18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 SJBAT1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Nıle Akıncı resim sergisi • A>İKARA (ANKA> Naile AkncTnın resim sergisi yann Arc. Sanat Galerisi'nde açıh or. Ressam Naile Akna 1923 yıhnda Van'da doğtu. Resim eğjtimine 1943 yılırda İstanbul Devlet Güz-1 Sanatlar Akademisi orta^ölümünde başladı. 1951yıhnda Yüksek Resim Bölımü Zeki Kocamemı Ntöyesi'nden mezun oldu. 3 kşisel sergi açan sanatçı, 7 adetuluslararası ödül kazaıdı. 8 mana dek sürecek sergde sanatçının Eyüp çeşıtemelerinden örnekler ve son ki yıllık çalışmalan yer alıvu". Kerpiç Mehmet' • 0RDL(AA)-Ordu Beleiiyesi Karadeniz Tiyarosu'nun bu sezon oynıyacağı oyunlar belirtendi. Programa göre, tiyaTo bu sezon perdelerini Caht Atay'ın yazdığı 'Pusuda' adlı oyunla açacak. Daha sonra yine Cahit Atay'ın 'Kerpiç Mehmet', Turgay Yıldız'ın da 'Palyaço Prets' adlı oyunlan sahnelenecek. Buarada tiyaıro kursunda başanh olan gençlerin rol aldığı Tureut Ozakman'ın yazdığı 'AhŞu Gençler" adlı oyun da sahnneye konacak. Siıema Günleri •TRABZON(AA)- Trabzon Belediyesi tarafından "Sinema Günleri' adı altında düzenlenen film gösteriminin büyük ilgi gördüğü ve gösterime giren 18 fvlmden 140 milyon liraltk hasılat elde edildiği bildirildi. 'apılan açıklamaya göre göstenme giren bıri yerli 18 filmı 24 bin kişi izledi. Sinema günleri boyunca fılmlerin gösterime girdıği salonun her seansta dolu olduğu ve özellikle yabancı filmlere ılgınin büyûk olduğu bıldınldı. Trabzon Belediyesi' nın düzenledıği sinema günlerinde tam biletler 12 bin lıradan, öğrenci bileti ise 7 bin liradan satıhyor. Opera'nın 10. j r * • İZMİR(AA)-tzmir Devlet Opera ve Balesi'nin 10. yıl kutlamalan çerçevesmde hazırladığı ıkıncı konser "Ünlü . Operalardan Seçrneler' bu akşam gerçekleştirilecek. Ayşe Tek Yenal (soprano), Tanju Nebol (mezzo-soprano), Gökhan Koç (bariton) ve Alpaslan Mater"in (bas) solist olarak yer alacağı konserde, orkestrayı şef Ercan Yenal yönetecek. Koroyu Alexi Vinogradski'nın haarladıği gecede, Mozart'ın 'Figaro'nun Düğünü' ve 'Don Giovanni'. Rossini'nın 'Sevıl Berben'. Verdi'nin 'Rigoletto' ve 'La Traviata', Bizet'nin 'ButterflyVLa Boheme' ve 'Tosca", Mascagni'nin "Cavalleria Rusticana' operalanndan bölümler sunulacak. Tariş'in sanatsal etkinlikleri • İZMİR (AA)- Yenilenme çalışmalanru sürdüren 98 bin ortakh Tariş. kültür alarunda da ortaklann ve çalışanlann yararlanacağı birdizi sanatsal etkinlik başlattı. Bu amaçla öncelikle Tariş bünyesinde çahşanlardan ve cahşanlann yakınlan ile çocuklanndan oluşan 'Tiyatro Topluluğu' ile 'Halk Oyunlan Topluluğu' kuruldu. Daha önce kurulan veçahşmalannı sürdüren Türk Sanat ve Halk Müziğı Korolan' daha güçlü bir hale getirildi. Oluşturulan okuma odalan ve kitaplıklarda, idarece sağlanacak günlük gazeteler ile haftalık, ayhk penyodik yayırüann yanı sıra, isteyenlerin okuyabıleceği kitaplar da yer alıyor. İşçi Hareketinin Udeplepi' JANKARA(UBA>- Gazeteci-yazar Refik Sönmezsoy Türk İşçi Harekeünde Liderler Galerisi' adlı kitabında kuruluşundan bu yana Türk-İş Konfederasyonu başkanlannı anlattı. Kitabında, 1947 yıhnda çıkanlan Sendikalar Yasası'yla Türk ışçj hareketinin yeni bir uyanış içine girdiğini belirten Sönmezsov, sendika liderkrini Şütün özellikleri ile inceledi. Liderlerin dönemini değeriendirerek gelişmelerin perde arkasını veren Sönmezsoy, kitabında işçilere bir dönemin kesitini vermekle kalmayıp, işçi sorunlanna önem veren ve merak eden aydınlara da biyografık bir tablo çızıyor. İDSO'dan yeni bir opera ,Rusya Devlet Senfoni Orkestrası ve Akbank'm 45.yıl konseri Andre EVTN İLYASOĞLU Andrea Chenier. İstanbul'da doğmuş, klasık şiıin romantık şiire bağlamış. Fransız Dev- rimi'run çoşkulu sanatçısı. Bes- teci Umberto Giordano da mü- zik tarihine bu operası ile geç- mîş. Ülkemizde ilk kez 1963'te Ankara'da, 1971 'de İstanbul'- da sahnelenmiş. Zamanının en başanlı metin yazarlanndan olan Luigi lllica 'nm librettosu üstüne kurulmuş. Andrea Che- nier'in acıklı öyküsü Erol Uras'ın başanlı oyunu ile sergı- lenıyor. Erol Urasşaınnduyarhlığını, çoşkusunu. hüznünü ve kaygı- lannı yürekten seslendiriyor. Çok iyi çahşılmış bir rolün sah- ne rahatlığı ile, kendıne özgü bi- çemi ve yumuşak sesiyle, Erol Uras'ın yolculuğu temsilin nice eksigini kapaüyor. Mete Lğur "un yıllarla oluşmuş sahne de- neyimi; Remziye Alper'in "en- tellektüel" yorutnu, güzel tonu. Jaklin Çarkçı'nın neşeli ancak biraz fazla uçan oyunu; Nilgün Arda'nın kısacık Madeton ro- lünde ağırbaşh bır aynntıyı seç- mesi: Mine Mater'in Contessa rolünü güzel karikatürize etme- sine karşın yetersiz sesi ; İtal- yanca söylemenin telaşındaki kimi solist ya da koristin Türk jestı ve Türkçe vurgulaması, oyunun prömiyerinden ızle- nımler. Orkestra şefi Renato Palumbo'nun katkısı çok önemli : Sahnedekı dramı or- kestrasında yansıtması, her so- liste yol gösteren , her soluğu denetleyen temposu ; keman- lar, çello solo ile başanh bir mü- zik sunuyor. Yapıtı sahneye YekU Kara ier'in coşkusuve hüznü Erol Uras şairin duyartdığBH,kaygılarını yürekten scskndiriyor, Mete Uğur'un yıllarla olu$mu$ sahne deneyimi gözleniyor. koymuş. Osman Şengezer de- kor ve kostümleri üstlenmiş. Ahmet Defne ışıklan yapmış. İlk sahnedeki mat- parlak ikile- mi sınıf farkını yansıtan simge- sel bir ortam yaratıyor. Oyu- nun sonuna doğru donuklaşan renkler ve ışık , son sahnedeki zindan ve giyotinin inişi etkıle- yici. Oldukça de\ingen başla- yan oyun, giderek durgunlaşıp. uzun arya ve düetlerle olayın ağır karakterine koşut gehşi- yor. İlk ve ikinci sahnedeki bazı koşuşturmalar yerine ışık oyunlan ile bir başka devinim boyutu kurulamaz mıydı soru- sunu sorduruyor. Koro, halkı simgelediğıne göre, üstelık Fransız ıhtilalinın kamçılayıcı çoşkusunu duyur- makla yükümlü olduğuna göre, daha bır güçlü, görkemli bir or- tam yaratmalı. Cannen temsi- lindeki gibi dışardan olaya fıkir yürüten bır görev değil, olayı yaratan kişiler olmanın sorum- luluğunu üstlenmeli. Özellikle ilk sahnede arkadan duyulan erkekler korosundan daha et- kin bır dalgalanma bekleniyor. İkina perdede artık yüzlerin- den kaygj okunması, ıhtilalin kararlar aldığını somut olarak gören halkın acı gülümseyişıni anlatması gerekiyor. Bütün bunlar ilk temsilin izlenimleri. Andrea Chenier, mutlakadaha oturmuş. aksakhklan gideril- miş şeklı ile mevsim boyu oyna- yacak. Geçen haftanın ve belki de bu mevsimin en önemli senfonik olayı. Rusya Devlet Senfoni Or- kesirası'nın konserleri idı. İstanbul'da Cemal Reşit Rey salonunda verdıkleri üç konse- nn sonuncusunu dınleyebil- dim. Şef. Viron Fidedjis ; solist Ludmil Angelov du. Ve tümü Rus bestecılen ile örülmüş bir programdı : Mussorgsky 'nin •Çıplak Dağda Bır Gece'sı ; Çaykovski 'nm l.piyano kon- çertosu ve Prokofierın 5. senfo- nısı. Orkestradaki bülün çalgı gruplannın, özellikle keman- lann tek bir tınıda seslenmesi: a\nı teknikle çalan kocaman bir ailenin kendi atalannın mü- zığini çalmalan. sankı aynı fabrıkanın ürettiği kusursuz bir sanat yapıtrydı. Şef Fidedjis'in bu geleneğe sahip bir topluluğa ne kadar katkısı olabıljrdi. ne kadar oldu. tartışılır. Öylesine "rafıne" eğıtilmış kı orkestra, kim yönetse pek sallanmaz gibı. Ancak genç pıyanistleri An- getov'un Çaykovski ya da Cho- pin gıbı romantiklen çalması ıçin daha umutsuz aşklar, hatta hüsranlar yaşaması gerekecek. Teknik herşeynn üstesinden gelmiyor. 45. yıldönümünü bir minı konser ile kutlayan Akbank, orkestrasına şef olarak Rengim Gökmen 'i, solist olarak Valeri Otstrakh ı davct etmiş. Mozart 'ın 16 yaş ürünü olan bir Diver- timento(K.l 36) ve 19 yaş ürünü J.Kcman Konçertosu (K.216) seslendırildı. Böylesi davet kon- serlerinin kısa tutulması. ahmlı parçalann seçilmesi, klasık mü- ziği kalabalık bir davetli kitlesi- ne sevdirmek bakımından ya- rarlı. Şef Gökmcn'ın çoşkulu yö- netimınde dinlediğimiz Divertı- mento'da oldukça hoş bir ton \ardı. Valeri Oistrakh ise ünlü bir aıle adını taşımasının sorumlulu- ğu ile ezilmiş, gibiydi. Belkı de sa- natçılan kalıUmsal değerleri ile yargılamak haksızlık oluyor, her- kes kendi ruh hali içinde bır ses'le özlcşiyor Valeri'nin sesi de ken- dıne özgü ama dedesıninki değil. doğal olarak' Rengim Gökmen: Popüler olmak istemiyoruz ANKARA(AA)- Devlet Opera ve Balesi (DOB), Genel Müdürü Rengim Gökmen, opera ve bale sanatının popü- ler olmasının beklendiğini, oysa kendilerinin popüler ol- mayı istemediklerini bildıre- rek. 'popüler olacağız diye dü- zeyi düşürmek istcmiyoruz'- j dedı. ı Rengim Gökmen, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de son yıllarda opera ve bale sanaıma karşı ılginin arttıcını belırte- rek, 1991- 1992"sezonunda 260 bin olan seyirci sayısını, bu sezonda 320 binin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini söyledı: "Bu sanatlann popüler ol- ması bekleniyor. Biz yaygın- laşmanm. bu sanatlan müm- kün olduğu kadar yayabilme- nin yanındayız. Ama popüler olması, halkın popüler müzik- ler alışkanlığı kadar opera ve baleye ulaşabilmcsı, onun eği- tımıne bağlı. Dolayısıyla ope- ra vç bale sanatlannın popü- lerliğı ile değcrinı ölçmemek lazım. Operada da değer ölçüsü çok satmak, popüler olmak değildır. " Opera ve bale yazarlığının çok meşakkatli ve çok zor bir iş olduğunu kaydeden Gök- men, şöyle de\am etvi: "Çok kapsamlı bır opera için normal olarak bir K v '^, 5-6 sene çahşır. Böyle bir marun maddi ve m, karşılığını verecek hazııL.>,ı temelimiz yok. Maddi olarak karşılayamıyoruz. Dolayısıy- la besteciyi buna teşvik edemi- yoruz." Andre Chenier'in acıklı yaşamı 20 yıl sonra yeniden İstanbul'da sahneleniyor Görkemli bir karşıtlıklar operası NİLGÜN TOPTAŞ İstanbul Devlet Opera ve Balesi. Um- berto Giordano' nun "Andre Chenier" operasıru, İstanbul'da 20 yıl aradan sonra yeniden sahneleniyor. . „... Operanın kahramam Andre Chenier, 18. yüzyıl Fransız edebiyaunm en bü- vük ozanı aynı zamanda siyaset yazan. Ölümünden 25 yıl sonrasma kadar yapıtlan yayınlanmamış. İlk kez 1819'- da basılan toplu şiirleri büyük başan kazanmış. Chenier, klasik dönemin son temsil- cisi ve romantik akırrun da öncüsü, yani bir anlamda bir geçiş dönemi ozanı. Fransız devriminde çok etkin bir rol oy- namış olan Chenier İstanbul doğurnlu. 1762de İstanbul'da Galata semtinde doğan Cheniertıin doğduğu ev halen varhğını koruyor. Andre Chenier üç yaşında Fransa'ya gitmiş ve çok yoğun bir yaşamı ohnuş. Once İngiltere'ye gitmiş, ardından 1790'da Fransız devrimi başladıktan hemen sonra Fransa'ya dönmüş. Ve büyük bir coşkuyla devrime katılmış. Gerici krallık rejimiyle de şiddet yanhsı devrimcilerle de mücadele eden Cheni- er'nin 32 yühk yaşamı giyoü'nde son- bubnuş. İlk kez Milano La Scala'da 1896'da sahnelenen "Andre Chenıer"yi, İstan- bul Devlet Opera ve Balesi Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara sahneye koyu- yor. Yekta Kara. Andre Chenier'nin trajik yaşammın ve yaşadığı dönemin opera yazımı için çok çekici bir konu ol- duğunu belirtiyor. "İlgi çekici konusun- dan dolayı Umberto Giordano ve söz yazan Luigi lllica bu temayı ele almışlar ve gerçekten de İtalyan opera gele- neğindekı 'gerçekçilik' akımmın en yet- kin örneklerinden biri çıkmış ortaya." Yekta Kara operada metnin önemi- ne inandığını. "Andre Chenier"nin bu kadar başanlı olmasında da söz yazan İllica'nın rolünün büyük olduğunu vur- guhıyor "tthca , tarBooeme', "M**»-" me Butterfly' gibı kaha olmuş, günü- müze ulaşmış, opera yazının en önemli, seçkin yapıtlan olarak niteleyebileceğı- miz operalann metnini yazmış. Çünkü İllica tiyatroyu çok ıyi bilen biri ve bun- dan dolayı metrun kurgusu, dramatür- "Ben operayı salt bir aşk öyküsü olarak görmedim. aynı zamanda insanlık ta- rihinin çok önemli bir kesitini sahneye getinyor ki o da Fransız Devrimi. Oyun 1789'da başlıyor 1794'te bitiyor. Yanı Fransız devriminin ilk beş yıllık döne- "mirri ele alryor. Aristokrasmin çököşün- den devrime geçiş sürecı, ardından -da devrimin ilk yıllan boyunca yaşanan kargaşa.. Bunıı bir şekılde öne taşımaya çalıştım, çünkü sonuç olarak tarihsel bir oyun. 'Andre Chenier' bir 'karşnhk- lar operası olarak da değerlendirilebı- • 18.yüzyıl Fransız edebi- yatının en büyük ozanı aynı zamanda siyaset ya- zan olan Andre Chenier, İstanbul doğurnlu. Operayı sahneye koyan Yekta Kara, yapıtı İtalyan opera geleneğindeki ger- çekçilik akımının en yet- kin örneklerinden biri ol- duğunu belirtiyor. 'Andre Chenier' aşk öykü- sünün yanı sıra Fransız Devrimi'nden de kesit- ler sunuyor. jisi. diyalog yaamını çok iyi kotarmış." "Ander Chenier" hem Chenier'nin yaşamım, hem de soylu Maddalena de Coigny ile yaşadığı aşk öykusünü ak- tanyor. Yekta Kara operayı sahneler- ken konuyu nasıl ele aldığını anlatıyor: lir. Örneğin bırinci perdede eski düze- nin 'Rokoko' dünyasını görürüz, bo- zuk bir düzenin tüm özelliklerini yansıtır ve Chenier'nin soylularla çatış- masına taruk oluruz. İkinci perdede aradan beş yıl geçmiştir ve Chenier dev- rimin serthk yanhsı önderleriyle çaüştığı için hafıyelerce izlenmektedir. Uçüncü perde de ise, Andre Chenier ih- tilal mahkemesınde yargılanır ve ölüme mahkum olur." Yekta Kara, operayı sahnelerken teknik açıdan içerdığt bu '^âfŞitliklan sahneye yansıtmaya çalıştığinı anlatı- yor: "Gerek metinde gerekse müzikte karşıtlıklar yani 'Rokoko' dünya ile, devrim kargaşasının yaşandığı ortamın karşıtlığı çok iyi verilmiş. Ben de görsel olarak bunu yansıtmaya çahşüm. Soy- lulann kendi dünyalanna dönük eğlen- dikleri birincı perdede gavot kul- lanılmış, ikinci ve diğer perdelerde "Marsaılles" ve devrimin simgesi olan 'Carmaglone'a geçiyor. Ben de birinci perdedeki görkemi vermek için AKM'- nin büyük salonunun avantajlanndan yararlandım." Yekta Kara, "Andre Chenier"yi seçi- şıni etkileyen bir faktörü de şöyle açıklı- yor: "1993 yılının Kültür Bakanhğı'nca ''İstanbul Yılı" ılan edıldi. Chenier'nin İstanbul'da doğmuş bir ozan olarak İstanbul seyircisini yakından ilgilen- direceğini düşündüm." Oyunun dekor ve kostümleri Osman Şengezer 'e ait. Andre Chenier'yi tenor Erol Uras oynuyor, Maddalena rolünü, Leyla Demiriş, Remziye Alper vc Nilgün Karagülle dönüşümlü olarak üstleni- yor. Mete Lğur da operadakı önemli karakterlerden biri olan "Gerard'ı oy- nuyor. Diğer rollerde, Jaklin Çarkçı, Zuhal Yunga/ Mine Mater. Yüksel Ör- ses/Nilgün Arda. Kenan Dağaşan. Ferdi Atuner, Arda Ay doğan. Ozer Sezer/ Sevan Şencan, Kurtuluş Demirperçin/ Erkan Tezcan, Ali İhsan Onat. Cemil Özfırat, Ahmet Yazıcı yer alıyor. Ender Sakpınar yönetimindeki İDSO'nım solisti kemancı Valeri Oistrakh'tı 6 Dev' kuşaktan 'hafif bir temsilci ÜNER BİRKAN İZMtR - Bu yıl biz müzik ya- zarlan, anlaşılan, vazılanmızda Çaykovski'den sık sık söz ede- ceğiz. 1991 \1ozart Yıü'ydı. 1993 ise Ça\ko«ki Yılı. Ondokuzuncu yüzyıl Rus> ası'nın. üzerinde hiçbir zaman görüş birliği sağlanama- yan, bol melodili, bol abarrmalı. "patetik"U, •'kugu"^ epüeptik, eşcinsel bestecisi. "Rus Beşleri" adıyla tanınan besteciler topiuluğunun, geceo yüzyılda bir "(jlusal Rus Muziği" yaratma yolundaki çabalan yanın- da, bir öbek Rus bestecisi de gele- nekçi, akademik. biçimci Avrupa müziğinin. klasik Abnan kültürü- nün yolundan gidiyor; bu tutum- larıyla, birincilerin evrimciliğine, hatkçıhğma karşı duruyorlardı. Bunlarm arasında yer alan Piyotr hyiç Çaykovski (1840-1893), "zen- gin esini, ûstün yaratma ko- laylıgıyla, kendisine karşı olması pek olağan sayılacak müzikçilerin bile beğenâsini, hayranlığıaı ka- zanmış bir bestecidir. Parlak, gös- terişli. zaman zaman bayağdıkla- ra kapıldığını, tşin koJayına kaçtığını dûşündüren bir müziğin yaratKisıdır Çaykovski. Çay- kovski müziğinin en belirgin özelİi- ği, soy ut biçimler içinde bile kendi- ni gösteren, asırı duygululuğudur. Öğreniminin kendisini ittiği biçimcUiğin dar kalıplan içinde kabna- daıu içten, coş~ kun, aşın bir duyariılıkla; en az, "su katri- Imadık bir Rus müziği yarat- ma" amacı pe- şindeki u Beş- ler" kadar ulusçu, ırkınm özelliklerini çok iyi yan- sıtan, özgfin bir müzik ya- ratmasını bil- miştir. Izmir DSO. 5 şubat cuma konserinde, bu "popûler" bes- tecinin konser salonlannda her zaman boy gösteren son senfonilerin- den birini de- ğil, 26 yaş ürü- nü, "Kış Düş- leri" başiıklı birinci senfoıûsim dinletti. Genç yönetmen Ender Sakpınar, bugüne değin tzmir uzatmalardan uzak. klasik sen- foni kalıbına uy- gun. melodik yapisı zengin, kompakt bir eser bu. Sakpınar'ın yonımu, eserin bu özelliklerine uy- gun bir ılımlüık, nüans, entonas- yon düzgünlüğü ömeğiydi. İzmir DSO,' abartma- lardan " annmtş, plastik yumu- şaklıkta bir ses- lendirmeyle sun- du Çaykovski'nin 1866 yılı ürünü gençlik senfoni- sini. 5 şubat akşamı tzmir DSO'nın ünlü bir solist ko- nuğu vardı: Mos- ko>a/Oistrakh Klanı'nın (şimdi- lik)son temsilcisi, kemancı Valeri Oistrakh. Artık efsaneleşmış bü- yük "David'in dinleyicisine hiç sunulmavan bu tonınu. yakından tanıdığımız lgor gençlik senfonisini programa al- Oistrakh'ın oğlu. 1%I doğumlu. makla çok iyi etmiş; abartmalı Dedesi. babası gibi iri >arı değil Valeri; oldukça ince yapıh, saçlan >aktinden çok önce dökülmüş. bu yüzden yaşından fazla gösteren bir genç. Onu İzmir'de daha önce iki kezdinledik: 198Tnin son günkrinde. babası lgor Oistrakh'la birlikte Bach'ın İki Keman için Koncertosu'nda, bir de geçen > ılın aralık ayı başın- da. hanımlardan oluşan Vhaldi Oda Orkestrası ile çaldığı, gene aynı bestecinin VIi Majör Keman Koncertosu'nda. O iki yonımunda da pek gözümüzü doldurmamışfı genç Oistrakh; kendisinden önce- ki kuşaklarm "de\" temsjkilf riyle kıy aslandığında.fîziğigibi "hafîf gelmişti. Bu kez İzmir'de Dimitri Şostakoviç'in, zamanında birçok eseri gibi, resmi Sovyet ideolojisin- ce "müzik değil, kargaşa" diye suçlanan, ama sonradan aklanan Birinci Keman Konçertosu'nu ses- lendirdi. Birinci bölümün lirik. duygulu akışını ikinci bölümün çe- vik. ritmik > apısını. Passacaglia'- nın içli şarkısını. son bölüme geçiş öncesinin uzun "solo sonat" ben- zeri eadenzasuıı. finalin parlak al- legrosunu "Oistrakh" adından beklenen bir düzgünlükte, kıvam- da sundu genç Valeri. "Ailenin Bis Parçası" diye nitelediği, Eugene Ysaye'nin (İ858-1931) Re Minör Üçüncü Sonat'ında da aynı dolu- luk aym sağlam yapı egemendi. Garbarek. Miroslav VHous ve Peter Erskine 9e birlikte çalacak, Garbarek'in konseri 22 şubatta CRR'de Avrupa'nınen yetenekli cazasıKültür Servisi - Ünlü Norveçlı saksafoncu Jan Garbarekin basta Miroslav Vitous ile davulda Peter Erskine'le birlikte 22 şubatta Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu'nda vereceği konsenn biletleri saUşa sunuldu. Sisley flrmasının düzenledıği konsenn biletlen (100 bin- 130 bin lira) Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun yanı sıra Sisley mağazalanndan elde edilebilir. Avrupa'nın caz tarihine kazandırdığı en önemli isimler arasında yer alan Jan Garbarek. "Kuzeyin soğuğundan gelen sıcak soluk" olarak nitelendiriliyor. 1962 yıhnda katıldıgı bir müzik yanşması- nda aldığı bınncilik ödülüyle profesyonel müzik hayatına başlayan Garbarek. "Othello Ballet Suite", "Electronic Sonata For Souls Loved By Nature", "'Dis", "Arbour Zena", "Sound and Sha- dows", "It's OK To Listen To The Gray Voice", "Afric Pepper- bird" gibi başanlı albümlere imzasıru attı. Saksafonunda John Cottrane, Sonny Rollins, AUbert Ayler, Omette Coleman, Archie Sbeep, Gato Barbieri gıbı cazcılann etkısinden söz edılse de Garba- rek, 'müzik dıliyle" caz dünyasında kendine özgü bir yeri olan bir müzisyen. Sanatçının 1960 ve 70'li yıllarda birlikte çahştıği bestea ve piyanıst George Russrfl. "Django Reinhardt'tan bu yana Avru- pa'nın çıkardıği en özgün ve en yetenekli cazcıdır" diyor Garbarek için. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki konserde Garbarek ile birlikte çalacak olan bas sanatçısı Mıroslav Vitous da caz dün- yasmın "star" isımlerinden biri. 1977 yıhnda Joe Zavvinul ile birlikte VVeather Report topluluğunu kurarak caz tarihine geçen ünlü sa- natçı, bugüne dek Miles Davis, Stanky Clark ve Chirk Corea gibiisimlerleçalıştı. Yme VVeather Report ekıbınden. bu topluluğun uzun süredav ul- culuğunu yapan Peter Erskine de bu toplulukta başansının yanı sıra ımzasmı attığı üç başanh solo albümte caz düny asında tanındı. Sanatçı. Wayne Shorter, Joe Zawinnl ve Jaco Pastorius'la bırlıkte yapiığı "8:3Ö"' adlı yapıtıyla Grammy de kazanmıştı. Jan Garbarek, Miroslav Vitous ve Peter Erskine ile 22 şubatta başlayan Sisley konserlen. 18 martta ünlü caz pıyanisti Chıck Co- rea'nın vereceği solo konser ile sürecek. UGUR MUMCU'NUN AN1SINA Saltuk, Mumcu için söyleyecek Kültür Servisi"En son 1986"da, yasaklan aşarak verebildığım bir konserime gelmişti Uğur Mumcu Yanında getirdiğı ODTİJ'lü öğ- renciler ve bir de Aydın Güven Gürkan konserden önce kuliste hep beraber sohbct etmiştik. Uğur Mumcu beninı 25 yıllık hocam ve dostumdu Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken derslerine girer- dim Okula nerdeyse yalnızca onunla görüşebilmck için uğrardım" dıyor Rahmi Saltuk. Rahmi Saltuk, engellemelerle geçen yıllardan sonra ilk olarak 25 ocakta AKM'de. Uğur Mumcu'nun ölümünün hcmen erıesınde, dostunu ve hocasını kaybetmenin 'şoku' ve 'karmakanşıklığr için- de verdığı konseri önce ertelemek istemış. Sonra o gece gcç vakit karar vermış-."Ertelemem bırşey getırmeyecekti. Türkülerimizi söy- lemeliydim. O gece programımda Uğur Mumcu için 'Kandan Kına Yakılmaz'. 'Hadi Gülümse' gibi türküleri seslendirdim". Sanatçı şımdi 15 şubattaki konserım 'Uğur Mumcu'nun Anısına' düzenlene- cek" diyor. Saltuk bunun için hazırlıklara girişmış ve konsenn açış konuşmasını yapması için llhan Seiçtık 'a ricada bulunmuş 15 şubatta Atatürk Kültür Merkezi'ndekı konserinde Uğur Mumcu'nun sevdiğıni bildıği 'Çanakkale içinde vurdular bem", 'Drama Köprüsü1 . 'Kara Yılan' . 'Kocabey' türkülerinı yorumla- yacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle