23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN1993 ÇARŞAMBA. HABERLER Yağancılann sağlık dupumu düzeliyop • tstanbtd Haber Servisi- Devrimcı Sol orgütünün içinde Dursun Karataşve Bedri Yağan yanlılan arasında önceki gün yaşanan silahlı baskın olayında yaralananlann sağlık durumlan iyiye gidiyor. Bedri Yağan yanhlann çıkardığı DevrimciÇözüm dergiâ bürosu önceki gün Dursun Karataş yanlılannca basılmış, dördü ağır yedi kişi yaralanmıştı. Samatya'daki SSK İstanbul Hastanesi'nde tedavi aitına alınan yaralılann durumunun iyiye gittiği beürtildi. Hastane Başhekim Yardımas Oya Ozgan, Erkan Yatçn'ın idrar yollannda kanama olduğunu, dığerlerinin sağlık durumlannm iyiye gittiğini söyledi. Oya Ozgan, göz ve ortopedik tedavi görenlerin yakında taburcu edilebileceğinj belirtti. Gazetecinin can güvenliği • tSTANBUL(AA)- Basın Konseyi, Zonguldak Valisi NurettinTuran'a bir telgraf çekerek, yazdığı bir haber nedeniyle dövülen Adalet Gazetesi Haber Müdûrû Ahmet Külsoy'un can ve mal güvenlığinin korunması ıçin gereken önlemlerin alınmasmı istedi. Basın Konseyi'nden yapılan açıklamaya göre, Genel Sekreter Vekili Avukat Fikret tlkiz, Zonguldak Valisi Turan'a gönderdiğı telgrafta. gazetecı Ahmet Kûlsoy'un TTK ldari ve Resmi tşler Müdürü Zerrin Çebi'yle ilgili birhaber yayımladığını ve bu yüzden Çebi'nin kardeşleri Hüseyin, Cemal ve Kemal Çebi tarafından tekme tokat dövûldüğü belırtıldi. Külsoy'a yönelik tehditlerin devam ettığine dikkat çekilen telgrafta, "Külsoy'un başına gelebilecek olaylardan endişe ettiğimiz için gecikmeden gerekli önlemlerin alınmasıru Basın Konseyi olarak istjyoruz" denildi. nı düşürûldü • BURSA (Cıanburiyet) - Çalışma raporu onaylanmayan Bursa'nın EmekbeldesiDYPTi Belediye Başkanı Cafer Güler, düşürüldü. Başkan dahil 10üyeli belediye meclisinin önceki gün yapılan oturumunda Cafer Güler'in 1992 yılıçahşma raporu 2'ye karşı 8 oyla reddedildı. Bunun ûzerine ANAP'U 5 üye ortak önerge vererek başkanın düşürülmesinin oylanmasını istediler.DYP'li3üyebu önerge lehınde oy kullanınca Belediye Başkanı Cafer Güler 8 olumsuz oyla düşürüldü. Cafer Gûler'in görevinden uzaklaştınlması için Danıştay karan gerekiyor. Danıştay, Osmangazi Kaymakamkğı'ndan otunımla ilgili görüş isteyecek. Başkan Gûler'in savunmasını alacak ve karar verecek. Danıştay'ın vereceği karan belediye başkanının temyız hakkı bulunuyor. Görevden alma •KIRŞEHİR(AA)- Kırşehir ll Müli Eğitim Müdürü, ikincı kez başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı. tl Müli Eğitim Müdürü Metin Saraçoğtu, 3 ay önce talim ve terbiye kurulu üyeliğine atanmak üzere görevinden ahnmış, ancak dahasonrabu işlem durdurulmuştu. Saraçoglu, bakanlıktan gelen bir yazı üe ikinci kez görevinden alındı. tl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne de Bingöl tmam Hatip Lisesi edebıyat öğretmeni Şakir Sal vekaleten getinldi. SHPkongresi içinkuüs •SAMSUN (Cumhariyet) - SHP'nin 4 temmuzda Samsun'da yapılacak olan merkez ilçe kongresi için yoğun kulis faalıyetlerine başlandı. SHP ll Sekreteri ve Belediye Meclis üyesi tlker GirgroeTin merkez üçe başkanlığına aday olduğunu açıklamasından sonra, parti içindeki diğer baa gruplarda eczaa SadıSubaşL,eczaa Bahattir. Gökçek, mimar DunnuşÇıkla ve mimar Hahık Gurkan a başkan adaylığı için öneri gotürdüler. Merkezilçe başkanlığına aday olduğunu açıklayan tlker Girginel yaptığı açıklamasında "Türkiye'de uzun yıllardır solun bölünmüşlüğü, parti içi çekışmeler günd^ernimizi oluşturdu ve koltuk kavgalan ciddi sorunlar getirdi" dedi. însan Haklan Konferansı'nda sessizlik Kuzey-Güney kutuplaşmasını körüklüyor Viyana'dakutuplarsavaşıKarŞlllkll SUÇİamalarHıntlıler ile Pakistanlılar, SjBf lar netleShfOrKonferansta, insan haklannın Kaşmir için sürekli birbirlerini suçluyor. İsrailliler ile güvence aitına ahnabilmesinin koşullan tartışüıyor. Filistinlilerin sonu gelmez savaşı Viyana'da da sürüyor. Bosnalı Kuzey-Güney çatışmasında saflar netleşiyor. 'Kuzey'in başını Müslümanlar için birbiri ardı sıra deklarasyonlar yayımlanıyor ABD çekerken 'Güney'in savunuculuğunu Çin yapıyor. Haber Merkezi - Birleşmiş Milletler'in düzenlediği Dünya İnsan Haklan Konferansı uzun yıüardır ük kez büyük bir kaü- lımla gerçekleşiyor. 160 ülke- den yaklaşık 5 bin delege, binin üzerinde baskı grubu Viyana'- daki konferansa kaülıyor. Ka- tılımın geniş olmasına karşın konferans başta geüşmiş ülke- ler ile geüşmekte olan ülkeleri karşı karşıya getiren bir çaüşma alam gibi sürüyor. Hintliler ile Pakistanhlar, Kaşmir için sürekli birbirlerini suçluyor. İsrailliler ile Filistinli- lerin sonu gelmez savaşı Vi- yana'da da sürüyor. 'Burma'h konuşmacı sessız. ancak yüzleri maskeli izleyiciler tarafından dinleniyor. Bosnalı Müslüman- lann durumu için sıra sıra dek- larasyonlar yayımlanıyor. Haklara güvence Bütün bunlar konferansın kurallanna aykın. Konferansta taraflann birbirine doğrudan suçlamalarda buhınmaktan ka- çınması, tek tek saldınlar üze- rinde tartışmalar yapümaması, görüşmelerin geniş bir çerçeve- de ele alınması gerekiyor. An- cak bu yılki konferansta kural- lar bir yana bırakılıyor. Geniş kapsamlı konular, komite oda- lannda ve konferans salonla- nnda gerektigi biçimde ele alı- nacak. Konferansta, insan haklan- nın tanımı, evrensel olarak ge- çerli bir reçete kullanılıp kulla- nılamayacağı, insan haklannın güvence aitına alınabilmesi için neler yapılabileceği tartışılıyor. Konferansm yansma gelindi- ği şu günlerde Kuzey-Güney çatişmasında saflar netleşiyor. 'Kuzey'in başını ABD çeker- ken 'Güney'in savunuculuğunu Çin yapıyor. Herkesin üzerinde birleşüği nokta in- san haklanrun 'evrenselligı.' Bau bu ev- renselliği güçlendirmeye çalışıp insan Birleşmiş MiDetler tnsan Haklan Konferansı'nın düzenleodiği Viyana'da polisBosna'daki savaşı protesto eden göstericüeri dağıtmaya çabşıyor. haklan konusuna Birleşmiş Milletier çerçevesinde çözüm aramaya çalışırken güçlü Asya ve Arap ülkeleri bu eğilimi zayıflatmaya çalışıyor. Amerikalılar Çinlilerin liderliğini yapüğı kurnazlara 'dönekler' adınıveri- yor. Recalcitrantlarise'ikiyüzlüler'diye yanıt vererek Baü'yı, kendi değerlerini geüşmekte olan ülkelere kabul ettirmek için çifte standart uygulamakla suçlu- yor. Bu çaüşma, konferansm çahşmalannı felç etme noktası- na götürüyor. Bunun insan haklan ihlallerinin cesaretlen- dirilmesine neden olacağından endişe ediliyor. 1993 yılının yansına geldiği- miz şu günlerde Birleşmiş Mil- letler İnsan Haklan Merkezi'ne bu yıl içinde 125 bin iddia su- nuldu. Bu, geçen yıl verilen id- dialann toplamının üç katına eşit. 1993'ün ilk üç ayında 5 bin kişinin kaybolduğu rapor edil- di. UliKİararası mahkeme Batı ve Uluslararaa Af ör- gütü gibi tanınmış hükümet dışı örgüüer, insan haklan ih- lallerinı izleyecek güçlü ulusla- rarası kuruluşlarla bu kötü gi- dişe bir dur demenin yoUannı anyor. örneğin insan haklan ıçin yeni bir Büieşmiş MületleT yüksek komiserliği, kadın hak- lan için özel bir Birleşmiş Mil- letier raportörlüğü görevlerinin oluşturulması, ihlalcilere karşı yapünmlar getirecek uluslara- rası bir mahkemenin kurulması isteniyor. Ancak bu çabalar boşa çıka- cak gibi gözüküyor. Birleşmiş Mületler Genel Sekreteri Bnt- ros Gali, geçen hafta yüksek komiser görevi oluşturulması düşüncesinin yeni bir bürokrasi yaratmak olacağmı açıkladı. Daha sonra, konferanstaki ko- nuşmasında bu konuâara hiç değinmedi. Gözlemciler, 'Soğuk Savaş'- m ideolojik çaüşrnasının sona ermesinden sonra insan hakla- n, uluslararası ticaretteki cekiş- meler ve kalkınma yardımlany- la Kuzey-Güney çatışmasının savaş alam durumuna geldiğini belirtiyor. Kararlann uzlaşma sonu- cunda alınması gerektigi ıçin Çin ve yandaşlannın râkiplerini yaralamak amaayla fırsatı değerlendirdıkleri vur- gulanıyor. Eylemin sona erdirilmesi için SHP il örgütü üe avukatlar devreye girdi BucaCezaevi'ndeaçhkgrevigergiııliği DörttutuklunundurumuafiırBuca Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülerin cezaevi koşullannın iyileştirilmesi vebaskılara son verihnesi amaayla başlattıklan açhk grevi 24. günûne girdi. Sağlığı bozulan 17 eylemciden dördûnün durumu ağır. tZMtR (Cumburiyet Ege Bû- rosu) -Devrimci Sol, TDKP/ GKB, TtKB,TKP/ML-TtK- KO, TDP davalanndan yargı- lanan 16'sı kadın 63 tutuklu- nun cezaevindeki baskılan pro- testo amaayla başlattıklan sü- resiz açhk grevi 24. güne girdi. Eylemcilerden 4'ü ağır olmak üzere 17 kişinin hastalandığı bildirildi. Cezaevindeki eytemin sona ermesi için SHP ll Başkanı TB- ran Karakaş'ı ayaret eden bir grup tutuklu yakını, olaylara neden olan Cezaevi Müdürü Mehmet Akmcı'nın görevden alınması ve hakkında yasal iş- lem yapılması için yardım iste- dıler. SHP tl Başkanı Tnran Karakaş tutuklu yakınlanyla yapüğı görüşmeden sonra yap- üğı açıklamada şunlan söyledi: "Parti olarak insan haklan sorunlanna duyarlılıkla ve so- rumlulukla yaklaşınz. Partimi- zin Hukuk ve İnsan Haklan Komisyonu'nu toplanüya ça- gırdım. Aileler komisyondaki görevli arkadaşlanmızla görü- şecekler. Komisyon da olaylan rapor halinde bize verecek. Bu raporu gecikürmeden yöneüm kuruluna getireceğim. Rapor- dakı bilgiler ışığında gerekli mercilere parti olarak gjrişim- lerde bulunacağız." tzmir Barosu Cezaevi Ko- misyonu üyesi Ahmet Aksöt, Baro Başkanı Volkan Alpos- kay'm cezaevindeki olaylarla il- gili olarak Cezaevi Müdürü Mehmet Akıncı hakkında cum- huriyet savalığına suç duyunı- sunda bulunduğunu anımsata- rak görüşleriru şöyle dile getir- di: "Baro başkanının dışında bir grup avukat arkadaşımız da kişisel olarak cezaevi müdürü- nün avukatlara uyguladığı baskıyı cumhuriyet savalığına yapüklan suç duyunısu ile dile geurdiler. Cezaevinde açlık gre- vinin sona ermesi için komis- yon olarak çalışmalanmızı sür- dürüyoruz." ÇHD tzmir Şubesi Başkanı Avukat Mefamet Yatar, Ercan Demir, Hûlya Üçpmar da ey- lemlerin sona ermesi için de- mokratik kunıluşlann temsilci- leriyle görüşrneler yapüklannı belirtti. Yapılan açıklamaya göre hastalanan eylemciler şun- lar: "Kader Aksu (ağır). Kevser Mccrak, Eylem Gönül, Feyran Mercimek, Naile Tuncer, Er- gûn Akkır, Vicdan Şahin, Pelşin Bügen, Remzıye Şahin Belte- kin. Sadiye Aksoy, tnayet Kan- dimir (ağır), Yasemin Cama (ağır), Naciye Yüdınm (ağır), özgür Çetin, Süleyman İssi, Si- nan Uğûr, Veysel Aslancan." Sosyalist basın ÜÖZGÜR-DER'den keyfıgözaltılaratepkiİstanbul Haber Servisi - Marmara Haklar ve özgürlükler Derne- ği'nden (Marmara Özgür-Der) bir açıklama yapdarak önceki gün polisın demeklennı basarak çakşanlan gözalüna ahnaa kmandı. Açıklamada pazartesi günü polisin Marmara Özgür-Der'i, Müca- dele ve Halkın Gücü gazetelerini basarak içeride bulunan eşyalan talan ettiği^çalışanlann da dövülerek gözalüna ahndığı kaydedildL Marmara Özgür-Der Başkan Yardıması Sotmaz Artar'ın ve der- nek çalışanı Savaş Dörtyol'un dövülerek keyfı bir şekilde gözalüna ahndığı kaydedüen açıklamada "'Poüsin her zamanki gibi de- mokraük kıtle örgütleri ve sosyalist basm üzerinde estirdiği terör sonucu onlarca insan gözalüna alındı. Biz Özgür-Der'li aileler ola- rak polisin hakaz ve gerekçesiz uygulaınalannın karşısında ola- cağız ve olmaya devam edeceğiz" denildi. Konuk yazar Demokratikleşmede aydın sorumluluğu Prof. Dr. METE TAPAN Günümüzde en çok üzerinde durulan kavTam hepimizin bildiği gibi 'demok- ratikleşme'dir. Ancak bu kavramm hızh bir bıçımdehayata geçiriknesi konusun- da aydın kesimin rolü veya bu süreçte aydına düşen görevler nedır gibi sorular maalesef havada kahmşür. Hangi parti başkam veya parti baş- kan adayı parüsinin programını veya yapmak istediklerini açıklarsa 'demok- ratikleşrne sorunu' birinci sırayı almak- tadır. Uzülerek belirteyim ki bu kavrarn maalesef olur olmaz her yerde çok dile getirilmektedir. Çoğu kez de anlamımn tam tersine kullanılrnaktadır. Kaçak bi- na yapan da kaçak ticaret yapan da "Efendim, arsarmzda -tabii iman ohna- yan arsasında- bina yapamayacak mı- yım" veya işportaalık yapan vatandaş, " Aç rru kalalim, bu ne biçim sosyal ada- let veya demokrasi" diyebılmekte, tüm yasal düzenlemeleri sözde 'demokrasi' uğruna bir tarafa iteleyebilmektedır. rJemokrasi kavramı toplumun büyük bir kesimince kişisel yarar sağlamak için kullamlan bir araç, bir yöntem ve yarilış bir beümleme olgusu olarak değerlendi- rihnektedir. özetle, Baü rasyonelliğinin aydınlanmasının kabul ettiği 'demokra- si' tanımı çarpık, günümüze dek sürege- len ülkemızdeki ekonomik ve toplumsal yamış politikalann uygulamalanyla de- jenereolmuştur. Bu dejenerasyonun en ilginç yönü aklıselim kişileri de gerçek demokrasi kavgasına küstürmesidir. Bu küskünlü- ğün en çarpıa örneği demokrasi sa- vaşının verildiği politika arenasından aydın kesimin uzak durması ve bu are- nayı maalesef büyük bir kesimi demok- rasiyi ağızlannda saku yapan, toplum- sal uzlaşmadan uzak, burjuva kültürün- den pek nasibıni almamış kişilerin oluş- turduğudur. Bugün poütik platformlarda rol alan kişiler hangi nedenlerle olursa olsun toplumsal bir boşluğu doldurmakta ve toplumumuza yönvermektedir. Önemü olan bu boşluğu dolduracak olan insan potansiyelinın niteliğidir. Bu nitelik önemlidir. Hangj yasayı, hangi düzenle- me yöntemlerini getirirseniz geürin bunlan gerçekleştirecek olan insandır. Özetle bu boşluğun gerçek aydınlar ta- rafından doldurulmasına çahşmamız gerekmektedir. Bu yazımı okuyanlar, belki beni 'elitist' olmakla suçlayabilir- ler. Ancak bir kez daha görüşümü be- lirtmek istiyonım. ülkemiz maalesef ne çekmişse, uygarlık savaşımızdaki eliüz- me yapılan düşmanlıktan çekmişür. Edebiyat alanında, sanatta, basınımız- da. büim dünyasında, bürokrasimizde ve politik arenamızda, maalesef hep elit- ler, başka deyişle çağdaş kültürü özüm- semiş ve onu öz kültürümüzle sağlıkb bir biçimde yoğuran, toplumsal yaran her türlü kişisel yarardan üstün tutan, toplumsal gelişmeleri nesnel bır gözle ir- deleyen ve değerlendiren, toplumsal banşı, sosyal adaleti savunan, laik va- tandaşlanmız, aydınlanmız itilip kakıl- mışlardır. Hatta hapislerde süründürül- müşkrdir. Tüm aydınlara seslenmek isüyorum, özellikle ülkemizin bugünkü durumun- da 'aydınlara' dünden bugüne oranla daha büyük bir sorumluluk düşmekte- dir. Politik platformlardaki boşluklan doldurmakta, aydınlanmız daha duyar- h. daha özverili, daha gerçekçi olmah- dır. Demokrasi savaşı salt masabaşı veya sohbet toplanülanyla ohnuyor. Aydınlar bu demokrasi savaşında belir- leyici rol almakdırlar. Soyut önerilerle veya 'kulaktan dolrna' haberlere daya- narak yapılan eleştirilerle demokrasi- mız yeterince yeşeremiyor. Bugün ülke- mizde her alanda büyük reformlara ge- rdcsinim vardır. Bu reformlar, ister yö- netimsel ister ekonomik alanda olsun, gerçek demokratik kafalann karanyla biçimlenmelidir. Bugün ülkemizde bu kafalar vardır ancak yeterince örgüt- lenememiştir. Siyasal partilere bu örgüt- lenmede büyük görevler düşmektedir. Gerçek demokrasinin, bu kafalann po- litik arenada ağırlığıyla sağlanacağı kanısında olduğumu bir kez daha vur- gulamak ister ve her aydının yukanda sözünü ettiğim boşluğu doldurmada öz- veri göstermesini dilerim. HAFTAYABAK1S AHMET TAWER K1ŞLAU 'Büyük' Düşünûp, Küçfik Davrananlar! Karabağ'ı yitirmiş.. ûz topraklarının bir kesimini Er- meni işgaline terk etmiş.. Ordusunu, sivil yönetimini ku- ramamış.. 'Atatürkçü' Cumhurbaşkanı başkentten kaç- mak zorunda kalmış.. Yeniden Rus güdümüne girme yolunda bir Azerbaycan.. Edilen 'büyük' laflara bakarak Türkiye'yi gözlerinde büyütmüş.. Almanya'dan Israil'e kadar birçok ülkenin Türkiye'den daha yoğun ekonomik ilişkiler içine girdiği.. Türkiye'ye yolladığı binlerce ögrencisinin düş kırıklığı' içinde olduğu (bir bölümünün geri dönmeyi düşündüğü) Orta Asya ülkeleri.. 'Vance-Owen Planı'nı begenmeyerek yola çıkmış.. 'Güvenli bölgeler' bile oluşturulamamış.. Müslümanla- nn neredeyse tamamen dışlandığı, Sırplarla Hırvatlar arasında paylaşılma aşamasına gelen bir Bosna-Her- sek.. Güvenlik Konseyi'nin beş sürekli üyesinin.Türktarah- na karşı 'açıktan' tutum takındığı.. Ankara hükümetinin bir yılgınlık içinde 'havlu atmaya hazır' olduğu izlenimini verdiği.. KKTC'nin hemen hiçbir 'karşılık' almadan Ver- meye' zorlanır duruma getirildiği bir Kıbrıs... Işte, 'ööyyü>c1erimizin 'Türk Asrı' olacağmı davul-zur- na ile ilan ettikleri 21. yuzyıla yaklaşırken 'manzara-ı Umumiye' bu! • • • Türkiye -KKTC'yi saymazsak- her bakımdan kendisi- ne en yakın soydaş toplum olan Azerbaycan'ı, ayakta tutmak, demokratik bir çizgide ilerlemesini kolaylaşnr- mak için ne yaph? Niçin -Elçibey'in tüm feryatlarına karşın- düzenli bir ordu oluşturulması için 'ciddi' bir destek vermedi? Niçin, laik-demokratik Türkiye'yi model olarak benim- seyenlerin yıpratılması pahasına, Ermenistan'a yardı- mın bir 'devlet siyaseti' olarak önem taşıdığı izlenimini doğuran inişlı çıkışlı bir yol izlendi? Niçin, Ermeni saldırıları karşısında Türkiye'nin bir şey yapamayacağı inancı yaratılarak Azerbaycan 'adeta' Rusya'nın kucağına itildi? Niçin, Elçibey yönetimi için çok önernli olduğu bilindiği halde, 250 milyon dolarlık Eximbank kredisi bile bir türlü transfer edilemedi? Niçin Elçibey'e, yetenekli, deneyimli ve yeterli 'danış- manlar' yollanmadı? Azerbaycan'ın, Türkiye'nin yeni uluslararası denge- lerdeki yeri ve ağırlığının belirlenmesi açısından bir 'm'h henk taşı' oldufiu bilinmiyor muydu?!.. Isyancı 'albay' Suret Hüseyinov, aslında subay falan değil. (Zaten Sovyetler Birliği döneminde, Azeriler bi- linçli olarak 'silahlı güçler dışı' tutuldukları için buna ola- nak da yoktu.) Fabrika müdürüyken bağımsızlıktan son- ra teğmen yapılmfş. Şimdi de Stalinci komünistlerin ve K^IB'nin desteğinde, belirli bir 'p/an'ın uygulayıcısı du- rumunda... * Türkiye'nin 'acz/'nin, Azerbaycan'ı bu noktaya getire- ceğini tahmin etmek için falcı olmaya gerek yoktu. Ustelik, Elçibey'e karşı 'Rus yanlısı' bir darbenin gel- mekte olduğu konusunda Türkiye, -Batlı bazı devletler tarafından da- 'ısrarla' uyarılmıştı. Ama ürkek', bekle gör'ü seçen, kişilikli olduğu kolay- lıkla savunulamayacak bir çizginin, böyle bir-iki uyarı ile değişmesi olanaklı mı? "Adriyatik'ten Çin Denizi'ne kadar" büyûklük tasla- yan; Turancılık ile ünlenmiş siyaset adamlannı alıp Orta Asya'larda caka satan; Azerbaycan adım adım işgal edilirken 'sabnmız taşıyor' diye gözdağı veren de biz- dik.. Sonra çaresizlik içinde boyun büküp, "Güç kullan- mamız söz konusu değil" diyen de.. Ermenistan sınırına -daha olaylann patlak vereceği anlaşıldığında- yeni birlikler göndermek, Azerbaycan ile 'savunma işbirliği anlaşması' yapmak gibi adımları bile atmaktan çekinen de bizdik.. Nahcivan'ın konumunu ve toprak bütünlüğünü güven- ce aitına alan ülkelerden birisi olduğumuz halde, büyük bir telaşla bunun bize 'askeri müdahale' hakkı vermedi- ğini açıklayan da... • • • Daha birkaç ay önce şöyle yazmıştım: "Türkiye'nin bugün Azerbaycan'da olanlar karşısın- daki 'acıkh' çaresizliği iki hatanın bedelidir. Kendisine 'büyük hedef koyup 'küçük' davranmanın, bir.. Caydırı- cılıktan 'cayma'nın, iki.." Belki biraz duygusal davranarak eski parti ve hükü- met arkadaşım Hikmet Çetin'i dışanda tutuyor ve Tür- kiye'nin, bugün, 'pısırık' bir Demirel-lnönü çizgisinin be- delini dış dünyada ağır ödediğini düşünüyorum!.. HEPliler siyaseti DEP'tesürdürecek • Kürtçevrelerinin birliğini sağlamaküzere7 mayısta kurulan DEP'e katüımlar sürüyor. HEP'in özellikle Güneydoğu'daki örgütlerinin bur partiye katılmalanndan sonra milletvekilleri de DEP'e katılmayı kararlaştırdı. ANKARA (ANKA) - HEP'- in Anayasa Mahkemesi'nde devam eden kapatma davası- nda karann uzaması üzerine milletvekillerinin parüden aynlarak Demokrasi Parüsi'- ne (DEP) kaülmalan karar- laşürıldı. HEP'in 3 temmuzda- ki olağanüstü kurultayında 16 milletvekili partiden aynhrken yöneüm organlanna yeni üye- ler seçilerek parti, Anayasa Mahkemesi'nin karanna ka- dar açık kalmayı sürdürecek. HEP Genel Başkanı Ahmet Tûrk, siyaseti DEFte sürdüre- ceklerini ve 1994 seçimlerine bu parüden kaülacağmı belirt- ti ve "Türkiye'deki görünmez kazalara karşı HEP yaşatila- cak" diye konuştu. Kürt birliği Yaşar Kaya'mn Genel Baş- karüığı'nda Kürt çevrelerinin birliğini sağlamak üzere 7 ma- yısta kurulan DEP'e kaülımlar sürüyor. HEP'in özellikle Gü- neydoğu'daki örgütlerinin bu partiye kaülmalanndan sonra milletvekilleri de DEP'e kaü- lmayı kararlaştırdı. Millet- vekillerinin DEP'e kaülma ka- ran, daha önce Anayasa Mah- kemesi'ndekı kapatma davası- nda karar verilene kadar mil- letvekillerinin partide kalma- lan şeklindeki ilke karanru ye- niden değerlendiren HEP yö- netimince alındı. HEP Genel Başkanı Ahmet Türk baş- kanlığında toplanan HEP mil; letvekuleri de partinin 3 tern^- muzda yapılacak olağanüstü kurultayında parüden isüfa ederek DEP'e kaülmayı be- nimsediler. Milletvekillerinin parüden isüfalannın karar- laştınlmasında Anayasa Mah- kemesi'nin karannın uzaması karşısında 1994 seçimleri he* deflenerek kundan DEP'e kaühnanın gedkmesinin belir- leyici olduğu öğrenildi. HEP yönetimince alınan ka- rara göre 3 temmuzda HEP Genel Merkezd'nde toplana- cak olağanüstü kurultayda 16 milletvekilinin partiden aynl- malan ve DEP'e geçiş yöntem- leri tarüşılarak karara bağla» nacak. Bu arada yönetimin ka- ran doğrultusunda olağanüstü kurultayca milletvekillerinin boşaltüklan yöneüm organ- lanna da seçımler yapılarak HEFin Anayasa Mahkemesi'- nin karanna kadar siyasi öm- rünü sürdürmesi sağlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle