Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28MART1993PAZAR
12 DIZIYAZI
Bosna için Türkiye'den etkiıı önlemler
TÜRKİYENİN72YILLIK
DIŞ
POLİTİKASI
(1921-1992)
tsmail SOYSAL, Em. Büyükelçi
-8-
• 1936'da Boğazlar sorunu, Boğazlar bölgesininyeniden
askerleştirilmesi vegeçiş rejiminin denetiminin Türkiye 'ye
bırakılması istemiyle ortaya atılmıştı. Sorun Montrö
Konferansı 'nda, o sırada Italya 'run Doğu Akdeniz 'dekitehditlerinin
yarattığı bir konjonktürde, hem İngiltere-Fransa'run, hem de
So vyetler Birtiği'nin Türkiye'yi desteklemeleri üzerine barışçıyoldan
çözümlenmiştir.
• Türkiye'de aşın sol ve aşırı sağpanturanist ya dafaşizmyanhlan
iktidan hiçbir zantan elegeçirememiştir. Aşın sağcı MilHSelamet Partisi
1970'lerde koalisyon hükümetlerindeyer alnuşsa da hükümetin dış
politikasındaki etkisi, İslam ülkeleriyle biraz dahayakın iHşkikurıdması
çabasırun ötesine geçmemiştir.
Bugün Türkiye"nin Balkan pohti-
kasının temeîinde herhangi bir toprak
sorunu değil, sadece oradaki Türklerin
ve Müslümanlann insan haklanndan
gereğince yararlanması, kişilıklerini ko-
rumalan ve bunun yanı sıra Türkiye'nin
Batı yolu üzerindeki bu ülkelerle iyi iliş-
kiler ve işbirliği arzusu yatmaktadır.
199 l"de Yugoslavya federal devletinin
parçalanınası (Sırbistan ve Karadağ'dan
oluşan yeni Yugoslavya, Hırvatistan,
Slovenya. Bosna-Hersek, Makedonya)
Balkanlar'ın siyası coğrafyasını baştan
başa değiştirmiştir. Türkiye bu yeni dev-
letleri, bir süre bekledikten sonra. 2
Aralık I992"de tanımış ve onlarla şimdi-
lik konsolosluk düzeyinde diplomatık
ilişki kurmuştur.
Türkiye, sınırlannın biraz ötesinde ve
onun Batı yolu ûzerindeki bu facia
karşısında. tıpkı Körfez Savaşı'ndaki
gibi, ABD liderh'ğinde ve Birleşmiş Mil-
letler'in şemsiyesi altında bir müdahale
yapılmasi yanîıs! olmuştur. Böyle bir or-
tak müdahaleye fıilen katılmaya hazır
olduğunu da gizlememiştir. Bu arada.
başta Boşnaklar olmak üzere Arnavut-
lara, Makedonyalılara ve Hırvatlara in-
sancıl yardımlar yapmış ve yapmak-
tadır. Daha da önemlisi, bu ıç savaşı dur-
durmak üzere AGİK, NATO, İslam
Konferansı ve BM gibi kuruluşlar nez-
dinde ısrarlı girişimlerde bulunmuştur.
Aynca Balkan devletleri ile onlann
yakın komşulan îtalya, Macaristan ve
Avusturya'nın dışişleri bakanlanru 25
Kasım 1992'de İstanbul'da bir toplantı-
ya çağırmıştır. Yugoslavya ile onu başı-
ndan beri destekleyen Yunanistan'ın
katılmadığı bu toplantıda yangının sön-
dürülmesi içın uluslararası işbirliği yapıl-
ması gereğınin açıklanmış olması dünya-
da olumlu yankılar uyandırmışür.
Şimdi. 72 yıllık dış politikamızın üze-
rindc bir analiz yapabiHriz:
1. Türktye, Kurtuluş Savaşı'nın sona
erdiğinden beri hiçbir savaşa sürüklen-
memiştir. Bu. Türk tarihinin son 700
yılında 'lk kez görülmektedir ki banş ve
istikrar bakımından övünülecek bir ol-
gudur.
Gerçi Türkiye I950'de BM bayrağı
altında Kore savaşına katılmış; 1974'te
Kıbns'ta askeri bir müdahalede bulun-
muş ve son 5-6 yıldır da terörist Kürt
PKK eylemlerine karşı sınır dışına uza-
nan "sıcak izleme" (hot pursuit)
harekâtlan yapmıştır. Ancak bunlann
hiçbiri gerçek bir savaş sayılamaz. Çün-
kü, binncisi uluslararası toplu güvenli-
ğin (collective security) bir gereği olarak
BM karan uyannca, ikincisi ENOSIS'i
gerçekJeştiraıek ve Türkleri azınlık du-
ruma getırip ezmek üzere girişilen bir
darbeye karşı garanti antlaşmasının ver-
diği yetkiye dayanılarak, sonuncusu da
önceleri Irak hükümetinin izniyle, 1991*-
den sonra Kuzey Irak'ta otorite boşluğu
ortaya çıktığı zaman yapılmıştı.
Cumhuriyetin son 70 yıllık yaşamında
bir savaşa sürüklenmeyişinin nedenini,
onun millı sınırlar içinde kurulmuş bu-
lunmasında ve kurucusu Atatürk'ün
yeni kuşaklara bıraktığı dinamik, ama
banşçı politikaya bağlı kalınmasında
aramak doğru olur.
2. Türkiye karşılaştığı uluslararası
u>-uşmazlıkfan banşçı yollardan çözme-
sini bilmiştır.
1936"da Boğazlar sorunu. Boğazlar
bölgesinin yeniden askerleştirilmesi ve
geçiş rejiminin denetiminin Türkiye'ye
bırakılması istemiyle ortaya atılmıştı.
Sorun Montrö Konferansfnda. o sırada
İtalvanın Doğu Akdeniz'deki tehditleri-
nin yarattığı bir konjonktürde. hem
İngiltere-Fransa'nın, hem de Sovyetler
Birliği"nin Türkiye'yi desteklemeleri üze-
rine banşçı yoldan çözümlenmiştir.
1936-1939 yıllannda Hatay sorunu da
Avrupa'da Hitler'in yarattığı gergjnlik
ıçınde Fransa"nın Ankara karşısında
fazla ileri gidemeyeceğini anlaması üze-
rine, banşçı yoldan çözüme kavuşturul-
muş. Hatay Türkiye'ye bağlanmıştır.
1958-1960 döneminde Kıbns sorunu
Türkiye'nin ve Kıbıs Türklerinin meşru
parte'ın Mısır'a saldınsı arifesinde Rei-
süI-Küttap Atıf Efendi, Divan'a sundu-
ğu "Müvazene-i Politika'ya Dair" adlı
lâyi hasında, denge politikasının gerekçe-
sinı şöyle dile getirmiştir: Tehdit ve
saldınlara tek başına karşı koyamaya-
cak dunıma gelen bır devlet için yapıla-
cak şey, daha banş zamanında ittifaklar
arayıp imzalamasıdır.
Cumhuriyet dönemine baktığımızda.
Ankara 1930'larda Batı ile ilişkilerini ge-
liştirinceye dek Soyyetler Bırliği'ne da-
yanmak, güvenceyi orada aramak zo-
runda kalmıştır. ama 1935 yılında, özel-
likle Akdenız'de İtalya'ya karşı, İngilte-
re ile siyasal işbirliği içine girmekle. yeni
bir denge kurmuştu. O zamandan sonra
Ankara, Sovyetler ve İngiltere arasında
eşit uzakhkta bir politıka izlemiş, bu ara-
garhğına ayak uydurma sürecidir ki
Atatürk'ten beri Batı'nın hukuk sistemi-
ni, devlet biçimini (ulusal egemenlik). de-
ğerler sistemini ve özellikle laik düzeni-
ni paylaşmakî 2. Dünya Savaşı sonrası-
nda da bu yolun son aşamasında, de-
mokrasi ve insan haklannı benimseye-
rek Batı ile bütünleşmek olmuştur.
ikincisi, geri kalrruş bir ülke olarak,
Türkiye kalkmmanın yolunun sermaye
ve teknolojiden geçtiğinin bilıncı içinde
-Atatürk döneminde önce Ruslann
Anadolu'da kimi fabrikalar kurması.
daha sonra da Ingilizlerin kurduğu Ka-
rabük demır-çelik sanayii ve Almanya'-
nın kredileri gibi ister istemez sınırh ka-
lan birkaç ekonomik destek- sonra
1950'lerden başlayarak Batı'nm ekono-
mik ve teknik yardımlanndan geniş
Bosna'da Sırp katfianu sürüyor. Baü hab etkkı bir çözün içki ağırdan abyor.
isteklerinı korujacak bıçımde banşçı bir
çözüme kavuşturulmuştu. Ama birkaç
yıl sonra Rumlann Türklere saldmlan
üzerine. kurulan düzen bozulmuştu. Ati-
na 1974'te ENOSIS amaçlı bir darbeyi
körükleyince, Türkiye askeri müdahale-
de bulunmuştu. Buna Garanti Antlaş-
ması uyannca. hakkı vardı. Bugün
Kıbns sorununun bir savaşa varmadan
adil biçimde bir çözüme kavuştunılması
Türkiye'nin dileğidir.
3. Türkiye jeopolitik konumu gereği
uluslararası ilişkilerdeki değışıklıklere
çok duyarlıdır. Stratejik alanda her za-
man dengeleri gözeten bir politika izle-
miştir. Aslında Türk diplomasisinde
kuvvetler dengesi içinde yer alma politi-
kasının gecmişi 3. Selim dönemine kadar
uzanır. O dönemde ilk kez bir Hıristiyan
devletle (1790'da Prusya ile) ittifak ant-
laşması bağıtlanmışur. 1798'de Bona-
da Almanya'nın A\~rupa'da ortaya koy-
duğu tehlike artınca, İngiltere ve Fransa
ile 1939'da üçlü ittifakı yapmışür. 1941'-
de Almanya ile bir saldırmazlık pako
imzalayınca. savaşın dışında kalabilmek
başansını göstermişti. Bu başanda İnö-
nü başrolü oynamıştır.
4. Türkiye'nin '930'lann ortalanndan
bugüne değın gütrüğü Batı yanlısı politi-
kanın gerekçelennı düşündüğümüz za-
man. akla önce bir güvence arayışının
gelmesi normaldir. 1921-1935 dönemin-
de Sovyet destek ve yardımından sonra.
57 senedir Türkiye'nin Batı'dan, özellik-
le ABD'den güvence ve yardım sagladığı
bir gerçektir.
Türkiye'nin bu olguya ek olarak Batı
ile yakın ilişkiler aramasının iki nedeni
daha vardır:
Birincisi, hareket noktasını 1839 Tan-
nmata dek götürebileceğimiz Batı uy-
ölçüde yararlanmasıdır.
Bir iki örnek vermek gerekirse Türki-
ye, Filistin'in BM'nin 1947'de Araplarla
Israil arasında bölünmesi karanna
Araplar gibi olumsuz oy vermiş iken,
ABD ile ilişkileri geüşince, ona ayak uy-
durmak için 195O'de Israil'i tanımak zo-
runda kalmıştır. Bunun gibi Türkiye'de
kamuoyu 1954-1960 Cezair Kurtuluş
Savaşı'ru alkışlarken, hükümet BM'de
alınan kararlarda daha çok Fransa lehi-
ne oy kullanmıştır. Çünkü Fransa, bir
NATO müttefıkı olmarun ötesinde, o sı-
rada OECD devletlerinin "Türkiye'ye
yardım konsorsiyumu" cerçevesinde
önemli ekonomik yardımlar yapıyordu.
5. Türkiye, dünya banşı ve güvenliği-
nin konınması konusunda Milletler Ce-
miyeti Konseyi'nin, sonra da Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konse>i'nin karar-
lannı genel olarak yerine getirmiştir:
1935"te İtalya'nın Habeşistan'a saldınsı
üzerine ekonomik yaptınm kararlannı
uygulaması; 1950'de Kore Savaşı'na bır
tugayla katılması; 1991 ağustosunda
Irak'ın Kuveyt'e saldınsı üzerine ambar-
go kararlanna tam olarak uyması; 1991-
1992 yıllannda Sırbistan'ın Slovenya.
Hırvatistan ve Bosna-Hersek'e saldı-
nlan üzerine uygulanan ambargo ve bu-
nun askeri denetimi ve son olarak da
1992 arahğmda Somali'de halkın konın-
ması ile ilgili kararlan uygulamak için
harekete geçmesi bunun örnekleridir.
6. İdeolpji, din ve siyasal rejimlerin
Türk dış politikasına etkilen konusunda
şunlar belirtilebilir:
Türkiye'de aşın sol ve aşın sağ pantu-
ranist ya da faşizm yanlılan iktidan hiç-
bir zaman ele geçirememiştir. Aşın sağp
Milli Selamet Partisi 1970'lerde koalis-
yon hükümetlerinde yer almışsa da hü-
kümetin dış politikasındaki etkisi, İslam
ülkeleriyle biraz daha yakın ilişki kurul-
ması çabasırun ötesine geçmemiştir. Fa-
şist eğilimli panturanist akım ise 2. Dün-
ya Savaşı'nda Hitler ordulannın Rusya'-
da ilerlediği sırada biraz genişlemiş ise de
Alman yenilgisi üzerine sönmüştür.
1990'da Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve
Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklan-
na kavuşmasından sonra da pantura-
nizm doğrultusunda Türkiye'de bir
canlılık görülmemiş. dolayısıyla Türki-
ye'nin dış politikasını etkileyememiştir.
7. Türk diplomasisinin kalitesi dış po-
liükanın başansında kuşkusuz önemli
bir unsurdur.
Türkler. 3. Selim döneminden beri
karşılıklı eiçilik ilişkileri yoluyla, diplo-
masi pratiğine uyum sağlamıştı. 2. Mah-
mut döneminde Dışişlen Bakanlığının
(Umur-ı Hariciye Nezareti) kurulmasıy-
la, dış politika oluşturma sürecıne Ba-
kanlar, eski reis-ül küttaplara oranla,
daha etkin biçimde katılmaya baş-
lamıştı. Dolayısıyla, Cumhuriyet döne-
mine oldukça önemli bir deneyim mirası
kalmıştı. Daha önemlisi, Atatürk'ün
rasyonel düşünce yapısı, zamanlama us-
tahğı ve bir kez karar verince onu yürek-
lilikle uygulaması bugünkü diplomasi-
miz için emsalsiz deneyim birikimi oluş-
turmuştur. fnönü'nün, cumhuriyet yer-
leştikten sonra aynı çizgide. biraz daha
temkinli dış politika izlemesi buna eklen-
miştır.
8. Demokrasi Türk diplomasisini güç-
lendırmişü'r: Basın ve televizyon dış poli-
tikayı eleştırebilmekte, hatta sorunlara
çözüm yoUan önermektedir. Bundan
başka. eskiden olduğu gibi dış politika
ile ilgılı her şey artık sır değildir. 1. Dün-
ya Savaşı sonrasında Başkan Wilson'un
'"open diplomacy" isteği belki hiçbir za-
man gerçekleşmeyecektir, ama gizlihk
vok azalmış. ya da kısa ömürlü olmuş-
lur.
Devlet adamlanmızın da ilişkilerimiz
üzerinde medyaya gereğinden çok ve
kimı kez hazırLksız açıklamalar yapma-
lanvla, kamuoyunun kafası kanştınldığı
gibi dünyaya da şaşırtıcı mesajlâr yerilr
"rmş, oimaktadır. Dış politSada araştî?
rmalann özendirilmesi, bilimsel semi-
nerler düzenlenmesi çok yararlı olmak-
tadır. Bunun için Batıda olduğu gibi biz-
de de araştırma kurumlan (thing-tank)
açılmaya başlanmıştır. I978'de Anka-
rada Dış Politika Enstitüsü, 1980'de
İstanbul'da SİSAV ve 1984'te gene
İstanbul'da bugünkü adıyla "'Ortadoğu
ve Balkan İncelemeleri Vakfı" kurul-
muştur. Yeni Türk cumhuriyetleriyle
ilişkilerimiz için Bilkent Üniversitesi'nde
bir araştırma kurumu ortaya çıkmak
üzeredir. Aynca bir stratejik araştırma
enstitüsü ve bir Rus incelemeleri ensti-
tüsüne gereksinim vardır. Bütün bunlar
dış politikanın oluşturulmasına
yardımcı olabilir ve dışanda benzeri ku-
rumlarla diyalog içinde uluslararası iliş-
kilenn gelişmesine katkıda bulunabilir.
Sözlerimizi analıamızin başmdaki soru-
ya yanıt vermekle bitiriyoruz: Evet,
Türİc diplomasisi olumlu yolda gelişiyor.
İtfl
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Çökuluslu Yaşlılar
Antalya'da...
Almanya'da yaşayan Nebahat Pohlreich, Türk-
Alman-Grek yaşlılarla dün Antalya'ya geldi. Daha doğ-
rusu Nebahat Hanım, onları Antalya'ya getirdi.
Yıllar önce Türkiye'nin çeşitli yörelerinden Almanya'-
ya çalışmaya gitmiş, orada yerleşip kalmış Türkiyeliler,
yaşlanıp emekli olunca, içlerine bir Türkiye özlemi çök-
tü. Nebahat Pohlreich, Almanya'nın Bielefeld kentinde,
yaşlılarla ilgili bir kuruluşta.. onlarla ilgileniyor, onlara
çeşitli izlenceler düzenliyordu. örneğin Türkiye'den ya-
zarları çağırıp yaşlılara konuşmalar yaptırıyor, Türkiye'-
nin sorunları konusunda onları bilgilendiriyordu. Bunla-
ra birkaç kez ben de katıldım. Almanya'ya vardığımda,
bir toplantıya katılmışsam, beni artık tanıyorlar, yurt so-
runları ile ilgili çeşitli sorular yöneltiyorlardı. Türkiye'-
den gidip de yaşlılara konuşmayan yazar, ozan yok
desem yeri. Almanya'da yaşayanlar, oraya daha sık gi-
diyorlardı. Örneğin, bir Adnan Binyazar bunlardandı...
Bunun dışında Nebahat Hanım, yurtdışındaki aydınla-
rı da bulunduğu kentin yakınındaki Fareli Köyün Kaval-
cısı öyküsünün geçtiği Hamel'e yakın bir dağ otelinde
toplar, orada söyleşileryaptırırdı. Kendisi butoplantıları
düzenlemekle yetinir, kimsenin görüşüne karışmazdı.
Burada değilse de başka kentlerde ServerTanilli'nin de
bulunduğu pek çok toplantıya gitmiştim.
Nebahat Pohlreich, bu kez başka bir şey yaptı, başardı
da. Türkiye'den gidip orada yaşlanan insaniarın çoğu,
Türkiye ile ilgili olarak kendi köylerinden, kasabaların-
dan başka bir yer bilmiyorlardı. Bayramlarda, Türkiye'-
ye gitseler de gide gide kendi köylerine gidip, yine
Almanya'ya dönüyorlardı. Türkiye'nin çeşitli yöreleri
bunlara gosterilemez miydi? Nebahat Hanım, işte bunu
gerçekleştirdi. Almanya'dan Türkiye'ye, Antalya'ya dek
uçak biletlerini, otel masraflarım kendileri ödeyecekler,
buna karşılık Turizm Bakanlığı, onlara toplantılar, gezi-
lecek görülecek yerler için izlenceler düzenleyecekti.
Bir de kent içinde ulaşımı sağlayacaktı. Turizm Bakanı
Abdülkadir Ateş, Turizm Bakanlığı Müsteşarı Korel
Göymen, tasarıyı çok ilginç bulmuşlardı. Korel Göymen:
- Bu harika birproje! diyordu. Tanıtma Genel Müdürü
Leyla özhan da konuyu sevmişti.
Bakanlık, belki daha çok katkıda, yardımda buluna-
caktı. Ancak, 'mevzuaf dışarıdan gelecek Türklere de-
ğil, yabancılara katkıda bulunmayı öngörüyordu. Örne-
ğin, bakanlık, bir Fransız yazarı çağırabiliyor, ama bir
Türk yazarı çağırıp ağırlayamıyordu! Diyelim, bir Fakir
Baykurt'u, bir Abidin Dino'yu neden çağıramıyordu?
MevzuatHazretleri' düzeltilmeli değil miydi?
Turizm Bakanlığı'ndan, gelenlerin bir istekleri şu ol-
muştu: Gezdikleri yerlerdeki müzelerde giriş için para
alınmaması. Bunu da Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof.
Emre Kongar çözümledi.
Nebahat Pohlreich, bir örneğini bana faksla yolladığı
izlencenin başına 'TfJrk yaşlıları Alman yaşlılara anava-
tanlarını tanıtıyor' diye yazmıştı. Izlenceye göre sayıları
otuzu geçen yaşlılar, cumartesi gecesi Antalya'ya uçak-
la inmişler, 'OtelMerve'yeyerleşmişlerdi.
Bugün 28 Mart Pazar: Saat 8.00'de kahvaltı, 9.00'da
otel yönetıcileri tarafından karşılanma; otel ve program-
la ilgili bilgiler, istekler. 10.00'da birlikte Antalya Çekir-
dek Kent'i tanıma.. 13.00'te öğle yemeği, 14.00'te oto-
hjjıpto Sarşflı •a^^larihi fralıntı Kpntp gezi.. 19jOCMa
akşam yemeği. Neşelı, birlikte bir akşam.
Yarın 29 Mart Pazartesi: Saat 8.00'de kahvaltı, 9.30'da
Antalya'nın tamnmış 'Yivli Minare' camisini tanıyalım.
13.00'te öğle yemeği (Herkes isteğine göre Antalya'yı
tanımaya çalışsın). 19.00'da akşam yemeği, 20.30'da kı-
yıdaki lokallerden birinde oturarak Akdeniz'i seyrede-
lim...
Izlence böylece 16 Nisan Cuma gününe dek sürüyor.
Bu süre içinde yaşlılar, motor gezileri, Antalyalılarla
söyleşiler, pazar yerlerini dolaşma, mağaraları, parkla-
rı gezme, Manavgatçağlayanı ile Alanya, Pamukkale'ye
otobüsle gidiş dönüş, Antalya'da yaşlılar yurdunu ziya-
ret gibi zevkli bir izlenceyi gerçekleştirecekler. 4 Nisan
günü akşamının izlencesi şöyle: 20.30'da Antalya'da
folklor gecesi (Bu akşam Türkiye Turizm Bakanlığının
konuğuyuz) deniyor. Gecede dansöz olup olmadığına
ilişkin bir bilgi yok! {Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, bu
izlenceleri izleyeceğini bildirmişti, belki de bu geceye
gelecek.)
Gelen yaşlılar, bir anlamda 'çökuluslu' sayılabilir. An-
cak çoğunluk, Türkiyeli yaşlılarda. Her ulustan yaşlılara
Türkiye'de iyi eğlencelerdiliyorum.
Üzerinrizdeki öUitoprağau atahnu
BULMACA
1 2 3 4
tstanbul merkez binamıza gele-
rek Uğur Munıou için açılan def-
terleri imzalayan okayucn-
lanmızu duygularını yayımla-
mayı »ürdûröyoruz.
Türk aydını seni öldüremezler.
Bizler senin ışığınla büyümüş
gençler namus sözü veriyoruz.
Laik Türkiye'yi yıkamayacaklar.
Zeynep Uğuriuay
Sevgjli Uğur Mumcu,
Senin yolunda ve senin safında
her zaman yürüyeceğim. Onlar
seni hiçbir zaman öldüremezler.
Adana'dan M. Emin Özkan
Ne kadar acı ve de ilginç...
Devletin "Sakıncalı" diye
hapishanelere tıktığı biradam;
ulusun ve ülkenin en kutsal
değerlerini korumaya ve
savunmaya adıyor kendini...
Sonra, kalemi yok ediliyor...
Yaktığı, "Mum"larsonsuza dek
yanacak... Son, Uğur Mumcu!
Sen bize ölümünle de yardıma
olsun... Üzerimizdeki "ölü
toprağı"nı atmamızı,
silkinmemizi sağladm. Sana
sevgiler, sana saygılar, sana
minnetler.;
.
YurdamırÜnal
Atatürkçü velaik düşüncenin
değişmez savunucusu. Uğur
Mumcu'nun bir suikast sonucu
hunharca öldürülmesini
kınıyorum. O ölmedi gönüllerde
yaşayacak.
Ercan Demir
Sevgili "Uğur Mumcu" Belki bu
suikastı yaparken birazcık da olsa
bizim önümüze geçip
susturduklannı sanıyorlar. Ama
emin ol arkanda daha senin gibi
bir sürü cesur Türk vatandaşı
var. Umanm bundan sonraki
çıktığın yolculukta daha huzurlu
olursun. Arkandayız.
Ale> Sankücük
Cumhuriyet çok yaşa.
özgeEsen
Mumlar asla sönmez.
MelahatÖzer
B I N L E R
ICIN YAZDI
Bizler Uğur Mumcu olarak
yaşayacagız. Ömür bo>ıı onun
yolunda yürüyeceğiz.
Reyhan Dost, Esra Karakuş
Sevgili Uğur Mumcu, ben şu
anda lise öğrencisi bir kızım.
Gözyaşlanmı senin için
akıtıyorum. Gözyaşlanmm her
damîası senin Fıkir ve
düşüncelerinkdolu. Şundan
eminim ki, seninfikirve
düşüncelerini tüm topluma
yansıtıp, senin çizdiğin yolda
yürüyeceğim. Yerinde rahat uvu.
EbnıKöseoğiu
Sevgili Uğur,
Her zaman düşüncelerinle yol
gösterici olarak yaşamım
boyunca hiç unutmayacağız.
Rahat uyu, yoluna devam
edeceeız.
SevimŞentûrk
Sevgili Uğur M umcu seni
katledenleri tüm kalbimle
lanetliyor veseni koruyamayan
bir toplumun bireyi olmaktan
dolavı utanç duyuyorum.
Salim Yıfanaz
Sevgili Uğur,
Senin için öldü diyorlar. Ama
yanıbyorlar, ölmek
unutulmaktır. Ama sen
unutulmayacaksm ki. Senin fikir
ve düşüncelerin milyonlarca
Uğur yaratü. Seni katledenler
milyonlarca Uğur'dan
habersizdi. Şimdi karşılannda
yalnız sen değil, hepimiz vanz.
Erdal
Sevgili Mumcu,
Işığınla aydınlatırken güneş
oldun. Ama batmayacaksın.
Ülkemizde karanlığa yer yok.
Düşüncelerin cumhuriyetimizin
temel taşlan olacak. Dahada
yücelecek. Rahat uyu...
Yasar Okdemir
Büyük insan, özlediğin Türk
insanı seni unutmayacak.
V.KemalBek
Büyük insan. savunduğun
ilkelen sonuna kadar
savunacağıma her zaman laikliğe
karşı görüş bildirenlere karşı
savaşacağıma söz veriyorum.
Ugur'lar ölmez her zaman
yaşatacağız.
AKEkberÇeük
Büyük insan, seni asla
unutmayacağız. Bayrağı
bıraktığın yerden birokurun
olarak biz taşıyacağız. Türkiye
Cumhuriyeti var oldukça
unutulmayacaksm. Sonsuz
sevgiler, saygılar. Yaktığın
meşaie hiç sönmeyecek.
NihalCemilKaya
Bu ülkenin özgün insanlara tek
kişilik fraksiyonlara tahammülü
ne zaman?
Uhi Alacakaptan
İnanıyorum ki bu memlekette
daha nice Uğur Mumcular
doğacak. anısı önünde saygı ile
eğiliyorum.
CemalTaş
Unutma bizi ey halkım diyorsun.
Unutmayacağız İstanbul Hukuk
Öğrencileri and olsun ki
unutmayacaklar...
Oğuzhan Kanal
Cumhuriyetin ve likliğin büyük
savunucusu eşsiz insan Uğur abi
senin düşünce ve ilkelenni
sonsuza dek yaşatacağımıza
huzurunda söz veriyor, saygılar
sunuyoruz.
ÇetinAslan
Sevgili Uğur Mumcu,
Seni istemeyenler bizi de
istemiyorlar. Sırca köşklerini
yıkacağız diye korkuyorlar.
Korku; onlann zayıf tarafıdır
biliyoruz ve biz senin gibi
korkmayan nesiller
yetiştiriyoruz. Yerinde rahat
ol. nice Üğurlar yetişiyor.
Bekir Lanacı
Sevgili can büyüğümüz Uğur
Ağabey! Ben bir öğretmenim.
Ama senin öğrencin olabiküysem
ne mutlu bana. Unutmak
sözcüğü ağza alınmayacak. Bu
böyle biline. Sen ölmedin.
İçimizde yaşayacaksın!
AliNakiYddız
Ben bir öğrenciyim. Seni geç
tanımanın hüznünü yaşıyorum.
Ama ne mutlu bana ki seni geç de
olsa tanıdım.
Ergin Yıldız
Sevgili Uğur abi. Seni kalbimize
gömdük. Seni seviyoruz. Rahat
uyu.
Av.CaoanAük
Kemalist, büyük insan, büyük
gazeteci Uğur Mumcu'yu
kaybettik. Türkiye başın
sağolsun. Onun düşünceleri
bizlerle yaşayacak. Birlik ve
beraberlik içinde bu
Cumhuriyet'i bızler koruyacagız.
Hümeyra Yüdınm
Özgürlük yolcusu Ugur
Mumcu'ya;adımÖzgürÖzkü 16
yaşındayım. Senin özgürlük
ışıklanmn arasında arasında
doğdum ve büyüdüm.
Özgürlüğü, cumhuriyeti ve
demokrasiyı senin yolunda
ılelebet yaşatacağız.
Özgür Özkü
-Sürecek-
SOLDAN SACA:
1/ Halk edebiyatında ^
aşk. özlem gibi duygusal
konulan işleyen şiir türü. 2
2/ Hazır... İlham. 3/ Ar- ,
goda karnı aç ya da para-
sız kimse... Kötü bir işte- 4
ki yardımcılar. 4/ Mısır'- c
ın plaka işareti... Açık
saman rengi. 5/ Kırliliği 6
gösteren iz... "Gökten -,
nazire indi Siham-ı
Kaza'sına, — diliyle uğ- 8
radı Hakkın belâsına". 6/ g
Baymdır. mamur... Du-
man lekesi. 7/ Dans ayakkabısın-
dan esinlenerek yapılmış, genellik-
le düşük ökçeli ve dekolte tip hafıi"
kadın ayakkabısı... Nine. 8/
Atomlar arasındaki boşluğu ve
bütün evreni doldurduğu varsayı-
lan, ağırlığı olmayan töz... Vazife.
9/ Halk edebiyatında aruz ölçü-
süyle yanlan şiir türlerinden biri.
YLKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Divan edebiyatının en yaygın
nazım şekli... Havagazı lambası-
nın ucu. 2/ Birim... Üstün bir yetkinin gücünü simgeleven değ-
nek. 3/ Eski dılde gölge... Afganistan'ın başkenti. 4/ İki boru-
nun birbinne birleştiği ver... Tomurcuklan sirkeyle kanştınla-
rak soslarda kullanılan ve Akdeniz'in sıcak kıyılannda yetişen
bir bitki. 5/ Utanç duyma... Astat elementinin simgesi. 6/ Os-
manlı donanmasında görev yapan asker sımfı... Yanarken gü-
zel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç. 7/ Mantık...
Büyük erkek kardeş. 8/ Eski Mısır'da erkeklik tannsı... Sıkıştı-
nlmış bitkı tellerinden yapılmış muka\"va ya da tahta. 9/ Arap-
çada "ben"'... Hıristiyan.
T
0
P
R
A
K
A
M
A
k
T
İ
•P
A
£
A
L
N
E
S
s
•
•A
T
T
L
•A
1
N
T
1
E
•<L
E
|
u
•M
U
K
K
D
•
B
O
R
T
•
A
K
A
u
o
M
1
•
i
p
T
E
_R
J_
K
%
i
AKSARAY 2. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1992/680
Davacı Siyami Ayhan tarafından davalı Ibrahim Demir aleyhine açı-
lan tahliye davasında,
Davalı İbrahim Demir'in tebligat yapüacak adresinin temin edile-
mediği, zabıtaca yapılan tabkikat neticesinde adı geçenin açık adre-
sinin tespit edilemediğinden adı geçene ilanen tebligat yapılmasına
karar verilmiş olmakla,
Kiracı olarak oturduğun evden davacı tahliyeni istemiş olduğun-
dan duruşroanın atılı bulunduğu 4.5.1993 günunde mahkemede bu-
Iunman veya kendinizi bir vekille lemsil ettirmen hususunda davetiye
yerine kaım olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 2.3.1993
Basın: 46806