19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS1993 ÇARŞAMBA HABERLER Yahya Demirerin başvurusu • İstanbul Haber Servisj- Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Yahya Demirerın. Hûrriyet Gazetesi ile gazetenın yazarlan Oktay Eksj ve Bekir Coşkun ale>hıneyapüğı başvuruyu yersiz buldu. Yahya Demirel, Hûrriyet Gazetesi"nde yayımlanan "Sayın Başbakan bu olaya el koyun" ve " Yahya'run Banka Açma Oyunu" başhklı haberlerle, Oktay Ekşi'nın "Yine mi Yahya" ve BekırCoşkun'un "Bulunmaz Vatan Evladı" başlıklı yazüan nedeniyle Basın Yükek Konseyi'ne başvurmuştu. Demirel'in Basın Meslek İlkeleri'nin 3, 4,6,9 ve 10. maddelerinin ihlal edıldiği gerekçesiyle yaptığı başvuruyu. Basm konseyi oybirliğiyle yersiz buldu. Konsey, karar gerekçesini, "Yahya Demirel'in DEFKUR isımli şirket adına bazı yabana bankalardan kredi almak için Şekerbank'ın şifrelerini temin ederek sahte teminat mektubu oluşturduğu, bununla ılgıli davalann duruşmalanna kaülmadığı takdirde ise ilgili soruşturmarun zaman aşımına uğrayacağına boylece Demirel'in 200 milyar lıralık borçtan kurtulacağına ılışkin yayımlan, söz konusu ilkelerin hiçbınnı çiğnememektedir" diyerek açıkladı. Nehar Tüblek kalpkrizi geçirdi IHaberMerkezi-Unlü karikatür sanatçısı ve Günaydın gazetesi çizerlerinden Nehar Tüblek, dün kalp krizı geçirdi. Çalışüğı Günaydın gazeıesine gelışinden bir sûre sonra rahatsızlanan Tüblek'e ilk müdahale Basın Dispansen doktorlan tarafuıdanyapıldı. İlk müdahaleden sonra Florance Nightingale Hastanesi'ne kaldınlan Tüblek, koroneryoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Nehar' TüBIek'in sağlık durumunun iyi ofduğu ve hayati bir tehlikenin olmadığ) öğrerukjı. ABlTde 200. idatn • HUNTSVILLE, TEXAS (AA)-ABD'de Yüksek Mahkeme'nin 17 yıl önce aldığı idamlara izin veren karanndan sonra ülke genelinde 200'üncü idam cezasının da dün sabaha karşı Texas eyaletinde infaz edildiğı bildinldi. Danyl Stewart adlı 38 yaşındaki suçlu, ığneyle hayatma son verilmek suretiyle idam edildi. Texas eyaletı Yüksek Mahkemesi, idamın ertelenmesıne ilişkin başvuruyu, infazdan bir saat önce verdiği kararla reddetti. İstanbul'da gözaltılap • İstanbul Haber Servisi - İstanbul'da "THICP-Yeniden Kuruluş Birliği-Halk Kurtuluş Güçleri" adb örgüte yönelik olarak düzenlenen operasyonlarda biri kadın 8 kişi gözalüna alındı. Gözalüna alınanlarla birlikte 50 el bombası ve 26 silah ile soygunlardan eldeedildiği ileri sürülen bir miktar döviz ele geçirildiği bildinldi. İstanbul Emnıyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde dün yapılan açıklamaya göre. l yıl önce kurulan sözkonusu örgüt içinde faalıyet gösterdiği belirlenen Hasan Yüksel 21 Nisan günü Kozyatağı Nevzat Bulut Sokak Arafat Apartmanı Numara 6/2'de gözalüna almdı. Evde yapılan aramada bir kalaşnikof tüfek. 3 tabanca, taarruz tipi 2 el bombası, 2 el telsizi ve silahlara aıt bol miktarda mermiıleörgütsel dökümanlar bulunduğu bildinldi. Polisin gözaltına aldığını açıkladığı ısımler şöyle. Serhan Kadir Sözüşen. Nursel Polat, Erkan Çelebi, Ender Çimşir, Şuat Akoğlu ve Bekir Birol Özdemir, - Ahmet Kösemehmetoğlu. 1 PKK'li öldürüldü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) -Bitlis'in Tatvan ılçesınde güvenlik güçlen ile çatışmaya giren bir PKK'lı öldürüldü, bır militan sağ yakalandı. Operasyonlar aynca 10 örgüt mensubu yakalanırken. bir militan kendıliğindcn teslım oldu. Polis ilk işareti Turgut Özarın sözlerinden aldı: Terör yapanlan yaşatmamalıyız' Tercih, 'ölü elegeçiımek' Yargısız infaz dosyası HALİL NEBİLER • 20 operasyonda ortaya çıkan gerçek şu: Polis, operasyonlann ftedefi kişileri kapalı bir mekanda kıstırarak çevreyi sanyor. Demek oluyor ki, polis bu kişileri nerede bulacağını biliyor. Öyleyse. bu kişileri sokakta, bakkalda, başka herhangi bir yerde tek başına veya iki kişi iken de yakalayabilir. Ancak bu tercih edilmiyor. Tikirierin terörle kabul etti- rilmesine çahşmaya karşıyım. Terör yapanlara karşı insafsız obnamız lazım. Silah yoiuyla fı- kir kabul ettirmeye kalkanlarla mücadele etmeli. 'Benim fîkrimi kabul etmezsen seni temizterim' diyenleri yaşatmamalıyız." Bu sözler, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından 8 Ekim 1990 tarihinde, Kayseri'de sar- fedildi. Özal'ı dinleyen herkes, 70"li yıllarda Almanya'da Baa- der MeınhofTa karşı yurütülen kıran kırana mücadeleyi hatırb- yor. Baader MeinhofTun özel- likle üst düzeyı sürekli olarak ölü ele geçirilmişti. Sözleri işiten hiç kımse de, bu sözleri "yanlış- lıkla sarfedilmiş sözler" olarak değerlendırmedi. Yapılan de- ğerlendirme. mücadelede bir taktık değişiminin tebliğ edil- mesi yolundaydı. Yani, "öldü- rün" emri. Nitekim, basmda Özalın konuşmasının üstüne tırnak içinde, "Teröristleri vu- run işareti" başlığı atılmıştı. Sağ elegeçirilebüir mi? Polis, verilen işareti almakta gecikmedi. 27 Ocak 1991 ile 14 Şubat 1992 tanhleri arasında, yani yaklaşık bir yıldan biraz fazla bir süre içinde "ölü ele ge- çınlenlerin" sayısı 52 oldu. Peki, ınsanlar nasıl ölü ele geçi- riliyor? En önemlısi. polis bu kişileri "sağ" ele geçirebilir mi? Üzennde inceleme yapüğırrıız yaklaşık 20 operas- yonda ortaya çıkan gerçek şu: Polis, operasyonlann hedefı ki- şileri kapalı bir mekanda kıstı- rarak çevreyi sanyor. Demek oluvor kı, polis bu kişileri nere- de bulacağını biliyor. Öyleyse. bu kişileri sokakta, bakkalda. başka herhangi bir yerde tek başına veya ıki kişi iken de ya- kalayabilir. Ancak bu tercih edilmiyor. İki. üç, beş kişılik gruplar halındeyken kapalı me- kanlara gırdiklerinde operas- yon düzenliyor. Operasyon genellikle gece 22.00 ile 03.00 arası başlalılı- yor. Bu saatlerde önce siyası polis, asayiş polisı ve yerel polis ya hep birlikte ya da bir-ikı grup bir arada çevre güvenliği alıyorlar. Yani. operasyon dü- zenlenecek olan evin genellikle 100 metre çapındaki çevresi araç ve insan trafığine kapatılı- yor. Çevre binalann çaülanna, balkonlanna keskin nişancılar yerleştiriliyor. Tüm bu çalışma- lar bitirildikten sonra (hangi deyimi kabul ederseniz onu kullanın) infaa 'operasyonu ya- pacak olan ekip geliyor. Sekiz, on iki kişiden oluşan operasyon grubu çelik yelek ve kasklarla eve geliyorlar. Genellikle MP-5 adı verilen tam otomatik silah kullanıyorlar. Operasyon tim- leriyle ilgili önemlı olabilecek bir bilgi daha: Bu timlerde gö- rev yapan polislerin her birinin en az bir "yargısız infaz" da- vasmda yargılandıklan, mah- keme kayıtlanyla saptannuş durumda. KJmilerinın dört davası bırden >ürüyor. Uyan sorunu Bir operasyonun infaz olup olmadığı konusunda kuşku ol- duğunda kamuoyunun en çok tarüştığı şey genellikle. "polisin teslim ol çağnsı" yapıp yapma- dığı oluyor. Kimı operasyon- larda görgü tanıklan, gazeteci- ler veya olaylardan sağ kurtu- lanlar, çağnnın kesınlikle yapı- lmadığını ilen sürerlerken kimi olaylarda sorun daha da büyü- yor. Çünkü, iddialara göre po- lis önce operasyonu yapıyor, Tarnşılan olaylar garipliklerle dolu. tşte bunlardan biri:Koltuktaki Gürcan Aydın bacak bacak üstüne atmış, çatışmaya öyle girmiş ve ölmüş! sonra da teslim ol çağnsını. Yani, istim arkadan geliyor. Polis yetkilileri ise her operas- yonda yüzlerce kez çağn yap- tıklannı, ancak kendılenne ateşle yanıt venldığını bıldın- yorlar. Açılan dava duruşmala- nnda polisler çağn yaptıklann- da aldıklan yanıtın, "Faşıst po- lis. sıkıysa gel teslim al" olduğu- nu söylüyorlar. Bunun böyle olduğunu ortaya koyan birçok olay var. Örneğm 16-17 Nisan 1992 tarihinde operasyon sonu- cu öldürülen Sabahat Karataş'- ın, TAYAD Başkanı Gûlten Şeşeo'le yaptığı telefon görüş- mesinin Şeşen tarafından alı- nan kayıtlannda bu açıkça gö- rülüyor. Oysa, İzmir'de 9 Nisan 1991 tarihinde Okay Uzun ve Fanık BayTakçınm öldürül- düğü operasyondan yaralı ola- rak kurtulan tanıklar, polisin hiçbir uyanda, çağnda bulun- madığmı açıklıyorlar. Bomba kuHanılıyor mu? 12 Temmuz 1991 tarihinde Dikilitaş'ta yapılan operasyon- dan sonra gazetecilerin bir so- rusu üzerine dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, "Polis bomba kullanma- dı. Poliste bomba ne gezer? Bunu da nereden çıkartıyorsu- nuz?" diyor. Bu operasyonda öldürülenlerden Niyazi Aydın'- ın vücudundan 18, Hasan Eli- uygun'un vücudundan 5, Yücel Şimşek'ın vücudundan 10 bomba parçası çıküğını Adli Tıp Kurumu'nun otopsi rapor- lan ortaya koyuyor. Başka bir- çok olayda daha bomba kulla- nılıyor Bunlann en belirgini. 24 Mart 1993 günü Bahçeîiev- ler'de görülüyor. Bir evde kıstı- nlan Devrimci Sol milttanlan en güvenli yer olarak gördükle- ri banyoya giriyorlar. Pobs üst kata çıkıyor ve betona açtığı de- lik sayesinde alt kattaki üç kişi- yi önce bombalıy or. Operasyon daha sonra geliyor. SÜRECEK Tanıklann tanıklıklanyla yargısız infaz... NilıalDınvca: Potis, 'Bunun daişmbitiveUmdecb tki kişinin öldürüldüğfl operasyonda sağ kurtulan Nihal Duruca. operasyon, uyan, 'Teslim olun' çağrısı falan hatırla- mıyor. Hatırladğı tek şey, patlayan bir bomba. Oysa aynı davada tanık olarak dinlenen polisler, evdekilere defalarca teslim olun çağnsı yapüdığını anlatıyor- lar. Operasyondan sağ kurtulan ikinci kişi Naciye Yüdınm. Mahkemedeki ifa- dek, Nihal Dımıca'ya göre daha ayrıntı- Iı. Y ıklırım. operasyonu mahkeme heye- tine söyle anlaüyor: "Okn Fanık Bayrakçı nişanlım idi. O sebeple olayın meydana geldiği evde bu- lunu>ordum. Geç vakte kadar evin salo- mında oturup sohbet ettik. Bea yatmak üzere salondan ayrüdm >e tuvalete git- tim. Tııvalette bulunduğum sırada patla- ma sesi ve gürültü işittim. Tu\aletten çıktun. Fanık >e Olcay'ın bulunduğu odaya girdim. Bu sırada polis de içeriye girmişti. Beni onların bulunduğu odaya soktu. Fanık ile Olcay, odadaki çek- yatın ûzerinde otunıyorlardı. Polis bana da oraya oturmamı söyledi. Yer yatağı- nın ûzerinde bir tabanca \ardı. Polis, o tabancanın y atağın üzerinden uzaklaştı- rümasım istedi. Olcay arkadaşım taban- cayı yatağın üzerinden aldı. ileriye doğru fırlattı. O sırada içeride bulunan polis memuru. silahın atılmasından iki dakika kadar bir zaman geçtikten sonra elinde bulunan silahla bize ateş etti. Her üçfi- müz de yaralandık. "ÜçüdeöMû" Ben yaralandıktan sonra polisler kendi aralannda üç ölü diye konuşma yaptılar. Sonra benün yaralı olduğumu görerek, bunun işini de bitireüm dediler. Fakat sonra nedense bundan \ azgecriler.'" İzmirdeki olayın tanığı Naciye YıMı- nm'a göre, Fanık BavTakçı ve Olcay l zun eğer hastaneye götürülselerdi kur- tulacaklardL Bir başka olayın tanığı, 19 Mayıs 1991 günü Kadıköy Hasanpaşa'da İsmail Oral'la birlikte öldürülen Hatice Dilek Aslan'ın dokuz yaşındaki oğlu Cihan As- lan. Cihan, operasyondan sonraki bir hafta boyunca şoktan çıkamıyor. Kadı- kö> Cumhuriyet Sa>cdığı olaya el koyup soruşturmaya başladığında, Cihan'ın ifa- desine de baş\~uruyor: "Evimizde uyııyordum. Silah sesine uyandım. Yatağımdan kalkacağım sıra- da annemin benim bulunduğum yatak odasına gelmek istediğini. ancak polisle- rin mani olduklarını gördüm. Annem bu sırada çocuk var diye polislere söyledi. Ancak annemi alıp tek'vizyonun bulundu- ğu odaya götürdüler. Ben de yataktan kalkıp annemin bu- lunduğu odaya gittim.Giderken evin iç kapı camlannın kırılmış olduğunu ancak etrafın fazla dağılmamış olduğunu gör- düm. Odaya girdiğimdc annem bana, ba- bana haber ver seni alsın. diye söyledi. Ben odaya girdiğimde. y anundaki bir po- lis tarafından yuzükoyun yere yatmlmıştı. Annem yerde yatarken bu sözleri söy- ledi ancak polis ayağı ile«nnemin kafası- na ay ağını dayayıp, tam ey, ey, diye ko- nuştu. Evin içinde ismail amcayı hiç gör- medim. Daha sonra polisler beni kucağı- na alıp odama götürdüler. tzerimi giydi- rip evden çıkartnlar. Polis arabasına bin- dirip karakola götürdüler. Daha sonra babama haber vermiş olacaklar ki ba- bam gelip beni aldı." Dokuz yaşındaki çocuk, "Polis arme- mi sağ y akaladı" diyor. Önce "sağ y aka- lanan" annenin daha sonra "ölü ele geçi- rildiği 1 ' açıklanıy or. Siz olsanız ne y apar- dınız? Dokuz yaşındaki çocuğun sözleri- ne mi yoksa devletinüzin koca koca yet- kilüerine mi inamrdınız? Polisin Kadıköy'deki ev baskınında öldürülen Şengül Yıldıran dün toprağa verildi Cenazetöreninde gazeteciyedayakİstanbul Haber Servisi -Kadı- köy Bahanye'de 30 Nisan gece- si. polislenn bir öğrenci evine düzenledikleri operasyonda öl- dürülen İYÖ-DERli ünıversite öğrencisi Şengül Yıldıran dün, Maltepe Başıbüyük Mezarlığı'- nda toprağa verildi. Cenaze tö- reni sırasında, mezarhk yakın- lannda bulunan polislere ateş açıldı. Açılan ateş sonuçu ölen ya da yaralanan olmazken, olayla ılgisı bulunduğu iddia edilen 2 kişi dövülerek gözaltı- na alındı. Fotoğraf çekmek is- teyen baa gazetecıleri de tar- taklayan polisler, fotoğraf ma- kinelerini kırdı. Bahariye'de polislerin bir öğ- renci evine "Hücre Ev" olduğu iddiasıyla 30 Nisan gecesı dü- zenlediğı operasyonda öldürü- len İstanbul Üniversitesi Edebi- yat Fakültesi öğrenasi Şengül Yıldıran dün Maltepe Merkez Camısi'nde kılman namazdan sonra Başıbüyük Mezarbğı'nda toprağa venldi. Gözaltılar Polislerin çok genış güvenlik önlemlen aldığı cenaze töreni öncesınde mezarlıkta gösteri yapmak isteyen 40 kişılik bir gruba polis müdahale etti. Gös- tencıleri döven polis baa kişile- ri gözaltına aldı. Yıldıran'ın aılesı yakınlan \e arkadaşlannın katıldığı cenaze sırasında polisler. mezariığa gı- ren herkesi tek tek aradı. Cena- ze sırasında Yıldıran'ın annesi Yazgülü Yıldıran sinir krizleri geçınpbayıldı. Tören sırasında, çevrede gü- venlik onlcmleri almak ıçın Sü- re>7a Paşa Hastanesi çevresın- de bulunan bir grup polise ateş açılması üzenne, kısa süreli bir • Polis, Şengül Yıldıran'ın cenaze töreninde fotoğraf çeken 3 gazetenin muhabirlerini tartaklayarak, fotoğraf makinelerini kırdı. Aydınlık Gazetesi muhabiri Mustafa Çetinkaya ise dövülerek gözaltına alındı. Tören sırasında mezarlık yakınlannda bulunan polislere ateş açıldı, yaralanan olmadı. çatışma çıktı. Çatışmada ölen ya da yaralanan olmazken po- lislerin çevrede yaptığı arama- larda olayla ilgisi buhınduğu ıd- dia edilen 2 kişi dövülerek gö- zaltına ahndı. Ateş açtığı iddia edilen 3. kişi kaçtı. Bu sırada olayı görüntüle- mek isteyen Meydan Gazetesi muhabiri Cmran Aras, Türkıye Gazetesi muhabiri Mehmet Beytüi ve Sabah Gazetesi mu- habiri Ahmet L'çar. çevik kuv- vet polısleri tarafından tartak- lanarak dövüldü. Ümran Aras'ı gözaltına almak isteyen polisler, fotoğraf makinesini ve flaşını kırdı. Bu arada mezarlık çıkışında da Aydınlık Gazetesi muhabiri Mustafa Çetinkaya gözaltına ahndı. "Polislerin fotoğrafinı çektiğı" gerekçesiy- le gözaltına alınan Çetinkaya"- yı, bir otomobile bindirerek dö- ven polisler fılmlere elkoydu. Çetinkaya daha sonra serbest bırakıldı. Şengül Yıldıran ve Uğur Ya- şar Kıhç için dün Üsküdar z^ey- nep Kamil'de, bir grup korsan gösteri düzenledi. Molotof kok- teyllen atarak yolu trafiğe ke- sen göstencıler pankanlar aça- rak yürüyüş yaptılar. "Devrim şehitleri ölümsüzdür". "Yargı- sız infazlara son", "Uğur. Şen- gül ölümsüzdür" şeklinde slo- ganatan 30 kişi gözalüna ahndı. HAFTAYABAKIŞ AHMET TANER KIŞLAU Gençlik ve Siyaset Sol partiler, gençlerin sıyasete ilgisizliğinden yakını- yorlar. Gençler için düzenlenen toplantılarda, neredeyse genç yok. Bu aslında bütün siyasal partiler için geçerli. Ama sol partiler için gençliğin özel bir anlamı var. Gençliğe "umuf veheyecan"veremeyensol parti başarıya ulaşa- maz. Çünkü "sol"demek, "düzende değişiklik" demektir. Değişikliğin en doğal yandaşı ise gençlerdir. Gençleri yanlarına alamayan, onların coşku ve itici gücünden yararlanamayan sol partiler; bunun nedenle- rini acaba nerede aramalılar? İnandırıcı "yapısal değişiklik tasanları" üretemeyen- ler, gençliğe "heyecan"veremezler. "Gücü" olmayan- lar ise gençliğe "umut" veremezler. • • • Gençlik eğer siyasete uzak kalıyorsa, bunun üç nede- ni olabilir Ya sorunu yoktur.. Ya sorunlarının çözümü konusun- da umudu yoktur.. Ya da korkmaktadır.. Gençlerin "sorunsuz"olması olanaksız. Tarihin hiçbir döneminde, hiçbir toplumda olmamış bu. öyleyse çözüm umudu mu yok; yoksa siyasetten mi korkuyorlar? 12 Eylül öncesine ilişkin anıların canlılığı bir yandan.. 12 Eylül düzeninin ve -bu arada- YÖK'ün sistemli baskı- ları öte yandan.. Gençlerin siyasete "kötü"ve "korkula- cak" bir şey gibi bakmalarının sağlandığı bir gerçek. Ne var ki, sorun bundan ibaret değil. Üstelik de bu "hava" giderek dağılıyor. öyleyse sorunun kökenini, onlara "umut" vermeyen partilerde ve genel olarak "siyasal düzen'de aramak daha doğru.. • • • ABD den Endonezya'ya kadar, hemen tüm ülkeler, 1968'lerin "gençlik bunalımı'm, gençliğe "demokratik katılım"yo\\ar\n\ açarak aştılar. Üniversite yönetimine "etkin" katılım.. iç siyasete "ef- kin"katılım.. Hatta -ABD'de olduğu gibi- dış siyasete "ef- kin" katılım.. "12 Eylül mantığı" ise toplumdaki bunalımın nedeni olarak "katılım fazlalığı'ru gördü: Sadece gençliğe de- ğil, işçiye de, kamu gorevlisine de, meslek gruplarına da, giderek tüm kitle örgütlerine "katılım yolları"n\ tka- mayı "u/usa/görev"bildi. "Devlet işleriyle uğraşmayanlara, kendi işi gücü ile uğraşan sessiz bir yurttaş değil, hiçbir işe yaramayan biri gözüyle bakanz" diyen Perikles'ten 25 yüzyıl sonra- ki bu "ilkel bakış açısı"; bugün toplumumuzun "ayak bağı" olan anayasanın temeline oturmuştur. Bundan gençlik de payını "fazlasıyla" almıştır. Kendine en yakın sorunlardan ülkenin genel sorunla- rına kadar, sesini duyurmak, enerjisini kullanmak ola- nağı kalmayan genç; -toplumdan umudunu yitirdiği için- kendt "başının çaresine" bakmayı, "tekçıkış yolu"say- mıştır. "Kapkaççılığa" ya da "köşe dönmeceye" dayalı bir dünya görüşünün -böyle bir ortamda- hızla yayılmasının • hayret edecek bir yani olabilir mi? *"ldealizm"\r\ gereği "özver/"dir. Birey ancak kendi mutluluğunu "daha hakça" bir top- lumsal düzende aradığında, özveride bulunabilir. Ort- dan umudunu kestiğinde ise '7dea//zm"biter. Ve elbette genç, "genç olmaktan çıkmış"olur!.. • • • Karamsar mıyım? Hayır! Çünkü "korku" da geçicidir; herkesin kendi başının çaresine bakabileceği,' köşeyi dönebileceği" düşü de.. Bu hava dağılıyor ve gençler "yeniden genç olmaya" başlıyorlar. Sadece kendi öğrencilerimde görmüyorum bunu. An- kara'daki başka üniversitelerin, hatta başka kentlerdeki üniversitelerin gençlerinde görüyorum. Yeniden düşünüyorlar. Yeniden, kendilerini "toplum- larından sorumlu" hissetmeye başlıyorlar. Yeniden, kendi sorunlarının "toplumsal c/üzen"den soyutlanarak çözülemeyeceğini kavnyorlar.. Marksizmin "sahneden çefr/7mes/"ninyarattığı boşlu- ğu; kimisi "dinsel" ya da "Turancı" düşünce ile, kimisi "Özalcılık" ile. ama çoğunluğu "Kemalizm" ile doldur- makarayışı içinde. "Heyecan" ve "umut" arıyorlar. Bunu onlara veremeyen partiler -ve özellikle de sol partiler-, "suç'u gençlerde değil, kendilerinde aramak durumundalar. Önce "yurekli ve inançlı" bir biçimde Kemalizme sa- hip çıksınlar. Sonra, demokratik solculuğun, Kemaliz- min günümüz koşullarındaki uzantısı olduğunu anlatsın- lar. Sonra da -"demokratik bir yapı" içinde- bir araya gelsınlerve "guç'olsunlar. Bakın, dağlara taşlara gene "umut" yazılıyor mu!.. Bakın, "sosyal demokrasi" gençlerin omuzlarında -ye- niden- siyasal yaşamımıza damgasını vuruyor mu!.. önce siz "kendinize inanın" ki gençlik de size inansın! Cezaevleri Urla'da açlık grevi 23. gününde soııa ercli ÎZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Urla Cezaevi'nde TDKP ve Devrimci Sol dava- lanndan hükümlü 5 kişinin ce- zaevi koşuHannı protesto amacıyla başlattıklan süresiz açlık grevi 23. gününde sona erdi. ÇHD İzmir Şubesi Başkanı avukat Mehmet Yatar ile Avu- kat Ahmet Aksüt'ün eyleme son verilmesi ıçın yaptıkian gi- rişimler sonucu dün açhk grevine son verildi. Adalet Bakanlığı'nın 21 Ekim 1992 tanhinde cezaevle- riyle ilgili yayınlanan genelge- sine cezaevi yönetimi tarafın- dan uygulanacağının taahhüt edilmesi üzenne eylemcilerin açlık grevini bıraktiklannı söy- leyen ÇHD İzmir Şubesi Baş- kanı Yatar ve avukat Aksüt, "Süresiz açlık grevini 23 gün sürdüren Fanık Tarla, Atilla Emrah Pak, Haül Burlu, Düz- gün Bolat ile Mustafa Ergün- ün yakınlanyla görüştüklerinı öğrendik. Eylemcilerin saghk taramasından geçirilmeleri için cezaevi yönetialenyle gö- rüşeceğiz" dediler. Dört kişiden haber alınamıyor Gözaltında kayıp iddiası Polis, Şengül Yıkünuı'ın cenaze töreninde fotoğraf çekmek isteyen gazetecıleri tartakladugözaltına aldı,fotoğraf makinelerini kırdı. (FotoğraflarAHMET ŞIK) İstanbul Haber Servisi- Üçü 30 Nisan'da, Üsküdar'dan, bin de 2 Mayıs'ta evinden gö- zaltına alındığı belirtilen Zekai Türkmenoğlu. Gülay Ken- moğlu, İbrahim Güven ve Ab- bas Yalçın'dan haber alınamı- yor. Avukat Eşber Yağmurde- reli. Abbas Yalçın'ın 2 Mayıs sabahı saat 02.00'da evinden polislerce gözaltına alındığını, dığer üç kişinin ise 30 Nisan'da Üsküdar iskelesinden birlikte alınmış olabileceklenni belirte- rek,"Terörle Mücadele Şubesi bu kişilerle ilgili hiçbir bilgi vemniyor, savcıükta ise hiçbir kayıt yok" dedi. Abbas Yalçın'ın eşi Mesude Yalçın, eşinin ileri derecede tüberküloz hastası olduğunu ye yaşamı- ndan endişe ettiğini belirtti. Mesude Yalçın, "Eşim 1 Mayıs akşamı polisler tarafı- nda evden alındı. Hatta 2 saat sonra aynı polisler gelerek eşi- min ilaçlannı da aldılar. Eşim 3 ay hastanede tedavi gördü, dışândaki 4 aylık tedavi süresi ise henüz bitmemişti. Eşımin hayatından endişe duyuyo- rum" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle