Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10EYLÜL1993CUMA
KURULTAY'A |1 İGÜNKALASHP
Genel Başkan adaylan anlabyor
KARAYALCIN
İhaİeci bir siyaset
anlayışımızvar
• Hepimizde 70'lerdeki gibi bir lidere sahip olma
tutkusu var. Ama o yıllarda o liderimizi de tıkayan,
çok yanlış bir biçimdepolitikayaptık. Bu bizim
ihaleci bir siyaset anlayışımızdan kaynaklanıyordu.
Birini bulacaksınız.iyi görüntü verecek, ideolojiyi
yorumlayacak, başa geçtiğinde proje uygulayacak
ve sonuç alacak. Başansızlığımızın temeli bu.
- 2 -
MUSTAFA BALBAY
ANKARA - - Sanıyorum
Kürt sonınu konusunda parti
içinde değişik bir riizgar esiyor?
KARAYALCIN- SHP "üze-
rinde oynanan oyunlardan bin-
si de budur. Eğer gerçekten bü-
yük ölçüde, Alevi yurttaşla-
nmızdan ya da Kürt yurttaşla-
nnıızdan destek alıyorsak. bu
onlann bizim inançlanmızı
paylaşmalanndan kaynaklan-
maktadır. Kurultay trafiği açı-
sından sorunuza yaklaşmak ge-
rekirse ben Karadenizlilerin
Karayalçın'a, Doğu \e Güney-
doğulular'ın Aydın Gûven Gür-
kan'a oy vereceği şeklindeki bir
değerlendirmeyi de doğru bul-
muyorum.
- Kiirtçenin kullanımı konu-
sunda tarttşmalar oldu. Kürtçe
televizyon, Kürtçe eğitim veren
okullar gündeme geldi. Bu konu-
da siz ne diyorsumız?
KARAYALCIN- Devletin
resmi dili Türkçedir. Bunu de-
ğiştiremeyiz, bu Anadolu ger-
çeğjne ters olur. Ancak Kürtçe
eğitim yapan okullar pekala
kurulabilir, Kürtçe yayın peka-
la yapılabılir, Kürtdilinin. Kürt
kültürünün ya da ortak kültü-
riimüzün dışındaki kültürümü-
zün araştınlması için enstitüler
kurulabilir. Tek devlet yapısı
içinde olabilir.
- Bu koalisyon hükümeti de-
mokratikleşme planı kovdu. 12
Eylül'ün kalıntıiarmı
atacağını sövledi. Bu
yapıklı mı?
KARAYALÇEV-
Asbnda 12 Eylül'ün
aşılabilmesi için, bu
konuda başka gerek-
çelerle de çok büyük
bir ihtiyaç olduğunu
gözönünde bulundu-
rarak, 12 Eylül Ana-
yasası'nın demokra-
ükleşmeyi. insan hak-
lanru. kentleşmeyi ön
planda tutan bir mu-
tabakatla değiştiril-
mesi gerekmektedir.
Yeni bir anayasa yap-
mamız gerekmekte-
dir.
- Hükümetin yete-
rince dönüşüm sağla-
yamadığını düşünen
bazı kesimler ikinci
cumhuriyet önerisini
ortaya attılar. Bu tar-
ttşmaları nasıl değer-
lendiriyorsunuz ?
KARAYALÇIN-
Ben çok açıklıkla
cumhuriyetin numa-
ralandınlmasına
karşıyım. Bence önem
taşıyan yaklaşım şu:
Bir sosyal demokrat
hareket "i 990lı yıllann
Türkiyesi'nde neyi
yapmabdır? Ben geç-
mişi tartışmaktan çok. geleceğe
yönelrnek istij orum.
- SHP geleceğe yönelik plan-
lamalan, sosyal demokrasinin
gerektirdiği yeni poütikalan
üretmeyi basarabikü mi?
KARAYALÇIN- Doğrusu
SHP daha önce CHP ve öteki
sol. sosyal demokrat partiler.
böyle bir başan çizgisini yete-
rince sergileyemediler. Bunu
ifade etmek gerek. Çünkü, par-
tinin işleyişinde, bütün bu par-
tilerin işleyişinde çok ciddi dar-
boğazlar vardı. Bizde. özü iti-
banyla siyasi olan konular si-
yasetçiler tarafından tartışılmı-
yor, bunlar teknik konulardır
diye teknikerlere bırakılmış du-
rumda. Siyasetçıler yalnızca. si-
yasi konu olarak kongreyi, ku-
rultay lan. seçimleri, delegeleri
görüyor. Bu çok ciddi bir eksık-
lik. yanlışlık. Bununla bağ-
lantılı olarak yaşadığimız bir
başka sorun partinin tümüyle
seçim arenası haüne dönüşme-
sidir. Partimiz ve partililerimiz
yalnızca seçimden seçime coşku
duyuyorlar, yalnızca seçimden
seçime bir araya geliyorlar.
Liderhk anlayışımızın da bü-
yük etkisi var. Özellikle 19701i
yıllarda yaşanan liderlik anlayı-
şı bu konuda önemli bir örnek.
bunu "Karaoğlan. karavağız"
değeriendirmesini yapan arka-
daşlanm için de söylemek ısti-
yorum.
Gizli gızli hepimizin içinde
70"li yıllardaki gibi bir lidere sa-
hip olma tutkusu var. Ama
1970'li yıllarda sonuçta o lideri-
mizi de tıkayan, çok yanlış bir
biçimde poliüka vaptık. Bu bi-
zim ihaleci bir siyaset anlayı-
şımızdan kaynaklanıyordu.
Doğrudan siyaset anlayışı yen-
ne. ihaleci bir siy aset yapma an-
layışı vardı. taşeron kullanma
anlayışı vardı. Birini bula-
caksınız, çok iyi dolaşacak, çok
ıvi görüntü verecek. ideolojiyi
yorumlayacak, başa geçtiği za-
man proje uygulayacak. hem
de hemen uygulayacak ve he-
men sonuç alacak, o kişiyi
umut yapıyorsunuz. umut ola-
rak ilan ediyorsunuz. Bir partıli
olarak. sizin göreviniz, yalnızca
onun etkinliklerini kolaylaştır-
mak. onun etkinliklerine katkı-
da bulunmak. Onun adını
mümkünse en yüksek yere ya-
zacaksınız, rakip partilenn ge-
lip bozamayacağı. üzerini bo-
yayamayacağı yere yazacaksı-
mz. Onun mitinglerine katıla-
caksınız, onu alkışlayacaksınız.
Onu başa getireceksiniz ve on-
dan başa gelir gelmez derhal çö-
züm bekleyeceksiniz. Bütün
bunlan ben. bizim yalnızca şim-
di için değil, yırmi yılLk etkinlik
süremiz içinde istediğimiz başa-
n çizgisine gelemememızın te-
mel nedeni olarak göriiyorum.
Bizim SHP olarak, bir başka
eksıkliğimiz de çok genel bir sol
söylem kullanmamız. Genel sol
söylem. yurttaşlanmızı anlaşı-
lan yetennce etkilemiyor. Bu-
nunla bağlantılı bir başka nok-
ta da bizim parumizin örgüt-
Ienme modehdır. SHP devlet
gjbi örgütlenmiştir. SHP sorun
CAKMUR
Kürtsorununa
çözüm demokrasi
• Güneydoğu'da gelişen olaylann biriktirdiği
sorunlar bir pansumanla çözümlenebilecek
sorunlardeğildir. Birkesim 'Güneydoğu
sorunu' diyor, diğer bir kesim 'PKK sorunu'
diyor. Bunlann hiçbiri değil.. Bu tam anlamıyla
bir Kürt sorunudur. Tekrarediyorum: Bir Kürt
sorunudur.
- 2 -
ORAL ÇALIŞLAR
- Avnıpa'daki sosyal demokrat partilenn bir kısmt
kendilerine sosyalist diyorlar. Fransız partisi sosy alistim
diyor, İspanyol partisi sos> alistim diyor. İspamöl partisi
önemli başarılar da kazandı biliy orsunuz, seçimlerie birlikte.
Siz kendinize sosyalistim demeyi düşünüyor musunuz?
ÇAKML'R - Ben nitelendırmeleri bu ölçüler içinde
y apmaktan yana değilim. Ben her şeyden önce bir
devrimciyim ve devrimciliğin ana ilkesi de bu değişime ayak
uydurabilmektir, çağın bütün gelişimlerinı
yakalayabilmektir. Şimdi sosyalist olarak. komünist olarak
nitelendirdiğimiz partiler kendi içdünyalannı değiştirdiler.
Çünkü sürekli olarak kaybediyorlardı. Şu sosyal
demokrasiye bakın. Annelerimiz, babalanmız muhalefette
öldü. Bu kafayla gidersek bızlerde muhalefette öleceğiz.
Yani böyle bir parti düşünmek mümkün değil.
- Kürt sorununa çözümünüz nedir? Devrimci çözümünüz
nedir?
ÇAKMUR- Güneydoğu'da gelişen bütün olaylar. sadece
o bölgenin sorunu olmaktan çıktı. bütün Türkıye'nın
sorunu oldu. Ulusjararası platforma girmeden bizim
çözmemiz laam. Ülkemizin içinde çözmemiz lazım.
Güneydoğu'da gelişen olaylann biriktirdiği sorunlar bir
pansumanla çözümlenebilecek sorunlar değildır. Bir kesim
"Güneydoğu sorunu' diyor. diğer bir kesim "PKK sorunu'
diyor. Bunlann hiçbiri değil.. Bu tam anlamıyla bir Kürt
sorunudur. Tekrarediyorum: Bir Kürt sorunudur.
Demokrasiyi rafa kaldırarak çözmemek gerek...
- Güntvdoğu'da demokrasi yok mu?
ÇAKMLR -Güneydoğu'da devlet varmı?Oradan
başlayalım. Güneydoğu'da devlet. devletin gölgesi var.
-110.000 tane asker olduğunu söylüyor de> let yetkilileri.
40.000 tane konıcu var. Onun dışında emnivet teşkiiatı var.
Yani nüfus olarak baktığunızda devlet büyük bir nüfus olarak
orada var. Tanklan var. Topları var.
ÇAKMUR - Ama çözüm yok. Ve giderek artıyor. Orada
olaylann üstesinden gelmecek yerde, yanlışlıklar büy üyerek
yapıldığı için ve konu sadece sopayla halledilecek bir konu
olarak görüldüğü için. olaylar artık somut biçimde devletin
üstüneçıküğı için devletin üstesinden geliyor. Sınırlannı
SHP, sağpartilerle
umutsuz biryanşta
• Sendikalarla, kitle örgütleriyle tüm bağlarımızı
neredeyse kopardık. Kendi içimizde inanç ve köken
gruplan varlığını tartışır halegelirsek, bunlan
reddedici bir tavır içine girerek adamakıllı merkeze
çekilmiş oluruz. SHP kendi dayanaklarını hızla
yitirmekte. ANAP ve DYP'yle umutsuz bir yanş
içine girmektedir.
- 2 -
CELAL BAŞLANGIÇ
ANKARA - Suin genel baş-
kan olmanız durumunda SHP'-
niıı bir Kürt-Alevi partisi olacağı
yolunda yoğun bir kampanya
başlatddı. Bundan da ağırlıklı
olarak medya sorumlu tutuldu.
Acaba böyle bir oluşumda parti-
den kaynaklanan bir sorun, bir
sorumluluk yok mu? \sm\ med-
ya tek başına mı yarattı bu olu-
şumu?
GÜRKAN- Benim kanaatım
bu kampanyanın önce parti
ıçinden başlayıp sonra medya-
ya yansıdığı yolundadır. OÎay
buradan başlayarak bana karşı
büyük bir sılah haüne dönüştü-
rüldü. İşin ilginç olanı ne za-
man partide güçleniyorsam
düğmesine basılmış gibi eski
solcu bazı köşe yazarlan bu ko-
nuyukarşımaçıkanyorlar. Ela-
zığ'da doğmuşum. Kürt ve Ale-
vi değilim. Ama salt Elazığ'da
doğdum diye üstümde bu ka-
dar spekülasyon >apıldığına
göre gerçekten Kürt kökcnli
olan ve Alevi insanlanmız üze-
rinde acaba bu partide ve Tür-
kiye'de ne kadar çok baskı
oluşturuluyor? Partide Kürt
kökenli ve Alevi insanların
ağırlığı varsa bunun sorumlusu
ben olamam. Ben yıllardır yö-
netimde değilim. Ben kayıt yap-
madım. kimseyı partıve getir-
medim. Benim arkamda aşiret
yok. Ancak aleyhime başka
söylenecek hıçbir şe> bulama-
odaklannda, proje odaklann-
da. gerektiğınde birkaç ıü ya da
birkaç il örgütünü kapsaya"bile-
cek genişliğe oturabilmeli.
Türkıye. 1950'deGSMHdü-
zeyi itibanyla 20. sıradaymış.
dünya ülkeİeri arasında. 1990'-
da GSMH düzeyi itibanyla
Türkiye 60. sıraya düşmüş. Ge-
lır dağılımı itibanyla dünyanın
169 ülkesinin sonuncalan ara-
sında, gelirin en iyi daâüldığı
10 ülke arasında Türkiye. Bunu
göz önünde bulundurarak ben
sosyal demokratlara bu sırala-
mayı bir trafık düzenine benze-
tip önümüzdeki araçlan geç-
mek için bir büyük sollama
öneriyorum.
Diyorum ki sağdan geçile-
mez. Trafık kurallannda sağ-
dan gjtmek son derece tehlikeli-
dır. Trafik kurallanna göre sol-
dan gidilir, onun için büyük bir
sollama yapalım. O büyük sol-
lamayı da biz. ancak böyle bir
çalişmadan sonra gerçekleştire-
bıliriz. Büyük sollama için ben
genel başkanlığa talibim.
- SHP'yi sağa kaydıracağınız,
izleyeceğiniz polirikaların bu
yönde olduğu iddia ediliyor.?
" KARAYALCIN- Ben kendi-
mi solda bir mesafe yanşı içinde
görmek istemıyorum. Partilile-
rime de böyle bir öneride bu-
lunmak istemem. Türkiye'nin,
halkımızın. bölgemizin önünde
çok sayıda sorun var. Bu sorun-
lann çözümü için uygulanması
gereken projeler var. Yaptığı-
mız iş bizi solda nereye götürür,
onun adını koyanz. İnsanların
soldaki yeri bence uygulamala-
nyla belli olur.
beklemeyen bir devlet olur mu? Bütün bu olaylann gelişimi
içinde yıllar boyu demokrasi rafa kaldınldı. askeri rejimler
yaşandı, zor kullanıldı. Peki demokrasi rafa kaldınldı da
Türkiye'de meseleler halloldu mu? Onun için fıkir yasaklan
kalkmalıdır. Zorla bir konunun çözümü mümkün değildir.
-Yarın Yükse! Çakmur SHP Genel Başkanı ve Başbakan
V ardımcısı; 'Ne yapav ım parlamento buna müsait değil \e
ötekiler buna müsait değil1
gibi bahaneler altına
stğınmayacağınızı kirn garanti edebilir?
- Tabii, bu bir kişilik sorunudur, kimlik sorunudur. O
kişiliğin. kimliğin bir sistemi yaratması sorunudur. Tabii
sadece kişilik olarak da ele almamak lazım, sistem de çok
önemli. Şimdi tabii bir hayatımıza bir bakalım yani. Ben
Buca'da belediye başkanlığından başladım. Buca'da
yaptıklanm meydanda. 12 Mart geldi, ben 12 Mart'a
direndim. Hiç de demokrasiyi yıkmak isteyen adamlara
taviz vermedim, cuntalara taviz vermedim. Askeri rejimi geri
getirmek için birtakım dalkavuklarcıkıyor. 'gelin bizi
kurtann" diyor. Kurtancılar yaratıyoruz. Sonra da aman
kardeşim. git kendini kurtardiyoruz. Eğer askeri rejimler
büyük hatalar yapıyorsa, bunu benimsememek lazım.
- Sizin açıklanıalarınızda da özelleştimıe çözümü var. Onu
nasıl ifade ediyorsunuz?
- Yangından mal kaçınrcasına bir koşuşturma içerisinde
bu KİT ve onun sonucu olan özelleştirilme gündeme
gelemez. Öyleçabuk, aceleye gerek yok. İşte Aktaş,
Istanbul'da. Tedbirsiz, temelsiz özelleştirme oldu, halkın da
canı yandı. Türkiye'nin de canı yandı. O paralan biz de
çarçuretmeyelim. Rekabet yasası çıkmadan, tekelleri
önleme yasası çıkmadan. tüketiciyi koruma yasalan ve
çerçeve yasalan çıkmadan nasıl bir özelleştirme
yapacaksınız? Bu bir. İkincisi, şunu sorgulayalım. Bunu
toplumla tartışahm. Bundan niye korkuyoruz? Niçin
özelleştirme? Kamu finansmanı sağlamak için mi? Kamu
finansman açığmı gidermek için mi? Yoksa Margaret
Thatcher'in Ingiltere'de yaptığı gibi demokrasiyi bir yana
kaldınp demokrasinin içinde tekelleri yapılaştırmak için mi?
Yani ideolojik mi? Toplumla bunlan tartışmaktan
kaçınılıyor. De\let kötü ve vahşi birpatrondur. KİT'leri
tartışmak sağcılık solculuk değildir Devlet genel müfettiş
olsun. Bakanz hırsızhklara, suiistimallere, en çok nerelerde
oluyor? En çok devletin müesseselerinde oluyor. Eğer devlet
emekçı yanlısı birdevlet değilse, kredileri tuuıyor, şimdi
dıyelım ki K İT'leri kaldıralım aradan, devlet kimi
destckliyoriktısadıalanda. kimlereparaakıüyor?
dıklan için "haydi bunu uydura-
Inıı" demişler herhalde
- Ancak şunu da gözardı etme-
mek gerekir ki ağırlıklı olarak
Kürt kökenli SHP'lilerden ve
parti içindeki Alevilerden size
gözle görülür bir destek var. O
zaman bu nereden kaynaklanı-
yor?
Kûrtler, Aleviler
GÜRKAN- Kürtler ve Alevi-
ler gerçekten beni çok sevivor-
larsa bundan mutluluk duya-
nm. Ne kadar baskı altında
kalırsam kalayım. bu sevgiyi
reddetmeyi asla düşünmüyo-
rum. Bu benim için bir politik
armağan. bir politik övgü.
Ama neden aynı inançtan. aynı
kökenden olmadığım halde be-
ni destekliyorlar?
Demek ki onlar bende kendi-
lerinin ihtiyaç duyduğu değerle-
rin var olduğuna inanıyorlar.
Benim sol kimliğim kendilerine
güven veriyor. Benim insan
haklanna duyduğum yakınhk,
demokrasi davasına duydu-
ğum yakınbk. aynmcılığın çok
uzağında olmam bu kesimlenn
ılgısini bana yöneltiyor demek
ki...
- ParrkJeki Kürt sorununun
getirdiği ayrışma sürecinde siz
de SHP'den istifa ettiniz. Bu ay-
rılmanız, partiden bir süre ayrı
kalmanız, genel başkanlık yarı-
şında sizin aieyhinize kullanılı-
yor. sık sık güvenilmez olduğu-
nuz, kızınca, küsünce partiyi
bırakıp gidebileceğiniz gündeme
geh'riliyor...
GÜRKAN- Kürt kökenli ye-
di milletvekilinın ihracının çok
büyük bir hata olduğunu gör-
düm. Bunu söyledım. Bunudü-
zeltebılmek ıçın politik yaşa-
mıma da ara verdim. Bu ıhraç-
lann ne kadar büyük bir hata
olduğunu, bunu yapanlar anla-
dı. Hatta düzeltmek için seçim-
lerde SHP-HEP işbirliği gibi bir
yola girdiler. Eğer bu hata ya-
pılmasaydı böylesine partiye
zarar veren yapay birleşme de
olmazdı. Haksızlık karşısındao
ınsanlarla dayanışma hakkımı
kullanarak partiden istifa et-
tim. Bunu Türkiye aleyhine
gördüğüm iqn böyle bir haykı-
nşı yaptım. İtiraz hakkını İcul-
lanmayan. başkaldın hakkını
kullanmayan bir sosyal demok-
rat bence olamaz. Ama ben hiç-
bır parti kuruluşunun başında
olmadım. Hiçbir parti içinde ol-
madım. Hıçbir zaman bır parti-
leşmenin teşvıkçisi olmadım.
Abdullah Başrürk gibi. Kemal
Anadol gibi o insanlarla bir da-
yanışma gereğini yerine getir-
dim. Bır sosyal demokrat eğer
dayanışma ilkesınden fedakar-
lık ederse, haksızlıklar karşısın-
da başkaldırma hakkından fe-
dakarlık ederse bence büyük
bır kimlik kaybına uğrar.
Parti\i sola çekmek
- Sürekli olarak partiyi sola
çekmek' diyorsunuz. Demek ki
SHP'nin bugünkü çi/gisinden
rahatsızsınız. Sıradan bir millet-
vekili obnarun dışında, siz bu
partinin gnıp başkan
tekilisiniz. Partinin
bugünkü çizgisinden
dolay ı hiçbir sorumlu-
luğunuz yok mu?
GÜRKAN- Bu ko-
nuda hiçbir sorumlu-
luğum yoktur. Benim
panimin sol değerlen
daha yüksek sesle
söylemesi yolundaki
talebim bugüne öz-
gün değildir. Uzun
bir süredir her fırsatta
SHP'nin daha çok sol
kımlikh bir parti ol-
ması gerektiğini vur-
gulamışımdır.
- Sola açılmaktan
ne anlıyorsunuz?
GÜRKAN- Ana-
yasanın değişmezbği-
ni. bunun bir kader
olduğunu kabul etmış
gibi davranmaktayız.
Askerlenn dayattığı
rejım yasalannı artık
onlarla geçinmeye ka-
rar vermış gibi kabul-
lenmişiz. İnsan hak-
lan ihlalleri konusun-
da eski duyarlılıklann
izine dahi rastlanma-
makta. Çok önemü
olan vergilendırme
konusunda bir türlü
ısrarb, tavırlı. kabul
ettirici yaklaşım gös-
teremiyoruz. Yoİsuzluklar ko-
nusunda önlem alıcı yaklaşım
içinde değiliz. Bizim hükümeti-
miz dönemınde imam hatıp
okullanna alınan öğrenci
sayısındaki oransal artış. Cum-
huriyet tarihimizin en önemli
oransal artışıdır. Bütün bunlan
topladığimız zaman bizim çok
ciddi bir biçimde merkez partisi
olma yolunda bir yolculuğa
çıktığımızı göriiyorum.
Sendikalarla. kitle örgütle-
riyle tüm bağlanmıa neredeyse
kopardık. O sendikalar ve kitle
örgütleri DYP ve ANAP'a ne
kadar uzaksa biz de onlara o
denli uzak duruma geldık. Ken-
di içimizde inanç ve köken
gruplan varlığını tartışır hale
gelirsek bunlan reddedici bir
tavır içine girerek adamakıilı
merkeze çekîlmiş oluruz. SHP
kendi dayanaklannı hızla yitir-
mekte, ANAP'la. DYP'yle
umutsuz bir yanş içine girmek-
tedir.
- DYP ve ANAPIa yapılan
yarış herhalde özelleştirme ala-
nına da sıçradı...
GÜRKAN- Tüm özelleştir-
meler bır anlamda koalisyon
protokolünün özüne aykındır.
Protokolde bır şeyin altını ıs-
rarla çızdik. Özelleştirme. eko-
nomide verimlılıği yükseltmek
amacıyla yapılmalıdır. Ama
bunun da belli bir sıstematiği
olmalıdır. Bir yasası ve bir ku-
rumu olmalıdır. Bir açıkbğı ve
berraklıği olmalıdır.
Elime ne geçerse. kim ne ve-
rirse satanm yaklaşımı bir eko-
nomik ıflastır.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Yeniden Yaratmalı
Geleceği...
Bilmiyorum, Julien Green çevrildi mi dilimize?
Bu Amerikan kökenli Fransız yazarı, romanlarıyla ta-
nınmış; birkaç tiyatro eseri var, denemeier yayımlamış.
1919 yılından beri hiç aksatmadan tuttuğu Günce si, pek
ilgi toplayan kitapları arasında. Şu sırada, Fransa'nın bir
ünlü yayınevi, bu güncelere iki cilt daha eklemiş durum-
da Adları da, On Dokuz Yaştnda Ne Kadar da Ciddidir
İnsan' ile Gelecek Kimsenm Değildir.' Bu sonuncusu,
1990-1992 yıllarını kapsıyor. Şu günlerde. Fransa'da,
edebiyat sayialarının gözde konularından biri, işte bu ki-
faplar, giderek Julien Green.
Fransız Akademisi'nde üye olan, eserleri Pleiade Ki-
taplığı na geçmış yazarımız, biraz karanlık birdünyaya
da sahip olsa, gerçekçi ve fantastik.
Herhalde okunması gereken sanatçılardan biri.
Geçtiğimız salı gunu. Le Monde'da, kendısiyle yapıl-
mış uzun bir söyleşi vardı. llgimi çekti. Neden derseniz,
adam 1900de doğduğuna göre, doksan üç yaşında bu-
gün; bir bakıma, yüzyılımızın tanığı; uzun bir yaşam ve
yazarlık deneyimiyle dolu.
Bayılırım böyle asırltk' adamlara!
Söyleşide, konudan konuya geçiliyor.
Şon yayımladığı Güncesinde, eski Yugoslavya'da
olanlara, Sıda salgınına, terorizme şiddetle çatıyor Gre-
en. Soyleşiyı yapana da söylüyor. Saraybosna'nın adı,
1914'ü çağrıştırır. Felaket taşıyan bir addır bu. Saray-
bosna, Âvrupa 'nin ölum canı oldu! O anda çözüldü Avru-
pa. Avusturya-Macaristan imparatorluğu dağıldı. Aynı
yırtılış ıçindeyiz ve karabasan gıtgıde daha gerçek bir
halde.''
Ve bir yerde, Cocteau'nun sözünü anıyor: "Cehen-
nem vardır, tarihtir bu1
"
30lu yıllarda, "Politikadan tiksiniyorum" dermiş Juli-
en Green; bugün de pek iyi şeyler söylemiyor onun hak-
kında
Savaşların şiddetle karşısında, barışçı tepeden tırna-
ğa.
"Hangi yazarlan önerirsiniz gençlere" sorusuna ver-
diği yanıt şu: "Son günlerde, bır genç okuduklanndan
sö'z ediyordu bana ve şöyle dedim kendisine: Her şeyi
okuyunuz, elinize ne geçiyorsa hepsini: Shakespeaer'i,
Dante 'yi, Homeros 'u. Ouincey "ı, Ermiş Jean de la Croix '-
yi, hepsini. Bir tür funda toprağı oluşturur bunlar. O yüz-
den, pek önemlidir her şeyi okumak!"
Cinsellik konusunda söylediği de ilginç: "Her yanda-
dır cinsellik, uretimde, edebı ve sanatsal etkinlikte; bir
rahibenin ellerini kavuşturmasına varıncaya değin, her
yerde cinsellik vardır. Ancak, bir an vardır ki, dengesiz-
lik pek önemlidir o noktada..."
Konuşmacı, bir çalışma gününün programını çizdirt-
yor yazara, verdiği yanıt özetle şu: "Erkenden kalkar,
kahvaltımı hazırlanm. Yeni bir yaşamın, bir yeni günün
anıdır bu. Alabildiğine güzel! Beraberimde hep Incil var-
dır. Eski bir adet. rastlantıya bağlı açarım. İstediğiniz
öğüdü böyle edinebilirsiniz. Nasıl da çoğu kez gerçekle-
şir! Çalışmaya başlamadan önce, Kutsal Kitap 'tan biraz
daha. 11'e doğru, boş bir sayfanın önünde çalışmaya
koyulurum. O sayfayı doldurmak gerekir. Öğle yeme-
ğinden sonra, kısa bir uyku. Sonra yeni bir çalışma, bir
roman ya da bır başka kitap üzerinde. Günce de. her-
hangi bir anda, zaman bulduğumda ve söyleyecek bir
şeyler olduğunda. Ve her zaman da, söyleyecek bir şey-
ler vardır!"
Bir yerine takıldım kaldım bu yanıtın: Bizde bir yazar,
"Sabahleyin çalışmaya başlamadan önce Kuran oku-
rum'dese, ne düşunürüz hakkında?
Yirmincı yüzyılı askeri yüzyıl' diye nitelendiren Julien
Green, söyleşisinin bir yerinde şöyle diyor: "Halkların
halklara karşı olduğu bir yüzyıldır bu. 19. yüzyıldan çok
daha fazla. Görüyorsunuz tehditleri. Smırlar yıkılıyor.
Halklaryer değıştiriyor. Custine'in, Napoleon'un, II. Gu-
illaume 'un sezdikleri san tehlikeden söz edilirdi vaktiy-
le. Bugün, karışıklık her yanda. Siyasal ve iktisadi bir
Babil Kulesi'nin eteklerinde yaşıyoruz. 1990'dan beri,
farklı bir devırde değil, yabancı bır ulkede olduğumu his-
sediyorum; kendisini arayan, olası ya da daha şimdiden
başlamış istilalara karşı mücadele eden yeniAvrupa bu,
Sezgi. apaçık gerçek oiup çıktı. Geleceği, farklı, hoşgö-
rüsüz ve saldırgan ırklar arasında görmüyorum artık.
Yeniden yaratmalı geleceği. Gerçek kardeşliği de. Kıtlı-
ga karşı, silahlarla ya da her şey hakkında gezevelikleri
örgütleyen milletler topluluğuyla savaştlmaz. Dünyanın
manevı düzeni, bireyin özgürlüğüne karşı ölüm emri
olupçıkmıştır."
"Yeniden yaratmalı geleceği" diyor Julien Green.
İnsanlığın, önünde böyle bir görev var, belli.
Nasıl bir gelecek olmasını istersiniz onun, sevgili
okurlarım?
YARMAN
Güneydoğu'da sözümüze
sahipÇLkmalıyLz
- 2 -
AYŞE Y1LDIRIM
- Kürt sorununa bakış açınızı
anlatır mısınız?
YARMAN- Ülkemizin en
önemb bir sorunu "Doğu soru-
nu", "Kürt sorunu"dur. Parti-
miz bu soruna. iktidar ortağı
olarak muhalefetteyken orta-
ya koyduğu "siyasalar" çer-
çevesinde yönelmekten uzak-
laşmıştır. Partimiz. ülkenin
dayanışma içerisindeki bütün-
lüğünün bir güvencesiydi. Ni-
tekim. bizim insana ve yurtta-
şa bakışımız, öteki çoğu parti-
nin insana ve yurttaşa tepeden.
eşitlikçi olmavan. faşizan, da-
yatmacı bakışından çok
farkbdır. Ama, şimdılerde Do-
ğu"da, Güneydoğu daki kalkı-
şmayı: olayın özüne. derinhği-
ne ınme ve akılcı siyasi çözüm-
ler inşa etme sorumluluğunu
bir tarafa bırakarak, salt aske-
ri yaklaşımlara havale etmiş
olmamız, partimizın oralarda-
ki güvenırliğini ve desteğinı
feci halde hasara uğratmış bu-
lunmak tadır.
Bölgede insan haklan. si-
villeşme ve demokratikleşme
çerçevesinde muhalefetteyken
verdiğimiz sözlere sahip
çıkmalıyız. Doğu-Güneydoğu
sorunu, Kürt sorunu hele gıt-
gide artan dozda ve salt askeri
müdahaleyle çözülemez Bu
yaklaşım. nitekim gelişmelere
bakıbrsa. olaylan yaüştırmak
yerine, azdırmakür. Doğu'da
meydana gelen olaylar, çoğu
kez radyo. televizyon ve basın
aracılığıyla batıya. ülke bütün-
lüğü adına, objektif olarak
yansıtılmamaktadır.
- ÖzeUeştirmeye bakış açınız
nasıl?
YARMAN- Devletçilik,
amaç değil araçtır. Bu araç,
ekonomiyi kamu yaranna
yönlendirmemizde. ara ara ya
da bazı dönemlerde gözetile-
bilir. Şu var ki ekonominin ya-
ratıcılığı ve verimbbği açısın-
dan, "özgürleşmesi". "çoğulcu-
laşması" ve "demokratikleş-
mesr'ne son toplamda ihtiyaç
olduğuna inanıyonım. Bu bır
genel doğrultu olmakla bera-
ber. ereğe nasıl ulaşılacağı. özü
de çok önemlidir. Mesela. za-
ten ıyice palazlanmış birkaç
sermaye odağinı. daha güçlü
kılmak değil, toplumsal varlığı
mümkün mertebe yaygınlaştı-
rmaktır. Bu aynca. demokra-
sinin yaşatılmasının gereğidir.
Böyle bir bağlamda toplum
varlığinın sözde verimlih'k adı-
na. az sayıdaki sermaye odağı-
na terk edibnesine şiddetle
karşıyım. Bu çerçeveye gire-
cek, herhangi bir özelleştirme-
yede karşıyım.
BİTTİ