23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14EYLÜL1993SAU CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 MB'densosyal •VAN(AA)-Merkez Bankası'nca Van Gölü kıyısında sosyal tesis yaptınlıyor. Van'a 25 kilometre uzaklıkta Çıtören mevkiinde 100 bin metre kare alan üzerinde yapırru süren tesisin 130 milyar liraya tnal olacağını belirten Merkez Bankası yetkilisi S. Asaf Böke, tesiste 276 kişilik yatma ünitesi, yemek salonlan ve konferans salonu bulunacağını bildirdi. Tarımda •ADANA(AA)-Artan nüfusumuzun daha iyi beslenmesi, ekonomiye katkı sağlanması vesanayimizin hammadde ihtiyacının büyük oranlarda öz kaynaklanmızdan sağlanabilmesi için tanmsal üretimımizin önemh ölçüde arttınlması gerektiği belirtildi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tanm Ekonomisi Bölümü'nce haarianan, 2 binli yıllann, değerlendirildiği raporda. dünya koşullannın tanma karşıdahaduyarlı yaklaşılmasıru zorunlu kıldığı ıtadeedıldi. TİSK-Avrapalı gopuşmesı • ANKARA (AA) - Türkiye İşveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK), Avrupah işadamlanna Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinin düzenlenmesi konusunda işbirliği yapmalannı önereceİc. TİSK'ten yapılan yaalı açıklamaya göre 15-18 eylül tarihlerinde Fransa'nın Bordeaux kentinde toplanacak olan Uluslararası İşverenler Teşkilatı'nın (IOE) Avrupa üyeleri icra komitesi oturumuna, Türkiye'den TİSK adına Genel Sekreter Kubilay Atasayar katılacak. OtonMbü üretimi • BLRSA(AA)-Tofaş Otomobil Fabrikası'nda bu yılın (ocak-ağustos) döneminde geçen yıla göre yüzde 26 artışla 117 bin 537 otomobil üretildi. Ürelimde ilk sırayı 41 bin 889'la Şahin aldı.Üretimde ilk sırayı 41 889'la Şahin alırken bunu 40 bin 267 ile Doğan SLX izledi. Anılan sürede, aynca 119 KartalSL,7bin638Kartal, bin 685 Doğan SL, 3 bin 120 Serçe, 5 bin 212 Tempra SX. 2bin676TempraSXAK,8 bin677KartalSLX,977 Tempra 2000 üretimi gerçekleştirildi. AT nin erekçesi kalmadı • Türkiye gümrük biHîğini gerçekleştirirse Topluluk köşeye sıkışacak Ekonomi Servisi - Türkiye. gümrük birliğine geçmek yolun- daki kararlı tutumu ile Avrupa Topluluğu'nu köşeye sıkıştırdı. AT, Türkiye ile ortaklık kurduğu Ankara Anlaşmasfnda öngörü- len yükümlülüklerini yerine geti- rememenin sıkıntısıru hissetmeye başladı. Topluluk, stratejisini gelişme- leri izlemek yönünde netleştirmiş gözüküyor. AT, gümrük birliği- nin zamarunda belirlenen esasla- ra uygun biçimde gercekleştirile- memesi halinde haklı çıkmayı umuyor. Ankara Anlaşması'nın 30'- uncu yıldönümü törenlerine ka- ülmak üzere tstanbul'a gelen AT Komisyonu üyesi Christianne Scrivener, Türkiye'ye ancak do- layb birdestek vaat edebildi. Scri- vener, sorunlann zamanla karşı- hkh anlayış içinde çözümlenebi- leceğini savundu ve "önce bir gümrük biriiğini gerçekkştirin ba- kalım..." mesajı verdı. AT Komisyonu'nun gümrük. vergilendirme ve tüketici politi- kasından sorumlu üyesi Christi- anne Scrivener, önceki gün IKV tarafından düzenlenen ve Cum- hurbaşkanı Süieyman Demirei'in de bir konuşma yapüğı toplantı- >a katıldıktan sonra, dün de Türk özel sektör temsilcileriyle Gümrük birüğiçahşmalan fazlaıuyor ANKARA (AA) - Türkiye ile Avrupa Topluluğu (AT) arasında geçilmesi öngörülen gümrük birliğine ilişkin çalışmalar sürüyor. Türkiye'nin isteği üzerine o!uşturulan"Gümrük Birliği Yönlendirme Komitesi'nin üçüncü toplantısı 16-17 eylül tarihleri arasında Ankara'da yapılacak. Toplantılara katılmak üzere AT Dış Ekonomik İlişkileri Genel Müdürlüğü Akdeniz ve Merkezi Doğu Avrupa ülkelerinden sorumlu direktörü Eberard Rhein başkanlığında. 10 kişiden oluşan bir heyet Türki>e'ye gelecek. tki gün sürecek toplantılarda Türk heyetine Dışişleri Bakanlığı AT Genel Müdürü Akm Alptuna başkanlık edecek. Gümrük Birliği Yönlendirme Komitesi toplantısının gündemini, gümrük birliğinin tamamlanabilmesi için yapılması gereken çalışmalar, mallann serbest dolaşımı. mali ve kurumsal işbirliği, tanm ürünlennde ortak reform po- litikalan ile demir-çelik konulan ele alacak. Yetkililer toplantılarda gümrük birliği çerçevesinde vergilerveeşetkili vergilerleToplu Konut Fonu'nun kaldınlmasına ilişkin takvimin elealınacağını bildirdiler. Vergilerle fonun 1995'e kadar kaldınlması bekleniyor. sabah kahvaltısı yaptı ve ardın- dan bir basın toplantısı düzenle- di. Scrivener. basın toplantısmda yaptığı konuşmada. "Tophıhık Ankara Anlaşmasj ve Kafma Pro- tokol ile açdan ortaklık yolunu iz- lemeye istekli" dedi. AT Komis- yonu üyesi Chnstianne Scrive- ner, gümrük birliğinin gerektirdi- ği temel şartlar bulunduğunu, Türk hükümetinin bunlan yerine getirmesini beklediklerini kayde- derek Türk hükümeti ve iş dün- yasının gümrük birliğine karşı çı- kmadıklannı görmekten mem- nun olduğunu vurguladı. Kendi alanına giren konularda Türkiye'ye elinden gelen yardımı yapacağı yolunda söz veren Christianne Scrivener, gümrük mevzuatı hazırlanması ve güm- rük personelinin eğitimi gibi te- mel teknik konularda destek vaat etti. Mali protokolle öngörülen yardımlann topluluğun bir üye- since (Yunanistan) veto edildiğı hatırlatan Scrivener, Akdeniz ül- kelerine yönelik projeler çerçeve- sinde. Türkiye'ye de proje bazın- da mali destek sağlayarak mev- zuatı delmeye ve Yunanistan en- gelini aşmaya çahştıklannı söyle- di. Christianne Scrivener, Avru- pa Yatırım Bankasrnca Türki- ye'ye açılan kredileri de "mali yardım" olarak göstermeye çalıştı. Ankara Anlaşması'nın getirdi- ği diğer önemli yükümlülük olan Türk işçilerinin serbest dolaşımı konusunda da Avrupa'daki işsiz- lik oranının artışına dikkat çeken Scrivener, "1976 ytlında Avrupa'- daki Türk işcilerine \önelik ola- rak o günkü hükümetinize çeşitli öneriler sunduk. Ancak yeterli bu- lunmadığı gerekceshle geri çevril- di. Bu öneriler bugün de gecerli, masadan kaldırümadı" dedı. An- cak Türk hükümetiyle tartışılma- dığı için bu öncrilcrin açıklana- mayacağı dile getirildi. Sorular üzerine. gümrük birliği için tüm üyelerin onayı gerekme- diğini ve Yunanistan'ın bu konu- da engel teşkil etmediğini de ifade eden Scrivener, 1995 yıiı olarak teyit edılen başlangıç tarihinin de değiştirilmesi yolunda bir eğilim bulunmadığını belirtti. Adil bir rekabet AT Komisyonu üyesi Scrive- ner, gümrük birliğinin sanayiciler arasında adil bir rekabet yarat- ması için çaba harcayacaklannı ve Türkiye'nin yabancı yatın- mlann artması, teknoloji tarans- feri ve Asya'da ortak yaunmlar sayesinde bu karanndan kariı çı- kacağını da savundu. Scrivener, tam üyelik konusunda ise şunlan söyledi: "Türkiye'ye yardıma hazmz. Komisyonun büyük parası yok. Ama teknik »e gümrük mevzuatı ile Ugili yardıma hazınz. Tam üye- lik için ülkenin ekonomik ve sosyal seviyesi önemli. Tam üye olan ül- kelere topluluk yardım ediyor, ama ülkenin de seviyesini yüksel- terek kendi kendine yardım etmesi gerekli AT'ye üye oİmak a»antaj- larla biriikte büyük sonımluluklar da getiriyor.'" Sabunun yüz yıllık serüvenî Magazin/TV Servisi- Sabun. insanoğlunun "beşikten mezara kadar" temizlik ihtiyacını gi- dermek için gereksinim duydu- ğu bir madde. Sabunun 2 bin 300 yıldır bilindiği ve ilk kez MÖ 600 yılında Fenikeliler ta- rafından yapıldığı kabul edili- yor. Aynca sabun o çağlarda. Fenikeliler ile Galyalılar arasın- da "değişim aracı"ydı. Mürver otu, keçi donyağı ve ağaç kö- künden üretilirdi. Türkiye'deki sabun üretimi ise resmi kayıtlara göre 19. Yüzyırın başlannda, Antalya'- daki taş kazanlarda gerçekleşti- rildi. O dönemlerde yalruzca Halep kiü ve Edirne sabunu vardı. Cumhuriyet döneminde ise zeytinyağı beldeşi Ayvahk'- ta sabunculuk gelişti, daha son- ra Güney ve Güneydoğu Ana- dolu bölgelerine yansıdı. Yıllar boyu gekşen sabun, temizlik faktörünün yanı sıra özellikle hanımlann güzellik malzemesi oldu. Günümüz Türkiyesi'nde ise sabun, yılda 100 bin tonun üzerinde yapılan üretimiyle, trilyonluk ciroya sahıp dev bir sektör... Kamuoyunda "temiz toptuın" kampan- yası sürerken Colgate-Palmolive-Hacı Şa- kir de (CPH) fabrikasırun kapılannı bası- na ilk kez açtı. Ayazağa'daki fabrikaya yapılan gezide sabunun hammaddeden son ürüne kadar üretim aşamalan incelen- di. CPH Genel Müdürü Sertan Özan. diğer yöneticilerle biriikte gazetecilere verdıği Yüzyıllar önce keçi donyağı ve ağaç köklerinden yapılan sabun, günümüzde modern teknolojiyle üredliyor. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN)" brifingde, çamaşır, banyo, güzellik, tuvakt sabunu olarak bolünen iç sabun piya- sasının yüzde 35'ini ellerinde tuttuklannı söyledi. 1899'da Sabuncuzade Hacı Şakir Bey'in Kınm-Kazan'da kurduğu fabrikayla üre- time başlayan Hacışakir'in Atatürk'ün onayladığı ilk şirketler arasında yer aldığını anımsatan özan, fırmanın 1915 yıhnda tstanbul'a taşındığını belirtti. 1967 yıhnda Özsüer ailesine ait Maya Grubu'na giren Hacı Şakir'in. 1991de ise ABD ku- ruluşu olan Colgate Palrnolive şirketiyle birleştiğini vurgulayan Özan, firmanın Avrupa, Orta Asya, Uzakdoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nda yer alan 30'u aşkın ülkeye yaklaşık 15 bin ton- luk yılbk ihracat gerçekleştirdiklerini, iç pi- yasaya ise 100 çeşit ürünle, 70 bin ton sa- bun sürdüklerini söyledi. Sabunda, "saf, doğal ve beyaz" imajını korumaya çabşan Colgate-Palmolive- Hacı Şakir'in yılbk cirosu ise 7 milyar do- lar. AT'nin kaşası Atina'ya çalışıyor ATİNA (AA) - Yunanis- tan'ın 1981 yılından beri üye- si olduğu Avrupa Toplulu- ğu'ndan aldığı para 25 milyar dolan geçti. Merkez Bankası'ndan verileh rakamlara göre Yu- nanistan, AT'ye üye olduğu ilk yıl için topluluk kasası- ndansadece 148.1 milyondo- lar alırken bu rakam 92 >ıbnda 4 milyar 0.58 milyon dolara ulaştı. Yunanistan'ın topluluk kasasından aldığı para 1982 yılında 550 milyon dolar. 1983 yılında 834 milyon do- lar, 1984 yıhnda 714 milyon dolar, 1985 yılında da 870 milyon dolar oldu. 1986 yıbndan itibaren topluluk kasasından aldığı miktar önemli ölçüde yükse- len Yunanistan bu yıl içinde 1.4 milyar dolar, 1987 yıbnda 1.6 milyar dolar, 1988 yıbnda 2 milyar dolar, 1989 yıbnda 2.6 milyar dolar. 1990 yıhnda da 3 milyar dolar aldı. Bu arada, en önemü gelir kaynaklanndan biri turizm sektörü olan Yunanistan'ın 1993 hazıran ayı sonuna ka- dar sağladığı döviz miktan ise 1.17 milyar dolan buldu. KONUK YAZAR Prof. Dr. ÖMER FARUK BATIREL Şu vergi reformu dedikleri... r ürkiye'de devlet hizmetlerinin bü- yük bir çoğunluğu bedava (fiyat karşılığında değil) sunulmak- tadır. Bedava sunulan hizmetin maliyeti ise vergi ile karşılanır. Yeterti vergi alınamazsa, hizmet ya hiç sunu- lamaz ya da eksık ve yetersiz sunulur. Türki- ye'de yeterli vergi toplanamamaktadır. Beda- va sunulan hizmet maliyeti göstergesı olan konsolide (merkezi) bütçe toplamı, yaklaşık 400 trilyondur. Toplanacak vergi ise bunun yüzde 6O'ı olan 243 trilyondur. Bu para, Tem- muz 1993 zammı sonrası, personel ve faiz ödemeleri toplamına dahi yetmemektedir. Devletin işleyışi için gerekli diğer cari ve yatırım harcamaları, ancak borçla ve para ba- sarak yapılabılmektedir. Borçlanıldıkça, yük- sek faiz maliyeti sebebiyle büiçeye gelen faiz yükü daha da artmakta, her yıl sunulacak reel kamu hizmeri giderek azal- maktadır. Para basımı halinde ise en büyük tüketici olarak, enflasyondan en büyük zararı devlet ve kamu çalışanları gör- mekte ve "Elımizden bu kadar geliyor", "Daha fazla zam ya- pamıyoruz" denilmektedir. Bu kısırdöngü ve mali krizin ası- labilmesi için, herkesin (uz- manlığa hiç gerek yok) aklına "vergi reformu yapmak" ve "vergileri artbrmak" gelmek- tedir. "Vergi yasalan yeniden gözden geçirilecektir", "yeni vergi düzenlemeleri yapılacaktır" vaatleri yapılmaktadır. Acaba ne yapılabilir? Reform dedikleri ise nedir? Türkiye OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip ülkedir. OECD ortalaması ise %38.4'tür. Sıkıntı az vergi toplamaksa, o zaman çözüm ve reform önerıleri de "Şu ver- gi sıstemini acaba nasıl daha fazla vergi top- larhale getirebilirız" seklinde olmalıdır. Ama bizde olduğu gibi az toplanan vergi adaletsız detoplanıyorsa, o zaman reform yapılırken bu dizboyu eşitsizlikler de gözetilecektir. Bu ko- nuda görüş birliğine varılıp reform yönü çizil- dikten sonra sorulacak ikinci ve daha da önemli soru şudur: "Peki bu reform nasıl yapı- lacaktır?", "Hangi vergilerdedüzenlemeyapı- Imalıdır", "Yeni vergi mi (servet vergisi gibi) getırilmelıdir?" Gelir Vergimiz yapı itibanyla oldukça çağ- daştır. 1980 sonrası faiz ve menkul kıymet ge- lirine ilişkin düzenlemeler bir tarafa bırakılırsa üniterdir. Tıcari, zırai ve mesleki kazançlarda, hatta birden fazla yerden ücret elde eden üc- Vergi krizi çağdaş sayılabilen gelır ve vergi usul yasalanmızla aşılabilir. Bunun için yapılacak reformun odağı, vergi yönetimi olmahdır retlilerde yıllık beyanname verme mecburiye- ti vardır. En büyük muafiyet tanm kesimine tanınmıştır (küçük çiftçi muaflığı). Diğer muafi- yet ve istisnalar, vergi yönetimi ve sosyal bakımdan "olmazsa olmaz" nitelığindedir. Diplomat muaflığı küçük esnaf muaflığı, göç- men mülteci muaflığı, telif kazancı ıstısnası (o da istisna olarak nitelenemez) ücretlerde sa- katlık vb. istisnalar, kiralarda küçük istisna vd. gibi. 1980 sonrası eğitım öğretim ve sağlık hiz- met işletmelerıne 5-10 yıllık istisna imkânı ge- tirilmiştir. Hepsi bu kadar diyesayılabılir. Peki o zaman bu düşük performansta sorumluluk sistemde mi, yoksa sağlıklı vergi örgütlenme- si ve uygulamada mıdır? öncelikle adaletsiz- likler gıderılmelıdir. Faiz gelirlerinın ayrıcalıklı vergilenmesinden vazgeçilmelidir. Gider ola- rak faizin tamamı indirilirken, vergilenirken enflasyon hesabı ile düşük vergilenmesi yanlıştır. Asıl yapılacak olan, olmayan en az geçım indirimi- nin getirilmesidir. Bütün mü- kelleflere tanınacak bu indiri- me ek olarak, ücretlilere tanı- nan özel indirim makul düze- yeyükseltilmelidir. Günümüz- de toplam refahın toplumda en düşük gelir düzeyine sahip kişinin refahına bağlı olduğu ve bir fakirlik çizgisi çizilmesi gerektiği kapitalist ülkelerde bile genel kabul görmüştür. En alttakileri rahatlatmadan yapılacak düzenlemelerin an- lamlı olmayacağı açıktır. işlemeyen tarife de dilimleri daha da genişletilip oran sayısı azaltlarak yumuşatlmalıdır. Vergi reformunun ikinci ayağı, vergi örgüt- lenmesini güçlendirerek vergi dairelerinin sayılarını artörarak özverili vergi yönetım ve denetim elemanlarına hakkını vererek vergi kaçağının üstüne gidılmesı olarak savunulabi- lir. Türkiye'de vergi cezalarını arttıralım dıye- rek vergi kaçağının önlenmesi düşünülebilir. Ama zaten oldukça ağır hürriyeti bağlayıcı ce- zalar vardır. Ceza mahkemesince kaçakçılığa teşebbüse bir aydan 1 yıla kadar, kaçakçılıkta üç aydan üç yıla kadar hapse ve bu kadar süre ticaret sanat ve mesıek icrasından mahrumi- yete hükmolunur. Adam olana da bu kadar ceza yeter. Sorun bu cezaların uygulanması için kaçakların tespitidir. Bunun için de gider - servet incelemesi yapılması, kayıtdışı mal ve para hareketlerinın tespiti gerekir. Vergi istih- barat arşivi bu bakımdan yararlı olmakla bir- iikte bu birime kullanılmayan dataların yı- ğılması anlamsızdır. Tasarruf sahiplerine duyuru Türkiye İş Bankası A.Ş. Beşinci Menkul Kıymetler Yatırım Fonu İçtüzük değişikliği Ankara Ticaret Sicilı Memurluğu'nca4.5. l990tarihinde ticaret siciline tescil ve 9.5.I990 tarıh ve 2522 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesı'nde ılan edilen Türkiye tş. Bankası A.Ş. Beşinci Menkul Kıymetler Yatırım Fonu Içtüzüğü'nün 3 ve4.3 maddeleri Sermaye Piyasası Kurulu'ndan alınan 6.9.1993 tarih ve OFD/1259-3012 sayılı izin doğrultusunda değiştirilmiş olup. söz konusu içtüzük değişikliği, O6A)9/I993 tarihinde ticaret siciline tescil, 10/09/1993 tarih ve 3360 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilmiştir. İçtüzük değişikliği ile biriikte: i) Fon'un başlangıç tutarı 40 milyar TL'ndan 300 milyar TL'na. pay sayısı da 4 milyondan 30 milyona yüksellilmiştir. ii) Katılma belgelerinin 1.000 ve 10.000 payı içeren kupürler halinde çıkanlmasına imkân sağlanmıştır. YURTDIŞI OKUL FUARI rta Lıs»-; l.'mveı.-ite; <»tt-lcilik: Iletijim: MHA: ı ve Mt-slek okulhil'i ve t l'luslantrası Kğitım A.: ıHIT. Giriş Ücretsizdir Avrupa, Amerika ve Avusturalya'dan en seçkin okullar... Yurtdışı burs ve eğitim konferanslan... IV. ULUSLARARASI EĞITÎM ve OKUL FUARI®nda 17-18-19 Eylül 1993 10:30-19:00 THE MARMARA OTELİ / TAKSİM / MECde... Bilgi ve Konferans Programı: PANAJANS Ltd.: 279 88 52 SİLAH HUKUKU Avukat Kânı Ekşioğlunun ateşli, ateşsiz ve spor silahlan konusundaki temel ve ilgili mevzuat üzerine kitabı çıktı. Tel: Yasa Yayınları: 5275488.512 98 38 SAYILI GÜNLER Muzaffer Buynıkçu 30.000 (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İslanbul Ödemeli göaderilmez IŞÇININ EVRENEVDEN ŞÜKRAN KETENCÎ Solun jşi Bitmemiş SHP Kurultayı'ndan çıkarılabilecek pek çok çelişkili so- nuc ve yorum olabilir. En önemlisi ve en umut verici olanı, bence solun işinin bitmediğini göstermesi. İktidardaçok yıpranmış, anketlerde oy oranı çok fazla düşmüş, sol kim- liğini yitirmiş. skandallarla yıpranmış bir partinin kurulta- yı değildi. Büyütülmek, güçlendirilmek, canlandırılmak is- tenen, yaşam verilmeye çalışılan bir parti kurultayı idi. Kurultayda koklanan havada, Ankara'ya akın etmiş partililerin, kurultaya katılanların dinamiği, coşkusunda, birlik, sol kimliği koruma, sola yaşam verme arayışlan vardı. Daha doğrusu insanın yaşama, var olma güdüleri, yok olma tehdidinin büyüklüğü karşısında harekete geç- mişti. Ağır hastalığa yakalanmış bir hastanın bedeninin yaşama güdüsü ile harekete geçmesi, direnmesi gibi gibi bir dürtü, insanlardaki tepki dürtüsünü harekete geçir- mişti. Delegasyonun, gözlemci her kademede partilinin çok büyük çoğunluğunu uzun bir geçmişten, şahsen tanıyo- rum. Solda siyasetlerden, demokratik örgütlenmelerden, sendikal bareketten, 1968lerden, çeşiüi sosyal siyasal eylemlerden, cezaevlerınden geçmiş, solun bir yerlerin- de mücadele vermiş, değişik renklerde sola inanmış, sı- navlardan geçmiş ne çok insan var. Birleştiren içgüdü- nün, var olma, ayakta kaima ile ilşikili olduğu, dinamiz- min de aynı güdülerden kaynaklandığı kesin. Ancak ikili konuşmalarda, geçmişteki aklın süzgecin- den geçirilmemiş olsa da içtenlikli inanç ve idallerinin nasıl ağır bir erozyona uğradığını, onca bedel, onca mü- cadele vermiş insanların nasıl çıkarcı, bireyci bir kirrHik sapması içine düştüğünü dehşetle gözlemliyorsunuz. Adaylar desteklenirken. büyük bir deneyim ve becerililkle yapılan cilalı savunmaların ardından, çıkarcı, kulüpçü, ne yazık ki solculuğun yerini almış ırkçı eğilimler boy goste- riyor. Oünyada yaşanan kimlik erozyonundan, 12 Eylül, moda değerler ve medyanın etkisi ile solun belki de en birikimli, en inançlı saylabilecek kadroları da elbette üzerlerine düşen paylan almış. En çok karşı tarafı eleştirirken, acımasızca. sorumsuz, yapılan suçlamalann kalitesizliğini, onca sınav ve acıdan geçmiş insanların kimlik ve kalitelerine yakıştıramıyor, donup kalıyorum. Onların düşmanca, çoğu haksız, abartı- lı eleştirilerine ortak olmadığım için de bana kızdıklarını gözlemliyorum. Gazete elden geldiğince, kişileri tutma- mak, taraflı habercilik yapmamak için özen ve çaba gös- terdıği halde, taraflar şiddetle gazetenin karşı yanlı oldu- ğu eleştirisi ile kendiierinden yana, baskıcı tek boyutlu eğilimlerini ortaya koyuyorlar. "Hırsız, geıici, sermayenln adamı, ıı*çı.." çirkin söz- cükleri karşısında, isyan edip pek çok nedenle tabanda yaşanan kalite erozyonu karşısında, ilk kez tavanın daha nitelikli olmasa da daha olgun ve deneyimli davrandığını düşünmeye başlıyorum. En azından kurultaya yansıyan havanın, kurultaydaki konuşmalar ve gündemin, kulisler- dekinden çok daha içerikli, anlamlı olmasına seviniyo- rum. Particiliğin uzun yıllar temizlenemeyecek, kötü has- talıklara yakalanmış olduğunu bir kez daha gözlemliyo- rum. Tabii sağ partilerde durumun çok daha vahim, an- cak kitlenin çok daha büyük çıkarlar bağı içinde tepkisiz olduğu gerçeğini de gözardı etmeden. İnsanların kendi içinde bulundukları kimlik erozyonunu gözlemleyemeden, hep birden girmiş oldukları çok ciddi bir kimlik arayışından çok fazla sevinerek ve gelecek için umutlanarak. "Solun tşi bitmemiş, sol dünyadaki değer- ler çökûşü ve 12 Eylül tahrioato ile uğradığı büyük kimlik kaybı ve çöküşten kurtulmak, silkinmek istiyor. Kendini anyor. Anyan mutlaka bulur" dıye de çok sevıniyorum. Adayları desteklemede, Kürtçü, Türkçü, kulüpçü, çıkar- cı, içgüdüler yanında çok önemli, çok anlamlı ve çok sağ- lıklı değerlendirmeler de söz konusu. Herkes aynı za- manda tutku birliğinde, solun kimliğini yeniden kazanma- sını, solun güçlenmesini hedefliyor. Bu kaygılar içinde desteğini, oyunu veriyor, sonuç davranış ve kararlarını buna göre belirliyor. Sonuç tepkiler, havuzun dibine sü- rüklenmiş insanın, ayak darbesi ile yeniden su yüzüne çıkma gücünü alması hareketi kadar sağlıklı görünüyor. Kulislerdeki çirkin suçlamalar asla kurultaya yansıtılmı- yor. Kurultayda sağlıklı mesajlar verilmesine büyük özen gösteriliyor. Kaybeden ve kazanan tarafların partiyi böl- meme adına gösterdikleri büyük özen daha da bir anlam- lı oluyor. Tabii ortak liste hazırlama sağduyusu ve çabası içinde deyükselen değerlerin kimlikleri veağırlıkları öneçıkabi- liyor. Bir öncekinden çok daha umutlu, nitelikli izlenimi veren parti meclisi ortak listesine rağmen, çok değerli bazı isimlerin, usta oyunlarla harcanıverdiğini üzülerek görebiliyorsunuz. Ûrneğin Murat Karayalctn'm kampan- yasında en çok emek vermiş, sendikacı kadrolar arasın- da da en nitelikli isimlerden biri olan Muzaffer Sarac bir kalemde harcanıveriyor. Buna karşılık Gürkancıtann "kendiierinden yana değil" diye Hüsamettin ando- ruk'un çizgisinden geride kalma suçunu işledikleri Feh- rrri işddar'ın divan başkanı yapılmaması .ayıbı parti meclisine alınarak bir ölçüde kapatılıyor. Her şeye rağmen sol için umut veren bir SHP Kurultayı yaşanıyor. Serbest bölgelerin ticaret hacmi 7 ayda yanm milyan aştı 'Beşkardeş' dolar zenmniANKAR.\ (ANKA) - Tür- kiye'nin sayılan beş olan ser- best bölgelerinde gerçekleşen ti- caret hacmi yılın ilk yedi ayında yanm milyar dolara yaklaştı. Serbest Bölgeler Genel Mü- dürlüğü'nden alınan verilere göre ocak-temmuz döneminde Mersin, İstanbul, Trabzon, Ege ve Antalya serbest bölgelerin- den 469.3 milyon dolarlık tica- ret yapıldı. Geçen yılın ilk yedi aylık döneminde gerçekleşen 294.8 milyon dolara göre tica- ret hacmi bu yıl yüzde 59 ora- nındd artış kaydetti. Geçen yı- hn tümünde ise beş serbest böl- gede gerçekleşen ticaret 577 milyon dolar olmuştu. 469.3 milyon dolarlık tkare- tin 268.6 milyon dolarlık bölü- mü Mersin Serbest Bölgesi'ne yapıldı. Mersin Serbest Böl- gesi'nin ticaret hacmi toplam hacmin yansından fazlasını oluştururuyor. Yedi ayda İs- tanbul bölgesinde 92.9 milyon, Ege'de 77.2 milyon, Antalya'da 24.7 milyon, Trabzon Serbest Bölgesi'nde de 6 milyon dolar- lık ticaret yapıldı. Serbest bölgelerde gerçekleş- tirilen 469.3 milyon dolarlık ti- carctin 240.7 milyon dolarlık bölümü Türkiye'yİe, 228.6 mil- yon dolarlık bölümü ise diğer ülkelerle yapıldı. Yedi ayda ser- best bölgelerden OECD ülkele- riyle 96.6 milyon, İslam ülkele- riyle 29.4 milyon, eski Doğu bloku ülkeleriyle 18.8 milyon, Uzakdoğu ülkelerinin de arala- nnda bulunduğu diğer ülkelerle de 83.8 milyon dolarhk ticaret yapıldı. Ülkeler baanda en çok ticaret 19 milyon dolarla Al- manya, 16.4 milyon dolarla Ja- ponya, 8.4 milyon dolarla Bel- çika ve Lüksemburg 8 milyon dolarla Iran, 7 milyon dolarla da Hollanda'yla gerçekleştiril- di. Sektörler bazında serbest bölgelerdeki ticaretin 90.2 mil- yon dolarlık kısmını bitkisel ürünler, 77.6 milyon dolarlık bölümünü tekstil ve konfeksi- yon, 31.7 milyon dolarlık bölü- münü makine sanayii, 31.2 mil- yon dolarlık bölümünü elekt- rik-elektronik ve optik. 30.8 milyon dolarlık bölümünü deri ve İcösele, 24.5 milyon dolarlık bölümünü de diğer sanayi ürünleri oluşturdu. Serbest böl- gelerde hayvancılık ve su ürün- leri ile ilgili ticaret yapılmazken bir milyon dolann altında bir miktarda ise madencilik ürünü alım- saümı gerçekleştirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle