Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
radanyıllargeçtı.
1960 yıh 27 Mayısı'nda
Demokrat Parti'yı devi-
rerek yönetıme el koyan
ihtilalcilcr, "2510 sayılı
İskan Kanunu'nun ek 105
sayılı kanumınu" kabul
ederek aralannda Şeyh
Sait'in yakınlannın da
bulunduğu "55 ağa"yı
Doğu ve Güneydoğu il-
lerinden Batı Anadolu'-
ya sürdüler. (90)55 ağa operasyonu. 1 Haziran
1960 giinü 485 kişının 3. Ordu komutanlığı ta-
rafından Sıvas'taki bir kampta toplamasıyla
başlamıştı.
Bu 485 kişiden 55'i alıkonuldu, ötekiler serbest
bırakıldı. (91)
Ekım ayında da İskan Kanunu'nu değiştiren
105 sayılı yasa MBK tarafından kabul edıldi
Yasa gerekçesınde, sosyal bakımdan feodal
sistemin izlerini sürdüren ve "teokratik geriliğin
zararlı karakterini temsil eden" ortaçağ temsil-
cileri. ağa, bey, şe\h adlan altındaki "mütegal-
libe'"nin Doğu illerinden Batı illerine sürüldük-
leri, ancak bu bey, şeyh ve ağalann yasada
yapılan değişiklerle eski yerlerine döndüklen
kaydedilmekte ve bu toplumsal yapının sürdü-
rülmesının zarara yol açtığı belirtilmektedir.
(92)
Gerekçede. bu gibı durumlarda Ceza Ya-
sası'nın işletılmesı gerektiğı, ancak "sinsi ve kur-
nazca vapılan bu muzır faaliyetler" nedenıyle
yasanın gereği gibı uygulanamadığı, bu yüzden
böyle bir yasanın çıkanlmasma gerek duyuldu-
ğu anlaulmakladır.
Yasanın 1. madesı şöyledir:
"Dini his veya gelenekleri veya yabancı ideolo-
jileri alet etmek veya cebir ve şkİdet kullanmak
suretiyle ikametgahının \e>a maliki veya zilyedi
olduğu gayrimenkülün bulunduğu mıntıkada ya-
şav an halkın tamamı ve> a bir ktsmı fizerinde te-
sis ettiği nüfu/a dayanarak:
a) O mıntıkada oturanları maddeten ve manen
tehdit ettiği veya huzurunu bozacak sair hareket-
lerde bulunduğu vey a istismar ey lediği, y ahut;
b) Fertlerin hukukuna tecavüz ettiği ve tahak-
küm ve tagallüb ile haklarını kullanmada iradele-
rinde müessir olduğu, yahut;
c) Milli menfaatlere zarar verecek herhangi bir
faaliyette bulunduğu;
Mahallin en büyük idare amirinin sorumluluğu
altında emniyet makamları tarafından yapılan
tahkikat neticesi sabit olanlar ile bunlann dör-
düncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve
sıhrı htsımlanndan liizumlu görülenler, tçişleri
Bakanlığı'nın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı
ile o mıntıkaya bir daha gelmemek üzere yurti-
çinde başka yerlere bu kanun bükümlerine göre
nakil ve iskan edilebilirler.
Yasanın 3. maddesıyle bu ağalann gayrimen-
kulleri de kamulaştınlıyordu
Yönetımi ele alan Milli Birlik Komitesi,
"Şeyh Sait'in oğlunun DP yöneticileri tarafından
Rus > apısı ciple Doğu illerinde propaganda yap-
tığr'kanısındaydı. (93)
Bu habenn gazetede yayımndan bir gün son-
ra aralannda Şeyh Sait'in oğullan Ali Rıza,
Gıyasettin, Selahattın ve Ahmet Fırat'ın da bu-
lunduğu 485 ağa gözaltına alınıyordu.
Ağalar. beş ay Sıvas'ta tutulduktan sonra
sürgün yerlerine gönderildiler. (94) Daha son-
raçıkanlan bir yasa üe eski yerlenne döndüler.
~ Daha sonra tek parti döneminde ve 27 Mayıs
dönemınde kullanılan bu sürgün yetkisi "Ola-
ğanûstü Hal Bölge Valiliği thdası Hakkındaki
Kanun'un 11. maddesinin (k) bendinı değiştiren
10 Nisan 1990 gün ve 413 sayılı yasa gücünde
kararname ile Olağanüstü Hal Bölge Valisi'ne
verildi.
"İskan Kanunu" ile Türkiye'ye 247 bin 295
göçmen gelmiş, bu göçmenlerin çok an Doğu
illerine gönderilmişti.
Rumeli göçmenlerine Doğu'da yerleştirildik-
leri yerlerin tapulan verilmedi. Onlar da onbeş-
yırmı yıl sonra yeniden Batı Anadolu'ya göç et-
tiler.
1923-1934 yıllan arasında 380 bin 243 müba-
dil, 247 bin 295 göçmen ve mülteci; 1934-1937
yıllan arasında 144.073 göçmen ve mülteci ol-
mak üzere toplam 771 bin 611 kışi Türkiye'ye
yerleştirilmiş, bunlardan ancak 8.017'si Doğu
illerine gönderilmişti. (95)
Bu göçmenlerin Doğu illerinde yerleşmeleri-
ne de olanak tanınmadı.
İskan Yasasfnın uygulanmaya konduğu
günlerde Doğu olaylara gebeydi.
Dağlardaki "tedip harekatı" da aralıklarla
sürüyordu.
İsmet Paşa'nın Doğu gezisi
Aradan üç yıl geçti. "Dersim'in ıslahı planı"
bu üç yıl içinde uygulanmamıştı. Konu, Başba-
kan Ismet Paşa tarafından ele alınmıştı. Dersim
içın bıraskeri harekata gerek görülüyordu. Sür-
gün lısteleri hazırdı ama işleme konmamıştı.
Umumi müfettış raporlan ve Genelkurmay
Başkanı'nın Dersim ile ilgili önerilerinı okuyan
Başbakan İsmet İnönü. 1935 yılı baharaylann-
da Karadeniz ve Doğu illerini kapsayan bir
yurt gezisine çıktı. (96) Dersim sorunlannı bir
de kendısı yerinde incelemek ıstemişti.
İsmet Paşa, Doğu gezisinden sonra bir rapor
hazırlayarak Atatürk'e sundu. 21 Ağustos 1935
tarihli raporda, illerin tek tek değerlendinlmesi
yapılıyor ve alınması gereken önlemler tek tek
sıralanıyprdu. (97)
İsmet İnönü'nün Diyarbakırve Urfa hakkın-
daki değerlendirmesi şöyleydi:
"Fırat'ın doğusunda ve güneye karşı bizim en
önemli dayanak noktamız, Diyarbakır ve ikinci
derecede Lrfa olacakbr."
Başbakan İsmet İnönü'yegöreDiyarbakır'ın
UGUR MUMCU'NUN
SON ARA§J]R|ASI
DO
U
5US1
Başbakan İsmet İnönü, 1935 yılında Doğu ve
Karadeniz'e bir gezi yaptı. Atatürk'e sunduğu
raporda Fransa ile Türkiye arasmdaki sorunlar
önemli yer tutuyofdu. Yöreye demiryolu
döşenmeliydi ve kaçakçılık merkezleri kontrol
altına ahnmalıydı. Raporda, 'Fransızistihbarat
subaylan her istedikleri anda Kürt reislerini
çeteler halinde saldırtmak gücündedir'deniyordu.
Genelkurmay Başkanı ve Umumi Müfettişler'in raporunu okuyan Ismet Paşa Doğu illerini tek tek gezerek önerilerini Atatürk'e iletmişti.
İsmet Pasa Fransızlardan
kuskulanıyopdubir uygarlık merkezi olması ıçin ağırlığın kentin
gelişimine verilmesi gerekmekteydi. Bunun için
bütün ağırhğın konut ve sağlık sorunlanna ve-
rilmesi zorunluydu. Trahom ve sıtma bütün
memurlan yıldırmıştı
Bu sorunlann çözümü ıçin hemen önlem
ahnmalıydı. Bunun için hemen bir imar planı
yapılmalıydı.
Etkin çalışmalar sürdüren Diyarbakır Hal-
kevi'ne de para yardımı yapılmahvdı.
Mardın'de önemli sorun, Abdurrahman Mi-
hi adlı eşkıyanın güneye kaçmış olmasıydı.
Başbakan İsmet İnönü, Mardin'dekı bu eşkı-
yahğı 55 sayfalık raporunun 5 sayfasında şöyle
anlatıyordu:
"Bu reis haydutlar sınır üzerinde otururlar ve
bir-iki yılda bizzat içeri girmeye gerek görerek
kövlerinden hakları saydıkları alacak te gelirle-
rini toplayarak geri dönerier. Abdurrahman
Mihi'nin takip olunduğu bu tenunuz zaten sınır-
dan geri geçmiş olduğu sabit olmuş, bir söy lentiye
Maraş'ın kendi ellerinde bulunmasını zorunlu
görmüşlerdi. Bu tertipleri gerçekleşmedi. Diğer
yandan saydığun yerleri elinde tutan Türklerin.
Fırat'ın güneyinde çöl mıntıkasına bir sınır içinde
malik olmaları coğrafi şartlar içinde iktisadi ba-
kımdan tabii bir böiüşme olacaktır. Şu halde her
iki taraf, tabii olmay an coğrafi şartlar içinde ge-
lecek için hazırlanmay a mahkum görünüyor.
Biz, daha sakin ve daha kanaatkar durumdayız.
Yeni şimendifer ve yollarla coğrafi \e iktisadi iliş-
kilerimizi düzeltiyoruz. Siyasi anlasmalarda
Fransızlarla uysal ve barısçı davranıyoruz. (98)
Bütün bunlar. Fransızlan etkin önlemlerden ve
sürekli uvanık endişeden uzak tutmuyor."
İsmet Inönü'ye göre Fransa ile aramızdâki
sorunlar şunlardı:
Yöreye demiryollan düşenırse. demiryollan-
nın Fransa'nın denetımindeki bölgeye gerek-
sınmemız olmayacaktı. Fransa ile aramızdâki
birinci sorun budur.
İkinci soru. kaçakçıhktır İskenderun'dan
'Bizim en önemli dayanak noktamız
Diyarbakır ve ikinci derecede Urfa olacaktır'
göre altı bin mecidiye toplamıştır. Bu olayı ilerde
olaylarla da kanıtlayacağım üzere idaremizin
Arap ve Kürt muıtıkasında köylere ve halka nü-
fuz etmediğine, bizim kabuğun üstünde ve halk-
tan ayn olarak yalnız kuvvetle idare etmeye ça-
lıştığunızın kanrtlarından biri olarak belirtiyo-
rum." İnönü, Fransızlarla ımzalanan sözleş-
meleri anımsattıktan sonra Fransa ile Türkiye
arasındaki sorunlan şöyle özethyordu:
"Suriye sınınnda Fransız siyasetini bizimle
mücadele halinde görmemek mümkün değildir.
Denilebilir ki. kuvvetli bir Türkiye'nin er geç ger-
çekleşecek taşmasına karşı Suriye'yi muhafaza
edebilmek, Fransız idaresinin başbca kay gısıdır.
Genel siy asamızın barışçı, istila gütmez, hele son
zamanlarda Fransız siyasası ile bir cephede ve
yönde göriinmesine rağmen Fransızların duy-
dukları endişe şu sebeplerle anlaşılabilir:
Bunlardan birisi coğrafidir. Suriye'de yerleş-
mek için Fransızlar Mardin, Urfa, Antep ve
Cızre'ye kadar Suriye sının kaçakçı merkezlen
ile bezenmiştir. Kaçakçılık. Fransız nüfuzunun
ve siyasal gücünün yayılma aracı olarak aynca
önemlidir. (99)
"Fransızlar. sınırda yaşayanlara çıkar sağ-
layarak taraftar kazanmışlar ve Karadeniz kı-
yılanna kadar hükümetle savaşacak haydut
kollan yetiştınyorlar.
İsmet İnönü, Fransızlann, kaçakçılık yoluyla
Türkıye'de bırtakım kuşkulu işlere girdiklen
kanısındaydı.
İsmet İnönü, bu kuşkulu işlen raporunda
şöyle açıklamaktaydı:
"Güneye geçen kaçakçılar. Fransız memurlan
tarafından sağlanan her türlü kolaylığı bulurlar,
silahları ile gezebilirier. Sınır boyunda yer yer
kaçakçıhkla geçinen Ermeni ve Türklerden olu-
şan kuvvetli ve zengin merkezler vücuda gclmesi
Fransızların siyasi dayanak noktalan olmakta-
dır."
Başbakan İsmet İnönü. daha sonra Fransız-
lann kaçakcılığı siyasal amaçlarla kullandıkla-
nnı, yıllardan beri bu amaçla Kürt ve Arap
aşiret reislenni sınır üzerinde yerleştirdjklerini,
Ermeni merkezlen ve Nasturilerle ihşkılere geç-
tıklerini anlatıyordu. (100)
"Düşman unsurlar içinde Nasturiler, Ermeni-
ler ve Çerkez örgütleri pasif >e kendilerini koru-
yucu konumdadırlar. Saldırgan olan örgüt, Kürt
reisleri ve adamlarıdır. Fransız istihbarat subay-
lan her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler
halinde memleketinüze saldırtmak gücündedir-
ler."
İsmet İnönü, sorunun çözümünün, uzun sü-
recek hünerli önlemlerin alınmasına bağh oldu-
ğu kanısındadır Kürt şeyhlerinin Suriye'deki
lıderlen belhdir. Bunlann Türkiye'deki ılişkileri
de özenle saptanabilir.
Ne gibi önlemler düşünülebilir?
Fransızlara karşı önlem: Yeraltı
çalışması
İsmet İnönü'nün önerisi şöyledir:
"Verine göre bu aşiret reislerine muhaliflerini
yetiştirmek veya yataklannı (suç ortaklarını)
yardım etmeyecek hale getirmek her gelişlerinde
onları yok edecek şekilde hazırlanmak mümkün-
diir.
Diğer taraftan. Fransızlara düşman olan un-
surlardan aynı tertibi bizim vücuda getirmemiz
de düşünülebilir. Fakat bu işin kolay olduğunu
sanmamalıyız.
Bir-iki defa karşıya bizim tarafımızdan geçen
çeteler hemen imha edilmişlerdir. Bu hal, bize
karşı önlemlerin imkansız olduğunu değil, hazır-
lıksız hemen y apılrverilecek bir iş olmadığını gös-
termiştir. Geniş çapta MAH faaliyetinin savun-
mamızı kolay laştıracağını umuyorum (101)
Bu görüş. esas olarak gözümüz önünde durabi-
lir. Fransızların Kürtleri kullanmak hevesine
karşı biz Araplan iyi muamele ile elde tutabiü-
riz."
İsmet İnönü, Fransızlardan kuşkulanmak-
taydı.
Güney sınırlanmızın dışında kalan Suriye
topraklannda Türklenn. Türk topraklannda
da Suriyelilerin çiftçılik yapmalanna izin veril-
miştı. Fransızlar, bu durumdan da yararlanı-
yorlardı.
Başbakan. Fransız subaylan. "çiftlik sahiple-
ni veya köylüyü" kullanabılırlerdi. Ne yapabi-
lirdi Fransız subaylan:
"Sulanacak veya hasat edilecek dar mevsûnde
köylüye herhangi bir sebeple üç gün müşkilat çı-
karmak" yeterliydi. En azından bu güçlüklen
çıkarabıhrlerdi.
Bu konuda ne yapılması gerektiğini de Baş-
bakan şöy le anlatıyor, şu ilginç öneride bulunu-
yordu:
"Fransız sınırı gerisinde irribat yolları önemli
bir meseledir. Her şeyden ev\el mücadelesi ile
Fransı/ları yıldırmış olan Maraş, Antep, Urfa
mıntıkasının ihtiyaçtan düşmelerine veya menfa-
atle Fransı/lara ısınmalarına meydan vermeme-
liyiz. Fransı/ları düşman görmek. mıntıka için
daima bir gıda olmalıdır."
Başbakan. bundan sonra bölgede yapılması
gereken yollar ile ilgili onenlen sıralıyordu.
Yarın: BITLIS TURK SEHRI
(90)- Yasa ile ilgili görüşmeler için
TBMM Tutanak Dergisi, 17.10.1960,
B:24,O:l,s.3-20
(91)-1 Haziran 1960 günügözahına
ahnan 485 ağa arasından seçiüp sürgüne
gönderilen 55 ağanın adlan şöyk:
tbrahim Ahikoğhı, Hacı Topo Aktop-
rak, Zeki Bayar, Faik Bucak, hmail
Hakkı Bucak, Hacı Ali Bucak, Mehmet
Cemal Bucak, Hasan Abik Bucak, AH
Abid Bucak, Mthat Bucak, Bekir Bu-
cak, Reşit Çeçen, Mehmet Dal, Abdül-
kadir Ekinci, Ebubekir Erdaş, Mahmut
Erdaf, Bahattin Erdem, Abdubrezzek
Ensarioğhı, Sait Ensarioğhı, Sait Ensa-
rioğlu, Şeyh Ali Furat, Şeyh Selahattin
Fırat, Şeyh Gıyasettin Fırat, Şeyh Ah-
met Ftrat, Mehmet Fuat Furat, Faruk
Fuat Fırat, Mehmet Emin Fırat, Hatil
Fırat, Ömer Fırat, Gıyasettin Fırat, Hü-
seyin lleri, Zeynel Abidin İnan, Mustafa
Işık, Kinyas Kartal, Ahdûlbaki Kartal,
Hamit Kartal, Bala Kartal, Şeyh Meh-
met Emin Karadeniz, Cemil Küfreri,
Cemil Zeki Küfrevioğlu, Abdülbaki Ka-
rakuş, Feyzulîah Keskin, Mehmet Ka-
yalar, Ahdullah Öztürk, Osman öz-
tiirk, Köroğlu Öztürk, Şamii Peker,
Sait Ramanh, Kubettin Septioğlu, Zey-
nel Turanh, Cafer Yağızer, Mecit Yal-
çın, Derriş Yakut, Kazvn YıLhnm,
Süleyman Yıldunm.
(92)- Basbakanhk Kanunlar re Ka-
rarlar Tetkik Dairesi, sayı 71-1165-
2452 -11.10.1960gün ve 103 snra savt s.
1
(93)- Cumhurivetgazetesi, 31 Mayıs
1960
(94)- Özgüden Doğan, Öncügazete-
ü, 19.10.1960; Karaosmanoğlu Yakup
Kadri Uluşgazetesi, 21 Ekim 1960; Be-
şikçi İsmail, Doğu Anadolu 'nun Düzeni,
E Yay., 2. Bası, 1970, tst. s. 328-335;
Mumcu Uğur, Kürt Islam Ayaklanma-
M, Tekin Yay. 3. Bası. 1992, İst. s. 202
(95)- Aydemir, Şevket Süreyya,
İkinci Adam, 1. cild, Remzi Kitabevi,
1966, tst. s. 313
Beşikçi, aşiret ağalanmn toprakları-
na devletçe el konulup yoksul köylülere
dağıtılmasım "Kürt emekçilerinin poU-
tik gerekçelerle sürgüne gönderihnesi"
olarak yorumbıyor!y.a.g.k, s. 141.
İskan Yasası'nın uygulaması durau-
rulduktan sonra ağa ve feyhleryerlerine
döndüler ve topraklannı geri althlar, ay-
nca Medeni Kanun'un zilyetlik ile ilgili
hükümlerine göre topraklannı da geniş-
letme olanağı buldular. Befıkçi'nin Kürt
emekçileri adınt verdiği toprak ağalan
ve mütegallibe bugünkü toprak ağahğı-
nın temelini oluştıırdu.
(96)- İsmet Paşa'ya "İnönü" soyadı
26 Kasım 1934 tarihinde Atatürk tara-
fından verildi. Bu tarihten sonra resmi
yazışmalarâa "Basvekil İsmet Paşa"
değil, "Başbakan İsmet İnönü" olarak
adlandınldı. (Hakimiyet-i MilSye, 26
Kasım 1934)
(97)- Hürriyetgazetesi, Öztürk Say-
gı, İsmet Paşa'nın Kürt Raporu, 7-10
Eylüll992
(98)- Fransa ile itk TBMMİn 1921'-
de Ankara Anlaşması'nı imzaladtktan
sonra başlayan dostluk ilişkileri, 1923
Lozan Antlaşması sırasında beliren Os-
manlı borçlan ve azınbklar konulann-
daki görüş ayrıbkları nedeniyle sarsıl-
mıştı. Türkiye ve Fransa arasmdaki
iliskiler, 30 Mayıs 1926günlü "Türkiye
Cumhuriyeti ile l'luslararası Bağıtlar
Gereğince Suriye ve Lübnan Üzerinde
Sahip Olduğu Yetkiye Dayanarak Dav-
ranan Fransa Cumhuriyeti Arasında
Dostluk ve İyi Komşuhık İHskileri Söz-
leşmesi" ile de düzelmedi. Bu sözleşme-
den sonra 27 Ekim 1937 günü Türk
uyruklulann Suriye'deki, Suriye uyruk-
lulanntn da Türkiye'deki malvarhklan
ile ilgili Emlak Anlaşması yapıldı. Bu
anlaşma da sorunlan çözmedi. Hatay,
1939 yıhna kadar Türkiye ile Fransa
arasmdaki en önemli sorunlardan biri
oldu. (Soysal İsmail, Türkiye'nin Siya-
sal Anlaşmalan, 1. cilt, TTK Yay.,
1989, Ankara, s. 283-284
(99)- 1918 sayıa Kaçakçıhğın Men
ve Takibine Dair Yasa'nın 12 Ocak
1932 tarihinde çıkartlmıs olması da bu
açıdan önem kazanıyor.
(100)- Süryani papazlanndan A'as-
torison tarafından kuruian \asur mez-
hebine bağh Hıristiyanlara \asturiler
denir. (Bkz. Türkiye Cumhuriyeti'nde
Ayaklanmalar, v. 22)
Lozan Antlaşması ile çözülemeyen
Musul sorunu Istanbul'da 1924 yıh 19
mayısgünü toplanan Hatiç Konferansı -
nda görüşülürken, İngilizler Musul'da
yaşayan Arap ve Kürtler dışında Hak-
kari ve çevresinde yaşayan .\asturiler
sorununu ortayaatmışlardt. (Bkz- Öke,
Mim Kemal, Musul Meselesi, Kronolo-
ji, Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı
vayını, 2. basım, 1991, İstanbul, s.
'133-1546)
Ayaklanma, Hatiç Konferansı Vıı izle-
yen günlerde -7 ağustos günü- başhut.
12-18 Eylül 1924 tarihleri arasında
Hakkari ve çevresinde şiddetini sürdü-
ren ayaklanma, 7. Kolordu Komutanı
Cafer Tayyar Paşa (Eğilmez) komuta-
stndaki birtiklerce bastınldı. Hükümet,
Nasturi Ayaklanması'mn bastmlması
sırasında, Kürtlerce "Simko" diye tanı-
nan Şikak aşireti reisi İsmail Âğa'dan
yararlandı. Bkz. Doğu Bölgesindeki
Geçmiş İsyanlar ve Ahnan Dersler, Ge-
nelkurmay Yay., 1946, Ankara, s. 16;
Türkiye Cumhuriveti'nde Ayaklanma-
lar, s. 43-44,55,484-486, Mumcu Uğur,
Kürt-İslam Ayaklanmast, s. 51
(101)- "MAHfaatiyeti", Milli
Amale Hizmet, sözcüklerinin baş harf-
lerinden oluşan ve \1illi İstihbarat Ör-
güt ü islevini anlatan hir kavranuhr. Bkz.
Hiçyılmaz Ergun, Teskilat-ı Mahsusa'-
danMİT'e. Varbk Yay.,1990,İst.s.85.
İsmet Paşa, burada Miİti Emniyet ajan-
lannın Suriye'de Arap aşiretleri arasın-
da çalışması gerektiğini anlatıyor.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Bip Resim Dünyasında...
Asmalımescıt'i bizim kuşak Fikret Adil'in kitabından
tanır. 1925 ile 1935 yıllan arasında, bir dönemin bohem
sanatçıları Asmalımescit'te barınmışlardır. Gündüzleri,
geceleri orada geçmiştir. Fikret Adil, "Asmalımescit"
adının sonuna bir 74 koymuş, olmuş size kitabın adı:
"Asmalımescit-74" ..
Fikret Adil'in soyadı da varmış: KamertanL Onu da
yıllar sonra öğrendim.
Asmalımescit oldum olası ressamların barmağıdır.
Çoğu ressamın atölyesi buradadır. Şimdi Asmalımes-
cit'te bir yeni atölye ve galeri açıldı. Atölye ve galeri di-
yorum, ressam Muzaffer Akyol. burada Şehbeder so-
kakta 10 numaralı ahşap yapıdatezgahını kurdu. Atölye-
sini ve galerisini açtı. Dört katlı yapının dört bir yanı
resim dolu. Bir yandan da, durmadan resim yapıyor.
Sanki yapı fabrika, fabrikatör de Muzaffer Akyol...
Açılışına gittım; kokteyl zamanıydı; fazla duramadım,
döndüm, "Yeniden gelırim" dedim. Ben rakı içtiğim için
kokteylleri sevmem; elde iki kadeh, birinde rakı, birinde
su.. Mezeyi koyacak yer yok.. Onun için kokteyllerden
hiç hoşlanmam: Affmıza mağruren...
Bir tenha günde gittiğimde kimseler yoktu, başbaşa
konuşabilirdik.. Ben sordum, o söyledi:
"1974 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yük-
sek Resim Bölümü'nü bitirdim. 28'i yurtiçinde 4'ü yurtdı-
şında olmak üzere 32 kişisel sergi açtım. Bırçok karma
sergiye katıldım. Yerli ve yabanci koleksiyonlarda400-
den fazla yapıtım var."
"Bu atölye-galeri nasıl oldu?"
"Asmalımescit'teki atölyemde resim yapıyor, yapıtla-
rımı sergilıyorum. Bu atölye dediğim yapı, yaklaşık
95-100 yıllıktarihsel bir evdir. Görüyorsun dört katlıdır. Iç
mekanımn, girişteki çinileriyle tavandaki madalyon
fresklerıyle ilginç bir görünümü var. Kolonlar ayn bir
süsleme... Tarihsel ıçeriğinedikkatediyoruz. Kuyu baş-
ları, sandıklar, ibrikler, bakır tepsiler, kilimler, ahşap
masa, cumbalar, antik eşyalar ortaklaşa bir görünüm-
de..." Burada bir parantez açayım. Bedri Rahmi Eyu-
boğlu, buralarda, Narmanlı pasajında küçük bir atölye
tutmuştu. Burada sergiler açılır, akşam üstleri o döne-
min sanatçıları gelir demlenirlerdi. Daha sonra burayı
Maya Galerisi olarak Adalet Cimcoz kullanmıştı. Muzaf-
fer anlatıyor:
"Dört katlı atölyemde, eski ve yeni 100'ü aşkın yapıtım
var. Bunlar sergıleniyor. Yapıtlarımı sorarsanız bunlar
figüratif kompozisyonlardan oluşmaktadır. özellikle ka-
dın, çocuk duyarlığı ana temalar oluyor. Fantastik eksp-
resyonızm şiirselliğıni dil olarak kullanıyorum."
Burada Muzaffer, dille resmi birbırine karıştrıyor.
Ama biz söylediklerini yazalım. Bilir ki, dil ayrıdır, resim
ayrıdır.
"... Anlatımın ve içeriğin zenginleşmesinde şiirsel
oğelerı çokca kullanıyorum. Bu öğelerin bellı başlıları
kuş, balık, kurbağa, kılçık, zar, çiçek, nar... Kullandığım
obje ve oğeleri yöresel. ulusal, evrensel ve mitolojik dil-
lerini hesaba katarak değerlendiriyorum. Yapıtlarımda,
ficjürde ve başka şeylerde gözlerın yoğun anlatımına
ayrıcalık tanırım. Gözlerle izleyicıler arasındaki köprüyü
kurmak isterim. Renklerin psikolojik dillerine özellikle
önem veririm. Her rengin anlatımında o renklerin doyul-
maz canlılığını yaşarım. Renkle boyanın çok ayn mad-
deler olduğu gerçeğini vurgulamak reterım. Yapıtlan-
mın her cm
2
'sinden sorumlu olduğumu bilirim, bunun
bilincindeyim."
Şiir dilini yakalamak içın çok çırpınıyor, gene ayrılmı-
yor.
"... Şiirsel bir dilı yaşarım. Şiiri yaşar, sever ve oku-
rum. Son yurtdışı gezimi Girit'e yaptım. Orda yaptıkla-
rım burdayeralıyor."
Muzaffer'in atölyesinden şiir ve resim dolu duygularla
ayrıldım.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ John Steinbeck'in bir
romaru... Pokerde aynı
renkten beş kâğjda veri-
len ad. 2/ Türk öykücülü-
ğünün en ünlü adı. 3/
Kımi Arap ülkelerinde
faaliyet gösteren sol eği-
limh' parti... Bir renk. 4/
Anadolu beyliklerinde
donanmada.ki görevlerde
kullanılan asker... İcar. 5/
Bir çalgı... Mektup kâğı-
dınm boş bir yerine yazı-
lan ek düşünce. 6/ Türk
müziğinde bir makam... Lütfi
Akad'ın bir filmi. 7/ Birbirine bağ-
lanmış iki tekneden oluşan ve gezi
denizciliğinde kullanılan deniz ta-
şıtı. 8/ Ses... Mussolini'nin unvanı.
9/ Kimi hay\an ve bitki hücrele-
rinde bulunan. iğne biçimınde bil-
lur madde.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Berick Traven'ın dilimize de
çevrilmiş bir romaru... İyi bakım
ve ılaç tedavısi. 2/ Olumsuzluk be-
lirten bir önek... Ev giysılen ve sabahhk yapımında kullanılan
dökümlü kumaş. 3/ Vergilerin ve devlet gehrlerinin toplanması.
4/ Paylama, azarlama... İki dağ arasındaki geçit. 5/ Bir nota...
Araba koşumunda atlann boyunlanna geçinlen ağaç çember.
6/ Kundak çocuklannın beline, zıbmın üzerinden sanlan geniş
sargı... Yiyecek bulamayan. yoksul kimse. 7/ Adlan sıfat yap-
makta kullanılan bir yaprnı eki... Yoksullara yiyecek dağıtan
hayır kurumu. 8/ Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği
bulunan üflemeh bir çalgı. 9/ "Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler - -
-'ler gördüm, Dolaştım mülk-i İslamı bütün virâneler gördüm"
(Ziya Paşa).
SEÇIMINIZ DOGADAN YANAYSA!
MARMARİS/KIZKUMU
KAPTANKÖY MOTEL'de 7 gece/8 gün
HEM DE SADECE 1.150.000 TL
denize sıfır. sıcak sulu duş/wc'li odalarda
konaklama, kahvaltı, akşam yemeği ve KDV dahıldir
TUR KONFERANS SEYAHAT ACENTASI
Ankara Tel: (4) 433 22 00 - 433 46 21
Gözlüklü
"Karşılıksız çek" sahtekârhğı devletin gözü önünde
cereyan ediyor...
Trolcülerin "Kazı-Kazan" zihniyetiyle dibini kazıdıkları
Marmara'da oltacılar ve ağ kullanan balıkçılar tam gün
"karşılıksız çek" işkencesine mahkûm durumda
çalışıyorlar...
Ezeli "rasgele" deyimi "gele"ye dönüştü.
GÖZLÜKLÜ MARTI gazetesine abone olunuz.
Tel: 264 23 87 - 246 45 30