01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28MART1993PAZAR 12 DIZIYAZI Bosna için Türkiye'den etkiıı önlemler TÜRKİYENİN72YILLIK DIŞ POLİTİKASI (1921-1992) tsmail SOYSAL, Em. Büyükelçi -8- • 1936'da Boğazlar sorunu, Boğazlar bölgesininyeniden askerleştirilmesi vegeçiş rejiminin denetiminin Türkiye 'ye bırakılması istemiyle ortaya atılmıştı. Sorun Montrö Konferansı 'nda, o sırada Italya 'run Doğu Akdeniz 'dekitehditlerinin yarattığı bir konjonktürde, hem İngiltere-Fransa'run, hem de So vyetler Birtiği'nin Türkiye'yi desteklemeleri üzerine barışçıyoldan çözümlenmiştir. • Türkiye'de aşın sol ve aşırı sağpanturanist ya dafaşizmyanhlan iktidan hiçbir zantan elegeçirememiştir. Aşın sağcı MilHSelamet Partisi 1970'lerde koalisyon hükümetlerindeyer alnuşsa da hükümetin dış politikasındaki etkisi, İslam ülkeleriyle biraz dahayakın iHşkikurıdması çabasırun ötesine geçmemiştir. Bugün Türkiye"nin Balkan pohti- kasının temeîinde herhangi bir toprak sorunu değil, sadece oradaki Türklerin ve Müslümanlann insan haklanndan gereğince yararlanması, kişilıklerini ko- rumalan ve bunun yanı sıra Türkiye'nin Batı yolu üzerindeki bu ülkelerle iyi iliş- kiler ve işbirliği arzusu yatmaktadır. 199 l"de Yugoslavya federal devletinin parçalanınası (Sırbistan ve Karadağ'dan oluşan yeni Yugoslavya, Hırvatistan, Slovenya. Bosna-Hersek, Makedonya) Balkanlar'ın siyası coğrafyasını baştan başa değiştirmiştir. Türkiye bu yeni dev- letleri, bir süre bekledikten sonra. 2 Aralık I992"de tanımış ve onlarla şimdi- lik konsolosluk düzeyinde diplomatık ilişki kurmuştur. Türkiye, sınırlannın biraz ötesinde ve onun Batı yolu ûzerindeki bu facia karşısında. tıpkı Körfez Savaşı'ndaki gibi, ABD liderh'ğinde ve Birleşmiş Mil- letler'in şemsiyesi altında bir müdahale yapılmasi yanîıs! olmuştur. Böyle bir or- tak müdahaleye fıilen katılmaya hazır olduğunu da gizlememiştir. Bu arada. başta Boşnaklar olmak üzere Arnavut- lara, Makedonyalılara ve Hırvatlara in- sancıl yardımlar yapmış ve yapmak- tadır. Daha da önemlisi, bu ıç savaşı dur- durmak üzere AGİK, NATO, İslam Konferansı ve BM gibi kuruluşlar nez- dinde ısrarlı girişimlerde bulunmuştur. Aynca Balkan devletleri ile onlann yakın komşulan îtalya, Macaristan ve Avusturya'nın dışişleri bakanlanru 25 Kasım 1992'de İstanbul'da bir toplantı- ya çağırmıştır. Yugoslavya ile onu başı- ndan beri destekleyen Yunanistan'ın katılmadığı bu toplantıda yangının sön- dürülmesi içın uluslararası işbirliği yapıl- ması gereğınin açıklanmış olması dünya- da olumlu yankılar uyandırmışür. Şimdi. 72 yıllık dış politikamızın üze- rindc bir analiz yapabiHriz: 1. Türktye, Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiğinden beri hiçbir savaşa sürüklen- memiştir. Bu. Türk tarihinin son 700 yılında 'lk kez görülmektedir ki banş ve istikrar bakımından övünülecek bir ol- gudur. Gerçi Türkiye I950'de BM bayrağı altında Kore savaşına katılmış; 1974'te Kıbns'ta askeri bir müdahalede bulun- muş ve son 5-6 yıldır da terörist Kürt PKK eylemlerine karşı sınır dışına uza- nan "sıcak izleme" (hot pursuit) harekâtlan yapmıştır. Ancak bunlann hiçbiri gerçek bir savaş sayılamaz. Çün- kü, binncisi uluslararası toplu güvenli- ğin (collective security) bir gereği olarak BM karan uyannca, ikincisi ENOSIS'i gerçekJeştiraıek ve Türkleri azınlık du- ruma getırip ezmek üzere girişilen bir darbeye karşı garanti antlaşmasının ver- diği yetkiye dayanılarak, sonuncusu da önceleri Irak hükümetinin izniyle, 1991*- den sonra Kuzey Irak'ta otorite boşluğu ortaya çıktığı zaman yapılmıştı. Cumhuriyetin son 70 yıllık yaşamında bir savaşa sürüklenmeyişinin nedenini, onun millı sınırlar içinde kurulmuş bu- lunmasında ve kurucusu Atatürk'ün yeni kuşaklara bıraktığı dinamik, ama banşçı politikaya bağlı kalınmasında aramak doğru olur. 2. Türkiye karşılaştığı uluslararası u>-uşmazlıkfan banşçı yollardan çözme- sini bilmiştır. 1936"da Boğazlar sorunu. Boğazlar bölgesinin yeniden askerleştirilmesi ve geçiş rejiminin denetiminin Türkiye'ye bırakılması istemiyle ortaya atılmıştı. Sorun Montrö Konferansfnda. o sırada İtalvanın Doğu Akdeniz'deki tehditleri- nin yarattığı bir konjonktürde. hem İngiltere-Fransa'nın, hem de Sovyetler Birliği"nin Türkiye'yi desteklemeleri üze- rine banşçı yoldan çözümlenmiştir. 1936-1939 yıllannda Hatay sorunu da Avrupa'da Hitler'in yarattığı gergjnlik ıçınde Fransa"nın Ankara karşısında fazla ileri gidemeyeceğini anlaması üze- rine, banşçı yoldan çözüme kavuşturul- muş. Hatay Türkiye'ye bağlanmıştır. 1958-1960 döneminde Kıbns sorunu Türkiye'nin ve Kıbıs Türklerinin meşru parte'ın Mısır'a saldınsı arifesinde Rei- süI-Küttap Atıf Efendi, Divan'a sundu- ğu "Müvazene-i Politika'ya Dair" adlı lâyi hasında, denge politikasının gerekçe- sinı şöyle dile getirmiştir: Tehdit ve saldınlara tek başına karşı koyamaya- cak dunıma gelen bır devlet için yapıla- cak şey, daha banş zamanında ittifaklar arayıp imzalamasıdır. Cumhuriyet dönemine baktığımızda. Ankara 1930'larda Batı ile ilişkilerini ge- liştirinceye dek Soyyetler Bırliği'ne da- yanmak, güvenceyi orada aramak zo- runda kalmıştır. ama 1935 yılında, özel- likle Akdenız'de İtalya'ya karşı, İngilte- re ile siyasal işbirliği içine girmekle. yeni bir denge kurmuştu. O zamandan sonra Ankara, Sovyetler ve İngiltere arasında eşit uzakhkta bir politıka izlemiş, bu ara- garhğına ayak uydurma sürecidir ki Atatürk'ten beri Batı'nın hukuk sistemi- ni, devlet biçimini (ulusal egemenlik). de- ğerler sistemini ve özellikle laik düzeni- ni paylaşmakî 2. Dünya Savaşı sonrası- nda da bu yolun son aşamasında, de- mokrasi ve insan haklannı benimseye- rek Batı ile bütünleşmek olmuştur. ikincisi, geri kalrruş bir ülke olarak, Türkiye kalkmmanın yolunun sermaye ve teknolojiden geçtiğinin bilıncı içinde -Atatürk döneminde önce Ruslann Anadolu'da kimi fabrikalar kurması. daha sonra da Ingilizlerin kurduğu Ka- rabük demır-çelik sanayii ve Almanya'- nın kredileri gibi ister istemez sınırh ka- lan birkaç ekonomik destek- sonra 1950'lerden başlayarak Batı'nm ekono- mik ve teknik yardımlanndan geniş Bosna'da Sırp katfianu sürüyor. Baü hab etkkı bir çözün içki ağırdan abyor. isteklerinı korujacak bıçımde banşçı bir çözüme kavuşturulmuştu. Ama birkaç yıl sonra Rumlann Türklere saldmlan üzerine. kurulan düzen bozulmuştu. Ati- na 1974'te ENOSIS amaçlı bir darbeyi körükleyince, Türkiye askeri müdahale- de bulunmuştu. Buna Garanti Antlaş- ması uyannca. hakkı vardı. Bugün Kıbns sorununun bir savaşa varmadan adil biçimde bir çözüme kavuştunılması Türkiye'nin dileğidir. 3. Türkiye jeopolitik konumu gereği uluslararası ilişkilerdeki değışıklıklere çok duyarlıdır. Stratejik alanda her za- man dengeleri gözeten bir politika izle- miştir. Aslında Türk diplomasisinde kuvvetler dengesi içinde yer alma politi- kasının gecmişi 3. Selim dönemine kadar uzanır. O dönemde ilk kez bir Hıristiyan devletle (1790'da Prusya ile) ittifak ant- laşması bağıtlanmışur. 1798'de Bona- da Almanya'nın A\~rupa'da ortaya koy- duğu tehlike artınca, İngiltere ve Fransa ile 1939'da üçlü ittifakı yapmışür. 1941'- de Almanya ile bir saldırmazlık pako imzalayınca. savaşın dışında kalabilmek başansını göstermişti. Bu başanda İnö- nü başrolü oynamıştır. 4. Türkiye'nin '930'lann ortalanndan bugüne değın gütrüğü Batı yanlısı politi- kanın gerekçelennı düşündüğümüz za- man. akla önce bir güvence arayışının gelmesi normaldir. 1921-1935 dönemin- de Sovyet destek ve yardımından sonra. 57 senedir Türkiye'nin Batı'dan, özellik- le ABD'den güvence ve yardım sagladığı bir gerçektir. Türkiye'nin bu olguya ek olarak Batı ile yakın ilişkiler aramasının iki nedeni daha vardır: Birincisi, hareket noktasını 1839 Tan- nmata dek götürebileceğimiz Batı uy- ölçüde yararlanmasıdır. Bir iki örnek vermek gerekirse Türki- ye, Filistin'in BM'nin 1947'de Araplarla Israil arasında bölünmesi karanna Araplar gibi olumsuz oy vermiş iken, ABD ile ilişkileri geüşince, ona ayak uy- durmak için 195O'de Israil'i tanımak zo- runda kalmıştır. Bunun gibi Türkiye'de kamuoyu 1954-1960 Cezair Kurtuluş Savaşı'ru alkışlarken, hükümet BM'de alınan kararlarda daha çok Fransa lehi- ne oy kullanmıştır. Çünkü Fransa, bir NATO müttefıkı olmarun ötesinde, o sı- rada OECD devletlerinin "Türkiye'ye yardım konsorsiyumu" cerçevesinde önemli ekonomik yardımlar yapıyordu. 5. Türkiye, dünya banşı ve güvenliği- nin konınması konusunda Milletler Ce- miyeti Konseyi'nin, sonra da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konse>i'nin karar- lannı genel olarak yerine getirmiştir: 1935"te İtalya'nın Habeşistan'a saldınsı üzerine ekonomik yaptınm kararlannı uygulaması; 1950'de Kore Savaşı'na bır tugayla katılması; 1991 ağustosunda Irak'ın Kuveyt'e saldınsı üzerine ambar- go kararlanna tam olarak uyması; 1991- 1992 yıllannda Sırbistan'ın Slovenya. Hırvatistan ve Bosna-Hersek'e saldı- nlan üzerine uygulanan ambargo ve bu- nun askeri denetimi ve son olarak da 1992 arahğmda Somali'de halkın konın- ması ile ilgili kararlan uygulamak için harekete geçmesi bunun örnekleridir. 6. İdeolpji, din ve siyasal rejimlerin Türk dış politikasına etkilen konusunda şunlar belirtilebilir: Türkiye'de aşın sol ve aşın sağ pantu- ranist ya da faşizm yanlılan iktidan hiç- bir zaman ele geçirememiştir. Aşın sağp Milli Selamet Partisi 1970'lerde koalis- yon hükümetlerinde yer almışsa da hü- kümetin dış politikasındaki etkisi, İslam ülkeleriyle biraz daha yakın ilişki kurul- ması çabasırun ötesine geçmemiştir. Fa- şist eğilimli panturanist akım ise 2. Dün- ya Savaşı'nda Hitler ordulannın Rusya'- da ilerlediği sırada biraz genişlemiş ise de Alman yenilgisi üzerine sönmüştür. 1990'da Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklan- na kavuşmasından sonra da pantura- nizm doğrultusunda Türkiye'de bir canlılık görülmemiş. dolayısıyla Türki- ye'nin dış politikasını etkileyememiştir. 7. Türk diplomasisinin kalitesi dış po- liükanın başansında kuşkusuz önemli bir unsurdur. Türkler. 3. Selim döneminden beri karşılıklı eiçilik ilişkileri yoluyla, diplo- masi pratiğine uyum sağlamıştı. 2. Mah- mut döneminde Dışişlen Bakanlığının (Umur-ı Hariciye Nezareti) kurulmasıy- la, dış politika oluşturma sürecıne Ba- kanlar, eski reis-ül küttaplara oranla, daha etkin biçimde katılmaya baş- lamıştı. Dolayısıyla, Cumhuriyet döne- mine oldukça önemli bir deneyim mirası kalmıştı. Daha önemlisi, Atatürk'ün rasyonel düşünce yapısı, zamanlama us- tahğı ve bir kez karar verince onu yürek- lilikle uygulaması bugünkü diplomasi- miz için emsalsiz deneyim birikimi oluş- turmuştur. fnönü'nün, cumhuriyet yer- leştikten sonra aynı çizgide. biraz daha temkinli dış politika izlemesi buna eklen- miştır. 8. Demokrasi Türk diplomasisini güç- lendırmişü'r: Basın ve televizyon dış poli- tikayı eleştırebilmekte, hatta sorunlara çözüm yoUan önermektedir. Bundan başka. eskiden olduğu gibi dış politika ile ilgılı her şey artık sır değildir. 1. Dün- ya Savaşı sonrasında Başkan Wilson'un '"open diplomacy" isteği belki hiçbir za- man gerçekleşmeyecektir, ama gizlihk vok azalmış. ya da kısa ömürlü olmuş- lur. Devlet adamlanmızın da ilişkilerimiz üzerinde medyaya gereğinden çok ve kimı kez hazırLksız açıklamalar yapma- lanvla, kamuoyunun kafası kanştınldığı gibi dünyaya da şaşırtıcı mesajlâr yerilr "rmş, oimaktadır. Dış politSada araştî? rmalann özendirilmesi, bilimsel semi- nerler düzenlenmesi çok yararlı olmak- tadır. Bunun için Batıda olduğu gibi biz- de de araştırma kurumlan (thing-tank) açılmaya başlanmıştır. I978'de Anka- rada Dış Politika Enstitüsü, 1980'de İstanbul'da SİSAV ve 1984'te gene İstanbul'da bugünkü adıyla "'Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı" kurul- muştur. Yeni Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerimiz için Bilkent Üniversitesi'nde bir araştırma kurumu ortaya çıkmak üzeredir. Aynca bir stratejik araştırma enstitüsü ve bir Rus incelemeleri ensti- tüsüne gereksinim vardır. Bütün bunlar dış politikanın oluşturulmasına yardımcı olabilir ve dışanda benzeri ku- rumlarla diyalog içinde uluslararası iliş- kilenn gelişmesine katkıda bulunabilir. Sözlerimizi analıamızin başmdaki soru- ya yanıt vermekle bitiriyoruz: Evet, Türİc diplomasisi olumlu yolda gelişiyor. İtfl ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Çökuluslu Yaşlılar Antalya'da... Almanya'da yaşayan Nebahat Pohlreich, Türk- Alman-Grek yaşlılarla dün Antalya'ya geldi. Daha doğ- rusu Nebahat Hanım, onları Antalya'ya getirdi. Yıllar önce Türkiye'nin çeşitli yörelerinden Almanya'- ya çalışmaya gitmiş, orada yerleşip kalmış Türkiyeliler, yaşlanıp emekli olunca, içlerine bir Türkiye özlemi çök- tü. Nebahat Pohlreich, Almanya'nın Bielefeld kentinde, yaşlılarla ilgili bir kuruluşta.. onlarla ilgileniyor, onlara çeşitli izlenceler düzenliyordu. örneğin Türkiye'den ya- zarları çağırıp yaşlılara konuşmalar yaptırıyor, Türkiye'- nin sorunları konusunda onları bilgilendiriyordu. Bunla- ra birkaç kez ben de katıldım. Almanya'ya vardığımda, bir toplantıya katılmışsam, beni artık tanıyorlar, yurt so- runları ile ilgili çeşitli sorular yöneltiyorlardı. Türkiye'- den gidip de yaşlılara konuşmayan yazar, ozan yok desem yeri. Almanya'da yaşayanlar, oraya daha sık gi- diyorlardı. Örneğin, bir Adnan Binyazar bunlardandı... Bunun dışında Nebahat Hanım, yurtdışındaki aydınla- rı da bulunduğu kentin yakınındaki Fareli Köyün Kaval- cısı öyküsünün geçtiği Hamel'e yakın bir dağ otelinde toplar, orada söyleşileryaptırırdı. Kendisi butoplantıları düzenlemekle yetinir, kimsenin görüşüne karışmazdı. Burada değilse de başka kentlerde ServerTanilli'nin de bulunduğu pek çok toplantıya gitmiştim. Nebahat Pohlreich, bu kez başka bir şey yaptı, başardı da. Türkiye'den gidip orada yaşlanan insaniarın çoğu, Türkiye ile ilgili olarak kendi köylerinden, kasabaların- dan başka bir yer bilmiyorlardı. Bayramlarda, Türkiye'- ye gitseler de gide gide kendi köylerine gidip, yine Almanya'ya dönüyorlardı. Türkiye'nin çeşitli yöreleri bunlara gosterilemez miydi? Nebahat Hanım, işte bunu gerçekleştirdi. Almanya'dan Türkiye'ye, Antalya'ya dek uçak biletlerini, otel masraflarım kendileri ödeyecekler, buna karşılık Turizm Bakanlığı, onlara toplantılar, gezi- lecek görülecek yerler için izlenceler düzenleyecekti. Bir de kent içinde ulaşımı sağlayacaktı. Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, Turizm Bakanlığı Müsteşarı Korel Göymen, tasarıyı çok ilginç bulmuşlardı. Korel Göymen: - Bu harika birproje! diyordu. Tanıtma Genel Müdürü Leyla özhan da konuyu sevmişti. Bakanlık, belki daha çok katkıda, yardımda buluna- caktı. Ancak, 'mevzuaf dışarıdan gelecek Türklere de- ğil, yabancılara katkıda bulunmayı öngörüyordu. Örne- ğin, bakanlık, bir Fransız yazarı çağırabiliyor, ama bir Türk yazarı çağırıp ağırlayamıyordu! Diyelim, bir Fakir Baykurt'u, bir Abidin Dino'yu neden çağıramıyordu? MevzuatHazretleri' düzeltilmeli değil miydi? Turizm Bakanlığı'ndan, gelenlerin bir istekleri şu ol- muştu: Gezdikleri yerlerdeki müzelerde giriş için para alınmaması. Bunu da Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Emre Kongar çözümledi. Nebahat Pohlreich, bir örneğini bana faksla yolladığı izlencenin başına 'TfJrk yaşlıları Alman yaşlılara anava- tanlarını tanıtıyor' diye yazmıştı. Izlenceye göre sayıları otuzu geçen yaşlılar, cumartesi gecesi Antalya'ya uçak- la inmişler, 'OtelMerve'yeyerleşmişlerdi. Bugün 28 Mart Pazar: Saat 8.00'de kahvaltı, 9.00'da otel yönetıcileri tarafından karşılanma; otel ve program- la ilgili bilgiler, istekler. 10.00'da birlikte Antalya Çekir- dek Kent'i tanıma.. 13.00'te öğle yemeği, 14.00'te oto- hjjıpto Sarşflı •a^^larihi fralıntı Kpntp gezi.. 19jOCMa akşam yemeği. Neşelı, birlikte bir akşam. Yarın 29 Mart Pazartesi: Saat 8.00'de kahvaltı, 9.30'da Antalya'nın tamnmış 'Yivli Minare' camisini tanıyalım. 13.00'te öğle yemeği (Herkes isteğine göre Antalya'yı tanımaya çalışsın). 19.00'da akşam yemeği, 20.30'da kı- yıdaki lokallerden birinde oturarak Akdeniz'i seyrede- lim... Izlence böylece 16 Nisan Cuma gününe dek sürüyor. Bu süre içinde yaşlılar, motor gezileri, Antalyalılarla söyleşiler, pazar yerlerini dolaşma, mağaraları, parkla- rı gezme, Manavgatçağlayanı ile Alanya, Pamukkale'ye otobüsle gidiş dönüş, Antalya'da yaşlılar yurdunu ziya- ret gibi zevkli bir izlenceyi gerçekleştirecekler. 4 Nisan günü akşamının izlencesi şöyle: 20.30'da Antalya'da folklor gecesi (Bu akşam Türkiye Turizm Bakanlığının konuğuyuz) deniyor. Gecede dansöz olup olmadığına ilişkin bir bilgi yok! {Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, bu izlenceleri izleyeceğini bildirmişti, belki de bu geceye gelecek.) Gelen yaşlılar, bir anlamda 'çökuluslu' sayılabilir. An- cak çoğunluk, Türkiyeli yaşlılarda. Her ulustan yaşlılara Türkiye'de iyi eğlencelerdiliyorum. Üzerinrizdeki öUitoprağau atahnu BULMACA 1 2 3 4 tstanbul merkez binamıza gele- rek Uğur Munıou için açılan def- terleri imzalayan okayucn- lanmızu duygularını yayımla- mayı »ürdûröyoruz. Türk aydını seni öldüremezler. Bizler senin ışığınla büyümüş gençler namus sözü veriyoruz. Laik Türkiye'yi yıkamayacaklar. Zeynep Uğuriuay Sevgjli Uğur Mumcu, Senin yolunda ve senin safında her zaman yürüyeceğim. Onlar seni hiçbir zaman öldüremezler. Adana'dan M. Emin Özkan Ne kadar acı ve de ilginç... Devletin "Sakıncalı" diye hapishanelere tıktığı biradam; ulusun ve ülkenin en kutsal değerlerini korumaya ve savunmaya adıyor kendini... Sonra, kalemi yok ediliyor... Yaktığı, "Mum"larsonsuza dek yanacak... Son, Uğur Mumcu! Sen bize ölümünle de yardıma olsun... Üzerimizdeki "ölü toprağı"nı atmamızı, silkinmemizi sağladm. Sana sevgiler, sana saygılar, sana minnetler.; . YurdamırÜnal Atatürkçü velaik düşüncenin değişmez savunucusu. Uğur Mumcu'nun bir suikast sonucu hunharca öldürülmesini kınıyorum. O ölmedi gönüllerde yaşayacak. Ercan Demir Sevgili "Uğur Mumcu" Belki bu suikastı yaparken birazcık da olsa bizim önümüze geçip susturduklannı sanıyorlar. Ama emin ol arkanda daha senin gibi bir sürü cesur Türk vatandaşı var. Umanm bundan sonraki çıktığın yolculukta daha huzurlu olursun. Arkandayız. Ale> Sankücük Cumhuriyet çok yaşa. özgeEsen Mumlar asla sönmez. MelahatÖzer B I N L E R ICIN YAZDI Bizler Uğur Mumcu olarak yaşayacagız. Ömür bo>ıı onun yolunda yürüyeceğiz. Reyhan Dost, Esra Karakuş Sevgili Uğur Mumcu, ben şu anda lise öğrencisi bir kızım. Gözyaşlanmı senin için akıtıyorum. Gözyaşlanmm her damîası senin Fıkir ve düşüncelerinkdolu. Şundan eminim ki, seninfikirve düşüncelerini tüm topluma yansıtıp, senin çizdiğin yolda yürüyeceğim. Yerinde rahat uvu. EbnıKöseoğiu Sevgili Uğur, Her zaman düşüncelerinle yol gösterici olarak yaşamım boyunca hiç unutmayacağız. Rahat uyu, yoluna devam edeceeız. SevimŞentûrk Sevgili Uğur M umcu seni katledenleri tüm kalbimle lanetliyor veseni koruyamayan bir toplumun bireyi olmaktan dolavı utanç duyuyorum. Salim Yıfanaz Sevgili Uğur, Senin için öldü diyorlar. Ama yanıbyorlar, ölmek unutulmaktır. Ama sen unutulmayacaksm ki. Senin fikir ve düşüncelerin milyonlarca Uğur yaratü. Seni katledenler milyonlarca Uğur'dan habersizdi. Şimdi karşılannda yalnız sen değil, hepimiz vanz. Erdal Sevgili Mumcu, Işığınla aydınlatırken güneş oldun. Ama batmayacaksın. Ülkemizde karanlığa yer yok. Düşüncelerin cumhuriyetimizin temel taşlan olacak. Dahada yücelecek. Rahat uyu... Yasar Okdemir Büyük insan, özlediğin Türk insanı seni unutmayacak. V.KemalBek Büyük insan. savunduğun ilkelen sonuna kadar savunacağıma her zaman laikliğe karşı görüş bildirenlere karşı savaşacağıma söz veriyorum. Ugur'lar ölmez her zaman yaşatacağız. AKEkberÇeük Büyük insan, seni asla unutmayacağız. Bayrağı bıraktığın yerden birokurun olarak biz taşıyacağız. Türkiye Cumhuriyeti var oldukça unutulmayacaksm. Sonsuz sevgiler, saygılar. Yaktığın meşaie hiç sönmeyecek. NihalCemilKaya Bu ülkenin özgün insanlara tek kişilik fraksiyonlara tahammülü ne zaman? Uhi Alacakaptan İnanıyorum ki bu memlekette daha nice Uğur Mumcular doğacak. anısı önünde saygı ile eğiliyorum. CemalTaş Unutma bizi ey halkım diyorsun. Unutmayacağız İstanbul Hukuk Öğrencileri and olsun ki unutmayacaklar... Oğuzhan Kanal Cumhuriyetin ve likliğin büyük savunucusu eşsiz insan Uğur abi senin düşünce ve ilkelenni sonsuza dek yaşatacağımıza huzurunda söz veriyor, saygılar sunuyoruz. ÇetinAslan Sevgili Uğur Mumcu, Seni istemeyenler bizi de istemiyorlar. Sırca köşklerini yıkacağız diye korkuyorlar. Korku; onlann zayıf tarafıdır biliyoruz ve biz senin gibi korkmayan nesiller yetiştiriyoruz. Yerinde rahat ol. nice Üğurlar yetişiyor. Bekir Lanacı Sevgili can büyüğümüz Uğur Ağabey! Ben bir öğretmenim. Ama senin öğrencin olabiküysem ne mutlu bana. Unutmak sözcüğü ağza alınmayacak. Bu böyle biline. Sen ölmedin. İçimizde yaşayacaksın! AliNakiYddız Ben bir öğrenciyim. Seni geç tanımanın hüznünü yaşıyorum. Ama ne mutlu bana ki seni geç de olsa tanıdım. Ergin Yıldız Sevgili Uğur abi. Seni kalbimize gömdük. Seni seviyoruz. Rahat uyu. Av.CaoanAük Kemalist, büyük insan, büyük gazeteci Uğur Mumcu'yu kaybettik. Türkiye başın sağolsun. Onun düşünceleri bizlerle yaşayacak. Birlik ve beraberlik içinde bu Cumhuriyet'i bızler koruyacagız. Hümeyra Yüdınm Özgürlük yolcusu Ugur Mumcu'ya;adımÖzgürÖzkü 16 yaşındayım. Senin özgürlük ışıklanmn arasında arasında doğdum ve büyüdüm. Özgürlüğü, cumhuriyeti ve demokrasiyı senin yolunda ılelebet yaşatacağız. Özgür Özkü -Sürecek- SOLDAN SACA: 1/ Halk edebiyatında ^ aşk. özlem gibi duygusal konulan işleyen şiir türü. 2 2/ Hazır... İlham. 3/ Ar- , goda karnı aç ya da para- sız kimse... Kötü bir işte- 4 ki yardımcılar. 4/ Mısır'- c ın plaka işareti... Açık saman rengi. 5/ Kırliliği 6 gösteren iz... "Gökten -, nazire indi Siham-ı Kaza'sına, — diliyle uğ- 8 radı Hakkın belâsına". 6/ g Baymdır. mamur... Du- man lekesi. 7/ Dans ayakkabısın- dan esinlenerek yapılmış, genellik- le düşük ökçeli ve dekolte tip hafıi" kadın ayakkabısı... Nine. 8/ Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayı- lan, ağırlığı olmayan töz... Vazife. 9/ Halk edebiyatında aruz ölçü- süyle yanlan şiir türlerinden biri. YLKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Divan edebiyatının en yaygın nazım şekli... Havagazı lambası- nın ucu. 2/ Birim... Üstün bir yetkinin gücünü simgeleven değ- nek. 3/ Eski dılde gölge... Afganistan'ın başkenti. 4/ İki boru- nun birbinne birleştiği ver... Tomurcuklan sirkeyle kanştınla- rak soslarda kullanılan ve Akdeniz'in sıcak kıyılannda yetişen bir bitki. 5/ Utanç duyma... Astat elementinin simgesi. 6/ Os- manlı donanmasında görev yapan asker sımfı... Yanarken gü- zel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç. 7/ Mantık... Büyük erkek kardeş. 8/ Eski Mısır'da erkeklik tannsı... Sıkıştı- nlmış bitkı tellerinden yapılmış muka\"va ya da tahta. 9/ Arap- çada "ben"'... Hıristiyan. T 0 P R A K A M A k T İ •P A £ A L N E S s • •A T T L •A 1 N T 1 E •<L E | u •M U K K D • B O R T • A K A u o M 1 • i p T E _R J_ K % i AKSARAY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1992/680 Davacı Siyami Ayhan tarafından davalı Ibrahim Demir aleyhine açı- lan tahliye davasında, Davalı İbrahim Demir'in tebligat yapüacak adresinin temin edile- mediği, zabıtaca yapılan tabkikat neticesinde adı geçenin açık adre- sinin tespit edilemediğinden adı geçene ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, Kiracı olarak oturduğun evden davacı tahliyeni istemiş olduğun- dan duruşroanın atılı bulunduğu 4.5.1993 günunde mahkemede bu- Iunman veya kendinizi bir vekille lemsil ettirmen hususunda davetiye yerine kaım olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 2.3.1993 Basın: 46806
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle