Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3TEMMUZ1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Paşa, Alrııiıılıayatmıkararttı• 12 Eylül'ün aydınlann üzerinden henüz silindir gibi geçmediği bir zamanda Ali
Çiftaslan komilikten gazino patronluğuna yükselir. Zaman geçer 12 Eylül'ün
paşalan onun da hatınnı sorar. İşkenceden nasibini alır. Adi suçlu gibi
gösterilmek istenir. Ama olmaz. Bu kez de vergi kaçakçıhğından içeri atılır. 3
ay gözaltında kalır. Maliye, Paşa'nın emriyle her şeyine elkoyar.
• Ali Çiftaslarûn o zamanın parasıylâ 26 milyon lira olan vergi borcu 2 milyar
liraya çıktı. Hiç bir şeyi kalmayan Ali, borcun taksitlerinin birini ancak
ödeyebilmiş. Doğru düzgün bir işe de giremiyor. Çünkü maliye kazandığı
paraya elkoyuyor. Zorbalığa karşı toplumun sessizliğine bozuluyor Ali. "Biz
böyleyiz" diyor, "Her türlü haksızhğa uygun bir gerekçe buluyoruz".
ÇİFTASLAN-YıUarca çahşıp ka-
zandığı her şey bir anda elinden alındı.
SERMET ÇUHADAR
K.MARAŞ - Komilikten gazino pai-
ronluğuna ulaştı Ali Çiftaslan. Yaşantısı
12 Eylül'le birlikte değişti. Aydınlann
gördüğü işkenceden nasibini o da aldı.
Işkencehanelerde üzerine "adi suç" yük-
letilemeyince, sıkıyönetimin emri ile ma-
liyenin devreye sokulduğunu ve vergi
kaçırmaktan o günün parası ile 26 mil-
yona yakın borcun altında kaldığını an-
latan Çiftaslan. "'Yıllann emeği bir çırpı-
da kayboldu. Bir iki yıllık gazino patro-
nuydum. tşyerim Maraş ve çevre illerde-
kı akşamcılann gözde yeri. Askere gidip
geldikten sonra çocukluğumu verdiğım
bu işte patron olmuşum. Borçlanarak
başladığım bu hayatta tek güvencem ise
gençliğim. Amacım temiz kaliteli bir iş-
letme. Böyle devam ederken o uğursuz
12 Eylül oldu. Haftasma da ben ve diğer
dört gazino patronu sıkıyönetimce göz
altına alındı. Üç günlük gözaltı süresi
ıçerisinde amaç "adi suç"larla suçlan-
maktı. Bu arada benim ve gazinoda çalı-
şan kızlann da ifadesini aldılar. Kızlara,
"Size baskı yapıyor mu? Paranızı tam
veriyor mu?" gibi sorular sordular. Bir
şey bulunamayınca da serbest bırakıl-
dım. Serbest bırakılmama en çok bozu-
lan devrin Sıkıyönetım Komutanı Yusuf
Haznedaroğlu oldu. Nasıl olur da ser-
best kahrmışım? Haydi tekrar gözaltina.
İkinci gözaltı süresinde baskının do-
zu. suçlamalann şekli değişmış. Suçlama
bu kez vergi kaçakcıhğı. haksız gelir sağ-
lamak. Üç ay süren gözaltı süresi sonun-
da ise meteliksiz, tüm mal varlığı Ma-
liye'ye hacizli olarak çıkmış. Sıkıyöne-
tim Komutanı Tuğgeneral Yusuf Haz-
nedaroğlu'nu kastederek. "Zalim adam.
birçok kişi gibi benim de ocağımı başıma
yıktı. Çok gûnahı var. bunun hesabını
umanm verebilir" diyen Ali Çiftaslan
konuşmasına şöyle devam ettı:
"Siz yüz kazanıyorsunuz"
"Gözlerimiz bağlı sorgulamalar baş-
ladı. Amaç mali yönden bizı yıkmak.
Sorgulamalara Paşa'nın emn ile maliye
müfettişleri de katılmış. Onu da sonra-
dan öğrendim. Bizler "On kazanıyoruz"
dediyşek hayır. "Siz yüz kazanıyorsu-
nuz" İtiraz ediyoruz. bu kez de dipçikler
ensemize. Bu arada ise bizim gazinoda
çalışan kızlar paralı. çekip Maraş'ı terk
ediyor, personel dağılıyor. Gazino dar-
madağın olmuş kime ne! Bu korkunç üç
ayın sonundaönümüzekâğıtlan koyarak
"Imzalayın" dediler. tmzalamamak ne
mümkün! Neyse imzalayınca göz altı sü-
resi bitti. Ama çilemiz yeni başlamış, ne
bilelim. Arkasmdan maliye kapıya da-
yandı. Bizim imzaladığımız kâğıtlara da-
yanılarak 26 milyon 50 bin lirabk vergi
borcu çıkartıldı. Çok büyük para. Tüm
mal varüğımı satsam ödeyemem. Tabii
itiraz ettik. Ankara Vergi Mahkemesi'ne
kadar çıktık. Fakat değişen birşey ol-
madı. Çünkü baskı altında imzala-
dığımız beyanlar bizim "hür irademizle"
Defterdarlık binasında imzalanmış gibi
gösteriliyordu. Paşa denen hınzır bunu
da kıhfına uydurmuş. Imzalanmızı alır-
ken Maliye'den yetkili getirmeyi ihmal
etmemiş. Böylece herşey tek tek gitti.
Gazino. ev, bankadaki para, herşeye
aciz kondu. Sonraki yıllarda bir dükkan
açmaya kalksak Maliye tepemizde. Ver-
gi borcumuz var ya Maliye'ye ortak ol-
muşuz. Hoş dükkan açacak para nere-
de? Sonradan bir arkadaş gel dolmu-
şumda "şoförlük" yap. diğeri "bana gar-
son lazım". Kaçak olarak orada burada
Çalıştım. Çünkü sigortalı da olamıyo-
rum. Olsak maaşımıan belli bir kısmına
Maliye el koyacak. Bu arada haciz me-
muru ikide bir eve gehyor. Anlayacağın
sıkıntı dolu günler. Derken gecen yıl ver-
gi affı çıktı. Bizim vergi borcunu bir he-
saplattırdık ki cezalan ile birlikte 2 mil-
yan bulmuş. Durumu benden daha iyi
olan diğer dört gazinocu arkadaş vergi
borcunun "anasmı" ödediler. Bende
para yok nasıl ödeyeceğim. Sağdan sol-
dan topladığım paralarla cezanın ilk tak-
sidini ancak yaürdım. Şimdi elime para
geçtikçe yatırmaya devam ediyorum.
Anlıyacağın, borç yine faiz yemeye baş-
ladı."
Başından gecen olaylar karşısında
toplumdaki umursamazlıktan dert ya-
nan Çiftaslan, "Su testisi su yolunda kı-
nlır" diye kendi kendine mınldandıktan
sonra, "İşte biz böyleyiz. öyle bir umur-
samazlık var ki toplumda. Neredeyse
her olup biten zorbalığa uygun bir ge-
rekçe bulmaya çahşıyoruz." dedi.
Alman eşcinsel milletvekilleri, Valiliğin eşcinsel kongresini iptal karanna sert tepki gösterdiler
'AT kapısııını anahtan eşciııselleriıı elinde'
ENİSONAT
"2000'li yıllarda AT'nin birparçası olmayı he-
deflemiş Türkiye'de bizim bu çabamıza devletin
de gereken desteği göstermesini bekliyoruz.'" İs-
tanbullu bir eşcinsel grubun 2 temmuz günü
yapmayı planladığı "Cinsel Özgürlük Etkinlik-
leri" başlıklı kongrenin tanıtım bülteni, bu tüm-
ceyle bitiyordu. Almanya parlamentosunda
grubu bulunan partılerden eşcinsel milletvekille-
ri ve bazı bilim adamlanyla çok sayıda yerli ve
yabancı sanatçırun destek verdiği kongre, dev-
letten destek beklerken, İstanbul Valiliği'nin
yasaklama karanyla başlayamadan bitti.
"Toplumun asayiş ve emniyet düzenını boza-
cağı ve genel ahlaka aykın olduğu" gerekçesiyle
alınan karardan sonra kongreyi düzenleyen ko-
mite üyeleri. İnsan Haklan Derneği'nden yar-
dım istedi. Daha önce sözkonusu etkinlikleri
desteklediği açıklayan dernek avukatlan, kara-
nn iptaliyle ilgili yürütmenin durdurulması için
mahkemeye başvurdular. Ancak önceki gün ak-
şam saatlerinde konuştuğumuz avukatlar. so-
nuçtan pek umutlu olmadıklan belirttiler. Dün
sabah yapılan başvunınun sonucu beklenirken.
öğle saatlerinde de kongreye Almanya'dan katı-
lacak konuklar Atatürk Havalimanf na geldiler.
Aralannda Yeşiller Partisi yöneticisi Annette
Ring'in ve Uluslararası Eşcinseller Derneği'nin
Başkanı Kürt kökenlı Selman Ankboğa'mn da
bulunduğu grup üyeleri, bugün yasaklama ka-
rannı protesto etmek ve karann iptali için yapı-
lacak çalışmalann açıklanacağı bir basın toplan-
tısı düzenleyeçeklerini belirttiler. Kongreye
katıimak için İstanbul'a gelen Annette Ring.
Türkiye'nin özellikle AT'ye girmek için yurtdı-
şında kamuoyu oluşturmaya çahştığı bir dö-
nemde. bu yasaklama karannın, ters tepkılere
yol açabileceğini öne sürdü. Ring, partisinin,
kongrenin tekrar yapılması için gereken desteği
sonuna kadar vereceğini de vurguladı.
Kongreye katılmak için Almanya'dan gelen
bir diğer konuk. Uluslararası Eşcinseller Derne-
ği Başkanı Selman Ankboğa ise, devletin, birey-
lerin cinsel kımlık seçimlerine saygı duyması
gerektiğinin altını çizerek bu tür toplantılann
özgür bırakılması gerektiğini savundu. Avrupa
Topluluğu'na girmenin amaçlandığı bırdönem-
de, atılan bu tür adımlann, Türkiye'nin şansını
azaltacağını söyleyen Ankboğa, yasaklama ka-
rannın kalkması için görüşülebilecek tüm kuru-
luşlar. bakanhk yetkilileri ve gerekirse Başbakan
Tansu Çiller'le temas kurmak için gerekli araş-
tırmalan yapacaklannı anlattı. Avrupa'daki bir
çok parlamenter ve kuruluşun, sözkonusu
kongre için arkalannda olduğunu yineleyen
Uluslararası Eşcinseller Derneği Başkanı, kong-
renin yapılmaması için tehditler aldıklannı da
sözlerine ekledi.
Rektör Deıııiroğlu
istifa edecek ıııi?
• 1992 yıhnda çıkan yasaya göre rektörlerin görevi
ikJdönemle sınırh. Danıştay 5. Dairesi İ.Ü.
İRektörü Cem'i Demiroğlu'nun iki dönemden fazla
rektörlük yapmasını yasaya aykın buldu.
İstanbul Haber Servisi- Da-
nıştay 5. Dairesi'nin, İstanbul
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Cem'i Detniroğhı'nun iki dönem-
den çok rektörlük yapmasıru ya-
saya aykın bularak, yürütmeyi
durdurma karan vermesi üzerine
Prof. Demiroğlu'nun görevinden
aynlması bekleniyor. Üniversite
Öğretim Üyeleri Demeği Başkanı
Prof. Dr. Burhan Şenatalar, bu
dunımda, Prof. Cem'i Demiroğ-
lu'nun rektörlük görevini sürdür-
mesinin olanaksız olduğunu belir-
tirken, Prof. Dr. Ülkü Azrak da,
"Rektörün yürütmeyi durdurma
karan kendisine tebliği anından
itibaren görevinden aynlması ge-
rekir. Aksi takdirde aldığı her ka-
rar, altına imza koyduğu her
harcama, hukuken gecersizdir"
dedi.
Prof. Dr Burhan Şenatalar,
1992 yaanda çıkan'" yasanın
amaanın çok acık olduğunu ve
rektörlerin görev süresini iki dö-
nemle sınırladığını hatırlatarak,
bu konuda şunlan söyledi:
"Ancak YÖK düzeninin ege-
menleri, kendi iktidarlanru sür-
dürmek için bu amaca aykın dav-
ranmakta direndiler. Bu direniş,
parlamentonun amaana ve irade-
sine karşı çıkış anlamını taşıyor-
du. Üniversite kamuoyu böyle bir
davranışı benimsemedi, onayla-
madı. Şimdi Danıştay 5. Dairesi
aldığı yürütmeyi durdurma ka-
ranyla konuya bir kez daha
açıklık getirmiş bulunuyor. Bu
durumda Cern'i Demiroğlu'nun
rektöriüğü sürdürmesi ola-
naksızdır ve rektörlüğün vekale-
ten yürütülmesi gereklidir. Danı-
ştay'ın nihaı karannın, parlamen-
tonun iradesiyle uyumlu olacağı-
na inanıyorum."
tstanbul üniversitesi Siyasal
Bilimler Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Ülkü Azrak da, yürüt-
meyi durdurma karanru şöyle yo-
rurnladı:
"Bu karan yerine getirmesi ge-
reken makam, bizzat rektörün
kendisi. Bu demektir ki rektör, yü-
rütmeyi durdurma karan gecerli-
liğini koruduğu süre icersinde gö-
revinden uzak kalacaktır. Bunun
anlamı, onun görevinin sona er-
mesi değil ama askıya abnmasıdır.
Bu süre içinde rektöriük makamı
da boşalmış sayilamayacağı için
oraya asli görevli bir rektör de ata-
namaz. Bu ancak davada iptal ka-
rannın venlmesiyle mümkündür.
Yürütmeyi durdurma karanna
karşı rektörlük, kuşkusuz danı-
ştay dava daireleri genel kurulu
katında bir itirazda bulunabilir.
Fakat adli tatil çok yaklaştığı ve
tatil süresince genel kurul da gö-
rev yapmadığı için bu itirazın Ev-
lül ayına kadar görüşülememesi
olasıhğı vardır. İtiraz edilmesi yü-
rütmeyi durdurma karannın etki-
sini ortadan kaldıramayacağı için
rektörün yürütmeyi durdurma
karanrun kendisine tebliği anı-
ndan itibaren görevden aynlması
gerekir."
i
BENETTON'UN RENKLI DUNYASİNDAN
STIIYIH
Kaclıköy'de kaza: 3 ölü
• İki katlı yolcu otobüsü, karşidan karşıya geçmek isteyen ve
akraba olduklan öğrenilen 3 kadının ölümüne neden oldu.
Olaydan sonra otobüs şoförü yakalanarak gözaltına alındı.
İstanbul Haber Servisi-Kadı- otobüsü, karayolunun Koşu-
köy'de meydana gelen trafık yolu mevkünde, yolun karşısı-
kazasında, iki kath bir yolcu na geçmek isteyen 3 kadma
otobüsü, yolun karşısına geç- çarptı. Kaza sonucu Hatun Bü-
mek isteyen 3 kadına çarptı. yüktaş, annesi Elif İnce ve hala-
Akraba olduklan öğrenilen 3 sı Şahide Gültekin olay yerinde
kadın olay yerinde öldü. öldü.
Bursa'dan İstanbul'a gelen Otobüs şöförü Musa Sin
Musa Sin yönetimindeki 34 olaydan sonra yakalanarak
MUS 97 plakab iki kath yolcu gözlem altına alındı.
•
IstaııbuTda molotoflu gece
fstanbul Haber Servisi- İstan-
bul'un çeşitli semtlerindeki 2
banka şubesi, 3 okul, bir PTT
şubesi ile İSKİ'ye ait kamyone-
te molotofkokteylli saldında
bulunuldu.
Iş Bankası Kanarya Şubesi,
Ziraat Bankası Gedikpaşa Şu-
besi, Ikitelli PTT Şubesi, Bay-
rampaşa Karabayır Ivlahal-
lesi'nde park halinde bulunan
İSKİ'ye ait kamyonet, Bay-
rampaşa Karabayır Mahal-
lesi'ndeki Amiral Vehbi Ziya
Tümer Lisesi, Avcılar Zeynep
Çebi İlkokulu ile Sefaköy Ak-
şemsettin İlkokulu'na kimliği
belirsiz kişiler tarafından molo-
tofkokteyliaüldı.
Saldınlar sonucu maddı ha-
sar meydana geldi.
SAHİBİNOEN
Selimpaşa Araptepe'de 191 m
2
denize yakın VİLLA
arsası satıltktır.
Akşam 20 00'den sonra Tel: 230 89 61
INONU
STADYUMU
21.00
KD
K1
KN
LŞEREF
ŞEREF
LOCAS
<n>
F
M2
H1
~ .
•
•
.
/
- —
z
LITRİ
<
KAR
'
\
C2
C1
DENIZ TARAFI
UNITED COLORS
OF BENETTON
B I L E T L E R B E N E T T O N M A Ğ A Z A L A R I
VE A K M G İ Ş E L E R İ N D E
İ S T A N B U L K Ü L T Ü R V E S A N A T V A K F I
50yû
öncesimn
tisetileri
İstanbul Erkek Liseliler Eğitim
Vakfı tarafından düzenlenen
1942-43 mezunlan yemeği, yanm
yüzyıl öncesinin mezunlannı ve
öğretmenlerini, okul bahçesinde
biraraya getirdi.
Zaman zaman kürsüde okul
yıllanndan anılann anlatıldığı
yemekli geceye. Nennin-Engin
Ege ciftinin tangolan renk kattı.
llerleyen saatlerde ise. lise halk
oyunlan ekibi, lzmir yöresinden
örnekler sundu. Gece, eski
öğretmen ve öğrencilere 50. yıl
plaketlerinin verilmesiyle son
buldu. (BÜLENT BİRİCİK)
•
Ipekyolu
Projesi
tanıbldı
Kültflr Servisi- Avrupa Peyzaj
Vakfı ve Belçika Peyzaj Mimar-
lan Odası'nın ortak girişimleriyle
gerçekleştirilecek olan "Ipekyolu
Peyzaj Projesi '93" ile Turizm Ba-
kanlığı'nın oiuşturduğu "Vakıf
Kervansaraylan'nın Turizme
Kazandınlması Projesi" dün ger-
çekleştirilen bir toplantıyla tanı-
tıldı.
1 temmuzda İstanbul'da başla-
yan ve İran, Türkmenistan, Öz-
bekistan, Tacikistan güzergâhı
üzerinde devam ederek. 30 tem-
muzda Çin'de sona erecek olan
Ipekyolu Peyzaj projesi çahşma-
lan, istanbul ile Xian (Çin) ara-
sındaki 10 bin kilometrelik tarihi
İpek Yolu'na ait ortak mirası ko-
rumayı ve eski canlılığını yeniden
kazandırmayı amaçlıyor. Bu ça-
lışma için Belçika Peyzaj Mimar-
lan Odası tarafından oluşturulan
ve 30 haziranda Türkiye'ye gelen
ekip. Peyzaj Vakfı Başkanı Jean
Pierre Knockaert peyzaj miman
Michel Pauwels. Ghent Mimarhk
Enstitüsü profesörü Christian
Vermander, peyzaj miman Mar-
tin Denıytter ve sanat fotoğrafçısı
Stefan KeUens'den oluşuyor. Ya-
nn Bursa'ya hareket edecek olan
ekip Isparta, Ürgüp, Sıvas ve Er-
zurum güzergâhı boyunca doğal
ve kültürel özellikleri ile kenr
an-
saraylan inceleyecek. Belçika eki-
bine Türkiye'den Prof. Yüksei
öztan, Prof. A)-sel Bavraktar,
Doç. Halim Perçin. peyzaj mi-
marlan Nesrin Karaoğlu, Mesut
Korkmaz, Belanür Dalokay ve
Gaye Çulcuoğlu'nun eşlik edece-
ği bildirildi.
Dün yapılan toplanuda "Vakıf
Kervansaraylan'm Turizme Ka-
zandırma Projesi"ni Belçika'lı
ekibe tanıtan Turizm Bakanlıgı
Müsteşar Yardımcısı Tankut
Ünal, Türkiyede ayakta kalmış
500 kervansaray bulunduğunu,
bunlann pilot bolge olarak seci-
len Denizli-Malatya hattındaki
11 tanesinin, 22 şubatta Turizm
Bakanlıgı ve Vakıflar Genel Mü-
dürlüğü arasında imzalanan Pro-
tokol uyannca yaünmalara ihale
edileceğini bildirdi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Kırk Yıldır Tanırım
Genç kuşakların ne yazık ki pek tanımadıkları, tanı-
yanların ise Atatürk'e olan bağlantıları ile tanıdıkları Dr.
Adnan Adıvar, aslında tıp doktoru olmasına karşın,
Cumhuriyet dönemimizin en önemli yazar ve düşünür-
lerindenbiridir.Çoğunlukla1944yılındayazdığımakale-
leri, 1945 yılında "Bilgi Cumhuriyeti Haberleri" başlığı
altındayayımlamış.
İşte bu kitapta Dr. Adnan Adıvar, "Kırk Yıldır Tanırım"
diyerek, peşpeşe altı makalesini de yayımlayarak, o
günlerin gözlüğüyle bir "Alman" değerlemesi yapıyor.
1944ten günümüze neredeyse elli yıl geçtiği düşünülür-
se, çok yetkin bir kalemin mükemmel gözlemlere daya-
narak yazdıklan, bizleri "doksan yıl" gerilere götürü-
yor. Ve günümüz Almanya'sındaki uygulamalan çok
daha iyi anlamak mümkün oluyor.
"Kırk yıldan fazla oluyor, pek genç bir talebe iken o di-
yara ayak bastım... Biz o zamanın gençleri, zincirlere
vurulmuş Türkiye'nin dışında yalnız özgür sınırsız bir
Avrupa bilirdik. Bu Avrupa'nın Fransa'sına, Almanya'-
sına, Isviçre'sine, neresine gidilirse gidilsin, insanlar-
dan kimliğini gösterecek bir kağıt bile sorulmaz sanır-
dık. Oysaki Almanya'da ve isviçre'nin Alman kısmında
işin böyleolmadığını önce Berlin'e ve üç sene sonraZü-
rih'e gidince anladım. Berlin'de iki ay sonra polis pasa-
portumu göstermem için beni çağırdı. Bereket versin ki
o zamanlar Trablusgarp kumandanı olan erdem, bilim
ve özgürlük koruyucusu Müşir Recep Paşa bana "Ne
olur ne olmaz" diye bir pasaport verdirmişti. Polise git-
tim, önce Berlin'e nereden geldiğimi sordular. Haydel-
berg'den dedim, bu şehir nerededir dediler, ben afalla-
dım. Gözümüzde o kadar büyüttüğümüz şu Almanlar ne
tuhaf adamlardı yarabbi? Kendi ünlü kentlerinin nerede
olduğunu bilmiyorlardı. Gözüm duvarda bir Almanya
haritasına ilişti. Hemen parmağımı Heidelberg'in üzeri-
ne basarak "işte" dedim. Polis memurunun "Ach so He-
idelberg (Haydılberh)" nidası halakulaklarımdadır. Me-
ğer suç bendeymiş; polis memuru benim Haydelberg
telaffuzumu anlamamış. Şimdi düşünüyorum, bizde bir
Amerikalı Sıvas'tan gelse de polis memuruna Sayvas-
tan geliyorum dese bu yolcunun nereden geldiğini Türk
memuru anlamaz mıydı acaba? Yabancıya kolaylık ol-
sun diye dilini bozarak kırık dökük Türkçe konuşacak
kadar nazik bir milletin ferdi olan ben, bu olaydan önce-
likle şu sonucu çıkardım ki, Almanlar zeki insanlar değil-
dir... Aynı sonuca on onbeş yıl önce istanbul Üniversite-
si'ni ziyaret eden Darmstadtlı Alman düşünür Hermann
von Kayserling de ulaşmıştı... Değişik dillere çevrilen
"Avrupa Spektrumu - Das Spektrum Europas" başlıklı
kitabında Almanların, asla Avrupa'nın en zeki ırkı ol-
madığını ve bu ırkın en yaygın örneğinin Michel adi veri-
len belli bir tip olduğunu vurguluyordu. Ve bu Michel tipi
çift beygirli bir makine gibi çalıştıktan sonra birasını si-
garasını içip uykuyayatan birtiptir. (Metni birazkısalttım
vediliözleştirdim)
Bilmiyorum Dr. Adıvar çok mu insafsız vuruyor Al-
manlara? Heine'yi, Schiller'i, Goethe'yi, Brahms'ı, Beet-
hoven'ı da bu "kavim" çıkarmadı mı? Çağımızın bilim
yaşamına damgasını vuranlar da 'Almanlar' değil mi?
Neyse Adıvar'ı izleıneyi sürdürelim.
"Bir de bu kıssadan şu hisseyi çıkarabiliriz: Almanlar
neden yabancıların telaffuzuna alışmaya tenezzül etsin-
ler. Yabancılar doğru telaffuzu öğrenmelidirler. Fakat bu
gurur ve azameti tahlil edersek, altırtdan geneaynı4ü-
şünürün aynı kitapta vurguladiğı gibi, müthiş bir aşağılık
duygusu çıkıyor. Bu duyguyu saklamak için Almanlar,
herkese yüksekten bakan bir azamet taslıyorlar. Bunun
böyle olduğunu kendi içlerinden çıkan başka yazarlar
da doğruluyorlar. örneğin geçenlerde bir Alman yazarı-
nın kaleme aldığı bir romanda şu satırları okudum: "Al-
manlardaki kadar kuvvetli aşağılık duygusu başka bir
millette yoktur. En yüksek ırktan olduklarını istedikleri
kadar nutuklarında bağırsınlar, kitaplarında yazsınlar
radyolarında haykırsınlar, içlerinden kendilerinin (tüm
Avrupa uluslarından) daha aşağı olduklarını duyarlar...
Seyahat ederler, en büyük sanat merkezlerini ziyaret
ederler, yabancılann bilimini, sanatını, felsefesini öğre-
nince ne yaparlar bilir misiniz? Onlara savaş açarlar,
beğendikleri tüm eserleri yakarlar yıkarlar, sevdiklerini
öldürürler, kendilerini zorla sevdiremedikleri insanların
yurtlarını istila ederler... İşte bunlann tümü, örtülmek is-
tenen aşağılık kompleksinin sonucudur."
Dr. Adnan Adıvar'ın "Bilgi Cumhuriyeti Haberleri" baş-
lıklı kitabındaki "Kırk Yıldır Tanırım" yazılarında çok
sayıda ilginç gözlem ve yargılar var. Bunlara daha fazla
yer ayırmamız mümkün değil. Ancak yazılarından birin-
de Ahmet Mithat Efendi'nin "Avrupa'da Bir Cevelan"
başlıklı kitabından bir alıntı yapıyor ki; günümüzden yüz
yıl önce yazılan bu gözlem çok ilginçtir.
Ahmet Mithat Efendi Trieste'de, vapurda tanıdığı Al-
man gazetecileri anlatıyor:
".. Kendilerini dev aynasında görürler. Başlarındaki
Bismarck'tan başka diplomat tanımazlar. Yalnız Av-
rupa'nın değil, bütün dünyanın bugününün ve geleceği-
nin kendi kararlarına bağlı olduğu inancındadırlar. ön-
lerine bir Avrupa haritası, ellerine bir kurşunkalem alıp
haritayı istedikleri gibi çizmek yetkisine sahip olduklan
iddiasındabulunurlar..."
Galiba yüzyıldır değişen pek bir şey yok. Almanlar
hep aynı Almanlar. Ama korkarım biz biraz değiştik.
Eğer yüzbinlerce insanımız, yeni yaşadığımız iğrenç
saldırılara kadar uzanan bu kalabalıklaradayanmakzo-
runda kalıyorsa, bu sorunun çözümünü kendimizde bul-
malıyız. Davetli olarak konuk gittiği eve zorla yerleşen
insanların durumuna düşülürse hakaretlerin sonu gel-
mez. Hele bu konularda karnesi berbat olan Almanya'-
da.
Bu konuya gene döneceğim.
Laiklik paneli
• Haber Merkezi - Atatürkçü Düşünce Derneği Antalya
Şubesi'nce 'Laikliğin Türkıye ve Asya Türk Cumhuriyetleri
Açısından Önemi' konulu bir panel düzenlendi. Bugün saat
14,00'te Belediye Kültür Salonu'nda yapılacak olan panele,
Prof. Dr. Ahat Andıcan, Av. Arif Çavdar. Prof. Dr. Cemil
Oktay, Prof. Dr. Çetin Yetkin. Prof. Dr. Talat Tekin ve Prof.
Dr. Zafer Üskül konuşmacı olarak katılacak.
Deppemin tarihi belirlenemez
• İSTANBUL (AA)- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi Deprem Araşürma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.
Mustafa Erdik, "Enstitü olarak bizim, şu tarihte deprem
olabilir şeklinde bir açıklamamız yok" dedi. İstanburun tarih
boyunca depremlerin etkisi altında kaldığını haurlatan Erdik,
gelecekte de tstanbul'da hasar yapıcı depremlerin meydana
gelebileceğini, ancak bunun tarihıni önceden kestirmenin
teknolojik olarak mümkün olmadığını söyledi.
Proscar, iktidarsızlığa neden değil
• İstanbul Haber Servisi- Selim prostat büyümesi tedavisinde
kullarulmak üzere Proscar adlı yeni bir ilaç geliştirildi. The
Marmara Oteli'nde yapılan 3. Akdeniz Üroloji Kongresi'nde
dün düzenlenen sempozyumda tanıtılan Proscar'ın
iktidarsızlığa neden olmadığı belirtildi. 50 yaşın üzerindeki
erkeklerin yüzde 60'ndan fazlasında görülen ve kısaca BPH
diye anılan 'selim prostat büyümesi' hastahğında, prostat
dokusu büyüyerek idrann normal akışını engelliyor. Merck
Sharp& Dohme'un araştırma laboratuvarlannda geliştirilen
yeni ilacın tanıtımı için ABD'nin önde gelen ürologlarından
Prof. Steven Kaplan Türkiye'ye geldi.