Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT1993 CUMARTESİ
14 DIZİ
Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Musa Anter cinayetlerini Hizbullah yetkilisi şöyle açıklıyor:
Alay edenler cezal
-a-
Hizbullah bölgcdeki ilk eylemlerini
kendilen ile aynı düşünce çizgisinde
olmayan Müslümanlara karşı gerçek-
leştirdi. Bu kışiler arasında imamlar
da yer alıyor.
Gercek dergısine Dursun, Üçok ve
Anter cinayetlenni üstlendiklerinı açı-
klayan Hizbullah yetkilisi. asıl hedef-
lerinin kıyamı gerçekleştirecek güçleri
yaratmak olduğunu söylüyor "Siz
bizden şurda vanz. burda vanz deme-
mizi istıyorsunuz. Buna gerek yok.
Hizbullah'ı karşısına alan zaten nere-
lerde olduğumuzu görüyor. Bizde ha-
reket bu aşamada irşad hareketi degil.
Elbette düşünceyı anlatınz, ama o in-
san, anlattıklanmıza ıhanet ederse.
yani örgütümüzün önündeengel teşkil
oluşturursa ilgılı birimlerimiz de onu
halleder. Bu birörgüt de olabilir. Yani
kim olduğu fark etmez."
Yetkib. TC'nin kutsal değerleri olan
laiklik ve demokrasiye saldırmalan
gerektiği mancında.
"'lslami hareket önce
tebliğ, sonra hicret ve en
sonunda cihad üzerine
kuruludur.. Biz ne za-
man ki inançlanmızı ha-
kım kılarsak -ki bu da
İslam devrimidır- kavgamız o zaman
bitecektir. Türkıve bizim için birceza-
evidir. Biz her halükarda savaş ha-
lindeyiz ve cezaevinin duvarlannı
yıkmak zorundayız. İnançlanmıza dil
uzatanlann hesabını görûyoruz..."
Yetkilı, Hizbul-Kontra olaymdan
çok rahatsız olduklannı belirtiyor:
"Bunu rejım bilinçli yapı>or. Bakın
PKK-Hızbullah çatışması başladı. İki
taraf birbırini vuruyor. PKK biliyor ki
Hizbullah vurmakla bitmez. Ama
PKK'nın bu olaylan, bir de birimleri-
ne ve halka anlatması lazım. O zaman
Hizbullah devlet destekli demesi gere-
Kır Peki bunu kimin oluşturması ge-
rekli. Elbette devletin destek veriyor
gibi davranması lazım. Devlet de bizi
desteklı\or gibi davranıyor. Hatta "bi-
zim de^icğımizde' dıyor.
Dursun. Anter ve Üçok cinayetlen-
nin nedenlerini ise şöyle acıklıyor Hiz-
bullah yetkilisi: "Musa Anter ökiürül-
meden birkaç gün önceki yazısında
İslam'a saldınyordu. Hizbullah'ı reji-
min kontrgerillası olarak suçluyordu.
Hizbullah'ı İslam'ın soytansı diye ad-
landınyordu. Bölgedeki halkımızın.
insanlanmızın inançlan ıle oynuyor-
du. Hiç kımse bu inançlanmızla alay
edemez. Turan Dursun da, Bahriye
Üçok da aynı şeyi
yaptı. Onlar da alay et-
tiler ve bunun için ceza-
landınldılar. Gazetecı-
ler, basındakiler de ol-
madık yağmalamalara
gidiyorlar. Hadlerinı aşıyorlar. Yani
bu durumda hak etmiş olmuyorlar
mı? Ki biz defalarca uyardık. Ama
dinlemediler... Önce de söyledim, kim-
se bizim inançlanmıza saldıramaz, dil
uzatamaz. Dillerini sökeriz. Aynca
olayı basın mensubu falan diye de ayı-
rmamak lazım. Çünkü bir bütün ola-
rak ıçersındeyız."
Yetkili, Anter'in öldürülmesiyle il-
gili olarak "cinayeti polisin işlediğine"
dair iddialan ise "önemsiz" buluyor:
"Tetiği kimin çektiği önemli değil. Siz
bunun doğruluğundan emin olamaz-
sınız ama önemli değil, yani cezalandı-
nlmasına karar verilmiş. Uyanlmış
Tetiği çekenin polis olduğunu söyle-
mek neyi değiştirir?"
Eylemlerden sonra örgüt adına açı-
"Musa Anter öldürülmeden birkaç gün önceki yazısında
İslam'a saldınyordu. Hizbullah'ı rejimin kontrgerillası
olarak suçluyordu. Hizbullah'ı İslam'ın soytansı diye
adlandınyordu. Bölgedeki halkımızın, insanlanmızın
inançlan ile oynuyordu. Hiç kimse bu inançlanmızla
alay edemez. Turan Dursun da Bahriye Üçok da aynı
şeyi yaptı. Onlar da alay ettiler ve bunun için
cezalandınldılar.
bağlantı var mı yok mu sorusuna ge-
rek yok. Hizbullah bir bütündür. Bu-
gün Doğu'daki Hizbullah. Batı'da bir
sorun olur. diğer İslamı gruplarla bir
araya gelir ve ortak savaş verir..."
Uzlaşmak gibi bir dertleri yok.
'PKK kırgerillası ise bizde şehirgeril-
lasıyız. Allah'ın dininı ıkame etme ko-
nusunda hangı güçle. kimınle hede-
İSLAM ÜLKELERİNDE TERÖR ÖRGÜTLERİ
MVRATARIN FENNİÖZALP
klama yapılmasına da "gerek yok"
yetkilıye göre: "Bu_ zaten biliniyor.
Bunlar bir infazdır. Örneğin Silvan'da
Ibrahim Hoca'nın katilinin nasıl infaz
edildiğını herkes biliyor. Cizre"de
Molla Zeki'nin şehit edılmesinden
sonra infazlann niçin yapıldığını her-
kes biliyor. Yani bir olay oluyor, biz
arkasından yapıyoruz. Bunu herkes
biliyor. Elbette hepsi önceden tespit
edilmişlerdir. Eli-
mizde bir prog-
ram vardır. Ama
uluorta ınsanımız
yok. İnsanlanmız
üç-dört ay hiç
dışan çıkmayabi-
lir. Gizlenir."
Hizbullah,
özellikle Diyar-
bakır ve çevresin-
de İlim Kıtabevi
adı altında kur-
duklan yayınev-
leriyle faaliyet-
lerine başlamış.
PKK ıle başlayan çatışmadan sonra
bu legal bağlantılannı kapatmak zo-
runda kalmışlar. Hizbullah adını da
ıstemeye istemeye kabullendiklerini
belirtiyor yetkili. "Farklı olduğumuzu
herkes biliyordu. Ve biz tamamen giz-
lilik koşullanna uyuyorduk. İsimle
kendimızi tanımlama gereği duy-
mamıştılc.
Şeyh Zeki'nin bu örgüte mensup oldu-
ğu bildiriliyor.
Suriye'ye karşı etkinliklerini yürii-
ten Müslüman Kardeşler'e Türİciye'-
nın ılgisinin PKKnın gelişmesine ko-
şut bir biçimde arttıgı söyleniyor.
2000"e Doğru Dergisi'nin son sayısın-
da yer alan bir iddiaya göre, Hatay'ın
Reyhanlı ve Yayladağı sınır kapılan
bu örgüte açıldı. "1986'da Suriye'de
"İslami hareket önce tebliğ, sonra
hicret ve en sonunda cihad üzerine
kuruludur... Biz ne zaman ki
inançlanmızı hakim kılarsak -ki bu da
İslam devrimidir- kavgamız o zaman
bitecektir. Türkiye bizim için bir
cezaevidir. Biz her halükarda savaş
halindeyiz ve cezaevinin duvarlannı
yıkmak zorundayız. İnançlanmıza dil
uzatanlann hesabını görûyoruz..."
İran'la bağlantı
İran'la bağlanülan olup olmadığına
ise şu yanıtı venyor:"Yani bağlantı
vardır. Hukukumuz, ilişkimız vardır.
Çünkü biz küfrün tek millet olduğuna
ve buna karşı verilecek savaşın bir bü-
tün olduğuna inanıyoruz. Bunun için
fımiz çatışırsa engel teşkil ederse bizim
için düşmandır. Bu hareketın hanr-
lanmasında önümüze çıkan unsurlan
ortadan kaldırmak için bir hazırhğı-
mız baştan vardı. Bu unsurlardan biri
bugün PKK oldu, ama önceden Istan-
bul'da, Ankara'da da karşımıza çı-
kanlar oldu... Biz düşmanlanmızı iyi
tanıyoruz. onlar bizi tanımıyorlar..."
Suriyeli Müslüman Kardeşler
Müslüman Kardeşler örgütünün
Türkiye'deki mensuplannın da Hiz-
bullah'ın kanatlanndan birinde yer
aldığı belirtiliyor. İstanbul'dakı Sina-
gog saldınsını azmettirdiği ileri sürü-
len ve kendisi de daha sonra öldürülen
iki yolcu otobüsünde patlayan ve on-
larca insanın ölmesine yol açan bom-
balama olayını. Müslüman Kardeşler
üyesi iki Türk kardeşin, MÎTin bilgisı
dahilinde gerçekleştirdiği ortaya çıktı.
Bu ıkı Türk'le birlikte yakalanan Sun-
yeli Müslüman Kardeşler ü>eleri, ver-
dikleri ifadelerde bombalan Türkiye'-
den getirdiklenni de belirtiyorlar ve
şöyle dıyorlar: 'Türkiye sınınna yakla-
Amasya'daki askeri bırliklere yollu-
yorlar'."
Müslüman Kardeşlerın kendilerine
Ehven-i Müslimin diyen bir bölümün
ise son aylarda yenıden örgütlenerek
Hizbullah'a karşı bir pohtika oluştur-
duklan da ileri sürülüyor. Derginın ıd-
diasına göre geçen aralık ayı başla-
nnda Bağlar semtinde Koşuyolu civa-
nndaki camide Hizbullahçılar ve
Müslüman Kardeşler top-
landılar. İmam. Hizbullah
propagandası yapmca
imamı dışan atmışlar.
Müslüman Kardeşler,
özellikle Diyarbakır, Urfa
ve Batman gibi yerlerde
örgütlenmelerine hız ka-
zandırmışlar.
Elaağlı Hacı Müslüm'-
ün başkanı olduğu ve Hız-
bullah'ın da dcsteklediği
Aczmend Grubu adlı bir
örgütün de 6 şubat cumar-
tesi günü Ankara'da bir
yürüyüş yapacaklan öne
sürülüyor. Kendilerine
simge olarak asayı seçen grubun gös-
terilerini cllcrindc tuttuklan asalan
başlannın bir kanş yukansında tuta-
rak yaptıklan belirtiliyor. Yürüyüş
için Güneydoğu'da Hizbullah'ın
adam toplama faalıyetı yürüttüğü
söyleniyor. Çevre illerden ve İstan-
bul'dan birçok yandaşının otobüslerle
Ankara'ya geleceği belirtılen Acz-
mend Grubu'nun da önce Turgut
şan Müslüman Kardeşler telsizle du- Özal'ın Malatya'da yaptığı gezi sıra-
rumu bildiriyorlar. Sınırdakı Türk sında ve Ankara'da yapılan 30 ağus-
devriyelerine dost birlıklerin geldiği ve tos törenlerinde de gösteri yaptığı ıd-
ateş açılmaması uyansı yapılıyor. dia ediliyor.
Müslüman Kardeşler'ı sınırda Türk ^ ^ ^ ^ ^ _ ^ ^ _ _ ^ ^ ^ _ ^ ^ _ _ ^ _
yetkilileri karşılıyor ve askeri eğitime
gelenleri Hatay, Kayseri, Konya ve BİTrt
Amacımız islam devTİmidir diyor bir Hizbullahçı ve ekliyor, "ınancınuza dil uzatanlar cezalannı çekti.
Iran'dakikamplarneredençıktı?İçişleri Bakanı İsmet Sezgın'in yakalanan te-
rörisüerin İran'da Tahran ile Kum kentleri
arasında bulunan bir kampta iki ile dört ay
arasında eğitim gördüklerini açıklaması üzenne
bütün gözler Iran'a çevrildi. Pekı bu kamplar
neyin nesi?
Ne zaman kuruldular?
İran-Irak Savaşı başladıktan kısa bir süre
sonra Devrim Muhafizlan yetışürmek için
kamplar açmaya başladı. Ancak Devrim Mu-
hafızı olarak yetiştirilen gençlerin bir bölümü-
nün şehir gerillası ve terörizme yönelik eğitim
görmeleri için 1980 sonbahannda Tahran'ın
kuzeyinde bir kamp açıldı.
Beyaztt'taki
UzJbuBahçüar
Israil'in Hizbullah lideri
Şeyh Musavi'yi öldürmesi
üzerine Türkiye'de de
gösteriler yapıldı. Ellerinde
Şeyh Musavi'nin resimlerini
ve Hizbullah bayraklannı
taşıyan göstericiler,
Hizbullah'ın Türkiye'de de
örgütlendiğini belgeliyor. 21
Şubat 1992 cuma günü,
yaklaşık iki bin kişilik bir
grup, Beyazıt Camii'inde
Şeyh Musavi için cenaze
namazı kıldıktan sonra
gösteri yaptı. Namazdan
sonra tekbir getiren grup
'Şehit Abbas Musavi
ölümsüzdür",
'Muhammed'in ordusu,
kafırlenn korkusu',
'Kahrolsun Siyonist
kafırler', 'Kahrolsun
Amerika' sloganlannı attı.
Göstericiler lsrail bayrağı
yaktıktan sonra dağıldı.
Kampta ilk kurslar şubat 1981 'de başladı.
Gerilla eğitiminin yani sıra mollalar yoğun bir
dini eğitim veriyordu.
Daha önce, Devrim Muhafizlan kamplan-
nda eğitim gören 18 - 25 yaş arasında gençler bu
kampta yurtdışı terör eylemlerine hazırlandı.
Kampı yöneten mollalar, kurslarda askeri
yön kadar fikn eğitime de ağırlık veriyordu.
Istenen, kabul edilmiş normal savaş kurallanna
uymayı düşünmeyen kendini adamış savaşçılar
yetiştirmekti. Mollalann dini eğitiminin en
önemli amaçlanndan biri gençlerin devrim adı-
na ölmeye ve öldürmeye hazır olmalannı sağla-
maktı.
Daha sonra çok sayıda kamp açıldı. Kamp-
larda yetiştirilen gençler. önce İran'da İslamcı
Marksist direnişçilere karşı savaşanlara katıldı.
1982'den itibaren ise kamplarda eğitim görenle-
rin yurtdışma ihraa başladı.
Gençler önce, Irak hatlanrun arkasında ey-
lem yapmaya ya da Irak rejimine karşı sabotaj
düzenlemeye gönderildi.
Irak'ı Lübnan'daki terörist faaliyetler izledı.
Lübnan'da Hizbullah'ın örgütlenmesiyle birlik-
te, kamplarda yetişürilmiş gençler Lübnan'a
gönderildi. Aynca, Lübnanlı Şii gençleri eğit-
mek için Güney Lübnan'da kamplar açıldı.
İran'daki kamplarda yalnızca İranlı gençler
yeüştirilmedı. Müslüman ülkelerden gelen
gençlerin yani sıra Müslüman olmayan birçok
örgüte de Iran'da üs sağlandı. Bunlardan biri de
Türkıye'ye karşı eylemler düzenleyen Ermenı
örgütü ASALA'dır. 1984 yılı sonuna kadar
ASALA'nın Batı Azerbeycan'da iki kampı
vardı. Türkiye ile İran arasında yapılan antlaş-
ma sonrasında kamplar Lübnan'a nakledildi.
İran-Irak Savaşı'nın sona ermesinden sonra
İran kamplan kapatmadı.
İslam Devnmi'ni ihraç etmek amacıyla, çok
sayıda Türk gencı dahil olmak üzere çeşitli ülke-
lerden gelen gençlerin eğitimi sürdürüldü.
HEDEFİSRAİL
HizbuBahçıhmn
intikam yenuıü
, Şeyh Musavi'nin ötdürünesinden sonra Beyazrt'ta gösteri yapıkh.
Hizbullah'ın Lübnan'daki dini lideri Şeyh
Abbas Vlusav i'nin geçen > ıl 16 şubatta
ötdürübiKSİ, Hizbullah ile İsrail arasında,
arabklaria avlarca süren çetin çarptşmalaruı
baştamasına neden oldu.
Şeyh Musavi, HizbuUah uderliğine Eylul
1990'da Tahran'da > apüan toplantıda
seçibnişti. \1usa\i. ılımlı bilinmesİDe karşuı,
özelükk Güney Lübnan'da tsrail'e karşı
saldınlann artmasında etkili olmuştu.
lsrail, Şeyh Musati'yi bir helikopter
saldırısıvia cezalandırdı. ^ edi araçtan otuşan
konvoya yapılan roket saldırısında Musavi iie
birlikte aynı araçtaki kansı. oğkı ve
konYoydâJü dört konıma da öldü.
HizbuUah bunun üzerine ••intikam andı" içti.
Israil'e karşı topyekun sa> aş ilan eden
Hizbullah tsrail'e roket saldırriarı baslattı.
tsrail, buna uçak saJdınlanyla karşılık verdi.
Soora taok birtikleriy le Güney Lübnaa'a
girdi. tsrailIn Güney Lübnan'a girraesi
Ortaöoğu'y u ayağa kaldırırken. Hizbullah
roket saMrılarıy la İsrailrçlerini> urmayı
sürdürüyordu.
19 Mayk 1992'de, Hizbullah'ın tsrail
tarafından desteklenen Güney Lübnan milis
ordusuna saldınnasıy la y eniden şkldetlendi.
Çarpısraalann şktdetlenmesinden rahatsız
olan Lübnan hükümeti. İran'a bir çağnda
butunarak Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki
faatiyetlerinindurdurulmasını istedi. Beynıt'u
ziyaret eden İran Dtşişleri Bakanı \li Ekber
V elayeti ile y apdan görüşmelerde, Güney
Lübnan'da gerginliğin hızla tırmanmakta
olduğu betirtiMi. Ancak \ elayeti, kesin bir
taahbütte bulanmaktan özenle kaçındı. İran
Dtşisleri Bakanı, görüsmeierden sonra y aptığı
basın topUntsında şu açıklaraayı y aptı: "İran
İslam Cumhuriyeti,siyonist İsrail
saldırganlığına karşı savaşan Hizbullah'ı
elindeki tüm olanakmiaria desteUemeye
de>am eoecektir."
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Srası GeWikçe._
Kimi okur mektupları vardır, okurla yazar arasında
kalmaz, öteki okurlara da taşar. Bilgi verir, bir anıyı yan-
sıtır, kapalı kalmaz. Şiar Yalçın dostumuzdan arada bir
böyle mektuplar alırım, işte onlardan biri:
"Cemal Süreya ile ilgili yazın ve mersiyesi beni duy-
gulandırdı. Yeni şiirle pek başım hoş değildir, ama rah-
metliyi beğenir ve severdim. Nur içinde yatsın (nasıl
oluyorsa)! Yır'a gelince, bunu ben gayet iyi bilirim, bir de
ufak anım vardır. Sene 1950 veya 51. Bir dostum delale-
tiyle Nurullah Ataç'ın, Saraçoğlu Mahallesi'ndekı evine
gittim, yanımda da o zamanki karım Ferha (Atatürk'ün
Nutkunda adı geçen, milli mücadeleye emeği gevanler-
den Bursalı Osman Nuri Bey'in kızı). Ben 26-27 yaşlann-
da bir delikanlı, üstat 50-55 yaşlannda. Şiirden, dilden
falan söz ederken üstada takıldım, dil devriminin bir ha-
ta olduğunu, eski edebiyatımızdan koptuğumuzu, abuk
sabuk, çirkin kelimeler icat edildiğini falan söyledim.
Ben de o zaman fanatik bir Yahya Kemal ve divan edebi-
yatj hayranıydım (bugün de öyleyim, ama artık yaşımız
buna müsait!)
Hiç unutmam, bana aşağı yukarı şunları söyledi:
"Yahya Kemal eski edebiyatı iyi bilmez! Bir gazelinde
'Böyle beş beyti bu guyende redif üzre Kemal/ Naili söy-
lese bir aiemi mana söyler' der. Oysa alemi mana eski
dilde rüya demektir Burada ise Yahya Kemal bunu
bambaşka bir anlamda kullanmış. Yeni Türkçenin
ahenksiz olduğunu, bülbüle sanduvaç, şiire yır dediği-
mizi söylüyor ve bizi kınıyorsun. Bunlar izafi şeylerdir.
Kulağınız alışrnamış da ondan. Kelimelerin mutJak
ahengi olmaz. Yır'ı beğenmiyorsunuzda kır'ı niye beğe-
niyorsunuz. Bayıla bayıla kırlara gidiyorsunuz. Kır'ı şiir-
de kullanıyorsunuz. Sanduvaça gelince, bayıla bayıla
yediğiniz hazır yemeğin adı sandviç değil mi? Ona niye
itiraz etmiyorsunuz?"
Tabii ben şaşırdım kaldım, kem küm ettim, sandviçin,
yemek yemeye vakit bulamayan kumarbaz Ingiliz lordu-
nun adından geldiğini falan söyledim, ama neticede bir
tatsızlık oldu (...) birbirimizi ikna edemeden ayrıldık."
Eskiden kimi köşe yazarları vardı, köselerinde birbir-
lerinin yanlışlarını çıkarırlar, elden geldiğince de bunları
düzeltirlerdi. Anımsadığıma göre Ulunay (Refii Cevat)
Burhan Felek, M. Turhan Tan, Hakkı Süha Gezgin, An-
kara'da Ulus gazetesinde Yankılar' köşesinde (T.l) tak-
ma adıyla yazan Nurettin Artam bu yazarlardandı.
Yanlış çıkarırlardı, ama kendilerinin de yanlışlan olur-
du, yüzlerine vurulduğunda aldırmazlar, yüzlerini öte
dönerlerdi.
Şiar Yalçın'ın nicedir böyle 'dil köşesi' özlemi var. Eş
dost bir olup bunu bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Doğru-
su. belalı bir iştir diye çekiniyoruz da... Kim yanlışını
görmek ister!
Köşe yazarlığının da bir kökeni vardır. Sanıyorum kö-
şe yazarlığı, hızını Bektaşi fıkralarından alıyor. Zaten
Bektaşi öykülerine de fıkra demezler mi'' Babaerenlerin
her nefesi bir fıkradır. Köşe yazarlarının pirleri, sürgit
Bektaşi fıkralarından esinlenirler. Ahmet Rasim üstadı-
mız başta gelir. Üstat Rasim anlatır:
•Korgani Hasan adıytatanınmış eski Bektaşilerden biri
(her akşam yüz dirhem rakısını yetmişine kadar içmiş)
dermiş ki: "Ben öyle asma çubuğundan atlayıp sarhoş-
luk taslamayı dinlemem. Senin rakı dediğin yarım okka-
lık olmalı. Yanında da bir paket tütün, meze olarak da,
mevsim meyvelerinden biri yeter."
"öteki yiyecekler?.."
"Onlar meze değil, yemektir?"
Balıkhane emiri de atılır:
"Bunca yıl balıkhanede bulundum, hiç bir zaman ba-
lıkla mezelenmedim. Hep taze meyve..."
"Kavun, beyazpeynire ne buyrulur?"
"Bekler" demiş, meze bahsini kapatmış. Içkicinin, ka-
vun-beyazpeynir üstüne çok fıkrası vardır. Onu burda
keselim... Köşeyazısı bu, uzargider...
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAIS SAĞA:
1/ Hûseyin Rahmi Gürpı-
nar'ın bir romanı. 2/ Ala-
turka müzikte tempo...
Uzun ve yorucu calışma.
3/ Pamuİc ipliğini ya da
bezini bol ve soğuk suyla
yıkayarak ağartma işi. 4/
Kızıl tüylü bir kuş... Be-
lırli bir iş ya da hizmeti 6
başarabilecek güçteki en -,
küçük askeri birliğe veri-
len ad. 5/ Boğa güreşı 8
yapılan alan... Oyunda n
cezah çocuk. 6/ Gereğin-
de kullanılmak için saklanan ta-
hıl Su. 7/ Eski dilde derinlikler...
Kemırgen bir hayvan. 8/ Makbul
bir sıcak ülke meyvesi. 9/ Yön gös-
termek için belli yerlere konulan
işaret... Bir çeşit pelte.
YLKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Orhan Kemal'in. fılme de akta-
nlmış bir romanı. 2/ Bir görevin
yürütülebilmesı için merkez ola-
rak secilen yer.... Topraş kazıp
siper yapmak. 3/ Üfürükçü. 4/ Bir
göz rengi... Yüz örtüsü. peçe. 5/ Büyük ün kazanmış sinema ya
da müzik sanatçısı... Olumsuzluk belirten bir örnek. 6/ Resim
ve heykel sanatlannda varüklann biçimi... Fiiller. 7/ Tespihle-
rin baş tarafına geçirilen uzunca parça.... Fazıl Hüsnü Daf-
larca'nın bir şiir kitabı. 8/ Mekân... Kaplarda su nedeniyle
oluşan tortu. 9/ İki borunun birbirine birleştirildiği yer... Akde-
niz'in sıcak kıyılannda yetişen çalıya benzer bir bitki.
İstanbul Milletvekili, eski Devlet Bakanı,
eski Maliye ve Gümrük Bakanı
ADNANKAHVECİ
ve eşı
FÜSUN KAHVECPııin
geçirmiş oldukları trafik kazasında
hayatlannı kaybetmelerini üzüntüyle
öğrenmiş bulunuyorum.
Merhumlara Allah'tan rahmet, kederli
ailelerine ve yakınlanna başsağlığı
diliyorum.
AHMET NACİ AKGÜN
EMİTVÖNÜ MERKEZ tLÇE
BELEDİYE BAŞKANI