18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT1993 PAZAR* CUMHURİYET SAYFA 19HABERLEREV DEVAMI Türkiye'den Rusya'ya rapor: Boğazham petrol taşımaya elverîşsîz HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÜNYADA ANKARA(Cumhııriyet Bü- rosu) - Türkiye, Rusya Federes- yonu'nun isteği üzerine, boğaz- larda neden ham peirol laşıma yapılamayacağinı açıklayan bir raporu bu iUkenin büyükelçili- ğine verdi. Rusya Federasyonu Büyü- .ilcisi Albert Çeıroşev, Rusya'- nın resmi tepkisinin, edinilen bilgiler ışığındaki değerlendir- melerden sonra ortaya çıkaca- ğını söyledi. Çeşitli üniversiteler ve deniz taşımacılığVyla ilgili birimlerin çaîışmalanna dayanılarak ha- arlanan raporda, tstanbul Bo ğazTnın bir nehir gjbi kıvnlarak gittiğı belirtilerek, gemilerin en az 12 kez rota degiştirmeleri ge- rektiği, bu arada gûçlü akıntılar nedeniyle, özellikle Yeniköy ve Kandilli'deki dönüşlerin büyük tehlike oluşturduğu yer alıyor. Çernişev, Cumhuriyet'e dün yaptığı açıklamada, önceki gün Dışişleri Bakanlığı Müsteşan özdem Sanberk'le yaptığı görüş- mede boğazlar konusunun ete alınmadığını söyledi. Çernişev, Büyükelçüikten bir yetkilinin Dışişleri Bakanbğı'na giderek. Rusya'nın Montreux Sözleş- mesi'ne uyulması konusundaki hassasiyetini aktardığını söyle- di. Rusya Federasyonu'nun resmi bir tepkide bulunmadığı- na dikkat çeken Çernişev, Dı- şişleri Bakanlığı'nın kendileri için gerekli bilgileri bu yetkiliye ilettiğini de sözlerine ekledi. Konuya yakın kaynaklar, Rusya'nın Bogazlan kullan- rnak konusunda ısrarh olması- run ve Montreux'nün uygulan- maması olasılığından duyduk- lan rahatsızlığın, ekonomik ve yasi nedenlere dayandığını ^ıldiriyorlar. Rusya, boğazlar yoluyla ham petrol taşınmasın- dan yılda 200 milyon dolar ka- dar geçiş ücreti alabılecek. Ay- nca, Kazakistan ve Azerbay- can'ın en önemli gelirlerinin ham petrol olduğuna dikkat çe- ken kaynaklar, "musluğun" Rusya'nın eline geçmesiyle bu ülkelerin diploması boyutunda da Moskova'ya boyun eğmek zorunda kalacağını bildiriyor- lar. Rusya'ya verilen raporda. Boğazlann coğrafi-fıziksel ya- pısı, Montreux rejimi, trafık hacminin riskleri, çevre açısın- dan riskleri konusunda bilgiler bulunuyor. Rapordan bazı alıntılar şöyle: -Kıvnlarak uzanan Boğaz'da çok keskin dönemeçler bulun- maktadır. Gemiler en az 12 kez rota değiştirmek zorundadır. Boğaz'ın en dar yeri olan (700 metre) Kandilli'deki 45 derece- lik dönüş ve Yeniköy'deki 80 derecelık dönüşlerde gemiler arka tarafı görememektedirler. -Teknolojik gelişme sonucu tonajlannın artması ve boylan- nın manevra yeteneğini azalta- cak şekilde 400 metreye ulaş- malan sonucu, Boğaz'ın en dar yeri olan ve en keskin virajın bulunduğu Kandilli önlerinde seyir gûvenhğinin sağlanması imkansızdır. -Boğaz'da çok kuvvetli, hızı ve yönü değışken (alt üst ters anafor) akıntılar vardır. Hızı saatte 5-8 mile kadar çıkan ve yön değiştiren bu akınülarda gemileri kontrol altında tutmak çok güçtür. Bu ters ve kuvvetli akıntılann özellikle keskin dö- nemeçlerde yoğunlaşması so- nucu gemiler savrubnakta, sürüklenmekte ve kotrolden çı- kabilmektedir. -Birinci Boğaz Köprüsü'nün ayaklanndan birisi denizin için- dedir. Bu ayağa çarpılması, Boğaz Köprüsü'ne büyük teh- dit oluşturabilir. Kar, yağmur ve sis şartlannda görüş mesafesi 600-700 metrenin altına düşe- bilmektedir. Bu durumda radar da güvenli seyri sağlamakta ye- tersiz kalmaktadır. Kanlı hesaplaşnıa l Baştarafi 1. Sayfada dan ahnm" şeklinde açıklama- sının ise doğru olmadığını öne sürdü. Savaşın devam ettiği, askeri harekatın sürdüğü bir sırada Hüseyinov'un Karabağ'daki ordu komutanlığı görevin alınmasının doğru olmayacağı- nı söyleyen Azat Isazade, "Eğer bir suç varsa yasalarla araştın- lır ve cezalandınlır, ama yoksa bu yıkıalıkür. Savaş olan bir zamanda sorumlulugu altında tank. top, asker olan bir kimse için yoruma gıtmek veya iftira etmek olmaz. Ulkede çok kritik bir durum yaratan bu söylenti- lerin neden olabileceği bir iç savaş yine halkımızın anlayışı ve sağduyusu ile önlemiştir. Bu son beş yîlda 3. veya 4. kez ülke- de buriran olmuştur ve bu son iki üç gün onlardan biridir" de- di. Ermenfler 7 yerleşnn biriminialdı Azerbaycan Savunma Ba- kanlığı Basın Merkezi'nden Hafız Gayibov ise özellikle ya- bancı basının çağnldığı toplan- tıda son günlerin askeri olaylan ve nedenleri üzerinde durduğu OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK m Baştarafi 1. Sayfada komandolar tarafından basddt- ğtm, koğuftakikriıı işkenceden geçniLBğim" öne sürmüşlerdir. Bu savlar doğru mudur? Diyarbakır Cumhuriyet Baş- savcısı Fahri Kasırga da şu açık- lamayı yapmıştır: "Adakt Bakanhğt 'mn terör suçlanyla U- giSgene/gesûtiuygulamayaçah- pyoruz. Cezaevinde temsUd&k olayuan kahhnlması gerekiyor. Daktiloya iziıt veribneyecek. Görüşler 15 günde bire auSrile- cek. Bumı kabul etmeyen tutuk- hdar açhk grevine başlanuşttr. Genelgemn bugüne kadar uygu- lanmaması yanhşttr. Biz buyaıt- hşı ortadan kalıbrmaya çahştyo- rvz." Adalet Bakanı Seyfî Oktay, olay yerine müfettiş göndermiş- tir; ayrıca dört milletvekili de incelemeler yapacaklar. Diyarbakır Cezaevi'ndeki ko- mlları kamuoyuna olduğu gibi msıtmak için her şey yapüma- lıdır. Arttk 'Diyarbakır'sözcüğü ile ifkence' bir arada kullanıl- mamalıdv; Tûrkiye'de bu soru- mm çözülmesigerekiyor. Güçhik şu noktadadtr: Eğer cezaevindeki eylemler, koşulla- rtn ağırlığından, baskûardan, zuHimden kaynaklanmıyorsa, PKK'ntn emirleriyle gündeme giriyorsa, bu konuntm kamuoyu- nun gözünde aydınlatdması zo- runludur. Koalisyon hükümetinin Baş- bakanı Saym Demirel "karakol- lannfeffaflaşacağı"m söylemiş- ti. Oncelikle Diyarbakır Ce- zaevi'nin saydamlapnası, yaşanan olaylarm ve hapishane düzeninin gerçekliğinin ortaya çıkarûması. kaçınümaz olmuf- tur. ••• 12'2' 0* -8* ı Meteorotojı Genel Müdürlüdu'nden alınan bilgıye göre, yurdun ku- zey ve ûoğu kesımlen çok bofutlu, Marmara'nm doğusu. Batı ve Orîa Karaden z kıyılan Doğu Karadenız Doğu Anadolu ile Güney- doğu Anadolu nun doğusu yağışiı, otekı yerler az buluttu ve a ç * geçecek Hava sıcaklığı değışmeyecek Ruzgar, kuzey yonlerden nafıf, ara sıra orta kuvvette. öoğu böigelenmıade kuvvetiıce esecek. Van Golü'nde hava çok bulutlu ve kar yağışlı geoecek. Adana Afyorı Ağn Ankara Antalya Aydın Balıkesır Bursa Canakkale B 3" - 1 * Diyarbakır K 2° -8" 1 " - 4 ' - T -16' -3'-12* -1 "-10" 3 - -r -6 '-14- B 0 • -1 T A 13*0' A 1CT-3" B 11 * 3 - K 3* -3' Edırne Erzurufn Erzıncan Eskişehır Istanbul Izmır Kars Konya Muğla Samsun Trabzon Yağmuriu ı Bulutlu Sisli Zonguktak K flP Güneşli 9" 1 ' -7"-14' - 2 ' - 1 2 ' 10 " - 1 " -1 *-4" 2* 1* -r-5" Amman Atına Bağdat Bonn Bruksei Cenevre Cezayır Frankfurl Letkosa GOZLEM Bosııamitingî sönüktü DENİZ TEZTEL _ Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın isteği nedeniyle özel izinle Taksim Meydanı'nda dü- zenlenen "Bosna-Hersek mitin- gi" beklenen ilgiyi görmedi. Mitinge "konuşma yapmak üzere" davet edilen siyasi parti genel başkanlanna ve yönetici- lerine ise söz verilrneyeceği mi- ting sırasında bildirildi. Yeni- den Doğuş Partisi Genel Baş- kanı Hasan Celal Güzei kendi- sine söz verilmeyeceğini öğrenince "Bu, Bosna Hersek'e destek mitingi değil, özal'a des- tek mitingi. Özal şova dönüş- tü" diyerek Curnhurbaşkanı özaPın konuşmasının başında miting alanından aynldı. Bü- yük Birlik Partisi Genel Başka- nı Muhsin Yazıcıoğlu da yaptığı açıklamada özal'ı şov yapmak- la suçlayarak "Milletin duyarlı- lığma karşı bazı şovlar yüzün- den bu tavır değerlendirileme- miştir" dedi Düzenleme komitesinin "Al- lah için" herkesi çağırdığı ve 300 bin kişinin katılacağının açıklandığı Bosna-Hersek mi- tingine katılanlann sayısı on bini bulmadı. Cem Karaca, Ek- rem Bora, Hülya Koçyiğit, Ay- şen Gruda da kaülanlar arasın- daydı. Bir gece önceden çok sıkı ön- lemlerin alındığı. girişlerde her- kesin arandığı Taksim Mey- danı'nda bulunanlann çoğun- luğunu MHP ve MHP kökenli- lerin oluşturduğu gözlendi. özürlülerin de katıldığı miting- te konuşmalar sağır ve dilsizler için işaret diliyle anlatıldı. Ses düzenini ANAP'ın eski teknik danışmanı Erkal Zen- ger'in yaptığı mitingi eski DPT Müsteşan Yıkbnm Aktfirk yö- netti. "İnsan Haklan Savunu- culan Uyuyor mu?", "Tükürün ehl-i salib'in hayasız yüzüne. tükürün onlann asla güvenil- mez sözüne", "Müslüman ol- mak suç mu?" pankartlannın bulunduğu mitingte sık sık "Ya Allah, ya Bismillah. Allahüek- ber" diye bağnldı. "Ordu Bosna'ya", "İmam haüpliler orduya" sloganlan da atıldı ve cihat bayraklan açıldı. Miting saat 13.10 da bir daki- kalık saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu sırasında Fatiha okundu. İlhami Gencer'in. İs- tiklal Marşı'nı okutması ve Bosna Ulusal Marşı'nın çabn- masından sonra mitinge katılan YDP Genel Başkanı Hasan Ce- lal Güzel, ANAP Genel Baş- kan Yardımcısı LütfuUah Ka- yalar, Hak-İş Genel Başkanı Necati Çeiik. Gümülcine ba- ğımsız milletvekili Sadık Ab- met, Sancak Müslüman Milli Meclisi Eğıtim Bakanı Rıza Gu- nıda, DP Genel Başkanı H«y- rettin Erkmen ve baa Müslü- man ülkelerin diplomalik temsilcileri kürsüye gelerek topluluğu selamladı. Daha son- ra Bosna Cumhurbaşkanı AJi- ya tzzetbegoviç'in gönderdiği mesaj okundu. Mehteran Bölüğü'nün alan- da yerini almasından 10 dakika şpnra Cumhurbaşkanı Turgut Özal saat 13.05'te alana girdi. Eşi Setnra özal ile birlikte gelen Cumhurbaşkanı Özal, Bosna için toplanıldığını, mitinge katı- lan herkesin bütün İslam dün- yasının. insanhk âleminin ortak vicdanını temsil ettiğini söyledi. Özal'ın "Türkiye Laik bir ülke- dir". "Türkiye demokratik bir ülkedir" sözlerini yuhalayan topluluk "Türkiye Müslüman bir ülkedir" sözlerini alkışladı. Konuşmasında Türkiyenin "İs- lam devjeti" olduğunu da söy- leyen Özal, Bosna-Hersek'in tanhini de kısaca anlattı. Özal, Amerika gezisinden bahsederken de yuhalandı. Özal'ın konuşmasından son- ra kürsüdekiler ve miting ala- nında bulunanlar el ele tutuşa- rak Bosna'ya dayanışma selamı verdiler. Bu sırada alana "Sev Dünyayı" şarkısının yayını ya- pıldı. Ancak yayın yuhalamalar üzerine kesildi. Mitingin bittiği- nin anons edilmesi üzerine ön- de Mehteran Bölüğü arkada Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve eşi Scmra Özal ile mitinge katılanlar Harbiyc Askeri Mü- zesinc'nc kadar yürüdü. Özal veeşi gruplan HarbıyeOrduevi önündc aynldılar. Özallann Harbiyc Orducvi'ne girmesin- dcn sonra bir grup, Israil ve Yugoslav havayollannın bina- lannı laşladı. Binalann içinde kimsc bulunmadığı için yarala- nan olmadı. Yürüyüşçüler As- keri Müzcönündedurdurulun- ca bir grup oturma eylemi yaptı. Emniyct güçlerinin uya- nlannın ardmdan göstericiler dağıldı. bir brifıng verdi. Konuşmasın- da şubat ayırun ilk günlerinde Enmenilerin yanıltıa olarak ge- liştirdikleri harekatlann durdu- rulmasına ragmen Ermeni bir- liklerin 5 şubatta Akdere ili topraklannda büyük bir saldın başlattığıru. Azerbaycan sa- vunmasının yanlması sonucu iki gün içinde 7 yerleşim birimi- nin kaybedildiğini, ellerindeki bilgilere göre Ruslann 127. gümrük alayının 128. bölûğü- nün bu harekata katılmasının, ahnan sonucun başlıca neden- lerinden biri olduğunu belirtti. Gayibov, "Önce Rus askerleri hücum etti, sonra da geri çekil- diler ve Ermeniler boşalan yer- leri doldurdu" dedi. Hafız Gayibov, yenilginin di- ğer nedenleri olarak da Kara- bağ'ın kuzeyine yerleştirilen Ermeni bırlikJerin en güçiü ve yetenekli Ermeni askerlerinden öluşması ve Ermeni haberalma servislerinin iyi işlemesini gös- terdi. Karabağ'ın kuzeyindeki bu yörede stratejik önem taşı- yan 7 yerleşim birimini almala- nna ragmen Ermenilerin, Azer- baycan tarafından tahmin edi- len planlannı gerçekleşüreme- dikleri öne sürüldü. Amaan bölgedeki Sersenk gölünün çev- resinden geçen, Akdere ile Er- menistan- Karabağ arasındaki Kelbecer ilini bağlayan yolun işgali oldugu, ama Azeri asker- lerinin Ermenileri durdurduğu; ilerleyerek de ayın 6'sından sonra bazı yerleri de geri aldığı bildirildi. Toplantıda Ermenistan'ın Karabağ içinde yerleşmiş olan askeri ve teknik gücü hakkında da bilgi verilerek, "Azerbaycan Karabağlılarla değil, Ermenis- tan ile savaşıyor. Genel karar- gah Yerivan'da, yerlisi Han- kent'te bulunuyor" dendi. Operasyon süresince Ermenis- tan Savunma Bakanf nın böl- gede askeri yönettiği, aynca Fuzuü'ye atılan bir hava koru- ma roketinin knıg sistemi oldu- ğu, bunun kurulması için uzun bir süre gerektiği, bunun daha önce Ermenistan'da bulunma- sma ragmen getirilip Karabağ'- da yerleştirildiği, salt bu iki olayın savaştıklan gücün Er- menistan olduğunu kanıtladığı söylendi. Son aylardaki gelişmelerin toplu olarak değerlendirildiği toplantıda Ermenilerin önceleri Sovyet ordusunun 366 birliği- nin teknik ve askerini kullandı- ğı, 16 mayısta Laçin'in düşme- sinden sonra yalnız haziranın ilk haftası Karabağ'a 102 tank olmak üzere insan ve teknik gü- cün Ermenistan'dan getirildiği, ekim ayında Azerbaycan aske- rinin Laçin merkezıne 3 km. yaklaştıklan, bugün Laçin ilin- de 25 ve 40 km arasında olmak üzere topraklannın işgal altın- da bulunduğu anlatılarak, "Ar- tık Ermenistan ile Karabağ'- daki silahlı güçler birleşti" denildi. Hafız Gayibov, "Bize karşı vuruşan bu gücü biz artık Azerbaycan toprağındaki Er- menistan silahlı kuvvetlerinin birleşmeleri veya Ermenistan işgalci ordusu diye adlandınyo- ruz" dedi. Tatih şehre giriyor9 Biz Kosova'da I Baştarafi 1. Sayfada ediyorlar. Miting bir Cumhurbaşkanh- ğı mitingiydi. Yanında Cum- hurbaşkaru'nın taraftan millet- vekilleri Yıldınm Akbulut, Yuşuf özal, Hüsnü Doğan. Özal konuşurken iyice yanı- na yaklaşüm, ne dediğini, nasıl konuştugunu dikkatle izlemeye çalıştım. Semra Hanım'a bak- tım. Cengiz'in, değerli Cum- hurbaşkanımızın hasletleri üzerine yazdıği o muhteşem övücü yaalann nedenini anla- maya çalıştım. Denebilir ki o kadar yanına yaklaşmakla de- ğil, fikirlerine ve siyasi çizgisine bakmakla değeri anlaşılabilir. Biliyorum. Ben Cumhurbaşka- nımızın fikirlerini biliyorum da bunca hasleti bir türlü kavraya- mıyorum. Belki o kadar yakını- na gelince bilmediğim, hisset- mediğim bir şey oluyordur. Cengiz belki bu nedenle böyle yazıyordur diye düşündüğüm için iyice yanına yaklaşüm. Semra Hanım'a sözüm yok. Çanh ve dinç görünüyor. Ama özal konusunda hayal kınklı- ğına uğradım. Bir kere konuş- ması etkili değil. Bir saat bo- Türkiye" diyor yuhalaruyor. Konuşmasını sürdürüyor. "Müslüman Türkiye" diyor al- kışlanıyor. Artık bunlan işittik- ten sonra, duaya başlaması ve Yasin okuması gerekirdi. İyi bir hatip öyle yapardı. Onu da yap- madı. Biteviye bir şekilde ko- nuşmasını sürdürdü. Bir de yeni doslu Clioton'daıı çokça söz etti ve bu yüzden de. çok yuhalandı. O tür kalabalık- lar önünde böyle konuşmaması gerekirdi. Bence, Cengiz bunla- n kendisine notlar halinde ak- tarmalı. En çok da Hasan Celal Gü- zel"e üzüldüm. Bosna için canı- nı tehlikeye atıp geziler yaptı. Meydanda ona bir söz bile ver- mediler. Cumhurbaşkanını'nın sanat- çılan da pek kalabalık sayıl* mazdı. Hülya Koçyiğit Ekrem Bora, Ayşen Gruda ve Selda Alkor dışında benim pek tanı- dığım yoktu. Emniyet Müdürü Necdet Menzir mitingçileri selamlar- ken duygulanru belli etmeyen bir çehreyle bakıyordu. Vali Kozakçıoğlu sırf protokol gere- ği oraya gelmiş gibiydi. Zaten yunca söyledilderini, bir cüınle miting de bir protokol mitingi ile anlatması mümkündü. So- havasındaydı. Başanaz bir ğukta aynı cümleleri defalarca tekrar etti. Aynca izleyicilerin nabzını da tutamıyor. "Laik Sevginın M Baştarafi 1. Sayfada edeceklere bir sözümüz yok! Ancak sevgilisiy- le birlikte "kalabahğa kanş- mak" isteyenler için mini bir rehber hazırladık: Sheraton Oteli'nin La Coupole, Conrad İstanbul Oteli'nin Monteverdi restoranlan ile yine Conrad'ın Gülizar Cafe'sine yolunuz dü- şerse özel mönülü akşam yeme- ğiyle romantik bir gece geçire- bilirsiniz. Swissotel'deki La Conre D'or, Miyako, Swiss Farm ile Cafe Suisse'de ise içki- lerinizi yudumlayıp, yemekleri- nizi tadarak, piyango çekilişle- rine kaühr, şansınızı arayabi- lirsiniz. protokol mitingi. Ben Bosnalı olsam bu havadan umutsuzlu- ğa kapılırdım. Beni dünkü mitingte en çok mehter takımının Özal kürsüye Vıkarken söylediği "Fatih Top- kapı'dan Şehre Giriyor" marşı etkiledi. Birden 12 Eylül'ün ilk günlerine döndüm. Mamak Cezaevi'nin hücrelerinde bu marş bizlere zorla söyletiliyor ve dayak bahanesi olarak kul- lanılıyordu. Fatih'in Topkapı'dan şehre girdiği falan yok. Bizim Bosna'- yı kurtarma umudumuz da bu mitinglerle çözülecek gibi değil. Özal'ın arkasına MHP'Iileri alarak yaptığı Harbiye yürüyü- şü pek parlak değildi. Başanlı değildi. Özal'a güvenerek ANAP'tan aynlan milletvekil- lerinin gelecek için umutlu ol- masını gösterecek bir tablo da ortaya çıkmadı. • Baştarafi 1. Sayfada Dolmuş motorlannın çığırt- kanlan. gündemin bilinci ve "Mitinge motor-maça motor" çifte kararlılığıyla Kadıköy nh- tımında. hafta sonu maişetini doğrultmarun yollannı anyor. Köfte ekmekçi, kestaneci, tahta sandıkta lahmacuncu. hem sta- dahem de meydana mevzilen- mış durumda. Taksi şoförleri, arabanın ka- pısına el uzatan müşterilerine kuşkuyla bakıp gözgöze geldık- lerinde ilk deklarasyonu yapış- tınyor. "Abi Taksim tarafina sokma beni." Şoförlerin para- noyası, Taksim'e yaklaşıldığın- da anlamsızlaşıyor. Durum, 'Sıkışık trafık abi" bahsı için korkulacak gibi değil. Eskiyi bi- lenler. yüzbinlerin sığamadığı Taksim Maydanı mitinglerini haürlayanlar. bu paranoyanın haklı nedeni olabileceğini kesti- rip ıtiraz edemiyor başlangıçta. Dillendirilmeyen, ama birçırpı- da hissedilen kanlı 77'nin kötü hatırası gözlerden de okunabili- yor. "Bir hadise olur. Belli mi olur?" Her potansiyel mitingçinin gözdesi. 1 Mayıslann gelenek- sel alanı, aalı Taksim Meydanı, yıllar sonra devlet eliyle mitinge açılıyor. Özenle ve özel bir dik- katle mitinglere kapalı tutulan, sakırulan meydan, "zararsız" ama "yararh", dışişleri politi- kasına uygun, devlet-millet be- raberliği ruhuyla mitinge açılı- yor. Faşizmi teline alışık meydan, aslında yine faşizmi teline yardım ediyor. Sırp faşiz- mi lanetleniyor. Meydan her zamanki mağrur hakhlığında. meydanda toplananlarda... Milli duygular, "tüylerim di- ken diken" kıvammda. McDo- 'nald's markah hamburgercinin önünde mehteran bölüğü. Bosna'ya yüreyecek kadar ha- zır. Bıyıksızlann protez bıyıkla- n düştüdüşecek. Kırmızı beyaz "Büyük Türkiye" flamalan, bayraklar... Köslerin sesi du- yulduğunda, mehteran hare- Greve THY 'hayır', HAVAŞ 'evet' dedi ketlendiğindc milli duygular biraz da çığınndan çıkıyor gibi. 20-25'inde sıradan bir Sırplının televizyonda dediği, "Kosova'- yı unutmadık, Türklerin gele- cekleri varsa görecekleri de var^jdehşetine benzer bir tepki duyuluyor. "Biz bunlara Ko- sova'da gecirmiştik." Tarih, işin ıçıne zaman zaman gerek- sizoe giriyor. Yaşı bıraz geçkin, belki emekli tarih öğretmeni öf- keli: "Bunlar Kazıklı Voy- voda'nın zürriyeti, karaktersiz- lik seciyelerinde var." Mitinge katılım için fıyasko demek biraz ağır, ama "bekle- nenin altında" saptaması da ne yank ki hafıf. Ağırlıkla MHP'- liler, ellerinde üç hilalli bayrak- lan, tekbirler... Katliamı lanet- leyen öfkeli pankartlar. "Bir gece ansızın gelebilinz. din kar- deşlerimiz için ölebiliriz" örneği ise bambaşka... Amigo Birol milli şuurudışa- vuruyor. Alana Taksim-Bos- tancı dolmuş duraklannın kar- şısından giren ve "Hepinizin temiz ve seciyeli alınlannı öpe- rim" girizgahıyla konuşmasına başlayan özal'a milli amigo Bı- rol bağinyor: "Saym Cumhurbaşkanım. Saym Cumhurbaşanım, kırmı- zı beyaz, en büyük Türkiye Sa- yın Cumhurbaşkanım." Kürşüden zaman zaman "Tûrkiyeni temiz tut, yeşili ko- ru" şianyla anonslar yapılıyor. Amaç zaten sayısı üç beşi geç- meyen celimsiz meydan ağaçla- nna tüneyip dallan kıran, çi- çeklere basanlan uyarmak. Uyan, adabıyla ve Hz. Mu- hammet'ten bir alınüyla yapılı- yor. "...'Peygamber efendimiz kıyamcte bir dakika kalsa ağaç dikerdim' demiş. Lütfen yeşili koruyalım arkadaşlar ' Cumhurbaşkanı Özal neden- se formsuz görünüyor. Belagatı eski istikrannda değil. Konuş- ma metninde, "Türkiye bir İs- lam ülkesidir. Ama dünya yüzünde yaşayan İslam top- lumlanndan son derece farklı bir yere sahiptir" cümleleri yer ahrİcen, belki de bu formsuzlu- ğundan. "Türkiye bir İslam devletidir" deyiveriyor. gre- • Baştarafi 1. Sayfada ve hayır, 3 bin 11 kişi ise greve evet dedi. HAVAŞ'taki oylama sonuçlannda da bin 274 evet, 934 hayır oyu cıktı. Böylece THY'de grev hakkı yasal ola- rak ortadan kalkü. Hava-İş Sendikası, toplu iş sözleşmesi- nin 15 gün içinde sonuçlandın- lamaması halinde, Yüksek Hakem Kurulu'na başvurmak zorunda. HAVAŞ işyerinde ise greve evet karan çıktı. Sendika yöneticileri, HAVAŞ'ta işvere- ni masaya davet edecekİerini, görüşmeden sonuç alınamama- sı halinde greve çıkma karan alabileceklerini açıkladı. THY Genel Müdürü Tezcan Yaramana, THY'deki greve hayır karannı, 'Bu karar çah- şanlann müesseselerine sahip çıkma kararlılıklannı, greve git- mek istemediklerini, açıkladığı- mız ücreti beğendiklerini ve toplusözleşmenin uzatılmadan bir an önce bitirilerek, THY'- nin yeniden huzurlu bir şekilde çalışmasını istediklerini, aynca sendika yöneticilerinin keyfı kararlanna alet olmak isteme- diklerini gösterdi" şeklinde de- ğerlendirdi. Oylama sonuçlan- na göre çalışanlann 'sendikaya evet, keyfı yöneticilere hayır' dediklerini savunan Yaraman- cı, "Böylece Türk Ekonomisi'ni bir milyar liraya varacak zarar- dan korudular. Gerek THY, gerekse işlerinin devamını sağ- ladılar. Ben böyle bir oylamada onlann şuurunu açUğım ve en- düstri ilişkilerinde böyle bir örnek kaydedebildiğimiz için büyük bir zevk duyuyorum" dedi. Topun şimdi sendikada olduğunu söyleyen Yaramancı, çahşanlann oylamada son açık- ladıklan ücret teklifıni ve neyi kabul edip etmeyeceklerini bil- diklerini belirterek şöyle devam etti: " THY çalışanlan toplu- sözleşmenin bu şartlarda imza- lanmasını istiyorlar. Sendika yönetimi de artık ideolojik ve siyasi emellerini bir yana bırak- sın". Hava-İş Sendikası yöneti- cileri ise karann çahşanlann özgür iradesini yansıtmadığını savunarak, "Sabaha kadar teke tek baskılar sürdü. Evlerden in- sanlar toplandı. Emeklilere oy kullandınldı. Uçaklann rötar yapmasma göz yumularak oy kullandınldı. Aynca kapsam dışı bin kişi de oy kullandı' de- diler. Sendika yöneticileri önle- rinde iki yol bulunduğunu be- lirterek şöyle devam ettiler: 'Ya işverenin son söylediği ücretlere imza atacağız ya da sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu'na göndereceğiz. Önümüzdeki günlerde yönetim kurulumuz- da yapılacak değerlendirmeye göre da\Tanacağız'. Hava-İş yöneticileri, greve evet karan çı- İcan HAVAŞ işyerleri içinse, işvereni masaya davet edecekle- rini söylediler. Bakaıı • Baştarafi 1. Sayfada ANAP'tan DYP'ye ge- çen tzmir milletvekilleri Işılay Saygın ve Cemal Tercan bu ka- rann ardından devreye girerek, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in bu karan iptal etmesini sağla- mışlardı. Bakanlığın ıptal kara- n ise başta İzmir Anakent Bele- diye Başkanı Yüksel Çakmur ve belediye meclis üyeleri ol- mak üzere birçok yerden tepki almıştı. İçişleri Bakanlığı'nın karan. programında yerel yönetimle- rin güçlendirilmesi ve yetkileri- nin arttınlması vaadi yer alan koalisyon hükümetini oluştu- ran ortaklar arasında da sorun yaratmıştı. SHP'li İzmir Beledi- ye Başkanı Çakmur da bu tar- tışmalar arasında, İçişleri Ba- kanlığı'nın karan 1 marta kadar düzeltmemesi durumun- da istifa edeceğini açıklamışu. UĞUR MUMCU 27 Arahk 1987 • Baştarafi 1. Sayfada ününden de çok çoğalıyor gün geçtikçe.. Kim bu Ahmet? - Marlboro Ahmet.. Niçin "Marlboro Ahmet?" Çünkü bu ünlü sigara şirke- tinin işlerini devlet katında izleyen Ahmet, işte bu Ah- met. Ha, ha, ha.. O işte.. Şu kısa boylu canım, hani pilotluk da yapıyor.. O, o, bildiniz. "Liberallik" üzerinde mi duralım? Ekonomiye "devlet müdahalesinin" en çok bu dönemde yoğunlaştığını, "ayrıcalıklı şirketler" yararına kullanılan bu müdahale- nin hangj yasalara dayandığını mı anlatalım? Yoo, pazar günü okunmaz bu konular iki yılışığa ders vermek için sizleri bu konularla sıkmak istemem bugün.. Bugün pazar.. Şöyle güzelce bir dinlenin.. "Hayali ihracat" ve "altn kaçakçılığı" mı? Doğrusu bu ya, ben bıktım bu konulardan.. Dışsatım derken "kara para " bu yolla aklanıp geliyor. Yurtdışına gümrük bildiriminde sözünü ettiğiniz malları satmıyor- sunuz; ancak satmadığınız bu mal karşılığında dolar geliyor, mark geliyor, frank geliyor.. Türkiye den altın gidiyor, dolar geliyor; uyuşturucu gi- diyor, dolar geliyor. Yurtdışında daha önce silah kaçak- çılığından elde edilen "kara para", yine bu yolla "akla- nıp" geliyor. Bu dosyaları mı açayım bugün? "Altın kaçakçılığı yo- luyla palazlanan yeniyetme işadamlarının nerelere tır- mandıklarını mı? Boğaz'da yaptırdıkları kacak inşaatları mı? Bu işadamlarının dosyalarını mı? Yok yok; bu konular da sıkar.. Dışişleri Bakanlığı na alınan zırhlı araç ve gereçlerle ilgili dosyadan mı söz edeyim? Şu "yürek hoplatan" konudan.. Ne anlatayım örneğin? Zırhlı araç ve gereçleri bakanlığa satan Düsseldorf "Benrather-Schlob-Allee 10" adresindeki "Schuca GMBH" şirketinde yönettci olarak çalışan Türkün niçin konuşmaktan bu kadar korktuğunu mu? Bu Türkün kim- lere, ne gibi bilgiler verdiğini mi? Neler anlattığını mı? Bu şirketin büyük ortağı Dr. Reiner Schutte'nin 1985 yılında elinde bomba patladığını, bir kolunun bileğinden koptuğunu mu? Yoksa, yoksa; Dr. Schutte ve ortağı Tiener'in, Düssel- dorf yakınlarındaki gözlerden uzak otellerinde neler ol- duğunu mu? Evet, Herr Schutte'nin otelciliğe, eğlence dünyasına, kadtnlara kızlara ve video çekimlerine merakı nereden gelmiş? Bu konuları araştırsak.. Allah Allah.. Neyse, gelelim şu "Marlboro" işine. Demek, daha önce sigara kaçakçılığı yapılıyordu. bu kaçakçılık "şırrak diye" kesildi ve kaçakçıların ceplerine giren para şimdi toplu konut yapımına ayrılıverdi.. Oh ne güzel.. Peki, milletvekili lojmanları ne oldu? Yapıldı Eski mil- letvekilleri lojmanlarındançıkmadıkları içinyenileraçık- takaldı. Bu yüzden olacak, yeni Milli Savunma Bakanımız Er- can Vuralhan da Ankarada "Ahenk Sokak 7/11" adre- sinde güzel bir kata yerleşmişti.. Kirası mı? 600 bin.. Milletvekilliği aylığı mı? O da 805 bin TL. Ne yapsın koskoca eski Riyad Büyükelçisi geriye ka- lap 205 bin lira ile? Gerçi milletvekillerine aylıkları dışın- da "kirayardımı" olarak üçyüz bin liraödeniyor, ama bu enflasyonda bu para ile geçinmek o kadar güç ki... Neyse ki bakan oldu.. Bugünlerde, daha geçen ay tut- tuğu evden çıkıp, bakanlık lojmanına yerleşeçek... Bugün pazar.. Ne yazayım bugün? Ne okumak isterdi- niz bugün? Mıımcu'yarekor ilgi I Baştarafi 1. Sayfada gündeminde yer alan olaylar- dan daha yüksek çıkü. Bu so- nucun. Uğur Mumcu olayının toplum tarafından benımsen- mesinin bir göstergesi olarak değerlendirilebileceği kaydedil- di. Uğur Mumcu cınayetı ile ilgi- li görüş ve değerlendirmelerin saptanması amacıyla Piar tara- fından gerçekleştirilen anketin 20 yaş üzeri Türkiye nüfusunu temsil niteliğine sahip 1050 kişi üzerinde uygulandığı belirtildi. Ankete göre Kamuoyunun yaklaşık üçte biri (yüzde 30.2) sahip olduğu düşüncelerden dolayı Uğur Mumcu'ya suikast yapıldığı görüşünde. Kamuo- yunun beşte biri ise (yüzde 20.3) Uğur Mumcu'ya karşı gerçek- leştirilen saldınnın daha çok Atatürk ilkelenne ve Türk mil- liyetçiliğine karşı yapıldığı dü- şünüyor. Uğur Mumcu'ya saldınnın "Türk demokrasisine karşı ya- pıldığı" kanaatinde olanlar kamuoyunun yüzde 11.9'luk kesimini oluşturuyor. Kamuo- yunun yüzde 9.7'lik kesimi ise saldınnın "Uğur Mumcu'nun şahsına yönelik" yapıldığı ka- naatinde. Ülkedeki mevcut is- tikran bozmak amaayla Uğur Mumcu'ya bu saldın yapılmış- tır düşüncesinde olanlann ka- muoyunun yüzde 8.7'lik kesi- mini oluşturuyor. Saldınnın Laiklik ilkesine karşı yapılmış- tır görüşünü paylaşanlar ise kamuoyunun yüzde 4.1 'lik ke- simı. Uğur Mumcu suikastini içe- ride ve dışanda örgütlenmiş ir- tica/şeriat yanlısı aşın dinci gruplann gerçekleştirdığini dü- şünenlerin oranı kamuoyunun üçte birine yakını (yüzde 32). Kamuoyunun yüzde 63'ü İran'ın Uğur Mümcu cinayeti- ne kanştığı, yüzde 31'i de ka- nşlmadığı kanaatinde. Kamuoyunun hemen hemen üçte ikisi (yüzde 64), emniyet güçlerinin Uğur Mumcu'nun kaü'llerini yakalayacağı beklen- tisi içinde."Emniyet güçlerinin Uğur Mumcu'nun katillerini yakalayacağıru düşünmüyo- rum" diyenlerin oranı ise yüzde 34.4. Kamuoyunun yaklaşık beşte dördüne göre (yüzde 78) hükü- met ve devlet yetkilileri Uğur Mumcu cinayetine gereken hassasiyeti gösterdi. Kamuoyunun yansı, Uğur Mumcu cinayetine gösterilen geniş kapsamlı toplumsai tep- kinin özellikle laik ve Atatürk- çü düşünce sahiplerinin tepkisı olduğu kanaatinde. Beşte birlik bir kamuoyu kesimi ise, gösteri- len tepkinin özellikle sol ve sos- yal demokrat göriişlerine sahip kişilerin tepkisi olduğu fikrine sahip. Uğur Mumcu cinayeti gibi olaylann tekrar meydana gel- memesi için kamuoyunun üçte ikisinden fazlası (yüzde 68), bu olayın failinin yakalanmasını ve şiddetle cezalandınlmasını isüyor. Bunun yanısıra ka- muoyunun yüzde 14'ü dedevle- tin laiklik ve milliyetçilik gibi Atatürk ilkelenne sahip çıktığı- nı açıkça göstermesi gerektiği kanaatinde. Şırnak Yalisi yanıt bekliyor ANKARA(Cumbunyet Bü- rosu) - Başbakan Sükyınan Demirel, Şımak Valisi Mustafa Malay'ın. Bakanlar Kunılu'- ndaki tartışmadan sonra görev- den azledilmesini istemesi ile ilgili olarak. gazetecilere, "Et- miştir belki, bilmiyorum gidin ba§ka şeylerle uğraşın" dedi. içişleri Bakanı İsmet Sezgin ise," diğer bakanlara gönderdi- ğini bana da göndermiş" dedi. Sezgin, "ne düşünüyorsunuz ?" sorusu üzerine, " şimdilik bir şey düşünmüyorum" diye ko- nuştu. Sezgin, gazetecilerin," konu- yu Başbakan'a mı bırakacaksı- nız?" sorusuna, "Neden Başba- kan'a bırakayhn. Yeni aldım daha. Pazartesi günü bakaca- ğjm" karşılığını verdi. İçişleri Bakanı İsmet Sez- gin'in başkanhğında yapılan olağanüstü hal koordinasyon kurulu toplantısına katılan Malay, toplantının sona erme- sinin ardından Ankara'dan ay- nldı. Azledilme isteğini yazıyla tüm bakanlara ileten Malay bu isteği yerine getirilinceye kadar Şırnak valiliği görevini sürdüre- cek. Bakanlar Kurulu karanyla atanan valinin görevden ahn- ması için de yine aynı şekilde karar abnması gerekiyor. Vali bu görevinden kendi isteğiyle aynlamıyor. Valinin istifası an- cak meslekten aynlmasında sözkonusu oluyor. Şırnak Valisi Mustafa Ma- lay, Başbakan Süleyman Demi- rel'in daveti üzerine Bakanlar Kurulu'nda Şırnak ilinin so- runlan ile ilgili bilgi verirken, işe almalarda para alındıgını öne sürmüş, Bayındırlık ve İs- kan Bakanı Onur Kumracıbaşı da, valiye sert çıkarak, sözleri- nin terbiye sınırlannı aştıgını söylemişti. Tartışmarun basın- da yer aİması üzerine, vali Ma- lay da, görevinden azledilmesi- ni istemişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle