20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10EYLÜL1993CUMA KURULTAY'A |1 İGÜNKALASHP Genel Başkan adaylan anlabyor KARAYALCIN İhaİeci bir siyaset anlayışımızvar • Hepimizde 70'lerdeki gibi bir lidere sahip olma tutkusu var. Ama o yıllarda o liderimizi de tıkayan, çok yanlış bir biçimdepolitikayaptık. Bu bizim ihaleci bir siyaset anlayışımızdan kaynaklanıyordu. Birini bulacaksınız.iyi görüntü verecek, ideolojiyi yorumlayacak, başa geçtiğinde proje uygulayacak ve sonuç alacak. Başansızlığımızın temeli bu. - 2 - MUSTAFA BALBAY ANKARA - - Sanıyorum Kürt sonınu konusunda parti içinde değişik bir riizgar esiyor? KARAYALCIN- SHP "üze- rinde oynanan oyunlardan bin- si de budur. Eğer gerçekten bü- yük ölçüde, Alevi yurttaşla- nmızdan ya da Kürt yurttaşla- nnıızdan destek alıyorsak. bu onlann bizim inançlanmızı paylaşmalanndan kaynaklan- maktadır. Kurultay trafiği açı- sından sorunuza yaklaşmak ge- rekirse ben Karadenizlilerin Karayalçın'a, Doğu \e Güney- doğulular'ın Aydın Gûven Gür- kan'a oy vereceği şeklindeki bir değerlendirmeyi de doğru bul- muyorum. - Kiirtçenin kullanımı konu- sunda tarttşmalar oldu. Kürtçe televizyon, Kürtçe eğitim veren okullar gündeme geldi. Bu konu- da siz ne diyorsumız? KARAYALCIN- Devletin resmi dili Türkçedir. Bunu de- ğiştiremeyiz, bu Anadolu ger- çeğjne ters olur. Ancak Kürtçe eğitim yapan okullar pekala kurulabilir, Kürtçe yayın peka- la yapılabılir, Kürtdilinin. Kürt kültürünün ya da ortak kültü- riimüzün dışındaki kültürümü- zün araştınlması için enstitüler kurulabilir. Tek devlet yapısı içinde olabilir. - Bu koalisyon hükümeti de- mokratikleşme planı kovdu. 12 Eylül'ün kalıntıiarmı atacağını sövledi. Bu yapıklı mı? KARAYALÇEV- Asbnda 12 Eylül'ün aşılabilmesi için, bu konuda başka gerek- çelerle de çok büyük bir ihtiyaç olduğunu gözönünde bulundu- rarak, 12 Eylül Ana- yasası'nın demokra- ükleşmeyi. insan hak- lanru. kentleşmeyi ön planda tutan bir mu- tabakatla değiştiril- mesi gerekmektedir. Yeni bir anayasa yap- mamız gerekmekte- dir. - Hükümetin yete- rince dönüşüm sağla- yamadığını düşünen bazı kesimler ikinci cumhuriyet önerisini ortaya attılar. Bu tar- ttşmaları nasıl değer- lendiriyorsunuz ? KARAYALÇIN- Ben çok açıklıkla cumhuriyetin numa- ralandınlmasına karşıyım. Bence önem taşıyan yaklaşım şu: Bir sosyal demokrat hareket "i 990lı yıllann Türkiyesi'nde neyi yapmabdır? Ben geç- mişi tartışmaktan çok. geleceğe yönelrnek istij orum. - SHP geleceğe yönelik plan- lamalan, sosyal demokrasinin gerektirdiği yeni poütikalan üretmeyi basarabikü mi? KARAYALÇIN- Doğrusu SHP daha önce CHP ve öteki sol. sosyal demokrat partiler. böyle bir başan çizgisini yete- rince sergileyemediler. Bunu ifade etmek gerek. Çünkü, par- tinin işleyişinde, bütün bu par- tilerin işleyişinde çok ciddi dar- boğazlar vardı. Bizde. özü iti- banyla siyasi olan konular si- yasetçiler tarafından tartışılmı- yor, bunlar teknik konulardır diye teknikerlere bırakılmış du- rumda. Siyasetçıler yalnızca. si- yasi konu olarak kongreyi, ku- rultay lan. seçimleri, delegeleri görüyor. Bu çok ciddi bir eksık- lik. yanlışlık. Bununla bağ- lantılı olarak yaşadığimız bir başka sorun partinin tümüyle seçim arenası haüne dönüşme- sidir. Partimiz ve partililerimiz yalnızca seçimden seçime coşku duyuyorlar, yalnızca seçimden seçime bir araya geliyorlar. Liderhk anlayışımızın da bü- yük etkisi var. Özellikle 19701i yıllarda yaşanan liderlik anlayı- şı bu konuda önemli bir örnek. bunu "Karaoğlan. karavağız" değeriendirmesini yapan arka- daşlanm için de söylemek ısti- yorum. Gizli gızli hepimizin içinde 70"li yıllardaki gibi bir lidere sa- hip olma tutkusu var. Ama 1970'li yıllarda sonuçta o lideri- mizi de tıkayan, çok yanlış bir biçimde poliüka vaptık. Bu bi- zim ihaleci bir siyaset anlayı- şımızdan kaynaklanıyordu. Doğrudan siyaset anlayışı yen- ne. ihaleci bir siy aset yapma an- layışı vardı. taşeron kullanma anlayışı vardı. Birini bula- caksınız, çok iyi dolaşacak, çok ıvi görüntü verecek. ideolojiyi yorumlayacak, başa geçtiği za- man proje uygulayacak. hem de hemen uygulayacak ve he- men sonuç alacak, o kişiyi umut yapıyorsunuz. umut ola- rak ilan ediyorsunuz. Bir partıli olarak. sizin göreviniz, yalnızca onun etkinliklerini kolaylaştır- mak. onun etkinliklerine katkı- da bulunmak. Onun adını mümkünse en yüksek yere ya- zacaksınız, rakip partilenn ge- lip bozamayacağı. üzerini bo- yayamayacağı yere yazacaksı- mz. Onun mitinglerine katıla- caksınız, onu alkışlayacaksınız. Onu başa getireceksiniz ve on- dan başa gelir gelmez derhal çö- züm bekleyeceksiniz. Bütün bunlan ben. bizim yalnızca şim- di için değil, yırmi yılLk etkinlik süremiz içinde istediğimiz başa- n çizgisine gelemememızın te- mel nedeni olarak göriiyorum. Bizim SHP olarak, bir başka eksıkliğimiz de çok genel bir sol söylem kullanmamız. Genel sol söylem. yurttaşlanmızı anlaşı- lan yetennce etkilemiyor. Bu- nunla bağlantılı bir başka nok- ta da bizim parumizin örgüt- Ienme modehdır. SHP devlet gjbi örgütlenmiştir. SHP sorun CAKMUR Kürtsorununa çözüm demokrasi • Güneydoğu'da gelişen olaylann biriktirdiği sorunlar bir pansumanla çözümlenebilecek sorunlardeğildir. Birkesim 'Güneydoğu sorunu' diyor, diğer bir kesim 'PKK sorunu' diyor. Bunlann hiçbiri değil.. Bu tam anlamıyla bir Kürt sorunudur. Tekrarediyorum: Bir Kürt sorunudur. - 2 - ORAL ÇALIŞLAR - Avnıpa'daki sosyal demokrat partilenn bir kısmt kendilerine sosyalist diyorlar. Fransız partisi sosy alistim diyor, İspanyol partisi sos> alistim diyor. İspamöl partisi önemli başarılar da kazandı biliy orsunuz, seçimlerie birlikte. Siz kendinize sosyalistim demeyi düşünüyor musunuz? ÇAKML'R - Ben nitelendırmeleri bu ölçüler içinde y apmaktan yana değilim. Ben her şeyden önce bir devrimciyim ve devrimciliğin ana ilkesi de bu değişime ayak uydurabilmektir, çağın bütün gelişimlerinı yakalayabilmektir. Şimdi sosyalist olarak. komünist olarak nitelendirdiğimiz partiler kendi içdünyalannı değiştirdiler. Çünkü sürekli olarak kaybediyorlardı. Şu sosyal demokrasiye bakın. Annelerimiz, babalanmız muhalefette öldü. Bu kafayla gidersek bızlerde muhalefette öleceğiz. Yani böyle bir parti düşünmek mümkün değil. - Kürt sorununa çözümünüz nedir? Devrimci çözümünüz nedir? ÇAKMUR- Güneydoğu'da gelişen bütün olaylar. sadece o bölgenin sorunu olmaktan çıktı. bütün Türkıye'nın sorunu oldu. Ulusjararası platforma girmeden bizim çözmemiz laam. Ülkemizin içinde çözmemiz lazım. Güneydoğu'da gelişen olaylann biriktirdiği sorunlar bir pansumanla çözümlenebilecek sorunlar değildır. Bir kesim "Güneydoğu sorunu' diyor. diğer bir kesim "PKK sorunu' diyor. Bunlann hiçbiri değil.. Bu tam anlamıyla bir Kürt sorunudur. Tekrarediyorum: Bir Kürt sorunudur. Demokrasiyi rafa kaldırarak çözmemek gerek... - Güntvdoğu'da demokrasi yok mu? ÇAKMLR -Güneydoğu'da devlet varmı?Oradan başlayalım. Güneydoğu'da devlet. devletin gölgesi var. -110.000 tane asker olduğunu söylüyor de> let yetkilileri. 40.000 tane konıcu var. Onun dışında emnivet teşkiiatı var. Yani nüfus olarak baktığunızda devlet büyük bir nüfus olarak orada var. Tanklan var. Topları var. ÇAKMUR - Ama çözüm yok. Ve giderek artıyor. Orada olaylann üstesinden gelmecek yerde, yanlışlıklar büy üyerek yapıldığı için ve konu sadece sopayla halledilecek bir konu olarak görüldüğü için. olaylar artık somut biçimde devletin üstüneçıküğı için devletin üstesinden geliyor. Sınırlannı SHP, sağpartilerle umutsuz biryanşta • Sendikalarla, kitle örgütleriyle tüm bağlarımızı neredeyse kopardık. Kendi içimizde inanç ve köken gruplan varlığını tartışır halegelirsek, bunlan reddedici bir tavır içine girerek adamakıllı merkeze çekilmiş oluruz. SHP kendi dayanaklarını hızla yitirmekte. ANAP ve DYP'yle umutsuz bir yanş içine girmektedir. - 2 - CELAL BAŞLANGIÇ ANKARA - Suin genel baş- kan olmanız durumunda SHP'- niıı bir Kürt-Alevi partisi olacağı yolunda yoğun bir kampanya başlatddı. Bundan da ağırlıklı olarak medya sorumlu tutuldu. Acaba böyle bir oluşumda parti- den kaynaklanan bir sorun, bir sorumluluk yok mu? \sm\ med- ya tek başına mı yarattı bu olu- şumu? GÜRKAN- Benim kanaatım bu kampanyanın önce parti ıçinden başlayıp sonra medya- ya yansıdığı yolundadır. OÎay buradan başlayarak bana karşı büyük bir sılah haüne dönüştü- rüldü. İşin ilginç olanı ne za- man partide güçleniyorsam düğmesine basılmış gibi eski solcu bazı köşe yazarlan bu ko- nuyukarşımaçıkanyorlar. Ela- zığ'da doğmuşum. Kürt ve Ale- vi değilim. Ama salt Elazığ'da doğdum diye üstümde bu ka- dar spekülasyon >apıldığına göre gerçekten Kürt kökcnli olan ve Alevi insanlanmız üze- rinde acaba bu partide ve Tür- kiye'de ne kadar çok baskı oluşturuluyor? Partide Kürt kökenli ve Alevi insanların ağırlığı varsa bunun sorumlusu ben olamam. Ben yıllardır yö- netimde değilim. Ben kayıt yap- madım. kimseyı partıve getir- medim. Benim arkamda aşiret yok. Ancak aleyhime başka söylenecek hıçbir şe> bulama- odaklannda, proje odaklann- da. gerektiğınde birkaç ıü ya da birkaç il örgütünü kapsaya"bile- cek genişliğe oturabilmeli. Türkıye. 1950'deGSMHdü- zeyi itibanyla 20. sıradaymış. dünya ülkeİeri arasında. 1990'- da GSMH düzeyi itibanyla Türkiye 60. sıraya düşmüş. Ge- lır dağılımı itibanyla dünyanın 169 ülkesinin sonuncalan ara- sında, gelirin en iyi daâüldığı 10 ülke arasında Türkiye. Bunu göz önünde bulundurarak ben sosyal demokratlara bu sırala- mayı bir trafık düzenine benze- tip önümüzdeki araçlan geç- mek için bir büyük sollama öneriyorum. Diyorum ki sağdan geçile- mez. Trafık kurallannda sağ- dan gjtmek son derece tehlikeli- dır. Trafik kurallanna göre sol- dan gidilir, onun için büyük bir sollama yapalım. O büyük sol- lamayı da biz. ancak böyle bir çalişmadan sonra gerçekleştire- bıliriz. Büyük sollama için ben genel başkanlığa talibim. - SHP'yi sağa kaydıracağınız, izleyeceğiniz polirikaların bu yönde olduğu iddia ediliyor.? " KARAYALCIN- Ben kendi- mi solda bir mesafe yanşı içinde görmek istemıyorum. Partilile- rime de böyle bir öneride bu- lunmak istemem. Türkiye'nin, halkımızın. bölgemizin önünde çok sayıda sorun var. Bu sorun- lann çözümü için uygulanması gereken projeler var. Yaptığı- mız iş bizi solda nereye götürür, onun adını koyanz. İnsanların soldaki yeri bence uygulamala- nyla belli olur. beklemeyen bir devlet olur mu? Bütün bu olaylann gelişimi içinde yıllar boyu demokrasi rafa kaldınldı. askeri rejimler yaşandı, zor kullanıldı. Peki demokrasi rafa kaldınldı da Türkiye'de meseleler halloldu mu? Onun için fıkir yasaklan kalkmalıdır. Zorla bir konunun çözümü mümkün değildir. -Yarın Yükse! Çakmur SHP Genel Başkanı ve Başbakan V ardımcısı; 'Ne yapav ım parlamento buna müsait değil \e ötekiler buna müsait değil1 gibi bahaneler altına stğınmayacağınızı kirn garanti edebilir? - Tabii, bu bir kişilik sorunudur, kimlik sorunudur. O kişiliğin. kimliğin bir sistemi yaratması sorunudur. Tabii sadece kişilik olarak da ele almamak lazım, sistem de çok önemli. Şimdi tabii bir hayatımıza bir bakalım yani. Ben Buca'da belediye başkanlığından başladım. Buca'da yaptıklanm meydanda. 12 Mart geldi, ben 12 Mart'a direndim. Hiç de demokrasiyi yıkmak isteyen adamlara taviz vermedim, cuntalara taviz vermedim. Askeri rejimi geri getirmek için birtakım dalkavuklarcıkıyor. 'gelin bizi kurtann" diyor. Kurtancılar yaratıyoruz. Sonra da aman kardeşim. git kendini kurtardiyoruz. Eğer askeri rejimler büyük hatalar yapıyorsa, bunu benimsememek lazım. - Sizin açıklanıalarınızda da özelleştimıe çözümü var. Onu nasıl ifade ediyorsunuz? - Yangından mal kaçınrcasına bir koşuşturma içerisinde bu KİT ve onun sonucu olan özelleştirilme gündeme gelemez. Öyleçabuk, aceleye gerek yok. İşte Aktaş, Istanbul'da. Tedbirsiz, temelsiz özelleştirme oldu, halkın da canı yandı. Türkiye'nin de canı yandı. O paralan biz de çarçuretmeyelim. Rekabet yasası çıkmadan, tekelleri önleme yasası çıkmadan. tüketiciyi koruma yasalan ve çerçeve yasalan çıkmadan nasıl bir özelleştirme yapacaksınız? Bu bir. İkincisi, şunu sorgulayalım. Bunu toplumla tartışahm. Bundan niye korkuyoruz? Niçin özelleştirme? Kamu finansmanı sağlamak için mi? Kamu finansman açığmı gidermek için mi? Yoksa Margaret Thatcher'in Ingiltere'de yaptığı gibi demokrasiyi bir yana kaldınp demokrasinin içinde tekelleri yapılaştırmak için mi? Yani ideolojik mi? Toplumla bunlan tartışmaktan kaçınılıyor. De\let kötü ve vahşi birpatrondur. KİT'leri tartışmak sağcılık solculuk değildir Devlet genel müfettiş olsun. Bakanz hırsızhklara, suiistimallere, en çok nerelerde oluyor? En çok devletin müesseselerinde oluyor. Eğer devlet emekçı yanlısı birdevlet değilse, kredileri tuuıyor, şimdi dıyelım ki K İT'leri kaldıralım aradan, devlet kimi destckliyoriktısadıalanda. kimlereparaakıüyor? dıklan için "haydi bunu uydura- Inıı" demişler herhalde - Ancak şunu da gözardı etme- mek gerekir ki ağırlıklı olarak Kürt kökenli SHP'lilerden ve parti içindeki Alevilerden size gözle görülür bir destek var. O zaman bu nereden kaynaklanı- yor? Kûrtler, Aleviler GÜRKAN- Kürtler ve Alevi- ler gerçekten beni çok sevivor- larsa bundan mutluluk duya- nm. Ne kadar baskı altında kalırsam kalayım. bu sevgiyi reddetmeyi asla düşünmüyo- rum. Bu benim için bir politik armağan. bir politik övgü. Ama neden aynı inançtan. aynı kökenden olmadığım halde be- ni destekliyorlar? Demek ki onlar bende kendi- lerinin ihtiyaç duyduğu değerle- rin var olduğuna inanıyorlar. Benim sol kimliğim kendilerine güven veriyor. Benim insan haklanna duyduğum yakınhk, demokrasi davasına duydu- ğum yakınbk. aynmcılığın çok uzağında olmam bu kesimlenn ılgısini bana yöneltiyor demek ki... - ParrkJeki Kürt sorununun getirdiği ayrışma sürecinde siz de SHP'den istifa ettiniz. Bu ay- rılmanız, partiden bir süre ayrı kalmanız, genel başkanlık yarı- şında sizin aieyhinize kullanılı- yor. sık sık güvenilmez olduğu- nuz, kızınca, küsünce partiyi bırakıp gidebileceğiniz gündeme geh'riliyor... GÜRKAN- Kürt kökenli ye- di milletvekilinın ihracının çok büyük bir hata olduğunu gör- düm. Bunu söyledım. Bunudü- zeltebılmek ıçın politik yaşa- mıma da ara verdim. Bu ıhraç- lann ne kadar büyük bir hata olduğunu, bunu yapanlar anla- dı. Hatta düzeltmek için seçim- lerde SHP-HEP işbirliği gibi bir yola girdiler. Eğer bu hata ya- pılmasaydı böylesine partiye zarar veren yapay birleşme de olmazdı. Haksızlık karşısındao ınsanlarla dayanışma hakkımı kullanarak partiden istifa et- tim. Bunu Türkiye aleyhine gördüğüm iqn böyle bir haykı- nşı yaptım. İtiraz hakkını İcul- lanmayan. başkaldın hakkını kullanmayan bir sosyal demok- rat bence olamaz. Ama ben hiç- bır parti kuruluşunun başında olmadım. Hiçbir parti içinde ol- madım. Hıçbir zaman bır parti- leşmenin teşvıkçisi olmadım. Abdullah Başrürk gibi. Kemal Anadol gibi o insanlarla bir da- yanışma gereğini yerine getir- dim. Bır sosyal demokrat eğer dayanışma ilkesınden fedakar- lık ederse, haksızlıklar karşısın- da başkaldırma hakkından fe- dakarlık ederse bence büyük bır kimlik kaybına uğrar. Parti\i sola çekmek - Sürekli olarak partiyi sola çekmek' diyorsunuz. Demek ki SHP'nin bugünkü çi/gisinden rahatsızsınız. Sıradan bir millet- vekili obnarun dışında, siz bu partinin gnıp başkan tekilisiniz. Partinin bugünkü çizgisinden dolay ı hiçbir sorumlu- luğunuz yok mu? GÜRKAN- Bu ko- nuda hiçbir sorumlu- luğum yoktur. Benim panimin sol değerlen daha yüksek sesle söylemesi yolundaki talebim bugüne öz- gün değildir. Uzun bir süredir her fırsatta SHP'nin daha çok sol kımlikh bir parti ol- ması gerektiğini vur- gulamışımdır. - Sola açılmaktan ne anlıyorsunuz? GÜRKAN- Ana- yasanın değişmezbği- ni. bunun bir kader olduğunu kabul etmış gibi davranmaktayız. Askerlenn dayattığı rejım yasalannı artık onlarla geçinmeye ka- rar vermış gibi kabul- lenmişiz. İnsan hak- lan ihlalleri konusun- da eski duyarlılıklann izine dahi rastlanma- makta. Çok önemü olan vergilendırme konusunda bir türlü ısrarb, tavırlı. kabul ettirici yaklaşım gös- teremiyoruz. Yoİsuzluklar ko- nusunda önlem alıcı yaklaşım içinde değiliz. Bizim hükümeti- miz dönemınde imam hatıp okullanna alınan öğrenci sayısındaki oransal artış. Cum- huriyet tarihimizin en önemli oransal artışıdır. Bütün bunlan topladığimız zaman bizim çok ciddi bir biçimde merkez partisi olma yolunda bir yolculuğa çıktığımızı göriiyorum. Sendikalarla. kitle örgütle- riyle tüm bağlanmıa neredeyse kopardık. O sendikalar ve kitle örgütleri DYP ve ANAP'a ne kadar uzaksa biz de onlara o denli uzak duruma geldık. Ken- di içimizde inanç ve köken gruplan varlığını tartışır hale gelirsek bunlan reddedici bir tavır içine girerek adamakıilı merkeze çekîlmiş oluruz. SHP kendi dayanaklannı hızla yitir- mekte, ANAP'la. DYP'yle umutsuz bir yanş içine girmek- tedir. - DYP ve ANAPIa yapılan yarış herhalde özelleştirme ala- nına da sıçradı... GÜRKAN- Tüm özelleştir- meler bır anlamda koalisyon protokolünün özüne aykındır. Protokolde bır şeyin altını ıs- rarla çızdik. Özelleştirme. eko- nomide verimlılıği yükseltmek amacıyla yapılmalıdır. Ama bunun da belli bir sıstematiği olmalıdır. Bir yasası ve bir ku- rumu olmalıdır. Bir açıkbğı ve berraklıği olmalıdır. Elime ne geçerse. kim ne ve- rirse satanm yaklaşımı bir eko- nomik ıflastır. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Yeniden Yaratmalı Geleceği... Bilmiyorum, Julien Green çevrildi mi dilimize? Bu Amerikan kökenli Fransız yazarı, romanlarıyla ta- nınmış; birkaç tiyatro eseri var, denemeier yayımlamış. 1919 yılından beri hiç aksatmadan tuttuğu Günce si, pek ilgi toplayan kitapları arasında. Şu sırada, Fransa'nın bir ünlü yayınevi, bu güncelere iki cilt daha eklemiş durum- da Adları da, On Dokuz Yaştnda Ne Kadar da Ciddidir İnsan' ile Gelecek Kimsenm Değildir.' Bu sonuncusu, 1990-1992 yıllarını kapsıyor. Şu günlerde. Fransa'da, edebiyat sayialarının gözde konularından biri, işte bu ki- faplar, giderek Julien Green. Fransız Akademisi'nde üye olan, eserleri Pleiade Ki- taplığı na geçmış yazarımız, biraz karanlık birdünyaya da sahip olsa, gerçekçi ve fantastik. Herhalde okunması gereken sanatçılardan biri. Geçtiğimız salı gunu. Le Monde'da, kendısiyle yapıl- mış uzun bir söyleşi vardı. llgimi çekti. Neden derseniz, adam 1900de doğduğuna göre, doksan üç yaşında bu- gün; bir bakıma, yüzyılımızın tanığı; uzun bir yaşam ve yazarlık deneyimiyle dolu. Bayılırım böyle asırltk' adamlara! Söyleşide, konudan konuya geçiliyor. Şon yayımladığı Güncesinde, eski Yugoslavya'da olanlara, Sıda salgınına, terorizme şiddetle çatıyor Gre- en. Soyleşiyı yapana da söylüyor. Saraybosna'nın adı, 1914'ü çağrıştırır. Felaket taşıyan bir addır bu. Saray- bosna, Âvrupa 'nin ölum canı oldu! O anda çözüldü Avru- pa. Avusturya-Macaristan imparatorluğu dağıldı. Aynı yırtılış ıçindeyiz ve karabasan gıtgıde daha gerçek bir halde.'' Ve bir yerde, Cocteau'nun sözünü anıyor: "Cehen- nem vardır, tarihtir bu1 " 30lu yıllarda, "Politikadan tiksiniyorum" dermiş Juli- en Green; bugün de pek iyi şeyler söylemiyor onun hak- kında Savaşların şiddetle karşısında, barışçı tepeden tırna- ğa. "Hangi yazarlan önerirsiniz gençlere" sorusuna ver- diği yanıt şu: "Son günlerde, bır genç okuduklanndan sö'z ediyordu bana ve şöyle dedim kendisine: Her şeyi okuyunuz, elinize ne geçiyorsa hepsini: Shakespeaer'i, Dante 'yi, Homeros 'u. Ouincey "ı, Ermiş Jean de la Croix '- yi, hepsini. Bir tür funda toprağı oluşturur bunlar. O yüz- den, pek önemlidir her şeyi okumak!" Cinsellik konusunda söylediği de ilginç: "Her yanda- dır cinsellik, uretimde, edebı ve sanatsal etkinlikte; bir rahibenin ellerini kavuşturmasına varıncaya değin, her yerde cinsellik vardır. Ancak, bir an vardır ki, dengesiz- lik pek önemlidir o noktada..." Konuşmacı, bir çalışma gününün programını çizdirt- yor yazara, verdiği yanıt özetle şu: "Erkenden kalkar, kahvaltımı hazırlanm. Yeni bir yaşamın, bir yeni günün anıdır bu. Alabildiğine güzel! Beraberimde hep Incil var- dır. Eski bir adet. rastlantıya bağlı açarım. İstediğiniz öğüdü böyle edinebilirsiniz. Nasıl da çoğu kez gerçekle- şir! Çalışmaya başlamadan önce, Kutsal Kitap 'tan biraz daha. 11'e doğru, boş bir sayfanın önünde çalışmaya koyulurum. O sayfayı doldurmak gerekir. Öğle yeme- ğinden sonra, kısa bir uyku. Sonra yeni bir çalışma, bir roman ya da bır başka kitap üzerinde. Günce de. her- hangi bir anda, zaman bulduğumda ve söyleyecek bir şeyler olduğunda. Ve her zaman da, söyleyecek bir şey- ler vardır!" Bir yerine takıldım kaldım bu yanıtın: Bizde bir yazar, "Sabahleyin çalışmaya başlamadan önce Kuran oku- rum'dese, ne düşunürüz hakkında? Yirmincı yüzyılı askeri yüzyıl' diye nitelendiren Julien Green, söyleşisinin bir yerinde şöyle diyor: "Halkların halklara karşı olduğu bir yüzyıldır bu. 19. yüzyıldan çok daha fazla. Görüyorsunuz tehditleri. Smırlar yıkılıyor. Halklaryer değıştiriyor. Custine'in, Napoleon'un, II. Gu- illaume 'un sezdikleri san tehlikeden söz edilirdi vaktiy- le. Bugün, karışıklık her yanda. Siyasal ve iktisadi bir Babil Kulesi'nin eteklerinde yaşıyoruz. 1990'dan beri, farklı bir devırde değil, yabancı bır ulkede olduğumu his- sediyorum; kendisini arayan, olası ya da daha şimdiden başlamış istilalara karşı mücadele eden yeniAvrupa bu, Sezgi. apaçık gerçek oiup çıktı. Geleceği, farklı, hoşgö- rüsüz ve saldırgan ırklar arasında görmüyorum artık. Yeniden yaratmalı geleceği. Gerçek kardeşliği de. Kıtlı- ga karşı, silahlarla ya da her şey hakkında gezevelikleri örgütleyen milletler topluluğuyla savaştlmaz. Dünyanın manevı düzeni, bireyin özgürlüğüne karşı ölüm emri olupçıkmıştır." "Yeniden yaratmalı geleceği" diyor Julien Green. İnsanlığın, önünde böyle bir görev var, belli. Nasıl bir gelecek olmasını istersiniz onun, sevgili okurlarım? YARMAN Güneydoğu'da sözümüze sahipÇLkmalıyLz - 2 - AYŞE Y1LDIRIM - Kürt sorununa bakış açınızı anlatır mısınız? YARMAN- Ülkemizin en önemb bir sorunu "Doğu soru- nu", "Kürt sorunu"dur. Parti- miz bu soruna. iktidar ortağı olarak muhalefetteyken orta- ya koyduğu "siyasalar" çer- çevesinde yönelmekten uzak- laşmıştır. Partimiz. ülkenin dayanışma içerisindeki bütün- lüğünün bir güvencesiydi. Ni- tekim. bizim insana ve yurtta- şa bakışımız, öteki çoğu parti- nin insana ve yurttaşa tepeden. eşitlikçi olmavan. faşizan, da- yatmacı bakışından çok farkbdır. Ama, şimdılerde Do- ğu"da, Güneydoğu daki kalkı- şmayı: olayın özüne. derinhği- ne ınme ve akılcı siyasi çözüm- ler inşa etme sorumluluğunu bir tarafa bırakarak, salt aske- ri yaklaşımlara havale etmiş olmamız, partimizın oralarda- ki güvenırliğini ve desteğinı feci halde hasara uğratmış bu- lunmak tadır. Bölgede insan haklan. si- villeşme ve demokratikleşme çerçevesinde muhalefetteyken verdiğimiz sözlere sahip çıkmalıyız. Doğu-Güneydoğu sorunu, Kürt sorunu hele gıt- gide artan dozda ve salt askeri müdahaleyle çözülemez Bu yaklaşım. nitekim gelişmelere bakıbrsa. olaylan yaüştırmak yerine, azdırmakür. Doğu'da meydana gelen olaylar, çoğu kez radyo. televizyon ve basın aracılığıyla batıya. ülke bütün- lüğü adına, objektif olarak yansıtılmamaktadır. - ÖzeUeştirmeye bakış açınız nasıl? YARMAN- Devletçilik, amaç değil araçtır. Bu araç, ekonomiyi kamu yaranna yönlendirmemizde. ara ara ya da bazı dönemlerde gözetile- bilir. Şu var ki ekonominin ya- ratıcılığı ve verimbbği açısın- dan, "özgürleşmesi". "çoğulcu- laşması" ve "demokratikleş- mesr'ne son toplamda ihtiyaç olduğuna inanıyonım. Bu bır genel doğrultu olmakla bera- ber. ereğe nasıl ulaşılacağı. özü de çok önemlidir. Mesela. za- ten ıyice palazlanmış birkaç sermaye odağinı. daha güçlü kılmak değil, toplumsal varlığı mümkün mertebe yaygınlaştı- rmaktır. Bu aynca. demokra- sinin yaşatılmasının gereğidir. Böyle bir bağlamda toplum varlığinın sözde verimlih'k adı- na. az sayıdaki sermaye odağı- na terk edibnesine şiddetle karşıyım. Bu çerçeveye gire- cek, herhangi bir özelleştirme- yede karşıyım. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle