03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EKİM1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Besiciikte kayıp 4 milyon dolar • DtYARBAKIR(AA)- Doğu ve Güneydogu Anadolu Bölgesi'nde hayvancıhk sektöründe yaşanan sorunlar nedeniyle besicilerin yıllık kaybının 4 milyon dolan bulduğu öne süruldü. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası tarafından, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hayvancılık sektörünün sorunlannın irdelendiği bir rapor hazırlandı. Her iki bölgede hayvancılıkla ilgili sorunlann aşılabilmesi için yöre üreticisine yönelik alternatif program ve projeler üreülmesi gerektiği belirtilen raporda, "Ancak bu alternatif programlar, son dönemin (sıfır faızli) kredi uygulamasındaki beürsizbkleride aşmak dummundadır" denildi. Sınır ticaretinin geliştirilememesinin, bölgede hayvan kaçakçılığıru da ortaya çıkardığı vurgulanan raporda, etin sınır ticareti veya mal mübadelesi içerisinde değerlendirilmemesinin, üreticinin refahını engellediği kaydedildi. Bandırma Limanı'ndan ihracat • BANDIRMA (AA) - Bu yılın ilk 9 ayında Bandırma Limanı aracıhğıyla 202 milyon 325 bin dolar tutannda ihracat yapıldı. Bandırma Ticaret Odasf ndan alınan bilgjye göre Bandırma Limanı'ndan bu yılın ocak-eylül döneminde yapılan ihracatta. geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 7 oranında azalma oldu. Bandırma'dan geçen yıbn ilk dokuz ayında 217 milyon 593 bin dolar değerinde ihracat gerçekleştirilmişti. Yetkililer, bu yılın ocak-eylül döneminde Bandırma Lir.-anı racıbğıyla yapılan ihracatın 140 milyon 573 bin dolarbk bölümünün, Etibank tarafından gerçekleşürildiğini kaydettiler. Canlı koyun ihracaü azaldı •GAZİANTEP (AA) - Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden bu yılın ilk dokuz ayında yapılan canlı koyun ihracaü, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.9azalarak 122 milyon 923 bin dolara geriledi. Geçen yıbn ocak-eylül döneminde, bölgeden 134 milyon 891 bin dolarlık canlı koyun ihraç edilmişti. Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB)BaşkanıAli Şahindal. yaptığı açıklamada, ihracattaki azalmanın gerekçesini anlaürken, canlı koyun dış piyasa fiyatlannın geçen yıla göre yüzde 28.8 oranında gerilediğini belirtti. "Geçen yıl tonu 3 bin 753 dolardan ihraç edilen canlı koyun, bu yıl 2 bin 672 dolardan pazar bulabildi" diyen Şahindal, ilk 9 ayda yapılan canlı koyun îhracatının üçte 2'si Suudi Arabistan'a olmak üzere, Kuveyt, Katar, Lübnan ve Ürdün'e gerçekleştirildiğini kaydetti. Toyota'yıHonda ve Hyundai izteyecek • Ekonomi Servisi- Japon Otomobil devi Toyota'yı, Honda ve Hyundai izleyecek. Ocak sonunda patlak veren ekonomik krizin, otomotiv sektöründe çok şiddetli hissedildiğinden Japon otomobil devi Honda ile Güney Kore otomobil devi Hyundai, Türkiye'deki yatınmlannı bir süre için ertelemişlerdi. Japon Otomobil devi Honda, Anadolu Endüstri Holding (AEH) ile bir süre için ertelediği yatınmla, yılda 20 bin adet otomobil üretmeyi hedefbyor. Honda ile Türkiye'de ortak otomobil yatınmı hedefleyen ve Gebze'de otomobil fabrikası için arsa alanlannı tespit eden AEH yetkilileri," 1995'e kadar yatınm projesini durdurduk" derlerken, otomotiv sektöründeki krizin yavaş yavaş atlatıldığı şu günlerde gerek Hyundai, gerekseJapon otomobil devi Honda, gerekb' yatınm için start bekliyorlar. Tofaş, Renault, Otosan ve Opel'den sonra Toyotasa'nın da üretime gecmesiyle, Türkiye'de yılbk otomobil , üretimin650bineçıkacağını ; kaydeden yetkibler, Citroen, • Honda ve Hyundai'nin de \ üretimiyle, kılbk üretimin 1 l milyonu aşacağını bebrttiler. Milli gelirin geçen yıla göre 700 dolar birden azalarak 2.202 dolara gerilemesi bekleniyor TürkiıısaıııyoksıdlaşıyorANKARA (ANKA) - Türk insanının refah düzeyinde bu yıl hızb bir gerileme yaşanıyor. Kişi başına düşen milb gelirin, Türkiye ekonomisindeki reel küçübne ve döviz kurundaki hızb artış nedeniyle bu yıl 700 dolardan fazla azalarak 2 bin 202 dolara gerileyeceği tahmin edibyor. Yüksek Planlama Kurulu'- ndan (YPK) geçen makro eko- nomik hedeflere ibşkin göster- geler, Türk vatandaşlannın ge- br düzeyinde yaşanan gerile- meyi ortaya koydu. Buna göre, gayri safı milb hasılanın 1994 yıbnda cari fıyatlarla 4 katril- yon 8 trilyon 827 rnilyar bra olacağı tahmin ediliyor. Milb gebrin cari fıyatlarla yüzde 107.8 artması bekleniyor. An- cak bu yıl için beklenen ortala- ma enflasyon (deflator) yüzde 116 düzeyinde. Bu da Türkiye ekonomisinin 1994 yıbnda reel olarak yüzde 3.8 küçülmesi an- lamına gebyor. 1994 için tahmin edilen 4 katrilyon 8.8 trilyon b- rabk milb gelir rakamı, 1993 fı- yatlanyla bir katrilyon 855.9 trilyon brayı ifade ediyor. Gay- ri safı milli hasıla 1993 yılında bir katrilyon 929.3 trilyon bra olmuştu. Kişi başına gelir Bu makro büyüklüklerden yola çıkılarak kişi başına düşen ulusal gebrin 2 bin 202 dolar olacağı tahmin edildi. Söz ko- nusu tahmin yapıbrken, 1994 yıb ortalama dolar kuru hedefı olarak 29 bin 750 bra esas abn- dı. Ortalama dolar kuru 14 Kişi başına düşen milli gelirin ekonomideki reel küçülme vedöviz kurundaki hızlı artış nedeniyle gerileyeceği belirtilirken YPK'nin ekonomik hedeflere ilişkin göstergeleri de yaşanan gerilemeyi ortaya koydu. kalması öngörülen cari dolar kuru şimdiden 35 bin brayı ya- kalamış durumda. 1995hedefi ekim itibanyla 27 bin 850 bra düzeyine ulaşmış bulunuyor. Son günlerde dövizde gözlenen kıpırdanma. ortalama kurun yıl sonunda öngörülenin de üzerinde gerçekleşme olasıbğını gündeme getirdi. Ortalama do- lar kurunun 29 bin 750 branın üzerinde gerçekleşmesi duru- munda, kişi başına milli gelir dolar bazında daha da küçük çıkacak. 1994 yıb ortalamasında 29 bin 750 bra olması beklenen do- lar kuru, 1993'e göre yüzde 170.8 artışı ifade ediyor. Ortala- ma kur 1993 yıbnda 10 bin 986 bra olmuştu. Ortalama kurun beklenen düzeyde gerçekleşmesi duru- munda, dolardaki artış 1994 yı- bnda yüzde 116 olarak öngörü- len deflator ve ABD'de yüzde 2.1 olması beklenen enflasyon- dan anndınldığmda, Türk Li- rası, dolar karşısında reel ola- rak yüzde 28 değer yitirmiş oia- cak. Yıl sonunda 38 bin brada Hükümet kişi başına milli ge- lirde 1995 yıb için de fazla iyim- ser değil. Gelecek yıl GSMH'- nin cari fıyatlarla 5 katrilyon 922.1 trilyon bra olması hedef- lendi. 1995'te 42 bin bra dolayında olması öngörülen ortalama kur esas alınarak kişi başına milli gebr hedefı de 2 bin 254 dolar olarak bebrlendi. 1995 için hedeflenen 5.9 kat- rilyonluk cari milb gelir 1993 fi- yatlanyla 1.9 trilyon lirayı ifade ediyor. Buna göre gelecek yıl yüzde 4.4'lük bir reel büyüme hedefleniyor. Yalım Erez, gümrük birliğinin araç olduğunu vurguladı 'HedefAvrapaBirliğTEkonomi Servisi- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)Yönetim Kurulu Başkanı Yalım Erez, "Türkiye 1995 yüı sonunda AB ile gümrük buiiğme geçecektir. Türkiye, AB'ye tam üye otmadao gümrük birliğini gerçekleştiren ilk iilke olacaktır. Gümrük birliğini bir araç, tam üyeliği ise bir amaç olarak göriiyonız" dedi. TOBBve Türk-Alman Işadamlan Dernekleri Abnanya Federasyonu'nun ortaklaşa düzenlediği ve dün Bonn'da başlayan "Türk Atanan İşadamlannm Türkiye'deki İşadamlanyla Ticari Yaklaşımlan ve tşbirliği" konulu sempozyumda konuşan Erez, Türkiye'nin AB'ye katılmasının Türk ekonomisine yeni imkanlar yaratacağına dikkat çekti. Erez, Türk ekonomisinin son on yılda büyük bir gelişme gösterdiğine, sorunlann önemb ancak çözümsüz olmadığını işaret ederek, şöyle konuştu: Erez AB'ye tam üyeliği amaç olarak göriiyor. Ekonomik bünye- miz rahatsıziıkları yenecek güçtedir." Kontrol edüemeyen nüfus artışı, enflasyon, KİTlerin istenen hızla özelleştirilememesi gibi sorunlara karşın, Türk ekonomisinin gebştiğine dikkat çeken Erez, 1994 yıb dıkkate alınmadığı takdirde, on yılda ortalama yıllık yüzde 6 oranında bir büyüme kayde- dildiğini, ihracatın sürekli arttığını, dış borçlann aksanmadan ödendiğini, döviz rezervlerinin arttığını bebrtti.24 Ocak kararlanndan sonra Türk ekonomisinin yeni bir ivme kazandığını bebrten Erez. ithal ıkamesine dayalı sanayileşmenin yerini ihracata dayab stratejisinin aldığını, özel sektörün de bu gelışmelere ayak uydurduğunu söyledi.Türkiye'nin yurtdışı ibşkilerinin gıderek gebştiğine de dikkat çeken Erez, Almanya'nın Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olduğunu sözlerine ekledi. Otomotiv sektörü toparkmamıyor Ekonomi Servisi- Otomotiv sektörünûn eylül ayı üretimi geçen yıbn aynı ayına göre yüzde 44 azaldı. Otomobil Sanayicileri DerneğTnin (OSD) verilerine göre sektörün ilk 9 aylık üretimi ise yine geçen yılın aynı döne- mine göre yüzde 37 azaldı. Toplam içinde bir yıl itibanyla en keskindüşüş yüzde 98 ile trak- tör üretiminde gerçekleşirken, otobüs üretimi de yüzde 35 ile en yumuşak düşüşe sahne oldu. OSD'nin aylık bültenindeçıkan rakamlara göre yıllık toplam araç üretiminin yüzde 48'ini TOFAŞ gerçekleştirirken, onu yüzde 29 ile Oyak-Renault izledi. TOFAŞ'ın toplam üretim içindeki payı yüzde 59"a ve Oyak-Renault'un payı da yüzde 36'ya ulaşü.Türkiye otomobil sektöründeki düşüşü, en çarpıcı olarak kapasite kullanım oranlan göz- ler önüne seriyor. Otomobil üretiminde kapasite kullanım oranı ilk dokuz ay için yüzde 53 olarak gerçekleşirken, eylül ayında ise yüzde 61 oldu. Traktör üretiminde kapasite kulla- nım oranı ise ilk dokuz ay için yüzde 5 olarak gerçekleşti. Bu- nu yüzde 16 ile minibüs ve yüz- de 24 ile de otobüs üretimi izle- di. OSD rakamlan Türkiye'- deki toplam otomobil üretimi- nin ilk dokuz ayda, yüzde 81 'inin otomobil olarak gerçekleştiğini gösterirken, bunu, yüzde 8 ile traktör ve yüzde 3 ile kamyon ve kamyonet üretimi izledi. Konutlann icrayla geri ahnmak istendiğini belirten kredi sahipleri, Emlakbank'ı suçladı Dövizle koııııt kredisi baş ağrıtıyorANKARA (Cumhtıri- et Bürosu) - Emlak- ınk'tan dövize en- deksb konut kredisi alanlar, bankayı tefeci- bk yapmakla suçlaya- rak Genel Müdür Aydın Ayaydın'ın da olaylan çarpıttığını ileri sürdüler. Kullandıklan kredinin birkaç katını ödemek zorunda bırakıldıklannı iddia eden kredi sahipleri, aylık taksitle- rin memur maaşını geçtiğini vurguladı- lar. Emlak Bankası'nın her şubesinde farkb uygulamalarla karşılaştıklannı be- lirten kredi sahipleri. banka şubeleri ta- rafından pazarlık yapıldığmı da öne sür- düler. Kredi sahipleri, çektikleri sıkmtılan şöyle dile getirdiler: "Kamu bankası diye güvenerek kredi çektik. Hükümet, bize iki anahtar göster- di. Biz, 2 değil, 1 anahtar sahibi olmak is- tedik. Ama yuva anahtannı icra yoluyla geri almak istiyoriar." Emlak Bankası'nın Türk Lirası olarak kredi vermiş olmasma karşın, yurtdışı konut kredisi vermiş gibi işlem yaptığını bebrten Önder Akan. "Banka muhasebe- sine aykın olarak mahsuplar ticari kredi tasamıfu veya kambiyo gibi işlemlerle ka- patümaya çauşdıyor" dedi. Akan, Cum- huriyet Savcılığı'na başvurarak sahte- karlıklannı belgeleyeceğini kaydetti. Tüketici Haklan Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar da taksitlerin memur ma- aşlannı geçmiş durumda olduğunu belir- terek konuşmasında şu görüşlere yer ver- di: " Emlak Bankası, olaylan saptmyor. 30 trilyon krediyi sıfır faizle kuilanıyor ol- masına karşın, ticari kredi manöğı çer- cevesinde yasadışı faiz alıyor. Enflasyo- nun ne olacağı belli değil. Toplu Konut İdaresi'nde olduğu gibi memur maaşlarına endeksii ödeme planlan beliıienmeli." Ayaydın, olayı çarpıtmakla suçlanıyor. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA Rusya'nın Bitmeyen Kriziuble, 10 ekim günü, dolar karşısında yüzde 22 değer kaybetti. 11 ekim günü tek- rar yüzde 25 değer ka- zandı. Fırtına durulduğun- da Maliye Bakanı Sergei Dubinin iş- ten atılmış, Merkez Bankası Guver- nörü Viktor Karaşenko, Yettsin'in is- teği üzerine istifasını sunmuştu. Rus devlet yönetme geleneğine uygun olarak Yeltsin, rublenin çöküşünü "Ulusal güvenlik için bir tehlike" ola- rak tespit edip hemen bir suçlu ara- maya koyulmuş ve KGB'yi "sabo- tajın" sorumlularını bulmakla görev- lendirmişti. Batı basını da oldukça et- kilenmişe benziyordu. 8 ekim sayısı- nda "Rusya'da kapitalizm çalışıyor" temasını işleyen The Economist, 15 ekimde fikrini değiştirmişti: "Ruble krizi, reformların ve Yeltsin'insonunu haber veriyor olabilir"ö\. Batılı "danı- şmanlara" ve ingiltere'de konferans turundaki Gaklar'a göre kriz, "Reform- ların yavaş yavaş ilerletilmesinin ve ekonominin tedricen istikrara kavuş- turulmasının imkansızlığını bir kere daha kanıtlanmış oluyordu." Anlaşı- lan Rusya'nın geleceği üzerine, soru işareti şekiinde kocaman bir kara bu- lut oturmuştu yine. Perşembenin gelişi Ruble krizi, gerçi salı günü başladı ama "Perşembenin gelişi çarşamba- dan bellidir" misali, bu krizin tüm göstergeleri bir zamandır yerli yerin- deydi. Bütçe açığı altı aydır sürekli artıyordu. Para arzı, yaz boyunca ayda yaklaşık yüzde 15 büyüdü (Wall Street Journal, 13.10.1994) Hazıne - nin aylık borçlanma oranı aylık GSMH'nin önce yüzde 17'sine sonra da temmuzda yüzde 18.6'sına çıktı (The Economist 15.10.1994). Bu or- tamda adeta gerçek üstü bir şekilde faizler düşüyordu (Financial Times 15.10.1994). Ekim başında ekonomiye, biri dı- şardan biri de içerden olmak üzere iki müdahale gerçekleşti. Eylül so- nunda IMF, Rusya'ya vermeyi plan- ladığı 5 milyar dolan, bütçe açığı dü- zelmediği takdirde serbest bırakma- yacağını açıkladı. Ekim ayı başına ka- dar rubleyi destekleyen ve bu arada rezervleri gözle görülür bir şekilde azalan Merkez Bankası, birdenbire "anlaşılmaz bir şekilde" 180 derece dönüşle rubleyi desteklemekten vaz- geçti. Geçen hafta başında piyasalar Merkez Bankası'nın ruble satmaya başladığı dedikodusu ileçalkalandı. 1 eylül ile 10 ekim arasında, dolara karşı zaten yüzde 29 gerilemiş olan ruble, bir günde yüzde 22 değer kay- betti ve do- ların degeri 4000 rubleye vurdu. Ertesi gün tekrar yüzde 25 de- ğer kazanan rublenin, yıl sonuna ka- dar nereye ulaşacağı şimdi büyuk merak konu- su CreditSu- isse Rusya analisti Jon- hatan Hoff- man'a göre dolar 6000 rubleyi geçe- cek. Deutsc- he Bank Research'dan Ursula Barei- uther ise daha iyimser, 4500 rubleyi üst limit olarak görüyor (WSJ 12.10. 1994). Ancak kriz sırasında doların bir ara 6000-7000 ruble arasına çıktığı (FT 13.10.1994) ve aylık enflansyon oranının yıl sonunda tekrar yüzde 30'a çıkmasının beklendiği (FT 15.10. 1994)göz önüne alınırsa tahminleri, 4500-6000 aralığının üst sınırına doğ- ru yapmakta yarar var. Sorunlar aslında yapısal Parasal krizler, nadiren politik yanhşlardan ya da komplolardan ka- yanaklanır. Mali krizlerin kökleri he- men her zaman gerçek ekonomıde yatar. Gerçek ekonomiye yakından bakarsak görürüz ki, reformiarın etki- si ile bir taraftan meta ticareti yaygı- nlaşırken, diğer taraftan Rusya'nın üretici tabanı hızla geriliyor, ülke sa- nayisi adeta sökülüp hurdayaçıkarılı- yor. Sanayi üretimi geçtığimiz dört yılda, yani reformlar başladığından beri yüzde 50 geriledi (The Eco- nomist 8.10.1994). Üstelik bu süreç gittikçe hızlandı. 1993 yılında gerile- me yüzde 28 idi. Bu sene ise ilk 6 ayda yüzde 25 oldu. (WSJ 13.10.1994). GSMH içinde sanayinin payı yüzde 30'a düştü ve eskiden ade- ta hiç olma- yan hizmet sektörünûn ki ise yüzde 50- ye çıktı. Üreti- min yüzde 58'ni artık özel sektör gerçekleştiri- yor. Kara ekonominin çapı, genelin yüzde 25 ila yüzde 40'ı arasında tah- min ediliyor. Kişi başına milli gelir ise yıllık, 1.700 dolara düştü, yani Namibya ile aynı. Bu gerileme süreci içinde şirketler arası borçlanma zincirinin hacmi 130 trilyon rubleye ulaşmış ve devlet des- teği olmadığı takdirde taşınamaz hale gelmiş. Bu zincırin bir parçası olan bankacılık sektöründe irili ufaklı 2700 banka, her an bir krizin patla- ması tehlikesi ile yaşıyor. Bu arada ruble mevduatı 1993'te 1.6 trilyon iken 1994te 14.8 trilyona çıkarak adeta bir patlama göstermiş (The Economist 8.10.1994). Bu madalyonun öbür yüzünde ise Rusya'da özel tüketimin hemen he- men yüzde 50'sinin ithalata bağımlı hale gelmiş olması yatıyor. Yani rub- lenin aşınması aynı hızda tüketim malları fiyatlarını arttırırken, mevdu- atı aynı hızla aşındırıyor. Tüketimi kısıyor ve borçlu şirketlerin mali du- rumlarını iyice bozuyor. Yukarda özetlediğim gelişmelerin arkasında işte bu manzara var. Bu manzaranın etkısi ile Merkez Ban- kası, ordunun, özel bankaların, dev- let işletmelerinin, devlet çifüiklerinin baskısı ile bir taraftan ucuz kredi sağlıyor ve öbür taraftan ithalatı ucuz tutmak için rubleyi koruyordu. IMF baskısı gelince bu sefer başta petrol olmak üzere ihracatın kolaylaşması için (enflasyonun yüzde 4.5'e düşme- sinden de cesaret alarak), rubleyi aşındırmaya başladı, ancak kontrolü hızla elinden kaçırdı. Reformlar hızlı uygulanmalı Şimdi, IMF, Batılı uzmanlar ve ser- best piyasa yanlıları reformların hızlı ve şok yolu ile uygulamaya konma- ması halinde, krizin giderek büyü- yeceğini, enflasyonun tekrar aylık yüzde 30-40'lara çıkarak bir yıllık "ka- zanımı" yok edeceğini ileri sürüyor- lar. Ancak ani bir stabilizasyon paketi, yukarda kısaca özetlediğim dengele- ri hızla bozacak, ordudan başlayarak, iç pazar üretimi yapan (yani dolar ge- liri olmayan) sanayi vetarım işletme- lerini şiddetle sarsacaktır. jşsizlik hızla tırmanırken, geçmişte Vladhnir Jirinovski'ye oy vermiş bu tabaka- ların muhalefeti daha da yaygınlaşa- caktır. 1995'te genel seçimler, 1996- da da başkanlık seçimleri var. Bu ko- şullarda hiç bir hükümetin IMF tarafı- ndan istenen "radikal" bütçe açığı kapama politikalarına girişerek rus ruleti oynamayı kabul etmeyecektir. Ama enflasyon yine artacak, ruble gerilemeye devam edecek, piyasa ekonomisi işletmeler üzerindeki basıncını ve dolayısı ile işsizliği arttı- racak ve ortalama Rus insanı bir "sü- rekli krizin" ve artık deneme tahtası- na dönmüş olan Rus ekonomisinin yükünü çekmeye devam edecektir. Nereye kadar?.. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Değişimin Doğndtusu Uçağın yolcu koltuklarından birinde oturmakla pilotun koltuğunda oturmak arasındaki fark, yalnızca görüş uzaklığı değildir. Uçağın düşmemesi için gereken ey- lemlerin yapılmasmı da gerektirir. Haftalık haber dergisi Newsweek geçen hafta (10 ekim) 'What's Left?" "Ne Kaldı?" sorusunu 'kapak'yap- mıştı. Dergi aslında ingilizce bir sözcük oyunu yapıyor- du. Sol ve geriye kalmış olan aynı biçimde yazıldığından 'Sol'dan geriye ne kaldı' yerine kapakta 'geriye ne kaldı' diye soruyordu. Dergi özellikle Avrupa'nın sosyalist, sosyal demokrat ve işçi partilerinin durumunu inceliyor- du. Nesvveek ve konuya ilişkin son yılların öbâr yayınla- rında özenle vurgulanan temel görüş, solun Avrupa'da yeniden yapılanmakta olduğuydu. "Sol'un yeni politika- ları doğmaktaydı." Sözü edilen yeniden yapılanmanın da başlıca üç öğesi bulunmaktaydı. Avrupa'da yeni sol "özgürlük, dayanışma ve toplumsal sorumluluk" kav- ramlarımn her ülkenin öznel koşullarırtda yorumlanma- sıyla doğmaktadır. Aşağıdaki alıntı Avrupa Solu'nun yeni yorumlarının kaynağını anlamaya bir genel "giriş olabilir." Bu neden- le önemlidir. "Büyük ölçekli sanayi geliştikçe reel servet yaratımı, emek zamanına ve miktarına daha az ve kullanılan araçların gücüne daha çok bağımlı duruma gelir. Bu araçlar ve etkinlikleri, üretilmeleri için gereken emek zamanına değil, bilim düzeyi ve teknolojik gelişmeye, yani bilimin üretim yöntemine uygulanmasına bağlıdır. Böylece insan emeği ile üretim yöntemi arasındaki ilişki zayıflamakta, insan üretim sürecine gözlemci ve düzen- leyici olarak katılmakta, bir anlamda üretimin ana unsu- ru olmak yerine dışında kalmaktadır. Bu dönüşümde üretim ve servetin ana dayanağı artık insan emeği ve emek zamanı değil, insanın evrensel üretkenliği, yani bilgi ve toplumsal varlığı nedeniyle doğasında bulunan ustalık ya da kısaca toplumsal bireyin gelişimidir. İnsan emeği servetin ana kaynağı olmaktan çıkar çıkmaz, emek zamanı servet ölçüsü ve değişim değeri de kulla- nım değeri ölçüsü olmaktan zorunlu olarak çıkacaktır. Böylece değişim değerine dayanan üretim biçimi çö- ker..." Emek zamanının servetin kaynağı olma niteliğini yitir- mesini öngören bu satırların yazarı, kapitalizme tapan bir düşünür değildir, işçi sınıfı hareketinin öncüsü olarak kapitalizmi çok "doğruyorumladığı" en büyük düşman- larınca da teslim edilçn Kaıi Manc'tır (Grundrisse/Pen- guin, 6. 704). Marx'ı bu sonuca götüren de kullandığı bi- limsel yöntemdir. Üretimde otomasyona geçildikçe bir işçinin üretime katkısının ölçülmesi olanaksızdır. Bu olgu, yani işin öl- çülmesininsonaermesi, emek zamanının toplumsallaş- tığı anlamına gelir. Bu durumda çalışanm geliri alacağı ücret de toplumsal olarak saptanmalıdır. Daha doğrusu emeğin gereksinmelerinin karşılanması da toplumsal olmalıdır. Avrupa'da yüz yıla yakın bir süredir uygula- nan refah devleti kavramı bu anlayışın eyleme dönüş- mesidir. Üretim süreçlerinde ortaya çıkan niteliksel değişim "toplumsal ile bireysel"\n bütünlüğü yönündedir. Üre- tim güçlerinin (emek ve sermayenin) "mfeMcse/"geliş- melerinin sonuçları alınıyor. Otomasyona bağlanan üretim, fabrika işçisi kavramının yerine bilgisayarda ki- mi işlemleri yaparak daha çok üreten çalışanı yerleştiri- yor. Bu bilgisi ile çalışan, toplumsal bireydir. Avrupa sosyal istleri bu süreçlerin daha ileri boyutlara nasıl taşınacağını tartışıyor. Kapitalist üretimin çelişkile- rini yorumluyor. Avrupa sosyalistlerine göre kadın ve erkek yalnız her istediklerini yapan birer birey olamazlar, kendilerini ge- liştiren toplumun birer sorumlu üyesidirler. Bu sınırla- ma, onları, "Tanrı'yı pazarlayarak sömüren politikacı- lardan" koruyacağı gibi, teknolojinin, olabilecek yıkıcı kullanımlarından da koruyacaktır. Avrupa Solu; toplumsal güvenlik, en az ücret, işsizlik güvencesi, eğitim, sağlık gibi temel hizmetlerin kamu- sal oluşundan kesinlikle vazgeçmiyor. Artık ürünün kay- nağını irdeliyor; teknolojinin yarattığı olağanüstü üret- kenlik gücünü toplumsallaştırmaya uğraşıyor ve bireyi bu sorumluluğa çağırıyor. Bilgi devrimiyle dünya, niteliksel değişim geçiren ka- pitalizmi yorumluyor; umut, iyimserlik ve çözüm dolu yeni bir döneme giriyor. Tofaşkeııcli atığuu aııtacakaMMMMC m 4 l 1 Ekonomi Servisi Türk oto- motiv sek- törünûn en büyük fir- ması duru- mundaki TOFAŞ, artık çevre- ye zehirli atıksu bırakan bir fab- rika olmaktan çıktı ve gerçekleş- tirdiği atıksu yatınmından. Batı standartlannda olumlu sonuç- lar aldı.Yapımına geçen yıl baş- lanan tesis, 10 bin personel ile yıllık 300 bin otomobil üretimi sırasında ortaya çıkacak en- düstriyel ve evsel atıklan anta- cak şekilde planlanmış. Antma tesisi, günde 400 metreküp kromlu, bin 600 metreküp bo- yalı, bin 80 metreküp yağlı atığı antma kapasitesine sahip. Yapımı GEOMA fırması ta- rafmdan gerçekleştirilen ve top- lam günlük endüstriyel atıksu debisi 3 bin 80 metreküp olan TOFAŞ antma tesisinde atıksu kromlu. boyalı. yağlı ve evsel olarak dört ayn bölümünde antılıyor. Kimyasal antma bölü- münde günlük 25 kılo ağır me- ta], 500 kilo yağ ve gres, 630 kilo katı madde ortaya çıkanbrken, bu maddelerin oluşturduğu ağır çamur kütle yüzde 35 kuruluğa kadar susuzlaşünlıyor. Emlak Bankası güvencesinde dilediğiniz krediyi seçin, isteklerinizi hemen gerçekleştirin. • Taşıt Kredisi • İkinci El Taşıt Kredisi • Evlilik Kredisi • Tüketici Kredisi • Üretici Kredisi • Üniversite Harç Kredisi Toplu paraya ihtiyacınız olan her alanda Emlak Bankası'nın "Bireysel Kredileri" hep yanınızda! "Bireysel Krediler"in başvurusu kolay, uygulaması beklemesizdir. EMLAK BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle