Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHUPİYFT 10 ŞUBAT1993 ÇARŞAMBA
12 DIZI
Prof.Dr. Oya Araslı, üniversite arkadaşı Mumcu'nun birçok zorluğu üstün yeteneği ile aştığı görüşünde
İTÜldururken düşundururau
MT rof. Dr. Oya Araslı
(A.Ü. Hukuk Fakültesi Öğre-
tim Üyesı):
Uğur Mumcu ile AÜ Hu-
kuk Fakültesi'nde asistan ola-
rak göreve başladığım yıllar-
da tanışmıştım. Yaşamdaki
karşıthklan keskin bir zeka ve
eşsız bir güldürü yeteneği ile
gösterir; güldürürken düşün-
dürür. düşündürürken guldü-
rürdü. 1970 sonrasında ken-
disine yaşatılan kötü günleri
de bu yeteneği ile aştı.
Vefalı dost
Çok vefalı bir dosttu.
Demokrasiye, Atatürk dev-
rimlerine ve özellikle laikliğe
gönülden inanırdı.
Düşünce özgürlüğü üzerin-
deki kısıtlamalara karşıydı;
ülke bütünlüğünü bozmaya
yönelık hareketlere ve her tür-
lü sömürgealığe, sömürüye,
sahtekarlığa, hırsızlığa, ka-
çakçilığa. terorizme savaş
açmıştı.
• Düşünce özgürlüğü üzerindeki
kısıtlamalara karşıydı; ülke
bütünlüğünü bozmaya yönelik
hareketlere ve her türlü
sömürgeciliğe, sömürüye,
sahtekarlığa, hırsızlığa, kaçakçılığa,
terorizme savaş açmıştı. T I Y O R
yeri" dıyerek eşıne sevgiyle
bakan Uğur gözlerimin önü-
ne geliyor.
Sonra bir başka Uğur'u
anımsıyorurn: Ölümünden
birkaç gün önceki sohbetımız
laikliğe karşı girişimler üzeri-
nedir. Cumhurbaşkanının
Anayasa Mahkemesi'ne
yaptığı, anayasaya avkın ata-
mayı eleştinr, hazırfadıs ki-
tabında PKK ve bağîantı-
larıyla ilgilı ilginç açıklama-
larda bulunacağından söz
eder ve son yıljarda öldürülen
gazeteciler için alabildiğine
üzüldüğünü söyler... Birkaç
gün sonra bu gazetecilere ken-
disinin de ekjeneceğini nere-
den bilebilirdi?
Uğur Mumcu hepimiz için
ve hepimizin adına, tek kişilik
bir ordu gibi korkusuzca ve
ödün vermeden karanhklarla
savaştı. Tehdıtlerden yılmadı,
susmadı. Susturulamadığı
için de katledildi ama yok edı-
lemedi.
Uğur'u yaşatmak
Uğur Mumcu artık, yazı-
lanna yenilerinı ekleyemeye-
cek.
Ama öyle inanıyorum ki,
şimdi teker teker hepimiz.
onun ideallerine inananlar.
daha önceleri onun bizim için
ve bizim adımıza yaptığı gibi
karanhklarla savaşırsak.
Uğur'u yaşatmış olacağız.
DENEME ÜSESfrNİN MÜNAZARA TAKIMDTOAN ARKADAŞI AYDEV GÜVEN GÜRKAN MUMCIPYU ANLAITI
K,anıtlayamayacağı, hiç-
bir iddiayı ortaya atmazdı.
Olaylan ve arkalanndaki ger-
çeklen sabırla araştınr; bulgu-
lannı büyük bir zevkle an-
latırdı. Öylesine çok isim ve
bağlantıdan söz ederdi ki, iz-
lemekte güçlük çeker ve belle-
ğinın gücüne hayran kalırdık.
• Uğur
Mumcu,
hepimiz
için ve
hepimiz
adına tek
kişilik bir
ordu
gibiydi.
HP-SODEP bh'kşmesiningirfimiman
Belgelerinin ve üzerine gitti-
ği olaylann fazlalığı. sonunda
onu bilgısayarla çalışmak zo-
runda bıraktı. Oturduğu çok
güzel bir Ankara manzarası-
na bakan apartman dairesine
bitişik daireyi satın alarak,
burayı bütünüyle bir çalışma
merkezi haline getirdi.
" ^ / alışma odam" dediği
bu daireyi, eşimle bana gez-
dırdiğı günü anımsıyorum.
Bilgisayan hakkmda bilgi ve-
ren, kitaplannı gösteren, ya-
pacağı yeni araştırmalan he-
vesle anlatan; sonra da çalış-
ma masasının karşısındakı
kanape için "bu da Güldal'ın
i 3 HPgrupbaşkan vekille-
nnden Aydın Güven Gürkan
ile Uğur Mumcu'nun dostluğu
Bahçeliev ler Deneme Lisesı
günlerine dek uzanıyor. Gür-
kan Mumcu ile 1955-56 yılla-
nnda, lisedeyken tanıştığını.
Mumcu'nun kendisinden bir sı-
nıf küçük olduğunu söyledi.
Gürkan Deneme Lısesi yıllannı
şöyle anlattı:
Kendine özgü Mr fise
"'Orası kendine özgü bir li-
seydi, aile gibiydik. Ayn sınıf-
larda olmamız Uğur ile arkadaş
olmamız konusunda engel
oluşturmadı. Çok güzel bir dö-
nemdı. Uğur da ben de edebi-
yatta, siyasetle, sözü güzel söy-
lemeye merakhydık. Münazara
ekiplerinin yıldızlanydık. Çok
yakın arkadaş olmamıza rağ-
men aramızda örtülü bir reka-
bet de vardı. Okul münazarala-
nnda da Uğur, ben, Doğu Pe-
rinçek okul ekıbıni oluşturur-
duk. Uğur. sevdiğı ınsanlan
ömürboyu aşkla
severdi. Lisedeki
arkadaşlanna so-
nuna kadar sev-
giyle bağlı kaldı.
O arkadaşlanyla
ruhu dinleniyordu
. Lıse arkadaş-
lanyla birlikte oî-
duğu zamanlarda
çoğu kez politika konuşmuyor-
du. Onlar da Uğur'la politik
tartışmaya girmezlerdi."
Gürkan. "Lise yıllannda hep
CHP'li olduklannı, Uğur
Mumcu'nun da CHP'li olduğu-
nu, üniversite yıllannda ise yol-
lannın aynldığını" sö>ledı.
Aynlan yollann kendilerini ne-
relere götürdüğünü ve nereler-
de yeniden Uğur Mumcu ile
buluştuklannı da şöyle anlattı:
"Uğur. daha çok o dönemde
• Aydın Güven Gürkan: Uğur'la
arkadaşlığımız lise yıllannda başladı.
Uğur, sevdiği insanlan ömürboyu
aşkla severdi. Çok yakın arkadaş
olmamıza rağmen aramızda örtülü bir
rekabetde vardı.
devrimci diye anılan bir çızgı-
dev di. O çevrelerle politik ilişki-
sini bir süre sürdü. Ben ise daha
çok devletçilikle özdeşleştiril-
miş bir devrimci çizgiden mut-
luluk duymadım. daha genış
ufuklu bir sosyal demokrat çiz-
giyi benımsedim. Üniversite yıl-
lannda yakın bir politik birlık-
teliğimız olmadı. Ben sonra Al-
manya'va gittim, yollanmız
aynldı. Tekrar 1983te ben poli-
tikaya atıldığımda yakın, dos-
tane ilişkilerimız oldu "
Gürkan, Uğur Mum-
cu'nun HP-SODEP bir-
leşmesinin "gizli mıman'
olduğunu kanısında. O
günlere ilişkin baza anı-
lan şöyle:
"fki partinia. birie§-
mesi konusunda gjzli
mimar rolünü Uğur üst-
lendi. İnönü'nün nabzını yok-
ladı, olumlu izlenimler aldı. Be-
nimle de görüştü. Bir senaryo
sundu, tutabılır mi dıye. Bana
da olabilir gibi geldi. Cumhuri-
yet'te bir kampanya yürüttü.
Birleşmenin nastl olabiteceği
konusunda görüşlerini anlattı.
Kamuoyundan da olumlu tep-
kıleralınınca. ogüne kadar söz-
sel düzeyde olan birliktelik için
somut adımlar atıldı. Uğur, po-
litik arabuluculuk rollenni üst-
lenmezdi ya da doğrudan bir
partiyle ilişkıde bulunmazdı.
Ancak o günlerde bu konuyu
çok önemsedi ve mesajını hep
bu işe ayırdı. Sonra ilışkımiz
sürdü.. Zaman zaman bana
hoşgörüsüzlük gibi gelen tavı-
rlan olurdu. eleştirirdim. o da
beni eleştirirdi. Zaman zaman
yazdığı bırleşmeyle ılgılı yazı-
lan gerçekçi bulmadığımı söy-
lerdim. O da, gündemde kalsın
ıstiyorum, derdı. Kendisi de
yazdıklannın gerçekleşebilır ol-
duğuna çok ınanmıyordu."
Aydın Güven Gürkan, Uğur
Mumcu ile ılışkısıni "'Çok göl-
gesiz, yakın bir ilişki" olarak ni-
telendirdi. "Birbirimizi kır-
madık. kazık atmadık, kazık
yemedik. Birbinmizin değerini
biliyorduk, lekesiz bir dostlu-
ğumuz vardı" dedi. Gürkanın
tanıdığı Uğur Mumcu'nun en
önemh özellikleri neydi? Gür-
kan, bu soruya da şu yanıU ver-
di^
îyiye, güzele adanmıştı
Yd 1958. L ğur Mumcu, ate^i bir Galatasarav taraftarı. Deneme Lisesinin bahcesinde Arilla De\a, Hüseyin Erso>, Re\man Samer, Özkan İzgi, Hasan Halis .
Tüzel, Taoer Berksoy, Çağiar Ünal, Üstün Çevik, Önder Pekcan, Ateş Arsan, Öcal Beningtan, Uğur V urdakul >e Tokar Öner'le birlikte.
Taner Berksoy, 'mahalle' ve okul arkadaşı Uğur Mumcu'nun grubu 'bireksik' bıraktığını söylüyor
Aıtıkkahkahalarlaanılımyor
MJ ahçelievler'depazardurağınjn
karşı köşesi. Bu köşe. sonradan Fuat
Sirmen'le evlenecek olan bir kadının
evinin bahçe duvandır. Tarih.
1953-54'leri gösterir. Önder Pekcan,
Taner Berksoy, Ateş Aslan, Toker
öner, Ercüment Ulay ve Uğur Mumcu.
henüz onlu yaşlannm saltanatını
sürdürmektedir. Bahçelievler
llkokulu'nun afacanlıklan henüz
yaramazlığa terfı edememış bu
grubunu. ders saatleri dışında bir tek
yerde bulmak mümkündür, işte bu
köşede.
Birbirini hiç yitirmedi bu gnıp.
Geçenlerde, bireksıkle,
Caddebostan'da bir evde buluşuldu. İlk
kez. köşe. kahkahalarla anımsanmadı.
çünkü artık Uğur Mumcu yok. Ev
sahibi Taner Berksoy. Mumcu'yla
arkadaşlığı hem okuldan hem de
mahalleden.
* lkokulsıralannadönüyor Berksoy.
Bir ödev verilmiş, Afrika mı? dünya mı?
bir harita çizilecek. Mumcu'nun el
becerileri pek iyi değil, onun da.
Ablasının çizimleri ise mükemmel,
sonradan ressam oluyor zaten. Ona
çizdiriyorlar, sonra da yıllarca
gülüyorlar, yaptıklan bu küçük
hilekarlığa. Yine bir hafta sonu
pikniğindeler. Mumcu, bisiklete
binmeyi öğreniyor. Selenın üzerinde
kendi kendisine konuşuyorsürekli. yine
gülünüyor, hem de kahkahalarla.
Ortaokulda. Deneme Lısesi'ndede
bozulmuyorbu birliktelik. Mumcu
Ankara Hukuk
Fakültesine giriyor,
Berksoy İstanbul
İküsat'a. Köşcnin.
havai sohbetleri,
takılmalan. kendi
anlatımlanyladerli
toplu sululuklan
yerini politize
olmalara bırakıyor.
Üniversite sınavma
katılmak için Mumcu.
Berksoy/la birlikte
geliyorlstanbul'a.
Kentı ilk görüşü
Mumcu'nun,
şaşınyor.
Akıl almaz bir mizah
gücü yaşamı boyunca
sürüyor ama taklit
yeteneğinı bir yerlere
gizbyor Mumcu.
Menderes ve İnönü'yle başlayan,
Demırel'e uzanan bu taklitler köşede
başlıyor. üniversite öğrenciliğine kadar
şürüyor. Berksoy ve Mumcu, yine
İstanbul'dalar. Ankara'ya dönme vakti
gelmiş, trene yetışilecek. Mumcu, evin
varendasında yere bıraktığı bavuluna
kolunu dayayıp y ine taklitlere başlıyor.
Konu, dönemın politik yapisı. Yine
gülmelere başlanıyor ve zor bela
yelışiliyor trene.
27 Mayıs-12 Mart arası dönem,
Berksoy'a göre Mumcu'nun hayatının
• en rahat dönemi. Artık
popüler bir asistandır,
isim yapmaya
başlamıştır Ama 12
Mart'tan sonra bu
dönemde yanında
olanlar, yolda
görmezlikten gelmeyi,
ilişkiyi yavaşlatmayı,
soğutmayı yeğlerler,
üzülür, kınlır Mumcu.
Sert, öfkeli, hemen
hemen hiç taviz
vermeyen yapısınm
arkasında duygulu,
duyarlı bir yan vardır.
Vefalıdır, dostlanna
düşkündür.
Uzlaşılamayan konular
yok değıldir, en çok da
oğretim üyelerine kızar,
" Yapmanız gerekenleri
yapmıyorsunuz, bir sürü olay oluyor
araşürmıyorsunuz, araştınlanlan da
okumuyorsunuz" der.
Köroğlu'ndaki eve taşmdıktan sonra
kilo almaya başlar. Eşi Güldal ve
Berksoy yürüyüşe zorlarlar.
Kırk-kırkbeş dakikalık yol en aandan
iki buçuk saatte tamamlanır. Her on
adımda bir. birileriyle selamlaşılır, hatır
sorulur. Kızar, Berksoy, "Bıktım,
senin çenenden "diye yakınır ama yol
yine de kısalmaz bir türlü. Araba
almaya kaikıştığında yapılan
direksiyon çahşmalannda da böyledir.
Sevmez, direksiyon çalışmalannı
Mumcu. Her seferinde bir yerlere
uğranır, iki saatten önce de
vazgeçilmez uğranılan yerden. Bir
direksiyon çalışması sırasında, öğle
saatlerinde uğranıhr Halit Çelenk'e.
Çıkıldığında akşam sekiz mi, dokuz
mudur ne? Futbola meraklı. ateşli bir
Galatasaray taraftandır.
B erksoy'un anımsadıklan
arasında. Mumcu'nun ilk gazetecilik
deneyimideyeralıyor. İngilizce
öğrenmek için Londra'dadır Mumcu.
68'lilerin dünyayı kasıp kavurduğu
dönem. Londra'da Tank Ali diye
Pakistanlı bir öğrenci lideri vardır.
Londra'yı tanımamış, dili
öğrenmemiştir henüz ama gider bulur
Tank Ali'yi, röportaj yapar. Akşam
Gazetesi'nde yayımlanır bu röportaj.
Giyimine de oldukça düşkündür, hep
özel şeyler giymek ister. İşte bundan
dolayı, Tank Ali'yle çck tirdiği
fotoğrafta üzerinde bulunan beyaz
pardesüye dikkat çeker yıllar boyu,
yazısı kadar önemlidir, beyaz pardesü.
Mumcu'dan Berksoy'a kalan ne mi?
Ağız dolusu gülümseme ve vefa.
" cn belirgin özelhği sözsel.
evlemsel olarak kendini toplu-
ma, insanlara, iyiye. güzele ada-
masıydı. Başka gazetelerden
aldığı tekliflere gösterdıği di-
renç, Cumhuriyet'tekı olaylar-
dan sonra yeniden geri dönmesi
hcr insanın yapacağı şeyler de-
ğıldı. Mıllıyet'ibırakıpCumhu-
nyet'e döndüğünde ben itiraz
ettım. buna hakkın yok. çocuk-
lannın eşinin maddi güvenceye
ihtiyaçlan var, dedim. Olmaz.
çocuklar çağırdılar beraber yo-
la çıktık, benzerı bir karşılık
verdi. Cumhuriyet'ten aynldı-
ğında çok öfkeli. üzgün görü-
nüyordu. O günlerdeki aynl-
manın ardında DYP-SHP mi.
yoksa DYP-ANAPkoalisyonu
mu sorusu da yatıyordu. Uğur.
DYP-SHP koalisyonunu umut
olarak görüyordu."
\J ürkan, Uğur Mumcu'-
yla son görüşmesini de şöyle
anlattı:
"Almanya'ya gıdip, PKK ile
ilgili belgeleri topladı. Dönünce
görüştük. Daha sonra da za-
man zaman telefon edip heye-
can duyduğu şeylen anlatıyor-
du. Zaten Uğur. bir şeye kendi-
ni adadiğı zaman susturmak
zordur. Yıllarca Abdi İpekçi'yi
dınledik. Bu kendi aramızda
espri konusu olmuştu. Onunla
yatar, onunla kalkardı. O gün-
lerde neyi bulmuşsa. çevresin-
dekilere hep onu anlatırdı."
Gürkan öldürülmesinden
sonra milyonlarca insanın "se-
zisel olarak Uğur Mumcu'nun
kendilen için kavga ettiğini fark
ettiğini" söyledi. Gürkan. "Bel-
ki Uğur'u okumuyorlardı.
Ama halk, bu kendi evladını
cömert bir biçimde ödüllendir-
di. Cenaze merasimi büyüktü,
ama evlerde yaşanan sessiz tö-
rene göre mütevazı savılırdı.
Türkiye düzeyındeki tören,
caddelere akan törenin üzerin-
deydı" dedi.
Yarın UğurAlaca-
kaptan, KerlmAf-
$ar,AdllÖzkol
POIİTtKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Gecmiş Gecelerde...
Boğaz'da eskiden her keseye göre küçük meyhaneler
vardı. Sıvaları dökülmüş, tahtaları çatlamış, pencerele-
rinin pervazları sarkan, köhne yalıların alt katına sığış-
mış, Boğazdantatalanlarıngittiği yerler. Böyleyerlere
en çok Edip Cansever giderdi. Giderdi değil böyle yerle-
ri keşfederdi. Bu içki evlerinin adları vardı. Ama Edip
kendine göre buralara adlar koyardı. Çat Çat, Pat Pat,
Kaptan gibi... Sonradan buralar bunlann adları olurdu.
Edip, bir gün beni Küçük Bebek'in yol kıvnmında böy-
le bir meyhaneye götürmüştü. Küçük Bebek'le büyüğü-
nü hep kanşbrınm. Bu meyhanenin adı vardr Güneş!
Kolejin kız, erkek öğrenci keselerine göreydi. Meyhane-
ci o dönem öğrencilerinin keselerıni bıldiğinden ucuz-
cuydu. öğrenciler limuzin arabalarla dolaşmazlardı. O
yılların zenginleri, karaborsa da yapsalar, görgülüydü-
ler. Adı Güneş olan bu meyhane şimdi de duruyor, ama
her keseye göre değil.
öte başta da bahçe içinde Nazmi'nin yeri vardı. Yıkt-
lar, kocaman yapılar kondurdular. Bu meyhanelerin o
yıllardaki öğrenci müşterileri şimdi kimbilir nerelerde-
ler? Ya ünlü şair, yazar olmuşlar, ya da oralarda arök
görünmeyen işadamları... Ucuz yerler aramıyorlar, ünlü
barlara takılıyorlar. Tezgâha dirseklerini dayadıklarında
barmene;
"Viskimi lütfen!.." diyorlar, işaretlenmiş şişelerini istt-
yorlar. Çok kişiye bu tuhaf gelebilir. Ama "âdet" budur.
Eski ucuz meyhanelerin yerini alan barlar kıyıda de-
ğil, sokak içindedir. Birbirlerine bakıyorlar, kimsenin
manzara istediği yok. Ne manzara, ne fiyat.. sadece tez-
gâh sohbeti. Kulis'in Mösyö Corç'unu anımsıyorum.
Manzarasız, izbe, karanlığın içine karışmış, bir onun ye-
ri vardı. Papirüs çok sonradır. Kulis'e özenenler açmış-
lardı.
Ben Kulis deyince Mösyö Corç'tan önce Fikret Adil'i
anımsarım. Fikret'le daha çıktığında yadırganan mavi
başlıklı 'Yeni Istanbul'da çalışırdık. Fikret, köşe yazan,
ben de Ankara muhabiriydim. Fikret'in köşe yazısının
başlığı istanbul dan ımzası da 'Bir istanbullu'ydu Sanı-
rım Iş Bankası nda bırakılmaz bir işi olduğu için adıyla
yazmıyor, takma ad kullanıyordu.
Kulis bir kulüp gibi olduğundan herkes girip çıkamı-
yordu. Bir yabancı göründü mü hemen yadırganırdı. Fik-
ret, Kulis'in itibarlı üyelerindendi. Benim Ankara'dan
gelip gitmelerimde Kulis'e rahatça girip çıkabilmem için
yöneticıleri tenbihlemişti. Ondan olacak kimse ses çı-
karmazdı.
Fikret'in gençlik anılarını içeren Asmalı Mescit 74' di-
ye bir kıtabı vardı. BundaÇallılar, Eşref Şefikler, Peyami
Safalar, Necip Fazıllar, Fikret Muallalar, Nazım Hikmet-
lerle geçen Beyoğlu gecelerini anlatırdı. Gençtik, biz de
böylesi bohem gecelerine özenirdik.
Yıllargeçti.Beyoğlu'nun küçük meyhanelerindenkimi
kapandı, kiminin yerine yenileri açıldı. Yetişenler o gün-
leri sevgiyle andılar. Yetişemeyenler o günlere özlemle
baktılar. •
Bir gece Degüstasyon göçtü, Çiçek Pasajı kapandı.
Yerini Krepen Pasajı aldı. Kadınlı, erkekli belli 'müda-
virnjeri' vardı. Bayram'ın Neşe'sinde aydınlar ve sanat-
çılar görünürdü. Imroz, biraz daha kalantorlar içindi.
Yıllar böyle geçti. Krepen de yıkıldı. Arka sokakta yenile-
ri açıldı. Cumhuriyet yerli yerinde duruyor. Alt katı ber-
duşların, üst katı akşamcıların... Lambo'yu Orhan Veli'-
yle Mücap Ofluoğlu üne kavuşturmuşlardır. Şimdi yerin-
de yeller esiyor. Geçende oradan geçtim. Sanınm
köşedeki bakkal dükkânı Lambo'ydu.
Pek çıktığım yok.. Şimdi akşamcı barlarının ve gece
kulüplerinın gözde olduğu söyleniyor. Tanışlar, tanıdık-
lar akşamüstleri toplaşıyorlarmış. Cahit Sıtkı kendi dö-
nemi için bu toplanmalara, "Cümle, eş, dost, ressam,
şair, serseri / Cümbüşte yoksam geceleri / Sanmayın
tarafımdan ihanetvar" demişti. Ihanetolmasadakesat-
lık, yolsuzluk var.
BULMACA
1
2
3
1 2 3
I I
4 5 6 7 8
U I
-KJ-
9
8
SOLDAN SAĞA:
1/ Uğur Mumcu'nun,
"Gözlem" köşesinde çı-
kan son yazısının adı .2/
Kesilen ağacın yerde ka-
lan kutük dibi... Geminin
orta bölümü. 3/ Bir par-
çanın büyük bir ritm öz-
gürlüğü içinde calınması
gerektiğini belirten mü-
zik terimi... Rubıdyum
elementinin simgesi. 4/
Pfcrre Loti'nin bir roma-
nı. 5/ îlenme, beddua...
Fazla bön, avanak. 6/ Bi-
rinin buyruğu alünda olan görev-
li... Bırresmısulandınlmışrenkler-
le boyama ya da gölgeleme biçimi.
7/ Avuç ici... Resmi kuruluşlarda
yazı işlerinin görüldüğü yer. 8/ Se-
merin ya da eyenn kaymasını ön-
lemek için kullanılan kayış...
Olumsuzluk belirten bır önek. 9/
Ali özgentürk'ün bir fılmi... Tann.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Nikos Kazancakis'in, filme de-
aktanlmış olan bir romanı... Kon-
ya ilinde bir baraj. 2/ Avustralya'da yaşayan bir cins deveku-
şu... Avlu. 3/ Harman savurmakta kullanılan çatal bıcıminde
tanm araa... Tabut. 4/ tzin... Bir nota. 5/ İtalya'da yaşamış an-
tik halk... Koyun, keçi ya da deve pisligi. 6/ Belirli bir süre biri-
nin dikkat ve ilgisini başka bir şey üzerine çekme. 7/ Su... Kan,
eş. 8/ Ahmet Haşim'in bir şıin. 9/ Avrupa'da bir ırmak...
Duyu organlannın dıştan algıladığı bir nesnenin biünce yansı-
yan benzeri.
Gönül temiz hava çeke ceke oyalanır
Ciğerlerimiz kiıli hava soluya soluya paralanır
Havadaki kurşun yuta yuta dagılır
Aldırma gönül aldırma...
Istanbul'un nefes kesen havasına ilişkin aynntılar
Gözlüklü Martı gazetesinde
Adres: Harbiye, Halask&rgazi Cad.
Sinan Apt. No: 38/16
Abone oimafc için Td.: 246 45 30 - 264 23 87
FATİH 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
991/116
Davacı Münevver Aksu tarafından, davab Kadri Cengiz Kıünç aley-
hine açılan nafaka davasında;
Akıncılar Mah. Orhan Cad. Gündilz Kıraathanesi, Güngören/ls-
tanbul'da mukim olan Kadri Cengiz Kılınç'a tcblıgat yapılamadıgı,
zabıta marifetiyle de adresinin tahkiki mümkün olmadığından adına
yenileme dilekçesinın tebliğine karar verilmiş olup duruşmanın bıra-
kıldığı 2.3.993 günü, saat 9.30'da ibraz etmek ıstedığıniz vesikalarla
birlikte mahkemeye gelmeniz veya vekıl göndermeniz, aksi takdırde
gıyap karan tebltğ edilmeyerek duruşmaya gıyapta devam cdilecegı
HUMK'nun 509. ve 510. maddeleri geregince davetiye yerine kaim oU
mak üzere ilan olunur. 14.12.1992
Basın: 655