Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14MART1993PAZAR
12 HABERLER
SteadMnyazıdizisi bomba gibi
Kadın gözüyle
fahişelik
tarihi
HAZIRLAYAN:
NESRİNARMAN
• Bulaşıcı Hastalıklar Yasası'na göre, 22 yıldır kadınlann
tepesinde Damokles'in kılıcı gibi sallanan cinsel ilişkiye nza yaşınm
16 olmasıyla ilgili madde iptal edildi, genelevler basılmaya*
başlandı, kadın ticaretine yeni cezalar getirildi
Aynca. kendilerini satttklannı
kabul ettiklerine dair
imzaladıklan belgelerle getırilen
dokuz genç kadınla yaptığı
konuşma da bulunuyordu. Yan
dizisinin ikinci gününden sonra
yeni hükümet Suç Yasası
Değişiklik Tasansı'nı, kız
kaçırtnanın kontrol altına
alınması, genelevlerin yeni
yönetim esaslan ve cinsel ilişkiye
nza yaşmın yükseltilmesi gibi ek
maddelerle sunmayı kabul etu=
Üçüncü gün. yani çarşamba
günü. Londra kadın ticaretinde
küçük bir yer tutmasına karşın,
kûçük çocuklann alınıp saülması
konusunda patladı. Perşembe
günü yaa çıkmadı. Cuma, köle
ticareti ve polisin suç ortalclığı
irdelendi.
Stead'in yazı dizisine
kamuoyunun verdiği yanıt,
gazetenin daha ilk gün sonunda
normal fiyaünın 12 katına ulaşan
bir meslağda satılması oidu.
Ülkedeki en geniş haber ajanslan
ağrna sahip olanWH Smith o
hafta yan dizisi nedeniyle
gazeteyi satmayı reddedince,
dağıtım gazete satıcüan,
muhalifler ve sansürün gizli
ellenni farkeden gönüllulerce
BizcmsDemet Demir'le Yeşil Bizans-
ta buluşuyoruz. Demet bir an-
lamda iravestilerin sözcûsü
konumunda. Merhabalaşıp bir
masaya oturuyoruz. Burası De-
met'in tabiriyle bir 'gay club'.
Herkes sohbet ediyor. müzik din-
liyor, kimi çiftler de dansediyor.
İlk sorumu soruyorum.
"Demet çok merak ediyorum.
polisin bir kadın fahişeyle bir tra-
vestiye tutumu farklı mı?"
"Evet". diyor, "polis kadm fahi-
şeye daha ılımlı bakıyor. bir tra-
vesti erkekten dönme diye nite-
lendırildığınden hiçbir biçimde
iyi muameleye layık değil onlann
nazannda. Heledinci polislerçok
daha baskıcı davraruyorlar. Se-
nin anlayacağjn erkekler birinci sınıf. kadınlar
ikinci, travestiler de üçüncü smıfı." "Eskiden Ci-
hangir'de yaşardınız, şimdi nerekri mesken ruttu-
nuz?" diye soruyorum yeniden. "Şimdi dağıMık",
diyor. "Şişli, Kadıköy, Etiler, Beşiktaş." Peki. ev
tutmada zorluk? "Yok, bugfine kadar böyle bir
proMem cıktığını duymadım. Yalnız kendimizi
daha güvende hissettiğimizden bir iki kişi biraada
yaşamayı tercih ediyoruz." "Canının ıstedıği her
yere girebiliyor musun? Bir yerde yemck. yemek
örneğin." "fstediğimiz yere elberte rahatiıkla gide-
büiyonız. Ama kendi cinsimizden kişflerin olduğu
yerİerde daha rahat ediyonız."
"Fahişelik ne seoce?"
Travestilerin eğitim durumunu soruyorum.
Hemen yüzdeleyiverivor. %10 üniversite,
%30-40 orta lise. %50 ilkokul. Pekı ne ızlerler. ne
okurlar? Rekor arabesk fılmlerde. Ama %50 gibi
bir oran da Batı müziği dinleyip sanatsal içerikli
fılmlere gidiyor.
Söz kadın fahişelerle travestilerin ortak çalışma
alanlanna geliyor. "Ufak tefek sürtüşmeier oluyor
tabii," diyor. "ama bu iki travesti arasında da ölu-
yor. özel iş ya da müşteri için çekişmelerd&ı kav-
naklanıyor geneilikle. Ortak yazgtyı paylaşmaya
başlayınca ahşıyorlar birbirlerine."
"Fahişelik ne sence?" diye soruyorum.
"İktidann sende olduğunu kanıtlamak için ide-
al bir meslek,'* diye ilgjnç >anıt \eriyor. "Kazancı
iyi. Haa bir şey daha. Bizde telefon yoktur.
Aracısız satış gibi bir şey yani. Ne diyordum, evet,
iktidar meselesi. ünlar malı gibi gorüyor ama ash-
nda öyle değil. Lzak Doğu'dakinin tersi yani. Ben
ona masaj vaptınp üstelik de parasuıı alıyonım.
Aslına bakarsan, fahişelerin çoğu mesleğini sev-
mez. çünkü istemediği kişilerle >atmak zorun-
dadır, bu da mesleğini se\erek yapmasına engel-
dir. Ama çoğu kimsc çalıştığı işi sevmez zaten, de-
ğil mi? Bu işin en kötü tarafı âşık olmak. Sonuç sö-
mürülmek oluyor. Çok yardımse>er, verid, yani
çok duygusal olmamak gerekiyor."
Susup yüzüme bakıyor. Soru sormamı bekliyor
sanki Bense elimi çeneme dayamış onun anlattık-
lanna dalıp gitmışim. "Yok yok". diyorum, "sen
devam et. anlaımana bak. Kafamu bir şey takıhrsa
soranm."
"Biliyor musun," diyor. "fahişe travestilerin
bazı a\antajları var. Birincisi, doğal bir korunma
yöntemi olarak çocuk doğuramıyor. Hap yok. spi-
ral yok, kiirtaj yok. İkincLsi dostundan \a da müş-
terisinden dayak yemiyor. Her an kavgaya
hazınz, en ufak bir terslikte adama girişebiliyo-
"Travesti fahişelerin yaş haddi nedirT
"tnanır mısm 50 yaştnda olan bile var. Müşte-
rilerimiz de geneüikİe eşcinsel."
"Bulaşıcı hastalıklardan nasıl korunuyorsu-
nuz?"
"Kesintikle prezenatif. Müşteriyi kullanmaya
zoriuyorsunuz. Çoğu da zaten kullanıyor."
"Peki. müşterilerinizle nerelerde buluşuyorsu-
nuz.
"Erkekler dûrüst değil"
"Belli bir mekân zoriuğu yok. E»de olabilir, belli
oteller de var. Ama yakalamrsan hapı yuttun.
Zührevi Hastalıklan Hastanesi'ni boylarsın. Bili-
yor musun, rravestilerle escinselleri de bu hastane-
\e sevk ediyorlar. Ama iş jigololara gelince her şey
ananın ak siirû gibi helal. Bu adamlar da orospu-
luk yapıyor ama polis onların peşine dfişmüyor.
Erkek egemenliği söz konusu. tlerik evlenip -on-
ların gözünde- namuslu bir hayat kurabilir.
Kadının orospuluğu gibi değil. Oysa erkek gene-
levleri de olmalı. Orada da erkekler çalışsın. kadın-
lar keyifçatsın."
"Demet. bu işi yapman sevgjlinle problem yara-
tıyor mu?"
"Bir erkekte dürüsdük yok, bizierde var. Biz eli-
mizdeki her şeyi veriyonız. Yine de >aranamıyo-
nız. Erkekler maça, saldırgan, kadınlar daha duy-
-gusal. Seni olmadık bir anda yüz iistü bırakıveri-
yor. Tüm paranı söv-üşlemeyi de ihmal etmiyor ta-
bii. Hem bedava yatilacak bir kadın, hem de gü-
yapıldı. Gazette'nin
eleştirmenlerinden biri olan
Bernard Shawu bir !;ıyısına
kurduğu alelusul bir tezgahta
gelen geçene gazeteyı sattı. Yazı
dizisi Bırleşik Amerika
gazetelerine de satıldı ve temmuz
sonuna kadar Paris"te kitap
şeklinde 100.000 nüsha tükendi.
Kamuoy unun büyük ılgisi ve
basının verdiği deştek, Josephine
Butler ve Ulusal örgüt'ün 25 yıl
önce başlattığı kampanyanın
doruk noktası oldu. Bulaşıa
Hastalıklar Yasası'na göre, 22
yıldır kadınlann tepesinde
Demokles'in kıüa gibi sallanan
cinsel ilişkiye nza yaşırun 16
olmasıyla ilgili madde iptal
edildi. genelevler basılmaya
başlandı, kadın ticareüneyeni
cezalar getirildi, fahişeliğın teşvik
edilmesi ve çocuklann sömürü
araa yapılmak ûzere ailelerinden
alınmasına caydıncı kısıtlamalar
kondu. Ahlaksal iyileştirme artık
Zührevi hastalıklardan
kaynaklanan sorunlardan
sınıfsal yasalardan
bağımsızlaşmışü ve eibette
feminizmden de. O dönemin
geçerli saflık ilkesi üzerinde
yoğunlaşıp onu yücelten, orta
sıruf ahlak değerlerini işçi sırufı ve
yoksullar arasında
yaygınlaşüran örgütler. bu de-
ğerlere karşı çıkan ya da
kadınlann tacizedilmesine dur
diyen hiçbir engel ya da politik
tavırla karşılaşmadan işlevlerini
sürdürdüler.
BİTTİ
venli bir liman. Bundan iyisi can sağhğı. İşi bittik-
ten sonra çeker gider. Bir fahişe aklını kullanırsa
çok iyi bir ekonomik duruma sahip olabilir. Yeter
ki bir erkeğin elinde oyuncak olmasın.**
"Senin ekonomik durumun iyi mi?"
"Ben bir iki kazık yedikten sonra şündi daha
akıkı davranıyonım. Onun için iyi.'1
"Başka ış olanağın olsa9
"
"İmkânsız. Bir travestinin fahiseUkten başka
hiçbir şansı yok. Kim bize iş verir saıuyorsun? Bu
işi yapmaktan başka çıkar yolumuz yok." •
Konuşmamız bıtti gibi. Tam o sırada tbrahim
Eren ve SOKAK'tan eskı dost AM Kemal giriyor.
Onlar da bize katılıyorlar. Konu hemen Rüstem
Batum Show"un, hem Demet'in hem de İbrahim'in
katıldığı bölümüne geliyor. İbrahım bazı önemli
bölümlerin, kendi kamsına göre zaman sorunu ne-
deniyle kesıldiğini söylüyor. Ve sohbet böylece
uzayip gidiyor. Hepsine veda ediyorum. Yine dü-
şüne düşüne bu kez Sıraselviler'e vuruyorum. Bu-
rası da orası kadar etkiledi mi beni? Bir bakıma
evet. Farklı bir boyutta ama evet. İşin ilginç yani,
ne travesti fahişelerin ne de genelevde çalışan kadı-
nlann bu kuruma karşı değilmiş gibi görünmeleri.
Sonra diğer kadınlar ne yaparnuş? Jess, bir kez
daha kulaklann çınlasın.
DÜZEL TME: tlkgüngmşbötiimmdegeçen "Hif-
tory of Prostitution in H estern Europe, Herstory of
Prostitution in nestern Europe aiUtcakm.
Türklıalkıaydııüarmıkoruyacaktır=
*~=
""°~*=
*J
~ <• ""L Cumhurivet Ailesine. olmavan insan veva vehırsverdiklerinin farkında eelivorsa. Gene tarih
I N L E R
J m • J
r\
J
ICINYAZDI
7umhuriyet Ailesine,
Uğur Mumcu'nun
katledildiğını öğrendiğim
andaki üzüntümü kelimelerle
dile getirmem çok zor.
Elimden gelebilen tek şey
sızlere en azından manen de
olsa destek olmak ve adice
düzenlenmiş bu cinayeti kına-
mak. Olayı öğrendiğim zaman
koltuğuma yığıldım.
Dudağımda a a bir
gülümseme. evet yanlış oku-
madınız gülümseme. Nice ay-
dın kişilerin. karşısında konu-
şacak kadar bile cesaretleri
olmayan insan veya
insanlarca(?)
katledildiklerini. bu yollarla
susturmaya çahşüklannı
çoğu kez duyduk, gördük.
Tehditle,şicidetle
istediklerini kabul ettirmeye
çalışmalan ve dini gerçek
yolundan sapünp kendi
kötü amaçlanna alet eden
canilerin. aslında bu
davraruşlanyla bir değil bin
kere Atatürkçü düşünceyi
taşıyanlara ve bu yolda
savaş veren mücadeleci
avdınlanmıza azim. kuvvet
vehırs verdiklerinin farkında
değıller. Düşünceye düşünce ile
karşılık veremeyen bu
insanlann Türkiyenin laik
düzenini yıkamayacaklannı.
özgür düşünen aydınlanmıa
yok edemeyeceklerini bilmeleri
gerekir. Çünkü Türkiye halkı
daha nice Aksoy, Dursun ve
Uğur Mumcu gibi aydınlar
üretmekte ve üretecekür.
Hiç bir gücün, aydınlann y ap-
tıklanna ve yazacaklanna
engel olamadığını tarih
göstermektedir, hele
arkalanndan milvonlar
geliyorsa. Gene tarih
şöstermektedir ki, akıtılan
özgür düşünceli insanlann
kanı, er ya da geç canilerin
boğulmalanna neden olmuş-
tur. Özgür düşünce ve
demokrasi yolunda canını
verenleri içimizburkularak
ansakda. onlann yaptıklanyla
gururduyacağız. Tüm basın
emekçelerine ve
Cumhunyet ailesine başsağlığı
ve yollannda sonsuz başanlar
diliyorum. Her zaman ve her
koşulda birlikteyiz.
EnielÖzcan
Birleşmeliyiz
Sevgüi Uğur Mumcu,
Seni kaybetmenin şokunu hala yaşıyonım. İçimizden bir
ışığı söndürdüler. Sen, benim yolumu, aydınlatan,
karanlığıma ışık tutan > ılmaz bir demorkasi meşelesiydin.
Birçok gizli dosyay ı, ülke bûtünlüğüne yönelik birçok
karanlık olayı senin kaleminden öğrendik. Atatürk ilke ve
devrinderinin yılmaz savunucusu, "Sakıncah Piyade"
nıhun şad olsûn.
Bizi affet. Sana ve senin gibi birçok Atatürkçü düşünceye
sahip çıkamadık. Üzerimize ölü toprağı dökmüşler. Sanki
bir türlü kalkamıy oruz. Oysa, 12 Eylül üstümüzden geçeli
onüç yıl oldu. Bizler kabuğumuzda kaklık bu zaman içinde,
gerici akonlar birçok mesafe aldıiar. Bizler ise Atatürk'ün
emaneti laik Cumhuriyeti ve o ilkeleri, her yaztsında çok
ince duygularla bize yansıf an sizlere bile sahip çıkamadık.
Sonuçta menfur saldırılar sonunda seni ve senin gibi birçok
düşünceyi kaybettik. Ve bu avmazlıktan uyanmazsak,
daha neleri yitireceğimizi bilemiyorum. Sen bir daha geri
gelmezsin biliyorum. Son yolculuğunda milyonlan
topladın Ankara'ya. Senin adına, and içildi dcmokrasiye ve
Atatürk ilkelerine sahip çıkacağız diye sloganlar atüdı.
Türkiye'nin önde gelen sJyasetçUeri de oradaydı. Kimisi
aglıyor, kimisi de derin bir hüzün içindeydi. Kaygılıydılar
Atatürk Türkiy esi'nden. Sen y azdannla solda
bütünleşmeyi daima savunur, onlan biraray a getirmek için
özen gösterirdin, yol gösterirdin. onlarsa seni son
yolculuğuna uğurlamak için biraraya geldiler fütursuzca.
Hey Sosyal Demokratlar. Demokratik Solcular, hey
Atatürkçü C H P uyanın! Atatürk Türkiyesi ve ilkeleri
karanltğa doğru sürükleniyor. Siz hala sen ben kavgası
içerisinde dkfişip duruyorsunuz. Başta siyasi parti üderleri
ve taban, aynı saflarda birleşmek /orundayız. Bu
birleşmeyi sağlayamazsak, Atatürkçü düşünen
hiçkimsenin kalbindeki acı dinmez ve bu faili meçhul ci-
nayetiere bir başkası daha eklenir. Geride kalan birçok
cinayet de aydınlığa kavuşamaz. Demokrasi bilindne
ulaşmış berkesin ortak davasma hep birlikte sahip çıkalım.
Ankara'nın taşına bak,
Gözlerimin yaşına bak,
Sevgfli Uğur Mumcu'yu katlettiler,
Hainlerin işine bak.
Sevgfli Uğur Mumcu, seni, yaşamım boyunca saygı ile
anacağım. Gösterdiğin yolda ödün vermeden devam
edeceğim. Ruhun sad olstın "Sakuıcalı Piyade".
Hüseyin Çakın-Aliağa
Saygı
DüşüncekritdyaşatacağızSevgili Uğur Mumcu
Senin için duyduğum sevgiyi ve saygıyı her Ke-
malist hissedebilir. Senin gidışinin ikinci günü.
akşam gazeteyi okurken birden kalbimde fırtı-
nalar koptu. f4efes aldığımı hissettim ve birden
kapılan açıp balkona fırladım. Senin için derin
derin nefes aldım. Senin gözlerinle yıldız dolu
gökyüzüne baktım.Senin kulaklannla ağaçlann
yaprak hışırtısıru dinledim. Senin bedeninle so-
ğuk rüzgarda üşüdüm ve öldüğüne ilk kez inana-
rak hjçkınklara boğuldum, gözyaşlanm soğuk-
tan dondu. Eve döndüğümde bütün ailem ağlı-
yordu senin ardından.
Benim için Atatürk bin kez daha bedenen öldü.
Sevgib Uğur Mumcu, seni çocuklanmda, torun-
lanmda ve beyinlerine ulaşabildiğim her insanda
yaşatacağım. Benim kalbimde iki gül var, iki
kırmızı gül. Biri Mustafa Kemal Atatürk, diğeri
sensin Uğur Mumcu.
Devlet Kul
Yaşadığım süre içinde ölümüne tanık olmak
istemediğim tek gazeteciydin, Uğur Ağabey.
Ama biliyordum, biliyordum senin karşına uy-
garca çıkamayacaklannı. Senin gibi yürekli ol-
madıklann, mutlaka kalleşliğe başvuracaklannı
biliyordum. Ve korktuğum oldu. Yüregim dağ-
lana dağlana izledim televizyondan ölüm habe-
rini. Nasıl elleri vardı? Anlayamıyorum. Sana o
kanlı ellerini uzatanlar insan olamazlar. Henüz
yirmiyaşındayım.
Fakat, artık şimdi hınçla dolu yüreğjm. Daha
fazla öfkeliyim ve iyice bileniyorum ağızlannı
köpürterek dışlerini göstenne cesareti bulanla-
ra. Ben kendi adıma söz veriyorum. Uğruna ya-
şanunı verdiğin düşüncelere sahip çıkacağım.
onlan yaşatacağım.
Bu yobazlar seni yokettiklerini sanıyorlar.
Ama bilmiyorlar."bir gider bin geliriz, bizi vur-
mak kurtuluş mu? ''
Elif Yılmaz
Kahrolası o pazar günü
Işılday an yüzüne dokunmak
tsterdik, olmadı
EUerinden tutmak
Ak alnından öpmek
Sana sardmak isterdik, olmadı
Vesen
Masmavi gökyüzünden
Süzülerek du\ arlara
Değil aslında, oturdun yüreği-
nüze
Şimdi kentler, köyler
Binlerce mum ve
Karlı Sokak'ta bir üşüme
Ve şimdi düşüncelerinden ko-
pan bir sozcük
Gibi yayüıyor acı yüzleriınizde
İşte şimdi ağhyomz
Karanfiller ve biz
Aslında şiir de
Ve gözyaşlarımız
Yetmiyor hayatı karşüamaya
kocaman alkışlanmız
Vesen
Onurlu bir kalem hamalı
Avuçlannda gizlediğin güzel
bir ülkeye hasreti
"Çığlıklarımızla sırttanarak
taşıdın" diye
Layik görüunüştün "Sakın-
cab" kimliğine
Ve sanki şimdi ölümünle
Aykın bir fıil çekimi
Gibi yükseliyor hayat:
Ben sakıncahydım
Sen sakıncalıydm
Biz sakıncalıyız
İşte şimdi
Acının ağlanıaya vardığı yerde
Biriken gözyaşlan
Gibi sevgiyle yürüyoruz
İşte bak
Yürüyoruz
Rahat uyu
Çünkü artık biz
Hepimiz sakıncalıyız Uğur
Mumcu.
Ünal Ersözlü
ANKAIIANOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kırşehir'de...
Süleyman Cebeci, Ankara'dan yolladığı mektubun
zarfını bana, içini Uğur Mumcu'ya yazmış. 24 Ocak'tan
önce olsaydı, "Yanlışlıkla açıldı" deyip Uğur'a verirdim.
Süleyman Cebeci, belli ki mektubunu yayımlamam için
bana yollamış. Şöyle diyor Süleyman Cebeci:
"Sevgili kardeşim Uğur Mumcu,
Seni tanımaktan mutluydum. O gün sevgi ve saygı
duygularım, tarifsiz acılara dönüştü.
Tabutunun üstüne kırmızı karanfilleri attıktan sonra
sana Hölderlin'in şu dizeleriyle seslendim:
Böyle olması gerekiyordu/Böyle istiyor TannlVe ol-
gunlaşan zaman/Çünkü bir kez ihtiyacımız vardı/Biz
körlerin mucizeye.
Başka ne diyebilirim ki yürüdüm tabutunun ardından.
Sana kucak dolusu sevgiler. ilkbahar yağmurları kadar
rahmetler ilettim ve sonsuzluğa yolcu ettim."
Süleyman Cebeci'nin dizelerini yazdığı Alman ozanı
Friedrich Hölderlin (1770-1843) yaşadığı dönemde çok
az tanınmış, yüz yıl unutulmuş, değeri sonra anlaşılmış.
(AnaBritannica, cilt 2, sayfa: 234-235)
Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu'yla, Uğur'-
un doğum yeri olan Kırşehir'e gittik. Ceyhan Mumcu'-
nun eşi ressam Naciye Mumcu, Ankara Belediyesi'nden
Mustafa Demirci birlikte gittik Kırşehir'e. Toplantıyı Kır-
şehir Kültür Müdürlüğü düzenlemışti. Toplantıda Kırşe-
hir Valisi Neşet Kanyılmaz'la, Kültür Müdürü KadirTan
da konuştular. Konuşmalardan sonra, Vali Neşet Kan-
yılmaz'ın makamındaçay içerken, Uğur'un doğum kâğı-
dının örneğini getirip verdiler. Uğur 22 Ağustos 1942
Cuma saatgece Vde doğmuş. Babası Hakkı Şinasi Bey
titiz bir kişi olmalı, saatine dek yazdırmış doğum kâğıdı-
na. Ağabeyi Ceyhan Mumcu'nun anlattığına göre, Hakkı
Şinasi Bey, ebeyi çağırmaya gittiğinde, Nadire Hanım,
Uğur'u bir başına ebesız doğurmuş. Aradık, Uğur'un
doğduğu evi bulamadık, yıkılmış ev. İki ya da üç ev de-
ğiştirmişler Mumcular. Ceyhan Mumcu, oturdukları ev-
lerden birini buldu Onun önünde resim çektirdik. Kırşe-
hirliler, hemşerileri Uğur'un bir anıtını yapmayı tasarlı-
yorlar. Konuşmam sırasında, Emil GalipSandalcının 14
Şubat 1993 günlü Cumhuriyet'te çıkan, 'Fasülye tabağı-
nın içinden çıkan dost' başlıklı yazısını okudum dinle-
yenlere. Emil, Uğur'u ne güzel anlatıyordu. O yazıyı
kaçırmışsanız, bulup okuyun.
Emil Galip Sandalcıyla beni Yaşar Emretanıştırmıştı.
Yaşar Emre çocukluk arkadaşım; Tekelci Hasan Bey'in
oğlu. Emil Galip onun, Bayındtrlık Bakanlığı'nda, bir dai-
rede şefiymiş. Emil Galip'in o bakanlıkta memur olduğu
yıllar. Amerikalarda okumuş, gelmiş. Emil'in yönetici
olarak ilginç bir tutumu var; Emil bakmış, dairede odacı-
lar erken gelip, geç gidiyorlar:
- Olmaz böyle şey! demiş, haksızlık bu. Onlar da öbür
memurlar gibi, sekiz saatçalışacaklar...
Nasıl olacak peki? Sabahları bir saat erken gelip te-
mizlik yapacaklar, tamam. Ama, temizliği yaptıktan son-
ra, gidecekler Sonra, memurlar çıktıktan sonra, gelip
dairelerin temızlik işlerini yapacaklar. Evrakları kim ge-
tirip götürecek? Emil onun dakolayını göstermiş; herkes
kendi evrakını kendi götürecek! Yalnız genel müdürün
evrak taşıması yakışık almayacağından ona bir görevli
ayylmış. O kadar! Bunugörevliler çok sevmişler, herkes
ellerinde evraklar, gülüşerek birbirlerine gidiyorlar.
Odacılar da, o boş zamanda hale gidip limon satıyorlar!
Bu yöntem öylesinejutu/ırnuş. ki, Yaşar Emre söylerdi,
Emil Galip oradan ayrılıp gittikten sonra da sürmüş. O
daire, Emil gibi önemli kişiler de görmüş. Hepsinin ba-
şında o zaman, Kurtuluş Savaşı kahramanlarmdan
'Yüzbaşı Selahattin' (Yurtoğlu) varmış. Yüzbaşı Selahat-
tin'e tüm bakanlar, saygılıymışlar...
Emil Galip, 1960 öncesinde Hürriyet Partisi'nde miydi,
neydi, Yaşar Emre beni Yenimahalle kongresinde tanış-
tırmıştı. Yıllar süren arkadaşhğımız oldu Sandalcfyla.
Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin üyesiydi o da Uğur gibi.
Ben de istanbullara gittığimde, onun evinde yatardım,
zaman zaman. Ada'da, bir dairesi vardı, takılırdım:
- Bir de Ada'ya gelelim, yaşayalım! diye.
- Ge/ anacığım kal, ama öyle berbat ki, yaşar mısın bi-
lemem! derdi.
Emil Galip Sandalcı da gitti! Avustralya'dan, Melbo-
urne'dan Sevinç aradı; Emil'i görmeden, onunla teleforv
laşan Sevinç, ağlamaktan konusamıyordu. Emil'in
cenaze törenine katıldım; gözlemlerimi anlatmak iste-
rim.
Ceyhan Mumcu'yla yolda, Sadun Aren'i konuşuyor-
duk. Ceyhan'ın SBF'den öğretmeniydi Sadun Bey. Sa-
dun Bey'den örnek sözler anlatıyordu belleğinde kalan.
Örneğin:
- Vatan, her dikili taşa sahip olma bilincidir!
Sadun Bey, Bayındır sayrıevinde yangeç (by-pass)
ameliyatı oldu, dörtdamarı değişti, sekiz-on saat sonra,
gözlerini açtı; pazartesi günü yoğun bakımdan odasına
çıkacak. Bayındır sayrıevinin telefonu: 287 90 00. Sadun
Bey'e geçmiş olsun!
Devlet Bakanı Erman Şahin, buraya avlanmaya gelir-
miş: Şahin'le arkadaşları pek bir şey vuramadıklarından
Vali Bey, onlar dönünceye değin, tavukları kızartır hazır-
iatırmış. Söz verdik, ilkfırsatta Kırşehir'e gideceğiz...
•••
Düzeltme: "Kalamaki'deÖğle Yemeği" başlıklı Anka-
ra Notlan'nda, Esat İleri'nin soyadını Esat Bilir diye yaz-
mışım yanlışlıkla. Atatürk'ün milletvekillerinden Esat
ileri, 1920-1929 arasında Aydın milletvekili seçilmiş. Ho-
ca olan Esat Bey'e Atatürk, "Sen ilerici bir hocasın!"
diyerek, 1934te 7ten'soyadını vermiş.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Geleneksel Türk evle- 1
rinde, odalarda kapı ya-
nında bulunan yüklük. 2/ 2
Kuru soğuk... Mezopo- «
tamya'da kurulmuş eski
bir uygarlık. 3/ Yiğit, 4
kahraman... Engebe. 4/ g
Bir gösterme sıfatı... Pet-
rol Ihraç Eden Ülkeler 6
Örgütü'nün simgesi. 5/ -,
Güneydoğu Anadolu'-
nun bazı yörelerinde ye- 8
tiştirilen karaman koyvf- g
nu tipi. 6/ Yapraklan çay
gibi haşlanarak içilen bir Güney
Amerika bitkisi... Akıl. 7/Bir Oğuz
boyu... Fütüvvet şeyhi. 8/Osman-
hlarda gece bekçisi... Bir kâğıt
oyunu. 9/ Kadın elbiseleri yapı-
mında kullanılan çok sık dokun-
muş bir tür hafıf kumaş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Aylık... Yapının ya da arsanın
sınırlannı ve boyutlannı gösleren
harita. 2/ Kalçadan dize kadar
olan bacak bölümü... Avrupa
Uzay Ajansı'nın simgesi. 3/ Demet durumundaki ekinler...
Elektrik akımında yeğinhk birimi. 4/ Kâfı gelmeyen... Tuna Ir-
mağı"nda kullanılan bir çeşit yolcu kayığı. 5/ İradesizükten ileri
gelen sürekli cansızhk. 6/ Aşağı derece... Baryum elementinin
simgesi. 7/ Kaplıca... Bir şeyin yere bakanyani. 8/ Gizli tutulan
şey, sır... Afyon'un bir ilçesi. 9/ Gözleri görmeyen... Yüz, çehre.