29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS1993 CUMARTESİ 8 DIŞ HABERLER Enosis ve taksim derken bağımsızlık, sonra çatışmalar, müdahaleler ve bunca acı arasında... Kıbrısta kaçınlan ûrsatlarERDALGÜVEN 'Kıbns sorunu'nun çözûmü, son 40 yıl boyunca Tûrkiye ile Yunanistan arasında veAda'da Türkler ile Rumlar arasında çeşitii aşamalardan geçti. TürkJer başlangıçta konuyu 'İngiitere'nin bir sömürgesindeki iç sorun' olarak göriirken Rumlar sömürgeden bağımsızlıea geçiş için fırsat'diye değerlendıirdi. 1950'li yıllarda "Türkiye'nin Kıbnsdıye bir sorunu yoktur" diyen Türkler, buna karşılık yaklaşık son 20 yıldır Kıbns'ın yansına yakınını ellerinde tutuyorlar. 1950'lerden bu yana Kıbns 'la Türkler nereye geldi? Rumlar nereye gıttı'/ Günümüze kadar Rumlann ya da Yunanhlann neden olduğu çeşitii aşamalar Kıbns'ta 'umutsuzluk' ve bunlann ardından yapılan uluslararası ya da ikili görüşmeler ise her zaman Kıbns'a banş gelmesınde "bır fırsat' olarak yorumlandı. Her görüşme aşamasından sonra ipler kopup birkaç yıl sonra yeniden masaya oturulduğunda Türklerin bir önceki önerisını Rumlann kabul etmemeklehatalı davrandıklan anlaşıldı. Bundan dolayı gerek Yunanısıan'da vegerek Kıbnsh Rumlar arasında "kaçan fırsatlar" diye bir kavram üretildi. Güney Kıbns'ta yayımlanan Ikones adh haftalık gazetenin 18 temmuz 1980 tarihli sayısında D. Papadimitris adlı yazar "kaçınlmış fırsatlan" inceliyordu. Kıbns'ın kozeyinde "de jure-yasal" tanınmayan, buna karşılık "de facto-fıüT bir Türk devletininvarhğının 1950'li yıllarda Rumlar için öngörûlmeyen bir olgu olduğu ve bu "devtetieşme''nin aşama aşama gerçekleşmesine ıhşkın "kaçınlan fırsatlar" irdeleniyordu. "Fırsat kaçıranlar" ise hatalannı halkına ya da seçmenkrine kabul ettirebihnek için Türkiye ve Kıbns Türklerini "yayıİmaalık"la suçladı. 24 mayıs pazartesi gûnü New York'ta Birleşmiş Milletler'de (BM) yeni bir görüşme aşamasına geçiliyor. Türklerin önerdiği "federasyon" kavramını başlangıçta kabul etmeyen BM, Rumlarve Yunanistan, şimdi "federasyon"a sıkıca sardmış görünüyorlar. 1975'te KıbnsTürk Federe Devleti kurulmuş ve Kıbns'ta federasyona yönebnmişti, ancak toplumlar arası görüşmelerde federal düzeni öngören bir anlaşmaya vanlamayınca Türkler 1983'te Kuzey KıbnsTürk Cumhuriyeti'ni kurarak devletleşme serüvenİerini noktaladı. Günümüzde sosyalistinden tutucusuna dek akh başında hemen hiçbir Kıbnslı Rum politikaa, Kıbns'ta bır 'ûniter' (tekil) devlet kurulabileceğine inanmamaktadır. Rumlar federasyon temelinde çözüm aramakta, görüşmeler 'nasü bir federasyon' sorusunda odaklanmaktadır. Kjbnsiçin 1977'de Makarios-Denktaşanlaşmasıyla hukuki temeli atılan federal' çözüm, uluslararası gündemde ağırhğını hala koruyor. Ancak Kuzey Kıbns'ta başta iktidar çevrelerinde özellikle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali'nin 'Düşünceler Dizisi' başlığı altında sunduğu göriişler ışığmda bir federasyona gjdilemeyeceğı görüşü ağırlık kazanıyor, dahası KKTC Meclis'nin "federasyon karan'nın kaldınlması sık sık dile getiriliyor. Federasyon yerine iki toplumluluğu öne çıkaracak bir 'gevşek konfederasyon'a yönelinmesınden, bunun da ötesinde artık KKTC'nin tanınması için Türkiye'nin öncülüğünde uluslararası bir kampanya başlaülmasından sözediliyor. Dünyadaki federasyonlann dağılmalan üzerine KKTCnin "federasyon" kavramından özde ne anladığı konusunda bazı değişiklikler dikkati çekiyor. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın bugün gazetemize yapügı "Bu koşullarda federasyon mümkün değildir'" açıklaması ileacaba Rumlar bir fırsat daha mı kaçı nyor? Yoksa Türkler. yayılmacıhk yolunda bir adım daha mı ileri gidiyor? Uluslararası topluluk da federasyon kurulması için kararlı görünüyor. Yine de uzunca bir süre 'federasyon' düşüncesine yanaşmayan, ancak sonradan bu temelde görüşmeyi kabul eden Rumlar şimdilerde adım bile duymak istemedikleri 'konfederasyon'u ileride tartışmak zorunda kalabilirler. Bağımsızlık ancak üç yılkorunabildiKıbns Venedikliler'den ahnıp Osmanlı tmparatoıiuğu topraklanna katıldığında yıl 1571'di. Osmanlı egemenhği 307 yıl bo- yunca sürdü Kıbns'ta. Sultan Abdülhamit döneminde 1878'e gehndiginde lngiltere, olası bir Rus saldınsı karşısında yardım et- mek koşuluyla Kıbns'ı Osmanlılar'dan ki- raladı. Osmanlı egemenliği sürecek, ancak yönetim Ingilizlere devredilecekti. Birinci Dünya Savaşı patlak verip Os- manlılar İngilizler karşısında saf tutunca lngiltere 'kira sözleşmesi'ni feshederek tek taraflı bir kararla Kıbns'ı ilhak etti. 1923'te Lozan'da Kıbns'la ilgıli bir tartışma çık- madı ve Lozan Anlaşmasrnın 20. maddesi şöyle kaleme aluıdı: Türkiye, Kıbns'ın 5 Kasım 1914'te Bri- tanya hükümeti tarafından ilhakını tanıdı- ğını beyan eder. Böylelikle Türkiye. Kıbns üzerindeki hukuki haklanndan tümüyle vazgeciyor- du. Yüzyıllar boyunca başka ülke- lerce yönetilen Kıbns'ta çoğun- luğu, hep Rumlar oluşturmuştur. Işte bu sayısal üstünlük 15 ocakta yapılan bir hal- kpylamasıyla Rumlara Adada yaşayan ikinci büyüklükteki çoğunluğu görmezlik- ten gelip Kıbns'ı Yunanistan'la birleştirme karan almaya götürdü. Türkiye Dışişleri Bakanı M. Fuat Köprülü, "Türkiye'nin Kıbns meselesi diye bir meselesi yoktur" demektedir. (Köprülü, sonralan boyle bir demeç vermediğini, sözlerinin çkrpıüldığmı söyleyecektir.) Uta|fear'| Kıbnslı Rumlar ve Yunanistan, ! * * * * < Adayı İngiltere'nin egemenliğin- den kurtarmak amacıyla Birleşmiş Millet- ler Genel Kurulu'na başvurur. Kıbns'a kendi geleceğini belirleme (self-determi- nasyon) hakkı tanınmasını isterler. Hiç kuşkusuz self-determinasyon, Enosis'ten başka sonuç getirmeyecektir. ABD'nin desteğine karşın İngiltere'nin olumsuz tu- tumu nedeniyle Genel Kurul'dan bu yönde bir karar çıkmaz. Ancak bu başvuru iki gerçeğe işaret eder. Kıbns artık tngiltere'ye ait bir bir sömürge değil, uluslararası nite- likte bir sorundur. Bu, kuşkusuz Kıbns Rumlan'nın istediği bir sonuçtur. Ikincisi Türkiye, Yunanistan'ın bu etkin girişimı karşısında Kıbns'a duyarlılığını artünr. Bu da hiç kuşkusuz Kıbns Rumlan'nın is- temediği bir gelişmedir. Türkiye 1952'de NATO'ya girerek Ingil- tere ile müttefık ilişkisi kurmuştu. Dolayı- sıyla Ankara, o yüa kadar İngiltere'nin egemenliğinde kaldığı sürece Kıbns'ta olup bitenler karşısında pek ses çıkarmadı. Yunanistan'ın başvurusuyla lngiltere, Kıbns'ta egemenliğini o güne dek sürdür- düğu biçimiyle koruyamayacağını anlar. Bu yüzden Atina'yı dengelemek için bir güç arar, Bu güç tabii ki Ankara'dır. Görüşmeler sonuçsuz kalınca Kıbnsh Rumlar. 1 nisandan iti- Kimler geldi, kimler geçti Kıbns'ta ne nedir? EMtis Yunanca'da ilhak. Kıbns'ın Yunanistan'la birleşmesi. Taksim Kıbns'ın ikiye bölünerek Türkiye ve Yunanistan arasında paylaşılması. Türkiye 1960 öncesinde ve 1963 sonrasında Taksim pob'tıkası izledi. EOKA Ethnikı Organososis Kyprion Agoniston(Kıbns Etnik Mücadele Orgütü). Enosis'i gerçekleştirmeyi hedefleyen silahb örgüt. 1953'tekuruldu. 1955'te silahb eylemc başladı. Lideri Yunan Albay George Grivas. T¥T Türk Mukavemet Teşkilatı. EOKA'ya karşı Kıbns Türkleri'nce kurulan örgütleri tek çatıaltındatoplayarak 1957'de kuruldu. Hedefı Taksim'di. Üç kurucusundan biri Rauf Denktaş'nr. EMUB I967'deYunanistan'da darbeyle iktidara gelen Albaylar Cuntası'nın ginşimıyle kurulan terörörgütü. 1974'te Makarios'un devrilmesinde başı çekti. Amaa Enosis'ti. Etttav Kapab bölge, köy öbekleri. Kıbns Türkleri özellikle 1963'ten sonra belirli köylerde toplanarak enklavlar oluşturmuşlardır. -. Turtaye'ye 99yıllı5ma jsotarak onerildı A K D E N I 2 Evsagetos ArerofT M. Fuat Köpriöü tsıne* tuöoö HaritalarlaEjbns 19SradekTârkfcrteRiHBİafkarmaköylenJey» 6 A K O E N l Z &s •^fev BtlentEcevit SpSrosKiprryano y l^Sz egemen üsiefi kiHBkfeı.Acbe9(»Pt«ffl,Tartdye>Karpas T k i ' Ğ l Akrotiri vcDıkeiya'da 1 kurakiu.Acbes(»P!affi. Yarenadası > m99yMbğfflaTürkiye'yeBs"olarak veribae^dagöruyorda. 1963te bajiayan tophsniaransçjtâçBuuar y 1975'te bu görüşmelenn Adada uzlaşma için son fırsat olabileceğine dikkat çeker. Haziran 1968'de Lefkoşa'da başlayarak Denktaş ile Klerides arasında bır dizi görüşme yapıhr. Bir dizı görüşme yapıhr, ancak sonuç alı- namaz. Temelde Türk tarafı özerk yerel yönetimlerin yetkilerinin merkezi hükü- metçe saptanamayacağını öne sürer, Rum tarafı ise bu yetkilenn Meclis'in çıkaracağı yasalarla bebrlenmesini savunur. Anlaş- maya vanlamaz ve görüşmeler 1971 son- bahannda kesilir. Ifl'99 j Toplumlar arası görüşmeler sü- * * * * 1rer.Bu süre içerisinde Rumlar baren İngilizlere karşı silahlı eyleme başlar. Kıbns Türkleri'nde de huzursuzluk tı- rmanmaktadır. 19 ağustosta Ingiltere, Türkiye ve Yunanistan Londra'da bir ara- ya geür. Yunanistan tüm Kıbns için tek selfydeterminasyon hakkı öngörür. Türki- ye ise Kıbns Türkleri'ne dikkat çekerek bunu kabul edemeyeceğini bildirir ve gö- rüşmeler 7 eylülde anlaşma sağlanamadan sonaerer. Burada da birolgu kesınbk kazanır. Ister İngiltere'nin böl-yönet politikası çerçeye- sinde, ister Ege'den sonra Doğu Akdeniz'- de de üstünlüğu Yunanistan'a kaptırmak korkusuyla, isterse de Kıbns Türkleri'ni korumak güdüsüyle, hangi kılıfa sokulursa sokulsun Türkiye; artık Kıbns sorununda resmen taraftır. Ve Kıbns artık Türk- Yu- nan ilişkilerinde başbbaşına (zaman içinde belirli) eci) bir sorundur. EOKA'nın hedefı yalnızca Ingi- lizler ya da 'işbirükçi' Rumlar değil, aynı zamanda Türklerdir. Kıbns Türkleri, EOKA'ya karşı örgütlenme zo- runluluğunu baştan beri duymaktadır. önceleri VOLKAN gibi irili ufaklı örgüt- ler kurulur. 1957'de ise bu örgütler Türk Mukavemet Teşkilaü'nda (TMT) birleşti- rilir. EOKA'nın Enosis'ine karşı TMTnin hedefı, Türkiye'nin de onayladığı Taksim'- dir. ı Gergin ve kanlı bir süreçten ge- Içjlerek 1959'a gelinir. Ingiltere, egemen üsler edinebibne koşuluyla Kıbns'ın tümündee egemenlikten vazgeçe- ceğini açıklamış bulunmaktadır. Türkiye ile Yunanistan'a gelince... NA- TO'nun Güneydoğu Kanadı'nı oluşturan bu iki ülke arasında giderek çetrefilleşme eğilimi gösteren bir sorundur Kabns. Sonuçta gelişmeler lngiltere, Yunanis- tan ve Türkiye'ya 4 yıl sonra bu kez Zürih'- te bir araya getirir. 11 şubatta yapılan gö- rüşmeler, bağımsız bir Kıbns'ta odak- larânıştır. 19 şubatta bu kez Kıbnslı Rum ve Türk toplumu bderleri ile birlikte Lond- ra'da beşb toplanü yapıhr ve Zürih'te ka- rarlaştınlan anayasal yapı, Londra Anlaş- ması olarak imzalanır. Kuruluş Anlaş- ması'na ek olarak htifak ve Garanti anlaş- malan da imzalanır. Londra Anlaşması'yla belirlenen 1960 Anayasası, özetle şu temellere dayanır: Kıbns Cumhuriyeti, bir Başkanlık reji- mSir. Cumhurbaşkanı Rum, Cumhurbaş- kanı Yardıması Türk'tür. Kendi toplum- lannca seçılen ve yürütme yetkisini elinde tutan Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardıması, kendılerine bağb olarak çalı- şan Bakanlar Kurulu'nda ya da yasama organı niteliğindeki Temsilciler Meclisi'- nde savunma, dış politika ve mabye alanın- da abnan kararlan veto yetkisini haizdir. Bakanlar Kurulu'nda 7 Rum, 3 Türk ba- kan bulunur. Savunma, Dışişleri ve Maliye bakanlıklanndan biri Türklere verilir. Temsilciler Meclisi 70'e 30 oranıyla oluştu- rulur(35 Rum, 15 Türk). Vergilendirme, seçim yasası ve belediyelerle ilgili kararlar- da ayn ayn çoğunluk, diğer kararlarda ba- sit çoğunluk gerekir. 5 büyük kentte ayn Türk belediyeleri ku- rulur. Bir başka devletle birleşme ya da ayn egemenük kurma yoluna gitmek yasaklan- mıştır. Anayasa, öncebkle cumhuriyetin iki top- lumluluğunu vurgular. İki toplumun sıyasi acıdan eşıtbğini, kültürel, dini vb. açıdan ayn birer varlık olduklannı göz ardı etme- den sağlar. r « K » j 16 ağustosta Kıbns Cumhuriyeti jp-^p»^ iian^iff BaşpiskoposMakarios Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Kûçök de Cum- hurbaşkanı Yardıması seçilir. Kıbns Cumhuriyeti catısı altında görece huzurlu geçen 3 yıbn ardı-IBtS ndan Cumhurbaşkanı Başpiskopos Maka- rios, 30 Kasım 1963'te 13 maddelik anaya- sa değişikliği önerisi sunar: 13 maddeden en önemhleri şunlardır: 1 - Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yaruımcısı'nın veto yetkisi kaldmlır. 2 - Temsilciler Meclisi Başkanı (Rum) ve Başkan Yardıması (Türk) ayn ayn Rum ve Türk milletvekiUerince değil, tüm millet- vekillerince seçilir. 3 - TemsilcikT Mecüsi'nde belirli konular- da (vergilendirme, belediyeler ve secim yasa- sı) karar almabibnesi için ayn çoğunluk ön- gören anayasa maddeieri kaldınlır. 4 - Belediyeler birleştirib'r. Türkler, Makarios'un önerüerini kabul etmez. (Burada bir not düşmek gerekiyor. Şimdiki Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Kkrides aşağıda aynnüsıyla venlen bir de- mecinde Türkler'in önerileri kabul ettiğini, karşılığında yerel özerkük istediğini. ne var ki Makarios'un buna yanaşmadığını söy- lüyor.) Sonuç olarak toplumlar arası çatışmalar tırmanır ve Türk temsilciler hükümet or- ganlanndan dışlanır. Toplumlar arası ça- tışmalar yeniden başlar. O yıllarda Enosis'i destekleyen ve şu an- da Kıbns Rum Kesimi'nde en güçlü siyasi parti sayılan komünist AKEL'in Genel Sekreteri Dimitris Hıristofyas o günleri şöyle anlatır. "Böylece taksimcilere koz verdik. Gü- vensizliği körükledik. Halbuki aksi yönde davranılsa 1960'da tngiltere'nin 'böl- yönet' pob'tikası gereğince bize dayatılan bağlayıa koşullan ortadan kaldırmak için (Türklerle) ortak bir savaşım başlatılabiur- di." Şu sözler de şimdiki Rum Yönetimi Baş- kanı Glafkos Klerides'e ait." 1960-1963 arasında Zürih ve Londra anlaşmalannda tam uygulama olanağı sağlamadan ve iki toplum arasında güven havası yaraülma- dan, bu anlaşmalan değiştirebileceğimizi sanmamız büyük hataydı. Madem ki de- ğerlendirmelerimiz Türkiye'nin yayılmacı emeller beslediği merkezindeydi, o durum- da anlaşmalan değıştirmeye kalkmamız bir hataydı. 1%3 olaylan tam aynbk fıkri- nin dünyada yayılmasına neden olmuş ve Kıbns Devleti'nin birliğıni baltalamışü. Türkler (anayasada değişiklik öngören) 13 maddeyi kabul etmişlerdi. Denktaş'ın bu- nu teyid eden mektubu arşivimızde dur- maktadır. Yalnız bunun karşılığmda ken- dilerine yerel özerklik tanımamızı istemiş- lerdi. Biz reddettik. Kabul etmiş olsaydık darbe ve istila obnayacaktı ve Kıbns soru- nu bugün yaşamakta olduğumuzdan çok daha değjşik bir biçimde çözümlenmiş ola- caktı." Klerides, Türkler'in yerel özerklik iste- mini reddetmelerinin nedenini de şöyle acı- klar: "Korkuyorduk. Türklere bazı şeyter verdiğimiz taktirde federasyonun temelle- rini atmış olacagımızdan korkuyorduk. Şimdi federasyonu kendimiz istiyoruz, ama temin etmekte zorluk çekiyoruz" 103 Türk köyü saldınlar karşısında boşalülır ve Türkler IB67 belli yerlerde toplanarak enklavlar oluştur- maya başlarlar. Rumlar Enosis sloganına yeniden sanbnışür. Işte bu noktada ABD devreye girer. Yu- nan-Türk savaşına doğru yol ahnmakta- dır. Aynca Makarios, 196O'lı yıllardan başlayarak Üçüncü Dünyaa ve Sovyetlere göz kırpan bir politika izlemektedır. Yuka- nda bebrtildiği gibi Kıbnsb komünistler de o yılllarda Makarios'a ve Enosis'e destek vermıştir. NATO'nun güneydoğu kana- dmda 'çatlama' istemeyen ve Kıbns'ta ko- münist hareketin güç kazanmasından ve Kıbns'ın "Akdeniz'in Kübası"na dönme- sini önlemek isteyen ABD. eski dışişleri ba- kanlanndan Dean Acheson'ı devreye so- kar. Acheson 15 temmuzda Cenevre'de yapılan görüşmelerde Türk ve Yunan ta- raflanna tarihe "Acheson Planı" diye geçen önerisini sunar. Plana göre: 1- Kıbns Yunamstan'a bağlanacak, yani Enosis gerçekkşecektir. 2 - Kuzeydeki Karpas yanmadasım içer- mek üzere Kıbns'ın yüzde 12'si, Türkiye'- ye askeri üs olarak verilecektir. 3 - Adada iki Türk kantonu kurulacak ve Türklere buralarda özerklik tanmacaktır. 4 - Kaş açıklanndaki Meıs Adası. Tür- kiye'ye bırakılacakür. Türkiye, planı 'müzakere zemini' olarak kabul eder, ancak Kıbnsb Rum liderler ve Yunanistan karşı öneri getirirler. Anlaşma sağlanamayıp çatışmalar da durdurulamayınca 8-9 ağustos tarihlerinde Türkiye Kıbns'a "hava harekatı" düzenler ve Türk savaş uçaklan kuzeydeki Eren- köy'ü bombalar. Bu dönemde Türkler yönetim aygıtın- dan bütünüyle dışlanmış durumdadırlar. ç kendi aralannda bir hesaplaşmaya girerler. ABD ve Yunanistanın desteğiyle Makari- os devribnek istenmektedir. Rumlar arası- nda cıkan çatışmalarda 2 bin kışı yaşamını yitirir. Bu ortamda yapılan görüşmelerden de bir sonuç alınamaz. Kıbns tarihindedönüm noktası- na gelinmiştir. Rumlar arasında- kı hesaplaşma Makarios'un Yunanistan'- daki albaylar cuntasının desteğindeki Ni- kos Saınpson'un faşist darbesiyle devrihne- siyle sonuçlanır. Gebşmelerden kaygılanan Başbakan Bülent EcevitTürkiye Garanti Anlaşması'- • na dayanarak Yunanistan ve Ingiltere'ye ortak müdahalede bulunmayı önerir. Olumsuz yanıt alan Türkiye, 20 temmuzda Kıbns'a asker cıkanr. 25-30 temmuz tarihleri arasında Cenev- re'de Ingiltere, Yunanistan ve Türkiye arasında görüşmeler başlar. 31 temmuzda Kıbns'ta iki ayn özerk yönetimin varbğını kabul eden '1. Cenevre Anlaşması' imzala- nır. 8 ağustosta taraflar Cenevre'de yeniden bir araya gelir. Bu görüşmelerde, Türkiye somut bir öneri ortaya koyar. Kıbns'ın iki toplumdan kurulu bağımsız cumhuriyet niteliği korunacak, Kıbns bütünüyle özerk altı Türk ve iki Rum kantonuna aynlacak- Ne var ki bu öneriler de Rum ve Yunan- larca kabul edilmez ve Türkiye, Kıbns'ta gerek Türk askerlerinin gerekse Kıbns Türkleri'nin güvencesi için öne sürdüğü koşullann da kabul edihnemesi üzerine 14 ağustosta ikmci harekaü gerçekleştirir. Bu. Rumlann Adada çözüm için kaçırdıklan en büvük fırsattu 1 . | Mübadeiesi Anlaşması'- nın ardından ortaya çıkan ger- Kıbns Rumlan isedışandadiplomasi, içer- de silahlı savaşım alanında üstünlüğu ele »eçirmişlerdir. 1963'ten başlayarak zor koşul- larda yaşayan Türkler bir yan- dan varbklannı duyunnaya çahfırlar. Böylece Kıbns Türkleri için 'devletleşme' serüveni başlar. 28 arabkta 'Geckâ Türk Yönetimi' ilan edilir ve Kıbns'ın Türk böl- gelerinde yaşayanlar bu yönetime bağ- lanır. Yönetim kendi organlannı oluştu- rur. Kıbns sorununda çözümü amaçlayan Türk-Yunan görüşmeleri sonuçsuz İcal- mıştır. Bu arada Yunanistan Kıbns'a öğrenci ve turist kıbğında binlerce asker gönder- miştir. Türkiye, Adaya dolaysız bir müda- haleden kaçınmayacağmı uluslararası ara- buiuculara iletir ve Yunan askerleri Kıbns'tan çekilmek zorunda kakr. Bu ortamda BM'nin de girişi- miyle toplumlar arası görüşme- ler başlar. Görüşmelerde ana konu, Kıbns Türklerine verilecek özerkliktir. Makarios, 12 martta BM Genel Sekreteri U. Thant'a sunduğu önerilerirde üniter bir devlet için- de Türklere özerklik verilebileceğini beh'rt- mişti. Dolayısıyla görüşmelerde sorun 'nasıl bir özerklik' sorusunda düğumlenir. Rum tarihçi ve hukukçu Polyvios G. POIJTİM 'Cyprus Conflict and Negotiations, 1960- 1980' adlı kitabmda Türk tarafımn özerkb- ğin etkin kıbnması için belirü bölgelerdeki Türklen içine alacak köy öbekleri oluştu- rulmasım istediğini yaayor. Rumlar karşı çıkar. Polyviu'ya göre böylebkle Rumlar yeni bir uzlaşma fırsatını eÜerinin tersiyle itmiş- lerdir. Yazar o dönemin Yunan Dışişleri Bakanı Panayotis Pipinellis'in de bu görü- şü paylaştığını anlatır. Pıpinelüs bu görüş- melerin o güne kadar 'kaçınlan fırsatlar' dızisinin yeni bır halkasını oluşturmaması- nı, toplumlann birbirlerinden aynlmama- lannı ister. Türkiye'nin bakışı da çok farkb ueğildir. Dışişleri Bakanı tbsan Sabri Çağlayangil çek şuydu: Artık Kıbns'ta vanlacak bır çö- züm yalnızca iki toplumlu (idari aynm) de- ğil. aynı zamanda iki bölgeli (coğrafi aynm) bir nitelik taşıyacakü. Nitekim Türkiye ve Kıbns Türkleri, 1974'ten itibaren artık bu gerçeği içeren bir çözüm yoluna döndüler: Federasyon. 13 Şubat 1975"te 'K*re Türk Federe Devleti' kuruldu. Federasyon tezinin orta- ya atılmasıyla Rumlar için artık Kıbns'ı üniter bir devlet olarak koruma fırsatı da kaçıyordu. Böylelikle Rumlar için artık Kıbns'ı üniter devlet olarak korumak fir- satı da kaçıyordu. 1fl77i D e n k t a 5 ''e Makanos arasında '*•*,„} Kıbns'ta federal bir cumhuriyet' kurulmasını öngören 'Doruk Anlaşması' imzalanır. Bu anlaşma 1979'da bu kez Denktaş ile Spiros Kipriyanu arasında im- zalanan bir dığer Doruk Anlaşması'yla te- yid edilir. İmzalanan Doruk Anlaşmalan Kıbns'ta federal çözüm ara>ışlanna huku- ki temel kazandınr. Bu anlaşmalara göre özet olarak: 1 - Bağnnsu, bağlantısız iki topiunûu bir Federal Cumhuriyet kurulması esastn-. 2 - Federal Hükümet'in yetkileri ve işlev- leri, ülkenin birliğini devletin iki toplumlu özelliğini dikkate alıp koruyacak biçimde düzenlenecektir. 3 - Cumhuriyet'in bağnnsızlığı, egemenli- ği, toprak butünlüğö başka bir devletle ta- mamen veya lusmen birleşmeye karşı ve her- hangi biçimde taksime ya da ilhaka karşı ye- terli gfivenceye kavuştunıhnabdır. Bu ilkeler ışığmda Lefkoşa'da toplumlar arası görüşmeler yeniden başlar. |SS5~] Yeni görüşmelerden bir sonuç HHH» | ^km^, jpier kopar. Bunun üze- rine K^bns Türkleri 15 kasımda Kuzey Kıbns Törk Cımhoriyeti'ni (KKTQ kur- duğunu dünyaya acıklar. fgH» j 1983 sonrasında BM'nin deara- fMHI jya ginnesiyle fedaral çözüm arayışlan yeniden başlar. 1986'nın mart ayında BM Genel Sekreteri Perez De Cud- lar'ın cabalan sonucunda oluşturulan an- laşma taslağı Rumlarca reddedilir. 1OO9 I Arahklarla süren görüşmelerde »98fc l I992*de BM "Genel Sekreteri Butros Gali'nin 'Düşünceler Dizisf olarak adlandınlan Kıbns'ta iki toplumlu, iki ke- simli bağımsız bir fedaral cumhuriyet ön- gören anlaşma taslağı ile sonuçlanır. Tas- lak her iki tarafça da benimsenmez. 24 mayısta New York'ta 'Dü- şünceler Dizisi' çerçevesinde ye- niden başlayacak. Bu görüşmeler acaba Kıbns'a çözüm mü getirecek, yoksa bir başka fırsatın kaçınlmasına mı yol açacak, bunu zaman gösterecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle