20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL1993 SALI DIZIYAZI Feni fışkırmayabaşlamış umutla birlikte hüzün de seziliyor. Birçok insan için de birdevir kapanmış. Zira herkes rüzgar gülü değil. Mustai Karim, "Benim devrim artık geçti" diyerek • 1 ' 1 1 A t * 1 1 " w • • • yeniden milletvekilliğini geri çevirip Ufa'ya çekilmiş. Abmünizmden Âarupsiya'ya RUSLAR Hazırlayan: GÖNÜL PULTAR Aurunun yanında yaşm da yanışı, kimi kişinin günah keçisi durumuna gelmesi, "hak düşmanı" ilan edilmesi, aylarca süren halka açık yargılamalar... Kendine göre işlevi olan bu tür yöntemlerin acı anılan henüz belleklerde. Aksine, eski kurbanlardan tarih adına özür dilenmekte. Rus insam umutlamnak istiyorH M H H ir yıl önce Rusya Fede- I I tan öbür başa gezecekler. İlk başta Alir yıl önce Rusya Fede- rasyonu'na gjttiğim za- man komünizmin terke- dilışinin üzerinden çok az zaman gecmışti ve in- sanlar adeta şok halinde. karşılanndakı görüntü ıçin "kaos" demişlerdı. Oysa iç savaş olmadığı sürece kaosun olacağı yok. Gene de in- sanlan tedirgin eden, huzursuzluk ve- ren bir doyumsuzluk var. Bu, yolsuzlu- ğun yayılmasının, gangsterlerin çoğal- masının, yaşamın bırden çok pahalılaş- masının. glasnost ile birlikte gizlemeye olanak kalmayan yoksulluk ve gen kalmışlığın gözler önüne serilişinın ya da perestroyka ile yenıden yapılanma yerine laçkalığın ortaya çikışının getir- diği duygunun ötesınde bir duygu. İnsanlar. besap soramamaıun tedirginlı- ğj ıçınde. Biz Türkiye'de bu tedirginliği. Allah taksiratlannı afTetsin, Ketnal Ilıcak ve Tıırgırt Özal'ın ölümleriyle bir dereceye kadar gıderdik. Varlığı yadsınamaya- cak bu tatminsızlığımizı gidermek ıçin en son Ergun GökneTe sanldık. "Ne de- mek ÎLKSAN'a parayı ben verdim de- mek, öyle kolay kurtuluş yok" ya da "Kilyos'taki arazi ve daba önce koopera- tifteki gelişme konusunda doğru dürust açıklama gerek" diyemedigımiz için bü- tün sıkıntımızı Göknel ve iki eşini ayıp- lamakla gidermeye çalıştık. /nsanlar, hesap soramamaıun tedirginliği içinde. Biz Türkiye'de bu tedirginliği, Allah taksiratlannı afTetsin, Kemal Ilıcak ve Turgut Özal'ın ölümleriyle bır dereceye kadar giderdik. Varlığı yadsınamayacak bu tatminsizliğimizi gidermek için en son Ergun Göknel'e sanldık. Oysa Rusya Federasyonu'nda bu tür bir "katarsis" (annma) ya da toplumsal rahatiama yaşanamamış. Yeltsin gider- se ıç savaş olacağmı öngörenler ister is- temez bu duruma işaret ediyor. bir tür hesaplaşmanın er geç kaçınılmaz oldu- ğunu bebrtıyorlar. Bu hesaplaşma do- ğal olarak, sadece son bır ikj yılın kanıp- siası (yolsuzluklan) için değil. asıl. bir önceki rejimin. komünıst rejimin so- rumlulan ıçin söz konusu. Gemiyi kara- ya oturtmuş olduklan, hatta ondan da öte, ideolojik nedenlerle artık "tukaka" sayılan komünizmin uygulayıcılan ol- duklan ıçin. Kunınun yanında yaşm yanması Gelgelelim 'Anadolu ihtilali' nde oldu- ğu gıbi radikal bir kesıntınin, yönetim ve yönetici değişiminin gerçekleşmeyişi bu insanlan şimdiye kadar her türlü'de- ğerlendirmeden ve yargılamadan kur- tarmış. Üstelik onlann yüz seksen dere- ce çark ederek bir gün önce tükürdük- lerini yalamalanna olanak vermiş. Şimdıki halde, eski "tavariş"leri (yol- daşlan) tanımlamak için en çok kullanı- lan deyim "rüzgar gülü". Böylesine her devrin adamı ınsanlann ıktidan, kısa süre önce komünizme methıye düzenle- rin aynı ateşle bugün serbest ekonomi- yi, dini, ulusçuluğu savunuyor olmalan. birçok kişiye rahatsız edici geliyor. An- cak daha önce çektiklerinden ötürü, bu- laruk havayı temizlemek için fırtına iste- miyorlar. Kurunun yanında yaşın da yanışı, kimi kişinin günah keçisi durumuna gelmesi, "hak düşmanı" ilan edilmesi, günlerce, aylarca süren halka açık Moskova'dan izlenim yansıtan rutin fotoğraflardan biri de McDonald's önündeki kuyruktur. Görüntünün açlık, yokluk bahâyle pek de ilgisi yoktur. 12 milvonun üBeriodeki bu kentte tek McDonald's restoranı değil, aynı zamanda tek hamburgerci var. ızdihamı başka bir şeyie açıklamak bu neîdenle anlamlı değil. Yeltsin'e mubalif olanlar kadar vandaş olanlarda geniş bir kesimi oloştunıyor. Moskova'da satılan yeşil renkü çikita muzlar hemen tüketiliyor. Leningrad'da Çar Alexander Küisesi restoras\ onı.. yargılamalar... Kendine göre işlevi olan bu türyöntemlerin acı anılan henüz bel- leklerde. Aksine. eski kurbanlardan ta- rih adına özür dilenmekte. 'Aklandım' Geçen yıl, pek çok kişiden geçmişteki acı günlenn öyküsünü dinlemiştim. Zindanda çürümeler, kurşuna dizilme- ter, Gulag'da telef olup gitmeler... Tata- ristan'ın Çallı kentinden gazeteci Batur- han Azimov Sibirya'ya göndenlişini, orada geçirdiği yıllan ve daha sonra Kruşçev döneminde özgür bırakılışını anlatmıştı. Bu yıl, Moskova'ya uçu- şumdan bir gün önce İstanbul'da telefo- num çaldı. Azimov. Türkiye'ye gelmiştı ve müjdeliyordu: "Aklandım" diyordu. "Aklandım". "Aklandım." Rusya Federasyonu'- nda kaldığım sürece bu sözü düşün- düm. Türk lehçeleri yok, Türk dilleri var diyen Prof. Talat Tekin'i yalana çı- karan bu yalın, öztürkçe sözcük benim için sadece Federasyon'da değil tüm eski SSCB topraklannda yankılanıp durdu. Kımbilir başka hangi kentlerde kimler aklanmış ya da aklanmakta idi? SultangaliyeFler, Derdüment'ler, Osip Mandelstam'lar, Yuli Danıel'ler ak- lanamadan, aklanabileceklerini göre- meden. düşünemeden göçüp gittiler. Moskova'da. halen ABD'den geri dönmesi için çağn yapılmış olan Şolye- nitzin için şık bir daire hazırlanmakta. Kazan'da önümüzdeki günlerde Cedit- çi pedagog Ahmed Hadi Maksudi (Sadri Maksudi Arsal'ın ağabeyı) doğumunun 125. yılında anılacak. Hadi Maksudi, kendi yatağında, ancak uzun tutuklu- luk yıllan sonucu çökmüş bir insan ola- rak son nefesini vermiş. Evet, tıkanıklığın ve tedirginliğin yanı sıra umut da var artık Rusya Federas- yonu'nda. Yeni fışkirmaya başlamış umutla bir- likte hüzün de seziliyor. Birçok insan için de bir devir kapanmış. Zira herkes rüzgar gülü değil. Mert insanlar da var. Nazım Hikmet'in arkadaşı. Komünist Parti üyesi, uzun yıllar milletvekilliği yapmış, komünizme gerçekten inanmış vazar Mustai Karim, "Benim devrim artık geçti" diyerek yeniden milletvekil- liğini gen çevirip Ufa'ya çekilmiş. SSCB döneminde bir uluslararası toplantıdan ötekine çağnlan yaşh yazann tabii bu- gün pek arayanı soranı yok. Rusya Federasyonu'ndakı en büyük değişıklık ıse dağılma sürecinın, henüz başlamış değilse de her zamankinden çok sözü edilir. tartışılır hale gelmiş ol- ması. Moskova'da Flora Gibadullina an- lattı. Turist rehberi olan bir arkadaşı bir grup Alman turisti gezdirmiş. Turistler trenle Rusya Federasyonu'nu bir baş- tan öbür başa gezecekler. İlk başta Al- manlar süreklı şıkayet etmişler. Servis- ten şikayet etmişler, organizasyon bo- zukluğundan şıkayet etmişler. Ama ki- lometrelerce kilometrelerce, Federas- yon'un uçsuz bucaksız, taa Pasifik Ok- yanusu'na varan toprağını gezip bitir- dikten sonra şapka çıkanmışlar Aksine, bu denli genış toprağın tek elden bu ka- dar bıle idare edılebildiğıne hayranhk duymak gerek demişler. Söz konusu alanın genişliğını tam idrak edebilmek için haritaya bakmak gerek. Önemli olan sadece kilometrekare olarak mik- tan değil. bir kıtanın bir ucundan öteki- ne, Kuzey Avrupadan taa Asya'nın öbür ucuna kadar yayılmış olması. Yanlış anlaşılmasın. SSCB'den ya da BDTden değil. sadece Rusya Federas- yonu'nun toprağından söz ediyorum. Komünist rejim döneminde bu denli geniş toprağı yönetmek kolay. Erk pira- mit şeklinde, yukandan aşağıya yayıl- makta. Yukandan aşağıya doğru, her ünitenin yöneticisı kendi etki alanında dediğim dedık hüküm sürüyor ve bu sayede her türlü soruna çare buluyor. \ezife Kerimova'nm verdiğı nefis ör- nekle "Eğer kocamın gözü dışandaysa gidip köyümdeki Komünist Şefe şika\et ediyorum, o da kocamı çağınp gözdağı veriyor, evine dönmezsen seni tutuk- latırun, divor. v Dağılma bir iç sorun Şimdı öyle mı?Otoritesini Moskova'- dan aldığını öne sürebilen yerel despot- iann dönemi kapanmış. Saat gibı ışler görünen sıstem yok olmuş. Ancak yü- rürlükteki yasalara göre tek devlet var ve tek başkent de Moskova. Bu merke- zilik, ıletişımin büyük aksakhkla sağ- lanabıldıği Federasyon'da, Türkiye'- dekı bürokrasiy i aratmayan, hatta daha beten bir bürokrasinin varlığı da ekle- rûnce büyük sorun yaratıyor. Do- layısıyla Moskova'dan çok U2akta yaşamakta olan Ruslar kazan kaldırma durumundalar. Bunlann arasında, özellikle Urallar'daki Ekaterinenburg'u (Sovyetler zamanının Sverdlovsk'u) ve en sağda, Pasifik Okyanusu'nda, Kuzey Kore ve Mançurya'ya yakın Viadivos- tok'u saymak gerek. Bu ıki yöre de pek uzak olmayan bir gelecekte bağımsız- lığını ilan ederse şaşmamalı. Görüldüğü üzere, "dağılma" her şey- den önce Ruslann bır iç sorunu. Ancak bu süreçte Rus olmayan Kafkasya cumhunyetleri ile "Türki" Tataristan*- ın. Başkurtistan'ın. Çuvaşistan'ın ve Yakut-Saha'nm da rolü olacağı mu- hakkak. Bu konu bambaşka bir yazı di- zisi gerektirdiğinden burada üzerinde durmuyorum. Öte yandan. uzun vadede Rusja'nın Beyaz Rusya ile ve belki de Ukrayna ile yakınlaşması ve bir tür politik birliğe doğru gıtmesi söz konusu. Görünen şu ki, eski SSCB'de sulann kolay kolay du- rulacağı yok ve çok uzun vadede, kanlı ya da kansız olaylar sonucu, sınırlarda değışmeler beklemek pek de yanlış ol- mayabılir. Eğer özetlersek. Rusya'nın kendine yenı bir lıder arayışı içinde olduğu bu- günlerde kısa vadede pek fazla bir yeni- lik ya da ilerleme yok gibı görünüyor. Batı'yla bütünleşme çabalan şimdilik sadece yolsuzluk getirmiş. İnsanlar es- kiyı aramakla meşgul. Yeniye uyum sağlamakta güçlük çekiyorlar. Ancak, yavaş ama emin, değişim ken- dini göstermeye hazırlaruyor. Yetmiş yıllık tabular yıkılıyor. "suçhı" sayılmış olanlar aklanıyor. Mustai Karim'ın Başkurtçası ile "uzun uzak" sürecek olsa da, toplumun kabuk değiştirmesi başlamış... BİTTİ VEFAT Kayseri ulemasmdan Merhum Hafız Mahmut ve Merhume Sare Kuşçulu'nun torunu, Merhum Hacı Süleyman ve Hacı İkbal Kuşçulu'nun oğlu, Merhum Hacı Mustafa ve Merhume Hacı Esma Kürtüncü'nün damadı, Merhum Av. Nejat Mavituna'nm kayınbiraderi, Merhume Meliha Çarmık'ın, Zehra Mavituna'nın ağabeyleri, Merhume Cemile Sağlam, Mahmut M. Kuşçulu ve Zübeyde Buharalıoğlu'nun babaları, Nedret Kuşçulu ve Can Buharalıoğlu'nun kayınpederi, Nuh Naci ve Elif Kuşçulu'nun, Numan ve Sinan Sağlam'ın dedesi, Hacı H. Hatice Kuşçulu'nun eşi, H.NUH KUŞÇULU 20 Eylül 1993 günü vefat etmiştir. Cenazesi, 21 Eylül 1993 Salı günü (bugün) Fatih Camii'nden öğle namazını müteakip kaldırılarak Edirnekapı Şehitliği'ndeki aile mezarlığınadefnedilecektir. AİLES! Celenk gönderilmemesi; arzu edenlerin T.E.V. Cemile Sağlam Fonu 'na (Tel: 274 52 60) bağışta bulunmalan rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle