20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14ARALIK1993SAU 12 DIZIYAZI Ulus Gazetesi, 26 Şubat 1942 günkü sayısında "Şile açıklannda bulunan enkazda, 4'ü ölü, l'i henüz sağ 5 kişi tespit edilmiştir" diye yaayordu Ölüıııüııkıymadığı 'tek' yolcu -3- 12 Arahk 1941'de Köstence'den her türlü zorluğa karşın umutla başlayan, ancak 24 Şu- bat 1942'de İstanbul Yön Burnu açıklannda ölümle biten bu yolculuk ve bekleyiş sırasında neler yaşandı? Struma ile yolculuk etmenin ne demek oldu- ğunu gördük. Dahası. bu gemi içinde 70 gün beklemenin ne anlama gelmiş olduğunu da dü- şünebilir ve bir ölçüde zihnımızde canlandırabi- liriz. Ama acaba ne gibi somut olaylar yaşandı? Eğer faciadan kurtulan o tek kişınin izi bulun- masaydı ve Strumanın iki genç yolcusundan Romanya'daki ailelerine göndenlen mektuplar bugün elimızde olmasaydı, bunu hiçbır zaman öğrenemeyecek. bilemeyecekük. Struma'dan sağ olarak kurtulan bu tek kişi- nin anlattıklan ve bu mektuplar trajedinin bir yönüne ışık tutuyor bugün. David Stoilar anlatıyor... 2 6 Şubat 1942 günlü Ulus gazetesinde Struma'nın batması ile ilgilı bir haberde şu satırlar yer alıyordu: "... Dün 25.2.1942 tafihinde Şile'nin 6 mil batı- smda denizde bir enkaz bulunmuş >e bunun 4'ü ölü, btri henüz sağ beş kişi olduğu tespit edilmiş- tir. Sağ olan yirmi-yirmi iki yaşlarında Davit is- minde birisidir. Kendisi tedavi altına alınmış ve ifadesinde Struma gemisinde bulunduğunu, ge- minin bir torpile çarparak battığını söylemiş- tk..." Bu haberden sonra faciadan kurtulan bu tek kişi ile ilgili başkaca aynntılı bir haber ve bilgiye uzun bir siire rastlamıyoruz. Ancak aradan 30 yıl geçtikten sonra Maria Arsene'in Bükreş'te 1972'de yayımlanan "Struma" adlı kitabmın 362-367. sayfalannda "sağ kalan tek kişinin açı- klaması" başlığı altında David Stoilar'ın ola>Lı ilgili açıklamalannın yer aldığını görmekteyiz. Ancak Stoilar'ın kendi ağzından yapılan bu açıklamalann ne zaman, nerede, kime yapıldığı belirtilmiyor. Kaldı ki Stoilann şimdi belirtece- ğimiz açıklamalan ile de yer yer çelişkiler bulu- nuyor Oysa tarihçi Nicholas Bethell, yıllar sonra David Stoilar'ı bulup konuştuğunda Stoilar'ın yaptığı açıklamalar net ve kesin. Bethell. olayın gelişimıni Stoilar'ın anlattıklanna dayanarak ve onun ağzından yapılan açıklamalara da yer vererek 9 Mart 1980 günlü The Sunday Times Magazine'de yazmış bulunuyor. Gemiye binmek için kıyasıya çaba T he Sunday Times Magazine'de "The Man who Sunived the Struma" (Struma'- dan Kurtulan Adam) başlığı ile yayımla- nan bu yaada Bethell, Stoilar'ın Romanya'- daki durumu. Yahudilerin nasıl korku içinde yaşadıklannı, Struma'ya adım atabilmek içın nelere katlandıklannı. gemiye binebilenlerin nasıl acımasızca soyulup beş parasız bırakıldı- klannı anlattığını belirtiyor ve onun söyledikle- rine dayanarak diyor kı: "Köstence'den ayrılalı daha 40 dakika olmuş- tu ki Struma'nın makinaları bozularak stop etti. Gemi. kendi başına sürüklenmeye başlamıştı. Sabaha karşı bir römorkör belirdi ve gemije çı- kan bir makinist. makinaları inceledikten sonra onarabileceğini sövledi. Ancak bunun için para istivordu. Sığınmacılar paraları olmadığı yanıtı- nı verdiler. Her şeyleri Köstence'de ellennden aiııunışt]. Makinist. işi parasız y apmay acağııu söyleyince sonunda ellerinde kalan son değerli varlıklarını vermeyi kararlaştırdılar. Makinist, üç saatlik bir çalışma sonunda onarımı bitirdi ve gemiden ücretini alarak aynklı. Bu bir torbaya konuimuş 250 tane altuı nikah yüzûgüydü." Trajik 70 gün S toilar'ın behrttiğine göre 70 gün süreyle İstanbul'da Sarayburnu açıklannda bek- letilen Struma'da tam bir trajedi ya- şanmıştı. Bir kere yolcu taşımak için yapı- lmamış olan bu gemide yatacak yer sayısının azlığı yüzünden insanlar ya sırajla uyuyabili- yorlar. ya da kimılen aynı yatağı paylaşmaya çalışırken, kimilen de bir yerlere kıvnlıp kalı- yorlardı. Üstelik hava çok soğuktu. bu soğukta yaşlılar, çocuklar titreşip durmaktaydı. Bir süre sonra geminin jeneraıörleri de çalışmaz olmuş- tu. Onlan yaşama bağlayan tek şey, yollanna devam edebilecekleri ya da karaya çıkmalanna izin verileceği umuduydu. Asıl işkence ise yolculan saran kuşkuydu. Ya içlerinden biri ya da birkaçı şu ya da bu biçimde bireysel olarak vc kendilerini. yazgıla- nnı paylaşiıklan arkadaşlannı satarak kurtul- . . . maya kalkışırlar mıydı acaba? Böyle bir davra- nış geride kalanlara zarar verme.yecek miydi? Gerçekten de yolcular arasmda Ingiltere veya Amerika için önem taşıyan birileri varsa onla- nn soydaşlannı terk ederek kendi başlannın ça- resine bakması. tümünün birden kurtulma olasılığını azaltacaktı. Kuşkular, tardşmalar... B u nedenle herkes birbirinden kuşkulan- maya. kımsc kimseye güvenmemeye baş- lamıştı. Öte yandan gemide her yıyecek dağıtıldığında artık tartışmalar. kavgalar çıkıp duruyordu. Stoilar'ın açıklamalannın en çarpıcı bölümü Ç E T I T K İ N Stoilar, bu anı ve denizde v erdiği yaşam sava- şımını şöyle anlatıyor: "İnsanüstü bir güç beni havaya fırlattı. Birkaç saniye sonra suya çarptun ve yine birkaç saniye sonra su yüzüne çıktım. Havadan tahta parçalan yağıyordu. Gemiyi gö- remedim. Tümüyle yok olmuştu. Su, buz gibi so- ğuktu. Denizûi üsrû kendilerini kurtarmaya çalh- şan kadın-erkek insanlarla doluvdu. Bunlar Struma'nın parçalanan ahşap böiümlerinden dtsarı fııiatılmışlardı. Geminin metal bölmelerin- de bulunanlann riimü. bunların yolcularm üçte ikisi olduğunu söyleyebilirim, anında boğulmuş- lardı. Ötekilerin pek çoğu da çok çabuk öldüler." David Stoilar, gemiden kopan' bir tahta par- çasına tutanacak ve ertesi gün bir yük gemisi Stoilar'ı görecek, hemen birkaç mil öledeki de- pullan yapıştınlmış. Yakından inceleyince. posta damgasının tarihinin 10 Mart 1942 oldu- ğunu okuyabiliyoruz. Demek ki Struma yolculan ile birlikte Karade- niz'e gömüldükten iki hafta sonra Türkiye'den postalanmışlar! Adres: Bükreş Romanya... Binnde şu satırlan okuyabiliyoruz: "Sevgili Anneciğim. ... Başlarken yazmav ı hiç düsüıunediğim şeyle- ri yazmış olarak mektubumu bitiriyorum... Belki İstanbul çok güzel olabilir, fakat ne ben ve ne de benim gibi genç olan Lazarescu, kenti doğru dü- rust göremedik. O da benim gibi Yahudi cemaa- tine ve postaneye ulaşabümek için denize atlaya- rak Boğaz'a doğru yüzmek istemişti. A dının David Stoilar olduğu, faciadan ancak 30 yıl sonra, 1972*de ortaya çikan "ölüm yolcusu'nun "nerede, ne zaman ve kime yaptığı bilinmeyen" açıklamalan, çelişkilerle doluydu. Oysa, aynı Stoilar'ın 9 Mart 1980 günkü The Sunday Times Magazine'de yer alan açıklamalannda, şaşırtıcı bir netlik vardı. Hem de belleğinin 9 yıl daha yaşlanmış olmasına karşın... TA. he Sunday Times, Stoilar'ın anlattıklanna dayanarak, ölümün 70 günlük serüveninin sonunu şpyle anlatıyordu: "İnsanüstü bir güç beni havaya fırlattı. Suyun yüzüne çıkabildiğimde havada tahta parçalan uçuşuyordu. Gemiyi göremedim. Suda yüzen cesetler, anında ölenlerinkilerdi. Sağ kalabilenlerin çoğu da, çok çabuk öldüler... Çünkü su, buz gibiydi..." Stnıma yolcusu David Stoilar. David Stoilar 38 vıl sonra. • • • * * • • Öliiden gelen mekrup. Posta damgasmın tarihi 10Martl942'yi gösterijor. geminin İslanbul'dan aynlmasının bıldirildiği anla ilgili. Stoilar'ın anlattığına göre yolcular direnişe gecmişler ve hatta birkaç polisı denize bile atmışlar. Ama en önemlisi, Stoilar'ın belirt- tiğine göre Struma'nın makınelcri çalışmadığı için geminin römorkla çekilerek l urk karasula- n dışına bırakılmış olması. Acaba Struma. Türk makamlannca ölüme mi terk edilmişti? Araştırmamızın son bölümünde bu sorunun yanıünı vermeye çahşacağız. Struma, o gece Saat 22.00 sıralannda Türk karasulannın hemen dışında hareketsiz olarak kendi başına kalacak. ertesi sabah 09.00 sırala- nnda da bugüne dcğın kimlığı belirlenemeyen bir denizaltı tarafından torpillenerek batmla- caktı. niz fenerine işaret vererek onlan uyaracak ve oradan gelen bir tekneye alınarak kurtulacaktı. Stoilar bu yaşam savaşını sürdürdüğü sıra- larda geminin kopan bir kapısına tutunmuş olarak 2. kaptan yanına gelmiş ve ona kıyı tara- fından bir torpilin üzerlenne geldiğini görüp kaptana haber vermek üzere iken patlamanın olduğunu söylcyecek. ama ne çarc ki o da fazla dayanamayarak ölecektı. Ölûden gelen mektup M aria Arsen'in kitabmın sonunda ıkı mck- tup zarfının fotoğrafı var. Her ikısinin de üzerinde "Türkiye Cumhuriyeti Posta Kartı" yaayor. Zarflara o zamanki Türk posta Türk jandarması bizi yakaladı. Kaygılanma, bizi sadece turukladılar. sonra da bir tekne ile Struma'ya geri gönderecekler. Lazarescu, annesine göndermek için bir posta kartı almak üzere kemerini sattı. Ben de birlikte bir şey ler yiy ebilmek için gömieğimi sattım. Çor- ba vebiftekyedik. Sana buradan bir hatıra olarak ancak İstan- bul'un eski bir haritasını gönderebiliyorum. Ya- rarlanabiliriz umuduyla tslanmasın diye plastik bir muhafazaya sarmıştık. Ama artık kullana- mayacağız..." YARIN: Vehbl Koc'un can kur- tarma' çabaları ORDU1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo- 1992 84 Da%acı Ordu ili merkez Derinçay köyünden Ünal Özkan tara- fından davalı 4656 K.ırebham-Kampesberg 50-Avusturya adresinde ikamel eden Bırgjt Özkan aleyhine açılan boşanma davasmda davalı- nın tüm araştırmalara rağmen adresi bulunamamış olduğundan ıla- nen tebligat yapılmasına karar verilmış. davalının 29.12 1993 günü saat 9.00'da mahkememizde yapılacak olan duruşmada bizzat hazır bulunması veya vekil göndermesı, aksı takdirde yargılamaya yoklu- ğunda devam edileceğı ve karar verileceği ilan olunur. EYÜP1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo 1993,428 Karar No: 1993/703 Karar tarihi: 4 11.1993 Davacı Haydar Atar tarafından, 1929 D.lu annesi Ebide Atar'ın gaipliğinc karar vcnlmesi lalep edilmiş ve mahkenıemızcc yapılan yargılama sonunda; Yukanda numarası yazılı dosyamızda serilen karar acreğıncc Kırklareh ili. Vıze ilçesı, Evrenli köyu. K: 117. C: 019 03. S: 85'teka- yıtlı Abdülvahap ile Naile'den olma 1929 D.lu Edibe Atar'ın gaiplığı- ne karar verilmiştir. llan olunur. BARTIN SULH HUKUK HÂKtMLİĞİ İLANEN DAVETİYETEBLİĞİ EsasNo: I993M04 Karar No: 1993 858 Davacı Emel Işık vekili Av. İlknur Aydın tarafından, davalı Hüse- yin kızı Hatice aleyhine mahkememizde ikame olunan ortaklığln gi- derilmesı davasırun yapılan yaralanıalan sonunda; Bartın merkez Kırtepe Mahallesi, Ortaokul Sokağı pafta 11. ada 118, parsel I7'de kayıtlı 973.05 m 2 miktanndakı taşınmaan ayııen taksimi mümkün olmadığından paydaşlığın 300.000.000.- TL mu- hammen bedelle umum arasında saulmak suretiyle ortaklığının gide- rilmesme. satış bedelı ûzerinden avukatlık asgari ücret tarifesi gere- ğince kayyıma ücret ödenmesine, satış memuru olarak yazı işlen müdûrü Yaşar Asıliskender'in layıninc. sauş bedelinin paydaşlara paylan oranında ödenmesine, satış bedeli ûzerinden %05 nispı ilam haranın paydaşlardan. paylan oranında tahsili ile Hazine'ye gelır kaydına, davacı vekili için takdir olunan avukatlık asgari ücret tarife- si gereğince maktu 200 000 TL ûcreli vekaleun, paydaşlardan paylan oranında tahsılı ile davacı vekili Av. İlknur Aydın'a verilmesine. da- vaanın yapmış olduğu toplam 754.900 TL yargılama giderinden. kendi payı oranında indmm yapıldıktan sonra bakiyesinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine daır karar verilmiş olrnakla. daha önce kendisine ılanen tebliğ yapılan davalı Hüseyin kızı Hatkc'ye karar tebliği yerine gecerli olmak üzere ilanın. gazetede îlan larihınden ıtı- baren 15 gün içinde yasal yollara başvurulmadıği takdirde 15 günlük süreden sonra kesinleşmış oUcağı ilanen tebliğ olunur. İLAN ÜSKÜDAR 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993/159 Davacı Ayhan Kurt vekili Av. Cem Tunçbılek tarafından davalı Fatma Kurt aleyhine ikame olunan boşanma davasmda verilen karar gereğince; Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile davalı Fatma Kurt"- un davacı eşi ile 1980 yılında evlendiklerini. cşı ile gecinemedıklennı. boşanmalanna karar verilmesini. bu evlilikten 3 tane de çocuklan ol- duğunu, çocuklan Kısmet, Nimet ve Demet'in velâyetlerinin davacı babaya verilmesini talep ve dava ettnıştir. Davalının adresi olan İstanbul Kasımpaşa Kulaksız Mahallesi, Kankardesler Sokak No: 64 sayılı yere göndenlen tebligal tebliğ edil- meyerck bila geri iade edilmiş olup zabıtaca da adresi tdhkik ve tespit edilemediğinden dava dilekçesinin davalıya ılanen tebliğine karar ve- rilmiştir. Duruşmanın atılı bulunduğu 28.1.1994 günü saat 09.15'teki duruş- masına bizzat gelmesi veya kendisini yetkili bir vckılle lemsıl ettirme- si. gelmedtği veya kendisini yetkili bir vekılle de lcm-.il ctlırmedığı takdirde duruşma usulün 217-377. maddclen gereğince yokluğunda yapılıp bitırıleceğinden. dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya ila- nen tebliğ olunur. 6.12.1993. Basın: 12793 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Nurettin Sözen'le Söyleşi: (11) Sorguda... ilhan Selçuk, TÜYAP'ta, Rrfat llgaz a X>nur Gecesi" dü- zenlendığı akşam, Nurettin Sözen'ı ovmüş, konuşmasının sonunda özetle şöyle demişti: "Yaşadığımız son yıllarda, dikkat edin, yerel yönetimleri kazanan sol kesım, kitaplıklar açmıştır; etkinlikler yapmıştır, şairine, sanatçısına, onun fikrine, duşuncesine hizmetetmek için çabalamıştır. Yalnız sol kesımde değil, başka kesimler- de de tabiı. insanlara katkıda bulunan yönetimler vardır. Onlara teşekkur borçluyuz. Ama, dikkat edin, aydınlanmız, sanatçılanmız, solcuları- mız, hem bu etkinliklere katılmışlardır, hem de bu etkinlikleri düzenleyen yerel yönetimlere biraz dudak bükerek bakmış- lardır 27 Mart seçimlerinden sonra, bu geçiş günleri aranı- yor. Denılır ki, sol, genellikle, eğer Türkiye'de şu siyasal ikti- darın ucundan, kıyısından yerel yönetimlerdeki başarısını sürdürebilseydi, kendi arasında bütunleşebilseydi, bu böyle akıp gıdebılırdi. Biz, bu fırsatı kaçırdık gibi. Fakat kaçırmakla da bir şey olmaz. Sol seçmen, yıne bildiğini yapacaktır. Ama. kendi yandaşlanmızı da canavann ağzına vermeyelim. Ben, kendi hesabıma, çok namuslu olduğuna yurekten inandığım insanlann, üzerine medya tarafından gölge düşürülerek ser- gilenmesine fırsat vermeyeceğim. Ve de onlan savunmak boynumun borcudur. Herkesin boynunun borcudur..." • Nurettin Sözen'le söyleşirken, onda yalnız bırakılmış in- sanlann huznunü gördüm. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesı Başkanı Zeki Polat'a, sorgusu nedenıyle verdiği yazılı ifadesını okudum. Yorum- suz, birkaç bölümünü aktarmak ıstiyorum. İfadenın gırişinde özetle şöyle diyor Sözen. "Iddianamenin 5. sayfasında aynen Buyukşehır Belediye Başkanı Nurettin Sözen'ın, E. Göknel ile Z. Kurtaran'fn be- yanlarından anlaşılacağı üzere makamında yaptığı toplantı- da İSKI kurumu ile iş yapan yüklemcilerden bağış toplanma- sı yolunda E. Göknel'i azmettirdiğı, bu hususta emir ve idare yetkisini kötüye kullandığı' şeklınde bir ıfade yer almaktadır. Benim için bağışın bile söz konusu olmadığı yerde, bağışa azmettirmekten söz edilmekte, onunla da yetinilmeyerek irti- kâp suçu ya da suçlaması şahsıma yöneltilmektedir. Hiçbır yuklenıci ile karşılaşmamış, konuşmamış, hiçbir ihaleye katılmamış, hiçbir yüklenicıden bağış almamış, hiç- bir bağış makbuzu gormemış otuz yıllık bir kamu görevlisi- ne, irtikâp suçlaması yapmak ithamların en ağındır. Göknel ve Kurtaran'ın beyanlanndan. makamımda yapı- lan toplantıda Göknel'i bağış toplanması yolunda azmettirdi- ğım iddia edılmektedir. Kurtaran, ıddianamede sözü edilen ve makamımda yapılan toplantının öykusünü, Göknel'den duyduğunu ifade etmektedir. Yam yapıldığı iddia edilen bu toplantıya, Ziya Kurtaran katılmamış, toplantıya tanık olma- mış, toplantıyı görmemiştir. Bu, iki kişi arasında geçen dedi- koduyu ve iki üst düzey yöneticinin rekabetini senaryolaştı- ran bir anlatım biçimidir. Göknel 'in belirttiğı sözde toplantıya gelınce; Herkesin bildiğı gibi makam odam iç ıçe üç odadan oluş- maktadır. Kapılanm herkese açıktır ve günün her saatinde bu odalarda değışik nedenlerle gelmiş konukları görmek olasıdır. Sozde toplantıya katıldığı bildirilen Sıvas Milletvekı- li Ziya Halis. hemşerim ve arkadaşımdır. istanbul'a geldikçe de beni ziyaret eder. Yine sözde toplantıda bulunduğu bildi- rilen YûKsel Çengel de, partimin il başkanıdır, gorevım gere- ğı kendisiyle sık sık görüşürüm Bu toplantıda bulunduğu bildirilen Tuğrul Erkln ise genel sekreterimdir, işi gereğı do- ğal olarak odama sık sık girıp çıkar... ... Ben 30 yıllık kamu yöneticilik hayatımda hiçbir şekilde kanunsuz emır vermedim. Hiçkimsenin kanunsuz emirlere uymasını da hoş karşılamam... ... 3. klasörün son kısmında 13 numarada yer alan İstanbul Giyim Sanayıi 'ne ait 3.2.1992 tarihlı 3748 nolu faturadan anla- şılacağı uzere korumalar için alınan elbiselerin 7 milyonluk bedelinin odenmesı konusu: Benim aracımm arkasından ge- len koruma aracı içinde silahlı üç koruma görevlisi vardır. Bunlar İSKİ'nin kadrosunda görevii koruma memurlarıdır. İSKİ yönetimı bu görevlilere pantolon. gomlek almıştır. Bu giysilerın alınması da yasal zorunluluktur. Bunların ne za- man, kimın tarafından alındığını ve bedelinin nasıl ve nere- den odendiğını bılmek görevim olmadığı için bunları ancak soruşturma sürecinde oğrendim. Ikincı harcama Sıvas ili Gurün ilçesınde yapılan bir sünnet duğünu sırasında çocuklara dağıtıldığı iddia edilen saatler için, 5 mılyon lıranın Güngör Musaoğlu'na verilmesıdir .. Törenler törenleri izledi. Keza Gürün'e de Sayın inönü ve bakanlarla birlikte gittik. Konumum gereği devlet büyük- lennden bir an için bile aynlmadım. Akrabalanmı bile ziya- ret edemedim Hiçbir şekilde sunnet ya da benzeri bir top- lantıya katılmadım Dolayısıyla saat ya da benzeri bir armağanın verilmesi soz konusu değıldır. Bu yönde bir em- rim ya da talebim olmamıştır. Bu konuda adı geçen şahsı tammıyorum. Kım olduğunu bilemem. Dolayısıyla sünnet nerede. ne zaman olmuş? Kim ya da kimler sünnet olmuş? Saatlen kim almış? Alınması için kım emir vermiş? Parası nereden venlmis? Adıgeçen şahıs kımdir? Bütün bunlar se- naryonun hayal mahsulu olduğunu veya binlerının çıkar ya da başka amaçlarla bu iddialan duzenlediğini akla getirmek- tedır.. Ifadeler daha çok uzun. Tutanakları ınceledım: Itadelerine başvurulan yuklenıcilerin tümü, yaptıkları bağışları, Nurettin Sözen ın baskısı ya da telkınıyle yapmadıklarını söylüyorlar. "Kimseden şıkâyetçı değıliz" dıyorlar. Ifadeler boyle de, neden medya basını, bunları olduğu gibi yazmıyor? Neden? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Adına. Efes'teki "Dünvanın Yedi Hari- kası'ndan bın olan tapı- nağın yapıldığı Yunan lannçası. 2/ Bir dcnîz tek- nesinın devrilerek ters dönmesi. 3/ Samit de de- nen ve sözsüz o\nanan köy seyirlık oyunlannın genel adı.. Yakarma. 4/ Bir haber ajansının sim- gcsı... İskambildeki maça rengıne verilen bir başka ad... Ayak. 5/ Kılise ça- nı... "Hayır" anlamında kullam- lan söz. 6/ Oyun yazma ve yönet- me kurallannı bilen. bir oyun yazılır ya da sahnelenirken bu bil- gisinden yararlanılan kimse. 7/ Devleteait topraklann.askervesi- vil yönetıcilere tahsis edilmesi sis- temine verilen ad... Vilayet. 8/ İnce den ya da ınce kabuk... Kinetik sa- natın içinde, devinim izlenimi uyandıran optik etkilerin ağır bas- tığı eğilim. 9/ Kauçuktan yapılan sıcaksu torbası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gölge ağacı olarak dikilen. kötü kokan bir ağaç. 2/ Boksta vurulan bir yumruk çeşidi. 3/ Kök. sap ve yaprak şeklinde fark- hlaşmamış bir bıtkinin yaşama ve büyüme organı... Damla. 4/ Yabancı... Yırtıcı bir hayvan. 5/ Bir ilimiz... Kemiklerin yuvar- lak ucu. 6/ Horoz, hindi gibi hayvanlann tepesinde bulunan kırmızıderi uzantısı... Mürekkeplenmişkabartma biryüzeyden baskı elde etme yöntemi. 7/ Irk... Hayvan yemi olarak yetiştiri- lcn bir bıtkı. 8/ Bir incelemesonucuiçeren kâğn... Yunan abece- sindc bir harf. 9/ Kutsal savaş... Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten, kumaş ya da köseleden yapılmış bir lür tozluk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle