25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HA2İRAN1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Uğup MumcıTsuz bir dünyanın burukluğu UĞUR MUMCU SON ARAŞTIRMASI Uğur Murncu, evinin bir bölümünü çalışma koşullarına göre düzenlemişti. Dört duvarı kitaplar, dosyalar, dergiler, gazetelerle kaplı büyük bir salonagirdiğiniz zaman, hem bir karışıklığın hem de bir düzenin geçerli olduğu duygusuna kapılırdınız. Bu salon, insana çalışma hevesi aşüayan bir küçük diinyagibiydi. Şimdi kapısı kilitli... Uğur 'suz bir dünyanın burukluğunda zaman geçiyor... Ölümünden kısa bir süre önce birgün, Uğur, yeni çalışmasmı bu düzenlikarışıklık ortammda bana anlatmışh; tek tek belgelerigöstererek, başvurduğu kitapların sayfalannı açarak, neyi amaçladığını söyleyerek... Uğur Mumcu'nun "araştırmacı-gazetecikimliği"benliğine işlemişti, bir konu üzerinde çalışırken günden güne heyecanı yükselirdi; çorak bir toprakta, sert bir kayalıkta çalışan altın arayıcısı gibiydi; gerçeklerin üzerine doğru yürürken gözleri parlar, yüreği küt küt atardı; doğruları savunmak, emek isteyen bir çalışmaya dayandığuıdagüçlenebüir. Emek harcamak, almteri dökmek kolay mı? Kimi zaman kafanı sert duvarlara çarpabüirsin, kimi zaman aradığtn belgeyi bulamazsın, kimı zaman sezgilerinleyürüdüğün yol bir çıkmaza saplanır; ama, yılmayacaksın, araştıracaksın, inceleyeceksin, düşüneceksin, eğer tökezlersen yeniden işe başlayacaksm, gerçeğe ulaşmak için... Uğur, dörtyanı tavanlarakadargazete, kitap, belge, dosya ile kaplı çalışmayerinde "Kûrt Dosyası'hı ayrmtüarıyla ve coşkuyla anlatırken, ben sordum: - Nezaman bitireceksin?.. - Yazmaya başladım abi... Ancak ikimiz de biliyorduk kiaraştırmaya dayanan dizilerin sonuçlanması, araştırma sürecinin bitimine bağhdır. Uğur buyolda epey mesafe ahnıştı; işin içinegirdikçe coşkusu artıyor, derinleşmeye çalışıyordu; ne zaman "tamam" diyeceği bellideğildi; tuttuğunu koparan birgazeteci olduğunu da çoktan kanıtlamıştı. "KürtDosyası"ambirduyarhyanıdahavardı. Günümüzdekimiçevreler, Kürt sorununda "objektif, Türkçe deyişiyle "nesnel"olmayı içlerine sindiremiyorlardı. Duygularıyla konuyayaklaşanlarm ayakları ister istemez yerden kesiliyordu. Vaktiyle "sosyalizm"davasmdabenzeri eğilimler kimi çevreleri sürükleyip götürmüştü. Gerçekler dile getirildiğinde, ikîateşarasındakahnak doğaldı; Türklerin ve Kürtlerinşovenkoşullanmalarlayüklükesimlerı.hoş- lanmadıkları gerçekleriyazıp söyleyenlere hep tepki göstermişlerdir. Uğur bunu bildiği için araştırmasmda kıh kırk yarıyor.aşıntitizlücgösteriyor.bunedenle çalışmayavaş yürüyordu; ama, araştırma daha sonuçlanmadan dilden dile söylentileryayılmıştı. Alçakçasuikast, işte tam bu aşamada düzenlendi. 24 Ocak 1993 'ten buyana beşaygeçti; katılya da katiller bulunamadı. Kovuşturma sürüyor... İnanıyoruzki, Uğur Mumcucinayetininfailleri bulunduğu zaman çok şey değişecek, Türkiye'nin üstünden bir kara örtükalkacaktır. Bunun için katiller bulunmalıdır. Uğur 'un cenaze törenindegözler önüne serilen milyonlar bu istenci dile getirmişlerdir. Uğur Mumcu suikastını düzenleyen katiller meçhulkaldıkça, Türkiye 'de eksik birşeyin varlığmı hep duyumsayacağız.Bu,geieceğedönükgüvenilirliktebirboşluk • . duygusuyaratıyor. Ülkenin üzerine çökenuğursuzluğuaşmak için M * * sevgili Uğur 'un katillerini saptamalıyız. ^JeKjh&Jt* DAM EDİLDİLER Nosıl idamlık olmuşlardı?. 1972 Yıhtıın 31 Mart'ıdır,günlerden cuma. Ânkara ÜniversitesiSiyasalBilgiler Fakültesibirincisımfamfisinde Doğan Fırtına adlı öğrenciarkadaşlarını direnişe çağınyor, Deniz Gezmiş, Hüseyin Aslan ve Yusufİnanf ın infazlan beklenirken Mahir Çayan ve 9arkadaşı güventik güçlerince öldürülmüşlerdi. Tansiypn yüksekti. MİT, potisve Sıkıyönetim innci sınıf amfısinde kürsüdeki gencin konuşması "Bağnnsn Türkiye, bağımsız Türkiye" ve "Kahrolsun faşistler" sloganlan ile kesihyordu. Heyecan dalgası sınıflardan koridorlara kadar yayılmıştı. öğrenciler, 1. sırufın kapısında ve koridorda marş söyleyerek dolaşıyorlardı. "Gün doğdu hep uyandık/ / l ksiperlere dayandık/ uğruna al kanlara boyandık." Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi sınıflan ve koridorlan o gûn bu sloganlar ve bu marşla inli- yordu. Sayılan on-onbeşi bulan bir kısım öğrenci, bu slogan ve marşlarla sınıflara gjrip arkadaşlarını boykota çağırmışü. Günlerden cumaydı. 31 Mart 1972 Cuma. Kürsüdeki öğrenci "Kızıldere'de arkadaş- larmın öldürüldûğüniL, Amerikan emperyalizmi ve yerli işbirlikçüerine karşı direniş" çağnsı yapı- yordu. Direniş, pazartesi gününe kadar boykot de- mekti. ÇAYAN VE ARKADAŞLARI ARANIYOR- Ankara- tstanbul karayolunda çekikn bu fotoğraf 1971 Türkiye'sinden bir özet. 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssü'ndeki üç Batılı teknisyen, Mahir Çayan vearka- daşlan tarafından kaçırıldı. Üç idamı engeUemek istiyorlardı. Ginenlik güçleri alarma geçiriidi. Syasarda gerilimdonıklaKürsüde konuşan öğrendnin adı Doğan, so- yadı Fırtına'ydı. Doğan Fırtına'nın konuşması 1. sınıfta fırüna yaratmaya yetmişti. öğrenciler "KabroJ- sun faşjstler" "Bağımsu Türkiye" sloganlan ile sınıfı ve okulu terk ettiler. Boykotçu öğrencıler, ellerindeki bildirileri dağıtmışlardı. Fakültede sınıflarda, bahcede ve koridorlarda dağıtılan bildiriler elden ele do- laşıyordu. Bildiri "Üç yurtsever kardeşhnizi kmtarmak için fleri" diye başhyor ve şöyle devam ediyor- du: "_. Faşist genenüler çetesi, Hüseyin tnan, Yu- suf Arslan ve Deniz Gezmiş'i katletmeye çau- şryorlar. Amerikan köpeği ceDatlar üç yurtsever gend katlederek halkı yıküracaklannı sanryor- lar_. Işçilef, köyiöler, gençler, askerfer, yurtse- ver subaylar, demokratlar, Ueriti aydnüar, bürün yurtseverier, bütün hatkımız, üç yuirtsever karde- şmrizin kat)edilmesiııe karşı dişe diş mücadeleye atdalım. Ağalarm topraklarma bir şahin gibi da- laimu. TefecOerin gnHaklanna sarüabm» yurt- sever kardeşlernmzin katiDeri bunlardır... (1) MIT, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Aıucara Emniyet Müdürlüğü, öğrenciler arasına görev- lilerini yerleştirmişîerdi. Bir gösteri beklenmekteydi. Bir gün önce Niksar'ın Kızıldere köyünde SBF öğrencisi Mahir Çayan ve 9 arkadaşı gü- venlik kuvvetkrince öldürülmüştü. Her an bir kargaşa beklenmekteydi. Polis, akla gelen ilk önlemleri almışü. Istihbarat da tamdı; ne yapılacağı da karar- laştınlmıştı. Bildiri dağıtılacak, boykot çağnsı yapılacaktı. Polis bundan sonra harekete geçecek ve gös- teridler yakalanacaktı. Bildiride adlanndan söz edilen "üç yurtsever geoç", İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıf öğ- rencisi Deniz Gezmiş, Orta Doğu Teknik Üni- versitesi Fizık Bplümü 2. sınıf öğrencisi Yusuf Arslan ve ODTÜ İdan Ilimler 1. sınıftan ayn- lma Hüseyin Inan'dı. (2) Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1. Nolu Askeri Mahkemesi'nce ölüm cezasına çarptınlmışlar, karar Askeri Yargıtay'dan da geçmişti. Hüküm her an infaz edilebüirdi. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin 68lerde öğrenci hareketleri Avnıpa'da başladL Türkiye'ye ulaşması uzun sürmedi. Ankara ve İstanbul başı çekiyordu. Forumlar, yürüyüşlerle iki büyük kent sarsdıyordu. SUahlıeylemkr siyasflerin vurdumduymaz tavnyla tırmandı. Sıkıyönetim ilan edildi. Ardından 12 Mart muhtırasına kadar gelindi. (Fotoğraf: Cumhuriyet) Yarın: Apo bildiri dagıtıyon İnan'ın infazlan beklenirken, Kızıldere'de Ma- hir Çayan ve dokuz arkadaşı güvenlik güçlerin- ce öldürülmüşlerdi. Her iki olay tansiyonu yükseltmışti. Her an bir olay beklenmekteydi. SBF öğrencısi Mahir Çayan ve arkadaşlan, 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssü'nde ca- hşan biri Kanadalı, ikisi Ingjliz üç teknisyeni kaçınp Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyün- de muhtar Emrullah Arslan'ın evinde sak- lanmışlardı. Tutuklu bulunduklan İstanbul Kartal Aske- ri Cezaevi'nden tünel kazarak kaçmayı başa- ran Çayan ve arkadaşlan, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesi'nce ölüm cezasına çarptınlan Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan haklanndaki karann infaz edılmemesini isteyen bir bildınyi Ünye'de kaçırdıklan İngilizlerin şifreli kasasına bı- rakmışlardı. Bu bildiri radyoda yayınlanmahydı. Yoksa rehin alınan teknisyenler öldürüleceklerdi. Kararlan kesindi! Çayan ve arkadaşlan, İsrail'in İstanbul Baş- konsolosu Eb-om'u kaçınp öldürmek ve gizli örgüt kurmak suçlanndan yargılamyorlardı. Teknisyenler, 26 mart günü oturduklan apartmandan kaçınlmışlardı. Olay, 27 mart sabahı îdşleri Bakanhğı'nca duyulmuş_tu. Fatsa-Unye-Niksar ilçelerinde aramalar başladı. Niksar-Ünye karayolunda yapılan bir arama, Çayan ve arkadaşlannın izlennı bulma- ya yetti. Aramada ele geçen Hasan Yılmaz'ın hemen dili çözüldü; "Bana 100 lira verdiler. Rehberlik vapnm, yol gösterdun. Hepsi de Kızıldere kö)ündeler." Saklandıklan evin sahibi Muhtar Emrullah bulundu. Ve tabii konuştunıldu. İçişleri Bakanı Ferit Kubat, Jandarma Genel Komutanlığı İstıhba- rat Başkanı General Vehbi Parlar, Samsun Jan- darma Bölge Komutanı Al- bay Celal Du- rukan. 29 mart günü Kızıldere köyüne gittiler. (3) (1) Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 3 ISumarah Sıkıvönetirn Mahkemesi'nin 7 Mart 1973gün ve 1973/13 evrak, 1973/13 esas ve 1973/8 sayıh gerekçeh' karan s. 4 (2) - Deniz Gezmiş, YusufArslan ve Hüseyin İnan, TuğgeneralAS Elverdibaşkanhğındaki Ankara 1. \olu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce 9.10.1971 günü ölüm cezasına çarptınlehlar. Bu karar, Askeri Yargıtay 2. Dairesi'nce 10.1.1972 tarüunde onanth. Bkz. HaEt Çelenk, İdam GecesiAmlan ve Kararlar, ÜTke Yay., s. 118 vd. Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın eylenueri ve savunmalan hakkında Bkz. 1. THKO Davası, Yöntem Yayınlan,s. 111 vd. (3)- .\ihat Erim hükümetüdn İçişleri Bakanı Ferit Kubat 'm31 Mart 1972 günü TBMM'de yaptığı konuşma. ( TBMM Tutanak Dergid, D:3, CUt 23,64, Birleşim, s. 411 vd.) POlMKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Anadolu'nun Sıcagı...Ortalık alacakaranlık, olaylar bir belirsizlik içindey- ken, herkes birbirini "erken seçim"le korkutuyor. Süley- man Bey de, Mesut Yılmaz da, Tansu Çiller de erken seçim diyorlar. Seçim türküleri söylenirken, "erken se- çim" acaba kimin daha çok işine yarar? Süleyman Bey Çankaya'ya çıktıktan sonra herşey ol- duğu yerde kalakaldı. Oikkat ederseniz, herkes tatlı ca- nını kurtarmaya çalışıyor. Sağlam bir yerde duran tek kişi, Süleyman Bey'dir. Ötekiler, hertürlü anlaşmazlığın önüne erken seçim tehdidiyle çıkıyor. Erken seçimi, parti liderleri ister de, milletvekilleri is- ter mi? Bildiğim kadanyla milletvekilleri, zaman varken, erken seçimi hiç birşekilde istemezler. Çünkü "gidipde gelmemek" vardır. Seçim masraflarını gözönünealırsa- nız, seçim en pahalı silahtır. Seçim sırasında durmadan harcayacaksınız, bir de harcadıklarınızı alamadınız mı, yandığınızın resmidir. Tansu Çiller dilimize yeni bir deyiş getirdi: "Anadolu'- nun sıcak insanlan". Anadolu'nun sıcak insanları, kuru- lacak olan hükümetten çok şey bekliyorlar. Bir yitirdikle- rini, bir de istemlerini... Hükümet kurulup da göreve başladı mı, "istek paketleri" ortaya çıkıyor. Istekler yeri- ne gelmezse "Anadolu'nun sıcak insanlan"nı bağra basmak yetmiyor, onlara en kısa sürede hayal ettıklerini vereceksiniz. 100 günlük, 500 gunlük reçeteler gösterip kaçmayacaksınız. Sanırım, Tansu Çiller'e verilen oylar bu vadelerin kızgınlığıdır. Oemirel'in bırakıp kaçmasına kızdılar da bu oyları verdiler. Yoksa oylarını, bildikleri, tanıdıkları Sezgın den niye esirgesinler? Bunu DYP yö- neticileriçokiyi biliyorlar. Hükümet vaatederde ilk ağız- da halka bir şey veremezse bunun sonu, Başkan yar- dımcılarından Mehmet Dülger'in dediği gibi "hiç de iç açıcı" olmaz. Halk birkaç seçimdir, aldatıldığının iyice farkına var- mıştır. Söyleniyor, vaat ediliyor, oylar gidiyor, sandıklar kapamyor, sandıklar açılıyor, bir de bakılıyor ki elde yok avuçta yok, bir gürültü geçmiş gitmiş oluyor. Süleyman Bey çok şeyler vaat edip gelmişti. Her şeyi ortalık yerde bırakıp Çankaya'ya çekilivermesi, halkı sanıldığından çok kızdırmıştır. "Baba bizi böyle bırakıp gitmeyecek- ti...!" diyorlar. Halkın çok kızgın olduğu, öfkesini başka şeylerden almasından belli değil mi? Bir cinsi sapığı öl- dürmek için, binlerce kişi bir meydanda toplanıveriyor. Bir yürüyüşe, anlamını bile bilmeden binlerce kişi katılı- veriyor. "Neden" diyecekseniz, halkın hiç bir şeyegüve- ni kalmadı, hakkını kendi araroldu. Anadolu'nun sıcak insanı aldatılmaktan bıkmış, bir değişim istiyor. Her gelen sıyasetçi de bunu vaatediyor, fakat vermiyor. Bakın, Tansu Çiller'i alkışlayan eller de- ğişim için kalkıyor. Vaat edenin kadın mı, erkek mi oldu- ğuna bakmıyor; umut ediyor, bir umudun arkasından koşuyor. 19&5'te genç Demirel'in, 1974'te Karaoğlan'ın, daha sonra özal'ın peşinden koşan halk da değişimin ardından koşuyordu. Mesut Yılmaz, ûzal'dan sonra bu- nu gördü, ama geç kaldı. Sıcak Anadolu insanı, bu umudu gerçekleştirecekola- nı arıyor. Kadın mı, erkek mi demeden peşınde koşuyor. tşaret Demirel'den değil, halktan geliyor. Tansu Çiller, mührü alıp sandalyeye oturduktan sonra ekonomik paketlerin iplerini çözmelidir. Görüldü ki, sos- yalizmi kurmak zordur. Onun için, sosyalistler teker te- ker alaşağı edildiler. Sosyalizmi kurmak zor da, kapita- lizmi kurmak kolay mı? Kapitalizmi kurmak isteyenler de beceremeyip teker teker gittiler. Kapitalizmi gerçek kurallarıyla işletmek, kurmak Tansu Çiller'e kalmıştır. Kapitalist ülkeden, onun okullarından, onun diplomala- nnı almış geliyor. Kapitalizmin kaçaklarını tıkayarak gerçeğini göstermelidir. Sanırım, önünde eskilerden başka engeli yoktur... BULMACA ğ üzü 8 SOLDANSAĞA: 1 2 3__4_5 6 7 8 9 1/ Samim Kocagöz'ün bir öykü kıtabı. 2/ Notada durak işareti... Tayfı kır- mızıya doğru şiddetli bir kayma gösteren, yıldız görünümlü ve ışmım gü- cü çok yüksek gökcısmı. 3/ Yemişinden turşu ya- pılan gebreotunun bir 6 başka adı... Borudan kol j almakta kullarulan bağ- lantı parçası. 4/ Yeryüzü parçası. 5/ "Zaman, an" anlamında eski sözcük... Saç örgüsü. 6/ Pamuk ya da ipekle kanşık pamuktan dokunmuş ka- hn ve ensız kumaş... Ülke, yurt. 7/ Bir nota... Sepidük ve hekımlikte kullanılan, tadı buruk bitkısel madde. 8/ Yaradan, yaratıa.. Oğuz Kağan ile özdeşleştinlen Hun imparatonı. 9/ Yahya Ke- mal'in hece ölçüsüylc yazdığı tek şiiri... Yanardağ kayalıklan ara- smda bulunan bir feldispat türii. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ JuBo Cortazar'ın, dilimize de çevrilmiş bir romanı.. Sümer- lerde sağlık tannçası. 2/ Fotoğraf duyarhğını belirtmekte kulla- nılan sayısal değer... Araba tekerleğinin parmağı. 3/ Yırtıcı bir hayvan. 4/ Kıraya verilerek gelır geüren mülk... Köpek. 5/ Ku- zey Afrika'da detfaşlere venlen ad. 6/ Eskiden şairlerin, kaside- lerinde övgüsünp yaptıklan kişilerden aldıklan para ya da armağan... Gözliri görmeyen. 7/ Ender, seyrek... Bir nesneye zorunlu olarak bağh olmayan ve onun özünde bulunmayan ni- telik. 8/ Ali Ozgetıtürk'un yönettiğı ve Genco Erkal'ın başrolü- nü oynadığıfilrn.^.Mesaj. 9/ Yeni sıvanmış bir duvar üzerine, suda kanlmış boyalarla yapılan resim... Kesintilerden sonra kalan miktar. KAŞ'TAYAZ-I KIŞŞİRİN BİR EVİNİZVAR AMMOTEL Yazın billur deniz sonbaharda doğada yürüyüş kışın Toroslar'da avcılık ve ilkbaharda emsalsiz medeniyetler İŞTELİK1A * TOm odalar balkonln, dn«la, WCli * 24 gaat «ıcak sn * PA1SAROMİK MANZARAU d d BİR TERAS 2 KİŞİ ODA + KAHVAI31 (AÇK BÜFE): 250.000, TL. 2 KİŞİ ODA + K.AU1 + AKŞAM YEMEG1: 400.000, TL. TfiH cuüHünhrn OKMUUMU % H IMHII Rezervasyon: 9 (322) 61791 Kış için İstanbuL- 338 85 07 Aares: Recep Bügin Cad. No: 12/B KAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle