20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2BARAUK1993SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER SHPden Ortadoğu su zîrvesiönerisi SHP lideri Murat Karayalçın, Ortadoğu'da ortak bir tanm politikası oluşturulması için Türkiye'nin inisiyatifı ele alacağı iki aşamah planı Başbakan Tansu Çiller'e götürmeye hazırlanıyor. TOKTAMIŞATEŞ TÜREYKÖSE IALE SARltBRAHİMOĞLU Koalisyonun küçük ortağı SHP, Türkiye'nin inisiyatifı ile Ortadoğu'da suyun verimli kullanılmasını amaçlayan ortak bir tanm politıkasının belirlenmesi için iki aşamah bir planı önümûzdeki günlerde Başbakan Tansu ÇUler'e götürmeye hazırlaruyor. Plan, Türkiye ve Suriye arasında yapılacak su anlaşmasını takiben, önce devletler hukukuna göre Türkiye'nin su vermekle yükûmlü olduğu Suriye ve Irak ile bir araya gelmesini, daha sonra da su vermekle yükümlü olmadığı İsrail. Ürdün ve Filistin gjbi ülkelerle su satışı konusunun da ele ahnacagı bir toplantıyı öngörüyor. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın. dış politikaya olan ilgısi çerçevesinde geçen günlerde Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve Bayındırlık ve İskan Bakanı Onur Kumbaracıbaşı ile bir araya geldi. Bakanlar su konusunda Karayalçın'a brifıng verdiler. Dış politika konulannda inisiyatifı elinde bulundurmak isteyen Çiller'in ise komşumuz Suriye ile sorunlar yaratan ve baa Ortadoğu ülkelerinin göz diktiği Türkiye'deki sıruraşan sular konusunda b'ugüne kadar Ehşişleri Bakanlığı'ndan brifing almarruş olması dikkat çekiyor. Karayalçın'ın su konusunda aldığı brifınge danışmanlanndan Güneş Gürseler de katıldı. Brifingde Gürseler'in haarladığı ve Ortadoğu'da suyun savaşa yol açacağı tezine karşı *su barışı projesi' de ele alındı. Projede bugüne değin Ortadoğu ülkelerinin hepsuyun 'paylaşılmasf sorununu tarüştıklanna dikkat çekilerek asıl sorunun suyun paylaşılması değıl tasamıflu ve verimli' kullarulması olduğu vurgularuyor. Budoğrultuda Ortadoğu ülkelerinin suyun tasarrufu ve verimli kullammının sağlanması için bır araya gelebileceğı ve bu tür bir zirve için Türkiye'nin önderlik edebileceği belirtili>or. Gürseler'in projesinde suy un 'tûkenmez' olmadığına dikkat çekilirken "Ortadoğu'da bukonudayanhş * politikalar uygulandığı. çölün ortasında karpuz üretüdiği"' anlatılıyor \ e suy un verimli kullanılacağı biçimde ülkeîerin ortak bir lanm planlaması ve politikası izlemesi gerektiği üzerinde duruluyor. Gürseler'in projesi. ortak kömür ve çelik üretimi projesiyle oluşturulan Avrupa Birliği gibi Ortadoğu'da da su konusunda işbirliği ile başlatılacak ortak pazar kurulmasıru öngörüyor. Karayalçın ekibinin su konusundakı iki aşamah planının. Türkiye ve Suriye Dışişlen bakanlan arasında bu yıl içinde yapılması planlandığı halde bir türlü gerçekleşemeyen su konusunun çözüme kavuşturulacağı görüşmelerin ardından uygulamaya konması da öngörülüyor. Ankara. PKK'ya verdiği destek konusunda henüz Türkiye'yı tatmin edici bir tutum içine girmeyen Şam yönetimi ile su konusunda yapılacak biranlaşmanın dış politika açısından yanlış olacağını ve kamuoyunun da tepkisiyle karşılaşılacağını behrtiyor. Ankara, 'suyu komşularına karşı terör kozu olarak' kullanmaktan ise özenle kaçınıyor. İki aşamah plan Dışişleri BakanlığYnın katkısıyla oluşturulan ve Karayalçın'ın Çiller'e önermesi beklenen suyun verimli kullanılması için Türkiye'nin inısiyatifiyle ortak bir tanm politikası oluşturulması yönündeki plan iki aşamadan oluşuyor: - Sınıraşan Fırat ve Dicle sulan topraklanndan kaynaklanan Türkiye, devietler hukukuna göre su vermekle yükümlü olduğu Suriye ve Irak ile üçlü bir toplantıda bir araya gelsin. Bu toplantıda suyun verimli kullanılması için ilgili ülke topraklannda ne tür ürünlerin üretilebileceği araştınlsın. - Türkiye'nin su vermekle sorumlu olduğu ülkelerle bu toplantısından sonra ayn bir platformda su vermekle yükümlü olmadığı İsrail. Filistin ve Ürdün gibi ülkelerle bir araya gelinsin. Türkiye, bu ülkelere su vermekle yükümlü değil ve bu nedenle de yapılması gereken ayn toplantıda Türkiye'den akan sulann bu ülkelere satılması konusueleahnacak. Bu ülkelerle y apılacak toplanülarda suyun verimli kullanılması yönünde ortak tanm projelen hazırlanması konusu da tartışılsın. Ankara, devletler hukukuna göre su vermekle yükümlü olduğu ve yükümlü olmadığı ülkeleri aynı platforma çekmenin sakıncalı olduğunu dile getiriyor. Ankara: Batı'nın "Güvenilir müttefiki İsrail'i yaşatmak için Ürdün, Lübnan ye Suriye sulanndan daha fazlasını İsrail'e versin, Türkiye bu ülkeîerin su ihtiyacını karşılasın" yaklaşımının kabul edilemez olduğunun da alünı çiziyor. ISKI Müdürü zamnıın gerekçesini açıkladı • İSKİ Genel Müdürü Hasan Fehmi Mani. suzammını 'Bizim tek geürimiz sattığımız suyun parası. Yardım alamazsak projelen uygulamada çok zorlanınz' diye savundu. Mani. 1993 yılı enflasyonu oranındaki zammın önümûzdeki nisana kadar geçerli olacağını, daha sonra da 3 aylık enflasyona göre zam yapılacağını sövledi. < İstanbul Haber Servisi- İSKİ Genel Müdürü Hasan Fehmi Mani. suya yapılan zammın ıd- dia edıldığı gibi yüzde 170 ora- nında olmadığını söyledi. Hasan Fehmi Mani. dün dü- zenlediği basın toplantısında, 1993 yılı enflasyonu oranında- ki zammın önümûzdeki yıl ni- san ayına kadar geçerli olaca- ğını. daha sonra da 3 aylık enflasyon oraru baz alınarak zam yapılacağını belirtti. Bu- nun yüzde 170 zam anlamına gelmediğini kaydeden Mani, yapılacak zamla, yaklaşık 7 trilyon lira gelir beklediklerinı ve ISKİ'nin 2 trilyon lira alaca- ğı buiunduğunu kaydetti. • Su havzalanrun korunması konusunda da 1980'li yıllarda Ömerli Barajı koruma havzası içinde ciddi yapılaşmalar mey- dana geldigini behrten Mani, havzadaki nüfusun 400 bine ulaşüğını, Sultanbeyli'nin ya- salar hiçe sayılarak ilçe halıne getirilmesinin buna örnek ol- duğunu söyledi. İSKİ'nin kente yeni su kay- naklan kazandırmak için Saz- hdere Barajı, Yeşilvadi Regü- latörleri gibi birçok projeyi yürüttüğünü söyleyen Mani, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim tek gelirimiz sattığı- mız suyun parası. Yardım ala- mazsak projelen uygulamada çok zorlanırız. Kentin Avnıpa yakasının acilen suya ihtiyacı var. Bunlar için para gerekiyor. Bunu sadece «sudan aldığ parayla karşdhmft*- mü değil". Biz, rrierkezi büt ödenek alıyorduk. ancak ba yıl alamadık." Çocuk, IstiklaVdeistikbalanyorİstanbul Haber Servisi- Alışılageldik yeniyıl telaşı. Caddeler insan seli. Tıklun tıklını İstanbul'un İstiklal'i. Telaşın içinde bir telaşlıMdı: Faysal Gülseven. Yi§ı: 10. Faysai, Taksün KVkolu 3. srtııf(Jğrenei* ^kardeşin en klçüğü. Baba işçi. Aıme \ kadını. OnunkîayaVına yetişme telaşı. Tartsı ve tartısının kazancn la aldığı defteri kitabı açmış İstiklal'in kenarına. Bir yanda ekmek kavgası diğerindc ders çalışabilme çabası. Sahi yaşıtlan nerede oisa gerek? Neyse FaysaTın gözü yannlarda. Soruyonız. "Bilimci olacağım" diyor. Çocuk bilincinde bilgi \e değeri yer edebilmişher şeye rağmen. Ancak yer edinememiş İstiklal'de. Önünde oturduğu mağazadan birazdan birjsi çıkacak. "Vitrini" bozduğundan olsa gerek kovacak Faysal'ı. Öyle ya insanlar alış\ ertş y apmalı. çocuklanna güzel hediyeler almalı. <Fotoğraf:YILMAZ KARABACAK) İkind Cumhuriyet... Geçen pazar günü, özel televizyon kanallarından bi- rinde '2. Cumhuriyet' toplantısı yapıldı. Bu programda genellikle zıt görüşlü kişiler konuk edilir ve 'dinamik' bir biçimde tartışmalarının zemini sağlanmaya çalışılırdı. Ancak bu kez (birbirlerinden çok farklı şeyler söyleseler bile), kendilerini '2. Cumhuhyetçi' olarak tanımlayan ko- nuşmacıları yeğlemişlerdi. Aslında doğal bir şey bu. Zi- ra bu programın hazırlayıcı ve sunucuları da aynı yolun yolcusu. Ve oraya laik Kemalistcumhuriyeti savunan bi- riniçıkartsaydılar. hepsinin lafını ağzınatıkardı. Meydan boşken atıp-tutmak kolaydır. Tarihi de alt-üst edebilirsi- niz. Nasıl olsatoplum unutkandır... Toplantıyı dikkatle izledim. "Şu2. Cumhuriyetçiler ne istiyor" sorusunu bir türlü yanıtlayamıyorum çünkü. Ve sonunda şunu anladım ki; ne istediklerini onlar da bilmi- yor. Zira hepsi ayn telden çalıyor. Neye karşı olduklarıda belli değil. Daha önceleri Atatürfc'e ve (kendi tabirlerin- ce) '1. Cumhuriyet'e daha çok çatarlardı. Ama baktım, bu kez bu konuda da aralarında bir 'consensus'ydk. Ki- mileri ufak ufak Atatürk'e dokunduruyorlardı, ama ge- nellikle karşı olmadıklarını' vurguluyorlardı. Hatta kimi- leri göklere çıkartıyordu. "Hey Allahım" dedim, "Sen nelere kadirsin"... Kendilerine 2. Cumhuriyetçi sıfatını takan insanların, Türkiye'deki sistemle ilgili olarak getirdikleri eleştirile- rin önemli bir kısmı, zaten yıllardan berı savunulan şey- ler. Ve eleştirilen bu hususlarla ilgili olarak kavga veren insanlar, yıllardan beri, bu oturuma katılan insanların çoğunun aklına-hayaline bile gelmeyen bedeller ödedi- ler. Ve ödemeye devam ediyorlar. Ve bu toplumun en muteber noktalarına, neredeyse paraşütle ındirilerek oturtulan bu 'muhteremler', şimdi bu düzeni eleştiriyor- lar. içlerinden biri, cumhuriyetimizin tüm zaaf ve eksiklik- lerini 'köylü toplumu' olmamıza bağlıyor. Allahım aklı- mızı sen koru. Sanki adını 2 Cumhuriyet koyduğumuz zaman bu köylü toplumunun bünyesi birgecededegişe- cek. Köylü toplumu göğe uçacak, yerine tüm kurumla- rıyla 'sivil toplum' gelecek. Hemen hepsinin ortak bir kanısı da şimdiye kadar anayasaları hep askerler yaptığı için, sorunların ortaya çıktığı. Şimdiye kadar kırk kez yazdım Bundan sonra da yüz kırk kez yazacağım. Askerler anayasa yazmaz. Anayasaları hukukçular yazar. Ve her kim darbe yapar- sa. kendine anayasa yazdıracak birilerini bulur. Bir ana- yasanın kim tarafından ve kimin baskısıyla yazıldığı ve yapıldığı önemli değildir. Neyazdığı önemlidir, nasıl bir düzen öngördüğü önemlidir. Bu hesapça, 1961 Anaya- sası da 1982 Anayasası da 'askerler tarafından yaptırıl- mıştır. Açın bir bakın. Aralarında benzer hiçbir şey var mı? Konuşmacılardan ikisi 'Hızlı Özalcı'ydı. Hele bir za- manların çok parlak bir siyasetçisi, benim de katıldığım çok önemli bir tespitte bulundu "İlk 2. Cumhuriyetçi rah- metli özal'd/r" dedi. Diğerleri de buna itiraz etmedikle- rine göre herhalde bu ılginç tespite katılıyorlardı. Zaten içlerinden bir başkası, "Ozal, Atatürk'ten sonra gelen ilk sivil yöneticidir" diyerek bu düşüncelere mum dikmiş oldu. Hayretle ve ibretle izledim... Yakın tarihimizin Atatürkdışındaki 'tek sivilyöneticisi' Özal'mış. Ve bunu, bu topluma yutturuyorlar. Atalarımız "Öleni rahmetle anmak gerekir" demişler. Doğrudur. Ama öleni rahat bırakmak gerekir. Daha dün yaşanan- lar bu kadar çabuk unutulmaz tci. İnsanları bu kadar 'bu- • Arkası 15. Sayfada 1 ürk sanayiinin öncü ve güçlü kuruluşlarından Türkiye Şeker Fabrikaiarı A.Ş., çok önemli bir atılımı daha gerçekleştiriyor. Makine yapan fabrikalarıyla, yurtdışında yeni şeker fabrikaiarı kuruyor. 3 Kasım 1993 tarihinde Özbekistan Şark Yıldızı Şeker Fabrikası'nın temeli atıldı. Rusya Orenburg Kuvandık ve Rusya Koçubeyevsk Şeker Fabrikalan'nın anlaşmaları yapıldı. Türk teknolojisiyle yurtdışında fabrikalar kurmanın gururu Türk ulusunundur... Sevincimizi, coşkumuzu sizlerle paylaşıyoruz... 1993 YILI FAALİYETLERİMİZ: 1 Milyon 7OO bin ten şeker 6OO Bin ten melas 35 Milyen litre alkel 1 5O Milyen Delar ihracaff 66O Milyar Lira yarırım 7.5 Trilyon Lira katma değer 1 1.5 Trilyon Lira eiro 525 Milyar Lira kar TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI A.Ş. Jııtk ^unuuıınm oncıı^ıı, ucu^ıncıuıı 0 O -* • • ( ' -
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle