Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZIRAN1993 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Siyasalyozlaşmavekleptokrasi-1
Ülkemızde geçen yaklaşık son on yıl ıçensınde akıl almayacak
türde ve boyutta ortaya çıkan, hızla yaygınlaşan \e
kurumsallaşan siyasal yozlaşmalann ortadan kaldınlması için
mutlaka onlemler almması zorunludur
Doç. Dr. COŞKUN CAN AKTAN Dokuz Eylül Ünıv.
kundur
Rüşvefc Kamu gorevlılennın kamu-
sal mal ve hızmetlenn arz edılmesınde
gorev ve vetküenru kotuye kullanarak
ve muhaiap olduklan kışı ve kurumla-
ra ayncabkb ışlem yaparak para ya da
başka şekıllerde bır çıkar sağlamalan-
na rüşvet adı venlmektedır
Zimmet: Kamu gorevlılennın para
ve mal rutekğı taşıyan kamusal bır
kavnağı \asalara aykın olarak kışısel
kullanımı ıçın harcaması ya da kullan-
ması zimmet olarak adlandınlmakta-
dır
Siyasal kayırmacüık: Siyasal paru-
lenn, ıktıdara geldıkten sonra kendıle-
nru destekleven seçmen gruplanna çe-
şıtb şekıllerde ayncalıklı ışlem yaparak
bu kımselere haksız yere menfaat sağ-
lamalanna "siyasal kayırmacüık" adı
venlmektedır Siyasal kayırmacılık,
"siyasal yandaşlık" ya da "partı-
zanbk" olarak da adlandınlmaktadır
Patronaj: Burokrasının ûst düzeyın-
de siyasal kayırmaalık eğılımlen pat-
ronaj (patronage) olarak adlandınl-
P
olıük karar alma mekanız-
masında rol alan aktörle-
nn (seçmenler, polıtıkacı-
lar burokratlar, baskı \e
çıkar gruplan) "özel çıkar"
sağlama gavesıyle toplum-
da mevcut hukukı, dını, ahlakı ve kul-
turel normlan ıhlal edıcı davranış ve
eylemlerde bulunmalanna politik yoı-
laşma adı venhr Sıvaset bılımalen,
halk dıbnde "'yolsuzluk', ' yağmacı-
lık", "yıyrabk", "fırsatabk", 'koşe
donuculuk", "soygunculuk", "torpıl"
ve daha buna benzer pek çok kavram
ıle ıfade edılen polıtık yozlaşmalan po-
litik patoloji adı venlen bır alt dısıplın
ıçensınde ıncelemektedırler Poîıük
patoloji kısaca, polıtık yozlaşmalan,
deyım yenndeyse "siyasal hastahkla-
n" ınceleyen bır bıbm dalıdır
Politik yozlaşmanın tûrieri
Siyasal karar alma surecınde ortaya
çıkan siyasal yozlaşmalann başlıca
turlennı şu şekılde ozetlemek mum-
maktadır Bır başka deyışle seçımı ka-
zanan siyasal partının, ust duzey bü-
rokratlan gorevden alması ve bun-
lann yenne kendı siyasal yandaşlanru
ve partı mensuplannı yerleştırmesı,
patronaj olarak bıbnmektedır
Nepotizm ve kromzm (stdam kayır-
macılık): Bır kımsenın becen, kabıb-
yet, başan ve eğıtım duzeyı vb faktör-
ler dıkkate abnmaksızın sadece pohtı-
kaa ve bûrokratlar ıle olan akrababk
ve dostluk ılışkılen esas ahnarak kamu
görevbsı olarak ıstıhdam edıbnesı, po-
btık yozlaşmanın bır başka türudur
Akrababk ıbşkılenne dayab olarak bır
kımsenın kamu gorevıne atanmasma
nepotizm, arkadaşbk-dostluk ıbşkıle-
nne dayalı olarak yapılan bır atamaya
ıse kronızm adı venlmektedır
Hizmet kayırmacılığı: Siyasal ıktı-
dann yenıden seçılebılmek amacıyla
bütçe tahsısatlannı oylannı maksımı-
ze edecek şekılde kendı seçım bölgele-
nne tahsıs etmesı ve butçe kaynaklan-
nı yağmalamasıdır
Lobicilik: Baskı ve çıkar gruplan-
mn, siyasal partıler, burokrası, basın
ve kamuoyunu kendı çıkarlan doğrul-
tusunda etkıleme çabalan lobıalık
olarak adlandınlmaktadır
Rant koUama: Baskı ve çıkar grupla-
nnın devlet tarafından "yapay" (sunı)
olarak yaratılmış bır ekonomık trans-
fen elde etmek ıçın gınştıklen faabyet-
lere, rant kollama va da transfer kolla-
ma adı venbr Rant kollamarun, tanfe
kollama, kota kollama, teşvık kolla-
ma gıbı değışık turlen mevoıttur
Kamu sırlannı sızdırma ve vur-
gunculuk: Gızlılık ıçensınde korun-
ması gereken bılgı ve belgelenn kamu
gorevblennce özel çıkar sağlama gaye-
sıyle bazı ozel kışı ve kurumlara açı-
klanması >a da aktanbnasına kamu
sırlannı sızdırma adı v enlmektedır Bu
tür pobtık > ozlaşma halk dılınde
yaygın bır şekılde "vurgunculuk" ola-
rak adlandınbnaktadır
Gönül yapma: Siyasal ıktıdann, se-
çım oncesınde kendısıne > ardımcı olan
ve destek veren bazı partızan gruplan
seçım sonrasında devleUn olanak ve
kaynaklanndan daha fazla vararlan-
dırması "gonul \apma" va da "suvas-
yon" olarak adlandmlmaktadır
Politik dalavere: Aşın vaatte bulun-
ma, yalan, propaganda, aşın bılgı sun-
ma ve gtzblık, pobtık dalaverenın baş-
bca turlennı oluşturmaktadır Pobtık
dalavereve "pobtık manıpulasyon"
adı da venlmektedır
Kleptokrasi
Siyasal yozlaşmalar gunumuzde,
çağdaş demokrasılerde addı ve tehb-
keb boyutlara ulaşmışUr Çağdaş de-
mokrasılerdekı bu yapıyı kleptokrasi
olarak adlandırmak mumkundur
Kleptokrasi, kısaca hırsızlığın ve yol-
suzluğun, bılımsel bır ıfadeyle "siyasal
yozlaşmalann egemeri olduğu devlet
duzem"dır Kleptokrasi, etımolojık
açıdan eskı Yunancadakı ıkı sozcuk-
ten (klept ve kratos) turetılmıştır Klep
ve klepteın sozcuklen. eskı Yunanca-
da "çabnak", "hırsızlık etmek" an-
lamlanna gelıyordu Kratos ıse "ıktı-
dar", "erk" anlamındadır Kleptos-
kratos, hırsızlık ve yolsuzluğun devlet-
te egemen olması demektır
Türkije'de...
Ülkemızde geçen yaklaşık son on yıl
ıçensınde akıl almavacak turde ve bo-
yutta ortaya çıkan, hızla yaygınlaşan
ve kurumsallaşan siyasal yozlaşmala-
nn ortadan kaldınlması ıçın mutlaka
onlemler abnması zorunludur Ülke-
mızde uretken toplumdan rant toplu-
muna ya da transfer toplumuna doğru
yönebşın onemb sosyal mabyetlen ol-
muştur Toplum vaşamımızdakı tüm
bunabmlann ve sorunlann er ya da
geç hukukla çozumlenebıleceğıne \e
demokrasının tum hastabklanrun
daha fazla demokrası ıle çozumlenebı-
leceğıne ınanmab ve bu uğurda muca-
dele vermebyız Gelecek yazımda
kleptokrasının neden ve sonuçlan, bu-
nun >ok edılmesı ustünde duracağım
ARADABİR
AYNUR SOYDAN
IÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Enstitüsü Araştvrma Görevlisi
YaratmaveBilgilenme
Özgürsüzlüğû
Tarıhsel sureç ıçınde ınsan denılen canlı turunun,
obur canlılara ustunluğunu vurgulamak ıçın sureklı bır
ayırdedıcı özellık ya da ozellıkler arama çabasmda ol-
duğu goruluyor Insanı obur canlılara ustun kılan onemlı
ozellıklerınden bırı de okuyabılme yetısı Insan aklının
yaratıcılığı yazıyı keşfettığınden berı okuyabılıyor ınsan
Dılı gorselleştırıp kağıda doken yazı, aynı zamanda en
eskı ve en onemlı ıletışım araçlarından bırı olarak karşı-
mıza çıkıyor Kağıda dokulen bu çeşıtlı ışaretlere dayalı
dtzgenırt (sıstemın) bır alıcı tarafından algılanmasıyla
gerçekleşen ıletışım de ' okuma ' olarak nıtelendırılıyor
Okumanın, buna bağlı olarak bılgılenmenın ozgurce
bır eylem olarak gerçekleştırılmesı ne yazık kı çeşıtlı za-
manlarda, çeşıtlı bıçımlerde engellemelerle karşılaşt
ve bu engellemeler ozellıkle az gelışmış ulkelerde ıçın-
de bulunduğumuz çağda da suregelmekte Ancak, ın-
san aklının gorelı ozgurleşmış olması da bu eylemı o
denlı anlamsız kılmakta Gelışmışlık koşullarını henuz
tumüyle sağlayamamış ülkemızde okuma ozgurluğu
konusunda karşılaştığımız çelışkılı goruş ve eylemler de
bu durumun bır yansıması olarak karşımıza çıkıyor
Kutuphanelerımızın duvarlarında yer alan "okumak
gelışmektır' 'okumak ozgurluktur okumak yaşa-
maktır" tumcelerını okuduktan sonra, bır gunluk gazete-
de kıtap toplatılması yolundakı yazıya rastlanıyor ve bu
durum da gerektığı gıbı tepkı gormûyorsa, okuma (bılgı-
lenme) özgurluğunun ıçerığme ılışkın soru ışaretlerı
kaçınılmaz oluyor
Insanımızın yaratma ve bılgılenme ozgurluğune ındı-
rılen en son darbelerden bırı de llhan Arsel ın, yılların
bırıkımı ve çalışmasıyla urettığı 'Aydın ve Aydın ' adlı
kıtabının TCK'nın 175/3 sayılı maddesıne muhalefet ge-
rekçesıyle toplatılması sonucunda gerçekleştı Arsel, kı-
tabında dunya muslumanlarının %99'unun "akılcı uy-
garlığın" oluşmadığı bolgelerde yaşadığı duşundurucu
gerçeğınden yola çıkarak, daha oncekı yapıtlarında da
vurguladığı gıbı şerıatçı bakış açısının akılcı duşunceyı
engelledığı temasını ışlemekte Arsel'm bır duşunce ta-
rıhı nıtelığındekı' Batı dunyası halklarının gelışmışlığıy-
le, şerıat dunyası halklannın gerılığı arasındakı farkın,
bırbırınden değer ve derece ıtıbarıyle farklı aydın tıplerı-
nın yarattığı sonuçlardan kaynaklandığını' vurguladığı
yapttının yasa gereğı toplatılması, yaratma, okuma ve
bılgılenme özgurluğunun gerçekte var olmadığını orta-
ya koymakta Bu arada kutuphane duvarlarında yer alan
"*t>kumayı ozendırıcı nrtelıktekı tumcelerı de anlamsızlaş-
tırmakta
Içınde yaşadığımız kısır duşunsel ortama katkı yap-
maya çalışan araştırmacıların yılgınlığa suruklenmesı,
uretımlerının engellenmesı, gunumüze dek yapılmış ha-
taların yınelenmesınden başka hıçbır anlam taşımaz
Uygarlığın bugun geldığı aşama ve yaşadığımız ulkenın
bu uygarlık ıçınde yer alma savı da bu turden davranış-
ları hoş goremez Ayrıca belırtmek gerekır kı kıtap top-
latmanın htçbır gerekçesı olamaz Son yıllarda gelıştırı-
len polıtıkaların ve bu yonde davranan kıtle ıletışım
araçlarının (medyaların) toplum uzerındekı yoğun etkısı
uyuşturucu ışlevı gormuş ve kulturel yozlaştırma surecı
başlatılmışken, maddı değerlerın ınsanların yaşamında
btrıncıl ışlevı sağlanmışken, kıtap toplatılması bu etkıle-
nn kalıcı olmasını sağlama çabası gıbı gozukmektedır
Bılınmelıdır kı uygarlığın gelışımı verılı değerlerın
reddedılmesı, buna bağlı olarak da aykırı duşuncelerın
ortaya çıkıp çeşıtlı yollarla kanıtlanmasıyla gerçekleş-
mıştır Bu yolda nıce araştırmacı, duşunür ve bılımcı acı-
lar çekmıştır Toplumlar da bu acılara ortak olmuştur
Geçmışı bu denlı net görebılıyor ve yargılıyorsak, şu
ya da bu bıçımde okuma şansına sahıp oluşumuzdan-
dır Tarıhten ders çıkarma olanağımızın bulunması ha-
talarımızı azaltmalıdır
BİZİM LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VAKFI
YARARINA KARMA RESİM SERGİSİ
Ülkemızıngüzıdevetanınmışressamlarınm BİZİM LÖSE-
MİLİ ÇOCUKLARVAKFI'naarmağan ettığı değerlıtablolardan
oluşan karma resım sergısı 28 hazıran -11 temmuz tarıhlerı
arasında The Marmara Sergı Salonu'nda gerçekleşecektır
Tüm vakıf dostları davetlıdır
VMufBaşkanı
Prof. Dr. GÜNDÜZ GEDİKOĞLU
SARIYER SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı 1993 383
Mahkememızın 1993 383 esas 993/460 karar sayılı 26 5 1993
tarıhlı ılamı ıle Sıvas, Zara, Karahısar kovu alt 076 02 hane 45,42
savfada nufusa kayıtlı 1973 doğumlu Hamıde Eser'ın annesı Senem
Eser'ın vela>etı altına dhnmasına karar \ enlmıştır
Hukum ozetı venne kaım olmak uzere ılancn leblığ olunur
Bavın 6^70
TARHŞMA
Şu "kaybolup gitme" konusu
D
emırel. "gerçek
ıcra katı" olan
hükumetten
aynlıp, "gerçek
ıcra kaü"
olmayan
Cumhurbaşkanlığı'na geçıp
oturdu
AmaTurk siyasal yaşamından,
orada etkıb ve etkın olmaktan
kopmayı da gonlune bır türlü
sındıremıyor gabba kı
'Çankaya'da kaybolup
gıtmeyeceğını" soyluyor
Pobtıİcayı oradan yuruteceğını
duyumsatıyor
Cındoruk da onun bu eğıbmıru
sezdığı ıçın onun golge
başbakanı olmayı reddettı
Nasıl sezmesm kı, Demırel
anayasa sınınnı aşmamak
üzere, fakat ana> asal yetkılennı
de kullanarak halkın sıvıl
toplum kurumlanyla y akın ılgı
kuracakmış, yasama organıyla
hukumet arasında da bağ
kuracakmış, yabancı ulkclerle
dıyalog kurmada olan
deneyımınden > ararlanılması
gerekırmış, devletı de
rasyonabze etmek aynca
gerekırmış Onun ıçın
Çankaya'yı bır protokol yen
kılmayacakmış, (yanı, orasını,
Turkıye'nm kafası-ıstencı-dıh
olarak. etkıb ve etkın
kılacakmış, )AmaBeyaz
Saray"dan da aynmb
olacakmış ÇunkuBeyaz
Saray'ın efendısı (senyorü),
sıstemın ruüru ıçınde.
danışmanlanna dırayetını ve
serbesthğını kapünrmış
Musaadenızle, bu
değerlendırmeyı ve bır
başkancıbk programını
andıran bu tasanmlannı
tartahmmı
9
I- Hem "82 yetkılenne
sanlmak", hem de "anayasa
sınırlan"nı aşmamak,
demokraük ve tutarb gıbı
gozuküyor Amadeğıl
1
"82 yetkılen", demokrası
>etkılendeğıldır Onlar, bır
anayasal bıçım alünda
"demokrasının gaspı"
yetkılendır, demokrası yenne,
ona harus (sadakatsız)
olanlann kendı bıreysel-ındı
ıstenç ve sultalannı koyma
araçlandır
Tanhın. Demırerın omuzlanna
yukledığı mısyon ıse 82'yı
bertaraf etmek ıçın çaba
harcamak, en aşağı, ona
sığınmamak değıl mıdır
9
Öyledır Fakat Çankaya'ya
çıİcınca neden 82'nın
"gasıp"lannı kullanacağını
soy leyıp duru> or° Neden
oıüann "demokrası hukuku"
ıçınde olma> an ve asbnda
demokrasıyı "asıyaî bır
pederanebk velayetı" \çıne
sokan hukukunun sınırlan
ıçınde kalacağını yıneleyıp
duruyor
9
"Ortada bır anayasa var
Elbette ona uyacağız, uymayıp
sunş (karmaşa) mı yaratalım"
dememeb Ortada bır
'demokrası' var, uygulanacak ve
uyulacak olan, onun
yüzyıllardan gelen ve süreklı
olan kuramlan -kunımlan-
ılkelen -mekanızmalandır
82'ye karşın (rağmen). bunlann
nasıl kullanılacağını
uzmanlardan once Demırel'ın
devlet deneyımı ve formasyonu
pek âlâ bulur
II- Halkla, sıvıl toplum
kurumlanyla bağ kurmak, her
kamu gorevbsının ve
pobükaanın ışıdır
Ama bunda temel ışlev ve
etkıbbk - etkınbk, sorumluluk
asbnda hukumetındır Hele
\ asama v e hukûmetın
arasındakı bağı.
parlamentanzmde, ıdarerun
-yuruünenın-sonımlu
hukümeün şefı olan, aynı
zamanda ıcranın davandığı
başat çoğunluğun lıden. onun
ortaklannın da kılavuz onden
olan başbakan kurar
Parlamentanzmde, boyle
oknuştur
III- Demırel ın, yalnızyabancı
ulkelerde dıyalog kurma
deneyımlennden değıl, butun
_deneyımlennden, akılb bır
demokrası, elbette yararlanır
Ama Türkıv e'nın dıb-kafası-
ıstena olma hakkı, yetkısı,
vetısı, tekelhabnde
hukumetındır O,ncaetüğı
vakıt cumhurbaşkanı. bu
alanlarda rol alır
IV- Dev letı, rasyonalıze etmek,
elbettegerekır Toplumlarve
dev let ılışkılen hızlı bır değışım
ıçındedır Elektronıkçagını,
bılgı çağı ızlemektedır Insan
haklan hıçbır zaman bugunku
kadar \ ay gın-denn bır doktnn
durumuna gelmemıştır
Uluslararası
Komısyon-Dıvan- ve
mahkeme, butun dunya
y onetıcılenru susta
durduruyor Her şe>den once
ulusal hukuklan kullanan
yargıçlar. ulusalbk ustu bır
hukuku uyguluyorlar, artık
sı>asal-sosval-kulturel ılışkılen
kendınde toplavıp yonetme
ıstıdadı olan bır kureselleşme
akımı ılerh>or
Ama butün bu olumluluklara
karşı ırkçlık-ırk vedınaynmına
davalıbır
ulusçuluk-dunvevilığı
uhrevıyetle butunleşüren bır
koktenalık, uluslararası bır
kartelahğın kâr, faız, rant
çıkarcıbğı da hıçbır zaman bu
megapol bovutlanna çıkıp
yüku alt sosval katmanlann
omuzlanna yukleme
vahşıbğıneduşmemıştı Onun
ıçın ulus v e ulusustu alanlarda
bır rasyonabzasyon. elbette
gerekır
V- Şu Be>az Sarav fenomasını
da ıyı bılmemız gerekır
Başkanb hukumet sıstemı.
Amenkan toplumunun, İngılız
mustameresı (somurgesı)
olduğu zamanlardan ben gelen
bır gebşımın urûnudur Bu
gehşımın dışındakı ulkelerde de
mutlu sonuç vermemıştır Ama
şunu da bılelım kı oradakı
başkanlar, dırayetlenru ve
serbestbklennı danışmanlanna
kaptırmazlar, tersıne, onlann
efendısı olurlar
VI- Gelebm şu kaybolup gıtme
ışıne
Demırel acabaTurk
pobtıkasında, kendı partısının
Türkler mi, yabanalar mı?..
abana
duşmanbğı
tenmının
tanımı kısaca,
başkasının
varbğını kendı
yaşam alanı ıçınde kabul
etmeme dıye olabıbr Özneolan
-"kendı"-nesne>i-"başkası"-
tanımıyor, onu reddedıyor ve
gerekırse ozne, nesneyı yok
etmeyıbılegözeabyor "Yeru
ırkçıhk" ıdeologlan, bılımsel
olarak yokluğu kanıtlanmış
"ustun ırk" kuramlannı bır
kenara bırakıp, bır gnıbun ya
da bır toplumun siyasal,
ekonomik ve kulturel kunbğını
başka bır gruba, bır topluma ve
ulusa karşı korumaya
soyunuyorlar "Kendı
kıinbğım ebmden gıdı> or",
"bütun sorunlanmın nedera,
o" savlanyla kendı kendını
koruma duygulan
vurgulanıyor, ön plana
çıkıyor .
O, yanı "başkası", oznenın
kendısıne, oznenın uyesı
olduğu gruba ya da topluma
karşı parazıt bır v arbk olarak
gostenbyor Parazıtın temızbğı
ıse ancak ona düşman olunarak
hayata geçınlebılecek bır şey,
Yabana duşmanbğı. ırkçıbk
Eten Balıbar'ın bır cûmlesıyle,
bugûnun yabana duşmanbğı
"ıçınde ırk olmayan ırkçıbk"
Irk sözcüğunu kullanmadan
yapılan ırkçıbkla, aşın sağ veya
yenı faşışler kendılennı
duyurmak ıçın acaba taktık mı
ışguzarlannca hazırlanan o şu
kadar ımzab ada> bk belgesıne ,
"Bevler ben parlamenter
demokrasının en dınamık. en
yetkılı en etkıb yönetıcıbk
vennde kabp. Turkı> e'nın
venıden yapılanması,
dev ınımlendınlmesı
gebştınlmesı gelecek çağlara
taşınması ışlev ımde kalmak
ıstıyorum Çunkuorası
demokrasının başat ınşa
>endır" dıyerek şıddetle karşı
gelmedığı. dost ortaklannın
uyanlannı dınlemedığı tersıne
yenı duşler gormeve başladığı
zamandan ben kaybolmadı mı
9
' Demokrasının
parlamentanzmı, bunu
gerektırmez mı
9
Evet, Çankaya bır protokol
ven olmasın ama 82'nın fuzub,
haşıv. demokrasıyı
gudukleştırme > etkılenne
day anarak'Turkıy e'nın sev k
ve ıdare edıldığı bır tepe. hıç
olmasm " Olursa, o, bır
"parlamenter demokrasıf
degıldır
Hıç kımsenın akbna da
Mustafa Kemal, İsmet Inönü
orneklen gebnesın Onlar.
yepyenı bır laık \e sosyal
orgude olacak olan bır "asn
heyet-ı ıctımaıyye kurma"
ışlevının, gorevının
kuruculan-koruyuculan-gelış-
tınalen ıdıler Bundan gelen bır
mısyonla. rejımle
butunleşmışlerdı Beraberce
gerekb de\ nmlen y aptılar
Turkıv. e yı de sav aş ateşlen
dışında tuttular
Şımdı artık parlamenter
demokrasımızı. ınsan
haklanna butün sosyopobük
ve kulturel "srvıl toplum
dınamıklen"nın eleştınlen v e
katkısına dayah bır' konsensus
demokrasısf'ne açma
donemındevız
Bu açıhmın sahıbı ulustur
-onun dınamıklendır- baş
dınamık olan partılerdır
-partılenn sorumlu
hukumetlendır
Prof. Bahri Savcı
PENCERE
değışünyorlar9
Değışen dunyayı şaşkınbkla
seyreden "sokaktakı ınsan"
büyuk sorulara hemen kısa
yoldan yanıt anyor Bu arayışa,
bılgı susamışbğına yenı
faşızmın ıdeologlan,
kuramcılan bır > andan dını
bo> utlarda, bır > andan
mılhyetçı açıdan ya da salt
"görûnen şey' le yanıt
venyorlar "Goruvorsunuzya.
bunlann hepsını at dışan. bak o
zaman ışsızbk nasıl
çözümlenır "
Gelışmış Avrupa ulkelennde,
kafalan fazla yormamak ıçın
ırk sorununu gündeme
geürmeden yaşanan sorunlan o
"gorunen şey". "başkasıyla"
açıklamak en "anlaşıbr" bır
yanıt oldu Yenıfaşızmm
lokomoüfı bugûn, ırk
sozcuğunu kullanmadan
"yabana duşmankğı" oldu
Sıyası alanda yabana
duşmanbğı butün sıyası
goruşler tarafından -sol'un bır
bölümu de ıçınde- kullanıbyor
Nedenı ıse "buyuk oy
kazançlan" Böylece hıç kımse
bu o> pazannı kaybetmek
ıstemıyor
Abnanya'da, özebnde Turkıye
kokenlı topluma, Belçıka'da,
ozelınde Fas kokenb topluma,
Fransa'da, ozebnde Cezayır v e
Fas kokenb topluma,
Ingıltere'de, ozelınde zenalere
yapılan saldınlar, gerçek
anlamıyla tüm yabanalara
karşı yapılmış ve v apılan
saldınlardır
Onun ıçın sorun salt bır
topluluğun sorunu değıl.
Avrupa'da > aşayan butun
yabanalannsorunudur Vebu
sorun bır sıyası sorundur
Aycan Hamarat
Brüksel - Sosyal
Hizmet Uzmanı
Turan'ın Kapısı...
Azerbaycan duman oldu bırbırıne gırdı, tozdan du-
mandan ferman okunmuyor
Neden'?
Neden Ermenıstan duman olmuyor da Azerbaycan'ın
altı ustune gelıyor? Neden Baku de polıtıkacılar bırbırı-
ne gırıyor^1
Neden Ermenıler Dağlık Karabağ'ı ele geçı-
rırken toplum ortakduşmana karşı seferberlığegırışmı-
yor da kendı ıçınde bırbırını boğazlamaya kalkışıyor^
Ulkenın her yanında bırtakım lıder ozentılerı neden
ayaklanıyorlar'' Halk neden olan bıtenlere umursamaz,
uzak, ılgısız ve çaresız"?
Bır dış polıtıka yazarı Azerbaycan'ı aniatmak ıstedığı
zaman postekı saymaya başlayacaktır, çıkmaza sapla-
nacaktır, Baku den başlayıp Ankara dan hesap soracak-
tır ortaya saçma sapan bırşey çıkacaktır
Azerbaycan, Turan'ın kapısı değıl rr\P
Turan ın kapısını Turkıye kollayamıyor, elden kaçırı-
yor, Iran ya da Rusya Azerbaycan'ı avucuna alırsa bız
ne yaparız?
Eh, Adnyatık kıyılarından Çın seddıne kadar dunya
coğrafyası bıze sorulduğundan, derdımız buyuki Hık-
met Çetın'ın ellerı armut mu devşırıyor? Cumhurb^ka-
nı Suleyman Bey şekerleme mı yapıyor^ Ah, şımdı özal
olsaydı neler yapmazdı1
Ankara Elçıbey e neden sahıp
çıkmadı/?
Dış polıtıkamız oteden berı cıcoz Azerbay-
can'ı komunıstler ele geçırıyor, bız burada susup oturu-
yoruz öyle mı9
Insanın soracağı gelıyor
- Yoksa bu Azerbaycan, bağımsız bır devlet değıl mı?
Baku Ankara ya mı bağlı7
Olçuyu endazeyı coktan berı kaçırdığımız ıçın, dış po-
lıtıkada neyı yapıp neyı yapamayacağımızın hesabını
şaşırıyoruz kımtnın kafası 1918 de Alman Fon Kress le
bırlıkte Baku'yu kuşatan Enver Paşa nın amcası Nurı
Paşa'nın pusulasına endekslı çalışıyor, neredeyse otu-
rup elbırlığıyle ağıt yapacağız
•
Azerbaycan ın hal-ı pur melal' ıne bakttkça ınsan
Rusların yuzlerce yıl bu ulkeyı neden kolayca çekıp çe-
vırdığını de anlıyor, çunku kardeşlerımızın kendı kendı-
lennı çekıp çevırecek hallerı yok1
Bağımsızlık sorumluluk ıster'
Toplumda sorumluluk bılıncı oluşmamışsa dışardan
müdahalenın de yararı yoktur, çunku kaypak zemınde
duşup kalkan polıtıkacılardan bırını tuttuğun zaman öte-
kılerı karşına alırsın, kımı tutarsan tut elınde kaldığı an
ızledığın sıyaset boşluğa duşer Azerbaycan da bugun
sahnedekı polıtıkacılar, ayaklarını basacak sağlam bır
zemın bulamıyorlar sıyasetı Moskova da oğrenmış
Azerılerbıleneyapacaklarınışaşırıyorlar, Azerbaycan -
da adına ordu denen askerı bırlıkler, Dağlık Karabağ'da
savaşacak yerde Baku yu kuşatıyorlar
Nıçın?
Siyasal ıktıdar ıçın
•
Dunyanın her yanında Muslumanlar dayak yıyortar
Sırplar Boşnakları boğazlıyor Ermenıler Azerılerı pa-
taklıyor Amerıka ummet-ı Muhammet ı şamaroğlanına
çevırdı, Israıl Arapların ıcabına bakıyor, ustelık Afganıs-
tan'da ya da Azerbaycan da Musluman Muslumanla kı-
ran kırana
Ne ıbret verıcı tablo' '
Dünyacoğrafyasında Islam ın bulunduğu yerde mara-
za var
1
Bağnazlık yuzunden m ı ' llkellıkten mı' Emper-
yalızm kaynaklı mı' Yoksa tumu bırden mı' Pekı.aklımı-
zı başımıza ne zaman devşıreceğız' Insanlık '3"uncu
Bınyıl"a gırerken, Islam ın durumu acıklı değıl m ı '
IBRAHIM
İŞYAR'ı
YİTİRDİK.
O, hep seruv enı ve utop> ası olan bır devnmcı
olarak yaşadı Muhalıf kımhğını her koşulda korudu
Boyun eğmedı
Anısı >Tİreklenmızde yaşıyor
ARKAD4ŞLARI
XİÜ TOPRAK, Hûseyın L\ SAL, Musa KASA, Hasan
GÜRKA>, Muhsın AYDIN, Güngor SEZG^, M. Emin
GUŞA, Mustafa ERBAŞ. Ah KUR^ AZ, Galip GÖKp:,
Reşat BAL-4BAJN, Mehmet KUR>AZ, Emre ÖZLEM,
Suleyman KARAKAŞ, Ayhan ONGL^S, Ali
ÇAPAINOĞLL, Kadri Ş. YALÇEV, Ismel EYUBOĞLU
Not Cenaze 23 Hazıran 1993 Çarşamba günü öğle
namazından sonra Fevzıye Camıı'nden (tzmıt)
kaldınlacaktır
Yaşamım, eğitimin demokratikleşmesi
ve eğitimcilerin orgutlenmesine adayan
sendikamızın onur uyesi
IBRAHIM
ÎŞYAR
ağabeyımizi kaybettik.
Ailesine ve eğitim çalışanlanna
başsağlığı dileriz.
EĞİTİM-İŞ SENDİKASI
İSTANBUL ŞUBESİ
Öğretmenlerın ağabeyı,
oğretmen orgutçuluğumuzun
yığıt erı
fflRAHIM IŞYUl'ı
kaybettik
Dostlanmn başı sağolsun.
EĞÎTİM-İŞ
MERKEZ YÖNETİM KURULU