Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 1994 PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
Kazak tarihçi Prof. Baybakov, ülkesinin tarihsel ve kültürel köklerini Cumhuriyet 'e yazdı
Bozkınn 'özgür insanlan'J r \ /~\ J yıhnda SSCB'in dağılmasın-
/ \ J \ J J dan sonrajeolojik dünya hari-
A. ^ *S A. tasında yeni bir ülke, Kazakis-
tan Cumhuriyeti doğdu.
Kazakistan'ınjeolojik konumu çok özeldir, As-
ya ile Avrupa arasındaki kendine özgü bir köprü-
dür. Kazakistan kuzeyden ve batıdan Rusya ile gü-
neyde Kırgizistan, Türkmenistan ve Ozbekis-
tan'la,doğuda ise Çin'leçevrilidir. Kazakistan'ın
büyük bölümünü güneyden batıya doğru Tiyen-
Şan, Saur ve Altay sıra dağlanyla kuşatılmış uç-
suz bucaksız step, çöl ve yan çöfler kaplamakta-
dır. Kazakistan'ın bellı başlı nehirlen Irtiş, Sır-i
Derya. Ili. Çu ve Ural'dır. Bu bölüm Tuna'dan Hu-
anhe'ye kadar uzanan "Büyük Step"tir.
Kazakistan'ın iklimi kara iklimidir. Demircev-
heri, bakır, polimetaller, altın, petrol, gaz, kömür
ve fosforitler açısından zengin yeraltı kaynakla-
nna sahiptir. Kazakistan'ın sanayi ve tanm potan-
siyeli çok büyüktür. Ülkenin maden sanayii, siyah
ve renkli metalurji, makine yapım sanayii, güb-
re ve petrol üretimi ve işlenmesi, tekstil sanayii
gelişmiştir. Kazakistan tahıl, pamuk, üzüm ve tü-
tün üretmektedir, büyük bir hayvancılık merkezi-
dir. At, deve, küçûk ve büyükbaş hayvan yetişti-
rilmektedir.
Kazakistan'ın birkaç bin yıllık bir tarihi ve kül-
türü vardır. Önemli konulardan birkaçı yerli hal-
lcın -Kazaklann- kökJeri, bunlarda devletin nasıl
oluştuğu ve kaynaklan, kültürtinün ve kültürel ge-
leneklerin gelişmesi ve diğer uygar-
hklarlaolan karşılıklı ilişkilerdir. Ya-
zılı kaynaklara başvurduğumuzda şu
gerçekle karşılaşınz: Kazaklann ilk
devleti 1470'te Kazak sultanlan,Ca-
nibek ve Giray'ın çok sayıdaki boyu
"Kazak bpyıT altında, güneydoğu-
daki Semireçye (Yedinehir) ve Çu
nehri deltasında birleştirdiği tarihte
bu topraklar üzerinde doğmuştur.
XVI. yüzyılın başlannda, Kasım
Han döneminde Kazak Hanlığı güç-
lenmiş ve sınırlannı genişletmiştir.
Siriderya şehirlen Türkistan. Otrar,
Sayram, Sauran, Sığnak, Suzak,
Çimkent hanlığa katılmışlardır.
Kazakistan Asya ve Avrupa'da bi-
Knir olmuştur. XVI. yüzyıl, Jslam
dünyası tarihinde çok önemli bir dö-
nüm noktasıdır. Bu dönüm noktasıy-
la yeniçağın geri sayımı başlamakta-
dır. Ortaçagdan farklı olarak "Yeni
Islam tarihinde hanedanlann çok ça-
buk degişmesi, genel olarak da ikti-
darların siyasal istikrarsızlıklan ve
devletlerin kiiçük küçük olmasına
karşılık ve bundan dolayı da yurtse-
verligin olmaması nedeniyie biz şim-
di buralarda birieşmiş devletleri gör-
mekteyiz. Hindistan'da 'Büyük Mo-
ğollann' Müslüman devletini, daha
sonra Türkiye'yi ve tran'ı görüyo-
ruz... Yine a>nı dönemde Orta As-
ya'da Kazak Hanlığı. Buhara, Hi\a
ve Yarkend hanlıkJarı ortaya çıkmış-
tır" diye yazmaktadır ünlü doğusal-
cı V.V. Bartoid.
Türki dilli Kazaklar, Özbekler,
Kırgızlar ve Karakalpaklar tarih are-
nasındakendilerinebelliyerleredin-
mişlerdir.
IAdıgJMözgÜPtüğü
seven toplum
Kazak Hanlığı tüm Kazaklann Han'ı olan Ta-
ukehan'ın ölmesi ve iktidann berbirinin ayn Ka-
zak gruplannı ve topraklan yönettikleri çok sayı-
daki bozkır hanının eline geçtiği 1718 'e kadar va-
rolmuştur. Bundan sonra sonu, ülkenin Rusya Im-
paratorluğu'na dahil olmasıyla biten parçalanma
ve dagılma süreci başlamıştır. Devlete adını ve-
ren "Kazak" sözcüğü Türkçe kökenli bir sözcük-
tür. Araştırmacılann çoğunluğunun görüşüne gö-
re "özgür insan" anlamına gelmektedir. Kazaklar
özgürlüğü seven göçebe ve çiftçi birtoplumdular.
Büyük sayılarda besili hayvan sürülerine, zengin
otlaklara ve ova ve vadilerde verimli topraklara sa-
hiptiler. Ancak Kazaklardan ve birinci Kazak dev-
leti olan Kazak Hanlığı 'ndan söz ederken bu hal-
kın geçmişinin, deviet oluşumunun ve kültürü-
nün yüzyıllar öncesine kadar uzandığını bilmek
gerekmektedir.
Bronz çağında, yani bundan dört bin yıl önce
Kazakistan topraklan üzerinde Andronov ve Be-
gazidandibayev kültürleri olarak adlandınlan ka-
bileler yaşamıştır. Bunlartanm ve hayvancılıkla
uğraşmışlar, aynı zamanda hızlı atlann koşuldu-
ğu zırhlı savaş arabalannı kullanan çok iyi savaş-
çılardır.
Bu kabilelerin toplumlan içinde sınıfsal kat-
manlaşma oluşmuş. basit halk ve savaş arabası sa-
vaşçılan ortaya çıkmıştır. Bunlann algılayışlan-
na göre koruyuculan Güneş tannsı Mitra olmuş-
tur. Tannlann onunına dinsel marşlar okurlardı:
"... Ü'lu Mitru sürergiderdi
O hafıfarabasını
Ogüzel, güzelim arabasım
Ve arabayı çekerdi
Dört beyaz at
Sonsuz ünle dotu
Fırtına gibi dört at
Ön toynaklan altınla kaplı
Arkalan ise gümüş..."
Bu zırhlı arabalann tanımlan bu insanlann ken-
di kabile tapınaklanna yaptıklan ve damlan gök
kubbe olan kayalar üzerinde günümüze kadar gel-
mişlerdir.
tnsanlar aynca güneşten yanmış siyah kayala-
nn düz yerlerine güneş başlı tannlan, eski tann-
lan canlandıran güçlü deve ve boğalan ve danslı
dinsel törenleri de kazımışlardır.
Ünlü savaşçılann fümülüsleri Kazak bozkırla-
nna dağılmış olup, bunlar devsel boyutlardaki
toprak setlerle ve mezarlann kendileriyle ayırt
edilmektedirler. San-Arki ve Aral önü bölgedeki
Tegişken'deki Begazi ve Dandıbay nekrapolleri
daha fazla tanınmaktadırlar. Mezara ölen kişiyle
Portre
Eski kentlerin peşinde
Prof. Kari Moldahmetoviç
Baybakov, 17 Kasım 1940
yıhnda Kazakistan'ın Talgar
kentinde doğdu. Anne ve
babası tarih öğretmenidirler.
1963 yıhnda Leningrad
Deviet Üniversitesi Arkeoloji
Bölümü'nü bitirdi.
Kazakistan'a dondükten
sonra Kazakistan
Cumhuriyeti Ulusal Bilimler
Akademisi'nde çalışmaya
başladı. Almatı'da
yaşamakta. 1991 yılındanbu
yana Kazakistan Cumhuriyeti
A.H. MarguJan Ulusal
Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü
müdürüdür. Kazakistan Cumhuriyeti UBA
üyesidir. Orta Asya'mn Ortaçağ'daki
kentleşmesi, kent ile bozkır arasındaki
etkileşim ve Kazakistan'ın
kültür tarihi konusunda
uzmandır. Kazakistan'daki
Eski Kentlerin Incelenmesi
Okulu'nun kurucusudur.
356'dan fazla bilimsel
çahşması yayımlanmıştır.
Bunlann arasında 20 tane
monografi, ders kitabı ve
albümler vardır.
Başlıca yapıtlan "Güney
Kazakistan'ın ve
Semirecyanın ortaçağdald
Şehir Kültürü" 1986 ve
"Kazakistan'ın Eski
Kentlerinin İzmde" 1991'dir.
1964 yılından beri arkeolojik kazılan
yönetmektedir. Ortaçağ kentlerinden
Otrar, Taraz, Kulan ve Talhir'de kazılar
yapmıştır.
Karl Moldahmetoviç Baybakov
Kazakistan'ın köklü bir tarihsel mirasa sahip olduğunu belirten Baybakov şunlan söylüyor: "Kazak" sözcüğü Türkçe kökenli
bir sözcüktür ve -özgür insan" anlamına gelmektedir. ka/akJar özgüriüğü seven göçebe ve çiftçi bir toplumduiar.
birlikte silahını. baltasını, bronz hançerini. mız-
raklannı, bazen de zırhlı arabaya koşulu atlannı
gömerlerdi.
Bu çağın insanlan sadece çok iyi savaşçılar. ço-
ban, çiftçi değil. aynı zamanda çok da iyi maden-
cilerdi.. bronzdan baltalar. bıçaklar, hançerler ve
süs eşyalan yaparlardı.
Bugün hala işletilen Jezkazgan ve Sayan bakır
ocaklannı bu insanlar işlemeye başlamışlardır.
Bunlar büyük yerleşim merkezlerinde, toprak
damlı evlerde yaşamışlardır. Ancak çe\resi sur-
larla ve hendeklerle çevrili, plana sıkı sıkıya uy-
gun eski kentleri de bulunmaktadır. Bu kentlerde
savaşçılar, zanaatçılar. rahipler ve çiftçiler yaşar-
lardı. Bu kabileler Kazakistan topraklannda yak-
laşık bin yıl, 10 XVII'den 10 IX-V1II yy'a kadar
yaşamışlardır.
Bunlann yerine Sakalargelmişleıdir. Eski Pers-
leronlan böyle adlandırmışlardı. Çinliler ve Yu-
nanlılar ise Skif "ler demişlerdir. Bunlar göçebe,
yan göçebe ve çiftçi idiler. Ancak her şeyden ön-
gin gidiyoıiar... Onlaria Ugili haber almak bile eii-
mizi kolumuzu bağlıyor, çarpıntı ve acı kapbyor yü-
reğimizi- düşman kılıcı dört bir yana korku saçı-
yor™
Sakalar ancak IÖ VI. yy'da yanlannda sadece
yağmaladıklan zenginliklerle değil, Midya, Urar-
tu ve Asur kültürleriyle tanışmış olarak kendi boz-
kırlanna dönmüşlerdir. Daha sonra Sakalar Ahe-
menidlerle kanlı savaşlar yapmışlardır. Özellikle
530 yılında Sakalar'la yapılan savaşta "Rarsauş
ülkesinin Ahemenidler soyundan gelme kralı" bü-
yük Kir öidürülmüş, Saka Kraliçesi Tomris'in
emriyle kafası insan kanıyla doldurulmuş kazana
atılmıştır.
Daha sonra Sakalar Persler'le birlikte eski Yu-
nan'a karşı savaşmışlar. Termopila savaşıyla ün-
lenmişlerdir. "Dünya Farihi Büyük İskender^e
"Yaksart (Sir-i Dena) nehri arkasında doğunun
>oJunu kapatarak Büyük İskender'in savaşçılan-
na başanlı bir biçimde karşı gelmişlerdir." IÖ IV-
III. yy 'larda Sakaiar Kazakistan'da iik devletlen-
.azakistan topraklannda tarih boyunca yaşayan devletlerin
ekonomileri karma ekonomi olmuştur. Bu Kabilelerde
hayvancılıkla uğraşanlaria çiftçiler yan yana yaşıyorlardı,
bozkır ve şehir yan yanaydı.
Bozkınn önemli yerleşim yerleri Büyük Ipek Yolu üzerinde yer
almışlardır. Ipek Yolu'ndan her çeşit malm yanı sıra, çeşitli
kültürler ile Manihizm, Budizm, Hıristiyanlık ve daha sonra da
Kazaklar'ın dini olan Islam gibi dinler geçmiştir.
şapka süslüyordu ve şapkanın üzerinde Güneş
Tannsı'nı simgeleyen kanatlı uçlarbulunmaktay-
dı. Silah olarak uzun bir kılıç ve kısa bir hançer
bulunmuştur. Kralla birlikte mezara kilden yapıl-
mış kaplar içinde kımız, ağaç tepsiler içinde et
parçalan, gümüş ve bronzdan yapılmış değerli
kaplargömmüşlerdir. "Andronovlar" ve bunlann
çocuklan olan Sakalar Kazaklann büyük büyük
atalandırlar. Sakalann yerine geçen ve IÖ III.
yy'dan İSIII. yy'a kadaryaşayan Usuni'ler ise bü-
yük Kazaklar'ın boylanndan birinde adlannı ha-
la sürdürmektedirler. Uysun boyundan Kazaklar
hala eski Usunlann yaşadığı Yetisu'da yaşamak-
tadırlar.
Bılim adamlannın çoğunluğu Andronovlar'ın
ve Sakalar'ın Avrupeoid olduklan kanısındadır-
lar. Bunun kanıtı olarak antropolojik araştırmalar
gösterilebilir. Ancak IÖ I. Bin'in ortalanndan iti-
baren Kazakistan dahil Avrasya steplerinde sayı-
lan sürekli artan Mongoloid ırkın temsilcilen or-
taya çıkmaktadır.
Dil sorunu da çok karmaşıktır: IÖ I Bin boyun-
ca Kazakistan nüfusunun ağırlıklı olarak Indo-
Avrupa, Indo-Iran dillerinin taşıyıcısı olduklan
kanısı yaygındı. Ancak şimdilerde bronz çağında
yaşayan kabileler arasında, özellikle de Sakalar'ın
öncül Türk dillerde konuşan kabileler olduğu gö-
rüşü yaygınlaşmaktadır.
İssık tümülüsünde, "Altın insanın" bodrumun-
gümüş birfincan bulunmuştur. Bu fincanın di-
binde 26 işaretten oluşan bir yazı
bulunmaktadır Yazı henüz okuna-
mamıştır. Bazı bilim adamlan yazı-
nın lran dillerinden birinde yazıldı-
ğını, bazı bilim adamlan ise öncül
Türk dilinde yazıldığını kabul et-
mektedirler. Ancak ne olursa olsun
bu dönem, orta veyakınçag Kazak-
lan'nın dış görünüş ve dillerinin
oluşumunun, tinsel stereotiplerinin,
kültürlerinin, günlük yaşam ve tö-
relerinin pek çok öğesinin başladı-
ğı dönemdir.
JS I. Bin'inortası Kazaklar'ın \e
tüm Türksel halklann tarihinde en
önemli dönüm noktasıdır
Hakan soyundan gelme ünlü sa-
vaşçı Kül-Tigin onuruna yazılan es-
ki Türk yazılı kaynaklannda Büyük
Bozkır'da yeni çağın başlangıcı
hakkındaşunlaryazılıdır: Yukanda
mavi gök ve yerde boz toprak yara-
tıldığında, ikisinin arasında insa-
noğlu yaratılmışrır. tnsanoğlunun
üstünde benim atalarım olan Bu-
min Kagan ve Istemı-Kağan hü-
kümdar koltuğunda gururia orur-
muşlardır. Hükümdar olur olmaz
devleti konıdular ve Türk halkının
yasalannı (yaptıiar). Eski Türk-
İer'in ımparatorluğu Pasifik Okya-
nusundan Karadenız'e kadar uzan-
mıştır. Bu dönemde etnik durum
değişmeye başlamış, imparatorlu-
ğun egemenliği Türkçe konuşan ka-
bilelere geçmiş, merkezi ise Altay
olmuştur. VI. yy'ın ikinci yansında
yazılı kaynaklarda "Türki" sözcü-
ğü kullanılmaya başlanmıştır (Çin-
cede tutszüye, sogdi dilinde turk).
ce olağanüstü birer biniciydiler. Dünyada ilk kez
dörtnala giden atın üzerinde oturarak ok atmayı
ögrenen halk Saka'lar olmuştur. Ve özellikle
'Skiriı ve 'Saka'lı binici yılmaz kentavr (at-insan)
tanımlamasının öncül örneği olmuştur. Avru-
pa'nın dağlık ve bozkırlık bölgelerinin, özellikle
de Kazakistan'ın step şövaiyelerinın hızlı akıncı-
lan IÖ Vll yy'da Kafkas sıradağlannı aşarak
Önasya'ya saldırmışlar, kentleri yakıp, saray ve
tapınak gibi yerlerini yıkmışlardır. Bunlann ba-
şanlanndan rahatsız olan Asur Kralı Assargadan
(tÖ 680-669) bunlarla birlik olmaya çalışmış. ken-
di kızını Skifönderi Partatua'ya gelin olarak ver-
mek zorunda kalmıştır.
Saka süvarileri biryanda Urartu kent surlanna.
öteyanda Filistin'e kadar dayanmışlardır. Mısır'a
yönelmişler. Urartu kalesi Teyşebain'i yıkmışlar-
dır. Jncil peygamberlerinden Yeremiya haykırdı
ki: tşte kuzey ülkesinin halkı geüyor... ok ve kısa
bir mızrak elinde... sesleri bir deniz gibi çağhyor,
tek bir insan gibi sıraya girip, at üstünde doludiz-
ni kurmuşlar, merkezlerini güney-doğu Kazakis-
tan'daki Cetisu (Yedi nehir) bölgesi yapmışlardır.
Sakalar'ın kralı aynı zamanda başrahip görevıni
de yerine getirmiştir. Sakalar'ın kendi yazılan.
kendi mıtolojilen ve dünyanın en ileri sanatlan
düzeyinde ve yazında "vahşi hayvan biçemli sa-
nat" adını alan sanatlan vardı. Bu sanatın özü
vahşi v e otobur hay\ anlar ve bunlararasındaki sa-
vaşlan konu alır. Bu sanatın altın ve bronzdan ya-
pılmış başyapıtlan dünya müzelerinin sergilerini
süslemektedir. Sakalar krallannı, ünlü savaşçı ve
rahiplerini devsel tümülüslere gömmüşler, me-
zarlara pek çok altın süs eşyası, silah, kilden ve
ahşaptan yapılmış nesneler koymuşlardır.
Kazakistan başkentı Almatı yakınlannda yapı-
lan kazıda ortaya çıkartılan Sak tümülüsü Issık,
tüm dünyaca iyi bilinmektedir. Ortaya çıkartılan
mezarda, çam tomruklanyla kaplanmış ağaç ze-
min üzerinde yatan ve üzerindeki elbisesi altın
levhalarla kaplı olan Saka kralının kemikleri bu-
lunmuştur. Kralın başını yüksek. keskın uçlu bir
Türksel anıtlannın arkeolojik açıdan inceleme-
leri bunlarla somut birleşik Türksel kabilelenni
karşılaştırmaolanağı vermektedir. Sayan-Altay'da
erken Kırgız, erken Kıpçak ve erken Oğuzlar'la
karşılaştınlan arkeolojik kültürler ortaya çıkartıl-
mışlardır. Iç kanşıklıklar, kabile savaşlan. iktidar
ve otlaklar için verilen uğraşılar boyunca Kaza-
kistan steplerinde, kent ve ovalannda yaşayan
Türk boylan güneye, Orta Asya'ya (Türkeşler.
Karluklar, Kıpçaklar, Özbekler, Oğuzlar. Türk-
men-Selçuklular), Küçük Asya'ya (Anadolu'ya)
ve Kafkaslara (Türkmenler ve Selçuklular), batı-
ya-Avrupa'ya (Kangarlar-Peçenekler, kıpçaklar-
Polovlar, Türkler-Oğuzlar, Karaklobuklar-Kara-
kalpaklar) göç etmişlerdir.
I Karma ekonofflüi
Idevletter
VI. yüzyıldan XII. yüzyılın başlanna kadar Ka-
zakistan topraklan üzerinde Moğol istilasına ka-
dar Batı-Türki, Türkeş va Karlık kağanlıkları,
Oğuzlar'ın, Karahanlı, Kımaklar'ın ve Kıpçak-
lar'ın devletleri ardı arkasına birbirlerinin yerini
almışlardır Moğol istilasından sonraXIII. yüzyıl-
da Moğol Imparatorluğu'nun Cuçi ve Canataya
uluslan oluşmuştur. Bunlar daha sonralan Ak-
Ordu'ya daha sonra Kazak Hanlığı'na yaşama
olanağı vermiştir (yukanda söz etmiştik).
Tüm bu devletlerin ekonomileri karma ekono-
mi olmuştur. Bu kabilelerde hayvancılıkla uğra-
şanlaria çitfçiler yan yana yaşıyorlardı, bozkır ve
şehir yan yanaydı ve birbirlerini tamamlıyorlar-
dı. Taraz, Otrar, Ispicab, Talhir, ilk ve ortaçağlar-
da Doğu'yla Batı'yı, Japonya'yı, Kore ve Çin'i,
Orta Asya'yla, lran'la, Selçuklular'la, Rusya'yla
ve Bizans'la birleştiren Büyük Ipek Yolu üzerin-
de yer almışlardır.
Bu yoldan Manihizm, Budizm, Hıristiyanlık ve
VIII. yüzyıldan başlayarak güç kazanan ve daha
sonra da Kazaklar'ın dini olan Islam gibi dinler
geçmiştir.
Çeşitli uygarlıklann düşünce ve özelliklerini
içinde sindiren, bunlan işleyen ve Kazakistan top-
raklan üzerinde yaşayan halk gezici konut-yurt,
atlar için eğer ve koşumlar gıbi, atlı savaş sanatı
gibi. halı dügümleri, gümüş süs eşyalan gibi, me-
lodili ve step atlannın koşmasını anımsatan mü-
zik gibi iktisadi yaşam ve kültür alanında kendi
erişimlerini dünya kültür zenginliklerinetaşımış-
lardır. Şu anda eski Kazak ülkesi, şimdiki Kaza-
kistan Cumhuriyeti kendi devletinin, ekonomisi-
nin ve kültüriinün gelişim ve oluşum dönemini ya-
şamaktadır ve dünya topluluğu içinde layık oldu-
ğu yeri almaya çalışmaktadır.
Yarın: Kazakistanlı Nüfusbilimci
Makas Tatimov eski kentlerin peşinde
POÜTÎKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Özgür Dûşünceden Yana...
önce Fransa'da başlayan, sonra dünyanın dört bir ya-
nına yayılan öğrenci eylemleri ve gösterileri çok önemli-
dir (1968). Bu eylemlere ve gösterilere kimler katılma-
mıştır ki! Başta filozof Jean-Paul Sartre gelir. Sartre,
koltuğunun altında ünlü "Halkm Davası"dergisi, cadde-
ierde dolaşır. Cadde cadde, sokak sokak dolaşarak ünlü
'kızıl' dergiyi satar. Kimse de kılına dokunamaz.
0 dönemin, şimdi adı unutulan içişleri Bakanı, gene o
dönemin adı dillerde dolaşan Cumhurbaşkanı Charfes
de Gaulle'e koşar, Sartre'ın tutuklanmasını ister. De Ga-
ulle'ün, İçişleri Bakanı naverdiği yanıtçok ünlüdür:
"Voltaire tutuklanamaz!..."
Cumhurbaşkanının tutuklanamaz dediği Voltaire öleli
aradan iki yüzyıl geçmiştir. De Gaulle, bu sözleriyle iki
yüzyıl öncesini, VoKaire'i anımsatır. Şimdi bir özgürlük
davasına sahip çıkılırken Sartre'ın diliyle Voltaire dile
gelmektedir. Fransa'da Sartre elleşilmez, erişilmez bir
sestir. Bunu De Gaulle de bildiği için gerilere uzanmak-
ta, Sartre yerine Voitaire demektedir.
"Voltaire ve Aydınlanma Çağı" hakkında bir kitap ya-
zan, özgürlük çağı için canını ortaya atan Server Tanilli
dostumuz da bunu bilmektedir. Sartre'ın açtığı yoldan
gelenler vardır. İki ad verelim, Emile Zola, Victor Hugo
başta gelir. Bilir ki Voltaire tutuklanamadıgı gibi Sartre
da tutuklanamaz. Günümüzde Fransa'da özgürlük kav-
gacılarmdan hiç kimse tutuklanamaz. özgürlük meşale-
si geniş ve yaygın kulvarlardan geçmektedir, milyonlar
bu kulvarları doldurmaktadır.
Ülkemiz 12 Mart, 12 Eylül gibi üniformalı faşizmin ege-
men olduğu dönemlerden geçti. Bir namerdin kurşunu o
dönemlerin başında Server Tanilli'ye değdi. Ozgürlük-
ten ve demokrasiden yana olanlar, Server Tanilli'yi ba-
ğırlarına bastılar ve korudular. Yıllar var ki özgürlük
kahramanı Tanilli, yurtdışında savaşımını kahramanca
sürdürmekte olup makaleler, kitaplar yazmaktadır.
Voltaire, söz konusu olduğunda Türklere de değinir.
Ülkede pek ünlü bir derviş vardır. Onun düşüncesini al-
mak isterler. Pangdos, dervişe sorar:
"Üstat, size insan denilen yaratığın dünyaya niçin gel-
diğini sormak isteriz."
Derviş yanıtlar:
"Ne kanşıyorsun, senin işin mi?"
"Saygıdeğer efendim, dünyada binlerce kötülük var
da..."
"lyilik olmuş, kötülük olmuş, ne önemi var."
Padişahın Mısır'a bir gemi dolusu fare yolladığını söy-
ler Pangolos,
"Öyleyse ne yapmalı" diye sorar.
Derviş:
"Susmalı..."
"Sizinle nedenler ve sonuçlar, iyilik ve kötülük üzeri-
ne konuşmalı, ruhun niteliği üstüne konuşmalı."
Derviş bu filozofça konuşmaları duyunca, hemen sıvı-
şır.
Aydınlanma çağının ünlü düşünürleri, Voltaire önün-
den birer, ikişer dolaşıp giderler. Osmanlı düşünürleri
Voltaire'den sonra konuşmaya, düşünmeye varırlar.
özgür düşünce De Gaulle'ü aşar, günümüze kadar
gelir. Bugün, her türlü düşünceye sahip çıkılmaktadır.
însanlar, "Senin gibi düşünmüyorum ama senin düşün-
ceni söyleyebilmen için kellemi veririm" diyebilmekte-
dirler. Denilemeyen ülkeler varsa onlar da söylenmesi-
ne alışırlar.
Gün olur, harman olur.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Benzer şeyler arasında
birbirini tutma hali. uy-
gunluk. 2/ Kök, asıl. te-
mel... Anadolu'nun kimi
yörelerinde içkili, çalgılı
ve kadınlı eğlentilere veri-
len ad. 3/ Evcil bir geyik...
Toprak. kum ve saman
elemeye yarayan iri delik- 6
li kalbur. 4/ Hisse, pay...
Bir renk. 5/ Bir soru eki...
Arka, geri... Yüz metre
kare tutannda yüzey öl-
çüsü birimi. 6/ Güreşte
bir oyun... Göçebelerin konak ye-
ri. 7/ Vücudun bütün dış ve iç yû-
zeylerini kaplayan doku. 8/ Deniz
kenannda salaş ve dam gibi bannı-
lacak yer... Bir nota. 9/ İstem dışı
yapılan hareket... Yardım eden,
yardımcı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Koza gibi yumaklanrruş şey. 2/
Eskiden Yahudilerin ayırt edilmek
için omuzlanna taktıklan san ku-
maş... Yassı. basık. 3/ Bir soru sö-
zü... Kahverengi ve tüylü kabuğu olan bir meyve. 4/ Bir nota...
Kavgacı, yaygaracı. 5/ Soyundan gelinen kimse... Gerşek. 6/
Bir ay adı... Mikroskop camı. 7/ Asya'da bir ülke... Rey. 8/
"Elinde gâh âsâ oldu gâh —kalem" (Fuzuli)... İstenç yitimi. 9/
Roman, öykü, tiyatro ve benzeri yazın türlerinde en önemli kişi.
Y A Y I N H A K K I Cumhuriyel' E A J T T J R . i Z i N S i Z Y A Y I M L A N A M A Z
İLAN
TERÇAN KADASTRO
HÂKİMLİĞt'NDEN
Esas: 1989)56
Karar: 1992,497
Davalı parsel: Tercan Şengül köyü Akmezar mevkündeki 14900
m
2
miktanndaki 318 sayılı parsel ve yine aynı mevkide bulunan 4538
m2
miktanndaki 317 sayılı tarlalar. Davaa Tercan Orman İşletmesi
tarafından davalı Halil. İmoş. Ahmet, Mehmet, Ali Doğan, Zilfinaz
Kaya, Kıymet. Elif, Hüseyin, Güzel, Hüseyin ve Celal Karasu, Fın-
dık Doğan, Altun Yıldız, Dilber Balaban aleyhine mahkememize
açılan karar ıptali ve tescil davasının yapılan acık duruşmalan sonun-
da orman ıdaresının davasının parsel yönünden kabulüne ve taşın-
mazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği. verilen
karann yukanda adı gecen davalı tarafa adresi tespit edılemediği için
tebliğinin yapılamadığı ve ilan yoluyla tebligatın yapılmasının gerek-
tiği.
Bu ilan, karann tebliği yenne geçerli olacağjndan gazetenin yayunı
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tebliğ yapılmış sayılacağ) ve ka-
rann kesinleştirileceği ilanen tebliğ olunur. 30.9.1994
Basın: 51685
İLAN
T.C
NURHAK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1993 62
Taraflar arasında mahkememizde göriilmekte olan mülkiyet
hakkının tespitı davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen
ara karan gereğince;
Nurhak ilçesı. Seyitaliler mahallesi, belediye sınırlan içinde 1 ada, 1
parselde kayıtlı, doğusu Bayram Kuyruk. baüsı yol, kuzeyi Ali Kuy-
ruk ve güneyi yol ile çevrili,
Yukanda ilçesi. mahallesi, ada, parsel ve hudutlan yazılı taşınma-
zın davaa Ali Kuyruk (Süleyman oğ. 1943 doğ. Nurhak Seyitaliler
Mah.) tarafından mülkiyet hakkının tespiti talep edildiğinden, bu ta-
şınmazlann üzerinde hak iddia edenlerin iddialannı kapsayan belge-
ler ile birlikte son ilan tarihinden itibaren üç ay içerisinde mahkeme-
mize müracaatlan ilan olunur. 5.10.1994
Basın: 51602