19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4MAYIS1993SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Kuralsız yayıntehdit ediyor'• TOBBnin, "Radyo ve televizyonda yeni düzen" adlı raporunda TBMlvrde bekleyen yasa tasansı sert bir şekilde eleştirilerek, " Yasada özerkliğin adı bile geçmiyor" denildi. •TOBB raporunda getirilmek istenen üst kurul üyelerinin siyasi . baskılarla yanlış kararlar alabileceği de savunuldu. Ekonomi Servisi- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Baş- kanı Yalrnı Erez. Türkiye'de özel radyo-televizyonlann bir an önce yasal çerçeveye ve de- mokratık denetime kavuşması- nı istedi.TOBB'nin yayınladığı "Radyo ve televizyonda yeni düzen'" adlı raporda özel radyo televızyonlara ib'şkın yasal dü- zenlemenın gecikmesi nedenıy- le "Kitle iletişimi alanında kural tanımayan u>gulamalann, cıd- di rahatsıziıklar yaratacak bo- NASIL BİR RADYO-TV DÜZENİ • Kamusal ve ticari \a> ıncılığın kavnaklar sağlanmalıdır. Özerk kesinlikle birbirinden a\ nlması radv o-televiz> on kuruluşlarını gerekir. Kamu > a> ıncıiığı. de> let, v öneten kişiler tek başma sivasal hükümet ya da herhangi bir kamu İktidar tarafından atanıp, gÖrevden kunıluşu eli> le \ apılan > a> ıncılık alınmamalıdır. demek değildir. Kamu \a\ ıncıiığı ^ _ , „ _ . . . . . . ,. kar amacı gütmeden N apılan • Tekelkşme uzennde dıkkatte yav ıncılıktır, temel amacı dunılmalı tekeUeşmeyı onle>ıa bilgilendinnek, düşündürmek, farklı on»«mler alınmalıdır Tıcan radyo görüslerin aıuaşılmasına, «telemyon ya>ıncılıgı > apacak öğrenilmesineTardımc, olmak, b l r d e " ? o k Ş'^etın tek kışı veya çoğulcubirtoplumungereklerine kunıluş tarafından kontrol hizmetetmektir. edılmesıne olanak venlmemehdır. • Kamusal vavıncılığın kesinlikle Çoğulculuğun sürdürülebilmesi icin özerk bir statüde düşünülmesi bu alanda \eni kunıluş ve girişimleri gerekir. Rekabet ortamında yayın olanaksız kılacak düzenlemelerden yapabibnesine olanak verecek mali kaçınılmalıdır. DÜNYADA UYGULAMALAR Dfinyanın bürün ülkelerinde u\ gulanan kurallar, özel yay ıncılık için de geçerlidir ve > ayıncılığı, mutlaka kamu çıkarlan açtsından düzenleyen bir astem vardır. • Ticari yay ıncılık, kamu v av ıncılığını ortadan kaldırmtştır. ABD dahil, Avnıpa ülkelerinde kamu yayıncdığı korunan bir alandır. • Kimin hangj frekanstan yayın yapacağına devlet kararvermektedir. Ancakdağıtımı yapan kunıluş, özerk bir kamu kuruluşıı olarak v ayın yapmaktadır. • Frekans kullanmay a talip olanlann önceden açıkça bdirlenmiş koşullara uymalan zorunhı kılmmaktadır. • Koşuliar sadece yapılamayacaklan değil, asgari düzeyde de olsa yapılması zonınlu noktalan da içermektedir. yutlara ulaştığma" dikkat çeki- lerek. "Televizyon yayıncılığı- nın sadece bir piyango haline dönüştüğü. kuralsız televizyon yayıncıbğırun kışisel çıkar ve tehdıt aracı haline geldıği" be- lirtildı. Raporda. getirilecek yasal düzenlemeyle. kamu ve ti- cari yayıncılığın kesinlikle bir- birinden aynlması, kamusal yayınahğın özerk bir statü için- de düşünülmesi ve tekelleşmeyi önleyici önlemler getirilmesi is- tendi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecılık Bölümü Başkanı Prof. Korkmaz Alem- dar ve Orta Doğu Teknik Üni- versitesi İktisadi ve Jdari Bitim- ler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı Doç. Raşit Kaya'nın hazırladığı "Radyo ve televizyonda yeni düzen" adlı çahşmada, radyo ve televiz- yon yayıncılığında dünya dene- yi ve Türkiye'deki arayışlar incelendi. TBMM Genel Ku- rulu'ndan geçmeyi bekleyen. radyo ve televizon yayınlannda devlet tekclinin kaldınlmasma yönelik anayasa değışikliği ve Meclis'te grubu bulunan parti temsilcilerinin üzerinde çalıştığı radyo-televizyon yasa tasansı- nın eleştirildıği raporda "Tasa- nnın özerkliğin adını bile an- madığı" belinilerek şöyle denil- di: "Radyo-televizyon yayıncı- lığı alanında olağanüstü ve ahşılmadık yetkilerle donatıl- mış bir üst kurul oluşturulmak- tadır. Bu kurulda görev yapa- cak kişilerde "Devlet memuru olma niteliği' dışında hiçbır özellik aranmaması ilk bakısıa doğal gelebilir. ama yaş smın da aranmadığına göre konular- la hiç ilgısi olmayan kişilenn siyasal partilerin beklentilerine yanıt vermek üzere Kurul'a se- çilmelerine ne engel olabilecek- tir? Böyle bir yüksek kurul, ya siyasal partilerin etkisinde kala- cak. ya da kendisine yol göste- recek, danışmanhk yapan sek- reteryasının yönlendireceği bir kurul olacakur." Yasal düzenlemeyi gercekteş- tirmek üzere ortaya konan me- tinlerin yeterli olmadığı belirti- len raporda "Aceleyle yeni ve aşılması güç sorunlar yaratmak yerine. kalıcı, tutarh bir yayın- alık sistemi arayışının" sürdü- rülmesi gerektiği üzerinde du- ruldu. dapazarı Ozel radyolar 'konuşuyor' vali susuyor • İki özel radyonun yayınlanru sürdürmesini konu alan haberimize "Mahvoluruz" şeklinde tepki gösteren Adapazan Belediyesi yetkılileri bu kez ağız değiştirerek konunun valinin yetkisinde olduğunu söylemeye başladılar. Vali ise sessizliğini sürdiirüyor. Yurt Haberteri Servisi - Süper FM ve Metro FM adlı özel radyolann yasağa karşın yayınlan- nı sürdürmeleri Adapazan'nda günün konusu oldu. Adapazan Beledıyesi yetkilileri daha önce ikı özel radyonun yayınlannı sürdürmeleri habe- nnin basında yer almasının kendilerinin "mah- volmalan"na neden olacağını beürtirken şundı ağız değiştirerek yetkinin valilikte olduğunu vur- guluyorlar. Adapazan Vahhği özel radyolann yayını konusunda sessiz kalmayı sürdürüyor. Adapazan muhabırimiz tlan Uygun'un habe- rine - göre Ulaştırma Bakanlığı Telsiz Genel Müdürluğü'nün 15 mart genelgesiyle yayınlan- na son \erilen özel radyolardan ikisi Adapazan'- nda yayınlannı "sessiz sedasız" sürdürüyor. Süper FM ve Metro FM, belediye tarafından M.B.I Reklamalık ve Filmcüik AŞ'ye tahsisedi- len alanda 86 metrelik antenleriyle yayın yapı- yor. Önceki gün konuyla ilgıh olarak gazetemız- de yer alan "Özel Radyoya Korsan Izin" başlıklı haber üzerine Süper FM ve Metro FM radyola- nnın yayınlannı sürdürmelefı Adapazan'nda "yasal sorun" oldu. Vatandaşlar, "Tüm Tür- kiye'de radyolar kapalıyken, bu iki radyo yayın- lannı nasıl sürdürüyor" derken, haberimiz üzeri- ne Sakarya Belediyesi ağızdeğiştırdi. Adapazan Belediyesi "Basın v e Halkİa İbşkiler Müdürü Suat Duymaz, "Bu konuyla ilgili tesislerin kapaübp kapatılmaması vilayetin izninde olan bir olay. Istanbul ve Türkiye'de nasıl yapıldıysa aynısı Adapazan'nda da yapılmabydı. Bizimle ilgisi olan bir olay değildir " dedi. Basın ve Halkla tlişkiler Müdürü Suat Uymaz daha önce ise "'Interstar'Ia ne güzel program an- laşması yaptık. 5 programlık bir haber paketimiz var. Onu yayınlamazlar. Eğer bu haber çıkarsa mahvolunız" demişti. Adapazan'nda yayınlannı sürdüren iki özel rad- yonun yasal durumuyla ılgıli belırsizlik sürerken Vali Erdınç Büyükakabn ve Belediye Başkaru Ünal Ozan'ın sessiz kalmalan dikkat çekiyor. Radyolar yasak deliyor Anadolu Ajansı'nın haberine göre Bursa'- da adlanru açıklamayan 3 radyo istasyonu müzik ağırlıkb yayın yapıyor. Bir radyo yetki- lisi, "Ankara'daki yöneticilerimiz kendi dert- lerine düşünce, özel radyo ve televizyonlarla ilgili yasanın çıkarüması işi tavsadı. Bu boş- luktan yararlanan radyolar da yayımlanna başladılar" dedi. Kaçamak yayın Kjsa adı BRT olan Bayrak Radyo Televız- yonu, merkezını Kıbns'ta göstererek kısıtlı saatlerde de olsa yayın yapıyor. BRT Adana ve cevresinde çeşitü haber programlar, açık- oturumlar ve eğlence kuşak programlannın yayınmı gerçekleştiriyor. Istanbulludiinsiseyine testimoldu• Dün sabah saatlerinde bastıran yoğun sis deniz trafiğini yine allak bullak etti. İnsanlar saatlerce iskelelerde bekledi. Bir an önce işine gitme telaşıyla motorlara dokişanünsanlar birbirini ezdi. tstanbul Haber Servisi - İstanbul. dün sabah saatlennde yine sise yenik düştü. Vapurlar çahşmadı. insanlar uzun süre iskelelerde bekledi. tşlerine gec kalmak istemeyenler, küçük mo- torlara salkım-saçak doluşarak, deni- zin ortasında alabora olmayı göze aldı. İskele salonunda. uzun süre kala- babk ve havasız ortamda bekleyen bir kişıkalpknzigecırdı. Anadolu YakajSi'nda oturup da, ötekı yakaya ışc. okula ya da gezrneye gitmek üzere evden çıkanlan, dün sa- bah iskelede kötü bir sürpriz bekliyor- du. İskele önünde.daha önceleri de "'yoğun sis nedeniyle vapurterçabşmı- yor" anonsu duyulduğnnda neyapilı- yorsa onlar yapıldı. "Acımasız" pat- ronlann çalışanlan ve randevulanna geç kalacaklannı anlayanlar, telefon kulübelerinin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Beklemeyi göze alamayan "cesur" insanlar. "yaşamlan pahası- na" iğne atsan yere düşmez kalababk- taki motorlara binmek için birbirlenni ezdi. Yapılacak tek bir şey vardı: Bir ga- zete alıp. iskele önünde ayakta dura- rak. okumak. Sonra vapurlar çalışmaya başlar gi- bi oldu. Kalabalık, iskele önünde kalkmaya hazır bekleyen vapurlara hücum etti. Ezilmeyı göze alamayıp. bıraz ağırdan alanlar salona gırdiğın- de, ne gelen ne de giden vapur vardı. Sabırla beklemekten başka çare \ok- tu. Çünkü iskelenin dışına çıkmak, bir türlü azalmayan kalabalık nedeniyle mümkün değildi. Saat 10.30'du. B'ir- den önlerden bir ses duyuldu: "Dok- tor var mıT Önce birinin havasızlık- tan ve sikışıklıktan fenalık geçırdiği sanıldı. Ama iş daha ciddiydi. Bir yol- cu kalp krizi geçiriyordu. İskele me- murlanndan. vapur yanaşıp. boşal- madan asla açılmayan salon kapılan- nın açılması ve ambulans çağnbnası istendi. 5-10 dakika sonra "hareket memuru salon kapısıru açınız" anon- su yapıldı. Ama hareket memuru bu anonsu ciddiye almadığından olacak, kapılar bir türlü açılamıyor, kalp krizi geçıren kişi açık havaya cıkarülamı- yordu. Yolculann arasıhdâ "kjâp.ılan kıralım" diyen "anarşistler" de.yardj- Neden sohrâ kapı açıldı ve hasta dışah çıkanlabildi. İskele önünde kafp krizi geçiren hastayı almak üzere bekleyen ambulans filan yoktu. Zaten olsaydı kalp krizi geçiren hasta belki de şaş- kınlık ve sevinçten ölebilirdi. Taksi sürücüleri hastayı, araçta ölür korku- suyla almak istemediler. Ve o sırada gercekten bir mucize oldu. Hızır Acil Servisi'nin ambulansı tesadüfen cad- deden geçiyordu. Araç durduruldu. hasta içine yerleştinldi ve hastaneye götürüldü. Çocuklar GülhaneVe akın etti Magazin / TV Servisi - Geleneksel Gülhane Etkinlikleri kapsamında "Çocuk Fcsrivali" dün başladı. Sabahın erken saarlerinden itibaren, İs- tanbul'daki anaokııllan, ilk ve ortaokullarua oku>an öğrencflerin Gûliane Parkı'na dofanasıyla, park gerçek bir çocuk şenliğine dönüştü. Okul- lar; bandolan. halk oyunları ekipleri, dans gruplan ve diğer göstenleri ile parkın ber köşesine dağılarak gösteriler yaptılar. Volkan Severcan ve Gönül Gökmen'in sunuculuğunu > aptığı çocuk gösterisi ise. çok sayıda okulun kendilerine a\ rılan süreleri aşmaları sonucu programda aksama- lara yol açtı. Daha sonra Okay Temiz ve Ritim Gnıbu'nun, ülkemizde ilk kez düzenlediği çocuklar ile birlikte v aptığı ritm şov ilgiyle izlendi. (Fotograflar: İBRAHİM GÜNEL) ARAYIŞ "Mıııııcıı, tam PKK-mafya ba^anüsım aıılatıyonlıı ki... • Bir süre önce katledüen yazanrmz Mumcu adına Muğla'da düzenlenen "Laik Cumhuriyet ve Demokrasi" panelinde konuşan Prof. Uğur Alacakaptan "Cnmhuriyet'e ve laikliğe yönelik hareketler karşısında 'ordu var ya' demekten de vazgeçin arük. Laiklik, demokrasi savunulacaİcsa siz savunun" dedi. Panelde konuşan yazanmız Şükran Ketenci, Mumcu ve Özal'ın cenazesini karşılaşürdı. Ketenci, "Bir cenazede çağdaş ittifak, öbür cenazede arabesk ittifak vardı" dedi. • ÖZCANÖZGÜR MUĞLA - Muğla'da Uğur Mumcu anısna düzenlenen panelde, Mumcu ile Curnhurbaşkaru Özal'ın cenaze törenle- ri karşılaşünldı. Gazeteci-Yazar Şükran Ketenci, "Bir cenazede çağdas ittifak, öbür cenazede arabesk ittifak. fkisinden birisini seçin" dedi. 100 günde hala katil- leriı bulunamaması da eleştiribrken, İs- tanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazuı, Türkiye'de bir "laik-Müslüman çatajması" yaratıbnak istendiğini savun- du. "Böyle bir oyuna karşı uyanık ola- brn" dedi. Nuğla Barosu tarafından düzenlenen "Lak Cumhuriyet ve Demokrasi" ko- nulı panelde, Ortadoğu'da Sevr benzeri olururnlar yaraubnak istendiği, Irak ve Türkiye'deki operasyonlann ardmdan sıranın Iran'a geldiğı ve bir yandan Türk-Kürt miUiyetçiîıği, bir yandan da 2. Cumhuriyetçılerle şenatçılann laik cumhuriyete saldınlan ile bu oluşumlara yardıma olduklan belirtildi. Paneb yö- neten Muğla Barosu Başkanı Av. Birdal Ertuğnıl, terörün laikbği ve demokrasiyi hedef aldığına işaret ederek "Laik toplu- mu yaratmadan laik cumhuriyeti yaşa- tamazsmız" dedi. Av. Ceyhan Mum- cu, Muğla Valisı Dr. Lale Aytaman ile Türk mılletinin Türkiye'de ve uluslara- rası düzeyde gurur duyduğunu belirte- rek "Ama Cemalettin Kaplan Efendi'- nin İran'dan kopya ettiği anayasanın 41. maddesi, abşvenş gibi şenatın cevaz ver- diği ıhtiyaçlar ve hac gibı kadınlar için müsaade edibniş toplanülar hancinde kadınlar erkeklerle toplanamaz dıyor. Şu toplantıda bile ben sizlerle, Sayın VaK- miz ile bırükte Kaplan'a göre şimdiden hep birbkte cehennembk olmuş durum- dayız. Kadınlanmız bu adamlann yaz- dıklannı mutlaka okumahlar" dedi. Konuşmasında- Mumcu cinayetinin katillerinin bulunamamasını da eİeştiren Av. Ceyhan Mumcu, "Ben içimden hep halkımıza soruyorum, daha önceleri ne- relerdeydiniz? Bu tür paneüerle Uğur Mumcu putlaşürümamah. Niçın öldü- rüldüğü sorgulanarak bundan yarar sağlanmab" d&yerek şöyle devam etti: "TBMM'nin görevi başta yaşama hakkı ohnak üzere, Türkiye'de olup bi- tenlerin üstüne, npkı Ulusal Kuıtuluş Savaşı'nı yapan TBMM'nin yaptığı gibi radikal biçimde gitmek olmahdır." Uğur Mumcu'nun zaman zaman din- siz, zaman zaman cuntacı, zaman zaman ahlakçı. zaman zaman MİT, CIA ajanı olarak nitelendirildiğini, onu değişik ne- denlerle kızmış, eleştirmiş, en acımasız biçimde yargılamış olanlann, yüz binle- rin cenazesinde yürümüş olduğunu be- brten gazeteci-yazar Şükran Ketenci, "Biz insanlann dinsine vermedığimiz değeri ölüsüne veririz" diyerek Mumcu ve Özal'ın cenazelerini karşılaştınrken şöyle konuştu: "Mumcu"nun cenazesinde yürüyen yüz binler suskunluklannı, utançlannı yenme ve kendi geleceklerinin kaygısını taşıyan dürtüyle yürûdüler. Orada bir demokrasi ittifakı vardı. Bir başka cena- ze töreninde de ittifak vardı. 2. Cumhu- riyet ile şeriat savunuculannın ittifakı vardı. Papatyalarla türbanblar, bando ile bando sussun diyenler, globalleşme diyenlerle şeriat diyenler yan yanaydı. Bir cenazede çağdaş. ittifak, öbür cenaze- de arabesk ittifak. Ikisinden birisini se- çin." Uğur Mumcu'nun katb kadar soruş- turmasının da karanbkta kaldığına dik- kat çeken tstanbul Barosu Başkaru Av. Turgut Kazan, MHP Genel Başkanı Al- parslan Türkeş'in de çelenk gönderdiği panelde, "Mafya-MHP Uişkisini en ı>i şekilde bebrledi. Bulgaristan'ın sılah ka- çakçıhğmdaki rolünü ortaya serdi. Baa- lan gibi ilenciliğıne zarar rru gelir diye düşünmeden her türlü teröre karşı çıktı. O yüzden eleştirildi. Tam PKK-mafya ilişkisini anlatıyordu, katledildi" diyerek şunlan söyledı: "Cenaze kalkarken. Arabistan Yan- madası'ndan en yetkili ağız 'derdest' dedi. Hani derdest olanlar nerede? Tür- kiye'de bu- 'laik-Müslüman' çatışması yaratümak isteniyor. Böyle bir oyuna karşı uyanık olmahyız." Laiklığin ithal edümiş bir şey obnadı- ğını söyleyen Prof. Uğur Alacakaptan da laiklik olmadan demokrasinin olamaya- cağını, laikliğin dinsizlik olmadığjm, dinsizbkle birükte her türlü dme a>Tu an- da özgürlük tanıyan bır düzen olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: "Laiklik dinsizlik, devlet dinsiz diyor- lar. Devletin dini olur mu? Laiklik ithal mah bır şey değildir. Atatürk ve arka- daşlan, laikbği, bugün bazılannın yapn- ğı gibi Batı ülkelerine şirin göriinmek için getirmedi. Gerekb olduğu için getir- dı. Cumhuriyet'e ve laikliğe yönelik ha- reketler karşısında 'ordu var ya' demekten de vazgeçin artık. Laiklik, de- mokrasi savunıüacaksa siz savunun. Her zaman orduya güvendiniz, başka türlü oldu. Ordumuz kurtuluş savaşı vermiş bir ordu. Bırakın o asli görevüıi yapsın. Topla. tüfekle şeriata karşı mü- cadele verilmez. Oy sandığına sahip çı- kın. Kadınlar lütfen siz de sıyasete kaü- bn." TOKTAMIŞATEŞ Bir Yaşam ve Alın Teri Başbakan Sayın Süleyman Demirel Çankaya ya çıka- cak gibi görünüyor Ne diyelim, hayırlı olsun. Aslında tüm yaşamı boyunca "üreten" bir insanın, cumhurbaş- kanlığı gibi siyasal geleneğimızde "pasif" bir makama heves etmesinin ardında, elbette bızim bilmediğimiz, bi- lemeyeceğimiz psikolojik nedenler vardır. Ancak bana öy[e geliyor ki; eğer Sayın Demirel siyasal haklarla ilgili 1987 Referandumu sonrasında gönlünde yatan arslanın Çankaya olduğunu çıtlatsaydı, sanırım "kırk yıllık karde- şi" olduğunu ancak vefatından sonra öğrendiğimiz Sa- yın özal. buna pek karşı çıkmazdı. Ve Türkiye'nin son beş-altı yıllık siyasal yaşamı da buncaçalkantıyla sarsıl- mazdı. Bizim kuşak Sayın Demirel'in "barajlap kralı" olduğu- nu pek hatırlamaz. Tabiri caiz ise, Sayın Demirel'in gün- delik yasamımıza girm^si, Adalet Partisi Büyük Kong- resi'nde ABD Başkan Yardımoısı'yla el sıkışırken çektir- diği bir fotoğrafı dağıtarak, genel başkanlık yarışında Sadettin Bilgiç'i yenmesiyle başlamış, Urgüplü hüküme- tinde başbakan yardımcılığına gelmesiyle de, Sayın Demirel siyasal sohbetlerimizin tuzu biben olmuştu. Ürgüplü hükümeti, ismet Paşa'nın zoraki destekli azınlık hükümetinin düşürülmesiyle kurulmuştu. Inönü başbakan olarak gittiği ABD'de. başbakanlıktan düştü- ğünü öğrenmiştı. O zamanki öğrencı örgütlerinin bir kıs- mı da bu düşürülmenin "kökü dışarıda bir oyun" olduğu- nu ileri süren bir bildiri yayımlamış ve alışılmış olduğu üzere Atatürk'e şikayet etmişlerdi. Bildirinin altındaki imzalardan biri de benimdi. Kimı zaman bırıleri bizi "kö- kü dışarıda olmak"la suçlardı, kimi zaman da biz "birile- rini". Ama bu bildiriden sonra Türkiye Milli Talebe Federas- yonunun devletten aldığı ödenek konusunda Ankara'ya gittiğimizde, Cihat Bilgehan bu bildiriyi burnumuza uzattığında ve "Buradaki İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Kongre Başkanı Toktamış Ateş hanginiz? ' diye sorduğunda epey sıkılmıştım. Ve doğrusu hükumet öde- neğini de kısmamışlardı. Bir zamanlar caddelerde "Morrison Süleyman" dtye bağıran da bizdik, 12 Martsonrası "Beyin Hükümeti'ni" devrimcılik adına onaylayan da. "Onbirler'in istifasıyla" 12 Mart'ın ne olduğu ortaya çıktı ama, biz bunu anlamak- tageçkalmıştık. 1970-1980 arası 1. ve 2. Milliyetçi Cephedönemlerinde Demirel'de 1971 öncesinin "hoşgörüsü " kalmamıştı. Bir zamanlar "yollar yürümekle aşınmaz" diyen Sayın De- mirel, öğrencilerin arasında kamplaşmayı körüklemiş ve meydana "ülkücü gençlik'i sürmüştü. Sırasında ve gereğınde polis bunlara fazlasıyla "arka çıkıyordu", ama, genelde arka planda kalıyordu. Ancak 1961 Anaya- sasının getirdiği özgürlük ortamı içınde, toplumdan ge- len talepler frenlenemıyordu. Kaldı ki tek başına iktidar olamasalar bile, 1973 ve 1977 seçimlerini sosyal demok- ratlaralmışlardı. 1979 sonlarında beş ilde boşalan milletvekıllikleri için yapılan bir "kısmi seçim" Demırel'e gene başbakanlık yolunu açtı. 24 OcakKararları, o dönemde açıklandı. öz- gürlükçu demokrasi koşulları içinde böyle bir istikrar programının uygulanamayacağını Sayın Demirel nasıl düşünemedi, hala aklım ermez. Ve kendi tabiriyle "se- yirciyi tribunden sahaya çekmek isteyen" Sayın Ecevit'- in feryatları sürerken, 12 Eylül'de "birileri düdüğu çaldı" ve maç bitti. Kırnir hekimler ve ruhbtlimcller "insanlar kırktndan sonra değişmezler" diye konuşadururken; Demirel, HamzaköyyadaZincırtX)zan'dayeniden 1971 öncesihîrt Demirel'i oldu. Hatta demokrasiye olan yaklaşımı "hoş- görülü olma" özelliğinin de ötelerine giderek, bir tür "demokrasi savaşımcısı", "demokrasi mücahidi" oldu. Ve 1987 sonlarından itibaren, elınde fötr şapkası, yıllar- dır horlanan insanların "baba'sı olarak miting meydan- larına çıktı. Sayın Demirel'in Sayın özal ve partisi hakkında o dö- nemde söylediklerine değinmeyeceğim, bunlar ileride ele alınır. Ancak şunu belirtmek boynumun borcudur ki; Sayın Demirel'in babalığına pek güvenmemekle birlik- te, demokratlığına çok yerde kefil oldum. (Şimdi başta Emre Kocaoğlu olmak üzere kımi dostlarım, bu kefaleti burnumdan getirmeye başladılar bile.) Bu da böyle bir yaşam işte... Eğer Sayın Demirel, Çan- kaya'ya ulaşabilirse; sanıyorum kendini, çok sevdiği okumaya-yazmaya biraz daha verecektir. Bundan da ki- mi yararlar sağlanabilir. Aslında Sayın Demirel, otuz yıldır "haşır-neşir" oldu- ğumuz bir siyasal kavga sonunda yorulmuş da olabilir ve bunu da anlayışla karşılamak gerekir. Ancak 1987de "kendim için bır şey istıyorsam namer- dim" sloganıyla yola çıkıp; 1993te "bu iş başıma kalı- yor" gibısinden, doğru olmadığını herkesın bildiği bir sloganın ardına sığınması pek hoş olmuyor. Hele geçenlerde Çankaya'yaçıkma hakkının gerekçe- si olarak. "ülkenin her karışında alın terinin olduğunu" ileri sürmesi, hiç hoş değildi. Zira çayırlarda güreş atan karakucak ve yağlı pehlivanlarımız ülkenin dört bir ya- nında sadece alınlarından ter dökrnez, her bir yanların- dan ter akıtırlar. Şimdi aynı gerekçeye dayanan siyasal taleplerie ortaya çıkarlarsa, başta Sayın Demirel, hepi- miz çok zorda kalırız. Gazeteci Sıvaslıyan öldü • Haber Merkezi- Gazeteci yazar Hagop Sıyasbyan yakalandığı hastahktan kurtulamayarak önceki gün yaşamını yitirdi. 1922>ılında Tokat'tadoğan Sıvasbyan uzun yıllar Türk-Ermeni basmmda görev aldı. Çeşitli gazetelerde yazı işleri müdürlüğü vapan Hagop Sıvaslıyan 1967 yıhndan beri kendi gazetesi olan "Bayraktar" gazetesini yayınbyordu. Sıvaslıyan Türk-Ermeni sonınu ile ilgili olarak birçok sempozyuma katılmıştı. Vatandaşlıktan çıkanlar •ANKARA (AA) -1131 kişiye vatandaşbktan çıkma izni verildi. Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu karan Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu izin, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 20. maddesine göre verildi. Madde; reşit olan. askerliğini yapan ya da yapmış sayılanlardan,herhangi bir nedenle yabancı devlet vatandaşlığı kazanan veya başka bir devlet vatandaşlığını kazanacağına ilişkin inandıncı belırtiler bulunanlann, Bakanlar Kurulu karanyla Türk vatandaşhğından çıkmasına izin verilmesini hükme bağlıyor. Doktorlar AIDS tehdidi altmda • ANKARA (ANKA)-Sanlık ve AIDS gibi bulaşıcı hastalıklar, risk grubunda bulunan kişilerin yanı sıra bu tür hastalarla sık sık karşı laşmak durumunda olan cerrahlan da tehdit altında bırakıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan araştırmalar. Amerikalı cerrahlann yüzde 40'ının yaşamlan boyunca sanlık mikrobuvlaenfekte olduklannı ortay» koyarken. yü/de4'ünün de taşıyıcı durumuna duştüğü bclırlcndi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle