25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI radanyıllargeçtı. 1960 yıh 27 Mayısı'nda Demokrat Parti'yı devi- rerek yönetıme el koyan ihtilalcilcr, "2510 sayılı İskan Kanunu'nun ek 105 sayılı kanumınu" kabul ederek aralannda Şeyh Sait'in yakınlannın da bulunduğu "55 ağa"yı Doğu ve Güneydoğu il- lerinden Batı Anadolu'- ya sürdüler. (90)55 ağa operasyonu. 1 Haziran 1960 giinü 485 kişının 3. Ordu komutanlığı ta- rafından Sıvas'taki bir kampta toplamasıyla başlamıştı. Bu 485 kişiden 55'i alıkonuldu, ötekiler serbest bırakıldı. (91) Ekım ayında da İskan Kanunu'nu değiştiren 105 sayılı yasa MBK tarafından kabul edıldi Yasa gerekçesınde, sosyal bakımdan feodal sistemin izlerini sürdüren ve "teokratik geriliğin zararlı karakterini temsil eden" ortaçağ temsil- cileri. ağa, bey, şe\h adlan altındaki "mütegal- libe'"nin Doğu illerinden Batı illerine sürüldük- leri, ancak bu bey, şeyh ve ağalann yasada yapılan değişiklerle eski yerlerine döndüklen kaydedilmekte ve bu toplumsal yapının sürdü- rülmesının zarara yol açtığı belirtilmektedir. (92) Gerekçede. bu gibı durumlarda Ceza Ya- sası'nın işletılmesı gerektiğı, ancak "sinsi ve kur- nazca vapılan bu muzır faaliyetler" nedenıyle yasanın gereği gibı uygulanamadığı, bu yüzden böyle bir yasanın çıkanlmasma gerek duyuldu- ğu anlaulmakladır. Yasanın 1. madesı şöyledir: "Dini his veya gelenekleri veya yabancı ideolo- jileri alet etmek veya cebir ve şkİdet kullanmak suretiyle ikametgahının \e>a maliki veya zilyedi olduğu gayrimenkülün bulunduğu mıntıkada ya- şav an halkın tamamı ve> a bir ktsmı fizerinde te- sis ettiği nüfu/a dayanarak: a) O mıntıkada oturanları maddeten ve manen tehdit ettiği veya huzurunu bozacak sair hareket- lerde bulunduğu vey a istismar ey lediği, y ahut; b) Fertlerin hukukuna tecavüz ettiği ve tahak- küm ve tagallüb ile haklarını kullanmada iradele- rinde müessir olduğu, yahut; c) Milli menfaatlere zarar verecek herhangi bir faaliyette bulunduğu; Mahallin en büyük idare amirinin sorumluluğu altında emniyet makamları tarafından yapılan tahkikat neticesi sabit olanlar ile bunlann dör- düncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhrı htsımlanndan liizumlu görülenler, tçişleri Bakanlığı'nın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile o mıntıkaya bir daha gelmemek üzere yurti- çinde başka yerlere bu kanun bükümlerine göre nakil ve iskan edilebilirler. Yasanın 3. maddesıyle bu ağalann gayrimen- kulleri de kamulaştınlıyordu Yönetımi ele alan Milli Birlik Komitesi, "Şeyh Sait'in oğlunun DP yöneticileri tarafından Rus > apısı ciple Doğu illerinde propaganda yap- tığr'kanısındaydı. (93) Bu habenn gazetede yayımndan bir gün son- ra aralannda Şeyh Sait'in oğullan Ali Rıza, Gıyasettin, Selahattın ve Ahmet Fırat'ın da bu- lunduğu 485 ağa gözaltına alınıyordu. Ağalar. beş ay Sıvas'ta tutulduktan sonra sürgün yerlerine gönderildiler. (94) Daha son- raçıkanlan bir yasa üe eski yerlenne döndüler. ~ Daha sonra tek parti döneminde ve 27 Mayıs dönemınde kullanılan bu sürgün yetkisi "Ola- ğanûstü Hal Bölge Valiliği thdası Hakkındaki Kanun'un 11. maddesinin (k) bendinı değiştiren 10 Nisan 1990 gün ve 413 sayılı yasa gücünde kararname ile Olağanüstü Hal Bölge Valisi'ne verildi. "İskan Kanunu" ile Türkiye'ye 247 bin 295 göçmen gelmiş, bu göçmenlerin çok an Doğu illerine gönderilmişti. Rumeli göçmenlerine Doğu'da yerleştirildik- leri yerlerin tapulan verilmedi. Onlar da onbeş- yırmı yıl sonra yeniden Batı Anadolu'ya göç et- tiler. 1923-1934 yıllan arasında 380 bin 243 müba- dil, 247 bin 295 göçmen ve mülteci; 1934-1937 yıllan arasında 144.073 göçmen ve mülteci ol- mak üzere toplam 771 bin 611 kışi Türkiye'ye yerleştirilmiş, bunlardan ancak 8.017'si Doğu illerine gönderilmişti. (95) Bu göçmenlerin Doğu illerinde yerleşmeleri- ne de olanak tanınmadı. İskan Yasasfnın uygulanmaya konduğu günlerde Doğu olaylara gebeydi. Dağlardaki "tedip harekatı" da aralıklarla sürüyordu. İsmet Paşa'nın Doğu gezisi Aradan üç yıl geçti. "Dersim'in ıslahı planı" bu üç yıl içinde uygulanmamıştı. Konu, Başba- kan Ismet Paşa tarafından ele alınmıştı. Dersim içın bıraskeri harekata gerek görülüyordu. Sür- gün lısteleri hazırdı ama işleme konmamıştı. Umumi müfettış raporlan ve Genelkurmay Başkanı'nın Dersim ile ilgili önerilerinı okuyan Başbakan İsmet İnönü. 1935 yılı baharaylann- da Karadeniz ve Doğu illerini kapsayan bir yurt gezisine çıktı. (96) Dersim sorunlannı bir de kendısı yerinde incelemek ıstemişti. İsmet Paşa, Doğu gezisinden sonra bir rapor hazırlayarak Atatürk'e sundu. 21 Ağustos 1935 tarihli raporda, illerin tek tek değerlendinlmesi yapılıyor ve alınması gereken önlemler tek tek sıralanıyprdu. (97) İsmet İnönü'nün Diyarbakırve Urfa hakkın- daki değerlendirmesi şöyleydi: "Fırat'ın doğusunda ve güneye karşı bizim en önemli dayanak noktamız, Diyarbakır ve ikinci derecede Lrfa olacakbr." Başbakan İsmet İnönü'yegöreDiyarbakır'ın UGUR MUMCU'NUN SON ARA§J]R|ASI DO U 5US1 Başbakan İsmet İnönü, 1935 yılında Doğu ve Karadeniz'e bir gezi yaptı. Atatürk'e sunduğu raporda Fransa ile Türkiye arasmdaki sorunlar önemli yer tutuyofdu. Yöreye demiryolu döşenmeliydi ve kaçakçılık merkezleri kontrol altına ahnmalıydı. Raporda, 'Fransızistihbarat subaylan her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde saldırtmak gücündedir'deniyordu. Genelkurmay Başkanı ve Umumi Müfettişler'in raporunu okuyan Ismet Paşa Doğu illerini tek tek gezerek önerilerini Atatürk'e iletmişti. İsmet Pasa Fransızlardan kuskulanıyopdubir uygarlık merkezi olması ıçin ağırlığın kentin gelişimine verilmesi gerekmekteydi. Bunun için bütün ağırhğın konut ve sağlık sorunlanna ve- rilmesi zorunluydu. Trahom ve sıtma bütün memurlan yıldırmıştı Bu sorunlann çözümü ıçin hemen önlem ahnmalıydı. Bunun için hemen bir imar planı yapılmalıydı. Etkin çalışmalar sürdüren Diyarbakır Hal- kevi'ne de para yardımı yapılmahvdı. Mardın'de önemli sorun, Abdurrahman Mi- hi adlı eşkıyanın güneye kaçmış olmasıydı. Başbakan İsmet İnönü, Mardin'dekı bu eşkı- yahğı 55 sayfalık raporunun 5 sayfasında şöyle anlatıyordu: "Bu reis haydutlar sınır üzerinde otururlar ve bir-iki yılda bizzat içeri girmeye gerek görerek kövlerinden hakları saydıkları alacak te gelirle- rini toplayarak geri dönerier. Abdurrahman Mihi'nin takip olunduğu bu tenunuz zaten sınır- dan geri geçmiş olduğu sabit olmuş, bir söy lentiye Maraş'ın kendi ellerinde bulunmasını zorunlu görmüşlerdi. Bu tertipleri gerçekleşmedi. Diğer yandan saydığun yerleri elinde tutan Türklerin. Fırat'ın güneyinde çöl mıntıkasına bir sınır içinde malik olmaları coğrafi şartlar içinde iktisadi ba- kımdan tabii bir böiüşme olacaktır. Şu halde her iki taraf, tabii olmay an coğrafi şartlar içinde ge- lecek için hazırlanmay a mahkum görünüyor. Biz, daha sakin ve daha kanaatkar durumdayız. Yeni şimendifer ve yollarla coğrafi \e iktisadi iliş- kilerimizi düzeltiyoruz. Siyasi anlasmalarda Fransızlarla uysal ve barısçı davranıyoruz. (98) Bütün bunlar. Fransızlan etkin önlemlerden ve sürekli uvanık endişeden uzak tutmuyor." İsmet Inönü'ye göre Fransa ile aramızdâki sorunlar şunlardı: Yöreye demiryollan düşenırse. demiryollan- nın Fransa'nın denetımindeki bölgeye gerek- sınmemız olmayacaktı. Fransa ile aramızdâki birinci sorun budur. İkinci soru. kaçakçıhktır İskenderun'dan 'Bizim en önemli dayanak noktamız Diyarbakır ve ikinci derecede Urfa olacaktır' göre altı bin mecidiye toplamıştır. Bu olayı ilerde olaylarla da kanıtlayacağım üzere idaremizin Arap ve Kürt muıtıkasında köylere ve halka nü- fuz etmediğine, bizim kabuğun üstünde ve halk- tan ayn olarak yalnız kuvvetle idare etmeye ça- lıştığunızın kanrtlarından biri olarak belirtiyo- rum." İnönü, Fransızlarla ımzalanan sözleş- meleri anımsattıktan sonra Fransa ile Türkiye arasındaki sorunlan şöyle özethyordu: "Suriye sınınnda Fransız siyasetini bizimle mücadele halinde görmemek mümkün değildir. Denilebilir ki. kuvvetli bir Türkiye'nin er geç ger- çekleşecek taşmasına karşı Suriye'yi muhafaza edebilmek, Fransız idaresinin başbca kay gısıdır. Genel siy asamızın barışçı, istila gütmez, hele son zamanlarda Fransız siyasası ile bir cephede ve yönde göriinmesine rağmen Fransızların duy- dukları endişe şu sebeplerle anlaşılabilir: Bunlardan birisi coğrafidir. Suriye'de yerleş- mek için Fransızlar Mardin, Urfa, Antep ve Cızre'ye kadar Suriye sının kaçakçı merkezlen ile bezenmiştir. Kaçakçılık. Fransız nüfuzunun ve siyasal gücünün yayılma aracı olarak aynca önemlidir. (99) "Fransızlar. sınırda yaşayanlara çıkar sağ- layarak taraftar kazanmışlar ve Karadeniz kı- yılanna kadar hükümetle savaşacak haydut kollan yetiştınyorlar. İsmet İnönü, Fransızlann, kaçakçılık yoluyla Türkıye'de bırtakım kuşkulu işlere girdiklen kanısındaydı. İsmet İnönü, bu kuşkulu işlen raporunda şöyle açıklamaktaydı: "Güneye geçen kaçakçılar. Fransız memurlan tarafından sağlanan her türlü kolaylığı bulurlar, silahları ile gezebilirier. Sınır boyunda yer yer kaçakçıhkla geçinen Ermeni ve Türklerden olu- şan kuvvetli ve zengin merkezler vücuda gclmesi Fransızların siyasi dayanak noktalan olmakta- dır." Başbakan İsmet İnönü. daha sonra Fransız- lann kaçakcılığı siyasal amaçlarla kullandıkla- nnı, yıllardan beri bu amaçla Kürt ve Arap aşiret reislenni sınır üzerinde yerleştirdjklerini, Ermeni merkezlen ve Nasturilerle ihşkılere geç- tıklerini anlatıyordu. (100) "Düşman unsurlar içinde Nasturiler, Ermeni- ler ve Çerkez örgütleri pasif >e kendilerini koru- yucu konumdadırlar. Saldırgan olan örgüt, Kürt reisleri ve adamlarıdır. Fransız istihbarat subay- lan her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde memleketinüze saldırtmak gücündedir- ler." İsmet İnönü, sorunun çözümünün, uzun sü- recek hünerli önlemlerin alınmasına bağh oldu- ğu kanısındadır Kürt şeyhlerinin Suriye'deki lıderlen belhdir. Bunlann Türkiye'deki ılişkileri de özenle saptanabilir. Ne gibi önlemler düşünülebilir? Fransızlara karşı önlem: Yeraltı çalışması İsmet İnönü'nün önerisi şöyledir: "Verine göre bu aşiret reislerine muhaliflerini yetiştirmek veya yataklannı (suç ortaklarını) yardım etmeyecek hale getirmek her gelişlerinde onları yok edecek şekilde hazırlanmak mümkün- diir. Diğer taraftan. Fransızlara düşman olan un- surlardan aynı tertibi bizim vücuda getirmemiz de düşünülebilir. Fakat bu işin kolay olduğunu sanmamalıyız. Bir-iki defa karşıya bizim tarafımızdan geçen çeteler hemen imha edilmişlerdir. Bu hal, bize karşı önlemlerin imkansız olduğunu değil, hazır- lıksız hemen y apılrverilecek bir iş olmadığını gös- termiştir. Geniş çapta MAH faaliyetinin savun- mamızı kolay laştıracağını umuyorum (101) Bu görüş. esas olarak gözümüz önünde durabi- lir. Fransızların Kürtleri kullanmak hevesine karşı biz Araplan iyi muamele ile elde tutabiü- riz." İsmet İnönü, Fransızlardan kuşkulanmak- taydı. Güney sınırlanmızın dışında kalan Suriye topraklannda Türklenn. Türk topraklannda da Suriyelilerin çiftçılik yapmalanna izin veril- miştı. Fransızlar, bu durumdan da yararlanı- yorlardı. Başbakan. Fransız subaylan. "çiftlik sahiple- ni veya köylüyü" kullanabılırlerdi. Ne yapabi- lirdi Fransız subaylan: "Sulanacak veya hasat edilecek dar mevsûnde köylüye herhangi bir sebeple üç gün müşkilat çı- karmak" yeterliydi. En azından bu güçlüklen çıkarabıhrlerdi. Bu konuda ne yapılması gerektiğini de Baş- bakan şöy le anlatıyor, şu ilginç öneride bulunu- yordu: "Fransız sınırı gerisinde irribat yolları önemli bir meseledir. Her şeyden ev\el mücadelesi ile Fransı/ları yıldırmış olan Maraş, Antep, Urfa mıntıkasının ihtiyaçtan düşmelerine veya menfa- atle Fransı/lara ısınmalarına meydan vermeme- liyiz. Fransı/ları düşman görmek. mıntıka için daima bir gıda olmalıdır." Başbakan. bundan sonra bölgede yapılması gereken yollar ile ilgili onenlen sıralıyordu. Yarın: BITLIS TURK SEHRI (90)- Yasa ile ilgili görüşmeler için TBMM Tutanak Dergisi, 17.10.1960, B:24,O:l,s.3-20 (91)-1 Haziran 1960 günügözahına ahnan 485 ağa arasından seçiüp sürgüne gönderilen 55 ağanın adlan şöyk: tbrahim Ahikoğhı, Hacı Topo Aktop- rak, Zeki Bayar, Faik Bucak, hmail Hakkı Bucak, Hacı Ali Bucak, Mehmet Cemal Bucak, Hasan Abik Bucak, AH Abid Bucak, Mthat Bucak, Bekir Bu- cak, Reşit Çeçen, Mehmet Dal, Abdül- kadir Ekinci, Ebubekir Erdaş, Mahmut Erdaf, Bahattin Erdem, Abdubrezzek Ensarioğhı, Sait Ensarioğhı, Sait Ensa- rioğlu, Şeyh Ali Furat, Şeyh Selahattin Fırat, Şeyh Gıyasettin Fırat, Şeyh Ah- met Ftrat, Mehmet Fuat Furat, Faruk Fuat Fırat, Mehmet Emin Fırat, Hatil Fırat, Ömer Fırat, Gıyasettin Fırat, Hü- seyin lleri, Zeynel Abidin İnan, Mustafa Işık, Kinyas Kartal, Ahdûlbaki Kartal, Hamit Kartal, Bala Kartal, Şeyh Meh- met Emin Karadeniz, Cemil Küfreri, Cemil Zeki Küfrevioğlu, Abdülbaki Ka- rakuş, Feyzulîah Keskin, Mehmet Ka- yalar, Ahdullah Öztürk, Osman öz- tiirk, Köroğlu Öztürk, Şamii Peker, Sait Ramanh, Kubettin Septioğlu, Zey- nel Turanh, Cafer Yağızer, Mecit Yal- çın, Derriş Yakut, Kazvn YıLhnm, Süleyman Yıldunm. (92)- Basbakanhk Kanunlar re Ka- rarlar Tetkik Dairesi, sayı 71-1165- 2452 -11.10.1960gün ve 103 snra savt s. 1 (93)- Cumhurivetgazetesi, 31 Mayıs 1960 (94)- Özgüden Doğan, Öncügazete- ü, 19.10.1960; Karaosmanoğlu Yakup Kadri Uluşgazetesi, 21 Ekim 1960; Be- şikçi İsmail, Doğu Anadolu 'nun Düzeni, E Yay., 2. Bası, 1970, tst. s. 328-335; Mumcu Uğur, Kürt Islam Ayaklanma- M, Tekin Yay. 3. Bası. 1992, İst. s. 202 (95)- Aydemir, Şevket Süreyya, İkinci Adam, 1. cild, Remzi Kitabevi, 1966, tst. s. 313 Beşikçi, aşiret ağalanmn toprakları- na devletçe el konulup yoksul köylülere dağıtılmasım "Kürt emekçilerinin poU- tik gerekçelerle sürgüne gönderihnesi" olarak yorumbıyor!y.a.g.k, s. 141. İskan Yasası'nın uygulaması durau- rulduktan sonra ağa ve feyhleryerlerine döndüler ve topraklannı geri althlar, ay- nca Medeni Kanun'un zilyetlik ile ilgili hükümlerine göre topraklannı da geniş- letme olanağı buldular. Befıkçi'nin Kürt emekçileri adınt verdiği toprak ağalan ve mütegallibe bugünkü toprak ağahğı- nın temelini oluştıırdu. (96)- İsmet Paşa'ya "İnönü" soyadı 26 Kasım 1934 tarihinde Atatürk tara- fından verildi. Bu tarihten sonra resmi yazışmalarâa "Basvekil İsmet Paşa" değil, "Başbakan İsmet İnönü" olarak adlandınldı. (Hakimiyet-i MilSye, 26 Kasım 1934) (97)- Hürriyetgazetesi, Öztürk Say- gı, İsmet Paşa'nın Kürt Raporu, 7-10 Eylüll992 (98)- Fransa ile itk TBMMİn 1921'- de Ankara Anlaşması'nı imzaladtktan sonra başlayan dostluk ilişkileri, 1923 Lozan Antlaşması sırasında beliren Os- manlı borçlan ve azınbklar konulann- daki görüş ayrıbkları nedeniyle sarsıl- mıştı. Türkiye ve Fransa arasmdaki iliskiler, 30 Mayıs 1926günlü "Türkiye Cumhuriyeti ile l'luslararası Bağıtlar Gereğince Suriye ve Lübnan Üzerinde Sahip Olduğu Yetkiye Dayanarak Dav- ranan Fransa Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İyi Komşuhık İHskileri Söz- leşmesi" ile de düzelmedi. Bu sözleşme- den sonra 27 Ekim 1937 günü Türk uyruklulann Suriye'deki, Suriye uyruk- lulanntn da Türkiye'deki malvarhklan ile ilgili Emlak Anlaşması yapıldı. Bu anlaşma da sorunlan çözmedi. Hatay, 1939 yıhna kadar Türkiye ile Fransa arasmdaki en önemli sorunlardan biri oldu. (Soysal İsmail, Türkiye'nin Siya- sal Anlaşmalan, 1. cilt, TTK Yay., 1989, Ankara, s. 283-284 (99)- 1918 sayıa Kaçakçıhğın Men ve Takibine Dair Yasa'nın 12 Ocak 1932 tarihinde çıkartlmıs olması da bu açıdan önem kazanıyor. (100)- Süryani papazlanndan A'as- torison tarafından kuruian \asur mez- hebine bağh Hıristiyanlara \asturiler denir. (Bkz. Türkiye Cumhuriyeti'nde Ayaklanmalar, v. 22) Lozan Antlaşması ile çözülemeyen Musul sorunu Istanbul'da 1924 yıh 19 mayısgünü toplanan Hatiç Konferansı - nda görüşülürken, İngilizler Musul'da yaşayan Arap ve Kürtler dışında Hak- kari ve çevresinde yaşayan .\asturiler sorununu ortayaatmışlardt. (Bkz- Öke, Mim Kemal, Musul Meselesi, Kronolo- ji, Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı vayını, 2. basım, 1991, İstanbul, s. '133-1546) Ayaklanma, Hatiç Konferansı Vıı izle- yen günlerde -7 ağustos günü- başhut. 12-18 Eylül 1924 tarihleri arasında Hakkari ve çevresinde şiddetini sürdü- ren ayaklanma, 7. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa (Eğilmez) komuta- stndaki birtiklerce bastınldı. Hükümet, Nasturi Ayaklanması'mn bastmlması sırasında, Kürtlerce "Simko" diye tanı- nan Şikak aşireti reisi İsmail Âğa'dan yararlandı. Bkz. Doğu Bölgesindeki Geçmiş İsyanlar ve Ahnan Dersler, Ge- nelkurmay Yay., 1946, Ankara, s. 16; Türkiye Cumhuriveti'nde Ayaklanma- lar, s. 43-44,55,484-486, Mumcu Uğur, Kürt-İslam Ayaklanmast, s. 51 (101)- "MAHfaatiyeti", Milli Amale Hizmet, sözcüklerinin baş harf- lerinden oluşan ve \1illi İstihbarat Ör- güt ü islevini anlatan hir kavranuhr. Bkz. Hiçyılmaz Ergun, Teskilat-ı Mahsusa'- danMİT'e. Varbk Yay.,1990,İst.s.85. İsmet Paşa, burada Miİti Emniyet ajan- lannın Suriye'de Arap aşiretleri arasın- da çalışması gerektiğini anlatıyor. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Bip Resim Dünyasında... Asmalımescıt'i bizim kuşak Fikret Adil'in kitabından tanır. 1925 ile 1935 yıllan arasında, bir dönemin bohem sanatçıları Asmalımescit'te barınmışlardır. Gündüzleri, geceleri orada geçmiştir. Fikret Adil, "Asmalımescit" adının sonuna bir 74 koymuş, olmuş size kitabın adı: "Asmalımescit-74" .. Fikret Adil'in soyadı da varmış: KamertanL Onu da yıllar sonra öğrendim. Asmalımescit oldum olası ressamların barmağıdır. Çoğu ressamın atölyesi buradadır. Şimdi Asmalımes- cit'te bir yeni atölye ve galeri açıldı. Atölye ve galeri di- yorum, ressam Muzaffer Akyol. burada Şehbeder so- kakta 10 numaralı ahşap yapıdatezgahını kurdu. Atölye- sini ve galerisini açtı. Dört katlı yapının dört bir yanı resim dolu. Bir yandan da, durmadan resim yapıyor. Sanki yapı fabrika, fabrikatör de Muzaffer Akyol... Açılışına gittım; kokteyl zamanıydı; fazla duramadım, döndüm, "Yeniden gelırim" dedim. Ben rakı içtiğim için kokteylleri sevmem; elde iki kadeh, birinde rakı, birinde su.. Mezeyi koyacak yer yok.. Onun için kokteyllerden hiç hoşlanmam: Affmıza mağruren... Bir tenha günde gittiğimde kimseler yoktu, başbaşa konuşabilirdik.. Ben sordum, o söyledi: "1974 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yük- sek Resim Bölümü'nü bitirdim. 28'i yurtiçinde 4'ü yurtdı- şında olmak üzere 32 kişisel sergi açtım. Bırçok karma sergiye katıldım. Yerli ve yabanci koleksiyonlarda400- den fazla yapıtım var." "Bu atölye-galeri nasıl oldu?" "Asmalımescit'teki atölyemde resim yapıyor, yapıtla- rımı sergilıyorum. Bu atölye dediğim yapı, yaklaşık 95-100 yıllıktarihsel bir evdir. Görüyorsun dört katlıdır. Iç mekanımn, girişteki çinileriyle tavandaki madalyon fresklerıyle ilginç bir görünümü var. Kolonlar ayn bir süsleme... Tarihsel ıçeriğinedikkatediyoruz. Kuyu baş- ları, sandıklar, ibrikler, bakır tepsiler, kilimler, ahşap masa, cumbalar, antik eşyalar ortaklaşa bir görünüm- de..." Burada bir parantez açayım. Bedri Rahmi Eyu- boğlu, buralarda, Narmanlı pasajında küçük bir atölye tutmuştu. Burada sergiler açılır, akşam üstleri o döne- min sanatçıları gelir demlenirlerdi. Daha sonra burayı Maya Galerisi olarak Adalet Cimcoz kullanmıştı. Muzaf- fer anlatıyor: "Dört katlı atölyemde, eski ve yeni 100'ü aşkın yapıtım var. Bunlar sergıleniyor. Yapıtlarımı sorarsanız bunlar figüratif kompozisyonlardan oluşmaktadır. özellikle ka- dın, çocuk duyarlığı ana temalar oluyor. Fantastik eksp- resyonızm şiirselliğıni dil olarak kullanıyorum." Burada Muzaffer, dille resmi birbırine karıştrıyor. Ama biz söylediklerini yazalım. Bilir ki, dil ayrıdır, resim ayrıdır. "... Anlatımın ve içeriğin zenginleşmesinde şiirsel oğelerı çokca kullanıyorum. Bu öğelerin bellı başlıları kuş, balık, kurbağa, kılçık, zar, çiçek, nar... Kullandığım obje ve oğeleri yöresel. ulusal, evrensel ve mitolojik dil- lerini hesaba katarak değerlendiriyorum. Yapıtlarımda, ficjürde ve başka şeylerde gözlerın yoğun anlatımına ayrıcalık tanırım. Gözlerle izleyicıler arasındaki köprüyü kurmak isterim. Renklerin psikolojik dillerine özellikle önem veririm. Her rengin anlatımında o renklerin doyul- maz canlılığını yaşarım. Renkle boyanın çok ayn mad- deler olduğu gerçeğini vurgulamak reterım. Yapıtlan- mın her cm 2 'sinden sorumlu olduğumu bilirim, bunun bilincindeyim." Şiir dilini yakalamak içın çok çırpınıyor, gene ayrılmı- yor. "... Şiirsel bir dilı yaşarım. Şiiri yaşar, sever ve oku- rum. Son yurtdışı gezimi Girit'e yaptım. Orda yaptıkla- rım burdayeralıyor." Muzaffer'in atölyesinden şiir ve resim dolu duygularla ayrıldım. BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ John Steinbeck'in bir romaru... Pokerde aynı renkten beş kâğjda veri- len ad. 2/ Türk öykücülü- ğünün en ünlü adı. 3/ Kımi Arap ülkelerinde faaliyet gösteren sol eği- limh' parti... Bir renk. 4/ Anadolu beyliklerinde donanmada.ki görevlerde kullanılan asker... İcar. 5/ Bir çalgı... Mektup kâğı- dınm boş bir yerine yazı- lan ek düşünce. 6/ Türk müziğinde bir makam... Lütfi Akad'ın bir filmi. 7/ Birbirine bağ- lanmış iki tekneden oluşan ve gezi denizciliğinde kullanılan deniz ta- şıtı. 8/ Ses... Mussolini'nin unvanı. 9/ Kimi hay\an ve bitki hücrele- rinde bulunan. iğne biçimınde bil- lur madde. YUKARIDAN AŞAĞrYA: 1/ Berick Traven'ın dilimize de çevrilmiş bir romaru... İyi bakım ve ılaç tedavısi. 2/ Olumsuzluk be- lirten bir önek... Ev giysılen ve sabahhk yapımında kullanılan dökümlü kumaş. 3/ Vergilerin ve devlet gehrlerinin toplanması. 4/ Paylama, azarlama... İki dağ arasındaki geçit. 5/ Bir nota... Araba koşumunda atlann boyunlanna geçinlen ağaç çember. 6/ Kundak çocuklannın beline, zıbmın üzerinden sanlan geniş sargı... Yiyecek bulamayan. yoksul kimse. 7/ Adlan sıfat yap- makta kullanılan bir yaprnı eki... Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu. 8/ Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği bulunan üflemeh bir çalgı. 9/ "Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler - - -'ler gördüm, Dolaştım mülk-i İslamı bütün virâneler gördüm" (Ziya Paşa). SEÇIMINIZ DOGADAN YANAYSA! MARMARİS/KIZKUMU KAPTANKÖY MOTEL'de 7 gece/8 gün HEM DE SADECE 1.150.000 TL denize sıfır. sıcak sulu duş/wc'li odalarda konaklama, kahvaltı, akşam yemeği ve KDV dahıldir TUR KONFERANS SEYAHAT ACENTASI Ankara Tel: (4) 433 22 00 - 433 46 21 Gözlüklü "Karşılıksız çek" sahtekârhğı devletin gözü önünde cereyan ediyor... Trolcülerin "Kazı-Kazan" zihniyetiyle dibini kazıdıkları Marmara'da oltacılar ve ağ kullanan balıkçılar tam gün "karşılıksız çek" işkencesine mahkûm durumda çalışıyorlar... Ezeli "rasgele" deyimi "gele"ye dönüştü. GÖZLÜKLÜ MARTI gazetesine abone olunuz. Tel: 264 23 87 - 246 45 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle