20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK1993 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sendikalaşmadaen gerilerdeyiz• Dünyada sendikalaşma oranında demokratik ülkelerin çok gerisinde olan Türkiye, ABD ve Japonya gibi dev ülkelerle aynı grupta yer alıyor. ABD'de yüzde l4olanoranTürkiye'deyüzde 11.3. • Sıralamanın en üst grubundaki yüzde 80-90'dan oluşan dilimde ise Finlandiya ve İsveç sendikal örgütlülükte başı çekiyorlar. YILMAZ KARABACAK Başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) olmak üzere çe- şitli verilere dayalı olarak ger- çekleştirdiğimiz araştırmaya göre uluslarötesi tekelleriyle dünya sanayi üretiminin dörtte birini gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletleri ile tek boy ölçüşebildiğinıiz alarun sendi- kalaşma oranlannda olduğu görülüyor. Dünya ülkeleri sen- dikalaşma oranlan sıralama- sında ABD yüzde 14. Türkiye ise yüzde 11.3"le aynı grubu paylaşırken. Botsvana, Kenya, Malezya, Nijerya, Filipinler. Peru ve Zambiya grupta bulu- nan diğer ülkeler arasında yer alıyorlar. Bunu yüzde 10'nun- da altındaki grupta bulunan diğer azgelişmişler izliyor. Sıra- lamanın en üst grubunda yüzde 80-90'dan oluşan dilimde ise Finlandiya ve İsveç sendikal ör- gütlülükte başı çekiyorlar. Amerika Birleşik Devletleri"- nde 1827'li yıllarda. yerel ve bölgesel düzeyde örgütlenmeye başlayan sendikalar, 1914 yılın- da çalışanlann yüzde 10"unu. ülkenin en büyük sendikal ör- gütü (CIO) Endüstri Örgütleri Birliği'nin kurulduğu 19351er- de ise, çalışanlann yüzde 30- una karşılık gelen yaklaşık 12 milyon işçiyi bünyesinde bann- dınr duruma gelmışler. Ancak 1970'lerde de yüzde 30'lar dola- yinda olan sendikalaşma oranı. 1980'lerin başında yüzde 20'- lere. 1992 yılı rakamlanna göre ise yüzde 14'ler düzeyine yani hemen hemen yüzyılın başla- nndaki düzeyedüşmüş bulunu- yor. Sendikasızlaşmada birincili- ği, hammadde kaynağı ve pazar olarak kullandığı. az gelışmış ülkelerle paylaşan ABD'de, 1980'li yıllarla başlayan işçı ör- gütlülüğündeki düşüşün, 1990 yılında GSMH'da gerçekleşen • Kim hangi grupta? 1 Sendikalaşma oranlannda dilimler(%) 90-80 80-70 70-60 60-50 50-10 40-30 30-20 20-10 10dan asağı Kavnıık ILO ' Ülketer Finlandiya, İsveç Belçika, Danimarka Avusturya, Lüksefnburg, Norveç Avustralya, Irlanda, Italya. Ingıltere Almanya, Yenı Zelanda Arjantın, Barbados, Kanada, Şilı Fijı, Yunanıstan, Guyana.Hollanda, Sıngapur Srılanka, Isviçre.Venezuella Kolombıya, Mısır, Fransa, Gabon, Jamaıka, Meksıka, Portekız Ispanya, Trınadat ve Tabogo Botsvana, Brezilya, Kostarika, Ekvador. Kenya. Malezya. Nijerya, Panama, Peru Filipinler, Zambiya, Türkiye, ABD Bangladeş. DomınikCumhuriyetı. Haitı, Hındıstan, Endooezya, Nepal, Pakıstan, Papuva. Yeni Gıne, Senegal. Tayland, Togo l'luslararası Çalifma Örgütü) yüzde 2.5'luk artışa rağmen. ücretleri aynı yıl yüzde 1.9. 1991 'de yüzde 1 .'8 ve 1992 yılın- da yüzde 1.5 orarunda geriletti- ğine dikkat çekihyor. Sendikalaşma oranlanndaki bu düşüşün en önemli nedenleri arasında işsizlik artışının başlı- ca etken olduğu çeşitli çevreler- ce kaydediürken. çoğunluğu orta sınıf değerlerine sahip Amerikan işçisinin sendikalara ilgisiz kalmalan, örgütlenmede getirilen yasal zorluklar, sendi- ka karşıtı olarak yapılan istih- damlar, taşeron işçi çalıştırmak gibi konulannda bu olumsuz sonucu sağlayıcı diğer etkenler arasında yer aldığı görüşü öne sürülüyor. ABD'de uygulanan sosyo- ekonomik politikalann eleşti- rildiği. diğer bazı kaynaklarda ise "1980'li yıllarda durgunluğa giren Amerikan ekonomisinde- ki istikrarsızlık, isühdam yara- tıcı sermaye varlıklanna yatın- mı riskli hale getirmiş, karlann artan bölümü mali yatınmlara yöneltilmiş öte yandan neo li- beral ekonomi polıtikalan uya- nnca da işgücü maliyetini düşü- rücü her türlü önlem alınırken. sendikal hareketi zayıflatıa uy- gulamalar da milli gelir içinden ücretlilerin aldığı payın azalma- sma neden olmuştur" şeklinde değerlendirmeier yapılıyor. Ulkemizde ise 12 Eylül'ün sendikal örgütlülüğe indirdiği darbeyi Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nca yayınla- nan resmi rakamlarda dahi açık olarak gözlemlemek müm- kün. Bu verilerde 1950-1980 arası 30 yıllık döneme bakıldı- ğında 1950 yılında 9 bin 86 işye- rinde çalışan 292 bin 606 SSK'lı işçiden 76 bini 88 ayn sendika- ya üye gözükürken bu rakam- lann, demokrasinin Filistin askısına alındığı iki askeri ara rejim dönenıine rağmen 1980 yılında 994 bin 732 işyerine. 2 milyon 204 bin 807 SSK'lı işçi- ye, 733 sendikaya ve 5 milyon 721 bin 74 sendikalı işçiye yük- seldiği kaydediliyor. 12 Eylül'ü izleyen 1981, 1982 ve 1983'lü yıllarda bu rakamlara ilişkin hiçbir kayıt bulunmuyor. Yine aynı kaynaklarda 1984 yılı ka- yıtlan sigortalı işyeri sayısını %1 bin 743. SSK'lı işçi sayısını 2 milyon 439 bin 16, sendika sa- yısını 90, bu sendikalara üye işçi sayısını ise 1 milyon 422 bin 271 olarak gösteriyor. 1984'ten I993*e gelinen noktada günü- müz rakamlan sendikalı işçi sayısını 2 milyon 254 bin 271 olarak ifade ediyor. Başka bir anlatımla 1971 "lerdeki 631 sen- dikaya üye. 2 milyon 362 bin 787 sendikalı işçı sayısına ancak ulaşabilmişiz. Bunun yanısıra 12 Eylül'ün sicilini kabartan 2821 ve 2822 sayıh Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'na gö- re sendikalara üye olmasına rağmen 1 milyon 300 bin işçi toplu iş sözleşmelerinden yarar- lanamadığı gibi grev yasağı kapsamında bulunuyor. ILO sıralamasının genelin- den çıkanlan sonuca bakıldı- ğında çalışanlar arasında yüzde yüz sendikal örgütlülüğe ulaşa- bilmiş ülke bulunmazken, 90-40 arasındaki ana dilimde bulunanlar parlamenter de- mokrasinin işlerlik kazandığı ülkeler arasında yer abyor. 40-10 arasındaki ikinci ana di- limde bulunan Japonya ve Amerika Türkiye'nin de içeri- sinde bulunduğu az gelişmiş ülkeler grubundalar. Tek farkla onlar iki" süper" devlet. Sendi- kasızlaştırmada kendilerine özgü yöntemleri var. ARAYIS • • Üniversitede Türk-Fransız ışbırligı • Galatasaray Üniversitesi dışa açıldı. 7 Fransız üniversitesiyle ortak çalışma. ders programlannın oluşturulması,araştırma programlan uygulanması ve öğretim üyesi değişimini içeren bir protokol imzalandı. İSTANBL L (AA)I - Galatasaray Üniver- sitesi ile Fransa'nın öndegelen 7 üniversite- sı arasında. ortak çalışma. ders programla- nnın oluşturulması, araştırma programlan uygulanması ve öğretim üyeleri değişimi konusunda işbirliğini öngören bir protokol imzalandı. i Gslatasaray Lısesi Tevfik.Fikret Konfe- rans Salonu'ndakı imza töreni, Sorbonne Cniversitesi Ekonomi Bölümü Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ünsal. Paris Üniversitesi Siyasal Bilimler Okulu Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Françoise Sauvage, Aix Marseil- le Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Michel Giraud. Pıcardie Üniversitesi Rek- tör Yardırncısı Prof. Dr. Bernand Disbo- urg. Lille Üniversitesi Matematik ve En- formasyon Bölümü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vincent Gordonnier, Paris Üni- versitesi Uluslararası Bilgi İşlem Bilimleri Dekanı Prof. Dr. Nesim Fintz ve Grenoble Politeknik Yüksek okulu Dekanı Prof. Dr. Gerard Gognet ile Galatasaray Üniversite- si Rektörü Prof. Dr. Yıldızhan Yayla ara- sında gerçekleşti. Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yayla. protokolü imzalayan Prof. Dr. Ahmet İnsel ile Prof. Dr. Nesim Fintz'in GS Lisesi mezunu olduğunu belirtti. Sorbon Üniversitesi Rektör Yardıması Prof. Dr. Pierre Lemier de Galatasaray Üniversitesi ile Fransız üniversiteleri ara- sında imzalanan protokolün, Fransa'nın çok önem verdiği eğitim projesinin bir par- çası olduğunu kaydetti. Galatasaray Üniversitesi Devlet okulu olmasına rağrnen, özel bir statüsü bulunan Galatasaray Üniversitesi, Galatasaray.Eğitim ve Öğretim Kurum- lan'nın (GEÖK) bir parçası olarak Türki- ye ve Fransa arasında yapılan kültür anlaş- malan çerçevesınde kurulmuştu. 1952 tarihli Türk-Fransız kültür anlaş- ması çerçevesinde Fransa Devlet Başkanı François Mitterrand ve merhum Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın katıldığı bir imza töreni ile kurulan GEÖK, ilkokuldan. üni- versite ve lisansüstü eğitime kadar uzanan bir eğitim zincirini öngörüyor. Üniversite, 11 Ekim 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tara- fından açılarak eğitime başlamıştı. Nefesnefesefoto-maraton İstanbul Fotoğrafve Sinema Amatörleri Derneği'nin (İFSAK) 9. İstanbul Fotoğraf Günleri kapsamında düzenlediği Foto-Maratoru fotoğraf se>erlere nefes nefese bir hafta sonu yaşattı. Cuma akşamr öğrendikleri j arışma komısu "İstanbul'un semt pazarları. tren istasv onları. eski e\ lerT'ni bir makara filme 48 saatte sığdırma heyecanındaki 200 yanşmacı. İstanbullular tarafından ilgiyle izlendi. Fotoğraf sanatçıları Halim kulaksız, Ibrahim Zaman. Cem Çetin ve İFSAK Başkan Yardımcısı Yüksel ErserteTden oluşan seçici kurulun karan 16 aralık perşembe günü Yakıfbank Sanat Galerisi'nde açıklanacak. (Fotoğraf: HATİCETUNCER) Hak-İş, il idaresi tasansını eleştirdi: Valîlere apoletsiz komutanlık veriliyor • Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik, hükümetin, il idaresi yasa tasansının demokratikleşmeye aykın olduğunu belirterek, valilere çok büyük yetkiler verilmek istediğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- Hak-İş Kbnfederasyöiu Genel Başkam Necati ÇtBk. hükümetm gündeminde bulu- nan il idaresi yasasında değişik- lik öneren yasa tasansının "de- mokratikleşmeye aykırı" oldu- ğunu savunarak, "Hükümet, bu tasanyla bir kez daha sınıfta kalnnştır"dedı. • Çelik. dün düzenlediği basın toplantısında, tasanyla vali ve kaymakamlara "hükümetin tek başına kullanamadığı yetkiler" verildiğini ileri sürdü. Çelik, olağanüstü halin olağanlaştınl- dığını ifade ederek şunlan söy- ledi: "Bu tasarı. olağanüstü hal re- jimini de aşarak adeta bir sivil sıkıyönetim rejimi ihdas ermek- tedir. Olağanüstü hali değiştir- me. uzatma \eya kaklırma >et- kisi TBMM'ye verilmiştir. Halbu ki bu tasannın 8. ve 11. maddesi ile vali ve kaymakam- lar, Olağanüstü Hal Kanunu'- nda olmayan meslek kuruluşla- nnın, sendika \e vakıfların faali- yetlerini düzenleme. arama yapraa, 3 aya kadar kapatma gi- bi hiçbir demokratik ülkede ol- mayan yetkileri tek kişiye ver- mektedir. Cumhurbaşkanı. Başbakan ve hatta hükümetin büe tek başına kullanamadığı yetkiler vali ve kaymakamlarca kullanılacaktır." Çelik, tasannın koalisyon ve hükümet programına aykın ol- duğunu ileri sürerek. "Valiler ve kaymakamlar, apoletsiz komu- tan konumuna gcririlmek isten- mektedir. De\let, terör yapmak- tadır. Demokratikleşnıevi terör kullanarak yasaklama cibetine gitmeyi hedeflemektedir" dedi. Işveriııde meslek lıastalıkları taraması Yasal bakımın yapılmadığı koşullarda işverenin ödeyeceği meslek hastalığı tazminatı 1 milyara kadar yükseliyor Globe Medikal, işyerlerine sağlık konusunda Barılı standartlar- da çok çeşitli hiznîetier götürüyor. , Bilim Teknik - Sanayi kuru- luşlannda, inli ufaklı işyerlerin- de işçı sağhğına uyulması ve önlemlerin ahnması yasal bir zorunluluk. Ancak ulkemizde binlerce işçinin sağlığa uygun olmayan koşullarda çalıştığı ve gerekli önlemlerin alınmadığı bir gerçek. Bu durum, kısmen çalışma yasasını bilmemekten; kısmen işveren. işçi ve sendika- nın bilinçsizliğinden; kısmen de işyerinin vurdumduymazlığın- dan kaynaklaruyor. Ancak bütün bunlann fatu- rası da pahabya ödeniyor. İşçi sağlığından oluyor, bazen iyi- leşmez hastahklarla ömrü geçi- yor. işveren işgücü ve zaman- dan kaybediyor. İşveren bazen de milyarlk tazminat ödcmek zorunda kalıvor. Kurallara uyuJmaması ve iş- yerlerinde periyodık meslek hastalıklan denetimlerinin ya- pılmaması sonucu meslek has- talığına yakalandığını belgele- yen işçiye işverenin ödemek zorunda olduğu tazminat işçi başına bu yıl. 750 milyonla I milyar lira arasında değişiyor. Şimdi aralannda meslek has- talıklan uzmanlan da bulunan 21 sağlık bilimcisi. yasalann öngördüğü işyeri ve işçı sağlığı denetimlerini yapabilmek için işyerinde arunda hizmet veren Globe Medikal'i kurdular. 21 kişilik kadrolannda ikisi dahili- ye ve meslek hastalıklan uzma- nı olan 5 tıp doktoru, 1 kulak burun boğaz uzmanı. toksiko- lojide çalışan 1 kimyamühendi- si, biyokimyacı. baİcteriyolog. 2 pratisyen hekim ve laboratuvar teknisyeni bulunuyor. Globe Medikal ekibinin "işçisağlığı dispanseri" gibi donanımlı, ge- zdci 2'si büyük 3 arabalan var. Bütün hizmetleri işyerinde veri- yorlar ve analiz raporlannı iş- yerine hemen teslim ediyorlar. Globe Medikal'ın işyerinde hemen verdiği hizmetler: İşyeri sahiplerine yasal ve sağlık ko- nusunda brifing ve danışman- lık: çalışanlann fiziki muayene- si. işyerinin özelliğine göre örneğin solunum fonksiyonlan testi. 35x35 akciğer röntgeni. gürültü etkilenmelerine karşı iş- yerinde ve gezıci arabada he- men odyometrik ölçüm, tüm kan analizleri, toksikolojik tet- kikler, örneğin kanda idrarda tükrükte civa. kanda bakır. kurşnn miktan analizleri. tüm solvent analizleri. Sağlık Ba- kanhğından belgeli olan ekip işçilerin sağbk analizlerini yap- tıktan sonra durumu işyerine raporla bildiriyor ve meslek hastalıklan hastanesine sev- kedilmesi zorunlu olan işçiler varsa bunlan belirliyor. Gere- kirse işyerinde yasal periyodik sağlık bakımlannı üstleniyor. Bir kaç örnek verirsek: Kur- şunla çalışan bir akü fabrika- sında çalışan işçilerin yasal ola- rak üç ayda bir periyodik bakımdan geçirilmesi zorunlu. İşyerine ve işyerinde çalışılan maddelere göre, odyometrik (işitme analizleri) 6 ayda bir, kan analizleri yılda 1 kez yapıl- mak zorunda. TOKTAMIŞ ATEŞ Turban Sorunu Turban (türban) sözcüğünün anlamı için sözlüklere bakmadım, ama benim bildiğim 'turban', kimi hanımla- rın tüm saçlarını örtecek bir biçimde başlarına giydikleri bir tür geniş bere ya da şapka idi. Üniversitelerimize YÖK düzeninin egemen olduğu 1980li yıllarda, başını örten öğrencilerin eşarplarına 'turban' ve bu hanım kız- larımıza da 'turbanlı' denir oldu. Yanlış olmasına karşın yaygın bir biçimde benimsendi. Ben de bu nedenle aynı yanlış sözcüğü kullanıyorum. 12 Eylül yönetimi; Atatürk'ün adını ağzından düşür- mezken Atatürk'ün ilkelerini ayaklar altına alan ve Ata- türkçülüğe en büyük zararı veren bir yönetimdi. Işte 'tur- ban sorunu' da bu yönetim sırasında ortaya çıktı. Yasa- ya; üniversiteöğrencilerinin başlarını bağlayamayacak- ları konusunda bir hüküm koyunca, anlamsız ve hiç istenmemesi gereken bir sürtüşme başladı. öncelikle şunu vurgulamak isterim ki; karşımda başı bağlı bir öğrenci görmekten pek mutlu olmasam da, ko- lundan tutup dışarı atmayı da hiç düşünmem. Zira tartış- masız bir biçimde düşünce özgürlüğünde.n yanayım. Ve düşünce özgürlüğü; bireyin, Nasrettin Hoca'nın hindisi gibi düşünmesi özgürlüğü demek değildir. Düşünce öz- gürlüğü, ancak düşündüklerinin '7/ade edilebilindiği" zaman vardır. Ister sözle. ister başörtüsüyle... Başını örten genç kızlarımıza hiçbir itirazım yok. Bu onların kendi inançları ve bu inanç dogrultusundaki ka- rarlarıdır. Yani kendi bilecekleri bir şeydir. Ancak bu konuda hiç hoşuma gitmeyen bazı şeyler var. Bunlar üzerinde kısaca durmak istiyorum. Bunlardan birincisi turbanın amacıyla' ilgili. Öğrenci- lerimin inançları doğrultusunda giyinmelerine elbette içbir itirazım olamaz. Bu hususu yukarıda da vurgula- dım. Fakat bazı öğrencilerimiz inançları uyarınca başla- rını örterek derse gelmek amacından çok, "siyasal bir ?oy"yapmak için, düzene meydan okumak için ve kendi siyasal görüşlerini sergilemek için bunu kullanıyorlar gibime geliyor. Bizim okulda yok. ama kimi fakültelerde çarşaflı öğ- rencilerederastlıyorum. Buçarşaflarınfarklı renkleride oluyor. Bu farklı renkler farklı tarikatların simgesi imiş. Henüz ben inceliklerini anlamadım, ama başörtüsünü bağlama biçimi de farklı anlayışları temsil ediyormuş. Böyle şey olmaz. Inanca saygı duymak ayn bir şeydir, üniversiteleri siyasal gösteri alanına çevirmek bambaş- ka bir şey. Bunun savunulacak bir yani yoktur. Kaldı ki, (benim kişisel olarak saygı duymama karşın) burada oyunun kurallan' dazorlanmaktadır Toplumsal yaşam içinde birtakım biçimsel kurallar ve zorunluluklar vardır. Bunlara uyulması gerekir. Üniversite öğrencile- rinin üniformaları olmasa bile; nasıl giyinecekleri ya da nasıl giyinmeyecekleri bellidir. Bunu herkes bilir. "Ben hem çarşafımı giyerim hem de üniversiteye giderim" denilemez. Eğer bu denirse, o zaman inançları doğrul- tusunda başlarını örterek okula gelen insanlar da zor duruma düşerler. Biraz yukarıda "oyunun kurallarından" söz ettim. Gerçekten her oyunun bir kuralı vardır. Futbol oynamak üzere sahaya çıkarsanız, futbolun kurallan içinde kal- mak zorundasınız. Topu elle tutamazsınız. Tutarsanız, cezalandırılırsınız. "Ben hem futbol oynayacağım hem de sıkışırsam topu elime alacağım" demeye kimsenin hakkı yoktur. Subay, subay gibi giyinmek zorundadır, hemşire, hemşire gibi giyenecektir. Zabıtanın nasıl giyineceği de bellidir, itfaiyecinin nasıl giyineceği de. Hekimin kılığı da bellidir, hakimin kılığı da. Devlet memurluğu ve öğret- menliğin kılık düzenlemesi yoktur, ama herkesin kafa- sında belli bir ölçü vardır. Bunu fazla zorlamamak gere- kir. Zorlanırsa, zorlayanlar zararlı çıkar. Bugünlerde bir de kafasına sarık saran gençler ortaya çıktı. Şimdilik okullarda görülmüyor, ama sanıyorum göz alıştırıyorlar. Yakında okullarda da görülür. Bunlann sarıklarının biçimleri ve renklerı de farklılık- larını simgeliyormuş. Her tarikatın biçim ve rengi farklıy- mış. Cübbelerini savura savura dolaşıyorlar. Gören de bunlan din adamı falan sanıyor. Seyrek sakalları da var elbette. Allahım ne günlere kaldık? Aklımızı sen koru. Turban- dan başladık, nerelere geldik. Ama bakalım daha neler göreceğiz. Soner için yardım kampanyası Haber Merkezi -Zonguldak"ta bir kaza sonucu idrar yollan ezilen ve hayatta kalabilmesi için yurtdışmda ameliyat olması gereken 9 yaşındaki Soner Yılmaz için yardım kampanyası açıldı. Zonguldak Belediyesi'nde işçi olarak çalışan Fikri Yılmaz'ın oğlu olan küçük Soner'in öğretmenleri ve öğrenci arkadaşlannın kendi aralannda 40 milyon lira toplayabildikleri, gereken paranın iseyanm miKarlira olduğu belirtildi. Küçük Soner için açılan yardım kampanyasında Garanti Bankası Zonguldak Şubesi 6603783-9 numaralı hesaba para yatınlabileceği belirtildi. SBF'de 7 öğrenci gözaltında • İstanbul Haber Senisi - İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'nden yedi öğrencinin gözaltına abndığı bildirildi. Siyasal Bilimler Fakültesi öğrenaleri Mete Esen. Cihan Çabuk. İsmail Durmaz. Deniz Çağn Uslu. Oğuz Erkan. Erol Şimşek ve Ali Eşki dün akşam saatlerinde üniversite binasından çıkışta sivil polislerce gözaluna alındı. Gözaluna alınan öğrenalerin arkadaşlan yapüklan basın açıklamasında, sivil polislerin okul kantinini işletenlerden avanta istediğini öne sürdüler. Sivil polislerin silahlan ve telsizlenv le bırhkte aralanna girerek kendilerini taciz ettiğini belirten öğrencıler, "Okullarda terörestirerek öğrencilerin eğitim- öğretim haklannı gaspeden polislerin üniversitelerdeyeri yoktur" dediler. Akis'te işten çıkarma • istanbul Haber Servisi- Geçen eylül ayında Türkiye"nin gündeminde ciddi bir siyasi haber dergisınin eksıküğine dikkat çeken ve bu eksiklıği gidereceği vaadıyle yayın hayatına başlayan Akis dergısinde kanşıklık dinmedı. Dergjnin aylığa çevrilmesiyle başlayan süreç. Ankara ve İstanbul bürolannda işten çıkartılan toplam 11 muhabirinmasrafveihbartazminatlannın ödenmemesiyledevam ediyor. Devrimci Gençlik toplaüldı • İstanbul Haber Senisi - Devnmcı Gençlik dergisinin 25'inci sayısı DGM karanyla toplaüldı. Derginin üçüncü sayfasında yer alan "Yenileceksiniz" başlıklı yazıda "sınıf ve bölge farklıhğı gözetilerek halkı suç işlemeye açıkça tahrik", beşinci sayfadaki "İnfazlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz" başbkb yazıda da "Terörle mücadeieye katılanlann kimüklerini açıkladıklan" gerekçeleriyle toplatma karan verildiği belirtildi. Dergıden yapılan yaalı açıklamada. "De\'letin geneldedevrimci-yurtsever başına. özelde ise dergimize yönelik saldınlannı protesto ediyor, gözaltında tutulan Ozgür Gündem gazetesi çalışanlannın bir an önce serbest bırablmalannı istiyoruz'" denildi. Adana'da molotof!u gece • A DANA (Cumhuriyet Güney İUeri Bürosu) -Adana'da üç işyerine molotofkokteyli atıldı. Olaylarda bir kişi yaralandı. Denizli Mahallesi 329. Sokak'taki bir tekel bayiine atılan molotofkokteylinden bayiin kardeşi Abdullah Aygün yaralandı. Buolaydan hemen sonra Şakirpaşa Mahallesi 1100. Sokak'taki Aytok Gıda işyerine molotofkokteyli atıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle