Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 18 HA2İRAN1993 CUMA
KULTUR
Sinemada 30 yılını geride bırakan Hülya Koçyiğit'le Türk sineması ve yeni projeleri üzerine
Türkiye'dehalafilmyapılmasıbirmucize'
NtLGtÎNTOPTAŞ
Yıllarca Türkan Şoray, Ffliz Akın ve
Fatma Girik'le Türk sinemasırun
"dört büyükleri"nden biri olarak ka-
bul edilen Hülya Koçyiğit, sinemada
30 yılı geride bıraktı. O yıllardaki pek
çok 'yıldız' gjbi, Hülya Koçyiğit'in si-
nemaya geçmesi de 1963 yılında Ses
dergisinin yanşmasında kazandığı
dereceyle oldu. Ilk fılmı "Susuz Yaz"
büyük başan kazandı, bu başlangıç
filminden sonra Koçyiğit genelde duy-
gusal içerikli "salon" filmlerinde oy-
nadı. büyük ününü bu fılmleriyle ka-
zandı. 1960 ve 70'lerdeki bu 'üpik Ye-
şüçam fümkri'nden, 1980'lerde daha
nitelikli. sosyal içerikli fılmlere yöne-
len Koçyiğit'in "fılm listesi"nde 150"yi
aşkın film bulunuyor. Sanatcıyla, geri-
de bıraküğı bu onlarcafilm,Türk sine-
ması ve yeni projeleri üzerine söyleş-
tik...
-Siz Türk sinemasııun en çok sevüen
oyunculanndan birisiniz. Sayısız filmde
oynadımz, birçok ödül aldınız, yurtdışı-
nda da ülkemizi temsil ettiniz. 30. sanat
yılınızı kutiadığınız şu günlerde bir sa-
natçı olarak doyuma ulaştımz mı, iste-
diğüıiz vere geldiniz mi?
Dışardan bakıldığında Hülya Koç-
yiğit'in hala doyuma ulaşmarruş ol-
ması yadırganabilir ama itiraf edeyim
ki çok açgözlüyüm. Hala başındaymı-
şım gjbi geliyor bana. Şimdi arük ne
yapmam gerektiğini öğrendim. Arük
bundan sonra film çevirebilirim gibi
bir heyecan içindeyim. Ve de güzel bir
dönem, ifademi yüzüme adamakılh
yanstabildiğim bir dönem. Bundan
15-20 yıl öncesinde bu ifadeleri yü-
zümde yakalamak çok çok zordu.
Şimdiki, 'yaşamışhğın' da verdiği gü-
zel bir malzeme. Arük bunu çok iyide-
ğerlendirebilirim. Ancak sinemanın
içinde bulunduğu bu çıkmaz ve bir-
takım denemelerin yapddığı şu günler-
de, ben de sıkınülar içindeyim- üstelik
yapımevi sahibi olduğum, kendi fılm-
lerimi kendim oluşturabilme şansma
sahip olduğum halde... Ne yazık ki
kendimize sinema alanında yazar ye-
tişüremedik ya da yetiştirdiysek bile
üıtiyacı karşılayacak kadar üretim
yok. Dolayısıyla ben senaryo aşaması-
nda çok ükanıklık görüyorum. Bir
yandan oyuncu olarak çok avantajh
bir aşamadayım diye düşünürken, bir
yandan da senaryo konusunda
tıkaruğım. Kendi kendime projeler
haarhyorum, düşünüyorum ama
bunlan senaryolaşürmakta zorlanryo-
rum.
-Senaryo yazmayı ya da sinemada
oyuncuhık djşmda başka birşeyi düşü-
nür müsünüz, dûşündünüz mü?
Ben şimdiye dek elime hıç kalem al-
madım ama zorluklardan hiç umul-
madık şeyler çıkabiür. Yönetmenliği
de düşünmedim hiç çünkü yönetmen-
lik başbakanlıktan fılan çok daha zor
bir iş. Yönetmenlik hiç alündan kalkı-
lacak bir iş değü gibi geldi, onun ıçin
yıllarca hep korktum. O işi başkalan
yapsın, ben onlara yardımcı olayım
dedim. Ama her iki konuda da ükanık
durumdayız. Zaman zaman 'Arük
birşeylere cesaret edebilir miyim?' diye
kendime soruyorum. Bu soruyu sor-
mak. bir gün kendini bu işin içinde
bulmak anlamına gelebilir. Bu, şu
anda bu işle uğraşan insanlann ya-
raücüık açısından genel bir ükanıklık
içinde olduklan anlamına geliyor. Ta-
bii sonunda bu bir patlamayı getire-
cek, bu patlamanın içinde doğrular
yanhşlar olacak. Bakalım bu deneme-
İer bizi nereye götürecek, epey bir süre-
dir kaybettiğjmiz seyirciyi belki ye-
niden kazanacağız.
- 601ı, 70ü yıUarda Türk sineması
Şabanci sinema'yla yanşabiliyordu,
çok büyük seyirci çekebiliyordu...
Avrupa'yla yanşma kaygjsı taşımı-
yordu ki... İç pazar ihüyacından faz-
lasını karşüıyordu ve bu işe para yaü-
ran insanlar için iyi sonuç veriyordu.
Bugün, bu işe yaonm yapan insan-
lann ürke ürke, zor karar verdikleri
bir dönem yaşıyoruz. Bu konuda
yaünm yapan öyle azaldı ki yaratıcı
sanatçı dediğimiz yönetmen ve oyun-
cular yapımcüığa başladılar. Bu bir
zorunluluktan oldu, yoksa yapımahk
zor bir iştir. Çok önemli, ciddi bir iş.
-Amerikan filmkrinin bu denli ilgi
çekmesuû neye bağhyorsunuz?
Amerikan fılmleri tabii ki iyı ama
onun yanı sıra tanıümının da rek-
lamının da büyük katkısı var. Bizim
bu tanıüm gücümüz yok. Onlann
filmleri hem dünyanın 'en iyileri' ta-
rafından üretiliyor hem de milyarlarla
ifade edilen rakamlar harcanarak ya-
püıyor. Bunu biz biliyoruz ama Türk
seyircisinin de bilmesi lazun. Ulusal si-
nemanın yaşamasmı istiyorsak da bu
hassasiyeti gösterip, fedakarLk ederek
de olsa ilgiyi sürdürmek lazım. Asıl
görev bize düşüyor tabii ki, seyirciden
Yönemenhğini Lütfi Ö.Akad'm yaptığı 1973 yapımı 'Düğün' füminde Hülya Koçyiğit ve Kamuran Lsluer.
birşey bekleyemeyiz ama aydınlardan
beklemeye hakkımız var. Aydın kitle
bizi o kadar ihmal etü ki, o kadar
halkın isteklerine göre iş yapar
hale geldik ki, sonunda biz de btkük,
halkı çok aşüğımızı farkettik. Çok bü-
yük bir çelişkiydi.
Aydın bizim elimizden
tuünuyor, biz halkın is-
tediği şeyleri yapmak-
tan sıkıldık, bıktık ve
yapılması gerekenin bu
olrnadığını farkettik.
Arada derede kaldık,
kendi kendimize çıkış
yollan aramaya baş-
ladık. Aydırun gözüne girmek için
halkın hiç anlamadığı işleri yapmaya
başladık, bu sefer halktan da koptuk,
ortada kalakaldık. Bizi ne aydın isti-
yor ne de halk... Böyle bir durumday-
ken dünyayla rekabet gibi bir sorum-
dik, değer yargılanmızı yitirdik, şa-
şırdık; tokatlandık adeta. Demokrasi-
den tavizler verdik. Bütün bunlar ko-
lay kolay tedavi edümeyecek şeyler,
onun için ben bugün 'senarist sıİanüsı
çekiyorum' derken şöyle bir dönüp
ydın kitle bizi o kadar ihmal etti ki, o
kadar halkın isteklerine göre iş
yapar hale geldik ki, sonunda biz de
bıktık, halkı çok aştığımızı farkettik. Çok
büyük bir çelişkiydi.
baküğım zaman. ben bir senaristi için nasıl
özendirecek ne verebildim ona,
karnını mı doyurdum? Tam tersi ha-
pislere soktum bu adamlan, fıkir üre-
tiyor diye, düşünüyor diye. Onun için
hepimizi kapsayan bir sorumluluk he-
A
di. Tarihin tabii ki soracağı hesaplar
var ama bunlann cevaplan da var. Bu
kadar ağır suçlanmayı haketmedigi-
mizi samyorum.
-Biraz da yeni projenizden sözedebilir
ıniyiz? "Polis Nuran" olayım sinemaya
uyarlamaya çalışıyorsu-
nuz. Olayla ilgili araşO-
rma >aptınız mı gazete
haberleri dışında?
Olayı araşürdım ama
bir raber araşürması
gibi değil. Ben oradaki
kadını istiyorum, onun
için kadının böyle bir
eylemi gerçekleştirmesi
köşeye sıkıştınldığmı
araşürdım. Türkıye'de kadınla ilgili
bir olayı sinemaya aktaracağım diye
düşünüyorum ama. o olaym seyirlik
değerinin de olması lazım. Kadın bir
devlet görevlisi, devletin ona 'bizi
Dışardan
bakıldığında
Koçyiğit'in hâlâ
doyuma -
ulaşmamış
olması
yadırganabilir
ama itirafedeyim
kiçokaç
gözlüyüm. Hâlâ
gibi geliyor bana.
Şimdi artık ne
yapmam
gerektiğini
öğrendim. Ve de
güzel bir dönem,
ifademi yüzüme
ademakıllı
yansıtabildiğim
bir dönem.
lulukla karşı karsıya kaldık. Ve herşe-
ye rağmen Türkiye'de hala film yapı-
İabiliyorsa. inanın ki mucize yapıhyor
demektir. Sadece üç-beş idealist, ger-
çek sinemasever ve gerçek sinemacüar
direniyorlar.
-Bazı genç sanatçı-
lann 'eskilere' yöoelttiği
bir eleştiri var, Türk si-
nemasnnn altın çağında
para kazandılar, ancak
Türk sineması için hiç
birşey yapmaddar, bic-
bir alt> apı yatmmı yap-
madılar gibi...
Tarih bu hesabı sora-
cakür. Eleştirileceğiz, bu da doğal.
Ancak genel koşuUan gözönüne ah-
rsak, biz bu çarkın birer parçasıydık,
tek bir dişli genel gidişau değişüremez.
Bundan, yapıma da oyuncu da yönet-
men de senarist de seyirciler de hep
birlikte sorumlu. Bu sorumluluğu ben
tek başıma alamam ama herkesle pay-
laşınm... Benim demutlakaherkes ka-
dar eksiğim vardır. Buna Türkiye'nin
siyasi gıdişaünı da katmak lazım. Şu
son 30 yıla bakarsak yaraüa sanatçı
olarak ayakta kalabilmek oldukça
zor, toplum olarak sarsınülar geçir-
sabı var. Aynca 'anemanın alün çağı' koru' diye emanet ettiği tabancayla,
diyoruz,'o dönemde kazandılar'diyo- birlikte yaşadıjn. sevdiği insanı öl'dü-
ruz, ama bir bakalım o dönemdeki ka-
zançlar neymiş, günümüzle karşılaştı-
ralım. O zaman muüu olmak, o küçü-
cük paralarla bile çok kolaydı. O gün-
on 30 yıla bakarsak, yaratıcı sanatçı
olarak ayakta kalabilmek oldukça
zor, toplum olarak sarsınülar geçir-
dik, değer yargılanmızı yitirdik, şaşırdık, to-
katlandık adeta.
rüyor.
-Olayın üzerinden uzun zaman geçti,
ne zaman düşündünüz film yapmayı?
Fikir çok önce oluştu kafamda. altı
aydır yaalıyor. Uzun
bir süre kim yönetecek
diye düşündüm, bir iki
yönetmenle konuştum
olumlu sonuç ala-
madım. sonra senarist-
lerle konuştum, ilk önce
Feride Çiçekogu geldi
aklıma onunla konuş-
tum. Bir kadın olduğu
için daha iyi anlayacağını düşünmüş-
tüm ama ondan da olumlu sonuç ala-
İ
kü kazançlar asla bu tür önemli yaün-
mlan sağlayacak derecede büyuk de-
ğildi. Yine de o günlerdeki talepler so- madım. Daha sonra İrfan Tözüm'ün
nucu bugün üniversitelerde sinema son fılmi "Tüy"ü gördüm, fılmi onun-
eğitimi var. o günkü talepler sonucu
stüdyolar kuruldu, gerçi kazanç rek-
la yapmaya karar verdim. O da Macit
Koper'le çalıştığmı. senaryoyu onun
lam dünyasına. televizyon dünyasına yazmasını önerdi. Macit beyi beş altı
gidıyor ama sinemanın ilk teşebbüsle- ay bekledik. ortaya çıkan benim ıstedi-
riyle oluştu bunlar. Sinemayı kurum- ğim değildi, ben o senaryoyla yola çı-
laştıramamaya gelince, bu özel kuru- kamayacağımı söyledim. Yeniden ko-
luş ya da kişilerin oluşturabileceği bir- nuştuk, şimdi benim istediğim anlam-
şey olarak düşünülmedi hiç. zaten bir da yazmaya girişti. ancak deneyeceği-
dönem sendikalaşük. bir dönem der- ni, olmazsa vazgeçeceğini söyledi. Ol-
nekleştik bunlar da darbelerle ertelen- mazsa başkasma yazdıracağız.
-Oyuncular belirlendi mi?
Şu ana kadar pohs Nuran'ı ben oy-
nayacağım diye düşündüm. hala dü-
şünüyorum, belki bu yüzden senaryo-
>ii bu kadar önemsiyorum. Ama bir
başkası da oynayabilir. Kadının haya-
tında cok önemli rol oynayan bir a-vu-
kat var, onun savunmasıyla kurtul-
muş, yoksa idam da olabilirmış; bu rol
için Rutkay Aziz'i düşünüyorum. Çok
arzu ederim birlikte oynamayı, nişanlı
rolünde henüz kendisiyle görüşmedim
ama Tarık Akan'ı düşündüm. Bunlar
bir yandanfilmeverilen önemi de gös-
teriyor. Çünkü filmin öyküsü psikolo-
jik ağırbklı olacak ve bu öyküyü güçlü
oyuncularla anlatabilirsek, bu tür
fılmlere de alışıhr. Filmin hiç bir ticari
yaru yok, o zaman güçlü aktörlerle çe-
kici hale getirebilirız.
-Film bilinen olayı mı aktaracak,
yoksa bir yorum getirikcek mi?
İlk yazılan. bu olaym senaryosuydu.
Olayı başından sonuna kadar gün gün
anlanyordu ama çok yavan, kuru, sı-
radan geldi bana. Benim istediğim gibi
olmamışü. Karakteri biz tanıyoruz,
olay esnasındaki karakteri yorumlata-
biliriz bir psikoloğa. Onlar da bize yön
verebilir. Fakat bir de senansün ya-
ratıalığını gereküriyor, bu çok önem-
li. Bence oyuncudan, yönetmenden
çok senaryo ağırlıklı bir film olması
lazım, bellici onun için zorluyorum im-
kanlanmı.
-Nuran hammla görüşmelerini/de di-
yaloğunuz nasıl oldu, kişiliği size ipuç-
İan verdi mi?
Verdi. Fakat şu anda bir ikilemin
içinde olduğumuz da bir gerçek. Ay-
nen o karakteri. o yapıyı mı aktar-
malıyız, o zaman Hülya Koçyiğit'e
ters düşebiliyor, yoksa olayın ışığında
yeni bir karakter mi oluşturmaüyız?
Tabii bu daha bana ait bir karakter
olacaktır.
-Siz belki fiziksel görünüşünüzün de
etkisiyle hep iyi karaktcrleri oynadınız
oysa ovunculuk her türlü karakteri can-
landırabilmek değil midir? Hiç kötü,
olumsuz bir karakteri oynamayı düşün-
dünüz mü, istedüıiz mi?
Denedim, ama başarıb olamadım.
Başansızlığımın nedeni de şurdan
kaynaklamyor: Seyircinin kafasında
oluşmuş benimle ilgili bir yargı var,
beni belli bir konumda görmek istiyor,
bunun dışına çıktığımda görmezliİcten
geliyor. Ben bunu denedim, resmen
gözardı edildi. Yani, 'sen buysan seni
seyrederim' gibi... Bu ne yazık ki
oyunculuğumu törpüledı. Ben oyun-
cuyum ve çok farklı karakterleri can-
landırmak isterim. Keşke bugüne dek
böyle geliypr olsaydı ki. bugün farklı'
karakterleri çok daha rahat bir biçim-
de oynardun. belki bu polis Nuran'ın
öyküsünü çok daha rahat anlaüp, yo-
rumlayabilırdik. Oyuncu olarak bizler
çok sıkıntı çektik, ancak çok uzun
yıllar sonra, arük vazgeçilemez hale
geldikten ve biz de yeterince olgun-
laşüktan sonra, zaman zaman dene-
melere giriştik. Mesela çok ıızun yıllar
bizim, fılmlerde bir deniz sahnesinde
mayoyla görünmemiz ya dafilminer-
kek oyuncusuyla öpüşmemiz dahi
yadırganıyordu. Ama bunlar bizim
getirdiğimiz kurallar değil, halkın bize
dayattığı kurallar. İlk fılmim "Susuz
Yaz"da, erkekle yatağa giren, başka
erkeğjn tecavüzüne uğrayan bir ka-
rakteri canlandırdım, ondan sonraki
rolleri düşününce şöyle bir sonuç
çıkıyor, ben tiyatro kökenli bir oyuncu
olarak başladım, ama daha sonra se-
yircinin bir şekil vermesi. kahplaşu-
rması, çerçevelemesi oluştu.
-Peki bu olayda yapuncdann payı
yok mu?
Var tabii, arz-talep meselesi. Seyirci
bunu 'talep ediyor'. beni bu şekilde
"arzediyor". Ama ben biron senedirbu
yapıyı daha zorlayıcı işler yapügırru
söyleyebilirim. Daha az korkuyla
çünkü daha önce korkardım.
-Sinemamız bir ara sanki bir ataga
gecti, değişik filmler yapüdı. Bu sıra
yine bir üretimsizlik var, bunu nasd açı-
klarsmtz?
Yapım, üretim ıçın gerekli olan fi-
nans çok önemli bu bir tutukluk yapı-
yor, böyle birikim sinemanın içinde
yok, mutlaka dışardan tak\iye gör-
mek lazım. İkincisi yaratıcı sanatçı-
îann yeni yaraülar ortaya koyabilme
cesareti. Bugün ne söylenecek? Bu da
bir politika, devletin politikası belki
de. "Dünyadaki yerimızle ilgili bugün
ne yapmak istiyoruz?'la yola çıkacağız
belki. Niçin sinemanın eğitim gücün-
den yararlanmıyoruz ki? Bir geçiş dö-
nemi yaşadığımızı kabul edelim ve bi-
rakalım herşeyi sinemadan nasıl ya-
rarlanınz diye bakalım, bunun yönte-
mini geliştirelim. bu da bir politika.
Türkiye'nin istikbali turizmdedir di-
yoruz bunun sineması yapılamaz mı?
Ya da insan haklanru ele alan filmler.
demokrasi sinemayla öğreülemez mi?
Çağdaş Sinema Oyunculan Derneği'nce verilecek 'Oyunculuk Ödülleri'nin adaylan açıklandı
Her yılüç oyuncuya ödülverilecek
Kiütür Servisi - Çağdaş Sinema Oyun-
culan Derneği'nce (ÇASOD) verilecek
"Oyunculuk Ödülleri" adaylan açı-
klandı. Bu yıldan sonra gelenekselleşü-
rilmesi düşünülen oyunculuk ödülleri üç
oyuncuya verilecek, iki sinema emekçısi-
ne de "Sinema Emek Ödülü" venlecek.
Hilton Oteli'nde yapılan basın top-
lantısına ÇASOD başkanı Halil Ergün,
Zuhal Okay, Engin Cezzar, Kutay Kök-
türk ve Nüket Egeü katıldı. Yapılan açı-
klamaya göre. Engjn Cezzar, Femıh Do-
ğan, Hüsevin Baş, Onat Kutlar ve Prof.
Lnsal Odıaydan oluşan jun. "'genç
oj'uncu" kategonsinde Fikret Kuşkan
(Dönersen Isbk Çal), Mevhrt Demiryay
(Dönersen Ishk Çal) ve Levent Ülgen
(Kurşun Adres Sormaz) aday gösterildi-
ler. Diğer iki en iyi oyuncu için de Kadir
İnamr (Ah Kardeşim), C«det Ancüar
(Yağmur Beklerken), Zuhal Okaıy (İki
Kadın), Şerif Sezer (Kurşun Adres Sor-
maz), Halil Ergün (Kurşun Adres Sor-
maz). Meral Oğuz (Düş Gezginleri),
Hak Soygazi (Cazibe Harumın Gündüz
Duşleri), Macît Koper (Cazibe harumın
Gündüz Düşleri). Suna Seien (Cazibe
Harumın Gündüz Düşlen) aday seçildi-
ler. Genç oyuncu ile iki en iyi oyuncuya
50"şer milyon, iki sinema emekçisine ise
25"er milyon lira para ödülü verilecek.
Jûn üyesı Engin Cezzar'ın verdiği bil-
giye göre, jüri, ÇASOD Yönetim Kuru-
lu tarafından seçilen, 1993 sezonunda çe-
kilmiş 15 film arasmdan, yukarda belir-
lenen seçimi yapü. 12 aday arasından se-
çilecek 3 oyuncu, daha önce açıklan-
mayıp, Oscar Ödülü törenlerinde oldu-
ğu gibi. 29 haziranda yapılacak ödül ge-
cesinde açıklanacak. Halil Ergün. kendi-
sinra ve Yönetim Kurulu'nda bulunan
Zuhal Olcay'ın da ödüle aday gösterildi-
ği ve ödül almalan sonucunda bunun
spekülasyona yol açıp acmayacağı yo-
lundaki bir soruya karşılık, "Bu ülkede
yıllardır bır şeyleri söylemeye korkarak
buralara geldik. Dernek olarak bizim
kuruluşumuzun temelinde açıklık ve de-
mokrasi var. Herşeyi açıkça söyleyebili-
riz. Bizler de oyuncuyuz ve adav göste-
rilmemiz de, ödülü almamız da doğaldır.
Bu ülkede ödül alan suçlu duruma geti-
riliyor. A.ma elbette tartışma olacaktır,
biz her soruya acığız. Sonuçta ben de
ödül almış olsam buna cevap verebilı-
riz." dedi.
Halil Ergün. ÇASOD'un oyunculuk
ödülü verme nedenlerini şu şekilde açı-
kladı: "Oyunculuk kurumuna yaklaşım
konusunda farklı, alışkanlıklann
dışında bir yöntem geuriyoruz. Biz bir
aktörün, ikina derecede rol oyuncusu.
ya da kadın - erkek biciminde ayn-
lmasını doğru bulmuyonız. Böyle ölçü-
ler sanatçının yaratıcılığını engelh'yor.
Aktörlük kurumu bir tanedir. bu anlayı-
şla her yıl üç oyuncuya ödül vermeyi dü-
şünüyoruz." 29 haziranda Hilton Oteli
Havuzbaşı'nda yapılacak odül gecesin-
de, seçilen sanatçılara para ödülünün ya-
nısıra heykeltraş Erdinç Bakla'nın yapa-
cağı birer de heykelcik verilecek. Daveti-
yeleri 1 milyon liradan satılacak olan ge-
cede venlecek ödüllenn tutan olan 200
milyon lirayı Beşiktaş Belediyesi karşı-
lıyor. Halil Ergün, Beşiktaş Belediye
Başkanı Ayfer Atay'dan bü)ük yardım.
işbirhği ve dayanışma gördüklerinı, ödül
tutannın her yıl bir başka kurumdan
sağlanacağını bildirdi.
IstanbulFestivali'nde bugün
/Kültür Servisi -21. Uluslararası îstanbul Festivah
kapsamında bugün. Atatürk Kültür Merkezi Konser
Salonu'nda saat 18.30'da Kültür Bakarüığı İstanbul
Devlet Tarihi Türk Müziği Topluluğu eşüğinde solist
AhmetÖzfaan bir konser gerçekleştirecek. Konserin birinci
bölümünde klasik Türk müziğinden seçme eserler, ikinci
bölümünde ise 1993'ün 'Yesevi Yılı' olarak kabul edilmesi
nedenıyle onun gösterdiği yolda yürüyenlerin meydana
getirdikleri tasavvuf müziği yapıtlanndan oluşan bir
program sunulacak.
Sarıyer Festivalibaşhyor
/Kültür Servisi - Sanyer Belediyesi tarafından düzenlenen
Sanyer Festivali. bugün saat 19.00'da Beyazköşk'teTülay
Arda yönetiminde gerçekleştirilecek olan bir defıle Ue
başlayacak. Festival kapsamında kitap sergileri, imza
günleri, müzik şölenleri, tiyatro vefilmgösterimlerinin
yanı sıra 'Halk Koşusu' ile 'Çevreyi Koruma ve Tenûzlik
Kampanyası" da gerçekleşünlecek. Festival 25 haziran
tarihine kadar devam edecek.
SHÇEK'te karma sergi
ANKARA (AA) - Toplam 24 sanatçının yapıtlannın yer
aldığı karma resim sergisi, SHÇEK Kültür Sanat
Merkezi'nde açıldı. Değişik tekniklerde üretilen ve ay
sonuna dek gezilebilecek sergide Nuri Abaç, Hasan Akın,
Önder Aydın, Bünyamin Balamir, Orhan Gazi Binboğa,
lhsan Çakıcı, Ömer Lütfi Gûnay. Sezai Kara, Leyla Onat,
Nurtaç Özler, Hasan Pekmezci, Şükran Pekmezci,
Muharrem Pire, Zülfıkar Sayın, NOTUZ Turan, Murat
Ulutaş ve Zahide Yükseler'in yapıüan sergileniyor.
AIDS konuhı afişyanşması
sonuçlandı
/Kültür Servisi - AIDS Savaşım Derneği öncülüğünde
Mimar Sinan Üniversitesi ve Sandoz'un ortaklaşa
düzenledikleri"AIDSve AIDS'ten Korunma" konuluafış
yanşması sonuçlandı. Toplumu AIDS konusunda
bilinçlendirmek, hastalığın bulaşma yollan ve korunma
önlemleri konusunda eğjtimın yaygjnlaştınlması amaayla
düzenlenen yanşmada Yüksel Doğru bırincilik ödülünü,
Nilüfer Yeşilyurt ve Güler Yeşilyurt ikincilik ödülünü ve
Nazan Erkmien üçüncülük ödülünü kazandı. Altan Üreo,
Cemalettin Mutver ve Mahmut Soyer'in çalışmalan ise
mansiyon ödülüne değer bulundu.
Dünya Kitap Şiir Yanşmast
sonuçlandı
/Kültür Servisi -1. Dünya Kitap Şiır Yanşması sonuçlandı.
Üçbine yakın şiirin değerlendirildiği yanşmada dereceye
giren şiirler kitaplaştınlacak. Doğan Halaru Hilmi Yavuz,
Mehmet Başaran, Kemal Özer \e Refik Durbaş'tan oluşan
seçicı kurul Çiğdem Sezer ve Ahmet Bahçevan'ın şiirlerini
kitap olarak basümaya değer buldu. Yavuz Özdem ile
Adnan Satıcı ise diğer ödülleri paylaşülar.
Elton John'un İsrailkonseri iptal
/TEL AVTV (AA) - Ünlü İngilız şarkıcı Elton Joha açık
hava konseri vermek üzere geldiği Israil'de, kalacağı otelin
önünde kavga çıkması üzerine konserini iptal ederek bu
ülkeden aynldı. Görgü tanıklanna göre Elton John,
kalacağı Tel Aviv Hilton Oteli'ne Limuziniyle geldi.
Korumalannın fotoğrafçılara engel olması üzerine
fotoğrafçılar, hayranİan ve korumalan arasında kavga
çıkü. Bunun üzerine şarkıcı, otel kapısından dönerek Ben '••
Gurion Havaalanı'na gitü. Havaalanı yetkilileri, Elton
John'un uçağının Londra'ya hareket etüğini bildirdiler.
Clinton saksofon çalacak mı?
NEWYORK(Reuter)-
NewportCaz Festivali
'nin ABD'de Beyaz
Saray'ı son ziyaretinde
Başkan Jinuny Carter
müzisyenlerle birlikte
"Salt Peanuts" şarkısı
söylemişti. Şimdi ABD
BaşkanıBill Clinton ın
fesüval kapsamında
saksofon çalıp
çalmayacağı merak
konusu. ABD'nin önde
gelen caz festivallerinden
Newport Caz Festivali
çerçevesinde bugün
birçok ünlü cazeı Beyaz
Saray'da Clintonlara bir
konserverecek. "Beyaz
Saray listesi"nde VVynton
MarsalisHerbie
Hancock, Groved
\Vashington Jr..
Thelonious Monk Jr., Red
Rodney ve Joe
NV illiams'ın adı geçiyor.
Festival yapımalanndan
GeorgeWein,Bill
Clinton"ın da dilerse
müzisyenlerle birlikte
sahneye çıkabileceğinı
söyledi. Newport Caz
Festivali bundan 15 yıl önce Jimmy Carter'ın başkanhgi
sırasında Beyaz Saray'ı ziyaret etmiş. konser sırasmda ünlü
trompetçı Dizzy Gillespie Carter'ı zorla sahneye çıkarmışü.
Yalvaç UraTın çocuk kitapları
/KültürServisi - Önel Yayınevi. YalvaçLral'ın "Anadolu
Efsaneleri". "Yeni Zıpır Bilmeceler", "Tembel Tenekeler
Takımı" ve "Bir Gök Dolusu Güvercin" adlı çocuk
kitaplannı yayımladı. 1945 yılmda Konya'da doğan
Yalvaç Ural, "Türk Yunan Dosüuğu Abdi İpekçi Ödülü"
Milliyet Sanat Dergisi Oyun \'arışması Ödülü, 2.
Ulusîararası Çocuk Kitaplan Fuan Ödülü ve çocuklardan .
oluşan bir seçici kurul tarafından verilen "Polonya
Gülümseme Nişanı" ve "Şövalyelik Ödülü" gjbi birçok
ödül ve nişana değer görüîdü. TalimTerbiye Kurulu'nca
okullara tavsiyeedilen "Anadolu Efsaneleri" isimli kitabı
Haslet Soyöz. bir okuldaki öğrencilerin özelliklerini
anlatan minik öykü şiirlenn yer aldığı "TembelTenekeler
Takımı"ru Sunder Erdoğan, "Zıpır Bilmeceler'"i Ferit Ava
ve "Bir Gök Dolusu Güvercin"i B. Köçeoğlu resimlendirdi.
Yenibiryayınevi
Kültür Servisi -Yaymcılık dünyasına yenibir isim katıldı:
"Felis Yayınevi". Yazar Mustafa Suphi'nin kurucu ve
genel yayın yönetmenliğini üstlendıği yayınevinin ilk dört
kitabı. haziran sonuna doğru çıkacak. Mustafa Suphi.
ya>anevi olarak, öncelikle Türk okurunun yabanası
olduğu dünya edebiyaündan çevirilere ağırlık vereceklerini
belirterek şö\ le diyor: "Bunun yanısıra, Türk yazarlanmn
ilk kitaplannm basılmasının güç olduğu inanayla, Türk
edebiyaüna yeni isimler kazandırmayı hedefliyonız."
Felis'in haziran sonuna doğru çıkacak dört kitabı şunlar:
Mervyn Jones "İki Sevgili". Magda Szabo " Yavru
Ceylan", VascoTratomıi "Mahalle" ve "Aile Günlüğü".
Türk yazarlan Emel Ertem'm "Gittiğin Yerlerdeki Biri
Gibi", Aydın Ayçicek'in "Tann Resimli Göçmen Tarih"
adlı şiir kitaplan ile Cengiz Gündoğdu ve Nemika
Tuğcu'nun da birer öykü kitabı Felıs Yayınevi'nden
yakında çıkacak kitaplar.