Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS1993 ÇARŞAMBA
HABERLER
Yahya
Demirerin
başvurusu
• İstanbul Haber Servisj-
Basın Konseyi Yüksek
Kurulu, Yahya Demirerın.
Hûrriyet Gazetesi ile
gazetenın yazarlan Oktay
Eksj ve Bekir Coşkun
ale>hıneyapüğı başvuruyu
yersiz buldu. Yahya Demirel,
Hûrriyet Gazetesi"nde
yayımlanan "Sayın
Başbakan bu olaya el
koyun" ve " Yahya'run
Banka Açma Oyunu"
başhklı haberlerle, Oktay
Ekşi'nın "Yine mi Yahya" ve
BekırCoşkun'un
"Bulunmaz Vatan Evladı"
başlıklı yazüan nedeniyle
Basın Yükek Konseyi'ne
başvurmuştu. Demirel'in
Basın Meslek İlkeleri'nin 3,
4,6,9 ve 10. maddelerinin
ihlal edıldiği gerekçesiyle
yaptığı başvuruyu. Basm
konseyi oybirliğiyle yersiz
buldu. Konsey, karar
gerekçesini, "Yahya
Demirel'in DEFKUR isımli
şirket adına bazı yabana
bankalardan kredi almak
için Şekerbank'ın şifrelerini
temin ederek sahte teminat
mektubu oluşturduğu,
bununla ılgıli davalann
duruşmalanna kaülmadığı
takdirde ise ilgili
soruşturmarun zaman
aşımına uğrayacağına
boylece Demirel'in 200
milyar lıralık borçtan
kurtulacağına ılışkin
yayımlan, söz konusu
ilkelerin hiçbınnı
çiğnememektedir" diyerek
açıkladı.
Nehar Tüblek
kalpkrizi
geçirdi
IHaberMerkezi-Unlü
karikatür sanatçısı ve
Günaydın gazetesi
çizerlerinden Nehar Tüblek,
dün kalp krizı geçirdi.
Çalışüğı Günaydın
gazeıesine gelışinden bir sûre
sonra rahatsızlanan Tüblek'e
ilk müdahale Basın
Dispansen doktorlan
tarafuıdanyapıldı. İlk
müdahaleden sonra
Florance Nightingale
Hastanesi'ne kaldınlan
Tüblek, koroneryoğun
bakım ünitesinde tedavi
altına alındı. Nehar'
TüBIek'in sağlık durumunun
iyi ofduğu ve hayati bir
tehlikenin olmadığ)
öğrerukjı.
ABlTde 200. idatn
• HUNTSVILLE, TEXAS
(AA)-ABD'de Yüksek
Mahkeme'nin 17 yıl önce
aldığı idamlara izin veren
karanndan sonra ülke
genelinde 200'üncü idam
cezasının da dün sabaha
karşı Texas eyaletinde infaz
edildiğı bildinldi. Danyl
Stewart adlı 38 yaşındaki
suçlu, ığneyle hayatma son
verilmek suretiyle idam
edildi. Texas eyaletı Yüksek
Mahkemesi, idamın
ertelenmesıne ilişkin
başvuruyu, infazdan bir saat
önce verdiği kararla reddetti.
İstanbul'da
gözaltılap
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul'da
"THICP-Yeniden Kuruluş
Birliği-Halk Kurtuluş
Güçleri" adb örgüte yönelik
olarak düzenlenen
operasyonlarda biri kadın 8
kişi gözalüna alındı.
Gözalüna alınanlarla birlikte
50 el bombası ve 26 silah ile
soygunlardan eldeedildiği
ileri sürülen bir miktar döviz
ele geçirildiği bildinldi.
İstanbul Emnıyet
Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şubesi'nde dün
yapılan açıklamaya göre. l
yıl önce kurulan sözkonusu
örgüt içinde faalıyet
gösterdiği belirlenen Hasan
Yüksel 21 Nisan günü
Kozyatağı Nevzat Bulut
Sokak Arafat Apartmanı
Numara 6/2'de gözalüna
almdı. Evde yapılan
aramada bir kalaşnikof
tüfek. 3 tabanca, taarruz tipi
2 el bombası, 2 el telsizi ve
silahlara aıt bol miktarda
mermiıleörgütsel
dökümanlar bulunduğu
bildinldi. Polisin gözaltına
aldığını açıkladığı ısımler
şöyle. Serhan Kadir Sözüşen.
Nursel Polat, Erkan Çelebi,
Ender Çimşir, Şuat Akoğlu
ve Bekir Birol Özdemir, -
Ahmet Kösemehmetoğlu.
1 PKK'li
öldürüldü
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) -Bitlis'in
Tatvan ılçesınde güvenlik
güçlen ile çatışmaya giren bir
PKK'lı öldürüldü, bır
militan sağ yakalandı.
Operasyonlar aynca 10 örgüt
mensubu yakalanırken. bir
militan kendıliğindcn teslım
oldu.
Polis ilk işareti Turgut Özarın sözlerinden aldı: Terör yapanlan yaşatmamalıyız'
Tercih, 'ölü elegeçiımek'
Yargısız
infaz
dosyası
HALİL NEBİLER
• 20 operasyonda ortaya çıkan gerçek şu: Polis, operasyonlann ftedefi kişileri
kapalı bir mekanda kıstırarak çevreyi sanyor. Demek oluyor ki, polis bu
kişileri nerede bulacağını biliyor. Öyleyse. bu kişileri sokakta, bakkalda, başka
herhangi bir yerde tek başına veya iki kişi iken de yakalayabilir. Ancak bu
tercih edilmiyor.
Tikirierin terörle kabul etti-
rilmesine çahşmaya karşıyım.
Terör yapanlara karşı insafsız
obnamız lazım. Silah yoiuyla fı-
kir kabul ettirmeye kalkanlarla
mücadele etmeli. 'Benim fîkrimi
kabul etmezsen seni temizterim'
diyenleri yaşatmamalıyız."
Bu sözler, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal tarafından 8 Ekim
1990 tarihinde, Kayseri'de sar-
fedildi. Özal'ı dinleyen herkes,
70"li yıllarda Almanya'da Baa-
der MeınhofTa karşı yurütülen
kıran kırana mücadeleyi hatırb-
yor. Baader MeinhofTun özel-
likle üst düzeyı sürekli olarak
ölü ele geçirilmişti. Sözleri işiten
hiç kımse de, bu sözleri "yanlış-
lıkla sarfedilmiş sözler" olarak
değerlendırmedi. Yapılan de-
ğerlendirme. mücadelede bir
taktık değişiminin tebliğ edil-
mesi yolundaydı. Yani, "öldü-
rün" emri. Nitekim, basmda
Özalın konuşmasının üstüne
tırnak içinde, "Teröristleri vu-
run işareti" başlığı atılmıştı.
Sağ elegeçirilebüir mi?
Polis, verilen işareti almakta
gecikmedi. 27 Ocak 1991 ile 14
Şubat 1992 tanhleri arasında,
yani yaklaşık bir yıldan biraz
fazla bir süre içinde "ölü ele ge-
çınlenlerin" sayısı 52 oldu.
Peki, ınsanlar nasıl ölü ele geçi-
riliyor? En önemlısi. polis bu
kişileri "sağ" ele geçirebilir mi?
Üzennde inceleme
yapüğırrıız yaklaşık 20 operas-
yonda ortaya çıkan gerçek şu:
Polis, operasyonlann hedefı ki-
şileri kapalı bir mekanda kıstı-
rarak çevreyi sanyor. Demek
oluvor kı, polis bu kişileri nere-
de bulacağını biliyor. Öyleyse.
bu kişileri sokakta, bakkalda.
başka herhangi bir yerde tek
başına veya ıki kişi iken de ya-
kalayabilir. Ancak bu tercih
edilmiyor. İki. üç, beş kişılik
gruplar halındeyken kapalı me-
kanlara gırdiklerinde operas-
yon düzenliyor.
Operasyon genellikle gece
22.00 ile 03.00 arası başlalılı-
yor. Bu saatlerde önce siyası
polis, asayiş polisı ve yerel polis
ya hep birlikte ya da bir-ikı
grup bir arada çevre güvenliği
alıyorlar. Yani. operasyon dü-
zenlenecek olan evin genellikle
100 metre çapındaki çevresi
araç ve insan trafığine kapatılı-
yor. Çevre binalann çaülanna,
balkonlanna keskin nişancılar
yerleştiriliyor. Tüm bu çalışma-
lar bitirildikten sonra (hangi
deyimi kabul ederseniz onu
kullanın) infaa 'operasyonu ya-
pacak olan ekip geliyor. Sekiz,
on iki kişiden oluşan operasyon
grubu çelik yelek ve kasklarla
eve geliyorlar. Genellikle MP-5
adı verilen tam otomatik silah
kullanıyorlar. Operasyon tim-
leriyle ilgili önemlı olabilecek
bir bilgi daha: Bu timlerde gö-
rev yapan polislerin her birinin
en az bir "yargısız infaz" da-
vasmda yargılandıklan, mah-
keme kayıtlanyla saptannuş
durumda. KJmilerinın dört
davası bırden >ürüyor.
Uyan sorunu
Bir operasyonun infaz olup
olmadığı konusunda kuşku ol-
duğunda kamuoyunun en çok
tarüştığı şey genellikle. "polisin
teslim ol çağnsı" yapıp yapma-
dığı oluyor. Kimı operasyon-
larda görgü tanıklan, gazeteci-
ler veya olaylardan sağ kurtu-
lanlar, çağnnın kesınlikle yapı-
lmadığını ilen sürerlerken kimi
olaylarda sorun daha da büyü-
yor. Çünkü, iddialara göre po-
lis önce operasyonu yapıyor,
Tarnşılan olaylar garipliklerle dolu. tşte bunlardan biri:Koltuktaki Gürcan Aydın bacak bacak
üstüne atmış, çatışmaya öyle girmiş ve ölmüş!
sonra da teslim ol çağnsını.
Yani, istim arkadan geliyor.
Polis yetkilileri ise her operas-
yonda yüzlerce kez çağn yap-
tıklannı, ancak kendılenne
ateşle yanıt venldığını bıldın-
yorlar. Açılan dava duruşmala-
nnda polisler çağn yaptıklann-
da aldıklan yanıtın, "Faşıst po-
lis. sıkıysa gel teslim al" olduğu-
nu söylüyorlar. Bunun böyle
olduğunu ortaya koyan birçok
olay var. Örneğm 16-17 Nisan
1992 tarihinde operasyon sonu-
cu öldürülen Sabahat Karataş'-
ın, TAYAD Başkanı Gûlten
Şeşeo'le yaptığı telefon görüş-
mesinin Şeşen tarafından alı-
nan kayıtlannda bu açıkça gö-
rülüyor. Oysa, İzmir'de 9 Nisan
1991 tarihinde Okay Uzun ve
Fanık BayTakçınm öldürül-
düğü operasyondan yaralı ola-
rak kurtulan tanıklar, polisin
hiçbir uyanda, çağnda bulun-
madığmı açıklıyorlar.
Bomba kuHanılıyor mu?
12 Temmuz 1991 tarihinde
Dikilitaş'ta yapılan operasyon-
dan sonra gazetecilerin bir so-
rusu üzerine dönemin İstanbul
Emniyet Müdürü Mehmet
Ağar, "Polis bomba kullanma-
dı. Poliste bomba ne gezer?
Bunu da nereden çıkartıyorsu-
nuz?" diyor. Bu operasyonda
öldürülenlerden Niyazi Aydın'-
ın vücudundan 18, Hasan Eli-
uygun'un vücudundan 5, Yücel
Şimşek'ın vücudundan 10
bomba parçası çıküğını Adli
Tıp Kurumu'nun otopsi rapor-
lan ortaya koyuyor. Başka bir-
çok olayda daha bomba kulla-
nılıyor Bunlann en belirgini.
24 Mart 1993 günü Bahçeîiev-
ler'de görülüyor. Bir evde kıstı-
nlan Devrimci Sol milttanlan
en güvenli yer olarak gördükle-
ri banyoya giriyorlar. Pobs üst
kata çıkıyor ve betona açtığı de-
lik sayesinde alt kattaki üç kişi-
yi önce bombalıy or. Operasyon
daha sonra geliyor.
SÜRECEK
Tanıklann tanıklıklanyla yargısız infaz...
NilıalDınvca: Potis, 'Bunun daişmbitiveUmdecb
tki kişinin öldürüldüğfl operasyonda
sağ kurtulan Nihal Duruca. operasyon,
uyan, 'Teslim olun' çağrısı falan hatırla-
mıyor. Hatırladğı tek şey, patlayan bir
bomba. Oysa aynı davada tanık olarak
dinlenen polisler, evdekilere defalarca
teslim olun çağnsı yapüdığını anlatıyor-
lar. Operasyondan sağ kurtulan ikinci
kişi Naciye Yüdınm. Mahkemedeki ifa-
dek, Nihal Dımıca'ya göre daha ayrıntı-
Iı. Y ıklırım. operasyonu mahkeme heye-
tine söyle anlaüyor:
"Okn Fanık Bayrakçı nişanlım idi. O
sebeple olayın meydana geldiği evde bu-
lunu>ordum. Geç vakte kadar evin salo-
mında oturup sohbet ettik. Bea yatmak
üzere salondan ayrüdm >e tuvalete git-
tim. Tııvalette bulunduğum sırada patla-
ma sesi ve gürültü işittim. Tu\aletten
çıktun. Fanık >e Olcay'ın bulunduğu
odaya girdim. Bu sırada polis de içeriye
girmişti. Beni onların bulunduğu odaya
soktu. Fanık ile Olcay, odadaki çek-
yatın ûzerinde otunıyorlardı. Polis bana
da oraya oturmamı söyledi. Yer yatağı-
nın ûzerinde bir tabanca \ardı. Polis, o
tabancanın y atağın üzerinden uzaklaştı-
rümasım istedi. Olcay arkadaşım taban-
cayı yatağın üzerinden aldı. ileriye doğru
fırlattı. O sırada içeride bulunan polis
memuru. silahın atılmasından iki dakika
kadar bir zaman geçtikten sonra elinde
bulunan silahla bize ateş etti. Her üçfi-
müz de yaralandık.
"ÜçüdeöMû"
Ben yaralandıktan sonra polisler kendi
aralannda üç ölü diye konuşma yaptılar.
Sonra benün yaralı olduğumu görerek,
bunun işini de bitireüm dediler. Fakat
sonra nedense bundan \ azgecriler.'"
İzmirdeki olayın tanığı Naciye YıMı-
nm'a göre, Fanık BavTakçı ve Olcay
l zun eğer hastaneye götürülselerdi kur-
tulacaklardL
Bir başka olayın tanığı, 19 Mayıs 1991
günü Kadıköy Hasanpaşa'da İsmail
Oral'la birlikte öldürülen Hatice Dilek
Aslan'ın dokuz yaşındaki oğlu Cihan As-
lan. Cihan, operasyondan sonraki bir
hafta boyunca şoktan çıkamıyor. Kadı-
kö> Cumhuriyet Sa>cdığı olaya el koyup
soruşturmaya başladığında, Cihan'ın ifa-
desine de baş\~uruyor:
"Evimizde uyııyordum. Silah sesine
uyandım. Yatağımdan kalkacağım sıra-
da annemin benim bulunduğum yatak
odasına gelmek istediğini. ancak polisle-
rin mani olduklarını gördüm. Annem bu
sırada çocuk var diye polislere söyledi.
Ancak annemi alıp tek'vizyonun bulundu-
ğu odaya götürdüler.
Ben de yataktan kalkıp annemin bu-
lunduğu odaya gittim.Giderken evin iç
kapı camlannın kırılmış olduğunu ancak
etrafın fazla dağılmamış olduğunu gör-
düm. Odaya girdiğimdc annem bana, ba-
bana haber ver seni alsın. diye söyledi.
Ben odaya girdiğimde. y anundaki bir po-
lis tarafından yuzükoyun yere
yatmlmıştı.
Annem yerde yatarken bu sözleri söy-
ledi ancak polis ayağı ile«nnemin kafası-
na ay ağını dayayıp, tam ey, ey, diye ko-
nuştu. Evin içinde ismail amcayı hiç gör-
medim. Daha sonra polisler beni kucağı-
na alıp odama götürdüler. tzerimi giydi-
rip evden çıkartnlar. Polis arabasına bin-
dirip karakola götürdüler. Daha sonra
babama haber vermiş olacaklar ki ba-
bam gelip beni aldı."
Dokuz yaşındaki çocuk, "Polis arme-
mi sağ y akaladı" diyor. Önce "sağ y aka-
lanan" annenin daha sonra "ölü ele geçi-
rildiği
1
' açıklanıy or. Siz olsanız ne y apar-
dınız? Dokuz yaşındaki çocuğun sözleri-
ne mi yoksa devletinüzin koca koca yet-
kilüerine mi inamrdınız?
Polisin Kadıköy'deki ev baskınında öldürülen Şengül Yıldıran dün toprağa verildi
Cenazetöreninde gazeteciyedayakİstanbul Haber Servisi -Kadı-
köy Bahanye'de 30 Nisan gece-
si. polislenn bir öğrenci evine
düzenledikleri operasyonda öl-
dürülen İYÖ-DERli ünıversite
öğrencisi Şengül Yıldıran dün,
Maltepe Başıbüyük Mezarlığı'-
nda toprağa verildi. Cenaze tö-
reni sırasında, mezarhk yakın-
lannda bulunan polislere ateş
açıldı. Açılan ateş sonuçu ölen
ya da yaralanan olmazken,
olayla ılgisı bulunduğu iddia
edilen 2 kişi dövülerek gözaltı-
na alındı. Fotoğraf çekmek is-
teyen baa gazetecıleri de tar-
taklayan polisler, fotoğraf ma-
kinelerini kırdı.
Bahariye'de polislerin bir öğ-
renci evine "Hücre Ev" olduğu
iddiasıyla 30 Nisan gecesı dü-
zenlediğı operasyonda öldürü-
len İstanbul Üniversitesi Edebi-
yat Fakültesi öğrenasi Şengül
Yıldıran dün Maltepe Merkez
Camısi'nde kılman namazdan
sonra Başıbüyük Mezarbğı'nda
toprağa venldi.
Gözaltılar
Polislerin çok genış güvenlik
önlemlen aldığı cenaze töreni
öncesınde mezarlıkta gösteri
yapmak isteyen 40 kişılik bir
gruba polis müdahale etti. Gös-
tencıleri döven polis baa kişile-
ri gözaltına aldı.
Yıldıran'ın aılesı yakınlan \e
arkadaşlannın katıldığı cenaze
sırasında polisler. mezariığa gı-
ren herkesi tek tek aradı. Cena-
ze sırasında Yıldıran'ın annesi
Yazgülü Yıldıran sinir krizleri
geçınpbayıldı.
Tören sırasında, çevrede gü-
venlik onlcmleri almak ıçın Sü-
re>7a Paşa Hastanesi çevresın-
de bulunan bir grup polise ateş
açılması üzenne, kısa süreli bir
• Polis, Şengül Yıldıran'ın cenaze töreninde fotoğraf çeken 3 gazetenin
muhabirlerini tartaklayarak, fotoğraf makinelerini kırdı. Aydınlık Gazetesi
muhabiri Mustafa Çetinkaya ise dövülerek gözaltına alındı. Tören sırasında
mezarlık yakınlannda bulunan polislere ateş açıldı, yaralanan olmadı.
çatışma çıktı. Çatışmada ölen
ya da yaralanan olmazken po-
lislerin çevrede yaptığı arama-
larda olayla ilgisi buhınduğu ıd-
dia edilen 2 kişi dövülerek gö-
zaltına ahndı. Ateş açtığı iddia
edilen 3. kişi kaçtı.
Bu sırada olayı görüntüle-
mek isteyen Meydan Gazetesi
muhabiri Cmran Aras, Türkıye
Gazetesi muhabiri Mehmet
Beytüi ve Sabah Gazetesi mu-
habiri Ahmet L'çar. çevik kuv-
vet polısleri tarafından tartak-
lanarak dövüldü. Ümran
Aras'ı gözaltına almak isteyen
polisler, fotoğraf makinesini ve
flaşını kırdı. Bu arada mezarlık
çıkışında da Aydınlık Gazetesi
muhabiri Mustafa Çetinkaya
gözaltına ahndı. "Polislerin
fotoğrafinı çektiğı" gerekçesiy-
le gözaltına alınan Çetinkaya"-
yı, bir otomobile bindirerek dö-
ven polisler fılmlere elkoydu.
Çetinkaya daha sonra serbest
bırakıldı.
Şengül Yıldıran ve Uğur Ya-
şar Kıhç için dün Üsküdar z^ey-
nep Kamil'de, bir grup korsan
gösteri düzenledi. Molotof kok-
teyllen atarak yolu trafiğe ke-
sen göstencıler pankanlar aça-
rak yürüyüş yaptılar. "Devrim
şehitleri ölümsüzdür". "Yargı-
sız infazlara son", "Uğur. Şen-
gül ölümsüzdür" şeklinde slo-
ganatan 30 kişi gözalüna ahndı.
HAFTAYABAKIŞ
AHMET TANER KIŞLAU
Gençlik ve Siyaset
Sol partiler, gençlerin sıyasete ilgisizliğinden yakını-
yorlar.
Gençler için düzenlenen toplantılarda, neredeyse
genç yok.
Bu aslında bütün siyasal partiler için geçerli. Ama sol
partiler için gençliğin özel bir anlamı var. Gençliğe
"umuf veheyecan"veremeyensol parti başarıya ulaşa-
maz.
Çünkü "sol"demek, "düzende değişiklik" demektir.
Değişikliğin en doğal yandaşı ise gençlerdir.
Gençleri yanlarına alamayan, onların coşku ve itici
gücünden yararlanamayan sol partiler; bunun nedenle-
rini acaba nerede aramalılar?
İnandırıcı "yapısal değişiklik tasanları" üretemeyen-
ler, gençliğe "heyecan"veremezler. "Gücü" olmayan-
lar ise gençliğe "umut" veremezler.
• • •
Gençlik eğer siyasete uzak kalıyorsa, bunun üç nede-
ni olabilir
Ya sorunu yoktur.. Ya sorunlarının çözümü konusun-
da umudu yoktur.. Ya da korkmaktadır..
Gençlerin "sorunsuz"olması olanaksız. Tarihin hiçbir
döneminde, hiçbir toplumda olmamış bu.
öyleyse çözüm umudu mu yok; yoksa siyasetten mi
korkuyorlar?
12 Eylül öncesine ilişkin anıların canlılığı bir yandan..
12 Eylül düzeninin ve -bu arada- YÖK'ün sistemli baskı-
ları öte yandan.. Gençlerin siyasete "kötü"ve "korkula-
cak" bir şey gibi bakmalarının sağlandığı bir gerçek.
Ne var ki, sorun bundan ibaret değil. Üstelik de bu
"hava" giderek dağılıyor.
öyleyse sorunun kökenini, onlara "umut" vermeyen
partilerde ve genel olarak "siyasal düzen'de aramak
daha doğru..
• • •
ABD den Endonezya'ya kadar, hemen tüm ülkeler,
1968'lerin "gençlik bunalımı'm, gençliğe "demokratik
katılım"yo\\ar\n\ açarak aştılar.
Üniversite yönetimine "etkin" katılım.. iç siyasete "ef-
kin"katılım.. Hatta -ABD'de olduğu gibi- dış siyasete "ef-
kin" katılım..
"12 Eylül mantığı" ise toplumdaki bunalımın nedeni
olarak "katılım fazlalığı'ru gördü: Sadece gençliğe de-
ğil, işçiye de, kamu gorevlisine de, meslek gruplarına
da, giderek tüm kitle örgütlerine "katılım yolları"n\ tka-
mayı "u/usa/görev"bildi.
"Devlet işleriyle uğraşmayanlara, kendi işi gücü ile
uğraşan sessiz bir yurttaş değil, hiçbir işe yaramayan
biri gözüyle bakanz" diyen Perikles'ten 25 yüzyıl sonra-
ki bu "ilkel bakış açısı"; bugün toplumumuzun "ayak
bağı" olan anayasanın temeline oturmuştur.
Bundan gençlik de payını "fazlasıyla" almıştır.
Kendine en yakın sorunlardan ülkenin genel sorunla-
rına kadar, sesini duyurmak, enerjisini kullanmak ola-
nağı kalmayan genç; -toplumdan umudunu yitirdiği için-
kendt "başının çaresine" bakmayı, "tekçıkış yolu"say-
mıştır.
"Kapkaççılığa" ya da "köşe dönmeceye" dayalı bir
dünya görüşünün -böyle bir ortamda- hızla yayılmasının •
hayret edecek bir yani olabilir mi?
*"ldealizm"\r\ gereği "özver/"dir.
Birey ancak kendi mutluluğunu "daha hakça" bir top-
lumsal düzende aradığında, özveride bulunabilir. Ort-
dan umudunu kestiğinde ise '7dea//zm"biter.
Ve elbette genç, "genç olmaktan çıkmış"olur!..
• • •
Karamsar mıyım? Hayır!
Çünkü "korku" da geçicidir; herkesin kendi başının
çaresine bakabileceği,' köşeyi dönebileceği" düşü de..
Bu hava dağılıyor ve gençler "yeniden genç olmaya"
başlıyorlar.
Sadece kendi öğrencilerimde görmüyorum bunu. An-
kara'daki başka üniversitelerin, hatta başka kentlerdeki
üniversitelerin gençlerinde görüyorum.
Yeniden düşünüyorlar. Yeniden, kendilerini "toplum-
larından sorumlu" hissetmeye başlıyorlar. Yeniden,
kendi sorunlarının "toplumsal c/üzen"den soyutlanarak
çözülemeyeceğini kavnyorlar..
Marksizmin "sahneden çefr/7mes/"ninyarattığı boşlu-
ğu; kimisi "dinsel" ya da "Turancı" düşünce ile, kimisi
"Özalcılık" ile. ama çoğunluğu "Kemalizm" ile doldur-
makarayışı içinde.
"Heyecan" ve "umut" arıyorlar.
Bunu onlara veremeyen partiler -ve özellikle de sol
partiler-, "suç'u gençlerde değil, kendilerinde aramak
durumundalar.
Önce "yurekli ve inançlı" bir biçimde Kemalizme sa-
hip çıksınlar. Sonra, demokratik solculuğun, Kemaliz-
min günümüz koşullarındaki uzantısı olduğunu anlatsın-
lar. Sonra da -"demokratik bir yapı" içinde- bir araya
gelsınlerve "guç'olsunlar.
Bakın, dağlara taşlara gene "umut" yazılıyor mu!..
Bakın, "sosyal demokrasi" gençlerin omuzlarında -ye-
niden- siyasal yaşamımıza damgasını vuruyor mu!..
önce siz "kendinize inanın" ki gençlik de size inansın!
Cezaevleri
Urla'da açlık grevi
23. gününde soııa ercli
ÎZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)- Urla Cezaevi'nde
TDKP ve Devrimci Sol dava-
lanndan hükümlü 5 kişinin ce-
zaevi koşuHannı protesto
amacıyla başlattıklan süresiz
açlık grevi 23. gününde sona
erdi.
ÇHD İzmir Şubesi Başkanı
avukat Mehmet Yatar ile Avu-
kat Ahmet Aksüt'ün eyleme
son verilmesi ıçın yaptıkian gi-
rişimler sonucu dün açhk
grevine son verildi.
Adalet Bakanlığı'nın 21
Ekim 1992 tanhinde cezaevle-
riyle ilgili yayınlanan genelge-
sine cezaevi yönetimi tarafın-
dan uygulanacağının taahhüt
edilmesi üzenne eylemcilerin
açlık grevini bıraktiklannı söy-
leyen ÇHD İzmir Şubesi Baş-
kanı Yatar ve avukat Aksüt,
"Süresiz açlık grevini 23 gün
sürdüren Fanık Tarla, Atilla
Emrah Pak, Haül Burlu, Düz-
gün Bolat ile Mustafa Ergün-
ün yakınlanyla görüştüklerinı
öğrendik. Eylemcilerin saghk
taramasından geçirilmeleri
için cezaevi yönetialenyle gö-
rüşeceğiz" dediler.
Dört kişiden haber alınamıyor
Gözaltında kayıp iddiası
Polis, Şengül Yıkünuı'ın cenaze töreninde fotoğraf çekmek isteyen gazetecıleri tartakladugözaltına aldı,fotoğraf makinelerini kırdı.
(FotoğraflarAHMET ŞIK)
İstanbul Haber Servisi- Üçü
30 Nisan'da, Üsküdar'dan,
bin de 2 Mayıs'ta evinden gö-
zaltına alındığı belirtilen Zekai
Türkmenoğlu. Gülay Ken-
moğlu, İbrahim Güven ve Ab-
bas Yalçın'dan haber alınamı-
yor. Avukat Eşber Yağmurde-
reli. Abbas Yalçın'ın 2 Mayıs
sabahı saat 02.00'da evinden
polislerce gözaltına alındığını,
dığer üç kişinin ise 30 Nisan'da
Üsküdar iskelesinden birlikte
alınmış olabileceklenni belirte-
rek,"Terörle Mücadele Şubesi
bu kişilerle ilgili hiçbir bilgi
vemniyor, savcıükta ise hiçbir
kayıt yok" dedi. Abbas
Yalçın'ın eşi Mesude Yalçın,
eşinin ileri derecede tüberküloz
hastası olduğunu ye yaşamı-
ndan endişe ettiğini belirtti.
Mesude Yalçın, "Eşim 1
Mayıs akşamı polisler tarafı-
nda evden alındı. Hatta 2 saat
sonra aynı polisler gelerek eşi-
min ilaçlannı da aldılar. Eşim
3 ay hastanede tedavi gördü,
dışândaki 4 aylık tedavi süresi
ise henüz bitmemişti. Eşımin
hayatından endişe duyuyo-
rum" diye konuştu.