03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 1994 PAZARTESİ 10 DIZIYAZI Kazak tarihçi Prof. Baybakov, ülkesinin tarihsel ve kültürel köklerini Cumhuriyet 'e yazdı Bozkınn 'özgür insanlan'J r \ /~\ J yıhnda SSCB'in dağılmasın- / \ J \ J J dan sonrajeolojik dünya hari- A. ^ *S A. tasında yeni bir ülke, Kazakis- tan Cumhuriyeti doğdu. Kazakistan'ınjeolojik konumu çok özeldir, As- ya ile Avrupa arasındaki kendine özgü bir köprü- dür. Kazakistan kuzeyden ve batıdan Rusya ile gü- neyde Kırgizistan, Türkmenistan ve Ozbekis- tan'la,doğuda ise Çin'leçevrilidir. Kazakistan'ın büyük bölümünü güneyden batıya doğru Tiyen- Şan, Saur ve Altay sıra dağlanyla kuşatılmış uç- suz bucaksız step, çöl ve yan çöfler kaplamakta- dır. Kazakistan'ın bellı başlı nehirlen Irtiş, Sır-i Derya. Ili. Çu ve Ural'dır. Bu bölüm Tuna'dan Hu- anhe'ye kadar uzanan "Büyük Step"tir. Kazakistan'ın iklimi kara iklimidir. Demircev- heri, bakır, polimetaller, altın, petrol, gaz, kömür ve fosforitler açısından zengin yeraltı kaynakla- nna sahiptir. Kazakistan'ın sanayi ve tanm potan- siyeli çok büyüktür. Ülkenin maden sanayii, siyah ve renkli metalurji, makine yapım sanayii, güb- re ve petrol üretimi ve işlenmesi, tekstil sanayii gelişmiştir. Kazakistan tahıl, pamuk, üzüm ve tü- tün üretmektedir, büyük bir hayvancılık merkezi- dir. At, deve, küçûk ve büyükbaş hayvan yetişti- rilmektedir. Kazakistan'ın birkaç bin yıllık bir tarihi ve kül- türü vardır. Önemli konulardan birkaçı yerli hal- lcın -Kazaklann- kökJeri, bunlarda devletin nasıl oluştuğu ve kaynaklan, kültürtinün ve kültürel ge- leneklerin gelişmesi ve diğer uygar- hklarlaolan karşılıklı ilişkilerdir. Ya- zılı kaynaklara başvurduğumuzda şu gerçekle karşılaşınz: Kazaklann ilk devleti 1470'te Kazak sultanlan,Ca- nibek ve Giray'ın çok sayıdaki boyu "Kazak bpyıT altında, güneydoğu- daki Semireçye (Yedinehir) ve Çu nehri deltasında birleştirdiği tarihte bu topraklar üzerinde doğmuştur. XVI. yüzyılın başlannda, Kasım Han döneminde Kazak Hanlığı güç- lenmiş ve sınırlannı genişletmiştir. Siriderya şehirlen Türkistan. Otrar, Sayram, Sauran, Sığnak, Suzak, Çimkent hanlığa katılmışlardır. Kazakistan Asya ve Avrupa'da bi- Knir olmuştur. XVI. yüzyıl, Jslam dünyası tarihinde çok önemli bir dö- nüm noktasıdır. Bu dönüm noktasıy- la yeniçağın geri sayımı başlamakta- dır. Ortaçagdan farklı olarak "Yeni Islam tarihinde hanedanlann çok ça- buk degişmesi, genel olarak da ikti- darların siyasal istikrarsızlıklan ve devletlerin kiiçük küçük olmasına karşılık ve bundan dolayı da yurtse- verligin olmaması nedeniyie biz şim- di buralarda birieşmiş devletleri gör- mekteyiz. Hindistan'da 'Büyük Mo- ğollann' Müslüman devletini, daha sonra Türkiye'yi ve tran'ı görüyo- ruz... Yine a>nı dönemde Orta As- ya'da Kazak Hanlığı. Buhara, Hi\a ve Yarkend hanlıkJarı ortaya çıkmış- tır" diye yazmaktadır ünlü doğusal- cı V.V. Bartoid. Türki dilli Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar ve Karakalpaklar tarih are- nasındakendilerinebelliyerleredin- mişlerdir. IAdıgJMözgÜPtüğü seven toplum Kazak Hanlığı tüm Kazaklann Han'ı olan Ta- ukehan'ın ölmesi ve iktidann berbirinin ayn Ka- zak gruplannı ve topraklan yönettikleri çok sayı- daki bozkır hanının eline geçtiği 1718 'e kadar va- rolmuştur. Bundan sonra sonu, ülkenin Rusya Im- paratorluğu'na dahil olmasıyla biten parçalanma ve dagılma süreci başlamıştır. Devlete adını ve- ren "Kazak" sözcüğü Türkçe kökenli bir sözcük- tür. Araştırmacılann çoğunluğunun görüşüne gö- re "özgür insan" anlamına gelmektedir. Kazaklar özgürlüğü seven göçebe ve çiftçi birtoplumdular. Büyük sayılarda besili hayvan sürülerine, zengin otlaklara ve ova ve vadilerde verimli topraklara sa- hiptiler. Ancak Kazaklardan ve birinci Kazak dev- leti olan Kazak Hanlığı 'ndan söz ederken bu hal- kın geçmişinin, deviet oluşumunun ve kültürü- nün yüzyıllar öncesine kadar uzandığını bilmek gerekmektedir. Bronz çağında, yani bundan dört bin yıl önce Kazakistan topraklan üzerinde Andronov ve Be- gazidandibayev kültürleri olarak adlandınlan ka- bileler yaşamıştır. Bunlartanm ve hayvancılıkla uğraşmışlar, aynı zamanda hızlı atlann koşuldu- ğu zırhlı savaş arabalannı kullanan çok iyi savaş- çılardır. Bu kabilelerin toplumlan içinde sınıfsal kat- manlaşma oluşmuş. basit halk ve savaş arabası sa- vaşçılan ortaya çıkmıştır. Bunlann algılayışlan- na göre koruyuculan Güneş tannsı Mitra olmuş- tur. Tannlann onunına dinsel marşlar okurlardı: "... Ü'lu Mitru sürergiderdi O hafıfarabasını Ogüzel, güzelim arabasım Ve arabayı çekerdi Dört beyaz at Sonsuz ünle dotu Fırtına gibi dört at Ön toynaklan altınla kaplı Arkalan ise gümüş..." Bu zırhlı arabalann tanımlan bu insanlann ken- di kabile tapınaklanna yaptıklan ve damlan gök kubbe olan kayalar üzerinde günümüze kadar gel- mişlerdir. tnsanlar aynca güneşten yanmış siyah kayala- nn düz yerlerine güneş başlı tannlan, eski tann- lan canlandıran güçlü deve ve boğalan ve danslı dinsel törenleri de kazımışlardır. Ünlü savaşçılann fümülüsleri Kazak bozkırla- nna dağılmış olup, bunlar devsel boyutlardaki toprak setlerle ve mezarlann kendileriyle ayırt edilmektedirler. San-Arki ve Aral önü bölgedeki Tegişken'deki Begazi ve Dandıbay nekrapolleri daha fazla tanınmaktadırlar. Mezara ölen kişiyle Portre Eski kentlerin peşinde Prof. Kari Moldahmetoviç Baybakov, 17 Kasım 1940 yıhnda Kazakistan'ın Talgar kentinde doğdu. Anne ve babası tarih öğretmenidirler. 1963 yıhnda Leningrad Deviet Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirdi. Kazakistan'a dondükten sonra Kazakistan Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi'nde çalışmaya başladı. Almatı'da yaşamakta. 1991 yılındanbu yana Kazakistan Cumhuriyeti A.H. MarguJan Ulusal Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü müdürüdür. Kazakistan Cumhuriyeti UBA üyesidir. Orta Asya'mn Ortaçağ'daki kentleşmesi, kent ile bozkır arasındaki etkileşim ve Kazakistan'ın kültür tarihi konusunda uzmandır. Kazakistan'daki Eski Kentlerin Incelenmesi Okulu'nun kurucusudur. 356'dan fazla bilimsel çahşması yayımlanmıştır. Bunlann arasında 20 tane monografi, ders kitabı ve albümler vardır. Başlıca yapıtlan "Güney Kazakistan'ın ve Semirecyanın ortaçağdald Şehir Kültürü" 1986 ve "Kazakistan'ın Eski Kentlerinin İzmde" 1991'dir. 1964 yılından beri arkeolojik kazılan yönetmektedir. Ortaçağ kentlerinden Otrar, Taraz, Kulan ve Talhir'de kazılar yapmıştır. Karl Moldahmetoviç Baybakov Kazakistan'ın köklü bir tarihsel mirasa sahip olduğunu belirten Baybakov şunlan söylüyor: "Kazak" sözcüğü Türkçe kökenli bir sözcüktür ve -özgür insan" anlamına gelmektedir. ka/akJar özgüriüğü seven göçebe ve çiftçi bir toplumduiar. birlikte silahını. baltasını, bronz hançerini. mız- raklannı, bazen de zırhlı arabaya koşulu atlannı gömerlerdi. Bu çağın insanlan sadece çok iyi savaşçılar. ço- ban, çiftçi değil. aynı zamanda çok da iyi maden- cilerdi.. bronzdan baltalar. bıçaklar, hançerler ve süs eşyalan yaparlardı. Bugün hala işletilen Jezkazgan ve Sayan bakır ocaklannı bu insanlar işlemeye başlamışlardır. Bunlar büyük yerleşim merkezlerinde, toprak damlı evlerde yaşamışlardır. Ancak çe\resi sur- larla ve hendeklerle çevrili, plana sıkı sıkıya uy- gun eski kentleri de bulunmaktadır. Bu kentlerde savaşçılar, zanaatçılar. rahipler ve çiftçiler yaşar- lardı. Bu kabileler Kazakistan topraklannda yak- laşık bin yıl, 10 XVII'den 10 IX-V1II yy'a kadar yaşamışlardır. Bunlann yerine Sakalargelmişleıdir. Eski Pers- leronlan böyle adlandırmışlardı. Çinliler ve Yu- nanlılar ise Skif "ler demişlerdir. Bunlar göçebe, yan göçebe ve çiftçi idiler. Ancak her şeyden ön- gin gidiyoıiar... Onlaria Ugili haber almak bile eii- mizi kolumuzu bağlıyor, çarpıntı ve acı kapbyor yü- reğimizi- düşman kılıcı dört bir yana korku saçı- yor™ Sakalar ancak IÖ VI. yy'da yanlannda sadece yağmaladıklan zenginliklerle değil, Midya, Urar- tu ve Asur kültürleriyle tanışmış olarak kendi boz- kırlanna dönmüşlerdir. Daha sonra Sakalar Ahe- menidlerle kanlı savaşlar yapmışlardır. Özellikle 530 yılında Sakalar'la yapılan savaşta "Rarsauş ülkesinin Ahemenidler soyundan gelme kralı" bü- yük Kir öidürülmüş, Saka Kraliçesi Tomris'in emriyle kafası insan kanıyla doldurulmuş kazana atılmıştır. Daha sonra Sakalar Persler'le birlikte eski Yu- nan'a karşı savaşmışlar. Termopila savaşıyla ün- lenmişlerdir. "Dünya Farihi Büyük İskender^e "Yaksart (Sir-i Dena) nehri arkasında doğunun >oJunu kapatarak Büyük İskender'in savaşçılan- na başanlı bir biçimde karşı gelmişlerdir." IÖ IV- III. yy 'larda Sakaiar Kazakistan'da iik devletlen- .azakistan topraklannda tarih boyunca yaşayan devletlerin ekonomileri karma ekonomi olmuştur. Bu Kabilelerde hayvancılıkla uğraşanlaria çiftçiler yan yana yaşıyorlardı, bozkır ve şehir yan yanaydı. Bozkınn önemli yerleşim yerleri Büyük Ipek Yolu üzerinde yer almışlardır. Ipek Yolu'ndan her çeşit malm yanı sıra, çeşitli kültürler ile Manihizm, Budizm, Hıristiyanlık ve daha sonra da Kazaklar'ın dini olan Islam gibi dinler geçmiştir. şapka süslüyordu ve şapkanın üzerinde Güneş Tannsı'nı simgeleyen kanatlı uçlarbulunmaktay- dı. Silah olarak uzun bir kılıç ve kısa bir hançer bulunmuştur. Kralla birlikte mezara kilden yapıl- mış kaplar içinde kımız, ağaç tepsiler içinde et parçalan, gümüş ve bronzdan yapılmış değerli kaplargömmüşlerdir. "Andronovlar" ve bunlann çocuklan olan Sakalar Kazaklann büyük büyük atalandırlar. Sakalann yerine geçen ve IÖ III. yy'dan İSIII. yy'a kadaryaşayan Usuni'ler ise bü- yük Kazaklar'ın boylanndan birinde adlannı ha- la sürdürmektedirler. Uysun boyundan Kazaklar hala eski Usunlann yaşadığı Yetisu'da yaşamak- tadırlar. Bılim adamlannın çoğunluğu Andronovlar'ın ve Sakalar'ın Avrupeoid olduklan kanısındadır- lar. Bunun kanıtı olarak antropolojik araştırmalar gösterilebilir. Ancak IÖ I. Bin'in ortalanndan iti- baren Kazakistan dahil Avrasya steplerinde sayı- lan sürekli artan Mongoloid ırkın temsilcilen or- taya çıkmaktadır. Dil sorunu da çok karmaşıktır: IÖ I Bin boyun- ca Kazakistan nüfusunun ağırlıklı olarak Indo- Avrupa, Indo-Iran dillerinin taşıyıcısı olduklan kanısı yaygındı. Ancak şimdilerde bronz çağında yaşayan kabileler arasında, özellikle de Sakalar'ın öncül Türk dillerde konuşan kabileler olduğu gö- rüşü yaygınlaşmaktadır. İssık tümülüsünde, "Altın insanın" bodrumun- gümüş birfincan bulunmuştur. Bu fincanın di- binde 26 işaretten oluşan bir yazı bulunmaktadır Yazı henüz okuna- mamıştır. Bazı bilim adamlan yazı- nın lran dillerinden birinde yazıldı- ğını, bazı bilim adamlan ise öncül Türk dilinde yazıldığını kabul et- mektedirler. Ancak ne olursa olsun bu dönem, orta veyakınçag Kazak- lan'nın dış görünüş ve dillerinin oluşumunun, tinsel stereotiplerinin, kültürlerinin, günlük yaşam ve tö- relerinin pek çok öğesinin başladı- ğı dönemdir. JS I. Bin'inortası Kazaklar'ın \e tüm Türksel halklann tarihinde en önemli dönüm noktasıdır Hakan soyundan gelme ünlü sa- vaşçı Kül-Tigin onuruna yazılan es- ki Türk yazılı kaynaklannda Büyük Bozkır'da yeni çağın başlangıcı hakkındaşunlaryazılıdır: Yukanda mavi gök ve yerde boz toprak yara- tıldığında, ikisinin arasında insa- noğlu yaratılmışrır. tnsanoğlunun üstünde benim atalarım olan Bu- min Kagan ve Istemı-Kağan hü- kümdar koltuğunda gururia orur- muşlardır. Hükümdar olur olmaz devleti konıdular ve Türk halkının yasalannı (yaptıiar). Eski Türk- İer'in ımparatorluğu Pasifik Okya- nusundan Karadenız'e kadar uzan- mıştır. Bu dönemde etnik durum değişmeye başlamış, imparatorlu- ğun egemenliği Türkçe konuşan ka- bilelere geçmiş, merkezi ise Altay olmuştur. VI. yy'ın ikinci yansında yazılı kaynaklarda "Türki" sözcü- ğü kullanılmaya başlanmıştır (Çin- cede tutszüye, sogdi dilinde turk). ce olağanüstü birer biniciydiler. Dünyada ilk kez dörtnala giden atın üzerinde oturarak ok atmayı ögrenen halk Saka'lar olmuştur. Ve özellikle 'Skiriı ve 'Saka'lı binici yılmaz kentavr (at-insan) tanımlamasının öncül örneği olmuştur. Avru- pa'nın dağlık ve bozkırlık bölgelerinin, özellikle de Kazakistan'ın step şövaiyelerinın hızlı akıncı- lan IÖ Vll yy'da Kafkas sıradağlannı aşarak Önasya'ya saldırmışlar, kentleri yakıp, saray ve tapınak gibi yerlerini yıkmışlardır. Bunlann ba- şanlanndan rahatsız olan Asur Kralı Assargadan (tÖ 680-669) bunlarla birlik olmaya çalışmış. ken- di kızını Skifönderi Partatua'ya gelin olarak ver- mek zorunda kalmıştır. Saka süvarileri biryanda Urartu kent surlanna. öteyanda Filistin'e kadar dayanmışlardır. Mısır'a yönelmişler. Urartu kalesi Teyşebain'i yıkmışlar- dır. Jncil peygamberlerinden Yeremiya haykırdı ki: tşte kuzey ülkesinin halkı geüyor... ok ve kısa bir mızrak elinde... sesleri bir deniz gibi çağhyor, tek bir insan gibi sıraya girip, at üstünde doludiz- ni kurmuşlar, merkezlerini güney-doğu Kazakis- tan'daki Cetisu (Yedi nehir) bölgesi yapmışlardır. Sakalar'ın kralı aynı zamanda başrahip görevıni de yerine getirmiştir. Sakalar'ın kendi yazılan. kendi mıtolojilen ve dünyanın en ileri sanatlan düzeyinde ve yazında "vahşi hayvan biçemli sa- nat" adını alan sanatlan vardı. Bu sanatın özü vahşi v e otobur hay\ anlar ve bunlararasındaki sa- vaşlan konu alır. Bu sanatın altın ve bronzdan ya- pılmış başyapıtlan dünya müzelerinin sergilerini süslemektedir. Sakalar krallannı, ünlü savaşçı ve rahiplerini devsel tümülüslere gömmüşler, me- zarlara pek çok altın süs eşyası, silah, kilden ve ahşaptan yapılmış nesneler koymuşlardır. Kazakistan başkentı Almatı yakınlannda yapı- lan kazıda ortaya çıkartılan Sak tümülüsü Issık, tüm dünyaca iyi bilinmektedir. Ortaya çıkartılan mezarda, çam tomruklanyla kaplanmış ağaç ze- min üzerinde yatan ve üzerindeki elbisesi altın levhalarla kaplı olan Saka kralının kemikleri bu- lunmuştur. Kralın başını yüksek. keskın uçlu bir Türksel anıtlannın arkeolojik açıdan inceleme- leri bunlarla somut birleşik Türksel kabilelenni karşılaştırmaolanağı vermektedir. Sayan-Altay'da erken Kırgız, erken Kıpçak ve erken Oğuzlar'la karşılaştınlan arkeolojik kültürler ortaya çıkartıl- mışlardır. Iç kanşıklıklar, kabile savaşlan. iktidar ve otlaklar için verilen uğraşılar boyunca Kaza- kistan steplerinde, kent ve ovalannda yaşayan Türk boylan güneye, Orta Asya'ya (Türkeşler. Karluklar, Kıpçaklar, Özbekler, Oğuzlar. Türk- men-Selçuklular), Küçük Asya'ya (Anadolu'ya) ve Kafkaslara (Türkmenler ve Selçuklular), batı- ya-Avrupa'ya (Kangarlar-Peçenekler, kıpçaklar- Polovlar, Türkler-Oğuzlar, Karaklobuklar-Kara- kalpaklar) göç etmişlerdir. I Karma ekonofflüi Idevletter VI. yüzyıldan XII. yüzyılın başlanna kadar Ka- zakistan topraklan üzerinde Moğol istilasına ka- dar Batı-Türki, Türkeş va Karlık kağanlıkları, Oğuzlar'ın, Karahanlı, Kımaklar'ın ve Kıpçak- lar'ın devletleri ardı arkasına birbirlerinin yerini almışlardır Moğol istilasından sonraXIII. yüzyıl- da Moğol Imparatorluğu'nun Cuçi ve Canataya uluslan oluşmuştur. Bunlar daha sonralan Ak- Ordu'ya daha sonra Kazak Hanlığı'na yaşama olanağı vermiştir (yukanda söz etmiştik). Tüm bu devletlerin ekonomileri karma ekono- mi olmuştur. Bu kabilelerde hayvancılıkla uğra- şanlaria çitfçiler yan yana yaşıyorlardı, bozkır ve şehir yan yanaydı ve birbirlerini tamamlıyorlar- dı. Taraz, Otrar, Ispicab, Talhir, ilk ve ortaçağlar- da Doğu'yla Batı'yı, Japonya'yı, Kore ve Çin'i, Orta Asya'yla, lran'la, Selçuklular'la, Rusya'yla ve Bizans'la birleştiren Büyük Ipek Yolu üzerin- de yer almışlardır. Bu yoldan Manihizm, Budizm, Hıristiyanlık ve VIII. yüzyıldan başlayarak güç kazanan ve daha sonra da Kazaklar'ın dini olan Islam gibi dinler geçmiştir. Çeşitli uygarlıklann düşünce ve özelliklerini içinde sindiren, bunlan işleyen ve Kazakistan top- raklan üzerinde yaşayan halk gezici konut-yurt, atlar için eğer ve koşumlar gıbi, atlı savaş sanatı gibi. halı dügümleri, gümüş süs eşyalan gibi, me- lodili ve step atlannın koşmasını anımsatan mü- zik gibi iktisadi yaşam ve kültür alanında kendi erişimlerini dünya kültür zenginliklerinetaşımış- lardır. Şu anda eski Kazak ülkesi, şimdiki Kaza- kistan Cumhuriyeti kendi devletinin, ekonomisi- nin ve kültüriinün gelişim ve oluşum dönemini ya- şamaktadır ve dünya topluluğu içinde layık oldu- ğu yeri almaya çalışmaktadır. Yarın: Kazakistanlı Nüfusbilimci Makas Tatimov eski kentlerin peşinde POÜTÎKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Özgür Dûşünceden Yana... önce Fransa'da başlayan, sonra dünyanın dört bir ya- nına yayılan öğrenci eylemleri ve gösterileri çok önemli- dir (1968). Bu eylemlere ve gösterilere kimler katılma- mıştır ki! Başta filozof Jean-Paul Sartre gelir. Sartre, koltuğunun altında ünlü "Halkm Davası"dergisi, cadde- ierde dolaşır. Cadde cadde, sokak sokak dolaşarak ünlü 'kızıl' dergiyi satar. Kimse de kılına dokunamaz. 0 dönemin, şimdi adı unutulan içişleri Bakanı, gene o dönemin adı dillerde dolaşan Cumhurbaşkanı Charfes de Gaulle'e koşar, Sartre'ın tutuklanmasını ister. De Ga- ulle'ün, İçişleri Bakanı naverdiği yanıtçok ünlüdür: "Voltaire tutuklanamaz!..." Cumhurbaşkanının tutuklanamaz dediği Voltaire öleli aradan iki yüzyıl geçmiştir. De Gaulle, bu sözleriyle iki yüzyıl öncesini, VoKaire'i anımsatır. Şimdi bir özgürlük davasına sahip çıkılırken Sartre'ın diliyle Voltaire dile gelmektedir. Fransa'da Sartre elleşilmez, erişilmez bir sestir. Bunu De Gaulle de bildiği için gerilere uzanmak- ta, Sartre yerine Voitaire demektedir. "Voltaire ve Aydınlanma Çağı" hakkında bir kitap ya- zan, özgürlük çağı için canını ortaya atan Server Tanilli dostumuz da bunu bilmektedir. Sartre'ın açtığı yoldan gelenler vardır. İki ad verelim, Emile Zola, Victor Hugo başta gelir. Bilir ki Voltaire tutuklanamadıgı gibi Sartre da tutuklanamaz. Günümüzde Fransa'da özgürlük kav- gacılarmdan hiç kimse tutuklanamaz. özgürlük meşale- si geniş ve yaygın kulvarlardan geçmektedir, milyonlar bu kulvarları doldurmaktadır. Ülkemiz 12 Mart, 12 Eylül gibi üniformalı faşizmin ege- men olduğu dönemlerden geçti. Bir namerdin kurşunu o dönemlerin başında Server Tanilli'ye değdi. Ozgürlük- ten ve demokrasiden yana olanlar, Server Tanilli'yi ba- ğırlarına bastılar ve korudular. Yıllar var ki özgürlük kahramanı Tanilli, yurtdışında savaşımını kahramanca sürdürmekte olup makaleler, kitaplar yazmaktadır. Voltaire, söz konusu olduğunda Türklere de değinir. Ülkede pek ünlü bir derviş vardır. Onun düşüncesini al- mak isterler. Pangdos, dervişe sorar: "Üstat, size insan denilen yaratığın dünyaya niçin gel- diğini sormak isteriz." Derviş yanıtlar: "Ne kanşıyorsun, senin işin mi?" "Saygıdeğer efendim, dünyada binlerce kötülük var da..." "lyilik olmuş, kötülük olmuş, ne önemi var." Padişahın Mısır'a bir gemi dolusu fare yolladığını söy- ler Pangolos, "Öyleyse ne yapmalı" diye sorar. Derviş: "Susmalı..." "Sizinle nedenler ve sonuçlar, iyilik ve kötülük üzeri- ne konuşmalı, ruhun niteliği üstüne konuşmalı." Derviş bu filozofça konuşmaları duyunca, hemen sıvı- şır. Aydınlanma çağının ünlü düşünürleri, Voltaire önün- den birer, ikişer dolaşıp giderler. Osmanlı düşünürleri Voltaire'den sonra konuşmaya, düşünmeye varırlar. özgür düşünce De Gaulle'ü aşar, günümüze kadar gelir. Bugün, her türlü düşünceye sahip çıkılmaktadır. însanlar, "Senin gibi düşünmüyorum ama senin düşün- ceni söyleyebilmen için kellemi veririm" diyebilmekte- dirler. Denilemeyen ülkeler varsa onlar da söylenmesi- ne alışırlar. Gün olur, harman olur. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Benzer şeyler arasında birbirini tutma hali. uy- gunluk. 2/ Kök, asıl. te- mel... Anadolu'nun kimi yörelerinde içkili, çalgılı ve kadınlı eğlentilere veri- len ad. 3/ Evcil bir geyik... Toprak. kum ve saman elemeye yarayan iri delik- 6 li kalbur. 4/ Hisse, pay... Bir renk. 5/ Bir soru eki... Arka, geri... Yüz metre kare tutannda yüzey öl- çüsü birimi. 6/ Güreşte bir oyun... Göçebelerin konak ye- ri. 7/ Vücudun bütün dış ve iç yû- zeylerini kaplayan doku. 8/ Deniz kenannda salaş ve dam gibi bannı- lacak yer... Bir nota. 9/ İstem dışı yapılan hareket... Yardım eden, yardımcı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Koza gibi yumaklanrruş şey. 2/ Eskiden Yahudilerin ayırt edilmek için omuzlanna taktıklan san ku- maş... Yassı. basık. 3/ Bir soru sö- zü... Kahverengi ve tüylü kabuğu olan bir meyve. 4/ Bir nota... Kavgacı, yaygaracı. 5/ Soyundan gelinen kimse... Gerşek. 6/ Bir ay adı... Mikroskop camı. 7/ Asya'da bir ülke... Rey. 8/ "Elinde gâh âsâ oldu gâh —kalem" (Fuzuli)... İstenç yitimi. 9/ Roman, öykü, tiyatro ve benzeri yazın türlerinde en önemli kişi. Y A Y I N H A K K I Cumhuriyel' E A J T T J R . i Z i N S i Z Y A Y I M L A N A M A Z İLAN TERÇAN KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN Esas: 1989)56 Karar: 1992,497 Davalı parsel: Tercan Şengül köyü Akmezar mevkündeki 14900 m 2 miktanndaki 318 sayılı parsel ve yine aynı mevkide bulunan 4538 m2 miktanndaki 317 sayılı tarlalar. Davaa Tercan Orman İşletmesi tarafından davalı Halil. İmoş. Ahmet, Mehmet, Ali Doğan, Zilfinaz Kaya, Kıymet. Elif, Hüseyin, Güzel, Hüseyin ve Celal Karasu, Fın- dık Doğan, Altun Yıldız, Dilber Balaban aleyhine mahkememize açılan karar ıptali ve tescil davasının yapılan acık duruşmalan sonun- da orman ıdaresının davasının parsel yönünden kabulüne ve taşın- mazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği. verilen karann yukanda adı gecen davalı tarafa adresi tespit edılemediği için tebliğinin yapılamadığı ve ilan yoluyla tebligatın yapılmasının gerek- tiği. Bu ilan, karann tebliği yenne geçerli olacağjndan gazetenin yayunı tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tebliğ yapılmış sayılacağ) ve ka- rann kesinleştirileceği ilanen tebliğ olunur. 30.9.1994 Basın: 51685 İLAN T.C NURHAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1993 62 Taraflar arasında mahkememizde göriilmekte olan mülkiyet hakkının tespitı davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince; Nurhak ilçesı. Seyitaliler mahallesi, belediye sınırlan içinde 1 ada, 1 parselde kayıtlı, doğusu Bayram Kuyruk. baüsı yol, kuzeyi Ali Kuy- ruk ve güneyi yol ile çevrili, Yukanda ilçesi. mahallesi, ada, parsel ve hudutlan yazılı taşınma- zın davaa Ali Kuyruk (Süleyman oğ. 1943 doğ. Nurhak Seyitaliler Mah.) tarafından mülkiyet hakkının tespiti talep edildiğinden, bu ta- şınmazlann üzerinde hak iddia edenlerin iddialannı kapsayan belge- ler ile birlikte son ilan tarihinden itibaren üç ay içerisinde mahkeme- mize müracaatlan ilan olunur. 5.10.1994 Basın: 51602
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle