Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 HA2İRAN1993 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Uğup MumcıTsuz bir dünyanın burukluğu
UĞUR MUMCU
SON ARAŞTIRMASI
Uğur Murncu, evinin bir bölümünü çalışma koşullarına göre
düzenlemişti. Dört duvarı kitaplar, dosyalar, dergiler,
gazetelerle kaplı büyük bir salonagirdiğiniz zaman, hem bir
karışıklığın hem de bir düzenin geçerli olduğu duygusuna
kapılırdınız. Bu salon, insana çalışma hevesi aşüayan bir küçük
diinyagibiydi. Şimdi kapısı kilitli... Uğur 'suz bir dünyanın
burukluğunda zaman geçiyor...
Ölümünden kısa bir süre önce birgün, Uğur, yeni çalışmasmı
bu düzenlikarışıklık ortammda bana anlatmışh; tek tek
belgelerigöstererek, başvurduğu kitapların sayfalannı açarak,
neyi amaçladığını söyleyerek...
Uğur Mumcu'nun "araştırmacı-gazetecikimliği"benliğine
işlemişti, bir konu üzerinde çalışırken günden güne heyecanı
yükselirdi; çorak bir toprakta, sert bir kayalıkta çalışan altın
arayıcısı gibiydi; gerçeklerin üzerine doğru yürürken gözleri
parlar, yüreği küt küt atardı; doğruları savunmak, emek
isteyen bir çalışmaya dayandığuıdagüçlenebüir. Emek harcamak, almteri dökmek kolay mı?
Kimi zaman kafanı sert duvarlara çarpabüirsin, kimi zaman aradığtn belgeyi bulamazsın, kimı
zaman sezgilerinleyürüdüğün yol bir çıkmaza saplanır; ama, yılmayacaksın, araştıracaksın,
inceleyeceksin, düşüneceksin, eğer tökezlersen yeniden işe başlayacaksm, gerçeğe ulaşmak
için... Uğur, dörtyanı tavanlarakadargazete, kitap, belge, dosya ile kaplı çalışmayerinde
"Kûrt Dosyası'hı ayrmtüarıyla ve coşkuyla anlatırken, ben sordum:
- Nezaman bitireceksin?.. - Yazmaya başladım abi...
Ancak ikimiz de biliyorduk kiaraştırmaya dayanan dizilerin sonuçlanması, araştırma
sürecinin bitimine bağhdır.
Uğur buyolda epey mesafe ahnıştı; işin içinegirdikçe coşkusu
artıyor, derinleşmeye çalışıyordu; ne zaman "tamam" diyeceği
bellideğildi; tuttuğunu koparan birgazeteci olduğunu da çoktan
kanıtlamıştı. "KürtDosyası"ambirduyarhyanıdahavardı.
Günümüzdekimiçevreler, Kürt sorununda "objektif, Türkçe
deyişiyle "nesnel"olmayı içlerine sindiremiyorlardı.
Duygularıyla konuyayaklaşanlarm ayakları ister istemez
yerden kesiliyordu. Vaktiyle "sosyalizm"davasmdabenzeri
eğilimler kimi çevreleri sürükleyip götürmüştü. Gerçekler dile
getirildiğinde, ikîateşarasındakahnak doğaldı; Türklerin ve
Kürtlerinşovenkoşullanmalarlayüklükesimlerı.hoş-
lanmadıkları gerçekleriyazıp söyleyenlere hep tepki
göstermişlerdir. Uğur bunu bildiği için araştırmasmda kıh kırk
yarıyor.aşıntitizlücgösteriyor.bunedenle çalışmayavaş
yürüyordu; ama, araştırma daha sonuçlanmadan dilden dile
söylentileryayılmıştı. Alçakçasuikast, işte tam bu aşamada
düzenlendi. 24 Ocak 1993 'ten buyana beşaygeçti; katılya da katiller bulunamadı.
Kovuşturma sürüyor... İnanıyoruzki, Uğur Mumcucinayetininfailleri
bulunduğu zaman çok şey değişecek, Türkiye'nin üstünden bir kara örtükalkacaktır. Bunun için
katiller bulunmalıdır. Uğur 'un cenaze törenindegözler önüne
serilen milyonlar bu istenci dile getirmişlerdir. Uğur Mumcu suikastını düzenleyen katiller
meçhulkaldıkça, Türkiye 'de eksik birşeyin varlığmı hep
duyumsayacağız.Bu,geieceğedönükgüvenilirliktebirboşluk • .
duygusuyaratıyor. Ülkenin üzerine çökenuğursuzluğuaşmak için M * *
sevgili Uğur 'un katillerini saptamalıyız. ^JeKjh&Jt*
DAM EDİLDİLER
Nosıl idamlık
olmuşlardı?.
1972 Yıhtıın 31 Mart'ıdır,günlerden cuma.
Ânkara ÜniversitesiSiyasalBilgiler
Fakültesibirincisımfamfisinde Doğan
Fırtına adlı öğrenciarkadaşlarını direnişe
çağınyor, Deniz Gezmiş, Hüseyin Aslan ve
Yusufİnanf
ın
infazlan
beklenirken
Mahir Çayan ve
9arkadaşı
güventik
güçlerince
öldürülmüşlerdi.
Tansiypn
yüksekti. MİT,
potisve
Sıkıyönetim
innci sınıf amfısinde kürsüdeki
gencin konuşması "Bağnnsn
Türkiye, bağımsız Türkiye" ve
"Kahrolsun faşistler" sloganlan
ile kesihyordu.
Heyecan dalgası sınıflardan
koridorlara kadar yayılmıştı.
öğrenciler, 1. sırufın kapısında
ve koridorda marş söyleyerek
dolaşıyorlardı.
"Gün doğdu hep uyandık/
/ l ksiperlere dayandık/
uğruna al kanlara boyandık."
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi sınıflan ve
koridorlan o gûn bu sloganlar ve bu marşla inli-
yordu.
Sayılan on-onbeşi bulan bir kısım öğrenci, bu
slogan ve marşlarla sınıflara gjrip arkadaşlarını
boykota çağırmışü.
Günlerden cumaydı. 31 Mart 1972 Cuma.
Kürsüdeki öğrenci "Kızıldere'de arkadaş-
larmın öldürüldûğüniL, Amerikan emperyalizmi
ve yerli işbirlikçüerine karşı direniş" çağnsı yapı-
yordu.
Direniş, pazartesi gününe kadar boykot de-
mekti.
ÇAYAN VE ARKADAŞLARI ARANIYOR- Ankara- tstanbul karayolunda çekikn bu fotoğraf 1971
Türkiye'sinden bir özet. 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssü'ndeki üç Batılı teknisyen, Mahir Çayan vearka-
daşlan tarafından kaçırıldı. Üç idamı engeUemek istiyorlardı. Ginenlik güçleri alarma geçiriidi.
Syasarda gerilimdonıklaKürsüde konuşan öğrendnin adı Doğan, so-
yadı Fırtına'ydı.
Doğan Fırtına'nın konuşması 1. sınıfta
fırüna yaratmaya yetmişti. öğrenciler "KabroJ-
sun faşjstler" "Bağımsu Türkiye" sloganlan ile
sınıfı ve okulu terk ettiler.
Boykotçu öğrencıler, ellerindeki bildirileri
dağıtmışlardı. Fakültede sınıflarda, bahcede ve
koridorlarda dağıtılan bildiriler elden ele do-
laşıyordu.
Bildiri "Üç yurtsever kardeşhnizi kmtarmak
için fleri" diye başhyor ve şöyle devam ediyor-
du:
"_. Faşist genenüler çetesi, Hüseyin tnan, Yu-
suf Arslan ve Deniz Gezmiş'i katletmeye çau-
şryorlar. Amerikan köpeği ceDatlar üç yurtsever
gend katlederek halkı yıküracaklannı sanryor-
lar_. Işçilef, köyiöler, gençler, askerfer, yurtse-
ver subaylar, demokratlar, Ueriti aydnüar, bürün
yurtseverier, bütün hatkımız, üç yuirtsever karde-
şmrizin kat)edilmesiııe karşı dişe diş mücadeleye
atdalım. Ağalarm topraklarma bir şahin gibi da-
laimu. TefecOerin gnHaklanna sarüabm» yurt-
sever kardeşlernmzin katiDeri bunlardır... (1)
MIT, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Aıucara
Emniyet Müdürlüğü, öğrenciler arasına görev-
lilerini yerleştirmişîerdi.
Bir gösteri beklenmekteydi.
Bir gün önce Niksar'ın Kızıldere köyünde
SBF öğrencisi Mahir Çayan ve 9 arkadaşı gü-
venlik kuvvetkrince öldürülmüştü.
Her an bir kargaşa beklenmekteydi. Polis,
akla gelen ilk önlemleri almışü.
Istihbarat da tamdı; ne yapılacağı da karar-
laştınlmıştı. Bildiri dağıtılacak, boykot çağnsı
yapılacaktı.
Polis bundan sonra harekete geçecek ve gös-
teridler yakalanacaktı.
Bildiride adlanndan söz edilen "üç yurtsever
geoç", İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıf öğ-
rencisi Deniz Gezmiş, Orta Doğu Teknik Üni-
versitesi Fizık Bplümü 2. sınıf öğrencisi Yusuf
Arslan ve ODTÜ İdan Ilimler 1. sınıftan ayn-
lma Hüseyin Inan'dı. (2)
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin
İnan, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1.
Nolu Askeri Mahkemesi'nce ölüm cezasına
çarptınlmışlar, karar Askeri Yargıtay'dan da
geçmişti.
Hüküm her an infaz edilebüirdi.
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin
68lerde
öğrenci
hareketleri
Avnıpa'da
başladL
Türkiye'ye
ulaşması uzun
sürmedi.
Ankara ve
İstanbul başı
çekiyordu.
Forumlar,
yürüyüşlerle iki
büyük kent
sarsdıyordu.
SUahlıeylemkr
siyasflerin
vurdumduymaz
tavnyla
tırmandı.
Sıkıyönetim
ilan edildi.
Ardından 12
Mart
muhtırasına
kadar gelindi.
(Fotoğraf:
Cumhuriyet)
Yarın: Apo
bildiri dagıtıyon
İnan'ın infazlan beklenirken, Kızıldere'de Ma-
hir Çayan ve dokuz arkadaşı güvenlik güçlerin-
ce öldürülmüşlerdi.
Her iki olay tansiyonu yükseltmışti. Her an
bir olay beklenmekteydi.
SBF öğrencısi Mahir Çayan ve arkadaşlan,
26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssü'nde ca-
hşan biri Kanadalı, ikisi Ingjliz üç teknisyeni
kaçınp Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyün-
de muhtar Emrullah Arslan'ın evinde sak-
lanmışlardı.
Tutuklu bulunduklan İstanbul Kartal Aske-
ri Cezaevi'nden tünel kazarak kaçmayı başa-
ran Çayan ve arkadaşlan, Ankara Sıkıyönetim
Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesi'nce
ölüm cezasına çarptınlan Deniz Gezmiş, Yusuf
Arslan ve Hüseyin İnan haklanndaki karann
infaz edılmemesini isteyen bir bildınyi Ünye'de
kaçırdıklan İngilizlerin şifreli kasasına bı-
rakmışlardı.
Bu bildiri radyoda yayınlanmahydı. Yoksa
rehin alınan teknisyenler öldürüleceklerdi.
Kararlan kesindi!
Çayan ve arkadaşlan, İsrail'in İstanbul Baş-
konsolosu Eb-om'u kaçınp öldürmek ve gizli
örgüt kurmak suçlanndan yargılamyorlardı.
Teknisyenler, 26 mart günü oturduklan
apartmandan kaçınlmışlardı.
Olay, 27 mart sabahı îdşleri Bakanhğı'nca
duyulmuş_tu.
Fatsa-Unye-Niksar ilçelerinde aramalar
başladı. Niksar-Ünye karayolunda yapılan bir
arama, Çayan ve arkadaşlannın izlennı bulma-
ya yetti. Aramada ele geçen Hasan Yılmaz'ın
hemen dili çözüldü;
"Bana 100 lira verdiler. Rehberlik vapnm, yol
gösterdun. Hepsi de Kızıldere kö)ündeler."
Saklandıklan evin sahibi Muhtar Emrullah
bulundu.
Ve tabii konuştunıldu. İçişleri Bakanı Ferit
Kubat, Jandarma Genel Komutanlığı İstıhba-
rat Başkanı General Vehbi Parlar, Samsun Jan-
darma Bölge
Komutanı Al-
bay Celal Du-
rukan. 29 mart
günü Kızıldere
köyüne gittiler.
(3)
(1) Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 3
ISumarah Sıkıvönetirn Mahkemesi'nin 7 Mart
1973gün ve 1973/13 evrak, 1973/13 esas ve
1973/8 sayıh gerekçeh' karan s. 4
(2) - Deniz Gezmiş, YusufArslan ve Hüseyin
İnan, TuğgeneralAS Elverdibaşkanhğındaki
Ankara 1. \olu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce
9.10.1971 günü ölüm cezasına çarptınlehlar. Bu
karar, Askeri Yargıtay 2. Dairesi'nce 10.1.1972
tarüunde onanth. Bkz. HaEt Çelenk, İdam
GecesiAmlan ve Kararlar, ÜTke Yay., s. 118 vd.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın eylenueri ve
savunmalan hakkında Bkz. 1. THKO Davası,
Yöntem Yayınlan,s. 111 vd.
(3)- .\ihat Erim hükümetüdn İçişleri Bakanı
Ferit Kubat 'm31 Mart 1972 günü TBMM'de
yaptığı konuşma. ( TBMM Tutanak Dergid,
D:3, CUt 23,64, Birleşim, s. 411 vd.)
POlMKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Anadolu'nun Sıcagı...Ortalık alacakaranlık, olaylar bir belirsizlik içindey-
ken, herkes birbirini "erken seçim"le korkutuyor. Süley-
man Bey de, Mesut Yılmaz da, Tansu Çiller de erken
seçim diyorlar. Seçim türküleri söylenirken, "erken se-
çim" acaba kimin daha çok işine yarar?
Süleyman Bey Çankaya'ya çıktıktan sonra herşey ol-
duğu yerde kalakaldı. Oikkat ederseniz, herkes tatlı ca-
nını kurtarmaya çalışıyor. Sağlam bir yerde duran tek
kişi, Süleyman Bey'dir. Ötekiler, hertürlü anlaşmazlığın
önüne erken seçim tehdidiyle çıkıyor.
Erken seçimi, parti liderleri ister de, milletvekilleri is-
ter mi? Bildiğim kadanyla milletvekilleri, zaman varken,
erken seçimi hiç birşekilde istemezler. Çünkü "gidipde
gelmemek" vardır. Seçim masraflarını gözönünealırsa-
nız, seçim en pahalı silahtır. Seçim sırasında durmadan
harcayacaksınız, bir de harcadıklarınızı alamadınız mı,
yandığınızın resmidir.
Tansu Çiller dilimize yeni bir deyiş getirdi: "Anadolu'-
nun sıcak insanlan". Anadolu'nun sıcak insanları, kuru-
lacak olan hükümetten çok şey bekliyorlar. Bir yitirdikle-
rini, bir de istemlerini... Hükümet kurulup da göreve
başladı mı, "istek paketleri" ortaya çıkıyor. Istekler yeri-
ne gelmezse "Anadolu'nun sıcak insanlan"nı bağra
basmak yetmiyor, onlara en kısa sürede hayal ettıklerini
vereceksiniz. 100 günlük, 500 gunlük reçeteler gösterip
kaçmayacaksınız. Sanırım, Tansu Çiller'e verilen oylar
bu vadelerin kızgınlığıdır. Oemirel'in bırakıp kaçmasına
kızdılar da bu oyları verdiler. Yoksa oylarını, bildikleri,
tanıdıkları Sezgın den niye esirgesinler? Bunu DYP yö-
neticileriçokiyi biliyorlar. Hükümet vaatederde ilk ağız-
da halka bir şey veremezse bunun sonu, Başkan yar-
dımcılarından Mehmet Dülger'in dediği gibi "hiç de iç
açıcı" olmaz.
Halk birkaç seçimdir, aldatıldığının iyice farkına var-
mıştır. Söyleniyor, vaat ediliyor, oylar gidiyor, sandıklar
kapamyor, sandıklar açılıyor, bir de bakılıyor ki elde yok
avuçta yok, bir gürültü geçmiş gitmiş oluyor. Süleyman
Bey çok şeyler vaat edip gelmişti. Her şeyi ortalık yerde
bırakıp Çankaya'ya çekilivermesi, halkı sanıldığından
çok kızdırmıştır. "Baba bizi böyle bırakıp gitmeyecek-
ti...!" diyorlar. Halkın çok kızgın olduğu, öfkesini başka
şeylerden almasından belli değil mi? Bir cinsi sapığı öl-
dürmek için, binlerce kişi bir meydanda toplanıveriyor.
Bir yürüyüşe, anlamını bile bilmeden binlerce kişi katılı-
veriyor. "Neden" diyecekseniz, halkın hiç bir şeyegüve-
ni kalmadı, hakkını kendi araroldu.
Anadolu'nun sıcak insanı aldatılmaktan bıkmış, bir
değişim istiyor. Her gelen sıyasetçi de bunu vaatediyor,
fakat vermiyor. Bakın, Tansu Çiller'i alkışlayan eller de-
ğişim için kalkıyor. Vaat edenin kadın mı, erkek mi oldu-
ğuna bakmıyor; umut ediyor, bir umudun arkasından
koşuyor. 19&5'te genç Demirel'in, 1974'te Karaoğlan'ın,
daha sonra özal'ın peşinden koşan halk da değişimin
ardından koşuyordu. Mesut Yılmaz, ûzal'dan sonra bu-
nu gördü, ama geç kaldı.
Sıcak Anadolu insanı, bu umudu gerçekleştirecekola-
nı arıyor. Kadın mı, erkek mi demeden peşınde koşuyor.
tşaret Demirel'den değil, halktan geliyor.
Tansu Çiller, mührü alıp sandalyeye oturduktan sonra
ekonomik paketlerin iplerini çözmelidir. Görüldü ki, sos-
yalizmi kurmak zordur. Onun için, sosyalistler teker te-
ker alaşağı edildiler. Sosyalizmi kurmak zor da, kapita-
lizmi kurmak kolay mı? Kapitalizmi kurmak isteyenler
de beceremeyip teker teker gittiler. Kapitalizmi gerçek
kurallarıyla işletmek, kurmak Tansu Çiller'e kalmıştır.
Kapitalist ülkeden, onun okullarından, onun diplomala-
nnı almış geliyor. Kapitalizmin kaçaklarını tıkayarak
gerçeğini göstermelidir. Sanırım, önünde eskilerden
başka engeli yoktur...
BULMACA
ğ
üzü 8
SOLDANSAĞA: 1 2 3__4_5 6 7 8 9
1/ Samim Kocagöz'ün bir
öykü kıtabı. 2/ Notada
durak işareti... Tayfı kır-
mızıya doğru şiddetli bir
kayma gösteren, yıldız
görünümlü ve ışmım gü-
cü çok yüksek gökcısmı.
3/ Yemişinden turşu ya-
pılan gebreotunun bir 6
başka adı... Borudan kol j
almakta kullarulan bağ-
lantı parçası. 4/ Yeryüzü
parçası. 5/ "Zaman, an"
anlamında eski sözcük...
Saç örgüsü. 6/ Pamuk ya da ipekle
kanşık pamuktan dokunmuş ka-
hn ve ensız kumaş... Ülke, yurt. 7/
Bir nota... Sepidük ve hekımlikte
kullanılan, tadı buruk bitkısel
madde. 8/ Yaradan, yaratıa..
Oğuz Kağan ile özdeşleştinlen
Hun imparatonı. 9/ Yahya Ke-
mal'in hece ölçüsüylc yazdığı tek
şiiri... Yanardağ kayalıklan ara-
smda bulunan bir feldispat türii.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ JuBo Cortazar'ın, dilimize de çevrilmiş bir romanı.. Sümer-
lerde sağlık tannçası. 2/ Fotoğraf duyarhğını belirtmekte kulla-
nılan sayısal değer... Araba tekerleğinin parmağı. 3/ Yırtıcı bir
hayvan. 4/ Kıraya verilerek gelır geüren mülk... Köpek. 5/ Ku-
zey Afrika'da detfaşlere venlen ad. 6/ Eskiden şairlerin, kaside-
lerinde övgüsünp yaptıklan kişilerden aldıklan para ya da
armağan... Gözliri görmeyen. 7/ Ender, seyrek... Bir nesneye
zorunlu olarak bağh olmayan ve onun özünde bulunmayan ni-
telik. 8/ Ali Ozgetıtürk'un yönettiğı ve Genco Erkal'ın başrolü-
nü oynadığıfilrn.^.Mesaj. 9/ Yeni sıvanmış bir duvar üzerine,
suda kanlmış boyalarla yapılan resim... Kesintilerden sonra
kalan miktar.
KAŞ'TAYAZ-I KIŞŞİRİN BİR EVİNİZVAR
AMMOTEL
Yazın billur deniz
sonbaharda doğada yürüyüş
kışın Toroslar'da avcılık ve
ilkbaharda emsalsiz medeniyetler
İŞTELİK1A
* TOm odalar balkonln, dn«la, WCli
* 24 gaat «ıcak sn
* PA1SAROMİK MANZARAU d d BİR TERAS
2 KİŞİ ODA + KAHVAI31 (AÇK BÜFE): 250.000, TL.
2 KİŞİ ODA + K.AU1 + AKŞAM YEMEG1: 400.000, TL.
TfiH cuüHünhrn OKMUUMU % H IMHII
Rezervasyon: 9 (322) 61791
Kış için İstanbuL- 338 85 07
Aares: Recep Bügin Cad. No: 12/B KAŞ