19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22MAYIS1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 4 Gelin duvağı' Boğaz'ı sardı B oğaz'a inen sis, Tevfık Fikret'in kulaklannı çınlatmış mıdır acaba? Ortündü ve 'Bir Gece Bir Gün' Uyudu. Önceki akşam, Sirkeci- Karaköy-Haydarpaşa-Kadıköy-Üsküdar-Boğaz'çıkmazı'na girenler, neye uğradıklannı şaşırdılar. 'Gelin duvağı' yoğunluğundaki sis, Boğaz'ı vedeîstanbul Limanı'nı 'tutsak almıştı. A kşam saatleri, evlerine bir an önce ulaşma çabasmdakiler için 'neş'esiz'; onlann 'gecikmesinden" kendilerini 'neş'elendirmek' isteyen ayaküstü lokantacılan ve meyhaneciler için 'fazlasıyla' kârlı geçti. Sabah saatlerinde de aynı manzaralar vardı. İşine geç kalan insanlar telefon kulübelerinin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. DtNÇ TAYANÇ Önceki akşam, eve 'görece' erken ulaşmaktan iyice umutlu, Bızim Yokuş'tan Sirkecfye ini- vorum. Saat 19 sulan... Iniyo- rum da; Sirkeci YOK! Yogun bir sis bulutunun alünda, gelin çehresinin duvak alünda gizlen- diği gibi, Tevfık Fikret'in 'Ör- tün ve Müebbeden Uyu E> Şehr' dediğini haklı çıkartırca- sına kayıplara kanşmış... Na- zam Hikmet'i çok öflcelendiren bu şiir. bu kez de beni çileden çı- kartıyor. Neyse ki, çileden çık- makta yalnız değilim... Sirkeci Hızh Tren İstasyonu'ndan iske- lelere değin. binlerce 'iş yorgu- nu" benle aynı duygulan payla- şıyor. Kulak kabartıyonım arala- nnda konuştuklanna: "Valla, bu saatte olsa olsa Karaköy'e yürünüp biralama yapılır. 'Gar Lokantası'nda stres ata- bm mı?..' "Motorlar çabşıyor mu acaba... Neyse, canımızı de- nizde bulmadık ya. Elbet ka- pak atıp keyiflenecek bir yerler buluruz. Haydi!' Bir an çevreme bakınıyorum; ne kadar da Cumhuriyetçi var- mış buralarda. Hep birlikte Gar'a yöneliyoruz. Kimimiz 'Beşiktaş'tan geçelim mi? Ama, Fındıkh'da bir tıkanır ki bu tra- fik... Köprü desen o da öyle...' gibilerinden fikir yûriitüyor. Gar da, çevredeki minik lo- kantalar ve "ayakçılar' kadar keyifli. Garsonlann yüzündeki gülücükler yabana atılası değıl. Eminim, hepsinin kafasmda 'şu sis uzasa da, sıra akşam yemek- lerine gelse' düşüncesi. Saat 21 sulannda 'müjde' ge- liyor; 'Kadıköjy vapurlan mah- kum, ama Üsküdar tahliye oldu!' Tahliye olan ikinci vapu- ra kapak atabiliyoruz. Atabili- yoruz da, yanm saati aşkın bek- lemesi caba. Tam yolcular •tah- liye edelim' derken, düdük ve motorsesi... Sabah erkenden kalkıyorum. 'Şehr' hala örtülii! Kadıköy- Altıyol sınlanaa değin "vukuat yok.' ..Ama iskele de yerinde yok! Öğrenciler, rnemurlar; bi- raz da okul ya da iş "kırmanın' keyfiyle, büfelerin önünü, Ka- dıköy kıyılannı mekan etmiş 'deniz kapatan kahvelerini' dol- durmuş durumda. Sisin açılacağı yok. Çevrede- ki parklar 'Sevgililer Günü' mi- sali dopdolu. Kadıköy Çiçekçi- ler Çarşısı'na 'serpişmiş' ev hayvanı satıcılannın önü bir başka alem. Tavşanlar şaşkın. D Ü . , O 7 n r h m n ı ı o l f ı n H o L n c ı ı c f ı ı r m o öncekiak $ am •»erierindençıkıpevlerinegitnKküzmiskeleyegetentstanbııllu.kötübirsürprizle karşılaşrı. rHÎVaZ U r i l U l U I l d l l l I H J d KUŞUŞlUriIiaEnıijıönüveKaraköyiskelelerindevapuriar^ kele ile otobüs ve dolmoş duraklan arasında mekik dokudu, taksicUeıie karşi) a gecmek isteventer arasında sıkı pazarlıklar >apıklı. İskele önlerindeki kafeler ise sisten memnun oldu- lar. İş dönüşü saatierinde geneflikle boş olan kafetaryalar, bir anda akın edenraüşterilereyetişemez olurken boğaz balıkçılan da akşam pazarından nasibini almaya çalışıvordu. Saat 19.00sıralannda başlayan sis telaşı, vapurlann saat 22.00 'deçalışmaya başlamasıyla azatöı. (Fotoğraflar: EMINE ALGAN) t*ii$llf~irm Ö7İi*m ^ '*>> ruııca Galata Köprüsü, tstanbullulan taşıdı \ ine. Kalabalığın bir kısmı Eminönü'ne giderek otobüs ve dobnoş duraklanrtia yıgıhiıaya P* *****Uliit IK&Idll bşşiarken, bir kısmı da telki tnotor buiunur' umudnyla Karaköy'e koşru.Biraz sonra korsan motorlar iskeleden >olcu kapma yanşına baştamı- şlardı mte. Bu dunıma altşık olan cesur IstanbuDu motorlara yerleşti. Ancak anonsiar cangihenliği için' motorlann kalkmasına engel oldu. Boğaz rrangini altıist eden terstikler bile boş vakit geçinneye engel olamazdı. 'Nedeni hala belirlenemeyetı" şu hazin yok oluşa kadar. Geçen yıl 16 mayısta Galata Köprüsü. artık yalnızca hafızalarda kalacak yıHarm anı- lanyla birükte kiil oluncaya dek. Oysa bu kez sise söylenildi. bir an önce eve ulaşma çabası sardı herkesi. Çiinkü artık sis gecene kadar oturup demlenilecek KÖprüaltı yoktu. şim, tıkanıklık Göztepe Oto- Üsküdar'da gelinin duvağı bı- denöteyegeçemiyor...Bunca insanın durup dakika- larca kendilerini izlemelerinden ve de 'almamalanndan' üzgün 'seyrederiz alemf bakıyorlar. Küçük, siyah bir kaniş avaz avaz havlayarak, salıcısından önce davranıyor kendi 'pazar- lamasıru' yapmak için. Büfeler S.O.S. vermeye başh- yor çok geçmeden. Coca Cola ve sandviçler tükeniyor. Tele- fon kulübelerinin önünde ina- nılmaz uzunlukta kuyruklar... Jetonlar karaborsaya geceden düşmüş. Köprii'den geçmeye niyetli taksi-dolmuş hak getire... Şo- förler son derece haklı 'karde- san'dan başlıyor. Köprü çıkı- şından Cağaloğlu iki saat çe- ker..." Gene Cumhuriyetçi çoğunlu- ğu sağlıyoruz ve Haber Müdü- riimüz Mustafa Balbay'ın 'insi- yatifi' ile kendimizi Üsküdar'a 'atacak' bir taksi buluyoruz. raz olsun 'incelmiş.' Yüzmeyi iyi bilenlerin güvencesiyle. iğne atılsa yere düşmeyecek bir mo- tora binmeyi 'kabullenip' Sir- keci'ye yollaruyorum. Motorda Yaziişleri Toplantısrnın 'mini' provasını yapıyoruz. Gazete"de de yapacağımız toplantı 'mini'- Sis, ben bu satırlan yazarken hala açılmamış! Esir Şehrin İn- sanlan'ndan "kurtulabilenler" gazeteyi sizlere yetiştircye çahşı- yor. Sahi; Şehir Hatlan vapurlan- nın tepesindeki 'radarlar' ne işe yarar dersiniz? Ikıa Uıkıla'kıdhuuımıyovuz• Eczacılık kongresinde ilaç sonmımda çok boyutlu bakış açısının gereklüiği üzerinde duruldu. İlaç kıdlmunındakiyanlışlıklar, zaman,para ve işgücünün heba olmasma yolaçıyor Istanbul Haber Servisi- Ülkemizde ilaç yazırru ve kullanımındaki yanlışhk- lar nedeniyle sağhk hizmetine aynlan iş- gücünün. zamanın ve paranın boşa git- üği viırgulandı. Ülke çapında toplam 14 ecza odası ve kooperatifi tarafından düzenlenen "5. Türkiye Eczacılık Kongresi". dün She- raton otelinde başladı. Kongrenin açış konuşmasını yapan İstanbul Eczaa Odası Başkanı Mehmet Domaç, global- leşmeden söz edilen dünyada ilaç ve ec- zacılık sorunlannın değişmediğini vxır- gulayarak, ülkemizde artık diğer alan- larda olduğu gibi ilaç ve eczaalıkta da tek boyutluluktan kurtulup. çok boyut- lu bakış açılan getirmek gerektiğini söy- led.ı. Üç gün sürecek kongrenin ilk günün- de "Akılcı 'ilaç kullanırru" konulu bir tebliğ sunan TEB Merkez Heyeti Yöne- tim Kurulu üyesı İbrahim Güven, koru- yucu sağlık hızmetlerine verilen önemin yetersiz olduğuna dikkati çekti. Güven, "akıla ilaç kullanımf'nda he- defin, hekimin mevcut ilaçlar içinden hastanın biyolojik yapısı. hastalığı, ya- şam standartı ve ödeme gücünün gözö- nüne ahnarak en yararlı ilacı seçip kul- lanması ojduğunu belirterek, şunlan söyledi: "Özellıkle 1950'li yıîlardan bu yana gerek ilaçlann çeşit ve sayılannın artması, gerekse hastalıklann tipleri ve tedavi b'lgilerinin çoğalması nedeniyle bu konuda yapılacak seçimin doğrulu- ğunun önemi artmıştır. AR-GE (Araştırma-Geliştirme) faa- liyetleri nedeniyle artan ilaç maliyetleri ve yüksek enflasyon nedeniyle günü- müzde ilaç fıyatlan eskiye göre çok fazla ve çok hızla yükselmektedir. Bu konu tedavinin planlanmasında gözönünde tutulması gereken önemh bir unsur- dur." İbrahim Güven, akılcı ilaç kullanı- mmda uyulması gereken önemli unsur- lan ise şöyle özetledi: "İlaç. ihtiyaç du- yulan her yerde ve zamanda buluna- bilir. kullanılabilır ve özellikle parasal açıdan alınabiürolmalıdır. Hekimlerin reçete yazma ahşkanlı- klannın temelinde ilaç fırmalannın yön- lendirmesi ve hastanın ilaç talebi yö- nündeki baskılan kesinlikle yer alma- mab, reçete yazma hakkı "marka yaz- ma" şeklinde değerlendirilmemelidir. Eczacı açısmdan akılcı ilaç kullanımı- nda, reçete doğru yorumlanmalı, doğru hazırlanmalı. ilaçlan konusunda hasta yazılı ya da sözlü mutlaka bilgilendiril- meli." Kongrenin dünkü bölümünde sosyal etkinlikler çerçevesinde düzenlenen ya- nşma sonuçlan da açıklandı. Bu \ıl ilk kez "Demokrasi ve Basın Şehidi Uğur Mumcu" arusına venlen yazı ödülünün birinciliğini Didem Güher kazandı. İkin- ciliğe Burak Akaçık layık görülürken. üçüncülük ödülünü ise Kerem Alruntaş adlı öğrenci kazandı. "Basında En İyi Sağlık Ödülü"nega- zetemiz muhabirlerinden Gündüz İmşir layık görülürken. "İlaç" konulu kanka- tür yanşmasında ise binncilığı yine ga- zetemiz çalışanlanndan Sami Caner ka- zandı. Sapık katil: 6 Her şey doğru, beni asın' • SOĞUKKANLI KATİL TUTUKLANDI Geçen Şeker Bayramı'nda Altınova'da 3 küçük kızı kaçınp ikisini tecavüz ettikten sonra öldüren katil Mehmet Aygör. Mersin'den Ayvalık'a getirilerek mahkemeye çıkanldı. KÖKSAL DURLTKAN AYVALIK - Altınova 'sapığı' olarak tanınan iMehmet Aygör yakalandığı Mersin'den Ayvalık'a getirilerek mah- kemeye çıkartıldı. Adliye binasının önü- ne toplanan yaklaşık 500 kişi Mehmet Aygör'ün kendilerine verilmesini istedi. Jandarma ve polısin çevrede geniş gü- venlik önlemleri almasına karşın yurt- taşlar ana yolu 2 saat trafiğe kapadı. Geçen Şeker Bayramfnda Altınova"- da 3 küçük kızı kaçıran ve buniardan ikisini tecavüz ederek öldürdüğü öne .ürülen Mehmet Aygör, bölgede büyük ıir tepkinin doğrnasına neden olmuştu. îüvenlik güçlerinin ve halkın tüm ara- ıalanna karşın bulunamayan Aygör, ^lı günü Mersin'de güvenlik güçlerince ıhbar üzerine yakalanmıştı. Önceki gün Balıkesir'e getirilen Ay- gör, dün Ayvaük Adliyesi'ne çıkanldı. Aygör'ün getirilmesiyie birlikte adliye binasını saran yurttaşlar sık sık. "Sapığı B bize verin. bizcezalandıralım" sloganını attılar. Sıkı güvenlik önlemleri altında mah- kemeve çıkanlan Mehmet Aygör rahat hareketleriyle dikkat çekti. Kendisine yöneltilen tüm suçlamalan kabul ettiği- ni söyleyen Aygör. "Beni terk eden bir kadın yüzünden bu duruma geldim. • HALKIN ELİNDEN ZOR KURTULDU Adliye binasının önünde toplanan 500 kişi katile nefretini haykırdı. Halk katilin kendilerine verilmesini isteyerek gösteri düzenledi Cezaevine konulan katilin hücresi de koruma altına alındı. dan kaymakamhk binasının arka kapa- sından kaçınlan Mehmet Aygör, doğ- ruca Ayvalık Cezaevi'ne götürüldü. Bu arada Mehmet Aygör'ün götüriildüğü- nü anlayan yurttaşlar, ılce jandarma komutanhğına yürüyüşe geçtiler. Yürii- yüş sırasında. "Sapığı bize verin. sakla- mayın" sloganı atan yurttaşlar, jandar- ma binasını abluka altına aldılar. Bir göstericininjandarmalar tarafından ka- rakola alınmasıyla birlikte hava gergin- leşti. Oturma eylemine başlayan yurt- taşlar, ana yolu trafiğe kapattılar. 2 saat süren eylemin ardından Ayvalık Emni- yet Müdürü Ahmet Coşkun'un devreye girmesiyle oturma eylemi sona erdirildi. Jandarma karakoluna götürülen göste- ricinin de serbest bırakılması üzerine yurttaşlar. olaysız bir şekilde dağıldılar. Ayvalık'tan Burhanı've Kapalı Ce- zaevi'ne sıkı güvenlik önlemleriyle geti- rilen Mehmet Aygör için cezaevinde gerginlik çıktı. Aygör'ün bulunduğu KOMUTANDAN İTİRAF ahkesir İl Jandarma Alay komutanı M. Sabri Ankan. Ayvalık Canisi olarak adlandmlan Mehmet Aygör'ün uzun zamandan beri yakalanamamasının nedeni olarak, polis vejandarma arasında işbirliğinin yeterince kurulamamasını gösterdi. Gazetelerde çıkan her şey doğru. Beni asın" dedi. Mahkeme. Mehmet Aygör'- ün tutuklanmasına karar verirken, Ay- valık'ta ağır ceza mahkemesinin bulun- mamasi yüzünden davanm Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verdi. Mahkemenin ardından polis tarafın- hücre de konımaya alındı. Bayram Meral Asgari üaret enflasyona yenilmesin ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Asgari Ucret Tespit Ko- mısyonu. on ay aradan sonra. asgari ücreti yeniden belirlemek üzere, dün ilk toplantısmı yaptı. Çabşma ve Sosval Güvenlik Bakanı Mehmet Vloğuftay baş- kanlığında sana>i ve hizmet ke- simine yönelik asgari ücreti be- ürlemek üzere toplanan komis- von, 24 mayıs pazartesi günü tanm sektörü için bir araya ge- lecek. Hükümet, işçi ve işveren tem- silcilerinin yer akJığı komısyon toplantısının açılışında konu- şan Moğultay. asgari ücretteki değişikliklerin bazı kesimlerde gercek ücretlerin bordrolara yansımasını sağladığını, genel ücret dûzeyini etkilediğini ve toplusözleşmelerde belirleyici bir baz oluşturduğunu vurgula- dı. Moğultay. "İşsızlik sigorta- sının önündeki engel, tasarnıfu teşvik fonudur. Bu fonun işsiz- lik sigortasına kaymasıru düşü- nüyoruz. Bunu hükümete götü- receğiz" dedı. Türk-İş Genel Başkanı Bay- raro Meral de, asgari ücretin be- lırlenmesinden bu yana yüzde 35 oranında aşındjğını söyledi. Meral, Türk-İş adına asgari üc- ret komisyonuna şu önerileri yaptı: "Asgari ücretin ışciye net olarak ödenmesi, asgan ücretin belırlenmesinde işçinin ailesiyle birlikte dikkate alınması, besin- içi ve besin-dışı harcama oran- lannın günün koşullanna göre dikkate alınması, hakca gelir dağılımı sağlamaya yönelik bir asgari ücret olması, enflasyona karşı dayanıklı olması." Sosyalist Birlik Partısı, işçile- ri, asgari ücret konusunda mü- cadele etmeye çağırdı. SBP MYK üyesı Veli Saiük bir ba- sın açıklaması yaptı. Saltık yap- tığı açıklamada, asgari ücret belirlenirken "tek bir işçinin de- ğil. bakmakla yükümlü olduğu ailesinin gereİcsinimlerinin de dikkate alınmasını" istedi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Ozel Televizyonlar ve Sopumlular Geçenlerde bir akşam özel (ve korsan) televizyon ka- nallarımızdan birinde, ilk anda ilginç görünen birtartış- ma vardı. "Alevilik-Sünnilik tartışması. Tartışmacılar- dan biri yakından tanıdığım eski bir öğrencim olduğu için bu programı izlemek istedim. Ancak bazı nedenler- den ötürü, büyük bir bölümünü ızleyemedım. Pek de iyi olmuş. Zira böyle bir tartışmanın izleyenlere verebilece- ği hiçbir şey yoktu ve boşuna sinirlerimi bozacaktım. Şirndi budüşüncelerimin nedenleri üzerinde durmak is- tiyorum. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; "korsan" olarak nite- lenen (bence bu, doğru bir nitelemedir) özel TV kanalla- rının, Türiye'nin iletişim ağına bir renk ve canlılık getirdi- ği yadsınamaz. Ancak bu kanalların renk ve canlılık geti- rirken, neler götürdüğünü de düşünmek gerekir. Ve kor- karım bunların Türk toplumundan götürdükleri, Türk toplumunagetirdiklerinden çokdaha fazla. Birazyukarı- da sözünü ettığimiz tartışmayı da bu düşüncenin ışığı altında değerlendirmek gerekir. Her şeyden önce Türk toplumunu Alevi-Sünni diye iki- ye ayırarak bunları tartışmak; bir barutfıçısına yanan bir çıra atmaktan başka bir şey değildir. Evet, Türkiye'de Aleviler ve Sünniler olarak iki farklı Islam mezhebine inanan insanlar vardır. Bu bir gerçektir ve yadsınması mümkün olmadığı gibi bu durum çok önemli bir durum da değildir. Fakat bu iki farklı mezhep adına iki konuş- macı çıkartarak bunları tartıştırmak ne demek? Bu in- sanlara, bu mezhepler adına tartışma yetkisini kim ver- di, kim verebilir? Alevi kesim adına konuştuğu anlaşılan öğrencim, dengeli bir insandır ve yetkisiz olsa da konuşması rahat- sız edici değildi. Ama ya karşısındakine ne demeli? isla- mın sevgisinden, hoşgörüsünden, kardeşlikduyguların- dan tümüyle yoksun olan bu zat, Türkiye'de Sünni kesi- mi temsil edebilir mi, temsil etmeye hakkı var mı? Ayrıca düşmanlıkları körükleyici böyle bir tartışmayı ekrana getirmeye, özel (ve korsan) televizyonun hakkı var mı? Üstelik bu program canlı yayın değildi ve neler söylendi- ği daha sonra denetlenebilirdi. Sanıyorum biz, demokrasinin tanımını biraz karıştırı- yor ve ölçüsünü biraz kaçırıyoruz. Her türlü sorunun öz- gür bir biçimde ele alınması ve tartışılması demokra- sinin gereğidir ama; ayrılıkları, çatışmaları körükleme- nin demokrasiyle hiçbir ilgisi yoktur, hiçbir ilgisi olamaz. Hele toplumun bir kesimine en ağır biçimlerde hakaret- ler yağdınlmasının demokrasiyle açıklanmak istenme- si, tek kelimeyle gaflettir. Ben Alevi değilim. Ama eğer Alevi olsaydım, hem o kendini bilmez konuşmacı aleyhine hem de o konuşma- yı yayımlayan televizyon şirketi aleyhine hakaret ve ma- nevi tazminat davası açardım (Zaten sanıyorum bunu yapanlar da oldu). Ve muhtemelen davayı kazanırdım. Aynı davayı yüzlerce, binlerce kişi açarsa, bakın bir daha benzer münasebetsizliklere izin verilir mi? £ma buna benzer münasebetsızlikler başka kanalla- rın, başka programlarında da görülüyor. Örneğin bir ha- ber yorumcusu ona-buna hakaret etmeyi huy edinmiş durumda. Kimse de bu adama dur demiyor. Öyle ya, de- mokrasi var... Hele, olay yaratmaya yönelik "haber programlart' 1 -, genellikle tam sorumşuzluk örnekleri. GiztiRameJ-âfârfa vatandaşın evine-işyerine tecavüz etmeler; insafs1z"6İr savarfrn gülünç yüz ifadesi ve sesiyle sorular sorma- lar... öyle ya, demokrasi var. Basın özgürdür ve sansür edilemez. Oysa ki özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Ve en basit biçimiyle o sınır, başkalarının özgürlüğünü kısıtlama- mak ve haksız bir biçimde rahatsız etmemektir. Kaldı ki iyiniyetli birkaç istisna hariç, bu haber programları, hiç- bir ciddi sorunun sonuna dek üzerine gidememişlerdir. Gerekçe de hazır; mesele yargıya intikal etti... Ve devlet bu sorumsuzluklara göz yummakta, hatta bir biçimde destek olmaktadır. Bu özel kanalların uydu aracılığıyla yayınlarını yolladıkları ve devletin bunları engellemesinin mümkün oimadığı iddiası, işin sadece biryanınıyansıtmaktadır. lşinaslındatümbukanallar"lo- taryacılık" sayesinde ayakta durmaktadırlar. Topla- dıkları reklam geliri, giderlerini karşılamaktan çok uzak- tır. Eğer bunlara900'lü kanallar; PTT, yani devlet tarafın- dan tahsis edilmese, kapılarına kilit vurmaktan ya da derlenip-toparlanmaktan başka çareleri yoktur. 900'lü numaralar sözde eğitim amacı güttüklerinden, özel ka- nalların hemen tümünde, kargaları bile güldürecek kül- tür soruları sorulmaktadır. Her şey bir yana, PTT, kablolu yayınlarıyla bu korsan- lığın ve yasatanımazlığın dağıtımını da bizzat yapmakta- dır. Sanıyorum PTT'yi "acilen " özelleştirmek arzusunun altında, biraz da bu çelişkilerden duyulan utanç yatmak- tadır. Basın, sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Sorum- suz yayıncılığın sonunun nereye varacağı hiç belli ol- maz. Hele Alevilik-Sünnilik, Türklük-Kürtlük vb. konula- rın; "taraflara" ya da "taraftarlara" tartıştırılmasından kimseye yarar sağlanamaz. Kaldı ki bu tür sorumsuz- luklar, insanlarda demokrasi ve özgürlükler konusunda kuşkular uyandırır. Bunun en çok zararını da hür basın çeker. Nadir Nadi Parkı • Haber Merkezi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce Sanyer Kireçburnu'nda yaptınlan Nadir Nadi Parkı bugün açılıyor. Saat 11.00'de açıüşı yapılacak olan Nadir Nadi Parkı'run açılışına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen de katılacak ve açıbş nedeniyle bir konuşma yapacak.. Marmara'da deprem • İSTANBUL (AA) - Marmara Bölgesi'nde dün saat 21.01 'de rihter ölçeğine göre 4.3 şiddetinde bir deprem oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi yetkılilerinden alınan bilgiyc öre deprem'in merkez üssü Bursa Orhanelı olarak belirlendi. Cumhuriyet'e ödül • İZMIR (Cumhuriyet Ege Bûrosu)- Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin geleneksel olarak her kuruluş yıl dönümünde dağıttığı "Tanmsal Haber Dalında Yıhn Gazetecıleri"nde özel onur ödülü ocak ayında katledilen gazetemiz yazan Uğur Mumcu'ya verildi. Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Merkezi Yürütme Kurulu adına bir açıklama yapan YaşarÖzer, bu yıla özgü olan "Özel Onur Ödülü"nün Uğur Mumcu'ya verildiğini açıkladı. Türkiye Ziraatçılar E>erneği'nin kuruluş yıldönümlerinde verdiği Tanmsal Haber Dahnda Yılın Gazetecileri ödülleri de gazetemiz Ege Bürosu muhabiri Merih Ak. Milliyet Gazetesi muhabiri Fusun Dedehavır. Aydıniık Gazetesi muhabiri Ertan Günçınar'a verildi. Zlhinsel özuplüler sempozyumu • Haber Merkezi -Zihinsel Yetersiz Çocuklan Yetiştirme ve Koruma Vakfı, "Zihinsel Engelli Çocukta Erken Eğitim Uygulamalan" konulu sempozyum düzenliyor. Sempozyuma konuşmaa olarak, İngiltere'den Portsmouth Üniversitesi ve Şarah Dufîen Merkezi Direktörü Psk. Sue Buckley ile Sidney Üniversitesi öğretim görevlisi Psk. Dr. Ayşegül Talay Ongen katılacak. Sempozyum 26 mavısta Cemal Reşit Rey Konser Şalonu'nda yapılacak. Bu arada aynı akşam da Boğaziçi Üniversitesi Büyük Toplantı Salonu'nda, BÜ Müzik Klübü ve Pakistan Büvükelçiliği'nin katkılanyla "Vital Signs' pop grubunun konseri gerçekleştirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle