parkı'na geldım. O günlerde i • Tanjanika Gölü'nün berrak. derin su- ^^^r Ianndan yaklaşık 1000 metre yüksek- ^^ likte bulunan Rift Tepeleri'nin doru- guna tırmanabilıyor ve önümde göz alabildiğine uzanan ağaçlık tepelerle vadileri - şempanze ülkesini- seyredebilı>ordum. Güneye doğru Zambia, kuzeye doğru Burundi ve güneye doğru Tanzanya uzanırdı. Gölün yukarısından, Gombe'nin güneyindeki Kigoma kasabasından Burundi sınınna giden bir gemi. gölün kıyısı bo- yunca birbiri ardma yükselen \e ormanlık vadi- lerle bölünmüş ağaçlarla örtülü kıyı eteklerinden geçerdi. Her birinın verimli topraîclannda küçük ekim alanlannın görüldüğü alçak kıyı eteklerinın şurasında burasında birkaç küçük köye rastlanır- dı. Göl kıyısında yaşayan tüm dığer topluluklar gibi, bu köylüler de balıkçıydı Kuru mevsım bo- yunca tüm mehtapsız gecelerde gaz lambalan kul- lanarak ağaçtan oyma kanolanna vurup gürültü- lerçıkanp, sardalye büyüklüğündeki "dagaa" sü- rülerini çekmeye çalışırlar, ardından balıklan de\ boyutlardaki bır kelebek ağına benzeyen ağlann- da toplarlardı. Kayalık kıyılar arasında uzanan kumsallar, her gün kızgın güneşte kurutulmak için kesilip yayılan balıklann gümüşi pınltılany- la şenlenirdi. Şimdi artık her şey değişti. Evet, parkın sınır- lan içindeki doğal yaşam oldukça dokunulmamış kaldı, ama bu kutsal yerin alanı yalnızca 30 mil kare \e parkın sınırlan ötesindekı ormanlar gibı şempanzeler ve diğer hayvanlar artık yok Artık balıklar da yok olmuş durumda. bunun birçok ne- denı var. Beslendıkleri sıglıklann heryağışla bir- likte çamurla dolması. bu nedenlerin başında ge- Iiyor. Ikincisi, l%l'de gerçekleşen bağımsızlık- la birlikte. "dagaa" a\ını yalnızca kuru mevsim- le sınırlandıran eski düzenlemelerin kaldınlmış olması: Artık bütün yıl boyunca gölde dolaşan balıkçılar. avlannı kurutabılmelerı için yağmurlu mevsimlerde de yeterli güneş olması için dua edi- yorlar. Olmadıgı zaman (ki. sonuç genellikle böy- le oluyor). çürüyen ve kokan balıklar \a atılıyor yadagübreolarak müşteri buluyor. Üçüncüsü, ba- ğışta bulunan zengın ülkelerin, balıkçılann gele- neksel yöntemlerinin yerine göl dibındekı küçük büyük demeden tüm balıklan ağına toplayabılen geniş ağ yöntemini kullanmalanna yol açması. (Avlanacak balıklann boylanna ılişkin düzenle- meler, açıkçagörmezliktengeliniyorjDördüncü- sü, kıyı boyundaki insan nüfusunun hızla artma- sı: bu sorun. Burundi ve Zaire'deki siyasal istik- 1 rarsızlıktan kaçıp Tanzanya'nın huzurlu cenneti- 1 ne sığınan göçmenlerle gittikçe daha fazla ağır- laşıyor. Balık nüfusunun azalması hıç de şaşırtı- cı değil. Ortalama a\ mıktan her geçen yıl azalı- yor ve kumsallarda kuruyan gümüşi yığınlar git- gide küçülüyor. Cennetın kalan son parcası olan parkın içinde bile her şey yolunda gitmiyor. Çünkü parkın 16 kilometre uzanan kıyısı boyunca da yüzlerce ba- lıkçı kamp kuruyor. Aynı sayıda ızın belgesi de park koruculannca dağıtılıyor Ancak, eskiden bır kano içinde iki kişiye y alnızca kuru mev simde a\ - lanma izni veren ızın belgelen, artık 10 kişılik ka- noların tüm yıl boyunca genış a | yöntemiyle av- lanmasına izın verecek şekilde hazırlanıyor. Ay- nca ormanlarda gezınen tunst savısı, şempanze- leri -tümüne karşı son derece duyarlı olduklan- çeşitli bulaşıcı hastalıklarla tehdıt etmek pahası- na, gittikçe artıyor Şempanzeler için hepsinden kötü olanı da. park içindeki nüfuslannın görece istikrarlı kalmış olmasına karşın (üç ayn topluluk içinde yaklaşık 150 şempanze yaşıyor), bu nüfu- sun, ormanın diğer bölümlerinde yaşayan şem- panze gruplanndan kilometrelerce uzanan ekılı araziler yüzünden kopmuş olması Bu. yüksek düzeyde akraba evliliklerinin kaçınılmaz olduğu anlamına gelıyor. Uzun vadede. Gombe şempan- zelennı bekleyen son. yok olmak. Ya insan nüfu- suna ne demeli? Gelecekte onlan neler bekliyor? İnsan nüfusunun artışı. toprağın aşırı kullanı- mı, doğal kaynakların sömürülmesi gibi olaylar dünyanın her yanında olduğu gibı. Afrika'nın tüm ormanlık bölgelennde de birbırini ızleyecektir. Insanlar artık doğayla uyum içinde yaşamıyorlar Sürekli katlanan insan nüfusu. disiplinsiz bir aç- gözlülükle ya da gereksiniminı karşılamak için gösterdigi umutsuzca birçaba>la yabanıl yaşamı her yerde ya yok etmekte ya da çoktan tüketmış durumda. Gitikçe daha çok sayıda ha> van ve bit- kinin soyu tükeniyor. Çoğu yeryüzünden silindi bile. Hem de sonsuza dek. Şu ana dek yorumlanmı. doğal yaşamın yok edilmesinin bizim kendi türümüze olumsuz etki- lerde bulunabilecek sonuçlanna ilişkin bir tartış- mayla sınırlamış durumdayım. Bunun nedeni ke- Portre Yaşamını şempanzelere adadı Şempanzelere adanmış bir yaşam 14 Temmuz 1960'ta genç bir kadın olan Jane Goodall, hükümet tarafindan Tanganika Gölü'nün kumsal kıyılanna yollandı. Kendisine sadece annesi ve Afrikalı bir aşçı eşük ediyordu; onu yollayan ünlü antropolojist ve paleontolojist LouisS.B. Leakey'dı ve görevı, çölde yaşayan şempanzeler üzenne uzun vadeli bir araştırma yapmaktı. tnceleme için seçilen yer Tanganika'nın ıssız iç bölûmünde yer alan "The Gombe Stream Chimpanze Reserve" (Şimdi Adı Gombe Ulusal Parkı) idi. Jane Goodall'ın bu bilimsel araştırma için gerekii akademık birikimi olmayışıyla birlikte. Gombe'ye gelişi, çifte bir çocukluk rüyasının gerçekleşmesini sağladı: Afiika'da hayvanlan incelemek ve onlar hakkında yazı yazmak. Şimdi. Gombe'de 33'ûncü inceleme yılına başlarken Jane Goodall ve çalışmalan efsanevi birboyut kazandı. Başanlan arasında, 1965 yılında lngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde doktora yapmasını ve aynı yıl içinde Gombe Akıntısı İnceleme Merkezi'ni oluşturmasını sayabiliriz. Bilim dünyasında, et yiyen, çeşitli aletler kullanan şempanzelerin davranışı hakkında yayınlan büyük ilgi uyandırdı. 3 Nisan 1934 'te Londra'da doğan Jane Goodall, Cambridge Üniversitesi'nin Etoloji dalında doktora yaptı. 1972'den günümüze değin Olive Baboonlan üzerine araştırmalar yaptı. 1984'te J. Paul Getty Vahşi Yaşamı Koruma Ödülü'ne layık görûldü. 1987 yılında AJbert Schweizer Ödülü'nü, 1989 AnsikJopedi Britannica Ödülü'nü, 1990 yılmda Temel Bitimler Kategorisi'nde Kyoto Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında kendisine Edinburgh Madahası verildi. National Ceographic Vakfi. kuruluşunun 100. yüdönümünde dünvaya katkıda bulunan 15 bilim adamından biri olarak Jane Coodall'a da "Kristal Küre" Ödülü'nü verdi. Kıtaplan arasında "Arkadaşım Vahşi Şempanzeler'' (1967), "Gombe'nin Şempanzeleri''( 1986), "Masum Katilkr" (1970), filmleri arasında ise "Miss Goodall ve Şempanzeler" (1963), "Vahşi Şempanzelerin Arasında" (1984) sayılabilir. Jane Goodall şu anda Gombe, Tanzanya'da vahşi şempanzeler üzerine araştırmalar yapmakta ve bu araştırma şimdiye değin tek bir tür üzerinde kesintisiz olarak en uzun süre yapılmış olan bilimsel araştırma kabul edilmektedir. Jane Goodall Jane Goodall'a göre şempanzeler, a>nada kendilerini tanıyabüiyor ve mizah duygulanna sahip. sınlıkle dünya üzenndeyaşayan en önemlı tür ol- duğumuza inanmamdan değil, yalnızca insanla- nn kendılenne ilişkin sorunlarla ilgilendiklerini bilmemden kaynaklanıyor. Örneğin, küçük birka- saba fabrika atıklanyla bır nehn kırletıyorsa, te- mız yüzey akıntısına sahip olduğu için o kasaba halkı. kırlenmenın dıp suları zehirlemesi konu- suyla ılgilenmeyecektir. Fakat eğer nehrin. -kirli- liğin etkilediğı- dibinde yakalanan balıklardan ze- hirlenirlerse, o zaman olay bütünüyle değişik bır anlam taşımaya başlayacaktır. Insanın doğası bu- dur. Bız. yaşayan tüm diğer canlı türleri gibi. te- melde bencılız. Daha çok kendimizin. ailemizin, dostlanmızın. komşulanmızın. ülkemizin gönen- ciyle ılgilenıyoruz. Ve "küresel toplum"dan ko- nuşurken (ki, bunu da yalnızca konuşuyoruz), sö- zünü ettiğimiz yalnızca insan toplumu. I HayvanJarla I Myolojik ilişkiler Aynı zamanda dünvavı vönetme sorumluluğu- nuüstlenmişolduğumuzundabilincindeyız. Yer- > üzündeki egemen tür olarak. buradaki diğer ya- şam biçimlenne karşı. bize yararlı oldukları için değil, yalnızca onlann iy ıliği için de bir sorumlu- luk duygusuna sahipolmamız gerekmez mı' Bu gezegeni paylaştığımız diğer hav v anların. yaşam- lannı Tann'nın va da doğanın yarattığı bıçimde sürdürebilmelenne ızın vermemeli mıyız? Şem- panzelerin davranışlanna ilişkin uzun dönemli araştırma, yalnız bu maymunlann gerçek doğala- n üzerine değil, fakat aynı zamanda bizim insan- dışı hayvanlarlaolanbiyolojık ilışkilerimizkonu- sunda da bize çok şey öğrettı. Bilim adamları ar- tık genetik >apı taşlan olan DNA açısından şem- panze ve insanın yalnızca vüzde I oranında fark- lılık gösterdigi gibi, şempanze ve insanın kan bi- leşimi ve bağışıklık sistemi gibi şeylerde şaşırtı- cı fızyolojik benzerliklertaşıdığını öğrenmiş du- rumda Şempanzenin beyin ve merkezi sinir sis- temi, yaşayan diğer tüm canlılardan çok daha faz- la bizimkine benziyor. Umut var mı gezegenimizin geleceği için? Bi- zim uzun dönemli kurtuluşumuz için? Birçok bi- lim adamı meslektaşım umut kalmadığına inanı- yor. Çevrenın tümüyle yok edilmesi yolunda ne kadar ileri gittiğimizi ortaya koyan istatistikleri gösteriyorlar ve onlara göre artık ne yaparsak ya- palım çok geç. Geleceğimiz yok oldu. Ben aynı görüşte değilim. fnsan tinine ve sorun çözme yeteneklerimize olan inancım çok büyük. Bugünkü egemen konumumuza insan zekasının patlayıcı gelişmesi sayesinde ulaşmış bulunuyo- ruz, bunu en yeteneklilerden biri olan şempanze- yi bile geride bırakarak başardık. Çok kısa bir süre öncesine kadar, insanlann büyük bir bölümü geniş tropikal yağmu'r orman- larının yok olacağını, dev göllerin balıksız kala- cağını, ya da kirliliğin, denizlerin görünüşte son- suz derinlıklerine dek ulaşacağını düşünemezdi bile. Fakat artık bunu biliyoruz. Bildiğimize gö- re, doğayla çok daha büyük bir uyum içinde ya- şamamıza olanak sağlayacak yeni teknolojileri geliştirmek için tüm dünyadaki insani güçleri bir- leştirmemızve insani zekamızı kullanmamızola- naklı değil mi? Bu bizim son umudumuz, son şan- sımız. Ve ancak hemen şimdi harekete geçersek, ancak her binmiz ve hepimiz üzerimize düşeni ya- pacak olursak bunu başarabiliriz. Asıl umudumuzu çocuklanmıza bağlıyoruz. Onlar geçmiş kuşaklann yapmış olduklan hata- lar hakkında daha fazla bilgi edindikçe, daha iyi bir dünya yaratmak yönündeki kararlılıklan daha da güçleniyor. Yeryüzünün değişik bölümlerine yaptığımyolculuklarsırasındaokullardayapaca- ğım konuşmalara gittikçe daha fazla zaman ayır- mamın nedeni de bu zaten. Genç insanlara yönelık "Roots and Shoots" (Kökler ve Sürgünler) adlı programımız, son dö- nemlerde işimin en önemli yönünü oluşturuyor. Programın ismidesimgesel: Kökler, yer altından yavaş ilerler ve sağlam birtemel oluştururlar: sür- günlerse çok daha yeni ve küçük görünseler de, ışığa ulaşmak için İcayalan devirebilir, duvarlan delebilirler. Dünya yüzündeki yüzlerce, binlerce kökler ve sürgünler dünyayı değiştirebilirler, fa- kat ancak her birey üzerine düşeni yaptığı takdir- de. Roots and Shoots'un en önemli mesajı şu: İn- san olsun olmasın her birey önemlidir; her bire- yin üstleneceği bir görev vardır; ve bir tek insan bile çok şeyi değiştirebilir. 1991 Şubatf nda Tan- zanya'nın Darüsselam kentinde başlatılan Roots and Shoots programı bu makalenın kaleme alın- dığı tarihte, çocuklara çevre, hayvanlar ve bir di- ğerine karşı düşünceli olmayı öğretmek amacıy- la dünya üzerindeki 30'u aşkın ülkeye yayılmış durumdadır. Program. üyelerini, çevrelerindeki dünyayı daha iyi bir yer yapmaya yönelik etkin- liklere katılmayı özendiriyor. Sözgelımi. çocuk- lar Afrika'da yakacak ya da ınşaat kazığı olarak kullanılmak üzere, meyve vegölgelik sağlayacak agaçlar dikebilir. böyleliklebugünedek ulaşabıl- mış olan yerel ormanlar ve yabanıl yaşam korun- muş olacaktır. Avrupa ve Kuzey Amerika'da ge- riye dönüş (recycling) programlannda görev ala- bilirler ya da anne-babalanyla yakın çevrelerini. çevreye zarar vermeyen yollarla üretılmış malla- n satın almaya, diğerlerinı de boykot etmeye ık- na edebilirler. Ve tüm çocuklar her yerde insan- dışı canlılara ve birbirımize karşı sorumluluk- larımız olduğu bilincini yaşabilırler. Yann: AndreyBitovve Ken-ichiSuemetsu Y A Y I N HAKKl Cumhuriyet ' E A İ T T İ R İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z ACI KAYBIMIZ Sendikamızın eski Yönetim Kurulu Üyesi ve mü- cadele arkadaşımız A. EROL ARISOY yaşamını yi- tirmiştir. Cenazesi bugün (25.10.1994) Selimiye Camiinde kılınacak öğle namazının ardından Ba- şıbüyük mezarlığında toprağa verilecektir. DİSK / BANK-SEN YÖNETİM KURULU YAPI KREDİ K Ü L T Ü R MERKEZİ S A L I T O P L A N T I L A R I DEMOKRASİ VE ANAYASA TARTIŞMALARI ANTİK YUNAN'DA DEMOKRASİ (DEMOS VE KRATOS) Yöneten Zafer Üskül Konusmacılar Mehmet Ali Ağaoğulları, Mete Tunçay 25 Ekim 1994 Saat: 18.30 Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesl Istiklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplantıları'nı, isteyen herkes ücretsız olarak ızleyebilir. YAPI KREDi AISKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ 'Voltaire ve Aydınlanma' Üzerine... Gazeteciliğe, babamın öldüğü yıl 1950'debaş/adım, 1950,51'e de kayabilir. llk yazılanm "llgın" gazetesinde çıkmıştı. Şimdi, Meclis Başkanvekili olan Vefa Tanır, daha bir arkadaşımız, ora- ya yazılar yazardık. Babam ölünce, Hukuk Fakültesi'ni bırakıp, ilçeme dönmüş, Konya'da çıkan "Öğüt" gazetesine yazılar, küçük fıkralar yazmayı sürdürmuştüm. Küçük fıkralar, Doğan Nadi'nin "Bir Dakika'sı, ÇeUn Altan'ın, Bedii Fak'in, Şinasi Na- hM'in fıkraları gibiydi, o boyda. Bır çeşit çımdık! O fıkralara "Ha- sır Şapkalı" imzasını koyardım. "Havariyyun" (Havariler) baş- lıklı bir fıkrada, 1950de muhalefete düşen CHP'den DP'ye geçen bir milletvekilinin tutumunu eleştiriyordum. Milletvekili, CHP'- den seçılmış, Demokrat Parti'ye geçmişti. Onlara, - Ben eski demokratım, asıl demokrat benim! diyordu. Adları "demokrat"o\an DP'liler, aralarına gelen bu milletekili- ni yadırgıyorlar, gülüşü gülüşüveriyorlardı. Birkaç satırda bunu anlattıktan sonra, araya bir yıldız koyup, Vottalre'in fıkrasını an- latmıştım. Fıkra şoyleydi: "Voltaire, anaokulunda okurken, sınıfa bir eşek girer! Bütün sınıf gülmeye başlar. Güç durumda kalan öğretmen sınıfta ses- sizliği korumak için, öğrencilere: - Şu anda gördüklerinizi, düşündüklehnizi yazın! der. Küçük Voltaire, şunu yazar: - O tekrar aralarına gelmek istedi, fakat arkadaşları onu tam- madılar." Ha, bir de şu var: Fıkranın üst bölûmünde, o milletvekilinden söz ederken,''DPkurucularının eskipeynirekmekarkadaşı"gi- bi bır tammlama da yapmıştım. Bir süre geçtıkten sonra, eve jandarma gelir: - Mustafa Ekmekçi'y/ Konya'dan savcı istiyor! diye bildirir. Anam, gun görmuş kadın, kardeşlerıme: - Jandarma geldi, ağanızı asacaklar! der. Konyaya savcıya gittim, ifademi vereceğim. Savcı, fıkranın girişinde geçen, "DP kurucularının eski peynir ekmek arkadaşı (...)" tümcesinden, "Cumhurbaşkanı'na ima yoluyla hakaret" sonucuna varmış. Savcı şöyle diyordu: - DP kurucuları içinde Celai Bayar da var. O şimdi Cumhur- başkanı. Sınıfa giren eşek fıkrasıyla, yazar, Cumhurbaşkanı'na ima yoluyla hakaret etmiştir! Savcı sordu: - Ne dıyeceksin buna? - Efendım, dedım, burada davacı olması gereken biri varsa, o da Celal Bayar değil, Hazreti ba'dır. Burada sınrfa giren eşek, Isa'nın eşeğidir. Onu tanımayanlar da, Isa'nın 12 arkadaşıdır. Fıkranın başlığı da bu nedenle "Havariyyun" konmuştur. - Sen nıye şiiryazmıyorsun?Hıkaye yazmıyorsun?Bak, genç- sin, böyle siyasi yazılar senin başını derde sokar! dıye öğüt ver- di. Bir daha çağırmadı Ooğrusu korkmadım desem, yalan olur. O olaydan berı söz- cükleri secerken, daha titiz davranmayı ogrendım. Ya, bir de, yazıda adı geçen milletvekili dava açsa ne yapardım? ServerTanilli'nin yeni yapıtı 'Voltaire ve Aydınlanma'yı okur- ken, başımdan geçen olayı düşünüyor, gülüyordum. Arasının açık olduğu Jean-Jacques Rousseau'ya yazdığı bir mektupta geçen "Söylediklerinızın hıçbırinde sizinle aynı dü- şuncede değilim; ancak onlan söyleme hakkınızı ölünceye de- ğin savunacağım" sözü, yalnız bu söz, tüm dünyada hemen herkesin dilındedir. Tanilli şöyle anlatıyor Voltaire ile Rousseau ilişkisini: "... Vo/taire'in yaşadığı yıllarda, Rousseau da, Cenevre'den veParis'tensarsıyordu dünyayı. Fransa'nın karmaşıkruhu, bir- binnden pek farklı olan ama yine de Fransız kalan bu iki insan arasında paylaşılmış gibidır. Voltaire zeka, ateşlılık. gûçlü bir mantık ve aklın saldırganlığı mıdır, Rousseau, taban tabana zıd- dıdır onun: Baştanbaşa yürek ve hayal ınsanıdır o; Pascal gibi o da, Kalbin de söyledıklerı vardır kı, akıl kavrayamaz onlan' der. Akılla içgüdü arasındaki hep Sürecek zıtlığt yeniden buluruz bu iki insanda. Bu iki büyük yazar arasındaki sürtuşmelerden haberimiz var: Jean-Jacques Rousseau, Eşitsizliğın Kökeni Üstüne Deneme'y/ yazdığında, bir nüshasını da Voltaire e gonderir. Bilindiği gibi, uygarlığa, bilıme ve edebiyata karşı tırnaklarını gösteriyordu ki- tabında düşünür ve yabanlarla hayvanlarda görüldüğü biçimiy- le, doğal hale dönmeyi öneriyordu. Voltaire, 20 Ağustos 1755 tarihli mektubunda şu yanıtı verdi kendisine: 'insansoyuna karşı olan yeni kıtabınızı aldım, bayım. Bundan dolayı teşekkür ede- rim size... Bızi hayvan haline getirme yolunda bunca hünergös- teren olmadı hiçbir zaman: eseriniz okunduğupda, dört ayağı üzerinde yüruyeceğı geliyor insanın. Ancak, altmış yıldan fazla bır zaman var kı, yıtirdim bu alışkanlığı ve onu yeniden elde et- mem de olanaksız görünüyor bana ne yazık ki!" Rousseau'nun, "Sosyal Sözleşme'de, doğal hal' ıçın tutkusu- nu yeniden dıle getirdiğinı görduğunde de, dupedüz sinirlenir Voltaire ve dostu Bordes e, 1966 martında yazdığı mektubunda şöyle der: 'An bayım! iyice farketmış olduğunuz gibı, bır may- mun insana ne kadar benziyorsa, Rousseau da bir filozofa o kadar benziyor: Dtyojen in kudurmuş köpeğıdir o!" Bununla birlikte Voltaire. Rousseau'nun İsvıçre makamların- ca mahkum edılıp, kitabı yakıldığında, o yukarıya aldığım ünlü sözünü mektubunda yazar, Rousseau düşmanlanndan kaçtığın- da da Voltaire, onu Isviçre'ye yanında kalmaya çağırır. Tanilli şöyle der: "Bu birbirine zıt iki dehayı bir arada yaşar görmek ne kadar da hoş olurdu'" Rousseau devrimci, Voltaire reformcudur. Voltaire, 1789 dev- rımini görmez. 1784'te ölür. Bir mektubunda, 1789'u muştular sanki: "Gördüğüm her şey bir devrimin tohumlartnt ekiyor, mutlaka gelecek o ve ben, tanığı olmak zevkinden yoksun kalacağım. Fransızlar, geç vanyorlarherşeye, ama varıyorlar sonunda; ışık öylesine yayılıyor ki gıtgıde, ılk fırsatla patlayacak ve güzel bir gürültü-patırtı olacak o zaman; gençler, pek mutlu insanlar, gü- zel şeyler gorecekler." Server Tanılli'nın Voltaire ve Aydınlanma'' kitabını Cem Yayı- nevi basıp yayımlamış. Fiyatı 125.000 TL Ne diyeyim? - Analı babalı büyüsün! Herkes okusun bu yapıtı. Türkıye'de düşunce özgürlüğunün tartışıldığı günümûzde, sevgili Server Tanilli, güzel bir iş yapmış. Tanilli, temmuz ayın- da. Çağdaş Hukukçular Derneği'nce "Yılın Hukukçusu" seçil- mıştı. Bunu hak etmiştı. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Canlı maddenin ve on- dan doğan maddelerin bileşimini ve kimyasal tepkimelerini inceleyen bilim. 2/ Bir anlaümda verilmek istenen öz... Ja- pon lirik dramı. 3/ Belirli bir iş ya da hizmeti başa- rabilecek güçteki en küçük askeri birlik... Ge- • çimsizlik. anlaşmazlık. 4/ Köpek... Güzel söyleme I ve yazma yeteneği. 5/ Bir , çeşit pasta. 6/ Kumar oy- natanın kazançtan aldığı Soğurma. emme. 7/ Bir anlatınu oluşturan sözcük ya da tümcelerin topu... Güney Amerika'da yaşa- yan. devekuşuna benzer bir kuş. 8/ Nesne. madde... Çin ve Japonya'- da oynanan bir çeşit satranç... Radon elementinin simgesı. 9/ Hücrebilim YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Bilgili. açıkgöz" anlarrunda ar- go sözcük. 2/ Alkolsüz ıçecek... Akla ve gerçeğe aykın. 3/ Hayvan yiyeceği... Fazla bön, ava- nak. 4/ Müstahkem yer... Bir maçın sayısal sonucu. 5/ Yakası kürklü ve kolsuz kaput... Kişinin öz benliği. 6/ İnsani istenme- yen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan sorun... " O " goster- me sıfatının eski biçimi. 7/ Kaçma. kurtulma. 8/ Gözü kapah inanılan düşünce... Genellikle pantolon yapımında kullanılan bir tür kumaş. 9/ Telli bahkçıi... Kars'ın doğusundaki üniü eski- çağ kentı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle