Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 6 ŞUBAT1993 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Verginingüvencesi: Yetkili muhasebeci
Rzler, odalara kayıtlı muhasebeciler olarak işimizin
sorumluluğunu yüklendiğimiz ölçülerde, çok doğal olarak
yetki de istiyoruz. Yasal olarak... Ivedilikle.
YAHYA ARIKAN İst. S. Muh. MaliMüş. Od. Başk.
^ M
^ rgütlü olabilmenin.
f "^k sadece devlet merkezli
m M olması düşüncesinin
• • cağdışı kaldığı gıinü-
^ W müzde. muhasebeci
^^*^r kitlesi; ne yazık ki, iki
yıl: henüzaşkın birsüredirörgütlüdür.
60 küsur yıldır, Osmanlıdan kalan
•'katip" imajının gölgesi alünda
gelişemeyen, dahası horlanan meslek
kitlemız. doğal olarak bunca sorunu
çözümleyerek kurum olabilmenin
zorluklannı yaşamaktadır.
Doğru vergi bilinci
Kalbi delik doğan 3568 sayıb mes-
lek yasamızın çıktığı tarihten hemen
sonra l Ocak 1990'da kurulan ve bu-
gün ıçin on bin üyeyi kucaklayan oda-
mız, doğru vergi politikalannın oluş-
masında. doğru vergi bilincinın belir-
leyıasi olduğu düşüncesindedir.
Toplumun sosyal, siyasal ve ekono-
mik beklentileri gözardı edilerek uy-
gulamaya sokulacak her yasal önlem;
hedefleri sovut kılacağı gibi, gerçeği
önbas eden ycni bir sorunlar yumağı
olarak önümüzde duracaktır. Bu ne-
denle özellikle vergi kaçağının önlen-
mesınde ve verginin az kazanandan
az, çok kazanandan çok alınması gibi,
Türkiyenin sosyal ve ekonomik ger-
çeğiyle örtüşen bir gündem acilen be-
lirlenmelidir. Vergi kaybının önlenme-
si, adaletin sağlanmasına ek olarak.
idarenin ıyileştirilmesi de can alıcı so-
runlanmızdandır.
Bu nedenle önceiikle vergi kaçağı-
nın giderilmesine ilişkin görüşlerimizi
şöyle toparlayabiliriz.:
* İnsanlan vergi ödemekten uzak-
laştıran "yann ne olacağım?"' kaygısı.
bütün toplumu kucaklayan ve tek çatı
altında toplayan birsigorta müessesesi
ile acilen giderilmelidir.
* Trilyonlarca lira vergi kacağma
neden olan ve ne yazık ki siyasi ikti-
darlann tasurrufu altında oyuncak
olan götürü vergi olayında, mûkellef
sayısı hızla azaltılmalı ve süreç içinde
kaldınlmalıdır.
* Türk vergi sisteminin en önemli
sorunu, belge dûzeninin oturmamış
olmasıdır. Beyan yönteminin zorunlu
bir tamamlayıcısı olarak gördüğümüz
belge dûzeninin oturmasıru. ekono-
mik hareketleri kanıtlayıcı önemde
bulmaktayız. Vergi kaçağının önlene-
bilmesinin en önemli yolu budur.
* Vergi devletin güvencesi ise muha-
sebeci de verginin güvencesidir.
Muhasebeci, yapılacak barajlann
ve santrallann güvencesidir.
Muhasebeci, yararlı bir gelecek için
fıdanlık saydığımız okullann güvence-
sidir.
Muhasebeci, yol, su, elektrik gibi
yaşamsal bütün altyapının güvencesi-
dir.
Muhasebeci, dünden yanna devre-
deceğimiz onurlu, başanh, kıvanç du-
yan. esenliklerie bezelı bir Türkiye'nin
güvencesidir.
Mesleğe gûven
Bu noktada bir gerçeği dile getir-
mekte yarar görüyorum: Aralannda
rnutlaka görece bir özerklik olmasıru
öngördüğümüz, ama devletin sürekli-
liği esası açısından da eşgüdümün
unutulmaması gereken bir sacayağı
yardır. Yasama. yürütme ve yargı...
İşte bu noktada devlet. tasarrufunu
mesiektaşımıza güven bazında, ülke-
miz yaranna geliştirici, inanan ve inisi-
yatıf veren birmantıkla kullanmalıdır.
Karşılıklı güven temelinde ülkemiz ya-
nnlan ıçin çok önemli işbirliklerimiz
olacaktır.
* Meslek mensubumuzun varlık ne-
deni haline gelen "beyannamelerde
onayımızın olması" olayı bir an önce
yasal şemsiye altına çekilmelidir.
Hiçbır kişi ve zümre aklına estıği gi-
bi herhangi bir mesleği uygulamıyor-
sa, bu; muhasebecilik için de böyle
olmalıdır. İkinci bir iş yapmak isteye-
ne veya "ben kendi defterimi tutanm"
diyene, bu mesleği uygulama şansı ve-
rilmemelidir.
Verginin adil olması inanandayız.
Vergi verenin, gerçekten de parasının
kendisine yol. hastane, baraj ve benze-
ri hizmetler olarak geri döneceğine
inanması sağlanmahdır. Bu nedenle:
* Enflasyon, çalışan ve çalıştıran
için bir gider unsuru olmalıdır.
* İstisna ve muafiyetler hızlanan bir
süreçte kaldınlmalıdır.
* Her türlü gıderlerin indirimi ile
belge dûzeninin oturacağını ve dc her
türlü gelirlerin beyan edileceği reşit
olan herkesin vergi mükellefi olma
esası gündeme getirilmeüdir. Herkesin
herinsanın bankalarda, vergi dairesin-
de. nüfus idaresinde tek bir sicil numa-
rası olmalıdır.
* Özellikle KDV oranlanyla sık sık
oynanmamalı ve oranlar nihai anlam-
da saptanıp değiştirilmemeli...
Yetkisiz muhasebecilik; çok önem-
sediğimiz ve hükümetin tasarrufunu
doğru yönde kullanmasını ısrarla bek-
lediğimiz bir konu...
Sonuç
Evet, en cabuk çözümlenmesi gere-
ken sorun budur: Yetkisiz ve yasadışı
konumda olan bu korsan çalışma en-
gellenmelidir...
Sözleşme yapmadan defter tutan
yetkisiz muhasebeci, hem vergi kaça-
ğına neden olmakta, hem de tarife dışı
aldığı düşük ücretle haksız rekabet ne-
denidir. Sözleşmesiz ve büyük olasılık-
la da eksik bilgiler ile belge dûzeninin
sağlanamayacağı gerceginden hare-
ketle, bizler, odalara kayıtlı muhase-
beciler olarak işimizin sorumluluğunu
yüklendiğimiz ölçülerde, çok doğal
olarak yetki de istiyoruz. Yasal ola-
rak... Ivedilikle.
ARADABIR
MÜCAPOFLUOĞLU
Sahte Sofıı (Tartuffe)
Bir süreden beri Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'n-
de Fransız yönetmen Barbaz'ın yorumuyla tiyatrose-
verlere sunulan Moliere'in bu ünlü oyununu. Orhan Veli
Kanık Türkçesiyle 1975-76 tiyatro mevsimi başında, Is-
tanbul Şehir Tiyatrosu'nda, Genel Sanat Yönetmeni, ho-
camız Muhsin Ertuğrul'un onayını alarak Sahte Sofu
adıyla sahneye koymuş ve Tartuffe rolünü de üstienmiş-
tim. Çokfandır yerinde yeller esen, Beyoğlu'ndaki Yeni
Komedi Tiyatrosu'nda (eski Ipek Sineması) başlayıp (bu
tiyatro 800 koltuğu olan bir tiyatroydu), bir ay kadar dolu
dolu oynadıktan sonra Bayrampaşa, Gültepe, Fatih, Cte-
küdar tiyatrolarında perde açarak (haftada yedi kez oy-
nuyorduk) altı ay süreyle alkış toplamıştık. Bence artı ay
seyirci toplamamızın önemli bir nedeni de oyunun Tûrk-
çe karşılığı olan Sahte Sofu'yu afişlerimızde ve duyuru-
larımızda kullanmamızdır.
Aradan on yedi yıl geçti. RoJ alan değerli arkadaşla-
rım, Fuat işhan ve rahmetti Sibel Göksel başta olmak
üzere Samiye Hün, rahmetli Atıf Avcı, Atacan Arseven,
Ergun Kınal, Ayşin Atav, Yafçın Akçay, Mustafa Aslan
katkılarıyla Moliere'in Sahte Sofu'sunu başartya ulaştır-
mışlardı. Bu arada Turgııt Atalay'ın nefis dekorunu da
unutmamak gerekir. Afişi de Savaş Dinçel hazırlamıştı...
Tartuffe -Türkçesi Sahte Sofu-, Moliere'in en çok sah-
nelenen oyunlarından biridir. fstanbul Şehir Tiyatrosu'n-
da 1952-53 tiyatro mevsiminde Max Meinecke'in,
1964-65 tiyatro mevsiminde de Coşkun Tunçtan'ın yoru-
muyla. gene Orhan Veli Kanık Türkçesiyle sahnelen-
miştir.
Moliere bu oyununu ilk kez 1664 yılında üç perde ola-
rak yazmış, sonradan genişletip beş perde yaptığı oyu-
nu 1669da sahnelemiş, ama nasıl? Sahte Sofu (Tartuffe-
Tartüf) kuşkusuz dinset ikiyüzlülük temasıyla ilgifidir.
Oyunu yorumlarken, izleyiciyi o yılların tarihsel olayları-
na götürüp Sahte Sofu yergisinin içyüzünü anlatmak ge-
rekiyordiye duşündüm. Bu nedenle oyunu 1975te sah-
nelediğimzaman, Cleanteasoylettığim kısabirprolog-
la (öndeyiş) seyircinin oyuna katıhmını kolaylaşhrmayı
amaçlamıştım. Moliere'in bu yergisinin en belirgin nok-
tası. Kutsal Kitapörgütü'dür. Buörgüt, 1627dekurulan
ve 1660 yılında artık Fransa'yı baştan başa etkileyecek
duruma gelen gizli bir örgüttür. Amacı, gerçek dinsel
inançları istismar etmek, yobazlığı desteklemek ve ah-
lak kurallannı kendi açısindan sözde gelıştirmekti Bu
amaçlar uğruna, bu gizli örgüt çok kişiye onanlamaya-
cak zararlar vermişrir, çünkü insanların gizli hayatını
gözetteyen bir "dinsel polis" kadrosu içermekteydi. Bu
grup için yapılan eleştiri ve genel düşün şöyleydi:' Ajan
olarak kullandıkları yobazlar, ruhların selameti uğruna
akla gelmedik yollara sapmakta, amaçlarının kutsallığı
iddiasıyla düpedüz pis işlere el atmaktaydılar."
Moliere 1664 yılında Tartuffe oyununu sahnelemeden
önce birkaç kişiye okur. Bunun üzerine bu gizli örgüt de
hemen saldmya geçer. Tart/şma öylesine kızışır ki so-
r.unda XIV. Louis, Tartuffe'ü yasaklar. 1667'de Moliere,
karşıt görüşieri silmek amacıyla oyunu tekrar ele alıp
değiştirir, ama gene yasaklanır. Tartuffe'ü rnutlaka sah-
nelemeyi düşünen Moliere, oyunun sonuna doğru Tar-
tuffe'ü tutuklamaya gelen resmi görevliye, "bu tür örgüt-
lerin bulunmamasının Fransa'nın yaranna olacağım,
kralın onların yardımı olmaksızın da gerçeği yalandan
ayırt edebileceğini" söyletir ve Tartuffe'ü yasaklanmak-
tan kurtanr.
Moliere, tüm oyunlarında olduğu gibi Tartuffe'te de
dengeli bir yaşam görüşü savunmaktadır. Gerçek din-
darlık eğlenceyi ve keyfi yasaklamaz, ancak iyi ve akıllı-
ca uygulanmasını öngörür. Gerçek dindarlar, dinsel
söylevlerle değil, iyi bir örnek sağlayarak dünyayı dü-
zeltmeye yönelir. Oyunda bu düşün şöyle anlatılır: "Tan-
ndan çok Tanrı yanlısı olanlar, Tann'nın yolunu göste-
ren kişiler değildir..."
Sahte Sofu'nun gerçek karakteri hakkında herhangi
bir yanılgıya düşülmesini önlemek için Moliere birinci
perdede henüz Tartuffe görünmeden, "mantiklı karak-
ter" olan Cleantea (oyunda Motiere'in görüşüne en
yakm karakterdir) uzun bir tirat söyletir. Bu tiratla da
gerçek dindarlık, sahte dindarlıktan ayırt edffmektedir.
Oyunun genel çizgisi, inanmış saf bir dindarın, bir sahte
sofunun ağına düşüp dolandtnlmasını işler. Moliere'in
tüm oyunlarında olduğu gib» tema gûldürü unsurlanyla
sunulur.
OKURLARDAN
Hesap vepmekten kaçamazsnz
Radyasyon sorumlulannın tartışıldığı şu günlerde, merak
edip o yılın gazete haberlerini araştırdım. Hemen usuma
Semra Somersan"ın TAEK Başkanı Prof. Dr. Ahmet
Yüksel Özemre ile yaptığı söyleşı geldı.
Bakınız Prof. Dr. Özemre. "Niçin sizden başka
kimse Çernobifın Türkiyedekı yansımalan konusunda
konuşamıyor? Oıoriter bir kışi mısıniz?" sorusunu, "Hem de
nasıl! Tabii otontenm. TAEK'de Çernobirie ılgili olarak
benden başka kımsenin konuşmaması ıçin benemirverdim
diye yanıtlıyor.
Şımdi Sav ın Özemreye soruyorum: Sayın Özemre. yetkj
sorumluluk gerektirir. Madem ki o zaman kimseyi
konuştunîıadınız. KamuoyununönündeTV'yeçıkıp
•'sorumluluk benım" diyebiiliyor musunuz?
VAHDİZENGİN
TARTIŞMA
S
ayın Oral Çalışlar,
Cumhuriyet'te
yayımlanan üstün
zekalı çocuklarla
ilgili yazı dizinizi
mesleğim gereği
ilgiyleokuyorum. 15yıllık
öğretmenim ve 8 yıldır hazırlık
sınıfı öğrencileriyle
çalışıyorum.
Özellikle son iki yıldır
güç ögrenen, uyumsuzJuk
gösteren çocuklar bilinçlenmiş
veliler tarafından psikologlara
taşıruyor. Ve bu psikologlann
bir ya da iki scans sonra
çocuklara koyduklan tanı
genellikle "üstün zekalılık"
oluyor. Maalesef veliler bu
konuda başvurrnalan gereken
yerleredeğıl de piyasada adı
duyulmuş. büyük paralar
karşılığında orada burada bir
konuyusakızyapıp
konferanslar veren "büyük" ve
"önemli" profesörlere veya son
derece tatlı konuşan ve
öğretmenlerin bu çocuklan
anlamayıp düşük not
vermelerinin son derece doğal
olduğunu, çünkü bu çocuklann
üstün zekah olup asıl eğitilmesi
gerekenlerin öğretmenler
olduğunu söyteyen, "sevgf'
sözcüğünü artık anlamından
saptırarak kullanıpduran ve
bir testte hemen çocuğun
IQsunuölçüveren
psikologlara gidiyorlar.
Hiçbir psikolog arkadaş için
suçlamada bulunmuyorum.
Ama bildiğim kadanyla üstün
zekalıbk bir testteölçülüp kesin
bir IQ rakamı (Hem de
buçuklu) verilemez. Bu iş o
kadar arttı ki neredeyse
çocuğunun sorunlan ile ilgili
olarak hangi veliyi çağırsam
bana çantasından çocuğunun
IQ test sonucunu çıkanyor ve
çocuğa nasıl yaklaşmamız
gerektiğıni (Psikoloğunun
onerdiği şekilde) anlatmaya
başhyor. Helegeçen haftalarda
buna benzerbirolay beni
çileden çıkardı. Adı önceki
yıllarda insanlan kobay olarak
kullanmaya kanşmış bir vakfın
tükenmez kalemle karalayıp
veliye verrniş olduğu IQ = 148
yazısı ve üç velinin gjdipde
üçünündeçocuklanrun üstün
zekalı olduklannı ortaya
çıkanveren psikoloğun
sonuçlan karşısında velilere,
"Hayret, demek biz bu yıl
burava ne kadar üstün zekalı
çocuk varsa toplamışız"
deyiverdim.
Kanımca 1Q ölcme işi bu
konuda uzman olan yerlere ve
kişilere bırakılarak dığerlerinin
elinden böyle bir yetki alınmaiı
ve anne-babalar bu konuda
aydınlatılmabdır. Yoksa yanljş
yönlendirilen anne-babalar ve
daha önemlisi, çocuklar, büyük
kayıplara uğrayacaklardır.
Saygılanmla.
SEMAÖZKAYA
İngiIizceÖgreüneni
HED
" BOZ • VAP'INIZI
ŞUBAT SAYISI İLE BIRLIKTE ALMAYIUNUTMAYIN!
PENCERE
Kadm ve Günah...
Geçmiş zamanlarda çok uzun bir süre 'kadm' ile 'gü-
nah özdeşti. Kutsal Kitap, bayanlara ilişkin yargılarında
acımasızdı. Ortaçağ'da cadt avı başladı.
Cadı kimdi?..
Kadm.
Büyücülük suçu yalnız kadınlar için geçerliydi. 15'inci
yüzyılda Papa 8'inci Innocent. yazılı bir buyruk çıkardı,
1484'te engizisyon mahkemesine büyücülük suçlarına
bakmakla görevti iki yargıç atadı. Yargıç baylar da otu-
rup bir ceza kitabı yazdılar.
Almanya'da 1450 ile 1550 yılları arasında 100.000 cadı
ölüm cezasına çarptırıldı.
Batı'da kadınla günah arasındaki sıkı fıkı ilişkiyi açık-
layan pek çok kaynak vardır.
Ingiltere'de Kral 1'inci James. cadı sorgulamalarına
katılmaktan zevk alıyordu. işkencede kadınlar çığlık çığ-
lığa bağırırlarken Kral, mutlu mu oluyordu?
Cadı olduğuna inanılan kadınları konuşturmak için ke-
mikleri parça parça kırılıyordu.
Kral yol gösterdi:
- Tırnaklannı sökün!..
16'ncı yüzyılda Ingiltere'de durum böyleydi; Kanuni
Sultan Süleyman'ın Kral 1'inci James kadar gaddar ol-
duğunu kim, hangi insaf sahibi söyleyebilir?..
•
Avrupa'da cadı kovuşturmalan 18'inci yüzyılın ikinci
çeyreğine kadar sürdü.
18'inci yüzyıl Aydınlanma Çağı' değil mi?
Ünlü tarihçi Michelet 18'inci yüzyıla Büyük Yüzyıl' di-
ye adbiletakmışn
Kara Avrupası'nda son cadı odun ateşi üzerinde yakı-
lırken takvim 1718'i gösteriyordu.
Voltaire 24 yaşındaydı..
Oiderot5yaştnda..
Peki, kadm cadı diye yakılırken, toplumun saygın kişi-
leri ve sıradan insanlan ne yapıyorlardı?
Tarihte çoğu zaman görüldüğü gibi kimiteri işkencele-
ri destekliyor, kadınların yakılmasına göz yumuyorlardı;
kimileri de cadılar yakılırken seyrine bakıyorlardı. Kimi-
leri de bu vahşete karşı çıkmaya çaltşıyorlardı. Karşı
çıkanlar toplumun gerici kesimlerince lanetleniyorlardı:
- Sen de ruhunu şeytana sattın!..
Tartışma başlamışti.
'Büyücüdür' suçlamasıyla kadınların engizisyon mah-
kemelerinde yargılanıp yakılmasına karşı çıkanlar azın-
lıktaydılar; 'Ilericiler' Kutsal Kitap'ta yazılan her şeyin
doğru olmadtğını söyleyecek kadar ileri gittiler.
Gericiler bağırıyorlardı:
- Dans ediyorlar, tiyatrolar ortalığı sarıyor, büyücülü-
ğü cezalandıran yasalar kaldırılıyor. Oysa tannnın buy-
ruğu kesin: Büyücü kadm yakılır.
Ingiltere ve Iskocya'da büyücülüğü suç sayan yasa
1736'dakaldınldı.
•
Kadın, günah demek...
Insanlık böyle düşündü uzun süre, Hıristiyanlık şeyta-
nı kadında aradı.
Tarih kitaplarında okuduğumuz cadı avı, şimdi bize tu-
haf ye ters geliyor. 18'inci yüzyılda Avrupa'da kadınlar
odun ateşinde yakılırken toplumun seçkinleri, olan bi-
tenlere uzaktan bakıyorlar, seslerini çıkarmıyorlardı.
Hepböyledir..
20'nci yüzyıl TürkJyesi'nde çoğu insan da kadını çuva-
la kapatmak için seferber değil mi? Kadını ikinci sınıf
yaratık sayan düşünce, bugün bile dünyanın dört yanın-
da kol geziyor.
Şaşmayalım..
Voltaire'in yaşadığı Fransa'da kadını odun ateşinde
yakanlar vardı; Atatürk'ün yaşayıp geçtiği bir Türkiye'de
kadını çuvala sokmaya çalışanlartn varlığına şaşılmaz.
Sonuçta, elbet kadının tehlikeli ve sakıncalı bir yaratık
olmadığı anlaşılacak...
Sevgili
UĞUR
MUMCUBiz, Atatürkçü, çağdaş ve laik
düşünceyi savunanlar,
kişiliğinin ve görüşlerinin
önünde saygıyla eğiliyoruz.
ATATÜRK'ÜN KURDUĞU
BANKA ÇALIŞANLAREVDAN
BİR GRUP
Atatürk devrimlerinin ve laikliğin yılmaz
savunucusu, özgür ve çağdaş düşüncenin, insan
haklarının simgesi, örnek insan
UĞUR MUMCU'nun
katledilmesini şiddetle kmıyor, ailesine ve
demokrasiye inanan tüm insanlara başsağlığı
diliyoruz.
İ.Ü. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESt
MENSUPLARI
özgürlük ve demokrasinin
yılmaz savaşçısı
UĞUR MUMCU'nun
katledilmesini lanetliyoruz...
M.Cuına Yılma.., Mnharretn Koçak, Cebdi Yıldınm,
Tevfık Özdemir, Masiafa Meıda. Kemai Acun, Şttkrtt
Sevim, lsmail Güne^, \ihat O'vif, tımail Akkurt,
N.Kemal Bndaklı, Abdullah Caodemir, Metin Öxftin,
Sül«yman Karafttsel, Mustafa Altuıtaf, Muuafa Harat,
Htwı Yıldu, Ali Rua Akay, Haaao Tky
ŞANUURFA TÜNELLERt