Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 1993 CUMARTESİ
10 DIZIYAZI
89 yaşında işkenceye direndi
Çagdaş Bir
, /Bektaşi Mistigi
Hamdullah Erbil
I
ki ay sonra askeri cezaevinden
çıküğımda, "Kefaret olsun
oğul; orası hayat mektebidir,
umanm artık önünûzdeki yo-
lun zorluklannı daha iyi göre-
biliyorsunuzdur ve ona göre
daha dıkkatli davTanırsınız" diyerek son
derece sevınçle ve güler yüzle karşılayıp
bağnna basmışü beni.
Gençlik yıllannın yoğun emeğıyle elde
ettiği serveti ve kurduğu dûzeni ıle mutlu
bir yaşamı vardı. Osmanlı dönemindeki
sahiplerinden satın aldıği tarlalannı or-
lakçıya ektirir, ürünü yanya bölerdi.
Aynca, sayısı 300 ile 500 arasında deği-
şen koyun sürüsüyle de hayvanahk ya-
pardı. îler yıl 2-3 çobanı olurdu. Evin di-
ğer işlerinı ıse o evın emektarlanndan,
büyük gehni Hoşe ile kûçük oğlu Zeynel
Abidin yaparlardı.
Torun yolu gözlemek
Eğer üç erkek torununun de\Ttmci
mücadele içerisinde yer almalan olma-
saydı, hiçbir aa yûzü görmeden ömrü-
nün son yıllannı mutlu bir şekilde geçi-
rirdi diyebilirdim. Ama bizlenn tutuk-
lanmalan. kaçak düşüp aranmalanmız,
sık sık tekerrür eden jandarma baskı-
nlan ve en çok da tonınlannın yokluğu-
nun hasreüni çekmesi onu son yıllannda
epeyce üzdü. Fakat her şeye ragmen me-
tanetıni ve inancını hiçbir zaman yitir-
medi. Bir defasında eşımle bana şöyle bir
haber göndermişti; o yıl, 1978, mahke-
mede idamla yargılanıyordum ve cezae-
vinde sürekli işkence altındaydık:
"Sakın metanetıni yıtirmesin ve zalime
boyun eğmesin. Kendisinden önce gi-
denler, bu yola ne derece layık olduk-
lanru gösterdiler; onlar ne cellatlann
kıhçlan alünda teslım oldular. ne de iş-
kence tezgahlannda. Umudunu kaybet-
mesin ve zayıf tarafını dûştnana asla gös-
lermesin."
12 Eylül'ün tornasında
Bu davanın sonunda ben ve arkadaş-
lanm, önce ıdam, sonra da müebbet ha-
pis cezası aldığımızda, 90 yaşında ol-
masına rağmen Mamak Asken Cezie^
vi'ne kadar gehp, 12 Eylül'ün o işkence-
lerle dolu karanhk günlerinde yine bana
teselli vermiş ve güçlü olmarru istemişti.
Cezaevinin 12 yıl süren işkence ve zulüm
günlennde de manevi gücüyle hep
yanımızdaydı.
1981 yıhnda faşist cuntanın doğrudan
denetımi altındaki o ünlü Kahraman-
maraş sorgulan sırasında 89 yaşındaki
bu ihtiyan da sorgulamalara götürdüler
ve işkencehanelerinde üç gün işkence et-
tiler. O sırada yanında bulunan Deli Ço-
ban (Hüsevin Özen), Meluli'nin büyük
bir güçle direndiğini, işkence seanslan-
nda bizzat bulunan sıkıyönetim komu-
tanını. gözlerinin sıkı sıkıya bağh ol-
masına rağmen, tanıyarak ona karşı öf-
keyle bağınp devnmci mücadele içerisin-
dekı gençlıği savunduğunu hala anlatır.
Benim cezaevinde oluşum; ortanca to-
runu Seyfullah'ın, artık ülkede bannma
koşullannın kalmaması, sürekli jandar-
ma ve polis takibine ugra-
ması ve polisin aileyi de
taciz etmeye başlaması
üzerine, Dedemin de
onayıyla 1979 yılında ül-
keyi terk etmesi ve cun-
tanın ilk icraatlan arası-
nda vatandaşbktan çı-
karnlması; küçük torunu
Lütfullah'ın cunta koşul-
lanna rağmen 1981 baş-
lanna kadar mücadele
alanında kaldıktan sonra,
faşist cunta kuvvetlerinin
rastgele bütün köylülere
işkence etmeye başlama-
lân, birçok arkadaşının
yakalanması ve dost
namına kimsenin kal-
mayıp da bütün Uişkilerin
kopması üzerine aynı şe-
kilde yurtdışına çıkması
ile bırlikte, evin işlerine,
mal'a mülke bakacak
kimsesi kalmamıştı.
Küçük oğlu Zeynel Abi-
din artık yaşlanmış, tek
başma her işe koşturamı-
yordu. Ne var kı o, to-
runlannın hasretini çek-
menin dışında bu olanla-
raüzgündeğildi.
Esir düşmek
Bir mektubunda şöyle
yaayordu: "Evet, düşma-
na karşı sonuna kadar di-
renmek gerekir; ama ça-
resiz kahnca onun eline
esır düşmektense, emin
bir mevkıye çekilip kendi-
ni korumak evladır. Geç-
mişte Hz. Muhammet,
Hz. Ali, nice padışahlar,
nice saltanat sahipleri bu
tür durumlarla karşı-
laşmışlardır. Ama buna
rağmen sen, esir düştüm
diye kendini üzme. Tes-
lım olmadan sürdürülen
esaret de bir ulviyettir."
Bizim güçlü olduğu-
' taat döneınlerde bize
bağlılıklannı dile getiren,
etrafımızda pervane dönen insanlar şim-
di birdenbire etrafımızdan çekiJmişler ve
bırakın zaman zaman bizim ailemizi sor-
mayı, bu yolun aalanna ve zuhnüne kat-
lanarak bu yolda ölen, tutuklanan başka
birçok dostun ailelerinin de yanlanna
uğramaz olmuşlar, hatta arkamızdan
atıp-tutmaya başlamışlardı.
Aynı mektubunda Dedem şöyle de-
vam ediyordu: "Bir zamanlar sana, bu
yola kuru bir hevesle, ya da kişisel çıkar-
lannı gözettikleri için gelenler olacakür;
bol zamanda bunlan ayırt etmek çok zor
olur, o yüzden herkese güvenmeyin, de-
mişüm. Şimdi görüyorum ki, bu insan-
lar birer birer kendilerinı belü etmekte-
ler. Musibet zamanlan, bır anlarnda da
gerçek dostlan seçme, ayırt etme zaman-
landır. tşte senin de gerçek dostlannı se-
çeceğin zaman şimdidir. Şimdi sızı terk
etmeyen. şimdi yanınızda bulunan dost-
12 Eylül faşist cuntasuun ülkede uyguladığı katliam, zulüm
ve işkencelerden 1981 yılında 87 yaşındaki ihtiy ar Meluli'nin
payına da çok şe\ düşer: Kahramanmaraş
operasyonlannda binden fazla köy lü. kadın ve yaşlı
gözaltma alınır, gözaltına götürmedikleri halka tarlalarda
ve köy meydanlarında zulüm \e işkence > aparlar; ekinler
tarlalarda kalır, koyunlar dağiarda hırsıza-kurda yem olur.
Gözaltindaki işkenceler tam 7 ay sürer; Fehmi özarslan ve
Mehmet Ceren işkence altında öldürülürler, Meluli üç gün
gözleri ve elleri bağlı olarak işkence altında tuttıhır.
îşkencecilere boyun eğmevişi hala köylükrin ve
deMİmcilerin dilîerindedir. Bu iki şiiri de işkencelerden
sonra kaleme alır.
12 Eylül 1980'e karşıyazüanşürlerden
Yirminciasrın sonunda neler
Kuzu kurî ağzvnda anneler meler
Yükselmişferyatlar gökleri deler
Sanki yeryüzünde kopmuş kıyamet
Sağagöz yumuldu zulüm hep sola
Başını kaşısa suç olur kele
Yapılan işkence almmaz dile
Yapmamıştır bunu asla bir millet
Kadınlar da işkenceye koyulmuş
Külot gömlek sırtlarmdan soyulmuş
Kimiyalvarmakta kimi bayılmış
Duyulmamış bunca iğrenç hakaret
Edepsiz alçaklar komite oldu
Toplandı masumlar zindanlar doldu
Taze açılacak güller hep soldu
Unutulmaz bu acıklı cinayet
Nemrud-Firavunu çoktan geçtiler
Fitnefesat tohumunu saçtılar
Kuduz köpek gibi halka düştüler
Kalmadı zerrece adli adalet
Meluli 'm kız gelin boyanmışyasa
Görülmemiş bir devlette bu yasa
İnsanlık dışıdır her şey hülasa
Ne vicdan, ne insaf, ne de merhamet
i
Seksenbirafetitaştıheryana Yükseldidalgalarsola çevrüdi
\ Selsesiduyulducem-icihana Değditazefıdanlandevirdi
| Kıydınicemazlummasuminsana Buzettiheryanıkastıkavurau
| Çalındıherilaebumatemsazı Çvrpmvrgöİlerin ördeğikazı
Bahçelere sankisamyelideğmiş
Solmuşgoncagüller boynunu eğmiş
Ne bunugören var, nekimse duymus
Sellere kapümış binîerce kuzu
Tek kalmısyuvadagüvercin kuşu
Aynlmısyanmdan se\gilieşi
Akıyor durmadangözününyaşı
Yarası ağırdır ciğerdesızı
Melulim mahzundurgönülbağlan
Kuşlar ötmezyas çekiyordağları
Tarihleryazmamış böyle çağlan
Karalargiyinmişgelailer-kızlar
lannız gerçek dostturlar; onlarla birliğini
mutlaka sürdürmelisin. Çünkü bu işin
başında birbirinize verdığıniz ıkrann de-
ğeri şimdi meydana çıkmaktadır. Verdi-
ğin ikran hiçbir zaman bozma."
90'lıyaşlar
tnsanın kendısıne böylesine manevi
güç veren bir yakını olduktan sonra
daha yıllarca o işkencelere katlanabüir.
97 yülık ömründe, haklı gördüğü hiçbir
davadan taviz vermemışti.
Kendisi zor durumdayken bile o baş-
kalanru teselli etmiş, onlara manevi güç
vermişti. Bunlar elbette, sağlam bir ira-
denin, engin bir bilgi yükünün ve hiçbir
zaman duygusalhğa kapılmadan karar
verebilmenin üninüydüler, ama, onda,
fazladan bir şey vardı: Ta çocukluğun-
dan aldığı, "doğrudan asla yüz çevirme-
mek, verdiği ikrardan asla dönmemek ve
insanlan sevmek" eğitimı ruhuna işle-
mişti.
9O'lı yaşlara geldığınde eski dostlan-
nın hemen hemen hepsıni kaybetmişti.
Goşe'nin ölümünden sonra musahıbi ve
iş ortağı Hasan'ı, Kıyno'yu, Pazarcıklı
Ali Baba'yı, Tepebaşh Ibrahim'i, Kötü-
reli (Kara Hasan) Hasan Güngör'ü,
Aziz Efendi diye sık sık andığı Uzunyay-
lalı Aziz Özcan'ı birer birer kaybetmenın
üzüntülerini yaşadı.
Kaybetüği dostlannı sevgi ve rahmet-
le anar, onlara ilışkin anılannı anlatarak
onlan yadetmeye çalışırdı. Onun, geç-
mişine pişmanlık duyduğunu hiçbir za-
man görmemiştık. "lnsan anılanndan
kopamaz elbette, ama geçmişe pişmanh-
kla bakmak bugünü karartır ve sizınle
birlıkte etrafınızdakileri de mutsuz eder"
derdi. Bır tek Uzunyaylah Aziz özcan'ı,
ölümünden önce. Ânkara'da hasta ya-
tağındayken ziyaret edemediği için üzü-
lürdü. Ona hıtaben, eski günlerinde
yazdığı şiirleri de vardı.
Ancak. Aziz Amca Ankara'da hasta
yatarken kendisi de hastalanmıştı. Bir-
çok defalar Maraş'a doktora gitti. Bir
defansında, Dedem doktora gittikten
sonra, baktım Bağdat Anam evdeki bü-
tün kapkacağı indirmiş yıkıyor. bir yan-
dan da ağlıyor. Ağır hastaydı; gençlik yı-
llannda safra kesesini aldırmış, karaci-
ğeri de sürekli rahatsızdı.
Hayaunda ne sıgara içrruş ne de alkol
kullanmıştı; ama yağmurlu, fırtınalı ve
yayan, uzun Erzurum ve Halep yolcu-
luklan onu çok yıpratmıştı.
SÜRECEK
A\ cbıılık bir Türkiye için nice Mumcu'lar yetişecek
O N B I N L E R
ICIN YAZDI
Sen bizim sesimizdin. Eser ve
düşüncelerinle bize ışık
tutuyordun. Ancak bu devam
edecek. Suikast iğrenç birşey.
Ne yaak ki böyle şeylen
yapabilen ve böylesine çirkin
düşünceler içinde y aşayan
kişilerle birlikte yaşamak
zorunda kalıyoruz.
Gülsüm Şengüler/tTÜ
Demokrası şehidi kalpaksız
Kuvay-i Milliyeci, büyük
insan, ölümsüz insan Uğur
Mumcu. Seni öldürdüklennı
zanneden eli kanlı caniler
aslında seni öldüremediler. Seni
ölümsüz yapülar. Biz senin ve
Atatürk'ün fıkirierinin
savunuculan olarak bu fikirleri
sonsuza dek yaşatacağız buna
emin olabilirsin.
Her sabah senin yazılann ve
fıkirlerinle güne başlayan biri
olarak seni çok özleyeceğim.
Nur içinde yat şehit Mumcu.
Birol Durfaan/Serbest
mahasebed
Demokrasi şehidimiz. sizleri
öldüren kişilerin kanlan yerde
kalmayacaktır. Kısaca şu an
bunu yazabiliyorum. Çok çok
üzgünüm anlatamam...
KibriyeLğurlu
Ey katiller siz bir Uğur
Mumcu'yu öldürdünüz
binîerce Uğur Mumcu dostu
sizi lanetlemek üzere
buradadır. Uğur Mumcu
ölmedi. Cumhuriyet sonsuza
kadar yaşayacaktır ilkeleriyle.
tbrahim Taşkaya/lşportacı
Evet! Üzüntüm sonsuz. Ama
gördüm ki bu ülkede
demokrasi devam edecek.
Susmayacağız!
Halime
Demek ki daha fazla
dayanamadılar aydınüğına,
kudurdu yarasalar. Ama
müsterih ol, rahat uyu Mumcu.
Senden milyonlarca mum
türedi. Sen ölemezsin!
CahitYücel
Laik ve özgür bir Türkiye için
elele vermeliyiz. Laiküği ve
demokrasiyi savunan herkesi
yok edecekJerini
zannediyorlarsa çok
yanılıyorlar.
Düşünüyorum ve
düşündüklerimi yazma
özgürlügüne sahibim.
Aydınlık ve özgür bir Türkiye
için nice Mumcular yetişecek
ve senin düşüncelerin sonsuza
dek yaşayacaktır.
Duygu Hayta
SÜRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
Sağlık nedeniyle emeklilik
SüfU' Eşimin erkek kardeşi, bir ruh ve sinir hastalıklan hastane-
sinden aldığı raporda, bastabğmm sürgit seyirii olması
nedeniyle çauşacak dunımda obnadığı ve başkasının sü-
rekli bakımına da muhtaç bulunması dolavsıyla, TC
Emekli Sandığı'ndan yetim maaşj almaktadır.
Kendisi 1948doğumludurve 1975-1980 yıllan arasında
sigortalı olarak çaltşnnştır. Halen çalışamadığı için ve
hastahğı nedeniyle 1990 yüından bu yana isteğe bağlı si-
gortaya prim ödetnekteyiz. Sanırutı prim ödeme gün sayı-
sı 3.600 dolayındadır.
Bu dunımda isteğe bağlı sigortalı olan eşimin kardeşi,
sağlık nedeniyle emekli olabilir mi?
YANTT: Çalışamayacak kadar hasta, bedensel ya da zihinsel
özürlü olanlar, belirü koşullarla. malûllük ya da yaşlılık aybğm-
dan yararlanabilirler.
Malûllük aylığı yönünden:
a) Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği saptananlar,
b) Çalışma gücünün üçte üdsinden daha azını yitırmiş dunım-
da olup "yapuan tedavi sonunda, kurum sağlık tesisleri sağlık
kurullannca düzenlenecek raporlarda çahşabilir dunımda olnu-
dığı belırtilen"ler,
c) İş kazası ya da meslek hastabğı sonucu meslekte kazanma
gücünün en az %60'ını yitirenler,
Sosyal Sigortalar Yasası'nın malûllük sigortası uygulamasın-
da "malûl" sayıbrlar. Bu konumda olanlara malûllük aylığı bağ-
lanabilmesi için" toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri
sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yıh için ortalama ola-
rak 180 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalan prirru ödemiş"
olmalan koşuldur.
Ancak, "sigortab olarak ılk defa çahşmaya başladığı tarihte
malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya anzası bu-
lunduğu, önceden veya sonradan, yeterb belgelerle tespit edılen
sigortalı, bu hastalık veya anzası sebebiyle malûllük sigortası
yardımlanndan yararlanamaz."
Yakınınızın durumu, malûllük aylığı bağlanması için öngörii-
len bu koşullara uygunsa, kendisine malûllük aybğı bağlanır.
Yaşbbk aylığı yönünden:
Sigortalı olarak ilk kez çahşmaya başladığı tarihte malûl sayıl-
mayı gerektirecek derecede ridiuıliK veya anzası bulunan ve bu
nedenle malûllük aylığından yararlanamayan,
"Sigortahlar, yaşlan ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sıgor-
tab bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlıhk ve ölüm sigor-
talan primi ödemiş ohmak şarüyla yaşbhİc aybğından yararla-
nır."
Bu durumda yakınınız, sağbkb olarak sigortalı çalışmaya baş-
layıp sonradan çahşamayacak duruma geldiyse ve bunu Sosyal
Sigortalar Kunımu sağlık kunımlanndan alacağı raporla kanıt-
larsa, kendisine 3600 gün malûllük, yaşlüık ve ölüm sigortası pri-
mi ödemiş bir sigortab olarak malûllük aybğı bağlanır.
Yakınınız. sigorta kapsamında çahşmaya başladığında hasta
durumda ise bu kez kendisine, 15 yılbk sigortabhk süresi içinde
en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası pnmi ödemiş
bir sigortab olarak yaşbbk aybğı bağlanır.
Sigortadan malûllük ya da yaşbbk aybğı bağlanması, bu kez
TC Emekb Sandığı Yasası'nın 74. maddesi uyannca "yaşlan ne
olursa olsun" malûl ve muhtaç durumda olan erkek çocuklara
bağlanan yetim ayhğmdaki, "muhtaçlık" durumunun sona er-
mesini gerektirebileceğınden, yakınınızın Emekb Sandığı'ndan
abnakta olduğu yetim aybğının kesıbnesine neden olabilir.
POLTTIKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Başmda Kotanlan..
Demokrat Parti'nin gelmesiyle demokraiinin gelece-
ği sanılmıştı. Oysa her seçimde, demokrasiden uzakla-
şıldı. Iktidarının parlak günlerinde Menderes, "Odunu
koysam milletvekili çıkarırım" diye diye askeri ihtilalin
eteklerine yapıştı. Gerçekten de daha 54 seçimlerinde
muhaliflerini ezmiş.silme gelmişti. Kim derdi ki Çakır-
beyli çiftiiğinin ela gözlü beyi, utangaç toprak ağası,
günün birinde "Garp Cephesi Komutam" Ismet Paşa'yı
alaşağı edecek ve yerine bir diktatör kesilecekti.
Diktatörlerumulmadıkgünlerde, umulmadıkbiçimler-
de gelirler. Menderes demokrasi yolculuğuna çıkmış,
çevresinin kışkırtmasıyla acemi bir diktatör olmuştu. On
yıllık iktidar sarhoşluğundan ancak Yassıada duruşma-
larında ayılabilmişti. Avukat Burhan Apaydın'a "Sen-
den kellemi kurtarmanı istiyorum, başka birşeydegil!.."
demişti. Ihtilallerde kelle kurtarıldıktan sonra gerisinin
kolay olduğunu biliyordu.
Bugün de, aradan bunca yıl geçtikten sonra hâlâ de-
mokrasiyi aramıyor muyuz? Çırpınıp çalkanmamız
demokrasi için değil mi? Bir genel secimi demokrasi
çığlıkları atarak sona erdiren, ancak bir koalisyonla hü-
kümet kurabilen Demirel, sonunda kendini Çankaya'ya
dar attı. Mesut Yılmaz da bunu bildiği için Demirel'in
omuzlarında durmadan Çankaya falına bakmaktadır.
Baba gıtmiş, cemaati ardında kalıvermiştir. Özal'ın gidi-
şinde cemaati nasıl bölük pörçuk kalmıssa, Demirel'in
Çankaya'ya çıkışıyla da öyle olmuştur.
Hertrafik kazasında nasıl kan aranırsa, başbakan bo-
şalmasında da koltuğa oturtulacak can aranmaktadır.
Erdal Bey'inoyları tek başma yeterli değil!.. Bugünküta-
sarım, demek, çok eskiden kotarılmış, sırası gelince
uygulamaya konuyor.
Demokrasimizi yenilerken yazarlarımızı da eskitiyor
muyuz? Bizim gibı eskilere gençler,dinazorlar adını tak-
mışlar. Her yetmişi devirene dinazor mu diyeceğiz! Me-
lih, ben, llhan, Sami Karaören, Cumhuriyet'in dinazorla-
rı mıyız?
Oktay Akbal yetmişi devirmiş, Şükran Kurdakul ellinci
şiir yılını tamamlamış. ikisi için de törenler yapıldı. Üstü-
nüze afiyet rahatsızdım, iki törene da katılamadım. Şük-
ran, ellinci yıldönümü için bir şiir kitabı çıkardı. Oktay
için çok yazmışlığım vardır.
Oktay Akbal'la yıllarca aynı gazetelerde yazdık. An-
kara'da çıkan Barış'ta ikimiz de köşe yazarıydık. Vatan'-
da yazmıştık. En son Cumhuriyet'te birlikte olduk. Son
ayrılmalarda Milliyet'e gitti.
Melih Cevdet ikisi için "Çokyaşasınlar"dedi."Çokya-
şasınlar da ürünleri çoğalsın ' Bizde genellikle çok ya-
şasınlar, çok görsünler derler. Çok görmek degil, çok
yaşamak, bol ürün vermek en iyisi...
Oktay Akbal ı bir elli yıla yakın var ki tanırım. Şair Ke-
nan Harun'un çağrılısı olarak Ankara'ya gelmiş, Kutlu
da mı, özen de mi şairler ve yazarlar çevresine toplan-
mış, o zaman tanımıştım. O yıllarda Oktay Akbal "önce
Ekmekler Bozuldu'nun ünlü yazarıydı. Kenan Harun da
tanınmış bir şairdi. Hey gidi gençlik günleri, nasıl ucarı
nasıl taşarıydık! Sonra Oktay Istanbul'dan Ankara'ya
geldi.
Oktay Akbal, Salah Birsel, Behçet Necatigil, Naim Ti-
rali gençlik yıllannda birarada görünürlerdi. Birinin adı
anıldı mı ötekilerinki arkadan gelirdi. Ankara'da o yıllar-
da Suat Taşer, Fethi Giray, Suphi Taşhan, ben birarada
görünürdük. Şairler, yazarlar demek o dönemde dallara
konmuş sığırcıklar gıbi...
Oktay'ın yetmişinci yılını candan kutlar, uzun ömürler,
bol ürünler dilerim. Şükran'ın da ellinci şiir yılı bir kez
daha kutlu olsun!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Nâzırn Hikmet'in bir 1
tiyatro yapıü. 2/ Vücut-
taki AIDS virüsünü sap- 2
tamakta kullanılan test... 3
Agı. 3/ Üflemeli bir cal-
gı...Argodabirçiğnemlik 4
afyona verilen ad. 4/ Ni- c
şastayı parçalayarak şe-
kere çeviren bir enzim. 5/ 6
Topraktan yapıbnış, j
kulpsuz ve küçük çöm-
lek... Rıhümın su üstün- 8
de olan bölümü. 6/ Bir g
gösterme sıfatı... Kara-
göz ve ortaoyununda Ermeni tip-
lemesine verilen ad... Tüy, kıl. 7/
Hayvan damı... Büyük kent serse-
risi. 8/ Malatya'nın bir ilçesi. 9/ Bir
göz rengi... Bir geminin alabildıği
yük miktan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Fuzuli'nın Şah Ismail'e sunduğu
ünlü mesnevısi. 2/ Bir bağlaç... Sa-
türn gezegenine verilen bir başka
ad. 3/ Suudi Arabistan'ın para bi-
rimi... Seciye, karakter. 4/ Sulak
yer... Kimi av hayvanlannı çekmek için kullanılan cığırtkan
kuş. 5/ Bir yazırun sonuna yapılan ekleme... Hollanda'nın pla-
ka işareti. 6/ Bir renk... Eski Türklerde yağmur yağdınp yel es-
tirdiğine inanılan büyü taşı. 7/ Basımcıükta harfler ya da satır-
lar arasındaki açıkbk... Hafıf ve yavaş sesle söylenen. 8/ Bir
bağlaç... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl
çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesi. 9/ Kinaye... Karşısında-
kine vurmak için parmaklara geçirilen demir parçası.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
TtYATRO BÖLÜMÜNE ÖĞRENCt ALINACAKTIR
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölumü'ne 1993-94 öğretim
yılı için önkayıt ve yetenek sınavı ile 25 öğrenci alınacaktır.
1) ÖNKAYIT İÇİN BAŞVURMA ŞARTLAR1
1991 veya 1992 OSS sınavlannda geçer puan (en az 105 puan) almış ol-
mak veya 1993 ÖSS <;mavmda eşit ağırlıklı puan bölumünden geçer pu-
an alarak 2. bas?muk sınavına katılmaya hak kazanmış olmak,
2)ÖNKAYıTTARİHLERİ VE İSTENİLEN BELGELER
önkayıt içın gereklı şartları taşı^n adaylar 7-18 Haziran 1993 tarih-
leri arasında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğrenci Işleri'ne ÖSS bi-
rinci basamak veyaÖYS ıkincı basamak smavı sonuç belgelerinden bi-
rinin fotokopisi (asıllan yanlarında bulundurulacaktır) ile 2 adet fotoğraf
getirerek önkayıt )aptırabileceklerdir.
3) YETENEK S1NAV1 TARİHLERI
Suresi içinde önkayıt yaptıranların yetenek sınavlan21-3OHaziran 1993
tarihlerinde yapüacak tır. Sınav g un ve saatleri Ue sınav şekilleri önkay ıtlar
sırasında ilan edilecekur.
Yetenek sınavları, "Tiyatro Tarihi veTeonsi", "Dramatik Yazarlık" ve
"Oyunculuk Sanatı" olmak uzere uç a>n dalda yapılacaktır. Hangı dalda
sınava katılacağınıaday önkayıt sırasında kendi belirleyecektır. Isteyen
aday her uç dalda da sınava katıtabilir.
Açıklayıcı sınav yönergesi ile "Oyunculuk Sanatı" bilim dalı için ha-
zırlanan oyun parçalan Dil ve Tanh-Coğrafya Fakültesi Öğrenci lşleri'n-
den temin edilebilecektir.
DUYURULUR.
ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY
ENSTİTÜLERİ
Mehmet Başaran
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-hlanbul
Odemeli gonderilmez.