16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS1993CUMARTESİ MichaelJackson suçsuz bulundu • Ünlü pop yıldızı. 13 yaşındaki bir çocuğa cinse] taciz iddiasıyla gündeme gelmişti. Polis dün yaptığı açıklamada Michael'ın suçsuz olduğunu herhangi bir kanıta rastlanmadığını söyledi. Michael'ın de- dektifi kendilerinden para koparmak için bu tür bir komployla karşı karşıya kaldıklannı iddia etti. . Kültûr Servisi - 13 yaşındaki bir çocuğa cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla hakkında polis soruşturması açılan ünlü pop yıldızı Michael J'ackson'ın alcyhinde kullanılabilecek herhangi bir fıziksel kanıt bulunmadı. Üst düzey bir polis yetkilisi, Los AngelesTimes gazetesıne yaptığı açıklamada, Tıbbi bir kanıt bulunamadı. Suçlamalan doğrulav acak herhangi bir bant kaydı da yok. Michael Jackson'uı evinde yaptığımız arama somıcunda polis kayıtlarına geçebilecek herhangi bir şeye rastlanmadı" dedı. Michael Jackson'ın kendisine cinsel tacizde bulunduğunu iddia eden 13 yaşındaki çocuk, Jackson'la olan arkadaşhğının ünlü yıkuzla Monako'ya yaptığı yolculuk sırasında "kontrolden çüttığınT belirtti. Jackson'ın kendisini ailesiyle birbkte Monako'ya götürdüğünü anlatan küçük çocuk, sanatçıyla dört ay süren flişkisinin "sıcak bir dosthık" olârak başladığını, ancak yıldızın kendisini "dudaklanndan öpoıesi ve oral seks yapması" sonucunda bittığıru soyledi Küçük çocuk, psikoloğuna yaptığı açıklamada aynca, "Michael Htftimizi açıkiarsam hapse gireceğim söylemiştr dedı. "Dangerous" albümünün dünva turnesı çerçevesınde Bangkok'ta bulunan Michael Jackson, suçlamalan reddetti. Bu arada Bangkok'ta önceden planlamış bir konserini "rahatsızlandığı" gerekçesiy le iptal eden Michael Jackson"ın özel dedektifi de bir açıklama yaparak, bu olaylann sanatçıdan 20 milyon dolar "kopannaya"çalışan bir şantajcının amacına ulaşamaması sonucu başladığmı belirtti. Bu arada Jackson'ın Santa Barbara'daki evine sık sık konuk alan 11 yaşındaki Brett Bames'ın, polise yaptığı açıklamalarda ortalığı kanşürdı. Av r ustralyalı çocuk, zaman zaman Jackson'ın evinde geceleri de kaldığını ve Michael Jackson'la aynj yataktayatmasınakarşın ' "Hicbir şey olmadığını" sö> ledı. Barnes. "Ben yatağin bir yanında, Michael da öteki v aıunda y attık ve uyuduk, o kadar" dedi. Çocuğun annesi Lisbeth Bames, oğlunun Michael Jackson'la aynı yatakta yatmasında bir terslık göremediğini çünkü ikisinin "kardeş" gibi olduğunu belirtti İngıltere'deyayımlanan Sun gazetesi, Michael Jackson'ın ünlü pop şarkıcısı kızkardeşi Latoya Jackson'ın bundan bir ay önce erkek kardeşini küçük çocuklarla ilişkisiru bitirmesi konusunda uyardığını yazdı. Sun'da yayımlanan haberde, Latoya Jackson'ın Michael'ı bu konuda sayısız kez uyardığı söylenirken, aynı zamanda menajen de olan eşi Jack Gordon'la bırlikte Londra'ya giden Latoya Jackson. havaalamnda kendisini soru yağmuruna tutan gazetecilere herhangi bir açıklamada bulunmadı. HABERLER Türkiye Beyin Takımı yann belirleniyor Michael Jackson iddialar karşısında zor durumda kaldı. Haber Merkezi- Beyin Olimpiyatlanna katılacak Türk talcımının seçmeleri yann yapılacak. Elemeyi aşarak secme sınavına girmeye hak kazanan 60 yanşmacı yann sabah saat 10.00'da gazetemizin Cağaloğ- lu'nda ki merkez binasmda biraraya gele- cekler. Sınav gazete binamıan karşısında bulunan îstanbul Lisesi'nde saat 11,00'de yapılacak. Sınav süresi 2 saat , bu süre içinde sınav salonlannda sigara içilemeye- cek. Yanşmaalar aynı gün Beyin Olimpi- yatlan Merkezi kurucusu Nevzat Erk- men'le ve ötekı görevlilerle taruşacakJar. Sınava katılacaklara şimdıden başanlar diliyoruz. Eleme sınavına katılan okurlanmızuı yaalanndan abntılar sunmayı sürdürüyo- ruz. Suat Koyuncu Zeka oyunlannı çözmenin ve bu uğra- şın sonucunu bir şekilde başkalanna da göstennenin getirdiği zevkin yanı ara Çek Cumhuriyeti'ni görmeyi istemem, bu ya- nşmaya katılmamın nedenleridir. IşuıCan Olimpiyatlara öncelikle bir "meraklı" olarak kaülmak istiyorum. Paylaşımın, farkbbklannı tanımanın, tanıtmanın ve yaşatmanın gerekliliğine inanıyorum. (N.E.: Sevgilı Işın, iki gündür Ankara'- daydım. Acaba benî aradın mı? Hâlâ İs- tanbul'da mısın?) Neden Beyin Olimpiyatlan? 2. Dünya Beyin Olimpiyatlan'nın yapı- lacağı bana haber verildiğinde üzüntü ve sevinç duygulannı birlikte yaşadım. Bü- yük ilgmin olduğu bir alanda yanşmaya katılma fırsatı beni oldukça heyecanlan- dırdı. Hemen ardmdan, verimli sayılabile- cek pek çok yıhmı benzer organizasyonlar ya da ortamlarla karşılaşmadan geçirdi- ğim için üzülmekten kendimi alıkoyama- dım. Günümüzde hobi seçıminin; parasal kazanç, moda ya da ruhsal bağlılık gibi nedenlerle yapıîmaya başlandığını üzüle- rek görüyonım. Bana zamanı unutturan, beni heyecanlandıran ve uğraşmaktan bü- yük zevk duyduğum "zekâ oyunlan" gibi gerçek bir hobimin olmasmdan dolayı kendimi şansb sayıyorum. 12 yıl kadar bir süre üniversite ortamında bulunmama rağmen. bu konudakı ilgimi ve deneyimi- mi paylaşacak ve dolayısıyla motıvasyo- numu arttıracak kışılerle karşılaşamayışı- KÜLTÜR BAKANLIĞI C O C A C O L A PROG T U R I Z M LTD KAVAKLIDERE SENETTON P R E S I D E N T O T E L mı bir kayıp olarak değerlendiriyorum. Çağdaşlaşmanın sık sık anıldığı bir dö- nemde; kültürel evrim basamaklannı tır- manabilecek, sanatsal ve beyinsel etkinlik- lere kaübmda bulunabilen ve düşünebilen insan modelinin gehşürilemediği bir or- tamda, teknolojik ve ekonomik gelişme hem yeterli olamayacak hem de zor olan olanaklar süreklilığini koruyamayacaktır. Kendiliğınden düşünmeyi arttırmak yeri- ne ınsan doğasında bulunan bu yeteneği törpüleyen ezberci eğitim sistemi, cağdaş- laşma sloganlannın bolca aüldığı bir dö- nemin en büyük ayıbıdır. Düşünce gele- neklerine tutsak, düşünmekten adeta korkmak üzere koşullandınlmış olan kit- leler, taşıdıklan hastalıkJanm bulaştırmak için fırsat aramaktadırlar. Bu bulaşıahk zincirini kırmak; kendihi kalıplaşrnamış, çağdaş sayan her ınsanın önemli görevleri arasında olmalıdır. Düşünmek Epihormus;(*) "İnsan düşünce ile görür ve duyar; her şeyden yararanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip üreten düşünee- dir; geri kalan her şey kör, sağır \e eansız- dır" derken düşünmenın taşıdığı büyük önemi vurgulamaya çalışmıştır. Gerçek- ten, "düşünme yeteneğTnin insanın tek ayncalığı olduğu söylenebilir. Bu yetene- ğın iyi ya da kötüye kullanılması yine insa- nın, daha doğrusu düşüncenin kontrolu altındadır. Düşünebilmek, yaşam boyu sürecek_ olan eğitim ile şekillenir. Eğiümden ka- zanamız daha iyi ve daha akıllı olmak ol- mahdır. Ancak, ezbercı eğitim sistemi üe Tann sözü gibi belleğe yapıştınlan basma- kalıp her düşünce, düşünce sınınnı daral- tan yeni bir çizgıdir. Üzülerek belirtmek gerekir ki günümüz insanının çızgilerinin sayısı, sanılanın aksine artmaktadır. Dü- şünce alanı daraltılmış, herkesin konuştu-, ğu gibi konuşan. herkesin düşündüğü gibi! düşünen birbırinin benzeri bireyler, ortakj çarpan parantezıne alınabileceğinden bir gün toptan yok olma tehbkesi ile karşı karşıyadırlar. Bu nedenle, dünyanın yuvarlak olmadı- ğını kanıtlamaya çalışan bır okul öncesi çağı çocuğunun, bu çabası saygıyla karşı-' lanmalıdır. Eleştirel düşüncenin kullanıl- ması ile bulunan doğrular ve yanlışlann ne kadar sağlıkh olduğu açıktır. Düşünselspor Düşünme yeteneğinin kazanılması ve korunması bır çaba gerektirir. Bu çaba bi- rey ve toplum düzeyinde çeşitli mekaniz- malan harekete geçirmelıdir. Zeka oyunlannın düşünebilme yetene- ğine katkısını küçümsemek, "düşüneme- meye" güzel bir örnek oluşturur. Son za- manlarda değışik biçimlerdeki lotarya- lann sayısı yıldınm hızı ile artarkan. zeka oyunlannın nadiren anılması dikkat çeki- ci ve endişe vencidir. Zeka oyunlan. mükemmel bir düşünsel spordur. Çoğunlukla öze! bir eğitim ge- rektirmemesı, var olan eğitim sistemi ile anlaşamadığını çağnştırmaktadır. Aynca bu nedenle kıtlelere kolaylıkla ulaşabilir. Bu tür bir sporun toplumlara verdiği ka- zanç. her alanda kendini hissettirecektir. Güzelbk yanşmalan kadar önemsenmeye başlandığında ıse görevini büyük ölçüde yerine getirmiş olacaktır. Zeka oyunlannın birkaç dergi sayfasın- dan çıkıp, hakettiği ilgili görmesi benim için büyük mutluluk kaynağı olacakür. İl- gili ve iddialı olduğum bu tür bir alanda yanşmak beri oldukça heyecanlandır- maktadır. Bedensel faaliyet gerektiren bir yanş- maya haarlanmak kadar çahşma gerekti- ren beyin olimpiyatlanna hazırlık devresi- nin daha uzun olmasını isterdim. Umanm eski hıamı veniden kazanabilirim! Yurtdışındaki biliııı insanımızı geri getiremeyiz PROF DR. ALİ ÖZÇELEBİ UludağÜniversitesiEğitim"0 Fakültesi Dekanı "B 25 Temmuz 1993 tanhli Cum- huriyet, "Be\in Göçünü Durdura- mad'ık Gitti" başlığı alünda ABD'- de öğretım üyeliği yapan iki bilim adamımızı konuk ediyor. Söyleşi- nin ana teması, beyin göçü. Binlerce iyi yetişmiş yurt insanımız üniversi- telerde ya da başka kurumlarda, başka uluslann insanlanna birşey- ler öğretiyor; doktor olarak, mü- hendis. nitelikli işçi vb. olarak hiz- met veriyor ve ülkemizin bu insan- lara gereksinimi var. "İyi ya, in- sanlığa Mzmet ediyoriar, ülkemizi tanıtıyorlar, bundan gurur duy- malıyız, östeiik döviz getiriyor- lar..." demek beni avutmuvor. • Cumhuriyet'teki yazıyı fstanbul'- dan Bursa'ya dö- nerken oİcudum. Wayne Üniversite- si'nde ders veren Dr. Atilla Yaprak, Tür- kiye'ye çağırsalar, seminerler düzenle- mek yüksek meslek okullanndaki öğret- menleri eğitmek için kısa süreU, hâtta te- melli dönebileceğini söylüyor. Michigen Üniversitesi'nde ders veren Dr. Ta- ner Çavuşgil, "Geri dönün. Şurada sizin yardımlannıza ge- rek var, deselerdi ge- hr miydinkr' soru- suna şöyle yanıt ve- riyor: "Universiteye getebileceğimi sanmıyonun. Türki- ye'deki üniversite sistemi içinde, özel- Klde derlet ûniversi- telerinde etkifa' olunamayacağı ke- sin. Orada büyük bir hamie yapmanın olanağı yok gibi ge- Kyor. Ama özel sektöre ya da devlet sektörüne geimeyi her zaman düşü- Bürüm" dıyor. Yol boyunca kendi kendime sordum: "Bu yazıyı ürover- sitemin İktisadi ve İdari BilimJer Fa- kültesi Dekanı'na ya da Meslek Yüksek Okulu Müdnrü'ne versem, onlar da yürekten ilgilenseler ve bu iki bilim adamımızı ülkemize, üniver- «temize kazandırmak isteseler, on- lar da "olur" deseler neler olurdu?" Bu soruyu, konuyu bilen bıri olarak "21 yeni üniversite açtık" diyen, ama bir türlü çağdaş bir üniversite yasasını çıkarmaya yanaşmayan sı- yasaalanmız, sayın YÖK baş- kanımızın ve üyelerinin, tüm insan- lanmızm okunmasını dileyerek şöy- le yanıtlayabiliriz: Önce kadro defteri açılır ve ilgili anabilim dalında kullanılabiür yar- dıma doçent kadrosu olup ol- madığına bakılırdı. Varsa sorun ol- mazdı. Dekan, ilgili bölüm başkanı- na konuyu açar, kadroyu ilan edip etmeyeceJdennı sorardı Bölüm başkanı anabilim dalı başkanına sorar, kısaca üçü de olur derse ilk adım atılmış olurdu. Bu durumda üniversitenin toplu kadro ilanını vermesini bekJemek gerekirdi. Bu >ılda en çok iki kez yapılır. İsterse- niz işlemlerin başlangıç tarihi ola- rak 1 Ağustos 1993 tarihini alalım ve olacaklan zamandizinsel sıra içinde kısaca anlatahm. Bu işlerin konuşulması en az üç beş gün sürer. Durumun Michigan Wayne Üni- versitesi'nde çalışmakta olan Sayın Dr. Attila Yaprak'a ya da Dr. Ta- ner Çavuşgü'e bildirilmesi gerekir. İkinci bir yaaşma olmasın dıye, Yaprak'ın Yard. Doç. Dr. atandığı- nda eline son zam dahil yaklaşık altı milyon lira (525 S) geçeceğini söyle- mek nezaket gereğidir. Aynca kad- rolann ilanının kesin olmamakla birlikte ekim/kasım aylannda çıka- bileceğinı, ancak hangi gazetede hangi gün çıka- cağının bilineme- yeceğini(l), bu ne- denle Türkıye'de çıkan tüm büyük gazeteleri izlemesi, ilanın çıkışını izle- yen on beş gün içinde sınavına gı- receği yabana dili belirten bir dilekçe ve özgeçmişle ilgili fakülte dekanlığı- na başvurması ge- reküğini bildiren bir resmi yazı gön- derilmesi gerekir. (îlanın gözden kaçma tehlikesine karşın, tanhsız bir dilekçeyle hemen başvurmasını iste- mek en güvenli yoldur. Ama bunu her dekan düşün- mez ya da yap- maz.) Bu mektup on beş günde Mic- higan'a gider. İste- nen dilekçe ve bel- geleri hemen gönderdiklerini varsa- yabm. Bu başvuru ve eklen süme- nin içinde bekletibr. ilan çıkınca iş- leme konup adaya bildirilebibr. (Bu durumda da büyük bir haksızİığa neden olunur, çünkü ilanı gazetede göremeyenler, bu ayncabk onlara da tanınmadığj için başvuruyu kaçınrlar. Neyse bu etik sorunu bir yana bı- rakabm.) Başka tersbkler olmazsa ve Sayın Yaprak'ın devlet hızmetin- de çabşüğı yıllarla yardımcı doosnt- lik kadro derecesi denk düşerse di- lekçe işleme konur. Bu arada kasım 1993'e gelinmiştir. îlana başvuru süresi olan on beş günün bitimini iz- leyen ilk Fakülte Yönetim Kurulu'- nda 'Yardımcı Docentiik Yabancı Dil Jürisi" ve sınav tarihi saptanır. (Bkz. 2547 Sayıb Yüksek Öğretim Kanunu, Madde: 23). Sınav tarihi (en erken kasım ayı sonlanna doğru birgün) Miçhı- gan'a Sayın Çavuşgü'e bildiriür. Mektup eline vaktinde geçerse Sayın Yaprak'ın çalıştığı ünıversite- u yazıyı üniversitemin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı'na ya da Meslek Yüksek Okulu Müdürü'ne versem, onlar da yürekten ilgilenseler vebu iki bilim adamımızı ülkemize, üniversitemize kazandırmak isteseler, onlar da "olur" deseler neler olurdu?" , ML OUtİO PU ı 6tiRAVA PiKENLi s, den izin abp, bu sınava girmek üze- re Bursa'ya gelmesı gerekir. Sınavsız muaf olunmaz Michgıgan Üniversıtesfnde ulus- lararası işletme dersi veriyor obuası İngiUzce sınavından "muar tutul- masını sağlayamaz. Mutlaka gele- cek ve kendisinden daha az îngilizce bilen üç öğretim üyesi tarafmdan yabana dil bilgisi ölçülecektir. Sına- va girer ve hemen Michıgan'a dö- ner. Başardığı takdirde ("başardığı takdûrde" diyoruz çünkü tersi de gö- rübnüştür) sonuç kendisine bildiri- br. doktora teziru ve öteki bıbmsel yayınlanru dörder kopya haarlaya- rak ilgili fakültenin dekanlığına göndermesi istenir. Bu da bir ay sü- rer ve arabk ayma gebnir. Bu arada fakülte yönetim kurulu toplanır ve en az birisi başka bir üniversiteden olmak koşuluyla bilimjürisini behr- ler ve Dr. Yaprak'ın göndereceği dosyalardan üçünü bu jüri üyeleri- ne iletir. Yasa geregi bir ay içinde rapor yazmalan istenir. Yazarlarsa sorun yoktur, ama yazmazlarsa (adayı tanımazlarsa, öğrencileri de- ğılse çogun acele etmezler ya da hiç yazmazlar. çünkü denleri, işlen çoktur: bu işler paralı, rapor yaz- maksa parasızdır), anımsatmaktan, rica etmekten başka yapılacak şey yoktur. (Asbnda jüri düşer, yenisi- nin oluşturulması gerekır, bu da yeni bir kırs beş gün demektir, bu nedenle sabrediür.) Raporlar olum- lu geb'rse, fakülte yönetim kurulu konuyu görüşür ve atamanın rek- törlüge öneribnesine karar verir. Ocak ayının ortalanna gebnmıştir. "Tamam bu iş oMu" demeyin saîun, henüz işin başında sayılınz. Rektör- lük Sayın Çavuşgü'den ayn ayn doldurulacak beş (yoksa alü mı?) kopya güvenlik formu yanında. nü- fus cüzdan örneği, mal varbğı bil- dirimi ^ter. Mektup zamanında yazıbrsa on beş günde gider Michi- gan'a, adayın bunlann isteneceğini biliyor ve hazırlanmış bekb'yor ol- duğunu, hemen yanıt verdığini var- sayarsak bir ay geoer ve şubat ayına geliriz. Sıra güvenlik soruşturması- na gelir, artık üç ay mı altı ay mı sü- rer tann bibr. En azından alabm ve iki ay sürdü diyelim. Nisan ayında atama gerçekleşir, kararname Mic- higan'a Dr. Yaprak'a postalanır. "Tebelluğ" ettikten sonra on beş gün içinde, çabştğı kurumdan ilişi- ğini kesip, eşyalannı toplayarak ge- üp göreve başlamak zorundadır. Ama istenirse işlemler ağırlaştınla- rak zaman kazandınlır. Gebnesi gerçekten istenmijorsa, kolayca "müstafi'' sayılabiür. Bozdur bozdur harca Türkiye'de bir kurumda çalışıyor olsaydı, kendısi eşi, çocuklan ve eşyalan için az da olsa bir yo] parası ödenirdi. Ama ABD'de çabştığı, sözleşmeli yabana uyruklu öğretim elemanı olmadığı için tüm masraf- lan kendisi karşılayarak Bursa'ya gelecektir. Lojman alabibnesi için iki üç yıl sıra beklemesi gerekir. Ça- resız ev tutacakür, bu da alaçağı maaşın yansının değilse üçte birini götürür. Devlet ona dört yüz bin lira kira yardımı yapacakür. Çocuk başına da kırk bir bin bra. İki yüz elli bin lira aile unutuyordum az daha. Ama tüm bunlar altı milyon liranın içindeydi zaten. Bilim adam- lanmız ev kirasından geriye kalaru bozdurup bozdurup harcayabilirler artık. Yetmez mi diyorsunuz, o za- man dışarda gizJi (asbnda apaçık) ek (asbnda asıl) işler bulurlar, üni- versite ikinci, üçüncü işleri olur. Bu senaryo, adaylann gerçekten istenmeleri ve işlerin yolunda gitme- si durumunda geçerbdir. Şimdi başa dönelim başka bir senaryo ya- zalım: İşletme bölümünün ilgili anabilim dalında kadro yoksa ya da var da "izinli". yani "kullanılabilir'' değilse, başka bir anabıbm dab- ndan kullanılabilir bir kadronun o anabilim dabna aktanlması ya da izinsiz kadro için izin abnması gere- kir. Bunun için anabilim dalının bö- lüm başkanlığına, bölüm baş- kanlığının dekanlığa, dekanbğın rektörlüğe, rektörlüğün YÖK'e yazması gerekir. Kadro fakültenin. hatta bölümündür, ama başka bir anabilim dalında kullanılması izni gerektirir. (Ben bunu birine örneğin yalnızca mektup yazmak için veril- miş bir kaleme benzetirim hep. Ma- kale yazmak için kullanmak ister- seniz kalemi size verenden yeniden .izin almanız gerekir. İşte YÖK'ün manüğı budur.) Bu da en az üç ayı gerektirir. Ağustos. eylül, ekım der- ken ilan dönemi geçer, ilan için alü ay daha beklemek gerekir. Ya da ilan, bu kadrolann aktanlma yazısı gebnceye kadar bekJeülir. Bu du- rumda tüm fakülteler eb' kolu bağb beklerler. Bır başka olasıbk daha vardır, Sayın Dr. Attila Yaprak'ı kimse tanımıyordur, oysa anabilim dab- ndaki hocalardan birinin doktorası bitmek üzere bır araştırma görevlisı vardır. Kendi öğrenasidir, ne derse yapmaktadır... Yerine derse gir- mekte. sınav kâğıtlannı okumak- tadır. (Başka işler de yapmaktadır ama bunlan yazmayalım ayıp olur.) O hoca, bölüm baş- kanına, o da dekana rica eder. dekan on- lan kıramaz, kadro sıkınüsı vardır. kendi ögrencıleri mağdur olmasın diye kadro ona saklanır. Sayın Dr. Çavuşgil unutu- lur ya da başvurusu- na, kadro olmadığını üzüntüyle bildiren bir yaıut yazıbr. Aynca, ABD'de bir üniversitede ders ve- ren birinden ürküjür, rahatsız olunur. Öğ- renciler karşüaştırma yapabüirler. Ya da yeni birinin gelmesiy- le ek derslerde pa- ralannda azalma olacaktır. O zaman fısıltı gazetesi devre- ye girer: "Duyduğu- ma göre bu arkadaş çok huysuz, geçimsiz biriymiş... Gazetede- ki resmini gördünüz mü? Bıyıklan Yeğen Hüsnü'nünkine ben- ziyor, gözlukleri de var..." Ya da "Keci sakallı, züppe birine benzi- yor... Gelmez canım, orda ayda beş bin dolar alıyordur avda, beş yüz yir- mi beş dolara gelir mi?" denir. (Söy- leneceklerin içinde yalan olmayan tek şey bu sonuncusudur.) Bu du- rumda da engellenn aşıldığım ve atama aşamasına gelendiğini var- sayabm. En büyuk engel sırada beklemededir: Güvenlik soruştur- ması Güvenlik Soruşturması. Güvenlik soruşturmasının aşamalanyla ilgili varsayımlarda bulunmak istemiyorum. Ama Dr. Yaprak gençbğinde bır derneğe üye olmuşsa, bir göstenye kaülmış res- mi çekilmişse, Türkiye'de ya da ABD'de bir derneğe üye olmuşsa ya da sakmcab bir konuda makaleler yazmışsa pekâla işler ters gidebüir. Atama yetkisi olan rektör gölgesin- den korkan biriyse ya da siyasal bir görüşe bağlıysa... Bu gerçekçi, olmuş. yaşanmış (2) senaryolan aynntılamadan, abart- madan yazdım. Daha beter bü- rokrauk engellerduydum, gördüm, sabırb bir yönetici olarak aşmaya çahştım, çabşıyorum. Yukarda ör- neklediğimiz bitmez işlemler yalnı- zca yardıma doçent atamasında de- ğil. araştırma görevlisinden profe- söratamasına kadar tüm aşamalar- da üç aşağı beş yukan böyledir. Bunu üniversitelerde çabşan herkes bilir. Sonuç olarak, "Türkiyedeki üni- versite sistemi içinde. özellıkle dev- let üniversitelenndeetkıb olunama- yacağı kesın", diyen Çavuşgü'e hak vermemek, orada, yurtdışında çalıştıklan için onun gibileri kına- mak olanaksız. O halde gerçek bir üniversite reformu yapamazsak bir yere varamayacağımız kesın. Belki çözüm o denb karmaşık değil. Sayın Rektörüm Prof. Dr. Ayhan Kızırm dediği gibi, hep ömek gösterilen ABDdeki uygu- lamaya benzer biçimde, üniver- siteleri parab yapmak ve öğre- tim elemanlannı sözleşmeli çabştı- rmak gibi iki maddelik bir dü- zenleme sorunu büyük öjçüde çö- zebibr. Universi- teler arasında gerçek yanş o za- man başlar. İyi öğretim elemanı sağlayan üniver- ÇallŞtlklan lÇİn Onun siteler, iyi ve gibileri kınamak olanaksız. Gerçek birreform onuç olarak, "Türkiye'deki üniversite sistemi içinde,devlet üniversitelerinde etkili olunamayacağı kesin", diyen Çavuşgü'ehak vermemek, yurtdışında varsıl öğrencileri çeker, (yerli ve yabancı özel bse- lere seksen mil- yon b'raya varan yapamazsak bır yere yıM ücreder varamayacagımız kesin. ödendiğini unut- mayabm,) yoksul olanlara burs ve- rir ya da Bilkent Üniversitesi'nin yaptığı gibi burs sağlar. Gerçek özerklik para ve ata- ma konulannda tanınacak özerk- bktir. Gerisi göstermehk özerkbk- tir. Belkı siyasaalara da anlatmak, birkaç maddebk yeni bır üniversite yasasını tartışmaya açmak gerek. Umanm çok geç kabnmadan bir- şeyler yapılır. (1) İlanlar topluca Basın İlan Ku- rumu 'na gönderilir. Kurum hangiga- zetenin kotasma denkgelirse o gaze- teye verir ilanı. Çıkınca Uludağ Üni- versitesi Rektörlüğü'nebildirir. Rek- törlük de dekanlüdara duyurur. Bu arada başvuru süresi on beş günün yarısı ya da tümünü geçebilir. (2) Bu konuda rekor benimdir sanırım on altı yıldır baska bir üni- versitede çalışıyor olmama karşın, ilana başvuruşumdan Bursa 'ya geli- sim arasmda bir yûı aşkın bir süre geçmişti, üstelik eski rektörümüz Sa- yın Balkır epeydirgelmeyengüvenlik soruşturmamın sonucunu bekleme- den kararnameyı imzalamıstı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle