Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 MART1993ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Vurdumduymazları nasıl uyarabiliriz?
Yurttaşlanr. dilekçesine yarut verilmesinin yasal bir ödev olması
yanında uJusal kültürümüzü "resmen" yozlaştıran bir durumu
düzeltme uyanlanna ilgililerin kulak ükamaa, çağdaşhk savır.a ters
, düşen çok üzücü bir tutumdur.
ÖMERASEMAKSOY
B
ilgnin kaynağı dil, dilin
haznesi sözlüktür. Kişi. ne
işle uğraşırsa uğraşsın, eli-
nin altında bir sözlük bu-
lundurmak, karşılaştığı
dil güçlüklerini, ona baka-
rak çözmek zorundadır. Sözlük bir
dilin anayasaadır da. Sözlerin doğru
mu, yanlış mı olduğu ondan öğrenilir.
Bu denli büyük önem taşıyan sözlü-
ğün içinde bir :ek yanlış bulunmaması
gerekır. Oysa ICenan Evren'in kurdu-
ğu Dil Kurumu'nca I988'de yayımla-
nan "Yeni Baskı Türkçe Sözlük"te,
şimdiye değin benim saptadığım yan-
lış, dört yüzü aşmaktadır. Bu sözlük.
deyletinresmibir kuruluşunca ve kırk
bilim adamının sorumluluğu altında
çtktığından, okullarda, basımda, res-
mi. özel bütün kunımlarda ve okurya-
zar herkesin eiinde güvenilerek kulla-
nılacak bir temel kaynak özelliği
taşımaktadır. lCullanıbş alaru bu ölcü-
de geniş olan bir sözlüğün bu denli
yanüşlarla dolu olmasının, bir yandan
bilimsel utanç kaynağı, bir yandan da
ulusal kültürümüz için bir tehlike ol-
duğunu belirterek, dört yıldan beri yir-
miyi aşkın yazı ile ilgililerin dikkatini
çekmeye çalıştım.
Başbakan ve Milü Eğitim
Bakanı'ndan yanrt yok
Eleştirilerim hakh bulunmuyorsa
bunun da açıklanmasını diledim. Ne
bu sözlüğü yayımlayan kunımdan
yanlışlan savunan bir ses çıku, ne de
bu kurumun bağlı bulunduğu (eski ve
yeni) iki başbakana sunduğum dilek-
çeye yanıt verildi. Son olarak 5 Ocak
1993 tarihinde bir dilekçeyle Milli Eği-
tim Bakanlığı'na başvurdum. Dilekçe-
me, sözlükteki dört yüzü aşkın yanüş-
tan elli kadar ömek de ekleyerek
bunlann inceletilmesini, eleştirilerim
haklı görülürse bu sözlüğün okullarda
kullanılmasının sakıncalı olacağını
bildirdim ve dilekçeme olumlu ya da
olumsuz yanıt verilmesini diledim.
Aradan lcırk gün geçtiği halde bir ya-
nıt çıkmayınca, l5Şubat 1993'te sayın
bakanın adına şu telgrafı cektim:
"Türkçe sözlükle ilgili olarak kırk gün
önce sunduğum diîekçeme henüz ce-
vap alamadığımı arzederim."
Biraydır bekliyorum, bu telgrafıma
da yanıt verilmedi.
Yurttaşjann dilekçesine yanıt veril-
mesinin yasal bir ödev olması yanında
ulusal kültürümüzü "resmen" yozlaş-
tıran bir durumu düzeltme uyanlanna
ilgililerin kulak tıkaması. çağdaşlık sa-
vına ters düşen çok üzücü bir tutum-
dur.
Dört yıldan beri hükümete duyura-
madjğım bu ayıbı ortadan kakiırma-
nın çaresi -öyle görünüyor ki- basını-
mızın ve özellikle değerli yazarlanmı-
zın, sonuç alınıncaya değin, konu
üzerinde durmalandır. Burada ne si-
yasal, ne kişisel bir amaç vardır.
Amaç, "Kültürümüzü ve kamuyu ya-
kından ilgilendiren çarpıtılmış bilimsel
gerçeklen düzeltmek"tir.
EK: Kenan Evren Dil Kuıumu'nun
"Yeni Baskı Türkçe Sözlük"ü, Ata-
türk'ün Dil Kurumu'nca çıkanlmış
olan Türkçe Sözlük'ü temel almış. an-
cak buna "bilimsel" eklemeler yap-
mak istemiştir. Bütün yanlışlar da
bunlardadır. Eklemeler, dilimizde ses
ve biçim değişıkliği ile kullanılmakta
olan Arapça sözcüklerin "kendi dille-
rindeki doğru biçimini göstermek"
için yapılmıştır. Oİrtak diün. her dü-
zeyde okuyucular için düzenlenmiş
olan bir sözlüğünde buna pek de gerek
yoktu. Ama madem ki bu işe girişildi,
"doğru biçimler" gösterilrneuydi.
"Doğrusu" diye yanbş yazım verilme-
si, bağışlanamayacak bir bilim suçu-
dur.
Yanlışlardan örnekler
"Yeni baskı" Türkçe Sözlük"ün
yanlışlanndan örnekler:
• "Mersıye" sözcüğünün Arapça
aslı tek "y" ile "mersiye"dir. Ş.Sami,
bir uyan notu da ekleyerek "ya-yı mü-
şeddede ile galatür" demişti. Buna
karşın -kaynaklan arasında Ş.Sami'-
nin sözlüğü de gösterilmiş olan- yeni
baskı Türkçe Sözlük'te bu sözcüğün
aslı iki "y"li olarak verilmiştir.
• "Tesmiye", "ariyet", "mürebbi-
ye", "muganniye" sözcüklerinin de
Arapça asıllan tek **y"li olduğu halde
Türkçe Sözlük'te iki "y"li gösterilmiş-
tir.
•Türkçe Sözlük'ün, Arapça aslı iki
"l" ile yazılır diye gösterdiğı "huliy-
yat"m doğrusu tek "l"lidir.
•Türkçede "Merih" diye söylenip
yazılan yıldızın Arapça aslı "Mirrih"-
tir. Oysa sözlükte Arapça aslı "Me-
rih" imiş gibi yazılmışUr.
•Arapça aslı "muddeaaleyh" olan
hukuk teriminin aslı da Türkçe Söz-
lük'te "muddeialeyh" olaraK bildiril-
miştir.
• Arapça aslı "muhteveyat" olan
sözcüğün doğrusu "muhteviyyat"
imış gibi verilmiştir.
• Dilimizde "nabn" diye kullanılan
sözcüğün Arapça aslı "na'leyn"dir.
Türkçe Sözlük ise "na'lin" diye yaz-
mıştır.
• Dilimizde "seyyanen" diye kulla-
nılan sözcüğün Arapça aslı, Türkçe
Sözlük'te yine "seyyanen" diye göste-
rilmiştir. Doğrusu "siyyanen"dir.
•"Tuhaf", "tuhfe" sözcüklerinde-
ki "h" harfi, Arapçadaki "ha £" har-
fıdir. Oysa bunlar Arapçadaki "hı •j"
harfl imiş gibi bildirilmiştir.
• "İstihlak" sözcüğündeki "h" har-
fi, Arapçadaki "he Jfc û " harfidir.
Oysa sözlükte Arapçanın "ha £ " ha
f
-
fı imiş gibi verilmiştir.
• "Dehalet" sözcüğündeki "h"
harfi Arapçadaki "hı £," harfidir. Söz-
lükte ise "he £?
o " imiş gibi gösteril-
miştir.
• "Mahzur" sözcüğündeki "z",
Arapçadaki "zal >"dır. Oysa Sözlük'-
te Arapçanın "zıü"sı imiş gibi göste-
rilmiştir.
• "Ânza" sözcüğündeki "z" Arap-
çada "dad^ ' diye anılan harftir. T.
Sözlük'te ise bu harf Arapçadaki "zı
M " imiş gibi verilmiştir.
• "Taziye" sözcüğündeki "z",
Arapçanın "ze ) " harfidir. Oysa
Arapça aslı "zı J? " imiş gibi bildiril-
miştir.
• "Nâzım"daki "z" harfi, Arapça'-
daki " a A» "dır. Sözlük'te ise Arapça-
nın "ze } "si imiş gibi gösterilmiştir.
• "Carî, fanî. halî. hamî, naşî, sârî"
sözcüklerinin sonundaki i'ler, nispet
i'si sanılarak, madde başında uzatma
imli yaalmıştır. Oysa bu i'ler nispet i'si
değildir. Nitekim yine X-Sözlük'te öz-
deş yapıda olan "âli, baki, bani, cari,
saki, vali" sözcüklerinin sonundaki i'-
ler madde başında uzatmasız "i" ile
yazılmıştır.
• Madde başı olan "merT', yanbş
olarak uzatma imli i ile yaaldığı halde,
yine madde başı olan özdeş yapıdaki
"mermi" uzatma imsiz i ile gösteril-
miştir.
• Madde başındaki "mugaddî"
sözcüğünün sonundaki 'T' de yanlış
olarak uzatma imli yazılmışür da yine
madde başı olan özdeş yapıdaki "mu-
ganni", "mürebbi" sözcüklerinin so-
nundaki i'ler uzatmasız yazılmıştır
• T.Sözlük, iki sözcükten oluşan ve
bitişik yazılmalan toplumca benim-
senmiş olan. bibmsel açıdan da bitişik
yazılmalan gereken pek çok sözcüğu
ayırarak (iki sözcük olarak) göster-
miştir. İşte birkaç örnek:
Ayşe kadın (fasulye), balh baba (bit-
ki), Demir Kazık (yıküz), kara fatma
(böcek), kavun içi (renk), kaz ayağ:
(bitki). kırk ikindi (yağmur), Kaba ku-
lak (hastalık). pis boğaz, hava gazı, kai
sayı, tere yağı, orta okul, dış işleri...
•Tutarsızhklardan da birkaç ör-
nek:
"Kırkayak" bileşik, "kırk bayır"
ayn yazıbnıştır.
"Kuşburnu", bileşik, "kuşbaşı" ayn
yazılmıştır.
"Karakaçan" bileşik, "kara kış"ay-
n yazıbruşür.
"Kadıngöbeği" bileşik, "hanım gö-
beği" ayn yazılmıştır.
"Akbaba" bileşik. "ak dan" ayn
yazıbnıştır.
ARADABIR
MEHMET GÜLER
Yazın Öğretmeni- Yazar
AnsiMopediler...
llk ansiklopediyi Diderot ile d'Alembert birlikte hazır-
ladılar. Bu, yirmi sekiz ciltlik "Bilim ve Felsefe Ansiklo-
pedisi'ydi.
Zamanla gereksinim daha da büyüdü. Bilim, sanat
alanları - bağımsızlaştı. "Alfabetik ansiklopediler".
"ansiklopedik sözlükler'in yanında "tıp, spor, müzik, si-
nema, edebiyat..." gibi bilim, sanat dallarını içine alan
"metodik-sistematik" ansiklopediler de hazırlanmaya
başlandı.
Hemen her memleketin kendine özgü ansiklopedileri
olmakla birlikte, dünyaca ünlü ansiklopediler Fransızla-
rın "Larousse ", kıgilizlerin "Encyclopedia Britannica",
Almanların "Brochaus", Amerikalıların "The Encyclo-
pedia" adlı ansiklopedileridir.
Bizde XVII. yüzyılda Katip Çelebi'nin yazdığı "Keşf-üz
Zünun an Esami-i Kütübi Vel-Fünun" adlı eserini tam bir
ansiklopedi saymazsak, Batılı yöntemlere göre ilk
ansiklopedi hazırlayan Ali Suavi'dir.
Yukarıda değindiğimiz gibi ansiklopedi gereksinimi
kitap gereksiniminden sonra gelir. Okur, belli bir kitap
kültürü almadan ansiklopediye başvurmaz. Kitapta ge-
çen, tam anlaşılmayan, merak ettiği konularda bilgilen-
mek istediği zaman ansiklopediyi anımsar, ona başvu-
rur. Doğal olarak da ansiklopedi kültürü daha önceden
yaratılan kitap kültürünün üstüne kurulur. Onu süsler,
zenginleştirir. Son yıllarda bu diyalektik ilişki yapay bir
biçimde bozuldu. öncelikle de 12 Eylülün hemen ardın-
dan korkunç bir ansiklopedi "furyacılığı" başladı.
Neden böyle oldu? Yasakçı rejimle ansiklopedi tüketi-
mi arasında bir ilişki mi vardı?
Bir yönüyle evet.
12 Eylül darbesi, yasakçı mantığını en çok düşünceler,
kitaplar üzerine kurmuştu. Kitap okumak, kitap bulun-
durmak son derece tehlikeliydi. Ev aramalarında önce
kitaplara el konuluyordu. Bu yüzden hemen herkes so-
balarında günlerce kitap yakmış ya da topraklara göm-
müştû.
İşte tam bu sırada ansiklopedi furyası ortaya çıktı.
Toplumun nabzını eiinde tutan birtakım güçler, kitapla-
rın çekilmesiyle boşalan alanları ansiklopedilerle dol-
durmayı planladı. Başarılı da oldu. Aydın kesimin yasak-
lı kitaplardan boşalan raflarını bu kez süslü, albenili
ansiklopediler "işgal etti." Artık Gorki'nin Ana'sının,
Jack London'un Demir Ökçe'sinin, Dimitr Dimov'un Tü-
tün'ünün, Nazım Hikmet'in Memleketimden Insan Man-
zaraları'nın yerinde bu gösterişli ansiklopediler vardı.
Ansiklopedilerin alıcısı elbette ki yalnız bu kesim de-
ğildi. Az okuyan, hatta hiç okumayan kitapsız aydınımı-
zın(!) da evinde böyle dekorlar gerekliydi. Bu kesim tam
entelektüel olamamıştı ama, entel sayılabilirdi. Entellik
de lafla olmuyordu. Geniş salonlannı, pahalı mobilyala-
rını, avizelerini, renkli televizyonlarını, videolarını süsle-
yecek tuğla gibi kalın kitaplar gerekliydi. Bu göz zevkini
de en iyi biçimde ansiklopediler tamamlayabilirdi...
Ansiklopediler için üçüncü, en iyi pazar yine de yığın-
lardı. Ansiklopedi üreticisi bunu da çok iyi biliyordu. iyi
eğitim yapamamış, kitaplardan nasibini alamamış hal-
kın birtakım özlemleri vardı. Artık iş kendilerinden geç-
mişti, ama okula giden çocukları için kurdukları uzak
düşleri yaşıyordu. Onlara göre en yararlı bilgiler en ka-
lın, en pahalı kitaplarda gizliydi. Bu kalın kitapları
(ansiklopedileri) evlerine soktular mı büyü çözülecekti.
Çocukların gejeceği için en parlak yollar açılacaktı...
1980'lerde başlayan, en az on yıl tepe tepe kullanılan
bu alanların artık doyum sağladığını düşündüğümüz
günlerde, boyalı üç büyük gazete bu konuyu yeniden
gündeme getirdi. Şimdilerin "medya" sistemini de dolu
dolu kullanarak, "mega kuponlar" icatederek eski üre-
tim ve dağıtım sistemine yepyeni boyutlar{!) getirdiler.
Kendileri çirkinleşirken, o güzelim ansiklopedileri de
çirkinleştirmeye başladılar...
Henüz okumayı sevmeyen, kitap alışkanlığı olmayan
topluma metrelerce ansiklopediler dağıtmak, onları ki-
tabın önüne geçirmek ne kadar doğru?.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN
DUYURU
Bakanlığımızca 2 Mayıs 1993 günü yapılacağı duyurulan gözlük-
çülük ehliyet İKİNCİ VE SON SINAV, haziran 1993'te ortaokulu dı-
şandan bitirme anavına girenlerin de bu haktan yararlanabilmesi için
11 TEMMUZ 1993 PAZAR GÜNÜNE enelenmiştir. Haziran 1993'te
ortaokulu dışarıdan bitirme smavına girenlerin, istenilen diğer evrak-
labirlikte 15 Nisan 1993 tarihine kadar doğrudan Bakanlık Temel Sağ-
lık Hizmetleri Genel Müdürlüğit'ne müracaal etmeleri gerekmekte-
dir.
DUYURULUR. D
, , . _ .
Basın: 23375
TARTIŞMA
Öğrettnen yalvannaz!
ziz Nesin.
doğrulan söyledi
diyeyeryerinden
oynadı. Bu büyük
yazara yapılan
«aldınlarçoklukla
"aydın" geçinenlerce
gerçekleştirildi. Birkaç yazar ve
okurun dışında insanlanmızın
çoğusessız kaldı. Ya kimileri
"bana ne" sloganında eridi gittı
ya da korkudan ödü koptu:
Sustu. Kimileri de bir
hinoğluhin nrhı içinde gerçek
kişiliklerini saklamayı bir
beceri saydılar.
Ben "laiklik tartışmasın "nda
Aziz Nesin'in yanında yer
aldığımı kamuoyu önünde
acıkça belırtmek isterim.
"Laikliğin unımı"nı doğru
yapmak zorundayız. Bu
kavrama bir "nalıncı keseri"
gözüyle bakamayız, Laiklik
nerkes için gereklidir; ancak. bu
kutsal kavramın payı, ulusal
eğitimin içinde ölçülemeyecek
derecede büyük olmabdır.
Bugün uygulanan eğitimin
"laık" olduğunu söylemek
mümkün müdür? Bu durum,
Atatürk'ün "eğitim anlayışfna
ve koyduğu "ilke"lere uygun
mudur? 25 yıllık öğretmen
"oruç tutmuyor" gerekçesiyle
açığa alınırken, "önce özlük
haklan" dive tutturan ve
sendika anlayışını bu temd
üstüne kurmaya çahşan
öğretmenler, şimdi
yataklannda rahat
uyuyabilıyorlar mı?
Oğretmenin ramazanda sigara
içmesi suçda, Mustafa
Necati'nin, Hasan Ali Yücel'in
makamında oturan kişinin.
"Atatürk ilkeleri"ne karsıt
olarak ortaya sürdüğü "Kur'an
kurslannın zorunlu eğitim
kapsamına abnması"
düşüncesi, eğitimimiz için bir
onur belgesi midir?
İşin en acı yanı, bir oğretmenin.
öğretmen kökenli olmayan bir
bakana yalvarması. 14mart
tarihli Cumhuriyet'te
okuyoruz; "tlkin Öztürk"
adında bir öğretmen, görüşünü
şöyle açıkbyor:
"Once temel eğitimi verin. Hiç
eğitim görmemiş çocuklara
Kur'an öğretmeyin. Atatürkçü
bir öğretmen olarak
yalvanyorum; lütfen bir kez
daha düşünün."
Bu arkadaşımın söylemek
istediğinı anlamayacak
derecede bibnçsizdeğilim.
Şimdi daha iyi anlaşıuyor değil
mi "Hak venlmez. ahnır"
slogamnın sugötürmez
doğruluğu?
Şunu söylemek istiyorum:
Atatürk ün öğretmeni
yalvarmaz.
Valvaran güçsüzdür daima;
güçsüzü tepeler geçer yukansı...
FehmiSalık
Öğretmen
Orta Asya Türk Cumhurivetleri,
sizin için çok önemli bir kazanç alanı olabilir...
PENCERE
KAZANMAK İÇİN B I L G I GEREKİR
tş hayatınıza yeni yatırını alanları sıınan 5 ülke. size de kapılarını aç<ı:
Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan. Sosyal
yapılarından yatırım kapasitelerine kadar çok farklı ve bilinmeyenlerle
dolu bu ülkelerle ilgili dünyadaki tek temel bilgi kaynağı SİAR
Uluslararası Araştırma A.Ş., genel ve "size özel" bütün pazar araştırma,-
larını ayrıntılarıyla elinizin altına getiriyor.Orta Asya'daki tek araştırma
şirketi SİAR ile tanışın, bilgi ahn,
SİAI UtmJoraroıı Araştinna *4>
Gazeteciler Mahallesi
k a z a n ç l ı y a t ı r ı m l a r a 23 Tcmmu* .vkrdam NO 8
Escntcpc, 80300 lstanbul
Telcfon (1) 273 04 25
hazırlanın. hkM»»»*
Telcks 24559 AvrlTr.
Orta Asya'da
Alfabe Savası...
Yazı devrimi 3 Kasım 1928de açıklandı. 1 Aralık 1928'-
den başlayarak Latin alfabesinin kullanılmasına karar
verildi. Nasıl gerçekleşebilir bu kadar kısa sürede? Gazi
Mustafa Kemalin, devrime karşı çıkanlara ya da durak-
sayanlara yanıtını şöyle özetleyebiliriz:
-Yaolur. yaolur..
Karşıdevrimcilere göre yazı devrimi bizi geçmişimiz-
den koparmak için yapılmıştır. Oysa o dönemde Ana-
dolu'da okuma-yazma bilen yüzde kaç? Sağlıklı veriler
yoktur; ama, kimine göre yüzde 10, kimine göre yüzde
5... Bir olgu daha var: Matbaanın icadından 1928e kadar
Arap yazısıyla Türkçede basılan-kitap 25 bin. Daha baş-
ka deyişle büyükçe bir ev kitaplığı.
Türkiye Cumhuriyeti'nde yazı devrimi, bütünün bir
parçasıdır, dil devrimi gelecektir ardından...
•
Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde şimdi ilginç bir alfa-
be dönüşümü başlıyor.
Çarlık döneminde birer sömürge olan bu ülkelerde
eski yazı geçerliydi. Resmin ya da fotoğrafın bile günah
sayıldığı bir karanlıkta yaşıyorlardı Türk toplumları. Ko-
yu cehaletin karanlığı ortalığı sarmıştı, yüksek okuldan
diplomalı devede kulaktı, nüfusun ancak yüzde ikisi üçü
okuma-yazma biliyordu. Orta Asya'nın ufkunda sanki
güneş doğmayacak gibiydi. 1917 Devrimi Türk toplumla-
rını bu düzeyde yakaladı ve Kiril yazısını geçerli kıldı.
Ne var ki bugün Orta Asya Türk toplumlarındaki du-
rum 1928Türkiyesi'ne benzemiyor.
1917 Devrimi o toplumlara çok şey katmıştır, gerçi la-
iklik ile şeriatçılık arasındaki savaşım bitmedi; ama, üni-
versitelerı, bilim akademileriyle çağdaşlığı benimseyen
toplum kesimlerinin Ortaçağ karanlığına dönmeleri ko-
lay değil...
Iran ve Suudi Arabistan, Asya'daki Türkcumhuriyetle-
rine irtica ve softalığı ihraç etmek istiyorlar; ikisinin de
eiinde 'petro-dolar' silahı vardır ve şimdi bu iki ülke, Or-
ta Asya'da alfabe tartışmasının içindedir.
•••
Orta Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde Latin yazısına
geçmek eğilimleri ağır basıyor.
Çalışmalar sürüyor...
Bizim Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Dışişleri
Bakanlığı'na bağlı Türkiye işbirliği ve Kalkınma Ajansı'
(TİKA) bu işin içindeler. Bütün Türk cumhuriyetlerinde
benimsenecek 34 harfli ortak alfabe üzerindeki çalışma-
lar sürüyor.
Her ülkenin kitaplıklarını, matbaalarını ve halkın oku-
ma alışkanlıklarını üst üste koyarsanız, yazı değişiminin
kolay bir iş olmadığı ortaya çıkar.
Ancak sorunun temelinde yatan nedir?
Orta Asya Türk cumhuriyetleri. Anadolu'daki laik Tür-
kiye Cumhuriyeti'yle ortak kültüre yönelecekse, yazı bir-
liği önemli bir koşulu oluşturuyor; Ortadoğu'daki şeriat-
çı devletlerle yakınlaşacaksa yol ayrımına girilecek..
ilk bakışta bu sorun biçimsel görünse bile, temelinde
yatan soru işaretleri önemlidir.
Yetmiş yıllık sosyalist devrime karşın, Orta Asya Türk
cumhuriyetlerinde bugün bile laiklik ilkesine karşı çıkan
güçler azımsanamıyor, şeriatçılık Orta Asya'da gün-
demden silinmiş değil; Iran'dan, Suudi Arabistan dan,
Pakistan'dan, Afganistan'dan esen rüzgârlar. Türk cum-
huriyetlerinde belki de fırtınaya dönüşebitecek etk!ltfr
:
yaratıyorlar
Orta Asya'da alfabe savaşımı, devrimcilikle gericili-
ğin gündeminde önemli bir madde..
u
' "
•••
Vebirsınav..
Türkiye Cumhuriyeti bu sınavı Orta Asya'da kazan-
mak zorundadır; ama. asıl sınav bugün Kiril yazısını kul-
lanan Türk toplumlarında yaşanıyor.
Yazı birgöstergedir.
Bu göstergenin vurguladığı yön, ya geriye doğru ola-
cak ya da ileriye .
PROF. DR. TARIK ZAFER TUNAYA'NIN
ANISINA
ÇARŞAMBA TOPLANTILARI
Konu: 31 Mart Olayı'nın Türk Siyasal Yaşamındaki Yeri
Sunuş: Mehrnet Ö. ALKAN
Konuşmacı: Prof. Or. Sina AKŞİN
Tarih: 31 Mart 1993 ÇARŞAMBA
Saat: 16.30 - 18.30
Yier: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
TARIK ZAFER TUNAYA Kültür Merkezi
(Eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi - Tünel)
ORHAN, AYŞE, MUSTAFA
AYYILDIZ
Denizde var bir kara
Acaba kayık midur
Düşdük uzak uzağa
Ağlasak ayıp midur
Sizleri asla unutmayacağız, yaşatacağız!
Şrnpül Öztel. Ömer Asan. M.Zeki Çakır. Hasan Eroğlu.
Ayşe A>yıldız. Mehntet Çiçek. Yavuz Topaloğlu, Muslafa
Yümaz. Hamdi Demir. Mural Ozen. Hakan Dumanlı.
M.AIi Yılmar. Kadir Külünkoğlu. Ziya Yaz. Nazım Dereli.
Avni Cörpül. Yu»nf L'zunlar, Ahmel Keskin, Ne>zal
Almara. Alilla Asan. Şfikriye Uzunlar, Orhan A-an.
Mustafa Eroglu
SİAR Uluslararası Aroffırmo A.Ş.
SİZİ KANADA'YA
GÖTÜRÜYORUZ
Yeni dünyanın bu en güzel ve modern
ülkesinde Ingilizce öğrenmek istiyorsanız
BİMEKS'i arayın.
Blmeks Dış Tlcaret Ltd. Ştl.
T©).: (1) 373 52 45 - 373 52 94 - 372 55 56