Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN1993 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çevre, korumapolitikalan, yasama erki PENCERE
Birmilletvekilimiz, biryasa tasansı hazırlayarak yüce Meclis'e
sunuyor. Bunagöre SİT alanlanndaki özel mülkler, özel
yapılanmayaaçılabüecek!.. Böylebiryasateklifindebulunabihnesi
içinbirpolitikaanın, birmilletvekilinin, "SİT alanfnın taşıdığı
maddi ve manevideğerlerin ne olduğunuasla algılamamışolması
gerekir.
M. TULUt SÖNMEZ Hukukçu, MSÜ Öğ. Gör.
evre' ve 'koruma
polıtikalan'ndan
söz edebilmek için
önce Çevre Yasası'-
run 3. maddesinin
şu ûnlü hükmüne
___ bir göz atmak gere-
kir: "Arazı ve kaynak kullanım karar-
lannı veren ve proje değerlendirmesi
yapan yetkili kuruluşlar, kalkınma ça-
balannı olumsuz yönde etkilememeyi
dikkate alarak çevrenin korunması ve
kirlenmemesi hedefıni gözetirler."
Evet "kalkınma çabalan" ve "çevre-
nin korunması" işte birbirini çelen iki
karşı ağırlık.
Çevre Yasası'nın yukanda anılan
hükmünün (ki bu. bir ilke karandır ve
yasanın en önde gelen ilkelerinden bi-
ridir) fazla irdelenmesine gerek yok
sanınm. Bu ilkesel hükûm, çevrenin
korunmasından sorumlu tüm yetkili
kuruluşlan ve daha da önemlisi bu ku-
ruluşlann dışında olan "arazi ve kay-
nak kullanım kararlannı veren ve
proje değerlendirmesi yapan yetkili
kuruluşlan kalkınma çabalannı olum-
suz yönde etkilememe"ye yöneltiyor.
Bu, üstü kapalı bir direktiftir. Yasa
koyucu bunu böyle istemiştir. Ancak
yasa koyucunun bu direktifınin da-
yandığı temel düşünce, çağımızın hızla
gelişmekte olan çevre hukuku öğretisi-
ne uygun mudur?
Daha da ötesi, kanun koyucu tara-
fmdan bir ilke olarak ortaya konan bu
hükûm, "kamu yaranna", ulusumu-
zun çıkarlanna daha mı uygundur? Ve
bunun ölçüsü nedir, yasalann "kamu
yaranna uygun olması" üstün ilkesi.
gözden uzak tutulabilir mi? Bu soruyu
Anayasa Mahkemesi'nin çok açık ve
kesın bir karanvla derhal vatuılava-
hn. Yüce mahkeme, 11.12.1986 günlü
1986/29 sayıh bir karannda şu hükmü
ortaya koyuyor: "'Yasalann kamu ya-
ranna dayanması gereği. kuşkusuz
hukuk devletinin önde gelen unsurla-
nndan birisini oluşturmaktadır...
Anayasarun 2. maddesinde tarumlan-
dıgp üzere devletimiz bir hukuk devle-
tidir. Hukuk devleti ilkesinin öğeleri
arasında yasalann kamu yaranna da-
yanması ilkesi vardır..." Yüksek mah-
kemece verüen bu hüküm tartışmasız-
dır
Ülkemizin bir gecekondu sorunu
vardır: Türk sosyo-ekonomisinin baş-
Uca sorunlanndan biri. Sadece bunun-
la da kalmıyor, Türkiyemizin kırdaki
yaşamından başlayarak kentlerdekı
yaşamına kadar ulusal düzenimizi al-
tüst eden bir sorun. Bu kapital olaym
bir de politik açıdan değerlendirilmesi
var. Politika bu vahim olaya ne gözle
bakıyor?
"Gecekondu"nun 1966 yılında yü-
rürlüge giren ve adıyla anılan yasası-
nın 2. maddesindeki tanımlaması kısa-
ca şöyledır: "... İntarla Ugili yasalara
bağlı kalmaksızuı kendtsine ait olma-
yan arazi veya arsalar üzerinde, sahibi-
nin nzası ahnmadan yapılan izinsiz
yapılar." Çok masum bir olayı betim-
leyen bu tanım. daha başlangıçta te-
mel amacı kapsamıyordu, yetersizdi.
Çünkü bir yapı olarak gecekondu ta-
rumlamasını yapmıyordu. O zamanlar
ve daha da öncelerde yasa koyucunun
amacı, hiçbir bannağı olmayan çaresiz
bir vatandaşın edinebildiğı bir ya da
iki odalık bir bannaktı ve yasa koyucu
kamusal vicdanın sesını dinleyerek bu
duruma çareler anyordu. Çünkü nes-
nel gerçek buydu ve bu bir zorunluluk-
tu.
Yoldan çıkanp sömürme
Aradan çok zaman geçmedi, politi-
ka. objeküfıni bir başka açıya yerleş-
tirdi, bir başka gözle bakar oldu bu
konuya. Örneğin "din" konusunda ol-
duğu gibi, bu kez de "gecekondu"
konusunun yoldan çıkanlması ve sö-
mürülmesi gibi. Bunun da doğal sonu-
cu, kanun koyucunun amaçlanna
ulaşmasında zorlanması oluyordu.
Bu nasıl oluyordu, şöyle bir baka-
lım: 1966 yıhnda yürürlüğe giren ve
halen yürürlükte olan 775 sayılı Gece-
kondu Kanunu'nun önleyici ve çö-
zümleyici hükümleri yürürlükte oldu-
ğu halde halk arasmda " Af Kanunu"
olarak bilinen 2805 sayılı bir yasa yü-
rürlüğe giriyor. Kısa bir süre sonra
2981 sayılı bir yasayla 2805 sayıh yasa
(her ikisi de aynı amaçh ve kapsamb-
dır) yürürlükten kaldınhyor (8 Mart
1984 gününde). Ancak bu yasanın da
birçok hükmü, 22.5.1986 gününde yü-
rürlüğe giren 3290 sayılı bir yasayla
yürürlükten kaldınhyor ve yeni hü-
kümler konuyor demeye kalmadan
18.5.1987 gününde 3366 sayılı bir ka-
nunla yine yürürlükteki yasanın bir-
çok hükmü lağvedilerek aynı yasaya
yeni kurallar geüriliyor. Şimdi ortada
yürürlükteki Gecekondu Yasası'yla
beraber delik deşik bir yasa daha var
ki, kimin yaranna olduğu dürüstçe
açıklanamaz.
"AP" kamusal vicdanın verdiği in-
sanhğa yakışır bir karardır. Kamu
yarannadır. ınsan sevgisınet>ağhlıkür.
Ama şu yukanda sıraladığımız yasalar
sadece "gecekondu" sorununu değil
"kamu düzenini", "kamu yarannı" al-
tüst eden boyutlardadır.
Sadece kendi kendilerivle çelişmele-
ri bakımından değıl, öbür yasalarla
bağdaştınlamaz olduklan için de de-
ğil. gecekondu olayının tüm sosyo-
ekonomik boyutlannı aşarak, bunu
ulusal mal varlığmuzm bir sömürüsü
dunımuna getirdikleri için: öyle ki, bu
yasalarla Gecekondu Yasası'nın yu-
kanda yazılan "gecekondu" tanımla-
ması o İcadar aşıhnıştır ki. bu capraşık
hükümlere sığınılarak, bir gecekondu
yennde bir gökdelen yapılabilir ve ya-
pılmaktadırda...
Bu örnekleri o kadar çoğaltabiliriz
ki... Gökova, Yatağan gibi doğanın
tüm insanlara bir armağanı olan, her
bakımdan eşsiz zenginliklerle dolu yö-
relerinde termik santrallar kurmak!
Kişisel politik çıkarlar için tüm insan-
lann yarannı hiçe saymak kimin ak-
lından geçebilir, bir prototip politika-
cıdangayn!..
Kısa bir süre önce bir milletvekili-
miz, bir yasa tasansı hazırlayarak yüce
Meclis'e sunuyor. Buna göre SİT alan-
lanndaki özel mülkler, özel yapılan-
maya açılabilecek!.. Böyle bir yasa
teklifinde bulunabilmesi için bir politi-
kaanın, bir milletvekilinin. "SİT
alara"nın taşıdığı maddi ve manevi de-
ğerlerin ne olduğunu asla algılamamış
olması gerekir ya da bu hususta bizle-
rin hayal edemeyeceği özel bir beklen-
tisınin olması gerekir. Hangjsi olursa
olsun bu olay, ulusumuzun siyasal ya-
şamında gelişen bir hastalığın pek be-
lirgin belirtisidir herhalde. Ama, daha
da vahim olan husus. böylesine bir ya-
sa tasansının Meclis'in bavındırlık.
imar, ulaştırma ve turizm komisyonla-
nnca da kabul edilmiş olması değil
midir?
Sonuç
Yasama işlemleri ve onlann niteliği,
bir ulusun niteliğinin ve yazgısının be-
lirtileridir. Yasamayı ıse politikalann
ve poliukacılann etkilediği de bellidir.
Özellikle kentleşme ve çevre poliüka-
lannm yönlendırilmesı, derin bilgi ve
uzmanlik isteyen konulardır. Yani bü-
yük nitelikleri gerektiren konular.
Bunlar olmadan yasama amaana. ya-
ni "kamu yaran" amacına ulaşmada
zorluk çeker, aksar. Ülkemizin her va-
tandaşının, ulusumuzun her bireyinin
bu aksamayı görüp eleştirmesi bir gö-
revdir.
İşte yukanda örneklerini verdiğim
yasalar, yasama işlemlerindeki aksa-
malann birer örneğidir. Zira bu yasa-
lann çoğu Anayasa Mahkemesi'nce
iptal edilmişlerdir. Bu da hukuksal ya-
şamımızı, uygulamayı derinden zede-
lemektedir.
İrdelediğimiz konunun bir de şu yo-
nü vardır. Yasama işlemlerinin yürü-
tülmesinde sayısal durum. Bir gazete
haberinden kısa bir ahntıyı vereüm:
"Milletvekilleri Meclis'e gelmiyor ya
da geliyor, yoklamada bulunuyor ve
çıkıp gidiyor. Anlatılanlara göre kimi-
leri var kı altmış günlük. elli günlük
doktor raporurvun peşmde. Yaz tatil-
lerine dek Meclis'e uğramak niyetinde
değil. Hükümet Meclis'ten dilediği
desteğj göremeyince icraat yapabil-
mek için kanun hükmündeki karama-
melere yükleniyor. Bugüne dek Mec-
lis'e 231 yasa gönderilmiş, 73'ü geç-
miş...'" (Cüney Arcayürek, Cumhuri-
yet gazetesi, 8 Şubat 1993)
Yasamadaki bu acı gerçeği kmama-
Uyız.
Atatûrk'e Sövme Modası
ve Çağdaş GerçeklL.
TARTIŞMA
Daç kuUanımı ile ilgili yanlış tebliğ
"m j r aliye
1% / • Bakanlığı'-
1% / • nın9Mart
I \J • 1993tarih
1 • J ^ ve21519
-^~ "^^*~ noluResmi
Gazete'de memur, emekli,
emekli dul ve yetimlerinin
hastalıklan halinde hekimlerce
reçete edilen ilaçlann
bedellerinin ödenmesiyle ilgili
bir tebliğyayımlandı. Bu tebliğ „.
hem doğa yasalanna, hem
hukuk devleti olan TCnin
anayasası başta obnak üzere .,
diğer ilgili yasalanna aykındır.
Doğa yasalanna aykındır.
Çünkü hiç kimse isteyerek
hasta olmaz.
Anayasa ve yasalara aykındır:
T.C. devleti bir sosyal devletür
ve anayasasında sosyal devleti
ilke olarak kabul etmiştir.
Gelelim ilaçla ilgili tebliğe.
Tebliğ iki listeden ibaret.
Birincisi listedeki ilaçlar
doktorca hastaya yazüacak
olursa bunlann bedeueri
kurumlannca ödenecek. İkinci
listedeki ilaçlar doktorlarca
reçete edilirse bu ilaçlann
bedelleri hastaca ödenecek.
Sağlığa, öncelikle böyle bir
mantıkla yaklaşmak sistemin
dogasına aykındır. Çünkü
yukanda da belirttiğimiz gibi
hiç kimse isteyerek hasta
olmaz.
Ülkemizde ilaç kullanımında
bir israfvardır ve devlet bunun
önüne geçememiştir. özal
hükümetleri döneminde ilaç
alımında, çalışan memur %20,
emekli memur iledul ve
yetimine%10katkı
getirilmişÜT. Bu katkıya
rağmen ilaç israfı
önlenemeıniştir.
Bunun iki sebebi vardır:
1. Türkiye'de çığ gibi çoğalan
eczaneler, müşteri çekmek için
el alündan %20 ve % 10 hasta
katkılannı almamaktadırlar.
2. Birçok hasta ya da hasta
sahibi bulunduğu pozisyonun
gereği, ilaçla ilgüi kişi ve yerlerle
sağladığı yakmhk sonucu, ilaca
hastaca sağlanan katkı>i başka
ilaç kupürünü reçeteletmek
suretiyle ödememektedir.
Yukanda bahsettiğimiz şekilde
ilaçtaoynanan oyunlar şimdi
bazı ilaçlann bedellerinin
kurumlarca ödenmesinde de
uygulanmaya başlanacak,
ezilen yine yoksul kesim
olacaktır.
Bence ilacı kısıtlamak, bedel
almak gibi sosyal ilkelere aykın
yollara başvurmaktansa, ilaç
israfinı kökten çözecek bir
sisteme gıtmek lazım.
Bunun ıçın, her kurum,
doktorlannın dışında bir sağlık
servisi kurmab, doktor,
hastasının tedavi süresini
belirlemeli ve ilacını vermelidir.
Bu ser\isde hastaya tedavi
süresi boyunca kullanacağı
kadar ilaa sayarak vermelidir.
Görülecektir ki kısa sürede ilaç
israfı önlenecektir.
Sabahattin Demiray
Atatûrk'e sövmek moda!..
Mustafa Kemal'e saldıranları üç grupta toplayıp göz-
den geçirmek doğru olur:
1) Şeriatçılar..
Eskiden şeriatçı denirdi, şimdi daha çok islamcı söz-
cüğü kuilantlıyor; din devleti kurmak isteyenler, öteden
beri Atatûrk'e düşmandırlar.
Doğal bir düşmanlık bu..
Gazi, hilafeti yıkmış. padişahlığı kaldırmış, laik cum-
huriyeti kurmuş..
Dahaneyapsın?..
Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün şeriatçı ayaklan-
maları da bastırmış. Şeriatçının Atatûrk'e kini, daha ku-
şaklar boyu sürecek, ancak Islam Ortaçağı tam anla-
mında aşıldıktan sonra noktalanacaktır.
Din devleti kurmak için siyaset yapanlarm Atatûrk'e
düşmanlık gerekçesi, Anadolu'yla sınırlı değildir. islam
dünyası 2000'e doğru ikiye ayrılmış; laik cumhuriyet
yandaşlanyla şeriatçılar, Tacikistan'dan Cezayir'e ka-
dar hesaplaşıyorlar.
Şeriatçı, Atatürk'ü yıkabilirse, din devleti yolundaki en
büyük engeli kaldıracak, siyasal iktidarı eline geçire-
cek...
•
2) Kürtçüler..
Atatürk düşmanlığını meslek edinen ikinci grup -Kürt-
ler değil- Kürtçülerdır.
Çünkü "laik cumhuriyet devrimi" gerçekleştirilirken,
Şeyh Sait Isyanı'ndan başlayarak Anadolu'nun doğu-
sundaki bütün ayaklanmalar bastırıldı. O dönemdeTür-
kiye Cumhuriyeti'nin güneydoğu sınırında ne Arap var-
dı, ne Kürt; Irak, Ingiltere; Suriye, Fransa demekti. Yeni
kurulmuş laik cumhuriyeti tehlikeye atacak hiçbir baş-
kaldırıya hoşgörüyle bakmak olanağı yoktu; Ingiltere ve
Fransa, Kurtuluş Savaşı'nda hesaplaştığımız düşman-
lardı. Türkler milliyetçilik bilincine yeni erişiyorlardı,
Anadolu Kürtleri ise daha ümmet bilincinin karanhğmda
yaşıyorlardı. Osmanlı Imparatorluğu'nde milliyetçilik bi-
lincine en son ulaşanlar Müslüman kesimlerdir.
Bugün "TCnin (Türkiye Cumhuriyeti) parçalanması-
nı isteyen Kürtçüler Atatûrk'e saldırıyorlar.
Bu tutum doğal sayılmalıdır; Atatürk, Türkçülere kar-
şıydı, Kürtçülerin yanında olamaz.
•
3) Tatlısuentelteri..
Vaktiyle hızlı sosyalist -ya da komünist- olup dönenler
de Atatûrk'e düşman..
Komünist olduklan dönemde, Mustafa Kemal'i
"küçük burjuva devrimcisi" diye azımsarlar, "Neden
sosyalizmi kurmadı?" diye kınarlardı. Bu kez holding
sermayesinin şemsiyesi altınasığındılar "Neden 1923'-
te demokrasiyi kurmadı?" diye Atatûrk'e verip veriştiri-
yorlar; şeriatçılarla Kürtçülerden alkış topluyorlar; hol-
dingler bu döneklc-e iyi para veriyorlar, ellerinin altında
tutuyorlar.
2000yılına girerken demokrasiyi tam anlamında kura-
rsamış bir Türkiye'de, 70 yıl önce demokrasi kurmadı
diye Atatûrk'e saldırmak, ancak kafasızların türetimi
olabilir, ama olsun; Atatûrk'e saldırmak moda değil
mi?..
Eskiden de sosyalizm modaydı.
• •"' !
Şeriatçıları, Kürtçüleri ve tatlısu enteilerini bir yana bı-
rakırsak, Anadolu'da laik Atatürk Cumhuriyeti'nin sağ-
lıklı birtemeli oluştu.
Bugün bir milyarlık Islam dünyasında Tacikistan'dan
Cezayir'e kadar yaşayan toplumların önünde iki model
var; ya birini seçecekler, ya ötekini; ya din devletine da-
yanan islamcı modelı yeğleyecekler, ya laik Atatürk
Cumhuriyeti modelini yaşam biçimi olarak benimseye-
cekler..
Türkiye'de Atatûrk'e sövme modası sürerken çağdaş
dünyanın gerçekliği budur.
4 10 HoJıro'il"«ö S • Fıyoh: 20.000 Tl
Ender Mermerci
Ali Akatlı
SOSYETE
BUASKI
KONUS'f
Kendinizi yeterince tanıyor musunuı?
VE Y&LANCI BURCLAR HANGILERİ?
KIMLER VE
NELER
6ÖZDE?
•Kİİ.
İ i V
CAPKIN KIZ
' USLANDI
BedreHin Dalan-NureHin Sözen
royı'nda
SEVOİ VE GÜZEÛİK Mİ? BÜYULÜ ULKESI
Hello almayı unutmayın
•fısıltıları kaçırmayın..!
• Sosyete bu aşkı konuşuyor.
Ender Mermerci basketbolcu
sevğilisiyle göz göze,gönül
y Ö n Ü İ B . . . • Süleman Demirel Kral Carlos'u
sarayda ağırladı...Hello'da •Robert Redford'ia yatar
mısınız? Demi Moore Bruce'u bir milyon dolara değişti
mi? Hello'da • Prensesler arasında bir kral. Pop
müziginin kralı Michael Jackson "Dünya Müzik
Oscarları'mn" dağıtıldıgı gece Monako'daydı. Hello'da.1
Sevgi Gönül "Beni Çingeneden mi aldılar acaba?
Hello'da • Nurettin Sözen:Dik kaîalı, kaprisli, tutucu.
Bedrettin Dalan: Alıngan kıskanç aceleci. Hello'da •
istanbullu kendi kültürünü koruyamadı" Yoğun
tüketime karşı kaybolan değerlerin duygusal bekçileri
:Eser&Engin Noyan.Hello'da • "Milletvekillerinide
renkli giydireceğim" Erkek modasında renkli giyimin
mimarı Faruk Saraç Hello'da
• Liechtenstein: Vergisiz
bir dünya düşleyenlerin
c e n n e t d i y a r ı
T.C.
CEYHANSULH
HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1990,1121
Davaa Mehmet tspir veki-
li Av. Azmi Yılmaz ile davalılar
Memduha Alışın ve arkadaşlan
arasındaki taksim davasında
verilen karar gereğjnce:
Davalılardan Mustafa Me-
net gösterilen adreste buluna-
madığından ilanen tebligat ya-
pılmasına karar verilmiş olup,
dava konusu Ceyhan ilçesı Ta-
tarlı köyü hudutlannda kain
118 parsel sayılı taşınmazm saü-
şına karar verilmiş olup işbu
ilan karann tebliği yerine geç-
mek ûzere adı geçene 7201 sayüı
Tebligat Kanunu'nun 28. mâd-
desi uyannca ilanen tebliğ olu-
nur. 24.5.1993
Baan. 48995
HATALIHEREKE
YÜN HALI VE
İHTİYAÇ FAZLASI
MALZEMELER
SATILACAKTIR
23 Hazıran 1993 Çarşamba gü-
nusaat 14.00'tehatah80m
!
Here-
keyunhalı, 100m:
yöreselhalıile
uretırn artığı ve ıhtiyaç fadası mal-
zemeler açık pazarlık usulu satışa
arz edılecektir.
Satılacak malzemelerin listesi
ve şartname fabrikamızdan temin
edilebilir.
Fabrikamız satışı yapıp yapma-
makta veya dilediğine satmakta
serbesttir.
SÜMERHALI A.Ş.
HEREKE HALI FABRIKAS1
Basın: 31249
H E R C U M A B A Y İ N İ Z D E
(2)Türk Kalp Vakfı'ndan
Yeni bir Hizmet
Anji.vo
Laboraluvarıuıız
En kısa zaman, En uygun
yartlar, »n sağlıklı sonuç
Tel :275 12 44/45- 248 58 66
Fax : 266 47 12
Adres: 19 Mayıs Cad. No. 8
Şışli - STANBUL