Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 MART1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Turgut özakman Ankıtıyor
fcj Yorgun
6
Savaşçı'nın
gızlı oykusu
GÖKHAN AKÇURA
• Kurulun çoğunluğu, fılmin doğrudan videoya kaydedildi-
ğini sanıyordu,teknik aynntılar bilinmediği için bir negatif bu-
lunduğundan haberli degildik. Kurula böyle bir bilgi veril-
medi.Bilinse. dizinin bir video kopyasının değil, belki negatifı-
nin saklanması sağlanabilirdi.
• Bugün Yorgun Savaşçı TRT'de eksiksiz yayımlanabiHyor-
sa, bu, son kurulun oybirliği ile aldığı karar sayesinde olmuş-
tur. O dönemin sert havasını bilenler, bu karann değerini ve
önemini kolayca takdir edebilirler.
Filıııiıı aııa negatüG ne oldu?Albaylar. şimdi bizden bu emir doğ-
rultusunda imza atmamızı bekliyor-
lardı. Yoğun, gergin. hızlı, heyecanlı.
uzun. şaşırtıcı bir görüşme başİadı. İlk
kim karşı çıktı. tartışma nasıl gelişti.
kim çare buldu, askerler neden, nasıl
gerilediler. uzlaşma nasıl sağlandı?
Bunun hikayesini anlatmak istemiyo-
rum. Bitmiş bir işin aynntısı önemini
yitiriyor.
Bu kurulun sivil üyeleri. karşı çıka-
rak. direnerek. ikna etmeye çabalaya-
rak asker üyeleri uzlaşmaya raa et-
mek için çareler arayıp bulmak için
çırpınarak, tartışarak direnenleri açık-
ca veya susarak destekleyerek. aslanın
ağandan, hatta bağırsağından, askeri
rejimin en yüksek organı olan Milli
Güvenlik Konseyi'nin karanna ve
Başbakanlık'ın yürürlükte olduğu an-
laşılan acık emrine rağmen, ölüm fer-
manı imzalanmış Yorgun Savaşçı'nın
eksiksiz bir kopyasını çekip çıkarmayı
başarmışlardır.Kurulun asker üyeleri
de sonunda. bu karara katılmayi göze
almışlardır.
"Kopyasını saklayalım"
Bugün Yorgun Savaşçı TRTde
eksiksiz yayımlanabiliyorsa. bu, son
kurulun oybirliği ile aldığı karar saye-
sinde olmuştur. O dönemin sert hava-
sını bilenler. bu karann değerini ve
önemini kolayca takdir edebilirler.
Gerisi laf-ü güzaftır!
Tutanağın sakıncalarla ilgili bölü-
münün artık bir anlamı kalmamıştı.
Üzerinde bile durulmadı.Ama karar
paragrafı şöyle değişti:
"Filmin ekrana ve videoya aktarıl-
masını önleyecek bir sistemle alınacak
bir kopyasının. uygun göriilecek bir ku-
rumda. ilerde doğabilecek hukuki so-
nınlar göz önüne alınarak muhafaza
edilmcsini. geriye kalan her türlü film,
video bant >esaire gibi bütün malzeme-
ler hakkında. Başbakanlık'ın 28.6.1983
Macit Akman Kerim Aydın Erdem HalitRefiğ Can Gürzap M. Turan Akköprülö
gün ve sayı: 08 M.G. >e Mü.İşl.D.
02269 sayılı emirterinin uyguianması
göriişü ile işbu tutanak tarafımızdan
tanzim edilerek imza edilmiştir. 5 Ekim
1983." Bu tutanağın foıokopisini de ve-
riyorum. Tutanak imzalandı ve toplan-
tı saat 13.00'e doğru bitti. Film kurtul-
muştu.
Ama Sayın Macit Akman,kimsenin
konuşmadığını görünce, bu karan
kendine mal ederek muhabirin. "Yak-
ma emrine. herhangi bir şekilde yazılı,
sözlü, resmi >a da gayri- resmi biçimde
itiraz ertiniz mi" şeklindeki sorusunu
şöyle cevaplıyor:
"Şöyle." 'Bir kopyasını saklayalım''
dedim." 'Tamamını yok etmek büyfik
bir sonımluluk' dedim.'"
"Bu gayretinız nasıl sonuçlandı?"
" Bcn bir kopyasını saklamak iizere,
gereken yere filmi teslim ettim." (Söz. 6
Arahk 1*987)
Savın Macit Akman. 7 yıl sonra, da-
ha da pervasızca şöyle diyebiliyor:
"Başbakanlık'tan oluşturulan heye-
tin, filmin yakılmasıyla ilgili kararına
ben karşı çıktım." (Güneş.18 Eylül
1990).
A paşam. sıkışınca. "Tutanaklarda
benim imzam yoktur" diyc açiklama
yaparak işin içinden sıynlmava çalışı-
yorsun (Güneş, 18 Eylül 1990) filmin
kurtulmasınm önemini zamanla kav-
rayınca. bu seferde bu karann üzerine
oturmaya çalışıyorsun! Ne zaman. ki-
me. nerde dedin Allah aşkma. şu 'bir
kopyasını saklayalım!" sözünü?O top-
lantıya bir saniye bile katılmadın kı!
İçimizden hiç kimseyle konuşmadın
ki! Toplantıya hiç kimse senin bir me-
sajını getirmedi ki? Yıllardır töhmet
altında kalmalanna rağmen. tarihin
vicdanına güvenerek, bu güne kadar
susma sabnnı ve vakannı göstermiş
insanlann sırtından geçinmeye yelten-
mek. ayıp olmuyor mu?
Sayın Akman, bu yalanı, 20 Tem-
muz 1992 akşamı, Shov TV'de, daha
da geliştınp kamuoyuna kendini, Yor-
gun Savaşçf nın koruyucusu ve kurta-
ncısıymış gibi yeniden pazarlıyor:
"İlerde hukuki bir mahzuru önlemek
için bu filmin bir kopyasını saklaya-
lım! dedim Bunu MITe verelim veya
tensip edeceğiniz diğer bir makamda
saklayalım. Tabii bütün bunlarda gö-
rûşüm, film üzerinde bir kontrol olma-
dığı için şimdiye kadar, TRTnin iierde
bir şeye muhatap olmasını önlemek
içindir bu şeylerim, tedbirlerim. Bu da
makes buldu." Bu tedbirim de kabul
edıldi
Söz konusu programda Sayın Macit
Akman'ın verdiği anlaşılan biryazının
fotokopisi de bu gerçeklere aykın iddi-
anm kanıtıymış gibi şöyle bir gösterilip
geçildi. Bu yazıyı, bandı durdura dur-
dura defalarca inceledim ve eksik de
olsa söktüm. Yazı.galiba tam tersini
karutlamaktadır. Sayın Macit Akman
bir gün evine hapsetüği belgeleri ser-
best bırakırsa, herhalde her şey daha
kolay anlaşılacaktır.
TRT'de geçen 3 yıl 2 ayını, biri öte-
kini tutmaz açıklamalar yaparak geçi-
ren Sayın Macit Akman,basit birdene-
tim işini.devlet sorunu haline getirmiş,
ışi çıkmaza sokmuştur. Bız o kararla,
şerefimizi riske ederek, onun hatalan-
nı temizledik. Ümit ederim ki bundan
sonra susma basiretini gösterir. Hâlâ
kendine inanan birkaç kişi kaldıysa,
hiç olmazsa onlann güvenini korur.
Yakılma
Aradan bir ay. bir hafta geçtıkten
sonra.kurul 17 Kason 1983'te yeniden
toplantıya çağnldı. Karann değiştiril-
mesi için zorlanacağımızdan kuşku-
landığımı itiraf ederim. Bakanlığa
danışmadan. bir arkadaşımı yolladım.
Yetkisi de olaylar hakkında bilgısi de
olmadığı için yeni bir karara katılması
mümkün değildi. Ama kuşkumda
haksızmışım.Başbakanlık, 5 Ekim
1983 tarihli karanmıa kabul etmiş.
Yakıda ilgili tutanak fotokoplenn-
de veriyorum.
Sayın Halit Refığ haklı olarak soru-
yordu: Ana negatif ne oldu?
Kurulun çoğunluğu, filmin doğru-
dan videoya kaydedildiğini sanıyordu,
teknik aynntılar bilinmediği için bir
negatif bulunduğundan haberli degil-
dik. Kurula böyle bir bilgi verilmedi.
Bilinse, dizinin bir video kopyasının
değil. belki negatifınin saklanması
sağlanabilirdi.
Son söz şunu söylemek istiyorum.
Üç yıl önce çok yakın bir arkada-
şıma olayı anlatum. Beni,"Niye top-
lantıyı terk etmedin? Tutanakta adın
olmaz, olaylar ögrenilince de bu jestin
sahibi olarak takdir edilinünr' diye şid-
detle eleştirdi.Açık söyleyeyim, 'içime
ateşdüştü. 1992'dekonuştuğumSayın
Tuğg.İhsan Beris. ıstırabımı azaltan
dostça sözler söyleyerek, içime su
serpti. Şimdi dizi aynen yayımlanıyor.
tçim rahat.^lyi ki sırf kendimi
kurtarmak gibi bencil ve yüreksiz bir
davranışla kunıldan aynlıp
gitmemişim!" diyorum.
BİTTİ
Yorgun SavaşçıprodüktöründenyanıtDeğerli gazetenizde yayınlanan "Yorgun Sa-
vaşçı'nın Gizli Öykûsü" adlı yazı dizisinin birinci
bölümünde sayın Sami Şekeroğlu'nun bcnimlc il-
gili sözlerine karşı yaptıgım açıklama aşağıdadır.
Yayınlanması ricasıyla saygılanmı sunanm.
Yorgun Savaşçı'nın yakılmasından en fazla acı
duymuş iki üç kişiden b'irisi de benim. Sayın Sami
Şekeroğlu'nun benim adımı vererek Yorgun Sa-
vaşçı'nın negatiflerini yıkattırmadığım şeklindeki
beyanı tamamen gerçek dışıdır. Filmin negatifle-
rinin yıkanması için Ankara'dan emir beklediği-
mi söylemem. ya filmcilikten hiç anlamadığımı ya
da Yorgun Savaşçı'nın gerçekleştirilmesini iste-
meyen bazı kişilerle işbirliği yapmış olduğumu
gösterir ki. bu iki savı da reddederim.
Yorgun Savaşçı gibi birfilminnegatiflerini "ay-
larca bekleterek yıkabunasını engelJemek" nc be-
nim ne de ahlak sahibi hiç kımsenın düşünemeye-
ceği bir davranıştır.
Bu meselede işin aslı şudur: Yorgun Savaşçı'nın
teknik işiemlerinin Vlimar Sinan Üniversitesi'ne
bağlı (O amanlar adı Deviet Güzel Sanatlar Aka-
demisi idi) Sinema Televizyon Enstıtüsü'nde
yaptınlması isteği ocada aynı zamanda öğretim
görevlisi olan sayın Halit Refiğ'den gelmiş. TRT
Genel Müdürlüğü'nün onayı ile gerçekleşmiştir.
Filmin çekılen bölümleri tarafımızdan "'peyder-
pey" (ard arda, sürekli olarak) enstitüye gönderili-
yor. burada siyah - beyaz kopyaya basılıyor(1978
-1980 yıllan Türkiye'nin ekonomik yönden çok
büyük sıkıntılar çektiği bir dönemdi Yurt
dışından ham film ithaî edemiyordu. Filmin ış
kopyalan bu nedenle benim TRTden sağladığım
35 mm. Agfa. siyah-beyaz pozıtıf filmlere basıla-
bilmiştir ve yönetmenle kameraman ne yapükla-
nnı görebiliyorlardı.
İstanbul dışında aylarca kaldığımız mekanlar-
da çekılen bölümler yine kamera asistanlan ile
İstanbul'a gönderilip Enstitünün laboratuvannda
yıkattınlmış, sıyah - beyaz filme bastmlmış bu gö-
rüntüler bulunduğumuz şehırlerdeki sınemalarda
tarafımızdan seyredılerek filmin sağlıklı çekilıp
çekılmediği saptanmışür.
Sayın Şekeroğlu'nun sözünü ettiği husus, ens-
titünün yapüğj baskılar karşılığı talep ettiği ücretin
zaman zaman farklılıklar göstermesi yüzünden
TRT Genel M üdüriüğü ile kendisi arasında ödeme
konusu yüzünden meydana gelen sürtüşmedir.
Paranın ödenmesi için benim, mensubu oldu-
ğum TRT Genel Müdürlüğü'nden izin almamdan
doğal hiçbir şey olamazdı.
Sonuç olarak. Yorgun Savaşçı'nın tüm negatif-
leri zamanında bastmlmış. sayın Şekeroğlu'na da
alacaklannın tümü ödenmiştir.
ÖMER SERİM
Yorgun Savaşçı Prodüktörü
O N B I N L E R
J J J
\
m m J 1;J
ICİNYAZDI
Demokrasi şehitlerini unutmayacağız"Bir Pulsuz Dilekçesi"nde Sayın Uğur Mumcu şöyle diyordu:
"Korkmadan öldük ey halkım. unutma bizi...
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım. unutma bizi...
Bir gün sesimiz. hepinizin kulaklannda y ankılaııacak ey halkım,
unutma bizi. Özgiiriüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep
birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi..." (25
Ağustos 1975) Toplumumuzun yol göstericılerinden, gerçek aydın,
çağdaş Türkiye'nin oluşturulmasının yılmaz savunucusu, Atatürk
ilke ve devrimlerinin bilinçli yandaşı ve yayıcısı. ülkemizin ve
insanımızın çağdaş uygarlık düzeyine çıkması için bilgisini ve bey-
nini yorulmaksızın topluma. adayan. insan haklannın,
özgürlüklerin laikliğin, aydıntığın ve bütün bunlan oluşturan
demokrasinin >iğit dostu Sayın Uğur Mumcu'yu unutmayacağız,
unutturmayacağız! Her gün büromuza girdiğimizde ilk işimiz
Sayın Uğur Mumcu'yu sevgiyle. saygıyla anmak. anısını yaşatmak
olacak. O'nun kişiliğinde tüm demokrasi şehitlerini de anmış;
bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, gönencimizi borçlu olduğumuz
bu şehıtlerden aldığımız bayrağı daha yükseğe çıkarrnaya yemin
etmiş olduğumuzu anımsamış olacağız. Bu biünçle güne
başlayacağız. Sevdiğjmiz Cumhuriyet Gazetesi çalışanlannın da
Sayın Uğur Mumcu'yu ve tüm demokrasi şehitlerini unutmadık-
lannı ve unutturmayacaklannı bilerek, iyi günler. verimli çalışma-
lardiliyoruz.
BRT Reldam Ajansı Çafasanlan
Taıilı geriye değil, ileri doğru akmaktadır
Ağlaya ağlaya sizi yüreğimize gömüyoruz. An-
cak yaktığınız mum içimizde hiçbir zaman sön-
meyecek. Rahat uyu sevgili Uğurabimiz.
tsmail Özsöz
Sizin kanınızın her damlasıyla binlerce ağaç ye-
şerecek ve demokrasi ruhumuzda var olduğu sü-
recedemokrasidüşmanlan yok olmaya mahkûm
olacak tır.
H.Özgün Duman
Laikliğe karşı olan yobazlara karşı yürekli mü-
cadelede bayrak yere düşmeyecektir rahat uyu.
Keretn Köfteoğlu
Her türlü namussuzluğun karşısında. çağdaş,
laik ve demokratik Türkiye yaratılmasında Ata-
türkçü düşüncenin savunucusu Uğur Mumcu'-
nun fikirle değil silahla susturulmasını lanetliyo-
rum. Türk halkının yetiştirdiği nadir fıkirevîat-
lan bitmeyecektir. Katil düşünceler utansın, bo-
Şuna sevinmesiıı. Çünkü tarih geriye doğru değil
ileri doğru akmaktadır.
İsmail Aktaş
Aamız ve kaybımız büyük. Tesellisi yok. Umu-
dumuz. inançlann. düşüncelerin daha da güç-
lenmiş olarak bizimle ve bizden sonra da yaşa-
yacak. İyi ve nitelikli insan olmanın tüm özel-
liklerini taşıyan senin önce öğrencin sonra da
okurun olmaktan gururduydum veduyacağım.
Yobazlar. Atatürk düşmanlan. vatan hainleri
amaçlanna ulaşamayacaklar. Sana yapılan al-
çakça suikasti şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz.
"Sayılmayız parmak ile
Tükenmeyiz kırmak ile"
Sevim Salar
Yüreği insan sevgisiyle dolu Uğur Mumcu! Seni
anlatmak. ah nasıl anlatmak! Kelimeler yetersiz
kalıyor. Dostluk, kardeşlik, sevgi, banş. mertiik,
dürüstlük! Daha nc söylcsem bilmcm ki? Yürc-
ğim kan ağlıyor. Özgür düşünce yiğit, yılmaz bir
evladını kaybetti. Atatürkçüler ölmez, tarihin
altın sayfalannda ebedileşirler... Onurlu ya-
şamına saygı ve sevgiyle eğılıyorum.
Yirmi dört yıllık Cumhuriyet okuruyum.
Kırkbir yaşında ev hanımı.
Nesrin Gökkaya
Demokrasi ışığında yürüyen, Atatürkçü düşün-
cenin ve laik düzenin savunucusu olanlar asla
ölmeyccck. Bizim içimizdcki duygularla vç gcle-
cek kuşaklarla sonsuza kadar yaşayacak. İnsan-
lar, öldürmckle susturulamaz. Onlan öldürmek
düşünceleri. savunduklan şeyleri yok etmekle
olur. Eğer bir kan daha döküleceksc ben
hazınm. En derin saygılanmla. Başımız sağol-
sun. AslıhanÖzel -
Sevgili Uğur Mumcu,
Gazcteci-yazar araştırmaa, güzel insan. De-
mokrasiyi Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri ve in-
sanlığın savaşı scn ölmedin. içimizden daima
yaşayacaksın.
Terör, kara çarşaflar, vurguncular, kaçakçılar
seni elbet istemez, fakat daima yaşayacaksın.
Hasan Yılmaz
Zeytinbuınu Belediye Başkanı
Sevgili Adaşım,
Onurlu mücadelenin takibindeyim.
Lğur Gökçe
Onurlu yazar hümanist demokrat, büyük değer
olan Sevgili Uğur Mumcu'nun katlini gerçekleş-
tıren yobaz güçleri lanetle ve nefretle kınıyorum
bir grup işçi adına.
AhmetYağız
Devlet elivle gerçekleştirilen topluma karşı yö-
nelen devlet şiddetini meşrulaştırmak için ger-
çekleştirilen cinayeti kınıyorum.
Tuna Koçun
Daha 3 gün önce Uğur Mumcu'yla telefonda
görüşmüştük. Kim bilebilirdi ki demokrasinin
güçlü kalelennden bin olan Mumcu'nun katle-
dilebileceğini. Çeten Emeç, Muammer Aksoy'un
daha kaülleri bulunamazken, Mumcu'nun uğ-
radığı alçakça saldın devletin zayıfladığını, acizliği-
nı göstermektedir. PKK'yı ve Hizbullahçılan
şiddetle kınıyor, rahmetli babam Bülent Dikme-
•ner'in oğlu olarak Mumcu'nun katillerinin bir
an önce bulunmasını yüce Türk adaletinden di-
liyorum.
Levent Dikmener
Düşüncen yüzünden öldürüldüysen, onu çürü-
temeyecekleri içindi. Araştırmalann yüzünden
öldürüldüysen. gerçeklerden korktuklan içindi...
Görüyorsun işte. son kez yine haklı çıktın...
B.Abacı
Değerli dost işçi sınıfının yılmaz savunucusu,
demokrasi aşığı seni katlcdcnlcn lanetliyorum. mü-
cadelen kaldığı yerden devam edecektir. Rahat uyu
sevgili dosl. '
Türk-İş I. Bölge Temsilci Faruk Büyükucak
Sevgili Hocam.
Onurlu mücadelen, başeğmez savaşın biz gençli-
ğin gelecek güzel gunlerdeki tambağımsız. de-
mokratik, laik Türkiye kurma mücadelesineışık
tutacaktır.
Atilla Gümüş
Sürecek
POLİTtKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
hsan Hakten SavaşçıSL.Başına ne geldiyse 12 Mart'ta geldi, 12 Mart'ta da öldü. Bu
bir rastlantı değil, öç alma gibidir Ocünü yıllar sonra da olsa
askeri rejimden alıyor gibıydi.
Teşvikiye Camii'rvden ciçekler ve alkışlarla uğurlanırken ki-
mileri bu çiçekleri ve alkışları yadırgadılar
Emil Galip Sandalcı, İnsan Hakları Derneği'nin ilk kurucula-
rındandı. Bir ara gidişten hosnut değildi, kimseye de bir şey
söylemiyordu. Bir yazımda bu kınklığı belirttiğimde telefonla
teşekkür etmışti. Oylesine gani gönüllüydü. "Gerçek insan
hakları savunuculuğunu istiyordu."
Ali Ulvi'nin dediği gibi "Bir prensip adamıydı " Sonuna de-
ğin ilkelerine bağlı kaldı. Başına ne gelmişse de bu yüzden
geldı.
Cihat Baban'ın çıkardığı Tercüman gazetesinin köşe yazar-
lığı yarışmasında birinciliği kazanarak basın yaşamına girdi.
Uzun süre orada yazdı. Ödün vermediği için ayrılmak zorunda
kaldı. 27 Mayıs'tan sonra Vatan'da yazmaya başladı.
Vatan'da birlikte çalışük, dostluğumuz oradan başlar. Yas-
sıada duruşmalarını öteki yazar arkadaşlanmızla birlikte Va-
tan'da izledık. Dev bir yazar kadrosu vardı: Burhan Arpad,
özcan Ergüder, Sadun Tanju, Adnan Veli, Oktay Akbal, Meh-
med Kemal.. Yazı işlerı müdürümüz Gökşin Sipahioğlu'ydu.
Otuz bınlik gazetenin tirajını birden yüz bine çıkanvermişti.
Gökşin, meslekte tanıdığım en yeteneklı gazetecilerden biri-
dir. Bir de Gün gazetesinde Yüksel Baştunç'u unutamam
Vatan'da en sert kalem Emildi Gozünü budaktan esırge-
mez, yazısını sütundan aldırmazdı Askeri yönetimin çekınme-
den üstûne gidıyordu. Bir yandan askeri yönetimle, öte yan-
dan Ahmet Emin Yalman'la çatışıyordu. Gazete birkaç kez
kapanmanın eşiğine geldi gitti. YazıIan gün geçtikçe çizgiden
dönüyordu.
Sıkıyönetim gazeteyı kapatamadı, ama gazete ikiye bölün-
dü. Genç ortaklarla Ahmet Emın anlaşamamıştı. Gazete; Va-
tan ve Hürvatan diye iki parça oldu. Ahmet Emin, Hürvatan'ını
alıp gitti.
Emil Galip bir süre yazdı, ama dayanamadı. Sıkıyönetim
ağır basıyordu. Hürvatan dayanamadı, kapandı.
Emil Galip, türlü gazete ve dergılerde yazmak zorunda kat-
dı. Babıâli'de bata çıka dayanmakzordu.
Ekrem Alican, Yeni Türkiye Partisini kurdu. Kurucular ara-
sına Emil Galip'i de aldı. Böylece yazarlığının dışında yeni bir
siyasete karıştı. Milletvekili olamadı, ama bir süre sonra TRT'-
de üst düzey görevlerde bulundu. Hem işini seviyor, hem kat-
kıda bulunuyordu. TRT'ye bağımsızlığını ve özgürlüğunü
kazandırmayaçalışırken 12 Martfaşizmi gelipçattı. Askeri yö-
netim, solcu avcılığına çıkmıştı. Avlardan biri de Emil Galip
oldu.
Baskılar, tutuklamalar. işkencelerdönemibaşladı Mamak-
taki Muhabere Okulu'nda türlü işkencelerden geçti. Bunlan
kimseye anlatmazdı.
Bir şey bulamayınca "Bulgaristan'a uçak kaçırdı" diye ha-
yali suçlardan yargılıyorlardı. Uçak kaçırdı dediklerinden biri
de Altan öymen oldu. Muhabere Okulu ışkence hücrelerinden
orvu çıkarken görenler tanıyamıyorlardı. oylesine bitkin, öyle-
sıne tanınmaz haldeydi. Dayaktan şışmış tabanları üstünde
duramıyordu. Bir yerden ötekine giderken sürüne sürüne gidi-
yordu. Adaiet Ağaoğlu, "Mamak'tan, tabanları yanlmış çıkışını
gördüm" diyor ve ekliyordu: "Onurlu, çağdaş bir şövalye idi."
12 Mart'tan sonra bu kez de12Eytülkapıyadayandı. 12 Eylül
faşizmi onu insan hakları savunucusu olarak buldu. İnsan hak-
larına oylesine candan sanlmıştı ki ünü dünyaya yayıldı. Onun
ünü yayılırken baskı da artıyordu.
Topağacında, girişteki katı bir tekke gibiydi. Gelene gidene,
her türlü zıyaretçiye açıktı. Çağdaş bir liberal, modern bir der-
vişti. Fırsat bulduklannda içeri alıyorlardı. Gün geçtikçe sağlığı
boz>ıldu içki içmezdi, tiryakiliği sigaradandı. Günde birkaç pa-
kete, "bana mısın" demıyordu. Bir gün ziyaretine gitmiştik.
Gitmiştik diyorum, yalnız değil birkaç kişiydik. Yanında halası
mı, teyzesi mi bir hanım vardı. Sigara içmesine engel oluyor-
du. Emil tam sigarayı yakarken bileğine sarıldı:
"Eğer yakarsan kendimi öldürürüm."
Çok içki meclisındebuiundum, biryudumiçtiğinigörmedim.
Içkiyedayanaklıydı, ama sigaraya zayıftı. Nefes darlığına tutul-
muştu.
"Ellimi hapisanede kutladım; yetmişe geliyorum, onu nere-
de kutlayacağım bilmiyorum" diyordu
Istanbul'un ne kadar insan haklan savunucusu varsacami-
ye gelmişti. öteki illerden gelenler de vardı. Emil sadece se-
ven bir insan değil, sevilen bir insandı da. 12 Mart'tan öcünü
ciçekler, alkışlar, sevgilerle 12 Mart'ta alıyordu. Unutulmazlar
arasına girmişti. Ölümsüzler arasına katılıyordu.
•
Üstadımız, Hocamız Hıfzı Veldet Velidedeoğlu için yürekten
acılarımızı belirttiğimiz yazıda bazı tarih yanılgılan yaptığımız
anlaşılıyor. Bu yanılgılan Meriç Velidedeoğlu düzeltti. Gön-
derdiğı mektubu yayımlıyoruz.
Sayın Mehmed Kemal
Eşim Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, sizin de lütfedip belırttiğiniz gi-
bi, yazılarınızı ılgiyle okur, aynca bu ilgisini size iletmekten mutlu-
luk duyardı. Izninızle, 27 şubat gunü çıkan yazmızda yer alan kimi
yanlışları düzettmek istiyorum.
0Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun 1923te Yenigun gazetesinde
muhabirlik yapmasını ve 1932 yılında Berlin den Hâkimıyeti Milli-
ye (Ulus) gazetesine gönderdiğı iki yazıyı saymazsak, gazete ya-
zarlığına 1942'de Cumhurıyet'te başladı, 1992 'ye dek -eğer iki ay
daha yaşasaydı- 50 yıl boyunca Cumhuriyet'te sürdürdü.
%12 Mart 1971/1972 rejımi döneminde, Cumhuriyet gazetesi el
değiştırınce, Velidedeoğlu. Sayın Nadir Nadi ve tüm yazar arka-
daşlarıyla birlikte Cumhuriyet'ten ayrıldı.
•Bu sureç içinde Velidedeoğlu. hiçbir gazetede sürekli yazı
yazmadı. Bu dönemde yapılan haksız saldırılarla yıpratılmak iste-
nen Ismet Inönu'ye ait kimi gerçekleri içeren, 26/27Ocak 1972 ta-
rihlerinde, iki yazıyı Mılliyet gazetesine gönderdi.
^Cumhuriyet gazetesinde yeniden Nadir Nadi ve arkadaslan
yönetime gelince, Velidedeoğlu da Nadir Nadi 'nin önermiş oldu-
ğu, pazar soyleşilerinı yazmaya başladı; bu 1991 yılında Cumhuri-
yet gazetesinde başlayan depreme dek sürdü.
• Cumhuriyet'te yazı yazamadığı 1992 yılında da ıkı ay süreyle
Millıyet gazetesinde yazdı. 3 Mayıs 1992, '50. Yıl'yazısını Cumhu-
riyet gazetesi için hazırlayıp bırakarak 24 Şubat 1992 de aramız-
dan ayrıldı.
%Prof. Dr Muammer Aksoy, Velidedeoğlu'nun asıstanı olma-
mıştır. Aksoy 'un, Velidedeoğlu 'na gosterdiği -sizce aşırı bulunan-
sevgi ile örülmüş saygı. onun oğrenciliğinden kaynaklanır. Bu, hiç
azalmadan Aksoy 'un şehıt edildiği 31 Ocak 1990 'a dek sürdü.
Saygılarımın kabulünü rıca ederim.
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Bedri Rahmi Eyu- ..
boğlu'nun toplu şiirlerini
içeren yapıtı. 2/ Madeni 2
ya da kâğıt para üzerin- «
deki kafa resmi... Ceylan.
3/Birkumararacı.4/İn- 4
san sesleri için yazılmış ,-
oda müziği türü. 5/ Bir
cins İngıliz birası... Sa- 6
manlık. 6/ Yemin... Yel- 7
kenin ucunda ip geçir-
mek üzere yapılmış göz. 8
7/ Yunanistan'ın plaka g
işareti... Eskrimde bir
karşılaşma türü... Yabaml hayvan
bannağı. 8/ Cemal Gürsel'in laka-
bı... Fazla bön, avanak. 9/ Tabanı
tahtadan yapılmış deri ayakkabı...
Sigara, içki. uyuşturucu kullanma-
ya tutkun kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Federico Garcia Lorca'nm bir ti-
yatro yapıtı... Bir oyun ya da filrn-
de aniden yarat/lan komik durum-
lar. 2/ Bağışlama... Açık deniz. 3/
Geviş getiren hayvanlarda mide-
nin dördüncü bölümü... Hile. 4/ Kumaş üzerine yapılan bir tür
işleme... Borudan kol almakta kullanılan baglanü parçası. 5/
Bir bütünden kesilmiş ince ve yassı parça... Kimi giysilerin bol
olması için yanlanna eklenen kumaş parçası. 6/ Yönetimini hiç-
bir kısıtlama ya da denetime bağlı olmaksızın sürdüren. 7/
Boyna ya da bele asılı olarak taşınan su kabı... Bir renk. 8/ De-
mircevherinin yüksek fınnda işlenmesi sırasında yan ürün ola-
rak ortaya çıkan tancli ürün. 9/ Bataklık sazından yapılmış
kulübc... Uzun ve kıvırak tüylü bir köpek cinsi.