18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3TEMMUZ1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Paşa, Alrııiıılıayatmıkararttı• 12 Eylül'ün aydınlann üzerinden henüz silindir gibi geçmediği bir zamanda Ali Çiftaslan komilikten gazino patronluğuna yükselir. Zaman geçer 12 Eylül'ün paşalan onun da hatınnı sorar. İşkenceden nasibini alır. Adi suçlu gibi gösterilmek istenir. Ama olmaz. Bu kez de vergi kaçakçıhğından içeri atılır. 3 ay gözaltında kalır. Maliye, Paşa'nın emriyle her şeyine elkoyar. • Ali Çiftaslarûn o zamanın parasıylâ 26 milyon lira olan vergi borcu 2 milyar liraya çıktı. Hiç bir şeyi kalmayan Ali, borcun taksitlerinin birini ancak ödeyebilmiş. Doğru düzgün bir işe de giremiyor. Çünkü maliye kazandığı paraya elkoyuyor. Zorbalığa karşı toplumun sessizliğine bozuluyor Ali. "Biz böyleyiz" diyor, "Her türlü haksızhğa uygun bir gerekçe buluyoruz". ÇİFTASLAN-YıUarca çahşıp ka- zandığı her şey bir anda elinden alındı. SERMET ÇUHADAR K.MARAŞ - Komilikten gazino pai- ronluğuna ulaştı Ali Çiftaslan. Yaşantısı 12 Eylül'le birlikte değişti. Aydınlann gördüğü işkenceden nasibini o da aldı. Işkencehanelerde üzerine "adi suç" yük- letilemeyince, sıkıyönetimin emri ile ma- liyenin devreye sokulduğunu ve vergi kaçırmaktan o günün parası ile 26 mil- yona yakın borcun altında kaldığını an- latan Çiftaslan. "'Yıllann emeği bir çırpı- da kayboldu. Bir iki yıllık gazino patro- nuydum. tşyerim Maraş ve çevre illerde- kı akşamcılann gözde yeri. Askere gidip geldikten sonra çocukluğumu verdiğım bu işte patron olmuşum. Borçlanarak başladığım bu hayatta tek güvencem ise gençliğim. Amacım temiz kaliteli bir iş- letme. Böyle devam ederken o uğursuz 12 Eylül oldu. Haftasma da ben ve diğer dört gazino patronu sıkıyönetimce göz altına alındı. Üç günlük gözaltı süresi ıçerisinde amaç "adi suç"larla suçlan- maktı. Bu arada benim ve gazinoda çalı- şan kızlann da ifadesini aldılar. Kızlara, "Size baskı yapıyor mu? Paranızı tam veriyor mu?" gibi sorular sordular. Bir şey bulunamayınca da serbest bırakıl- dım. Serbest bırakılmama en çok bozu- lan devrin Sıkıyönetım Komutanı Yusuf Haznedaroğlu oldu. Nasıl olur da ser- best kahrmışım? Haydi tekrar gözaltina. İkinci gözaltı süresinde baskının do- zu. suçlamalann şekli değişmış. Suçlama bu kez vergi kaçakcıhğı. haksız gelir sağ- lamak. Üç ay süren gözaltı süresi sonun- da ise meteliksiz, tüm mal varlığı Ma- liye'ye hacizli olarak çıkmış. Sıkıyöne- tim Komutanı Tuğgeneral Yusuf Haz- nedaroğlu'nu kastederek. "Zalim adam. birçok kişi gibi benim de ocağımı başıma yıktı. Çok gûnahı var. bunun hesabını umanm verebilir" diyen Ali Çiftaslan konuşmasına şöyle devam ettı: "Siz yüz kazanıyorsunuz" "Gözlerimiz bağlı sorgulamalar baş- ladı. Amaç mali yönden bizı yıkmak. Sorgulamalara Paşa'nın emn ile maliye müfettişleri de katılmış. Onu da sonra- dan öğrendim. Bizler "On kazanıyoruz" dediyşek hayır. "Siz yüz kazanıyorsu- nuz" İtiraz ediyoruz. bu kez de dipçikler ensemize. Bu arada ise bizim gazinoda çalışan kızlar paralı. çekip Maraş'ı terk ediyor, personel dağılıyor. Gazino dar- madağın olmuş kime ne! Bu korkunç üç ayın sonundaönümüzekâğıtlan koyarak "Imzalayın" dediler. tmzalamamak ne mümkün! Neyse imzalayınca göz altı sü- resi bitti. Ama çilemiz yeni başlamış, ne bilelim. Arkasmdan maliye kapıya da- yandı. Bizim imzaladığımız kâğıtlara da- yanılarak 26 milyon 50 bin lirabk vergi borcu çıkartıldı. Çok büyük para. Tüm mal varüğımı satsam ödeyemem. Tabii itiraz ettik. Ankara Vergi Mahkemesi'ne kadar çıktık. Fakat değişen birşey ol- madı. Çünkü baskı altında imzala- dığımız beyanlar bizim "hür irademizle" Defterdarlık binasında imzalanmış gibi gösteriliyordu. Paşa denen hınzır bunu da kıhfına uydurmuş. Imzalanmızı alır- ken Maliye'den yetkili getirmeyi ihmal etmemiş. Böylece herşey tek tek gitti. Gazino. ev, bankadaki para, herşeye aciz kondu. Sonraki yıllarda bir dükkan açmaya kalksak Maliye tepemizde. Ver- gi borcumuz var ya Maliye'ye ortak ol- muşuz. Hoş dükkan açacak para nere- de? Sonradan bir arkadaş gel dolmu- şumda "şoförlük" yap. diğeri "bana gar- son lazım". Kaçak olarak orada burada Çalıştım. Çünkü sigortalı da olamıyo- rum. Olsak maaşımıan belli bir kısmına Maliye el koyacak. Bu arada haciz me- muru ikide bir eve gehyor. Anlayacağın sıkıntı dolu günler. Derken gecen yıl ver- gi affı çıktı. Bizim vergi borcunu bir he- saplattırdık ki cezalan ile birlikte 2 mil- yan bulmuş. Durumu benden daha iyi olan diğer dört gazinocu arkadaş vergi borcunun "anasmı" ödediler. Bende para yok nasıl ödeyeceğim. Sağdan sol- dan topladığım paralarla cezanın ilk tak- sidini ancak yaürdım. Şimdi elime para geçtikçe yatırmaya devam ediyorum. Anlıyacağın, borç yine faiz yemeye baş- ladı." Başından gecen olaylar karşısında toplumdaki umursamazlıktan dert ya- nan Çiftaslan, "Su testisi su yolunda kı- nlır" diye kendi kendine mınldandıktan sonra, "İşte biz böyleyiz. öyle bir umur- samazlık var ki toplumda. Neredeyse her olup biten zorbalığa uygun bir ge- rekçe bulmaya çahşıyoruz." dedi. Alman eşcinsel milletvekilleri, Valiliğin eşcinsel kongresini iptal karanna sert tepki gösterdiler 'AT kapısııını anahtan eşciııselleriıı elinde' ENİSONAT "2000'li yıllarda AT'nin birparçası olmayı he- deflemiş Türkiye'de bizim bu çabamıza devletin de gereken desteği göstermesini bekliyoruz.'" İs- tanbullu bir eşcinsel grubun 2 temmuz günü yapmayı planladığı "Cinsel Özgürlük Etkinlik- leri" başlıklı kongrenin tanıtım bülteni, bu tüm- ceyle bitiyordu. Almanya parlamentosunda grubu bulunan partılerden eşcinsel milletvekille- ri ve bazı bilim adamlanyla çok sayıda yerli ve yabancı sanatçırun destek verdiği kongre, dev- letten destek beklerken, İstanbul Valiliği'nin yasaklama karanyla başlayamadan bitti. "Toplumun asayiş ve emniyet düzenını boza- cağı ve genel ahlaka aykın olduğu" gerekçesiyle alınan karardan sonra kongreyi düzenleyen ko- mite üyeleri. İnsan Haklan Derneği'nden yar- dım istedi. Daha önce sözkonusu etkinlikleri desteklediği açıklayan dernek avukatlan, kara- nn iptaliyle ilgili yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurdular. Ancak önceki gün ak- şam saatlerinde konuştuğumuz avukatlar. so- nuçtan pek umutlu olmadıklan belirttiler. Dün sabah yapılan başvunınun sonucu beklenirken. öğle saatlerinde de kongreye Almanya'dan katı- lacak konuklar Atatürk Havalimanf na geldiler. Aralannda Yeşiller Partisi yöneticisi Annette Ring'in ve Uluslararası Eşcinseller Derneği'nin Başkanı Kürt kökenlı Selman Ankboğa'mn da bulunduğu grup üyeleri, bugün yasaklama ka- rannı protesto etmek ve karann iptali için yapı- lacak çalışmalann açıklanacağı bir basın toplan- tısı düzenleyeçeklerini belirttiler. Kongreye katıimak için İstanbul'a gelen Annette Ring. Türkiye'nin özellikle AT'ye girmek için yurtdı- şında kamuoyu oluşturmaya çahştığı bir dö- nemde. bu yasaklama karannın, ters tepkılere yol açabileceğini öne sürdü. Ring, partisinin, kongrenin tekrar yapılması için gereken desteği sonuna kadar vereceğini de vurguladı. Kongreye katılmak için Almanya'dan gelen bir diğer konuk. Uluslararası Eşcinseller Derne- ği Başkanı Selman Ankboğa ise, devletin, birey- lerin cinsel kımlık seçimlerine saygı duyması gerektiğinin altını çizerek bu tür toplantılann özgür bırakılması gerektiğini savundu. Avrupa Topluluğu'na girmenin amaçlandığı bırdönem- de, atılan bu tür adımlann, Türkiye'nin şansını azaltacağını söyleyen Ankboğa, yasaklama ka- rannın kalkması için görüşülebilecek tüm kuru- luşlar. bakanhk yetkilileri ve gerekirse Başbakan Tansu Çiller'le temas kurmak için gerekli araş- tırmalan yapacaklannı anlattı. Avrupa'daki bir çok parlamenter ve kuruluşun, sözkonusu kongre için arkalannda olduğunu yineleyen Uluslararası Eşcinseller Derneği Başkanı, kong- renin yapılmaması için tehditler aldıklannı da sözlerine ekledi. Rektör Deıııiroğlu istifa edecek ıııi? • 1992 yıhnda çıkan yasaya göre rektörlerin görevi ikJdönemle sınırh. Danıştay 5. Dairesi İ.Ü. İRektörü Cem'i Demiroğlu'nun iki dönemden fazla rektörlük yapmasını yasaya aykın buldu. İstanbul Haber Servisi- Da- nıştay 5. Dairesi'nin, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem'i Detniroğhı'nun iki dönem- den çok rektörlük yapmasıru ya- saya aykın bularak, yürütmeyi durdurma karan vermesi üzerine Prof. Demiroğlu'nun görevinden aynlması bekleniyor. Üniversite Öğretim Üyeleri Demeği Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar, bu dunımda, Prof. Cem'i Demiroğ- lu'nun rektörlük görevini sürdür- mesinin olanaksız olduğunu belir- tirken, Prof. Dr. Ülkü Azrak da, "Rektörün yürütmeyi durdurma karan kendisine tebliği anından itibaren görevinden aynlması ge- rekir. Aksi takdirde aldığı her ka- rar, altına imza koyduğu her harcama, hukuken gecersizdir" dedi. Prof. Dr Burhan Şenatalar, 1992 yaanda çıkan'" yasanın amaanın çok acık olduğunu ve rektörlerin görev süresini iki dö- nemle sınırladığını hatırlatarak, bu konuda şunlan söyledi: "Ancak YÖK düzeninin ege- menleri, kendi iktidarlanru sür- dürmek için bu amaca aykın dav- ranmakta direndiler. Bu direniş, parlamentonun amaana ve irade- sine karşı çıkış anlamını taşıyor- du. Üniversite kamuoyu böyle bir davranışı benimsemedi, onayla- madı. Şimdi Danıştay 5. Dairesi aldığı yürütmeyi durdurma ka- ranyla konuya bir kez daha açıklık getirmiş bulunuyor. Bu durumda Cern'i Demiroğlu'nun rektöriüğü sürdürmesi ola- naksızdır ve rektörlüğün vekale- ten yürütülmesi gereklidir. Danı- ştay'ın nihaı karannın, parlamen- tonun iradesiyle uyumlu olacağı- na inanıyorum." tstanbul üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak da, yürüt- meyi durdurma karanru şöyle yo- rurnladı: "Bu karan yerine getirmesi ge- reken makam, bizzat rektörün kendisi. Bu demektir ki rektör, yü- rütmeyi durdurma karan gecerli- liğini koruduğu süre icersinde gö- revinden uzak kalacaktır. Bunun anlamı, onun görevinin sona er- mesi değil ama askıya abnmasıdır. Bu süre içinde rektöriük makamı da boşalmış sayilamayacağı için oraya asli görevli bir rektör de ata- namaz. Bu ancak davada iptal ka- rannın venlmesiyle mümkündür. Yürütmeyi durdurma karanna karşı rektörlük, kuşkusuz danı- ştay dava daireleri genel kurulu katında bir itirazda bulunabilir. Fakat adli tatil çok yaklaştığı ve tatil süresince genel kurul da gö- rev yapmadığı için bu itirazın Ev- lül ayına kadar görüşülememesi olasıhğı vardır. İtiraz edilmesi yü- rütmeyi durdurma karannın etki- sini ortadan kaldıramayacağı için rektörün yürütmeyi durdurma karanrun kendisine tebliği anı- ndan itibaren görevden aynlması gerekir." i BENETTON'UN RENKLI DUNYASİNDAN STIIYIH Kaclıköy'de kaza: 3 ölü • İki katlı yolcu otobüsü, karşidan karşıya geçmek isteyen ve akraba olduklan öğrenilen 3 kadının ölümüne neden oldu. Olaydan sonra otobüs şoförü yakalanarak gözaltına alındı. İstanbul Haber Servisi-Kadı- otobüsü, karayolunun Koşu- köy'de meydana gelen trafık yolu mevkünde, yolun karşısı- kazasında, iki kath bir yolcu na geçmek isteyen 3 kadma otobüsü, yolun karşısına geç- çarptı. Kaza sonucu Hatun Bü- mek isteyen 3 kadına çarptı. yüktaş, annesi Elif İnce ve hala- Akraba olduklan öğrenilen 3 sı Şahide Gültekin olay yerinde kadın olay yerinde öldü. öldü. Bursa'dan İstanbul'a gelen Otobüs şöförü Musa Sin Musa Sin yönetimindeki 34 olaydan sonra yakalanarak MUS 97 plakab iki kath yolcu gözlem altına alındı. • IstaııbuTda molotoflu gece fstanbul Haber Servisi- İstan- bul'un çeşitli semtlerindeki 2 banka şubesi, 3 okul, bir PTT şubesi ile İSKİ'ye ait kamyone- te molotofkokteylli saldında bulunuldu. Iş Bankası Kanarya Şubesi, Ziraat Bankası Gedikpaşa Şu- besi, Ikitelli PTT Şubesi, Bay- rampaşa Karabayır Ivlahal- lesi'nde park halinde bulunan İSKİ'ye ait kamyonet, Bay- rampaşa Karabayır Mahal- lesi'ndeki Amiral Vehbi Ziya Tümer Lisesi, Avcılar Zeynep Çebi İlkokulu ile Sefaköy Ak- şemsettin İlkokulu'na kimliği belirsiz kişiler tarafından molo- tofkokteyliaüldı. Saldınlar sonucu maddı ha- sar meydana geldi. SAHİBİNOEN Selimpaşa Araptepe'de 191 m 2 denize yakın VİLLA arsası satıltktır. Akşam 20 00'den sonra Tel: 230 89 61 INONU STADYUMU 21.00 KD K1 KN LŞEREF ŞEREF LOCAS <n> F M2 H1 ~ . • • . / - — z LITRİ < KAR ' \ C2 C1 DENIZ TARAFI UNITED COLORS OF BENETTON B I L E T L E R B E N E T T O N M A Ğ A Z A L A R I VE A K M G İ Ş E L E R İ N D E İ S T A N B U L K Ü L T Ü R V E S A N A T V A K F I 50yû öncesimn tisetileri İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen 1942-43 mezunlan yemeği, yanm yüzyıl öncesinin mezunlannı ve öğretmenlerini, okul bahçesinde biraraya getirdi. Zaman zaman kürsüde okul yıllanndan anılann anlatıldığı yemekli geceye. Nennin-Engin Ege ciftinin tangolan renk kattı. llerleyen saatlerde ise. lise halk oyunlan ekibi, lzmir yöresinden örnekler sundu. Gece, eski öğretmen ve öğrencilere 50. yıl plaketlerinin verilmesiyle son buldu. (BÜLENT BİRİCİK) • Ipekyolu Projesi tanıbldı Kültflr Servisi- Avrupa Peyzaj Vakfı ve Belçika Peyzaj Mimar- lan Odası'nın ortak girişimleriyle gerçekleştirilecek olan "Ipekyolu Peyzaj Projesi '93" ile Turizm Ba- kanlığı'nın oiuşturduğu "Vakıf Kervansaraylan'nın Turizme Kazandınlması Projesi" dün ger- çekleştirilen bir toplantıyla tanı- tıldı. 1 temmuzda İstanbul'da başla- yan ve İran, Türkmenistan, Öz- bekistan, Tacikistan güzergâhı üzerinde devam ederek. 30 tem- muzda Çin'de sona erecek olan Ipekyolu Peyzaj projesi çahşma- lan, istanbul ile Xian (Çin) ara- sındaki 10 bin kilometrelik tarihi İpek Yolu'na ait ortak mirası ko- rumayı ve eski canlılığını yeniden kazandırmayı amaçlıyor. Bu ça- lışma için Belçika Peyzaj Mimar- lan Odası tarafından oluşturulan ve 30 haziranda Türkiye'ye gelen ekip. Peyzaj Vakfı Başkanı Jean Pierre Knockaert peyzaj miman Michel Pauwels. Ghent Mimarhk Enstitüsü profesörü Christian Vermander, peyzaj miman Mar- tin Denıytter ve sanat fotoğrafçısı Stefan KeUens'den oluşuyor. Ya- nn Bursa'ya hareket edecek olan ekip Isparta, Ürgüp, Sıvas ve Er- zurum güzergâhı boyunca doğal ve kültürel özellikleri ile kenr an- saraylan inceleyecek. Belçika eki- bine Türkiye'den Prof. Yüksei öztan, Prof. A)-sel Bavraktar, Doç. Halim Perçin. peyzaj mi- marlan Nesrin Karaoğlu, Mesut Korkmaz, Belanür Dalokay ve Gaye Çulcuoğlu'nun eşlik edece- ği bildirildi. Dün yapılan toplanuda "Vakıf Kervansaraylan'm Turizme Ka- zandırma Projesi"ni Belçika'lı ekibe tanıtan Turizm Bakanlıgı Müsteşar Yardımcısı Tankut Ünal, Türkiyede ayakta kalmış 500 kervansaray bulunduğunu, bunlann pilot bolge olarak seci- len Denizli-Malatya hattındaki 11 tanesinin, 22 şubatta Turizm Bakanlıgı ve Vakıflar Genel Mü- dürlüğü arasında imzalanan Pro- tokol uyannca yaünmalara ihale edileceğini bildirdi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kırk Yıldır Tanırım Genç kuşakların ne yazık ki pek tanımadıkları, tanı- yanların ise Atatürk'e olan bağlantıları ile tanıdıkları Dr. Adnan Adıvar, aslında tıp doktoru olmasına karşın, Cumhuriyet dönemimizin en önemli yazar ve düşünür- lerindenbiridir.Çoğunlukla1944yılındayazdığımakale- leri, 1945 yılında "Bilgi Cumhuriyeti Haberleri" başlığı altındayayımlamış. İşte bu kitapta Dr. Adnan Adıvar, "Kırk Yıldır Tanırım" diyerek, peşpeşe altı makalesini de yayımlayarak, o günlerin gözlüğüyle bir "Alman" değerlemesi yapıyor. 1944ten günümüze neredeyse elli yıl geçtiği düşünülür- se, çok yetkin bir kalemin mükemmel gözlemlere daya- narak yazdıklan, bizleri "doksan yıl" gerilere götürü- yor. Ve günümüz Almanya'sındaki uygulamalan çok daha iyi anlamak mümkün oluyor. "Kırk yıldan fazla oluyor, pek genç bir talebe iken o di- yara ayak bastım... Biz o zamanın gençleri, zincirlere vurulmuş Türkiye'nin dışında yalnız özgür sınırsız bir Avrupa bilirdik. Bu Avrupa'nın Fransa'sına, Almanya'- sına, Isviçre'sine, neresine gidilirse gidilsin, insanlar- dan kimliğini gösterecek bir kağıt bile sorulmaz sanır- dık. Oysaki Almanya'da ve isviçre'nin Alman kısmında işin böyleolmadığını önce Berlin'e ve üç sene sonraZü- rih'e gidince anladım. Berlin'de iki ay sonra polis pasa- portumu göstermem için beni çağırdı. Bereket versin ki o zamanlar Trablusgarp kumandanı olan erdem, bilim ve özgürlük koruyucusu Müşir Recep Paşa bana "Ne olur ne olmaz" diye bir pasaport verdirmişti. Polise git- tim, önce Berlin'e nereden geldiğimi sordular. Haydel- berg'den dedim, bu şehir nerededir dediler, ben afalla- dım. Gözümüzde o kadar büyüttüğümüz şu Almanlar ne tuhaf adamlardı yarabbi? Kendi ünlü kentlerinin nerede olduğunu bilmiyorlardı. Gözüm duvarda bir Almanya haritasına ilişti. Hemen parmağımı Heidelberg'in üzeri- ne basarak "işte" dedim. Polis memurunun "Ach so He- idelberg (Haydılberh)" nidası halakulaklarımdadır. Me- ğer suç bendeymiş; polis memuru benim Haydelberg telaffuzumu anlamamış. Şimdi düşünüyorum, bizde bir Amerikalı Sıvas'tan gelse de polis memuruna Sayvas- tan geliyorum dese bu yolcunun nereden geldiğini Türk memuru anlamaz mıydı acaba? Yabancıya kolaylık ol- sun diye dilini bozarak kırık dökük Türkçe konuşacak kadar nazik bir milletin ferdi olan ben, bu olaydan önce- likle şu sonucu çıkardım ki, Almanlar zeki insanlar değil- dir... Aynı sonuca on onbeş yıl önce istanbul Üniversite- si'ni ziyaret eden Darmstadtlı Alman düşünür Hermann von Kayserling de ulaşmıştı... Değişik dillere çevrilen "Avrupa Spektrumu - Das Spektrum Europas" başlıklı kitabında Almanların, asla Avrupa'nın en zeki ırkı ol- madığını ve bu ırkın en yaygın örneğinin Michel adi veri- len belli bir tip olduğunu vurguluyordu. Ve bu Michel tipi çift beygirli bir makine gibi çalıştıktan sonra birasını si- garasını içip uykuyayatan birtiptir. (Metni birazkısalttım vediliözleştirdim) Bilmiyorum Dr. Adıvar çok mu insafsız vuruyor Al- manlara? Heine'yi, Schiller'i, Goethe'yi, Brahms'ı, Beet- hoven'ı da bu "kavim" çıkarmadı mı? Çağımızın bilim yaşamına damgasını vuranlar da 'Almanlar' değil mi? Neyse Adıvar'ı izleıneyi sürdürelim. "Bir de bu kıssadan şu hisseyi çıkarabiliriz: Almanlar neden yabancıların telaffuzuna alışmaya tenezzül etsin- ler. Yabancılar doğru telaffuzu öğrenmelidirler. Fakat bu gurur ve azameti tahlil edersek, altırtdan geneaynı4ü- şünürün aynı kitapta vurguladiğı gibi, müthiş bir aşağılık duygusu çıkıyor. Bu duyguyu saklamak için Almanlar, herkese yüksekten bakan bir azamet taslıyorlar. Bunun böyle olduğunu kendi içlerinden çıkan başka yazarlar da doğruluyorlar. örneğin geçenlerde bir Alman yazarı- nın kaleme aldığı bir romanda şu satırları okudum: "Al- manlardaki kadar kuvvetli aşağılık duygusu başka bir millette yoktur. En yüksek ırktan olduklarını istedikleri kadar nutuklarında bağırsınlar, kitaplarında yazsınlar radyolarında haykırsınlar, içlerinden kendilerinin (tüm Avrupa uluslarından) daha aşağı olduklarını duyarlar... Seyahat ederler, en büyük sanat merkezlerini ziyaret ederler, yabancılann bilimini, sanatını, felsefesini öğre- nince ne yaparlar bilir misiniz? Onlara savaş açarlar, beğendikleri tüm eserleri yakarlar yıkarlar, sevdiklerini öldürürler, kendilerini zorla sevdiremedikleri insanların yurtlarını istila ederler... İşte bunlann tümü, örtülmek is- tenen aşağılık kompleksinin sonucudur." Dr. Adnan Adıvar'ın "Bilgi Cumhuriyeti Haberleri" baş- lıklı kitabındaki "Kırk Yıldır Tanırım" yazılarında çok sayıda ilginç gözlem ve yargılar var. Bunlara daha fazla yer ayırmamız mümkün değil. Ancak yazılarından birin- de Ahmet Mithat Efendi'nin "Avrupa'da Bir Cevelan" başlıklı kitabından bir alıntı yapıyor ki; günümüzden yüz yıl önce yazılan bu gözlem çok ilginçtir. Ahmet Mithat Efendi Trieste'de, vapurda tanıdığı Al- man gazetecileri anlatıyor: ".. Kendilerini dev aynasında görürler. Başlarındaki Bismarck'tan başka diplomat tanımazlar. Yalnız Av- rupa'nın değil, bütün dünyanın bugününün ve geleceği- nin kendi kararlarına bağlı olduğu inancındadırlar. ön- lerine bir Avrupa haritası, ellerine bir kurşunkalem alıp haritayı istedikleri gibi çizmek yetkisine sahip olduklan iddiasındabulunurlar..." Galiba yüzyıldır değişen pek bir şey yok. Almanlar hep aynı Almanlar. Ama korkarım biz biraz değiştik. Eğer yüzbinlerce insanımız, yeni yaşadığımız iğrenç saldırılara kadar uzanan bu kalabalıklaradayanmakzo- runda kalıyorsa, bu sorunun çözümünü kendimizde bul- malıyız. Davetli olarak konuk gittiği eve zorla yerleşen insanların durumuna düşülürse hakaretlerin sonu gel- mez. Hele bu konularda karnesi berbat olan Almanya'- da. Bu konuya gene döneceğim. Laiklik paneli • Haber Merkezi - Atatürkçü Düşünce Derneği Antalya Şubesi'nce 'Laikliğin Türkıye ve Asya Türk Cumhuriyetleri Açısından Önemi' konulu bir panel düzenlendi. Bugün saat 14,00'te Belediye Kültür Salonu'nda yapılacak olan panele, Prof. Dr. Ahat Andıcan, Av. Arif Çavdar. Prof. Dr. Cemil Oktay, Prof. Dr. Çetin Yetkin. Prof. Dr. Talat Tekin ve Prof. Dr. Zafer Üskül konuşmacı olarak katılacak. Deppemin tarihi belirlenemez • İSTANBUL (AA)- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araşürma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, "Enstitü olarak bizim, şu tarihte deprem olabilir şeklinde bir açıklamamız yok" dedi. İstanburun tarih boyunca depremlerin etkisi altında kaldığını haurlatan Erdik, gelecekte de tstanbul'da hasar yapıcı depremlerin meydana gelebileceğini, ancak bunun tarihıni önceden kestirmenin teknolojik olarak mümkün olmadığını söyledi. Proscar, iktidarsızlığa neden değil • İstanbul Haber Servisi- Selim prostat büyümesi tedavisinde kullarulmak üzere Proscar adlı yeni bir ilaç geliştirildi. The Marmara Oteli'nde yapılan 3. Akdeniz Üroloji Kongresi'nde dün düzenlenen sempozyumda tanıtılan Proscar'ın iktidarsızlığa neden olmadığı belirtildi. 50 yaşın üzerindeki erkeklerin yüzde 60'ndan fazlasında görülen ve kısaca BPH diye anılan 'selim prostat büyümesi' hastahğında, prostat dokusu büyüyerek idrann normal akışını engelliyor. Merck Sharp& Dohme'un araştırma laboratuvarlannda geliştirilen yeni ilacın tanıtımı için ABD'nin önde gelen ürologlarından Prof. Steven Kaplan Türkiye'ye geldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle