Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19ARAUK1993PAZAR
12 PAZAR KONUKLARI
Vatanhasreti, beytn göçünüymuşlattı
SUNUŞ: Türkiye'den,özellikle W'lı, lO'liyıllarda
Batı ülkelerine, özellikle de ABD 'ye büyük bir beyin
göçüyaşandı. Gencecik,pırılpırılbilim adamları
yüksek öğrenimlerini tamamlar tamamlamaz ya
Türkiye 'yi terk ediyor, ya dayükseköğrenim
yaptıkları Batı üniversitelerinde kalıyor, bu ülkelere
yerleşiyorlardı. Ancak, aradanyıllargeçti. Vatan
özlemiağır bastı. Bunların bir kısmı geri dönmeye
başladı. Gerçi çalıştıklan ülkelerde kendilerine
sağlanan olanaklar iyiydi, ama Türkiye'nin başka
birsıcaklığı, bir çekiciliği vardı onlar için... Beyin
göçüdalgasınakapılıp Türkiye'dengiden, ama
sonradan dönmeye karar veren bu kişilerden Dr.
Ümit Aker ve Prof. Dr. Hasan Yazıcı 'ylagidişleri ve
dönüşlerinin nedenlerinikonuştuk.
SöyleşiLeylaTavşanoğlıı Konuklar Prof. HasanYaneıRomatoloji Bilim Dalı Yöneticisi Dr.Ümit Aker Kardiyoloji uzmanı
Prof. Dr. HASAN YAZICI
1%3'ıe Roberı Kolej'in lise bölümünü, 1%9'da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nibitirdi. 1969-1974 yılları
arasmda A BD 'de iç hastalıklan ve romatobji ihtisası yaptı. Yurda dönüşünde İU Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 'nde çalışmaya haş-
ladı. 1977de ülkenin ikinci Romatoloji Bilim Dah'nın çekirdeğinin oluşmasma önayak oldu. 1978'de doçent. 1988de profesör
oldu. Halen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıklan Kliniği'ne bağlı olan Romatoloji Bilim Dalı'nın yöneticiliğini vapıyor.
ı; İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakühesi'nden mezun olur olmaz
ABD'ye ghtiniz. Bunun nedeninianlatır mstnız?
YAZICI - Hayata daha çabuk başlamak istedim.
Tıp okurken akademık bir mesleğe gırmeyi istıyor-
dum. Çünkü okumayı yazmayı seviyorum. Ama bız-
de. üniversitede okur-yazar hale gelebilmek, araştı-
rma yapabilmek için uzun yıllar geçtiğıni görüyordum. Yine
duyduğum ve gördüğüme göre bir Batı ülkesine, özellikle de
ABD'ye gidilirse bunun daha çabuk, daha kolay olabileceği
kanısını taşıyordum. Aynca öğrenmek istediklerimi daha iyi
öğrenıp tartışabileceğimi düşünüyordum.
Ve belki bunlann hepsinın de ötesinde ABD'de parasal ola-
rak daha iyi geçinebileceğime inanıyordum. Çünkü o yıllarda
yeni evlenmişlim.
- O zaman neden ABD'de süreküolarakyerleşmeâlniz?
YAZICI -ABD"de dört buçuk yıl kadar kaldım. Dönmeden
önce de bana asıstan profesörlük unvanı verildi. Dönmemde
ban faktörler önemli rol oynadı. Bunlann bir kısmı duygusaldı.
Ben doğduğum yeri, ülkeyı, şehri seven bir insanım. Bunun dı-
şında ABD"de birkaç kuşaktır yaşayan insanlann sorunlanru
da gördüm.
ABD'deki hocam bir İngjlizdi. Bu. genel sağhk sigortastnın
çıkmasından sonra ABD'ye göçen Ingihzlerden bırisiydi.
ABD'de çok başanlı olmuştu. Birçok bilimsel yayını vardı; bir-
çok önemli ders kitabı-
nda yazardı. Aslında dinı
de. dili de Amerikahlarla
bir olmasına rağmen çok
başı sıkıştığında, "İngiliz
olmasam bana bunu yap-
mazlar" derdi.
- Yani olanaklar suu-
rlanıyor mu?
YAZICI - Bunu diye-
mem. tnsanın yapısına
bağlı bir şey. ABD'de
çevrenizi çok fazla değiş-
tirmeye çalışmazsanız o
zaman hayat oldukça
kolay oluyor. Ama özel-
likle birinci kuşak bir ya-
bancının çe%xesine itiraz
etmesi her toplumda ol-
duğu gibi Amerikan top-
lumunda da kolay değıl;
iyi karşılanmayabibyor.
Biraz bunun da etkisi
var. Ben çevreme laf söy-
lemeyi seven bir insanım.
Düzeltmeyi severim,
daha doğrusu çalışınm.
ABD'de beni çok duy-
gulandıran bir olay ol-
muştu. bir gün gazetede
yaşlı bir İtalyan'ın resmi-
nı gördüm. Bu adam
önce New York'a göç et-
miş. daha sonra Nebras-
ka'ya yerleşerek zengin
olmuş. Şunu da eklemem
gerek: ABD'de birina
kuşak bir İtalyandı.
Adam evinden çıkmış ve
kaybolmuş. Üç gün son-
ra bulmuşlar. Meğer bu
70"lık adam evinden
kaçmış. Barlara gitmiş.
Bir güzel sarhoş olmuş.
Bulduklannda cebinden
70. ya da 80 bin dolar
gibi nakıt para çıkmış.
Gazetenin haberine göre
adam sürekli, "Paranu
aldım. Ülkeme dönüyo-
nım", dıyormuş.
Bu beni çok etkilemiş-
ti. Amerika'da ben ban
Türk hekimleriyle karşı-
laşmıştım. "Türkiye'yi
hiç özlemiyoruz", diyorlardı. Ama bir pazar günü evlerine gıtti-
ğımdc de mevhd dinliyorlardı. Bu türden çok Türk yaşıyor
ABDde.
İnsan bir başka ülkeye gittiğinde, geri dönecekmiyim, ya da
dönmeyecek mıyim, karannı vermesı lazım. Uzun süre İcalan
birçok insanın aklında hep günün birinde döneceğı fıkri var;
sürekli de bahaneler bulup geri dönüşünü erteler. Ben bu işi bir
an önce çözmek istiyordum. "Döneceğim", karanndaydım.
Öğrendiğim kadannı öğrenmek, geri döndüğümde de öğren-
meye devam etmek istiyordum. Böylece döndüm.
- Peki, ABD'de umduğunuz kolayhklan elde ettiniz nû?
YAZICI - Ben şanshydım. İlk gittiğım hastaneçok kalabahk-
tı. Ben ise bir üniversite hastanesınde çalışmak istıyordum.
BöyleceOrta Amenka'da bir üniversite hastanesine gırebildim.
Eğer Amerikan üniversiteleri arasında sınıflandınrsak ilk yirmi
üniversite sırasına girmiyor. Üstelik o yıllarda ilk yirmi ünıver-
sitenin tıp fakültelerinde görev almak, ihtisas yapmak, özellikle
bir yabancı için oldukça zordu.
Ben Nebraska Ünivcrsitesi'ne çok sevinerek gittim. Ama
orada bir rastlantı oidu. Demin sözünü ettiğım, yanında roma-
toloji öğrendiğim İngiliz araştırmacıyla tanıştım. Bu kışiden
decüm, döndüm
Ben biliyorum ki gittiğimden çok kısa bir
süre sonra akhm burada kalacak. Bir de
tabii gitmenin benim için yenilgi
olacağını düşünüyorum. "Ben bir şeyler
öğrendim. Bu öğrendiklerimle çevremi
nasıl düzeltebilirim?" düşüncesiyle
kendimi tatmin ediyorum.
kntik merakını. olaylara bilimsel açıdan yaklaşma yöntemini
öğrendim.
Orada araştırma olanaklan tabii ki var. ABD'deki son iki yıl-
da kalsiyum kinetik araştırmalan yapıyordum. Ama döndük-
ten sonra gerek o işle ilgilı insanlann azlığı. gerekse araç gereç
yokluğu nedeniyle bu konuda çalışamadım. Ama başka bir
alanda. Behçet hastahğı konusunda çalışmaya başladım. O da
bir şans Behçet hastahğı biraz da kolaycılıktı bencc. Bizim ül-
kede epeyce var. Ama bu konuda hem beni memnun eden. hem
de tartışmaya açılabılen verileri toplayabıldim. O da bir şans.
O arada ilgınç bir şey anlatmak istiyorum. Burada kısa dö-
nem askerlığimı yaptım. Sonra 1977'de ABD ye gen dönmeye
karar verdim. Çünkü, "Burada aıtık hiçbir şey olmaz" gıbı bir
umutsuzluğa kapılmıştım. O sırada bir şans oldu. San Francis-
co'da romatoloji kongresıne gittim ve orada Behçet hastalığıyla
ilgili ilk verileri sunma olanağını buldum. Bunlar çok ilgiylc
karşılandı. Bunun üzerine kendi kendime, "Ben ülkeme dönfip
bu çaltşmalarıma de>am edersem Türkiye'de de benim yapttğım
işleri belki dinlerler", dedim. Bu da benim Türkıye'de kalma
karan vermemde etken oldu.
-Siz Türkiye'ye döndükten \onra bir umutsttzluk dönemiyaşa-
dımz. Bugün Türkiye'deki bitimseUik sizime öiçüde tatmin edi-
yor?
YAZICI - Ben şimdi bilimselliğin yetersizliğindcn, üniversitc-
den yakınıyorum. Sağa
sola çatıyorum. Ama bırde
"öfke baJdan tatiıdır".
sözü var. Ben buralan de-
mek cok seviyorum ki kö-
tülükleri görüyorum ve bu
kötülükleri nasıl iyi bir hale
getirinm. iyi yolda nasıl
katkıda bulunabilirim. diye
düşünüyorum.
Bilimsellik ileriemiyor
Türkiye'de bilimsellik ol-
dukça kötü bir durumda.
Bence bunun temel nedeni
toplum olarak daha iyi bir
uygarlık düzcyine bilımle
enşebileceğimız bilincine
varmamamız. YÖK örneğı
bunu çok iyi gösterdi. Bü-
tün buradaki çaba, önce
teknolojı getiririz, yaşlı-
lann yaptıklannı görürüz,
ardından da gensı gelir, bı-
çımindeydi. Nc yazık kı
şimdi de böyle düşünülü-
yor. Bu, tabii kı çok yanlış
bir düşünce bıçımi.
Bir çaresinı bulup önce
bilimsel düşünceyi getirme-
mız lazım.
- Sizce o çare nedir?
YAZICI - O çare, bilim-
sel düşünceyi savunmaya
çahşanlara, gerek kişilerc.
gerekse de kurumlara, sa-
decc ve sadece, "Aferin"
demektır. Batı'da da uy-
garlığın böyle kurulduğu-
nu, daha doğrusu bilimsel-
lik ve adaletin yan yana ol-
duğunu biliyoruz. Bunlar
olmadan bir uygarlık kur-
mak mümkün değıl Sanı-
mca da toplumumuzda en
eksik olanlar bilimsellik ve
adalet. •
İlk yapmamız gereken,
uygarlaşmaya muhatap ol-
muş ülkelerin ilk yıllannda
bilimselliğe ve adalete ne
denli önem verdiklerini ör-
nekleriyle göstermek.
Onun için ünıversite ışınde
o kadar titizleniyoruz. Hem üniversitenin bılimsellığini, hem de
ünıversitedeki adalet uygulamalannı hiç beğenmıyoruz. Bence
bunlarla başlarsak. öğrencilerimıze bunlan gösterırsek ışın gen-
si gelebilir.
Ama biz işe yanlış yolda bakıyoruz. Diyoruz kı: "Önce zengin
olalım, teknolojimiz gelişsin. Diğerleri geriden nasılsa gelir.'"
Ama hiç öyle olmuyor. Dünyada öyle uygarlaşabılmiş ûlke
yok. Bilimin, adaletin, zenginliği ve teknolojiyi izledıği bir ülke
ben bilmiyorum.
Demin de dediğim gibi bütün bunlarla uğraşmak. bütün bun-
larla ilgili fikirlerimi söylemek herhalde bana çekıcı geliyor.
Kızmak dahi çekici geliyor olmalı kı buralardayım ve yeniden
ABD'ye gitmeyi hiçdüşünmüyorum.
- Çok kızdığımz zamanlarda da mı?
YAZICI - Bazen çok kızdığımda belki. Ama hep biliyorum
ki gittiğimden çok kısa bir süre sonra akhm burada kalacak. Bir
de tabii gitmenin benim için yenilgi olacağını düşünüyorum.
"Ben bir şeyler öğrendim. Bu öğrendiklerimle çevremi nasıl düzel-
tebilirim?" düşüncesiyle kendimi tatmin ediyorum. Aksi halde
her şeyi bırakmış, yenilmiş olacağım. Onun için de gıtmek iste-
miyorum.
Dr. ÜMİT AKER
1930, Ankara doğumlu. Orta öğrenimini Samsun Lısesı 'nde bitirdikjen sonra yüksek öğrenimini istanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nde tamamladı. ABD'yegitti. St. Louis'de Washington Üniversitesi'ndeİç Hastalıklan ve Kardiyolojiuzmanlığı
yaptı. 1963te Türkiye'ye döndü. 1963ten 1966ya kadar İstanbulGöğüs Cerrahisi Merkezi'nde kardiyolog olarak çalıştı.
Yeniden ABD 'yegitti. St. Louis 'deki fVashington Üniversitesi Hastanesi'nde çalıştı. Buyıl Türkive 'ye döndü.
stanbul Göğüs Cerrahisi Merkezi'ne büyük emekler
verdikten sonra 1%6'da ABD'yegittiniz. Gidişinizin
nedeni neydi?
AKER - Kışiscl nedenlenm vardı. Bir de o yıllarda
ABD'de kardiyolojideki gelişmelenn hızı ınsanı çok
çekıyordu. Bu ıkisinin bileşimi karanmı vermekte
etkili oldu
- Kardiyolojideki geh'şmeleri öğrenmenin yanı sıra o dönemde
Türk veyabana doktorlara iyi olanaklar sağlanıyor muydu?
AKER - Amerikan toplumu.kişisel değere önem veren bir
toplum. Bu da hiç kuşkusuz toplumun kendi çıkanna Do-
layısıyla kendi alanlannda katkıda bulunacak bilim adamları.
teknisyenler. klinisyenler ıçın olanaklar belki dığer Batı ulkele-
nnden daha da açık. Hatta uzun yıllar ABD'ye bir beym göçün-
den de çok söz cdildı. Bu ABD'de İkinci Dünya Savaşı öncesı
de geçerliydı. Şadece tıp alanında değil. dığcr temel bilimler için
de böyleydi. Örneğın ABD'de Hindıstantan. Çin'den gelerek
yüksek ğörcvler alan pek çok bılım adamı vardır. Hatta ülke-
mizdcn birçok arkadaşımız da ABD'dc önemli görevlerde bu-
lunuyorlar.
- Peki, hunca yıl ABD'de çahştıktan sonra neden Türkiye'ye
geri dönme karan aldınız?
AKER - ABD'ye. geri dönme karanyla gitmıştim. zaten.
Hatta bundan 10 yıl önce geri dönmek istemişlim. Ama o sıra-
da çocuklanmın öğre-
nım durumu nedeniyle
bunu gerçeklcştıreme-
dım. Bugün ise böyle bir
sorun kalmadığına göre
Türkiye'ye döndüm.
İnsanın doğup büyü-
düğü ülkenin izlcnnı sil-
mesi olanaksız. Türkiye'-
ye dönen arkadaş-
lanmızın büyük bir kısmı
da kişisel sorumluluk-
lannı yenne getirdikten
sonra. kendi kişisel do-
yumlannın nerede oldu-
ğunun bılıncinde olarak
geri dönüyorlar.
- Burada yapmak iste-
diğim bir saptama var.
Oteden beri Türkiye'de
bitime, insan emeğine çok
az değer verildiği, buna
karşıhk ABD gibi geBş-
miş bir Batı ülkesinde bir
hilim adamına pek çok
olanaklar sağlandığı bili-
niyor... Geri dönüşü bu
gerçeklere karşın
yaptınız».
AKER - Ben sizinle ta-
mamen aynı fikırde deği-
lim. Gerçı bu çok konu-
şuluyor Ama bcnım ki-
şisel gözlemlerime göre
gerçekten katkıda bulu-
nan kişilerin Türkiye'de
hiç kıyıda köşcde kal-
madıklarıdır. Gerçi yapı
ıtibanyla ABD'dekı gibi
bir esneklık yok.
Örneğin. St. Louis'-
deki Washington Üni-
versıtesi'nde uzmanlığinı
yenı bitırmiş olan bir
kimseyi Radyoloji Bölü-
mü'nün başına profesör
ve şef yaptılar. Bu kişi üs-
telık 32 yaşında. Esnek-
likten İcastım buydu.
Ama Türkiye'de bu yok.
Ben İstanbul Göğüs Cer-
rahisi Merkezi'ne dön-
düğüm zaman bclkı ben-
den başka o işi yapacak
adam yoktu. Ama benim
atamamı çıkaramadılar, Kardiyoloji Bölümü'nün başına geti-
remediler. Ben İstinye Hükümet Tabıpliği'ne atandım; kadro-
mu oradan aldım. Bundan sonra Göğüs Cerrahisi'ne Baştabip
Muavini oldum. Çünkü sadece idari kadroya alabiliyorlardı.
Belki Türkiye'de kurallara biçimsel olarak daha çok uyulu-
yor. Fakat bunun dışında bence değerli kişilere Türkiye'de yer
veriliyor.
- Sizce Türkiye'de bitime, bilim yapmak isteyene gerekE saygı
duyuluyor mu!
AKER - Sorun şurada: Temel bilim yatınmla kıyaslanırsa
masraflı bir iş. Sanayide araştırma ve geliştirme masraflan bir
şirketin bütçesıne, o şirketin gücüne göre, olanağına göre kıyas-
lanıyorsa bu. ülkeler için de geçerlidir. Bizim şirketlerimizde bil-
diğim kadanyla diğerlerine kıyasla araştırma ve geliştirme fon-
lan çok az. Bunun için de genel olarak lisans ya da ithal biçimin-
de dışanya bağlıyız. Örneğın kurumlanmızda da temel bilirn-
lerde araştırma ve gelıştirmeye aynlan olanaklar az oluyor. Ör-
nek olarak Göğüs Cerrahisi'ni alalım. Göğüs Cerrahısi'nde bu-
gün bir temel dolaşım fizyolojisi yapacak bir kişi, bir kadro yok.
Bir fızyolojist orada on yıl çalışabilir. Ama onun on yılhk
mesaisinde doğrudan doğruya ona tekabül eden pratik bır uy-
Türkiye'de
yaşam sıcaak
Washington Üniversitesi'nde uzmanlığını
yeni bitirmiş olan bir kimseyi Radyoloji
Bölümü'nün başına profesör ve şef
yaptılar. Esneklikten kaştım bu. Ama
Türkiye'de bu yok. Ben İstanbul Göğüs
Cerrahisi Merkezi'ne döndüğüm zaman
tek adamdım. Ama atamamı yapmadılar.
gulama da bulamazsınız. Ama bunlann birikimı bır ûlkenın te-
mel bilim bazını oluşturuyor. Bugün ABDde kardiyoloji ıleri-
deyse, gelişmişse bunun arkasında birçok fızyolojistler. anato-
mistler. fizikçilerin yaptığı temel bilim çalışmalan var. Türkiye'-
de bu yaünmı yapmak zor. Temel bilime değer verilmiyor, der-
ken bütün bunlan da düşünmek lazım
- Sizce Türkiye'de başka alanlara yatırım yapmak kolayken
neden bu alanlara yatınm yapmak zor oluyor?
AKER - Bu yatınm yapılmazsa gelişmekte olan şeyleri dışar-
dan alıp uygulayacaksınız. Türkiye bugün bunu yapıyor. Sana-
yide de gördüğümuz gıbı bır bakıma bunu yapmaya zorunlu
da. Gerek temel bilim kurumlan, gerekse de bunu destekleyen
sanayi kaynaklan itıbanyla bu yapılmalı.
Bence seçılmiş bir-ikı kurumu tam anlamıyla desteklemek ve
bunlan çağdaş düzeyde tutmakta ve bu parayı sağlamakta bü-
yük fayda var.
Bugün ABD'de İkinci Dünya Savaşfndan sonra büyük bir
tıp patlaması meydana gelmesinde en büyük etken Ulusal
Sağhk Enstitüleridır. Bunlar tamamıyla temel bılımin khnik
alanlara uyguianması konusunda doğrudan hükümetten des-
tek alan kurumlardır. Aynı zamanda bütün A.BD çapında ünı-
versıtelerde araştırmayı yönlendırmış olan kuruluşlardır. Bu
kadar büyük çapta olmasa bile Türkiye'de çekirdekten böyle
bır şeyın başlatılmasında hiç kuşkusuz büyük fayda var.
- 5ı; Türkiye'de bir tek
TÜBİTAK ör'neği verdiniz.
Vstetik de bunun kuruluş
amaayla ilgili olarak 'bel-
ki' ifadesini kullandınız.
Sizce Türkiye'de bu tür ku-
rumlar neden kuruUaruyor?
AKER - Merkea hükü-
metin yardımlanyla bilim
kurumlanmızda. gerek
üniversite içi. gerekse de
dışı. temel araştırmanın ge-
liştinlmesınde ve klınık
araştırmalann bilimsel bı-
çimde yoğunlaştınlması-
nda büyük fayda var. Ama
bunu yapmak için de bır
kadroya büyük olanak ve
destek sağlamak lazım.
Benim Göğüs Cerrahi-
si'nde çalıştığım dönemler-
de tam gün çalışma çok
gündemdeydi. Bunun
amacı hasta görmek \e sa-
dece klinik tababet yap-
manın dışında kadroya di-
ğer faaliyetlerde bulunmak
ıçın zaman sağlamaktır.
Fakat bugün benim gö-
rebıldiğım kadanyla üni-
versıtelerde uygulanan
full-tıme (tam gün çalışma)
hcnüz desteklemeye yeterlı
değıl Gerçekten hasta gör-
mekle maişetini klinik ta-
babetten çıkarmanın öte-
sinde. bilimsel faaliyette
bulunacak bır kadroyu
gerçekçı maddı olanaklar-
la desteklemek gerekir Bu-
gün İstanbul herhangi bır
Batı kenti kadar pahah.
Aile sorumluluklan. kişisel
sorumluluklan olan kişile-
ri çok kısıtlı olanaklarla
çalışmaya zorlaya-
mazsınız. Özellikle mesleği
nedeniyle dışanda kazanç
olanaklan çok fazla olan
kişıler için bu geçerlidir.
Bu. dünyanın her tarafı-
nda bir dereceye kadar
böyle. Klinisyenler daima
daha iyi parasal olanaklar
içinde oluyorlar. Do-
layısıyla üniversitede kalıp. tam gün çalışıp faaliyetlenni daha
çok öğretim, araştırma ve idare yönüne kaydıran arkadaşlann
tcrcihleri oluyor O zaman gerçekten ısteklı bır kadroyu iş başı-
nda görüyorsunuz. Bence gerçekçi olmak ve bunlan sağlamak
lazım. Ama bu, sorun da yaratabilir. Muayyen bir kadroya bu
olanaklan sagladığınız zaman birdenbire bütün devlet ve ülke
çapında bir istek ortaya çıkabilir. Bunun karşılanması da
ımkânsız gibi. Nitekim Göğüs Cerrahisi Merkezı'nde tam gün
kanunu ilk kez konuşulurken bu nokta çok tartışıldı. Benim
anlaşmazhk noktalanmdan birisi de buvdu. Benim görüşüm
şuydu: "Tam gün faaliyetini hasta görmekİe elde edeceğimiz gelir
üzerine kurarsak bu. muayenehaneciliği hastaneye aktarmaktan
başka bir şey olmavacaktî." Nitekim de bu çıktı.
- Döndüğünüze memnun musunuz?
AKER - Türkiye'de kişisel yaşam daha sıcak. Bu, belki Ame-
rikalılar için de geçerli. ABD'de insan kendıni diğer insanlardan
yahtılmış gibi hissedebilir. Bunu Amerikahlann kendileri de
hissediyorlar. Türkiye'de yaşayan Amerikalılann tam tarif ede-
mcdiklcn, ama "Burada hayat daha başka, daha sıcak'''' bıçimin-
de bır görüşleri var. Türkiye'nin çekici yanlanndan binsı de bu.
Hiç kuşkusuz her toplumun kendi kişiliğı var.