Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 1NİSAN1993
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
SHP Program Kurultayı.
SHP. kendisini tarihi CHP'den ayırmadığına göre köklerine saygı
du>Tnası doğaldır. Öyleyse. Cumhuriyetçîlik ilkesindemuüaka
Atatürk'ü anmahdır. Bu, biçimsel bir duyumsama özlemi değildir.
Aksine. 700 yıllık teokratik rejimden Ulusal Egemenliğe geçişte baş
rolü oynayan bir hareketin simgesi olarak Atatürk'ün anılması
gerekmektedir.
ALEVCOŞKUN
S
HP. günün koşullanna
uygun yeni bir program
taslağı hazırladı. Öncelik-
le tüm ilçe ve il örgütlerin-
den fikir soruldu, öneriler
alındı. Bilgiler Ankara'da
toplandı. Oluştunılan bir komisyon,
vcni program taslağım hazırladı.
Bu taslak İstanbul. İzmir. Ankara.
Trabzon gıbi bölgelerde tüm örgütün
katılımıyla tartışıldı. Herkes konuştu,
fıkirlerini söyledi. Programın demok-
ratik bir süreç içerisinde oluşturulma-
\a çalışılması kuşkusuz sevindiricidir.
Geliştınlen veni program, 3 Nisan
1993 günü Ankara'da toplanacak
olan Program Kurultayı'nda yeniden
lanışılacak ve kunıltay karan; la yeni
program orta\a çıkacak.
Bu laslak eskı CHP programlanna
görc daha kısadır. Bazı yönlerden gü-
nün koşullanna uygun arayışlan ve
açılımlan ıçermekıedir.
SHP. Atatürk'ün kurduğuCHPnin
fikirlerinc sahip çıktığını savunmakta-
dır. Bu açıdan baktığımızda SHP'nin.
tarihi CHP'nin altı ılkesını yeniden yo-
rumlamasını ve programına almasjnı
doğal karşılıyor. içtenlikle alkışlıyo-
ruz.
Tarihsel geli$im çerçevesinde CHP-
nın altı oku. hem partinin simgesi ol-
muş hem de partinin yönünü ve fıkir
yapısını belirlemiştır. Bu nedenle
SHP'nin yeni program taslağında altı
okun çağdaş yorumunun çok dikkatlı
ve tiliz bir biçimde yapılması gerekir.
Yeni SHP programı. Atatürk'ün baş-
latlığı "Aydınlanma Devrimi"ne sa-
hip çıkmalı. onu geliştirmelıdir. Altı
oktaki laiklık ilkesıne sıkı sıkıya sanl-
malı. başta devletçilik ilkesi olmak
üzere mılliyetçilik, halkçılık, devrimci-
lik ilkelerine çağımızın yorumları geti-
rilmelidir.
Bu yazıınızda özellikle Cumhuriyet-
çîlik ilkesi üzcrindedurmak veönenle-
rimizi belirtmek istiyoruz.
Atatürkçülüğun simgesi
Cumhuriyetçilik ilkesi. Cumhuriyet
tipi hükümet şeklinin ulusal egemenlı-
ğı en iyı. en sağlam ve en güvenli bir
biçimde temsil eden vc uygulayan bir
siyasal sistem oldugunu belirtmek için
Atatürk tarafından CHP'nin progra-
mına konulmuştur.
Bu ilke. Atatürkçülüğûn en belirgjn
ve en devrimci yönüdür. Çünkü Cum-
hunyetçilik ilkesi aslında. yıkılan te-
okratik rejim yerine kurulan yeni
düzeni sımgeliyordu. Cumhuriyetçilik
ilkesininbunit'ehği 1931.1935,1939ve
1943 programlannda hiçbir değişikli-
ğe uğramamıştır.
Bu programlarda Cumhuriyetçilik.
"monarşık ve teokratik devlet biçimi-
nin karşıtı olarak kullanılmıştır."
1947 yılında kabul edilen program-
da bu ılkenin kapsamında "Cumhuri-
yet", "'demokrasi" ve "tek dereceli
genel oy kuralı" ilk kez bir arada kul-
lanılmıştır (l). Böylece ilk kez "Tek
dereceli seçimden" ve hatta "Demok-
rası esasına dayalı bir rejimden" söz
edılmiştir.
CHP'nin 1976 yılında kabul edilen
kapsamlı programında ıse. Cumhuri-
yetçilik ilkesi CHP'ye bir ödev olarak
yüklenmıştir. Bu husus programda
şöyle belirtilir:
"CHP, Cumhuriyetçidir. Atatürk'-
ün önderliğinde kuruluşuna öncülük
ettıği Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşat-
makla. geliştirmekle ödevlidir."
Böylece Atatürk'ün kurduğu Cum-
huriyetin yaşatılması ve geliştirilmesi.
partî ıçın bir ödev olarak benimseni-
yordu(2).
Yeni program taslağında böylesi
önemli bir ödev konusunda hiçbir söy-
lem yok. Hatta ilginçtir ve üzücüdür.
Atatürk'ün adından hiç sözcdilmiyor.
Taslakıa. Cumhuriyetçilik ilkesi bir
devlet biçimi olarak kabul edilmiş;
"Ulusun kayıtsız şartsız egemenliği ve
bağımsızlığı" Cumhuriyetçiliğin teme-
li sayılmıştır.
SHP, kendisini tarihsel CHP'den
ayırmadığına ve CHP'nin devamı ol-
duğunu iddia ettiğine göre köklerine
saygı duyması doğaldır. Öyleyse
Cumhuriyetçilik ilkesinde mutlaka
Atatürk'ü anmahdır. Bu. biçimsel bir
duyumsama özlemi değildir. Aksine.
700 yıllık teokratik rejimden Ulusal'
Egemenliğe geçişte başrolü oynayan
bir hareketin simgesi olarak Atatürk'-
ün anılması gerekmektedir. En azın-
dan 1976 programından geriye düşül-
memeli. "Atatürk'ün önderliğinde
kurulan Cumhunyet rejimine" bağlı-
lık mutlaka belirtilmelidir.
Bugünlerde. ülkemizde kendijerine
ilerici adını veren bazı çevreler İkınci
Cumhuriyetten. hatta "neo-Osmanlı-
cılık" hareketinden söz ederken.
SHP'nin yeni programında Cumhuri-
yetçilik ilkesi daha kapsamlı olarak
yer almalıdır. Atatürk'ü benimsemek-
ten veanmaktançekinmemeli, durak-
samamah, bu konuda çok net olun-
malıdır...
Cumhuriyetçilik vaşam
biçimidir
SHP'nin anladıgı Cumhuriyetçilik
salt hukuksal bir kavram da olmama-
hdır. Cumhuriyetçilik ilkesi, SHP'nin
demokrasiye olan inancını da belirt-
melidir. Rejım olarak Cumhuriyetin
demokrasi ile olan bağlantısını da kur-
mahdır. Cumhuriyetçilik ilkesinin yal-
ruzca bir devlet biçimi olarak değil; bir
yaşam biçimi olduğu vurgulanmalıdır.
Yurttaşlar eşit hak ve eşit oyla, kı-
sıntısız düşünce ve anlatım özgürlü-
ğüyle ve geniş örgütleme olanaklanyla
ülke yönetimine her aiandp katılmalı-
dır. Bu çağdaş düşünce, Cumhuriyet-
çilik ilkesinin çağdaş yorumu olarak
kapsamlaştınlmalıdır. Bu ilke. kısıntı-
sız ve yasaksız demokrasiye ulaşma-
mızın da önemli bir kuralı olmalıdır.
Cumhuriyetçilik ilkesini parti prog-
ramına koyarken en son hedefte
Atatürk. demokratik rejimi amaçla-
mamış mıydı? Bu nedenle. Türkiye,
Ortadoğu'da tüm İslam ülkeleri içeri-
sinde ve gelişmekte olan ülkeler ara-
sında demokrasiyi uygulayan ve yer-
leştirmeyeçalışan tek ülke değil midir?
Mustafa Kemal Atatürk. gerçek bir
devrimciydi. Türk aydınlanma hare-
ketinin kuraması. eylemcisi ve uygu-
layıcısıydı. Türk aydınlanma tarihinin
en büyük atılımcısı ve değişimcisiydi.
Cumhuriyetçilik ilkesi onun devrimci-
liğini ortaya koyan en önemli ilkedir.
Bugün de bu devnmci ruhun, aydın-
lanma düşüncesinin ve laik cumhuri-
yetçiliğin geliştirilmesi söz konusudur.
SHP Program Kurultayı'na katıla-
cak delegelerin bu noktalara tüm du-
yarlılıkla yaklaşacaklanna inanıyo-
ruz. Çünkü SHP programı bu yakla-
şımlan benimsediği ölçüde çağdaşltğı
yakalamış olacaktır.
(l) Taha Parla. Kemmlist Tek Parti tdeoioJEa
\e CHFnin Altı Oku, lsl.: lletışira Yayınlan.
1992.S. 40.
(2) Daha genış bilgı ıçin Bkz: Alev Coşkun.
CHP ve Demokratik SoP Ist.ı Tekin Yayıne-
vı. 1978.S. 69-71
ARADA BİR
Prof.Dr. TALAT TEKİN
Hoca Ahmet Yesevi'den
Yunus'aOl kadınm kudrt't bırlcn nazar kıldı
Hurretn bolup >ır Astıga kirdıın muna
Garıb brodeng bu dıim adın guzer kıldı
Mahrem boJup > a astıga kkdîm muoa
Benim kuşağım Hoca Ahmed Yesevi'yi bu dörtlükle
başlayan şiiriyle tanır. Agah Sırrı Levent'in vaktiyle lise-
lerin ikinci sınıflarında üç-dört parmak kalınlığındaki
ders kitabında bu manzumeden alınmış beş-altı dörtlük
vardı. Daha sonra lise edebiyat kitapları incele incele bir
parmak kadar olunca bırçok şaır ve yazar gibi Yesevi'ye
de yer verilmez oldu.
Türk aydını Yesevi'yi ilk kez Fuad Köprülü'nün ünlü
araştırması
1
ıle tanımıştır. Ne var ki 1919 gibi talihsiz bir
yılda yayımlanmış oıan bu yapıtı ülkemizde o günkü ve
daha sonraki çok sınırlı Türkbilim çevresi dışında pek az
kimseokumuştur. Kitabın 1966dayapılan ikincibaskısı-
nı
2
da, eskımiş dılinden ötürü, bugünün Türkbilim öğren-
cilerı bile okuyup anlamakta güçlük çekmektedirler.
Yesevi adı, SSCB'nin dağılmasından sonra Türkiye'-
de yeniden sık sık anılmaya başladı. Bu da Sayın llhan
Selçuk'un da değindiği gibi
3
TC hükümetinin Orta Asya
Türk devletleriy le ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmaya
başlaması nedeniyle oldu. Geçen yıl Orta Asya gezisine
çıkan Başbakan Demirel, Kazakistan'da Yesevı'nin tür-
besini de ziyaret etti. Türk ve Kazak hükümetleri, Türkis-
tan (Yesi) kentinde Yesevi adına ortak bir Türk-Kazak
üniversitesi kurma kararı aldılar. Başbakan ayrıca,
1993'ün bir "Yesevi Yılı" olacağını ve Yesevi'nin yıl bo-
yunca törenlerle anılacağını da açıkladı.
Evet, Feridüddin-i Attar'ın 'Pir-i Türkistan' diye andığı
Hoca Ahmet Yesevi yine gündemde. Ancak kimdir bu
Ahmet Yesevi'' Gerçek bir mutasavvif mıdır? Büyük bir
şaır midir? Hatta, bazılarının ileri sürdüğü gibi büyük bir
'mütefekkir' midir?
Her şeyden önce şunu vurgulamak gerekir ki Ahmet
Yesevi (ölümü 1166) bir 'mütefekkir' yani 'düşünür' de-
ğildir. 'Düşünür' adı üstünde düşünen', yani evren, dün-
ya, doğa ve insanoğlu ile ilgili tüm sorunları düşüne-
rek
1
, akıl' ve bılim yolu ile çözmeye çalışan ve kendine
özgü düşünceleri olan kişidir. Oysa Yesevi bir düşünce
adamı değil; bir inanç ve din adamıdır. Onun için, İslam
dini. Kuran, şeriat ve peygamber hadisleri dışında baş-
ka bir gerçek yoktur.
Yesevi, örneğin çağdaşı iranlı Feridüddin-i Attar
(1119-1193) ya da 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış Ce-
lalüddin-i Rumi (1207-1273) ve Yunus Emre (1240-1320)
gibi büyük bir mutasavvıf da değildir. Onun "nikmet" adı
verilen manzumelerinde panteizmden çok bir ahlakçı-
nın, islam ahlakçısının öğretisi ve öğütleri vardır.
Yesevi, büyük bir şair de sayılmaz. Hikmetlerinde Yu-
nus Emre'nin şiirlerindeki panteist ve hümanist coşku-
dan eser yoktur. Yesevi'nin didaktik, kuru ve coşkusuz
birdeyişi vardır.
Düşünür değil, büyük mutasavvıf değil, büyük şair de-
ğil... Peki, o halde kimdir ve nedir Yesevi? Onun Orta
Asya ve Kuzey Türk halkları arasında sekiz yüz yıldır
süregelen ünü nereden kaynaklanmaktadır?
Kısaca belirtmek gerekirse, 12. yüzyılda Sır Derya
bolgesinde yaşayan Yesevi, dini ahlaki manzumeleriyle
Orta Asya bozkırlarının göçebe ve pagan Türk boyları
arasında İslam din ve ahlakını, şeriat esaslarını yayma-
ya çalışan ve bunda da çok başanlı olan büyük bir din
adamı ve hocası. ilk Türk tarikatının kurucusu ve propa-
gandacısı, deyim yerindeyse, ilk Türk "İslam misyo-
neri'dir. Yesevi, bu görevini; çevresine topladığı ve
sonra da kuzeye, Volga-Ural boylarına ve batıya, Iran'a,
Azerbaycan'a ve Anadolu'ya gönderdiği halifeleri ve
dervişleriyle gerçekleştirmiştir. Şiirlerini yalın bir dille,
ulusal hece ölçüsü, dörtlükler, yarım uyak ve rediflerle
söylemiş ya da yazmış olması, Yesevi'nin işini çok ko-
laylaştırmış, onun geniş halk kitlelerince yüzyıllarca
zevkle okunmasına, anlaşılmasına ve sevilmesine ne-
den olmuştur.
Kaynaklara göre eski Yesevilik geleneklerinde sığır
kurban etme, türlü biçimlere girip uçma, münafıkları
hayvan bıçimine sokma gibi Türk paganizminden ve
Budizmden gelen inanç kalıntıları da varmış. Yesevilikte
kaç-göç de yokmuş. Zikir meclislerine kadınlar da katı-
lırmış. 13. yüzyılda Anadolu'ya da giren Yesevilik, Bek-
taşilik tarikatının ortaya çıkmasında başlıca etken ol-
rnuştur.
Yesevi'nin yalnız kendisinden sonra yetişen Orta As-
yalı tekke şairleri uzerinde değil, Yunus Emre üzerinde
oe etkisi olduğu söylenir. Şimdiye değin somut örnek-
lerle kanıtlanmamış olmakla birlikte, bu görüş bizce de
coğrudur. Çünkü 13. yüzyıl ortalarında Moğol istilası ne-
ceniyle Türkistan'dan batıya, özellikle Anadolu'ya bir
cerviş akını olduğu biliniyor. Bunlar arasında Yesevi ta-
nkatına mensup dervişler de vardı kuşkusuz. Işte bu
Türkistanlı dervişlerın Anadolu'ya gelirken Divan-ı Hık-
net'in yazma nüshalannı da getirmiş olmaları ve bunla-
MArkast 17. Sayfada
TARTIŞMA
CHP ve İş Bankası paylan
aptım oldu'
kafası ile
"destursuz
bağa
gırenlenn"
becerdikleri
işlerdcn bakın nelerçıkıyor: Bu
kafa ıle siyasal partilerin
kapısına vurulan kılitler gün
olup, dev ran dönüpaçılınca. al
sana bir yığın sorun ve dert!
Güncel sorun yeniden açılan
CHP'nin malvarhğı ile ilgili:
Parti yetkilileri. gayet haklı
olarak malvarlığına giren İş
Bankası pay senetlerini de
istıyorlar. Bu paylar partiye,
kurucusu olduğu Atatürk'ün
vasiyeti ile geçmiş. Partileri
kapatan "aklıevveller"
bunlann da Hazıne'ye intikal
edeceğini öngörmüşler. Hemen
bütün öngörüleri gibi bunda da
yanıldıklanndan. şimdi Hazine
senetleri geri verilecek. Yalnız
şu sorun var CHP bu paylan,
"aklıevvellerin" parti kapatma
saçmalığıru irtikâp ettikleri
tarihteki orana göre istiyor.
Arada sermaye arttınmı olmuş
isede buna katılmama
sorumluluğunun kendilerinde
olmadıeını: buna eörede
aradaki farkın kendilerini
ilgilendinneyeceğini ileri
sürüyorlar. Temelde hakb bir
yaklaşım. Aslında 1982
Anayasası'nın geçici 15.
maddesi olmasa. Hazine'nin
ısteği yerine getirip, bu zarara
sebep olan "aklıevvellerin"
yakasına yapışması gerek.
Böyle bir yol açılsın, kendilerini
her şeye kadir bilen bu takım,
hukukla oynamanın ne demek
oldugunu da tastamam
anlarlar bclki
Bundan doğan bir sorun daha
var: Banka paylan evvelki
orana göre CHP'ye geçince,
partinin bankanın yönetiminde
oldukça büyük birağırlığı
olacak. Ama daha da öte. bu
payiann "nemasr'da artık
partiye kalacak. Çünkü, bu
nema için lehtar olarak
belirlenmiş "özel hukuk tüzel
kişeleri"(TarihveDil
Kurumlan) artık yaşamıyor. Al
sana birçekişme nedeni daha.
Görüyormusunuz şu olanlan:
Mahkemelik bir yığın sorun.
Atatürk'ün vasiyetini kabaca
çiğneyen, onun kurduğu siyasal
partiyi ve kurumlan hotbehot
kapalmaya cüret eden ve
üstelik bu naneleri yerken
"vasiyetnameye pozitif huluık
niteliği verdik" türünden sacma
ve kof laflar eden takımm
yaptıklannı. Kemal Tahir
ustanın deyişi ile "sıkıca sorulsa
evlerinin yerini tarif
edemeyecek" olan bu zevatın.
hukukla oynarken
yumurtladıklan cevherlerden
nelerçıktığı veçıkacagı bu
örnekte çok iyı gözlemlenmiyor
mu? Hadi bakalım. şimdi
gelsinlerde YÖK. tarafından
"ihsan" edilmiş hukuk |
profesörlüğü ile bunlan
çözsünler bakalım.
Aydın Aybay r
>
Işte "Sıcak Habor"!..
TOFAŞ'ı yutma" planını Demirel nasıl engelledi?
^KGenelkurmay Başkanı ABD'ye sert çıktı:"Taviz yok"
: "Anayasa kimsenin tekelınde değildir"
Orduya taze kan geliyor...
Silahlı Kuvvetleri
güçlendirme operasyonu.
Demokrasiye yön verenler
konuştu: "Demokrasimiz
neden yaşlanamıyor?"
*****
Bir polisin portresi:
Emniyet Genel Müdürü
Ergun'u hiç böyle
görmediniz.
Yitip giden Istanbul'da
kabuğuna çekilmiş bir
İstanbul aşığı:
Behruz Çinici
Siberpunk'lar... Teknik
dünyanın sokak anarşisi ile
günahkar ittifakı!
Hep ıfıaganda politikacılar
mı göreceğiz?.. İşte
politikada yüzümüzü
ağartanlar!
Anayasal Haklarınızı Biliyor musunuz?
Her okurumuza
"1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"
kitapçığı armağan ediyoruz.
Aynca,
Ingilizce REDHOUSE sözlüğünüz
derginiz ARENA ile birlikte, bedava...
Derginiz ARENA Bayilerde
PENCERE
Deniz Tutması
Veli Yılmazöldü.
Çoğu kişi bu yazının ilk tümcesini okıduktan sonra
düşünebilir: l
: Kim bu Veli Yılmaz?.. \
İnsan kimi zaman deniz kenarında oturuken bir dalga
köpüklenir, kıyıya vurur. Rüzgâr yoktur. Ya>rakkımılda-
mıyor. Nereden çıktı bu dalga? Denizin dimclüz yüzeyi.
niçin çalkalanmaya başladı? Uzaktan bir şmi geçmiş-
tir. içindeki yolculan tanımayız. O gemim dalgasıdır
kıyıya vuran...
Cumhuriyet'ten başka bir gazetede Veli ^Imaz'a ili.e
kin ölüm haberi yayımlandı mı? Oysa bir jajeteci ö •
müştü. Veli Yılmaz, belki de hiç kimsenin kıa*ıayaca£
bir rekora sahipti:
748 yıl hapse mahkûm olmuştu...
11 yıl yatmıştı mapusanede..
40yaşındaydı..
Kimbilir, belki bu rekoru Veli Yılmaz kırmanutıda b!
kırmıştık. Bilmem ki bir derginin yazıişleri midürü-
748 yıl hapis cezası veren bir başka ülke var mı(
Ne
1000 yıl değil de 748 yıl diye düşünmez misiniz?
Ne yazık, ülkemizde çoğunluk için Veli Yılmazın ö
haberi, rüzgârsız bir günde kıyıya vuran dalga cibid»
•
Veli Yılmaz gazeteciydi..
Ama bir büyük gazetede çalışmıyordu, sosyılt,
da komünist) bir derginin yazıişlerinde görevliyli. •
şu "marjinal" denilen basın kesimindendi. Çeşiii dt
lardan toplam 748 yıl ceza yemişti.
Bir insana bunca cezayı yükleyen yazıları meak'
mez misiniz? O yazıları bir kitapta toplamalı, iısa
müzesine koymalı, gelecek kuşakların incelerıes1
sunmalı, kitabın kapağına yazmalı:
"20'nci yüzyılda Anadolu'da bir gazeteci bu yart
yüzünden 748 yıl hapse mahkûm olmuştur."
Veli Yılmaz 11 yıl içeride yattıktan sonra (iki yıl jt
salıverildi. Hapse girdiği gün bir yaşında olan kıa-
zal'a kavuştu, eşi Neyyire ile kucaklaştı Bu mutluü',
yıl sürdü. iki gün önce bir yürek vurgunundan sizlt
ömür...
Arkadaşımız Oral Çalışlar, dün bizim gazetede çı»
yazısında Veli Yılmaz'ın nasıl öldüğünü anlatıyordu:
"Veli, Beşiktaş-Kadıköy iskelesinin turnikelerioe y*
laşırken sendeledi. Kızına yaslandı ve sonra olduy
yere yığıldı. 12 yaşındaki Hazal çevredekilerin yardımr
la babasını bir taksiyle hastaneye götürdü. Hastane
geldiklerinde Veli artık hayatta değildi. Ama Haza.1, t
basının ölümunü henüz oğrenmemişti. b,r doktor g*
ve buyük bir soğukkanlı'ıkla 'kızım, babanöldu deö)
Veli Yılmaz yürek vurgunundan mı öldü? Doktor ra(.
runa göre "kalp knzi". Enfarktüs!.. Ama görünen ne<i
neyi açıklayaDilir? Veli Yılmaz içerideyken çeşitli a»-
grevlerine katılmıştı...
748 yıla mahkûm olmuştu, 11 yıl yattı, toplam 6.5 <
açlıkgreviyaptı...
Veli Yılmaz ölmedi...
Ûldürüldü.
* \
Kimi zaman kendirfıizi seyrettiğimiz ayna buğulanr
suretimizi iyice görmek için hohlayıp silmek gereki,
Öyle zaman olur ki toplumun yüzüne tutulan aynayı te-
mizteyince ortaya çıkan görüntü. bir sabıkalının adli si-
.cildeki vesikalık fotoğrafına benzer...
Veli Yılmaz'ı kim öldürdü?..
Dün akşamdan beri bunu düşünüyorum. içimde bir
suçluluk duygusu var.
Rüzgârsız havada dalgalanan deniz, ins&nı tutar mı?
Tütüyor...
(1924-1980)
GAZETECİ - YAZAR
MAY YAYINLARI EDİTÖRÜ
MEHMETALİYALÇIN'I
ÖLÜMÜNÜN 13. YILINDA
SAYGIYLA ANIYORUZ.
"Bin yaşmdaydı belki: Delikanlı kal-
masını beceren ender ihtiyarlar-
dandı. Aslanım Mehmet Ali, sevgili
arkadaşım benim, uğurtar ola ..'
Attila Tokatlı 12.4.1980, Cumhuriyet
YALÇIN YAYINLARI
Semiha Erdoğan'ın eşi; Hava Alb. Cenk Erdoğan, Jeo.
Yük. Müh. Tufan Erdoğan'ın babası; Türkiye
muharipler, Üsküdar'da Atatürk anıtını yaptırma,
Üsküdar Imar ve Kültur Dernekleri eski Genel Başkanı;
Denizcilik Bankası Yönetim Kurulu eski üyelerinden
emekli General
RECEP FERİT
ERDOĞAN
vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle namazındaıı sonra
Selimiye Camii'nden kaldırılacaktır.
EŞİ, ÇOCUKLARI
KİTAPLIĞINIZIN VARLIGI: VAFLIK YAYINLAR
Benoîte Groult
BEDENİN rUZU
Avrupa'da satış rekorian kıran bu romanın
kahramanları, Bröton bir denizciyle Parisli entetekti";
bir kadın. Yaratılışları bambaşka olan bu iki insar
tenlerinde başlayıp yüreMerinde derinleşen
!
tutkunun öyküsii. (35.000 TL)
Tilman Spengler
LENİN'İN BEYNİ
1991 Frankfurt Kitap Fıan'nın "star"ı ilan ediler
Spengler'den gerçek br beyin serüveni roma
LENİN'İN BEYNİ,çağımızın en önemli
nörologlarından Vcgt'un, beyindeki dehayı
araştırmaya adadığı yafamını dile getirirken, geı
olayları toplumsal rom.-nın kurgusal öğeleriyle '
bir biçimde bajdaştırıyor. (40.000
KİTAPÇILARDA VECEP KİTAP KUl
Ç>7 VARLIKYAYINLARI A.Ş
V Cağalo^u Yokuşu 40/2, 3'
SERC
marka otomob''. '989 model, 40.0T
kolonlar, arka e*m rezistanslı, enself
enniyet kemerli. Lasti
Tl: 261 85 45 - 512 0