27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 19&3ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI IşletmeyepolitikaANAP'lagîrdi Çukobirlik B İ R J A L A N I N Ö Y K Ü S Ü ÇETİNYİĞENOĞLU JTM NAP hukûmetlerince isepotiüze JL 983geAelseçimleri Türkiyeiçin olduğu genelmüdûrlerin iş başınagetuilmesi gibi Çukobirlik için de kilometre dönemibaşlatıhyor. Onyılda beşgenel taşlanndan birufir. Seçimlerden hemen mûdûr değiştiriliyor. Neya&k ki bunlann sonra ANAP'ın İztnirmilletvekiU hiçbiridekonusunda uzman değil. Özel- adaylarından özger Aygar'ın Çukobirlik tikle 1980'tiyıllarda uzman eleman GenelMüdürlüğü'ne atanmasıylailginç sıkıntısı büyûk boyutlara ulaşır. Öyle işler getişmeler başlar. Buyolsuzluklann olur ki insanın ağzı açık kahr. "fiırya"ya dönüşmesinin başlangıcubr. -3- B ugün eldekı üniteler ful, çok sıhhatli randımanlarla calışmaz. Yani borçlan ın- dirip faızi azalüa tedbirler alınmazsa, başanh ve sh- hatli pazarlamalar yapıl- mazsa, bu müessesede çok zorluk olur. Bıraz uzun vadeb, dınamık. hûr çalışma ortamında bırakacaksın in- sanı. Hür çalışma imkanı verirsen her işın bır çaresı var kardeşım. Her işın de bır bedeli var. Yani çaresiz diye bır şey yok dünyada. Mevcut zorluk var. Dö- nüp baksak on sene geriye... Bu on sene evvel bu müessesenin cirosu ney- di? Borcu neydi? Beş sene sonra nereye geldı borcu, nereye geldi satışı? Bugün de on sene sonra nereye geldı bır ba- kalım. Şimdi, biz musluğu kapamıyo- ruz; ne yapıyoruz? Kovalan taşjyoruz; su yere akmasın diye... Sen götürecek- sin, ben götüreceğım, aman bu akan suyu zayi etmeyelim diyeoeğiz. *Bu akan su, musluğu kapatmazsan dur- maz kardeşım' diyen yok. Entegrasyon dönemi Bu bölüme ashnda "Talan Dönemi Başlıyor" başlığını vermek gerekirdi. Çünkü büyük yolsuzluklar bu dönem- de başbyor. Bunda pek çok etmen söz- konusu. Bir kez bu dönemde 12 Eylül askeri yönetımi Çukobirhk'in yönetsel yapısında köklü değışikler yapü. Çu- kobirlik'in yağ, iplik, dokuma ve bas- ma tesiskri yatınmlan da bu dönemde tamamlandı, ürelime hazır duruma geldı. tnşaatlar, fabrikalar tamam- lanır tamamlanmaz ilginç bir durum çıktı ortaya. Eskidcn sadece kütlü ahp pamuk ve çiğit satarken entegrasyo- nun tamamlanmasıyla girdi ve üreti- len ürün sayısı sûreç içinde önceden düşünülmeyecek boyutlarda arttı. Bu- günün rakamlanyla yılda birbuçuk trilyonluk harcamanın (personel, gır- di, cari) yapıldığı Çukobirlik'e gırdi sayısı zamanla üç bin kalemı bulur. Bu, bir başka deyışle girdı ve cari har- camalar açısından bakıldığında Çuko- birlik'le iş yapan, yapmayı düşünenler icın ayda yirnri milyarhk bir pazar de- mektir. Girdilerin bu denü çeşitlendiği Çu- kobirlik'te değişik ans ve kalitede ıp- lik, ham bez, baskılı bez, ham yağ, yağ, sabun hammaddesi ve sabun üretil- meyc başlanır. Bu ûrünler üretilirken doğal olarak kûspe, kabuk, kapçık, te- lef gıbı yan ürûnler çıkar ortaya. Bu- nun bir başka anlaünu ise çeşitli pa- zarlara sunulmak üzere yılda bir bu- çuk trilyonluk ûrûn üretilmesi demek- tir. Işte kopan kıyamet, alım ve satım- larda ortaya çıkan bu trilyonluk kay- nağın paylaşımıhdan, kapkaçından. vurgunundan, talanından kaynaklan- maktadır. irdilerinbudenli çeşitlendiği Çukobirtik'te değişik cins ve kalitede iplik, hambez, baskıhbezf hamyağ, yağ, sabun hammaddesi ve sabun üretümeye başlanır. Bu ûrünler üretilirken doğal olarak kûspe, kabuk, kapçtk, telefgibiyan ürûnlerçıkarortaya. Bunun birbaşka anlatımı iseçeşitli pazarlara sunulmak üzereyılda birbuçuk trilyonluk ürün üretilmesi demektir. Sgenelmfidfir Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Çukobirlik'e yılda bir buçuk trilyon lira getiren bu satışlann pazar koşullanyla ilgili şunlan anlaüyor: "Bana göre Çukobuiik en büyük ha- yati hatayı bu konuda yaprruştır. Fabrikalar kuruyor da o fabrikalan hem üreümde hem de pazarlamada çahştıracak uzman kadroyu kuramı- yor. Üretimde uzmanlaşılmamış ol- ması nedeniyle hıç kimsenın hesabıru bilmediğı ölçüde reklamasyon denılen zarara yol açıbruştır. Bu da şöyle ol- muştur Sözleşme şartlanna uygun üretilmeyen malın alıcının itirazı üzeri- ne ahcı tarafından bedel indirimi ya da geri alırtması istenir. Araya bazı kişiler girer ve bır sonraki satışta Çukobirlik aleyhine fiyat indirilerek sorun çö- zümlenir. Üreü'm ve pazarlamadaki benzer sorunlann temeünde sürekli yönetici değiştirilmesi yatıyor. 12 Ey- lül askeri yönetimince işten anlama- yan asker kökenliler genel müdürlüğe getiriliyor. ANAP hukûmetlerince ise politize genel müdürlerin iş başına getirilmesi dönemi başlatıhyor. On yılda beş ge- nel müdür değiştiriliyor. Ne yazık ki bunlann hiçbın de konusunda uzman değü. özellikle 1980'K yıllarda uzman eleman sıkıntısı büyük boyutlara ulaşır. öyle işler olur ki insanın ağzı açık kahr. Anlauldığına göre, müşteri- ler kendi işlerini kendileri yaparlar. Büyük dışsatımlann yapıldığı bu dö- nemde bazı müşteriler hamule senetle- rini bile kendileri dûzcnler. Memurun bulamadığı akreditif belgesini müş- tehnin kendisi bulur. Akreditif karşılığı satışlarda sorun çıkmaz. An- cak ne hikmetse bu yöntemden cayılır. Riski artan müşterilerle belge karşıhgı satışa başlanır. Sonınlar da belge karşılığı satışlarda ortaya çıkar. lyi de- netlenemedıği için mal ahcı gümrü- ğünden para ele geçmeden çekilir. Bu dönemde öyle satışlar yapıhr kı ticari anlamda tam bir "cinayet"tir. S atıa limamnda teslim" an- lamına gelen FOB yöntemiy- le satış; "sigortası ahcıya ait ve abcının ülkesine teslim" anlamına gelen CF yönte- mıyle satışa dönüştürülür. Gemiyle taşıma koşulu, "uçakla" ola- rak değiştirilir. FOB satışlarda mallar TIR ya da gemiyle taşınırken CF'e dö- nüştürülünce "teknık sorunlar" ya da "gecikme" gibi Çukobirlik aleyhine bulunan gerekçelerle TIR ve gemiden cayılarak taşımarun uçakla yapılması- na karar verilir. TIR ya da gemiyle taşınırken taşıma ücretı ahcı firmalar- ca karsılarurken uçakla taşımaya dö- nülünce taşıma ücretı Çukobirlik'çe karşılanır. Baskıh bezden sonra kon- feksıyona gecilir. Ancak Çukobirlik'in konfeksiyon tesisi yoktur. Bu yüzden konfeksiyon işinde fasona yönelinir. İşın garibi, konfeksiyon tesisi gibi kon- feksiyon müşterisi de yoktur. Müşteri- yi de, fason iş yaptınlan işletmelerin sahibi ya da yöneticileri bulup getirir. öyle sözleşmeler yapıhr kı üreümde fı- re oranı yoktur. Dolayısıyla birim üre- tim için ne kadar hammadde venleceği de beUi değüdir. Aygardonemi 1983 genel seçimleri Türkiye için ol- duğu gibi Çukobirlik için de kilometre taşlanndan biridir. Seçimlerden he- men sonra ANAP'ın Izrnir milktvekili adaylarından özger Aygar'ın Çuko- birlik Genel Müdürlüğü'ne atan- masıyla ilginç gehşmeler başlar. Bu aynı zamanda yolsuzluklann "furya"- ya dönüşmesinin başlangıcıdır. Ay- gar'ın, genel müdürlüğüne atandığı Çukobirlik hakkında hıç bilgisi yok- tur. Bunu, bir dostu o günlerde şöyle an- laür "Ozg^r Bey Çukobirlik Genel Müdürlüğü'ne atanıp Adana'ya gelin- ce büyük şaşkınhğa uğradı. Kendisi- nin de söyledıgıne bakılırsa Çukobir- lik'ı, üç-beş kooperatıfı, küeuk el tez- gahlannın bulunduğu küçük işletme- lerde çahşan üç-beş yüz kişilik kadrosu var sanırmış..." Aygar göreve başladiktan hemen sonra yolsuzluk, usulsüzlük olaylan birbiri ardma patlak verir. öyle işler olur ki hiçbir tekstifci böylesini düşü- nemez, düşünde görse iyiye yormaz. ömeğın, iplik fabrikasında yüzde 70 emek görmüş, yani iplik ohnaya hazır binlerce ton promonl telefkri iç piya- saya satıhr. Konunun uzmanlan bu saüşı o günlerde "ıntihar" olarak yo- rumlar. Aygar ve yönetimi iş başma geldik- ten sonra telef abcılan "cuntaalık"la suclanarak Çukobirlik'e sokuhnaz. Bu uygulamanın büinçb' yapıldığı öne sûrûlmektedir. SÜRECEK Uğuı,sesmkulağnııız(lasevghıyüıı eğiıııiz(le O N B I N L E R İÇİN YAZDI Daha şimdiden açız o beyinden çıkacak o dikien dökülecek söz- cüklere ve kimse doyuramaya- cak bizi Uğur Mumcu kadar. Üzüntümüzü anlatmaya keli- meler yetmez. Kolay değil, ca- nımızdan bir can, içimizden bir parça kapadı gözlerini dünya- ya. Ancak, kin ve nefret dolu bu suıkasti hazırlayanlar, hiçbir zaman yaşamak istcmediğimiz bir anı bize zorla yaşatanlar, unuttular Uğur Mumcu'nun ölümsüz olduğunu. Tıpkı Atatürk gibi *O'da fikirkriyle, düşünceleriyle daima icimizde yaşayacak, 'O'nu anlayanlann, Atatürk'ün yolundan gidenle- rin kalplerinde atacak yüreğı, kulağımızdaki sesi hep konuşa- cak bizlerle. Yaşa varol Türki- ye! Yaşa varol laiklik! Yaşa va- rol düşüncelerimizin dih Uğur Mumcu! Sonsuz saygıyla... AyBn Işü özgen Sevgih Uğur Mumcu, Kurtuluş Savaşı'nı pazar günü tekrar başlattın. Seni öldürenler farkı- na varacaklar, attığımız her adımın senin gücünle büyüdü- ğünü... BOge Ataman, Gökhan, Hafize Ataman, Nflüfer DOck, Burak özkal, Biricim Tetik, Ksama Tfilâce, Gûnkut Ernaş. Senin açtığın aydınhk yolda fı- kirlerini sonsuza dek yaşataca- ğız. Devrimci ruhun şad olsun. Fevzi Ablak Saygıdeğer ve sevgih Uğur ağa- bey, sana sıküan kurşunu (yani bombayı) tüm özgür düşünen insanlara sıkılrruş sayıyor inşal- lah faili meçhul olanlara katıl- mamanızı diliyorum. Yetkih- lerden seni yaşatmak özgür dü- şüncelerini savunmak bizim için bir görevdir. Ruhun şad ol- sun. AhmetÜMİ Sevgili, saygıdeğer insan, sana uzanan eller Atatürk ilkelerine ve laikh'ğe olan inanandandır. Seni yok etmek istediler. tnsan- lann varhğı bedensel olarak yok olabilir. Ama inançlan ve bıraküklan eserlerasla yok ola- maz. Senin kişiliğinde Atatürk ilkelerine inanç, Türkiye Cum- huriyeti'nin bütünlüğüne inanç yatıyordu. Bu önemli durumda laikliği ve cumhunyeti koru- mak bizim de görevunizdir. Bu inanç uğrunda şehit olanlan saygıyla selamhyoruz. Nuriçin- deyat. Kubilay Tonunay Uğur amcama... Demokrasi ve laikliğin yılmaz savunucusu Uğur arncamı öldürenler daha nice yeni Uğur Mumculann ay- nı anda doğduğunu bilsinler. Bayrağı bayrağunız, davası da- vamızdır. özgür Teker Sevgili Uğur Mumcu, sana ede- biyyen aramızdan aynlmıssın ğa. Demokrasi ve laikliğin yılmaz savunucusu seni yüreği- mizde, fıkırlenrruzde yaşata- cağız. Gükndam Kmldeü İçimde öfke, içimde nefret Içimde acı var. Ama umutsuzluk yok Dik değil dimdik duruyoruz Seni yok edemeyecekler. G.F. Uğur Mumcu bizlerin fıkir ba- basıydı. İnsan öldürülür fakat düşiinceler asla. Uğur Mumcu yok olmayacakur.lnsanlığı de- mokrasiyi laikliği öğrendık ve devam edeceğiz. Sevinç Attmtaş Acımız sonsuzdur. Ülkesini ça- ğın aydınhğına ulaşürmak iste- yenlerin başı sağ olsun. Katılle- rin bir an önce bulunması önce- likh dileğunızdir. gibi değil sonsuza dek bizlerle birhkte olacaksın gibi (ki zaten bu böyle) yaayorum. Senin varlığın bana sanki Cumhuri- yet okumak için kutsal bir gö- rev veriyordu. Ama şimdi senin ölümün değil kabul ettiklerim, uğrunda sonuna kadar kalemi- nı kullandıklann bizim kutsal görevimiz. Sana atılan bomba seni parçalara ayırdı böylece sen bizim yüreğimizde onbınle- re yüzbinlere uîaştın. Ne ölümden korkmak ayıp Ne de düşünmek ölümü! HürranU. Benyanmasan Sen yanmasan Bız yanmasak Nasıl çıkar karanhklar aydınlı- Sen öhnedin ve ölmeyeceksin kalbimizde sonsuza dek yaşa- yacak ve çizmiş oldugun çizgi- den seni anarak ve seni unut- mayarak seni kalbimizde yaşa- tacağız sen ölümsüz savaşçı sen ölümsüz bir kahraman olarak yaşayacaksın. öhnedin Uğur yaşasın Kemahzm. Yüksek Aksu Demokrasi ve insan haklan adına savaş veren eşsiz bir insa- nı kaybetmenin acısı içindeyiz. Suçlulann bir an önce bulunma- sını dilerim. S.Ç. Uğur Mumcu için, gerçeği hiç tereddütsüz büyiük bir yürekh- likle arayan, her türlü haksızh- ğın engellenmesinde canla, baş- la çahşan büyûk bir insanı kay- bettik. Aamız çok büyük. Seni hiç unutmayacağız. ToygarGfikr SÜRECEK POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMEDKEMAL İzteyen Gölgeler». Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kongresinde karar al- mışlar, Edremrt'te bir sokağa "Sabahattin Ali" adını ko- yacaklarmış. Biraz geç kalmış olmuyorlar mı? Kırklare- lililer daha atak çıktılar; caddeye, sokağa, ormana, çayıra Sabahattin Ali adını koydular. Geçende konuşuyorduk, şair Başaran da Edremitlile- rin geç kaldığı kanısında. llkin, nedense biraz korkmus- lar, çekinmişler, şimdi korkuyu atmışlar. Sabahattin'le övünüyorlar. Başaran, Hasanoğlan Köy Enstitüsü yüksek bölümürv de iken bizler de Dil Tarih'teydik. Solculuğuyla tanınan Hasanoğlan, Dil Tarih in birkolu gibiydi. Kentten kalkılır, trenle Hasanoğlan'a gidilir, gece yatısında kalınırdı. Ge- ce türküler söylenir, şiirler okunurdu. Genç şair ve ya- zarlar gittiğinde bir bayram günü yaşanırdı. Sonra bu gidiş gelişler Hasanoğlan'ın başına dert oldu, ama ney- se... Ben pekanımsamıyorum, ama Başaran iyi biliyor; be- nim "Birinci Kilometre" adlı bir şiir kitabım çıkmıstı. Behice Boran'ın da Harold Laski'den çevirme "Demok- rasi ve Sosyalizm" kitabı vardı. Bunları alır götürür, okurlarmış. Başaran, okulu bitirdikten sonra Antalya'ya atanmış. Lisenin bağnaz mı bağnaz, gerici mi gerici bir müdürü varmış. Laski'nin "Demokrasi ve Sosyalizm" adlı krta- bıyta benim "Birinci Kilometre" postadan çıkmaz mı? Müdür hemen Başaran'ı çağırbr. Şimdi "muzır" denilen zararlı kitaplar ortaya dökülür "Bunlarne?" "Kitap efendim." "Ne kitabı?" "Okuma kitabı..." "Böyle okuma kitabı mı olur?" "Siz demiyor musunuz, öğrencilere okul dışı kitaplar okutun diye... işte okul dışından aldığımız kitaplar bun- lar..." "Yok, bunlar zararlı kitaplar... Ne demek Birinci Kilo- metre? Hiç, böyle şiir kitabı olur mu? Hemen bunları aldığınız yere geri gönderin.." Benim kitap yüzünden Başaran'ın notu kınlıyor, fise işleniyor. Askere gidince de alaya çıkıyor, yedek subay olamıyor. Başaran da askerlik anılannı "Mehmeiçik" v adlı kitabında topluyor. Samim Kocagöz şöyle dermiş: "Bir ülkede askertıgın romanı yazılamıyorsa, o ülkede roman yoktur." Benim "Sürgün Alayı", Başaran'ın "Mehmetçik"i ya- zıldığına göre roman yoksunu değiliz. Meraklısı, bir dönemin kışlasını bu romanlardan öğrenebilir. Başaran, Kırklareli'nde öğretmenlik yaparken Niyazi Akıncıoğlu, Numan Beyazıt, daha birkaç öğretmen top- lanırlar. Hepsi şiir, edebiyat meraklısıdır Fakat içlerinde bir öğretmen vardır. bunlann toplantılarını gizliden gizli- ye izler. İlgili yerlere "solculuk toplantıları yapıyorlar" diye gammazlar. Derken bir gece basarlar. Gizli örgüt kurdular diye kovuşturmaya geçilir. Şair Niyazi Akıncı- oğlu, tanınmış bir avukarhr, iktidar partisine karşıdır. Uzun süre tutuklu kahr. Sonunda aklanmıştr, ama iş iş- ten geçmiştir. B^aşaran, bu olaydan sonra fişlenir. öğretmen olarak nereye gitse fiş de ardından gelir. Oyle ki yedek subay okuluna gittiğinde fışler ardından gelmiştir. O dönemde 200'e yakın Hasanoğlan Köy Enstitülü ögretmeni çavuş çıkarırlar, subaylık hakkını ellerinden alırlar. Okulda ol- duğu gibi taşlada da fiştenmişler arasına girmiştir. Bu fişlenme 1960ın27 Mayısı'ndakiaskeri harekatakadar sürer. Izlenme 27 Mayıs'tan sonra biraz gevşese bile, her sotcu avı başladığında bir yerlerden çıkıp gene orta- ya dckülür. Geçende Başaran'la eski günleri, Dil Tarih olaylannı, Hasanoğlan günlerini anımsadık. "Biz de az şeyler gör- medik..." dedi. Gerçekten de ne azı, çokşey görenlerde- niz. Yaşlandık, er.ıekliye ayrıldık, bir köseye çekildik. Fakat ardımıza döndüğümüzde gene gölgeler var. Bizi durmadan izleyen gölgeler... BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/HaUtZiyaUşakhgfl'in anılannı içeren yapıü. 2/ Akıl... Gemınin baş ve kıç tarafında, asıl güver- » teden yüksek olan kısa güverte. 3/ Bir zaman bi- 4 rimi... Maydanozgiller- den özel kokulu otsu bir bitki.4/Sanayı... Biriçki. 6 5/ Atlas Okyanusu'nda küçük bir ada-devlet. 6/ Btcak, kılıç gibi kesıci 8 araçlann kabı... Lütfî Akad'ın bir filmi. 7/ Faz- la bön, avanak... Şırası üzüm posası. 8/ Kâğıt ya da bez yapiştırmakta kullarulan kaynatıl- rruş ruşasta bulamaa... Adın du- rum eklerinden biri. 9/ Borç öde- me... "Sana - - - gerek ise/Gel göresin bu sinleri" (Yunus Emre). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Metin Erksan'ın, 1969 Adana Altın Koza Füm Şenliğı'nde binn- cilik ödülünü kazananfilrru...Kısa kepenek. 2/ Isiliğe verilen bir baş- ka ad. 3/ Kıbns'ta bir kent. 4/ Kara Kuvvetleri'nin kısa yaah- şı... Hangi şey... "Hayır" anlamında kullarulan söz. 5/ Tibet sığın... özellikle gazelleriyle tanınmış XVII. yüzyü divan şairi. 6/ Fınnda ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bir tür kü- rek... Su. 7/ Osmaniı sarayında bir lalanın yönetimi altındaki acemilerin birbirine hitap biçimı. 8/ Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi... püşünce. 9/ Serçeden korkanın ek- memesı gereken... Güzelhği ile insanı şaşkına çeviren kadın. 1954 HÜSEYtN SANCAR Bulutlann yırtılacağı günde; Inancın, gerçekliğjn ve güzellijin uçsuz, bucaksu insan fırtınasının akvinde -Kaçınılmaz- doğacak özlemine sanndık, ısınamıyoruz sensiz ciğerparemiz. Katledilişinin 14. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. AİLESİ KARTAL ASLİYE 5. HUKUK MAHKEMESİ 1992/705 Davacı Sedef Koç tarafından davalı Durbaba Koç aleyhine açılan boşanma davasının yapılan dunı$masında verilen ara karan gereğin- ce; Davalı Durbaba Koç'un adresi meçhul olduğundan davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebligat yapılmasma karar (mahkememizce karar verildiğinden) verildiğinden; karar gereğince davalı Durbaba Koç'un Kartal S. Asliye Hukulc Mahkemesi'nın 1992/705 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 14.5.1993 günü saat 10.00'da mahke- memizde hazır bulundurulması vcya vekil gondennesi ilanen tebliğ olunur. 7.4.1993 Basın: 3610
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle