11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURİYET 14MART1993PAZAR HABERLER Ayşe Çelik, 'otobüs korsanf değil, yalnızca 'otobüs şoförü'; ama İETT atamasını yapmıyor Km ılcnu'skaıhıı şofor obnaz(SyelBERATGÜNÇIKAN Gazetelerde. boy boy fotoğ- rafı yer ajdı, "Atama karan gel- meyen ÎETT şoförü kadın. otobüs kaçırdı." Kırklanna doğru, kendı halinde. çamaşın yeni bitirmiş, birazdan mutfa- ğa, yemek pişirmeye girivere- cekmiş gibi bakışlanyla bir kadın, Ayşe Çelik. Toplum, alışkın. "Çek uçağı Küba'>a" diyenleri duymuş. ucuz vveslern fılmlerinde altın yüklü tren ka- çırmalan görmüş ama yine de yadırgıyor. bir kadın otobüs kaçırsın. üstelik İstanbul'da. önce. "kaçırma" değerlen- dirmesine karşı çıkıyor Ayşe Çelık. Amacı kendisini. yaptığı işi kanıtlamak. Öyle ya. ağır va- sıta ehliyetini almış. İETT'nin yaalı sözlü sınavlannı kazan- mış. direksiyon sınavında tekle- memiş, psiko-teknık sınavında da asabi olmadığını, elinin aya- ğınının titremediğini kanıtla- mış. Iki ay da Rumelihisan- ndan Beşiktaş'a. Taksimden Eminönü'ne direksiyon salla- mış. Sıra atamayi beklemeye gelmiş ama bir türlü karar çık- mamış. Birileri devreye girmiş. Çelik'e neden atanmadığmın yanıtı verilmiş. "İyi bir şofor değil, sirurli veellen ütriyor". Onca sınavdan geçtikten sonra. ağınna gilmiş bu gerekçe Çelik'in. Genel Müdürlükten. "Gel. görüşelim" çağnsı alınca. serde kadınlık da var ya. "Ya- par mıyım. yapamaz mıyım. görün bakalım" demiş. Bağlar- başı garajından bır İkarus al- mış. düşmüş yola. Kalabalıkla- n. yoğun trafiği aşacak, Kara- köy'e, genel müdürlüğün önüh'e hiç çiziksiz, falsosuz, tek hamlede park edecek. Çıkıp. Ayşe iki çocuk annesi. Kocası öğretmen. Evde yaptığı takılarla para kazanmaya çalışıyor. 'İstediğini yapan kadm'ı Fransa'dayken tanımtş, Ağır v asıta kullanmak zor iş ama o başarabileceğini kanıtlamak istemiş. Almış ehliyetini, girmiş sınavlara. Kazanmış ama kadın olduğu için atamasını yapmamıslar. 8 Mart kadınlar giinünde atlamış tek başına otobüse İETT Genel Müdürlüğü'ne gidecek. Ama polis boş bir belediye otobüsünün direksivonunda bir kadın görûr de bırakır mı? O da erkek, şaşırmış. Şofor Ayşe de 'otobüs korsanlığı'ndan gözaltına alınmış. (Fotoğraflar: H AYRETTİN SAĞAN AK) müdürün yanına soracak. "Ba- şansız olsam. buraya kadar. o kalabalık trafiği aşıp gelebilir miyim?". Boğaz Köprüsü'nü ortaladığında polis düdükleri düşünü bölüvermiş Çelik"in. Boş bir belediye oıobüsü ve di- reksiyonda bir kadın. "Amirle- rim beni bekliyor" dese de din- letememiş polislere, "Amirlerin buraya gelsin" demışler. Polis telsizinden ismi geçmiş, günler- den de 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü ya. gazetecıler fırsatı ka- çırmamış. poz poz görüntülevi- vermîşler.' Gühüh' mariâ Ve öneminden habersiz değil Ayse Çelik, Genel Müdürlüğe gitme günü olarak özellikle seçtiği bir gün. Başansını gösterırken. ka- dınlığından dolayı yaşadığı a>- rımcılığı kınavacak. Otobüs kaçırma suçundan gözaltına alınıp Altunizade Karakolu'- nda gecelemiş Çelik, ertesi gün de salıverilmis. Bır kadının aklına nereden gelir. ağır vasıta ehliyeti almak. sonra da otobüs şoförü olmayı hedeflemek? Kastamonu. Çatalzeytinli Ayşe Çelik 1955doğumlu. Ka- rabük'te'sanat bKulümTbitiro'i-' ğinde. henüz 16 yaşında\ken memleketlisi bir öğretmenle ev- lcndırilmiş. L>un bir sürc küçük yerlerde yaşamışlar. Ko- ca öğretmenliklc. Ayşe de ta- nmla uğraşmış. Karasaban kullanmışj. harman atmış, çift sürmüş. llkay'la Sınan'ı doğur- muş. Onları karyolanın bacak- lanna bağlamış. suya gitmiş. Çocuklardan biri haslalandı- ğında, sırtlanıp on dört kilo- metrc yürümüş. 1983'de eşi Türk okullannda çahşmak üze- re geçici görevlc Fransa'nın Nancy kentine gönderilmiş. Ayşe de ikr çocuğuyla hir1i*ttc ona katılmış. Beş yıl boyunca evde oturmuş, dil öğrenmeye çalışmtş. Sırf bu yüzden de Türkler'den. Türkçe'dcn uzak durmuş. Beşınci yılın sonunda, yine çocuklanyla bırlikıe Türkiye'ye dönmüşler. Aileden kalan mi- rasla bır cv almışlar ama para- sal sıkıntılar da başlamış. Ço- cuklann sayısı dörde çıkmış. Kimselcrc göstermek isteme- miş parasızlığını. Evde çiçek, seramik hediyelik eşya yapma- ya başlamış. Yinede yetmemiş. Fransa'da gördüğü "Yapmak istediğini yapan kadınlar'dan. bindiei otobusün kadın şofö- ründen etkilenmişhkle ağır va- sıta ehliyeti almaya karar ver- mış. Ağır vasıta ehliyelini almak. sınavlan kazanmak da yeımc- miş ışte. Şimdı. evınde habcr bekliyor Ayşe Çelik. "Gel. ışine başla". İsmini vermeye yanaş- madığı kocasının öfkesini yatış- tırmaya çalışıyor bir yandan da. Kocası. utancından öğret- menler odasma girememekten şikayetçi ama çocuklar. anne- nin çalışmasından yana. Çün- kü, bilgisayar ve bisiklet düşle- rinin gerçekleşmesi buna bağlı. Türkiye-A T iüşküerinde sıcakgünler ANKARA (Cumhuryet Bü- rosu) - AT ile ilişkilerde yeni bir dönem başlıyor. AT Ak- denız Masası Başkanı Sir Le- on Brittan, Başbakan Yar- dıması Erdal tnönü'ye gön- derdiğı mektupta, Türkiye'- nin AT ile gümriik birliğine gjtmesinin olumlu karşılandı- ğını belirterek çalışmalan yü- rütecek bir komite oluşturul- ması için acil toplantı talebin- de bulundu. Dışişleri Bakanlığfndan edi- nilen bilgiye göre. Türkiye'nin de bağlı olduğu AT Akdeniz Masası Başkanı Sir Leon Brit- tan'ın İnönü'ye yazdığı mektup. 9 mart sak günü Ankara'ya ulaşü. Mektupta, Türkiye'nin AT ile gümrük birliğine gitmesi isteği olumlu karşılanarak. bu çalışmayı yürütecek daimi ko- mitenin çahşma şartlanrun okış- turulması için en kısa sürede bır toplantı yapılması önerikü. Dı- şişleri Bakanlığınca. önceki gün ATye gönderilen bir telgrafla, öneriten toplanürun önümüzde- ki hafta yapılması önerikü. Avrupa Topluluğunun mek- tubundan. patent yasası konu- sunda ise "baskı" çikü. Kaynak- lardan edinilen bilgiye göre, İnönü ve Türk hükümeti ile da- ha önce yapüan görüşmelerde. patent yasasuıın çıkarümasının istendiği ve hükümetin de bu konuda soz verdiği hatirlatıla- rak bu yasal düzenlemenin vakit geçirilrneden yapılması gerektiği bildinkü. Dışişleri yetkilileri. patent ko- nusuna mektupta yer verilme- siyle. "patent yasaa çıkarsa. gümrük birliğine gideriz" gibı bir mesajın anlaşılmaması ge- rektiğini, ancak. ATnin patent konusuna verdiği önemi göster- diğini bildiriyorlar. ATden, "Gümriik Bırlığı Yönkndirme Komitesi" oluştu- rulması için yapılan davet, Tür- kiye-AT ılişkileri açısından aül- mış en önemli adım nitetiğini taşıyor. Dışişleri çevreleri. gümrükle- nn sınrlanmasını yürütecek olan Yönlendirme Komıtesi'nin ku- rulmasından sonra, Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'nin önde gelen sanayici ve işadamlannın toplanüya çağnlacağıru belirti- yorlar. Oıta Asya Türkiye'den sorulur Fransız Prof. Laidi: Avrupa açısından Orta Asya'daki istikrarTürkiye'nin sorumluluğunda olmalı ABD'li strateji uzmanı Snyder: Orta Asya için Türkiye ile ekonomik alanda işbirliği yapmalıyız HALUKGERAY ANKARA - Türkiye, kendisini Batı ile Orta Asya cumhuriyetleri arasında bir köprii olarak görerek, bölgede önemli roUer oy nay abileceğini düşünüyor. Bu yaklaşıma Batı'nın vanıtı ne olabilir? Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gele- rek konferanslar veren iki araştırmacının Türkiye ve Orta Asya konusuna yakla- şımları. ABD \e Fransa'nın bölgeye duy- duğu ilginin bir göstergesi. Fransız Profe- sör Zaki Laidi ve Amerikan Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü görevli- si Jed Snyder'ın yaklaşımları. -her ne kadar iki araştırmacı da kendi adlanna konuşuyorlarsa da- Avrupa ve ABD mer- kezli çözümlemelerin oldukça farklı ola- bileceğini gösteriyor. Fransız Kûltür Merkezi'nin faau'yetle- ri çerçevesinde Ankara'ya gelen Siyasal Bilimler Enstitüsü l luslararası İlişkiler Profesörü Zaki Laidi, Cumhuriyet'e yaptığı açıklarnada Avrupa açısından Orta Asya'daki istikrann Türkiye'nin "sorumluluğu" altında olması gerektiğini söyledi. Avrupa Topluluğu'nun Orta As- ya konusunda "hemen" Türkiye ile bir diyalog başlatması gerektiğini savunan Laidi, Türkiye'nin çeşitli bölgeler konu- sundaki tarihi bilgisinin önemine dikkat çekerek, "Eğer Avrupa, Bosna-Hersek kri/i başiadığında Türkiye'ye danışsay- dı, belki de olaylar böyle geüşmezdi" dedi. Laidi, Türkiye'nin, soğuk savaş yüla- rında ABD ile olan ilişkileri nedeniyle is- tediğini yapamadığını belirterek, soğuk savaşm gündemden çıkmasından Tür- kiye'nin kazançlı çıktığını dile getirdi. Laidi, Türkiye'nin Orta Asya'da etkili olmasınm aynı olmasa bile bu cumhuri- yetlerk dil ve kültürdeki benzerlik, göre- ce olarak bölgenin refah Süzeyi en yük- sek, Orta Asya'nm en isrikrarlı ülkesi olması gibi nedenlerden de kaynaklandı- ğını Delirtti. Türkiye'nin bu rolü, eliodeki kaynak- lar nedeniyle tam anlamıyla yapıp yapa- mayacağınm tartışılması gerektiğini söy- leyen Laidi şöyle konuştu: "Muhtemelen düny ada hiç bir ülke bu kaynaklara sahip değil. Bu nedenle glo- bal bir çaba gerekiyor. Hedef güç \e ger- cekleştirmek için zaman gerekiyor. Türkiye'nin fırsatı var." ABD Başkanlarından George Bush'un danışmanlığını da yapmış olan Jed Snyder, Amcrikada "hayati" önemde bulunan bazı stratejik bölgelerin gerçek- ten öyle olup olmadığını değerlendiıme eğiliminin güç kazandığına dikkat çeke- rek, "Bence Orta Asya ABD için hayati bir bölgedeğildir" dedi. Türk Amerikan DerneğTnin davetlisi olarak Ankara'ya gelen Snyder, Ameri- kalılann soğuk savaştan sonra düny ada daha fazla rol oynayarak •'taahhütleri- nin" artmasını istemediğini söjleyerek, "Taahhüt vermeyi engellemenin en iyi yolu, taahhüt verilmeyecek şartlann oluşmasKİır" dedi. Snyder, ABD açısın- dan Orta Asya için en iyi şartlar konu- sunda da şunları söy ledi: "Birincisi, Orta Asya cumhuriyetleri ekonomilerinin çok zayıf olduğunu gözö- nüne alarak bireysel ordular oluşturma yoluna gitmezler. Kazakistan'uı önerdiği gibi kendi aralannda konfedarasyon ku- rarak, genel güvenliklerini sağlamalı ve Rusya ile işbiıiiğini geliştirirler. Pahalı olduğu için nükleer silahlanma yoluna da girmezler. Ayrıca. bölgede bir silahtan anndırüma, özellikle Rusya-l krayna arasında, ABD'yi rahatlatacaktır." Türkiye'nin rolü konusunda Snyder, ABD ile Türkiye'nin Orta Asya'da bir- ükte işbirliği yapmaları gereken asıl ala- nm ekonomi olduğunu belirterek şöyle konuştu: •'ABD ekonomisi hâlâ yüzde 50 Suudi Arabistan'dan gelen petrole bağımlıdır. Oysa Türkmenistan ve bu cumhuriyetler- de bu kaynaklar bulunuyor. Türkiye ve ABD bu konuda işbirliği yapmalı, ABD kongresi de daha fazla yafırım karan al- malıdır." Snyder, ABD ile Türkiye arasında Or- ta Asya'da güvenlik alanında işbirliği olanaklarının. ABD-Türkiye ilişkilerin- deönümiizdeki dönemdeçıkabilecek bazı rahatsızlıklar nedeniyle de güçlü bir ola- sılık olmadığını vurgûladı. Bu olası rahat- sızlıkları. Snyder, ABD'nin Kürt devleti kurulmasına karşı çıkmayacağı, Bosna'- daki hareketsizliği, Türkiye'nin ATye tam üyelik isteğine gereken desteği vere- meyeceği gibi öngöriilerine dayanarak yaptığını sözlerine ekledi. ABD^cleıı, Bosııa'da anlaşmaya destek l.U. kimliğimi ve İETT pasomu kaybettim. Hükümsüzdur. ALP ÜÇOK VARŞOVA-ANKARA (AA) - ABD yönetimi, "Bosna-Her- sek'te imzalanacak bir banş anlaşmasınm uygulanmasınm güvence altına alınması'" yö- nündeki Türkiye ve Bosna- Hersek'in talebini kabul ederek bu konuda elinden geleni yapa- cağını vaat etti. ABD Dışişleri Bakanı VVar- ren Christopher, Dışişleri Baka- nı Hikmet Çerin'i perşembe gecesi telefonla arayarak "Bosna-Hersek'te taraflann imzalayacaklan bir banş anlaş- masının uygulanması için Was- hington'ın elinden geleni yapa- cağını"' taahhüt etti. Dışişleri Bakanı Çetin, Var- şova'da bulunduğu sırada yap- tığı görüşmeyeilişkin açıklama- sında, "Christopher'a, Bosna- Hersek'e bır an önce banşın gelmesi için ABD'ye çok önem- li bir rol düştüğünü" söylediği- ni belirterek "O da görüşüme katıldığını, imzalanacak bir an- laşmanın uygulanmasınm önemli olduğuna inandığını, anlaşmanın bir an önce uygu- lanmasınm yararlı olacağını ve imzalanmasından sonra bunun uygulanması için gerekli ön- lemlerin alınmasından yana olduklannı söyledi" dedi. Bu gelişmenin, Bosna-Her- sek yönetimını bır banş anlaş- masına imza koymaya daha da yaklaştırması bekleniyor. Christopher ile yaptığı görüş- menin çok yararlı olduğunu ifa- de eden Çetin, aynca Karabağ ve Somali konulannı da ele al- dıklannı kaydetti. Christopher'ın görüşme iste- mindeki en önemli amacın "İki dışişleri bakanı arasında düzen- • ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'i perşembe gecesi telefonla arayarak "Bosna-Hersek'te taraflann imzalayacaklan bir banş anlaşmasınm uygulanması için Washington'ın elinden geleni yapacağını" taahhüt etti. li temaslann sağlanması" oldu- ğunu kaydeden Çetin, şöyle dedi: "Sayın Christopher. Türkiye ve ABD'nin iki dışişleri bakanı- nın bütün konularda danışma ve işbirliği yapmalannın yaran- nı dile getirdi. ABD'nin yeni yönetimi, Türkiye ile çok yakın işbirliği sürdürmek istemekte- dır. İki ülke arasındaki ilişkiler, sağlam temellere dayanmakıa- dır. Bu girişimi. işbirliğının art- tınlarak, geliştırilerek devam etmesine verdikleri önemin bir ifadesi olarak değerlendiriyo- rum." Karabağ Dışişleri Bakanı Çetin. Azer- baycan ve Ermenistan çatışma- sının sona erdirilmesme yönelik çabalara ilişkin son gelişmeleri dedeğerlendirirken "Rusya Dı- şişleri Bakanı Andreı Kozirev ılc Bakü ve Erivan'a yapmayı planladıkları ortak gezinin ze- mininin hazır olduğunu" söyle- di. Her iki başkentte. Rusya ile birlıkte hazırlanacak ortak bır belgenin götürüleceğini belirten Çetin, Türkiye'nin yürüttüğü politikanın iki ana başlık altın- da toplanabileceğinı kaydetti. Çetin, bunlardan birincisi- nin, "Savaşın durması ve ateş- kesin sağlanması" olduğunu vurgularken "Ermenistan'ın iş- gal ettiği Azeri topraklanndan çekilmesi, iki ülke arasında uy- gulanmakta olan ambargonun kalkması ve bu aşamalann ter- cihan AGİK gözlemcileri tara- fından kontrol edılmesi" şek- lindeki önlemlerin alınmasının, ateşkes sağlanması için gerekli olduğunu belirtti. Çetin, ikinci ana başlığın ise AGİK gözetimindeki görüşme- lerde tıkanıklıklara yol açan. "Karabağ'ın gelecekteki statü- sü" sorunu olduğunu kaydetti. Çetin, "Siyasi statü konusunun tartışmalanna bugün girilirse, konu bir çıkmaza, bir aynntıya girebilir" dedi. Çetin. Rusya ılc orlak girişı- meatfcn, "Şımdi alcşkcsi sağla- yacak ve Minsk'c gidilmesinı sağlayacak asgari koşullan ye- rinc gctinncyc çalışıyoruz" şck- lınde konuştu. Aybar bağırıyordu 'Asıl vatan haini haddini bilmeyenler' BEHZATŞAHİN Masa "U" şeklinde. Etrafın- da oturan 15 kadar insan, bu- güne uzanan -ve henüz sonuç- lanmayan- bir mücadelenin tohumlannı attı. 12 Kasım 1987'ydi. Baro Han'daki Çatı Restaurant'ta. Nâzım Hik- met'i tanıyan/tanımayan dost- lan, ozanın yurttaşhk hakkı- mn elde edilmesi için ne yapıla- cağıru görüşüyor. Güneşin sofrasında, dostlar konuşuyor. Mehmet Ali Aybar alıyor sö- zü: "Memleketimden İnsan Manzaralan'nın, Kurtuluş Sa- vaşı Destanı'nın şairine vatan haini demek kimin haddine. Ama bizde haddini bilmeyen- ler çok. Asıl vatan haini bu gi- bilerdir." Bu toplantıyla başlayan "Nâzım Hikmet'e Yurttaşlık Hakkı" mücadelesı. ozanın ölümünün 25"inci yıldönü- münde. 3 Haziran 1988'de "Başbakanlık Yüksek Maka- mına" verilen dilekceyle fiilen başladı. Samiye Yalünm'ın avukatlan Halıt Çelenkt Me- tin Şekercioğlu, Bilgin Inanç ve Atilla Coşkun, dilekçede şu görüşlere ver verdi: Türklerinsimgesi "Müvekkilemiz Samiye Yalünm, büyük Türk ozanı olarak ün yapmış Nâzım Hik- met'in kızkardeşidir. (..)Nâzım Hikmet dünyada Türk ulusu- nun bir simgesi olmuştur. Dünya onu, Türk ozanı olarak tanıyor. Kendisi de şiirlerinde Türkiye'ye olan hasretini ve bağlılığını öteden ben dile ge- tirmiştir. Bugün geldiğımizi söylediğimız çağdaş. demok- ratik düşünce düzeyinde Nâ- zım Hikmet'in Türk vatandaşı sayılmaması sadece müvekki- lemiz Samiye Yaltmm için de- ğil, tüm halkımız için de acı verici bir durumdur. Bu ger- çekler ve hukuksal durum gö- zönüne alınarak yeni bir ka- rarname ile haksız olan Türk vatandaşlığından çıkanlma karannın kaldınhp, Nâzım Hikıtıet'e Türk vatandaşlığı- nın verilmesini hükümetten ta- lep ediyonız. Gereğinin taktirini ve sonu- cun tarafımıza tebliğini saygıy- la arz ederiz." Turgut Özal'ın başbakanlık yaptığı sırada verilen bu dilek- çeye yanıt gelmedi. 60 gün için- de Başbakanlıkın yanıt ver- memesi. istemin reddi anlamı- na geliyordu. Bunun üzerine avukatlar 30 Eylül 1988de Danıştay Başkanlığj'na başvu- rarak, "Nâzım Hikmetin va- tandaşlıktan çıkanlma karar- namesinin ortadan kaldınlma- sına ılışkin isteği reddeden Başbakanlık işleminin iptaüne karar verilmesini" istedi. Da- nıştay ise. "Açılan davanın görev yönünden reddine ve 2577 sayılı yasanın 15'inci maddesi 1/a fıkrası uyapnca dava dosyasının Ankara İdare Mahkemesi'ne gönderilmesi- ne" 24 Ekim 1988'de oy birli- ğiyle karar verdi. Ankara 2"nci İdare Mahke- mesi'nde ele alınan davada, Başbakanlık Hukuk Müşavir- liği mahkemeye bir yazı gön- dererek. davada Başbakanhk'- ın hasım olmasını gerektirir bir durum sözkonusu olmadığını, işlemin İçişleri Bakanlığı'nı il- gilendirdiğini belirtti. Kendile- nnin taraf olmadığını belirten Başbakanlık Hukuk Müşavir- liği, yine de görüş bildirmekten de kaçınmadı: \ Çirkin iddialar "Nâzım Hikmet Ran'ın kendisi, yaşadığı süre içerisin- de vatandaşhktan ıskat karan- na karşı herhangi bir kanun yoluna başvurmamış ve bu hakkını kullanmarruştır. Bir iptal davasında başta aranacak dava şartlanndan bi- risi menfaat ilişkisidir. Dava açma yönünden bir menfaat ilişkisinden söz edebilmek için bu ilişkinin meşru, kişisel ve aktüel olması gereklidır. Bu konuda pekçok emsal yargı karan bulunmaktadır. Vatandaşlık hakkırun şahsa bağlı haklardan bulunması ne- deniyle bu konuda doğacak uyuşmazlıklarda dava açma hakkı münhasıran esas hak sa- hibine ait olacaktır. Bu hakkın akrabalara intikal etmesi söz- konusu değildir. Bu itibarla kızkardeşinin laraf olamaya- N.AZIM HİKMET YURTTO NASIL CIKAR cağı ve dava açma yetkısınin bulunmadığı açıkur. (..)Sonuç; yukanda açıkla- nan gerek usule gerek esasa ilişkin itirazlanmız muvacehe- sinde haksız ve hukuki mesnet- ten yoksun olarak açılan dava- nın reddine, yargılama giderle- rinin davaa üzerinde bırakıl- masına karar verilmesini arz ve talep ederim. İsmail Akınal- tuğ. Başbakan adına. Müste- şar Yardıması." Samiye Yaltınm'ın avukat- lan. bu iddialar üzerine mah- kemeye verdiklen dilekçede, Başbakanbkın bazı iddialan- nın "'Kaba, çirkin ve üstelik Başbakanlık makamının say-' gınlığına gölge düşürücü nite- likte" olduğu belirtilerek. şu görüşlere yer verildi: "(..)Başbakanbk. Nâzım Hikmet Ran'ın, yurttaşlıktan çıkarma karanna karşı kanun yoluna başvurmadığı gibi, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Ka- nunu'nun geçici 2'nci maddesi gereği olan vatandaşbğa kabul isteğiyle hükümete başvurma- dığını söylemektedir. Başba- kanlığın bu cevabını ciddiye alabilmek mümkün değildir. Çünkü, bilindiği gibi, vatan- daşhktan çıkarma karan Nâ- zım Hikmet'e bildirilmemişü (hatta bildirilmemesi kararlaş- tınlmışü). Bu duruma göre, Nâam Hikmet'in, kendisine bildirilmemiş bir karara karşı kanun yoluna gitmesinden söz etmek ya da kanun yoluna başvurmamış olmasını savun- ma olarak ileri sürmek ne denli ciddi bir davranıştır? (..) Müvekkilemiz Samiye Yaltınm'ın davada menfaat ilişkisinin bulunmadığı iddiası- nı ise, dar bir hukuk anlayışı- mn ürünü olarak görüyor ve katılmıyoruz. Bilindiği gibi, idari yargı uygulamasında 'menfaat' yalnızca maddi de- ğil, manevi anlamda da ele alınmaktadır. Uygulamada,v.e öğretide çok açık bir şekilde belli olan bu görüşlerden ötürü idarenin yanıünı hukuksal de- ğerden yoksun ve dar kapsam- lı buluyoruz. Büyük Türk şairi nâzım Hikmet, hiçbir ciddi, hukuki değeri olmayan ve herhangi bir dayanağı bulunmayan bir şe- kilde yabana bir devletin emri- ne girmekle suçlanmıştır. Hat- ta hiç gerek olmadığı halde Başbakanlık dilekçesinde de 'vatan hainliği' anlamında suç- lamalara yer venlmiştir! Böy- lesıne ağır suçlamalara muha- tap olan bir ağabeyın kızkar- deşi nazıl olur da bu olaydan etkilenmez ve manevi bağlantı ıçınde bulunmaz? Ozanın vasiyeti gercekleşmedi (..) Başbakanlık, davanın süresi içerisinde açılmadığını. işlem tarihınin üzerinden 37 yıl geçmiş olduğunu iddia etmek- tedir. Bu iddia dava konusu olayı kavrayamayan bir man- tığın ifadesi olduğu için yanlış- tır. Çünkü, Danıştay karann- da da belirtildiği gjbi, davamı- zın konusu idari makamlarca vaktiyle gerçekleştirilmiş olan hukuka aykın bir işlemin kal- dınlması için yapılan başvunı- nun reddi davasıdır. Başba- kanlık, müvekkilemizin hakkı istemini reddederken hukuka aykın ve 'kötü' bir taktir kul- lanmıştvr." Sonunda Ankara İkinci İda- re Mahkemesi, 27 Eylül 1991'- de karan açıkladı. "Türk Mil- letı Adına hüküm veren Ankara İkinci İdare Mahke- mesi'nce gereği görüşüldü: (..) Bakılan davada, davacı şair Nâzım Hikmet Ran'ın Türk vatandaşlığından çıkanl- masına ilişkin Bakanlar Kuru- lu karannın kaldınlarak, Nâ- zım Hikmet Ran'a Türk va- tandaşlığı verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptalini istemekteyse de. vatandaşlık şahsa bağlı haklardan olduğundan ve bu konuda doğacak uyuşmazlık- larda dava açma hakkı mün- hasıran esas hak sahiplerine ait bulunduğundan, davacının dava konusu işlemle menfaat ilişkisinin bulunmadığı sonu- cuna varmıştır." Mustafa Taşar hakkında ağabeyi adına dava acabilen Samiye Yaltınm, bu kez dava- ya taraf görülmedi. Ozanın "Vasiyet"i de henüz gercekleş- medi: "Yoldaşlar ölürsem o gün- den önce yani,/ -öyle gibi de görünüyor-/ Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni/ ve de uyanna gelirse.ı tepemde bir de çınar olursa/ taş maş da istemez hani." Bİ'ITİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle