20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK1993 PERSEMBE GENÇLİK - EĞİTİM Milli Eğitim Bakanı: Paralı eğitim için çalışma yok. Özel öğretim teşvik edilecek Kredili sistemden dönüşyok ŞÜKRANKETENCt Miüi Eğjtinı Bakan Nevzat Ayaz, orta ögre- timde kredili sistemden dönüşün söz konusu ol- madığını, ancak aksakJıklann giderümesi için çahşmalar yapılacağını söyledi. Orta öğretimde gençler, aileteri ve öğretmenle- rin uygulama sorunlan nedeniyleçok fazla yakın- dıklan kredilı sisteme ilişkin sorulanmızı yanıtlar- ken Nevzat Ayaz, uygulamadaki sorurüar nede- niyle sistemden geri dönüşün gündeme gelemeye- ceğini, sorunlara yönelik çözümkr aranacağını belirtti. Yeni bir plan Kredili sistemde ilk mezunlann, ders yılından alü ay önce, bu yanyıhn sonunda verileceğine işa- ret ederek özetle şu bilgiyi verdi: "Cnrversiteiere giriş hâkkı için öğrenrinin en az 72 krediyi tamamlanuş olmasj gerekiyor. Okıdun fizOü durumu veya öğretmen sorunlan nedeniylesı- knbsı olan okuÜar varsa, yeni imkanlar için plan- lama yapddı. CumartesL pazar, taöl günierinden de yararianmak üzere bu dunnndaki okuüarda ek ders veribnea için okıdlara geneige gönderildi. Sis- tem, çevre okuUardan da yarariarana olanağı ta- myor." Nevzat Ayaz, öğretmen açığı nedenıy le. öğren- cinin ders seçemediğı. kredili sıstemin amacına uygun işletilernediği yolundakı sorulanmız üzeri- Mflli Eğitim Bakanı Aj az, halkın örgiirienerek devlete katkıda bulunmasının önemine değindi. ne.öğretmen açığından çok dağılım ve organizas- yon sorunu bulunduğunu söyîedi. 9 bin 500 öğ- retmenin daha atamasının yeni yapıldığını, iki yüda 49 bin 76 öğretmenin alınmasının çok' önemh bır sayı olduğunu vurguladı. Ayaz, gele- oek yıllar için 57 bin öğretmen kadrosu istemleri- nin olduğunu betirterek, "Öğretmen ibtiyaa önemli. bunui yanmda nheiiği daha önemlT dedi. İlkokul dahı artık öğrctmcnlcrin dört yıllık fakiü- telerdcn mutlaka geçirildiklenni. dört yılın üstüne daha iyi bir eğitim fonksiyonu ekte etmek için, halen çalışmakta olan öğretmenlerin akademik eğitimden geçirilmesinin programa alındığını bil- dirdi. Milli Eğitim Personel Yasaa'nınçjkmasıyla öğretmenlerin atama. tayin ve özlük haklannda çok daha ciddi bir sisteme kavuşacaklannı belir- terek. çok daha küçük kadrolarla çalışan bakan- Iıklann personel yasalan varken. 500 binin üstün- de bir çalışanlar ordusu olan Milli Eğitim Bakan- hğı'nın ayn bir personel yasasırun obnamasının önemli bır eksikİik olduğunu söyledi. 'Halkın katkısı önemli' Nevzat Ayaz, eğitimin özelleştirilmesi ilkesinin ne anlama geldiğıni açüdarken, öğretimin parah olmasının gündemde olmadığjnı, böyle bir çalış- ma yürütmediklerinı söyledi. Ancak özel öğreti- mi teşvik eUiklerini belirtti. Aile birlikkri, dernek ve vakıflann bir araya gelmesiy bir konseyin oluş- turulmasmın. eğitim ve öğretime müdahale etme- dcn eğitime katkıda bulunulmaarun çok önemli ve gerekli olduğunu savundu. Bu anlamda örgüt- knmiş okullann. bütçe yetersizliğine dayalı hiçbir sorunlan bulunmadığına değinerek. devletin ola- naklanna halkın katkıda bulunmasının, örgüt- lenmesinin çok önemli olduğuna işaret etti. Ayaz, Güneydoğu'da aksayan eğitime ilişkin en son bügilerin ne olduğu sorusunu yanıtlarken. bir kısmı öğrenci azlığı. bır kısmı öğretmen açığı ve güvenük olmak üzere. çoğunluğu mezralarda ve az öğrencüı kapanan okul sayısırun 3 bin 300 olduğunu büdirdi. • Öğrencilerin radyosu: Koridor FM Ege Üniversitesiİletişim Fakültesi'nde, hergün bir saatlikkapalı devre radyoyayınıyapılıyor. Yayın, sadecefakültekoridorundadinlenebiliyor. Buyüzden öğrenciler, radyolarına 'Koridor FM' diyorlar ALİ BİZDEN İZMİR- Kurs ve dersane desteğiyle üniversiteye "ka- pağı atan" öğrenciler. baş- langıçta. eğitim aldıklan alarun en ıyisi olmak umudu- nu taşır hep. Dört yıl gidip geldikleri fakültenin diplo- masını aldıklannda ise. kendi- lerinin yapması gereken işleri. ılgisiz alanda eğitim almış olanlann yaptığııu görürler. Bunun örnekleri İzmir'de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TelevizyonBölümü ile Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühen- disliği Bölümü'nde yaşanı- yor... -y^ u yılın m-J başınadek 1 3 fakülte ^ ^ M kantininde de dinleniyordu Koridor FM. Ancak şimdi kantin dekapatıldı... iletişim fakülteleri. özel radyo ve televizyonlar yayına başlayana dek umutsuz öğ- rencilerle doluydu. Mantar gibi çoğalan kanallar. bir anda ış bulma umutsuzluğu- nu ortadan kaldınverdı. Son- ra da, eline birkaç kez kamera değen. sınavdan sınava, kağı- da program taslağı yazıp ge- çer not alan öğrenciler, ileti- şim fakültelerinde pratik yap- ma olanaklannın olma- masınından yakınmaya baş- ladı. Ege Üniversitesi tletişim Fakülıesi'nde. her gün bir sa- atlik kapalı devre radyo yayını yapılıyor. Yayın, sade- ce fakülte koridorunda dinle- nebiliyor. Radyonun adı. öğ- rencilerin deyimiyle "Koridor FM"... Bu öğrenim yıhnın başına dek, fakülte kantinin- de de dinleniyordu Koridor FM. Şimdi kantin de ka- patıldı... İşin ilginç yanı. Radyo Televizyon Bölümü öğrenci- leri, bir koridor boyu alana günde bir saat yayın yapar- ken, aynı kampusteki DEÜ Elektrik Elektronik Mühen- disliği öğrencileri, 300 Watt"- lık vericiyle her gün 3.5 saat radyo yayını yapıyor. "102.5 ELK F M " adlı radyolan ka- palı devre de değil, bütün Izmir'e duyuruyorlar sesleri- ni. Bu gençler ne iletişim egıti- mi alıyor, ne iletişim sek- töründe program yapımcısı, ne de spikerlik yapacakiar. Elektnk Elektronik Mü- hendisliği öğrencileri yayı- nlannı, laboratuvarlanndaki hurda malzemelerle kurduk- lan 300 Watt gücündeki veri- ciyi kullanarak yapıyorlar. Fakültelerindeki merdivenin altında, başlannın tavana vurduğu küçücük bir odada. ses yalıümından yoksun. bır müzik seti ve yaklaşık 50 mü- zik kasetinden oluşan arşivle- rini kullanıyorlar. Yayma başlamadan önce îletişim \e Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü öğrencileri, 3.5 saat yayın yapıyor. Güzel Sanatlar fakülteleriyle işbirüği yapmak istediklerinı söyleyen ELK FM sorumlusu Araşürma Görevlisi Ahmet Özkurt. "Kakültelerin birbi- riyle aynı binada olmaması ve ilgisizlik nedeniyle yayını ay- lardır bizim öğrencilerimiz sür- dürÜNor. Hafta sonları ve tatil dönemlerinde de öğretim gö- revlileri, teknisvenler. asistan- lar yayın yapıyor, program hazırlayıp sunuyor" diy or. ELK FM'in. İzmir'de sayı- lan 50"yi aşan radyo kanal- lannın kendi yayınlarıyla kanştığından dört kez frekans degiştirmek zonında kaldı- klannı söyleyen Berna Önol. dinlenip dinlenmediklerinden cmin olmadıklannı söylüyor. "Bir dönem istek program- larunız vardı. Arada bir riyat- ro. sinema bileri dağıtıyorduk. Sürekli telefon alıyorduk, Şim- di birşey veımiyonız. kimse aramıyor. İnsanlar artık ansik- lopedi venmeyince ilgilenmi- yorlar"diyor. Ahmet Hartoka da mühen- dis olacak. Şimdi boş zaman- lannda. bölüm arkadaşlanyla hazırladığı "Rüzgarın Kalbi" adlı müzik programını sunu- yor. O da elektrik elektronik mühendisi olacak. • Öğrenciler, 'yaşanabilir yurtlar' istiyor tstanbul Haber Servisi - İstanbul'daki çeşitli yurtlarda kalan bır grup öğrenci. bir süre önce "yurtlardaki sorunlarını beşbin imzalık dilekçeyle Yurt-Kur'a Oettikleri" gerekçesiyle haklannda açılan idari soruşturmanın durdurulmasmı istedı. İnsan Haklan Dernegi İstanbul Şubesi önünde, "Yurt Öğrenci Birlikleri" adına bir basın açıklaması yapan öğrenciler. "yaşanabilir bir yurt" isteğinde bulunduklan için suçlandıklannı belirttiler. Öğrencilerin açıklaması şöyle: "Bizler, yurtlarda yaşay an öğrenciler olarak 12 kişilik odalarda. 10 yıldır yıkanmamtş battaniyelerde > atnıaktan. giriş saatlerinin 21.00 ile sınırlandırüması sonucu sosyal çaltşmalara katılamamaktan, rahatstz çalışma ortamlannda kendimizi geliştirip bir şeyler ortaya koyamamaktan. kapasitenin zorlanmasından doiayı oluşan sağlıksız ortamda sık sık hastalanmaktan artık bıktık. Bu nedenle, yurt idarelerinden ve Yurt-Kur'dan, koşullann iyileştirilmesi isteğinde bulunduk. Sorunlarunızı dile getiren 5 bin im/alı dilekçeyi, Yurt-Kur'a iletmek için Bölge Müdüıiüğü'neverdik. Ancak Yurt-Kur Bölge Müdürii ve yurt idarecileri. bu olayın siyasi bir olay olduğunu belirterek, dilekçeyi im/alav an 50 öğrenciyi yurttan atmakla tehdit ertiler ve imzalarmı geri aimalan isteminde bulundular." Dilekçeyi im/alayan 30 öğrenci hakkında soruşturma açıldığını anlatan öğrenciler, bu soruştunnalann durdurulmasını istediler. • Üniversiteler, dar gelirliyekapatılıyor•• •• ••Trabzon Halkevi'nde yapılan 'Universite ve YOK' konulu toplantıda, YOK sisteminin demokratik üniversite v^ çağdaş eğitimi yok ettiği öne sürüldü AHMET ŞEHK TRABZON - Son 10 yıllık süre içmde yüksek öğretimle ilgili mev- zuatlarda 89 düzenleme yapıldığı, 9 kanun gücünde karamamenin yü- rürlüğe girdigi. 8 bakanlar kurulu karan almdığı. yönetmeliklerde de 42 kez değışiklik yapıldığı belirtildi. Trabzon"da gerçekleştirilen "Üniversiteler ve YÖK" konulu bır toplantıda. YÖK sisteminin de- mokratik üniversite ve çağdaş eğiti- mi yok ettiği öne sürüldü. paralı eğitimin adım adım "dargelirli ke- simlere üniversite kapısını kapattı- ğı" savunuldu. Trabzon Halkevi, "satranç ve dü- şün etkinlikleri" düzenledi. Bu et- kinlikler çerçevesinde gerçekleştiri- len toplantılarda da genel olarak sorunlan. ünıversileler ve YÖK sis- temi gibi konular tartışüdı. Etkin- liklerin en "ilgi çeken bölümü ise üniversiteler üzerine yapılan tartış- ma oluşturdu. Biyolog Hasan Kav- zoğlu tarafından verilen konferans- tan sonra gençler arasında tartış- maya açıldı. Konuşmacılar, 12 Eylül askeri müdahalesi ile birlikte tüm toplum kesimlerinde olduğu gibi gençlik alanında da birçok yanlış uygula- maya girişildiğini, gençliğin, ülke- nin ekonomik krizinin. anarşi ve terörün sorumlusu sayıldığını vur- guladılar. Binlerce gencin sokak- larda kurşunlandığı. sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandığı, iş- kenceden geçırildiği. cezaevlenne konulduğu belırtilen konuşmalar- da hazırlanan projelerle gençliğin kendi sorunlanna yabancılaştmldı- ğı. bunda YÖK sisteminin önemli katkılan olduğu savunuldu. Hasan Kavzoğlu tarafından ya- pılan geniş araştırmanın açıklandı- ğı toplantıda şu unsurlar üzerinde duruldu: • Oluşturulan YÖK sistemi ile, akademik personelin ve öğrencilerin mücadelelerle elde ettiği haklar alı- myordu. • Üniversitelerin toplumsal so- runlara yönelik ilgileri ve tutumlan kesiliyordu. Resmi ıdeolojiye göre yeni bir eğitim biçimlendirilmcye çalışılıyordu. • Kanunlarla, yönetmeliklerle üniversitelerde sıkıyönetim ve olağa- nüstü bal ilan edilerek emir-komuta zincirine ekleniyor, baskdar yoğun- laşıyordu. « • Baskılarla bilim adamlan üni- versitelerden uzaklaştınlıyordu. YÖK uygulamalan YÖK çalışmasında, son 10 yılda yapılan bütün çalışmalara karşın. üniversitelerde sağlıklı bir sisleme geçilemedıği, üniversitelerin mcv- zuat. uygulama ve eğitim açısından tam bir kaosa sürüklendigi öne sü- rüldü. Çalışmada şu görüşlere yer verildi: "1402 sayılı kanuna dayanarak YÖK'le birlikte üniversitelerde öğ- retim görevlileri ve elemanfan atıl- mak ya da uzaklaştırümak dunı- mundâ bırakıldı. 1984- te YÖK'ün çıkardığı bilançoda 'Üniversiteleri- mizde Öğretim Elemanlan. Öğren- ci Sayılan ve Hedefler" başîığını taşıyan raporda belirtildiği gibi, öğ- retim elemanlan say ısı 19bin410ve öğretim üyesi say ısı 10 bin 993 ola- rak saptandı. Oysa DİE'nin 1981-82 istatistiklerine göre 1981 başında üniversitelerde 13 bin 909 öğretim üyesi, 22 bin 219 öğretim elemanı olduğu belirtüiyordu. Bu ra- pora göre, YOK'ün uygulamalan ilk üç yılında 2 bin 809 öğretim elemanı ve 4 bin 970 öğretim üyesi üniversite- lerden uzaklaştırıunıştı. Bu dönem- de birçok ilerici bilim adamı sıkıyö- netim mahkemelerinde yargılandı. Yine 15 Nisan 1982 ve 4 Şubat 1983 tarihierinde yayımlanan genelgeler- le öğretim üyeleri ve öğrencilerin yakın takipte buiundurulmaları ve fîşlenmeleri gerektiği açıklanıyor. Özel güvenük birimleri oluştunılma- ya başianıyor. Amaç, demokratik öğrenci hareketini yok etmek ve üni- versitelerde askeri disiplini sağla- mak..." Toplantıda üzerinde en çok tartı- şılan bir konu da paralı eğitim oldu. Birçok konuşmacı üniversitelerin adım adım paralı kurumlar haline getirilmeye çalışıldığını. oysa top- lumsal değerlerin dağılımında tam bir adaletsizliğin yaşandığım. in- sanlann yoksullaştığını savundu. Parası olan okur 11 Nısan 1990'da Resmi Gazete- de yayımlanan 418 sayılı Kanun Gücünde Karamame'nin 39. mad- desinde "öğrenci başına düşen cari giderlerin en az yüzde 50'sinin devlet tarafından, kalan bölümünün ise öğ- renci tarafından karşılanacağmın" belirtildiğinı hatırlatan konuşmacı- lar. harçlara her yıl yüzde 400"e va- ran zamlann yapıldığını. öğrencile- re bedava hizmet veren medıko- sosyalhizmetlerinin de ücretli hale getirildiğini anlattılar. Genç konuşmacılar özetle, "Üni- versitede okumak giderek zorlaşı- yor. Lniversitelerdeki bütün sıkıntı- lan bir tarafa bıraksak bile. mevcut paralı sistem her öğrencinin üniversi- te okuma olanağından yararlanma- smı önlüyor. Giderek daha zor hale getiriliyor. Bir süre sonra ekonomik koşullardan doiayı birçok arkadası- mız ya üniversitelere giremeyecek ya da bırakmak zonında kalacak. Yani üniversiteler, iyi geliri olan in- sanlara hizmet veren kurumlar hali- ne gelecek" dediler. YOK, rektör adaylannı belirledi • stanbul Üniversitesi rektör adaylan T" Prof.Dr. Bülent Berkarda, Prof.Dr. 1 Kaya Çilingiroğlu, Prof.Dr. Yüksel A. Ülken; Anadolu Üniversitesi rektör ^ ^ H adaylan ise Prof.Dr. Akar Öcal, Prof.Dr.Nejat Berberoğlu, Prof.Dr. İnal Cem Aşkun olarak belirlendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Genel Kuru- lu, Anadolu ve İstanbul üni- versiteleri rektörlükleri için üçer adayı belirledi. YÖK' Başkanı Menmet Sağlam. yaptığı açıklamada İstanbul Üniversitesi Rektör adaylannın; Prof.Dr. Bülent Berkarda, Prof.Dr. Kaya Çi- lingiroğlu, Prof.Dr. Yüksel Ülken. Anadolu Üniversitesi Rektör adaylannın ise; Prof. Dr. Akar Öcal. Prof.Dr. Nejat Berberoğlu. Prof.Dr. İnal Cem Aşkun olarak belir- lendiğini büdirdi. Prof. Sağlam, YÖK Genel Kurulu'nun, adaylan gizli oylama ile seçtiğini vurgula- yarak,"Seçinılerde, adaylann üniversitelerden aldtğı oyiar, bilimsel çalışmalan, tecrübe- leri ve kurumlanna olan kat- kılan göz önüne alınmıştır. Adaylar hakkında daha önce yapılan bazı şikavetler kesin- likle gözönünde bulundurul- mamıştır" dıye konuştu. __ Genel Kurul"da, Anadolu Üniversitesi'nde en çok oy alan üç adayın Cumhurbaş- kanlığı'na gönderilmek üzere seçildiği gözlenirken, İstan- bul Üniversitesinde beşinci sırada bulunan Prof. Yüksel Ülken'in ilk üçe, üçüncü sıra- daki Prof. Hürol Insel'in ise liste dışı kaldığı gözlendi. YÖKte yapılan oylama- da, Prof. Dr. Kaya Çilingi- roğlu'nun 20, Prof. Berkar- da'nın 15, Prof. Ülken'in de 13 oy aldığı öğrenildi. Dernekten tepki Üniversite Öğretim Üyele- ri Demeği Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar. YÖK'ün hazırladığı listeye tepki gös- terdi. Rektör atanmasında üni- versite tercihinin çiğnenmesi- nin sakınca yaratacağını vxır- gulayan Prof. Şenatalar şöyle dedı: "Biz, kişüerden bağımsız olarak ilkeierin ve kuraliann yerieşmesini önemsiyoruz. O nedenle başından beri en yük- sek oyu alanın atanmasını sa- vunduk. Bugün de onu savunu- yoruz. İlk altıva girmiş oian- İardan iki öğretim üyesinin kendi iradeleriyle listeden çe- kilnüş olmalannın gerekçesi de, üniversitenin tercüıine duyduklan saygıdır. Sayın cumhurbaşkanının İstanbul İ niversitesi'nin tercihini çiğ- neyeceğini sanmıyonım. Üni- versitenin tercihinin çiğnen- mesinin yaratacağı sakıncala- n takdir edeceğine inanıyo- rum." • Adriyatik'ten Çin'e eğitim arayışı jp^evlet, burslu öğrenciler için ğ İAmerika, Almanya, İngiltere, _M-*J İsviçre ve Fransa'yı tercih ••••• ederken, kendi olanaklanyla eğitim görenler 54 ülkeye yayılıyor. EMtNE ERStN ANKARA - Yurt dışında lisans ve lisansüstü eğitim gö- ren Türk öğrenciler, Ame- rika'dan Mısır'a. Kore'den Tataristan'a kadar değişik ülkelerde öğrenimlerini sür- dürürken, devletin. burslu olarak okuttuğu öğrencileri için tercih ettiği ülke sayısı- run, sadece beş olduğu belir- lendi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 31 Mayıs 1993 tarihli verileri- ne göre, yurt dışında lisans ve lisansüstü eğitim gören öğ- renci sayısı 20 bin 688. Bu öğ- rencilerin yansına yakın bir kısmınm, Türkiye'nin burslu öğrencilerini göndermeyi ter- cih etmediği ülkelerde eğitim- lerini sürdürdükleri dikkat çekti. Devletin. burslu öğren- ciler için tercih ettiği Ameri- ka. Almanya, İngiltere, İsviç- re ve Fransa'da eğitim gören öğrenci sayısı 11 bin 282 iken. 8 bin 533 öğrenci öğrenimle- rini 54 değişik ülkede sürdü- rüyor. MEB kayıtlanna göre. Sovyetler Birliği'nin dağıl- masından sonra kurulan dev- letlerde okumaya başlayan öğrenci sayısı bin 500 olarak belirlenirken. diğer eski doğu bloku ülkeleriyle birlikte bu sayı 2 bine ulaşıyor. Tür- kiye'den, yılda ortalama ola- rak 5 bin 733 öğrencinin eği- tim amacıyla başka ülkelere gittiğinin belirlendiği açıkla- mada. resmi-burslu olanlann sayısı yılda 114 olarak göste- rildi. ' MEB'den alınan ve 31 Ma- yıs 1993 tarihi itibanyla yurt- dışında bulunan. mevcut res- mi-burslu öğrencilerin ül- kelere göre dağılımı şöyle: Almanya 24, Amerika 520, İngiltere 216. İsviçre 3, Fran- sa ]2. Özel öğrencilerin bulun- duklan ülkelerden bazılan ise şunlar: Pakistan 125. Mısır 1557, Yunanistan 101. Özbekistan 88, Romanya 43. Suudi Ara- bistan 34 .Malezya 9. Azer- baycan 844, Hollanda 577. Kıbns 2640. Avusturya 866. Kazakistan 67. Özel öğrencilerin genel da- ğılımı: Afnka: 1574 Eski Sovyetler Birlıği 1505. Ortadoğu ülkeleri 150. Uzak doğu ülkeleri 158. Avrupa: 9333. Kibns 2640. Amerika 3907. Avustralya 20. Toplam 19 bin 913. • ' Biz kim oluyoruz! Özellikle bizim kuşağumz içjnde, lise ve üniversitegençleri arasında son dereceyaygın olan, markayıfetişleştirme ol- gusunun önemli sosyalproblemlerin bir göstergesi olduğu- nu düşünüyorum. Sanki "genelgeçer'markalardangiyinebilmek, "onay- lanmıs' 'yerlerde karnımızı doyurmak bize bir aitlik 'du v- gusu \Qriyor. Ama bunca marka tutkunu insanlar, acaba bımu neden istediklerini kendilerine hiç soruyorlar mı? So- run, herhalde bize dayatılan her şeyi çok koİay kabul etme- mizde, "uyum!"içindeyaşamamızda. McDonald's'taye- mekyiyip, konuşmalanmızuı içine birkaç, belkidean- lamtnı bile bilmediğimiz, yahancı sözcük katıp' 'modern'' olmak, okulda aldığımız derslerin ileride kaçparava kar- şılık geleceğini hesaplamak. Neden "tercih ettiğimiz" şeyler bizim tercihimiz olamıyor? Eğitim sistemimizin, bizi ilkyıllardan alarak okumaya, dü- şünmeye alıştırmaya değil, üniversitede para veprestij sağ- layacak bir kapıyı aralamaya araç olması. Ancak bence sorun, tüm dayatmalara rağmen biz genç- lerin, kendimizi, etrafımızda olan biteni sorgulamama- smdanyadasorgulamak istememesindengeçiyor. Özgür- lükten kaçmak ne kadar kolay değilmi? Bedeli, kendimize ve birbirimize yabancüaştığımız bir dün- ya.'.M NERtMANAÇIKALIN ODTÜ-Sosyoloji Böl. master öğrencisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle